Tumgik
#sınırlama altında yazma
kelimeoyunu · 2 months
Text
Ünivokalizm: Alfabede tek ünlü olsaydı?
Lipogram, belirli bir harf ya da harf grubunu hiç kullanmadan yazılan metin. Georges Perec'in e harfini kullanmadan yazdığı La Disparition ("Kayboluş", 1969), lipogramın tanınmış örneklerinden. Yayımlandığı tarihten bu yana, dünyanın dört bir yanında, üç yüz sayfalık bu romanı, lipogram kısıtına sadık kalarak, yani e harfini kullanmadan ana diline çeviren birçok çevirmen çıktı. Bizde, üstelik romanın her biri alfabenin bir harfine karşılık gelen yirmi altı bölümüne Türkçe alfabeye uysun diye üç yeni bölüm daha ekleyerek, Cemal Yardımcı başardı bu işi. Yardımcı'ya başarısından ötürü herhangi bir ödül verildi mi bilmiyorum, fakat bu tür başarılar dünyada hep ödüllendirilmiştir. Pek çok okurun, kitabı, e harfinin hiç kullanılmadığını fark etmeden bitirdiği bilindiğinde Perec'in romanının niteliği daha iyi anlaşılır. Lipogram demişken Ersin Tezcan'ın E'siz Potkal (1997) adlı, altmış iki sayfalık eserini anmayı da es geçmemek gerekir.
Ünivokalizm ise, metnin, sesli harflerden yalnızca birinin kullanılarak yazılması. İlk bakışta, bu tanımla, ünivokalizm lipogramın tersi gibi görünebilir. Birinde bir harfi (genellikle sesli bir harfi) atıyorsun, diğerinde ise tersine, sadece o harfi kullanıyorsun. Oysa ünivokal (tek sesli harfli) bir metin ya da şiir, lipogramın kısıt kümesi genişletilmiş, ekstrem bir türünden başkaca bir şey değil. Roman uzunluğunda lipogramatik metinlerin yazılması mümkün; öte yandan, aynısını ünivokal metinler için söyleyebilmek güç. Neden? Çünkü, örneğin Türkçe için düşünürsek, tek sesli harf yerine yedi adet sesli harfi dışarıda bırakmamız gerekiyor. Roman değil de şiir yazsak? Türkçede bilinçli olarak ünivokalik yazılmış şiir örnekleri var mı bilmiyorum; ama çevrimiçi kaynaklarda şöyle bir aratınca o tür bir örnek pat diye önüme çıkmadı. Çıkmayınca bu işi bir deneyeyim, dedim. Acaba hangi sesli harfi seçseydim? Kendime tek deneme hakkı tanıyacaksam, bari en zor olanıyla uğraşayım, diye düşündüm. A, e, i, ı - Pek çok kaynakta bu dördü, verdiğim sırada, en sık kullanılan ilk on harf arasında geçiyor. O ve u, sıralamada az farkla, ı harfini takip ediyor. Geriye ü ve ö harfleri kalıyor ki en az kullanılanın ö olduğunu kestirmek her halde zor değil. Hem ö, Özcan'ın ö'sü değil mi? Körün istediği bir göz...
Ortaya çıkan metin, şiir mi, değil mi, giderek anlamlı mı değil mi, "bacağı kırık çekirge bir adım dahi atabilse zıplamış sayılır" diyerek değerlendirmeyi okura bırakıyorum. Metin, istenirse bir bütün olarak, istenirse bizzat aşağıda yaptığım gibi, üç bölüm halinde düşünülebilir. Türkçe söz varlığında yalnızca ö sesli harfini içeren sözcüklerin hemen hepsi, mümkün mertebe tekrara düşmeden ancak iyi kötü şiirsel bir atmosferin yaratılması sorunu da gözetilerek, metin içersinde kullanılmıştır.
(I) bön mösyö köy örf, döl döş örk, börk örs, lös, gön köy köy böğ, cönk gönç sör köşk sörf, blöf tör, görk föy, fötr, fön köşk köşk köz, flört kör jön çöl göç, gök öç, öd öz, töz, ön söz çöl çöl pöç, lök kök çöl, göl köşk, çöp köy... yön? (II) öf dört göz! kös kös kös döv! öf pöf ! höst nötr (!)  tröst! ört, gömgök göt! öhö! höt! (III) ör, ör, sök sök, sök, çöz çöz, çöz, böl böl, böl, dök dök, dök, sön sön, sön, çöğ çöğ, çöğ, öt öt, öt, çök çök, çök, çöm çöm, çöm, öp öp, öp, öv öv, öv, dön dön, dön, gör gör, gör, söv söv, söv, göm löp löp göm göm, göm, öl!
0 notes
kelimeoyunu · 3 months
Text
Kar topları
Sınırlamalı yazı türlerini tanıtırken "kar topu" denilen tarzdan da söz etmiştim. Kar topu (chaterism veya snowball), bir metin veya bir şiirde, sözcük uzunluğunun aritmetik bir düzenle artması veya azalması. Bildiğim kadarıyla bir Oulipo icadı.
Bu kış İstanbul'a kar yağmayınca ben de oturup kar topunu kendim yapayım dedim. Bugünün mahsulü olan, nur topu gibi iki "kar topu"mu aşağıda paylaşıyorum. İlki her satırda bir harf uzuyor, diğeri ise önce uzayıp sonra kısalıyor.
o an aşı dert etmek istese köleler esirliği hastalığı yoksulluğu çaresizliği satılmışlığı dayatmacılığı geleceksizliği aşağılanmışlığı özümseyebilseler hakkaniyetsizliği küreselleşmeciliği kullanılagelmişliği içselleştirebilseler yalnızlaştırılmışlığı sıradanlaştırılmışlığı sorunsallaştırabilseler kavramsallaştırabilseler bilinçlenebileceklerinden ödüllendirilebileceklerdir devrimcileşebilirlikleriyle ölümsüzleştirebileceklerimiz itibarsızlaştırılmamalıdırlar proleterleştirilmişliklerinden burjuvalaştırılamamışlıklarıyla gayriinsanileştirilmişlikleriyle soylulaştıramadıklarımızdanmışlar konformistleştirilivermişlercesine
o şu ruh ağıp varan yanıma sanrıda görüştük köşecikte gölgesiyle meraklandım haddizatında sormamalıydım kavuştuğumuzda yitiriverdiğimi uzaklaşıvereni ölüymüşçesine unutmalıydım gömmeliydim gelgelelim endişeyle sarsılıp umarsız sordum eyvah dedi ruh ah o
0 notes
kelimeoyunu · 2 years
Text
Mükemmel Pangramlar - #2
Bulduğum yeni mükemmel pangramları birazdan paylaşacağım; ama ondan önce, ilk denemelerimde ulaştıklarımı şöyle bir toparlayayım:
Blöf huy, jant zevk, cips düş, çığ morg.
Cips, jant zevk, drog huy, çığ blöfmüş.
Burçcağzım jips, gonk, flüt, şeyh döv!
Genç, yüz; cılk jips, brom şaft, huğ döv!
Hişt, gönç plajcım, Fürs boğ, zevk duy!
Fevç, hişt plajcık, duy, göğsüm bronz!
Höst bronz plajcım, fiğ güç; şevk duy!
Hırt zevç, duy; jips cağ, gonk blöfmüş.
Spazm, jig trend; blöfcük huy; çığ şov.
Hınç, vect, blöf, dağ, gürz, jips yokmuş.
“Hınç ,vect, blöf, yağ, gürz, jips” kodmuş.
İlk çalışmamda içinde bir dörtlü barındıran, yedi harf uzunluğundaki steyşın, bovling, şezlong, pöhrenk, sfagnum vb. ilginç sözcükleri gereğince hesaba katmamıştım. Bu kelimelerin her birini bir dörtlü + bir üçlü gibi alarak, 5 dörtlü + 3 üçlü vb. formüllerde kullansam atladığım bir mükemmel pangrama ulaşabilir miydim acaba? Sonra, henüz kullanmadığım dörtlüler de olabilir miydi? "Ganj" mesela? Bu düşüncelerle ikinci bir mükemmel pangram avına çıkmaya karar verdim. Neyleyeyim ki ava giden avlandı! Derlediğim yedi harfli sözcük listesinde hiçbir "yedili" çifti, mükemmel pangram oluşturacak şekilde diğer beşli, dörtlü veya üçlülerle yan yana gelemedi. "Hamburg" ile [ 'hamburg', 'cönk', 'flüt', 'jips', 'zevç', 'dış-yoğ' ] gibi garip bir sonuç aldım, hepsi o. Sonuçta ilk bulduklarımdan daha iyi pangramlara ulaşamadım sanırım. Gene de enteresan bazı bulgularım oldu; bu kez sözü uzatmadan o tümceleri sıralayayım:
"Yağmış" ile:
Züht yağmış; golf cenk; Burç jips döv!
Fevç züht yağmış; jips, drog, cönk bul.
"Dağcım" ile:
Dağcım, tunç gürz, jips blöf; şeyh kov!
"Boğmuş" ile:
Hınç, gayz, dev jips, flörtcük boğmuş.
"Göçmüş" ile:
Bronz, cılk jips, tayf, dev huğ göçmüş.
"Plajcım" ile:
Fiks plajcım, şeyh boğ, tunç gürz döv!
Höst bronz plajcım, fiğ güç; şevk duy!
"Blöfmüş" ile:
Zevç, gardcık blöfmüş; jips, huğ yont!
Hınç zevk, jips cağ blöfmüş; drog yut!
Ganj blöfmüş dost; cip zevk, hurç yığ!
