Tumgik
#hurafe
onderkaracay · 1 year
Photo
Tumblr media
#önderkaraçay #mobbingbank #islam #dinini #hurafe #bitirdi https://www.instagram.com/p/CozkUaDr6Cs/?igshid=NGJjMDIxMWI=
2 notes · View notes
teneres · 2 years
Text
Tumblr media
İmam Abdurrahman ibn Batta el-Hanbeli kendi zamanındaki insanlarla olan durumunu şöyle tarif etmektedir:
"Seferde olsun hazarda olsun, bana en yakın olanlarla en uzak olanların, arif olanlarla münkir olanların bana karşı takındıkları tavra hayret ediyorum: Mekke'de, Horasan'da ve diğer yerlerde benimle aynı fikirde olan veya muhalif olan pek çok kişiyle karşılaştım. Bunlar beni kendi görüşlerine uymaya, onu onaylamaya ve şahitlik etmeye çağırıyorlar. Söylediklerini tasdik eder ve -bu zamandakilerin yaptığı gibi- onaylanmasına izin verirsem benim de onların görüşlerini kabul ettiğimi söylerler. Onların söylediklerinden bir harfe veya yaptıklarından (ufak) bir şeye karşı tereddüt göstersem beni muhalif diye isimlendirirler. Yaptıklarından ve söylediklerinden herhangi birisine karşı Kitab ve Sünnet'ten bir delil getirsem beni Hârici olarak damgalarlar. Tevhid konusunda onlara bir hadis okusam beni Müşebbihe olarak damgalarlar. Okuduğum hadis ru´yet konusunda olursa beni Sâlimî olarak damgalarlar. İman konusunda olursa beni Mürcie'ye nisbet ederler. Okuduğum hadis, ameller konusunda olursa beni Kaderiyyeci olarak isimlendirirler. Marifet konusunda olursa beni Kerrâmiye'ye nisbet ederler. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in faziletiyle ilgili bir hadis okursam beni Nasibi olarak damgalarlar. Ehl-i Beyt'in fazileti hakkında bir hadis okusam beni Rafizi olarak isimlendirirler. Bir ayetin veya hadisin tefsiri hakkında sükût etsem de onlar hakkında âyet veya hadisin dışında başka bir şeyle cevap vermesem beni Zahiri diye isimlendirirler. Başka şeylerle cevap versem Bâtini diye isimlendirirler. Teville cevap verirsem Eş'ari olarak isimlendirirler. İkisini de reddetsem Mu'tezili olarak isimlendirirler. Kıraat gibi sünnetler hakkında bir hadis okusam beni Şafii diye isimlendirirler. Kunut hakkında olursa Hanefi olarak isimlendirirler. Kur'an hakkında bir hadis okusam Hanbeli olarak isimlendirirler. Her birinin kabul ettikleri haberlerden kuvvetli olanı/tercih edileni zikretsem -çünkü hükümde ve hadiste iltimas/taraf tutma olamaz- o zaman da onların tezkiye ettiğine dil uzatıyor derler. Sonra bundan daha tuhaf olanı da şudur: Onlar Rasulullah ﷺ'in hadislerinden bana okudukları şeylerin içinden diledikleri şeyi bana isim olarak veriyorlar. Bu adamların bazılarına muvafakat gösterirsem diğerleri bana düşman kesilirler, hepsine de şirin görünmeye çalışırsam Allah Teala'yı kızdırmış olurum. Onlar Allah'a karşı benden hiçbir şeyi savamazlar. Ben Kitab'a ve Sünnet'e bağlıyım. Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a istiğfar ederim. O, affedicidir, merhametlidir."
1 note · View note
depresif-baykus · 1 year
Text
Cinler, hurafeler ve komplo teorileri
Günümüz Türkiyesi’nde komplo teorilerine yönelik inancın yaygın olmasına neden şaşırımamalıyız? Cin ve peri gibi doğa üstü varlıklara yönelik inançla, politik komplolara yönelik inanç arasındaki benzerlik nedir? İnanç hikayeleri gerçeklik haline getirebilir. Zaten gerçeklik de bir uzlaşıdır. Önemli olan uzlaşının ne oradan kapsayıcı ve faydalı olduğudur. Korku gibi güçlü bir duygu doğaüstü ile…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hecedarussuffah · 2 years
Text
Tumblr media
Sapmalar..
Eksen kaymaları..
Yozlaşmalar..
Hurafe ve bid'atlar..
Allah'ın Rasûlune ﷺ yabancılaştığımız her milimde kendimizi tekrar düzene koymamız, dinin indirildiği ayarlara geri resetlememiz gerek!..
Buhari Hadis Dersleri - 58 - Cizre Kitabı 3007 - dersinden alıntıdır.
