Tumgik
#Peş
kanalmalatya · 1 month
Text
Tapu meselesi nedeniyle ablasını öldürüp intihar etti
Olay, Toroslar ilçesi Çopurlu Mahallesi’nde meydana geldi. Önder Deligöz, tapu meselesi nedeniye tartıştığı evli ablası Dudu Uslu’yu tabancayla vurarak öldürdü. Deligöz daha sonra aynı silahla intihar etti. 2 kardeşin cenazesi, otopsi için Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Aile iz peşine düşmüştü! Cinayet gibi kazanın görüntüsü ortaya çıktı Olay ile ilgili soruşturma…
View On WordPress
0 notes
bunedycom · 1 year
Text
CHP yönetimindeki İstanbul'da şaşırtmayan görüntü! Tramvaya binenler bakın nerede indi
CHP yönetimindeki İstanbul’da şaşırtmayan görüntü! Tramvaya binenler bakın nerede indi
CHP’li Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olan İETT’de yaşanan arızalara her gün bir yenisi ekleniyor. Peş peşe yaşanan otobüs arızlarının ardından şimdi de tramvay hatlarında yaşanan sıkıntılar ortaya çıkmaya başladı.  TRAMVAY YOLCULARLA BİRLİKTE BAKIM İSTASYONUNA ÇEKİLDİ Geçtiğimiz günlerde teknik arızalar nedeniyle seferlerin aksadığı tramvay hatlarında şimdi…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hosgeldinhuzun · 10 months
Text
Niye eski gönderilerimi milletin ana sayfasına serpiştiriyorsun sevgili Tumblr ?
50 notes · View notes
cninzihni · 2 years
Text
Tumblr media
58 notes · View notes
dusunebiliyorum · 5 months
Text
Tumblr media Tumblr media
4 notes · View notes
senbenhaber · 1 year
Link
Haftanın ikinci gününde yurdun farklı bölgelerinde depremler yaşandı. Kahramanmaraş ve çevresinde gece saatlerinde bu yana hafif çaplı depremler yaşanmaya Haftanın ikinci gününde yurdun farklı bölgelerinde depremler yaşandı. Kahramanmaraş ve çevresinde gece saatlerinde bu yana hafif çaplı depremler yaşanmaya devam ediyor. Öte yandan Malatya, Hatay, Akdeniz, Denizli, Bingöl ve Adana ise depremlerin yaşandığı diğer iller oldular. Peki, başka hangi bölgelerde deprem oldu?KAHRAMANMARAŞ'TA PEŞ PEŞE DEPREMLER!Kandilli verilerine göre Kahramanmaraş'ta saat 10.36'da 3.6 büyüklüğünde, saat 11.27de 3.9 büyüklüğübde ve saat 11.41'de 3.7 büyüklüğünde depremler meydana geldi.KANDİLLİ RASATHANESİ SON DEPREMLER 21 MART 2023Kandilli Rasathanesi’nin 21 Mart 2023 Salı günü meydana gelen depremlerle ilgili bilgileri paylaştığı son dakika depremler listesi şu şekilde…KANDİLLİ SON DEPREMLER LİSTESİ İÇİN TIKLAYINIZ…
0 notes
bozusuruz · 1 year
Text
Beni görmezden gelmek yerine bi şans verseydin şu an mal gibi ellerime hoh hoh yapmaz sana sokulurdum
1 note · View note
muhammetseyfullah · 3 months
Text
“İnsan hayatı,” dedi kafasını yukarı aşağı sallayarak, “Bu kadar ucuz olmamalı.”
Tüm sabahlardan bir sabahtı. Tanımadığım onlarca insanla burun buruna yaptığım otobüs yolculuğu nihayet bitmişti. Hava renksiz, griydi. Otobüsten inen yığınla birlikte koşarak minibüs durağına gitmiştim. Onlardan biri babamdı. Benden 40 yaş büyük babam, Hasan, hayatın tüm pisliklerine karşı tecrübeli olduğunu kanıtlarcasına yönlendiriyordu beni 28 yıldır. Tüm pislikleri iyi bilirdi. Çünkü bembeyaz kağıttaki en ufak nokta nasıl göze çarparsa, babam da bu dünyanın tüm kirlerini öyle gösteriyordu devasa cüssesinde. İyi biriydi. Bu dünya için fazla iyiydi. Bembeyazdı. Ve bembeyaz kağıda damlayan tüm kirler göze çarpardı.
