Tumgik
#Aile şerefi
faintingheroine · 6 months
Note
I find Itir Esen more beautiful than Mujde Ar. Purely aesthetically bc I'm not attracted to women and she was also a child in AM. Maybe Mujde Ar has greater appeal but I thought they made Nihal more beautiful than Bihter in the miniseries
I think they both are very beautiful women and they fit their roles in this series incredibly well.
But I think I agree. Itır Esen does look like a teenager in this series, but when we take her filmography in the following years into account I think I do find her a bit more beautiful than Müjde Ar, yes. Also Müjde Ar has a nose job in her most famous film roles, and I think I prefer her original nose that we see in Aşk-ı Memnu 1975. The nose job made her look softer in a way that I like less. (I am not against nose jobs on principle btw, it completely worked with Türkan Şoray, but in the case of Müjde Ar I preferred her original nose).
Both Müjde Ar and Itır Esen do get mentioned in conversations on the most beautiful actresses in Turkish cinema and Itır Esen is generally found more beautiful, so most Turkish people agree with you. But of course Itır Esen’s beauty is of a much rarer sort in Turkey so she is more striking to us.
In the book Bihter is supposed to be much more beautiful than Nihal: Bihter is the most beautiful woman in the Istanbul society and Nihal is somewhat pretty and elegant but not exactly “beautiful”. This is of course not true in the series since Itır Esen is gorgeous. But their beauties are of so different sorts that the contrast still works.
Here are the films where I find them to be most beautiful:
Müjde Ar: “Tosun Paşa”
Itır Esen: “Bizim Aile”, “Aile Şerefi”, “Cennetin Çocukları”
They also acted together again, this time in color, in “Gülen Gözler”.
7 notes · View notes
netbilge · 2 years
Text
Hababam Sınıfı Ahmet kimdir? Hababam Sınıfı Ahmet gerçek adı?
Hababam Sınıfı Ahmet kimdir? Hababam Sınıfı Ahmet gerçek adı?
Hababam Sınıfı Ahmet kimdir? Hababam Sınıfı Ahmet gerçek adı? Ahmet Ali Sezerel, 23 Temmuz 1953 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Sinema oyunculuğu, yönetmenlik, senaristlik ve yönetmen yardımcılığı yaptı. Liseye kadar İstanbul’da; üniversitede ise Ankara’da okudu. İlk olarak tiyatrolarda oyunculuk yaptı. Hababam Sınıfı Uyanıyor isimli film ile ün kazandı. Aile Şerefi ve Gülen Gözler isimli…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
k-1imparatorluk · 4 years
Text
Tumblr media
Aile olmak 🍀
19 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Hangimiz ağlamadık ki burada😢
6 notes · View notes
campplay · 4 years
Photo
Tumblr media
ADİLE NAŞİT’İ ANLAMAK: MİNİK DEV KADIN
0 notes
bandirmahaber · 4 years
Photo
Tumblr media
Aile Şerefi hangi yılda çekildi? Aile Şerefi konusu ve oyuncuları… Aile Şerefi filminin çekildiği yıl, konusu ve oyuncuları merak ediliyor. Aile Şerefi, Yeşilçam’ın unutulmaz filmleri arasında yer alıyor.
0 notes
tbwanabz · 4 years
Photo
Tumblr media
Aile Şerefi https://ift.tt/3a4ZKZQ
0 notes
sinemakaresi · 7 years
Text
Aile Şerefi
Aile Şerefi; 1976, Türkiye yapımı dram filmi. Senaryosunu Sadık Şendil, Suphi Tekniker ve Orhan Aksoy’un yazdığı, yapımcılığını Ertem Eğilmez ile Nahit Ataman’ın üstlendiği filmi Orhan Aksoy yönetti. (more…)
View On WordPress
2 notes · View notes
dizifotoroman · 7 years
Text
Aile Şerefi
Aile Şerefi; 1976, Türkiye yapımı dram filmi. Senaryosunu Sadık Şendil, Suphi Tekniker ve Orhan Aksoy’un yazdığı, yapımcılığını Ertem Eğilmez ile Nahit Ataman’ın üstlendiği filmi Orhan Aksoy yönetti. (more…)
View On WordPress
1 note · View note
almanyalilar · 3 years
Text
Tiyatronun Kavuklu'su, sinemanın Mahmut Hoca'sı: Münir Özkul
Tiyatronun Kavuklu’su, sinemanın Mahmut Hoca’sı: Münir Özkul
Yeşilçam’ın unutulmaz filmlerinde canlandırdığı “Mahmut Hoca” ve “Yaşar Usta” tiplemeleriyle Türk izleyicisinin kalbinde yer edinen usta oyuncu Münir Özkul’un, vefatının üzerinden 3 yıl geçti. Binbaşı İbrahim Özkul ile Hayriye Özkul çiftinin oğlu olan sanatçı, İstanbul’da 15 Ağustos 1925’te dünyaya geldi. İlk kez 1937’de Bakırköy Ortaokulu’nda ilk defa sahneye çıkan sanatçı, İstanbul Erkek…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ruhurevan-tr · 3 years
Text
Tumblr media
"Bir kadının şöhreti hiç tanınmamak, şerefi kocasına itaatli olmak, saadeti aile fertlerini mesut görmekten ibarettir."
