Namaz'ını kılmayan ve Nefsani arzuların peşinde koşanları ,
ALLAH c.c. Meryem Suresi 59'da apaçık ikaz ediyor,
Ölüm Meleği gelmeden ,
kendimize çeki düzen vermek için daha ne bekliyoruz ?
Yorum yok ...
herkes kendi yorumunu kendi iç Dünya'sın da yapsın..
SELAM ve Dua
Nerde kalmıştık? Uydurulmuş tarikatler, cemaatler, atalar dinlerinden beri olup, Peygamber'in tebliğ ettiği Allah'ın tevhid dini İslam'a tabi olanlara selam olsun.
“Selam olsun Allah'ın ayetlerine inanalara” (Enam-54)
“Selam olsun Cennetliklere” (Araf-46)
“Selam olsun iman edip salih amel işleyenlere” (Tevbe-9-10)
“Selam olsun Nuh ile birlikte olan, gemiye binenlere” (Hud-48)
“Selam olsun putları kıran İbrahim'e” (Hud-69)
“Selam olsun sabredenlere, direnenlere” (Rad-24)
“Selam olsun takva sahiplerine-Allah'ın sınırları koruyanlara” (Hicr-45-46)
“Selam olsun ölümü güzel olanlara” (Nahl-32)
“Selam olsun dünyada iken Allah'a asi olmayan kullara” (Meryem-14-15)
“Selam olsun anne ve babasına güzel davrananlara” (Meryem-32-33)
“Selam olsun hidayete-Kur'an'a tabi olanlara” (Taha-47)
“Selam olsun Allah'ın seçtiği kullara” (Neml-59)
“Selam olsun boş işlerden yüz çevirenlere” (Kasas-55)
“Selam olsun cahillerden yüz çevirenlere” (Kasas-55)
“Selam olsun Ahirette Rahmana kavuşacaklara” (Ahzap-44)
“Selam olsun Ahirette Allah'ın selam verdiği müminlere” (Yasin-58)
“Selam olsun İbrahim'e. (Saffat-109)
“Selam olsun Nuh'a” (Saffat-79)
“Selam olsun Musa ve Harun'a” (Saffat-120)
“Selam olsun İlyas'a” (Saffat-130)
“Selam olsun gönderilen tüm peygamberlere” (Saffat-181)
“Selam olsun imana gelmez kimselerden yüz çevirenlere” (Zuhruf-89)
“Selam olsun hesabı sağdan verilenlere” (Vakıa-91)
Onlardan sonra bir topluluk geldi, namazı zayi/ihmal edip şehvetlere uydular. Onlar “ğayy” (özel bir azap çeşidi) ile karşılaşacaklardır. (19/Meryem, 59)
Sonra onların ardından yerlerine öyle bir nesil geldi ki namazı zâyi‘ (terk) ettiler ve şehvetler(in)e uydular; (onlar) artık ileride (Cehennemdeki) Gayyâ Vâdisini boylayacaklardır. Meryem,59
Ancak tevbe edip îmân ederek sâlih amel işleyenler müstesnâ; işte onlar hiçbir zulme uğratılmadan Cennete gireceklerdir.
İbni Mes'ûd (Radıyallâhu Anh) şöyle buyur
muştur: Bunun manası: “Namazı tamamen terk
ettiler” demek değildir. Lâkin: “Onu vakitlerin
den geciktirdiler” demektir.
Tâbi'înin imâmı olan Sa'îd ibni Müseyyeb
(Radıyallâhu Anh) şöyle buyurmuştur:
“Namazı zâyi etmek demek; ikindi gelinceye kadar öğleni kılmamaktır, akşama kadar ikindiyi kılmamaktır.
Yatsıya kadar akşamı kılmamaktır, imsak
vaktine kadar yatsıyı kılmamaktır, güneş doğun-
caya kadar da sabahı kılmamaktır.
Sonra bunların ardından artık namaz kılmayan ve nefsani arzulara uyan bir nesil geldi. Bunlar elbette azgınlıklarının cezasını bulacaklardır. '' - - - Meryem, 19/59 - - -
51- Kitapta Musa'yı da an. Şüphesiz o, ihlaslı idi, bir Rasül ve bir Nebi idi.
52- Biz ona Tur'un sağ tarafından seslendik ve onu bizimle konuşması için yaklaştırdık.