Dersin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
👇👇👇
https://youtu.be/ot_KnWMK8yg
0 notes
mecnun1cinar · 1 year
Text
SORU POSTU 👻
1-Birinci soruyu soran kişi soru postunu paylaşan kişi hakkında en merak ettiğin şeyi sor
2-Başkası yaptığında başkası adına utanacağın bir şey
3-Gerçek aşk nedir
4-Başka bir gezegende yaşyabilsen bu hangisi olurdu
5-Olmasini istediğin anda olan bir şey oldu mu(keşke bunu dilemeseydim dediğin)
6-Hayatını değiştiren bir olayı anlat
7-Bugün nasılsın ? iyiysen neden kötuysen neden
8-Ff
9-Bir fotoğrafını paylaş
10-Senin için anlamı çok olan ama diğer kişiler için sıradan olabilecek bir şey(senin için neden önemli)
11-Sevdiğin birine söylediğin ve daha sonra pişman olduğun bir yalan
12-Bu dünyada bir şeyi değiştirebilsen neyi değiştirirdin
13-Sonsuza kadar sadece bir günü yaşayacak olsan bunun hangi gün olmasını isterdin
14-Seni hayal kırıklığına uğratan bir olay
15-Tumblrda en sevdiğin 3 blog
16-3 tane sevdiğin kitabı bizimle paylaş
17-Kesinlikle izlemelisiniz dediğin 3 film
18-Hayatta mucizelere inanır mısın
19-İnandığın ama halk dilinde hurafe olan bir şey var mı
20-Sezen aksu'nun dediği gibi : ....... (tamamla)
21-Bir film karakteri olsan bu hangisi olurdu ve neden
22-En sevdiğin çicek
23-En sevmedigin yemek nedir
24-Keşke gerçek olsaydı dediğin bir şey
25-Türk dizi tarihinde en iyi ilk 3 dizi
26-Wp de en son kimle konuştun
27-Yerin dibine girseydim dediğin bir an
28-Mitolojiye inanir misin
29-İnternetsiz bir hayat senin için ne anlam ifade ediyor
30-Kaç tane sevgilin oldu
31-Kıskançlık dozun hangi seviyede
32-Takıntılı olduğun bir durum
33-Senin için vazgeçilmez dediğin bir özellik
34-Karşı cinste dikkat ettiğin 3 şey
35-Hayaller gerçekleştirilmek için mi varlar yoksa gerçekleşmesini her yoluyla izlemek için mi neden?
36-İnsanların bayılarak yediği ama senin nefret ettiğin bir şey
37-10 dakika önce ne yapıyordun
38-Fobin var mı
39-Üşengeçlikte sınır tanimam diyerek yaptığın bir şey
40-Birini çekici yapan 3 şey
41-Sır söyle
42-En son favorilerine eklediğin 3 ürün
43-Ön yargıya sahip olduğun bir şey var mı
44-Sosyal mecra üzerinde gösteriğin kişilik gerçek sen mi yoksa olmak istediğin mi
45-Rahatlamak icin yaptığın bir şey
46-Hayatınızdaki kaç arkadaşınıza gerçekten güveniyorsunuz?
47-İçinizdeki ses son zamanlarda ne diyor?
474 notes · View notes
ahzann · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Nereden anlatmaya başlayayım Jülide? Kelimelerin kifayet etmeyeceğini bile bile söze girmek kadar elem verici ne olabilir? İnsan sonu kötü biten bir hikâyeyi anlatmaya nereden başlayacağını bilemiyor, sen söylemiştin. Şimdi ben de aynı durumdayım. İçimdeki hararetli sıkıntıyı giderecek serin sözler peşindeyim. Hangi kelimeden medet umduysam bir jilet gibi boğazımı, dilimi paramparça etti. Ne söylesem bir yanıyla yarım kalacak, biliyorum. Kendini anlatabilmek diye bir hurafe var, işimize geldiği için körü körüne inanıyoruz. Bu dünyada kim kime kendini anlatabilmiş ki?
72 notes · View notes
tewhid · 3 months
Text
İslam dininde "Şeyhe rabıta yapmak" diye bir ibadet yoktur. Kur'an'da/ Resulullah'ın hayatında olmayan bu şeyhe tapınma ayini aslında çok ahlaksız bir Hint meditasyonunun İslamileştirilmiş halidir. Dikkat edin rabıta şirktir, yalandır ve sapkınlıktır. İslam'a hurafe bulaştırmaktır.
41 notes · View notes
muhteva · 5 months
Text
DİKKAT. Telefon ve elektronik cihazlarda yaygın olarak kullanılan sembollerle ilgili bir kardeşimizin yapmış olduğu çalışmayı sizlerin takdirine arz ediyorum...
😈 😇 👲 👺 🎅  🙏 👌 👍 👑 🎓🎎 🎃 🃏 👸 👼 💁  vs. vs.