Tunç, hac zevk, drog blöfmüş; jips yığ!
Hırt zevç, duy, gonk, jips cağ blöfmüş!
"Şeyh" ile:
Şeyh, fablcım, jips konç, tuğ, gürz döv!
Gönç doğ, şeyh; cılk jips, müft buz var.
Şeyh, montcuk fabl; jips çığ, gürz döv!
Bronzcuk, plaj sığ; güm çift şeyh döv!
Tunç, cılk şeyh boğ, farz; güm jips döv!
Söz, plaj müft; Şeyh Dinç, cıv, gurk boğ!
"Hoşt" ile:
Hoşt blöfçüm, dur, cips yığ, Ganj zevk!
Hoşt fevç, gram jips yığ, düz cönk bul!
Hoşt zevç, jips yığ; füg, cönk, dram bul!
"Zevç" ile:
Zevç, gard hoş; müft cönk bul, jips yığ!
Zevç, şah, müft cönk, drog bul, jips yığ!
Zevç, jips yığ, müft cönk, hoş gard bul!
Zevç, dük, blöf, Ganj hoş; cips, murt yığ!
Zevç, hamt düş, gonk blöf; ruj, cips yığ!
"Burç" ve "Cenk" ile:
Burç gayz hoş; Cenk müft lığ, jips döv!
Hoşt Cenk, düz göm; Burç, jips valf yığ!
"Frenk" ile:
Frenk, hamt güç; coş, jips döv, bluz yığ!
Hoşt Frenk, bluz güç; cam yığ, jips döv!
"Şuh Gey" ile:
Şuh gey, çağ bronz; müft cılk jips döv!
"Jöncük" ile:
Hişt jöncük, fevç spazm; drog bul, yığ!
"Gözcüm" ile:
Gözcüm Tunç, bold harf şevk; jips yığ!
"Gönç" ile:
Gönç, jüt zevk, harf boldmuş; cips yığ!
"Boğunç" ile:
Gayz, şerh boğunç; müft cılk jips döv!
Şu 29. harf olmayaydı iyiydi!
"F" harfine yer aranıyor:
Vah cılk jips dört yüz genç boğmuş!
"H" harfine yer aranıyor:
Jips valfcık dört yüz genç boğmuş!
0 notes
kelimeoyunu · 2 years
Text
Türkçe mükemmel pangram örnekleri
Tanımlar, amaç, özet
Sınırlama altında yazma (İng. Constrained writing) ürünlerinden biri olarak, pangram, alfabedeki her bir harfin en az bir kez kullanılmasıyla oluşturulan cümle diye tanımlanıyor. Popüler bir örnek, "Pijamalı hasta, yağız şoföre çabucak güvendi" cümlesi. Toplam 38 harften oluşan cümle, a’dan z’ye, alfabenin bütün harflerini içeriyor. Kısa bir internet taramasının sonucunda buna benzer, güzel pek çok Türkçe pangram örneği ile karşılaşmak mümkün. Fakat aynısını mükemmel pangram tabir edilen, alfabenin her bir harfini yalnızca bir kez kullanarak oluşturulmuş cümle örnekleri için söyleyemiyorum. Varsa dahi, bu tür örnekler kaynaklarda gözüme çarpmayınca ben de Türkçe mükemmel pangramların oluşturulup oluşturulamayacağını merak ettim. Türkçe söz varlığını, mükemmel pangram sınırlaması altında değerlendirip mükemmel pangramlar oluşturmak için nasıl bir yöntem izlenebileceğini çözümledim. Saptadığım bu yöntemi algoritma olarak alıp, programlama yardımıyla, mükemmel pangram adayı yüzlerce kombinasyon elde ettim. Daha sonra bu kombinasyonlar arasından elle seçim ve yeniden düzenleme yoluyla, bu yazıda paylaştığım örneklere ulaştım.
İngilizcedeki durum
Malum, İngiliz alfabesinde 26 harf var. Fontların karşılaştırılmasında sıkça kullanıldığı için çok bilinen İngilizce pangram, The quick brown fox jumps over a lazy dog (Tür. "Çevik, kahverengi tilki, tembel köpeğin üzerinden atlar"), toplam 33 harfle kurulmuş bir cümle. Anlatım bozukluğuna mahal vermeden, harf sayısını 28'e indirebilmiş Waltz, bad nymph, for quick jigs vex (Tür. “Vals, kötücül peri, hızlı danslar can sıktığı için!") gibi örnekler de mevcut. İngilizcede bilinen mükemmel pangramlar var mı peki? Var; ama ilgili Wikipedia makalesine göre, bunların tümü ya kısaltmalardan ya uydurma sözcüklerden yararlanmak zorunda kalmış. Kısaltmalar kullanan mükemmel pangrama örnek: Mr Jock, TV quiz PhD, bags few lynx. Uydurma sözcüklerden yararlanana bir örnek: Cwm fjord bank glyphs vext quiz.
26 harfli alfabe ile ulaşılmış olan sonuç buysa, 29 harflik alfabeyi mükemmel pangrama dönüştürme umudumuz daha baştan suya düşmüş olur mu? Olmaz; zira görece kısa bir alfabeye sahip olan İngilizcede sessiz harfler Türkçeye kıyasla daha sık, daha kolay bir araya gelebiliyorsa da İngiliz alfabesindeki beş sesli harfe (a, e, o, u, i) karşılık, bizimkinde sekiz sesli harf (a, e, o, ö, u, ü, ı, i) bulunuyor. Sessiz harf sayısı her iki alfabede de 21. Demek ki iki alfabe arasındaki fark, esasen bizde fazladan bulunan üç sesli harften ibaret. Bu nedenle, hiç olmazsa ilk tahlilde, şayet bizim lehimize değilse, ortada birbirine yakın bir durum var gibi görünüyor.
Yapılabilirlik ve yöntem soruşturması
Mükemmel pangramın temel sorunu, cümlede sessiz harfleri azami yoğunlukta tüketebilmek olduğundan, ilkin şu soruyla başlayalım: Türkçe sözlükten alınma, yalnızca bir adet sesli harf içeren bir sözcükte, birbirinden farklı kaç adet sessiz harf bulunabilir? 1, 2, 3, 4, 5, 6… 6 sessiz harfli olanı var mı, mesela İngilizce crystal kelimesinde olduğu gibi? Yok. İngilizcede daha fazla sayıda sessiz harf içeren, daha uzun sözcükleri de bulmak mümkün; fakat bizde en fazla 5 sessiz harfli, türünün tek örneği bir sprint sözcüğü var. Tek örnek, diyorum, çünkü sfenks sözcüğünde harf tekrarı bulunduğu için onu dışarıda bırakmak zorundayız. Branş, bronş, bronz, fresk vb. farklı dört sessiz içeren, otuza yakın sözcük var; üç farklı sessiz içeren börk, genç, vamp vb. kelimelerin sayısı ise yıldaki gün sayısı civarında.
Mükemmel pangram yaparken bize sessiz harf yoğunluğu yüksek, olabildiğince uzun sözcükler/heceler lazım. Gelgelelim, gördüğümüz üzere, elimizde dört veya daha fazla sayıda farklı sessiz harf içeren pek az sözcük var. Ayrıca bu sözcükler, r, s harflerinden birini muhakkak içerdiklerinden, hareket alanımızı ihtiyaç duyduğumuz ölçüde genişletemiyorlar. Öyle ki mükemmel pangram sınırlaması içinde, bunlardan en çok iki tanesi bir araya gelebiliyor. Buradan çıkarabileceğimiz sonuç: Muhtemelen pratikte işimize en çok 2 veya 3 adet farklı sessiz harf içeren sözcükler/heceler yarayacak.
Meseleye bir de mükemmel pangramın isterleri açısından yaklaşalım: Nihai cümlede, her biri birbirinden farklı olmak koşuluyla, toplamda 8 sesli, 21 de sessiz harf olacak. Demek ki oluşturacağımız pangramda ortalama olarak her 2,625 (= 21/8) sessiz harfe karşılık yalnızca bir adet sesli harf bulunmak zorunda. Mükemmel pangramın yapılabilirliği bakımından, bu ortalama, yukarıdaki paragrafta vardığımız sonucu bir bakıma teyit ediyor ve destekliyor; yeter ki o tip sözcükler/heceler, mükemmel pangram oluşturacak şekilde, gerçekten de yan yana gelebiliyor olsunlar.
Peki, mükemmel pangramı oluştururken izlenebilecek bir yöntem belirlenebilir mi acaba? Sorunun yanıtını araştırırken bize kolaylık sağlasın diye, basit bir terminoloji geliştirmemiz uygun düşecek. Yalnızca tek sesli harf içeren, sesli harf dışında en az bir sessiz harfi de bulunmak üzere, sessiz harflerinin birbirinden farklı olduğu, geçerli tüm Türkçe sözcükler/heceler kümesini düşünelim ve bu kümeyi, pangram sözcüğünün baş harfi P ile temsil edelim. x ∈ [2, 6] olmak üzere, P kümesinin, toplam harf sayısı x olan tüm elemanlarının oluşturduğu alt kümeyi Px ile gösterdikten sonra, verili herhangi bir Px kümesini, x indisine bağlı olarak ikililer, üçlüler, dörtlüler, beşliler, altılılar kümesi diye okuyalım. P6 = { sprint }, P5 = { branş, bronş, bronz, fresk, … }, P4 = { börk, genç, vamp, … }, P3 = { böğ, füg, jak, vın, … }, P2 = { ağ, bu, ve, …} şeklinde olup P kümesi, ikililer, üçlüler, dörtlüler, beşliler ve altılılar kümelerinin bileşimden oluşur. Eş deyişle, P = P2 ∪ P3 ∪ P4 ∪ P5 ∪ P6 ifadesi geçerlidir.