O sabah yine koşuyorduk babamla mesai için. 9 vardiyasına yetişmemiz lazımdı. Otobüsten inip minibüs durağına gittik koşar adımlarla. Durakta yine insan yığını… İşe yetişmek için birbirini ezenler, boyu kısa ve vücudu sıska olsa da kurnazlığıyla insanların arasından minibüse binmeyi beceren tilkiler, ne olup bittiğini anlamaya çalışan genç kadınlar, sabahın köründe neden dışarıda olduklarını kendileri de anlayamayan yaşlılar… herkes minibüse binmek için uğraşıyordu. Bir de kalabalığın fotoğrafını çekip, “Bakın bu yüzden geç kaldım, lütfen kovmayın!” diye patronuna gösterecek olan şirket çocukları… Küçükçekmece’deki tekstil atölyesinde bedava denecek kadar az paraya çalışan zenciler de tuhaf ama sevimli aksanlarıyla hangi minibüse binlemeleri gerektiğini öğrenmeye çalışıyorlardı. Avazları çıktığı kadar bağırarak semt isimlerini peş peşe sıralayan ve söyledikleri asla anlaşılmayan minibüs kahyaları da minibüsçülerden aldıkları bahşişleri cebe indirip plastik bardaklarındaki çayı yudumluyor, hususi soru soran yolcuları rastgele bir araca bindiriyordu. Nasıl olsa yolda araç değiştirip doğru minibüse binerlerdi…
Bir an babamın durduğunu, acelesinin son bulduğunu ve o cendereden beni ve kendisini uzak tuttuğunu fark ettim. Girmemiştik kalabalığa. Evet, işe yetişmemiz gerekiyordu. Acelemiz vardı ama babamın yüzünde, çocukluğumdan beri bana ve abime aşıladığı, o entelektüel birikimi yüksek, okuyan ve yazan insanlara has eda vardı. Gözlerini kısmıştı, duyduğu rahatsızlığı tüm hüznüyle belli ederek. Dudaklarını büktü, kalabalığa doğru baktı. Ben de babama bakıyordum. “İnsan hayatı,” dedi kafasını yukarı aşağı sallayarak, “Bu kadar ucuz olmamalı.” Yüzü kalabalığa, kısık gözleri bana dönüktü.
Uzun, rengi solmuş siyah paltosunun cebine ellerini sokmuştu. Boynundaki atkıyı çapraz bağlamıştı yine. Kır saçları geriye doğru taranmıştı. Gözlükleri buğuluydu. Başı dik, kafası dumanlıydı. Babaydı. Tüm şehrin ceremesini çekip sefasını süremeyen babalar gibiydi. Tek farkı, zirveyi gördüğü halde bugün buralarda, Yenibosna’da minibüs kalabalığına girmek zorunda kalmasıydı. Bir gün bile yüzündeki hava değişmedi. Onu tanıdım tanıyalı aynı adamdı.
87 notes · View notes
nefes3534 · 2 months
Text
Tumblr media
Yollksulluk ve cahillik iktidar treninin lokomotifi olmuş!
Güçler ayrılığı bitmiş, yasama -yürütme -yargı tek adamın eline bırakılmış!
Ülke toprakları, zavallı bir sömürge ülkeninki gibi yerli işbirlikçiler yardımıyla yağma ve talana açılmış! Madenlerimiz, yer altı zenginliklerimiz, sularımız, verimli topraklarımız bu vahşi kar hırsına kurban verilmiş!
Hukuk bitmiş. İktidar yargısı oluşmuş. Adalet yüce efendinin keyfine kalmış.
Eğitim dinselleştirilmiş. Sağlık iflas etmiş. Kerameti kendinden menkul tarikatlar devleti parsel parsel bürümüş!
