Tumgik
#Enfeksiyon
lutfiyenet · 21 days
Text
'Spor salonlarındaki enfeksiyon riskine' karşı uyarı
Uzmanlar, ortak kondisyon ve egzersiz aletlerinde birikmiş mikropların, enfeksiyon hastalıklarının yayılmasında büyük risk oluşturduğu konusunda uyarılarda bulundu. Yapılan açıklamaya göre, spor sağlıklı yaşamın anahtarı olarak görülse de kış aylarında havaların gittikçe soğumasıyla birlikte açık alanlarda yapılan spor yerini salonlara bırakıyor. Sağlıklı yaşam, zayıflamak veya formda kalmak için…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
cuneytyardimci · 21 days
Text
HPV Aşısı: Her Gün İki Kadın Hayatı Kurtarmanın En Kolay Yolu
HER GÜN İKİ KADININHAYATINI KURTARMANINEN KOLAY ve EN ETKİLİ YOLU HPV Aşısı: Her Gün İki Kadın Hayatı Kurtarmanın En Kolay Yolu – Photo by Sarah Cervantes on Unsplash Ülkemizde her gün iki kadının, HPV aşısı ile engellenebilecek rahim ağzı kanseri nedeniyle hayatını kaybettiğini biliyor muydunuz? Öte yandan, akşam bültenlerinde neredeyse istisnasız her gün kadın cinayetleri ile ilgili haberlere…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
HAVA VE SOLUNUMLA BULAŞAN HASTALIKLAR
Tumblr media
Solunum Yoluyla Bulaşan Hastalıklar Nelerdir?
Çalışma ortamı içerisinde hava ve solunum hastalıkları en sık bulaşan hastalıkların başında gelir. Bu gruba giren hastalık etkenlerinin çoğunluğunu virüsler oluşturur. Üst solunum yollarında enfeksiyonlara neden olan çok sayıda virüs (influenza, parainfluenza, adenovirüs, rhinovirüs vb.) ile kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, kabakulak virüsleri organizmaya hava yoluyla girer. - İlaç Çeşitleri Read the full article
0 notes
ilkyardimkursu · 3 months
Text
ENFEKTE YARALAR
Tumblr media
Enfekte Yaralar Nedir?
Enfekte yaralar, Enfekte yaralar nedir?
Tumblr media
Mikrop kapma ihtimali olan yaralardır. Enfeksiyon riski yüksek yaralar şunlardır: - Gecikmiş yaralar (6 saatten fazla), - Dikişleri ayrılmış yaralar, Read the full article
1 note · View note
iahaber · 4 months
Text
Tumblr media
İA HABER AJANSI Hasta sayısı 2 katına çıktı, uzmanlardan kritik uyarı… ‘Virüs potpurisi yaşıyoruz’ https://bbcturk.com/hasta-sayisi-2-katina-cikti-uzmanlardan-kritik-uyari-virus-potpurisi-yasiyoruz/2573/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr https://iahaber.com
0 notes
dipsizmedya · 7 months
Text
Monurol saşe toz ilaç
Monurol saşe, idrar yolları enfeksiyonlarında kullanılan, suda eritilen toz ilaç formunda bir antibiyotiktir.
Eczanelerde doktor reçetesi olmadan kişi başına (kimlik numarasına) ayda bir tane verilebilmektedir. Bunun dışında doktor reçetesi olmadan daha fazla alınamaz.
Monurol saşe kullandıktan sonra 4 saat boyunca tuvalete girmemeniz, ilacın etkisini gösterebilmesi için gereklidir.
0 notes
karaca2508-blog · 8 months
Text
Biyolojik Riskler
Tumblr media
Biyolojik riskler, Herhangi bir enfeksiyona, alerjiye veya zehirlenmeye neden olabilen, genetik olarak değiştirilmiş olanlar da dahil Mikroorganizmalar, Hücre kültürleri ve insan endoparazitleri içerir.