Yukarıda gösterilen ve buna benzer işaretler; sublüminal mesaj dedikleri bilinçaltına yerleştirilen mesajlar ile benzerlik göstermektedir ve maksatlıdır.
Mesela;
👌 Satanizm sembolüdür.
✌Victory, Yahudilerin Zafer işaretidir.
🙏 Hristiyanların dua etme şeklidir.
👍 Budizmde selamlaşma manasına gelmektedir.
🎃 Cadılar bayramındaki uğursuzluğun sembolüdür.
🎓 Bu kep ise, Yahudilerin Profesörlüğünün işaretidir.
👑  Birleşik krallığının büyüklüğünü
Ve Kraliçe'nin üstünlüğünü ifade için kullanılır.
👼 😇 Hrıstiyanlıkta melek sembolüdür.
Samimi din kardeşim,
Onlar inançları gereği kendi düsturlarını dünyaya yayarken bunu insanlara kabullendirmek, benimsetmek veya bilinç altımıza yerleştirmek davası ile meşgul olurken; bizler de bilmeden onların davasına hizmet etmeyelim. Bize sunulan; iyi-kötü her şeyde   Îman feraseti ile uyanık, Müslümanlık vakârı ile de seçici olalım inşaAllah.
DİKKAT...
😈👽👾👳👼😇💂👷🙀👹👺🙏👊🐗🐖🎓🎄💀💒🍺🍸⛪🌛🌜🌝🌞🌚🐷🐽👑🎩👒🎂🎉🎊👍👰👸✌🏥🏰🏤🗿🗽👌🍟💍💒💲💰💷💱💸💵🃏🎲🎭🔯♎
Bunlar,
Yahudilerin ve Hristiyanların kullandığı semboller
HADİSİ ŞERİF'i UNUTMAYIN
Hangi grubun geleneğini, adetlerini çoğaltır yayarsanız onlardansınız.  (sav)
Her yaptığımıza dikkat,
Her yediğimize dikkat,
Her giydiğimizin üzerindeki desenlere dikkat etmek zorundayız.
Onlar BİZİM DİKKATSİZLİĞİMİZLE
BESLENİYORLAR.
*Çok önemli ve çok tehlikeli bir konu , lütfen uyanık olalım.*
📍📍📍 Bir çok kere üzerinde en az 10 kişiye bu mesajı gönder  gönderdikten sonra  5 dakika içerisinde mucize göreceksin* " diyen mesajlar aldık.
Bu gelen mesajların nereden geldiğini hiç düşündünüz mü❓
Nereden geliyor nereye gidiyor❓
Ve bunu göndermekten maksat nedir❓
Ve hangi ülkeden türemiştir❓
 
Bu yüzden dikkatinizi bu konuya çekmek istedim.
İsrail Telaviv'de basılan News isimli gazetenin bir baskısında
İslamı nasıl küçük düşürürüz❔ Sonra nasıl İslama hükmedebiliriz❔başlığı altında şöyle yayınlanmış;
İsrail'de din işleri uzmanı Henri Luiz şu açıklamaları yaptı;
   ➡Bizim gece gündüz WhatsApp üzerinde İslamı müslümanların gözünde küçük düşürmek için ciddi bir şekilde çalışan yardımcılarımız vardır.
Ve devam ediyor; "Biz Arapça, Türkçe, Hintçe, Farsça ve dünyada müslümanların konuştuğu bütün dillerde beyanatlarda bulunuruz.
Bu mesajlarda Kuran'dan gerçek ayetler hadis-i şerifler ve Müslüman din alimlerinin gerçek sözlerini yazar sonunda da bu mesajı en az 10 kişiye gönder deriz. Şayet bu mesajı en az 10 kişiye gönderirsen 15 dakika içerisinde bir mucize göreceksin , bu konu tecrübeyle sabit ve kesindir deriz.
  📍📍➡Özellikle zamanı kısa bir zaman için sınırlarız ki Müslüman ne bir mucize ne de  hiçbir şeyin olmadığını görsün.
Ve anlasın ki Kuran, Hadisler ve din alimlerinin söylediği şeyler sadece hurafeden ibaret. Hepsi aldatma, hepsi serapmış. desin.
Böylece zaman zaman bu tarz mesajları tekrar tekrar göndeririz.
Bu tekrar neticesinde müslümanların imanını zayıflatırız. Bu şekilde müslümanların akidelerinde sarsıntı meydana getirerek onları dinlerinde hayal kırıklığına uğratırız. Artık anlarlar ki dinleri onlara aldatma ve seraptan başka bir şey vermiyor.*
İşte bu şekilde müslümanları kontrol altına alabiliriz.
📍📍📍
Makale burada bitti.
İşte bundan dolayı Müslüman kardeşim bundan sonra sana gelecek bu tarz mesajları imha et ve kimseyle paylaşma.