İkili dediğimizde ikililer kümesinin, üçlü dediğimizde üçlüler kümesinin vb. bir elemanını anlayalım. İkili, üçlü, dörtlü, beşli, altılı dediklerimizden her birinin, aslında kimi kendi başına bir sözcük de olabilen, belirli uzunluktaki hece olarak kabul edilmesi gerektiğini yeri gelmişken vurgulayalım. Örneğin, pangramda görmüş sözcüğünü kullanmışsak, bu sözcük bir altılı değil, iki üçlü; gençlik sözcüğünü kullanmışsak, o da yedili değil, lik yapım eki, kendi başına bir sözcük olmadığı halde, geçerli bir üçlü olduğu için, bir dörtlü + bir üçlü sayılmalı.
Her bir Px kümesi ile ilgili olarak, eleman sayısının ötesinde, işimize yarayacak neler söyleyebilmekteyiz? Örneğin, TDK Güncel Türkçe Sözlükte geçen dörtlüleri derleyip bunlardan bir liste oluştursak, bu listenin ışığı altında dörtlülerle ilgili ne tür sonuçlara varabiliriz?
Omsk (Rusya’da bir kent) ve Brno (Çek Cumhuriyeti'nin en büyük ikinci kenti) gibi yabancı, muhtemelen kullanmayacağımız, nadir örnekler dışında, dörtlülerin hiçbiri sesli harfle başlamaz ya da bitmez. Dörtlülerde sesli harf, ya ikinci ya üçüncü sıradaki harftir.
Sözlükte yüzlerce dörtlü vardır. Fakat mükemmel pangramda, örneğin, klik, tost gibi, harf tekrarı içeren dörtlülerden mükemmel pangramda yararlanamayız. Öte yandan, kullanabildiğimiz halde, spot - post - stop, sarp - pars örneklerinde olduğu gibi, aynı harflerin çeşitlemelerinden meydana geldikleri için sonuçta aynı etkiyi gösteren dörtlüler, derlediğimiz listeyi gerçekte bir parça kısaltmaktadır. Buna karşın, üreteceğimiz cümlenin anlamı ile harf değiştirmeden oynama olanağı verdiğinden, eş etkiye sahip sözcükleri listeden ayıklamamak iyi bir fikirdir. Kaldı ki bunların tümünü elesek bile, elimizde üç yüzden fazla dörtlü kalıyor.
Hiçbir dörtlü, (aynı şekilde hiçbir beşli ya da altılı) ğ harfini içermez. Bu, mükemmel pangramın tasarımı açısından önemli bir veri olduğu kadar, örnek kümesini daraltıcı, zorlayıcı bir sınırlama.
Ğ harfi dışarıda bırakılacak olursa, dörtlülerde en az rastlanan harfler (sıklığı artan sırada) şunlardır: j, y, ö, c, ı, ü, v, u, d, z, g, ç, ş, b, h. Bu harfleri, ğ harfiyle birlikte, cümlenin, üçlüler ve/veya ikililerden oluşan kısmında kullanmaya gayret edersek, yan yana gelebilecek dörtlü sayısını arttırma olasılığımız yükselecektir.
Dörtlülerde en fazla rastlanan harfler (sıklığı azalan sırada) şunlardır: r, t, k, a, s, e, n, l, p, f, o, i, m. Bu harfleri, cümlenin, dörtlü, beşli veya altılı kısımlarında tüketecek olma ihtimalimiz daha yüksektir.
Sözlükteki golfstrim, angström, diftong, şnitzel, şnorkel vb. sessiz harf yoğunluğu yüksek, uzunca kelimeleri kullanmak, ilk bakışta avantajlı görünse de aslında bu tür kelimeler, (5) grubundaki, dörtlülerde sık rastlanan harfleri fazlaca içerdikleri için, kullanılabilecek dörtlü adedini düşürür, böylelikle amaca pek hizmet etmezler.
Dörtlüler listesinde, dilimize yabancı dillerden geçmiş pek çok kelime bulunur. Bunların kimi zevç, fevç, gayz, bezm, züht vb. Arapça/Farsça kökenli, günümüzde eskimiş kelimeler, kimi cönk ve gönç gibi az bilinen, az kullanılan Türkçe kelimeler, kimi de her kulağa aşina gelmemesi anlaşılır olan, floş, kloş, klüz, punç, drog vb. Batılı sözcükler ve terimlerdir. Cümlenin anlaşılırlığı bakımından, bu tür muğlak sözcüklerin kullanımından kaçınılmak istenmesi doğal olmakla birlikte, mükemmel pangram tanımının son derece kısıtlayıcı oluşu, dörtlülerin seçiminde kişiye fazlaca (aslında hemen hiç) serbestlik tanımaz. Bilakis, mükemmel pangram oluşturmak için daha fazla sayıda dörtlü, beşli kullanmaya zorlandıkça geriye kalan seçenekler iyice daralır. Bu yüzden, arzu edilmesine karşın, anlaşılırlık, ne yazık ki dörtlü seçiminde başlıca ölçüt olamıyor. Esas olan, bir dörtlüyü kullanmanın, diğer hangi dörtlüleri oyun dışı bıraktığıdır.
Yedi adet dörtlü bir araya getirilemiyor. Geriye tek bir harf (bir sesli harf) bırakacağı için, yedi dörtlüyü yan yana getirmek ne gerekli ne iyi. Fakat doğru seçimle, jips şeyh bold gönç zamk cırt örneğinde olduğu gibi, altı adede kadar dörtlüyü bir araya getirmek mümkün. Böylece geriye kaldığı için ihtiyaç duyulan harf sayısı beşe kadar düşürülebilir.
Derlediğimiz dörtlüler listesi, sözcük seçimine ilişkin bize epey içgörü kazandırdı; şimdi sıra, nihai cümle yapısının neye benzeyebileceğini düşünmeye geldi. Mükemmel pangramı salt üçlülerle tamamlayamayacağımız açık; sekiz tane üçlünün toplam harf uzunluğu, 29’dan bir veya iki sözcük kısa kalıyor. Yedi üçlü, iki dörtlü desek, harf uzunluğunu tutturur, fakat sekiz sesli harf kotamızı aşmış oluruz. Altı üçlü, bir beşli, bir altılı olabilirdi pekala; lakin altılı ile bir araya gelebilecek bir beşlimiz yok. Beş üçlü, bir dörtlü, iki beşli veya beş üçlü, iki dörtlü, bir altılı olabilir. Bu iki kombinasyonu bir tarafa yazalım şimdilik. Muhtemel diğer kombinasyonları da, benzer şekilde, mantık süzgecinden geçirip ikiden fazla beşlinin ya da bir altılı ile bir beşlinin bir araya geldiği kombinasyonları yok sayarak hesaplayalım. Bu işlemin sonucunda, mükemmel pangramın olası bileşimleri şu şekilde sıralanır:
6 dörtlü ile: 1 üçlü + 1 ikili
5 dörtlü ile : 3 üçlü veya 1 beşli + 2 ikili
4 dörtlü ile: 1 beşli + 2 üçlü + 1 ikili veya 1 altılı + 1 üçlü + 2 ikili
3 dörtlü ile: 1 beşli + 4 üçlü veya 1 altılı + 3 üçlü + 1 ikili veya 2 beşli + 1 üçlü + 2 ikili
2 dörtlü ile: 1 altılı + 5 üçlü veya 2 beşli + 3 üçlü + 1 ikili
1 dörtlü ile: 5 üçlü + 2 beşli
Yukarıdaki tabloyu kısaca yorumlayalım: Öncelikle, en az bir dörtlü kullanmadan çözüm olası görünmüyor. Aynı şekilde, en az bir üçlü kullanmadan pratikte çözüm ya yok ya da çok zor. Birden fazla altılı, ikiden fazla beşli, altılı - beşli karışık seçeneklerini dışarıda bıraktığımız halde, toplamda on bir kombinasyona ulaştık. Bu kombinasyonların mükemmel pangram üretme potansiyelleri ve verimleri birbiri ile aynı olmasa gerek. Genel olarak, bir altılı ya da iki beşli içeren kombinasyonların daha kısıtlayıcı, dolayısıyla sonuç üretebilse de daha verimsiz olacağını öngörebiliriz. İki beşli kullanıldığı durumda, sonuç alabilmek için, dörtlü sayısını bir veya iki adetle, tek beşli kullanıldığında ise üç veya dört adetle sınırlamak gerekebilir.
Gerçek durumu görmek için kombinasyonları yazılım yardımıyla basitçe teste tabi tutalım.
Altılının yanına gelebilecek dört adet dörtlü bulunamadığı için 1 altılı + 4 dörtlü + 1 üçlü + 2 ikili; iki beşliden sonra üç adet dörtlü bulunamadığı için 2 beşli + 3 dörtlü + 1 üçlü + 2 ikili; aynı şekilde, bir beşli ile beraber beş dörtlü bulunamadığı için 1 beşli + 4 dörtlü + 2 üçlü + 1 ikili kombinasyonları tablodan elenir. Altılının yanına gelecek üç adet dörtlü bulabildiğimiz durumlarda j harfine yer kalmadığından, 1 altılı + 3 dörtlü + 3 üçlü + 1 ikili kombinasyonu da pratikte elenmiş oluyor.
Sonuç vermeyen bu dört kombinasyonun yanı sıra, iki dörtlünün, bir altılı veya iki beşli ile yan yana geldiği kombinasyonlar da yeterince verimli değil.
