Tumgik
#Akciğer Kanseri Tedavi Yöntemleri
teknoaslan · 1 year
Text
Akciğer Kanseri Nedir? Tedavi Yöntemleri
Akciğer Kanseri Nedir? Tedavi Yöntemleri #akcigerkanseri #memekanseri #akciğerkanseri #akciğer #kanseri #prostatkanseri #kolonkanseri #rahimağzıkanseri #memekanserifarkındalığı #mesanekanseri #rahimkanseri #tiroidkanseri #memekanserifarkındalıkayı
Akciğer kanseri, akciğerlerdeki hücrelerin anormal şekilde bölünmeye ve çoğalmaya başlaması sonucu oluşan bir kanser türüdür. Akciğer kanseri, dünyada en sık görülen kanser türlerinden birisidir ve özellikle sigara içenlerde daha sıktır. Ancak sigara içmemekte olan insanlar da akciğer kanserine yakalanabilir. Akciğer kanserinin belirtileri, özellikle ilerleyen evrelerde ortaya çıkar ve bunlar…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
elazigsurmanset · 3 months
Text
Akciğer Kanserini En Çok Etkileyen Sigaradır !
Tumblr media
Akciğer kanserinin genetik olmaktan ziyade sigara, kötü hava, çalışma ortamı gibi dış etkenlerden kaynaklandığını ifade eden uzmanlar, akciğer kanserini en çok etkileyenin sigara olduğunu belirtiyor. Akciğer kanseri tedavisinin, erken teşhis durumunda hastalığın tamamen iyileştirilmesine olanak tanıdığını ifade eden Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Son yıllarda aşı tedavisi de söz konusu. Özellikle ileri evre akciğer kanserinin tedavisinde aşı tedavisi kullanılmalıdır.” dedi. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, akciğer kanseri ve aşı tedavisi hakkında bilgi verdi. AKCİĞER KANSERİ HAPI NE İŞE YARIYOR ?
Atamer: “Akciğer kanserini en çok etkileyen sigaradır.”
Dünya ve ülkemizde hızla yaygınlaşan kanserin, erkeklerde prostat kanserinden, kadınlarda ise meme kanserinden sonra en sık görülen türünün akciğer kanseri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Akciğer kanserini en çok etkileyen sigaradır. Akciğer kanseri ani kilo kaybı, nefes darlığı ve çeşitli ağrılarla kendini gösterebilir. Kanser tanısını koyduktan sonra, en önemli nokta akciğer patolojisini saptamaktır.” dedi.
Atamer: “Akciğer kanserinin patolojisine ve evresine göre tedavi yolu belirleniyor.”  
Akciğer kanserinin, küçük hücreli olan ve küçük hücreli olmayan olmak üzere ikiye ayrıldığını ifade eden Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Küçük hücreli akciğer kanseri sigara ile eşleşiyor. Yüzde 15-20 oranında küçük hücreli akciğer kanseri görülüyor. Akciğer kanseri genetik olmaktan ziyade dış etkenlerden etkileniyor.  Bunların başında sigara, kötü hava, çalışma ortamı gibi unsurlar geliyor. Akciğer kanseri tanısı konduktan sonra tedavi edilmesi için evrelendirilmesi yapılıyor. Akciğer kanserinin patolojisine ve evresine göre tedavi yolu belirleniyor.” şeklinde konuştu. Atamer: “Akciğerin tamamı çıkarılsa da yaşam devam ediyor.” Akciğer kanserinde cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi ya da bunların birleşimiyle oluşan tedavi yollarının izlenebildiğini anlatan Prof. Dr. Aytaç Atamer, şunları söyledi, “Akciğer kanseri ufak bir alandaysa lobektomi denilen tedavi kullanılır. Kanser büyük bir alandaysa prörektomi tedavisi yani akciğerin bir kısmı ya da hepsi alınır. Akciğerin tamamı çıkarıldığı durumlarda fonksiyonel etkilenmekle birlikte normal hayatın sürmesi devam ediyor. Küçük bir kısım yani bir lob alındığı zaman ise fonksiyonel etkisi çok az olacaktır. Akciğer kanseri tedavisinden sonra cerrahi operasyonlardan geri kalan akciğer dokusu kısmen kendini yenileyebilirken, bir karaciğer hücresi gibi kendini tamamen yenileyemez. Akciğerin tamamı çıkarılsa da yaşam devam ediyor. Bununla birlikte bireyin eforu da artıyor”
Akciğer kanserinde aşı tedavisi
Akciğer kanseri tedavisinin, erken teşhis durumunda hastalığın tamamen iyileştirilmesine olanak tanıdığını da kaydeden Prof. Dr. Aytaç Atamer, ilerleyen evrelerde ise tedavi ile hastalığın baskılanması veya semptomların kontrol altına alınmasının hedeflendiğini belirtti. Akciğer kanseriyle ilgili yeni tedavi yöntemleri üzerindeki çalışmaların sürdüğünü ifade eden Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Son yıllarda aşı tedavisi de söz konusu. Özellikle ileri evre akciğer kanserinin tedavisinde aşı tedavisi kullanılmalıdır” diye konuştu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
karaca2508-blog · 5 months
Text
Sağlık İçin: Kanser
Tumblr media
Sağlık İçin: Kanser ile mücadele öncelikle sigaradan korunmakla başlar. Yağlı yiyecekler, aşırı tuz tüketimi kanseri tetikleyen faktörlerdir. Kanser, vücuttaki bir hücrenin aşırı hızla çoğalması ve zamanla çevre organlara, hatta kimi zaman kan yolu ile uzak organlara yayılması şeklinde seyreden bir hastalık grubudur. Vücutta çeşitli organlarda kanser oluşabilir. Kanser çok sık görülen bir hastalık olmamakla birlikte günümüzde en çok korkulan ve çekinilen bir hastalıktır. Bunun nedeni yakın zamana kadar kanserde başarılı bir tedavi yönteminin olmaması ve bunun sonucu olarak kanserin öldürücülük düzeyinin yüksek olmasıdır. Dünyada her yıl 12,5 milyon kişi kanser hastalığına yakalanmakta ve her yıl 7,6 milyon kişi de kanser nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ise her yıl 160 bin dolayında kişi kanser hastalığına yakalanmakta ve 100 binden fazla kişi de bu nedenle hayatını kaybetmektedir. Kanser erkeklerde kadınlara göre daha sık görülür. Erkeklerde en sık kanserler akciğer, prostat, mesane ve kalın bağırsak kanserleri olurken kadınlarda en sık görülenler meme kanseri, tiroit kanseri, kalın bağırsak kanserleri şeklindedir.
Kanser Faktörleri
Kanserin meydana gelmesinde çok sayıda faktörün etkisi olmakla birlikte bu açıdan 3 temel faktörün yeri daha önemlidir. Maluliyet Tespit İşlemleri - Sigara ve diğer tütün ürünleri kullanımı: Bütün kanserlerin üçte biri sigara kullanımına bağlıdır. Sigara kullananlarda akciğer ve gırtlak kanseri başta olmak üzere 10-12 kadar kanserin görülme riski artmıştır. Yirmi yıl boyunca günde bir paket sigara içen bir kişinin akciğer kanserine yakalanma olasılığı sigara içmeyen kişilere kıyasla 20 kat daha fazladır. Akciğer ve gırtlak kanserinden başka mesane kanseri, ağız boşluğu, yemek borusu-mide-kalın bağırsak kanseri, kadınlarda rahim kanseri ve meme kanseri de sigara kullanımı ile ilişkili olan kanser türleridir. Sigara dumanının yol açtığı kanser olguları yalnızca sigara içenlerde görülmekle kalmaz, sigara dumanından pasif olarak etkilenen kişilerde de kanser ortaya çıkabilir. - Beslenmede yapılan hatalı uygulamalar: Aslında beslenme yaşamımızın en temel gereksinimlerinden birisidir, ama gerek seçilen gıda maddeleri, gerekse gıda maddelerinin yiyecek olarak hazırlanması sırasında yapılan yanlış uygulamalar kansere yol açabilir. Yiyeceklerin kızartma ve yakma şeklinde hazırlanması, tuz ve yağ içeriğinin fazla olması, fazla miktarda yemek yenmesi ve kilo alma (şişmanlık) ve diyette lifli posalı yiyeceklerin yeterli miktarda olmaması çeşitli kanserler bakımından risk oluşturur. Beslenme faktörleri ile ilişkili kanserler arasında mide ve kalın bağırsak kanseri, meme kanseri gibi önemli kanserler bilinmektedir. İnsanlarda görülen her 3 kanserden birisinin beslenme faktörleri ile ilişkisi vardır - Mesleksel ve çevresel faktörler: İşyeri ortamında karşılaşılan çeşitli kimyasal maddeler de kansere yol açabilir. Krom, kadmiyum, asbest, benzen, arsenik gibi maddeler veya iyonlaştırıcı ışınların bulunduğu işyerlerinde çalışanlarda kanser olasılığı söz konusudur. Yaşanılan çevrede asbest ve erionit gibi maddeler varsa veya içme-kullanma suyunda arsenik varsa o bölgede kanser riski söz konusu olabilir. Mesleksel ve çevresel etkilenmeye bağlı olarak gelişen kanserler arasında akciğer ve akciğer zarı kanseri, kan kanseri, mesane kanseri, karaciğer kanseri gibi kanserler olabilir.
Kimlerde Kanser Görülebilir
Tumblr media
Kansere yol açan bu etkenlerden korunmak suretiyle kanserde etkili korunma sağlanabilir. Öte yandan kanserlerin çoğu vücutta muayene ve tanı yöntemleri ile kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Bu yüzden kanserde erken tanı çok önemlidir. Kadınlarda sık görülen meme kanseri ve rahim kanseri erken dönemde yakalandığı zaman çok başarılı şekilde tedavi edilmektedir. Erkeklerdeki prostat ve kalın bağırsak kanserlerinde de erken dönemde tedavi oldukça başarılıdır. Sigortalının Ölümü Halinde Toplu Ödeme Bunun dışında vücudun herhangi bir yerinde şişlik olması, beklenmedik şekilde kanama olması, bir yaranın uzun zaman geçmesine rağmen iyileşmemesi, uzun süren ses kısıklığı olması, idrar ve dışkılama alışkanlıklarında değişiklik olması gibi durumlarda doktora başvurulması erken tanı bakımından önemlidir. Bu belirtilerin olması hemen kanser anlamına gelmez, ama bunlar kanserin erken belirtileri de olabilir.