53- Ve rahmetimizden kardeşi Harun'u ona peygamber olarak bağışladık.
54- Kitapta İsmail'i de an. Şüphesiz o sözünde sadık idi. O bir Rasül ve Nebi idi.
55- Ehline (ailesine ve kavmine) namazı ve zekâtı emrederdi. Rabbi katında makbul idi.
56- Kitapta İdris'i de an. Şüphesiz o, çok doğru bir peygamberdi.
57- Ve biz onu yüce bir makama yükselttik.
58- İşte bunlar, (bu adı geçen peygamberler) Adem'in neslinden, Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrail’in neslinden, kendilerine hidâyet verdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerden olan ve Allah'ın kendilerine (dünya ve âhiret) nimeti verdiği kimselerdir. Onlara Rahmân'ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlar. (Secde ayetidir)
59- Onlardan sonra yerlerine öyle kötü bir nesil geldi ki, onlar namazı terk ettiler, nefsin isteklerine uydular. Onlar yakında (cehaletten kaynaklanan cehennemin) Ğayyasına uğrayacaklar.
60- Ancak tevbe edip imana gelen ve salih amel işleyenler müstesna. Onlar cennete girecekler ve hiçbir şekilde haksızlık yapılmayacak.
61- O adn cennetine ki, Rahmân onu kullarına gıyaben va'detmişti. Şüphesiz O’nun va'dettiği gelecektir.
62- Orada boş bir söz işitmezler. Ancak "Selam" (işitirler). Onlar için orada sabah-akşam rızklar vardır.
63- İşte o cenneti biz, kullarımızdan mûttaki olanlara miras kılarız.
64- (Cebrail’in sözünü nakleden ayet) Biz, ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunların arasında olanlar O’na aittir. Rabbin asla unutkan değildir. (Cebrail’in efendimize gelirken gecikmesi Rabbin emriyledir.)
65- O, göklerin, yerin ve ikisinin arasındakilerin Rabbidir. O halde O’na ibadet et ve O’na ibadetinde sabret. Sen O’na (Allah adıyla çağrılan) bir adaş biliyor musun?
66- İnsan diyor ki: "Öldüğüm zaman mı diri olarak çıkarılacağım?"
67- Daha önce hiçbir şey değilken bizim onu yarattığımızı düşünmez mi?
68- Rabbine yemin olsun ki, onları ve şeytanları toplayacağız, sonra hepsini cehennemin etrafında diz çökmüş olarak hazır tutacağız.
69- Sonra da her toplumdan Rahmân'a en şiddetli karşı gelen hangisi ise çekip çıkaracağız.
70- Sonra o cehenneme yaslanmaya en layık olanı biz biliriz.
71- Sizden herkes oraya varacaktır. Bu, Rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür.
72- Sonra mûttakileri kurtarırız ve zalimleri diz üstü bırakırız.
Kehf sr. : Mekkede nazil olmuştur 110 ayeti kerimedir. 28. Ayetin Medinede nazil olduğuna dair rivayetler vardır.
16 - mırfek : Sabah ve akşam kendisiyle faydalanılan şey (rızık) demektir.
19-... Şimdi birinizi şu gümüş akçanız ile şehre gönderiniz, taamca hangisi daha temiz ise ondan size bir rızk getirsin ve çok dikkatli hareket etsin ve sizi sakın bir kimseye haber vermesin.
19 - O şehre Teressus (Tarsus) denilmektedir.
31- Sündüs : İnce ipek
İstebrek : Kalın ipek (buna dibace de denir.)
62 - Ğedâ : Gündüzün evvelinde yenilen şey
83-Ve sana Zülkarneyn'den sual ediyorlar. De ki: «O'na dair size kâfi bir haber hikâye edeceğim.»
83 - Adı iskender olup Peygamber değildi.
Meryem sr. : 58. Ve 59. Ayetler müstesna Mekkede nazil olmuştur. 98 Ayettir.
12-Ey Yahya! Kitabı kuvetle tut. Ve O'na daha çocuk iken hikmet verdik
12 - 3 yaşında ki çocukken.
53 - Hz Harun Hz Musa Aleyhisselam'dan daha yaşlı idi.
56 - Hz idris Hz Nuh Aleyhisselâmın babasının dedesidir.
Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevî tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır.
