Tumgik
#dışkıda
lutfiyenet · 1 month
Text
Yetişkinlerde kıl kurdu belirtileri: Kıl kurdu nasıl dökülür, düşürülür? Dışkıda kıl kurdu
Kalabalık şehirlerde sık rastlanan ve yaygın olan kıl kurdu, genellikle okul çağındaki çocuklarda kendini göstermektedir. Semptomlarına göre ilk başlarda anlaşılmayan ve ciddiye alınmaya bu rahatsızlık ileri seviyeye ulaştığında hayat standartlarını ciddi boyutta en aza indirmekte. Başlıca sebepleri arasında hijyen eksikliği gelen kıl kurdu tam olarak nedir ve kıl kurdu belirtileri nelerdir,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gundemarsivi · 28 days
Text
Tumblr media
Gıda Güvenliği Ve Hijyen
✍🏻 Sanmarko, 28 Ocak 2019
https://www.gundemarsivi.com/gida-guvenligi-ve-hijyen/
A)HİJYEN NEDİR
Yemek artıkları, donmuş ve yanmış yağlar, lekeler ve kireç birikimleri gibi göz, burun ve cilt tarafından rahatsız edici olarak algıladığımız tüm yabancı maddelere kir denir.
Hijyen; Mikroorganizmaların çoğalarak yayılmasını, hastalık yapmasını, Yiyecek maddelerini bozarak, gıda zehirlenmelerine yol açmasını önlemek için alınan sağlık önlemlerinin tümüdür.
Temizlik ise hijyene ulaşmak için atılan ilk adım olup, kir olarak adlandırdığımız tüm yabancı maddelerin ortamdan uzaklaştırılması işlemidir.
Ortamda mikroorganizma bulunduğu durumlarda temizlik yapılarak bunların uzaklaştırılması her zaman mümkün olmaz. Bunu sağlamak için dezenfeksiyon işlemleri gerekir.
Dezenfeksiyon, gıda ve gıda ile temas eden yüzeylerde bulunan ve kontaminasyon kaynağı olabilecek mikroorganizma sayısının zararlı etki yapmayacak düzeye indirilmesidir. Bu işlem kimyasal maddeler(DEZENFEKTAN) ile veya yüksek sıcaklıkta su veya buhar kullanmak sureti ile yapılır. Sanitasyon ise, insanlarda hastalığa neden olan ve gıdaların bozulmasına yol açan mikroorganizmaların, gıdalara bulaşma ve gelişmesinin önlenmesi için gerekli koşulların sürekli olarak sağlanmasıdır.
B) GIDA GÜVENLİĞİ
Gıda güvenliği gıdalarda olabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve her türlü zararların bertaraf edilmesi için alınan tedbirler bütünü olarak; güvenli gıda ise amaçlandığı biçimde hazırlandığında fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri itibariyle tüketime uygun ve besin değerini kaybetmemiş gıda maddesi olarak tanımlanmaktadır. Gıda kaynaklı hastalıkların önlenebilmesi için öncelikle, yiyeceklerin güvensiz hale gelmesine neden olan tehlikelerin bilinmesi ve bu tehlikelerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından “tehlike” kabul edilmeyen bir düzeyde bulunduğunda sağlık üzerinde olumsuz etkisi bulunan biyolojik, kimyasal veya fiziksel ajan olarak tanımlanmaktadır. Yiyecekleri güvensiz kılan üç tür tehlike vardır:
a. Fiziksel Tehlikeler: Cam, metal, plastik, tahta, kemik parçaları, kıl, zımba teli vb.
b. Kimyasal Tehlikeler: Doğal toksik maddeler, alerjenler, tarım ilaçları, veteriner ilaç kalıntıları, toksik mineraller, gıda katkı maddeleri, gıda işleme sırasında oluşan toksik maddeler, deterjan ve dezenfektan kalıntıları vb.
c. Mikrobiyolojik Tehlikeler: Bakteri, virüs, küf, parazit vb.
Mikroorganizmalar çoğu gözle görülmeyen yaşayan, küçük canlılardır. Bunların besin üretiminde kullanılan yararlı tipte olanları olduğu gibi, besin kaynaklı hastalıklara ve besin zehirlenmelerine neden olan tipleri de vardır. Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar arasında bakteriler, mantarlar (küf-mayalar), virüsler ve parazitler sayılabilir.
Bakteriler, toplu beslenme yapılan kuruluşlarda besin kaynaklı hastalıklara en fazla neden olan gözle görülmeyen organizmalardır. Bakteriler yaşadığımız her yerdedirler. Hepimizin vücudunda (ağız, burun, eller, deri, bağırsak vb.), kıyafetlerinde bulunabildikleri gibi, tüm çiğ gıdalarda, havada, hayvanlarda, kirli olan yerlerde, toprakta ve kirli sularda, dışkıda bulunabilirler. Bir çay kaşığı kadar toprak yaklaşık bir milyon bakteri barındırır. Hayvanlar; ayakları, deri ve ağızları aracılığıyla bakterileri taşırlar. İnsan derisinin 1cm²’sinde ortalama 100 000 bakteri bulunur.
Toplu beslenme yapılan kuruluşlarda esas tehlike, besinlere bulaştıktan sonra uygun koşul ve sürelerde üreyerek hastalık yapan bakteriler yani patojen bakterilerdir. Uygun koşullarda bakteriler hızla ürerler. Bakteriler canlı kalabilmek ve üreyebilmek için besin, uygun sıcaklık, uygun asitlik, nem, oksijen ve zamana gereksinim duyarlar. Bazı bakteriler uygun olmayan şartlara karşı korunmak ve yaşamlarını sürdürebilmek için spor denilen özel yapılar oluştururlar. Spor oluşturmuş bakteriler kaynayan suda bile bir saat veya daha fazla canlı kalabilirler. Dondurma işlemine ve bazı dezenfektanlara karşı da dirençlidirler. Bu yüzden bakteri sporlarını imha etmek çok zordur.
İnsan hücrelerinde olduğu gibi bakterilerde de yaşamsal bir takım olaylar meydana gelmektedir. İnsanlar gibi bakteriler de artık maddeler üretir ve öldüklerinde de parçalanırlar. Bu parçalanma sonucu toksin adı verilen zehirli bir madde açığa çıkar. Patojen bir bakterinin kendisi ölmüş olsa bile geride bıraktığı bu toksinler öldürücü olabilir. Bazı toksinler ısıya duyarlıdır.
Bakterilerin Besinlere Bulaşma Kaynakları: Besinlere mutfağa gelmeden önce ve üretim sırasında çeşitli kaynaklardan bakteriler bulaşabilir. Başlıca bulaşma kaynakları; toz, toprak, haşere, kemirgen ve diğer hayvanlar, su, potansiyel riskli besinler, artık ve atıklar ile insanlardır.
Bakterilerin Bulaşma Yolları: Bakteriler kendi başlarına hareket edemezler. Besinlere bulaşabilmeleri için mutlaka bir aracıya gereksinimleri vardır.
Bakteriler besinlere hasta ya da taşıyıcı insan ve hayvanlar aracılığı ile bulaşabildiği gibi, çapraz bulaşma denilen yolla da bulaşabilir. Çapraz bulaşma hijyenik yiyeceklere, besin olmayan ve bakteri içeren etmenlerden bakteri bulaşmasına denir.
Bunlar; eller, araç gereç, doğrama tahtaları, çalışma tezgâhları, giysiler, öksürme, hapşırmadan kaynaklanan damlacıklar, bakteri bulaşmış ya da potansiyel riskli besinlerden sızan sıvılardır. Bakterilerin dolaylı yolla besine bulaşması hasta hayvan etleri, çöpler, kirli sular, kirli araç gereç, toprak ve haşereler aracılığıyla olmaktadır.
Mikroorganizmalarla Mücadele:
Mutfak alanlarında hijyenik bir ortam sağlanması mikroorganizmaların çoğalmalarının engellenmesi ve sayılarının kontrol altında tutulması ile mümkündür.
Amaç mikroorganizmaların tamamen yok edilmesi değildir. Zaten pratik olarak mutfak alanlarında bunun sağlanması mümkün değildir. Yapılan temizlik ve dezenfeksiyon uygulamaları ile mikroorganizmaların büyük bir bölümü yok edilebilir, daha sonra birtakım koruyucu önlemler, yapılacak ara bakım ve kontroller ile ortamın kirlenmesi ve mikroorganizmaların çoğalma hızı yavaşlatılabilir.
Mikroorganizmaların yok edilmeleri, yani dezenfeksiyon işlemi mutfaklarda termal dezenfeksiyon (65-140 ºC ısı kullanarak) ve kimyasal dezenfeksiyon (kimyasal madde kullanılarak) olmak üzere iki şekilde yapılır.
BESİN ZEHİRLENMELERİ:
Yeterli ve dengeli beslenmek amacıyla tüketilen besinler çeşitli olumsuz nedenlerden dolayı insan sağlığına zarar verecek hale gelebilirler. Besin kaynaklı hastalık ve besin zehirlenmelerine neden olan etmenler; kimyasal maddeler, doğal besin zehirleri, parazitler ve mikroorganizmalardır. Bunların içerisinde en yaygın olarak görüleni bakterilerin neden olduğu besin zehirlenmeleridir. Besin zehirlenmelerine neden olan bakterilere patojen (zararlı, hastalık yapan) bakteriler denir.
Yiyecekler bakterilerin etkisiyle biyolojik olarak bozulurlar. Bundan başka sıcaklık, ışık, nem gibi fiziksel etkenler de yiyeceğin bileşiminde kimyasal değişiklikler oluşturarak tehlikeli durumlar yaratabilir. Örneğin; proteinli yiyeceklerin bozulması kokma, çürüme, küflenme, renk değişimi ile kendini gösterir. Karbonhidratlı yiyeceklerde ekşime ve renk değişimi, bozulduğunun kanıtıdır. Bu yiyeceklerin tüketilmesi sonucunda zehirlenme olayı meydana gelir. Buna yol açan da bakterilerdir. Besin zehirlenmeleri ekonomik kayıplara neden olduğu gibi bazıları ölümle de sonuçlanmaktadır. Besin maddelerinden kaynaklanan birçok hastalık gıda maddelerinin yanlış depolanmasından, sağlık koşullarına uymayan şekilde yemek hazırlanmasından, ya da mutfakta çalışan personelin kişisel temizlik konusuna yeterince önem vermemesinden ve ihmallerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle yemek ve depolama hizmetinde çalışan personelin mikroorganizmaların yayılmasında oynadıkları rol, doğrudan ve dolaylı bulaşma yolları ve temizlik konusunda kişisel alışkanlıklar edinmesinin önemi kavratılmalıdır
DONMUŞ GIDALARIN ÇÖZÜNDÜRÜLMESİ
Çözündürme işlemi uygun şekillerde yapılmazsa, gıda kaynaklı hastalıklara neden olan mikroorganizmaların çoğalması, bulaşma ve çapraz bulaşma gibi birtakım riskler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle çalışanların bu konuda bilgili ve bilinçli olması gerekmektedir. Aşağıda dondurulmuş gıda maddelerinin hijyenik olarak çözündürülmesi ile ilgili uyulması gereken ilkeler verilmektedir:
(1) Dondurulmuş ürünler, çözülmeleri için gereken süreler göz önüne alınarak uygun bir süre öncesinde derin dondurucudan çıkartılmalı ve çözdürme işlemi başlatılmalıdır. Bunun için iyi bir üretim planlamasına gereksinim vardır. Hangi malzemeye hangi miktarda ve ne zaman gereksinim duyulacağı standart reçeteler aracılığı ile üretim planlamasında yer almalıdır.