Kanserden Korunmak İçin
- SİGARA VE DİĞER TÜTÜN ÜRÜNLERİNİ KULLANMAYINIZ. - FAZLA YAĞLI YİYECEKLER TÜKETMEYİNİZ. - TUZ TÜKETİMİNİZİ AZALTINIZ. - DÜZENLİ EGZERSİZ YAPINIZ. - IZGARA VE KIZARTMA TÜRÜ YİYECEKLERİ AZ TÜKETİNİZ. - HİÇ ŞİKAYETİNİZ OLMASA DA YILDA BİR KEZ DOKTORA MUAYENE OLUNUZ. - (KADINLAR) KENDİ KENDİNE MEME MUAYENESİNİ ÖĞRENİP UYGULAYINIZ. Kaynak; Hacettepe Üniversitesi, Halk Sağlığı Enstitüsü
Tumblr media
Read the full article
0 notes
gazetehaberi · 1 year
Text
Akciğer Kanseri Neden Olur
0 notes
pegarose · 1 year
Text
Akciğer Kanseri Neden Olur
https://www.pegarose.com/akciger-kanseri-neden-olur
Akciğer Kanseri Neden Olur
Tumblr media
Kasım ayı tüm dünya genelinde Akciğer Kanseri Farkındalık ayı olarak biliniyor.  Akciğer kanseri neden olur ? sorusuna yanıt arayan uzmanlar,  “Bu kanserin en önemli nedeni tütündür” dedi. Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Suna Çokmert Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında ‘akciğer kanseri tedavi yöntemleri’ hakkında konuştu. Akciğer Kanseri Neden Olur Akciğer Kanserine Neden Olan En Önemli Faktör Tütün  Akciğer […]
0 notes
hekimbulnet · 3 years
Text
Akciğer Kanseri Belirtileri, Tedavisi ve Evreleri
Tumblr media
Geçmişte sigara ile bağlantılı tek bir hastalık olarak değerlendirilen akciğer kanseri, günümüzde farklı subtipleri olan ve etiyolojisinde birden fazla genetik mutasyonun rol oynadığı kompleks bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Akciğer kanseri en yaygın görülen solid organ tümörlerinden biridir ve dünyada kanserle ilişkili ölümlerin başlıca sebebidir. Her yıl yaklaşık olarak 1.8 milyon hasta akciğer kanseri tanısı almaktadır. (Akciğer kanseri, kanser ile ilişkili her 4 ölümün 1’inden sorumlu olarak kanser ile ilişkili ölümlerin en sık nedeni olmaya devam etmektedir). Bu verilere bakıldığı zaman görülen o ki her üç dakikada bir, bir kişi akciğer kanseri tanısı alırken diğer bir kişi bu hastalık sebebiyle ölmektedir. Akciğer kanserinin en yüksek oranda görüldüğü bölgeler Orta Asya, Doğu Avrupa, Kuzey Amerika ve Doğu Asya'dır. Akciğer kanserine bağlı ölümlerin çoğu Batı Pasifik bölgesi ve Avrupa'da görülmektedir. Akciğer kanseri, akciğerlerde anormal hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması sonucunda ortaya çıkar. Akciğer kanseri sıklıkla bir akciğerde tek odaktan gelişmeye başlamakla birlikte aynı zamanda birden fazla odaktan gelişimi de söz konusu olabilir. Kanser hücreleri akciğerlere, komşu dokulara veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. Akciğer kanserinin en sık metastaz yaptığı yerler; lenf nodülleri, karaciğer, santral sinir sistemi (beyin), kemik ve adrenal glandlardır. Akciğer kanseri aynı zamanda farklı loblara ya da karşı akciğere de metastaz yapabilir. Temel olarak küçük hücreli ve küçük hücreli olmayan akciğer kanserleri olarak iki grupta sınıflandırılabilir. En sık görülen semptomları devamlı öksürük, kilo kaybı, hemoptizi, nefes darlığı ve göğüs ağrısıdır.  
Akciğer Kanseri Belirtileri
Akciğer kanseri ilk evre belirtileri arasında hafif öksürük veya nefes darlığı görülebilir. Kanser ilerledikçe bu semptomlar daha şiddetli ve yoğun bir şekilde yaşanır. Diğer akciğer kanseri belirtileri: ·         Şiddetli öksürük ·         Nefes darlığı ·         Hırıltı ·         Kilo kaybı ve iştahsızlık ·         Sürekli yorgun hissetmek ·         Göğüs ağrısı ·         Kemik ağrısı Şiddetli öksürük Solunum yolu veya soğuk algınlığı enfeksiyonuyla oluşan öksürük bir iki hafta içinde geçecektir. Ancak devam eden, kalıcı bir öksürük akciğer kanseri belirtilerinden olabilir. Özellikle öksürük sırasında kanlı balgam atıyorsanız muhakkak doktorunuza başvurmanız gerekir. Nefes darlığı Nefes darlığı veya solunumdaki değişiklikler akciğer kanseri evrelerinin hepsinde kendini gösterir. Öksürük gibi nefes darlığı veya solunum problemleri de çok fazla ciddiye alınmıyor. Eğer soluk alıp vermede problem yaşıyorsanız, bu durumu görmezden gelmeyin. Hırıltı Hırıltı, nefes alıp verdiğiniz sırada ortaya çıkan tiz bir sestir. Her ne kadar astımın genel bir semptomu olsa da, hırıltı problemi akciğer kanseri belirtileri arasında da yer alıyor. Kilo Kaybı ve İştahsızlık Aslında ani kilo kaybı ve iştahsızlık problemleri yalnızca akciğer kanseri değil, diğer kanser belirtileri arasında da yer alıyor. Sürekli yorgun hissetmek Kanser hücreleri enerjinin tükenmesine neden olur. Bu nedenle de yorgunluk ve halsizlik gibi semptomlar kendini gösterir. Akciğer kanseri ilerledikçe bu semptomlar daha yoğun bir şekilde yaşanabilir. Göğüs ağrısı Akciğer kanseri göğüs, omuz ve sırt ağrılarına sebep olabiliyor. Keskin, sürekli veya belirli aralıklarla yaşanan göğüs ağrılarından şikâyetçiyseniz doktorunuza başvurun. Kemik ağrısı Kemiklere yayılan kanser sırtta ve vücudun diğer bölgelerinde ağrıya neden olabilir. Bu ağrılar özellikle gece kendini daha fazla hissettirebilir.
Akciğer Kanseri Risk Faktörleri
- Sigara - Mesleki maruziyet (asbest teması) - Radyasyon teması öyküsü - Genetik yatkınlık - Beslenme - Geçirilmiş akciğer hastalıkları Erkeklerdeki akciğer kanseri mortalitesinin %80-90’ının, kadınlardakinin ise %75-80’inin sigara kullanımına bağlı olduğu hesaplanmaktadır. 30 paket/yıl sigara içimi ile akciğer kanserine bağlı ölüm riski erkeklerde 20-60 kat, kadınlarda 14-20 kat artmaktadır. Sigara içmeye 15 yaşından önce başlanması, riski iki katına çıkarmaktadır. Günde içilen sigara sayısı, riskte lineer bir artışa yol açarken içme süresinin uzaması, riskte eksponansiyel bir artışa yol açmaktadır.
Akciğer Kanseri Evreleri
Akciğer kanserinin 4 evresi bulunuyor: Evre 1: Tümör yayılmamıştır ve boyut olarak 5 cm'den küçüktür. Evre 2: Kanser lenf bezlerine yayılmıştır. Evre 3: Kanser akciğer içinde veya karın bölgesine yayılmıştır. Evre 4: Kanser karaciğer,  kemikler veya böbrek üstü bezleri gibi birçok bölgeye yayılmıştır. Akciğer Kanseri ilk Evre Belirtileri Birinci evre akciğer kanserinde, kanser ilerleyene kadar çok fazla semptom görülmez. Bu nedenle uzun süre sigara içen ve 55 yaş üstü kişilerin her yıl kontrol yaptırması gerekir. Akciğer kanseri ilk evre belirtileri arasında: - Kötüleşen öksürük veya kronik öksürükte değişiklik - Kanlı balgam atma - Gülme, öksürme veya derin nefes alma sırasında oluşan göğüs, sırt veya omuz ağrıları - Günlük aktiviteler sırasında ortaya çıkan nefes darlığı - Gün içinde yorgun veya halsiz hissetme - Yüzde veya boyunda şişlik - Yutma güçlüğü veya yutkunma sırasında ağrı gibi semptomlar oluşabilir. Akciğer Kanseri Son Evre Belirtileri Akciğer kanseri son evrede kanser, başka organ veya dokulara yayılmıştır. Evre 4, akciğer kanserinin en ileri aşamasıdır. Hastalığın son evresinde, hastalığın ilerlemesini yavaşlatma ve semptomları kontrol altına almak için çoğu zaman kemoterapi veya radyoterapi uygulanır. Akıllı ilaçların kullanımı tedavi başarısını artırabilir. Ancak bu tedavi yöntemi hastaların yalnızca dörtte birinde kullanılabilmektedir.