Kim İslam'dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır. ﴾85﴿
Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter. ﴾148﴿
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, İlk Ziyaretini Kahramanmaraş'a Yaptı
Bakan Göktaş, göreve gelir gelmez ilk saha ziyaretini depremin yaşandığı Kahramanmaraş’a gerçekleştirdi. Çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Kahramanmaraş'ta ilk olarak AFAD Koordinasyon Merkezi'ne giden Bakan Göktaş, yetkililerden çalışmalara ilişkin bilgi aldı. Daha sonra 6 Şubat'taki depremlerde hayatını kaybeden Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü çalışanı Meryem Yılmaz'ın Cumhuriyet Mahallesi'ndeki ailesini ziyaret eden Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, Yılmaz'ın ailesiyle bir süre görüşerek başsağlığı diledi.
AK Parti İl Başkanlığı'ndaki basına kapalı toplantının ardından Karacasu Konteyner Kent'te depremzedelerle bir araya gelen Bakan Göktaş, kadın iş atölyesi ve psikososyal destek merkezinde incelemelerde bulundu, çocuklara oyuncak hediye etti.
Bakan Göktaş, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Roket ve Patlayıcı Fabrikası'ndaki patlamada hayatlarını kaybedenlere ve şehit olan komiser yardımcısı Selim Sarıkaya'ya rahmet diledi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerin üzerinden 125 gün geçtiğini anımsatan Bakan Göktaş, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın önderliğinde hükümet olarak ilk andan itibaren deprem bölgesinde vatandaşlarımızın yanında ve acılarına ortak olduk. Yaralarını sarmak için var gücümüzle çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz." dedi.
“15 ilden personelimiz Kahramanmaraş'ta çalışmalarını yürütüyor”
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, göreve başlamasının ardından ilk ziyaretini Kahramanmaraş'a gerçekleştirdiğini ve bölgede yapacak çok işlerinin bulunduğunu dile getirdi. Eksik ve ihtiyaçları yerinde görmek, tespitleri yapmak için incelemelerde bulunduklarına dikkati çeken Göktaş, şunları kaydetti:
"Karacasu Konteyner Kenti'nde 5 bin 982 vatandaşımız kalıyor. 65 yaş üstü 443 vatandaşımızın, 64 engelli vatandaşımızın, 2 bin 337 çocuğumuzun olması nedeniyle bizim için burası özel önem verdiğimiz, daha hassas çalıştığımız bir alan olmuştur. Bakanlığımız 327 personelimizle sahada çalışmalarımızı devam ettirmekte. Bugüne kadar il genelinde 96 bin 367 haneyle görüşme sağlanmış, 533 bin 59 kişiye psikososyal destek hizmeti sunulmuştur. İl genelinde 29 oyun çadırı ve 49 psikososyal danışmanı çadırımız ile hizmet sunumu devam etmekte olup, tüm çadır kentlerimizde çadır taramaları tamamlanarak bireysel görüşmeler devam ettirilmektedir. Kahramanmaraş dışında 15 ilden personelimiz burada çalışmalarını yürütmektedir."
Göktaş, Kahramanmaraş'taki saha personelinin ihtiyacı karşılayacak düzeyde olduğunu ve ihtiyaç duyulması halinde bu sayıyı artırabileceklerini belirtti.
Kentteki kız çocuk evleri sitesinin yapılması için yürüttükleri çalışmaların sonuna gelindiğini aktaran Göktaş, "Onikişubat ilçesi Önsen Mahallesi'nde Hazine'ye ait yaklaşık 25 bin metrekarelik arsa il müdürlüğümüze tahsis aşamasında. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğümüzce yapılacak zemin etüdünün uygun olması halinde bu tahsis yakın zamanda gerçekleşecek. Tahsisin hemen ardından da inşallah ilk kazmayı vurarak yeni kuruluşumuzu hizmetinize sunacağız." bilgisini verdi.
Read the full article
Bütün mahlukata, onların Yaratıcısından ötürü, ayırım yapmadan itina ile şefkat ve merhamet göstermek icap eder.
Artık bütün gün ofiste çalışman gerekmiyor. Yapman gerekeni anlatıyorum
Artık bütün gün ofiste çalışman gerekmiyor. Yapman gerekeni anlatıyorum
Hz. Nuh’un (a.s.) peygamberliği döneminde yaptığı zelleler (hatalar)…
1- Rivâyet edildiğine göre Hazret-i Nuh, hastalıklı, cerâhatli bir köpek görmüş ve yüzünü ondan çevirmişti. Bunun üzerine:
“Ey Nuh! Köpeği ben yarattım; beni mi ayıpladın?” hitâbına mâruz kalmıştı.