(2) Çözündürmede en güvenli yöntem, soğutucu ünitelerde (örneğin buzdolabı) veya endüstriyel bir ekipman olan çözündürme kabinlerinde doğru sıcaklıklarda (maksimum +5°C) gıda maddesinin çözünmesini sağlamaktır. Çözündürme işlemi sırasında gıda maddesinin yüzey sıcaklığının +5°C’yi aşmaması gerekir. Çözündürme süreci bitiminde yiyeceğin merkez sıcaklığının -1°C’nin altında olmaması gerekir.
(3) Gıda maddesi, çözünürken ortaya çıkan suyun diğer gıda maddelerine akmaması için uygun bir kap içerisine konmalı, buzdolabı veya soğutucunun en alt rafına yerleştirilmelidir.
(4) Çözündürülen gıda maddesinin konulduğu kabın dibine yerleştirilecek bir ızgara ile suyun gıda maddesine değmemesi sağlanmalı ve çözündürme sırasında ortaya çıkan sıvı atılmalıdır.
(5) Çözündürme sürecinde çapraz bulaşma risklerini önleyecek şekilde bütün önlemler alınmalıdır.
(6) Çözündürme başlama ve bitiş zamanları gıda maddesinin bulunduğu kabın üzerine kaydedilmelidir. Gıda maddesinin çözünmesi tamamlandıktan sonra uygun koşullarda saklanması koşuluyla 48 saat içerisinde kullanılması sağlanmalıdır.
(7) Çözülmüş ürünler kesinlikle tekrar dondurulmamalıdır.
Üretim planlamasının dışında acil olarak kullanılması gereken donmuş gıda maddeleri için kullanılabilecek bir başka yöntem ise, gıda maddesini doğrudan suyla temas etmemesini sağlayacak şekilde orijinal ambalajında ve ayrıca poşet içine konarak 21°C ya da altındaki sıcaklıkta, akan suda çözündürmektir.
Özellikle düşük yoğunluktaki gıda maddeleri, üretim sürecinde hemen başka bir pişirme donanımına aktarılacaksa mikrodalga fırında çözündürme işlemi yapılabilir. Yalnızca dondurulmuş olarak pişirilmesi güvenli olan yiyecekler (dondurulmuş patates, sebze vb.) çözündürülmeden pişirilmelidir.
GIDA BOZULMALARI
YEMEK HAZIRLANMASINDA DİKKAT EDİLMESİ GERKEN DİĞER HİJYEN HUSUSULARI
(1) Pişirmede Hijyen İlkeleri: Pişirme esnasında ürünlerin merkez sıcaklığı 70°C olmak şartıyla en az 2 dakika veya 60°C’de en az 45 dakika ya da 80°C’de en az 2 saniye tutulmasına dikkat edilmelidir. Bazı kuru gıdalarda ürün sıcaklığı daha yüksek tutulmalıdır. Örneğin toksin içerebilen kırmızı barbunya fasulyenin en az 100°C’de 10 dakika kadar ısıtılmış olması içerdiği toksinin etkisinin yok edilmesi için gereklidir. Pişirme esnasında yiyeceğe uygulanan yüksek sıcaklıklar mikroorganizmaların yok edilmesini ve yiyeceklerin güvenli hale gelmesini sağlayacaktır.
Izgara gibi susuz pişirme yöntemiyle sunulan biftek, köfte gibi et yemeklerinde en büyük risk, etin içinin iyi pişmemesidir. Doğru sıcaklık ve yeterli sürede pişirilmeyen bu tür yiyeceklerin içleri kırmızı veya pembe renkte kalmaktadır. Bu nedenle özellikle hazırlık aşamasında bulaşma riski yüksek olan rosto, biftek ve tavuk gibi gıda maddelerinin, pişirilmeleri esnasında merkez sıcaklıklarının ölçülmesi gerekir. Bunun için de mutfak alanlarında yiyeceklerin merkez sıcaklıklarını ölçecek termometrelerin bulundurulması zorunludur.
(2) Soğutma İşleminde Hijyen İlkeleri: Pişirilerek hazırlanan yemekler her zaman hemen sıcak olarak servis edilmezler. Bazen önce soğutulmalarını gerektiren durumlar söz konusu olabilir. Zeytinyağlılar, sütlü tatlılar gibi mutfaklarda pişirilen bir kısım yiyecekler ancak soğuduktan sonra servis edilmektedir.
Pişirilen yemeklerin en kısa sürede hızlı bir şekilde soğutulmaları gerekir. patojen bakteriler çok miktarda pişirilip oda ısısında yavaş soğutulan yiyeceklerde kolayca çoğalmaktadır. Bu nedenle yemeklerin kendi halinde soğumasına hiçbir şekilde izin verilmemeli, hızlı soğutma teknikleri uygulanmalıdır. Bu tür yiyeceklerin 5°C-63°C arasında olan tehlikeli sıcaklık bölgesinde kalma süreleri minimuma indirilmelidir. Burada önemli olan nokta yiyeceklerin yüzeyindeki değil, merkezindeki sıcaklığın düşmesidir. Yemekler pişirildikten sonra hemen tüketilmeyecekse mümkün olan en kısa sürede buzdolabı veya derin dondurucuda saklama sıcaklıklarına indirilmelidir.
Yiyeceğin merkez sıcaklığının 2 saat içinde buzdolabı sıcaklığı olan +5°C’ye düşürülmesi en ideal durumdur.
Endüstriyel bir mutfak ekipmanı olan hızlı soğutucu ve şok dondurucular, yeni pişmiş ve çok sıcak olan yemeklerin sıcaklık derecelerini istenilen güvenli sıcaklığa çok kısa sürede indirebilen, böylece yiyeceklerin güvenli olmasını sağlayan ekipmanlardır. Hazır yemek sektöründe yer alan işletmelerin ve banket organizasyonu hizmetleri yiyecek içecek iş yükünün önemli payını oluşturan tesisler bu ekipmanlarla hızlı soğutma işlemini gerçekleştirmelidirler. Hızlı soğutucuda soğutulan yiyecekler 5 güne, şoklanarak dondurulan yiyecek maddeleri ise birkaç haftadan başlayıp 12 aya kadar saklanabilme özellikleri nedeniyle, mutfakta üretim planlaması yapılabilmesini ve iş akışının düzgün işlemesini sağlarlar.
Hiçbir şekilde daha önce pişirilmiş bir yemekle yeni pişirilmiş bir yemek karıştırılmamalıdır. Örneğin bir gün önceden artan pilavın yeni pişirilmiş pilavla karıştırılmaması gibi.
(3) Tekrar Isıtma İşleminde Hijyen İlkeleri: Tekrarlanan ısıtma ve soğutma işlemlerinde mikroorganizmaların çoğalması riski ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle yiyecekler pişirildikten ve soğutulduktan sonra sadece bir kez ısıtılmalıdır. Tekrar ısıtma işleminde yiyeceğin merkez sıcaklığı en az 2 dakika süreyle 80 ºC’de tutulmalıdır. Isıtıldıktan sonra tüketilmeyen yiyecekler tekrar ısıtılarak tüketime sunulmamalı, atılmalıdır.
BESİNLERİN SAKLANMASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
(a) Tüm gıda maddeleri bulaşma veya çapraz bulaşma riskini önleyecek şekilde depolara yerleştirilmelidir. Çiğ ve tüketime hazır yiyecekler ayrı koruyucularda muhafaza edilmeli, birbirleri ile temas ettirilmemelidirler. Örneğin yumurtalar, çiğ olarak tüketilecek yiyeceklerden (salata malzemeleri vb.) uzakta muhafaza edilmelidir. İşletmenin olanakları varsa her ürün grubu için farklı soğutucuların kullanılması daha uygun olmaktadır. Bu olanak yoksa ürün gruplarının ayrı raflarda saklanması gerekir. Örneğin en alt rafa en kirli (patates gibi topraklı sebzeler) veya kırılabilir (yumurta vb.), dökülebilir (yemekler vb.) gıda maddeleri, en üst raflara ise çok sık kullanılmayan diğerlerine göre daha temiz, ambalajlı gıda maddeleri yerleştirilmelidir.
(b) Tüm gıda maddeleri, gıda kalitesi standartlarına uygun olan ambalaj malzemesiyle kaplanmış veya üstü kapalı olarak saklanmalıdır.
(c) Dondurulmuş gıdalar orijinal kapları içinde saklanmalıdır. Bu kaplar genellikle nem ve buhar geçirmez.
(ç) Un, pirinç gibi gıdalar rutubetten korunmalı ve sıkı kapaklı, paslanmaz kaplarda tutulmalıdır.
(d) Yiyecekler depolara konulmadan önce gerekli ayıklama, temizlik ve yıkama işlemlerinden geçirilmeli, kesinlikle satın alındığı gibi kutularla ya da kasalarla konulmamalıdır.
(e) Büyüklüğü veya şekli yüzünden raflara konmayan yiyecekler kolay hareket edebilen kızaklara yerleştirilmeli, yere konmamalıdır.
GIDA İŞİNDE ÇALIŞANLARIN HİJYENİ
Yiyecek içecekle uğraşan personel, insan sağlığı yönünden ağır sorumluluklar taşımaktadır. Birçok besin zehirlenmesinin ana nedeni, personelin dikkatsizliği ve bu konudaki bilgi yetersizliğidir.
(1) Gıda çalışanlarının elleri, mikroorganizmaların yiyeceğe bulaşmasında başlıca tehlike kaynağı olarak kabul edilmektedir. Bakteri üremesini engellemek için mutfak personeli işe başlamadan önce ellerini mutlaka yıkamalıdır. Bunun için mutfak personelinin kolay erişebileceği noktalarda sadece el yıkama için kullanılan lavabo, dezenfektanlı sıvı sabun, kâğıt havlu vb. donanıma sahip el yıkama üniteleri sağlanmalıdır.
(2) Tek kullanımlık eldivenler de tıpkı ellere hijyen açısından gösterilen duyarlılıkla kullanılmalıdır.
(3) Gıda hizmetinde çalışan kişilerin (Aşçı,Garson,komi, Barmen vb.)muhakkak periodik sağlık muayenelerinin (Portör ) ilgili yasalarca belirlenen period ve şekillerde yapılması sağlanmalıdır.
GIDA ÜRETİM MAHALLERİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN DİĞER HUSUSLAR
1. Depolama alanları sık sık kontrol edilmeli, böcek haşere ve kemirgenlerin ürememesi için önlem alınmalıdır.
2.Zehirler, zehirli maddeler ya da temizlik malzemeleri yiyecek depolama alanlarından uzak yerlerde tutulmalıdır.
3.Yemek hazırlama araç ve gereçleri düzgün şekilde temizlenmeli, dezenfekte edilmeli, her işlem arasında temas edilen yüzeyler de dezenfekte edilerek temizlenmelidir.
4.Kullanım Suyunun Temizliğinden Emin Olmak: İşletmede içme, buz yapımı, içecekler ile karıştırma, yiyeceklere ilave etme, yiyecek malzemelerinin yıkanması, el yıkama, çalışma tezgâhları, araç ve gereçlerin temizliğinde kullanılan suyun içme suyu kalitesinde olması gerekir.
5. Masaların temizliğinde hijyen kurallarına uyulmalıdır. Masa örtüsü kullanılıyorsa, misafirler tarafından her kullanımından sonra masa yeni misafirler için hazırlanmalı, temiz masa örtüsü serilmelidir. Masa örtüsü kullanılmıyorsa boşlar toplandıktan sonra dezenfektanlı bir bezle masa silinmelidir.
