Tumgik
#üç kırmızı çizgi
linkhansa · 1 year
Video
youtube
three red lines
really the whole internet
one cost of 100 dollars
now and forever
0 notes
ahmetcumhur-blog · 1 year
Text
"Bazı taşra kentlerinde evlerin dış görünüşleri en iç karartıcı manastır, en sıkıcı harabe ya da çıplak çorak toprakların alabildiğine uzanıp gitmeleri gibi, insanın ruhuna bütün ağırlığıyla çöker. Bu evler, manastırın sessizliğini, boşluğun kıraç ıssızlığı ve harabelerin mezara özgü hüznüyle birleştirebilirler. Yaşam ve hareket bu evlerde kendini çok az hissettirir, öyle ki yabancı biri, kendi ayak sesini duyarak, pencerenin ardından gözetlemeye başlayan, bir keşiş gibi sert yüzlü bir insanın soğuk boş bakışlarıyla birden karşılaşıncaya kadar, buralarda birilerinin oturduğuna zor inanır. Özellikle Saumur'da bulunan bir ev bütün bu hüzünlü mtelikleri taşımaktadır, bu ev kentin yukarısında, şatoya çıkan yokuşun sonundadır. Son günlerde az kullamlan bu sokak, yazın sıcak kışın soğuk olup, bazı yerleri de karanlık ve gölgelidir.
Birisinin adımları sokağın sert ve her zaman temiz, kuru çakıl taşlarının üzerinde, merakla, tok sesler çıkararak dolaşır Sokağın dar, eğri büğrü oluşu, evlerinin sessizliği, eski kentin bir bölümü olması ve yukarısında bulunan şatonun yüksek duvarları yabancının zihninde alışılmadık bir izlenim bırakır. Orada üç yüz yıl önce yapılmış, hâlâ sağlam, ahşap evler vardır. Her ev kendine özgü bir yapıya sahiptir, onlardaki bu başkalık, Saumur'un antikacı ve sanatçıları çeken bu bölümünün temeldeki garipliğine katkı yapar.
Uçlarında grotesk şekiller oyulmuş devasa kirişlerine, çoğunun siyah kabartmalı birinci katlarına şaşıp kalmadan, duraklamadan bu evlerin önünden geçmek zordur. Bazı yerlerde çapraz kirişler gri mavi taşlarla korunmuşlardır ve bu taşlar, yüksek çatılı, yılların ağırlığıyla beli bükülmüş, bozuk çatı kaplamaları bir güneşin, bir yağmurun sürekli yüklenmeleriyle solmuş bir evin harap duvarlarında mavi bir çizgi oluştururlar. Yıpranmuş, kararmış pencere-çıkıntıları göze çarpar, güzel oymaları zar zor fark edilen bu çıkıntılar, yoksul bir köylü kadın oraya yerleştirdiği kalwerengi karanfil, gül saksılanımı kaldıramayacak kadar zayıfir Sokakta ilerledikçe, kocaman çiviler çakılmış kapılar insanın ilgisini çeker, atalarımız buralarda çağın tutkularım hiyerogliflerle kaydetmişlerdir, bir zamanlar her evde ne olduğu bilinen bu işaretlerin anlamum şimdi hiç kimse çözemez. Bu simgeler, bir Protestan inancım bildirmiş, bir birlik üyesi IV. Harry'yi lanetlemiş ya da önemli biri Belediye Meclisi Üyesi, yasaları uygulayan yüksek memur, görevindeki unutulmuş görkemini kutlayarak nişanlarını sergiler. Fransa'nın tarihi bu evlerde yazılıdır.
Duvarları yıkık dökük, kaba saba, ustasının, içinde ustalığının simgesi olan büyütülmüş bir marangoz rendesinin işlediği bir kulübenin ilerisinde, bir soylunun kocaman konağı yer alır Kapının üzerinde bulunan kemer şeklindeki taşın üstünde, 1789'dan beri ülkeyi sarsıp duran birçok devrimlerde kırılıp dökülmüş armaların bazı kalıntıları hâlâ görülebilir.
Bu sokaktaki evlerin zemin katlarında çalışmalar yapılır, ama aslından bu alçak tavanlı, penceresiz, tezgâhsız, içi dışı çıplak, mağara gibi karanlık odalara pek dükkan denemez. Ortaçağ hayranları bunlarda bütün ilkel basitliğiyle atalarımızın işçiliklerini tanıyacaklardır. Kalın, sağlam kapıları ağır demir parmaklıklı olup iki bölüme ayrılır, üst kısım gün boyu arkaya katlanır, çıngıraklı olan alt kısım da sürekli öne arkaya sallanır. Hava ve gün ışığı, nemli mağaraya, kapının üst bölümünden ya da dükkânın cephesini oluşturan alçak duvarla tavan arasında bırakılmış boşluktan, her sabah kaldırılan kepenkler dirsek hizasına kadar kaldırılıp ağır demir mandallara tutturulduğu zaman girer. Bu duvar, tüccarın mallarını sergilemeye yarar. Buralarda ucuzculuk numaraları, şarlatanlık yoktur. İki üç fıçı tuz ve tuzlu balık, bir iki balya yelken bezi, halatlar, kirişlere asılı bakır teller, duvar boyunca dizilmiş varillerle raflarda duran bezlerden oluşan mallar sergilenir. İçeri girer misiniz? Gençliğin tazeliği içinde, sevimli, derli toplu, beyaz yakalı, kolları kırmızı bir kız, örgüsünü bırakıp annesini ya da babasını çağırmaya gider. Size vardım etmeye isteklerinizi karşılamaya gelen de annesini ya da babasını çağırmaya gider: Size yardım etmeye, isteklerinizi karşılamaya gelen de heyecansız, kibar ya da aldırmaz bir tavırla, artık türüne göre, size iki ya da yirmi bin franklık mal - bu fark etmez- satar."
Honore de Balzac | Eugenie Grandet
9 notes · View notes
cointahmin · 4 months
Text
Önde gelen kripto para analistleri, son bir haftalık süreç içerisinde en çok yükseliş yaşayan 5 altcoin hakkında yorumlarda bulunarak tahmin yaptılar! İşte Conflux (CFX), Stacks (STX), Singularity NET (AGIX), Immutable X (IMX) ve Render Token (RNDR)’dan oluşan 5 altcoin projesi için tahminler… Bu 5 Altcoin projesi haftanın gözdesi olmayı başardı! Kriptokoin.com olarak aktardığımız üzere kripto para piyasası uzun bir süredir düşüşlerle karşı karşıyaydı. 2023 yılının hızlı başlamasının ardından gelen düşüş dalgası birçok yatırımcıyı vururken, geçtiğimiz günlerde başlayan yeni Bitcoin (BTC) rallisi birçok yatırımcıya ümit verdi. Ralli ile beraber Bitcoin bugün 28 bin dolar seviyelerini de aşmayı başardı. Bununla beraber altcoin piyasasında da yükselişler gerçekleşti. Haftanın en çok yükselenleri ise şu şekilde; Conflux (CFX) Conflux (CFX) fiyatı, 11 Mart tarihinde 0.145 dolarlık yatay destek alanından sıçramasından bu yana yükseliş yaşıyor. 15 Mart tarihinde 0.36 dolarlık seviyelere kadar uzanan altcoin uzun bir üst fitil (kırmızı simge) yaparak geriledi. 20 Şubat’taki fiyata göre bu, düşüş eğilimi olarak kabul edilen bir çift tepe oluşturdu. Bununla beraber uzmanlara göre aşağı yönlü hareket devam ederse, CFX fiyatı 0.145 dolarlık destek alanına gerileyebilir. Fakat tersine, artış devam ederse CFX fiyatı 0.51 dolarlık bölgeye bir ralli düzenleyebilir. Anlık olarak popüler altcoin CFX, 0.45 dolardan işlem görüyor ve son 24 saat içerisinde yüzde 13 yükseliş yaşadı. Piyasa değeri ise 955 milyon dolar değerinde ve son bir haftalık süreç içerisinde yüzde 217’nin üzerinde değer kazandı. Stacks (STX) Conflux’a benzer bir şekilde STX fiyatı da çift tepeli bir model (kırmızı simgelerde gösteriliyor) oluşturdu. Bu model, 15 Mart’ta çok uzun bir üst fitil ile karakterize edildi. Sonuç olarak aşağı yönlü bir hareket gerçekleşirse popüler altcoin STX, 0.73 dolar seviyelerine kadar geri çekilme yaşayabilir. Ancak tersine, önceki artışı ile beraber yükselişe devam ederse STX, 1.50 dolar seviyelerine kadar yükselebilir. Bununla beraber popüler altcoin STX, anlık olarak 1.23 dolardan işlem görüyor. 1.6 milyar dolarlık piyasa değeriyle dikkat çeken Stacks, son zamanlarda yatırımcıların son derece ilgisini çekiyor. Projenin son bir haftalık artan değeri ise yüzde 100’ün üzerinde bulunuyor. Singularity NET (AGIX) Bir diğer yandan yakın zamanda OpenAI’ın yeni yapay zeka dili GPT-4’ün piyasaya sürülmesiyle beraber yapay zeka coin’lerinde yaşanan yükseliş, birçok yatırımcıyı yapay zeka dünyasına çekmiş bulunuyor. 8 Şubat tarihinden bu yana AGIX fiyatı, azalan bir direnç çizgisinin altına düştü. Bu çizgi şu ana kadar üç ret ile sonuçlandı. Bununla beraber direnç çizgisinin altındaki hareket, tamamlanmış bir ABC düzeltici yapıya benziyor. Sonuç olarak uzmanlar bir kopuş bekliyor. Böyle bir durumda, yapay zeka coin’i 0,90 ABD dolara yükselebilir. Ancak seviyeler AGIX fiyatını tekrar reddederse, bunu 0,29 dolara yönelen bir düşüş takip edebilir. Anlık olarak popüler yapay zeka coini, 0.53 dolardan işlem görüyor. Projenin piyasa değeri 639 milyon dolar seviyesinde yer alıyor. Projenin son bir haftalık artan değeri ise yüzde 70’in üzerinde bulunuyor. Immutable X (IMX) Bir diğer yandan popüler altcoin projelerinden bir diğeri olan IMX, 11 Mart’tan bu yana hızla yükseliş yaşadı. Fiyat, 17 Mart’ta 1.25 dolarlık direnç alanından çıktı ancak henüz bunun üzerinde bir kapanışla karşılaşmadı. Artışın devam etmesiyle beraber bir sonraki direnç 1.86 dolar seviyelerinde olacak. Ancak, fiyat 1.25 doların altında kapanırsa, coin tekrardan 0.90 dolar seviyelerine kadar düşüş yaşayabilir. Anlık olarak IMX, 1.54 dolardan işlem görüyor ve 1.3 milyar dolarlık piyasa değerine sahip bulunuyor. Son bir haftada ise yüzde 90’ın üzerinde yükseldi. Render (RNDR) Son zamanların ön plana çıkan altcoin projelerinden Render (RNDR), 8 Şubat’ta bir parabolden kırılmasından bu yana düştü. Düşüş, 19 Mart’ta 0,89 dolar seviyelerini buldu. O zamandan bu yana coin’in fiyatı artış yaşadı ve potansiyel olarak bir ABC düzeltici yapısını tamamladığı görülüyor.
Bu durum, alçalan direnç çizgisinden bir kopuşla onaylanacak ve en az 2 dolara yol açabilir. Ancak, başka bir ret gerçekleşirse, RNDR 0,75 dolara düşebilir. Anlık olarak proje, 1.58 dolardan işlem görüyor ve 567 milyon dolarlık piyasa değerine sahip bulunuyor. Son bir hafta içerisinde yüzde 60’ın üzerinde değer kazandı.
0 notes
kripto101resmi · 8 months
Text
İchimoku Bulutu Nedir?
Tumblr media
Ichimoku bulutu, Japon bir finans analizi aracıdır ve özellikle teknik analizde kullanılır. Bu araç, finans piyasalarında trendleri ve potansiyel destek veya direnç seviyelerini belirlemek için kullanılır. Bu makalede, Ichimoku bulutunun ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve nasıl yorumlandığını anlatacağım.
Ichimoku Bulutu Nedir?
Ichimoku bulutu, Japon bir gazeteci ve analist olan Goichi Hosoda tarafından 1930'lu yıllarda geliştirilen bir teknik analiz aracıdır. İsmi "Ichimoku Kinko Hyo" olarak da bilinir, ki bu ifade Japonca'da "görsel denge tablosu" anlamına gelir. Ichimoku, genellikle Forex, hisse senetleri, emtialar ve diğer finansal piyasalardaki varlık fiyat hareketlerini analiz etmek için kullanılır.
Ichimoku Bulutu Nasıl Çalışır?
Ichimoku bulutu, birkaç temel bileşenden oluşur: - Tenkan-sen (Dönüş Hattı): Tenkan-sen, genellikle son dokuz dönemi temel alarak hesaplanır ve kısa vadeli bir hareketli ortalama olarak kullanılır. Bu çizgi, fiyatın kısa vadeli eğilimini gösterir. - Kijun-sen (Temel Hattı): Kijun-sen, genellikle son 26 dönemi temel alarak hesaplanır ve orta vadeli bir hareketli ortalama olarak kullanılır. Bu çizgi, fiyatın orta vadeli eğilimini gösterir. - Senkou Span A ve Senkou Span B (Bulut): Senkou Span A, (Tenkan-sen + Kijun-sen) / 2 formülü ile hesaplanır ve gelecekteki potansiyel destek veya direnç seviyelerini gösteren bir çizgidir. Senkou Span B, (Son 52 haftanın en yüksek ve en düşük seviyelerinin toplamı) / 2 formülü ile hesaplanır ve gelecekteki daha uzun vadeli potansiyel destek veya direnç seviyelerini gösterir. Bu iki çizgi birlikte bir bulut oluştururlar ve bu bulut piyasa eğilimini görsel olarak gösterir. Senkou Span A, Senkou Span B'nin üstünde ise bu yükseliş eğilimi, altında ise düşüş eğilimi olarak yorumlanır. - Chikou Span (Geriye Dönük Çizgi): Chikou Span, mevcut fiyatı belirli bir dönem geriye kaydırarak çizer. Bu, fiyatın geçmiş hareketlerine ilişkin bir gösterge sağlar ve genellikle destek veya direnç seviyelerini belirlemek için kullanılır. Ichimoku Bulutu Nasıl Yorumlanır? Ichimoku bulutu, genellikle aşağıdaki şekilde yorumlanır: - Bulutun üstünde fiyatlar, yükseliş eğilimini gösterir. - Bulutun altında fiyatlar, düşüş eğilimini gösterir. - Bulutun içinde fiyatlar, piyasanın yatay veya kararsız olduğunu gösterebilir. Tenkan-sen ve Kijun-sen çizgilerinin kesişimleri de önemlidir. Tenkan-sen, Kijun-sen'i yukarıdan keserse bu bir alım sinyali olarak yorumlanırken, Kijun-sen, Tenkan-sen'i aşağıdan keserse bu bir satış sinyali olarak yorumlanabilir. Ichimoku bulutu, trendleri belirleme ve destek/direnç seviyelerini belirleme konusunda yardımcı olan güçlü bir araçtır. Ancak, doğru bir şekilde yorumlanması ve diğer teknik analiz araçlarıyla birlikte kullanılması önemlidir.