2- Kavminin küfür ve inadı karşısında âciz kaldığında Allah’a ilticâ ederek kavmine bedduâ ettikten sonra oğlunun kurtuluşu için duâ etmişti. Bunun üzerine Allah onu “câhillerden olmaması” için îkaz etmişti.
Bu zellelerinden dolayı Hz. Nuh (a.s.), çok ağlayıp gözyaşı döktüğü için kendisine, bu anlama gelen “Nuh” adı verildi.
Bunun için bütün mahlûkâta, onların Yaratıcısından ötürü, ayırım yapmadan îtina ile şefkat ve merhamet göstermek îcap eder.
İLK PUTPERESTLİK NE ZAMAN VE NASIL BAŞLADI?
Rivayete göre insanlar Hz. Nuh’a (a.s.) kadar tevhid inancıyla yaşamış, putperestlik ilk defa Nuh’un kavmiyle ortaya çıkmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’de, “Dediler ki: Tanrılarınızı bırakmayın, ilâhlarınız Ved, Süvâ‘, Yegūs, Yeûk ve Nesr’den vazgeçmeyin” meâlindeki âyette (Nuh 71/23) Nuh kavminin taptığı putlardan bahsedilmektedir.
Hz. Nuh (a.s.) kavmini putperestlikten uzaklaştırıp tevhid inancına döndürmek için gönderilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de Nuh’un (a.s.) Allah tarafından seçildiği (Âl-i İmrân 3/33), kendisine vahyedildiği (en-Nisâ 4/163), kavmine peygamber olarak gönderildiği (Nuh 71/1), 950 yıl kavminin arasında kaldığı (el-Ankebût 29/14) ve kavmini Allah’a kulluğa davet ettiği (Yûnus 10/71; Hûd 11/25-26; eş-Şuarâ 26/106-110) belirtilmektedir.
HZ. NUH’UN (A.S.) DUASI
Nuh kavmini Allah’tan başkasına ibadet etmemeleri hususunda uyarmış, aksi takdirde başlarına gelecek azabı kendilerine haber vermiştir. (Nuh 71/1-4) Yoldan çıkmış, çok zalim ve azgın olan kavmi (ez-Zâriyât 51/46; en-Necm 53/52) Nuh’a inanmadığı gibi ona mecnun demiş, taşlamakla tehdit edip (eş-Şuarâ 26/116) yalancılıkla itham etmiş, ondan kendisine uyan alt tabakadan insanları yanından uzaklaştırmasını (el-A‘râf 7/59-63; Hûd 11/ 27; el-Kamer 54/9) veya başlarına geleceğini bildirdiği azabı bir an önce getirmesini (Hûd 11/32) istemiştir.
NUH TUFANI NASIL OLDU?
Kendi yaptıkları karşılığında hiçbir talebinin olmadığını söyleyen Nuh gaybı bilmediğini, melek de olmadığını, sadece Allah’ın emirlerini bildirdiğini ifade edip davetini sürdürmüş (Hûd 11/28-31; eş-Şuarâ 26/105-115), uzun mücadeleler sonunda kavminin putperestlikten vazgeçmediğini görünce inanmayanları cezalandırması için Allah’a dua etmiş (eş-Şuarâ 26/118-119; Nuh 71/1-28), Allah Nuh’un duasını kabul etmiş ve inkârcı kavminin tufanla helâk edileceğini, kendisinin ve inananların kurtulacağını bildirerek bir gemi yapmasını istemiştir (Hûd 11/36-39). Gemi inşa edilirken Nuh’un kavmi kendisiyle alay etmiştir (Hûd 11/38). Rivayete göre gemi yapması istenince Hz. Nuh tahtayı nereden bulacağını sorar, ona ağaç dikmesi emredilir ve Hint meşesi denilen ağaçları diker. Kırk yıl geçtikten sonra bu ağaçları keserek gemiyi yapar (Fîrûzâbâdî, VI, 29). Geminin inşası bitince her hayvan türünden birer çift, ayrıca boğulmasına hükmedilenler dışındaki aile fertleri ve iman eden diğer kimseler gemiye bindirilir. Hz. Nuh ve ona inananlar kurtulurken eşi ve oğlu inanmayanlarla birlikte boğulur (Hûd 11/40-47; el-Mü’minûn 23/26-29; el-Furkān 25/37; el-Kamer 54/10-17).
