Tumgik
#nisa 106
didonunikincimekani · 2 months
Text
buraya yazmayalı baya oldu part 2
öncelikle merhabalar. isim değiştirdim ana blogumun çünkü artık o isim canımı yakıyordu. berkaydan ayrıldım. dershaneden fatih ve tuanayla takılıyorum. miray ve nisa kız kardeşlerim gibi çok yakınız. mezuna bırakmıştım hatırlarsanız, az kaldı sınava çalışmalarım gayet iyi umarım istediğim dereceyi yaparım. mutsuzum şu an ama niye bilmiyorum yazmak iyi gelir diye düşündüm. aşk gerçekten bi yanılgıdan ibaret. bu kadar bugünlük. bi de hala tek kapalı benim dershanede. ama inanır mısınız onların beni bozması gerekirken ben onları yola getirdim birkaçı namaza başladı bazıları tefekkür ediyor. dini araştırıyor öğretiyorum. yanımda terbiyeliler bana karşı önyargıları kırıldı ve genelde gelip yanımda ağlıyorlar bende dinliyorum. nur hoca tek tesellim. biyolojiden ayt denemelerinde hep ful çekiyorum. en iyi ayt netim 66 en iyi tyt netim 106. öyle ya iyi geceler görüşürüz
2 notes · View notes
dreamtheatersposts · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Allah'tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Nisa Suresi/106
11 notes · View notes
larissainarah · 1 year
Text
Refleksi Kelas Ramadhan Maksimal - 16 April 2023
An-Nisa: 106
"Dan mohonkanlah ampunan kepada Allah. Sungguh, Allah Maha Pengampun, Maha Penyayang"
Ketika membaca ayat tersebut, teringat suatu nasihat bahwa jika satu kali kita berbuat dosa langsung Allah wafatkan, niscaya tidak akan ada manusia di muka bumi ini.
Maha Baik Allah, sampai saat ini Allah masih memberikan kesehatan, kesempatan, dan waktu kepada kita untuk bertaubat dan memohon ampun atas dosa-dosa kita.
Karena sesungguhnya ampunan dan rahmat Allah lebih luas dari murka-Nya. Sungguh Allah Maha Pengampun dan Maha Penyayang.
3 notes · View notes
okutgrd · 1 year
Text
Dikkat! Şirk Aramızda
Tumblr media
Allah(c.c)'ın var oluşu, bilinmesi aklen zorunlu ve apaçık bir gerçektir. Dejenere olmamış bir insanın, fıtratı gereği yaratanını tanımaması mümkün değildir. Bu nedenle Allah(c.c)'ın zatını veya O'nun sıfatlarından bazılarını inkar eden insan, inkarının yol açtığı manevi boşluğu bir şekilde doldurmak zorundadır. İşte bu noktada şirk kavramı karşımıza çıkmaktadır.
Şirk; herhangi bir varlığın Allah(c.c)’ın zatında, sıfatında, mülkünde, otoritesinde ve fiillerinde payı olduğuna inanmak ya da İslam’ın ibadet olarak kabul ettiği bir eylemi, Allah(c.c)’tan başkasına yapmaktır. Şirk en önemli iman sorunudur; zira özünde Allah(c.c)'a noksanlık izafe etmek vardır. Bu nedenle de Kur'an'da tevbe edilmediği takdirde affedilmeyeceği bildirilmiştir (bkz. Nisa/48, 116).
Şirk koşanlar müşrik olarak isimlendirilir. Şirk kafirliğin nedeni olduğundan her müşrik kafir, her kafir de aynı zamanda müşriktir. Şirkin şekli ve düzeyi kafirliğin türünü belirler. Örneğin ateistlik mutlak, yani tam şirktir. Çünkü bunların Allah(c.c)'a izafe ettikleri noksanlık, yaratıcı olmadığını sanarak O'nu tamamen yok saymalarıdır. Kendi heva ve heveslerini O’na eş koşarlar (bkz. Casiye/23-24). Deistlikteki şirk ise ateistliğe göre kısmidir. Şöyle ki; Allah(c.c)’ı ilah olarak kabul etmekle beraber, O’nu rab olarak tanımadıklarından hükmüne boyun eğmezler.
Geleneksel anlamda müşrik deyince akla gelen ilk şey, Allah(c.c)'a inanmayıp heykelin karşısında yere kapanan insanlar gelir. Oysa bu müşrik tanımı bir halk efsanesidir; çünkü mekkeli müşrikler Allah(c.c)'ın varlığına ve yaratıcı olduğuna inanıyorlardı (bkz. Yunus/31; Müminun/84-89; Ankebut/61, 63; Lokman/25; Zümer/38; Zuhruf/9, 87). İçlerinde ahirete inananların, hatta namaz kılanların dahi olduğu söylenmektedir. Öyle ki; mealen “Vay haline o namaz kılanların…” şeklindeki kınama ifadesiyle başlayan Maun Suresinin iniş sebebinin de Mekkeli müşrikler olduğu ileri sürülmüştür (bkz. Maun/1-7).
Öncelikle bilinmeli ki; Mekkeli müşriklerin inançları sadece onlara özgü değil, kıyamete kadar dünyanın her yerinde görülebilecek türden sapkınlıklardır. Nitekim sinsi şeytan, her topluma içinde bulundukları çağın şartlarına uyarlayarak şirki sevdirmeye devam etmektedir. Onun tuzağına düşenler kendilerini doğru yolda sandıkları için, kıyamet gününde "vallahi biz müşriklerden değildik" (bkz. Enam/23) diyerek şaşkınlıklarını dile getireceklerdir. Allah(c.c) muhafaza etsin; ne kötü bir akıbet!
Çağımız dünyası, adeta bir putlar galerisine dönüşmüş durumdadır. Adı konulmamış bu putlara karşı mücadele vermek, oldukça zor ve karmaşık bir hale gelmiştir. Çünkü bunlara olan tutkunun, onları nasıl putlaştırdığının izahı zorlaşmıştır. Bugünün putları küçük, ama etki alanları oldukça büyüktür. Para, ırkçılık, akıl, bilim, teknoloji, siyaset, lider, devlet, ideoloji, mezhep, tarikat, cemaat, moda, sanat ve sporu günümüz putlarına örnek olarak sayabiliriz.