Bu konuyu müslümanları   uyarmak için gönderebilirsin.
Dinimiz hurafe ve yalan üzere değil,
Kuran ve Sünnet üzeredir.
Uyanık olalım...
https://t.me/Ehlissuff
25 notes · View notes
dideberah · 11 months
Text
Mebrure pek iyi dikkat etti ki bütün bu insanlar şu evde yalnız birbirlerine zevk, eğlence ve heyecan vermek için yan yana gelmişlerdi. Bu maksada yürümek için başkaları tarafından kudsî tanınan her şeyi hurafe sanıyorlar, korkmadan çiğniyorlardı.
Tumblr media Tumblr media
17 notes · View notes
onderkaracay · 9 months
Text
Tumblr media
Cumhuriyetçi Atatürkçü İlahiyatçılardan
Kamuoyuna Bildirge - 1
İslam, halkın köle – hür, yoksul – varsıl diye sınıflara ayrıldığı vıı. Yüzyıl Mekke’sinde bir özgürlük ve adalet hareketi olarak doğdu. İslam peygamberi Hz. Muhammed, sınıf ayrımcılığına karşı kardeşliği, köleliğe karşı özgürlüğü ikame etmek için mücadele etti. Kur’an, akılcılığı temel alan bir kitap kimliğiyle dönemin koşullarında bir özgürlük ve adalet manifestosu olarak peygamberin dilinden insanlara ulaştı.
İslam’ın adalet ve özgürlüğü temel alan eşsiz düzeni, Medine Sözleşmesi ile pratize edildi. Böylece kölelerin kölelikten, yoksulların yoksulluktan kurtuluş süreci başlamış oldu. Bu süreç, peygamberimizin vefatına değin aynı minvalde ilerledi. Ancak, peygamberin vefatını takiben başlayan ve özellikle Emeviler dönemiyle iyice belirginleşen yeni süreçte kölelik, İslami bir kisveyle kurumsallaştırıldı. Tarihin ve toplumun doğal akışı içerisinde çoktan ortadan kalkması gereken kölelik kurumu, saltanatçı ve hilafetçi İslam anlayışıyla kalıcı hale getirildi. Aynı şekilde yoksulluk da servet hırsı ve ganimetçi zihniyet nedeniyle ortadan kaldırılamadı. Aşırı zenginleşen bir avuç insan dışında geniş Müslüman kitleler fakirliğe mahkum edildi. Emevi neslinden olup da Ömer Bin Abdülaziz vb. birkaç kişi gibi Emevi zulmüne itiraz edenler hariç bu hanedanın İslam’a verdiği zararı anlatmaya kelimeler kifayet etmemektedir.
Öyle ki 680’de Kerbela’da peygamber torunu ve yakınları Emevi saltanatının vesayetçileri tarafından katledilip Hz. Muhammed’in manevi mirasının son unsurları da çöle gömülerek İslam’a ihanetin zirvesine ulaşıldı. O günden itibaren gerçek Müslümanlar muhalefete çekildi. Saltanat ve hilafet yüzlerce yıl boyunca Müslüman toplumların üzerinde bir baskı ve zulüm aracı olarak varlığını sürdürdü. Yaklaşık 1400 yıllık İslam tarihi boyunca kısa aralıklar dışında Müslümanlar, bilime sırt çeviren ve aklı nakil karşısında önemsizleştiren siyaset ve din esnafı yüzünden büyük mahrumiyetler yaşadılar. Sultanlar ve halifeler iktidarlarını ganimetler ve halka yükledikleri ağır vergilerle sürekli kıldılar.
Saltanat ve hilafet düzeni, özgürlükçü İslami düşüncenin gelişimini engelledi. Her yeni fikir, fitne etiketiyle mahkum edildi. Başta Ebu Hanife ve ehlibeyt neslinden gelen imamlar olmak üzere pek çok Müslüman bilgin, sözde İslami yönetimler tarafından çeşitli zulümlere uğratıldı. Özgür düşünceli İslam filozoflarının çoğu sultanlarla işbirliği içinde hareket eden sözde ulema tarafından kafir ilan edildi. Bundan dolayıdır ki İslam toplumları içerisinden yeterince bilgin ve mucit yetişmedi.
Batıda başlayan aydınlanma felsefesinin doğurduğu yeni süreç, xıx. Yüzyıla gelindiğinde büyük bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ve çeşitli düşünsel akımların önünü açtı. İnsanlık, din adamlarının, sultanların / kralların, halifelerin teokratik egemenliğine ve inancın aklın önüne geçirilmesine karşı laikliği keşfetti.