1 altılı + 2 dörtlü + 5 üçlü formülünde, üçlülerden biri “jul” olmak kaydıyla, çift dörtlülerden az sayıda kombinasyon üretilebiliyor. “Sprint fevç gayz jul” şeklinde devam mümkünse de sonuçta ortaya çıkabilecek cümle(ler), anlamca çok dar: “Fevç; sprint, jul, hoş böğcük, gayzdım.”
2 beşli + 2 dörtlü + 3 üçlü + 1 ikili formülü ile, iki beşliden sonra iki adet dörtlünün sağladığı imkanlar kısıtlı. Bu nedenle verimli bir kombinasyon sayılmaz. Örnek: “Bronş spazm; fevç, jig, huğ, tüy, öd cılk.”
Vardığımız sonuçlar, tabloyu pratikte şu formüllere indirgemekte:
En verimli kombinasyonlar: a) 5 dörtlü + 3 üçlü b) 1 beşli + 3 dörtlü + 4 üçlü c) 2 beşli + 1 dörtlü + 5 üçlü
Sonuç verebilen diğer kombinasyonlar: a) 6 dörtlü + 1 üçlü + 1 ikili b) 1 beşli + 4 dörtlü + 2 üçlü + 1 ikili c) 2 beşli + 2 dörtlü + 3 üçlü + 1 ikili d) 1 altılı + 2 dörtlü + 5 üçlü
Ğ harfi, daha önce saptadığımız üzere, ya üçlü ya ikili gruplardan birine dahil olmak zorunda. Yağmış, yeğdir vb. örneklerindeki gibi yüklemin içinde ya da göğsüm, böğ vb. örneklerinde olduğu gibi, yüklemin dışında kalan öbekte olabilir. Ğ harfini içeren fiillerin sayıca azlığı nedeniyle ikinci olasılık daha yüksektir; hareket alanımızı da ilk duruma göre daha geniş tutar.
Pangram, eksiltili, yani yüklemsiz bir cümle olabileceği gibi, gizli özneli de olabilir. Cümleye yüklem kattığımız durumlarda, yüklemi varmış, yoktur, yazdım, denmiş vb. bir listeyi andıran bir dizi sözcüğün ardına kolayca yerleşebilecek bir kökten seçme şansımız varsa, görmüş, duymaz, dövsün, yaptık vb. örneklere nazaran, üzerimizdeki anlamlı cümle baskısını hafifletmiş oluruz. Zira her şey görülmez, duyulmaz, dövülmez, yapılmaz; fakat her şey, her an yazılabilir, söylenebilir, var veya yok olarak bildirilebilir vs.
Pangram oyun gereci
Çözümleme sonucunda, mükemmel pangram oluşturma problemi, programlama yoluyla çözülebilir veya kolaylaştırılabilir bir problem haline geldi. Alfabedeki harfler verili; programın asıl girdisi, sözlükten derlenen, mükemmel pangram oluşturmaya elverişli sözcükler, heceler, ekler olacak. Yukarıdaki formüller uyarınca, bu girdi listesinden gereken sayıda altılı, beşli, dörtlü, üçlü, ikili seçerek çeşitli mükemmel pangram bileşimleri hazırlama işini yazılıma bırakacağız. Sonradan, anlamlı çıktılar arasından elle seçim yapabilir ve uygun gördüğümüz takdirde, seçtiğimiz cümleleri yeniden düzenleyebiliriz.
Yazılımın üreteceği, hemen tümü ipe sapa gelmez yüzlerce, binlerce bileşimin içinde kaybolup gitmektense bu işi daha eğlenceli bir hale getirmek; örneğin, HTML ve Javascript yardımıyla, gelişkin olması gerekmeyen bir pangram oyun gereci yapmak da mümkün. Oyuncu, ekrana yüzlerce düğme halinde dağıtılmış girdileri, düğmeleri tıklatmak suretiyle tek tek, elle seçebilir; sözcük, ek veya hece seçtikçe, harf tekrarlanmaması kuralı gereğince elenen düğmeler ekrandan geçici olarak kaybolur; aynı anda, peyderpey oluşmakta olan cümle de yukarıda bir yerlerde gösterilir. Tıklatacak düğme kalmayınca oyun bitmiş olur. Oyun sonunda 29 harf tamamlanamamışsa kalan harfler ekranda ayrıca sıralanır. Muhtemel cümle bitişlerinin ya da bir şekilde cümlenin bir parçası olması istenen sözcüklerin önceden girilebildiği bir metin kutucuğu eklenerek oyun gerecinin istendiğinde tersten çalışması da sağlanırsa epey iş gören bir oyun gereci elde edilmiş olur.
Tumblr media
(Resim 1: Pangram oyun gereci)
Tumblr media
(Resim 2: Program çıktıları)
Mükemmel pangram, alfabenin anagramıdır
Bir sözcüğü ya da tümceyi şablon olarak alıp, onun harflerini yeniden düzenleyerek, sonunda şablonla aynı harfleri, aynı sayıda içeren, yepyeni sözcükler/tümceler üretebiliriz. Bu yolla üretilen metne anagram dendiğini anımsayalım. Örneklendirmek gerekirse, İngilizce monkeys write (Tür. “Maymunlar yazıyor”) cümlesi, New York Times gazetesinin adının eğlenceli bir anagramı. Altınay - yanıtla; Seçil - içsel; bariz - ibraz; harbi - ihbar, Türkçe güzel anagram çiftlerinden sadece birkaçı. Peki, konumuz pangram iken, durduk yere anagrama neden uğradık? Şu sebeple: Mükemmel pangram ve anagram tanımları beraberce okunursa, bir mükemmel pangramın, aynı zamanda alfabenin bir anagramı olduğu fark edilebilir. İkisinde de aynı harfler, ne bir eksik ne bir fazla, aynı sayıdadır; sadece harflerin yeri, sıralaması değişmiştir. İşte ben de daha ileri gidip mükemmel pangram cangılına dalmadan önce, semantik sorunlara takılmaksızın, TDK Güncel Türkçe Sözlükte geçen kelimelerle, alfabenin bir anagramını oluşturup oluşturamayacağımı görmek istedim. Mükemmel pangramı dörtlüler üzerine kurma fikrimin verimliliğini daha işin başında sınamama imkan vereceği için, bu bana iyi bir başlangıç adımı olurmuş gibi geldi. Çok sürmeyen denemeler sonucunda bulduğum ilk, mükemmel pangram demeyeceğim, alfabe anagramı şu oldu:
Bold, şarj, fevk, gönç, cips, yüz, mıh, tuğ.
Anagram, 5 dörtlü + 3 üçlü formülüyle oluşturulmuştu ve toplamda sekiz sözcüğe yayılıyordu. Bulduğum yedi kelimelik diğer anagram ise 6 dörtlü + 1 üçlü + 1 ikili formülüne uyuyor:
Jips, fevç, blum, cönk, züht, drog, yağış.
Bu kelimeleri masanın üzerine bardak, tabak, çatal, bıçak dizer gibi, pat pat, yan yana koyduk, oldu bitti; ama azıcık daha cümle gibi dursalar ya!? “Yağış”ı “yağmış” yapabilsek, mesela; hepsi beraberce yağmış olsalar? Canım, dert edilecek şey mi o? “Blum”un m harfini “yağış”a, “züht”ün z harfini “blum”a kaydırıveririz, olur biter:
Tüh fevç, bluz, jips, cönk, drog yağmış!
Aynı cümleyi “yağdı” şeklinde bitirmek de mümkün. Nasıl mı? “Yağış”ın ş harfini “drog”un d harfi ile değiştirip “yağış”ı “yağdı” yapalım önce, tam da istediğimiz gibi. Tabii zavallı “drog”, “şrog” haline geldi o arada. Ama üzülmeyelim; o onun henüz ameliyatlı, bandajlı hali. Şimdi de “Şrog”un g ve r harfleri ile “züht”ün h ve t harflerini değiş tokuş edelim. “Züht”, “gürz” olurken, “şrog” da, el çabukluğu marifet, “hoşt” oluverdi:
Hoşt; blum, cönk, fevç, gürz, jips yağdı!
Eh, ben yağdıracağımı yağdırdım, gene de ne yağdığı anlaşılamadı ise yazının sonundaki lügatçeye başvurulabilir. Fakat sizi temin ederim ki bunların tümü de - hele “fevç” - pekala yağabilecek şeyler. Üstelik, umarım yağmazlar, ama yağdığında büyük ihtimalle şaşkınlık içinde hoşt diyeceğiniz şeyler bunlar.
Mükemmelin daha mükemmele evrimi
Küçük oyun gerecimle yaptığım birtakım denemeler neticesinde ulaştığım ilk mükemmel pangram, muğlaklığı ve ifade/anlam sorunları nedeniyle artık ne kadar “mükemmel” denebilirse, şu cümle oldu:
Künh, vect, jips, blöf, gard, çığ yozmuş.
Künh, içyüz; vect, sevgi ve heyecandan doğan esrime; jips, alçı taşı; gard, eskrim, boks vb. oyunlarda korunmak için alınan durum. Künh, vect, blöf, gard neyse de jipsin ve çığın yoz, yani kaba, adi, dejenere oluşu? "Yoz"un doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan anlamı da varmış! Gelgelelim, “yoz”un "saf" veya "ham"ı çağrıştıran bu ikinci anlamı "jips"in imdadına yetişse bile, "yoz"un çift anlamda kullanıldığının kabulü gerekecek. "Çığ" sorun olmaktan bir anda çıkıverdi; meğer onun bölme, paravana anlamı da yok muymuş?! Eh, yazmak gibi uyumlu bir fiil yerine yoz olmak gibi bir garabeti kullanmak zorunda kaldığımızda olacağı budur.