Kur'an'da insanlar için, "Onların çoğu, şirk koşmadan Allah'a inanmazlar." (Yusuf/106) buyrulmaktadır. Bu ayet, şirke düşmeme noktasında son derece dikkatli olmamız gerektiğini bize hatırlatmaktadır. Bunun için, öncelikle şirkin ne olduğunun iyice bilinmesi gerekir. Zira şirkin ne olduğunu bilip kavramadan ondan sakınmak kolay değildir. Bu nedenle müşriklerin özelliklerini anlatan ayetleri iyice öğrenip, kendini şirkten korumak her müslümanın asli görevi olmalıdır. Aksi takdirde kişi, ucundan bucağından bulaşarak farkında olmadan şirk koşar hale gelebilir.
Şirki şu başlıklar altında özetlemek mümkündür;
TAPMAKTA ŞİRK
Şirkin en açık ve net olan şeklidir. Allah(c.c)'tan başka canlı veya cansız varlıklara (güneş, ay, yıldızlar, ateş, yarı veya tam ilah zannedilen insan ve hayvanlar gibi) tapınmak ve onlara ibadet etmektir. Bu şirkin bir de Allah(c.c)’la beraber başka ilahlara tapılması şeklinde olanı vardır. Hıristiyanlıkta sonradan uydurulan teslis inancını, buna örnek gösterebiliriz (bkz. Tevbe/30; Maide/72).
KULLUKTA ŞİRK
"Rab" kelimesi bir bakıma yaratılanların talim ve terbiye ile sevk ve idaresini temsil eder. Bir kulu rab edinmek için illaki ona: “Bu benim rabbimdir.” demek gerekmez. Bu yetkileri bir kula layık görüp o kulun izin de giderseniz, o sizin rabbiniz olmuş olur. Tevbe Suresinin 31 nci ayetinde mealen,
"Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hiçbir ilah yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir."
buyrulmuştur. Bu ayetin tefsiri niteliğindeki bir hadis şöyledir:
"...Adiy b. Hatim(r.a), Medine’ye geldi. O, Tay Kavmi'nin lideriydi. Boynunda gümüş bir haçla Resulullah(s.a.v)’ın huzuruna girdi. Resulullah(s.a.v) Tevbe Suresinin 31 nci ayetini okuyordu. Adiy b. Hatim(r.a), Peygamber(s.a.v)’e: 'Onlar, din adamlarına tapmadılar ki!' dedi. Reslullah(s.a.v): 'Evet, fakat din adamları, onlara helali haram, haramı helal kıldılar. Onlar da tabi oldular. Bu, onların, din adamlarına ibadetidir.' buyurdu." (Tirmizi, 3095; İbni Ebi Hatim, 10057-10058)
Neyin helal ve haram, neyin emir ve yasak olduğunu belirleyen tek merci Allah(c.c)’tır. Kendine veya sıfatı her ne olursa olsun başka birine bu yetkiyi veren, Allah(c.c)’ın dışında başka bir rab edinmiş olur (bkz. Ali İmran/64; Zümer/3; Nahl/73; Furkan/41;Casiye/23).
HAMD VE ŞÜKÜRDE ŞİRK
Şirkin bu türünde toplumlarda iyi ve güzel şeylere vesile olan (örneğin yönetici, lider, komutan, patron ve ağa gibi) bazı seçkin insanlar, başarılarından dolayı kutsallaştırılarak putlaştırılır. Bu onlara nimetlerin yaratılmasında payları varmışcasına minnet duyma, onları gerçek değerlerinin üstüne çıkartma, kusurlarında bile bir üstünlük veya bir hikmet arama şeklinde tezahür eder.
Bu şekilde tabulaştırılan insanların tenkit edilmesine rıza gösterilmez. Nimetlerden mahrum bırakılma endişesiyle, bunlardan Allah(c.c)’tan korkar gibi korkulur; Allah(c.c)’tan daha çok onlara hamd ve şükür edilir (Fatiha/2; Enam/1; Lokman/12; Kasas/70; Ankebut/17, 25, 53; Zümer/38; Araf/194, 197; Yusuf/40; Ali İmran/175; Nisa/131; Teğabun/1).
İBADETTE ŞİRK
Kur'an'da çeşitli ayetlerde sırf Allah(c.c) rızası için değil de, sadece gösteriş olsun diye ibadet edenler kınanmıştır (bkz. Bakara/264; Nisa/38; Enfal/47; Nisa/142; Maun/6). Peygamber Efendimiz(s.a.v) "Ümmetim için gizli şirk ve şehvetten kaygı duyuyorum" demiş, "Sizden sonra da hala şirk olacak mı?" sorusuna, "Evet, fakat güneşe, aya, taşa ve puta tapmak şeklinde olmayacak, insanlar ibadetlerini riya için yapacaklar" cevabını vermiştir (Müsned, IV, 124).
Ayrıca dine sonradan sokulan şeyler (bidat), iyi bilinen ölmüş kişilerin aracı edinilmesi ve onlardan şefaat umulması, birtakım dileklerin gerçekleşeceği umularak yapılan türbe ve mezar ziyaretleri de şirk niteliğindedir (bkz. Enam/56; Kehf/110; Şuara/213; Kasas/88; Mümin/66; Cin/18; Zümer/43-44; Araf/37; Yunus/18, 106; Ahkaf/5-6; Nahl/20-21; Zuhruf/86).
EGEMENLİKTE ŞİRK
Yerlerin ve göklerin egemenliği, mutlak hükümran olan Allah(c.c)’a aittir (bkz. Araf/54; Kehf/26; Ali İmran/189; Maide/44; Taha/114). İlahi değil de beşeri kanunlara dayalı düzen kurmak, bir nevi yeni bir din oluşturmaktır (bkz. Şura/21). Zira din fert ve toplumla birlikte devleti de içine alan hayat biçimi demektir. Bunu Hz.Yusuf(a.s)’ın kıssasında kralın uyguladığı kanunların, onun dini olarak ifade edilmesinden anlamaktayız (bkz. Yusuf/76).
