Tumgik
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
ekrem hoca, fütûhât-ı mekkiyye’nin girişinde yer alan “hamd, eşyayı bir yokluktan ve yokluğun yokluğundan var edip eşyanın varlığını kelimelerinin teveccühüne dayandıran allah’a mahsustur.” cümlesindeki “yokluk ve yokluğun yokluğu”nun arabi düşüncesinde oldukça önemli bir yerinin olduğunu ve “ayân-ı sâbite”ye (şeylerin tanrı’nın bilgisindeki sabit hakikatleridir.) işaret ettiğini söyler. 
belki bu cümlenin idrak edilmesi bir açıdan fütûhât-ı mekkiyye’yi idrak etmek demektir. bunun için arabi’nin kavramlarına, düşünce dünyasına hakim olmak gerekir. ama unutulmamalıdır ki o bir ehl-i keşf idi. bizim sadece okuyarak edineceğimiz bir bilgiye tenezzül etmez ve kendi talebelerinin de öyle olmasını isterdi. hakim olmak demişken bu durumun desteksiz mümkün olmadığını düşünüyorum. bir şekilde düşe kalka okunuyor ama kendisini açarsa da bi müddet başka bir şey okuyamaz hale gelinebileceğini düşünüyorum. (başlamak için kabalcı’dan çıkan ‘’islam metafiziğinde tanrı ve insan / ibn arabi ve vahdet-i vücut geleneği’’ isimli yine ekrem hocanın hazırladığı kitap oldukça elverişli bence.)
fütûhât-ı mekkiyye on sekiz cilt, beş yüz altmış bölüm. birinci cildi için tüm kitaba giriş niteliğinde diyebiliriz. kitabın bu cildinde arabi, vahdet-i vücut, harf, kelime, esma-i hüsna, mertebe, makam, nispet (sıfat), zat, tezahür, bâtın gibi felsefesinin temel kavramları üzerinde durmakla beraber ilimlerin sınıflandırılmasını yapmıştır. (..)
ne zaman ve üzerine kaç tane eser okuduğumu hatırlamayacak kadar, öyle böyle arabi okuyordum. bir şeylerin eksik olduğunu, mevzunun içinde olduğum için bilmeden bildiğimden (bunun anlamını yazmıştım sanırım) olacak ki ‘’bir yılımı arabi okumaya ayırmam lazım’’ deyip duruyordum. -o yılın bu yıl olacağından haberim yoktu.- anladım ki  fütûhât-ı mekkiyye okuyana kadar arabi okumamış, bu kitaba hazırlık yapmışım. 
geçen gün biri ‘’şeyhim bana arabi okumamı yasakladı.’’ dedi. benim şeyhim (kalbim) de durma, okuyacaksan arabi oku diyor. felsefeci meslektaşlarımın bir kısmının beni şaşkınlıkla izlediğini biliyor ve sizi seviyorum : ) bu yıl tükkan böyle. aslında klinik felsefe’de dediğim gibi  ‘’geniş ve ferah bir yer’’ olsun istiyorum. kendi felsefemi oluşturmak, (bence bunun anlamını bilmek kolay değil.) istiyorum.
hem akıl hem kalp iste bu bir fuzzy logic.
akleden kalbin benim felsefemin puslu mantığına çok benzediğini görüyorum.
11 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
sudur teorisi, dehr, ibn-ül vakt, kenz-i mahfi, cami-ül ezdat, kavn-i cami, velilik - nebilik,  ehli- zevk, miftahu-l gayb, ayan-ı sabite, ahad, vahdet, rabb-i has,  allah’ın ahlakı, umur-ı amme, kurb-u feraiz, kurb-u nevafil, kimya-ı saadet, misak,  vech-i has, nasut, lahut,  varlık - vücud,  zorunlu ve mümkün varlık, kötülük, sembolik anlatım, varlık mertebeleri, varlığın gayesi olarak insan, miratü-l alem, vech-i hak, aynü-l hak.. islam metafiziğinde tanrı ve insan. 
ibnü’l arabi ve vahdet-i vücut geleneği üzerine okunabilecek güzel metinlerden biri. üçüncü kez okudum, bu okumamda daha çok belli başlı başlı kavramlar üzerinde yoğunlaştım. 
bu arada arabi okumaya bu kitapla başlanabileceğini düşünüyorum, hocanın dili ( #ekremdemirli hocam böyle bir kitabı yazdığınız/hazırladığınız için çok teşekkür ederim.) o kadar güzel ki arabi’yi bizim için anlaşılır* kılıyor. 