6. Soğutucu üniteler ve dondurucuların temizliği de son derece önemlidir. Soğutucu/dondurucuların temizliğinde izlenmesi gereken adımlar şunlardır: Elektrikle bağlantı kesilir ve içinde bulunanlar boşaltılır. İç yüzey ılık, orta derecede bir deterjanla temizlenir. Ovucu tozlar kullanılmaz.
7.Gıda işletmelerinde kullanılan araç ve gereçler ile makinelerin düzenli periyotlarla temizliğinin yapılması gereklidir.
8. Yiyecekleri hazırlamada kullanılan tezgâh, ekipman, araç ve gereçler paslanmaz çelik veya polietilen gibi uygun malzemelerden yapılmış olmalıdır. Yeterli temizlik ve dezenfeksiyon sağlayamayacağı için tahta gibi malzemeler kullanılmamalıdır.Yemek hazırlama araç ve gereçleri düzgün şekilde temizlenmeli, dezenfekte edilmeli, her işlem arasında temas edilen yüzeyler de dezenfekte edilerek temizlenmelidir.
0 notes
elazigsurmanset · 1 month
Text
8 Öneri ile Kolon Kanserinden Korunun!
Tumblr media
Kolon kanserinden korunmanın yolları hakkında bilgi veren Prof.Dr. Nurdan Tözün, önemli uyarılarda bulundu. Son yıllarda görülme sıklığı hızla artan kolon kanseri, dünyada kanserden ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 20 bin kişiye kolon kanseri tanısı konuluyor ve son 15 yılda 50 yaş altındaki kişilerde de daha sık görülmeye başladı. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Nurdan Tözün: Kolon kanserinin önlenmesinde en önemli faktörün kolonoskopi olduğunu söylüyor. 45 yaş ve üzerindeki herkesin (ailesinde kanser öyküsü varsa daha önce) hekimin önereceği sıklıkta kolonoskopi yaptırmasını öneriyor.
Kolon kanserinden korunmak için 8 hayati öneri:
Sağlıklı beslenin: Lifli gıdalar, koyu yeşil sebze ve meyve, tahıl ve süt ürünlerini tercih edin. Kırmızı et yerine beyaz et ve balık tüketin. Hareket edin: Her gün 30 dakika ya da haftada en az üç gün 50’şer dakika düzenli egzersiz yapın. Alkol ve sigaradan kaçının: Fazla alkol ve sigara kolon kanseri riskini artırır. Kilonuza dikkat edin: Fazla kilolardan kurtulun ve ideal kilonuzu koruyun. Yeterli ve kaliteli uyuyun: Yetişkin bir insan günde ortalama 6-8 saat uyumalıdır. Kalsiyum ve D vitaminine dikkat edin: Düşükse hekiminizin önerisiyle destek alın. Tarama testlerini yaptırın: Yılda bir ya da iki yılda bir dışkıda gizli kan testi ve/veya kolonoskopi yaptırın. Belirtileri göz ardı etmeyin: Karın ağrısı, kilo kaybı, kansızlık, makattan kan gelmesi gibi belirtileri görmezden gelmeyin. Prof. Dr. Tözün’ün 2 yıldır karın ağrısı çeken ve kolonoskopi yaptırmadığı için kolon kanseri olan bir hastayla karşılaştığını da sözlerine ekledi. Kolonoskopi hayat kurtarır. Farkındalık yaratarak kolon kanserini önleyebiliriz. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)  Read the full article
0 notes
mafaweb · 4 months
Text
Col nedir ve nasıl oluşur?Col, bağırsaklardaki bir tür tıkanıklık veya engellenme durumudur. Bağırsağın içinde biriken dışkı, normal yoluyla vücuttan atılamaz ve bu durum tıkanıklığa yol açar. Col, genellikle dışkının sıkışması sonucunda oluşur ve acil tıbbi müdahale gerektirebilir.Bağırsağın içinde oluşan tıkanıklığın temel sebeplerinden biri, fekalit adı verilen sertleşmiş dışkı parçalarının oluşmasıdır. Ayrıca, bağırsaklarda tümör veya kitle gibi yapısal problemler de bağırsak tıkanıklığına neden olabilir.Col oluşumunun bir diğer nedeni ise bağırsak kaslarının düzgün çalışmaması veya kasılma bozukluğudur. Bu durumda, bağırsak içeriği normal biçimde ilerleyemez ve tıkanıklık meydana gelir.Colün oluşumuna yol açan diğer faktörler arasında inflamatuar barsak hastalığı, bağırsak tümörleri, divertikülit, bağırsak volvulusu ve enflamatuvar barsak hastalıkları da bulunmaktadır.Colün belirtileri ve teşhis yöntemleriCol, bağırsakta oluşan büyük bir oluğun veya tıkanıklığın neden olduğu bir durumdur. Bu durum, bağırsak tıkanıklığının en yaygın nedenidir. Colün belirtileri genellikle dışkıda kan, ağrı, şişkinlik ve kabızlık olarak ortaya çıkar.Colün teşhisi genellikle bir doktor tarafından yapılmaktadır. Genellikle fiziksel muayene, kan testleri, röntgen, kolonoskopi ve biyopsi gibi yöntemler kullanılarak teşhis yapılır.Col belirtileri her bireyde farklılık gösterebilir ve bazen diğer sindirim bozuklukları ile karıştırılabilir. Bu nedenle belirtilerin doğru bir şekilde teşhis edilmesi ve tedavi edilmesi önemlidir.Belirtileri fark ederseniz, vakit kaybetmeden bir doktora danışarak teşhis ve tedavi sürecine başlamak önemlidir.Col tedavisi ve iyileşme süreciCol tedavisi, genellikle cerrahi müdahale gerektiren bir süreçtir. Hastalığın teşhis edilmesi ve belirtilerin değerlendirilmesi sonrasında, doktorlar genellikle kolonun bir kısmını çıkarmayı önerir. Bu ameliyat genellikle laparoskopik olarak gerçekleştirilir, bu da hastanın iyileşme sürecini hızlandırabilir.Ameliyat sonrası iyileşme dönemi, kişinin yaş, genel sağlık durumu ve ameliyatın boyutuna bağlı olarak değişebilir. Hastalar genellikle birkaç gün boyunca hastanede kalır ve iyileşme süreci boyunca ağrı kesicilere ve diyet değişikliklerine ihtiyaç duyabilir.Bunun yanı sıra, kolon kanseri tedavisi genellikle kemoterapi veya radyoterapi gerektirebilir. Bu süreçlerin her biri hasta için farklı komplikasyonlar ve yan etkiler içerebilir, bu yüzden doktorlar genellikle tedavi planını kişiye özel olarak uyarlar.Col tedavisi ve iyileşme süreci, kişinin uzun vadeli sağlık durumu ve yaşam kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Bu nedenle, hastaların bu süreci birlikte planlamak ve destek almak için doktorlarına danışmaları önemlidir.Colün yaygın nedenleri ve risk faktörleri Col, sindirim sistemindeki bir rahatsızlıktır ve birçok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenler arasında beslenme alışkanlıkları, stres, hareketsiz yaşam tarzı, genetik faktörler ve bazı bağırsak hastalıkları bulunmaktadır. Beslenme alışkanlıkları arasında lifsiz ve sağlıksız yiyecekler tüketmek, yetersiz sıvı alımı, aşırı yağlı, baharatlı ve işlenmiş gıdaların tüketimi gibi unsurlar yer almaktadır. Genetik faktörler de kolon rahatsızlıklarının ortaya çıkmasında büyük bir rol oynar. Ailesinde kolon hastalıkları bulunan kişilerin bu tür rahatsızlıklara yakalanma riski daha yüksektir. Ayrıca, bağırsak hastalıkları gibi kronik bir rahatsızlığı olan kişilerde de kolon rahatsızlıkları daha sık görülebilir. Bunun yanı sıra, stres ve hareketsiz yaşam tarzı da kolon rahatsızlıklarının yaygın nedenleri arasında yer almaktadır. Sürekli stres altında olmak ve düzenli egzersiz yapmamak sindirim sisteminin düzgün çalışmasını engelleyebilir ve kolon rahatsızlıklarına zemin hazırlayabilir. Bu nedenlerle beraber, dengesiz beslenme alışkanlıkları, genetik faktörler, bağırsak hastalıkları, stres ve hareketsiz yaşam tarzı gibi risk faktörleri kolon rahatsızlıklarının ortaya çıkma ihtimalini arttırabilir. Col önleme
yöntemleri ve sağlıklı yaşam önerileriCol, sindirim sistemindeki bir rahatsızlıktır ve çeşitli yaşam tarzı değişiklikleriyle önlenmesi mümkündür. Bu rahatsızlığı önlemek için yeterli su tüketimi çok önemlidir. Günlük olarak en az 2 litre su içmek, sindirim sisteminin çalışmasını düzenler ve kabızlık gibi sorunları önler. Ayrıca düzenli egzersiz yapmak da col riskini azaltmaya yardımcı olur. Haftada en az 150 dakika hafif veya orta şiddette egzersiz yapmak, sağlıklı bir sindirim sistemini destekler.Ayrıca, posa ve lifli gıdalar tüketmek de kolon sağlığını korumak için önemlidir. Sebze, meyve, kepekli tahıllar gibi lifli gıdalar sindirim sistemi için gerekli olan lif desteğini sağlar. Ayrıca düzenli olarak bağırsak temizliği yapmak, toksinlerin atılmasına yardımcı olur ve kolon sağlığını korur.Sigara ve alkol tüketimini sınırlamak da col riskini azaltmaya yardımcı olur. Sigara ve alkol, sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkilere sahiptir ve bu tür alışkanlıklardan uzak durmak sağlıklı bir kolon için önemlidir. Son olarak, düzenli olarak doktor kontrolüne gitmek de kolon sağlığını korumanın bir parçasıdır. Erken teşhis, kolon rahatsızlıklarının önlenmesinde en önemli faktörlerden biridir.Bu önerilere dikkat ederek ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek, kolon sağlığını korumak ve kolon rahatsızlıklarını önlemek mümkündür.Col ile ilgili doğal tedavi yöntemleriCol ile ilgili doğal tedavi yöntemleri çeşitli bitkisel ve alternatif yöntemler içerebilir. Beslenme düzenlemeleri, bitkisel ilaçlar, probiyotikler, akupunktur ve yoga gibi yöntemler col rahatsızlıklarının doğal tedavi yöntemleri olarak kullanılabilir. Özellikle beslenme düzenlemeleri, lif açısından zengin gıdalar tüketmek, probiyotik içeren besinlerin tüketimi ve sindirim sisteminin dengelenmesine yardımcı olacak besinlerin tercih edilmesi doğal tedavi yöntemlerinden birkaçıdır.Bitkisel ilaçlar, col semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olabilir. Zencefil, nane ve rezene gibi bitkilerin çayları veya bitkisel kapsüller col rahatsızlıklarının doğal tedavisinde kullanılabilir. Ayrıca, akupunktur ve yoga gibi yöntemler de stresi azaltarak bağırsak fonksiyonlarını dengelemeye yardımcı olabilir.Col rahatsızlıklarının doğal tedavi yöntemleri, herkes için uygun olmayabilir. Bu nedenle, herhangi bir doğal tedavi yöntemi uygulamadan önce bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir. Ayrıca, bir uzman rehberliğinde bu yöntemlerin kullanılması, etkili bir sonuç alınmasına yardımcı olabilir.Sonuç olarak, col rahatsızlıklarının doğal tedavi yöntemleri çeşitli bitkisel ve alternatif terapileri içermekte olup, kişinin yaşam tarzı, tercihleri ve sağlık durumu göz önünde bulundurularak uygulanmalıdır. Herhangi bir doğal tedavi yöntemi uygulamadan önce, mutlaka bir uzmandan destek almak ve etkili tedavi yöntemlerini belirlemek önemlidir.