Kur’an’la bağdaşmayan kanunlara rıza gösterip riayet eden kişi, Allah(c.c)’a değil o kanunları yapanlara ibadet etmiş olur. Hem Allah(c.c)’ın kitabına iman ettiğini söyleyen, hem de başka hükümleri benimseyen insanlar Kur’an’da kitap yüklü eşeğe benzetilmiştir (bkz. Cuma/5). Eşek kitapla yüklüdür ama içinde yazanları bilmez, bilse bile ona uyup gereğini yapmaz; sadece taşır.
SEVGİDE ŞİRK
Herhangi bir varlığı Allah(c.c)’ı sever gibi sevmek, affedilmez günahlardan olan şirkin kısımlarındandır. Kişi daima beğendiği, hoşlandığı, sevdiği ve değer verdiği şeyleri yaratanın Allah(c.c) olduğunun bilincinde olmalıdır. Kişi ölümüne kadar bütün varlığıyla hayatını Allah(c.c)'a adamalıdır.
Bilindigi üzere Hz.ibrahim(a.s) evladını çok sevmeye başlayınca imtihan edilmiş, onu öldürmesi istenmiştir. Kendisi zor bir karar olsa da Allah(c.c)'ın emrini uygulamak için hazırlanmış, lakin son anda testi geçtiği kendisine haber verilmiştir (bkz. Saffat/100-110). İbrahim kıssasından alacağımız ders evlat, eş mal ve mülk gibi dünyevi şeyleri çok sevip; onlara Allah(c.c)'tan daha çok bağlanmamaktır. Zira bu da şirkin başka bir şeklidir (Bakara/165; Araf/189-190; Tevbe/24).
En doğrusunu Allah(c.c) bilir.
OKU
2 notes · View notes
salahontime · 2 years
Text
4. [O Muhammad ﷺ], inform My servants that it is I who am the Forgiving, the Merciful.
[Al-Hijr 15:49]
And seek forgiveness of Allah . Indeed, Allah is ever Forgiving and Merciful.
[An-Nisa' 4:106]
3 notes · View notes
dailytafsirofquran · 2 years
Text
Tafsir Ibn Kathir: Surah An-Nisa Ayah 105-109
In the Name of Allah, the Most Gracious, the Most Merciful.
4:105 Surely, We have sent down to you (O Muhammad ) the Book in truth that you might judge between men by that which Allah has shown you, so be not a pleader for the treacherous.
4:106 And seek the forgiveness of Allah, certainly, Allah is Ever Oft-Forgiving, Most Merciful.
4:107 And argue not on behalf of those who deceive themselves. Verily, Allah does not like anyone who is a betrayer, sinner.
4:108 They may hide (their crimes) from men, but they cannot hide (them) from Allah; for He is with them (by His knowledge), when they plot by night in words that He does not approve.
And Allah ever encompasses what they do.
4:109 Lo! You are those who have argued for them in the life of this world, but who will argue for them on the Day of Resurrection against Allah, or who will then be their defender.
The Necessity of Referring to What Allah has Revealed for Judgment
Allah says to His Messenger, Muhammad,
Surely, We have sent down to you the Book in truth, meaning, it truly came from Allah and its narrations and commandments are true.
Allah then said,
that you might judge between men by that which Allah has shown you,
In the Two Sahihs, it is recorded that;
Zaynab bint Umm Salamah said that Umm Salamah said that the Messenger of Allah heard the noise of disputing people close to the door of his room, and he went out to them saying,
Verily, I am only human and I judge based on what I hear. Some of you might be more eloquent in presenting his case than others, so that I judge in his favor. If I judge in one's favor concerning the right of another Muslim, then it is a piece of the Fire. So let one take it or leave it.
Imam Ahmad recorded that Umm Salamah said,
"Two men from the Ansar came to the Messenger of Allah with a dispute regarding some old inheritance, but they did not have evidence. The Messenger of Allah said,
You bring your disputes to me, but I am only human. Some of you might be more persuasive in their arguments than others. I only judge between you according to what I hear. Therefore, whomever I judge in his favor and give him a part of his brother's right, let him not take it, for it is a part of the Fire that I am giving him and it will be tied around his neck on the Day of Resurrection.
The two men cried and each one of them said, `I forfeit my right to my brother.'
The Messenger of Allah said,
Since you said that, then go and divide the inheritance, and try to be just in your division. Then draw lots, and each one of you should forgive his brother thereafter (regardless of who got the best share).''
so be not a pleader for the treacherous.
And seek the forgiveness of Allah, certainly, Allah is Ever Oft-Forgiving, Most Merciful.
And argue not on behalf of those who deceive themselves. Verily, Allah does not like anyone who is a betrayer, sinner.
Allah's statement,
They may hide (their crimes) from men, but they cannot hide (them) from Allah;
chastises the hypocrites because they hide their evil works from the people so that they will not criticize them. Yet, the hypocrites disclose this evil with Allah, Who has perfect watch over their secrets and knows what is in their hearts.
This is why Allah said,
for He is with them (by His knowledge), when they plot by night in words that He does not approve. And Allah ever encompasses what they do.
threatening and warning them. Allah then said,
Lo! You are those who have argued for them in the life of this world, meaning, suppose these people gain the verdict from the rulers in their favor in this life, since the rulers judge according to what is apparent to them. but who will argue for them on the Day of Resurrection against Allah,
However, what will their condition be on the Day of Resurrection before Allah, Who knows the secret and what is even more hidden Who will be his advocate on that Day Verily, none will support them that Day.
Hence, Allah's statement, or who will then be their defender!