Kur’ân-ı Kerîm’de ayrıca Nuh’un oğlu için dua ettiği, ancak bunun kabul edilmediği belirtilmektedir. (Hûd 11/42-43, 45-46; et-Tahrîm 66/10) Tufan sona erince, “Ey Nuh! Sana ve seninle birlikte olanlara bizden selâm ve bereketle gemiden in …” denilir. (Hûd 11/48) Allah’ın adını zikrettiği peygamberler Âdem’in ve Nuh ile beraber gemide taşınanların soyundan, İbrâhim ile İsmâil’in neslindendir (Meryem 19/58); İsrâiloğulları da Nuh ile beraber gemide taşınanların soyundan gelmiştir. (el-İsrâ 17/3) Ayrıca diğer peygamberler gibi Nuh’tan da söz alındığı (el-Ahzâb 33/7), onun hidayete erdirildiği (el-En‘âm 6/84), ona verilen emirlerin Müslümanlar için de geçerli ve yürürlükte olduğu (eş-Şûrâ 42/13) bildirilmektedir.
HZ. NUH (A.S.) KAÇ YIL YAŞADI?
Kur’an’da Hz. Nuh’un (a.s.) yaşıyla ilgili olarak şu bilgi yer almaktadır: “Andolsun ki biz Nuh’u kendi kavmine gönderdik de o 950 yıl onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi. Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık” (el-Ankebût 29/14-15). Bu âyetten anlaşıldığına göre Hz. Nuh’un (a.s.) 950 yıl kavmiyle birlikte yaşamış ancak bu sürenin onun bütün ömrünü veya peygamberlik süresinin tamamını mı yoksa tufana kadar olan safhasını mı içine aldığına işaret edilmemiştir. Kur’an’da verilen bu rakamı Hz. Nuh’un (a.s.) bütün ömrü olarak kabul edenlere göre kırk yaşında peygamber olmuş, 890 yaşında iken tufan gerçekleşmiş, tufandan sonra altmış yıl daha yaşamıştır. Bu süreyi sadece tufan öncesi peygamberlik müddeti olarak düşünenlere göre ise Hz. Nuh’un (a.s.) yaşı bundan çok daha fazladır. Bir rivayete göre peygamberler içinde en uzun ömürlüsü Hz. Nuh’tur; kendisine 350 yaşında vahiy gelmiş, 950 yıl kavmini davetle geçirmiş, dolayısıyla 1300 yıl yaşamıştır (a.g.e., VI, 30). Hz. Nuh’un kabrinin nerede olduğu bilinmemekte, çeşitli yerlerde ona nisbet edilen makam ve kabirler bulunmaktadır. Bir rivayete göre kabri Mekke’de Mescid-i Harâm’da, Mültezem ile Makām-ı İbrâhim arasında, diğer rivayetlere göre ise Kerek, Cizre veya Necef’tedir.
HZ. NUH’UN (A.S.) ÖZELLİKLERİ
Kur’ân-ı Kerîm’e göre Nuh, çok şükreden bir kuldu (el-İsrâ 17/3); güçlükler karşısında gösterdiği sabır insanlara örnek olarak gösterilmiştir (Hûd 11/49). Onun bir başka özelliği de kâfirlere karşı çok sert davranmasıdır.