Laiklik, din ve inancın akıl üzerinde kurduğu baskıyı ortadan kaldırmak ve dinsel erki yok edip halkın iktidarını kurmak için bulunan bir anlayış olarak hızla yayıldı. Bu yayılış bazen devrimlerle, bazen de aydınların başlattığı ve tamamladığı düşünsel evrimlerle gerçekleşti. Kaldı ki İslam’ın özü laikliğe dayanmakta, bu özden uzaklaşıldığında inancın din ile olan bağı da kopmaktadır.
Yaklaşık bin yıl boyunca aklı ve özgürlüğü, saltanatçı ve hilafetçi teokratik iktidarlar eliyle tutsak edilen Türk toplumu da insanlığın ulaştığı bu yeni evreye yönelme yolunu tuttu. Bu yöneliş, Osmanlı’nın özellikle son yüzyılında cereyan eden özgürlükçü hareketlerle ivme kazandı. Sonuçta Türk toplumu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları eliyle aklın ve bilimin önünde yüzyıllardır bir engel olarak duran saltanat ve hilafeti kaldırarak laiklik esasına dayalı cumhuriyet rejimine geçti.
Cumhuriyet büyük bir devrimdir. Aklı özgürleştiren, bilimin önünü açan, hurafe ve bidatlara karşı İslami düşüncenin doğmasını sağlayan laiklik, deyim yerindeyse cumhuriyetin ruhudur.
Cumhuriyet devriminin önderi olan büyük Atatürk, gerçekleştirdiği devrimlerle medeni bir toplum hedefi doğrultusunda az zamanda çok ve büyük işler başarmış emsalsiz bir kahramandır.
Cumhuriyet, adeta Medine Sözleşmesinin güncellenmiş hali olarak nebevi mirası xx. Yüzyılda yeniden dirilten görkemli bir devrimdir. Bu devrimi ve devrimin önderini savunmak samimi her müminin görevidir.
Cumhuriyeti ve onun ruhu olan laikliği İslam karşıtı olarak yaftalamak, ardılları tarafından kurumsallaştırılan Muaviye ve Yezid’in uygulamalarını İslam sanmaktan başka bir şey değildir. Özetle, cumhuriyete karşı olup halifelik özlemi duymak ve saltanat sevdasına kapılmak; İslam’ı Emevi ırkçılığının yararına yorumlayıp bu şekilde yaşamaya çalışmakla eşdeğerdir.
Bu nedenle bizler, Cumhuriyetçi Atatürkçü İlahiyatçılar olarak son dönemde laik cumhuriyetimize ve Atatürk ilke ve devrimlerine yönelik ağır saldırıları ibretle, teessürle izlemekte ve not etmekteyiz.
Bu bağlamda, yüksek bir kararlılıkla belitelim ki, öğretim programlarından ve özellikle de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatından Atatürkçülük ve laiklikle ilgili konuların çıkarılması yahut azaltılmasını, müftülüklere nikah kıyma yetkisinin verilmesini ve Atatürk anıtlarına yönelik çirkin saldırıları kabul etmek mümkün olmadığı gibi önemsizleştirmeye çalışmak da düpedüz bir gaflettir.
Öğretim programlarının laiklik ilkesi doğrultusunda yeniden düzenlenmesi şarttır. Bizler; cihatçı, ganimetçi, fetihçi değil; akılcı, bilimi esas alan, aydınlanmacı ve laikliği güçlendirici bir müfredatın başta Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri olmak üzere bütün dersleri içine alacak şekilde yeniden belirlenmesini talep ediyoruz.
Öte yandan İmam Hatip Liselerinin ve İmam Hatip Ortaokullarının sayılarının hızla artması ve din öğretiminin kalitesizleşmesi sonucu liyakatsiz din görevlilerinin dini hayata verdikleri zararın, telafisi zor sonuçlara yol açtığını da üzüntüyle belirtmek durumundayız.
Müftülüklere nikâh kıyma yetkisi iyi niyetli bir uygulama gibi gösterilmeye çalışılsa da yol açacağı sorunlar tahminlerin ötesinde olacaktır. En başta bu uygulama Müslüman din görevlilerini Hristiyanlıkta olduğu ruhbanlaştıracak ve müftülerimizin papazlaştırılmasına sebebiyet verecektir.
Bu, İslam’ın Hristiyanlaştırılması gibi bir tehlikenin kapılarını açacaktır. Bu nedenle nikâh kıyma yetkisinin mevcut haliyle kalmasından yanayız.
Atatürk anıtlarına yönelik çirkin saldırıları gerçekleştirenlere karşı caydırıcı cezaların verilmesi elzemdir. Aynı şekilde sosyal medyada büyük Atatürk’ün aziz hatırasına saygısızlık manası taşıyan her türlü yazı, yorum ve görüntü takip edilmeli, failleri süratle cezalandırılmalıdır.