Akciğer Kanseri Çeşitleri
Akciğer kanseri çeşitleri iki ana gruba ayrılır: küçük hücreli akciğer kanseri ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri. Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri, en yaygın olan kanser çeşididir. Akciğer kanseri vakalarının yaklaşık %80 ila 85’ini oluşturur. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin yayılma ihtimali küçük hücreli akciğer kanserine göre daha azdır. Bu kanser çeşidi için seçilecek tedavi yöntemi, hastalığın evresine ve hastanın genel durumuna göre yapılır. Küçük hücreli akciğer kanseri Bu kanser çeşidi çok daha nadir görünen bir türdür. Akciğer kanseri vakalarının yaklaşık %15’ni oluşturur. Küçük hücreli akciğer kanserinin yayılma hızı ve eğilimi diğer çeşide göre çok daha fazladır. Tedavi olarak çoğunlukla kemoterapi ve radyoterapi uygulanır. Akciğer Kanseri Sınıflandırma Akciğerde oluşmaya başlayan kanserler iki ana tipe ayrılırlar: hücrelerin mikroskobik görünüşlerine göre küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri (KHDAK). Her akciğer kanser tipi farklı biçimlerde büyür, yayılır ve farklı olarak tedavi edilir. Akciğer kanserinin en sık görülen tipi küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK)’ dir. Tüm akciğer kanseri olgularının %85-90’ını oluşturan KHDAK iki subgruba ayrılır. - Skuamöz hücreli karsinomlar - Non-skuamöz hücreli karsinomlar Adenokarsinomlar:  Tüm akciğer kanseri olgularının %40’ını oluşturan adenokarsinomlar KHDAK’nin en yaygın görülen tipidir. Genellikle sigara içmeyen kadın hastalarda görülür. Ayrıca sigara içmemiş akciğer kanseri hastalarında en sık görülen akciğer kanseri tipidir. Sıklıkla periferik yerleşimli, radyolojik olarak hava bronkogramları şeklinde prezente olabilir. Büyük hücreli karsinomlar:  Tüm akciğer kanseri olgularının % 10-15’ini oluşturan büyük hücreli karsinomlar çoğunlukla agresif seyirlidir. KHAK görülme sıklığı azalmaktadır. Saldırgan bir klinik seyir izlemektedir ve erken metastaz potansiyeli yüksektir. Tedavisiz ortalama sağkalım 3-4 ay kadardır. KHDAK ise çeşitli alt tiplerine göre çeşitli özellikler gösterir: Skuamöz hücreli karsinom daha çok santral yerleşimli, adenokarsinom ve büyük hücreli karsinom periferik yerleşimlidir. Bronkoalveoler karsinomlar, morfolojik özelliklerinin yanı sıra, klinik seyir ve davranışlarındaki farklılıklar nedeni ile adenokarsinomların alt tipi olarak sınıflandırılırlar. Hastada hangi tip akciğer kanserinin olduğunun bilinmesi önemlidir çünkü KHAK kemoterapiye en iyi cevabı verirken diğer tipler (hep birlikte KHDAK olarak adlandırılan grup) cerrahi girişim ve radyoterapi ile daha iyi tedavi edilir. KHAK: KHAK adlandırılmasının yapılmasının sebebi hücrelerin küçük olması ve nukleusun (hücrenin kontrol merkezi) hücrenin büyük bir kısmını doldurmasıdır. Bu tip kanserler neredeyse her zaman sigara kullanımından oluşur. KHAK genellikle erken yayılır ve bu nedenle doktorlar genellikle kemoterapi tedavisini cerrahiye göre tercih ederler.
Akciğer Kanseri Tanı
Tanıda ilk yapılması gereken PA akciğer grafisi çekilmesidir. Genellikle soliter pulmoner nodül görülür. Fakat mantar enfeksiyonu, tüberküloz, pnömoni ve metastatik kanser ekarte edilmelidir. Diğer görüntüleme yöntemleri olarak BT, MRI, PET kullanılabilir. Patolojik tanı için balgam sitolojisi, effüzyon sitolojisi, LAP sitolojisi, Bronkoskopik biyopsi, Torakotomi, VATS ve mediastinoskopi kullanılabilir. Periyodik sitolojik balgam muayeneleri ve akciğer grafileri asemptomatik akciğer kanserini yakalayabilir.
Akciğer Kanseri Tedavisi
Akciğer kanseri tedavisinde; cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve/veya palyatif tedavi tek başına veya kombinasyon şeklinde uygulanabilir. Hangi tedavinin uygulanacağını etkileyen faktörler: Hastalığın evresi, Hastanın performans durumu, Tümörün histopatolojik tipi ve Mutasyon analizi’dir.
Akciğer Kanseri Ameliyatı
Akciğer kanseri tedavisinde bilinen en etkili yöntem, kanserin vücuttan ameliyatla alınmasıdır. Eğer kanser yayılmamışsa ve erken dönemde teşhis edilmişse cerrahi tedavi uygulanabilir ve bu tedavinin başarını oranı oldukça yüksektir. Ameliyatla tümör tamamen çıkarılamıyor veya farklı alanlara yayılmışsa, hastalara kemoterapi veya radyoterapi tedavileri uygulanır. Bu tedaviler sonuç verir ve tümör küçülmeye başlarsa, cerrahi tedavi yapılıp yapılamayacağı tekrar kontrol edilir.
Akciğer Kanseri Beslenme
Akciğer kanseri tedavisi sırasında veya sonrasında hastaların beslenme ve sıvı tüketimlerine özen göstermesi gerekir. Akciğer kanseri tedavisi sırasında kullanılan ilaçları vücuttan bir an önce atmak için günde en az 3 litre su tüketilmesi önerilmektedir. Doymuş yağ, karbonhidrat ve şekerden uzak durup, tahıl, baklagil, sebze ve meyve bolca tüketilmelidir. (Akciğer ağrısı) Referanslar : 1- "Non-Small Cell Lung Cancer Treatment –Patient Version (PDQ®)". NCI. May 12, 2015. Retrieved 5 March 2016. 2- Falk, S; Williams, C (2010). "Chapter 1". Lung Cancer—the facts (3rd ed.). Oxford University Press. pp. 3–4. 3- Horn, L; Lovly, CM; Johnson, DH (2015). "Chapter 107: Neoplasms of the lung". In Kasper, DL; Hauser, SL; Jameson, JL; Fauci, AS; Longo, DL; Loscalzo, J. Harrison's Principles of Internal Medicine (19th ed.). McGraw-Hill. 4- California Environmental Protection Agency (1997). "Health effects of exposure to environmental tobacco smoke. California Environmental Protection Agency". Tobacco Control 6 (4): 346–353. 5- Centers for Disease Control and Prevention (CDC) (December 2001). "State-specific prevalence of current cigarette smoking among adults, and policies and attitudes about secondhand smoke—United States, 2000". Morbidity and Mortality Weekly Report (Atlanta, Georgia: CDC) 50 (49): 1101–1106. 6- Alberg, AJ; Samet JM (September 2007). "Epidemiology of lung cancer". Chest (American College of Chest Physicians)132 (S3): 29S–55S. 7- Taylor, R; Najafi F; Dobson A (October 2007). "Meta-analysis of studies of passive smoking and lung cancer: effects of study type and continent". International Journal of Epidemiology 36 (5): 1048–1059. 8- "Frequently asked questions about second hand smoke".World Health Organization. Retrieved 25 July 2012. 9- Schick, S; Glantz S (December 2005). "Philip Morris toxicological experiments with fresh sidestream smoke: more toxic than mainstream smoke". Tobacco Control 14 (6): 396–404. 10- O'Reilly, KM; Mclaughlin AM; Beckett WS; Sime PJ (March 2007). "Asbestos-related lung disease". American Family Physician 75 (5): 683–688. 11- Tobias, J; Hochhauser D (2010). "Chapter 12". Cancer and its Management (6th ed.). Wiley-Blackwell. p. 199. 12- Davies, RJO; Lee YCG (2010). "18.19.3". Oxford Textbook Medicine (5th ed.). OUP Oxford. 13- Collins, LG; Haines C; Perkel R; Enck RE (January 2007). "Lung cancer: diagnosis and management". American Family Physician (American Academy of Family Physicians) 75 (1): 56–63. 14- Miller, WT (2008). Fishman's Pulmonary Diseases and Disorders (4th ed.). McGraw-Hill. p. 486. 15- Lu C, Onn A, Vaporciyan AA, et al. (2010). "78: Cancer of the Lung". Holland-Frei Cancer Medicine (8th ed.). People's Medical Publishing House. 16- Kumar, V; Abbas AK; Aster JC (2013). "12". Robbins Basic Pathology (9th ed.). Elsevier Saunders. p. 17- Temel JS, Greer JA, Muzikansky A, et al. (August 2010). "Early palliative care for patients with metastatic non-small-cell lung cancer". N. Engl. J. Med. 363 (8): 733–42. 18- Kelley AS, Meier DE (August 2010). "Palliative care--a shifting paradigm". N. Engl. J. Med. 363 (8): 781–2. 19-  Prince-Paul M (April 2009). "When hospice is the best option: an opportunity to redefine goals". Oncology (Williston Park, N.Y.) 23 (4 Suppl Nurse Ed): 13–7. Read the full article
3 notes · View notes
bilgibirikim · 4 years
Text
Kolon Kanseri Yayılır Mı?
İnsanoğlu her canlı gibi doğar büyür ve ölür. Yaşam döngüsü olarak adlandırılan bu süreç bazı sorunları beraberinde getirmektedir. Bunlar arasında en büyük olanı hastalıklardır. Bu hastalıklardan bazıları hafif iken bazıları ise ciddi sonuçlar doğurmaktadır.  Hastalık insan vücudunda fiziksel veya ruhsal olarak oluşan bozukluklardır. Hastalıklar alanında uzman ciddi bilgi birikimi gerektiren kişiler tarafından tedavi edilmek zorundadır. Kanser günümüzdeki en çok insan hayatına mal olan hastalıkların başında gelir. Kanser oluştuğu doku ve organa göre isimlendirilir. Kan, kolon, karaciğer akciğer gırtlak meme kanseri gibi birçok kanser türü bulunmaktadır. Sen nerede bütün kanser türleri insan vücudunda bulunan hücrelerin kontrolsüz ve düzensiz bir şekilde bölünerek büyümesi olarak ortaya çıkar. Ortaya çıkan bu yapıya tümör denir. Tümör kendi arasında iyi huylu ve kötü huylu tümör olmak üzere ikiye ayrılır. Kolon kanseri yayılır mı diye yapılan araştırmalarda ilginç sonuçlar ortaya çıkmıştır.
Tumblr media
Kolon Kanseri Nedir?
Kolon kanseri günümüzde kadın veya erkek olsun en çok yaygın olan üçüncü kanser türüdür. Halk arasında bağırsak kanseri ve kalın bağırsak kanseri olarak da bilinen bir kanser çeşididir. İnsanın sindirim sisteminin önemli bir parçası olan kalın bağırsak iki kısımdan meydana gelir. Rektum ve kolon bölümlerinden oluşur. Kanser kolon veya rektumda meydana gelebilir. Kolon kanserinin belirtileri de çeşitlilik göstermektedir. İshal ve kabızlık dışkı kıvamında değişiklik sürekli dışkılama hisse gibi belirtileri vardır. Kolon kanseri yayılır mı sorusu insanların sıkça aklına gelmektedir.