0 notes
entelektia · 5 months
Text
Kolon Kanseri Nedir? Kolon Kanseri Teşhis ve Tedavisi Nedir?
Tumblr media
Kolon kanseri, kalın bağırsak veya rektumda (ana olarak kalın bağırsak son kısmı) gelişen bir kanser türüdür. Dünya genelinde yaygın olarak görülen bu kanser, erken teşhis ve uygun tedavi ile önemli ölçüde kontrol altına alınabilir. Bu yazıda, kolon kanseri hakkında temel bilgileri edinecek ve bu hastalıkla başa çıkmanın yollarını keşfedeceksiniz. Kolon Kanseri Nedir? Kolon kanseri, genellikle kalın bağırsak (kolon) veya rektumda gelişen bir kanser türüdür. Bu bölgeler, sindirim sisteminin son kısımlarını oluşturur ve bağırsaklardaki atıkları depolar ve kontrol eder. Kolon kanseri genellikle iyi huylu tümörler olan poliplerden kaynaklanır. Bu polipler zamanla kanser hücrelerine dönüşebilir, bu nedenle erken teşhis ve müdahale hayati önem taşır. Kolon kanserinin yaygın bir öncüsü olan polipler, bağırsak iç yüzeyinde oluşan küçük, iyi huylu tümörlerdir. Bazı polipler, özellikle adenomatöz polipler, zaman içinde kanserleşme potansiyeline sahiptir. Ancak, her polip kansere dönüşmez. Adenomatöz polipler genellikle yavaş büyür, bu nedenle düzenli tarama testleri, poliplerin tespit edilmesi ve çıkarılması açısından kritiktir. Kolon Kanseri Belirtileri Nelerdir? Kolon kanserinin belirtileri genellikle erken aşamalarda belirgin değildir, bu nedenle düzenli tarama önemlidir. Ancak, hastalık ilerledikçe şu belirtiler ortaya çıkabilir: - Dışkıda Değişiklik: Kalın bağırsakta veya rektumda kanama olabilir, bu da dışkının renginde değişikliğe neden olabilir. Kanlı dışkı, kolon kanserinin bir belirtisi olabilir. - Karın Ağrısı ve Kramplar: Kanser büyüdükçe, karın bölgesinde ağrı ve rahatsızlık hissedilebilir. - Kilo Kaybı: İştah kaybı, kilo kaybı ve halsizlik gibi belirtiler ortaya çıkabilir. - Bağırsak Alışkanlıklarında Değişiklik: Dışkılama alışkanlıklarında ani değişiklikler, kabızlık veya ishal de kolon kanserinin belirtileri arasında olabilir. Kolon Kanseri Teşhisi Nasıl Yapılır? 1. Fizik Muayene ve Hastanın Hikayesi: Doktor, hastanın genel sağlık durumu, aile öyküsü ve belirtiler hakkında detaylı bir bilgi alır. Fizik muayene sırasında karın bölgesini kontrol edebilir. 2. Kan Testleri: Kolon kanseri teşhisi için kan testleri yapılabilir. Kan testleri, kanser hücreleri tarafından salgılanan belirli belirteçleri (tümör markerları) değerlendirebilir. 3. Görüntüleme Testleri: - Kolonoskopi: Kolon kanserinin en yaygın teşhis yöntemlerinden biridir. Esnek bir tüp ve kamera ile donatılmış bir cihaz, bağırsak iç yüzeyini inceleyerek polipleri veya kanser hücrelerini tespit edebilir. - Sigmoidoskopi: Kolonoskopiye benzer ancak daha kısa bir tüp kullanır ve sadece kalın bağırsağın alt kısmını inceleyebilir. - Bilgisayarlı Tomografi (BT) Taraması ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Bu görüntüleme yöntemleri, kanserin boyutunu ve yayılımını değerlendirmek için kullanılabilir. - Radyografi ve Baritli İnceleme: Bağırsakları daha iyi görüntülemek için kullanılabilir. Kolon Kanseri Evreleme: Teşhisin ardından, doktor kanserin evresini belirlemek için ek testler yapabilir. Bu, hastalığın ne kadar ilerlediğini ve tedavi seçeneklerini belirlemenin önemli bir adımıdır. Kolon Kanseri Tedavisi Nedir? 1. Cerrahi: - Kolon Rezeksiyonu (Kolektomi): Kanserli bölgenin ve çevresindeki sağlıklı dokunun çıkarılması. - Rektumun Ameliyatı (Rektum Reseksiyonu): Rektumdaki kanserli dokunun çıkarılması. 2. Kemoterapi: İlaçların kullanımıyla kanser hücrelerini öldürmeyi veya büyümelerini durdurmayı amaçlar. Kemoterapi, ameliyat öncesi (neoadjuvan), ameliyat sonrası (adjuvan) veya metastatik durumlarda kullanılabilir. 3. Radyoterapi: Yüksek enerjili ışınlar kullanılarak kanser hücrelerini öldürmeyi amaçlar. Ameliyat öncesi veya ameliyat sonrası radyoterapi uygulanabilir. 4. Hedefe Yönelik Tedaviler: Belirli hedefleri hedef alarak kanser hücrelerini etkisiz hale getirmeyi amaçlayan yeni tedavi yöntemleri geliştirilmektedir. 5. İmmünoterapi: Bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine karşı savaşmasını teşvik eder. 6. Palyatif Bakım: Tedavinin amacı iyileşme olmasa da, semptomları hafifletmek ve yaşam kalitesini artırmaktır. 7.Takip ve Rehabilitasyon: Tedavinin ardından, hastalar düzenli kontrollerle takip edilir. Rehabilitasyon süreçleri, hastanın yaşam kalitesini iyileştirmek için fiziksel ve duygusal destek sağlar. Kolon kanseri tedavisi, hastanın genel sağlık durumu, kanserin evresi ve diğer faktörlere bağlı olarak bireyselleştirilir. Multidisipliner bir yaklaşım, genellikle cerrah, onkolog, radyasyon onkolog ve diğer sağlık profesyonellerini içerir. Tedavi planı, hastanın ihtiyaçlarına en iyi şekilde yanıt vermek için titizlikle belirlenir. Kolon Kanseri Önleme Yolları Nelerdir? 1. Düzenli Tarama ve Erken Teşhis: Belirli bir yaşa geldikten sonra düzenli aralıklarla kolonoskopi yapılmalıdır. Bu test, polipleri tespit edip çıkararak kolon kanserini önleyebilir. Dışkıda gizli kan taraması, dışkıda kanın olup olmadığını belirlemek için kullanılır. Pozitif bir sonuç, kolonoskopi veya diğer görüntüleme testlerini gerektirebilir. 2. Sağlıklı Beslenme Alışkanlıkları:  Sebzeler, meyveler ve tam tahıllar gibi lif açısından zengin besinler tüketilmelidir. Lif, bağırsak sağlığını destekler ve kabızlık riskini azaltabilir. Aşırı miktarda kırmızı et ve işlenmiş et ürünleri tüketmekten kaçınılmalıdır. Bunun yerine, balık, tavuk, baklagiller ve bitkisel yağlar gibi sağlıklı protein ve yağ kaynakları tercih edilmelidir. Vitamin ve mineral bakımından zengin bir diyet, bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve kolon kanseri riskini azaltabilir. 3. Fiziksel Aktivite: Fiziksel aktivite, bağırsak hareketliliğini artırabilir ve obezitenin önlenmesine yardımcı olabilir. Haftada en az 150 dakika orta düzeyde veya 75 dakika yoğun düzeyde egzersiz hedeflenmelidir. 4. Kilo Kontrolü: Fazla kilo, kolon kanseri riskini artırabilir. Sağlıklı bir kilo koruma veya kilo verme, riski azaltabilir. 5. Alkol ve Sigara Kullanımından Kaçınma: Sigara içmek, kolon kanseri riskini artırabilir. Sigarayı bırakmak, genel sağlık açısından önemli bir adımdır. Alkol tüketimini sınırlamak veya mümkünse bırakmak, kolon kanseri riskini azaltabilir. 6. Genetik Danışmanlık: Ailede kolon kanseri öyküsü varsa, genetik danışmanlık almak önemlidir. Bazı genetik faktörler, kolon kanseri riskini artırabilir. 7. Aşılama: Rektum ve anüs kanserlerini önlemek için HPV aşısı düşünülebilir. 8. Stres Yönetimi: Stresle başa çıkma teknikleri, genel sağlığı iyileştirebilir ve bağışıklık sistemini güçlendirebilir. Kolon kanseri, erken teşhis ve uygun tedavi ile başarıyla yönetilebilen bir hastalıktır. Düzenli sağlık kontrolü, sağlıklı yaşam tarzı ve bilinçli beslenme alışkanlıklarıyla, kolon kanseri riskinizi azaltabilir ve uzun vadeli sağlığınızı koruyabilirsiniz. Unutmayın, sağlık herkes için en değerli hazinedir. Read the full article
0 notes
fiyatinedir · 7 months
Text
Check Up Fiyatları
Tumblr media
Check Up, sağlık sorunlarının erken teşhis edilmesine ve sağlığın korunmasına yardımcı olan kapsamlı bir sağlık kontrol programıdır. Henüz belirti göstermeyen hastalıkların tespiti ve var olan sağlık sorunlarının erken dönemde teşhis edilmesi için büyük bir öneme sahiptir. Check Up, bireyin yaşına, genetik yapıya ve çevresel faktörlere göre kişiselleştirilir ve laboratuvar testleri ile radyolojik görüntülemeleri içerir.
Check Up Fiyatları
Tumblr media
check up fiyat Check Up fiyatları, paket içeriğine, hastane veya klinik seçimine ve coğrafi konum gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Check Up işlemleri genellikle standart bir paket halinde sunulur, ancak kişinin ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilir. Check Up fiyatları hakkında kesin bilgi almak için öncelikle bir sağlık kuruluşu ile iletişime geçmek önemlidir. Sağlık sigortanız varsa, bu hizmeti kapsayıp kapsamadığınızı kontrol etmek de faydalı olabilir. - Acıbadem Sağlık Grubu Kurumlarında Check Up ücreti 2.980,00TL tutarındadır. - Medical Park Check Up ücreti 2.590,00₺ tutarındadır. - Erdem Hastanesi Check Up ücreti 2.290,00₺ tutarındadır. Ekstra olarak belirtmeliyiz ki bu fiyatlar ortalama fiyatlardır. En net bilgiyi sağlık kuruluşlarını arayarak alabilirsiniz. Paylaştığımız Check Up Fiyat listesinde eksik veya hatalı bir durum söz konusu ise bizlere iletişim sayfamızdan veya bu yazımızın yorumlar kısmından bildire bilir, değişmesini veya güncellenmesini sağlayabilirsiniz.
Check Up Nasıl Yapılır?
Check Up işlemi aşağıdaki adımları içerir: - Sağlık Geçmişi ve Danışmanlık: İlk olarak, kişinin genel sağlık durumu, önceki hastalıkları ve tedavileri hakkında bilgi alınır. - Kan ve İdrar Örnekleri: Kişi aç olarak gelir ve laboratuvar teknisyenleri kan, idrar ve diğer numuneleri alır. - Temel Sağlık Kontrolleri: İşlem sırasında kan basıncı, nabız, solunum değerleri gibi temel sağlık göstergeleri ölçülür.