Tumblr media
Ichimoku Göstergesinin Temel Unsurları
Ichimoku Göstergesinin Temel Unsurları
Finansal piyasalarda teknik analiz, geçmiş fiyat hareketlerinin gelecekteki fiyatları tahmin etmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemin birçok farklı göstergesi ve aracı vardır ve Ichimoku bulutu da bu araçlardan biridir. Ichimoku göstergesi, Japon analist Goichi Hosoda tarafından geliştirilmiş bir teknik analiz aracıdır. Tenkan-sen (Dönüş Çizgisi): Tenkan-sen, kırmızı bir çizgi olarak grafikte gösterilir. Son on üç periyotun (genellikle günlerin) ortalaması alınarak elde edilir. Bu çizgi, kısa dönemli bir hareketli ortalama olarak düşünülebilir. Fiyatların kısa dönemli hareketlerini gösterir. Kijun-sen (Taban Çizgisi): Kijun-sen, mavi bir çizgi olarak grafikte gösterilir. Son yirmaltı periyotun ortalaması alınarak elde edilir. Bu çizgi, daha uzun dönemli bir hareketli ortalama olarak düşünülebilir. Fiyatların orta dönemli hareketlerini gösterir. Senkou Span A (Dolu Gövde Çizgisi A): Senkou Span A, grafikte yeşil ve kırmızı olarak gösterilen alanın üst çizgisidir. (Tenkan-sen + Kijun-sen) / 2 formülü ile elde edilir ve gelecekteki destek veya direnç seviyelerini gösterir. Senkou Span B (Dolu Gövde Çizgisi B): Senkou Span B, grafikte yeşil ve kırmızı olarak gösterilen alanın alt çizgisidir. (Son 52 periyotun en yükseği + en düşüğü) / 2 formülü ile elde edilir. Genellikle, uzun dönemli bir hareketli ortalama olarak düşünülür. Chikou Span (Geri Dönüş Çizgisi): Chikou Span, mavi bir çizgi olarak grafikte gösterilir ve mevcut fiyatın 26 periyot geriye kaydırılmış halidir. Geçmiş fiyat hareketlerini gösterir ve trendin gücünü değerlendirmek için kullanılır. Kumo (Bulut): Kumo, Senkou Span A ve Senkou Span B arasındaki alanı ifade eder. Bu alanın rengi ve kalınlığı, piyasanın yönü ve volatilitesi hakkında bilgi verir. İlk olarak, Senkou Span A, Senkou Span B'nin üzerinde olduğunda bulut yeşil renkli ve yukarı yönlü trendi gösterir. Tersine, Senkou Span A, Senkou Span B'nin altında olduğunda bulut kırmızı renkli ve aşağı yönlü trendi gösterir. Ichimoku göstergesinin temel unsurları bu şekildedir. Bu gösterge, genellikle birlikte kullanılarak piyasa trendi ve potansiyel destek/direnç seviyeleri hakkında bilgi sağlar. Ancak, her zaman olduğu gibi, tek başına bir göstergeye dayanarak işlem yapmak yerine, diğer analiz araçlarıyla birlikte kullanılması tavsiye edilir. Ayrıca, geçmiş performansın gelecekteki sonuçları garanti etmediğini unutmamak önemlidir.
Ichimoku Bulutu'nun Analiz Kullanımı
Ichimoku Bulutu (Ichimoku Kinko Hyo), Japon analist Goichi Hosoda tarafından geliştirilen bir teknik analiz aracıdır. Bu araç, finansal piyasalarda varlık fiyatlarının gelecekteki hareketlerini tahmin etmek için kullanılan kapsamlı bir teknik analiz yöntemidir. Ichimoku Bulutu, Japonya'da popüler bir araç olmasının yanı sıra dünya genelinde birçok yatırımcı tarafından da kullanılmaktadır. - Trend Tanımlama: Ichimoku Bulutu ile başlamak için, trendin yönünü belirlemelisiniz. Bu, Tenkan-Sen ve Kijun-Sen çizgilerinin birbirine göre konumlarına bakarak yapılabilir. Eğer Tenkan-Sen Kijun-Sen'i yukarıdan keserse, bu bir yükseliş trendini gösterebilir. Tam tersi durumda ise bir düşüş trendi olabileceğini gösterir. - Destek ve Direnç Seviyeleri: Senkou Span A ve Senkou Span B bulutları, gelecekteki destek ve direnç seviyelerini gösterir. Fiyatlar bu bulutların içindeyse, piyasanın yönü muhtemelen bulutun yönünü yansıtır. - Geriye Dönük Analiz: Chikou Span, geçmiş fiyat hareketlerini gösterir ve varlığın geçmiş davranışına dair bir fikir verir. Bu, gelecekteki olası hareketleri tahmin etmek için önemli bir göstergedir. - Diğer Teknik Göstergelerle Kullanım: Ichimoku Bulutu, diğer teknik göstergelerle birlikte kullanılabilir. Özellikle RSI, MACD gibi göstergelerle birlikte kullanıldığında daha güçlü sinyaller üretebilir. - Stop-loss ve Kar Al Seviyeleri: Ichimoku Bulutu analizi, stop-loss ve kar al seviyelerini belirlemekte yardımcı olabilir. Özellikle bulutlar, bu seviyeleri belirlerken faydalı olabilir.
Tumblr media
Ichimoku Bulutu'nun Avantajları
Ichimoku Bulutu'nun Avantajları
Teknik analiz, finansal piyasalardaki fiyat hareketlerini inceleyen ve gelecekteki trendleri tahmin etmeye çalışan bir yöntemdir. Bu analiz türünün birçok farklı göstergesi ve aracı bulunmaktadır. Bu araçlardan biri olan Ichimoku Bulutu, özellikle Japon yatırımcıları tarafından yaygın olarak kullanılan bir göstergedir. Ichimoku Bulutu'nun birçok avantajı bulunmaktadır ve bu avantajlar yatırımcılar için önemli kararlar almalarına yardımcı olabilir. Çoklu Gösterge Olması: Ichimoku, birçok farklı bileşen içeren bir göstergedir. Bu bileşenlerin her biri farklı bir şekilde fiyat hareketlerini analiz eder. Bu çoklu gösterge yaklaşımı, piyasadaki çeşitli faktörleri daha kapsamlı bir şekilde değerlendirmenizi sağlar. Trendleri Belirleme Yeteneği: Ichimoku Bulutu, bir varlığın trendini belirleme konusunda oldukça etkilidir. Gösterge, trendin yönünü ve gücünü değerlendirmek için çeşitli unsurları bir araya getirir. Bu sayede yatırımcılar, belirli bir varlığın yukarı yönlü bir eğilimde mi yoksa aşağı yönlü bir eğilimde mi olduğunu daha doğru bir şekilde anlayabilir. Destek ve Direnç Seviyelerini Belirleme: Ichimoku, potansiyel destek ve direnç seviyelerini belirlemede de yardımcı olabilir. Bulutun üst kısmı (Senkou Span A) ve alt kısmı (Senkou Span B) fiyat hareketlerinin gelecekteki potansiyel destek ve direnç seviyelerini gösterir. Giriş ve Çıkış Noktalarını Belirleme: Yatırımcılar için en önemli konulardan biri, ne zaman bir pozisyona girmeleri ve ne zaman çıkmaları gerektiğini belirlemektir. Ichimoku Bulutu, bu konuda da yardımcı olabilir. Gösterge, olası giriş ve çıkış noktalarını belirlemenizi sağlar. Göstergenin Doğası: Ichimoku Bulutu'nun formülasyonu, hem geçmiş fiyat hareketlerini hem de gelecekteki potansiyel eğilimleri dikkate alır. Bu, yatırımcılara daha kapsamlı bir perspektif sunar ve sadece mevcut durumu değil, aynı zamanda gelecekteki olası senaryoları da göz önünde bulundurmanızı sağlar. İzole Marjin Ne Demek? konusu hakkında bilgi almak için tıklayın. Read the full article
0 notes
dilperisanimmmm · 10 months
Text
Hayatımda gördüğüm ve görüp görebileceğim ennnn güzel rüyayı gördüm. Hiç ben böyle güzel şeyler görmem. Alllah allllllaaaahhhh. Bu arada rüyamda da şeyi düşünüyordum acaba bu ara çok sessiz sakin kendi halinde gunekok feeqirok biriyim diye mi Aklah bana bu rüayayı gördürtüyor :D neyseeee üç ayaklı tatlı bi yaratıklar konuşuyorduk. benle yanımda biri daha vardı bir kız miydı otuzularında bir adam mıydı, sürekli değişiyordu. En son bizim bahcedeyken bi baktım yemyeşil yemyeşillll ammmaa nasıl yeşillllll harika bir yeşilllikte yürüyoruz baktım yeşilliğin arasında böyle peri gibi bisey geldi prenses de olabilir ama küçüktü ve gerçek insan gibi değildi çizgi filmlerdeki gibi. Arkasından da aslında dans ederek çöp toplayan ondan daha uzun kırmızı elbiseli, güzel, ona göre daha gerçekçi..o da animasyonlardaki gibi yüzü olan bi tip. Neyse o küçük prenses yeşilliklerin arasından gelirken etraf bi güzelleşiyor her adımında daha da daha da daha daaaa güzelleşiyor. Ama asıl yapan o çöp toplayan kızdı. Ama herkes o kısa boylu kızın yaptığını sanıyordu. Bu arada çöp toplayan kız da görünmezdi. Ondan kimse ona görmüyordu bakmıyordu bile. Ama ben görüyordum. Yaa işteee. Neyse etraf biz güzelleşiyor ama bir güzelleşiyor çöp toplayan kız her dans ediisnde. Çoook güzel oluyor. Renkler de animlerdeki canlı açık iç açıcı mükemmel renkler. Sonra bi yukari uçtuk. Bayağı uçuyoruz allahim nasip gzuel nasıl guzle nasilll güzellllllllllllllllll çok güzel güzellll. Gökyüzü harika bir maviydi bulutlar beyazdı yer de yemyeşil. Hepsinin renkleri müthişti. Aynı rüzgar yükseliyor filmindeki gibi. Neyse bi uçuyoruz biz deee bi uçuyoruz nasıl keyifliyiz. Sonra ben dedim nasıl aşağıya incez sonra da dedim ki ammmaannn rüya sonuçta düşsem bile kötü düşünmem. Neyse kuş gibi kanat değil de kollarımı çarpıyorum, :D daha yukarıya daha yukarıya uçuyorum ne yöne gitsem gidiyorum çok keyifliyim. Sonra hi de kendi kendime diyorum ki evde kimse olmadığında böyle hissediyorum asdfghjklasdfghjklasdf ne salağım ya rüyamda aklıma nasıl gelmiş bu. Ama haklı olarak demişim gercekten. Uçuyorum böyle uçuyorum keyfim keyfff.. sonra hi baktım pêrtukteyim ne alakaysa ahahahah orda da ucuyordum yine. Sonra baktım düşüyorum nasip korkuyorum ama kendimi sakın tutmaya çalışıyorum bisye olmaz bisey olmaaaazz bu bir rüya düşsem bile canım acımaz. Düştüm taaa nerelerdeeennn.. nerelerden biliyor musunnj bu pertukta sabihanin eski evinin balkonunun baktığı o büsbüyük kevirlerin ordan işte düştüm. Neyse yere çok da kötü çekilmedi sadece sırtımdan dolayı bi oksurdüm sanırım. Çizgi filmde gibiydim. sonra bi daha yukarı çıkmaya çalışıyorduk eskisi gibi ucamiyorduk ama kolları harekett ettirdik az buçuk bi ucuyoruk sonra yine duduyorduk filan. Neyse yöne bi çıktık yukarıya uçaklar konsuuyoe her birinin ağzı burnu var tipi var hepsi de adamdı. İşte çıktık yukarıya bi tane uçak bize gıcık olmuştu bize vurdu mu ne yaptı velhasıl düştük ama buu sefer baraaja. Neyse ayni gzuelliktw baska rüyalri bir daha bir daha göreyim inşallah amin. Rüyamda kahkaha atıyordum bi baktım gerçekte de gülüyorum. Rüyamdaki kahkahanın sesinden uyandım gibi bisey oldu. Ama bu başka rüyadan dolayı. Biri espri yapmıştı ben de ona gülmüştüm.
0 notes
falcibaba · 1 year
Text
Odkara Büyüsü
Tumblr media
Odkara Büyüsü
Odkara büyüsü geçmişten günümüze hem çok korkulan hem de çok merak edilen bir konudur büyüler. Odkara büyüsünün belirtileri ve etkileri hakkında söz edeceğiz.
Odkara aşk büyüsü nedir?
Ne kadar çok gizem olay varsa o kadar çok ilgi çeker her şey. Çok eski zamanlardan bu yana tılsımlar fallar büyüler her açıdan tartışılan bir konu oldu. Çoğumuz belki inanmıyoruz sadece zevk dedi ya da bazılarımız fallara göre yaptı planlarını.
Tumblr media
Odkara Büyüsü Şimdi özellikle genç kızlarımızın ilgisini çekecek bir büyüden bahsedelim. Geri döndürme, âşık etme, bağlama büyüsüdür Odkara. Adından da anlayabileceğiniz gibi kara büyüler arasında sayılır. Odkara büyüsünü yaparken halk arasında üç harfli denilen varlıklardan yardım alınır. Üç büyük üç harfli yardımı ile yapılan koyu ateşli bir aşk büyüsü. Çok uzun zaman öncesinden eski çağlardan günümüze kadar kendini korumuş bir Asya şaman büyüsüdür. Sırasıyla çar, çur, çor bu üç isim orta Asya’da çok bilinen ve korkulan üç büyük üç harflinin adıdır. Günümüzde bile kullanılan bazı deyimler onları çağrıştırır tarzdadır. Mesela karman çorman ya da parayı çar çur etmek gibi. Bu üç harflilerin yardımı ile yapılan aşk büyüsü kara ateş anlamına da gelir. Od ateş demektir. Kara ise yanık izi, is anlamına gelir.
Belirtileri ve Etkileri
Odkara aşk büyüsü istediğin kişiyi kendine âşık etmek için kullanılırdı. Ya da sevgiliyi elde tutmaya yardım etmesi içinde kullananlar olmuştur. Eşlerini kendilerine bağlamak isteyen sadakat etmelerini isteyenlerde olmuştur. Büyüyü uyguladığınız kişi sürekli sizi düşünmeye başlar ve bir süre sonra sizi aklından çıkaramaz, sizi her ne kadar düşünmek istemese bile aklı bir taraftan size yönelmiştir. Artık rüyalarında bile sizi görmeye başlar ve büyü tamamlandığı zaman yanınıza gelir. Çok güçlü bir büyü olduğu için yapmadan önce iki kere düşünmek gerekir. Kişi sizin için adeta pervane olur geri dönüşü yoktur.