5 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Link
1 note · View note
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
metafizika (qd-yun μετά (metá)-sonra, φυσικά (physiká)-təbiət, fizika) "fizik bilimlerinin ötesinde olan", ta meta ta fizika / ‘ilk neden’, ‘ilk ilke’ metafizik nedir?
varlığı varlık olmak bakımından inceleyen, felsefenin üç ana alt dalından (etik/ ahlak felsefesi, epistemoloji/ bilgi felsefesi ve metafizik) biri olan metafizik, varlığın gerçekliği, özü üzerine yani mutlak varlık üzerine sorgulamalar ve varoluşun doğasına dair en genel ve en temel felsefi sorunları incelemektedir. bu durumda bir metafizikçi, en temelde var olan şeyin ne / neler olduğuyla ilgilenir.
ta meta ta fizika /  metafizika / metafizik isminin tarihsel arka planı ise;
antik yunan filozofu aristoteles, ‘’fizik’’ ismi verilen bir seri kitap yazmış (...) aristoteles’in yayımlayamadığı ve öğrencisi rodoslu andronikos ölümünden sonra kaybolan eserlerinin bir araya getirilmesi ile fizikten sonra gelen anlamında ‘’ ta meta ta fizika’’ -fizikten sonra gelen- adını verilmesi kavramın felsefe tarihindeki yerini belirlemiş oluyor. kitaba geçmeden son olarak aristoteles’e göre metafizik yani ilk felsefe üç ana bölümden oluşur:  ontoloji, teoloji, evren bilim.
kitap üç bölümden oluşuyor; metafiziğe giriş /  henri bergson, ontolojik muamma üzerine / gabriel marcel, doğu metafiziği / rené guénon
hacmi küçük bir kitap, bergson, marcel ve guénon’un üç makalesi gibi düşünebilirsiniz.
‘‘zihnin normal işleyişi yansız, tarafsız olmaktan hayli uzaktır."
"bir kere daha ısrar etmeliyim: bağlı olduğumuz bir şeye hazır olma yitip gitmiş bir nesnenin dikkatli bir biçimde muhafaza edilen tasviri ile hiçbir biçimde aynı şey değildir; bir heykel ya da bir tasvir, unutulmamalıdır ki bir benzerinden başka bir şey değildir; metafizik olarak nesneden daha az bir şeydir, o nesnenin bir eksilimi, nesneden bir noksanlasmadır. oysa hazır bulunma tam tersine nesneden daha fazla bir şeydir. her yönden nesneyi aşar o. burda ölümün, bakış noktasından hazır bulunmanın sınanımı olarak görüneceği bir manzaranın eşliğinde bulunmaktayız. bu esaslı bir meseledir ve dikkatli bir biçimde düşünmeli ve gözden geçirmeliyiz."
2 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
prof. dr. muhammed hacı yusuf, suriye ve cambridge'de fizik eğitimi görmüş ve fizik üzerine sahip olduğu akademik kariyerin yanında ibn arabi üzerine çalışmalarda bulunuyor. "ibnü’l-arabi zaman ve kozmoloji" arabi’nin zaman ile ilgili görüşleriyle modern fiziğin incelendiği ilginç bir metin. arabi terminolojisine hakim olanların ve fizikle ilgili temel bilgilere sahip olanların daha rahat anlayabileceği bir kitap. “ibnü’l-arabi, zamanı, bir gerçek ve müstakil varlığı olmaksızın, insan muhayyilesinin bir ürünü olarak düşünür.” ‘‘..gezegenleri ve gök cisimlerini allah’ın kendi suretinde yarattığı bir yapı olarak görmüş..’‘ ‘‘sadece dairesel hareket süreklidir ve zaman bu hareketle irtibatlıdır.’‘ ‘‘ibnü’l-arabi’ye göre zamanda yolculuk mümkündür.’‘ ‘‘bir şeyin zamanı onun mevcudiyetidir.’