3 notes · View notes
774 · 1 month
Quote
日銀が21日発表した2023年10〜12月期の資金循環統計(速報)によると、12月末時点の家計の金融資産は前年同期比5.1%増の2141兆円で、5四半期連続で過去最高を更新した。株高で株式や投資信託の含み益が膨らみ、金融資産残高を押し上げた。 投信の保有残高は前年同期比22.4%増の106兆円、株式等の保有残高は29.2%増の276兆円だった。日経平均株価が12月末時点で3万3000円台と、高い水準で推移したことが寄与した。少額投資非課税制度(NISA)の利用が増えたことも投資信託への資金流入につながったという。 保険・年金・定型保証も前年同期比0.9%増えて537兆円だった。23年末のドル円相場は1ドル=140円台と22年末(1ドル=130円台)より円安が進んだことで、外貨建て保険の円ベースの残高が増加した。 構成比の内訳をみると、現預金が52.6%と依然として過半を占めた。次いで保険・年金・定型保証が25.1%。株式等は12.9%、投信は5.0%だった。 市場全体に占める国債の保有割合(国庫短期証券を除く時価ベース)は、日銀が53.8%と9月末(53.9%)からわずかに減った。残高は増加し、581兆円になった。海外勢の国債保有比率は9月末の6.8%から6.7%に低下した。日銀は10月に長短金利操作(イールドカーブ・コントロール)を再修正したが国債の買い入れは継続しており、保有割合が6四半期連続で5割超だった。
家計金融資産、23年末2141兆円 株高で過去最高に - 日本経済新聞
0 notes
azeezahamed-blog · 6 months
Text
THE GLORIOUS QURAN
An-Nisa' 4:106
وَٱسْتَغْفِرِ ٱللَّهَۖ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا
And seek forgiveness of Allāh. Indeed, Allāh is ever Forgiving and Merciful.
0 notes
bayuvedha · 1 year
Text
"KEZHALIMAN Terhadap HAK ALLAH"
عَنْ عَبْدِ اللّٰهِ بْنِ مَسْعُوْدٍ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ، سَأَلْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَيُّ الذَّنْبِ أَعْظَمُ عِنْدَ اللَّهِ قَالَ أَنْ تَجْعَلَ لِلّٰهِ نِدًّا وَهُوَ خَلَقَكَ قُلْتُ إِنَّ ذَلِكَ لَعَظِيمٌ قُلْتُ ثُمَّ أَيُّ قَالَ وَأَنْ تَقْتُلَ وَلَدَكَ تَخَافُ أَنْ يَطْعَمَ مَعَكَ قُلْتُ ثُمَّ أَيُّ قَالَ أَنْ تُزَانِيَ حَلِيلَةَ جَارِكَ. (رواه البخاري)
Artinya :
Dari 'Abdullah Ibnu Mas'ud radhiyallahu 'anhu dia berkata, Aku bertanya kepada Nabi ﷺ ;
"Dosa apakah yang paling besar di sisi Allah?" Beliau ﷺ menjawab; "Bila kamu menyekutukan Allah, padahal Dialah yang menciptakanmu."
Aku berkata; "Tentu itu sungguh besar."
Aku bertanya lagi, "Kemudian apa?"
Beliau ﷺ menjawab; "Apabila kami membunuh anakmu karena takut membuat kelaparan."
Aku bertanya lagi, "kemudian apa?"
Beliau ﷺ menjawab; "Berzina dengan istri tetanggamu."
(HR. Bukhari)
PELAJARAN YANG TERDAPAT PADA HADITS DI ATAS :
1. Islam adalah agama yang penuh keadilan dan jauh dari kezhaliman.
Oleh karena itu *Islam juga memerintahkan untuk berbuat adil dan melarang berbuat zhalim.*
2. Menurut ulama', zhalim ada dua macam :
*Pertama,*
kezhaliman terkait dengan hak Allah ‘Azza wa Jalla,
dan
*Kedua,*
kezhaliman terkait dengan hak hamba.
3. Kezhaliman terhadap hak Allah.
Kezhaliman yang terbesar yang terkait dengan hak Allah adalah kesyirikan.
4. *Syirik* merupakan *dosa paling besar di sisi Allah dan tidak akan diampuni.*
Karena syirik merupakan *perbuatan yang melanggar hak Allah,* sedangkan hak Allah yang *wajib dipenuhi oleh setiap hamba adalah tidak berbuat syirik kepada-Nya.*
5. Mengapa syirik disebut dengan zhalim?
Karena makna asal dari zhalim adalah,
”Meletakkan sesuatu selain pada tempatnya”.
Sedangkan makna dari syirik adalah,
”Meletakkan ibadah selain pada tempatnya”.
Sehingga syirik inilah kezhaliman yang paling zhalim.
Karena ketika manusia meletakkan (menujukan) ibadah tersebut selain pada tempatnya yang benar, mereka memberikan ibadah tersebut kepada makhluk yang tidak berhak menerimanya.
Artinya, mereka menyamakan antara makhluk dan Khalik (Pencipta), yang berarti menyamakan antara sesuatu yang lemah dengan Dzat Yang Maha perkasa.
6. Jadi syirik disebut kezhaliman karena syirik merupakan perbuatan yang menempatkan sesuatu perkara atau ibadah tidak pada tempatnya dan memberikannya kepada yang tidak berhak menerimanya.
Oleh karena itu siapa yang menyekutukan Allah maka ia telah tersesat sejauh-jauhnya.
TEMA HADITS YANG BERKAITAN DENGAN AYAT AL-QUR'AN :
1. Kezhaliman yang paling besar adalah syirik kepada Allah;
وَإِذْ قَالَ لُقْمَانُ لِابْنِهِ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِ إِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ ۞
“Dan ketika Luqman berkata kepada anaknya, wahai anakku janganlah kamu mempersekutukan (syirik) kepada Allah dan sesungguhnya SYIRIK itu merupakan KEZALIMAN yang PALING BESAR.”
(QS. Luqman/31: 13)
2. Syirik Akbar (besar) adalah beribadah kepada selain Allah, seperti berdo’a kepada selain Allah SWT.;
وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا ۞
“Beribadahlah kepada Allah dan jangan kamu sekutukan Dia dengan sesuatu apapun.”
(QS. An-Nisa’/4: 36)
3. Syirik itu bercokol pada umat sekarang;
وَمَا يُؤْمِنُ أَكْثَرُهُمْ بِاللّٰهِ إِلا وَهُمْ مُشْرِكُونَ ۞
“Dan kebanyakan dari mereka tidak beriman kepada Allah, kecuali mereka dalam keadaan berbuat syirik.”
 (QS. Yusuf/12: 106)
4. Syirik merupakan dosa paling besar disisi Allah dan tidak akan diampuni.
Karena syirik merupakan perbuatan yang melanggar hak Allah.sedangkan hak Allah yang wajib dipenuhi oleh setiap hamba adalah tidak berbuat syirik kepada-Nya;
إِنَّ اللّٰهَ لَا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَعِيدًا ۞
"Sesungguhnya Allah tidak mengampuni dosa mempersekutukan (sesuatu) dengan Dia, dan dia mengampuni dosa yang selain syirik bagi siapa yang dikehendaki-Nya. barangsiapa yang mempersekutukan (sesuatu) dengan Allah, Maka Sesungguhnya ia Telah TERSESAT sejauh-jauhnya."