Bürokrasi çökmüş. Devlet mekanizması felç olmuş. Felaketler peş peşe geldikçe devletin yetersizliği kabak gibi görünür olmuş.
Pahalılık, enflasyon, işsizlik had safhaya gelmiş. Açlık baş göstermiş. İçe kapanma, ümitsizlik, yeis, çaresizlik, gelecekten beklentisi kalmamak toplumu bir virüs gibi sarmış, intiharlar, şiddet, cinayetler artmış. Fırsatını bulan yurt dışına kapağı atmış.
Kötülük, fırsatçılık, yolunu bulma, işini halletme, rüşvet, iltimas, liyakatsizlik almış yürümüş. Mafia düzeni katman katman topluma yayılır olmuş. Toplum çürümüş! Sevgisizlik ve tahammülsüzlük sokaktaki masum canlara kadar yıkıcı sonuçlar vermeye başlamış.
Doğa ve çevre katliamları hukuk, bürokrasi ve kolluk gücü kullanılarak legal hale getirilmiş! Beton dininin paraya tapan müritleri etrafımızı sarmış.
Koca ülke mülteci deposu olmuş, demografik yapı bilerek tahrif edilmiş. Kolayca vatandaşlık verilen, sayıları belirsiz göçmen oy deposu olarak kenara ayrılmış.
Ayda milyonlarca lira maaş ödedikleri trollerinin öncülüğünde isyan ve itiraz edenin anında tepesine binilmiş, canına okunmuş.
Basın esir edilmiş. Özgür basın ise sürekli acı bedel ödemek zorunda bırakılarak yıldırılmaya çalışılmış.
Sadaka ve aralıksız din propagandasıyla cahil kesim oy deposuna dönüştürülmüş.
Seçim ve sandık, sürekli iktidara kazandıran bir enstrümana dönüşmüş. İktidarın seçim propagandasını, devletin gücünü arkasına alarak sınır tanımayan dezenformasyona, yalan ve iftira üretimine dayandırırken muhalefet kıskaç altında kıpırdayamaz, sürekli savunmada olan bir hale gelmiş.
Olay artık öyle hale gelmiş ki, iktidar sahipleri" Bize oy vermezseniz hizmet mizmet yok, kusura bakmayın!" diyebilecek hadsizliğe kadar gelmiş!
Bu liste sayfalarca uzar gider.
Şu listeye rağmen hala ana muhalefeti yıpratmaya, ezmeye, kötülemeye devam eden bir insan;
bir ringde kolları arkadan bağlanmış bir boksör ile eldiven üstü muştalı, üzeri zırhlı boksörün dövüşünü seyrederken maçın adaletsizliğini protesto edip eline geçeni tribüne atıp, ıslık çalarak yuh çekecek yerde,"Tüüü beceriksiz, tüüü senin kalıbına, tüüü yetersiz, bu mu len senin boksörlüğün? diyerek elleri bağlı boksöre kötü tezahürat yapıyor demektir.
Kendilerini bu duyarsızlıkları için kutluyorum. Çünkü insan evladının gelebileceği en uç duyarsızlık seviyesine ulaşmışlardır ve bu da beğeniriz, beğenmeyiz bir BAŞARIdır. Helal olsun!...
19 notes · View notes
noksanbiri · 1 year
Text
nedenler peş peşe aklımın bir ucundan diğer ucuna tren vagonu gibi sıralanmışken. içim hiçbir gece bu kadar çok üzülmemişti. elle tuttabilseydim bu üzüntüyü hıçkıra hıçkıra ağlardı. yemin ederim. tek tek taşlarla örmeye çalıştığım kaleyi bugün tek bir dokunuşumla yerle bir ettim. nasıl yaptım. neden yaptım. neden.
98 notes · View notes
papatyamsirem · 3 months
Text
Peş peşe benzer videolar, instagram bu gece benim ağlamamı istiyor herhalde
20 notes · View notes
masaldiyarindaki · 3 months
Text
Tumblr media
Peş peşe nasıl düşürülüyorum izliyoruz...
