Ani bir duraksamayla büyük bir aydınlanma yaşamıştı. Hiç fark etmediği ince bir ayrıntı göz kırpıyordu. Her şey böyle başlamıştı. Tıpkı o günkü gibi…
M.
41 notes
·
View notes
Bilmiyorum ne vardı saçlarında..
Rüzgâr mı delice eserdi,
Gözlerim mi öyle görürdü yoksa..
Saçlarının her hali hoşuma giderdi....💙
30 notes
·
View notes
"bazı gerçekleri bilmek istemezsin,çünkü ayrıntılar acıtır"
5 notes
·
View notes
sanat kutsalın neyidir?
mathesis (okuyarak bilme), pathesis (deneyimle bilme) gnosis (sezgi ile bilme) ya da gökyüzü altında söylenmemiş söz yoktur* meşrebinize göre ilmel yakin, aynel yakin, hakkel yakin.
bana kalırsa bu kitapta sekiz tane (hissetmenin tözü, özgürlüğün biyolojisi, lezzetin özü, belleğin yönetimi, görme olayı, müzğin kaynağı, dilin yapısı, ortaya çıkan benlik) dile getirilemeyen ‘’öykü’’ (beden, bellek, görme, tat, koku, işitme, dil ve benlik.) hads var.
(hads: sen ve bilmek istediğin şey arasında direkt olarak gerçekleşen bilme türü, kavrayış, sezgi.)
arka kapaktan: marcel proust tüm gününü yatakta geçirir, eski günleri düşünürdü. paul cézanne saatler boyu öylece bir elmaya bakardı. auguste escoffier sadece müşterilerini memnun etmeye çalışırdı. igor stravinski müşterilerini memnun etmemeye çalışırdı. gertrude stein ise sözcüklerle oynamayı severdi. fakat aralarındaki teknik farklara rağmen, bu sanatçıların hepsi de insan deneyimine sonu gelmez bir ilgi duyuyordu. yarattıkları eserler keşif edimleriydi, anlayamadıkları gizemlerle bu şekilde boğuşuyorlardı.
jonah lehrer proust bir sinirbilimciydi’de kendi alanlarına damga vurmuş sekiz isim üzerinden, sanatçıların bilim alanında kanıtlanmış olguları bilimcilerden önce sezgileriyle öngördüklerini herkesçe anlaşılır bir dille anlatıyor. bunu yaparken duygularla düşünceler arasındaki ayrıma olduğu gibi, sanatla bilim arasındaki katı işbölümüne de karşı çıkıyor ve yeni bir yol, “dördüncü kültür” yolunu öneriyor. fakat dördüncü bir kültüre ulaşabilmemiz için öncelikle sahip olduğumuz iki kültürün alışkanlıklarını değiştirmesi gerekir. hepsinden önce, beşeri bilimler samimi bir adımla pozitif bilimlerle bağ kurmalıdır. proust bir sinirbilimciydi bu yolda atılmış önemli bir adım.
13 notes
·
View notes
I want to be thought through to the smallest detail.
En ince ayrıntısına kadar düşünülmek istiyorum
1 note
·
View note
Kanşaubiy Miziev – Edebiyat ve Düello (2024)
Dünya edebiyatında düello sahneleri bol miktarda temsil edilir.
Özellikle Rus yazarların eserlerinde, daha çok 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında bu örneklere oldukça sık tanık oluruz.
Bu dönemde düelloların arttığı gözlemleniyor ve bu kitap da daha çok Rus yazarların düello olaylarına karıştığını, düello sahnelerinin hemen hemen tüm büyük yazarların eserlerinde yer aldığını…
View On WordPress
2 notes
·
View notes
Hiç unutmam, çocukken yine böyle bir arefe günüydü. Hava güzel olunca bahçede top oynayan abilerimi izleyip spikerlik yapıyordum ki, yüzüme en sertinden top geldi. Bayrama yanağımda altıgen izlerle girmiştim, ey gidi
10 notes
·
View notes
Tatlı ve minnoş kırtasiye ürünleri satan bildiğiniz bir site var mıııııı
11 notes
·
View notes
Motosiklette bir kafes yoktur. Her şeyle doğrudan temastasınızdır. Artık, izlemekten öte sahnedesinizdir, bunu kuvvetle hissedersiniz.
Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı
Robert M. Pirsig
8 notes
·
View notes
Zaten niye yoktan yere zora saplanıp kendimi heba ediyorsam. Tabi ki bana da yazık. Elimden geleni yaptigimi düşünüyorum. Dağları delecek yüzyılda degiliz ve bana kimse del diye dağ göstermedi. Benden bu kadar ve yarın yeni bir gün
15 notes
·
View notes
Abimin beni hazır mıyım diye araması ve benim o sırada ojelerim hızlı kurusun diye ellerimi buzlukta bekletiyor olmam
7 notes
·
View notes