‘ ‘‘zamanı bilmek, vasıtasıyla ezelin bilindiği asil bir ilimdir. fakat efrad-ı mine’r-rical onu bilir. bu (hakikat) dehr-i evvel veya dehr-i dühur olarak bilinir. ondan (ezel) zaman varlık bulmuştur.’‘ ‘’eğer zamanı kendi içsel faaliyetlerimizle ölçersek (veya psikolojik zaman olarak bilinen şey ile) daima zaman içinde yolculuk yapabiliriz.’’ ‘’geleceğe yolculuk ve daha doğmamış kişiler ile görüşmek de mümkündür.’’ ‘‘zaman bilgisi, kıymetli bir bilgidir. ezel ondan öğrenildiği gibi aynı zamanda allah var idi ve o’nunla beraber başka bir şey yoktu. hadisi de zaman bilgisinden ortaya çıkar. zaman bilgisi, rical’den sadece efrad’ın bildiği bir ilimdir. söz konusu ilim, dehr ve dehirlerin dehri diye ifade edildiği gibi zaman da bu ezelden var olmuştur. bunun sayesinde allah dehr diye isimlendirildi.’‘ ‘‘allah hiçbir zaman iki şahsa bir tek surette tecelli etmez, ne de bir surette iki kere’‘ ‘’unsur-ı a’zam’’ '’o sıfır boyutunun (0-d) varlığıdır: yani hiç boyutu yoktur, zaman ve mekana tabi değildir. işte bu yüzden ibnü’l-arabi, allah’ı bazen bir nokta olarak sembolik bir şekilde ifade etmektedir.’‘
6 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
mitleri insanın ruhani potansiyeline giden ipuçları olarak gören mitolojist joseph campbell, schopenhauer, kierkegaard, freud gibi düsünürlerden ve klee, picasso, dali gibi sanatçılardan etkilenmiştir. özellikle jung’un arketiplerinden etkilenerek monomit kuramını geliştirmiştir. monomit / monomitik döngü ya da kahramanın sonsuz yolculuğu: ayrılma, erginlenme ve dönüş aşamalarının halk anlatılarında benzer bir akışla görülmesini ifade eder.
kendisini niçin bir “genelci” olarak tanımladığını ‘’mitsel imge’’ ile daya iyi kavrıyoruz. arkaik toplumların bugüne ne anlattığını ( ‘’uzak asya’dan hindistan’a, çin’den japonya’ya, eski doğu’dan eski batı’ya, avrupa’dan afrika’ya, hıristiyanlıktan yahudiliğe ve islam’a, filipinler, endonezya, mikronezya gibi ada uygarlıklarından inka, aztek, maya gibi amerika uygarlıklarına kadar..’’) görmek için oldukça güzel bir kaynak. 
kitapta oldukça yavan yaklaşımlara da denk geldim. örneğin osiris’in mahkemesi sahnesi bu kadar sığ anlatılabilinirdi sanırım, sonra dinler ile ilgili öyle iddialı yaklaşımları var ki sadece bu kitapla öğrendiklerinizle kalırsanız bu ‘‘bütünleşik dünya kataloğu’’nda kaybolabilirsiniz. 
‘‘bizi düşleyen bir düş var.’‘
‘‘rüyalar mitlere açılan birer kapıdır. mitler, rüyalarla aynı doğaya sahiptir ve mitler de tıpkı rüyalar gibi bilinçli bir zihnin farkında olmadığı içsel bir dünyanın ürünleridir keza hayat gibi.’‘  
‘’mitolojiler aslında toplumsal rüyalardır; hareket eder ve toplumları biçimlendirirler. ve diğer taraf tan bir kişinin kendi rüyası, kişisel tanrının, karşı tanrının ve hareket edip kişiyi biçimlendiren koruyucu güçlerin küçük mitleridir: bir kişinin hayatını gizliden gizliye düzenleyen mevcut korkuların, arzuların, hedeflerin ve değerlerin açığa çıkmasıdır. dolayısıyla, rüya bilincinin bu seviyesinde bir kişinin hayatına göre hızlı bir şekilde, bu etkinleştirici güçlerin şu an olduğu yaratıcı girişimi derhal deneyimler. uyanan bilinç düzlemi üzerinde önceden kestirilemeyen olayları meydana gelecektir ve bu etkinleştirici güçler orada incelenmiş ve "olgular" olarak tecrübe edilmiş olacaktır.
