Asri gurbet harab etmiş köyümü Bülbül gidip baykuş konmuş gel hele Ben ağayım ben paşayım diyenler Kapıları kitlemişler gel hele Bir ev burda bir ev karşıda kalmış Sorun hele bizim komşular n'olmuş Kırk senelik ağaç kurumuş kalmış Bizim köye benzemiyi gel hele Yanarım da ben bu derde yanarım Bizim evi bulanaca ararım Güzellere sıra vermeyen pınarım Daşlarına baykuş konmuş gel hele (M.Özbek) #Yenikent #Kayı #Ayaş #Gökler #Beypazarı #Akçakavak #ÖmürdenBirGün https://www.instagram.com/p/Cgq2LgEDKg-/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
"Hüzün sana uğramazdı, kutlu Nebi'den beri.
Oysa gökler ağlıyordu, zülme değdiğinden beri.
Kalbinin sesini yavaşlat ey Aksa!
Tekbirler çağıldasın, Ölüm kucağında bir mahşerse, İslam seni uğurlasın."
Cumanız mübarek olsun inşallah🇹🇷
178 notes
·
View notes
Yandı birden korkuyla gözlerine uçan kuş, bulutlar aynalara seni sordu.. Deniz sanki isyankâr bir rüyada boğulmuş. Nehirler aktı sana; ben uzaktan uzaktan...
Çölde kalan ruhların bile döndü talihi, dağda haramilerle, kurtlarla ağlaşırım. Gökler sıcaktı sana; ben uzaktan uzaktan...
Gelmem yasaktı sana; ben uzaktan uzaktan...
65 notes
·
View notes
Gün sendin her sabah yeniden doğan
Ve her akşam sendin dönüşen aya
Çiçek sendin toprak sendin gökler sen
Seninle boyandı evren sevdaya
Senden yana gelen seher yelleri
Sevda bulutları gerer üstüme
O altın vakitler cennet anılar
Üşüşürler birer birer üstüme
Kuşatır çevremi gül kokuların
Nefesin bir dünya örer üstüme
Belirir eşyada yüz çizgilerin
Ay bestelerini sürer üstüme
Yüreğim genişler ufkum donanır
Aşk kanatlarını serer üstüme
Seslerin yoldaşı kulaklarımın
Seninle konuşur canımın içi
Gözlerinle baktım göklere yere
Seninle tanırım hüznü sevinci
Mehmet Akif İnan
Dışarıda Bırakılmış Şiirler- S.66
80 notes
·
View notes
Müslümanlar olarak bugünkü katil, hain, kalleş, terrorist yahudilerin/israilin hakkında çok düşünmeye, ateşkes için uğraşmaya beklemeye gerek yok. Hüküm Efendimiz'in (sallallahu aleyhi vesellem) nezaretinde Sad bin Muaz (radıyallahu anh) bundan 1.400 sene önceki Beni Kurayza Yahudileri için verdiği hükümdür:
"Benim hükmüm odur ki, akil ve baliğ olan bütün erkeklerin boynu vurulsun! Kadınları, çocukları esir alınsın, malları da Müslümanlar arasında taksim edilsin!"
Onlar 1.400 sene geçmiş olsa da yine aynılar o zamanda katil, hain, kalleş, teröristlerdi şimdide aynılar ama Müslümanlar 1.400 sene önceki Müslümanlar değiliz ne yazık ki...
-Beni Kurayza Yahudileri-
Beni Kurayza kabilesi ise, Uhud Savaşı sonrasına kadar Medine'de kaldı. Fakat bu kabile de Hendek Savaşı sırasında vatandaşlık anlaşmasına uymadı. Savaşın en şiddetli anında on bin kişilik bir Kureyş ordusunun yürüdüğünü gören bu kabile de Müslümanları arkadan vurmak üzere, harekete geçti.
İslam ordusu iki ateş arasında kalmıştı. Kuzey ve batıda müşrik Kureyş orduları, güneydoğuda ise Yahudiler bulunuyordu. Müslümanlar, on bin kişilik müşrik ordusu ve Yahudilerle, bir aya yakın geceli gündüzlü durup dinlenmeden çarpıştılar. Açlık, susuzluk, uykusuzluk ve şiddetli soğuklara aldırış etmeden canla başla mücadeleye devam ettiler. Sonunda müşrikler mağlub bir şekilde, fırtınalı bir gecede, geldikleri gibi perişan bir halde Medine'yi terk ettiler.
İslam ordusu, Hendek Savaşı'ndan Medine'ye döner dönmez ihanet eden Beni Kureyza Yahudilerinin üzerine yürüdü. Peygamber Efendimiz (asm)'in emriyle derhal harekete geçip Beni Kureyza kabilesinin bulunduğu kale kuşatma altına alındı.
Peygamber Efendimiz (asm) onları önce İslama davet etti. Yahudiler, bu güzel teklifi kabul etmediler, Sevgili Peygamberimiz (asm)'in; "Öyle ise, Allah Teala ve Resulünün emrine boyun eğerek kaleden inip teslim olunuz." emr-i şerifini de reddettiler...