Biyolojik Riskler
Çalışma yaşamında biyolojik risk etkenleri denildiğinde akla, herhangi bir enfeksiyona, alerjiye veya zehirlenmeye neden olabilen, (genetik olarak değiştirilmiş olanlar da dahil) mikroorganizmalar, hücre kültürleri ve insan parazitleri gelir. Mikroorganizma, mikroskobik boyuttaki canlıları belirtmek için kullanılan genel bir terimdir. Günümüzde bilimsel dilde, mikrop teriminin daha modern bir karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bu metinde (ve konuya ilişkin yönetmelikte) mikroorganizma, genetik materyalini replikasyon veya aktarma yeteneğinde olan hücresel veya hücresel olmayan mikrobiyolojik varlığı ifade etmek için kullanılmaktadır.
Mesleki Biyolojik Riskler
Biyolojik riskler, yukarıda belirtilen durumlara neden olan tüm virüsler, bakteriler, mantarlar ve parazitleri kapsamaktadır. Ulusal ve uluslar arası İSG standartlarında bu riskler zararlı veya toksik olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte bu düzenlemelerin çoğunda biyolojik tehlikelerin, başlıca mikroorganizmalar veya enfeksiyöz etmenler olarak sınırlandırıldığı görülmektedir. İşyerlerinde bulunan biyolojik risk etmenlerinin tayininde, daha ziyade tarım işçileri, sağlık çalışanları ve laboratuar çalışanları üzerine yoğunlaşılmıştır. Bunun yanı sıra diğer işkollarında çalışanların maruz kaldığı mesleki biyolojik riskler şöylece örneklendirilebilir: - Tarım: Ürünün yetiştirilmesi ve hasadı, Hayvancılık, Ormancılık, Balıkçılık - Tarımsal ürünler: Gıda paketleme, Depolama: tahıl siloları, tütün ve diğerleri, Hayvan tüyleri ve derilerinin işlenmesi, Tekstil fabrikaları, Ağaç işleme: marangozhaneler - Laboratuvar hayvanlarının bakımı - Sağlık bakımı: Hasta bakımı: tıbbi ve dental - Farmasötik ve bitkisel ürünler - Kişisel bakım: Saç bakımı, vücut bakımı - Klinik ve araştırma laboratuvarı - Biyoteknoloji: Üretim işlemleri - Günlük bakım merkezleri - Bina onarımı: "Hasta" binalar - Katı ve sıvı atıkların yok edilmesi - Endüstriyel atıkların yok edilmesi Biyolojik bir etkenin sağlıklı kişide hastalığa yol açması; - Etkenin hasta etme yetisinin yüksekliğine (patojenite-virülans) - Bulaşma yollarına (temas, ortak kullanılan cansız maddeler, hava ve vektörler) - Konakçı adı verilen kişinin duyarlılığına - Çevre etmenlerine (ısı değişiklikleri, nem, radyasyon, hava basıncı, hava akımının hızı, kimyasal maddeler, gazlar ve toksinler) bağlıdır.  
Biyolojik Risk Grupları
Biyolojik etkenler enfeksiyon risk düzeyine göre 4 risk grubunda sınıflandırılır: Grup 1 biyolojik etkenler: İnsanda hastalığa yol açma olasılığı bulunmayan biyolojik etkenlerdir. Grup 2 biyolojik etkenler: İnsanda hastalığa neden olabilen, çalışanlara zarar verebilecek, ancak topluma yayılma olasılığı olmayan, genellikle etkili korunma veya tedavi olanağı bulunan biyolojik etkenlerdir. Grup 3 biyolojik etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski bulunabilen ancak genellikle etkili korunma veya tedavi olanağı olan biyolojik etkenlerdir. Grup 4 biyolojik etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski yüksek olan ancak halen etkili korunma ve tedavi yöntemi bulunmayan biyolojik etkenlerdir. Mikroorganizmalar Mikroorganizmalar, tek bir hücre veya hücre grupları olarak yaşayan büyük ve farklı bir organizma grubudur. Mikrop hücreleri, doğada yalnız yaşayamayan ancak çok hücreli organizmaların parçası olarak yaşayabilen hayvan ve bitki hücrelerinden farklılık gösterir. Mikroorganizmalar, diğer canlı formlarına öldürücü olan koşullarda dahi yaşayabilir. Bu mikropların üç ana kaynağı vardır: - Bazı kendine özgü işlerle ilişkili çeşitli substratların mikrobiyal ayrışmasından oluşanlar: küf mantarı- hipersensitif pnömonit - Çevresenin belirli tipleriyle ilişkili olanlar: su donanımındaki bakteriler - Belirli bir patojen barındıran enfekte kişilerden kaynaklananlar. Çalışma ortamında büyük bir dağılım göstererek insanlarla etkileşime giren ve zarar veren mikroorganizmalar, virüsler, bakteriler, mantarlar ve diğerleri (Protozoalar) olarak dört ana grupta toplanmaktadır.   