Check Up Neleri Kapsar?
Check Up, bir dizi sağlık sorununu taramak için kullanılır. Bu sorunlardan bazıları şunlar olabilir: - Kalp ve damar hastalıkları - Beyin damar hastalıkları - Bağışıklık sistemi hastalıkları - Yüksek tansiyon - Göz hastalıkları - Şeker hastalığı - Karaciğer ve böbrek hastalıkları - Akciğer hastalıkları - Kemik erimesi - Hepatit ve HIV gibi enfeksiyonlar - Tiroid bezinin hastalıkları - Kanser taramaları (kolon, akciğer, meme, prostat, rahim ağzı) - Depresyon ve ruhsal bozukluklar
Kapsamlı Sağlık Kontrolü Avantajları
Check Up yaptırmanın önemli avantajları şunlar olabilir: - Sağlık durumu hakkında detaylı bilgi sağlar. - Belirti göstermeyen ancak ileride sorunlara yol açabilecek sağlık sorunlarını önlemeye yardımcı olur. - Yüksek ölüm riski taşıyan hastalıkları erken teşhis edebilir. - Kişinin yaşam tarzını ve sağlık alışkanlıklarını iyileştirmesine yardımcı olur.
Check Up Paket İçeriği
Check Up paketleri içinde bulunan bazı testler ve tetkikler şunlar olabilir: - Tam idrar testleri - Tam kan sayımı testleri - Akciğer röntgeni - Kan yağı ve kolesterol düzeyi ölçümü - Tiroid fonksiyon testi - Elektrokardiyografi (EKG) - Hepatit, HIV ve diğer enfeksiyon testleri - Kemik tarama testleri - Mamografi (meme taraması) - Pap smear testi (rahim ağzı taraması) - Karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri - Radyolojik görüntüleme - Biyokimyasal testler - Temel vitamin ve mineral düzeylerinin incelenmesi
Check Up'ta Nelere Bakılır?
Tumblr media
çekap fiyatları Standart bir Check Up işlemi sırasında aşağıdaki testler ve muayeneler yapılır: - Kan sayımı - Organ fonksiyonlarını değerlendiren kan testleri - Sedimentasyon testi - Kolesterol ve lipid düzeyleri ölçümü - İdrar analizi - Hepatit taraması - Karın ultrasonografisi - Akciğer grafisi - Dışkıda kan arama testi - EKG - Efor testi - Renkli Doppler ultrasonografi - Jinekolojik muayene (kadınlarda) - Meme taraması (mamografi, kadınlarda) - Koroner arter hastalıkları taraması - Tansiyon ve nabız ölçümü
Kimler Check Up Yaptırmalıdır?
Check Up, her yaştan ve her sağlık durumundaki kişilere uygulanabilir. Ancak aşağıdaki gruplar özellikle Check Up yapmalıdır: - Aile geçmişinde obezite, diyabet, jinekolojik hastalıklar, meme kanseri, erken kemik erimesi ve koroner arter hastalığı gibi risk faktörleri bulunanlar. - Kronik hastalıklara sahip olanlar. - Stresli çalışma koşullarına maruz kalanlar. - Jinekolojik taramaları düzenli olarak yaptırmayanlar. - Menopoz dönemini sağlıklı geçirmek isteyenler.
Check Up'a Gelmeden Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
Check Up öncesinde aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir: - Kronik hastalıklar varsa, doktora bildirilmelidir. - Randevudan 12 saat önceye kadar aç olunmalı ve sadece su içilmelidir. - Gaz yapıcı gıdalar ve alkollü içecekler işlem öncesinde tüketilmemelidir. - İşlemden 2-3 gün önce vitamin ve bitkisel ilaç kullanımı bırakılmalıdır. - Eforlu EKG testi yapılacaksa, havlu ve yedek kıyafetler getirilmelidir. - Karın ultrasonu yapılacaksa, işlem öncesinde su içilmeye başlanmalı ve idrara çıkılmamalıdır. - İlaç kullanılıyorsa, doktor tarafından önerilen ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır.
Sonuçlar ve Değerlendirme
Check Up işlemi tamamlandığında, elde edilen sonuçlar bir sağlık profesyoneli tarafından değerlendirilir. Sonuçlar normal ise kişiye sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmesi önerilir. Ancak herhangi bir sağlık sorunu tespit edilirse, uygun tedavi ve yönlendirme sağlanır. Check Up, sağlığınızı kontrol altında tutmak ve potansiyel sağlık sorunlarını erken teşhis etmek için önemli bir araçtır. Sağlığınıza yatırım yapmak, uzun vadede daha iyi bir yaşam kalitesi sağlayabilir ve hastalıkların ilerlemesini engelleyebilir. Bu nedenle, düzenli olarak Check Up yaptırmak sağlığınızı korumak için önemlidir. https://www.youtube.com/watch?v=zf0VrdYvNBk&ab_channel=Checkuphealtcontrol Check Up Fiyatları
Check Up Hakkında Sık Sorulan Sorular?
- Check Up Fiyat Bilgisi Güncel midir? Hayır, Paylaştığımız Check Up fiyat bilgisi ortalamadır en net bilgiyi sağlık kuruluşunu arayarak alabilirsiniz. - Check Up Fiyat bilgisi Nasıl Temin Edilmektedir? Paylaştığımız Check Up hakkındaki fiyat bilgisi ilgili kurumlar, resmi web sitesi, mağazalar ve çağrı merkezlerinden temin edilmektedir. Protez Tırnak Fiyatları Renkli Lens Fiyatları Kalp Pili Fiyatları Endokrin Zayıflama İğnesi Fiyatı Mifepriston Fiyatı Desyrel Fiyat Read the full article
0 notes
univethayvanhastanesi · 8 months
Text
Kedilerde Kabızlık: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
cKabızlık, kedilerde sıkça rastlanan bir sindirim sorunudur ve ciddi rahatsızlıklara yol açar. Bu yazıda, kedilerde kabızlığın nedenlerini, belirtilerini ve nasıl tedavi edilebileceğini anlatacağız. Ayrıca kabız kedilere yardımcı olabilecek bazı doğal çözümleri de inceleyeceğiz.
Kedilerde Kabızlık Nedenleri
Kedilerde kabızlığın birçok nedeni vardır. İşte bazı yaygın nedenler:
Yetersiz Su Tüketimi: Kedinizin yeterince su içmemesi sindirim sistemini yavaşlatır ve kabızlığa yol açar.
Yetersiz Lif İçeriği: Kedinizin diyeti yetersiz lif içeriyorsa, bağırsak hareketleri zorlaşır.
Farklı Bir Diyet: Aniden farklı bir diyetle beslenmeye başlamak, sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkilere yol açar.
Tüy Yutma: Kediler tüy yutma nedeniyle kabızlık yaşayabilirler. Tüy yumağı oluşturabilirler.
Bağırsak Tıkanıklığı: Bağırsaklarda bir tıkanıklık olması durumunda, dışkı geçişi engellenir.
İlaçlar: Bazı ilaçlar kabızlığa yol açar.
Kedilerde Kabızlık Belirtileri
Kedinizin kabızlık yaşadığını gösteren belirtiler şunlardır:
Dışkıda Zorlanma: Kediniz tuvalette zorlanıyorsa veya dışkı yapmak için uzun süre uğraşıyorsa, bu kabızlık işaretlerinden biridir.
Dışkı Sertliği: Dışkı sert ve kuru görünüyorsa, kabızlık işaretidir.
Az Dışkı: Kediniz normalden daha az sıklıkta dışkı yapıyorsa veya dışkı miktarı azalmışsa, bu bir sorunun göstergesidir.
Huzursuzluk: Kediniz kabızlık nedeniyle huzursuzsa veya tuvaleti kullanmaktan kaçınıyorsa, bu kabızlık belirtisi sayılmaktadır.
Kedilerde Kabızlık Nasıl Geçer?
Kabızlık tedavisinde kullanılan bazı yöntemler aşağıdaki gibidir:
Su İçirmek: Kedinizin yeterince su içmesini sağlamak sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı olur. Kedinizin su kabını temiz ve taze tutun.
Yüksek Lifli Diyet: Kedinizin diyetine daha fazla lif eklemek sindirim sistemini hızlandırır. Veterineriniz, kedinizin ihtiyaçlarına uygun bir diyet önerecektir.
Laksatifler: Veterinerinizin önerdiği laksatifleri kullanmak, kabızlığı hafifletecektir.
Lavman: Şiddetli kabız vakalarında, veteriner hekiminiz kedinizin bağırsaklarına su veya lavman uygulayarak dışkıyı yumuşatacaktır.
Kedilerde Kabızlık Tehlikeli midir?
Kedilerde kabızlık, 48-72 saatten uzun sürerse veya aşağıdaki belirtilerden herhangi biri varsa veteriner hekime görünmeniz önemlidir:
Ağrılı dışkılama
Kanlı dışkı
İştahsızlık
Halsizlik
Kilo kaybı
Kabızlık, altta yatan bir sağlık sorununun belirtisidir.
Sonuç olarak, kedilerde kabızlık ciddi bir sağlık sorunu olabilir. Bu nedenle belirtiler görüldüğünde veterinerinizle iletişime geçmek önemlidir. Ayrıca, kedilerinize düzenli veteriner kontrolleri ve dengeli bir diyet sağlayarak kabızlık riskini azaltabilirsiniz.