Tumblr media
4 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Link
0 notes
mantikutayr · 1 year
Link
2 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Link
1 note · View note
mantikutayr · 1 year
Link
0 notes
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
‘’yoruluyor kapıların artık açılmaktan / yazgın bile yadırgıyor tüm bu olanları / kendini çıkartamıyorsun bir camın ardından bakınca / ... herkes kendine dönüşür hikayenin sonunda’’
6 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
neoplatonizmin (yeni-platonculuk, helenistik-roma döneminde ortaya çıkan felsefe akılmı) kurucusu olarak bilinen plotinos, tercüme hareketinin ilk dönemlerinde şeyh-i yunani / yunanlı şeyh ismiyle de tanınmaktadır. hem tarihsel hem de hıristiyan ortaçağ felsefesiyle islam felsefesi üzerindeki etkisi sebebiyle önemli bir noktada duran yunan filozofudur. 
plotinos’ta en yüksek bilgi türü tanrıya ilişkin mistik bilgidir, kendi kişisel deneyimlerinin etkisiyle de onun felsefesi bir tür ‘‘kurtuluş felsefesi’‘ halini almıştır. 
mutlak ‘bir’, her şeyin kaynağı ve kendisine dönülecek şey olarak plotinos’un tanrısı, insan düşüncesiyle sınırlanamayacak ve dil yoluyla ifade edilemeyecektir.  
plotinos’un islam dinindeki ‘’samed’’ (hüvellâhü ehad allâhüssamed) gibi bölünemez, değişmez, ezeli-ebedi bir tanrı tasavvuru var. bu tasavvuru budizm ve hinduizm'deki ‘’samadhi’’ (samma-samadhi) tecrübesi ile -bir nevi katıksız som olanın nihai doğasına dalmakla- anlaşılır kılabiliriz. pali budist literatüründe samadhi  8 aşamalı yolun sonuncudur. plotinus’un söylemlerinden samadhi’ye benzer bir deneyimi yaşadığını da çıkartmak mümkün ve bence tüm felsefesi yaşadığı deneyimlere dayanıyor. (‘’porphrios, bize, plotinos’un uzun bir tefekkür sonrasında  yazmaya başladığını ve dahası yeniden okumaya gerek duymadan, aralıksız bir şekilde yazdığını aktarır.’’)
bu kitap ise henri bergson’un plotinos üzerine verdiği derslerden oluşuyor. yüz sayfalık bir metin olan ‘’plotinos - tanrı, ruh ve mit’’ sadece plotinos’un ensomatose (bedene düşüş) düşüncesi için bile okunabilir. 
1 note · View note
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
2 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
‘’dinler tarihinde semboller, bir inancın dışa yansımasını ve aynı zamanda dini canlılığı sağlamakta, aynı zamanda dinin içselleştirilmesine katkıda bulunmaktadır. çünkü toplumsal yapılar kırılgandır. kırılgan olduğu için de bunun dini ritüeller ve 'yedi uyurlar'da olduğu gibi dini sembollerle canlı tutulması gerekmektedir. dolayısıyla ashab-ı kehf gibi mitoslar kendi kültürümüzden farklı öğeler taşımasına rağmen partikülaristik bir eylemden ziyade birer entegrasyon mekanizmalarıdır.’’ 
‘’zaman içerisinde toplumlar tanrı'yı unutmuş, metafizik güçler, ruhsal varlıklar, tabiat kuvvetleri vb. gibi güçlere tapmaya başlamışlardır.’’ 
‘’vaişnava geleneğinin en popüler yaradılış mitinde, tanrı vişnu’nun, 4.320.000.000  yıl süren bilinçsizlik uykusundan uyanışı konu edilir. mahabharata destanı’nda yedi kişinin peşlerinde bir de köpek olduğu halde riyazet hayatı için krallığa ve dünya hayatına yüz çevirdikleri nakledilir.’‘ 
‘’süryani tarihçiler ashab-ı kehf’in uyumasının 249-251 yılları arasında hüküm süren kral dakyanus döneminde, uyanmalarının ise kral küçük theodosius zamanında (450) olduğunu söylerler. mar yakub esseruci (521) yazdığı kasidesinde “kral dakyanus, krallığına bağlı köyleri ve şehirleri gezmek için yola çıkar ve efsus şehrine gelir. o şehirde bulunan zeus, apollon ve artemis’e tören yapar. halk onun emirlerine uyar ancak onlardan birkaç asil genç onun emirlerine uymayarak putlara tapmayı kabul etmezler.” diyerek yedilerden bahseder.’’ 