Tumblr media
Odkara büyüsü Yapılışı
Eski zamanlarda bu büyüyü yapmak için deri kullanılırmış. Bugünlerde deri yerine A dört kâğıtları kullanmak daha pratik olabilir. İki kâğıdı üst üste koyuyoruz. Üste koyduğumuz kâğıda kurşun ya da tükenmez fark etmez bir kalem ile iyice baskı kurarak bir üçgen çiziyoruz. Üçgenin ortasına ise bir daire çiziyoruz. Daha sonra etkili olması için üstteki kâğıtla işimiz bitince alttaki kâğıda renkli bir kalem ile tercihen kırmızı olabilir izlerin üzerinden çizgi çekiyoruz. Kâğıtları birbirine bantlamak üstteki kâğıttaki şekillerin alttaki kâğıda daha doğru geçmesini sağlar. Ortadaki daire şeklinin içine büyünün yapıldığı kişinin adını yazıyoruz. Dairenin dış kısmına üstten alta doğru saat yönünde aşk büyüsünü yaptıran kişinin adını daireyi tamamlayacak şekilde yazıyoruz. Üçgenin iç kenarlarına ise sağdan sola doğru üç büyük üç harflinin isimleri olan çar çur çor kelimelerini yazıyoruz. 490 kere bu kelimeler 7 gece boyunca okunarak işleme devam edilir. Gece sabaha karşı üçten güneşin doğuşuna kadar bu büyü yapılabilir. Üstteki kâğıdı yakıyoruz. Küllerini iyice karıştırıyoruz belki bir sarımsak dövücüden yardım alabiliriz. Parmağımızı biraz ıslatarak küllerden alıp diğer kâğıtta ki çizgilerin üzerine sürtülür. Böylece yakılan kâğıttaki büyü izi alttaki kâğıtta çıkar. Bu kopya üzerine kalem değdirilmez. Sonra yazılı kâğıt temiz bir bez ile sarılır ve saklanır. Okuma işlemi ne zaman yapılacak ise bu kâğıt açılır. Benzer konu olan En İyi Aşk Büyüsü konusuna bakabilirsiniz. Read the full article
0 notes
ezgiguher · 2 years
Text
Neoplastisizm
Hollandalı ressam Piet Mondrian’ın kurmuş olduğu, ilksel renkler ve basit geometrik biçimler arasındaki güzel ilişkileri araştıran sanat akımıdır. Kolay çizgi ve ana renklere öncelik veren görüşünün temeli kübizm akımına dayanır. Mondrian resimde birbirini kesen dik ve yatay çizgiler kullanmış, ortaya çıkan kare ve dikdörtgenler arasındaki boşlukları üç asıl renkle (sarı, mavi, kırmızı) ve renksiz diğer renklerle (gri, beyaz, siyah) kapatarak rengin kapladığı bütün yüzeyde aynı koyulukta görülmesini sağlamıştır. Bu sadeleştirme çalışmasıdır. Arkadaşı Theo Van Doesburg ile De Stijl (Le style) dergisini çıkararak (1917-1922) görüşlerini savunur. Bu akımın edebiyata uygulanışında asıl amaç ise, sade bir üslup ile somut kavramları anlatmaktır.
0 notes
kppcomofficial · 2 years
Text
Avalanche (AVAX) Analiz: Short Pozisyonu Açmak İçin Potansiyel Engellerin Değerlendirmesi!
Tumblr media
Ağustos ortasında 30 dolarlık direnci kırmak için yapılan çok sayıda girişimin ardından Avalanche (AVAX), güçlü bir düşüş dirilişine işaret etmek için 200 EMA'sının (yeşil) altına düştü. Alt, daha taze dipler bulma arayışında, iki haftalık bir trend çizgisi direnci (beyaz, kesikli) çizdi. Boğalar artık önümüzdeki seanslarda son düşüş yönlü volatil kırılmayı daraltmayı hedefleyebilir. AVAX 4 Saatlik Grafik AVAX'ın önceki boğa koşusu, Temmuz ayının en düşük seviyelerinden üstel kazançların ardından 30 dolar seviyesinde yavaşladı. Son iki haftadaki müteakip geri dönüş, bu zaman diliminde düşüş flamalarına tanık oldu. İki haftalık trend çizgisi direnci, düşüş flamanın tepe bölgesi ile çarpışırken, AVAX, son üç gün içinde çift haneli kayıplara yol açan beklenen bir kırılmaya işaret etti. Bu arada, 20 EMA (kırmızı) ve 50 EMA (camgöbeği), 200 EMA ile bir ölüm çaprazından sonra güneye baktı. Satıcılar kısa vadeli trendi yönlendirirken, iki haftalık trend çizgisi direncini korumayı hedefleyeceklerdi. Ancak alıcılar, üç haftadan fazla bir süredir 19.7 dolarlık taban çizgisini sağlıyorlar. Dolayısıyla, bu desteğin potansiyel bir toparlanması, alt değeri önümüzdeki seanslarda kısa vadede yukarı yönlü konumlandırabilir. Bu durumda, potansiyel hedefler 21-23 dolar aralığında olacaktır. Ardından, güneye bakan EMA'lar, düşüş kenarını körüklemeden önce toparlanma engelleri oluşturabilir. Gerekçe Göreceli Güç Endeksi (RSI), aşırı satım işaretine girerken tek taraflı bir düşüş eğilimi sergiledi. Bu düşük seviyelerden olası bir canlanma, altcoini kısa vadeli bir toparlanma için konumlandırabilir. Ayrıca, Birikme/Dağıtım (A/D) fiyatla yükseliş eğilimi gösterirken daha yüksek dip noktaları işaret etti. Bu kadar yüksek diplerden oluşan bir çizgi, satış gücündeki kolaylığı yeniden teyit edebilir. Bununla birlikte, alıcılar, güçlü bir canlanma şansını belirlemek için MACD hatlarında olası bir yükseliş geçişini beklemeli. Çözüm Aşırı satım RSI ve A/D'deki yükseliş farklılığının yanı sıra 19,7 dolarlık üç haftalık destek göz önüne alındığında, AVAX alıcıları önümüzdeki günlerde 20/50 EMA'yı yeniden test etmeye istekli olacaklar. 19.7 doların altındaki herhangi bir kapanış, yükselişin geçersiz kılınacağına işaret eder. Hedefler tartışıldığı gibi aynı kalacaktı. Son olarak, karlı bir hamle yapmak için daha geniş duygu analizi ve zincir içi gelişmeler düşünülmelidir. Kripto Para Borsası Binance’de hesap açmak için tıklayın! Tüm gelişmeleri anlık almak ister misiniz? >>> Hemen Telegram, Instagram, Twitter hesaplarımızı takip ederek bildirimleri açın, gelişmelerden ilk siz haberdar olun! Not: Bu sitede yazılan makale içerikleri tamamen yorum ve analize dayalıdır. Hiç bir şekilde yatırım tavsiyesi değildir. Read the full article
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
Renk Körlüğü Nedir? Renk Körlüğü Belirtileri
Renk Körlüğü Nedir? Renk Körlüğü Belirtileri Günlük yaşamlarında kırmızı, yeşil ve mavi renkleri ayırt etmekte veya renkleri tanımlamakta zorluk çeken bireyler renk körü olarak isimlendirilir. Dünyada 180 milyon bireyin hayatını zorlaştıran renk körlüğü, insan hayatında çeşitli sorunlara yol açar.
Renk körlüğü nedir? İnsan gözünde görme eylemini gerçekleştiren bazı sinir nöronlarının işlevini kaybetmesinden dolayı insan gözünün gördüğü cisimlerden yayılan dalga boyutundaki ışınlar insan beynine doğru iletilemez. Bu yüzden insan gözü renkleri ve renkler arasındaki farkları doğru algılayamaz. Renk körlüğü daltonizm olarak da adlandırılır.
Renk körlüğüne sahip olan insanlar genellikle kırmızı ve yeşil renkleri karıştırırlar. Bu renkler dışında renk körü olan insanlar ise gri renkte görürler.
İnsan gözü içerisinde yer alan koni hücrelerinin içerisinde fotoreseptör olarak adlandırılan üç farklı koni hücresi bulunur. Bu koni hücreleri eksiksiz bir biçimde çalıştığında görmede herhangi bir sorun yoktur fakat bu üç farklı koni hücrelerinden bir tanesinin çalışmaması sonucunda renk körlüğü meydana gelir.
Renk körlüğü belirtileri Renk körü olanlar için genellikle kırmızı ve yeşil renkleri karıştırdıkları ve etrafı gri renk tonlarında gördüklerine dair bir görüş yayılmıştır fakat bu görüş her renk körü hastası için doğru değildir. Renk körlüğüne sahip hastalar renk körü olduklarını hemen anlayamazlar. Çünkü bu hastalığın çok fazla belirtisi bulunmamasının yanında renk körlüğü hastaları arasında belirtiler değişiklik gösterir.
Renk körü hastaları iki farklı grupta incelenir. İlk grupta yer alan kısmi renk körleri için mavi, kırmızı ve yeşil renkler ayırt edilemezdir. İkinci grup olan tam renk körleri ise etraflarındaki renkleri siyah, beyaz veya gri renk tonlarında görür.
Renk körlüğü tanısı nasıl konulur? Renk körlüğü hastalığına sahip bireyler genellikle bu hastalığı çocukluk dönemlerinde değil yetişkinlik dönemlerinde fark eder. Renk körlüğü tanısının konulabilmesi için renk körlüğü testleri yapılır. Renk körlüğü testlerinin erken yaşlarda yapılması bireyin gelecekteki hayatında sorunlar yaşamasının önüne geçilmesinde faydalı olabilir.
Ishihara renkli görme test plakları Ishihara farklı renklerde ve farklı boyutlarda renk plakları olarak bir araya gelir. Bu renk plakları psödoizokromatik olarak isimlendiriilir. Bu renk körlüğü testinde 38 farklı test plakı bulunur. Bu test içerisinde farklı şekilde tasarlanmış sayı ve çizgiler yer alır. Renk körü olmayan kişilerin görebileceği doğru çizgi ve sayılar ise gizlidir. Renk körü kişiler bu renkleri göremediği için farklı rakam ve şekilleri tespit eder ve renk körü olup olmadıkları test edilmiş olur. Farnsworth testi Farnswort testinde renk körü olarak test edilen kişiden 85 farklı renkte bulunan taşları renk tonlarına uygun şekilde düzenlemesi istenir. Bu test genellikle mavi rengi ayırt etmekte sorunlar yaşayan renk körü hastaları üzerinde uygulanır. Çok fazla rengin düzenlenmesi istenildiğinden dolayı uzun süren bir testtir. Bu yüzden çok sık uygulanan bir yöntem değildir. Anomaloskop testi Anomaloskop testi ile renk körü olan bireyin genetik veya sonradan oluşan renk körlüğüne sahip olup olmadığının ayrımı için kullanılır. Bu test ile renk körlüğü hastalığının derecesi de belirlenir. Günümüzde referans test olarak kullanılır.
Renk körlüğü tedavisi Renk körlüğünün uzmanlar tarafından yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda genetik bir hastalık olduğu belirtilirken, bunun yanında nadiren de olsa renk körlüğü göze temas edebilecek zararlı maddelerden dolayı da oluşabileceği belirtilmiştir. Genetik veya sonradan renk körlüğüne sahip olmuş kişilerin renk körlüğünden kurtulabilmesi için maalesef herhangi bir renk körlüğü tedavisi bulunmaz.
Renk körlüğü hastalığına sahip bireyler günlük yaşamlarında renkleri ayırt etmekte zorluk çektiklerinden dolayı trafik ışıklarını algılamakta zorluk çekerler. Bu gibi sorunlarda renk körlerine yardımcı olabilmek için kromojen filtreli gözlük ve lensler kullanılır. Ancak kalitesiz ve uzmanlar tarafından geliştirilmeyen sıradan renk körlüğü gözlükleri ve renk körlüğü lensleri hastalığın getirdiği zorluklukları ortadan kaldırmakta yetersizlerdir.
Renk körleri nasıl görür? Renk körleri etraflarındaki renkleri renk körü olmayan insanlara kıyasla daha farklı görür. Renk körleri mavi, kırmızı ve yeşil renkleri birbirlerinden ayırt etmekte zorlanırken, bazı renk körleri ise etrafındaki renkleri gri tonlarda görür. Bunun sebebi göz koni hücrelerinde yaşanan fonksiyonel sorunlardır.
Renk körlüğü çeşitleri Renk körlüğü hastalığı kişiden kişiye farklı belirtiler gösterdiğinden birçok farklı renk körlüğü çeşidi bulunur. Bu renk körlüğü çeşitleri kişinin etrafındaki renkleri algılamasına göre değiştiğinden farklı şekilde sınıflandırılır.
Monokromatik renk körlüğü: Monokromatik renk körlüğünde, gözün etrafındaki ışın dalgalarını algılayarak bunu beyne ileti olarak gönderen 3 farklı koni hücrelerinin hepsinde fonksiyonel bozukluklar bulunur. Bu renk körlüğünü yaşayan hastalar çoğunlukla renkleri koyu ve açık renk şeklinde sınıflandırırken, diğer renkleri ayırt etmekte güçlük çekerler. Renk körlüğü hastaları içerisinde daha az karşılaşılan renk körlüğü hastalığıdır. Monokromatik renk körlüğü hastalığı renksiz tip olarak bilinir. Dikromatik renk körlüğü: Dikromatik renk körlüğünde, göz içerisinde yer alan koni hücrelerinden 3 tanesinin sadece 1’inde fonksiyonel olarak kusurbulunup, diğer ikisinin fonksiyonel olarak sorunsuz çalışması sonucunda ortaya çıkar. Göz içerisinde yer alan koni hücrelerinden hangisi fonksiyonel olarak işlevini yerine getiremiyorsa, görülen o rengi diğer normal gören insanlardan farklı olarak algılar. Göz kırmızı renkten etkileniyorsa protanopia tipi olarak isinlemdirilir. Birey kırmızıya yakın olan renkleri ayırt etmekte zorlanır ya da tamamen kırmızı renkleri farklı renklerde görür. Yeşil rengin hakim olduğu fotoreseptörlerde oluşan fonksiyonel bozukluklar deuteranopia olarak isimlendirilir. Bu hastalığa sahip bireyler yeşil rengi ayırt etmekte zorlanır ya da yeşili farklı renklerde görür. Mavi ışığı emen fotoreseptör hücreleri içerisinde meydana gelen fonksiyonel bozukluklar tritanopia olarak isimlendirilir. Mavi renge yakın renkler ya da tamamen mavi renkler ayırt edilmekte zorlanılır. Anormal trikromatik renk körlüğü: Anormal triktomatik renk körlüğünde üç farklı renk körlüğünde yer alan renklerden bir tanesine karşı görme kaybı yaşanır. Anormal triktomatik renk körlüğüne sahip olan bireyler geniş renklere sahip renkleri algılayabilmekte zorluk çekerler. Kırmızı renkler kırmızı olarak algılanabilir fakat kırmızıya benzeyen farklı renkler ayırt etmekte zorlanılır. Aynı durum yeşil ya da mavi renk için de geçerlidir.
Renk körlüğü neden olur? Renk körü hastalığına sahip olan bireyler renk körlüğünü çoğunlukla çok geç farkettiklerinden dolayı bu hastalığın sonradan oluştuğunu düşünürler. Fakat renk körlüğü hastalığı üzerine yapılan bilimsel çalışmalardan elde edilen sonuçlarda durumun böyle olmadığı tespit edilmiştir. Fakat çok sık olmasa da nadir olarak bazı hastalarda göz retinasında oluşan travma sonucu oluşan zararlar, zararlı maddelerin göze temas etmesi gibi olayların sonucunda renk körlüğü ile karşılaşılabilir.
Renk körlüğü, genetik bir hastalıktır ve çekinik genler renk körlüğü hastalığını nesilden nesile aktarır. Renk körlüğü, insanların en çok karşılaştığı genetik hastalıklar arasında yer alır. Renk körlüğü hastalığı erkeklerde bulunan x kromozomu ile aktarılır. X kromozomu ile aktarıldığından dolayı renk körlüğü erkeklerde 20 kat daha fazla görülür.