(QS. An-Nisa'/4: 116)
Semoga kita senantiasa dikaruniai ilmu yang bermanfaat dan dimudahkan untuk beramal sholih, karena hanya Allah-lah yang memberi taufiq dan hidayah. Aamiin...
1 note · View note
turkudostu61 · 1 year
Text
Tumblr media
Nisa 106.Ayet: "Ve Allah´tan bağışlanma dile, Gerçekten Allah, bağışlayandır esirgeyendir."
0 notes
superwpm · 1 year
Text
It is necessary to seek the forgiveness of Allah Ta'ala daily for one's sins.
Allah Ta'ala said: "And seek the Forgiveness of Allah, certainly, Allah is Ever Oft-Forgiving, Most Merciful." [Surah An-Nisa, verse 106] , قال الله تعالي : وَٱسۡتَغۡفِرِ ٱللَّهَۖ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا ۞ [سورة النساء ، الأية ١٠٦]
1 note · View note
horozmehmetemin · 1 year
Text
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM.
NİSA SÜRESI 34.AYET:
Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.
KURANDA ZİNA AYETLERI:
NUR SÜRESİ, 2. AYET: Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah'ın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya mü'minlerden bir grup da şahit bulunsun.
NUR SÜRESİ, 3. AYET: Zina eden erkek, zina eden ya da müşrik olan bir kadından başkasını nikahlayamaz; zina eden kadını da zina eden ya da müşrik olan bir erkekten başkası nikahlayamaz. Bu, mü'minlere haram kılınmıştır.
NUR SÜRESİ, 4. AYET: Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra dört şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır.
NUR SÜRESİ, 5. AYET: Ancak bundan sonra tevbe eden ve salihçe davrananlar hariç. Çünkü gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
HÜKÜM-HÜKMETMEK İLE İLGİLİ AYETLER ...
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM.
BAKARA SÜRESİ, 32. AYET: Dediler ki: "Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın."
BAKARA SÜRESİ 63. AYET : Sizden misak almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik (ve demiştik ki:) "Size verdiğimize sımsıkı yapışın ve onda olanı (hükümleri sürekli) hatırlayın, ki sakınasınız."
BAKARA SÜRESİ 106. AYET : Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hiçbir ayeti neshetmez (hükmünü yürürlükten kaldırmaz) veya unutturmayız. Bilmez misin ki Allah, gerçekten herşeye güç yetirendir.
BAKARA SÜRESİ 113. AYET: Yahudiler dediler ki: "Hıristiyanlar bir şey (herhangi bir temel) üzere değillerdir"; Hıristiyanlar da: "Yahudiler bir şey üzere değillerdir" dediler. Oysa onlar, Kitabı okuyorlar. Bilmeyenler (bilgisizler) de, onların söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Artık Allah, kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri şeyde aralarında hüküm verecektir.
BAKARA SÜRESİ 129. AYET: "Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, Kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin."
BAKARA SÜRESİ, 209. AYET: Size, apaçık belgeler (ayetler) geldikten sonra yine ayağınız kayarsa, bilin ki Allah, gerçekten üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
BAKARA SÜRESİ, 213. AYET: İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan 'azgınlık ve kıskançlıkları' yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (kitap) verilenlerden başkası değildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe Kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir.
BAKARA SÜRESİ, 220. AYET: Hem dünya (konusun)da, hem ahiret (konusunda). Ve sana yetimleri sorarlar. De ki: "Onları ıslah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozgun (fesad) çıkaranı ıslah ediciden bilir (ayırt eder). Eğer Allah dileseydi size güçlük çıkarırdı. Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."
BAKARA SÜRESİ, 240. AYET: İçinizde ölüp de (geride) eşler bırakanlar, (evlerinden) çıkarılmaksızın, bir yıla kadar yararlanmaları için eşlerine vasiyet (bıraksınlar). Ama onlar, (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların maruf (meşru) olarak kendileri için yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah güçlü ve üstün olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir.
BAKARA SÜRESİ, 260. AYET: Hani İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Allah ona:) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."
AL-İ İMRAN SÜRESİ 6. AYET: Döl yataklarında size dilediği gibi suret veren O'dur. O'ndan başka İlah yoktur; üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
AL-İ İMRAN SÜRESİ, 23. AYET: Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah'ın kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da, onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir.
AL-İ İMRAN SÜRESİ, 55. AYET: Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim."
AL-İ İMRAN SÜRESİ, 62. AYET: Şüphesiz bu, gerçek bir olayın haberidir. Allah'tan başka İlah yoktur. Ve şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
AL-İ İMRAN SÜRESİ, 79. ayet: Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten, sonra insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kulluk edin" deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o, "Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz kitaba göre Rabbaniler olunuz" (deme görevindedir.)
AL-İ İMRAN SÜRESİ, 126. AYET: Allah bunu (yardımı) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. 'Yardım ve zafer' (nusret) ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ın Katındandır.
NİSA SÜRESİ, 11. AYET: Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir'dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah'tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.
NİSA SÜRESİ, 12. AYET: Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan dörtte biri onların (kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Mirası aranan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan bir kimse olup erkek veya kız kardeşi bulunursa onlardan her biri için altıda bir vardır. Eğer bundan fazla iseler, bu durumda -kendisiyle yapılan vasiyette ya da (varsa) borçtan sonra- üçte bir'de -zarara uğratılmaksızın onlara ortaktırlar. (Bu size) Allah'tan bir vasiyettir, Allah, bilendir, (kullara) yumuşak olandır.
NİSA SÜRESİ, 17. AYET: Allah'ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.
NİSA SÜRESİ, 24. AYET: Sağ ellerinizin malik olduğu (cariyeler) dışındaki kadınlardan 'evli ve özgür' olanlarla da (evlenmeniz haramdır.) Bunlar, Allah'ın üzerinize yazdığıdır. Bunların dışında kalanı iffetlerini koruyup fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla (mehir vererek) evlenecek kadın aramanız size helal kılındı. Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya ne kadar) yararlandıysanız, onlara ücret (mehir)lerini tespit edildiği miktarıyla ödeyin. Miktarın tespitinden sonra, karşılıklı hoşnut olduğunuz bir şey konusunda üstünüze bir sorumluluk yoktur. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.