20 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 7 months
Text
GÖNENLİ MEHMET EFENDİNİN KUDÜSLE ALAKALI SIR DOLU ANISI
Kendi dilinden:
“Bakın, size bir yağmur hikâyesi anlatayım, şimdi hatırıma getirildi. Bendeniz karayoluyla ilk hacca giden ... kafilelerde bulundum. Biliyorsunuz, uzun bir süre Hacca gitmek yasaktı, sonra Allah razı olsun, Menderes zamanında kanunlar müsaade etti. İşte karayoluyla gidiyorduk.
Biliyor musunuz, bu millet Kâbe’ye, Hacca hatta Hacıya bile âşıktır. Urfa'dan geçiyorduk, otobüsün önüne insanlar yattı. Evet evet, yanlış duymadınız, böyle yere yattılar. Yola yattılar yola... ‘Yahu bunlar ne yapıyor?’ dedik, mecbur kapıyı açtık. ‘Kardeşim, ne istiyorsunuz?’ diye sordu şoför. ‘Vallahi , bu Hacca gidenler bizde misafir olmazsa yerden kalkmayacağız’ dediler.
Aman ya Rabbi!
Biz de vize işlemleri olduğunu, geç kalırsak kapıda çok zorluk çekeceğimizi onlarla konuştuk, bir şekilde ikna etmeye çalıştık. Neyse, gönüllerini aldık. Otobüste, ikramda bulundular... Ya, bu millet işte böyle âşıktır. Yâ Rabbi! Sen, Hac yollarını bize aç, bu aziz milleti Haremeyn’e Hadim eyle. O yola gitmekten alıkoyan eşkiyadan bu milleti muhafaza eyle. Bizler, evlâtlarımız, zürriyetimiz, inşallah hayırlısıyla o mübârek yollara gidelim ve gelelim.
Neyse efendim, Kudüs'e dört beş otobüs peş peşe geldik. Biz, tam kapının olduğu yerden şehre girdik, birdenbire gök gürledi. Bir rahmet, bir yağmur ki sormayın... Fesübhânellah! Fakat o anda acayip bir şey oldu. Normalde yağmur yağdığında herkes sokaklardan kaçar, ıslanmamak için bir yere dâhil olur. Ama Kudüs'te yağmurun yağmasıyla insanlar sokağa döküldü.
Bizim Hacıların bulunduğu otobüs kafilesinin etrafı insan seline döndü. Öyle ki arabaları sallıyor, pencerelere vuruyor, ağlayarak ve yüksek sesle bir şeyler söylüyorlardı. (Sanki olan biteni anlamıyormuş gibi tecâhül göstererek) Ben de görevliye sordum: ‘Kardeşim, ne bu gürültü, ne bu nümayiş? Bunlar ne bağırıp çağırıyorlar?’ diye.
Kafile başkanı ağlayarak bana ne dese beğenirsiniz? “Hocam, hep bir ağızdan ‘Kudüs'ün sahipleri geldi, Allah Teala da yağmur indirdi�� diye bağırıyorlar.”
Meğer üç senedir Kudüs'e bir damla yağmur yağmamış. Ama ne acayip tecellidir ki bizim arabaların geldiği an, Cenâb-ı Mevla yağmur indiriverdi. Orada olduğumuz müddetçe insanlar, bu rahmete ve yağmura doya doya kandılar.
"Ey Rabbimiz! Sahipsiz Kudüse Sahip gönder Ya Rabbi!!Kudüs’ü küffâr elinden kurtar. Mü’minleri aziz eyle, şu zilletten cümlemizi halâs eyle. Bu necip milletimizi tekrar o mübârek beldelere hadim eyle... Korktuklarımızdan emin eyle, kâfirlerin şerrinden bir an önce insanlarımızı kurtarıp halâs eyle. Sen bizim Mevlâmızsın, kâfirlere karşı bize zaferle yardım eyle. Dinine yardım edenleri muzaffer eyle. Müslümanlara eziyet edenleri perişan eyle."