Mecazlara başvurma yoluyla cümleyi daha derli toplu bir hale getirebiliriz gerçi:
Çığ vect; gard blöf; künh, jips yozmuş.
Başarı vaat ediyor görünen bu cümle ile biraz daha uğraşmak istedim. "Yozmuş"un z sini ve "künh"ün ü sünü "gard"a taşıyıp "gard"ı "gürz"e çevirdim. "Gard"dan boşa çıkan a ve d harflerini "çığ"a kaydırıp onu da "dağ" yaptım. Sonra "çığ"dan arta kalan ı ve ç harflerini, ü sü gidince "knh" olarak kalmış "künh"ün yanına getirince o da "hınçk" haline geldi. Son hamlem, "hınçk"ın fazladan k sini, z si gidince "yomuş" diye öylece ortalıkta kalakalan "yozmuş"a kaydırmak oldu. Böylece aynı şapkadan bu kez "hınç" ve "yokmuş" çıkmış oldu:
Hınç, vect, blöf, dağ, gürz, jips yokmuş.
Hah, iş varlık-yokluk meselesine gelince, tıpkı yazmak gibi, her şey ona konu olabilir, diye düşündüm. Yok olalım gerekirse, ama yoz olmayalım! Hem “künh” gidince hazmı daha kolay olmadı mı cümlenin? Gene de elmalarla armutları aynı sepete koymak gibi bir kusuru var. Bir yanda üç kavram, diğer yanda üç varlık veya nesne; üstelik nesneler de kavramlar da birbiri ile alakasız. Rastgele bir araya getirilmiş gibi duruyorlar, ki ne yalan söyleyelim, zaten öyle! Tüm bu yaveler, şu “akılsız” oyun gerecinin başının altından çıktı!
Böylece, kusurlu olsa da ilkinden daha “mükemmel” bir mükemmel pangrama ulaştık ulaşmasına, ama cümle niyetine bu tuhaf yokluk bildiriminin ötesine geçebilir miyiz acaba? Geçebiliriz; üstelik kolayca, tek kalemde! Ne mi yaparız? “Dağ”ın d si ile “yokmuş”un y sini değiş tokuş ederiz. Bir taraf “yağ”, diğer taraf “dokmuş” olur. Sevimsiz “dokmuş”u da kendi içinde, anagramla “kodmuş”a çeviririz. Kod ne olur son tahlilde?
“Hınç ,vect, blöf, yağ, gürz, jips” kodmuş.
Güzel; kod işleri zevkli. Hem hınç vect blöf yağ gürz jips “sağlam” şifreymiş; iki dakikadan evvel kırılmaz! Bir de “kod”u başa alıp cümleyi kod bilmem ne bilmem ne bilmem neymiş şekline sokabilsek, o zaman harikulade olacak! Zor mu? Zor; öyle zor ki on deveye hendek atlatmak bundan daha kolay. Nedeni, cümledeki o harfinin, yerinden kımıldamamasını istememiz. Öyle olunca “muş” da estetik operasyon geçirmeden kimseciklerin yanına sokulamıyor. “Yağ” veya “hınç”ın yanına sokulabilmesi için “mış”laşması, “blöf” ya da “gürz”e yanaşabilmesi için “müş”leşmesi, “vect” veya “jips”e tutunması içinse “miş”leşmesi gerekiyor. Ne gerekirse yapalım, yeter ki “kod” ile “muş”u birbirinden boşayalım! Boşuyoruz boşamasına, lakin “muş” kimseyle anlaşamıyor, yanına gittiğini de bozguna uğratıp perişan ediyor! Ortalığı yıkıyor “muş“ (Fr. mouche, “altı düz, küçük gezinti vapuru”); “kod”dan illaki boşanacaksam ben de ilelebet yalnız kalırım, başkasına varmam, diye ayak diriyor. Kendisi ile epeyce cebelleştikten sonra, ben de nihayet onun kararına saygı duymayı öğreniyorum:
Kod “hınç, vect, blöf, gürz, jips, yağ, muş”.
Kod buraya kadarmış, ne yapalım? Da Vinci Kodu değil ya bu! Ama bir yaşam dersi çıktı bu kalkışmamızdan: Meğer verili koşullarla ulaşılabilecek mükemmelliğin bir sınırı varmış. Başka bir deyişle, mükemmelin daha mükemmele evrimi her zaman söz konusu değilmiş; yoksa ilk haline “mükemmel” demezdik, öyle değil mi? Bu bir yana; siz, siz olun, sevenleri zinhar ayırmayın! Ayırırsanız başınıza şöyle şeyler gelebilir, örneğin:
Aytuğ, genç, kod “zırh cv jips blöf”müş.
Türkçe mükemmel pangram oluşturmak için illaki Anglosakson “bilgeliğine” başvurup kısaltma kullanmak zorunda değiliz. Bu örneği, sadece, kısaltmaların cümleyi ne kadar rahatlattığını göstermek maksadıyla verdim. Şu rahatlığa bakar mısınız:
Blöfçü Cenk “jips, drog, huğ, tv” yazmış.
Bu arada, dikkat ederseniz, kısaltmalı bu iki örnek, gerçekte 5 dörtlü + 3 üçlü formunda. İkili kısaltma (cv, tv vb.), sesli harf içeren diğer ikili grupla bir araya gelince, ilk bakışta fark edilmeyecek bir biçimde, aslında beşinci dörtlüyü oluşturuyor.
Fazladan bir iki harf kullanırsak toplam 30-31 harfle hepten ferahlarız tabii. Tekmil kaslarımız gevşer. Elbette mükemmel pangramı feda etme pahasına:
Blöfçü kontcuğum “jips, grev, şah” yazdı.
İki milyonluk pangramlar
Mükemmel pangram dükkanımız, daha çok, eskiden “bir milyoncu” denilen dükkanları andırıyor. Her ürün fiyatça eş değerli adeta; bir şey alacaksa, ne alacağı müşterinin zevkine kalmış. Gene de bu dükkanda bir değil de iki milyona satılabilecek ürünler var mı acaba? Bir bakalım.
Blöf huy, cips zevk, jant düş, morg çığ.
Özellikle son kısmı mecazi/metaforik, fakat bütününde anlaşılır bir cümle. Huy, zevk, düş sözcüklerini TDK Güncel Türkçe Sözlükteki doğrudan ya da mecazi karşılıklarıyla değiştirirsek, “Blöf alışkanlık, cips haz/beğeni/eğlence, jant umut/hayal/rüya, morg bir nevi çığ” denmiş oluyor. Morg–çığ metaforu, hiç de yersiz veya gelişigüzel değil bence; bilakis anlamlı, hatta denebilir ki şiirsel. Ölüm, çığ gibi yutar, saklar, geri vermez bedeni. Çığ altında kalır gibi, bir morgda da gözden ırak, birkaç kat/katman aşağıda, bembeyaz bir örtünün altında kalır ölü; ortalık soğuktur, sağırdır, çıt çıkmaz.
Öte yandan, zevk ve düş sözcükleri, cümlede rahatlıkla yer değiştirebilir. Neye daha çok gereksinim duyulduğu ile ilgili bir konu bu. Yolda teker çıkmışsa ya da jant kapağı düşmüşse jantın düş olma olasılığı yükselir; yok, şayet yerinde duruyorsa o zaman ona estetik açıdan yaklaşabiliriz. Ayrıca, blöf huy, cips zevk olacağına, blöf zevk, cips huy da olabilir pekala. Görüldüğü gibi, cümle, aynı kelimelerle, birkaç farklı şekilde kurulabilmekte. Hatta iki harfciğin birbiri ile yer değiştirmesiyle, kolayca şu kılığa da sokulabiliyor:
Cips, jant zevk, drog huy, çığ blöfmüş.
Güle güle morg, hoş geldin drog! Morgla beraber şiirsel metafor da yitip gitti gerçi, lakin cümle de hafifledi. Hafifleyince fark ettik ki meğer çığ blöfmüş! Eh, kimi ecza da (drog) alışkanlık yapmayıp zamanla bir huya dönüşmüyor değil.
Kuruluşu, çatısı bakımından bu cümleye benzeyen başka bir örneğimiz de var, iki beşli ile:
Spazm, jig trend; blöfcük huy; çığ şov.
Bu cümle de blöfü huy sayıyor, ama blöfün küçüğünü. Her halde büyüğü mazur görülecek bir alışkanlık değil, affedilmeyecek bir suç. Yanı sıra iki trend sayıyor. Bunca stres içinde spazmın trend olması normal. Jig müziği, dansı da biz fark etmeden yeniden moda olmuş demek ki! Bu değerlendirme cümlesini kuran, besbelli realist biri. Eğretilemelerle arası yok; çığ için, doğanın şovudur deyip geçiyor.
Pek verimli “beş dörtlü, üç üçlü” formülüne dönelim. İlginç bir örneğimiz var:
Burçcağzım jips, gonk, flüt, şeyh döv!