0 notes
cejna · 2 years
Text
Emmanuel Macron, Ukrayna tahılını Romanya üzerinden çıkarmak istiyor
Emmanuel Macron, Ukrayna tahılını Romanya üzerinden çıkarmak istiyor
Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle on binlerce tonluk tahıl stoku, Karadeniz’de mahsur kalmış durumda. Odessa Limanı’ndaki tahılın çıkarılması için Türkiye devreye girerken, üç ülke ortasında krizin tahliline dair kırmızı çizgi kuruldu. Macron, Karadeniz güzergahına alternatif arayışında Daha evvelki açıklamasında, Ukrayna’daki tahılın ülke dışına çıkarılmasında Türkiye’nin kıymetli bir rol…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
goksoymedyacom · 2 years
Text
NASA'dan herkesi şaşırtan açıklama: "Bulduğunuz göktaşlarını bize göndermeyin"
Göksoy Medya
NASA'dan herkesi şaşırtan açıklama: "Bulduğunuz göktaşlarını bize göndermeyin"
Tumblr media
Üç ABD eyaletinde sonik bir patlama yaratan en son büyük göktaşı, meteoritleri, yani modülleri da yanında getirdi. Milyonlarca kilometre yol kat eden ve Güneş Sistemi kadar eski olabilecek bir uzay kayası modülü bulmak katiyetle heyecan verici olabilir lakin bunun bilime büyük katkısı olacağını düşünenler için NASA’nın makûs bir sürprizi var: NASA uzay taşlarınızı istemiyor!
Facebook’taki NASA Meteor Watch’ın belirttiğine nazaran, Natchez kentinin doğusundaki bir bölgede ve Mississippi’deki 84. Otoyol boyunca bulunan bu son uzay kayalarından kimilerinin raporları doğrulandı. Lakin NASA Meteor Watch, “Biz göktaşı insanları değiliz, zira asıl odak noktamız uzay araçlarını ve astronotları meteorlardan korumaktır. Bu nedenle bulabileceğiniz rastgele bir garip kayayı tespit edemeyiz – lütfen bize kaya fotoğrafları göndermeyin, zira yanıt vermeyeceğiz” dedi.
ABD maddelerine nazaran, kendinize ilişkin bir yerde bir göktaşı bulursanız, onun sahibi olursunuz. Yani, uzay kayalarının peşindeki diğer insanların mülke adım atmadan evvel arazinin sahibinden müsaade alınması gerekiyor. Fakat, federal topraklarda bir göktaşı bulunursa, hükümet yetkilileri onun hükümete ilişkin olduğunu düşünür ve 1906 “Tarihi Eserler Yasası”nın bir yorumuna nazaran, federal topraklarda bulunan göktaşları aslında Smithsonian Enstitüsü‘ne ilişkin olur.
Ulusal parklar ve kamu toprakları çoklukla kayaların (veya birçok doğal maddenin) onlardan çıkarılmasını yasaklar, lakin Arazi İdaresi Ofisi çoklukla meteoritlerin birtakım sınırlamalar dahilinde toplanmasına müsaade verir.
NASA Meteor Watch, insanların, St. Louis Washington Üniversitesi’nden Dr. Randy L. Korotev tarafından tasarlanan ve beşerler ellerinde gerçek bir göktaşı olduğundan epey emin olmadan numune gönderilmemesini isteyen bir testi kullanmalarını öneriyor.
Genel olarak, bir göktaşınız olduğunu gösteren dört işaret vardır. İçerisindeki metal varlığı nedeniyle (taşlı göktaşlarında daha düşük ölçülerde olmasına rağmen) çoklukla daha yüksek bir yoğunluğa sahip olurlar ve mıknatısları çekme eğilimindedirler. Ayrıyeten çoklukla sistemsiz bir hale sahip olurlar ve bilhassa taşlı göktaşlarında, yüzeylerinde bir füzyon kabuğu bulunur. Bunun nedeni, bu cisimlerin Dünya atmosferinde seyahat ederken yanıp ve erimeleridir.
Açık renkli kristaller (kuvars Dünya’da yaygın olarak bulunur, lakin Güneş Sistemi’nde diğer hiçbir yerde bulunmaz), kabarcıklar (Dünya’daki volkanik kayaların içinde kabarcıklar vardır, fakat uzay kayalarında yoktur) yahut çizgiler varsa, karşılaştığınız şey bir göktaşı değildir (eğer çizerseniz, iz bırakmamalıdır. Siyah yahut kırmızı bir çizgi, meteoritlerde bulunmayan demir mineralleri manyetit yahut hematit olduğunu gösterir).
Bir göktaşı bulan bireylerin, üniversite araştırma enstitüleri üzere kuruluşlarla irtibata geçmeleri öneriliyor. Lakin, aslında bir göktaşının düşüşünü görmeniz, göktaşının kendisinden daha fazla bilimsel ilgi ve kıymet taşıyabilir. Şayet düşmekte olan bir göktaşı görürseniz, ateş topunun nereden geldiğini ve nereye gitmeye devam ettiğini not almalısınız. Daha sonra fizikî olarak bir modülünü bulursanız, objeyi almadan evvel fotoğrafını çekmeli ve öbür modüller olup olmadığını görmek için etrafa baktığınızdan emin olun. Sonrasında uzmanlarla bağlantıya geçmeniz öneriliyor.
0 notes
cointahmin · 1 year
Text
Aktarılan datalara nazaran Cardano (ADA), Render (RNDR), Chiliz (CHZ) ve Litecoin (LTC) üzere kripto para üniteleri son vakitlerde büyük kurumsal yatırımcılardan kıymetli ölçüde yatırım alıyor. Uzmanlara nazaran geçmiş trendler, bu altcoinler için Mayıs 2023’te yükselişe geçebileceğini ortaya koyuyor! İşte detaylar…Cardano balinaları ADA almaya devam ediyor!Cardano Nisan ayına güçlü başladı ve 18 Nisan’da 2023’ün yeni tepesi olan 0,46 dolara ulaştı. Fakat, bölüm genelinde yaşanan son daralma ADA’nın 0,37 dolara hakikat gerilediğini gördü. On-chain datalar, kripto balinalarının Mayıs ayında öbür bir Cardano boğa rallisi için konum almak üzere şimdiden taban seviyeyi satın aldığını ortaya koyuyor.Aşağıdaki Santiment grafiği, 100 milyon ve üzeri ADA’ya sahip balina topluluğunun geçtiğimiz hafta içinde düşüşü nasıl satın aldığını gösteriyor. Kırmızı çizgi, balinaların Mart ortasındaki bir evvelki piyasa düşüşünden bu yana alım yapmaya başladığını gösteriyor. Lakin, 18 Nisan ile 27 Nisan ortasında 620 milyon ADA coin daha ekleyerek birikimi ağırlaştırdılar.Yeni eklenen ADA coinleri, 0,41 dolarlık mevcut piyasa bedeliyle yaklaşık 254 milyon dolar kıymetinde. Bilhassa, bu balinaların evvelki alım/satım modelleri Cardano fiyat hareketleriyle yakından alakalıydı. Bu eğilim Mayıs ayında da tekrarlanırsa, ADA sahipleri değerli bir fiyat artışı bekleyebilir.Büyük kripto para balinaları Render (RNDR) için sıraya girdi!Render (RNDR) birinci olarak bu yılın Ocak ayındaki yapay zekâ hype dönemi sırasında ana akım medyanın radarına girdi. O devirde birçok blockchain projesi ChatGPT’nin artan popülaritesinden faydalanarak üç haneli karlar elde etti.Diğer yapay zeka coinlerinin birçoğu görece belirsizliğe gerçek geri çekilirken, Render 2023’ün 2. çeyreğindeki güçlü başlangıcını pekiştirmeye devam etti. Şaşırtan olmayan bir halde, RNDR coin artık kartal gözlü balina yatırımcılarının dikkatini çekiyor. Aşağıdaki grafik, 100.000 ila on milyon RNDR coin tutan kripto balinalarının 12 Şubat’tan bu yana nasıl biriktirdiğini ve HODLing yaptığını gösteriyor. Epey dikkat cazip bir biçimde, RNDR fiyatı Mart ayı ortasında yüzde 50 oranında geri çekildiğinde bile balinalar istikrarlı bir halde HODL yapmaya devam etti.Bununla birlikte balinalar kısa müddet evvel 9 Nisan ile 27 Nisan ortasında yaklaşık 15 milyon dolar bedelinde yedi milyon coin daha satın aldı. Bu da kaçınılmaz olarak RNDR’yi 28 Nisan’da 2,50 dolarlık yeni bir 2023 tepesine taşıdı ve yılbaşından bugüne kadarki çıkarını yüzde 515’e çıkardı. Uzmanlara nazaran, stratejik kripto balinaları alım yapmaya devam ederse, RNDR muhtemelen Mayıs ayında bir dizi yeni tepe yapabilir.Chiliz (CHZ) balinaları yatırımlarına devam ediyor!Chiliz, geçtiğimiz yıllardan beri birçok yatırımcının radarında olmayı başardı. Öte yandan global futbol topluluğu ağır spor aktivitelerinin olduğu bir yaza hazırlanırken, CHZ bu hafta yüzde 16’lık bir fiyat artışı sağladı. Değişik bir halde, chain üzerindeki datalar kripto balinalarının da harekete geçmek istediğini gösteriyor. Aşağıdaki grafikte yer alan sarı çizgi, balina yatırımcılarının 9 Nisan ve 28 Nisan tarihleri ortasında 1,10 milyar CHZ coin satın aldığını gösteriyor.Mevcut piyasa fiyatı olan 0,13 dolar ile balinalar CHZ ekosistemine yaklaşık 143 milyon dolar yatırım yapmış oldu. Artan likidite ve balinaların yarattığı talep baskısıyla Chiliz’in Mayıs ayında olumlu bir performans sergilemesi olası.Litecoin balinalarında yaklaşan Halving öncesinde yığılma yaşanıyor!Litecoin (LTC) ağındaki bir sonraki halving yani yarılanma aktifliğine 100 günden az bir müddet kaldı. Bu aktiflikte madencilere verilen blok ödüllerinin sayısı yarı yarıya azalacak. Yarılanmanın deflasyonist tesiri, önümüzdeki aylarda LTC fiyatı üzerinde bir ölçü üst istikametli baskı yaratacak üzere görünüyor. Kripto balinaları, bu dönüm noktası niteliğindeki olaydan potansiyel kar elde etmek için bu hafta LTC üzerine büyük bahisler oynadı. 20 ve 28 Nisan tarihleri ortasında, 100.000 ila bir milyon LTC tutan balina kümesi, bakiyelerine 4,53 milyon daha ekledi.
Balinalar ortasındaki bu ani birikim, LTC’nin 90 doları yine test etmesini sağlayan yüzde 6’lık bir fiyat artışını tetikledi. Fakat büyük yatırımcılar satın almaya devam ederse, Mayıs ayında daha fazla yükseliş fiyat hareketi gelebilir Kripto balinaları, denetim ettikleri büyük ölçüde sermaye nedeniyle kripto para piyasalarını değerli ölçüde tesirler. Bu nedenle, birikimleri öbür yatırımcılara varlığın bedelinin düşük olduğu sinyalini verebilir ve onlar da alım yaparak tıpkı şeyi takip edebilirler. Bu da nihayetinde fiyatı üst çekebilir. Bu nedenle, stratejik yatırımcıların Mayıs ayı yaklaşırken balinaların alım/satım modellerini takip etmeleri gerekiyor.
0 notes
gonulkosesi · 3 years
Text
'KAZ AYAKLARI'
Aynada kazlarını izliyordu. Bu ayaklar kaç vakittir göz pınarlarını makam tutmuştu? Birbiri ardınca nasıl da uçmağa sıralanmışlardı? Tam şimdi... Zaman dondu. Yıllar aktı. Yaşlar gitti. Aynayı hızla halıya fırlattı. "Hayır, olamaz! Bu aynadaki bir başkası." Göğsünün kabarışıyla onulmaz tasanın gürültüsü koştu. Göz kapaklarını tir tir kaldırıp bakışlarını aynaya düşürdü. İnsanlar ağlamak için dahi anlam giyinirdi. Ancak kanılarında aylak aylak dolaşan onlarca insanı inandırdıktan sonra damlalarını bırakabilirdi. Sağ ayağını görüntünün yalanına bastı. Sola büktü tabanını. "Tık." Duymamış gibi bir daha sağa, sola oynattı. "Tık, tık!" Vücudundaki tüm kaslar büzülmüştü. Topuklarından akan irin aydadaki yüzünü kırmızıya boyuyordu. Yalpalayan sol ayağını da aynanın yanına bıraktı. Şimdi tamamdı. Oturup bir saat, iki saat, üç saat akıtmalıydı göz ağınını. Fikir çıkmazındaki yalnızlığına karşılık ömür yolları hayli kalabalıktı. Kaçıncı şahıstı ilk kaz ayağını nakışlayan göz kıyısına? Kaçıncı durakta kalmıştı boğazındaki düğüm? İlk gözyaşını tam da buna akıtmalıydı. Kadın, mahmur bir hüznün varoşluğunda acılarını tırmaladı. Kaç kat kılıf dolamıştı kursağına, hatırlayamadı. Nalansı hıçkırıkları duvardan duvara çarpıyor, kadın topuğundaki kırmızıya saklanıyordu. Yaşlanmak yaş almak mıydı, yaş akıtmak mı? Harcadığı hangi yaşının tahsisatı olmuştu bu yalnızlık? Aynadaki kırmızı, iknaya çabalarcasına kıyılara dağılmıştı. Kadın, kırmızıya kayıtsız kalamadı. Islak kirpik aralığından baktı. İlk karşılayan alnındaki çizgi oldu. Alın yazısı yaşandıkça siliniyor muydu? Dudakları sordu. Kulaklar soruyu şahsına münhasır olarak yuttu. Dudaklar bir daha sordu, kulaklar sabık gibi yuttu. Kadın, çizgi çizgi hafızladığı yüzünün yabancı bir çıkmazına daldı: "Daha çoktu çizgi, daha çoktu!" Yaş döktü, çizgi aktı. Yaşlandı, çizgi aktı. Kadın, aynanın tıkırdayan camından affını arzuladı. Ona topuğuyla bıraktığı çizginin yanında, alnındaki çizginin sözü dahi olmazdı.
Gönül D./Gönül Köşesi
11 notes · View notes
bungoustraydogs-tr · 4 years
Text
Bungou Stray Dogs BEAST: Novel 2. Bölüm
Okumaya başlamadan önce söylemek isterim ki çeviriyi hem bulmakta hem Türkçe’ye çevirmekte çok fazla aksilik yaşadık. Bu romanı da @nabidan27re​ ile beraber çevirdik. Okuyacağınız şey toplam 34 sayfa ve 8.000 kelimeden oluşuyor ve roman çevirmek gerçekten zor bir iş. Bu yüzden lütfen kendisini takip etmeyi unutmayın.
İyi okumalar...
Tumblr media
Dedektiflik Ajansı binasının birinci katında özel bir kafe vardı. Adı 'Uzumaki'ydi. Eski moda bir kafeydi, masalar, sandalyeler ve duvarlar ilgi çekici ve canlıydı. Mekan kahve kokuyordu ve caz müzik çalıyordu. Kafenin içindeki bar tezgahta Akutagawa birkaç doküman ve bir bardak çay tutuyordu. Yeniden okuduğu bu doküman, ajansın bir iş raporuydu. Kağıt işleri kaçınılmazdı ve Akutagawa onunla bir düşmanmış gibi yüzleşiyordu. Bu dezavantajlı bir oyundu. Akutagawa terliyordu, kağıt işleri olarak bilinen bu güçlü düşman tarafından yenilmekten korkuyordu.