Ayr��ca kavimlerine gönderilmiş emin elçilerden olduğu belirtilen Nuh’un (eş-Şuarâ 26/107) “ashâbü’n-nevâmis”ten (şeriat sahibi) sayıldığı ifade edilmiştir. Rivayete göre tufan esnasında Hz. Nuh, Ebûkubeys dağında bulunan Hz. Âdem’in naaşını alarak bir tabut içine koymuş, tufandan sonra tekrar yerine defnetmiştir. Hz. Nuh’un, Hz. İdrîs’ten sonra gelen ilk peygamber olup marangozluk yaptığı da nakledilmektedir (İbn Kuteybe, s. 19-24). Hz. Nuh’a ayrıca İslâm ve bilhassa Şiî geleneğinde “Neciyyullah” (Allah’ın kurtardığı kişi) sıfatı verilmiştir. Hz. Nuh’un ve kavminin Tufan Hadisesi’nden kurtarılmasına atıf yapan bu sıfat, Allah’ın inâyetiyle Firavun’un zulmünden kurtarılan Hz. Mûsâ için de kullanılmaktadır (Sa‘lebî, s. 166)
I Allah İsa peyğəmbəri xüsusi yaradılışla yaratmışdır. Allah onu da Adəm peyğəmbər kimi atası olmadan dünyaya gətirmişdir. Bu, Quranda belə bildirilir: Şübhəsiz ki, Allah Qatında İsanın məsəli Adəmin məsəli kimidir. Onu torpaqdan yaratdı, sonra ona “Ol” deməsiylə o da oldu. (Ali İmran surəsi, 59) Həzrəti İsanın adı Quranda, anasının adıyla birlikdə, yəni Məryəm oğlu İsa olaraq çəkilir. Hz. Məryəm Allahın bütün qadınlar üçün nümunə etdiyi çox qiymətli bir müsəlmandır. Olduqca iffətli və Allaha çox bağlı bir mömindir. Allah ona, uşağının peyğəmbər olacağını müjdələmişdir. Allah Məryəm oğlu İsanı peyğəmbər etmiş və ona mübarək kitablardan olan İncili vermişdir (İncil də hz. İsadan sonra pis niyyətli insanlar tərəfindən dəyişdirilmişdir. Bu gün əlimizdə əsil İncil yoxdur). Allah hz. İsaya bir çox möcüzələr verərək, cəmiyyətə həqiqətləri çatdırmaq vəzifəsini də vermişdir. Hələ körpə vaxtında danışaraq, Allahdan bəhs etmişdir. İsa peyğəmbər özündən sonra gələcək olan peyğəmbərimiz hz. Məhəmmədi (s) də müjdələmişdir. Peyğəmbərimizin (s) bir adı da Əhməddir. Hz. İsanın peyğəmbərimizi (s) müjdələməsi Quranda bizə belə bildirilir: Bir zaman Məryəm oğlu İsa demişdi: “Ey İsrail oğulları! Həqiqətən, mən Allahın sizə göndərdiyi, məndən əvvəl nazil edilmiş Tövratı təsdiqləyən və məndən sonra gələcək Əhməd adlı peyğəmbərlə sizi müjdələyən bir elçisiyəm!” Allahın elçisi onlara açıq-aydın dəlillər (müxtəlif möcüzələr) gətirdikdə onlar: “Bu, aşkar bir sehrdir!” dedilər. (Saff surəsi, 6) İsa peyğəmbərə yaşadığı dövrdə inanıb yardım edən çox az insan olmuşdur. İsa peyğəmbərin düşmənləri onu öldürmək üçün, ona tələ qurmuşdurlar və onu ələ keçirib asdıqlarını zənn etmişdirlər. Amma Allah bizə Quranda hadisənin belə baş vermədiyini və hz. İsanı öldürə bilmədiklərini bildirir: (ardı rəydə) #quran #ayə #surə #ixlas #islam #iman #əxlaq #hzəli #tövbə #təqva #dinipaylasimlar #hədis #Allah #evdəqal #namaz #təfsir #din #isa #hzisa #meryem https://www.instagram.com/p/CeJKQ_BMy2k/?igshid=NGJjMDIxMWI=
Öyle kötü nesiller geldi ki, namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular "Onların ardından öyle kötü nesiller geldi ki, namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular, bunlar da azgınlıklarının cezasını bulacaklardır. Ancak pişman olup Allah'a yönelen, iman edip doğru ve dürüst işler işleyenler cennete girerler ve hiç bir haksızlığa uğramazalar. ( Meryem Suresi 59-60. Ayet Mealleri )
Şehvet düşkünü olduğunu düşünüyorsan namazla münasebetini gözden geçir. “Bunlar namazı bıraktılar; şehvetlerine uydular.” (Meryem Sûresi: 59)
Bedbaht ve başarısız olduğunu düşünüyorsan annenle münasebetini gözden geçir. “Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht zorba biri yapmadı." (Meryem Sûresi: 32)
Geçim sıkıntısı yaşadığını düşünüyorsan, Kuran'la münasebetini gözden geçir. “Kim benim zikrimden yüz çevirirse, şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak.” (Taha Sûresi: 124)