Kolon Kanseri Nedenleri Ve Tedavisi
Bazı kanserler vücudun başka yerlerinde oluşan kötü huylu kanserlerden yayılan hücrelerden dolayı oluşabilmektedir. Kolon kanserinin en yaygın nedeni poliplerde oluşan bozukluklardır. Genetik nedenler ve yaş kolon kanserinde ciddi etkendir. Kolon kanseri cerrahi yöntemler kemoterapi ya da radyoterapi yöntemleri ile tedavi edilebilmektedir. Tedavi yöntemlerinin seçimi tamamen kanserin evresine göre değişmektedir. Kolon kanseri yayılır mı insanları en çok korkutan konudur. Kolon kanseri yayılır mı diye düşünen insanların Doktorlar tarafından bilgilendirilmeleri gerekli olan bir konudur. Kötü huylu tümörler her zaman etrafındaki organlara sıçrama ihtimali bulunmaktadır. Kolon kanseri yayılır mı sorusunu soran insanlar kolunda meydana gelen kanserin genel itibarıyla iyi huylu tümörden oluştuğu ve yayılma riskinin az olduğu bilgisi verilmelidir.
kaynak: https://drmustafauygarkalayci.com/
1 note · View note
mutluvesaglikli · 6 years
Link
2 notes · View notes
musstuffsworld · 3 years
Text
Tumblr media
KOLON KANSERİ NEDİR ? KOLON KANSERİ BELİRTİLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR ?
Kolon kanserleri, dünyada en sık görülen kanser türlerinden biridir. Sağlık Bakanlığının istatistiklerine göre ülkemizde de en sık görülen ilk 5 kanser türü arasında kolon (kalın bağırsak) kanseri yer almaktadır. Kolon kanserinin her yaşta görülme riski olsa da en sık 50 yaşından sonra gözlenmektedir. Cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde ise tüm kanserler arasında kolon kanseri kadınlarda ikinci, erkeklerde üçüncü sırada yer almaktadır. Memorial Sağlık Grubu Genel Cerrahi Bölümü Uzmanları kolon kanseri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Halk arasında “kalın bağırsak” olarak bilinen ve sindirim sisteminin en son kısmında yer alan bölgede gelişen bir hastalık olan kolon kanseri, yaşamı boyunca her 20 kişiden 1’inde görülmektedir.
Kolon ve rektum, sindirim sisteminin birer parçasıdır. Kalın bağırsak, ince bağırsaktan sonra gelen organlardır ve ortalama 1,5 m uzunluğundadır. Ters dönmüş U harfi şeklinde karnın sağ alt tarafından kör bağırsak ile başlar, yukarı çıkar ve karaciğer altından dönüş yaparak karnı yatay geçer. Sol üst köşede yerleşen dalağın altına gelir ve yine bir dönüş yaparak sol taraftan aşağı doğru yönelerek rektumla birleşir. Rektum, ortalama 15 cm uzunluğunda ve kalın bağırsağın genişlemesi sonucu oluşan sindirim sisteminin son kısmıdır.F
Kolon kanseri, kolonda yer alan hücrelerde başlar. Hücre sayısı çoğaldıkça, peçete halkası gibi dairesel şekilde kolon etrafına yayılır. Erken tanı konması halinde, kanser hücreleri sadece kolon içi ile sınırlı olarak tespit edilebilir. Erken tanı konamaması halinde ise, kanser yakın organlara, lenf bezlerine ve kan dolaşımı yoluyla karaciğer, akciğer ve diğer organlara yayılım gösterebilir.
Kolon kanseri tedavisinde başarıyı getiren en önemli kriter ise erken teşhistir. Kanser erken evrede saptandığında hastalıktan tamamen kurtulmak mümkündür.
Kolon Kanseri Risk Faktörleri
Gelişmiş ülkelerde, kolon ve rektum kanseri oranı, gelişmekte olan ülkelere göre 4 ile 10 kat daha fazladır. Kolorektal kanserin nedenlerini; yaşam tarzı, çevresel etkenlerdeki değişiklikler ve kalıtsal genetik faktörler olarak sıralanabilir.
Genetik Faktörler
Ailesinde daha önce kolorektal kanser görülen kişinin kanser riski fazladır. Kalıtsal genetik faktörler, risk oranını arttırır. Hem kalın bağırsakta bulunan ailevi adenomatöz polipleri, hem de Lynch sendromu olarak da bilinen herediter (aileden çocuklara geçen, ailesel) polip dışı kolorektal kanseri, kolon kanseri riskini arttırır. Genetik kolorektal kanserler hastalığın sadece %5-10’u oluşturmasına rağmen, bu genetik faktörleri taşıyan insanların hastalanma yaşı diğer kolon kanseri hastalardan daha gençtir ve daha fazla yaşamsal risk taşımaktadır.
Herediter polip dışı kolorektal kanseri (Lynch Sendromu), genetik kolorektal kanserlerin en yaygın olanıdır. Birbirine uyumsuz DNA eşleşmeleri sonucu, kalıtsal gen mutasyonu ile oluşur. Ortalama tanı konma yaşı 45’dir. Bu tür gen mutasyonu ile endometriyum (dölyatağı iç zarı), yumurtalık, ince bağırsak, ureter (idrar yolu) ve renal pelvis (böbrek havuzcuğu) kanseri oluşumuna yatkınlık görülür.
Kişinin ailesinde ve birinci derecede akrabalarında kanser öyküsünün bulunması ise hastalığın ortaya çıkışını ciddi oranda etkilemektedir. Ailesinde kolon kanseri olan kişilerin, yakınında kaç yaşında kolon kanseri tespit edilmiş ise bundan 10 yıl önce kolonoskopi yaptırmaya başlaması gerekmektedir. Ailesinde kolon kanseri hikayesi olmayan veya herhangi bir şikayeti olmayan tamamen sağlıklı kişiler ise 50 yaşından itibaren en az bir kere kolonoskopiyaptırmalıdır.
Polipler Kolon Kanserine Neden Olabilir
Kolon kanserinin oluşumunda; aşırı yağlı, kırmızı et ağırlıklı beslenme, şişmanlık, sigara ve alkol tüketiminin yanı sıra polipler etkilidir. Tarama kolonoskopileri sırasında kalın bağırsakta polip görüldüğünde kanserleşmeden alınarak hastalığın önlenmesi mümkün olmaktadır. Kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri hikayesi bulunması da bu kişilerde kolon kanseri riskini artırmaktadır. Meme ve yumurtalık kanseri olan kişilerde de 50 yaşını beklemeden kolon kanseri açısından tarama yapılması önerilmektedir.
Polipler genellikle geç dönemde yani kansere dönüştüğünde belirti vermeye başlar. Poliplerin sadece küçük bir kısmı kansere dönüşmektedir. Ancak kanserlerin büyük bir çoğunluğu poliplerden geliştiği için oldukça dikkat edilmesi gereken bir konudur. Genel nüfusa baktığımızda bu oran %10-15 civarındadır. 50 yaş civarında nüfusun yaklaşık %25’inde değişik tiplerde polipler görülmektedir. 70 yaşı değerlendirdiğimizde ise görülme sıklığı %50’ye yakındır; yani poliplerin görülme sıklığı yaşla birlikte artmaktadır.
Poliplerin özellikleri;
Kendi kendine geçmemektedir.Genetik özellik taşımaktadır. Birinci derece akrabalarında kolon kanseri ve daha önceki tetkiklerinde polip saptanan hastalar risk grubunu oluştururlar ve yakın takip gerekir.Polipler genelde 1cm civarındadır. 2 cm den büyükleri tehlikeli olabilir ve çıkarılması gerekmektedir.Şiddetli ağrı, bağırsak tıkanıklığı, kilo kaybı gibi belirtiler genellikle geç dönem belirtileridir. Hemoroid ve anüste fissür (çatlak) gibi problemler benzer belirtilere sahip olması nedeniyle bazı hastalarda rektum kanserinin tanı ve tedavisinde gecikmelere neden olabilir. Bu belirtiler hem hastaları hem de nadiren hekimleri yanıltabilir. Genel olarak 40 yaş ve üzerinde makat bölgesinden olan kanamalarda rektum ve kalın barsak kanseri olasılığı iyi araştırılmalıdır.Polip oluşumunu engellemek henüz pek mümkün değildir. Hareketsiz yaşam tarzını benimsemiş olanlar, aşırı stresli kişiler, sigara ve alkol kullananlar, obezite hastaları ve ağırlıklı olarak kırmızı et ile beslenenler risk altındadır. Ancak posalı gıdalarla beslenmek, sigara kullanmamak yani bağırsak hareketlerini düzene sokan her şey poliplerin oluşumunu engellemede önemli bir etkendir.4
Diğer Risk Faktörleri
Yaş: Herhangi bir yaşta ortaya çıkabilse de çoğunlukla 50 yaş üzeri kişilerde görülür. Kolon kanseri riski yaşla birlikte artar. 60 yaşın üzerindeki hastaların kolon ve rektum kanserlerine yakalanma oranı, 40 yaş altındaki kişilere göre 10 kat daha fazladır.
Bağırsak İltihapları: Esas olarak iki çeşit barsak iltihabı vardır. Birincisi; enfeksiyona bağlı olarak kolon mukozasında yer yer oluşan ülser yani ülseratif kolittir. İkincisi ise, ağızdan anüse kadar sindirim sisteminin herhangi bir bölümünde ya da aynı anda birkaç farklı bölümünde aralıklı iltihaplar ile ortaya çıkan Crohn hastalığıdır. Uzun süren, müzmin bir hastalık olmasına rağmen tedavisi mümkündür. Oluşan yüksek kanser riski sebebiyle, kolorektal kanser tarama testleri daha sık yaptırılmalıdır.