 Etrafında başka hiç müşteri yoktu, sadece müdür önünde bir kupayı temizliyordu.
 Dışarıda yağmur yağıyordu.
 Kafe, yağmur, kahve kokusu ve caz. Bunlar zamanın akışını yavaşlatmak için gerekli olan dört şeydi. Sessizliğe dayanamadığı için, Akutagawa telefonunu çıkardı.
 "Benim. Kağıt işi olduğunda, bundan bu sene muaf olduğumu söyleyebilirim."
 "Böyle saçmalıklara kendin karar verme." Kunikida'nın sesi telefonun diğer ucundan duyuldu.
 Akutagawa kaderine boyun eğmiş bir yüzle konuştu. "Bunu şu açıdan düşün. Bir seneliğine kağıt işlerimi bırakırsam, iğrenç suçluların hasadını ikiye katlamak daha mümkün olur."
 "Bu günlerde tarım yaparak hiçbir şeyi ödeyemezsin."
 O anda kapıdaki zil çaldı. Bu ses her şeyi değiştirecek olan sesti.
 Kapıdan giren kişi bir oğlandı. Siyah kabanı yağmurda ıslanmıştı, neredeyse bembeyaz saçları, üzerindeki yağmur damlalarıyla parlıyordu. Yüzü yumuşak bir ifadeye sahipti ve dünyaya karşı özürlerle doluydu ama varlığı bir hiçlikti. Görüntüsünde bir çocuğun izleri yoktu ve duvardaki bir örümcek bile ondan daha çok varlığa sahipti.
 Çocuk girişte kabanını çıkarıp hafifçe silkeledikten sonra, sessizce yürüdü ve bar tezgahında Akutagawa'nın yanına oturdu. Yürüdüğü sessiz yol bir kedi tırmanıcısından daha yumuşaktı.
 Akutagawa kafasını çevirmedi, ama tüm hareketlerini gözleriyle takip etti.
 "...Güçlü." Akutagawa yumuşak bir şekilde mırıldandı.
 "Ne?" dedi Kunikida telefonun öbür ucundan.
 Akutagawa bunu cevaplamadı ve telefonu kapattı.
 Siyah kabanlı genç müdürden bir kahve istedi ve sessiz kaldı. Sonra, bir heykel gibi öylece oturdu.
 Nasılsa, birden Akutagawa'ya döndü. "Özür dilerim. Az önce telefondaki sesi duydum. Dedektiflik Ajansıyla mı konuşuyordunuz?"
 Akutagawa diğerine tepeden tırnağa kısık gözlerle baktıktan sonra söyledi "Evet ben ajansın  bir dedektifiyim."
 "Öyle mi?" Oğlan gülümsedi. "Aslında ajansın başkanına patronumdan bir mektup teslim etmek için geldim, ama kayboldum... Yağmur yağmaya başladı ve sığınmak için buraya gelmek zorunda kaldım."
 Akutagawa yüz ifadesini değiştirmeden söyledi "Eğer dedektiflik ajansı için geldiysen, bu binanın dördüncü katında."
 "Öyle mi?" Oğlanın yüzü aydınlandı. "Rahatladım."
 O sırada bir fincan kahve oğlanın önüne yerleştirildi. Bardağın kokusunu kokladıktan sonra içine şekeri dolu kaşıklarla koydu. Bir. İki. Üç.
 Akutagawa şeker miktarını gözleriyle takip etti.
 Sonra oğlan bakışını fark etti ve bahane olarak gülümsedi. "Bu mu? İş arkadaşlarım her zaman bu kadar şekerin çok fazla olduğunu söylerler, ama elimde değil. Şekerin değerli bir şey olduğu bir yerde büyüdüm bu yüzden şimdi çok fazla kullanıyorum."
 Akutagawa oğlana sessizlik içinde baktı, ama sonra ağzını açtı. "Yetimhane mi?"
 Oğlan şaşkınlıkla baktı. "Nasıl bildin?
 "Ayırıcı bir işaret. İnsanlara karşı mesafene ve davranışlarına bakılarak anlaşılabilir. Benim için de büyüdüğüm çevre buna benziyordu. Yetimhaneden kaçan çocukları görmek alışılmadık değildi."
 "Gerçekten mi?" oğlan üzgün bir şekilde gülümsedi, geçmişini taşıyan bir gülümsemeydi bu. "Ben kaçıp gidecek cesarete sahip değildim. Uzun zaman oldu... Şimdi bile, istediğim kadar şeker yiyebileceğimin farkında olmama rağmen, bedenim bencil... Hayatımın geri kalanında da böyle kalacağıma eminim."
 Akutagawa bir süre sessizce oğlanı izledi.
 Ancak fincanını kaldırdı ve üstünkörü söyledi "Hojicha çayım.. İçinde dört kaşık var."
 Oğlan gözlerini açtı. "Şeker mi?.. Çay için? Dört mü?"
 "Evet." Akutagawa tepkisizce çayından içti. "Seninle aynıyım. Şekerin kısıtlı olduğu zamanlardan kalan bir kalıntı."
 Oğlan bir süreliğine Akutagawa'ya baktı, ama sonra bir kahkaha patlattı. "Ah.... Ahaha!" Gülmeye başladığına gerçekten genç biri gibi görünüyordu. "Oh, o zaman bunu da anlar mısın? Defter ve kalem için olan savaşlar?"
 "Tabii ki. Normal insanların anlayamayacağı bir şey bu... Ama kağıt ve kalem, şeker ya da etten daha çok rekabet edilen şeylerdi. Sadece kağıda bir şeyler yazdığında dünyadaki en özgür adam olabiliyordun. Savaştı. Yazmayı bilmeyen çocuklar bile bunu yapmayı arzuluyorlardı... Ve çikolatalar?"
 " Tabii ki, nasıl para gibi oldukları... Sayısı nispeten daha fazla olmasına rağmen, herkes istiyordu ve değeri değişmezdi. Bu yüzden doğal olarak para birimi olmaya başladı. Patates tohumları beş çikolata barına denkti. Günlük grup öğretimi yapmanın ödülü 3 çikolata barıydı."
 "Güçlendirilmiş sığınaklara 300’ten fazla depolamıştık.
 "300?!" Oğlan şaşkın görünüyordu. "Milyoner ya da başka bir şey miydiniz?"
 "Uzunca bir süre çikolata yemezsem, yetersiz beslenmeden ölürdüm."
 "Ahahahhah!" oğlan neşeli bir şekilde güldü.
 Sonraki bir kaç dakika boyunca ikisi mantıksızca birbirleriyle konuştular. Kimsenin anlayamayacağı bir empatiyle, sınıf arkadaşlarıyla kendilerini anlayamayacakları için nasıl konuşamadıkları gibi konulardan konuştular, yüklü geçmişe sahip çocukların deneyimlerini paylaştılar. Nadiren ortaya çıkan yüz ifadelerini birbirlerine gösterdiler.
 "Böyle bir konuşma yaptığım ilk sefer." dedi oğlan bir gülümsemeyle. "Oh, mektubu teslim etsem iyi olacak. Dedektif çocuk, adın ne?"
 "Akutagawa."
 "Ben Nakajima. Nakajima Atsushi. Lütfen bu mektubu başkana ilet. "
 Atsushi isimli çocuk cebinden bir mektup çıkardı. Siyah bir zarftı, ve üzerinde bir adres ya da gönderenin adı yoktu. Kağıt ses çıkarmayan ince bir materyalden yapılmıştı.
 "Bunu gönderen kimdi? "
 "İçeriği okursa anlayacağını söyledi."
 Akutagawa zarfa bakarken söyledi. "Tehlikeli bir pazarlık olacağının bir işareti yok, ancak arkadaşlık bağları kurulduğunda görevin ya da şerefin bir önemi kalmaz.”
 "Açıp bakmak istersen sorun yok, mühürlü değil.”
 Akutagawa sessizce kafasıyla onayladı. Zarfı salladı ve içindekileri çıkardı. İçinde, iki parça vardı. Akutagawa bunlardan birini gördüğü an, ifadesi tamamen değişti.
 "Kahretsin..."
 Akutagawa'nın sesi düşük sakin ve soğuktu.
 "Ne bu, şaka mı?"
 Bir fotoğraf vardı. İfadesizce fotoğrafçıya bakmış, siyah giyinmiş bir kadının resmiydi.
 "Ne oldu?" diye sordu Atsushi.
 "Bu fotoğraf... Bunun kim olduğunu biliyor musun?"
 "O Gin-san." dedi Atsushi fotoğrafa bakarken. "Ama patron neden  böyle bir şey...?"
 "Kuku... Kuku, kukuku." Akutagawa boğazının derinliklerinden güldü. "Eğlenceli bir kışkırtma. Eğer içeriğine bakmadan zarfı başkana teslim etseydim, son gülen o olabilecek miydi acaba?" dedi Gin'in fotoğrafını sallarken.
 "Bu kadın... Onu tanıyor musun?"
 Kaşlarını çatıp fotoğrafa yakından baktıktan sonra Akutagawa konuştu. "Gin şu an burada mı?" Aynı anda tüm vücudu kana susamışlığıyla köpürdü. "Söyle. Söylemezsen seni öldürürüm."
 Atsushi cevap vermeden ve hareket etmeden izledi Akutagawa'yı. "Nerede olduğunu biliyorum." Sesi sakindi. "Ama sana söyleyemem."
 Akutagawa'nın öfkesi patladı.
 "Dört buçuk senedir Gin'i arıyorum ben!"
 "Anlıyorum, dört buçuk yıldır." Atsushi’nin sesi birden duygusuzlaştı. "Öyleyse..."
 Rüzgar sesini kesti.
 Akutagawa geri çekildi. Kırmızı bir çizgi boynunda aşağıya doğru çizildi ve hemen akmaya başlayan kana dönüştü.
 "Ne..."
 Atsushi hareket ettikten hemen sonra bir şey Akutagawa'nın boğazını kesmişti. Ancak Akutagawa nasıl hareket ettiğini ve boynundaki deriyi ve kasları kesenin ne olduğunu görmemişti bile. Eğer tepkisi biraz daha yavaş olsaydı, şahdamarı paramparça olur ve kanı tavana kadar ulaşırdı.
 "Şimdiki saldırı..." dedi Akutagawa boynundaki yarayı tutarken.
 Atsushi orijinal pozisyonunda duruyordu, kalçası alçakta ve omuzları çaprazdı. Elinde herhangi bir silah ya da zırh tutmuyordu. Ancak parmaklarından yavaşça akan kanı gördüğünde Akutagawa anladı. Tırnakları. Hızla büyümüşlerdi, ve boynuna ulaştıktan sonra orijinal pozisyonlarına dönmüşlerdi.
 "Organizasyonumda bir kuralımız var." dedi Atsushi saldırıdan önceki sesiyle. "Kurala göre, Gin-san'ı arayan birileri varsa derhal ortadan kaldırılmalı, çünkü o günün 24 saati patronun yanında olan bir sekreter. Bu nedenle onu hedeflemek, patronu tehdit etmekle eş değerde."
 "Anlıyorum."
 Akutagawa'nın ceketi dalgalanmaya başladı. Kendi öfkesi ve hayatı varmış gibi Akutagawa'nın etrafına yayıldı.
 "Oldukça korkak bir lider, ama önemli değil. Söyle, Gin benim kız kardeşim."
 "Bu doğru değil." dedi Atsushi hemen. "Onun ailesi yok."
 "Bu yanlış anlaşılmayı konuşmak için oturmayacağım."
 Akutagawa'nın ceketi bir mızrağa dönüştü.
 O küçük alanda, ölümüne dövüş başladı.
 Kumaştan bıçak bir mermi hızında hareket etti, ve Atsushi boynunda minimal hareketlerle ondan kaçındı. Diğer kumaş bıçaklar da aynı zamanda bedenini hedeflemişlerdi. Gökyüzünde ilerleyen bir bıçak çatıda delikler açmıştı. Tamamen esneyen kumaş geri döndü ve Atsushi’ye arkasından saldırdı. Arkasını göremediği için yere eğilerek saldırıdan kaçındı. Sonra bedenini bir yay gibi büktü ve dikey olarak yükselmek için iki eliyle yere vurdu.
 Atsushi tavana tepetaklak yerleşti ve kendini tekrar fırlattı. Çapraz düşüşünde savurmak ve Akutagawa’ya saldırmak için bir bıçak kullandı. Saldırıyı öngören Akutagawa, çapraz kumaşı kaldırdı ve Atsushi’nin saldırısını engelledi. Atsushi ışık hızında düştü ve silah olarak kullandığı eliyle kırılana kadar kumaşa saldırdı. Kumaş çatlayıp kırılırken, Atsushi yere çarptı ve radyal bir işaret bıraktı.
 Bir kükreme tüm kafeyi titretti.
 "O saldırıyı engelleyemezdim." dedi Atsushi inişinden sonra ve hızlıca geri çekildi. "Şimdiye kadar istihbarat bölümümüz tarafından keşfedilmemiş ne kadar erdemli bir yetenek..."
 Atsushi hızlıca duvarı tekmeleyip Akutagawa’yı geçti ve giriş kapısını açtı.
 "Dedektiflik Ajansı... Hayal gücümün ötesinde bir organizasyon. Düşman üssünün altında savaşmak iyi bir fikir değil, öncelikle patronu bilgilendirmeliyim. Ayrıca, orada neden Gin-san’ın fotoğrafı vardı..? Bilmek istiyorum."
 "Bekle..." dedi Akutagawa, fakat bedeni hareket etmiyordu.
 Atsushi sessizce kapıdan çıktı ve kayboldu. Akutagawa onu takip etmek için ilerleyeceyekti, ama öylece dikildi. Yan tarafında muazzam miktarda kanama vardı. Bir pençe darbesi kumaş defansının içine girmiş ve Akutagawa’nın yanına ulaşmıştı. Akutagawa ilerleyip onun peşinden gitmeye çalıştı, fakat böyle yaparak öne doğru düştü ve bedeni yere çarptı. Bilincini kaybetmeden önce, gözlerinin önüne düşen kız kardeşinin fotoğrafını gördü.
 "...Gin..." Gayretle mırıldandı, ve ardından bayıldı.
*************
Birisi söylemişti:
 “Kişi kendi, özgür iradesiyle şiddeti tercih edebilir; ne de olsa bütün zulümler insanlığa aittir.  Buna rağmen sen, çevrene refleks olarak saldırıyorsun... Sadece tehlikeli, aptal bir canavarsın.”
 Kara gece. Karanlığın içinde sallanıyor.
 Cehennemin alevleri durmaksızın günahkarların ruhlarını yakıyor.
 "İntikam mıydı? Bunun uğruna ölmeye değer mi? Öldükten sonra kardeşine bırakacağın bu şehri gözlerinle nasıl hayal ediyorsun?"
 Boğazında bir şey yanıyordu.
 Bu bir çığlıktı, yakan bir inilti ve durmadan bağırılsa bile kaybolmuyordu. Boğazını yakan pişmanlıktı.
 Berbattı. Berbattı. Berbattı. Dünyanın kendisinden başka düşmanı yoktu.
 Kini, ve düşmanlarını öldürmek için olan acelesi yüzünden kız kardeşini kaybetmişti.
 Neden oldu?
 Neden kız kardeşini kaybetmek zorundaydı?
 "Zayıflığının ne olduğunu anladığında, gelip tekrar deneyebilirsin. O zamana kadar, kız kardeşinle birlikte kalacağım.”
 Anlamıyorum. Anlamıyorum. Anlamıyorum.