Bizler, Cumhuriyetçi Atatürkçü İlahiyatçılar olarak, bundan önce bireysel anlamda yaptığımız cumhuriyet devrimi ve Atatürk müdafaasını bundan sonra birlikte ve eşgüdümlü bir biçimde devam ettireceğiz. İnanıyoruz ki ilerleyen süreçte aramıza yeni ilahiyatçı arkadaşlar da katılacaktır.
Son olarak; 1923’te Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti yerine yeni bir devlet kurmaktan bahsedenleri, Atatürk’ün hatırasına yönelik ağır hakaretlerde bulunanları, Cumhuriyetin kazanımlarını yok etmeye çalışanları ve toplumumuzu yeniden saltanat ve hilafet karanlığına sürüklemek isteyen şer fikirli kafaları şiddetle kınadığımızı ilan eder, kamuoyumuzun yüksek bilgisine saygıyla sunarız.
Cumhuriyetçi Atatürkçü İlahiyatçılar
Cemil KILIÇ / İlahiyatçı Yazar – Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
Nazif AY / İlahiyatçı Yazar – Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
Mehmet Ali ÖZ / İlahiyatçı Yazar – Emekli Din Görevlisi
Yusuf Gökhan ÇOLAK / Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
Yusuf DÜLGER / Emekli Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
Kamil Hayati AYDIN / Emekli Müftü
Mehmet GÖL / İlahiyatçı - Emekli Kültür Müdürü
Lütfullah Kaleli / Emekli Din Görevlisi – Yazar
7 notes · View notes
mnsrykt · 1 year
Text
"Asıl Müslümanlıklarını düğün gününe saklarlar. Onların asıl tesettürleri beyinlerini örter. Şirk ve bid'at, hurafe, modernizm onların beynini göremez. Sabır kaynağıdırlar. Çevrenin baskısı karşısında erimezler."
26 notes · View notes
Nereden anlatmaya başlayayım Jülide? Kelimelerin kifayet etmeyeceğini bile bile söze girmek kadar elem verici ne olabilir? İnsan sonu kötü biten bir hikayeyi anlatmaya nereden başlayacağını bilemiyor, sen söylemiştin, Şimdi ben de aynı durumdayım. İçimdeki hararetli sıkıntıyı giderecek serin sözler peşindeyim. Hangi kelimeden medet umduysam bir jilet gibi boğazımı, dilimi paramparça etti. Ne söylesem bir yanıyla yarım kalacak biliyorum. Kendini anlatabilmek diye bir hurafe var, işimize geldiği için körü körüne inanıyoruz. Bu dünyada kim kime kendini anlatabilmiş ki?
21 notes · View notes
islamisorucevap · 2 years
Text
بسم الله الرحمن الرحیم
El-Sual: Allah'ın varlığının delilleri nelerdir?
El-Cevap:
İmkan Delili :
İmkan bir şeyin olması ile olmamasının eşit ihtimale sahip olması demektir. Günlük konuşmalarımızda da "mümkün" derken olabilir de olmayabilir de manasını kast ederiz. Yaratılmış olan her varlık bize şu gerçeği haykırır; benim olmamla olmamam eşit idi. Şu an ben varsam var olmamı yani hayatta olmamı yoklukta olmama tercih eden biri var demektir. O ise ancak bir yaratıcıdır.
Hudus Delili:
Sözlükte sonradan meydana gelmek manasındadır. Allah'ın varlığını ispat için bir varlığın, olayın hatta bütünüyle alemin bir zamanlar yokken sonradan var olması manasını ifade eder.
Sonradan meydana gelen yaratılan şeye hâdis, onun yaratıcısına da muhdis denir. Varlık ve olayların bir yokluğun ardından yani yok iken var olmaları durumu bir yaratıcının bulunmasını akli bir zorunluluk olarak gerektirir.
Her değişen şey hâdistir, sonradan olmuştur. Her hadis mutlaka tek bir muhdise yani var edene muhtaçtır. Alem de sürekli olarak değişim halindedir, öyleyse bu alemin ezeli bir yaratıcısı vardır.
Kısa Birkaç Örnek:
Tabiatta muhteşem bir ahenk ve düzen var, bu ahengi ve düzeni de mutlaka bir yaratıcı tayin eder.
Mesela en basitinden bir kalemin dahi bir ustası varsa ve bir kalem dahi kendiliğinden oluşup var olamıyorsa koca alem kendiliğinden oluşamaz. Her icat olunan şeye bir mucit gerekir.
Alemde var olan hiçbir eşya faydasız, maksatsız değildir ve boş yere yaratılmamıştır. Bu alem bir güzellik, gaye (amaç) ve vesileler toplumdur. Alemde en değerli mükemmel varlık olan insan da boşuna yaratılmamıştır. Her azamızla mükemmeliz, faydalıyız ve maksatlıyız.