Çalışma Ortamları Tıp ve laboratuvar çalışanları ve diğer sağlık çalışanları eğer uygun koruyucu önlemler alınmazsa mikroorganizmalar tarafından enfeksiyona maruz kalırlar. Hastane çalışanları birçok biyolojik tehlikelere maruz kalmaktadır: HIV, Hepatit B, Herpes virüs, Rubella ve Tbc gibi. Tarım sektöründe çalışma, geniş bir mesleki tehlikeyle ilişkilidir. Organik toza maruziyet ve havadaki mikroorganizma ve toksinlere maruziyet solunum sistemi hastalıklarına yol açabilir. Bunlar; Kr. Bronşit, astım, Hipoersensit,if pnömonit, organik toz sendromu ve KOAH şeklinde sıralanabilir. Bazı ağaç tozlarına maruziyet de astım, konjunktivit, rinit veya alerjik dermatit ile sonuçlanabilir.   Enfeksiyon Riski Çalışanların maruz kaldığı biyolojik riskler, tarihsel olarak ilk sağlık çalışanlarından tespit edilmiştir. Yıllar boyunca birçok sağlık çalışanı, araştırma yaparken veya hastalıkların tedavisi sırasında biyolojik etmenlere bağlı olarak hastalanmış hatta yaşamlarını kaybetmiştir. Hastane ve tıbbi araştırma merkezlerinde bilinen birçok ciddi tehlikeye karşın sağlık ve güvenlikle ilgili kurallar sıklıkla ihmal edilmiştir. Bundan başka, tanı ve tedavi amacıyla kullanılan iyonize radyasyon, sitostatik ilaçlar, anestetik gazlar gibi yeni teknik ve ilaçların sonradan çıkan yan etkileri de nadir olmayarak sağlık çalışanları ve ailelerinin sağlığını tehlikeye atmıştır. Tehlikeler, sağlık bakımının yapıldığı her yerde olmakla birlikte en büyük risk hastane ve araştırma merkezlerinde çalışanlar için söz konusudur. Meslek hastalıklarının ekonomik sonuçları; kaybolan işgücünü, bunun yarattığı mali kayıp, tıbbi bakımın maliyeti gibi parametrelerle ölçülebilir. Ama aslında sonuçlar kişi ve ailesi için ekonomik, fiziksel ve psikolojik hasarların ötesine gitmekte; düşüklerde artma, konjenital anomaliler, prematüre doğumlar, düşük kilolu bebekler, perinatal ölümler ve mutasyon hızında artma görülmektedir. Etken, kişinin kendisinde yerleşik ise iç kaynaklı (endojen), dışarıdan alınmışsa dış kaynaklı (ekzojen) enfeksiyondan bahsedilir.
Tumblr media
Mikroorganizmaların çalışanlar üzerindeki etkileri     Enfeksiyon Zinciri Sağlık çalışanlarında enfeksiyon riskinin genel nüfusa göre neden yüksek olduğunu daha kolay anlamak için enfeksiyon zinciri kavramını gözden geçirmekte yarar vardır. Enfeksiyon hastalığı; enfeksiyon etkeni ile duyarlı kişi arasındaki ilişkiden kaynaklanır. Etken ve duyarlı kişinin arasına bulaşma yolları konulduğunda enfeksiyon zinciri tamamlanmış olmaktadır. Enfeksiyon zinciri üç halkadan oluşur: Enfeksiyon Etkeni:   Bir enfeksiyon etkeninin hastalık yapabilme yeteneği patojenite; etkenin ağır veya öldürücü bir hastalık tablosuna yol açma yeteneği ise virülans olarak tanımlanır. Sağlık hizmeti verilen birimlerde, özellikle hastanelerin belirli bölümlerinde patojenitesi ve virülansı çok yüksek dirençli mikroorganizmaların varlığı ve yoğunluğu iyi bilinen ve araştırmalarla saptanmış bir olgudur. Hastane enfeksiyonu etkenleri hastalarla birlikte, sağlık çalışanlarını da tehdit eder. Başlıca enfeksiyon etkenleri şunlardır: Başlıca enfeksiyon etkenleri şunlardır: Asellüler - Prionlar ( Read the full article
0 notes
saglikvehastalik · 9 months
Text
Bademcik İltihabı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nelerdir?