‘’başka bir anlayışa göre de onlar, mehdi gelinceye kadar ölmeyeceklerdir.’’  
'’yedi uyurların isimlerini manalı bulan insanlar o isimlerin feyz ve bereket getireceğine inanmıştır.‘’ 
‘’yedi uyurlar mitosunun özü paganist anlayışa karşı çıkmaktır. gençler dakyanus’u tanrı kabul etmenin yanlış olduğunu görür ve şehirden kaçmaya karar verir. oysa uyandıklarında tüm kurumlarıyla hristiyanlığın formal hale geldiğini görürler. tevhid anlayışına sahip yediler efsanesi ruhunun hristiyanlık teslis inancıyla çeliştiği görülmektedir. dolayısıyla kur’an’da geçen bu olayın hz. musa’dan önce yaşayan bir kavme ait olması muhtemel gözükmektedir. ‘’ 
2 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
muşin
insan gerçeklikle nasıl bir ilişkiye sahiptir, neyi ne kadar bilebilir, şeylere ne kadarına nüfuz edilebilir, bilinç ve zaman nasıl yaratıcı evrimin iki temel unsurunu oluşturur?
19. yüzyılın sonunda 20. yüzyılın başında biri çıkıp diyor ki; diskürtif düşüncenin ciddiye alınacak sadece bir tarafı var, determinizmin boyunduruğu altına girmek  kavrayışı engeller. direkt böyle bir şey dediği yok bergson’un ama tam olarak bunu kastediyor. materyalizm-vitalizm karşıtlığından doğan 20. yy’a kafa tutan bu fransız filozof, cesur bir metafizikçi.
o, bir şeyi bilmenin birbirinden farklı iki yolu olduğunu ileri sürüyor: analiz yolu ve sezgi yolu.
‘’eğer gerçeklik, duyularımıza ve bilincimize doğrudan çarpsaydı eğer nesnelerle ve kendimizle dolaysız bir paylaşıma girebilseydik sanat herhalde bir işe yaramazdı. daha doğrusu hepimiz birer sanatçı olurduk çünkü ruhumuzun titreşimleri doğayla kusursuz bir uyum yakalardı. hafızamızın yardımıyla gözlerimiz taklit edilmesi mümkün olmayacak güzellikte tabloları mekandan çekip çıkarır ve zamana sabitlerdi..’’
bilme, yaratıcı evrim, süre, üst-bilinç, zaman-evrim, nitelik farkları, bilinçle işleyen zihinsel bir bilme türü olarak sezgi, sezgisel kavrayış, yaratıcı hamle, saf algıdan tam algıya geçmek, yaratım ve süreklilik.  
kuru bir akılcılığa karşı olan yakışıklı abimiz, bilmenin yollarını sorguluyor,  sembolleri tamamen bir kenara bırakıp, doğrudan edinilen bilgiyi arıyordu. -belki de bize bir şeyler anlatmak için çırpınıyor.-
bergson felsefesi üzerine bir inceleme: bilinç ve zaman
kitapta ilk önce bergson’u etkileyen temel düşünceler başlığı altında descartes’ın, locke’un, kant’ın bilinç anlayışlarını; ikinci bölümde bergson felsefesinin gelen yapısı ele alınıyor, sonra mevzu tamamen bergson’a karışıyor.
‘‘bellek, anıların tümünü ifade eder ve önceden algılanıp depolanmış olayları yeniden üretmeye yardımcı olarak iş görür.’‘
‘‘bilinç, içsel zamanı yaratma  konusunda özgürdür. içsel zaman, yaşamakla hissedilir, bu nedenle de ölçülememektedir.’‘
‘‘sezgi bergson’da bilinçle birlikte işleyen, diğer bilme şekilleriyle birlikte aynı değere sahip zihinsel bir bilme şekli olarak anlaşılmalıdır.’‘
‘’bir şeyi mutlak olarak bilebilmek, o şeye dışarıdan bakıp onu çözümlemekle değil, bizzat o şeye nüfuz ederek onu yaşayarak mümkündür.’’