İnsanın yaratılması mükemmel olduğu gibi, yaratılış gayesi de Allah'ı bilmek tanımak ve O'na ibadet etmektir.
İnsanın olduğu gibi canlı cansız her mevcudun da varlığının bir gayesi, hikmet ve faydası vardır.
İşte alemde görülen canlı ve cansız varlıklardaki gayeler manzumesi; bütün bunlan icat edip yaratan bir yaratıcının varlığını, aynı zamanda o varlığın ilim ve kudret sahibi bir İlah olduğunu ispat eder.
Basit bir örnek daha vermek gerekirse şu örneği verebiliriz; icat edilen bir arabanın parçalarının tesadüfen bir araya gelip kendi kendine bir arabaya dönüştüğünü söyleyemeyiz. Yahut mükemmel inceliklerle dokunmuş bir halının da iplerinin kendi kendine oluşup, renklenip, kendi kendine tesadüfen desenleri oluşturup dokunduğunu söylediğimiz takdirde bunun ne kadar imkansız ve gülünç olduğu ortadadır.
O zaman yukarıda söylediğimiz gibi her icat (gerek basit bir icat gerek çok meşakkatli bir icat olsun) bir mucidi gerektirir. O zaman bizim gibi mükemmel yaratılmış bir varlığın muhakkak bir mucidi olmalıdır.
Her akıl sahibi bunun böyle olduğuna kanaat getirecektir.
-------
22.söz
32.söz/1.mevkıf
20.mektub/2.makam/10.kelimesine zeyl
23.Lem'a/1.kelime
BİRİNCİSİ:
   Bir eczahanede, gayet muhtelif maddelerle dolu, yüzer kavanoz şişeler bulunuyor. O edviyelerden, zîhayat bir macun istenildi. Hem hayatdar hârika bir tiryak onlardan yapılmak îcab etti. Geldik, o eczahanede, o zîhayat macunun ve hayatdar tiryakın çoklukla efradını gördük. O macunlardan herbirisini tedkik ettik. Görüyoruz ki: O kavanoz şişelerden herbirisinden, bir mizan-ı mahsus ile, bir iki dirhem bundan, üç dört dirhem ötekinden, altı yedi dirhem başkasından ve hâkeza.. muhtelif mikdarlarda eczalar alınmış. Eğer birinden, bir dirhem ya noksan veya fazla alınsa o macun zîhayat olamaz, hâsiyetini gösteremez. Hem o hayatdar tiryakı da tedkik ettik. Herbir kavanozdan bir mizan-ı mahsus ile bir madde alınmış ki, zerre mikdarı noksan veya ziyade olsa, tiryak hâssasını kaybeder. O kavanozlar elliden ziyade iken, herbirisinden ayrı bir mizan ile alınmış gibi, ayrı ayrı mikdarda eczaları alınmış. Acaba hiçbir cihette imkân ve ihtimal var mı ki, o şişelerden alınan muhtelif mikdarlar, şişelerin garib bir tesadüf veya fırtınalı bir havanın çarpmasıyla devrilmesinden, herbirisinden alınan mikdar kadar yalnız o mikdar aksın, beraber gitsinler ve toplanıp o macunu teşkil etsinler? Acaba bundan daha hurafe, muhal, bâtıl birşey var mı? Eşek muzaaf bir eşekliğe girse, sonra insan olsa, "Bu fikri kabul etmem" diye kaçacaktır.
   İşte bu misal gibi; herbir zîhayat, elbette zîhayat bir macundur ve herbir nebat, hayatdar bir tiryak gibidir ki; çok müteaddid eczalardan, çok muhtelif maddelerden, gayet hassas bir ölçü ile alınan maddelerden terkib edilmiştir. Eğer esbaba, anasıra isnad edilse ve "Esbab icad etti" denilse; aynen eczahanedeki macunun, şişelerin devrilmesinden vücud bulması gibi, yüz derece akıldan uzak, muhal ve bâtıldır. Elhasıl: Şu eczahane-i kübra-yı âlemde, Hakîm-i Ezelî'nin mizan-ı kaza ve kaderiyle alınan mevadd-ı hayatiye, hadsiz bir hikmet ve nihayetsiz bir ilim ve herşeye şâmil bir irade ile vücud bulabilir. "Kör, sağır, hududsuz, sel gibi akan küllî anasır ve tabayi' ve esbabın işidir." diyen bedbaht, "O tiryak-ı acib, kendi kendine şişelerin devrilmesinden çıkıp olmuştur." diyen divane bir hezeyancı, sarhoş bulunan bir ahmaktan daha ziyade ahmaktır. Evet o küfür; ahmakane, sarhoşane, divanece bir hezeyandır.