Tumblr media
Bademcik iltihabı, boğazın her iki tarafında bulunan bademcik adı verilen lenf dokularının enfeksiyon kapması sonucu oluşan bir hastalıktır. Bademcikler, vücudun bağışıklık sisteminin bir parçası olarak ağız ve burun yoluyla giren mikropları yakalamaya ve yok etmeye çalışır. Ancak bazen bu mikroplarla savaşırken kendileri de iltihaplanabilir. Bu durumda bademcik iltihabı ortaya çıkar. Bademcik iltihabının en yaygın nedeni virüslerdir. Özellikle soğuk algınlığı, grip, mononükleoz gibi viral enfeksiyonlar bademcik iltihabına yol açabilir. Bademcik iltihabının yaklaşık ’inde ise bakteriler rol oynar. Bunların başında da A grubu beta hemolitik streptokok adı verilen bakteri gelir. Bu bakteri, bademcik iltihabının yanı sıra boğaz enfeksiyonu, ateşli romatizma, akut glomerülonefrit gibi ciddi hastalıklara da neden olabilir.
Bademcik iltihabının belirtileri nelerdir?
Bademcik iltihabının en belirgin belirtisi boğaz ağrısıdır. Boğazda yanma, batma, kuruluk, yutkunmada zorluk gibi şikayetler oluşur. Ayrıca bademciklerde kızarıklık, şişlik, irin veya beyaz lekeler görülebilir. Bademcik iltihabında genellikle ateş de yükselir. Ateşin derecesi enfeksiyonun şiddetine göre değişebilir. Bazı durumlarda 40 dereceye kadar çıkabilir. Bademcik iltihabında ayrıca baş ağrısı, halsizlik, iştahsızlık, kulak ağrısı, boyunda lenf bezlerinde şişme ve ağrı gibi belirtiler de görülebilir.
Bademcik iltihabının tedavisi nasıl yapılır?
Bademcik iltihabının tedavisi enfeksiyonun nedenine göre değişir. Viral enfeksiyonlarda genellikle antibiyotik kullanımına gerek yoktur. Virüsler antibiyotiklere duyarlı değildir ve vücut kendi kendine iyileşebilir. Bu durumda tedavi semptomatiktir. Yani belirtileri hafifletmeye yöneliktir. Boğaz ağrısını azaltmak için ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Bol sıvı alımı, tuzlu su ile gargara yapmak, pastil emmek, bal veya limonlu çay içmek gibi evde uygulanabilecek yöntemler de faydalı olabilir. Bakteriyel enfeksiyonlarda ise antibiyotik tedavisi gereklidir. Doktorunuzun reçete ettiği antibiyotiği tam dozda ve sürede kullanmanız önemlidir. Antibiyotik tedavisinin erken bırakılması veya eksik yapılması enfeksiyonun tekrarlamasına veya komplikasyonlara yol açabilir. Bakteriyel enfeksiyonlarda da semptomatik tedavi uygulanabilir.
Tumblr media
Bademcik İltihabı
Bademcik iltihabında ne zaman doktora başvurmalısınız?
Bademcik iltihabında genellikle evde uygulanan tedavi ile iyileşme sağlanabilir. Ancak bazı durumlarda doktora başvurmak gerekir. Bunlar şunlardır: - Boğaz ağrısı çok şiddetli ise veya yutkunmak imkansız hale gelirse - Ateş 38,5 dereceden yüksek ise veya 3 günden uzun sürerse - Nefes almakta zorluk, hırıltı, ses kısıklığı veya solunum durması gibi belirtiler varsa - Bademciklerde çok büyük şişlik, irin veya kanama varsa - Boyunda çok büyük lenf bezleri veya sertlik varsa - Baş ağrısı, kusma, boyun tutulması, bilinç bulanıklığı gibi menenjit belirtileri varsa - Ateşli romatizma veya akut glomerülonefrit gibi komplikasyonlar gelişirse
Bademcik iltihabının önlenmesi için neler yapılabilir?