‘‘zaman.. evrim sürecindeki sonsuz yaratmayla birlikte meydana gelen ilerleme.’‘
4 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
şeceretu’l kevn (varlık ağacı) tüm varlığı ağaç sembolü üzerinden anlatan bir terkip.
varoluş, yaratılış, sudur, zuhur, tecelli.
mutasavvıflar çekirdek-ağaç  sembolizmini farklı anlamlarda manzum ve nesir olarak eserlerinde çokça işemişlerdir. bunlardan en sevdiklerimden biri muhyi efendi’nin temsil-i şecer isimli yazma eseridir. (16. yy.)  aslında sadece islam tasavvufunda değil bir çok öğretide kullanılmıştır.
selvi, hayat ağacını; nar, ebediyeti; çam, noel ve kutsal geceyi; meşe, gücü vs. ..
 kuran’da yaklaşılmaması emredilen ebediyet agacı ise şeceretü’l huld. yahudi mistisizmi veya kabalacılıkta sefirot, 10 düğüm ve bu düğümleri bağlayan 22 hattan oluşan ağaç benzeri bu diyagram yaşam ağacıdır.
muhyi’nin şeyhi Bayezid de sırr-ı canan isimli eserinde:
vücud ağacının arzı da oldu / dahi diyeyim ahi sana n’oldu / hakikatte tohm bu oldı iy cam / bulursan bunı buldun cana derman
kitaba gelicek olursak en çok üzerine düşündüğüm kısım ‘‘..nurunu adem’in alnında yaratınca..’‘ oldu.
‘’ilim bir noktadır. onu çoğaltan cahillerdir.’‘
‘’sonra varlığa ve varoluşuna, gizli olana ve düzenlenişine baktım. baktım, varlığın tümü bir ağaçtır. bu ağacın nurunun aslı “ol” habbesidir. “sizi biz yarattık…” (vakıa, 57) tohumunun aşısıyla varlık, “kaf”ı aşılanmış. bu tohumdan “ biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık.” (kamer, 49) meyvesi çıkmıştır. bu ağaçtan kökleri aynı, uzantıları ayrı iki farklı dal belirmiştir. kök iradedir, dalı ise kudrettir. dolayısıyla “kaf” cevherinden iki farklı anlam çıkmıştır: “bu gün size dininizi ikmal ettim” (maide, 3) ayetinde işaret edilen kemal “kaf”ı ve “İçlerinden kimi iman etti, kimi de inkar etti.” (bakara, 253) ayetinde işaret edilen küfür “kaf”ı… “nun” cevherinden ise “belirsizlik nun’u” ve “belirlilik "nun’u” zuhur etti. öncesizlik (kadem) iradesinin hükmüne dayalı olarak onları yokluk gizliliğinden ortaya çıkarınca, üzerlerine nurunu serpti.’’
‘’çünkü “o” vardı, varlık yoktu. “o” şu anda, önce olduğu gibidir. varlıkla bütünleşmez; ama varlıktan da ayrı değildir. çünkü bütünleşme ve ayrılma sonradan olma (hadis) varlıkların sıfatıdır, öncesiz (kadim) varlığın sıfatı değildir. çünkü bir bütünleşme ve ayrılma bir şeyin intikalini, bir yerden başka bir yere taşınmasını, dönüşümünü, zeval bulmasını, değişimini, başkalaşımını gerektirir. bunların tümü de noksanlığın belirtileridir. eksiksizliğin, kemalin değil.    
3 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
oğuz atay’ın hikaye kitabına da adını veren “korkuyu beklerken” adlı hikayesinden uyarlanmış, iki perde, tek kişilik bir oyun.
ben oyunu sevdim, sevmeyeni de çok.
sevmeyenler metne çok bağlı kalınmadığını söylerken, dekorun yetersizliğine de dikkat etmişler, ubor metenga’dan gelen mektubun boyutuna takılanlar da var.
neymiş efendm ‘’figüranları şapka, fular, baret gibi aksesuarların yardımıyla, bazen de ses taklidiyle canlandırmaya çalışıyor.‘’ hiç yakışıyor mu modern tiyatro oyununa meddahlık? bilmem doğrudur, ben  çok sevdim teşkler.
ama iyi şeyler bazen birdenbire olur ve çoğunlukla iyi şeylerin olması için insan ölçeğinde çok zaman geçmesi gerekir.
5 notes · View notes