0 notes
veterinertakviminet · 11 months
Link
0 notes
sektorellfirmalar · 1 year
Link
0 notes
sagliklicomtr · 1 year
Text
Anal fissür, yani makat çatlağı, anüs bölgesinde meydana gelen bir yaralanma veya çatlamadır. Anal fissür tedavisi hakkında detaylı bilgiler paylaşacağımız bu yazımızda sizlere keyifli okumalar diliyoruz. Ağrı, kanama ve kabızlık ile birlikte görülebilir ve genellikle konstipasyon veya diyare nedeniyle oluşabilir. Tedavi, ağrı ve şişmeyi azaltmak için merhemler, düzenli dışkılama alışkanlıkları ve beslenme değişiklikleri gibi basit yollarla yapılabilir ve ağır durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Anal fissür Nedir? Anal fissür, anüs (kokain) bölgesinde meydana gelen bir yaralanma veya çatlamadır. Genellikle kabızlık, diyare veya anüs bölgesindeki güçlü bir kakışma sırasında oluşabilir. Anal fissürler genellikle ağrı, kızarıklık, şişme ve kanama ile birlikte görülür ve çok rahatsız edici olabilir. Anal fissür tedavisi için, belirtileri hafifletmek ve anal fissür iyileşmesini hızlandırmak amacıyla birçok farklı yöntem kullanabilir. Bunlar arasında ağrı ve şişmeyi azaltmak için merhemler, düzenli dışkılama alışkanlıkları ve beslenme değişiklikleri gibi basit yollar bulunur. Ağır durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Beslenme değişiklikleri, anal fissür tedavisi hızlandırmak ve tekrar oluşmasını önlemek için önemlidir. Kabızlık ve diyare nedeniyle oluşan anal fissürler için, yüksek lifli gıdalar, yeterli su tüketimi ve düzenli egzersiz yapmak faydalı olabilir. Anal fissürler çoğunlukla kendileri iyileşir, ancak tekrar oluşmasını önlemek için tedavi gereklidir. Eğer anal fissür belirtileri sürekli veya kesintisiz bir şekilde devam ediyorsa, bir doktora başvurmak önemlidir. Anal fissür Belirtileri nelerdir? Anal fissürler genellikle anüs ve rektum bölgesindeki zayıflamadan veya hasar görmesinden kaynaklanır. Bunlar, kabızlık, diyare, anüs bölgesinde güçlü kakışma veya anüs bölgesinde meydana gelen travmadan dolayı oluşabilir. Anal fissür belirtileri şunları içerebilir: Ağrı: Anal fissür belirtileri arasında en yaygın olanı ağrıdır. Bu ağrı kısa süreli ve şiddetli olabilir ve defekasyon sırasında daha da artabilir. Kanama: Anal fissürler genellikle küçük miktarlarda kanama ile birlikte görülebilir. Kanama, tuvalet sonrası dışkıda veya tuvalet esnasında görülebilir. [caption id="attachment_1004" align="aligncenter" width="670"] Anal fissür Belirtileri nelerdir[/caption] Kızarıklık ve şişme: Anal fissür nedeniyle anüs bölgesinde kızarıklık ve şişme görülebilir. Kabızlık: Anal fissürler nedeniyle anüs bölgesinde şişme ve ağrı olması, kabızlık oluşmasına neden olabilir. Tuvalet hassasiyeti: Anal fissürler nedeniyle anüs bölgesinde şişme ve ağrı, tuvalet işlemi sırasında rahatsız edici olabilir. Eğer anal fissür belirtileri sürekli veya kesintisiz bir şekilde devam ediyorsa, bir doktora başvurmak önemlidir. Anal fissürler zamanla kendileri iyileşebilir, ancak tedavi gereklidir, tekrar oluşmasını önlemek için. Anal fissür Nedenleri nelerdir? Anal fissür tedavisi konusundan önce nedenlerini öğrenmek için aşağıdaki maddelere göz atabilirsiniz: Kabızlık: Sıkıntılı veya güçlü kakışma, anüs bölgesindeki dokuları zorlayabilir ve anal fissür oluşmasına neden olabilir. Diyare: Sık sulu dışkı, anüs bölgesindeki dokuları zorlayabilir ve anal fissür oluşmasına neden olabilir. Anüs bölgesinde travma: Anal seks, dışkılama sırasında aşırı baskı veya bir objenin anüs bölgesine yerleştirilmesi gibi nedenler anal fissür oluşmasına neden olabilir. Anüs bölgesindeki zayıflama: Yaşlılık, hamilelik veya bazı hastalıklar nedeniyle anüs bölgesindeki dokuların zayıflaması anal fissür oluşmasına neden olabilir. Bağırsak hastalıkları: İrritabl barsak sendromu, Crohn hastalığı gibi bağırsak hastalıkları anal fissür oluşmasına neden olabilir. İlaçlar: Bazı ilaçlar, anüs bölgesindeki dokuların gevşemesine neden olabilir ve anal fissür oluşmasına neden olabilir. Örneğin, nitratlar, diüretikler ve bazı antidepresanlar anal fissür oluşmasına neden olabilir. Hastalıklar: Anal fissür oluşmasına neden olan
bazı hastalıklar, anüs ve rektum bölgesindeki sinirleri etkileyebilir veya dokuları zayıflatabilir. Örneğin, hemoroid, anüs fissür, anüs fistülü gibi hastalıklar anal fissür oluşmasına neden olabilir. Hormon değişiklikleri: Hamilelik, menopoz veya hipotiroidizm gibi hormon değişiklikleri anal fissür oluşmasına neden olabilir. Stres: Stres veya endişe, anüs bölgesindeki dokuları gevşeterek anal fissür oluşmasına neden olabilir. Alkol ve sigara kullanımı: Alkol ve sigara kullanımı, anüs bölgesindeki kan akımını azaltabilir ve anal fissür oluşmasına neden olabilir. Ayrıca sizlere daha önce açıkladığımız anne sütünün faydaları konusuna da göz atabilirsiniz Anal fissür Tanısı nasıl konulur? Anal fissür tanısı koymak ve daha sonraki anal fissür tedavisi adımına geçmek için şu adımlarla tanı konabilir: Fizik muayene: Doktor anal bölgeyi inceleyerek anal fissür belirtilerini değerlendirebilir. Ayrıca, anus bölgesindeki hassasiyet veya ağrıyı belirleyebilir. Anüs bölgesindeki inceleme: Doktor anus bölgesini açarak anal fissür oluşup oluşmadığını inceleyebilir. Anüs profilaksisi: Doktor anüs bölgesinde bir spekulum kullanarak anal fissür oluşup oluşmadığını inceleyebilir. [caption id="attachment_1003" align="alignnone" width="730"] Anal fissür Tanısı nasıl konulur[/caption] Anüs ve rektum bölgesindeki görüntüleme: Doktor anüs ve rektum bölgesini incelemek için X-ışını, anüs ve rektum bölgesi endoskopisi (anoscopy) veya rektum ve bağırsak bölgesindeki görüntüleme (colonoscopy) gibi yöntemler kullanabilir. Laboratuvar testleri: Doktor anal fissür oluşmasına neden olan hastalıkları tespit etmek için kan ve idrar testleri gibi laboratuvar testleri yapabilir. Ağrı: Anal fissür oluştuğunda ağrı veya yanma hissi hissedilir. Bu ağrı, dışkı yapma sırasında daha da artabilir. Kanama: Anal fissür oluştuğunda, anüs bölgesinde küçük miktarda kanama görülebilir. Dışkıda fıtık: Anal fissür oluştuğunda, dışkıda fıtık görülebilir. Anal fissür belirtileri: Anal fissür oluştuğunda, anus bölgesinde hassasiyet, şişme veya ağrı görülebilir. Doktor görüşü: Anal fissür tanısı için doktor görüşü son derece önemlidir. Doktor, anal fissür belirtilerini değerlendirerek tanı koyabilir ve en uygun tedavi yöntemini belirleyebilir. Anal fissür Tedavisi Nasıl yapılır? Yukarıda detaylıca anlattığımız anal fissür nedenleri, belirtleri gibi başlıklardan sonra, şimdi de anal fissür tedavisi hakkında bu başlığımızda detaylı bilgileri sizlere sunacağız. Anal fissür tedavisi için aşağıdaki seçenekler bulunabilir: Doğal tedaviler: Anal fissür tedavisinde, doğal tedaviler kullanılabilir. Bunlar arasında, dışkı yapma esnasında rahatlamayı sağlayacak yiyecekler, günlük egzersizler ve anal bölgede sıcak su ile duş alma gibi uygulamalar bulunabilir. Medikal tedaviler: Anal fissür tedavisinde, medikal tedaviler kullanılabilir. Bunlar arasında, anal ağrısını azaltan ilaçlar, dışkıyı yumuşatacak ilaçlar ve anal bölgedeki spazmı azaltacak ilaçlar bulunabilir. Cerrahi tedaviler: Anal fissür tedavisinde, cerrahi tedaviler kullanılabilir. Bunlar arasında, anal fissürü tamir etmek amacıyla yapılan cerrahi işlemler bulunabilir. [caption id="attachment_1002" align="aligncenter" width="713"] Anal fissür Tedavisi Nasıl yapılır[/caption] Fiziksel tedaviler: Anal fissür tedavisinde, fiziksel tedaviler kullanılabilir. Bunlar arasında, anal bölgedeki hassasiyeti azaltmak amacıyla yapılan masaj ve elektromanyetik dalga tedavileri bulunabilir. Lifestyle değişiklikleri: Dışkı yapma esnasında rahatlamayı sağlayacak yiyecekler tüketmek, düzenli egzersiz yapmak ve anal bölgede sıcak su ile duş almak gibi uygulamalar, anal fissür tedavisinde yardımcı olabilir.
0 notes
Text
Kara Halile
Kara Halile
Tumblr media
#Ayurveda, #Diyabet, #Diyet, #KaraHalile, #TerminaliaChebula, #Zayıflama https://is.gd/FMEMJZ https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/bitkiler/kara-halile/
Kara halile her dem yeşil bir ağaçtır, 30 m.ye kadar uzayabilir. Gövde kalınlığı 1 m.yi bulabilir. Meyvesi 2-4.5cm uzunluğunda, 1.2-2.5 cm genişliğinde siyahımsı renkli ve üzeri boylamasına çizgiler şeklinde girintilidir. Ayuverda tıbbında en sık kullanılan bitkilerdendir.
Meyvesi hafif laksatif, midevi, tonik, adaptojen, karaciğer koruyucu, ateş düşürücü, spazm çözücü, ekspektoran, anti-astım, virüs öldürücü ve hipoglisemiktir.
Göz rahatsızlıklarında, hemoroit, diş çürükleri ve diş eti kanamaları, ağız içindeki yaralarda kullanılmaktadır. Yüzeysel kullanımının anti inflamatuvar, ağrı kesici, ve yara iyileştirici olduğu bilinmektedir. Demlenmesiyle elde edilen sıvı cerrahi sonrası yaraların daha kısa sürede kapanması amacıyla kullanılmaktadır. Bu sıvı aynı zamanda basur tedavisinde lokal olarak, diş eti hastalıklarında ve ağız içi yaralarda gargara şeklinde kullanılmaktadır.
İştah açar, sindirimi kolaylaştırır, karaciğeri uyarır, sindirim sistemini hızlandırır, mideyi korur ve hafif laksatiftir. Geçmeyen ishallerde kara halile tozu veya haşlanmış hali kullanılabilir. Dışkıda kan görülmesi durumunda da kullanılmaktadır. Sinamekiden daha hafif etkilere sahip bir barsak temizleyicidir.
Gaz şikayeti olanlar tarafından günlük olarak kullanılabilir. Sinir sistemin ve sinirleri destekleyicidir. Beş duyunun algılama düzeyini geliştirir. Kanama önleyici etkisi damar büzme özelliğinden gelir. Ödem çözücü olarak kullanılır. Kronik öksürük, boğaz yanması ve astımda kullanılmaktadır. Bu amaçlar için genelde diğer bitkilerle karışımları kullanılır.
Uterusun (rahim) atonisinde kullanılır.
Vajinal akıntılarda kullanılır.
Böbrek taşı, ağrılı idrar yapma ve idrar yapma zorluğunda faydalıdır.
Ürtiker ve eritamatöz deri hastalıklarında kullanılmaktadır.
Kilo alma probleminde ve zayıflamada fayda sağladığı bilinmektedir.
Uzun süreli ateşte destekleyicidir.
Vücuttan toksinlerin atılmasına destek verdiği için adaptojen bir bitki olarak kabul edilmektedir.
Özellikle yağlı ve ağır yemeklerden sonra alınması kişiyi ve sindirimi rahatlatır. Sürekli çok yiyenler için yardımcı bir bitkidir.Antibakteriyel, antifungal ve antiviral etkinliklerini gösteren bilimsel çalışmalar bulunmaktadır. Yerli tarihi kaynaklar uzun süreli kullanım için kara halilenin balla birlikte alınmasını önermektedirler.
Kara Halile bitkisinin uzun süreli kullanımının güvenliği hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte karahalilenin kan şekeri değerlerini düşürücü etkisi bulunmaktadır. Kan şekeri düşürücü ilaçlarla birlikte kullanıldığında kan şekerinin aşırı düşmesine neden olabileceği düşünülmektedir. Diyabet hastaları kara halileyi kan şekerini düşürücü ilaçlarla birlikte kullanmadan önce doktora danışmaları gerekmektedir.