NİSA SÜRESİ, 26. AYET: Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
NİSA SÜRESİ, 56. AYET: Ayetlerimize karşı inkara sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
NİSA SÜRESİ, 58. AYET: Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir.
NİSA SÜRESİ, 65. AYET: Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.
NİSA SÜRESİ, 92. AYET: Bir mü'mine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mü'mini öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü'mini 'hata sonucu' öldürürse, mü'min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka. Eğer o, mü'min olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir. Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mü'min köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah'tan bir tevbedir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
NİSA SÜRESİ, 104. AYET: (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
NİSA SÜRESI, 105. AYET: Şüphesiz, Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz sana kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma.
NİSA SÜRESİ, 111. AYET: Kim bir günah kazanırsa, o ancak kendi nefsi aleyhinde onu kazanmıştır. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
NİSA SÜRESİ, 130. AYET: Eğer ikisi ayrılacak olurlarsa, Allah her birine 'genişlik (rızık ve ihsan) kaynaklarından' kazandırır (ihtiyaçlardan korur.) Allah, (rahmetiyle) geniş olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
NİSA SÜRESİ, 141. AYET: Onlar sizi gözetleyip-duruyorlar. Size Allah'tan bir fetih (zafer ve ganimet) gelirse: "Sizinle birlikte değil miydik?" derler. Ama kafirlere bir pay düşerse: "Size üstünlük sağlamadık mı, mü'minlerden size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?" derler. Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.
NİSA SÜRESİ, 158. AYET: Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
NİSA SÜRESI, 165. AYET: Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle ki elçilerden sonra insanların Allah'a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir.
NİSA SÜRESİ, 170. AYET: Ey insanlar, şüphesiz elçi size Rabbinizden hakla geldi. Öyleyse iman edin, sizin için hayırlıdır. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz göklerde olanların ve yerde olanların tümü Allah'ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
NİSA SÜRESİ, 176. AYET: Senden fetva isterler. De ki: "Allah, 'çocuksuz ve babasız olanın (kelale'nin)' mirasına ilişkin hükmü açıklar. Ölen kişinin çocuğu yok da kız kardeşi varsa, geride bıraktıklarının yarısı kız kardeşinindir. Ama (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi (erkek kardeşi) ona mirasçı olur. Eğer kız kardeşi iki ise, geride bıraktıklarının üçte ikisi onlarındır. Ama (mirasçılar) erkekler ve kız kardeşler ise, bu durumda erkek için dişinin iki payı vardır. Allah, -şaşırıp sapmayasınız diye- açıklar. Allah, herşeyi bilendir.
MAİDE SÜRESİ, 1. AYET: Ey iman edenler, akitleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal saymaksızın ve size okunacaklar dışta tutulmak üzere, hayvanlar size helal kılındı. Şüphesiz Allah, dilediği hükmü verir.
MAİDE SÜRESİ, 38. AYET: Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp) kazandıklarına bir karşılık, Allah'tan, 'tekrarı önleyen kesin bir ceza' olmak üzere ellerini kesin. Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
MAİDE SÜRESİ, 42. AYET: Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever.
MAİDE SÜRESİ, 43. AYET: Allah'ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında olduğu halde, seni nasıl hakem kılıyorlar ve sonra bunun peşinden yüz çeviriyorlar? İşte onlar, inanmış değildir.
MAİDE SÜRESİ, 44. AYET: Gerçek şu ki, Biz Tevrat'ı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah'ın Kitabı'nı korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır.
MAİDE SÜRESİ, 45. AYET: Biz onda, onların üzerine yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.
MAİDE SÜRESİ, 47. AYET: İncil sahipleri Allah'ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.
MAİDE SÜRESİ, 48. AYET: Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona 'bir şahid-gözetleyici' olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.
MAİDE SÜRESİ, 49. AYET: Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve onların hevalarına uyma. Allah'ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtmamaları için onlardan sakın. Şayet yüz çevirirlerse, bil ki, Allah bir kısım günahları nedeniyle onlara bir musibeti tattırmak istemektedir. Şüphesiz, insanların çoğu fasıklardır.
MAİDE SÜRESİ, 50. AYET: Onlar hala cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir?
MAİDE SÜRESİ, 95. AYET: Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir. Buna da, Kabe'ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir kefaret vardır. Böylelikle işlediğinin vebalini tatmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öç alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öç sahibidir.
EN'AM SÜRESİ, 83. AYET: Bu, İbrahim'e, kavmine karşı verdiğimiz delilimizdir. Biz, dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz senin Rabbin, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.
EN'AM SÜRESİ, 128. AYET: Onların tümünü toplayacağı gün: "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki: "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tespit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek ki: "Allah'ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir.
EN'AM SÜRESİ, 136. AYET: O'nun üretip-türettiği ekin ve hayvanlardan Allah için bir pay ayırdılar, sonra kendi zanlarınca: "Bu Allah'ındır, bu da ortaklarımızındır" dediler. Kendi ortakları için olan (pay), Allah tarafına geçmez, ama Allah'a ait olan kendi ortaklarının tarafına (payına) geçer. Ne kötü hüküm veriyorlar?
EN'AM SÜRESİ, 139. ayet: Bir de dediler ki: "Bu hayvanların karınlarında olan, yalnızca bizim erkeklerimize aittir, eşlerimize ise haramdır. Eğer o, ölü doğarsa onlar da bunda ortaktırlar." Allah, (bu) düzmelerinin cezasını verecektir. Şüphesiz O, hüküm sahibi olandır, bilendir.
A'RAF SÜRESİ, 87. ayet: "İçinizden bir grup, kendisiyle gönderildiğim şeye inanmışken diğer bir grup inanmadığına göre, artık Allah, aramızda hüküm verenlerin en hayırlısıdır."
A'RAF SÜRESİ, 89. ayet: "Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah'a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a tevekkül ettik. 'Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında 'Sen hak ile hüküm ver,' Sen 'hüküm verenlerin' en hayırlısısın."