Tumblr media
19 notes · View notes
insanze-24 · 11 months
Text
Tumblr media
Yeni profilim nasıl? Sevdiğim bi arkadaşım kullanabilirsin dedi kendisine teşekkürler, sevgiler🤗💐 ilginç bi fotoğraf hiç bilgi yokmuş hakkında, ama sanırım uzaylılar gezegeni cahillerden temizleyip uzay salyangozu satacaklarmış bu onların indiği yer 😃 önceki profili ben sanıp millet peş peşe aşık maşık oluyordu sıkıntılı işler yani😊 kendi fotoğrafımı koyayım dedim ama sevgili dostlarımın gece kabus görmesini istemiyorum onlara kıyamam😃😁 yok nan o kadar da değil idare ederiz aşık olunacak kadar varız yani😊 ama farklı şehirlerden olmayın her sevgili için şehir değiştiremem😁 buraya alıştım😊
Huzurlu akşamlar dilerim☕🍀🐞🌹
39 notes · View notes
delitay · 9 months
Text
Tumblr media
Hz Eyüp’ün Sabrı
Hz. Eyüp’ün tıkır tıkır giden işleri ilk kez hayvanlarının peş peşe hastalanmaya başlamasıyla bozuldu. Kısa süre içinde koca sürüden bir tek sıska inek, bir tek kara keçi kalmadı; hepsi telef oldu.
İnsanlar Eyüp’ün bu duruma ne diyeceğini merak ediyor; ağzını yoklayarak:
"–Nedir bu başına gelenler” diyor ah vah ediyorlardı.
Eyüp peygamber yüksek ahlakından ödün vermeksizin:
"-Allah verdi; Allah aldı; her şey O’nun değil mi” diyordu.
Eyüp Peygamber hayvanlarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.
Belalar geldiğinde aile ve akrabalarıyla gelirmiş… Eyüp Peygamber bir gün dışarıda işleriyle meşgul iken acı bir haber aldı. Ani bir sarsıntıyla evleri yıkılmış, tüm çocukları göçük altında kalmıştı. Yıkıntıdan sağ kurtulan yalnızca karısıydı.
Hz. Eyüp’ün gözleri evlat acısından kanlı yaşlarla doldu; ama ‘sabır’ dedi.
Eyüp Peygamber çocuklarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.
Belalar henüz bitmemişti. Hz. Eyüp’ün vücudunda yaralar çıkmaya başladı. Küçük küçük çıbanlar, gün geçtikçe büyüdü; bütün vücuduna yayıldı. Eyüp Peygamber hekimlere gitti, ilaçlar kullandı ama nafile… Yaralar iyileşeceğine azıyordu. Eyüp Peygamber’in hastalığı arttı. Artık çalışamadığı için elde avuçta ne varsa hepsini tüketti. Karısı ona bakıyor, evi geçindirmeye çalışıyordu.
Eyüp Peygamber’in yaraları çok fenalaştı. Hastalığının bulaşıcı olması ihtimaline karşı kimse onun yanına yaklaşmak istemiyordu. Eyüp Peygamber yapayalnız kalmıştı. Acı ve ıstıraplar içindeydi… Allah’a dua etmeye ve O’ndan sabır istemeye devam etti. Ama artık bırakın vücudunu hareket ettirmeyi, dudaklarını kıpırdatacak takati kalmamıştı.
Bir insanın başına gelebilecek her türlü felaket ve müsibet, onun başına gelmişti ve o, tıpkı sağlıklı ve varlıklı günlerinde olduğu gibi Allah’tan uzaklaşmamış, O’na olan bağlılığını ve güvenini kaybetmemişti. Hz. Eyüp imtihanını başarıyla geçmiş ve insanlara örnek bir kul olmuştu.
Eyüp Peygamber sağlığını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.