Kara halile, hamile ve emziren kadınlar, çocuklar, kronik sağlık sorunları olan kişiler ve düzenli ilaç kullananlar tarafından bir uzmana danışılmadan kullanılmamalıdır.
”Buradaki bilgiler sadece bilgi amaçlıdır. Kullanmadan önce doktorunuza danışınız.”
0 notes
erkantopuz · 1 year
Photo
Tumblr media
🚨Bağırsak kanserinin ilk belirtisi! ⚠️Kalın bağırsak, su ve atık maddeleri içine alarak dışkıya dönüştüren tüp benzeri bir organdır. Hastalık genellikle, kalın bağırsağın duvarında polip adı verilen iyi huylu yumrular şeklinde başlıyor. Polipler küçük olduğunda, semptomlara neden olma olasılığı düşük oluyor. Bu nedenle, poliplerin erken dönemde kansere dönüşmeden tespit edilmesi için düzenli olarak taramadan geçmek gerekiyor. ⚠️Polipler büyüyerek kansere dönüşmeye başladığında, kalın bağırsakta hasar meydana geliyor. Bu durum tuvalete gidildiğinde farklı durumlarla karşılaşmaya neden oluyor. 🔔Regional Cancer Care Associates'e [RCCA] göre, "Kolon kanseri hastaları, bağırsak hareketlerinin sıklığında değişiklik yaşadığını belirtiyor." Buna göre, en sık karşılaşılan problemlerin başında, ishal ve kabızlık geliyor. Kabızlık, kolon kanserinin bağırsağı daraltmasına bağlı olarak ortaya çıkıyor ve bu da dışkının geçmesini engelliyor. Bağırsak tıkanıklığı olarak adlandırılan bu durum, günlük hayatı da etkiliyor. İshal, organın tıkanmasının neden olduğu bağırsakta sıvı taşması nedeniyle oluşuyor. ⚠️Zamanla kötüleşen herhangi bir olağandışı bağırsak hareketi yaşarsanız, bunu doktorunuza bildirdiğinizden emin olun. Bununla birlikte, sizi çok daha hızlı alarma geçirebilecek ve tıbbi müdahale gerektirebilecek bazı bağırsak semptomları vardır 📣RRCA şöyle açıklıyor: "Pek çok hastayı tıbbi yardım aramaya sevk eden en önemli semptomlardan biri, dışkıda aniden kan görülmesidir." Kan, bağırsak kanserinden zarar görebilen rektumunuzdan gelir. Bağırsak kanseri genellikle kolon veya kolorektal kanser olarak bilinir, çünkü tümör rektumu veya kolonu da etkileyebilir. Ancak çoğu durumda dışkıda kan görülmesi hemoroid (basur) belirtisidir. -Prof.Dr.Erkan Topuz- #ciltgüzelliği #diyetlistesi #zayıflamakistiyorum #detoks #almanya #yemek #estetik #ciltlekeleri #zayıflamak #lezzetliyemekler #kayseri #ankara #ciltbakımı #diyetyemekleri #diyet #saçdökülmesi #zayıflama #müzik #lezzet #botoks #saçbakımı #güzelliksırları #güzellik #magazin #türkkahvesi #ciltbakımı #yemektarifleri #komikvideolar #haber #güzelsözler (Medistate Kavacık Hastanesi) https://www.instagram.com/p/CmMWwl3MxHU/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
curefindingmedical · 1 year
Text
Bağırsak kanseri nedir? 2022
Bağırsak kanseri, sindirim sisteminin anüse bağlanan ucu olan kalın bağırsak, ortalama 1,5 ila 2 metre uzunluğunda bir organdır. Kalın bağırsak kolon ve rektumdan oluşur. Peki rektum nerededir sorusunu cevaplarsak, kolonun anüsten önceki son 12 santimetrelik dışkıyı depolayan kısmıdır. Kolon, kalın bağırsağın rektumun yanı sıra diğer kısmıdır. İnce bağırsaktan yüksek oranda sindirilmiş halde çıkan besinler tekrar kalın bağırsak bölgesinde ayrıştırılır ve su ve mineralleri emdikten sonra kalan kısım anüs yoluyla atılmak üzere makatta depolanır. Kolonun kolon bölgesinde oluşan kansere bağırsak (kolon) kanseri denir. Kolorektal kanser erken teşhis edildiğinde tamamen tedavi edilebilir. Ancak zamanında tespit edilemeyen durumlarda bu kanser türü; Yakındaki lenf düğümlerine, mide ve dalak gibi yakın organlara ve kan yoluyla vücudun diğer bölgelerine yayılır. Dalak nerededir diye merak edenler için bu organın karnın sol üst kadranda, diyaframın hemen altında ve mideye bitişik olduğu söylenebilir. 
Bağırsak Kanserinin Nedenleri ve Risk Faktörleri Nelerdir? 
Yaş Faktörü: Hastalığın teşhis edildiği yaş hem erkekler hem de kadınlar için 50 ila 60 arasında değişmektedir. Bu yaştaki insanlar risk altındadır.  Genetik Faktörler: Aile bireylerinde kolon kanseri varsa genetik yatkınlık nedeniyle kolon kanserine yakalanma riski artar. Ailesinde kolon kanseri öyküsü olan kişilerin hangi yaşta hastalığa yakalandıklarını öğrenmeleri ve o yaşa gelmeden 10 yıl önce düzenli kolonoskopi yaptırmaları önemlidir. Ailede kolon kanseri öyküsü yoksa 50 yaşından itibaren kolonoskopi yapılmalıdır.  Polip: Polip, kolonun içini kaplayan ve sindirim kanalına doğru çıkıntı yapan tabakanın anormal büyümesidir. İyi huylu tümörler olan polipler zamanla kansere dönüşebilir. Bu nedenle poliplerin çıkarılması ve ardından düzenli kontrollerin yapılması gerekir.  Genetik bozukluklar: HNPCC genindeki değişiklikler kolon kanseri geliştirme riskini artırır.   İnflamatuar barsak hastalığı: Crohn hastalığı ve ülseratif kolit gibi inflamatuvar barsak hastalığı olarak kendini gösteren hastalıklar kolon kanseri gelişme riskini artırır.   Sağlıksız yaşam tarzı: Düşük lifli gıdalar tüketen kişilerde, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıkları olan kişilerde, şeker hastalığı olanlarda, obezitede ve hareketsiz yaşam tarzında kolon kanseri riski daha yüksektir.
Bağırsak Kanserinin Belirtileri Nelerdir? 
Kolorektal kanser belirtileri genellikle bağırsak alışkanlıklarındaki değişikliklerle kendini gösterir. Kalıcı ishal veya kabızlık, dışkının gevşemesi, dışkı ve anüsten kanlı akıntı, dışkıda protein benzeri akıntı kolon kanseri belirtileri arasındadır. Kanser ilerledikçe karında şişlik ve ağrı gibi belirtiler ortaya çıkar. Ağrı ve dışkı çıkarmada zorluk, demir eksikliği anemisi, kilo kaybı ve karında kitleler kolon kanseri ile ilişkili diğer bulgulardır.
Bağırsak Kanseri Nasıl Teşhis Edilir? 
Kolon ve bağırsakta kanser ve diğer tümör oluşumları artık endoskopik yöntemlerle daha kolay teşhis edilebiliyor. Kolonoskopi yöntemi kullanılarak tümör oluşumunu erken evrelerde tespit etmek mümkündür. Ayrıca kolonoskopi sayesinde kansere yatkın polipler çıkarılır ve kanser riski önlenir. Kesin tanı için hastadan dışkı alınarak muayene edilir, kolon grafisi ve bilgisayarlı tomografi kullanılır. Endoskopi sırasında parça çıkarılarak patolojik olarak incelenir. 
Bağırsak Kanseri Tedavileri Nelerdir? 
 Kolon kanserini tedavi etmek için kansere dönüşebilen polipler kolonoskopi ile çıkarılır. Kanser ileri bir aşamaya ulaştığında ameliyat zorunlu hale gelir. Tümörün olduğu kısım çıkarılır. Hastalığın yakın bölgelere yayıldığı durumlarda kemoterapi uygulanır. Kanser metastaz yapmışsa tedaviye devam edilerek hastanın yaşam beklentisi uzatılmaya çalışılır. 
Bağırsak Kanserini Önlemenin Yolları
Bol lifli yiyecekler yemek, kalsiyum ve D vitamini almak, fazla kilolardan kurtulmak, egzersiz ve egzersiz yapmak önemlidir. Ayrıca olası bir hastalık riskini erken dönemde tespit etmek ve başarılı tedaviyi sağlamak için 50 yaşından itibaren düzenli check-up (kontrol) yaptırmak gerekir. 
Bağırsak Kanserinin Evreleri Nelerdir?
Kolon kanserinin evreleri belirli sınırlarla ayrılmamakla birlikte, yapılacak tedavinin belirlenmesi için yaklaşık 5 evreye ayrılmaktadır. Semptomlar bu aşamalarda farklılık gösterir ve ne kadar yayıldığına dair bir gösterge verir.  Evre 1: Kolon kanserinin en erken evresidir. Erken teşhis edilen bu aşamada ortaya çıkan polipler çıkarılarak ve takip edilerek hastalık atlatılır. Bu aşamada kemoterapi vb. kanser tedavisi gerekli değildir. Evre 2: Bu aşamada kolon tutulumu gözlenilmiştir. Kolonun bir kısmının çıkarılması gerekebilir. Lenfatik doku ile yayılabildiklerinden bazı durumlarda ağız yoluyla da alınabilirler.  Evre 3: Kolon dışına yayıldığı ancak henüz uzak dokulara yayılmadığı bir evredir. Bu aşamada tespit edilen vakalarda kolon ve lenf bezlerinin çoğu çıkarılır. Tekrarlama riski yüksek olan hastalarda kemoterapi önerilir.  Evre 4: Kolon kanserinde kanser lenf bezlerine yayılmıştır. Bu aşamada yayılma hızlıdır. Yayılan doku cerrahi olarak çıkarılır ve kemoterapi uygulanır.  Evre 5: Kanserin geç evresinde uzak doku ve organlara yayılır ve hastanın durumu kötüleşir. Kemoterapi ve radyasyon tedavisi gibi tedavilerden yardım alınır. Bu tedavilerden sonra kanser hücrelerinde azalma beklenir. İstenilen düzeyde kasılma meydana geldiğinde ve hastanın ameliyattan çekilip çekilmeyeceğine karar verildiğinde ameliyat kararı verilebilir. 
Bağırsak Kanserinden Korunmak İçin Ne Gibi Önlemler Alınabilir? 
Kolon kanserinden korunmak için öncelikle diyete en basit şekilde dikkat etmek gerekir. Yüksek lifli yiyecekler bağırsaklarınız için iyidir. Diyette bu kadar yüksek lif içeriği tüketmek faydalıdır. Aşırı yağlı ve baharatlı yiyecekler gibi yiyecekler bağırsakları yorar. Bu nedenle bu besinleri sık sık tüketmemekte fayda var. Yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı önemlidir. Obezite de bir risk faktörü olabileceğinden yaşına uygun egzersizler ile kişilerin kilo vermesi gerekir. Riskli hastaların 50 yaşından itibaren düzenli check-up yaptırmaları erken teşhis açısından önemlidir. Kişinin ailesinde kolon kanseri öyküsü varsa, bu konuda daha dikkatli olmaları beklenir. Mümkün olduğunda, bu bireylerden rutin olarak dışkı rutinini takip etmeleri istenir. Belirtilerden herhangi biri tespit edilirse, kişi muayene için bir sağlık kuruluşuna gitmelidir.