(Saadeti Aile)
13 notes · View notes
namutenahi · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Yine bir hakikat yolcusu Selmân-ı Fârisi'yi bu noktada hatırlayacak olursak, aile mensubiyetlerinin anlatıldığı bir ortamda: "Selmân! Sen hangi ailedensin?" diye sorulunca İranlı Selmân-ı Fârisî: "Ben İslâm'ın oğlu Selmân'ım." demiştir. Bizden istenen şey Islâm ile Müslüman olmakla en buyük şerefi bilmek ve bunun gereğini yerine getirmektir.
Abdullah Olmak / Muhammed Emin Yıldırım
21 notes · View notes
incinin-denizi · 5 years
Text
.
Ne güzel insanlar vardı eskiden.
Çocukluğumuzu kaplamışlardı.
Bir masal anlatırlardı
Cinlerden, perilerden,
Büyük annneler, büyük babalar vardı.
O zaman hepsi uzaktı ölümden.
Hem sevdirir hem korkuturlardı.
Acı hikayeleri bile tatlı başlardı
Demek bunun için gittiler hikayelerden..
Ne güzel insanlar vardı eskiden..
Huzurlu geceler diliyorum
🖤🖤
📚; Çiçek Senfonisi, Özdemir Asaf
🎹; Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun
🎥; Aile Şerefi (1976)
#adilenaşit #münirözkul #ahbuşarkılarıngözükörolsun
#özdemirasaf #çiçeksenfonisi #yeşilçam #nostalji #piyano
70 notes · View notes
frjunior · 5 years
Text
KİŞİSEL MARKALAŞMA '' PART 2''
Tumblr media
Namus, Şeref, Haysiyet, Onur ve Duruşun Senin Kırmızı Çizgilerin Olsun!
Namus
Namus denilen kavram ülkemizde iki bacak arasında olan bir olgu olarak gözüküyor. Erkekler için ne yaparsa yapsın erkektir denilen, kadınlar için başına gelmişse hak etmiştir denilen bir olgu olarak kafamızın ücra köşelerinde yer edinmiştir.
Markalaşma kavramının içinde bahsetmek istediğim namus kavramı, insani namustur.
Sizlere daha öncelerde sunduğum KİŞİSEL MARKALAŞMA ve KİŞİSEL MARKALAŞMA PART 1 yazılarımda üstüne basa basa bahsettiğim ve yeni dönem dünyasında klasikleşmiş olan insan eksiltme ve insan psikolojisini bozma tekniğinden bahsedeceğim.
Çalıştığımız şirketlerde veya en uçtan bir örnek verirsem temizlik işçiği yapan bir insanın iş verenlerinden yada çalışma arkadaşları tarafından uğradığı Mobbing'in haddi hesabı yoktur. Bunun tam nedeni kişisel ego tatmini ve toplumu fotokopi makinasından çıkmış duygusuz varlıklara dönüştürmek istenmesidir...
Okullarımızda öğrencilere uygulanan psikolojik yıpratma teknikleri de bunun içerisine girer. Bildiğiniz üzere artık okullarımızda sivri dilli, durmadan araştırıp okuyan ve okullar içerisinde yaşanan haksızlıklara baş kaldıran öğrenciler istenmeyen adam konumuna sokuluyor...
Bu verdiğim iki örnekte hep çok şiddetli şekillerde baskı altında kalan insanları size bir nebze göstermek istedim. Şimdi sayın okurlar ve sevgili takipçilerim, bana soracaksınız. Bu işin içinde namus denilen olgu nerede?
Burada aradığımız namus ne bizlere bu şekilde Mobbing uygulayan insanlarda ne de düzende. Burada aradığımız namus insanlığımızda. Sevgili okurlar ve sayın takipçilerim, bu tip olaylarda sabırlı davranıp kendi kişisel yapınızı korumaya yönelik davranışlarda bulunun. Çünkü en başta size verdiğim örnek gibi, gözler iki bacak arasına kayar ve sözleri ile o namusa dahil olurlar. Ama kişisel varlığınızı namus başlığı altına alırsanız en büyük duvarı koyarak ulaşamayacakları bir insan haline gelirsiniz. Anca konuşur sizi düşürmeye çalışırlar...