 Umutsuzluk, içinde yanan öfkeden fazla olsa bile, tanrıyı inanmadığı için onu suçlayamazdı. O zaman nefretini nereye yöneltmeliydi?
 "Canavarı kovalama.”
 Başka birinin sesini duydu.
 Anlamıyorum
 Anlamıyorsan, harekete geçmek zorundasın
 Kardeşini geri kazanırsan, eğer öfkenden doğan hatalardan onu serbest bırakırsan, elbette bir şansın olur.
 Bir imkan var.
 Duygularından kaynaklanan ihmalini gidermek için bir fırsatın var.
 ********************
 Dedektiflik Ajansı’nın revirinde uyandı.
 Akutagawa refleks olarak yarasına dokundu. Orada değildi, herhangi bir iz bırakmadan, tamamen iyileşmişti. Odanın gerisine baktığında, merhemini süren Yosano-sensei’i gördü.
 "Uyanmışsın." dedi Yosano, kremini bıraktı ve parmaklarıyla bir ritim tuttu."Bilinçsiz olduğunda tedaviden  eğlenemiyorsun, değil mi?"
 Birden bir kağıt parçası çıkardı.
 O kağıt parçası... ‘Onay mektubuna tüm’ damgalar damgalanmıştı. Yosano, Oda, Kunikida, Tanizaki, Kenji ve başkan, hepsi onaylarını vermişlerdi.
 Akutagawa kağıt parçasını alırken Yosano ayağa kalktı.
 "Beni takip et." dedi Yosano, yürüyüşüyle eteğinin kumaşı dalgalandı. "Görmeni istediğim bir şey var."
Dedektifler toplantı odasında oturuyorladı. Kunikida, Tanizaki ve Kenji. Yosano sandalyelerden birine oturdu ve Kunikida konuştu.
 "Bu videoya bak."
 Video duvar ekranına yansıdı.
 Denizde ilerleyen küçük bir geminin güvertesiydi bu. İki kişi küçük bir masada karşılıklı oturuyorlardı, Japon kimonosu içinde olgun bir adam ve siyah kabanı içinde uzun bir adam. Ortalarında takım elbise içinde yuvarlak gözlük takan genç bir adam gergin görünüşüyle duruyordu.
 "Bu dört yıl önce gerçekleşen bir olay, gizli buluşmanın videosu iki örgütün başları tarafından kayıt altında tutuluyordu." dedi Kunikida ekrana bakarken. Aralarından birisi dışişleri yabancı kuvvetleri için içişleri bölümü özel ofisinin lideri ve diğeri Osamu Dazai, illegal örgüt Liman Mafyası’nın lideri.
 "Liman mafyasının... "
 Akutagawa afallamıştı.
 Liman Mafyası Yokohoma’daki en saldırgan ve güçlü illegal organizasyondu. Ancak liderin adı ya da görünüşü bile bilinmiyordu.
 "Bu, Özel Yetenekliler Departmanı’nın güvenlik tedbiri olarak üstünlükle kaydettiği bir şey. Özel Yetenekliler Departmanı’nda özel bir ajan olmadığın sürece ele geçirmesi imkansız bir şey olmalıydı. Ama Ranpo-san bu yüksek güvenlikli hükümet malzemesini ele geçirdi."
 Akutagawa odaya baktı. "Ranpo-san nerede?"
 "Başka bir iş için burada değil. Sana bu videoyu göstermeme izin verdi. "
 "Akutagawa-san, aslında videoyu teslim alan Oda-san’dı." dedi Tanizaki oturduğu yerden. "Ranpo-san’ın Süper Tündengelim’i ve Oda-san’ın Kusursuz’uyla bile bunu gizli tesislere sızmadan almak üç gün sürdü. Bu bilgiyi elde etmek zordu."
 Akutagawa hatırladı. Oda iş gezisi için üç günlüğüne gittiğinde yetimlere ilgilenmek zorunda kaldığı hikayeyi hatırladı.
 "Videoya bak, buraya." Kunikida ekranda merkeze yakın bir yeri işaret etti. "Bunun ne olduğunu biliyor musun?"
 Akutagawa gözlerini kıstı ve fotoğrafa baktıktan sonra kuşkuyla söyledi. "Bir bardak batı likörü gibi görünüyor, olağandışı bir şey değil."
 "Bu kaderin bardağı. Senin için.”
 "Ne?"
 Kunikida ileriye döndü ve kollarını kavuşturdu.
 “Yönlü ışık dalgalarını dinlemek hakkında bir şey biliyor musun? Bu, bir objenin titreşimini yakalayıp, çevreleyen sesi ışık akımının bir dalgasıyla çevredeki bir objeye uygulayan ve yansıyan dalgayı analiz eden bir teknoloji. Işık akısını bu bardağa uygulayarak bu ajan devasa bir mesafeden toplantının içeriğini kaydetmeyi başardı. "
 Kunikida oynatıcıyı çalıştırdığında, ses ekranla senkronize olarak akmaya başladı.
 "…İçişleri Bakanlığı’ndan bir bürokrat raporumuzu bekliyor, düşmanın kafasını ganimet olarak alıp eve gidelim. Bunu yapmak bir zevk olurdu.”
 İki adamdan biri ağzını hareket ettirdiğinde ses aktı, bu orta yaşlı adam Japon takım elbisesi içindeydi. Bu ses Özel Yetenekliler Departmanı’nın bakanı Taneda’nındı.
 Diğer yanda, siyah kabanın içindeki uzun, genç adam hafifçe gülümsedi.
 "Ne kadar gülünç. Kurallarıma karşın bu kadar kötü kokan bir şeyi eve götürmek isteyeceklerini düşünmüyorum. Muhteşem bir selef olan Mori-san’la karşılaştırıldığında, yeni lider benim.”
 "Evet, bilgi ağımız önceki lider Mori’yi öldürdüğünü duydu ve şimdi onun işine sahipsin.”
 "Hey hey, bu bilgi ağının sorunları var”
 Maskelenmiş gülümsemeleriyle gerçek niyetleri okunamıyordu. O sesi dinleyen Akutagawa sertçe masaya vurdu.
 "... Bu o." Akutagawa’nın sesi lav gibi yandı. "Nasıl unutabilirim? O gün duyduğum şeyin sesi, siyahlar içindeki adamın sesi. Orada, siyah kabanlı kişi. Kıyafetleri de uyuşuyor.”
 Bunu duyunca Kunikida kaşlarını çattı ve kısa ama ağır bir soluk bıraktı. "Düşündüğüm gibi.”
 "Nerede?" Akutagawa ekrana yaklaştı. "Ranpo-san nerede olacağıyla ilgili bir fikri olduğunu söylemişti. Söyleyin bana. Bu Dazai kişisi nerede?"
 "Önce dinle.”
 "Cevap ver."
 Akutagawa duvarların hafifçe titremesine sebep olacak şekilde şiddetli bir hırıltı verdi.
 Ancak Kunikida sakince ve tereddüt etmeden konuştu.
 "Dinle. Nerede olduğunu biliyorum, ama ona ulaşmak imkansız. Liman Mafyası binasının en üst katında. Bir kalenin tepesinde, Yokohama’daki herhangi bir binaya girmkten çok daha zorlu bir kalenin en üstü katında. Birçok organizasyon Liman Mafyasından nefret ediyor, ama hiçbiri binaya tırmanamadı. Askeri ekip olsa bile fark etmez, son teknoloji ürünü bir tank, ağır silahlı bir helikopter veya özel yeteneklerle eğitilmiş bir ekip olsa bile. Bunun ne demek olduğunu anlıyor musun? Gidersen öleceksin. O yüzden, şimdi...”
 "Fark etmez." Akutagawa yüksek bir ses tonuyla konuşmayı kesti. “Birinci kattaki kafeteryada Liman Mafyası’ndan biriyle dövüştüm. Onda kız kardeşimin bir fotoğrafı vardı ve liderin sekreteri olduğunu söyledi.
 "Ah" Kunikida ağırca kafasını salladı. "Kafenin müdürü sağolsun bu hikayenin bir kısmını duydum.”
 "O zaman neden aptalı oynuyorsun? Ona ne olduğunu patrona söylemiş olduğunu tahmin ediyorum. Ve o lider, siyahlar içindeki adam, kardeşimin peşinde olduğumu biliyor. Öyleyse, benim ortaya çıkışım için yakında alarma geçip güvenliği güçlendirecek ya da ortadan kaybolacak. Bunun yarın gerçekleşmeyeceğinin garantisi yok. O an şu an.”
 Akutagawa bunları dedi, ayakkabılarıyla döndü ve çıkışa doğru ilerledi. Profili korkunç canavarın ta kendisiydi.
 "Akutagawa-san! Bekle!" Tanizaki Akutagawa’nın önünde durdu. "Bu senin için de imkansız olacak. Öylece öldürüleceksin."
 "Çekil!"
 Akutagawa şiddetli bir şekilde kolunu tutmaya çalışan Tanizaki’yi itekledi. Aynı anda ona saldırmak için yeteneğinden keskin bir kumaş parçası belirdi.
 "Agh!" Tanizaki geriye düştü ve elini tuttu. Elinin arkasında kumaşın kestiği yerde ince bir çizik oluşmuştu.
 Tanizaki yerde oturuyordu ve Akutagawa’ya acı dolu bir yüz ifadesiyle baktı. Onu gördükten sonra, Akutagawa’nın yüzünde bir anlığına belli belirsiz bir acı göründü, fakat hemen arkasını dönüp çıkışa doğru ilerledi.
 “Akutagawa-san!”
**********************************************************
 Yohohama’da gece vakti.
 Gökyüzü mavinin ve siyahın rengini boyamaya başladığı zaman gece olduğunu anlarsınız. İşte o zaman Mafya’nın üssünde cehennem başlar. Sayılamayacak kadar çok çete üyeleri ceplerinde silahları, telsizleri; binanın girişine el bombalarını atmaya başlar. Ancak kimse neden bir başka yerden değil de girişten saldırdıklarını bilmez.
 Ancak bilinen bir şey vardı, gizli bir giriş operasyonundaydılar.
 Akutagawa Mafya binasının aşılmaz ilk katına gizlice sızması gerekiyordu. Ama görünüşte “gizli” kelimesinin bir anlamı yoktu çünkü ana kapıdan direk girmişti.
 “Ateş edin ve öldürün!”
 Sayısız vahşetin kükremesi duyuldu, sayısız silah ateş aldı. Lobide yürüyen tek bir davetsiz misafir vardı. Ancak mermilerin hiçbiri Akutagawa’ya zarar vermedi, kurşunlar ilerliyor ama onu vurmadan önce ayaklarının altına düşüyordu.
 “Defolun.” Akutagawa’nın bakışları alev alıyordu ve ancak önüne baktığında normal haline dönebildi. “Siyahlı adam, Liman Mafyası’nın lideri. Onu buraya getirin. Nerde, nerde, nerdesin?”
 Kimse ortada neler döndüğünü anlamamıştı.
 Kafaları kesilse bile…
 “Tch.”
 “Tereddüt etmeyin! Ateş edin, düşmanın ilerlemesine izin veremeyiz!”
 Koridor, duvarlar ve tavanlarda taze kanın çiçekleri açıyordu. Akutagawa’nın öfkesi odayı doldurmuş, çığlıklara ve bir yığın ölüye neden oluyordu.
 “O nerde?! Lideriniz nerede?!” Akutagawa’nın kükreyişi yankılandı. “Onu buraya getirin. Liderinizi getirin ve benimle yüzleşsin!”
 Akutagawa bağırdıktan sonra gri kıyafeti şeytanın pençesine döndü ve tüm koridoru parçaladı. Sütunlar yıkıldı, dekorasyonlar parçalandı. Arkasında ise boş cephaneler ve tanınmayacak hale gelmiş cesetler kaldı. Akutagawa ne ölü bedenlere ne de yarattığı yıkımın izlerine bakıyordu. Gözleri ileriye kenetlenmişti. Koridoru geride bırakarak merdivenleri tırmandı. Kısa süre sonra acil sireni duyuldu. Tüm koridorlarda kurşun ve ateş geçirmez kapılar vardı ancak bunlar da Akutagawa’yı durdurmakta başarısız oldu. Kıyafetinden oluşturduğu bıçaklarla savunmaları yıkıyor ve odalardan sakince geçiyordu. Silahlar onu hedef alsa veya bariyerler onu engellemeye çalışsa bile  Akutagawa ifadesini değiştirmiyordu. Giysisinden yapılmış bıçak bir düşmanı bıçaklayıp yerleri kırmızıya boyasa bile önemsemiyordu. Ancak belirsiz çığlıklar Akutagawa’nın düşüncelerini bozacak kadar gürültülü hale geldiğinde Akutagawa susturmak için düşmanın boğazına odaklanıyordu.
 Artık içinde insanlığı taşımıyordu. Ölümün soğukluğunu taşıyan, parmaklıklar arkasındaki canavardı. Ve gözlerinde tek bir amaç vardı: merdivenlerin yukarısında kendisini bekleyen adamı bulmak.
 Merdivenlerden yukarı çıktı ve üçüncü kata ulaştı.
 Liman Mafyası’nın binası şehrin en yüksek binasıydı. Toplam kırk katı vardı. Akutagawa henüz üç katı aşabilmişti. Mafya tarihinde suikasta kalkışmış kişilerin %10’dan daha azı bu kadar ilerleyebilmişti. Koridoru geçtiğinde Akutagawa birden durdu. Garip bir figür karşısında duruyordu. Geleneksel Japon kıyafetleri içinde bir kızdı; siyah saçları, küçük mavi gözleri vardı ve alışılmadık bir gençliğe ve atmosfere sahipti.
 Ama garip olan şey arkasında duran figürdü.
 Havada süzülüyordu, ayakları yere değmiyor ve gözükmüyordu. Yüzü taktığı beyaz, zarif bir maskeden dolayı belli değildi ve uzun saçları havada süzülüyormuş gibi duruyordu. Elinde ise gevşekçe bağlanmış kılıfıyla bir kılıç taşıyordu.
 Kesinlikle insan değildi.
 “Bir yetenek.” Diye mırıldadı Akutagawa.
 “Adım Kyouka.” Dedi sessiz duran kız. “Mafya’nın suikastçısıyım.”
 Kyouka cebinden eski bir telefon çıkarıp kulağına dayadı.
 “Çekil.” Akutagawa’nın sesi sert, çelik kadar keskindi. “Kızlara ayrı bir merhametim yok. Üst kata çıkmama engel olursan seni öldürürüm.”
 “Önemi yok.” Kyouka’nın sesi Akutagawa’nın sesinin duygularından daha da yoksundu. “Ama ilerlemeye devam edersen o adamla savaşacaksın. O, sessizlikte insanların canını acıtır, sessizliği her şeyden daha üstündür.”
 Dedi Kyouka ve telefonun tuşuna bastı: “Kar Şeytanı, adamı öldür.”
 Kyouka’nın arkasında duran yaratık Kyouka kadar uzun olan kılıcı kınından çekti.
 “İlk engelim bu mu?” dedi Akutagawa ifadesini değiştirmeden. “İyi olacak. Gel.”
 Gümüş bıçak ve yeşil kılıç birbirine çarptı.
 *******************************************
 “Dazai-san, davetsiz bir misafirimiz var.” Atsushi aceleyle patronun ofisine girdi.
 “Öyle gözüküyor.” Diye cevapladı siyah ceketi giyen Liman Mafyası’nın lideri Dazai, pencereden manzarayı seyrederken.