Bademcik iltihabının önlenmesi için bazı önlemler alınabilir. Bunlar şunlardır: - Bağışıklık sistemini güçlendirmek için sağlıklı ve dengeli beslenmek, yeterli uyumak, stresten uzak durmak, egzersiz yapmak - Soğuk algınlığı ve grip gibi viral enfeksiyonlardan korunmak için elleri sık sık yıkamak, ortak kullanılan eşyaları dezenfekte etmek, hasta kişilerle teması azaltmak - Ağız ve diş sağlığına dikkat etmek, düzenli diş fırçalamak, diş ipi kullanmak, diş hekimine kontrole gitmek - Sigara ve alkol kullanmamak veya azaltmak - Alerjiye neden olan maddelerden uzak durmak - Kuru ve kirli havadan kaçınmak, nemlendirici kullanmak Bademcik iltihabı bulaşıcı bir hastalıktır. Özellikle viral enfeksiyonlarda, hasta kişilerin hapşırma, öksürme, konuşma gibi yollarla salgıladıkları damlacıklar aracılığıyla başkalarına geçebilir. Bu nedenle bademcik iltihabı olan kişilerin diğer insanlarla yakın temasını azaltması, maske takması, ellerini sık sık yıkaması ve ortak kullanılan eşyaları dezenfekte etmesi gerekir. Bademcik iltihabı hamilelikte hem anne hem de bebek için bazı riskler taşıyabilir. Hamilelikte bağışıklık sistemi zayıfladığı için bademcik iltihabına yakalanma olasılığı artar. Ayrıca bademcik iltihabının neden olduğu ateş, ağrı, enfeksiyon gibi durumlar hamileliğin normal seyrini bozabilir. Bu nedenle hamilelerin bademcik iltihabını önlemek için hijyene dikkat etmesi, sağlıklı beslenmesi ve doktor kontrolünde olması önemlidir. - Tuzlu su ile gargara yapmak: Tuzlu su, bademciklerdeki mikropları öldürmeye ve şişliği azaltmaya yardımcı olur. Günde birkaç kez tuzlu su ile gargara yapmak boğaz ağrısını hafifletebilir. - Bal veya limonlu çay içmek: Bal veya limonlu çay, boğazda yumuşatıcı ve antiseptik etki gösterir. Ayrıca bal, C vitamini ve antioksidanlar açısından zengindir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. - Zencefil veya zerdeçal kullanmak: Zencefil veya zerdeçal, iltihap önleyici ve ağrı kesici özelliklere sahiptir. Zencefil veya zerdeçal rendeleyerek suya veya çaya ekleyebilir veya toz halinde bal ile karıştırarak tüketebilirsiniz. - Adaçayı veya papatya çayı içmek: Adaçayı veya papatya çayı, boğazda rahatlatıcı ve yatıştırıcı etki yapar. Ayrıca adaçayı veya papatya çayının antienflamatuar ve antimikrobiyal özellikleri vardır. - Sarımsak yemek: Sarımsak, doğal bir antibiyotiktir ve bademcik iltihabına neden olan mikropları yok eder. Sarımsağı çiğ olarak yiyebilir veya yemeklere ekleyebilirsiniz. - Peritonsiller apse: Bademciklerin etrafında irin dolu bir kese oluşmasıdır. Bu durumda şiddetli boğaz ağrısı, yüksek ateş, ağız kokusu, nefes almada zorluk gibi belirtiler görülür. Peritonsiller apse acil tedavi gerektirir. - Ateşli romatizma: A grubu beta hemolitik streptokok enfeksiyonunun kalp, eklemler, deri ve sinir sistemi üzerinde oluşturduğu hasardır. Bu durumda eklem ağrısı, kalp yetmezliği, cilt döküntüsü, hareket bozuklukları gibi belirtiler görülür. Ateşli romatizma kalıcı hasarlara neden olabilir. - Akut glomerülonefrit: A grubu beta hemolitik streptokok enfeksiyonunun böbreklerde oluşturduğu iltihaptır. Bu durumda idrarda kan, yüzde ve bacaklarda şişlik, yüksek tansiyon, böbrek yetmezliği gibi belirtiler görülür. Akut glomerülonefrit ciddi komplikasyonlara yol açabilir. - Obstrüktif uyku apnesi: Bademciklerin çok büyük olması nedeniyle solunum yolunun tıkanması ve uyku sırasında nefes durmasıdır. Bu durumda horlama, uykuda boğulma hissi, gündüz aşırı uyku