Şeref
Oturmuş kimlikler, oturmuş yaşamlar...
Her ailenin en büyüğünden en küçüğüne kadar, yıllarca korunarak gelen bir olgudur.
Bazı insanlar için yine namus gibi iki bacak arasında aranan şeref kavramı, asıl anlamıyla insani kimlik-aile kurallarıdır.
Sevgili okurlar ve takipçilerim, benim size şeref olgusu ile markaşalma sentezi yapmak isteyeceğim konu budur.
Geçmişten gelen çok köklü bir aile düşünün. Gelenekleri, görenekleri ve insani kimlikleri... Size bir sır vermek istiyorum. Kim o ailenin içerisine girerse girsin, kim o aileye dışardan dahil olursa olsun bu asli kimliği bozamaz.
Hayatınızda olan bütün insanları düşünün. Onların size manevi olarak verdikleri zararları düşünün...
Sevgili okurlar ve takipçilerim özünüz, kimliğiniz, gelenekleriniz, düşünceleriniz ve aileniz sizin namusunuz olsun. Bu konuda çok katı olun. Çok katı olun ki artık sizin kırmızı çizginize adım atmaya kalkan o insanlar en iyi şekilde cevaplarını alarak yerlerinde sayıklamaya devam etsinler.
Haysiyet
Gurur ile haysiyet olguları çok benzerdir. Türk toplumu için uç noktalarda yaşanan Haysiyet veya Haysiyetsizlik insanları kişilik olarak ikiye bölmüş durumda. Konumuz bu değil...
Gururunuz var mı? Üzülür müsünüz? İçinizde kendinize olan saygınız hiç yıkıldı mı?
İşte sevgili okurlar ve takipçilerim Kişisel Markalaşma sürecinin en zor konularından ama uygulaması çok basit bir konudur.
Çevremde olan insanlardan sohbetlerimizde hep şu tarz sorular duymaktaydım; Ya arkadaşlar bıktım artık x kişilerinden durmadan bana karşı Mobbing uyguluyorlar veya Ya arkadaşlar durmadan arkamdan konuşuyorlar, sorduğumda daha beter şeyler söylüyorlar ne yapmam gerekiyor?
Hemen söylüyorum. Ne demiştim konu zor ama uygulama basit. KARŞILARINDA GÜLEREK DUR!
Sevgili okurlar ve takipçilerim, böyle gurur ve haysiyet yoksunu insanlara karşı kendinizi yüksek seviyede dinç tutmanızın en güzel yolu. Bu uyguladığım sistemi en zor anımda keşfetmiş ve artık hep müptelası haline gelmiş biri var karşınızda. Şimdi size bu sistemin getirilerini açmak istiyorum:
Gururunuzu ve haysiyetinizi yıkmaya çalışan insanları gerizekalı gibi hissettirirsiniz.
Kendini o durumlarda çok zinde ve çok enerjik hissedersiniz.
Kendinizi negativeden pozitif düşünceye geçirdiğiniz için sizin hata yapma şansınız sıfırdır. Karşınızda olan bu tip insanlar size karşı vurma eylemi içerisine bile girebilirler. ( Bırakın vursunlar)
Olay sonunda en güzel his olan oh be hissi uzun bir süre içinizde sizi rahat tutmaya yarayacaktır.
Sevgili okurlar ve takipçilerim, kişisel markalaşma zordur. Hele sinir harbi içerisinde bu markanın haysiyetini korumak zordur. Lakin gülüp gerçekten geç derseniz kazanan ve markasını sonuna kadar koruyan insan siz olacaksınız...
ONUR
Büyük insanlar onlar hep. Kademe kademe üste çıkmış insanlar. Bu insanlar onurlu oldukları için ve hep onurlarını sonuna kadar korudukları için ordalar. Büyük insan olmak zor iş, onurlu olmak daha zor...
Ülkemizde son 20 yılda büyük işler başarmış ve kendi kişisel markalarlarını oluşturan insanların onursal kişilikleri hakkında hep yukarıda verdiğim örnek gibi cümleler kuruldu. Diğer başlıklarda verdiğim örnekler gibi, biz hep başkalarının namusu, şerefi ve haysiyetini konuşmaya odaklı hayatlar yaşamaya başlayalı çok oldu. Anlamamak için en çok çabaladığımız durumlar işte hep bunlar. Yüklerimizi bir bıraksak deliler gibi uçmaya başlayacağız. Lakin biz o yüklere aşığız.