 Atsushi gözlerini pencereye çevirdi. Pencere, güneşin doğal ışığını engelleyen siyah filmle kaplıydı ve dört yıldır açılmamıştı. Bu yüzden camdan görünen şehrin mavi binaları garipti.
"Düşman birinci ve ikinci katı atlatmayı başardı." Dedi Atsushi Dazai'ye. Tüm düşük rütbeli üyeler güçlü bir yeteneğe yenildi."
"Tanıdığın birisi, değil mi?" Dedi Dazai yüzünü manzaradan çevirmeden.
"Evet." Diye cevap verdi Atsushi. "Güvenlik kameralarının bulunduğu odadan kontrol ettim. Karşı karşıya olduğumuz kişinin adı Akutagawa."
"Anlıyorum." Dedi Dazai sakin bir sesle. "Sonunda."
Dazai'nin sesinde utanç ya da şaşkınlık ifadesi yoktu. Her şeyin tıpkı planladığı gibi ilerlediğini onaylayan bir ses tonu vardı.
"Dazai-san... bir şey sorabilir miyim?"
"Tabii." Dazai'nin yüzü hala Atsushi'ye dönük değildi.
"Gelen kişinin, Gin-san'ın abisi olduğu doğru mu?"
Dazai bir süre sessiz kaldı. Sonra soğuk bir sesle cevap verdi: "Doğru." "Öyleyse..." Atsushi tereddüt etmeyi bıraktıktan sonra kaşlarını kaldırarak sordu: "buraya gelmesinin nedeni kız kardeşini almak mı?"
Dazai bir şey demedi. Ancak yüzünü Atsushi'yi görebilecek şekilde çevirdi.
"Kafedeyken verdiğiniz mektubu ulaştırdım ve Gin-san'ın fotoğrafını gördükten sonra aniden öfkelendi. Kısa bir süre geçtikten sonra, buraya geldi."
Atsushi'nin kelimelerine rağmen Dazai'nin ifadesi değişmedi. "Belki mektup Gin-san'ın burada olduğu hakkındadır?" Diye usulca sordu Atsushi. "Yani... başından beri Dazai-san müttefiklerin Mafya'nın merkez üssüne saldırmasını mı istiyordu?" Dazai döndü ve yüzündeki ifadeyi değiştirmeden Atsushi'nin önüne doğru yürüdü. Sonra duyanın ruhunu parçalayacak kadar kaba ve kısık bir sesle konuştu: "Dediklerini doğru kabul edersen... eklemek istediğin bir şey olur muydu?" Odadaki hava yok olmuş gibiydi, nefes alış verişleri durdu. "Örnek vereyim, yağmur köylere vuracak sellere sebep olur. Yıldırım büyük orman yangınlarının kaynağıdır. Hafif bir sarsıntı deniz kenarlarının şeklini değiştirebilen tsunamiyi oluşturur. Bu kadar, Atsushi-kun." Siyah ceketini giymiş Dazai hassas bile sayılabilecek kadar yumuşak sesiyle konuştu. "Bir doğa olayı, tıpkı bu üstün ve karanlık liman mafyası gibi, doğal felaketlere yol açabilir. Organizasyonun üyelerinin bile durduramayacağı ya da kontrol altına alamayacağı kadar sarsıntılı bir olayın içindeyiz. Öyleyse yaşanılanların nedenlerini aramanın amacı nedir?" Atsushi Dazai'ye baktı ve gördü. Tüm odanın, binanın ve şehrin altını üstüne getirecek illüzyonların aslında Dazai'nin aklından geçen fikirlerin gerçek amacını... "Her şey... planının Bir parçası mıydı, Dazai-san?" Dazai cevap vermedi. "Daha önce bahsettiğin 'ikinci ve üçüncü' aşama bu muydu?" Dazai bir kez daha cevap vermedi. Yüzlerce anlamlı kelimeden daha ağır bir bakışı görünce Atsushi geriledi. "Anladım. Liman Mafyası'nın ek kuvvetlerinin yardımıyla, her zamanki sıradan ve normal Mafya binasını eski haline geri getireceğim." Yana döndü ve çıkışa doğru yol aldı. "Yapacağım." Dazai Atsushi'nin uzaklaşmasını seyretti. Ve odada kimse kalmadığında mırıldandı: "Doğru, doğal bir felaketi yaşıyoruz. Dazai'nin sesi bitkin bir hal aldı. "Kimse durduramaz, kimse karşı koyamaz. Ben bile... Yapabileceğim tek şey bu dünyanın aslında büyük bir hata olduğunu kabullenmek ve sevmek."
*** Kıyafetten şekillenen bıçak ve kılıç çarpıştı ve oluşan kıvılcım ortamı aydınlattı. Akutagawa'nın ceketi kılıca dönüştü ve kurşun yağmurunda Kyouka'ya saldırdı. Yasha Shirayuki kılıcını salladı ve ses hızıyla vurdu. Buna rağmen giysiden oluşan kılıcın saldırıları durmadı, Yasha'nın hızı insanüstü olsa bile saldırıları engellenebiliyordu.
"Bu mu, Mafya suikastçisi..." Akutagawa dudaklarını kıstı ve sakince konuştu. "Beni susturmayacak mıydın? Kılıcının sessizliğiyle bile beni kesemiyorsun."
Saldırılar koridoru kapladı ve Kyouka karanlık gözleriyle sessizce seyretti.
"Olabilir." dedi Kyouka boş gözleriyle. "Ama yapabileceğim başka bir şey yok. Ben karanlığın çiçeğiyim... İnsanları öldürürüm, hepsi bu. Yani ne pahasına olursa olsun seni öldüreceğim."
Kyouka ileri çıktı.
"Bu..."
 Cebinden hançerini çıkardı ve hızlıca ileri koştu. Yasha Shirayuki’nin koruduğu alanın ilerisine gitti. Giysiden yapılmış bıçak Kyouka’ya saplandı. Öfkeli kılıçların arasında Kyouka’nın hançeri kükredi. Gümüş renkli bir parıltıyla bıçağın saldırısı geri püskürtüldü. Ancak Kyouka’nın fiziksel saldırıları Akutagawa’nın demiri ve hatta boşluğu kesebilen giysi-bıçağıyla yarışamıyordu. Hançer kısa bir sürede kırıldı, ezildi ve parçalarına ayrıldı.
 “Ne oldu… Nasıl?”
 “Oldukça güçlüsün ama organizasyondan ayrılmaya çalıştığımda beni öldürmeye gelen ve acı çektiren kişi daha güçlüydü.”
 “Öyle mi?” Akutagawa’nın gözleri sinirden kısıldı. “Huh, öyleyse bu giriş gösterisi yakında bitecek.”
 Akutagawa’nın kıyafetleri birleşip büyük, sivri bir mızrağa dönüştü. Buna rağmen Kyouka’nın ifadesi değişmedi. Kızın karanlık gözlerinin arkasında saklanan durgunluğu fark ettiğinde Akutagawa başını çevirdi. O sırada, Yasha Shirayuki’nin kılıcı Akutagawa’nın yüzünün bulunduğu yerden geçti.
 “Ne…?”
 Yasha Shirayuki’nin görülür hale geldiği duvardan bir kılıç çıktı. Kılıçtan kurtulan saçların bir kısmı dağınıktı ve kılıç burnunun üst kısmını kanayana kadar kesti. O sırada, Kyouka Yasha’nın diğer duvara gitmesini sağladı. Yasha Shirayuki Akutagawa’nın pozisyon değişikliğine bakmadı ve gümüş kılıcı buluştuklarında aradaki kısa mesafede saldırdı. Kılıç saldırılarından oluşan sıkışıklık hiçbir insanın kurtulamayacağı kadar, alanı daraltıyordu. Savunma mesafesi alacak kadar zaman yoktu, Rashomon’un kamçılarıyla saldırıları karşılamaya devam etti ama aralarındaki mesafe gittikçe azalıyordu.
 "Ugh..."
Üstü Oda'nın söyledikleri Akutagawa'nın zihninde tekrarladı. "Yeteneğin güçlü. Ama fiziksel güç gerektiren bir karşılaşmada bedeninin zayıflığı açığa çıkıyor."
"Öyleyse... oyunun gidişatını gücümle değiştireceğim!"
Akutagawa yere karşı giysisinden bir bıçak oluşturdu ve kalan kıyafetleriyle Yasha'yı itip arada mesafe oluşturmak için kendisini sardı. Yasha Shirayuki'nin kılıcı duvara, tavana ve zemine vurdu. Aynı zamanda, Akutagawa koridorun sonu boyunca yerde yuvarlandı. Vakit kaybetmeden yeteneğini ortaya çıkardı ve savunma pozisyonunu aldı. Bu mesafede, durumlar Akutagawa'nın yeteneği için idealdi. Oyun yeniden Akutagawa'nın lehineydi.
Ya da öyle gözüküyordu.
"Yeterli. Onu incitme." Yan taraftan, bir yumruk Akutagawa'ya vurdu. Bedeni öne eğildi ve ayakları zeminden uzaklaştı. Akutagawa aldığı darbeyle uçtu ve koridorun duvarına çarptı.
"Sen iyi misin, Kyouka-chan?" Liman Mafyası'nın Beyaz Azrail'i, Nakajima Atsushi karşısında duruyordu. "Yardım etmeye geldim."
"S-sen..." koridorun sonundaki Akutagawa emekleyerek ayağa kalktı. Zorlukla nefes alıyordu, birkaç kez öksürdü. Yeteneğini kontrol etmesini sağlayan büyük metal tasmayı taktıktan sonra, Atsushi keskin bakışlarıyla Akutagawa'yı seyretti. "Kalkma... kalkarsan omurganı kırarım." Atsushi Akutagawa'ya baktı. "Anlıyorum. Aldığın darbenin etkisini azaltmak ve fiziksel gücünü arttırmak için yeteneğinle elde ettiğin kıyafetlerle kendini kaplamışsın. Bu teknolojiyle ya da eğitimle elde edilecek bir görünüm değil. Sadece bir canavarın yapabileceği bir şey... Sıradışı bir şey."
Atsushi aradaki mesafeyi kısaltarak koridora sessizce geldi. Sadece duruşuyla ortamdaki hava donmuş gibiydi. Kyouka, Atsushi'nin yanına gelinceye kadar sakince yürüdü. "İçime doğdu..." dedi kız adamın elini tutarak. "Bu adamı yok etmeseydim, eminim ki sen edecektin. Ve her türlü... bir ölüm kalım savaşı yaşanacaktı. Özür dilerim." "Sorun değil, Kyouka-chan." Dedi Atsushi elini tutarak. "Ölmeyeceğim, yanında kalacağım. Asla karanlıkta boğulmana izin vermeyeceğim." Kyouka'nın avucu ve narin parmakları Atsushi'nin elini sıktı. Onu yüzeyde tutan ve sonsuz derinlikteki karanlıkta boğulmamasını sağlayan tek şey bu ellerdi. "Sen yanımdaysan..." dedi Kyouka yumuşak bir sesle. "Karanlıktan korkmuyorum." Akutagawa kaşlarını çattı ve o ikisini seyretti. Mafya üyeleriyle ikiye-bir bir savaşa girişecekti. Ayrıca düşman üssündeydiler. Buna rağmen Akutagawa'nın sesi bir melekten bile daha rahatsız edici değildi. "Kötücül bir organizasyondaki nazik bir katil..." dedi Akutagawa alaylı bir sesle. "Ağlanacak bir hikaye. Ama ayrıca ben de buraya araştırmamı yapmak için geldim. 'Liman Mafyası'nın Beyaz Azrail'i' ve '35 kişiyi öldürmüş kişi'. Kötü bir ününüz var. O kana susamış ellerle birbirinizden nefret etmeniz pek mümkün değil." "Olabilir." Dedi Atsushi sessizce. "Öyleyse Gin-san ve sen de bir daha asla birbirinizle görüşemeyeceksiniz." Akutagawa'nın kılları dikleşti. "Seni pislik...!" Akutagawa dişlerini sıktı ve ceketinin kumaşını yılan kuluçkası şekline soktu. "Gin'in eline kan bulaşmışsa, kaçırıldığı yüzünden!" Akutagawa'nın ceketi bir kürtün kafasının şeklini aldı. Canavar öfkeyle kükredi. Atsushi Akutagawa'nın ceketinden dönüşen canavarı sessizce seyretti. "Kazanamazsın. Yanımda Kyouka-chan var ve sen yalnızsın. Müttefikin yok. Yalnızlığın yüzünden yenileceksin. Kyouka-chan." Atsushi dönük bir sesle Kyouka'ya seslendi. Kyouka belirsizce kafasını salladı ve telefonu eline aldı. "Yasha Shirayuki, düşmanı yen ve bizi koru." Dedi Kyouka telefona. Ama... ...? Yasha Shirayuki silahını eline almadı. Kıpırdamadı bile. Kyouka'nın tam önünde belirsizce havada süzülüyordu. "Yasha Shirayuki?" Kyouka önce Yasha'ya sonra telefona baktı. Ekranı kararmıştı... kapanmıştı. "Kimin müttefiki yokmuş?" Yoktan, bir ses duyuldu. "Karşınızda, ayrıca şehrin en güçlü organizasyonu var." Kyouka'nın telefonu belirsiz bir el tarafından çalındı. Koridorda sahte karlar yağmaya başladı. "Akutagawa-san! Karın zemine ulaşmasını da sağlayacağım! Koş!" O sırada, Kyouka'nın arkasından bir insan figürü belirdi. Ve Akutagawa sahip olduğu canavar yeteneği sayesinde zemindeki yeteneğin kimin olduğunu anladı. Sayısız parlama zemini kapladı, bir felaket yaşanıyordu.