ENFAL SÜRESİ, 10. AYET: Allah, bunu, yalnızca bir müjde ve kalplerinizin tatmin bulması için yapmıştı; (yoksa) Allah'ın Katından başkasında nusret (zafer ve yardım) yoktur. Hiç şüphesiz Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
ENFAL SÜRESİ, 49. AYET: Münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: "Bunları (Müslümanları) dinleri aldattı." Oysa kim Allah'a tevekkül ederse, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
ENFAL SÜRESİ, 63. AYET: Ve onların kalplerini uzlaştırdı. Sen, yeryüzündekilerin tümünü harcasaydın bile, onların kalplerini uzlaştıramazdın. Ama Allah, aralarını bulup onları uzlaştırdı. Çünkü O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
ENFAL SÜRESİ, 67. AYET: Hiçbir peygambere, yeryüzünde kesin bir zafer kazanıncaya kadar esir alması yakışmaz. Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz. Oysa Allah (size) ahireti istemektedir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
ENFAL SÜRESİ, 71. AYET: Eğer sana ihanet etmek isterlerse, onlar daha önce Allah'a da ihanet etmişlerdi; böylece O da, "bozguna uğramaları (için) sana imkan vermişti.' Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
TEVBE SÜRESİ, 8. AYET: Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse size karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip-tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalpleri ise karşı koyar. Onların çoğu fasık kimselerdir.
TEVBE SÜRESİ, 10. AYET: Onlar (hiç) bir mü'mine karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar. İşte bunlar, haddi aşmakta olanlardır.
TEVBE SÜRESİ, 15. AYET: Ve kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
TEVBE SÜRESİ, 28. AYET: Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler; öyleyse bu yıllarından sonra artık Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer ihtiyaç içinde kalmaktan korkarsanız, Allah dilerse sizi Kendi fazlından zengin kılar. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
TEVBE SÜRESİ, 40. AYET: Siz Ona (Peygambere) yardım etmezseniz, Allah Ona yardım etmiştir. Hani kafirler ikiden biri olarak Onu (Mekke'den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: "Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir." Böylece Allah Ona 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti, Onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah'ın kelimesi, Yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
Tevbe Suresi, 60. ayet: Sadakalar, -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
TEVBE SÜRESİ, 71. AYET: Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
TEVBE SÜRESİ, 97. AYET: Bedeviler inkar ve nifak bakımından daha şiddetlidir. Allah'ın elçisine indirdiği sınırları bilmemeye de onlar daha 'yatkın ve elverişlidir.' Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
TEVBE SÜRESI, 106. AYET: Diğer bir kısmı, Allah'ın emri için ertelenmişlerdir. O, bunları, ya azaplandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
TEVBE SÜRESİ, 110. AYET: Onların kalpleri parçalanmadıkça, kurdukları bina kalplerinde bir şüphe olarak sürüp-gidecektir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
YUNUS SÜRESİ, 11. AYET: Eğer Allah, onların hayra ulaşmak için çarçabuk davrandıkları gibi, insanlara şerri de çabuklaştırsaydı, mutlaka ecellerine hüküm verilirdi. İşte Bize kavuşmayı ummayanları Biz böylece taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız.
YUNUS SÜRESİ, 19. AYET: İnsanlar, tek bir ümmetten başka değildi; sonra anlaşmazlığa düştüler. Eğer Rabbinden geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri şey konusunda mutlaka aralarında hüküm verilmiş olurdu.
YUNUS SÜRESİ, 35. AYET: De ki: "Sizin şirk koştuklarınızdan hakka ulaştırabilecek var mı?" De ki: "Hakka ulaştıracak Allah'tır. Öyleyse, hakka ulaştıran mı uyulmaya daha hak sahibidir, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?"
YUNUS SÜRESİ, 47. AYET: Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar.
YUNUS SÜRESİ, 54. AYET: Zulmeden her nefis, yeryüzündekilerin tümüne sahip olsa bunu (azaba karşılık) mutlaka fidye olarak verirdi. Onlar azabı görünce pişmanlıklarını gizlerler, oysa onlar haksızlığa uğratılmadan aralarında adaletle hükmedilmiştir.
YUNUS SÜRESİ l, 71. AYET: Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: "Ey kavmim, benim makamım ve Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah'a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin.
YUNUS SÜRESİ, 93. AYET: Andolsun, Biz İsrailoğulları'nı, hoşlarına gidecek güzel bir yerde yerleştirdik ve temiz şeylerden kendilerine rızık verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar anlaşmazlığa düşmediler. Şüphesiz Rabbin, aralarında anlaşmazlığa düştükleri şey konusunda kıyamet günü hüküm verecektir.
YUNUS SÜRESİ, 109. AYET: Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hükmedenlerin en hayırlısıdır.
HUD SÜRESİ, 1. AYET: Elif, Lam, Ra. (Bu,) Ayetleri muhkem kılınmış, sonra hüküm ve hikmet sahibi ve herşeyden haberdar olan (Allah) tarafından birer birer (bölüm bölüm) açıklanmış bir Kitap'tır (ki:)
HUD SÜRESİ, 110. AYET: Andolsun, Musa'ya kitabı verdik, onda anlaşmazlığa düşüldü. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş olacaktı. Gerçekten onlar, bundan (Kur'an'dan) yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
Yusuf Suresi, 6. ayet: "Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."
YUSUF SÜRESİ 22. AYET: Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.
0 notes
babangale · 2 years
Photo
Tumblr media
وَٱسْتَغْفِرِ ٱللَّهَ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورًۭا رَّحِيمًۭا Seek forgiveness from Allah. Surely, Allah is All-Forgiving, Very-Merciful.   (Surah An-Nisa, ayah 106)   Ask for forgiveness and you shall receive. https://www.instagram.com/p/Cj88U_gs6BsJVq9lKvf6RrlU1LrnKi-6xwL01I0/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
tahajjud-thoughts · 2 years
Text
Forgiveness — مغفرة 
“And seek forgiveness of Allah . Indeed, Allah is ever Forgiving and Merciful.”