Bu genel eleştirmenin sonunda artık onur konusunu iyice deşmenin zamanı geldi. Sevgili okurlar ve takipçilerim, yukarıda verdiğim ilk örnekte bulunan büyük zat-ı muhteremler yani bahsetmek istediğim son 20 yılda bir güce ulaşarak bir noktaya gelen bu büyük insanların hiç geçmiş deneyimlerini araştırıp, merak ettiniz mi?
Biri çok çalıştı ama kırmızı çizgileri yoktu. Biri çok onurlu durdu ama namus ve haysiyeti yoktu. Biri namusuna ve haysiyetine çok dikkat etti ama zerre aklı yoktu... İşte sevgili okurlar ve takipçilerim, bu tip insanlar bu dönemde öğretmen, televizyon sahibi, doktor, iş adamı, lokmacı ve sosyal medya fenomeni oldular. Özellikle öğretmen gibi bir noktadan başladım saymaya. Çünkü asıl eksik olan ve bizim bu gün bu yazıları yazmamıza, okumamıza sebep olan öğretmen ve eğitim sistemidir. Omurgasız duruşlardır. Onursuz hareketlerdir.
Sevgili okurlar ve takipçilerim, onur olgulsu diğer yazdığım olgular gibi çok sade ve işlenmesi basit bir konu değildir. Onur olgusu bir insanın bütünü ile birlikte var oluşunu simgeleyen bir olgudur. O yüzden sizlere verdiğim örnekleri çok net seçip, direkt konuya giriş yaptım...
Vursunlar size, psikolojinizle oynasınlar, en ağır hakaretleri duyun, sevgiliniz sizi hor görsün...
Baş dik ve omuz geride. Şu sözü söylemeyi unutmayın kendinize. Ben böyleyim işinize gelirse...
Onurlu insan vardı, adı sadece onur olan insanlar vardır...
Duruş
Bir dal sigarasından yakarken kadının veya erkeğin asaleti akar parmaklarından. Kitabının sayfasını çevirirken, beyin damarlarının içinden süzülen hayaller süsler oturduğumuz mekanın duvarlarını. Kahvesinin tekvesini dudaklarından silişi kazınır hafızamıza...
Bu kadar detaylıdır duruş işte. Yalandan karakterler uzaktan çabucak belli olur hemen. Yalandan gülüşler, yanaklarda kuruyan göz yaşlarını hemen belli eder. Duruş bu kadar detayldır işte...
Bir erkeğin kibarlığı ve bir kadının saçını atışı, uzaklardan geçen insanların dikkatleri çeker. Giydikleri kıyafetler onları sınıfa, harektleri onları basitlik-zorluk derecesine ve kullandıkları kelimeler onları saygıda sınıflara ayırır.
Sevgili okurlar ve takipçilerim, duruş olgusu Kişisel Markalaşma dediğimiz hareketin en zor ve en önemli noktasıdır. Kendi markanızı dışarıda gösterdiğiniz benliğinizdir.
Size bu konuda yukarıda aslında bir çok tavsiye verdim ama bunların arasında en önemlisi lütfen çok fazla kitap okuyarak çok fazla insan tanıyın...