Beslenme: Kolon ve rektum kanserlerinin özellikle fast food tüketiminin yaygın olduğu ABD ve Avrupa ülkelerinde görülme sıklığı oldukça yüksektir. Posasız gıda tüketimi, kabızlığı artırarak dışkının uzun süre bağırsak içinde kalmasına ve o bölgenin kanserleşmesine neden olmaktadır. Şarküteri ürünleri, salamuralar, tütsülenmiş etler, mangal türü yiyecekler ve kızartmalar, kabızlık yapan yiyeceklerdir. Bunun yanında meyve, sebze, baklagiller, tavuk ve tahıl bakımından zengin gıdaları tüketmenin risk oranını azalttığı belirlenmiştir.
Obezite: Kadın ya da erkek fark etmeksizin, aşırı kilo kolon kanseri riskini arttırmaktadır.
Sigara: Yapılan birçok araştırmalarda sigara tüketimi ile kolon kanseri arasında ilişki olduğunu belirtmiştir.
Kolon Kanseri Belirtileri
En sık görülen kolon kanseri belirtileri sürekli ishal ve kabızlık, her zaman normal bir kalınlıkta gelen büyük abdestin incelmesi, anüsten ve büyük abdestten kan gelmesi, büyük abdestte yumurta akı görünümlü salgıdır. Kanserin ilerlediği ve bağırsağı tıkadığı durumlarda ise karında şişlik ve ağrı oluşmaktadır. Bu tür şikayetleri olanların doktora başvurması, erken tanı için önemlidir.
Bağırsakların yeterince boşalamaması hissi,Dışkılama güçlüğüAğrılı dışkılama
Belirtileri de kolon kanserinin en önemli belirtileri arasındadır. Bağırsağın sağ tarafını tutan kolon kanseri ile sol tarafını tutan kolon kanseri farklı belirtiler verebilir. Bağırsağın sol tarafı daha dar bir bölge olması nedeni ile bu bölgenin kanserlerinde daha çok dışkıda incelme, kanama, dışkı düzeninde değişme gibi şikayetler görülürken, sağ tarafta ise bağırsak daha geniş olduğundan, kanser burada sinsi bir şekilde ilerlemekte, belirti vermesi daha uzun sürmektedir. Hastada, halsizlik, kansızlık, iştahsızlık ve karın ağrısı gibi belirtiler olmaktadır. Ağrılı dışkılama, demir eksikliği anemisi, kilo kaybı ve karında kitle hissinin kolon kanseri açısından önemli belirtilerdir. Kolon kanserinde hastalık ilerlemeden tanı konulması yaşam şansını büyük ölçüde artırmaktadır. Bu nedenle erken tanısı için kolon kanserinin belirtilerini takip etmek çok önemlidir.
Kolon Kanseri Teşhisi
Kalın bağırsak kanseri, tarama programları içinde yer alan bir kanser türüdür. Kanserden korumak ya da hastalığı erken evrede saptamanın en etkili yolu düzenli olarak yaptırılan endoskopik incelemelerdir. Bunların başında ise kolonoskopi gelmektedir. Kolonoskopi, hem mevcut bir tümörü erken evrede belirleme hem de kansere yol açabilecek polip ve benzeri sorunları daha kanserleşmeden tespit edip kişiyi kanser gelişiminden koruyabilecek özellikte bir işlemdir. 50 yaşın üzerindeki her bireyin risk durumlarına, kişisel sağlık hikayelerine, aile öykülerine göre 2-5 yıllık aralıklarla kolonoskopik incelemeden geçmeleri önerilmektedir. Kolonoskopinin hazırlığı ve uygulaması günümüzde hasta için çok daha kolay ve konforlu hale gelmiştir. Yeni kolonoskoplar son derece kolay uygulanıp hastaya rahatsızlık vermeden istenilen sonuçlar alınmaktadır.
Kolon kanseri tanısı uzman hekimler önderliğinde bazı testeler ile konur. Hastanın doktora başvurması ve fiziki muayenenin ardından sırasıyla aşağıdaki testler yapılmaktadır;
Dışkıda gizli kan incelenmesi: Son derece basit bir testtir, küçük miktarda dışkı örnekleri laboratuvarda incelenir.Radyolojik tetkikler: Çift kontrastlı kolon grafisi ve bilgisayarlı tomografi yapılmaktadır.Laboratuvar tetkikleri: Tam kan sayımı, biyokimyasal tetkikler yapılmaktadır. Bunların arasında CEA (Karsinoembriyonik antijen) tetkiki kalın bağırsak kanserlerinde kanda yükselebilen ve tanıya yardımcı olan testlerden birisidir.Kesin tanı için endoskopik tetkikler:Rektoskopi, sigmoidoskopi, kolonoskopi ve biyopsi yapılmaktadır. Görülen lezyondan parça alınması ve patolog tarafından incelenmesi yapılır.
Kişinin ailesinde 50 yaşından erken kalınbağırsak kanseri vakası varsa, 40 yaşından itibaren kolonoskopi yaptırması şarttır. Kolonoskopinin 5 yılda bir kez tekrarlanması çok önemlidir. Bunun yanında yılda bir kez dışkıda gizli kan bakılması da kanserin belirleyiciliği ve erken tanısı için çok önemlidir. Eğer kişinin ailesinde kalınbağırsak kanseri yoksa 50 yaşından itibaren düzenli olarak 5 yılda bir kolonoskopi yaptırması uygun olur.
Klasik kolonoskopi, polip ya da kanser varlığının tanısının konulmasını sağladığı gibi eğer hastada polip varsa onu tedavi edici ve kanser oluşumunu engelleyici özelliğe de sahiptir. 5 yılda bir kez bunu yaptırmak hasta için zor olmamalıdır. Çünkü kolonoskopi artık damardan iğne ile hastanın rahatlaması sağlanarak yapılan, sedasyon ve ağrı kesicilerle daha tolere edilebilir hale getirilmiş bir işlemdir.
Kolon Kanseri Tedavisi
Kolon kanserinde kolonoskopide alınan poliplerin üzerinde, kanser erken evrede yakalandığında ameliyat gerekmeyebilir. Sadece yakın takibe alınır. Poliplerin erken evrede, kansere dönüşmeden teşhisinde kolonoskopinin büyük önemi vardır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda kolonoskopi yapılarak poliplerin erken devrede çıkarılması ile kolon kanserinin büyük ölçüde engellenebildiği gösterilmiştir. Bu nedenle 45 yaşından sonra her erkek ve 50 yaşından sonra her kadın, dışkıda gizli kan taraması ve kolonoskopi yaptırmalıdır. Kolonoskopi sırasında hasta konforuna büyük önem verilmektedir. Bu nedenle hasta “bilinçli sedasyon” denilen damardan hafif bir ağrı kesici ile yarı baygın hale getirilmektedir. Öncesinde bağırsağın çeşitli yöntemlerle tamamen boşaltılması gerekmektedir. Daha sonra fiberoptik bir kamera ile bağırsağa girilmekte ve görülen tüm polipler çıkarılmaktadır. Ancak burada kolonoskopiyi uygulayan hekimin tecrübesi, kullanılan cihazın dezenfeksiyonunun ve görüntü kalitesinin yüksek derecede olması, büyük önem taşımaktadır.
İleri evre kolon kanserinde standart tedavi seçeneği cerrahidir; yani tümörlü bölgenin çevreden bir miktar sağlam doku ve lenf düğümleriyle birlikte çıkarılmasıdır. Yapılan çalışmalar, onkoloji prensiplerine uygun olarak ve deneyimli cerrahlar tarafından yapılan ameliyatların hastanın geleceği açısından en önemli faktör olduğunu göstermektedir. Kolon kanserinde ameliyattan sonra hastalığın evresine göre ek, koruyucu kemoterapi uygulanır. Örneğin, tümörün bağırsağa komşu lenf düğümlerine sıçradığı “evre III” vakalarda, “adjuvan”kemoterapi(hastalığın yayılmasını önleyen) artık tüm dünyada standartlaşmış bir uygulamadır.
Kolon kanserlerinde, anüse çok yakın tümörlerde anüsü iptal etmek ve karından dışkılamaya geçmek (kolostomi torbaları ile) bazen kaçınılmaz olabilmektedir. Ancak son yıllarda ameliyat öncesi radyoterapi ile birlikte kemoterapi uygulanması, anüsün korunmasını önemli ölçüde sağlayabilmektedir. Diğer organlara yayılmış (metastatik) hastalarda, hastanın genel durumuna, yaşına, hastalığın yaygınlık derecesine bağlı olarak her üç tedavi yöntemi (cerrahi, kemoterapi, radyoterapi) uygulanmaktadır. Amaç, hastaların yaşam süresini ve kalitesini artırmaktır. Son birkaç yılda bulunan hedefe yönelik yeni biyolojik ilaç tedavileri sayesinde, tedavide başarı oranları günden güne artmaktadır.
Kolon kanserine yakalanmamış bireylerin korunmasında beslenme tarzları ve yaptıracakları tarama testlerinin büyük bir önemi vardır. Sebze, meyve ve tahıllar gibi lifli gıdaların bolca tüketilmesi, yeterince kalsiyum ve D vitamininin alınması önemlidir. Bunların yanı sıra; ikincil korunma önlemi olarak tarama testleri ile erken tanının ayrı bir önemi vardır. Bunun için, her iki cinste 50 yaşından başlamak üzere, tarama testlerinin yapılması önerilmektedir. Ailesinde kolon kanseri olan bireylerde tarama testlerine daha erken yaşta mutlaka başlanmalıdır.