hali, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu gibi belirtiler görülür. Obstrüktif uyku apnesi kalp ve beyin sağlığı için risk oluşturabilir. - Bademcik iltihabı ameliyatından sonra şunlara dikkat etmek gerekir: - Ameliyat sonrasında bol sıvı almak ve yumuşak gıdalar yemek. Sert, baharatlı, asitli veya sıcak gıdalardan kaçınmak. - Ağrı kesici ve antibiyotik ilaçları doktorun reçete ettiği şekilde kullanmak. Aspirin gibi kanamayı artırabilecek ilaçlardan uzak durmak. - Boğazda kuruluk ve yanma hissini azaltmak için buzlu su emmek veya soğuk kompres yapmak. - Kanama, ateş, enfeksiyon veya solunum güçlüğü gibi komplikasyonlar oluşursa acil olarak doktora başvurmak. - Ameliyattan sonra en az bir hafta dinlenmek ve okul veya işe gitmemek. Fiziksel aktivite, sigara içme, alkol kullanma gibi boğazı tahriş edebilecek veya kanamayı artırabilecek faktörlerden kaçınmak. - Bağışıklık sistemini güçlendirmek için sağlıklı ve dengeli beslenmek, yeterli uyumak, stresten uzak durmak, egzersiz yapmak - Soğuk algınlığı ve grip gibi viral enfeksiyonlardan korunmak için elleri sık sık yıkamak, ortak kullanılan eşyaları dezenfekte etmek, hasta kişilerle teması azaltmak - Ağız ve diş sağlığına dikkat etmek, düzenli diş fırçalamak, diş ipi kullanmak, diş hekimine kontrole gitmek - Sigara ve alkol kullanmamak veya azaltmak - Alerjiye neden olan maddelerden uzak durmak - Kuru ve kirli havadan kaçınmak, nemlendirici kullanmak - Doktorun önerdiği takdirde bademcik iltihabı ameliyatı olmak Bademcik iltihabı, bademciklerin enfeksiyon kapması sonucu oluşan yaygın bir hastalıktır. Virüs veya bakteri kaynaklı olabilir. Boğaz ağrısı, ateş, bademcik şişmesi gibi belirtiler verir. Tedavisi enfeksiyonun nedenine göre antibiyotik veya semptomatik tedavi şeklindedir. Komplikasyonlara yol açabileceği için doktora başvurmak gerekir. Önlemek için bağışıklık sistemini güçlendirmek ve hijyene dikkat etmek önemlidir. Read the full article
0 notes
mansetmalatya · 11 months
Text
Temiz Su ve Hijyen Eksikliği, Cilt Hastalıkları İçin de Büyük Tehlike
Tumblr media
Deprem bölgelerinde cilt sorunları baş göstermeye başladı. Uzmanlar temiz su ve hijyen eksikliği nedeniyle dermatolojik hastalıkların arttığını söylüyor. Görüşlerine başvurduğumuz Dermotoloji Uzmanı Dr. Sedef Yücel “Suların kirli olması, kalıcı kir ve enfeksiyon, salgın hastalık tehlikesi demektir” dedi. Deprem bölgesinde yaşanan bir çok sağlık sorunun yanında pek az dikkate alınsa da cilt hastalıkları konusunda uzmanlar uyarıyor. Çadırda kalan vatandaşların cilt bakımında dikkat etmesi gereken noktaları 9koy.org adına uzmanıyla konuştuk. Dermotolog Sedef Yücel “İlk olarak hijyen şartlarının tam olarak sağlanması gerekir. Bu durumlarda suyun tam olarak dezenfeksiyonu sağlanamamakta, deri veya deri dışı vücut sistemlerinde çeşitli enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Su ve sabun kullanımı oldukça önemli. Kolonya ve dezenfektan bulundurmak, gerektiğinde kullanmak çok önemli” dedi. Bu ürünlerin fazla kullanıması halinde de deride kuruma, tahriş ve egzama olabileceğini hatırlatan Dr. Sedef Yücel şunları söyledi: “Gereksiz dezenfektan kullanımı cilt yaralarına neden olabilir. Bunu önlemek için özellikle ellerin sık sık nemlendirilmesi gereklidir. Yoğun toprak, kimyasal vb temaslar öncesinde ise eldiven kullanımı doğru olacaktır. Şüpheli deri lezyonları olması ya da saçlı deride kepek benzeri döküntüler olması halinde mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.”