18 notes · View notes
k-1imparatorluk · 5 years
Text
Aile Şerefi❤️
Tumblr media
17 notes · View notes
semadeniz7-blog · 5 years
Text
Tumblr media
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede belə buyuruyor: “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir kişi və bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla xəbərdar olandır”
1Peygamberimiz (s.a.s) de oxuduğum hadis-i şerifte belə buyurmaktadır: “Biliniz ki, sizin, xanımlarınız üzerinde hakkınız olduğu gibi, xanımlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır” 
Qardaşlar!İnsan, akıllı, sorumluluk sahibi ve en şerefli varlık olmakla Allah katında özel bir değere sahiptir. Elbette insanoğlunun erkek ve kadın olarak farklı niteliklerle yaratılmasında sayısız hikmetler vardır. Ancak bu bir hakikattir ki, kadın ve erkek, insan olma itibariyle aynı şerefi paylaşır; kul olma itibariyle de aynı sorumluluğu üstlenir. Allah’ın rızasına uygun bir şekilde yaşamak; dünyada iyilik, adalet ve merhametin yayılması, kötülük, zulüm ve haksızlığın önlenmesi için çalışmak hem kadının hem de erkeğin vazifesidir. Nitekim Yüce Rabbimiz “Mümin olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar” 
3 buyurmaktadır.Aziz Müminler!Kur’an-ı Kerim’de kadının toplum içindeki konumundan, Allah katındaki değerinden ve haklarından bahseden çok sayıda ayet vardır. İnsanlığın annesi Hz. Havva’dan etibaren tarihte iz bırakan nice kadın Kur’an’da anlatılır. İmanı ve cesaretiyle Hz. Asiye, iffeti ve sabrıyla Hz. Meryem, sadakati ve teslimiyetiyle Hz. Hacer hamimiza örnek gösterilir. Sevgili Peygamberimize ilk inanan ve onu bütün gücüyle destekleyen Hz. Hatice’dir. Yüreğindeki tevhid aşkıyla İslam yolunda ilk kadın şehit Hz. Sümeyye’dir. Peygamberimizin hanesinden ilmi, sünneti ve hikmeti insanlığa taşıyan ise Hz. Aişe’dir. Bu nâdîde örneklerin ışığında dinimizin, milletimizin ve medeniyetimizin kadına bakışı daima onun saygınlığını ve haklarını korumak üzerinedir. Kadına dair nerede köhne bir anlayış ve zalim bir davranış varsa, o cahiliye döneminin kalıntısıdır.Aziz Müminler!Her insan en temel hakları ile doğar ve cinsiyeti yüzünden bu hakları bir insandan esirgemek İslam’a da insafa da sığmaz. Sırf kız olduğu için bir çocuğun doğumuna üzülmek, onu hor görmek, eğitimden mahrum bırakmak, zorla ve küçük yaşta evlendirmek zulümdür. Hâlbuki dört kız babası olan Sevgili Peygamberimiz kız çocuklarımızın bizim için rahmet ve mağfiret vesilesi olduğunu müjdeler ve: “…Her kim bu kız uşaqlarini klarını yetiştirirken birtakım zorluklara katlanırsa bu kızlar onun için cehennem ateşine siper olur” 
4 buyurur. Annelerimiz ise, bizim sevgi kaynağımız, dua kapımızdır. Emeğinin hesabını tutmayan, karşılık beklemeden veren, ayaklarının altına cennet serilen her anne, iyiliği ve ihsanı hak eder.Kardeşlerim!Erkek ve kadın için, aile kurmanın huzura kavuşmak anlamına geldiği hakikati bir ayette şöyle anlatılmaktadır: “İçinizden kendileri ile huzur bulacağınız eşler yaratıp, aranızda sevgi ve merhamet var etmesi, Allah’ın varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için dersler vardır” 
5 Eşimiz, dünya hayatının yükünü birlikte taşıdığımız, üzüntü ve kedere beraber katlandığımız dert ortağımızdır. Yuvamızı, sevincimizi ve mutluğumuzu paylaştığımız hayat arkadaşımızdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s ) kadın ve erkeği “Bir bütünün birbirini tamamlayan iki yarısı” 
6 olarak tanımlar. Birbirine sevgi ve güvenle bağlanan, birbirini koruyan ve destekleyen bir tutumu bizlere öğretir. Zira sağlıklı, huzurlu ve güçlü bir toplumu kadın ve erkek birlikte inşa eder.Muhterem Müslümanlar!Bugün insanlık her konuda olduğu gibi, kadın hakları konusunda da çetin bir imtihandan geçiyor. Dünyanın birçok yerinde savaş, şiddet ve zorbalık herkesten çok kadınları vuruyor. Acıyla kıvranan, hapsedilen, göçe zorlanan kadınlar yardım bekliyor. Diğer yandan “Kadınlar hakkında Allah'tan korkun. Çünkü siz, onları Allah'ın emaneti olarak aldınız ve Allah'ın adını anarak (nikâh kıyıp) kendinize helâl kıldınız” 
7 buyuran bir Peygamber’in ümmeti olarak kimi zaman onun hassasiyetine sahip çıkamıyor. Hayatında tek bir defa bile kadına el kaldırmayan Resul-i Ekrem’in yolundan gitmemiz gerekirken, onlara karşı merhametli davranmamız gerektiğini unutuyoruz. Ne acı ki, şiddet, istismar ve kadın cinayetleri tırmanmaya devam ediyor. Bu vahim tablo karşısında geliniz, kadın söz konusu olduğunda merhamet, adalet ve hakkaniyetten asla vazgeçmeyelim. “Sizin en hayırlınız hanımlarına karşı en iyi davranandır”
8 buyuran Peygamber Efendimizin davetine icabet edelim. Emaneti gözü gibi koruyan müminler olarak şöyle dua edelim: “Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle”
16 notes · View notes