Kolon Kanserinden Korunmak İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler
Kolon kanserini engellemek henüz mümkün olmasa da günlük yaşantıya uygun olmayan beslenme, sedanter yaşam, obezite, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklara dikkat ederek kolon kanseri riski azaltabilir. Bunun için bazı yaşam değişiklikleri yapılmalıdır. Bunlar;
Beslenme: Meyve, sebze ve baklagiller bakımından zengin gıdalarla beslenmek, kolon kanseri riskini azaltmakta fayda sağlar. Kırmızı et ve alkol tüketimi, kolon kanser riskini arttırdığı için ölçülü olmalıdır. Sağlıklı beslenme ve yağ oranı düşük gıdalar tüketme, kilonun belli oranda tutulmasına yardımcı olacaktır.Egzersiz: Araştırmalar, düzenli egzersiz yapmanın birçok kanser türünde olduğu gibi kolon ve rektum kanseri riskini de azalttığını göstermiştir. Egzersiz programına başlamadan önce doktora danışmak gerekir. Doktor kişiye uygun egzersiz programı konusunda yardımcı olacaktır. Haftada 5 gün veya 5 günden fazla, 30 dk süreyle yapılan egzersiz tavsiye edilendir. 45 dk’dan 1 saate kadar yapılan egzersiz daha fazla yarar sağlayabilir. Orta derece aktiviteler; tempolu yürüyüş, düz arazide bisiklete binmek… Hareketli aktiviteler ise; tırmanma ve koşudur.Steroid Yapıda Olmayan (Aspirin gibi) İltihap Önleyici İlaçlar: Yapılan araştırmalar sonunda kolon bu tip ilaçların kanser riskini azalttığını ileri sürmektedir. Düzenli kullanılmaları halinde potansiyel faydaları vardır. Ancak, potansiyel bir kolon kanser riski söz konusu olduğunda, doktor kontrolü ile kullanılması yararınıza olacaktır. Aksi halde mide kanaması riski ile zarar vermesi söz konusu olabilmektedir.Kalsiyum: Kolon kanseri için az da olsa yarar sağlayabilir. Günlük tüketilen 1200 mg kalsiyum, kolorektal adenom formunu %20, ilerlemiş adenom formunu %45 oranında azalttığı bilinmektedir. Bunun ötesinde, birlikte tüketilen D vitamini ve kalsiyumun birlikte adenom formunu azalttığı belirlenmiştir.D vitamini; Yağda çözünen bir vitamindir ve takviye edilmiş süt, mısır gevreği, uskumru, somon, ton balığı gibi belli bazı balık çeşitleri içeren diyet ürünlerinde ve güneş ışığında bulunur. D vitamininin, kolon kanseri dahil bazı kanser türlerini önlemede önemli bir rol oynadığı varsayılmaktadır.Prekanseröz (kansere yol açabilecek polipler) Polip Tarama ve Tedavisi: Özellikle meme kanserinde olduğu gibi, kanser türlerinde uygulanan tarama testleri, kanserin gelişmesini önlemez ancak erken evrede tanı konmasına fayda sağlayarak, tedavide başarı oranını arttırır. Prekanseröz poliplerin belirlenmesi içinde uygulanan tarama testleri sayesinde, kanserin gelişimi önlenebilir. Tespit edilen poliplerin alınması, daha sonra gelişecek kanseri engelleyebilir.Koruyucu Cerrahi Müdahale: Koruyucu cerrahi müdahale, kolorektal kanser riski yüksek olan kişiler için önerilebilir. Bu ameliyatta, kanser gelişimi görülmeden önce, kolon bazen de rektum ve ilgili diğer organlar alınır. Ancak, bu tür bir ameliyat sadece kolon ve rektum kanseri riski yüksek hastalar için geçerli olabilir. Ameliyat kararı öncesi doktorunuzla faydaları ve sonuçları konusunda görüşmeniz önemlidir.
© 2017 Memorial Sağlık Grubu
0 notes
kocaalihaber · 4 years
Text
0 notes
turkiyedenhaber · 4 years
Text
Dikkat! ‘Akciğer kanseri riskini 30 kat artırıyor’
Tumblr media
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Başkanı Prof. Dr. Ülkü Yılmaz, sigara içen bir bireyin tüm yaşamı boyunca sigara içmemiş kişiye göre akciğer kanserine yakalanma riskinin 10-30 kat fazla olduğunu belirterek, “Ağır sigara içen bir bireyin riski yüzde 30’lara çıkarken hiç sigara içmeyen bir bireyin akciğer kanserine yakalanma riski yüzde 1’den daha düşüktür. Kanser riski, sigara sayısı, sigara içme süresiyle de yakın ilişki göstermektedir.” dedi.TÜSAD Başkanlığının yanı sıra Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi de olan Prof. Dr. Yılmaz, Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında, akciğer kanserinin tüm dünyada ve Türkiye’de en ölümcül kanserler arasında yer aldığını söyledi.Yılmaz, akciğer kanserinin tüm dünya ve Türkiye’de erkeklerde kansere bağlı ölümlerin başında geldiğini, kadınlarda dünya verilerine göre 2., Türkiye’de ise 5. sıradaki ölüm nedeni olduğunu belirtti. Dünya Sağlık Örgütü verileri doğrultusunda 2018 rakamlarına göre 2,1 milyon kişiye akciğer kanseri tanısı konulduğunu aktaran Yılmaz, 1,8 milyon hastanın da bu hastalık nedeniyle yaşamını kaybettiğini kaydetti.Türkiye’de her yıl yaklaşık 35 bin yeni olgunun akciğer kanseri tanısı aldığını vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, şu bilgileri verdi:“Hastalık en sık 55-75 yaş grubunda ortaya çıkmaktadır. Artan yaş ile risk artmaktadır. Akciğer kanserine genellikle ileri evrelerde tanı konabilmektedir. Ülkemiz verilerine bakıldığında olguların yüzde 82’sinin lokal ileri ve ileri evre aşamasında tanı aldığı gözlenmektedir, Yüzde 18’lik bölümüne erken evrede tanı konmakta ve bu evrede tanı alan hastada etkin tanı yaklaşımları mümkün olabilmektedir. Böylece bu hastalarda sağ kalım oranları da yüksek olmaktadır. Erken tanı oranlarını artırmaya yönelik tarama çalışmaları devam etmektedir. Etkin ve erken evrede tanı koymaya yönelik olarak lezyonun yerleşim yerine göre farklılıklar olmakla birlikte bronkoskopik, endobronşiyal ultrasonografik biyopsi yöntemleri, transtorasik, elektromanyetik navigasyonel biyopsi yöntemleri kullanılmakta, gelişen teknolojiye uyum sağlayarak her geçen gün yenileri eklenmektedir.”EN ÖNEMLİ NEDENİProf. Dr. Ülkü Yılmaz, bu ölümcül hastalığın en önemli nedeninin sigara olduğuna dikkati çekerek, “Pasif sigara maruziyeti de önemli etmenler arasındadır. Sigara içen bir bireyin tüm yaşamı boyunca sigara içmemiş bireye göre akciğer kanseri geliştirme oranı 10-30 kat fazladır. Ağır sigara içen bir bireyin riski yüzde 30’lara çıkarken hiç sigara içmeyen bir bireyin akciğer kanserine yakalanma riski yüzde 1’den daha düşüktür. Kanser riski, sigara sayısı, sigara içme süresiyle de yakın ilişki göstermektedir. Bunlara ek olarak sigaraya başlama yaşı, inhalasyon derinliği, sigaranın katran ve nikotin içeriği, filtre içerip içermemesi de kanser gelişme riskiyle yakından ilişkili faktörlerdir.” şeklinde konuştu.
Tumblr media
Sigaranın bırakılmasıyla kanser gelişme riskinde azalma kaydedildiğini, sigarayı bırakmayı takiben 5. yılda risk grafiğinde belirgin bir iniş gözlenirken 15. yılda yüzde 80-90 risk azalmasının söz konusu olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu riskin sigara içmemiş bir bireyin grafik özelliğine göre hiçbir zaman gerilemeyeceğinin de akılda tutulması gerektiğini anlattı.Pasif sigara maruziyetinin de çok erken yaşlarda karsinogenezisin başlamasına neden olabildiğini belirten Yılmaz, şunları söyledi:“Sigara ve pipo kullanımı da önemli risk faktörleri arasındadır. Elektronik sigaranın da sigara bırakmada bir çözüm olmadığı, hatta riski artırdığını bilmek gereklidir. Çevresel etkenlerden asbestozis önemli bir risk faktörüdür. Diğer etmenler radon, pişirme ve ısınma sırasında ortaya çıkan gazlar, hava kirliliği, daha önce çeşitli nedenlerle uygulanmış olan radyoterapi risk faktörleri arasındadır. Nedeni başlıca sigara olan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) da akciğer kanseri gelişme riskini artıran önemli hastalık grubunu oluşturmaktadır. Ülkemizde 1996’da uygulanmaya başlanan ve 2008’de yoğunlaştırılan önlemler sonucunda erkeklerde tütüne bağlı kanser ve akciğer kanser oranlarında bir miktar düşme gözlenmiştir. Akciğer kanserlerinde etkin tedavi yaklaşımlarının uygulanabilmesi doku düzeyinde ayrıntılı tanı olanaklarıyla mümkündür. Ayrıntılı tanı için yeterli ve tekniğine uygun alınmış doku tedavi için atılacak en önemli adımdır. Yeterli miktarda alınan doku genetik değerlendirmelere olanak sağlayacak ve hastaya pek çok tedavi olanağından faydalanma imkanı sağlayacaktır.” (AA)Haberleri instagram'da takip et --> @turkiyeden.haber Read the full article
0 notes
baknedio · 5 years
Text
Üniversiteli öğrencilerden meme kanserine karşı ‘sağlıklı yaşam etkinliği’
24 Ekim 2019, Perşembe 11:53
İstanbul
Tumblr media
İSTANBUL, (DHA)- Üniversite öğrencileri, meme kanserine dikkat çekmek amacıyla Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında Avrupa Kanser Cemiyeti iş birliğiyle sağlıklı yaşam etkinliği gerçekleştirdi.
Dünya genelinde kanser vakalarında son yıllarda belirgin bir artış yaşanıyor. Meme kanseri ise tüm insanlarda akciğer kanserinden sonra en çok görülen ve en yaygın ikinci kanser türü. Altınbaş Üniversitesi öğrenci kulüplerinden Altınbaş Tıp Öğrencileri Birliği, hızla artan meme kanserine dikkat çekmek amacıyla Dünya Sağlık Örgütü’nün ekim ayı olarak belirlediği Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında Avrupa Kanser Cemiyeti iş birliğiyle sağlıklı yaşam etkinliği gerçekleştirdi. 
Sabah sporu programında koşu ve yoganın ardından meme kanseri bilinçlendirme atölyesinin düzenlendiği etkinlikte sağlıklı yaşam için sporun önemi ve temel egzersizlerin doğru yapılma yöntemleri anlatılırken meme kanseri konusunda bilinçlendirici söyleşiler düzenlendi.
“ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİ”
Etkinliğe katılan Avrupa Kanser Cemiyeti Türkiye Genç Elçisi Yakup Gözderesi, ileri dönemlere kadar belirti vermeyen meme kanserinde erken tanının oldukça önemli olduğunu vurguladı. Gözderesi, “Erken tanı alan kişilerde tedavinin başarıya ulaşması ve sağ kalma şansı daha yüksektir. Erken tanı ve teşhiste en önemli faktör, kişilerin bu konuda bilinçli olmasıdır” dedi.
Meme kanserli hastalarda tüm evrelere göre 5 yıllık sağ kalım oranının gelişmiş ülkelerde yüzde 73 iken, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 53 olarak gerçekleştiği bilgisini aktaran Gözderesi,  aradaki bu farkın gelişmiş ülkelerdeki erken tanı ve daha iyi tedavi olanaklarından kaynaklandığını ifade etti.  
Etkinlikte meme kanserinin görülme sıklığı, önlemek için yapılması gerekenler ve kendi kendine meme muayenesi konularında bilgiler de aktarıldı. Etkinlik süresince Fitbakrun Koşu ve Egzersiz Kulübü eğitmenleri ve fizyoterapistiyle birlikte ısınma egzersizleri, doğru koşu yöntemleri ile günlük fiziksel aktivitenin kanseri önlemedeki önemine vurgu yapıldı.
“FARKINDALIK BİREYİN KENDİSİNDEN BAŞLAR”
Etkinlik hakkında bilgi veren Altınbaş Üniversitesi Tıp Öğrencileri Birliği Başkanı Ege Eruçar da ısınma egzersizleriyle başladıkları programda 3 kilometrelik koşuyu tamamladıklarını,  koşunun ardından eğitmen Serkan Binay eşliğinde yoga seansı gerçekleştirdiklerini söyledi. 
Eruçar, “Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sağlığın tanıtımı fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak iyi olma halidir. Etkinliğimizde bu iyi olma haline günlük fiziksel aktivitemizi arttırarak ve meme kanseri farkındalığı edinerek bir başlangıç yaptık. Sürdürülebilir olması için değişime önce kendimizden başlamalıyız” diye konuştu.
  Kaynak: DHA
Bu Yazı Üniversiteli öğrencilerden meme kanserine karşı ‘sağlıklı yaşam etkinliği’ adresinde ilk olarak yayınlanmıştır. BakNeDio.Com.
source https://baknedio.com/universiteli-ogrencilerden-meme-kanserine-karsi-saglikli-yasam-etkinligi/
0 notes
mykutsalkadincom · 5 years
Link
Sigara sadece kötü bir alışkanlık değildir.Sigara bir tür bağımlılıktır ve sizin genel sağlığınızı olumsuz yönde çok kötü etkiler. Amerikan Akciğer Derneğine göre, tüm kanser ölümlerinin üçte birini ve ABD’de ölümcül kalp krizlerinin dörtte birinin nedeni sigaradır. Sigara çok kolay bırakılabilecek bir bağımlılıktır. Sigarayı bırakmanın ilk ve en önemli nedeni kötü bir ölümden kurtulmaktır. İnsanların sigarayı başlamalarının belli başlı sebepleri vardır. Bunlardan en yaygın olanları bulundukları ortamda bir kariyere sahip olduklarını düşünmeleri, strese girmeleri, medyadan etkilenmeleri, akran baskısı gibi nedenlerdir.  Her sigara ile vücuda giren nikotin, bünyede bağımlılık meydana getirir. En sonunda kişi sigaraya başlamış olur. Nikotin  insan vücudunda birçok sağlık sorunlarına neden oluyor. Solunum sağlık sorunları, artan kan basıncı ve kalp hızı, zayıf bir bağışıklık sistemi, erkeklerde düşük sperm sayısı, kadınlarda düşük doğurganlık, düzensiz adet döngüsü, erken menopoz , akciğer kanseri ve diğer kanser türleri sigaranın sigaranın insanı etkileyen kötü yönlerinden bazılarıdır . Sigara içmeyen ama sigara dumanına maruz kalan insanlarda da yani pasif sigara içicilerinde de nefes yolu ile ilgili hastalıklara yakalanma riski vardır. Sigaranın kötü etkilerine bakıldığında, kullanan kişinin en kısa zamanda bırakmak için elinden gelen her türlü çabayı göstermesi gerekir. Sigarayı bıraktıktan sonra hayal kırıklığı, kaygı, öfke, konsantrasyon eksikliği, iştah artışı, baş ağrısı, yüksek tansiyon ve sürekli sigaraya özlem gibi yoksunluk belirtilerini hissetmeyi bekleyebilirsiniz. Günde iki tanede içseniz, iki paket de içseniz eğer bırakmayı istiyorsanız kesinlikle başarılı olursunuz. Bu konu ile ilgili olarak aile sağlık merkezlerinden ve hastanelerdeki sigara bırakma servislerinden profesyonel anlamda destek alabilirsiniz.Ayrıca bu kötü alışkanlığı bırakmanıza yardım edecek bazı basit, doğal yardımları seçebilirsiniz. Şimdi siz değerli takipçilerimize sigarayı bıraktıran 10 doğal tedavi yönteminden bahsedeceğiz. Bu yöntemleri sağlık kuruluşu gözetiminde denemeniz daha doğru olacaktır. 1. Lobelya lobelya, değişik renklerde çiçek demetleri veren bir bitkidir. Lobelya, vücuttaki nikotin etkilerini azaltan, bir aktif terkip maddesi olarak adlandırılan lobelin içerir. Lobelya bir çok aktarda mevcuttur. Normal  doz günde üç kez 20 ila 60 damladır. Bu tedavi yöntemine 3-5 damla gibi düşük bir dozda başlayıp tedbirli bir şekilde arttırmak en iyisidir. Lobelya bir derece zehirli olduğu gibi, nitelikli bir sağlık uygulayıcısı gözetimi altında bu bitkinin kullanımı önerilir. Not: Kalp hastalığı veya yüksek tansiyonu olan kişiler bu bitkiyi kesinlikle kullanmamalıdır. Hamile ve emziren kadınlar ve çocuklar da bu bitkiyi kullanmamalıdır. 2. Meyan Meyan sigarayı bırakmaya yardımcı olabilecek bir balgam söktürücü ve yatıştırıcı bir bitkidir. Meyan hafif tatlı bir tada sahiptir ve duman üflemeye olan isteği gidermeye yardımcı olur. Ayrıca, sigara içenlerin öksürüğünü rahatlatır. Ayrıca, bu bitki adrenal tonik ve kortizol seviyelerini dengelemeye yardımcı olabilir. Yorgunluğu azaltarak ve enerjinizi geri kazanmanızı sağlar. Küçük bir meyan kökünü çiğneyerek sigara içme arzunuzu tatmin edebilirsiniz. Hatta günde iki ya da üç kez meyan kökü çayı içerek aynı etkiyi görebilirsiniz. Not: Meyan diyabet, yüksek tansiyon, böbrek hastalığı veya karaciğer hastalığı olan kişiler için tavsiye edilmez. 3. Acı biber Acı biber de dumanda bulunan tütün ve kimyasal maddelerin zararlarına karşı solunum sistemini duyarsızlaştırır. Artı, acı biberin antioksidan özelliği sigaranın akciğerlere verdiği zararları stabilize eder. Biber, taze biber, biber tozu, kapsüller veya sigarayı bırakmak için çay gibi çeşitli şekillerde kullanılabilir. Ancak, en iyi seçenek bir bardak su içine bir tutam acı biber eklemek ve günlük bu suyu içmektir. 4. Sarı Kantaron Bu şifalı bitki sigarayı bırakma evresinde insanlara yardımcı olabilir. Sigarayı bırakan insanlardaki sinir etkilerini ortadan kaldırır, stresle savaşmasına yardımcı olarak sakinleştirici bir özellik sağlar. Aslında, nikotinin eksikliği belirtileri zamanla geçebiliyor. Ama depresyona muzdarip olan kişiler sigarayı bıraktığı zaman anksiyete bozukluğu ve stres yaşadıkları görülmüştür. Bir pilot çalışmada, 24 kişi sigara bırakma danışmanı desteği ile birlikte günde iki kez kantaron kapsül alarak sigarayı bırakmayı denemişlerdir. 12 hafta sonunda bu 24 kişiden dokuzu sigarayı bırakmıştır. Tabi ki tüm sigarayı bırakma süreci bu çalışmaya bağlanmamalıdır. Ancak bu konu ile ilgili daha fazla araştırma yapılması şarttır. Not: Bu bitki eğer kullanıyorsanız kullandığınız ilaçlar ile birleştiği zaman yan etki gösterebilir.Bu bitkiyi almadan önce doktorunuza danışmanız tavsiye edilir. Ayrıca hamile veya emziren kadınlar için tavsiye edilmez. 5. Yeşil Yulaf Ayrıca Avena sativa veya yabani yulaf olarak bilinen yeşil yulaf, sigarayı bırakmaya yardımcı etkili bir bitkisel tedavi yöntemidir. Yapılan bir çalışmada yeşil yulafın nikotin arzusunu ve yoksunluk semptomlarını azalttığı gözlendi. Artı, yeşil yulafın sakinleştirici etkisinin yanı sıra bir tonik etkiye sahiptir. Sinir hastalarının sigarayı bırakmasında son derece faydası vardır. Yeşil yulaf kapsülü piyasada kolaylıkla bulunabilir. Güvenle günlük 300 mg yeşil yulaf kapsülü alınabilir, ama kendi bünyeniz için doğru dozu bulmak istiyorsanız kesinlikle doktora danışmanız tavsiye edilir. 6. Ginseng Ginseng sigara içme istek sıklığını hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu bitki böbreküstü bezleri için bir tonik olarak kabul edilir ve kandaki kortizol seviyelerini yeniden düzenlemeye yardımcı olur. Ginseng aynı zamanda fiziksel ve duygusal stres ile baş edebilmesini sağlayan bir bitkidir. Sigarasızlık belirtileri yaşamayan vücudun dengesini yeniden kazanmasını sağlar. Ayrıca, konsantrasyonu artırır, ruh gelişiminize yardımcı olur ve zihinsel strese iyi gelir. Kahvaltılarda gevreğe yada bir bardak süt içerisine bir çay kaşığı ginseng tozu eklenerek kullanılabilir. Bu yöntem sigaraya duyulan özlemi azaltır. Ayrıca bir parça kurutulmuş ginsengi çiğneyip ardından su ile yutabilirsiniz. Not: Eğer kalp problemleri, şeker hastalığı, şizofreni ya da hormon bozukluğu gibi bir hastalığınız varsa bu doğal bitkiyi kullanmayınız. 7. Kedi otu Kedi otu bir bitkisel yatıştırıcı ve anti-anksiyete takviyesi olarak çalışan bir çiçekli bitkidir. İnsanlarda sigarayı bırakmaya yardımcı olacak bir çok etkisinin olduğu bilinmektedir. Bu bitki, beyindeki GABA reseptörleri ile etkileşimde bulunur ve bir sakinleştirici etkiye neden olur.Vücut üzerinde sakinleştirici etkisini sigara içme isteğini ortadan kaldırarak gösterir. Ayrıca, kediotu insanlardaki sinirlilik, depresyon, huzursuzluk ve anksiyete bozukluğu gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılabilir. Sigarasızlık hissettiğiniz zamanlarda size çok faydası olur. Kedi otu insanların daha dinlendirici bir uyku uyumalarına yardımcı olur. Kedi otu kapsüller halinde, toz veya tentür formatların da piyasada bulunabilir. Kesinlikle bir doktor gözetiminde bu yöntem kullanılmalıdır. 8. Çarkıfelek Çiçeği Çarkıfelek çiçeği vücudun gevşemesini sağlar, sinirlilik halini dindirir ve sigarayı bırakmanıza yardımcı olur. Ayrıca sigarasız dönemdeki uykusuzluk ve huzursuzluk hallerini ortadan kaldırır. Nikotin arzusunu azaltarak sigarayı hayatınızdan tamamen çıkarmanızı sağlar. Çarkıfelek çiçeği çay, tentür veya kapsül şeklinde kullanılabilir. Ancak, diğer otlar gibi, bir sağlık kuruluşu gözetiminde bu bitkiyi kullanmak daha iyidir.Bu bitki hamile ve emziren kadınlar için tavsiye edilmez.   9. Kulak Masajı Kulak masajı aşırı sigara içme isteği ile başa çıkmak için başka bir yoldur. Sigarayı bırakmada kulak masajı vücudun anahtar noktası olarak kabul edilir. Kulak masajı esnasında sigara içme dürtüsü ortadan kalkar ve akapuntur noktaları uyarılır. Bu yöntemi masaj salonlarında uygulatacağınız gibi kendinizde evde yaklaşık iki dakika boyunca kendi kulaklarınıza masaj yaparak sigara isteğinizi azaltmanıza yardımcı olabilirsiniz. Bu doğal ilaçlar size sigarayı bırakmada yardımcı olur. Ama, her zaman güçlü bir irade sigarayı bırakmada en önemli faktördür. Başarıyla sigarayı bırakma süreci sonunda, uygun bir diyet, egzersiz, meditasyon aracılığıyla sigaranın vücutta yol açtığı hasarı ortadan kaldırabilirsiniz.