Lemalar - 178
--------
Biri bir merkebe tekme atsa, merkep, "Bu tesadüfen oldu." deyip yoluna devam etmez, idraki ona tekmenin bir faili olduğunu ve ona haddini bildirmesini söyler, o da çiftesini boşluğa değil, adama atar. Elindeki bardağı düşürüp kıran bir çocuğa, "Bardağı kim kırdı?" diye sorulunca, kendiliğinden oldu, demez ya sukût eder ya başka birinin üzerine atar ya da mahcup bir edayla "ben yaptım." der. Çünkü merkep de, çocuk da tekmenin kendiliğinden atılmayacağını ya da bardağın tesadüfen düşüp kırılmayacağını bilir. Merkepte ve çocukta hâl bu iken akademyada yığınla insan, Kainat'ın tesadüfen oluştuğunu iddia etmektedir. Bu durumda eşya ve hadiseyi tahlilde hangi akıl esas alınmalıdır; isabet eden eşeğin idraki mi, yoksa hayvandan daha aşağı bir telakkiye sahip münkirlerin aklı mı?
İhsan Şenocak - Nüzûl-i İsa
---------
youtube
23 notes · View notes
guzyazi · 10 months
Text
hurafe olduğuna inandığınız tüm bilmelerin, karşınıza geçilip ısraaarrla anlatılması sınavı. astroloji en maruz kaldıklarımdan.
4 notes · View notes
aynodndr · 10 months
Text
Tumblr media
BENİM GÖZÜM
UYGARLIKTA DEĞİL;
MUYGARLIKTA
Şöyle demiş Koca Şair:
“Hayat, mayat diyorlar
Benim gözüm mayat'ta
Hayatın eksiği var
Hayat eksik hayatta…”
Ben de diyorum ki:
“Uygarlık, muygarlık diyorlar
Benim gözüm muygarlıkta.”
Neden mi?
Çünkü uygarlık, yani medeniyet,
çağın insanını mutlu etmiyor.
Çünkü o, tek dişi kalmış bir canavar.
Çünkü onda kültür yok, irfan yok.
Çünkü şehircilik denilen medeniyet,
Bedevileri de, dağ ve çöl adamlarını da
magandaları da barındırıyor içinde.
Çünkü bu çağın medeniyeti “MİM”ini yitirdi;
Dünyamızı DENİLEŞTİRDİ (alçalttı.)
Çünkü bu medeniyet, bir örtünün adı;
Emperyal güçlerin gizli emellerini
bizlerden gizleyen bir örtünün adı…
Çünkü bu medeniyet, sanki bir sihirbaz,
Birilerinin gözlerini kamaştırarak
Müstağripler (Batıcılar) üretiyor;
Aydın sınıfını, kökü mazide olan
âti (gelecek) olmaktan uzaklaştırıyor.
Çünkü bu tek dişli canavar,
Ortaçağ karanlığını aydınlatan,
birilerinin engizisyonlarını bitirten
öz be öz medeniyetimizi unutturdu bize.
İnsanlığa, çeşitli ırk ve kültürleri
bir arada yaşama örneğini sunan
Son Peygamberin imzaladığı
“Medine Sözleşmesi”ni de unutturdu.
Bir başka deyişle Hz. Peygamber(s.a.s)’in
MEDİNE’sini unutturdu.
Temellerinde, istişare ve istiharenin;
adalet ve mizanın;
irfan ve vicdanın;
Güzel ahlak ve erdemin;
Huzur ve sükûnun bulunduğu
dev bir medeniyeti unutturdu.
Onu şehir efsanelerine,
Hurafe ve batıl inançlara
kehanetlere büründürdü.
Bizlere Semaniye, Süleymaniye
medreselerini değil,
Selimiyenin, Süleymaniye’nin
kubbelerini değil;
Loncaları, kervansarayları,
şifahâneleri ve sebilleri değil;
kan ve göz yaşı kokan savaşları,
taht kavgalarını, saray sefalarını
ve entrikalarını, kardeş katlini gösterdi.
Evet, ben böylesi bir medeniyet istemiyorum.
Ben İbn-i Haldun’un Mukaddime’sinde
anlattığı ÜMRAN’ı istiyorum.
Merkezinde “Mükemmel insan” olarak
Hz. Peygamber’in bulunduğu ÜMRANI.
Sadece teknoloji ve bayındırlığı barındıran değil;
Kültürü, irfanı, vicdanı, mizanı,
adaleti, eşitlik ve kardeşliği de kanatları
altında barındıran ümranı istiyorum…
Ne dersiniz;
Böylesi bir ÜMRAN için dualar edelim mi?
2 notes · View notes
dolunay66 · 2 years
Text
Tumblr media
Hurafe Dağları, Apaçi Kavşağı, puma şeklindeki bu gölge, güneş batarken yaklaşık bir hafta boyunca yılda yalnızca iki kez görünür.
Arizona
19 notes · View notes