Emin olmamakla birlikte, Burçcağzım yazımı bana yanlış gelmiyor. Sevecenlik katan “cağız” ekinin, vurgu bakımından “ağız” sözcüğünden bir farkı yok; vurgu yine a harfinin üzerinde. Bu nedenle, tıpkı “ağızım” değil de “ağzım” dediğimiz ve yazdığımız gibi, mantıken, burada da vurgusuz ünlünün (ı harfi) ünlü düşmesine uğraması icap eder. Mükemmel pangram, maalesef şiddeti kınamıyor; bir şeyleri dövelim, gömelim, vuralım, kıralım, boğalım istiyor hep. Hele o zavallı şeyh! Gardı düşmüş bir boksör gibi ringde köşeye sıkışıp duruyor. Jips, gonk, şeyh dövülür neticede; ilki eziliyor, ikincisi çalınıyor, sonuncusu, garibim, tekme, tokat, yumruk yiyordur. Flüt nasıl dövülür peki? Flütten ne istenir? Bu noktada, flütüne üflemekten sıkıldığı için ona tumba muamelesi yapan, onu kırmak yoluyla stres atmaya çalışan veya flütü demir gibi döve döve “sihirli flüt”e dönüştüreceğini sanan bir tipi düşünmemiz gerekiyor sanırım. Uygun aleti seçmemesi, onun kendi tercihi; saygı duymak lazım. Sahnede gitarını parçalayanları çok gördük. Dövüp kırıp rahatlıyor mu sonuçta? Önemli olan o.
Sonra, böyle vurdulu kırdılı işlerden hoşlananlar için şu ürünümüz de var:
Genç; cılk jips, yüz brom şaft, huğ döv!
Elle tuğla-kiremit kırma faslına geçmeden önce, egzersiz amacıyla, hani bir karate salonunun duvarına büyük puntoyla yazılıp asılabilir bu.
Son olarak, “bir beşli, üç dörtlü, dört üçlü” formülüne uyan, aşağıdaki örneği ve onun çeşitlemelerini inceleyelim. Dükkandan eli boş ayrılmak yok!
Fevç, hişt plajcık, duy, göğsüm bronz!
İşte, bilhassa yazın, gönlünce bronzlaşabilmiş olanların gururla sarf edebilecekleri bir söz! “Hişt, duy!” diye sesleniyor; kime? Plajcığa ve fevce. Plajcık, şirin, küçücük bir plaj; belki tam da bu yüzden, boş değil, hıncahınç insan kalabalığı, yani fevç ile dolu. TDK Sözlükteki tam ve tek karşılığı bu, Arapça kökenli “fevç” sözcüğünün: “İnsan kalabalığı”. Bir yere akın akın, dalga dalga, bölük bölük, adeta hücum eden bir kalabalık düşünün; işte fevç o. Eh insanlar plaja da böyle topluca doluşmaz, akın etmez mi yazın, sahil bölgelerinde? Bal gibi ederler! Tabiidir ki “fevç” eskiden daha geniş anlamlara sahipmiş. Örneğin Osmanlıca-Türkçe sözlüğe bakılacak olursa “iyi kokunun dağılıp yayılması” da bir “fevç” imiş!
Son derece kısıtlayıcı olan mükemmel pangram sınırlamasının, ifadede bu tür zorlamalara yol açması, yolumuzu ıssız patikalara, yokuşa vurması beklediğimiz bir şeydi; nitekim öyle de oldu. Fakat bu örnekte, “fevç”e tekil olarak, “duy” diye hitap etmek kabul edilebilir, kurallara uygun bir kullanım ise – ki o kanıdayım - cümlenin, o da ancak “fevç” sözcüğünün fazla bilinmemesinden kaynaklanan, bir parça muğlaklıktan başkaca ızdırabı yok. Gene de bu örneği benimseyemediyseniz karar vermekte acele etmeyin; sıradakileri görünce bunu tekrar denemek isteyebilirsiniz.
Hişt-plaj-duy sözcükleri, üçü bir arada, mükemmel pangram için elverişli bir kombinasyon oluşturuyorlar. Bu sayede aşağıdaki çeşitlemelere ulaşmak da mümkün.
Hişt, gönç plajcım, Fürs boğ, zevk duy!
Zengin (gönç) bir plaj müdavimine (plajcı; İng. “beachgoer”) sesleniyoruz bu kez ve ona Fürs (Eski Fars halkından olan kimse) boğup zevk duymak gibi kötü bir şey yapmasını salık veriyoruz. Ne diyelim, yüz kızartıcı bir öneri! Cümlenin beğendiğim yanı iki ayrı fiil barındırması. Mükemmel pangramda karşılaşılması zor bir durum bu. Cümle, bir neden-sonuç ilişkisi önerebiliyor, bir düşünce taşıyabiliyor bu sayede.
Hişt, zevç, böğcüm, duy, plaj sırf gonk!
Bir kumsalda uzanmış yatarken dört bir yandan yükselen gonk sesleriyle tepeden tırnağa ürpermek; ürpermek ne kelime, elektrik verilmiş gibi titremek! Allah’ım, ne güzel, ne gerçeküstü bir imge! Şu “böğcüm” olmasa şahane bir cümle de olacaktı! Kılçıksız fasulye var, mükemmel pangram yok; artık hepimiz biliyoruz. Sahi, o kadar fena bir şey mi kadının kocasına “böğcüm” diye hitap etmesi? Yapmayın, bak, değil aslında, üzmeyin insanı. Adam bağcı olsaydı “bağcım”, dağcı olsa “dağcım” demeyecek miydi? Diyecekti. E bu adam da böğcü imiş işte! Böğ (Eklem bacaklılardan, soluk sarı renkli, zehirli bir tür örümcek) diye deliriyor, böğ koleksiyonu yapıyormuş demek ki! Böcek bilimci imiş besbelli, zerre kadar araknofobisi de yokmuş. Bilakis, araknofilisi varmış; olamaz mı yani? Olur; hem kişinin ol mertebe muhterem olanına, sevgiyle, “böceğim”, “böcüğüm”, “böğcüm” vb. diye hitap etmekten kendini alamaz insan. Olur, olur, hadi. Şurada, şu üç günlük dünyada bir soluk sarı renkli eklem bacaklı yüzünden birbirimizi kırmayalım.
Bir milyoncunun deposu veya mükemmel pangram çöplüğü
Bir milyoncunun deposunda satışa çıkarılmaya, vitrine konmaya hazır daha neler var neler!
“İki beşli, bir dörtlü, beş üçlü” terkipli ürünler:
Yuh fevç; jüt cağ, bronz dış klips göm!
Çığ, jüt klips gaf; bronzcum, şeyh döv!
“Bir beşli, dört dörtlü, iki üçlü, bir ikili” terkipli bir ürün:
Müft jips cız; kravl, gönç şeyh boğdu.
“Bir beşli, üç dörtlü, dört üçlü” terkipli bazı ürünler:
Höst bronz plajcım, fiğ güç; şevk duy!
Staj çığ, klip füg; bronzcum, şeyh döv!
“Beş dörtlü, üç üçlü” terkipli ürünler:
Hac düş, morg tunç, blöf zevk; jips yığ.
Jips zırh, buğday vect, folk gönçmüş.
Duy, zırh jips, bağ vect, folk gönçmüş.
Hırt zevç, duy; cağ jips, gonk blöfmüş.
Gönç şeyh, düz jips, tuğ, brom valfcık.
Jips cağ, mont zırh, blöf güç; şevk duy!
Hınç gark; jips vect; yüz blöf doğmuş.
Zevç; huğ, jips yont; gardcık blöfmüş!
Grev hınç; coş; müft bluz, jips, yağ dök!
Zevç hırt, buğday jips, golf cönkmüş.
Valf, jips cız; Türk, gönç şeyh boğdum!
Jips, form; züht, gönç; buğdaycıl, şevk.
Kaynakça:
(I) Türk Dil Kurumu Sözlükleri
(II) Osmanlıca-Türkçe Sözlük
(III) Wikipedia, pangram
EK - Lügatçe
Blum: Bir iskambil oyunu türü.
Bold: Yazı karakterinin daha belirgin (koyu) olarak yazılmış biçimi.
Bronş: Soluk borusunun akciğerlere giden iki kolundan her biri ve bunların dalları.
Böğ: Eklem bacaklılardan, soluk sarı renkli, zehirli bir tür örümcek.
Cağ: 1. Parmaklık, korkuluk. 2. Büyük bez veya deri torba, cav. 3. Lavabo, banyo. 4. Hamam, duş, banyo vb. yerlerde atık suyun akmasını sağlayan delik.
Cılk: 1. Bozularak kokmuş (yumurta). 2. Cıvık. 3. İrinlenmiş. 4. Sözünün eri olmayan.
Cız: 1. Çocuk dilinde ateş. 2. Kızgın yağın içine bir şey atıldığında çıkan ses.
Cips: İnce, yuvarlak kesilerek kızartılmış patates.
Cönk: Saz şairlerinin, kendilerinin veya başkalarının şiirlerini derledikleri, uzunlamasına açılan, deri kaplı defter, sığırdili.
Çığ: 1. Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi. 2. Bölme veya paravana.
Drog: Hayvan ve bitkilerden kurutularak veya özel metotlarla toplanarak elde edilen, eczacılık ve kısmen sanayide kullanılan ham veya yarı ham madde.
Fevç: 1. İnsan kalabalığı; takım, bölük; cemaat; dalga. 2. Koşmak; sürat etmek. 3. İyi kokunun dağılıp yayılması.
Fevk: Üst, yukarı.
Fiğ: Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki (Vicia sativa).
Füg: Çok sesli müzikte üretici bir konunun birbirine benzer biçimde yenilenmesinden oluşan bir beste türü.
Fürs: Eski Fars halkından olan kimse.
Gard: Eskrim, boks vb. oyunlarda korunmak için alınan durum.
Gark: 1. Suya batma, boğulma. 2. Suya batırma.
Gayz: Öfke, hınç.