0 notes
bayrampasatv · 5 years
Text
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Türken, kanser görülme sıklığının artacağını ancak yeni yöntemler sayesinde kanserin tedavi edilebilir bir hastalık haline geleceğini söyledi.
Tumblr media
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Türken, kanser görülme sıklığının artacağını ancak yeni yöntemler sayesinde kanserin tedavi edilebilir bir hastalık haline geleceğini söyledi. Kanser görülme sıklığındaki seyrin bu şekilde devam etmesi halinde 2030’da 22 milyon yeni kanser tanısı konulacağı öngörülüyor. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kanser Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre; Türkiye’de her yıl yaklaşık 163 bin yeni kanser tanısı konuyor. Erkeklerde akciğer, prostat ve kolorektal kanser; kadınlarda meme, tiroit ve kolorektal kanseri ilk üç sırada. Her sekiz kadından biri meme kanserine yakalanıyor. Kanserin türleri ve son tedavi yöntemleri konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Türken, kanserle ilgili doğru bilinen yanlış inanışlar konusunda da uyarıda bulundu. Prof. Dr. Orhan Türken, kanser görülme sıklığının artacağını ancak yeni yöntemler sayesinde kanserin tedavi edilebilir bir hastalık haline geleceğini söyledi. "Kanser tarih olmayacak" Prof. Dr. Türken kansere yakalanma hızının daha da artacağını belirtirken, "Kanser tarih olmayacak, gelişen tedavi yöntemleri sayesinde tedavi edilebilir bir hastalık haline gelecek. Erken tanı kanser tedavisinde başarının en temel anahtarıdır. Kanserin cerrahi tedavisinde ameliyat yöntemlerinde iyileşmeler var. Örneğin meme kanserinde eskiden organın tümü alınırdı. Şimdi kısıtlı cerrahi uygulanıyor. Işın tedavisinde akıllı füzeler gibi hedefi takip eden, şaşırmayan yöntemler gündemde. Kemoterapi olarak bilinen sistemik tedavilerde de klasik kemoterapinin yerini akıllı moküller yani hedefe yönelik ilaçlar ve immünoterapi almaya başladı. Akıllı moleküller ise kanser hücrelerinin dış zarındaki reseptörlere bağlanarak hücrenin çoğalmasını engelliyor". Yakalanmamak mümkün mü? Prof. Dr. Türken, kanser rakamlarındaki artışını ’doğal beslenmeden uzaklaşılarak katkı maddeli gıdaların tercih edilmesi’, ’hareketsiz yaşam tarzı’, ’hava ve çevre kirliliği’ ve ’sigara’ gibi nedenlere bağlarken yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: "Sağlıklı beslenin, katkı maddeli yiyeceklerden uzak durun. Obezite kanser ile yakından ilişkili. Düzenli egzersiz onkolojik açıdan da koruyucu. Sigarayı bırakın. Elektronik sigara kullanımı da risklidir. Güneşin zararlı ışınlarından korunun. Uyku düzenine dikkat edin, özellikle melatonin hormonunun salgılandığı 23.00-03.00 saatleri arasında uykuda olun. Bedeninizin disiplini olsun. Aynı saatte yatıp kalkın ve öğün saatleriniz belli olsun". En çok karşılaşılan, doğru sanılan yanlışlar Kanserle ilgili, çoğu doğru bilinen yanlış inanışlar olduğunu belirten Prof. Dr. Türken, en çok karşılaştıkları soruları ve doğru yanıtlarını şöyle sıraladı: Kanserin hastadan gizlenmesi doğru mu?: "Kanserin hastadan gizlenmesi hukuken de doğru değil. Ancak hastalığı söylerken dikkatli olmak, uygun bir şekilde söylemek gerekiyor. Gerçekleri iyimser bir dille ifade etmek, kötümser durumları da saklamadan anlatmak gerekli". Bıçak değerse kanser yayılır mı? "Çok yersiz bir korku. Hastalık tanısı için biyopsi şart. Artık ameliyatlarda zaten tümörlü dokuya pek dokunulmuyor. Tümörün etrafından bizim cerrahi sınır dediğimiz sağlam doku parçası da alınarak bütün tümör çıkarılıyor". Şeker, kanseri artırır mı? "Şekerin doğrudan kansere yol açtığı, ispatlanmış bir bilgi değil. Ancak aşırı şekerli gıdalarla beslenme kalp ve damar hastalıkları ile diyabete zemin hazırlıyor". Kanser bulaşır mı? "Bazı kanser türleri, enfeksiyonlar sonrasında da oluşabiliyor. Örneğin karaciğer kanseri Hepatit B ve Hepatit C hastalıklarından sonra gelişebiliyor. Bu hastalıklar bulaşıcı. Ancak yine de kanser bulaşıcı bir hastalık diyemeyiz". Kanserde erken tanı hangi türde önemli? "Bütün türlerinde önemli. Birçok kişide ciltte benler var. Benlerde büyüme, renkte farklılık varsa mutlaka doktora gidilmeli. Vücudunuzda yağ bezesi gibi şişlikler olabiliyor, hafife alınmamalı. Dışkı alışkanlığında farklılık, idrarda kan görülürse bir doktora görünmek gerekir". Evhamlı, kaygılı, duygusal kişiler daha çok mu kanser oluyor? "Depresif, kötümser, hayata bağlı olmayan insanlarda, özellikle ağır psikolojik stres geçirdikten sonra bu tür hastalıkların daha fazla görülebiliyor. Doğrudan stresle ilişkilendirmek doğru olmayabilir. Ama stres, eşlik eden faktörlerden bir tanesi. Tek başına stres, kanser yapar demek de doğru değil". Uyku bozukluğu kansere yol açar mı? "Vücut döngümüzün normal bir ritimde seyretmesi koruyucudur. Ritmin bozulması ve uyku düzenimizin değişmesi, bağışıklık sistemimiz üzerinde istenmeyen etkilere yol açabilir". Obezite ile kanser arasında ilişki var mı? "Kesinlikle! Özellikle meme, bağırsak ve rahim kanserlerinde obezite bir risk faktörü". Hareketsizlik kanser riskini artırır mı? "Egzersizin, sağlıklı beslenmenin kalp damar sistemi için koruyucu olduğu biliniyordu. Son yıllarda yapılan çalışmalar gösterdi ki düzenli egzersiz kanserde de koruyucu faktör". Kanser tarihe karışır mı? "Tarihe karışmayacak tabii ki. Beslenme tarzı, risk faktörleri devam ettiği sürece karışmayacak. Ama çok kolay tedavi edilir bir hastalık olacak". Read the full article
0 notes
bilgimerkeziweb · 4 years
Text
Mide Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Mide Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
En yaygın görülen kanser türleri arasında yer alan mide kanseri, kadınlar arasında meme kanseri sonrasında en yaygın görülen kanser iken; erkeklerde ise akciğer kanserinden sonra görülen en yaygın kanser türleri arasındadır. Kanser hastalıklarıyla karşılaşılması sıralamasında dördüncü sırada yer almaktadır.
Mide kanseri diğer pek çok hastalık ve kanser türünde olduğu gibi cinsiyet, genetik,…
View On WordPress
0 notes
akdeveloper-blog · 4 years
Link
Reddit akciğer kanseri belirtileri, erken tanı ve güncel tedavi yöntemleri
0 notes