Bir ay kuşatmadan sonra Beni Kureyza kabilesi Peygamber Efendimiz (asm)'den, haklarında hüküm vermek üzere bir kimseyi hakem tayin etmesini istediler. Resulullah Efendimiz (asm) de "Ashabımdan istediğiniz kimseyi hakem seçiniz." buyurdu. Onlar da daha önceden Medine'de meşhur kabile reislerinden olan Sad bin Muazı istediler ve "Biz Sad bin Muazın vereceği hükme razı oluruz." dediler. Peygamber Efendimiz (asm), Sad bin Muaz Hazretlerinin getirilmesini emrettiler. Sad bin Muaz, Hendek Savaşında ağır yara almıştı, sedye üzerinde getirildi.
Peygamber Efendimiz (asm);
"Ey Sad! Şunlar, senin hükmüne göre teslim olmayı kabul ettiler. Haydi, onlar hakkındaki hükmünü bana bildir."
buyurdu. Hazret-i Sad, Yahudilerden, vereceği hükme razı olacaklarına dair kesin söz aldı. Her iki taraf da verilecek hükmü merakla beklemeye başladılar.
Hazret-i Sad, hükmü açıkladı:
"Benim hükmüm odur ki, akil ve baliğ olan bütün erkeklerin boynu vurulsun! Kadınları, çocukları esir alınsın, malları da Müslümanlar arasında taksim edilsin!"
Bu kesin hüküm karşısında, Yahudiler donup kaldılar. Çünkü kendi kitaplarında (Tevrat'ta), azgınlık yapanlara verilecek ceza aynen böyleydi:
"Şehrin birine harb etmek için vardığında, onları sulha davet et. Bunu kabul edip, kapılarını açarlarsa, içindekilerin hepsi, sana haraç versinler ve hizmet etsinler. Şayet, harb etmeye karar verirlerse, onları muhasara et. Allah Tealanın ihsanı ile onlara galip geldiğin zaman, erkeklerinin hepsini kılıçtan geçir. Kadınlarını, çocuklarını ve mallarını ganimet olarak al!.." (Tesniye/Yasanın tekrarı, 10-14)
Sad bin Muaz Hazretlerinin verdiği hükmün ilahi hükme uygun gelmesinden dolayı, Âlemlerin Efendisi Sevgili Peygamberimiz (asm), onu tebrik edip; "Sen, onlar hakkında Allah Teala'nın yedi kat gökler üstünde, Levh-i Mahfuzdaki hükmüne uygun hüküm verdin!" buyurarak takdirlerini bildirdiler.
Yahudiler, kendi kitaplarında belirtilen bu hükme itiraz edemediler. Verilen hüküm yerine getirildi.
Böylece, Müslümanların en sıkışık zamanlarında arkadan vuran, yapılan bütün antlaşmaları bozan, Peygamber Efendimiz (asm)'e, çocukluğundan beri düşmanlık yapan, öldürmeye uğraşan, sihirler yapan bu kavim de Medine'den temizlenmiş oldu.
21 notes
·
View notes
Güzeller güzeli kız aşık olduğu adama bakmış "Beni ne kadar sevdiğini bir kez söyler misin ?" demiş. O gün fırtına kopmuş şimşekler çakmış ve gök gürlemiş oğlan " Ben belki sana sesimi duyuramam ama gökler sana nasıl aşık olduğumu haykırıyor tulipa duyuyor musun ?" demiş.
22 notes
·
View notes
Kur’an’’da Uzaydaki Kara Delik Nedir ?
.
uzayda kendi kendine oluşan Kara delikler uzmanların açıklama teorileri bir birini tutmuyor her biri farklı tezlerde bulunuyor verilen bulguların hepsi asılsız ve tutarsızlıktan başka ileriye gitmiyor.
.
Kara delik uzayın gizemi bilinmeyen gerçekler !
.
Aslında kara delikler kendi kendine oluşan bir gizem değil ? Kur’an’ı anlayarak ve düşünerek incelerseniz kara deliğin ne olduğunu anlarsınız, kara delik bir geçiş hakikate dönüş yoludur, Ruhların ve Meleklerin girip çıktığı bir kapıdır, yüce Rabbimizin hikmet dolu sırlarının açıldığı bir kapı,
.
ölümden sonra yaşayan Ruhların Cehenneme Cennete giriş kapısıdır, kara delik sonsuzluğun açıldığı Allah’ın izin verdiği Kullarının gire bileceği rahmet sonsuzluk kapısıdır = bu kara delik denilen nur kapısından hak etmeyen İnsanoğlu Şeytan geçemez, zamanında bu nur kapısından her ikisi de kovulanlardan oldu" !
.
TEKVİR Suresi 11 ayet : Gök perdesi kalktığı zaman
.
( Nebe Sure 19 ayet ) Gökler kapı kapı açılır, (her tarafı kapı haline gelen gökten melaike orduları birden indirme yapar. )”
.
(İbrahim Sure 48 ayet ) Gün gelir, yeryüzü başka bir yere, gökler de başka göklere çevrilir.”
.
( Araf Sureleri – 40-41 ayetler ) “Ayetlerimiz karşısında yalana sarılan ve büyüklük taslayanlar var ya, onlara göklerin kapıları açılmayacak, gemi halatı iğne deliğinden geçinceye kadar da Cennet’e giremeyeceklerdir. Suçluları işte böyle cezalandırırız. Onlar için cehennem döşeği ve üzerlerinde örtüler olacaktır. Zalimleri işte böyle cezalandırırız.”
28 notes
·
View notes