Gnays: Kuvars, mika ve feldspattan birleşmiş kayaç.
Gürz: Silah olarak kullanılan ağır topuz.
Gönç: Zengin, varlıklı.
Huğ: Çubuk veya kamıştan yapılmış bağ ve bahçe kulübesi.
Jig: Bir Orta Çağ çalgısı.
Jips: Alçı taşı.
Jul: Bir cisim üzerine uygulanan bir nevtonluk kuvvetin uygulama noktasını, kendi doğrultusunda 1 metre değiştiren iş birimi.
Jüt: 1. Ihlamurgillerden, Hindistan ve Bangladeş'te yetişen, ip ve çuval yapımında kullanılan, liflerinden yararlanılan bir bitki (Corchorus capsularis). 2. Bu bitkinin liflerinden yapılan dokuma.
Klips: Yaylı bir pensle tutturulmuş küpe, iğne vb.
Kravl: Dizleri bükmeksizin bacakları hızla hareket ettirerek kulaçla yüzme.
Künh: 1. Öz, kök, içyüz. 2. Vakit, zaman.
Muş: Altı düz, küçük gezinti vapuru.
Müft: Bedava, beleş.
Spazm: Özellikle kalp, mide, bağırsak ve kasların elde olmadan kasılması.
Sprint: 1. Uzun mesafe koşularında son 100 veya 200 metrelerde yapılan atak. 2. 100 veya 200 metre koşulan bir yarış türü.
Şevk: 1. İstek, heves 2. Neşe
Trend: Eğilim.
Tromp: Binanın bir bölümünü tutmaya yarayan köşe kubbesi.
Vect: Sevgi veya heyecandan doğan coşkunluk, kendinden geçme, esrime.
Zevç: Koca.
Züht: Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getirme; takva.
0 notes
kelimeoyunu · 2 years
Text
Sınırlamalı yazı türleri
Başlıca sınırlama altında yazma (İng. Constrained writing) tekniklerini tanıyalım.
Lipogram
Belirli bir harfi ya da harf grubunu hiç kullanmadan yazılan metin. M.Ö. 6. yüzyılda yaşamış olan Eski Yunan şairi Hermione'li Lasus'un sigma harfini kullanmaktan bilinçli olarak kaçındığı şiirleri, bilinen en eski lipogram örnekleri. Bu alandaki en büyük meydan okuma, doğal olarak, alfabenin en sık kullanılan harfini yasaklamak. Nitekim bu şekilde yazılmış romanlar var. Bizde, aşık atışmalarında lebdeğmez ya da dudak değmez adı verilen ve ancak dudakların birbirine değmesi sayesinde çıkarılabilen b, f, p, m, v seslerini/harflerini yasaklayan, doğaçlama aşık geleneği de kaynaklarda sözlü lipogram örneği olarak geçer.
Tıpkı lipogram gibi, lipogramın tersi, yani metni oluşturan kelimelerin her birinin belirli bir harfi içermesi zorunluluğu da sınırlama altında yazma tekniklerinden biridir. Bu tür yapıtlar, ters lipogram, antilipo veya transgram olarak adlandırılır.
Akrostiş
Şairin sevdiğinin adını dizelerin ilk harflerinde yukarıdan aşağıya okuyabildiğimiz o naif şiirleri düşünün. Kimimiz bunların benzerlerini yazmaya bizzat yeltenmedik mi? İşte o şiirler birer akrostiş örneği. Gelgelelim akrostiş, aslında şiirle sınırlı olmadığı gibi, harfle de sınırlı değil. Genelleyerek tanımlarsak, akrostiş, seçilen belirli bir kelime ya da cümlenin, metnin yatay birimlerindeki (dize, satır, paragraf vb.) her ilk harf, kelime ya da cümlenin yukarıdan aşağıya birbirine eklenmesi ile oluşturulması kuralı gözetilerek yazılmış metindir. Orta Çağ edebiyatındaki yaygın örneklerinde, şair, genellikle kendisinin veya meseninin adını şiire akrostiş yolu ile katar ya da akrostişi aziz vb. dinen saygı duyulan, kutsal kişilere şükran sunma, dua etme vesilesi sayar. Dizelerin başlangıç harflerinin, yukarıdan aşağıya, alfabe harflerini atlamadan ve alfabetik sırada yansıttığı özel türdeki akrostişlere abecedarius (abece akrostişi) denir.
Aliterasyon, Konsonans, Tautogram ve Kafiye
TDK Güncel Türkçe Sözlük aliterasyon terimini "Şiir ve nesirde uyum sağlamak için söz başlarında ve ortalarında aynı ünsüzün veya aynı hecelerin tekrarlanması" olarak tanımlıyor. Örneğin, "Otuz Beş Yaş Şiiri"nin son dizesine bakalım: "Taht misali o musalla taşında". T harfinin "taht" ve "taşında" kelimelerinin başında; ayrıca s harfinin (daha doğrusu, sal hecesinin) "misali" ve "musalla" kelimelerinin ortasında tekrarlanması aliterasyon. Hatta özel bir aliterasyon çeşidi olan simetrik aliterasyon söz konusu bu dizede. Çünkü T harfi, dizenin ilk ve son sözcüklerinde yinelenirken sal hecesi, dizenin orta yerindeki sözcüklerde yinelenerek aliterasyonlu sözcüklerin dizenin ortasına göre bakışımlı olması sağlanmış.
Kimi akademisyenler ünlü harflerin tekrarlanmasını da aliterasyon sayıyorlar. Fakat dar anlamda, aliterasyon, şiirde, kelimelerin şiirin ölçüsüne uygun olarak vurgulanan heceleri arasındaki ünsüz benzeşmesi olarak anlaşılıyor. Konsonans (sonünsüz benzerliği), hangi hecenin vurgulandığına bakmaksızın, "kelimelerin herhangi bir yerindeki ünsüz benzeşmesi" anlamına geldiğinden, aliterasyondan daha geniş bir terim.
Tüm kelimelerin aynı harfle başladığı metinler tautogram diye adlandırılıyor. İyi de, aliterasyon bu tanımı zaten içermiyor mu? Evet, ama tautogram ile aliterasyon arasında, ilkinin görsel, ikincinin ise işitsel olması gibi bir ince ayrım var. Bu ayrımı anlamak için Türkçenin dışına çıkmamız lazım. Örneğin, İngilizce "circle segment", bu iki kelimede c ile s harflerinin aynı sesle tınlamasından ötürü, aliterasyon içerdiği halde, bir tautogram değil. Tersine, "crazy child", tautogram olduğu halde, c harfinin her bir kelimede farklı okunması yüzünden, aliterasyon içermiyor. Sınırlamalı yazı diye başlık atıp da aliterasyondan bahsetmişken kafiye tutturmayı dışarıda bırakmaz olmaz. Şu farkla ki kafiye, bir dizenin kelimeleri arasında değil de dizeler arasında, dizelerin en sonundaki hece(ler) arasında tutturulur.
Şablona göre yazmak - Özleştirme, Anagram, Pi'ce, Aleatorizm, Silinti vb.
Yazılacak metne baştan sınırlama koymanın akla ilk gelen yollarından biri, belirli bir şablonu esas almaktır. Akrostiş şablona göre yazmanın en bilinen örneklerinden biri, mesela. Başka ne olabilir? Bir sözcüğü ya da tümceyi şablon olarak alıp, onun harflerini yeniden düzenleyerek, sonunda şablonla aynı harfleri, aynı sayıda içeren yepyeni sözcükler/tümceler üretebiliriz. Bu yolla üretilen metne anagram diyoruz. Örneğin, monkeys write (İng. "Maymunlar yazıyor") cümlesi, New York Times gazetesinin adının bir anagramı. Türkçede iyi bir örnek: Altınay yanıtla. "Yanıtla", "Altınay"ın tam simetriği alınarak bulunan bir anagram; yani kelimenin tersten okunuşu. Böylece şablonu anagramıyla yan yana koyduğumda bir palindrom oluşur: "Altınay yanıtla."
Şablon illaki bir kelime veya bir cümle olacak diye bir koşul yok tabii. Matematikteki Pi sayısını alalım: 3,1415926535897932384626433... Öyle bir metin oluşturalım ki metnin her bir kelimesindeki harflerin sayısı, pi sayısının rakamları ile sırasıyla, bire bir eşleşsin. Önce üç harfli bir kelime, sonra tek, sonra dört, sonra yine tek harfli vb. kelimelerle üretilmiş bir metin. Eh, pi sayısını temel aldığımız için böyle bir metne de Pi'ce (İng. "Pilish") diyebiliriz o vakit. Virgülden sonra tekrar etmeyen sonsuz basamağı olan Pi'yi nereye kadar takip edeceğiz peki? Sonsuza dek peşinde koşsak da yakalayamaz onu; buuna karşın, Pi'ce bir metin üretecekseniz, takip işinde ne kadar ileri gidebilirseniz o kadar iyi.
Belki garip bulacaksınız ama dildeki özleştirme (bir dili yabancı dillerin etkisinden arındırma) çabaları da (Örneğin, bizdeki Öz Türkçe ya da İngiltere'deki Anglish özleştirmeleri gibi) sınırlamalı yazı türlerine sokuluyor. Gerekçe ne? Gayet basit; özleştirerek yazarken, dilin tüm söz varlığından olduğu gibi yararlanmak yerine, kendinizi yalnızca belirli bir kökenden gelen sözcüklerle sınırlıyorsunuz da ondan. Şablon, dilin belirli bir kökene göre ayrıştırılmış söz dağarcığı bu durumda.