Hastalığının şiddetlendiği bir anda:
"Ey Rabbim!” diye dua etti. Halim sana malumdur. Adını anamayacak kadar hastayım! Ey Şifa Veren! Şifana muhtacım…”
Yüce Allah, kulundan hoşnuttu. Eyüp Peygamberin makamını, katında daha da yüceltti. Ona:
"–Ayağını yere vur” diye vahyetti. Eyüp Peygamber güçlükle ayağını kaldırıp indirdi. Ayağını indirdiği yerden berrak bir su kaynamaya başladı. Eyüp Peygamber o suyla yaralarını temizledi. Yaraları kısa sürede kuruyup kayboldu; sudan doyasıya içti, içindeki dertler şifa buldu. Eyüp aleyhisselam, hastalanmadan önceki sağlığına tez zamanda kavuştu. Sağlığını kazanan Hz. Eyüp, servetini de yeniden kazandı. Böylece o, refah ve sağlık içindeyken Allah’ı unutmadığı gibi, yoksul ve hastalıktayken de O’na küsmedi, isyan etmedi. Böylece Eyüp aleyhisselam, Allah’ın sadık ve sabırlı bir kulu olarak tarihe geçti.
Rabbim;
dertlerle, sıkıntılarla, hastalıklarla mücadele eden herkesi Eyüp aleyhisselamın imanı, sabrı ve metanetiyle donat.🤲
24 notes · View notes
parcalaryokolus · 9 months
Text
artık umut biriktirmiyorum,sarılmalar biriktirmiyorum,hiç bir şeye anlam yüklemiyorum.gün bitiyor diğer gün oluyor.gece bitiyor gündüz oluyor.hava şartları ne olursa olsun zihnimde yorgun düşüyorum.rüzgar esip beni savursa diye söylenmiyorum içimden.çünkü biliyorum ki nereye gitsem kendimi götürüyorum.içinde sadece ben olan kötü anları rafa kaldırıyorum,en kuytu köşeye saklayıp üstünü örtüyorum.zihnim bulamasın diye gizliyorum onları.üstüne ise peş peşe sigaralar yakarak rahatladığımı düşünüyorum.oysa sadece kendimi kandırıyorum.bunun bilincinde olmak iyi mi değil mi ayırt edemiyorum.zihnimdeki yığınla sese susmalarını emrediyorum.içim daha sessiz artık.ben daha sesli.ama sigara dumanım yok olana kadar bazı düşünceleri yokluyorum.kendimi aynada gördüğüm de sevmediğim günleri düşünüyorum.aynaya bakmaya gücümün yetmediği günleri anımsıyorum.daha çok bakıyorum sonra aynaya.on dört yaşında bana söylenen güçlü olmak zorundasın ağlama sadece zavallılar ağlar sözünü anımsıyorum.üzerinden tam tamına on yıl geçen bu söz hala ciğerimi deliyor,ağlamamak için kendimi sıktığım günler aklıma geliyor.sonrasında sessizce kimse görmeden ağlamayı öğrendiğim günler canlanıyor hafızamda.okulda hep başarılı olmak zorunda oluşumla aileme kendimi kanıtlama isteğim zihnimde dolaşıp duruyorlar.şimdi on yıl önceki o kız çocuğuna başardık,kendimizi kanıtladık ama mutsuzluk peşimizi neden bırakmıyor diye bi nutuk çekmek istiyorum.ama bu imkansız.şimdi elimde bir diploma ile boş boş bakıyorum etrafa.ben bu olmak istememişim.ben kendimi hiç atlatamamışım ki ben hep kendimi atlamışım her defasında daha da fazla.yirmi üç yaşında bana söylenen benden bile daha güçlüsün ben senin kadar dayanamazdım sen nasıl dayandın bu kadar sözünün altında ezilmiştim.tek bildiğim şey dayanmak zorunda oluşumdu.başka bir şey de hala bilmiyorum.şimdi on dört yaşındaki o küçük ben'i hala hiç unutmuyorum.başardık ama işlerin biraz raydan çıkmasını engelleyemedik ama unutma ki hep hallettik yine halledicez çiçeğim.gelecekten sana güzel bir haber vereyim çocukluğum,hep istediğimiz gibi asi birine dönüştük.kötü haber ise fazla yorulduk.
13:37 05.08.23
40 notes · View notes