Tumblr media
“Sudaki yabancı maddeler deri enfeksiyonuna yol açabilir” Uzman Dr. Yücel, deprem bölgelerinde suların normale dönmemesi ve çamurlu akışına ilişkin olarak ise “En başta deri enfeksiyonu olasılığını artırmaktadır. Ayrıca sudaki yabancı maddelerin deride yarattığı iritasyon nedeniyle egzama dediğimiz kaşıntılı deri hastalığı olabilmektedir” Temiz olmadığı halde insanların su kullanmaya mecbur kaldığını ifade Doktor Yücel tehlikeye şu sözlerle dikkat çekti: “Suların kirli olması nedeniyle hiç kullanılmaması ise kalıcı kir ve enfeksiyon, salgın hastalık başlaması demektir. Bu nedenle çadır ve konteyner kentlerde öncelikli olarak su ve kanalizasyon sisteminin doğru ve yeterli bir şekilde kurulması ve sık sık kontrol edilmesi gerekmektedir. İki şekilde cilt hastalıkları oluşabilmektedir. Deride zaten mevcut olan mikroorganizmalar terleme, kirli kıyafet, yeterince kişisel temizliğin yapılmaması nedeniyle fırsatçı bir şekilde enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Sıcaklık, ardından pişik benzeri kıvrım yeri ve genital bölge kızarıklıkları oluşup bunların üzerinde fırsatçı dediğimiz bakteri ve mantar enfeksiyonları oluşabilir. Temiz, pamuklu sıkı olmayan kıyafetleri tercih etmek gereklidir. Diğer bir enfeksiyon şekli ise, çöplerin aynı ortamda tutulmaması, ortak kullanılan ıslak zeminlerde yeterince dezenfeksiyon sağlanamaması, kişisel eşya kullanımı (terlik, havlu gibi) yerine ortak kullanılması sonucu çeşitli bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasıdır. Özellikle saçlı deride kaşıntı, vücutta kaşıntı ve bazen döküntü olması durumu bit, uyuz gibi bulaşıcı salgın hastalıkların habercisi olabilir. Mutlaka şüpheli durumda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.” Muhabir Berkman Dulcan’ın notu: “Ben de bir depremzede olarak söylüyorum ki, yaşadığımız büyük bir felaket ve hepimiz hem maddi hem de manevi ciddi kayıplar yaşadık. Bu saatten sonra yapmamız gereken yeniden elimizden geldiğince hayata tutunarak, sevdiklerimiz ile birlikte yeni bir hayat kurmak. Sağlık açısından mevcut koşulların yarattığı olumsuzlukları biliyoruz. Elimizden geldiğince hijyene dikkat ederek, kendimizi ve çevremizi temiz tutmak, ortak alanlarda yine aynı özveriyi göstermeloyiz. Vücudumuzu düzenli kontrol ederek şüpheli durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna veya dermatoloji uzmanına görünmeliyiz.” Read the full article
0 notes
korkutkalkan · 1 year
Text
Yarıyıl tatili ne zaman? Karneler ne zaman verilecek?
Yarıyıl tatili ne zaman? Karneler ne zaman verilecek?
Yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte öğrenciler sömestr tatili olarak da bilinen yarıyıl tatilini beklemeye başladı. Sömestr olarak bilinen tatile girerek üç haftalık dinlenme fırsatının yanı sıra eğitim yılının ilk karnesini alacak. YARI YIL TATİLİ NE ZAMAN? Yarıyıl tatil 10 iş günü sürecek ve 20 Ocak Cuma günü ders bitiş zili ile başlayacak tatil 6 Şubat’ta sona erecek. ile 3 Şubat arasında…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
lutfiyenet · 1 month
Text
Yetişkinlerde kıl kurdu belirtileri: Kıl kurdu nasıl dökülür, düşürülür? Dışkıda kıl kurdu
Kalabalık şehirlerde sık rastlanan ve yaygın olan kıl kurdu, genellikle okul çağındaki çocuklarda kendini göstermektedir. Semptomlarına göre ilk başlarda anlaşılmayan ve ciddiye alınmaya bu rahatsızlık ileri seviyeye ulaştığında hayat standartlarını ciddi boyutta en aza indirmekte. Başlıca sebepleri arasında hijyen eksikliği gelen kıl kurdu tam olarak nedir ve kıl kurdu belirtileri nelerdir,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
cuneytyardimci · 22 days
Text
Maurice Hilleman: Tarih Boyunca En Çok Hayat Kurtaran İnsan
MAURİCE HİLLEMAN:TARİH BOYUNCA EN ÇOKHAYAT KURTARAN İNSAN Maurice Hilleman ismini muhtemelen birçok kişi duymamış olabilir;  Onu tanımlamak için kısaca “bilim tarihinin emsalsiz kahramanlarından bir tanesidir” demek kuşkusuz hiç de abartılı bir söylem olmaz. Bu esnada, sizce bir insan evladı kaç hayat kurtarırsa “kahraman” ilan edilmelidir? 8? 8.000? 80.000? 800.000? Veyahut her yıl…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bunedycom · 1 year
Text
Vücudumuzun Görünmez Askerleri Olan Lökosit Nedir?
Vücudumuzun Görünmez Askerleri Olan Lökosit Nedir?
İnsan vücudu gerçek bir mucizedir. Görmediğimiz ya da önemsiz olarak düşündüğümüz bir hücre veya organ bile hayat kurtarıcı olabilir. Bunlardan biri lökosit ya da halk arasında bilinen adıyla beyaz kan hücreleri veya alyuvarlardır. Lökosit, vücudumuzun savunma duvarının en önemli askerleridir. Bu nedenle hücre sayısında yaşanan artış ya da azalma kritik öneme sahiptir. Lökosit ile ilgili…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sifreinsan · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
sifabul · 2 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
YETİŞKİNLERDE ATEŞ YÜKSELMESİNİN FAYDALARI: #şifabul Ateş, aslında bedenin bir savunma yanıtıdır. Artan vücut ısısı sayesinde bağışıklık sistemi daha iyi çalışır.
Ateşin faydalarından dolayı 38-38,5 dereceye kadar ateş düşürücü alınmaması öneriliyor. Araştırmalar  ateş düşürücü kullanımının enfeksiyon hastalığının süresinin artmasına yol açtığını göstermiştir.
UYARI: Çocuklar ve özellikle 3 yaş altı çocuklar için ateş havale geçirme riski yüzünden ciddiye alınması gereken bir durumdur.
ATEŞİN FAYDALARI NELERDİR? 1- Mikropların çoğalma hızını yavaşlatır. 2- Bağışıklık sistemini güçlendirir. 3- Vücudun enfeksiyonlara karşı savaşmasını sağlar. 4- Akyuvarların koruyucu etkileri hızlanır. 5- Artan vücut ısısı, mikropların çoğalmaları için gereken demir düzeyini düşürerek işlerini zorlaştırır. 6-  Bir tür kimyasal koruyucu olan interferon üretimi artar. 7- Virüslerin hücrelere saldırmasını önler.
1 note · View note
istersemucarim · 2 years
Text
Yanığın ciddiyetini belirleyen faktörler nelerdir?
Tumblr media
6-YANIK,DONMA VE SICAK ÇARPMASINDA İLKYARDIM: Yanığın ciddiyetini belirleyen faktörler nelerdir? - Derinlik - Yaygınlık - Bölge - Enfeksiyon riski - Yaş - Solunum yoluyla görülen zarar - Önceden var olan hastalıklar Yanığın vücuttaki olumsuz etkileri nelerdir? Read the full article
0 notes