An-Nisa—106
0 notes
Photo
Tumblr media
I • Onlar zənn edirlər ki, möminlər yanlış yoldadır (Ənfal surəsi, 49), (Bəqərə surəsi, 13) • Peyğəmbərə və müsəlmanlara “öyüd” verməyə çalışırlar (“çoxbilmiş” üslubunda) (Bəqərə surəsi, 11-12), (Bəqərə surəsi, 67), (Zümər surəsi, 3), (Nəhl surəsi, 116), (Tövbə surəsi, 81) • İmanları şübhə altındadır (Bəqərə surəsi, 8-9), (Fussilət surəsi, 54), (Tövbə surəsi, 38) • Şeytanın təsirinə asanlıqla düşürlər (Mücadilə surəsi, 19), (Züxruf surəsi, 36-37) • Qorxaqdırlar (Tövbə surəsi, 56), (Əhzab surəsi, 13) • Dinə qarşı etinasız və şövqsüzdürlər (Tövbə surəsi, 46), (Tövbə surəsi, 65-66), (Tövbə surəsi, 93), (Ali İmran surəsi, 167) • Tez ümidsizliyə düşürlər (İsra surəsi, 83), (Rum surəsi, 36) • Kədərlənməyə meyllidirlər (Fussilət surəsi, 49), (Muminun surəsi, 105-106), (Əla surəsi, 10-11) • Haqsızlığa məruz qaldıqlarını düşünərlər (Tövbə surəsi, 58), (Nur surəsi, 50) • Şirk içindədirlər, insanlardan çəkinirlər (Nisa surəsi, 77), (Həşr surəsi, 13), (Yusif surəsi, 106) • Fitnə məqsədilə söhbət edərlər (Tövbə surəsi, 124), (Əhzab surəsi, 13), (Ali İmran surəsi, 78), (Nas surəsi, 4-5) • İnkar edənlərə möminlərin əleyhinə söz aparıb-gətirərlər (Tövbə surəsi, 47) • Sözlərinə sadiq deyildirlər, vəfasızdırlar (Bəqərə surəsi, 27), (Əhzab surəsi, 14) • Möminlərin arasında yalan xəbər yaymağa çalışarlar (Nur surəsi, 11) • Möminlərin çətinliyə düşmələrini istəyərlər (Ali İmran surəsi, 118), (Ali İmran surəsi, 120), (Tövbə surəsi, 50) • Yalandan and içirlər (Mücadilə surəsi, 14) • Allahın razılığını deyil, insanların razılığını qazanmaq istəyirlər (Tövbə surəsi, 62), (Tövbə surəsi, 96), (Nisa surəsi, 28), (Nisa surəsi, 108) • Quran ayələrini tam qavraya bilmirlər (Münafiqun surəsi, 3), (Ali İmran surəsi, 7) • İnkar edənlərlə möminlərin əleyhinə dostluq edirlər (Məhəmməd surəsi, 26), (Nisa surəsi, 139) • Allah yolunda mübarizə aparmamaq üçün müxtəlif bəhanələr uydururlar (Tövbə surəsi, 42), (Tövbə surəsi, 83), (Tövbə surəsi, 93) (ardı rəydə) #quran #ayə #ixlas #islam #iman #təqva #dinipaylasimlar #hədis #Allah #namaz #təfsir #din #munafiq #xəstə #qəlb 0 https://www.instagram.com/p/Cgv_UTeMjRf/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
drmaqazi · 2 years
Text
MULTIPLE BENEFITS OF RECITING SURAH AR-RAHMAN
Dear All, As-Salam-o-alaikum wa Rahmatullahi wa Barakatuhu,
Allah Subhanahu wa Ta’ala told prophet Muhammad SallAllaho ‘alaihi wa Sallam to let the Quraish serve the Lord of the House (Baitullah, the Ka’bah), Who has fed them against hunger and secured them from fear. (HOLY QUR’AN, Chapter 106, The Quraish, Verses 3-4).
Considering the turmoil in the world we are watching every day, it made us realize that we are very fortunate that Allah has blessed us with plenty of bounties; what to call of denying them, we cannot even count them. 
“So, which of the favors of your Lord would you deny?” Surah ar-Rahman, Number 55, Ayah 13.
To name a few:
Allah has made us a Muslim and we are grateful for that. We know people who have sacrificed much to accept the perfect religion, Islam, which we were fortunately born into. 
He saved us from fear, hunger, poverty and thirst, while in lot of other countries people cannot have peace without worrying about bullets and thugs at war.
Besides many other blessings, health is wealth, which most of us enjoy on a daily basis. I see and talk to the patients in the hospital every day and thank Allah all the time for being in good shape at my age. 
He gave us the courage, the education, the knowledge, the strength and the wisdom to make right choices and work hard to earn an honest living in order to make this world a better place for all of us and our next generation, In shaa Allah.
He made us feel secure about us and our families in our homes and while travelling for work or study on a daily basis.
He has blessed us with hard working, healthy and intelligent children and grandchildren. 
Lastly, yet importantly, Allah has told us to love, respect and be in contact with each other. My late father used to say that life is short therefore make the best of it before it is too late.
Allah Subhanahu wa Ta’ala says in the Holy Qur’an:
“… and fear Allah through Whom you demand your mutual (rights), and (do not cut the relations of ) the wombs (kinship)…” [Holy Qur’an, Surah An-Nisa’, Surah 4, Verse1]
I could go on and on, but finally I would like to quote a Hadith of Prophet Muhammad SallAllaho alaihi wa Sallam to emphasize my point for all of us to submit completely to Allah and be grateful for all of His blessings.
Narrated Al-Mughira: The Prophet (ﷺ) used to stand (in the prayer) or pray till both his feet and legs swelled. He was asked why (he offered such an unbearable prayer) and he said, "should I not be a thankful slave." 
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ، عَنْ زِيَادٍ، قَالَ سَمِعْتُ الْمُغِيرَةَ ـ رضى الله عنه ـ يَقُولُ إِنْ كَانَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم لَيَقُومُ لِيُصَلِّيَ حَتَّى تَرِمُ قَدَمَاهُ أَوْ سَاقَاهُ، فَيُقَالُ لَهُ فَيَقُولُ ‏ "‏ أَفَلاَ أَكُونُ عَبْدًا شَكُورًا ‏"‏‏.‏
REFERENCE: Sahih al-Bukhari, Number 1130, Book 19, Hadith 10, Vol., 2, Book 21, Hadith 230
1 note · View note