Yukarıdaki örnekler şablon seçiminin ne kadar geniş yelpazeli bir konu olduğunu göstermeye yeterli sanırım. Bir yazar, bir kelimeyi, bir cümleyi, bir paragrafı, bir metni, bir sayıyı, bir sözlüğü, başka bir romanı, başka bir şiiri, bugünkü gazeteyi vb. hemen her şeyi sınırlamalı yazmada şablon olarak kullanabilir. Hatta önceden belirlediği bir şablona uyacak yerde, tıpkı aşık atışmalarında olduğu gibi, uyması gereken kalıbı o an, başka birinden işittiği bir sözden, rastgele bir sayfasını açıverdiği bir kitaptan vs. rastlantı sonucu da esinlenebilir; yani zar atar, bir bakıma. Bu türden, tesadüfi unsurlar içeren sınırlamalı yazma tekniğine aleatorizm adı verilir.
Şablon, akrostişte olduğu gibi, bütünüyle ve pozitif olarak kullanılabileceği gibi, silinti (İng. erasure) örneğinde olduğu gibi, kısmen ve negatif etkili olarak da kullanılabilir. Bir buluntu şiir (İng. found poetry) tekniği olan silintide, şablon alınan bir düzyazı veya şiir metninden sözcük silme yoluyla, yeni ve tabii ki apayrı bir metin üretilir. Silinti, yeni yapıtı tümüyle eldeki şablondan türetmesi bakımından anagrama benzer; fakat bunu şablonu eksilterek yaptığı için anagramdan esaslı biçimde ayrılır.
Palindrom
Palindrom konusuna web günlüğümün ilk yazısında genişçe yer verdiğim için burada palindromun tanımını tekrarlamakla yetiniyorum. Tersinden okunduğunda değişmeyen sayı, tarih, kelime, cümle vb. karakter serilerini palindrom olarak adlandırıyoruz.
Pangram
Bir dilin alfabesindeki tüm harflerin en az birer kez kullanılmasıyla oluşturulan cümleye pangram veya holoalfabetik tümce diyoruz. Örneğin, "Pijamalı hasta, yağız şoföre çabucak güvendi" cümlesi, günümüzde 29 harften oluşan alfabemizin hiçbir harfini dışarıda bırakmadığından, bir Türkçe pangramdır. Pangram, bir bakıma, alfabedeki belirli bir harfi hiç kullanmama esasına göre üretilen lipogramın ters işlemi sayılır.
Pangramda amaç, alfabenin tüm harflerini içeren bir cümle kurmak olmakla birlikte, kuralın, her harfi yalnızca bir kez kullanma zorunluluğu getirmediğine dikkatinizi çekerim. Nitekim yukarıda örnek olarak verdiğim cümlede, a harfi yedi defa geçiyor. Pangram tanımındaki bu esneklik nedeniyledir ki hiç harf yinelemesi yapılmamış, özel pangramları mükemmel pangram diye, ayrı bir sıfatla niteliyoruz. Bir pangram, şayet "mükemmel"se, aynı zamanda alfabenin de anagramı halindedir.
Mükemmel pangram konusundaki çalışmalarımı sonraki bir veya birkaç yazımda paylaşacağım.
Diğer teknikler
Tek sesli metinler (İng. Univocalic): Sesli harflerden sadece birini kullanarak üretilen, bu anlamda ters lipogram özelliğindeki şiir, öykü, roman vb. metinler.
İki dilli, eşsesli şiir (İng. Bilingual homophonous poetry): İki ayrı dilde anlamlandırılabilen, böylece iki ayrı eşzamanlı, eşsesli şiir metni içeren şiirler.
Noktalama işareti sınırlamalı: Nokta, virgül, ünlem vb. noktalama işaretlerinden birini veya bazılarını kullanmama sınırlaması altında yazılan metin.
Kar topu (İng. Chaterism -veya- snowball): Ardışık kelime uzunlukları, matematik bir düzen içinde artan ya da azalan cümle veya dizeler.
Hece, sözcük veya karakter uzunluğu sınırlamalı: Hece, sözcük veya karakter sayısını sınırlamalı Haiku, Minisaga, Drabble, Twiction, Sijo vb. örnekler.
0 notes
kelimeoyunu · 2 years
Text
Palindromlar hakkında
Tersten okunduğunda değişmeyen kelime veya cümlelere palindrom diyoruz. Örnek: “Kıza yazık”. Bu cümleyi ister soldan sağa ister sağdan sola okuyun, sonuçta kıza yazık oluyor. Palindromlar sadece dille sınırlı değiller tabii. Palindrom özelliği gösteren sonsuz sayıda tarih ve sayı (Örneğin, 20/02/2002, 22/02/2022, 12321, 7997 vb.) bulunduğu gibi, bazı DNA dizilimleri, Alban Berg’in Lulu operasının prelüdü gibi kimi müzik parçaları da palindromik niteliktedir. Fakat bu blogun teması kelime oyunları olduğundan, burada yalnızca yazı dilindeki palindromlarla ilgileneceğim.
Palindrom sözcüğü, 17. yüzyıl başlarında İngiliz yazar Ben Johnson tarafından (bazı kaynaklara göre Henry Peacham tarafından), Grekçe palin (yine) ve dromos (yön) sözcükleri bir araya getirilerek türetilmiş. Ben Johnson, Kanadalı, rekortmen bir atlet olmadığı gibi, bilinen ilk palindromun kaşifi veya mucidi de değildi. Ne ki simetrinin bu garip cilvesini adlandırmak ve edebiyat terimleri arasına katmak Johnson'a kısmet oldu.
Palindromların tarihi, bilebildiğimiz kadarıyla, M.S. 79 yılına uzanıyor. O yıl takvimler 24 Ağustos'u gösterirken Vezüv Yanardağı patlamış ve Pompeii kentiyle birlikte Herculaneum kasabasını da küller altında bırakmış. İşte en eski palindrom gözüyle bakılan Sator Karesi orada, o küllerin arasında bulunmuş. Çeşitli Sator Kareleri İngiltere’den Suriye’ye kadar, tüm Roma topraklarına dağılmışsa da fotoğrafını aşağıda gördüğünüz örnek, bu karelerin en eskisi ve en ünlüsü olma özelliğini taşıyor.
Tumblr media
(Sator Karesi, Kaynak: M Disdero, CC BY-SA 3.0, Wikimedia Commons)
Sator Karesi'nde hem yatay hem düşey eksende, her iki yönden aynı cümle okunur: SATOR AREPO TENET OPERA ROTAS. Anlamı muğlaksa da gramere uygun olan bu cümle “Çiftçi Arepo pullukla çalışır” diye çevriliyor. Diğer bir ünlü Latin palindromu ise IN GIRUM IMUS NOCTE ET CONSUMIMUR IGNI (“Geceleri dolaşmaya çıkarız ve ateş tarafından yutuluruz”) cümlesidir. Orta Çağ'dan kalma bu palindromun, aynı zamanda, cevabı pervaneler veya yıldızlar olan bir bilmece olduğu sanılıyor. Bizans’ta da güzel bir palindrom varmış: ΝΙΨΟΝ ΑΝΟΜΗΜΑΤΑ ΜΗ ΜΟΝΑΝ ΟΨΙΝ - Nipson anomemata me monan opsin : “Sadece yüzünüzü değil, günahlarınızı da yıkayın!” (Okunuşunu verince palindrom özelliğine uymuyor gibi, ama “ps” sesinin Grek alfabesinde tek harfle - Ψ - karşılandığına dikkat edelim). Bu dini öğüde, yazılı olarak, Paris ve Londra’daki kimi kiliselerin yanı sıra, İstanbul’da, Aya Sofya’nın vaftiz kurnasında da rastlamak mümkün.
Her dilde, her türlü alfabe ile yazılmış palindromlar mevcuttur. İnsanların oyunu sevdikleri, giderek birer homo ludens (oynayan insan) oldukları düşünülecek olursa palindromların popülerliğini anlamak zor değil. Buna karşın, anlaşılan o ki bizde bilmecelere ve kelime oyunlarına meraklı bir avuç insan dışında, palindromlarla ciddi olarak ilgilenen olmamış. Genel olarak, sınırlama altında yazma konusunda da durum farklı değil. “Anastas Mum Satsana: Anagramlar, Palindromlar ile Başka Dil ve Sözcük Oyunları Üstüne Denemeler” (Üstün Alsaç, Yapı Kredi Yayınları, Doğan Kardeş Kitaplığı 40, İstanbul, 1992, 172 sayfa), Türkçede palindromlar hakkında yazılmış başlıca kitap. Mesleği mimarlık olan, akademisyen Üstün Bey (d. 1942), adı geçen kitapta arkadaşı Orhan Tarkan’la birlikte ürettikleri palindromlara yer vermiş.
Alsaç’a göre, çıkış tarihini ve kaynağını tam bilemesek de (?) Türkçede kurulmuş en eski palindrom “Anastas, mum satsana” imiş (“Anastas” bir Rum ismidir bu arada). Bu cümlenin “Anastas, kabak satsana”, “Anastas, keten etek satsana”, “Anastas, rulo iyi olur, satsana” vs. türevlerine de rastladım; ama orijinali herhalde “mum”lu olanı.
Palindromlar, daha büyük bir küme oluşturan sınırlama altında yazma (İng. constrained writing) konusunun alt başlıklarından biri sadece. Sınırlama (ya da kısıt) altında yazmanın akrostiş, anagram, pangram, lipogram vb. birçok başka biçimi de var; ama bu, ayrı bir yazıyı hak eden, hayli geniş bir konu.
0 notes