Bağırsak Kanseri Tedavisinde Başarı Oranı 
 Cerrahiye ek olarak, kolon kanserinin birçok türü evre 2, 3 ve 4'te kemoterapi sonrası hayatta kalma oranlarında artış göstermektedir. Ama bu aşamada kemoterapi nadiren kullanılır. Evre 2’de cerrahi ile yapılan işlemlerde başarı oranının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. 
 Bağırsak Kanseri Karaciğere Yayıldığında Ne Olur? 
 Kolon kanserinden kaynaklanan karaciğer metastazları cerrahi müdahale gerektirir. Karaciğer vücutta kendini yenileyebilen tek organ olduğundan, karaciğerin bir kısmı cerrahi olarak çıkarılsa bile karaciğer korunduğu sürece tekrar büyüyebilir ve işlevini sürdürebilir. Ancak tümör çok geniş bir alana yayılmışsa ve çok fazlası alınmışsa ameliyat öncesi embolizasyon denilen bir işlem yapılır. Bu işlemde karaciğerin bir kısmına ve tümöre kan akışını engelleyen bir işlem uygulanır ve güvenli bir operasyon sağlamak ve kanı sağlıklı akciğerlere dönüştürmek için tümör beslenmeden mahrum bırakılır. 
Bağırsak Kanseri Ameliyatı Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir? 
 Kolon kanseri ameliyatı sonrası vücutta ağrı oluşabilir. Ağrı kesiciler birkaç gün doktor gözetiminde alınabilir. Bağırsakların iyileşmesine yardımcı olmak için katı gıdalardan kaçınmak ve sıvı gıdaları birkaç gün sınırlamak gerekebilir. Kolon kanseri ameliyatından sonra doktorun talimatlarına göre hareket etmek gerekir. Ameliyattan sonraki ilk gün genellikle ayağa kalkıp dolaşmak önerilir. Bu, karın kaslarındaki ağrıyı hafifletmek için tasarlanmıştır. Normal aktivitelere dönüş çoğu durumda 2 hafta içinde mümkündür.
Bağırsak Kanseri Tedavi Ücretleri Nedir?
Bağırsak kanseri tedavi ücretleri, tedavi yapılacak hastane ve doktorun tecrübesine bağlı olarak değişiklik göstermektedir.  Bağırsak Kanseri Tedavi fiyatları için curefinding.com üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz. Read the full article
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
Huzursuz Bağırsak Sendromu Nedir?
Huzursuz Bağırsak Sendromu Nedir?
Kalın bağırsağı etkileyen Irritabl Bağırsak Sendromu (IBS), dünya nüfusunun %10’unu etkileyen işlevsel bir sindirim problemi olarak karşımıza çıkıyor. Toplumda huzursuz bağırsak sendromu hastalarının teşhis almış olanları, henüz teşhis konmamışlara göre çok daha az sayıda bulunuyor. Bu da aslında %10’dan çok daha büyük bir kesimin bu hastalığa sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Huzursuz bağırsak sendromu, karın ağrısı ya da karında huzursuzluk ile tuvalete çıkma paternindeki değişikliklerin buna eşlik ettiği bir klinik tablodur. Tanı, hastalığın hekimin aklına gelmesi, hekimin tecrübesi ve hastanın şikayetlerinin bu hastalığa ait semptom profili ile uyumlu olması sayesinde konur. Hastalığın tanısında standart teşhis yöntemleri işe yaramaz ve yapılan incelemelerde yapısal ya da biyokimyasal anormalliklerin görünmez. Teşhis için en az 6 aylık bir sürede şikâyetlerin daimi veya aralıklı olarak varlığı esastır. Ayrıca tanıda karın ağrısı ya da huzursuzluğunun yanı sıra, spesifik ayrım yapılabilmesi için şikâyetlerin tuvalete çıkmak ile rahatlaması, tuvalete gidiş sıklığının değişmesi ve dışkı formasyonunda değişiklik bulgularından en az ikisinin varlığı gereklidir. (Huzursuz bağırsak sendorumuna ilişkin bilgilendirme videomuzu aşağıda izleyebilirsiniz) https://www.youtube.com/embed/_YNhBZa5IKw Hastaların iltihap zannettikleri beyaz yoğun küçük akıntıların ya da parçacıkların dışkıdaki varlığı adeta bir kuraldır. Hastaların bir kısmı tuvalete koşarak gitmek zorunda kalıyor, tuvalette çok uzun süre bekliyor, dışkılamadan sonra halen bağırsaklarının tam boşalmamış olduğunu hissediyor ya da tuvalette aşırı derecede zorlanıyor. Bu şikayetler hastanın hayat kalitesini ciddi şekilde etkilliyor. Ancak şikayetler gece uykusundan asla uyandırmıyor ve ishal hakim tipte dahi hastalarda kilo kaybı gelişmiyor.
Alarm bulgulara kulak verin Hastalarda karın ağrısı genellikle aralıklarla gelen kramp tarzındadır ve alt karın bölgesini etkiler. Bazı hastalarda hastalık dışkı kaçırma ile kendini gösterir. Çoğu hastada sabah tuvalete ilk çıkış son derece sert ve zor olup, bunu 1-2 saatlik zaman sürecinde sık ve yumuşak çıkışlar izler. Hastalarda derin bir kansızlık ya da demir eksikliği, ciddi iştahsızlık ya da kilo kaybı, dışkıda kan görülmesi ise alarm bulgularıdır. Bu durumda huzursuz bağırsak sendromu dışındaki, hayatı tehdit edici bazı kritik hastalıklar düşünülmelidir ve ona göre tetkikler yapılmalıdır. Hastalık genellikle geç 10’u yaşlar ile erken 20’li yaşlarda ortaya çıkar. Eğer semptomlar 40 yaş üstünde ve ani olarak ortaya çıkıyorsa, ciddi bir rahatsızlığın olabileceği düşünülerek detaylı araştırmalara gidilmelidir. Stres, rahatsızlığı artırıyor Hastalığın belli bir sebebi bulunmuyor ancak hastaların ruhsal yapılarında kaygı bozukluğu bulunuyor. Rahatsızlığı yaşayanların 3’te 2’si kadın hastalardır. Hastalığın temel mekanizmasını, doğuştan gelen anormal bağırsak motilitesi (kasılma/gevşeme hareketleri) oluşturur. Stresin ise bu durumu artırdığına inanılıyor. Doktor tanı ve tedavisine ihtiyaç duyan IBS hastalarının yüzde 50’den fazlasında depresyon, anksiyete ya da somatizasyon bozukluğunun varlığı biliniyor. Tüm tedaviler bir arada uygulanmalı Huzursuz bağırsak sendromuna karşı ilaç tedavisi, bazı diyet kısıtlamaları ve psikolojik tedavinin uygulanır. Tüm tedavi alternatiflerinin bir arada uygulanması başarı şansını artırıyor. Doğru tedavi için tecrübeli ve hastasından usanmayan, hastasına sürekli olarak bu hastalığı yeneceği ümidini vermeyi ilke edinmiş gastoenterologlara ihtiyaç vardır. Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz Bayındır İçerenköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı
0 notes
kullananlar2022 · 2 years
Link
Puniron Kapsül kullananlar ve kullanıcı yorumları 2022 https://kullananvar.com/puniron-kapsul%2D%2D3761?feed_id=7923&62d66dd76560b
0 notes
olmazsa-com · 2 years
Text
Kedilerde Makat Hastalıkları
Tumblr media
Kedilerde Makat Hastalıkları: Bilmeniz Gerekenler Kedilerde Makat Hastalıkları: Kedileri etkileyebilecek, bazıları diğerlerinden daha ciddi olan çeşitli makat hastalıkları vardır. Kedilerde en sık görülen rektal hastalık, anal bezlerde sıvı birikmesinden kaynaklanan anal bez hastalığıdır. Bu, kediniz için acı verici olabilir ve bir veteriner tarafından tedavi edilmesini gerektirebilir. Kedi Makat Hastalıklarının Erken Teşhisi Kedinizin sağlıklı kalmasına yardımcı olmak için yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri, yaygın kedi makat hastalıklarının semptomlarının farkında olmaktır. Bu şekilde, kedinizin ihtiyaç duyduğu tedaviyi mümkün olduğunca erken alabilirsiniz. kedi makat hastalıklarının en yaygın semptomlarından bazıları ateş, iştahsızlık, kilo kaybı, ishal ve dışkıda kandır. Kedinizde bu belirtilerden herhangi birini fark ederseniz, teşhis için onları mümkün olan en kısa sürede veterinere götürmeniz önemlidir. Bir hastalık ne kadar erken tespit edilirse tedavisi o kadar kolay olur. Bu yüzden ne arayacağınızı bildiğinizden emin olun ve tüylü arkadaşınıza göz kulak olun! kedi makat Hastalıklarının Erken Teşhisinin Önemi Evcil hayvanınızın ihtiyacı olan yardımı mümkün olan en kısa sürede alabilmeniz için kedi makat hastalıklarının semptomlarının farkında olmanız önemlidir. En yaygın semptomlardan bazıları davranış değişiklikleri, dışkıda kan, dışkılamak için zorlanma ve şişmiş veya şişmiş bir karındır. Kedinizde bu belirtilerden herhangi birini fark ederseniz, onları hemen veterinere götürmeniz çok önemlidir. Bu hastalıkların birçoğu erken yakalanırsa tedavi edilebilir, ancak kontrol altına alınmadığında daha ciddi sağlık sorunlarına da yol açabilir. PetWellbeing'de evcil hayvanların uzun ve sağlıklı yaşamlar sürmesine yardımcı olmaya tutkuyla bağlıyız. Bu nedenle, çok çeşitli sağlık sorunlarına yardımcı olabilecek çeşitli yüksek kaliteli takviyeler ve çözümler sunuyoruz. kedi makat Hastalıkları için Tedavi Seçenekleri kedi makat hastalıkları için, durumun nedenine ve ciddiyetine bağlı olarak birkaç farklı tedavi seçeneği vardır. Hafif vakalarda, veterineriniz kedinizin diyetini değiştirmenizi veya enfeksiyonun temizlenmesine yardımcı olması için ilaç vermenizi önerebilir. Daha ciddi vakalarda, etkilenen dokuyu çıkarmak için ameliyat gerekebilir. Tedavi seçeneği ne olursa olsun, kedinizde herhangi bir makat hastalık belirtisi fark ettiğiniz anda tıbbi yardım almanız önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, tam bir iyileşme sağlamanın en iyi yoludur. kedi makat Hastalıklarının Prognozu Ne yazık ki, çoğu kedi makat hastalığı vakası tedavi edilemez. Ancak erken teşhis ve tedavi ile kediniz mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürmeye devam edebilir. Çoğu kedi makat hastalığının prognozu genellikle kötüdür, ancak tam iyileşmenin mümkün olduğu bazı durumlar vardır. Her kedinin farklı olduğunu ve tedaviye kendi yöntemiyle yanıt vereceğini akılda tutmak önemlidir. Kedinize makat bir hastalık teşhisi konulursa, pozitif kalmanız ve mümkün olduğunca destekleyici olmanız önemlidir. Hiç şüphe yok ki bu hem sizin hem de evcil hayvanınız için zor bir dönem olacak, ancak sabır ve sevgi ile üstesinden gelebilirsiniz. Çözüm Kediniz makat hastalık belirtilerinden herhangi birini gösteriyorsa, onu mümkün olan en kısa sürede veterinere götürün. Erken teşhis ve tedavi, ileride daha ciddi sağlık sorunlarını önlemenin anahtarıdır. Read the full article
0 notes