***
Sarsıntı Liman Mafyasına ait olan tüm binayı salladı. Acil durum sistemi etkinleştirildi ve binada bir sorun olduğunu belirten uyarı alarmı duyuldu. Koridorun temeli çöktü, mobilyaları parçaladı ve duvarda sayısız çatlak açtı. Mafya üyeleri ani çöküntü ve alarm yüzünden şaşkındı ve bir elinde silah diğer elinde telsiz taşıyan kişilerin etrafı sarılmıştı. Kargaşanın ortasında Tanizaki onları yeteneğiyle gizledi ve yavaşça koridorun kenarına doğru yürüdüler.  Binanın diğer tarafındaki temizlik personelinin odasına gelene kadar emeklediler. Odada hiçbir izleme cihazı olmadığından emin olduktan ve girişi kapattıktan sonra, Tanizaki yere oturdu. Akutagawa'ya döndü ve sordu: "Sen iyi misin?" "Evet." Akutagawa odanın duvarına yaslandı ve biraz öksürmek için ağzını eliyle kapattı. "Küçük bir yaralanma. Ayrıca ben bir katilim." Akutagawa'nın ayağının altında yeteneği olan kumaşla tuzağa düşürülmüş birisi vardı, Kyouka yerde yatıyordu. Bilinçsizdi ve gözleri kapalıydı, Akutagawa yeteneği sayesinde onu buraya getirebilmişti. "Neden onu aldın?" Akutagawa Kyouka'ya baktı ve soruya cevap vermedi, sonra Tanizaki'ye döndü ve sordu: "Kızın telefonuna n'oldu?" "Burada." Tanizaki telefonu cebinden çıkardı ve gösterdi. "Ranpo-san'dan duyduğuma göre, kız Liman Mafyası suikastçısı, Kyouka İzumi. Yeteneği 'Kar Şeytanı' sadece telefondan gelen emirlere itaat ediyor." "Söylentileri duymuştum." Dedi Akutagawa donuk bir sesle. "Öyleyse, bu kız yararlı olabilir." "Yararlı mı?" "Her şeyden önce bana cevap ver." Akutagawa öksürdü ve Tanizaki'ye baktı. "Tanizaki-san, neden geldin? Aklından ne geçiyordu? Bu savaş benim kendi kararımla gerçekleşen kişisel bir mesele. Dedektif Ajansı'nın işi değil. Öyle olsa bile, Liman Mafyası binasına gizlice girdin. Bana yardım etmek için... Nedenin kız kardeşini kaybetmiş bir aptala duyduğun sempati miydi?" "Hayır. Nedenim Ajansın bir dedektifi olmadı." Tanizaki utanmış bir şekilde gülümsedi. "Sen ve ben benziyoruz. Aramızda bir fark varsa, o da budur. Ajans şeyleri kız kardeşi ölmek üzere olan birisini terk etmemeyi gerektiriyor." Akutagawa gözlerini kırpıştırdı. "Ölmek üzere mi?" "Bu mektup." Tanizaki cebindeki mektuba baktı. "Bu mektup Liman Mafyası tarafından sana iletilen, kız kardeşin, Gin-san'ın infaz gününü içeren bir mektup." "Ne?!" Akutagawa Tanizaki'nin tuttuğu mektuba baktı. "Bugün gün batımında olacak. Zaman kalmadı." Dedi Tanizaki sert bakışlarıyla. "Başkan mektubu okuduktan sonra tüm dedektiflere güncel operasyonlarını durdurup onu korunması emrini verdi. Şu anda hepimiz bir kurtarma planının içindeyiz... Hepsi bu kadar." Tanizaki'nin ifadesi birden haşinleşti. "İnfaz bir saat içinde gerçekleşecek. Operasyonu gerçekleştirmek için elimizde bulunan zaman dar... İlk olarak, neden Liman Mafyası patronu kız kardeşinin infazını Dedektif Ajansı'na duyurdu? Nedenini anlamadım." "Beni kışkırtmak için." Akutagawa mektubu binlerce parçaya yırttı. "Heyecanlanacaktım. En üst kata ulaşıp kardeşimi kurtaracak ve ona yeni bir hayat verecektim." "Tuzak olacak mı?" Dedi Tanizaki ciddi bir tonda. "O zaman ne yapacaksın?" "Bu bir tuzak. Kışkırtmalarını kabul edecek, düşmanı imha edecek ve en üst kattaki siyahlar içindeki adamı yeneceğim." "-Ama" Tanizaki buruşuk bir yüzle Akutagawa'ya baktı. "Bu andan itibaren en güçlü mafya üyeleri karşına çıkacak. Önceki gibi ya da daha kötüsü olabilir. Yeteneğiyle kendimi gizleyebilsem bile her katın görüntüsünü yapamaz olabilirim. Yeteneğiyle bir delik açsak bile alarm çalacak ve yerimiz belli olacak... ne yapacağız?" O sırada kapının diğer tarafından bir ses duyuldu. "Bir şey yapmanıza gerek yok. Tuzağa yakalandınız." Giriş kapısı patladı. Şarapneller duvara yapıştı ve molozlar odanın içini kapladı. Kapının diğer tarafında sayısız figür duruyordu. "Benden kaçmak için ölümün sonundaki bir odada saklanmak yeterli değil." Dedi girişteki oğlan. "Olamaz... Burada..." Tanizaki girişe sabit bakışlarla baktı. On zırhlı kuvvetten fazlası orada duruyordu. Ortalarında kısa, beyaz saçlı bir erkek vardı. "Dedektifler... ortadan kaybolsanız bile kokunuzu gizleyemezsiniz." Dedi Nakajima Atsushi donuk sesiyle. "Bu yüzden kaplanın gücüyle sizi takip ettim. Yaralanmış avını kokusuyla takip etmek bir etoburun özelliğidir." Girişin diğer tarafında sayısız silah Akutagawa'ya doğruldu. Bir katil içgüdüsü duyuldu. "Ha,ha... hahahaha..." Odada bir gülme sesi yankılandı, Akutagawa gülüyordu. "Etobur mu? Bir etoburda herhangi bir zayıflık görüyor musun, kaplan? Sadece avlanmaya alışık değilim." Akutagawa gözlerindeki kara ateşle gülümsedi. "Yerde avlanmayı bekleyen bir av alışagelmiş değil." "Bekliyor muydun?" Atsushi kaşlarını çattı. "Aynen öyle..." Akutagawa telefonu kulağına dayadı. Telefon, Tanizaki'nin Kyouka'dan çaldığı telefondu. "Kar Şeytanı, bir saat sonra Kyouka'nın canını al." "Ne..." Atsushi şaşırdı, öne zıplamaya çalıştı. Akutagawa'nın giysiden bıçakları uzadı ve onu sıkıca tuttu, telefona emir vermeye devam etti. "Sadece benim sesimi duyduğunda öldürmeyi durdur. Bu süre zarfında başka kimsenin sesine cevap verme." Kar Şeytanı havada süzüldü ve Akutagawa'nın yanında durdu. Bir asistan gibi talimatlarını bekliyordu. Ne olup bittiğini anlayan ilk kişi Atsushi'ydi. Atsushi'nin gözleri genişledi, Akutagawa'ya bakıyordu. Bakışları Akutagawa'nın donuk gözleriyle buluştu. "Durumu anladın mı, kaplan? Bana üst katı göster." "Ku...!" Akutagawa bir adım attı ve mafya üyeleri temkinli bir şekilde silahlarını doğrulttu. "Hepiniz, silahlarınızı indirin!" diye bağırdı Atsushi. Bir öfke patlamasıyla Atsushi duvarı parçaladı. Mafya üyeleri Atsushi'nin bu görünüşü karşısında şaşkındı. Atsushi konuşmaya devam etti: "Silahlarınızı indirin, hemen! Anlamadınız mı? Kyouka-chan'ın Kar Şeytanı sadece telefondan gelen emirlere itaat ediyor! Ne olursa olsun!" "Öyle. Ve bir saat sonra şeytan kızı öldürecek. Bunu durdurmanın tek yolu benim sesim." "Kyouka-chan... rehin tutuluyor...!" "Aynen öyle. Nasılmış, kaplan? Mafyaya şiddettin hüküm sürdüğü duyguları gösterirsen ne olur?" Atsushi cevap vermedi. Sadece yere baktı ve başını tuttu. "Ona... yardım etmeliyim." Sinirden sesi titriyordu. Hayır... "Ne?" Tanizaki sordu. "Neler oluyor?" Atsushi kafasını iki elinin arasına aldı. Eklemleri beyaza dönmüştü ve parmak uçları kafa derisine saplanmıştı. "İhmal edilmemeli... Onu korumalıyım... Onu korumalıyım... başkalarını korumayan insanlar yaşamayı hak etmez... başkalarını korumayanlar..." Tanizaki, Akutagawa ve diğer mafya üyeleri öylece Atsushi'nin durumunu seyrediyordu. Sesi öfkesi yüzünden titremiyordu. Vücudundaki tüm kaslar gerilmişti ama kavga edeceği için değil. Korkutucuydu. "Anladım. Sana itaat edeceğim. Üst kata kadar sana eşlik edeceğim... Ama Kyouka-chan'ı incitme. Onun özgür ve güvende kaldığından emin ol." Dedi korkmuş bir yüzle. Dişlerini dehşetle sıkıyordu ve soğuk ter tüm yüzünden dökülüyordu. Akutagawa Atsushi'nin sahip olduğu ifadeye baktıktan sonra, cevap verdi. "Söz veriyorum." "Hepiniz, silahlarınızı indirin. Bu bir emirdir. Emirlerime uymayanları öldürürüm." Dedi Atsushi astlarına koridorda yürürken. "Hepsi bu."
********
Ana ofisten şehre vuran günbatımını seyredebilirsiniz. Odanın ortasında Dazai, masada kollarını birleştirmiş bir şekilde, yalnız oturuyordu. Dudaklarında belirsiz bir gülümseme vardı ve gözlerinde sadece ışıkta belli olan dünyanın karanlığını taşıyordu. "Bu dördüncü adımdı." Dedi Dazai kısık bir sesle ve masasından kalktı. "Devam edelim mi?" Bunu demesiyle biraz ses çıkardı, odada ilerledi, kapıyı açtı ve ofisten çıktı.
*******
Akutagawa ve Atsushi mafya binasında ilerliyordu. Garip bir yolculuktu. Tüm mafya üyeleri ellerinde silahlarla o ikisini hedef alarak eşlik ediyordu. Ancak kimse silahını doğrultmaya cesaret edemedi. Kimsenin bunu yapacak cesareti yoktu. "Liman Mafyası'nın Beyaz Azrail'i" yol boyunca sessizliğini sürdürmüştü. Silahlarını indirmeleri için emir bile vermek zorunda kalmamıştı. Ayrıca gelen davetsiz misafirlere saldırmaları için talimat da vermemişti, Atsushi sadece buradaydı ve sessizce yürüyordu. Ancak dünyanın kaosunda ve kontrolünde yaşamış uzmanı bu halde gören mafya üyeleri durumu kavramıştı. Artık Atsushi'yi ya da ona eşlik edenleri öldürmeye çalışırlarsa ateş bile edemeden onları öldürecekti. "Liman Mafyası'nın Beyaz Azraili düşman tarafından verilmiş bir lakap değildi. Liman Mafyasındaki iş arkadaşları ona bu adı takmıştı. Yeraltı dünyasının duyguları anlaşılmayan canavarı. Bir şey ölüm meleğini sarsmıştı. Atsushi'nin "o" kısmı ortaya çıktığında, hem düşmanlar, hem müttefikler eşit hale gelirdi. Akılla anlamaktan öte bir tanrı... Beyaz Azrail... "Bu merdivenlerden ilk kata ineceğim." Acil durum merdivenlerine ulaştıklarında bu zamana kadar saklanmış Tanizaki ortaya çıktı. Tanizaki Kyouka'yı omzuna koydu ve ciddi bir sesle Akutagawa'ya döndü: "Akutagawa-san, dikkatli ol." "Peki." Akutagawa kafasını salladı. "Seninle iletişime geçtiğimde kızı bırak. Kimsenin bulamayacağı bir yere sakla." "Anlaşıldı." Atsushi Tanizaki'ye sert bir şekilde baktı ama bir şey söylemedi. Merdivenlerden inmek üzereyken Tanizaki döndü: "Akutagawa-san..." "Ne oldu?" "Son defa söylüyorum. Senin ve benim aramdaki fark dedektif olup olmamanla alakalı değil." Tanizaki tereddüt etti ama Akutagawa'ya baktı. "Ama buna gerek yok. Sen zaten bir dedektifsin. En üst kattaki savaşta son kararı vermen gerektiğinde, bunu hatırla." Bir süre Tanizaki'ye baktıktan sonra Akutagawa ağzını açtı. "Neden şimdi bunu bana söylüyorsun?" " Adaletin bir dostu küçük kız kardeşini kurtarıyor ve ikisi sağ salim geliyor. Olması gereken bu. " Tanizaki biraz gülümsedi ve sonra yüzü eski halini aldı. "Ajansa katıldıktan kısa bir süre sonra bunu fark ettim. Beni pek çok yerde kurtardı." Akutagawa Tanizaki'ye baktı, yüzünde sorusunun gerçek cevabını arıyordu. "Hayır, sınavın bir önemi yok. Dedektif Ajansının bir üyesi olduğuna inandıktan sonra Dedektif Ajansının çalışanı olmuş olursun. Bu sana her zaman güç verecektir. Sadece inanmalısın." Akutagawa Tanizaki'ye gerçek niyetinin ne olduğunu anlamak için baktı fakat sonra kafasını salladı. Sonunda inanmıştı. "Sana inanıyorum. Dikkatli ol, Tanizaki." "Sen de, Akutagawa-kun." Tanizaki kızı aldı ve merdivenlerden aşağıya indi. Giderlerken ikisi hafif karın altında gözden kayboldu. Tanizaki onlardan ayrıldı, Atsushi ve Akutagawa ilerlemeye devam etti. 10. Katın civarlarında ne insan ne de bekçi vardı. Emirler davetsiz misafire yaklaşmamaları yönündeydi. İkisi bina boyunca yürüdü, ayak sesleri geniş bir mezarlık kadar sessiz bir yerdeymiş gibi yankılandı. "Kaçıncı kata kadar gitme yetkin var?" Atsushi keskin gözleriyle Akutagawa'ya döndü. "Son kata kadar." "Anlaşılan doğru insanı tehdit etmişim." Dedi Akutagawa. "Bu mafya kıyafetleriyle olduğundan daha büyük gösteriyorsun. Ne kadardır mafyadasın?" Atsushi cevap vermedi, sadece Akutagawa'ya baktı. "Cevap vermesen de olur." Dedi Akutagawa zalimce. "Ama unutma, moduma göre arayıp kızı öldürtebileceğimi unutma." "Yeter!" Dedi Atsushi korkmuş gözlerle. "Anladım. Dört buçuk yıl oldu. Organizasyona katılalı dört buçuk yıl oldu!" "Dört buçuk yıl mı...?" Akutagawa'nın göz bebekleri daraldı. "Neden katıldın?" "O beni davet etti. Yetimhaneden kovulduğumda kırsallarda amaçsızca dolaşıyordum." Atsushi döndü ve çıkmaza baktı. "Mafyaya girdiğimde bana istediğimi verdiler." "Seni davet eden kişi... Dazai, mafyanın şu anki lideri mi ?" "Evet." Dedi Atsushi. "Onu tanıyor musun?" "Anlıyorum." Dedi Akutagawa bir süre düşündükten sonra. "Dört buçuk yıl önce siyah bir ceket giymiş adamla karşılaştım. Öyleyse, benim yerime astı olarak seni seçmiş." "Sen mafyada mı olacaktın?" Dedi Atsushi Akutagawa'ya bakarak. "Hayal edemiyorum." "Doğru, mafyaya giremezdim." Dedi Akutagawa. "Yeraltı dünyasındaki insanlar beni tiksindiriyor. Çünkü arkadaşlarımı öldürmüşlerdi..." Bunu söyledikten sonra, Akutagawa ağzını kapattı. Konuşmalarından geriye kalanlar havada yankılandı. Bir süre ikisi de sessiz kaldı. 30. Kata geldiklerinde, Atsushi yeniden konuşmaya başladı. "Eğer Dazai-san benim yerime seni davet etseydi..." Dedi Atsushi tehlikeli bir sesle. "Her şey değişirdi, ama böyle bir şey olmadı. Kafanın içinden geçen her şey zavallıca. Bu yüzden kardeşini kurtaramayacaksın." "Ne?" Akutagawa'nın bakışları değişti. "Kaçınılmaz. Anlamadın mı? Bir süre önce dedektif 'Küçük Adaletin bir dostu küçük kız kardeşini kurtarıyor ve ikisi sağ salim geliyor. Olması gereken bu .' demişti. Kendince haklı olabilir. Ama sen artık iyi bir insan değilsin, nedenini sen de fark edebilirsin." Akutagawa boğazını sıktı ve onu duvara dayadı. "Geri al!" Dedi Akutagawa kükreyerek. Atsushi'nin boynunu daha çok sıktı. "Geri alsam da bir şey değişmeyecek." Dedi Atsushi açık sözlülükle. "Bu dünyada yaşıyorsan insan olmanın iyi ve kötü yanları hakkında daha çok şey öğreneceksin. Bir kızı rehin aldın ve onu beni tehdit etmek için kullandın. Gerçek isteğini göz ardı ettin ve amacın yıkıma karşı duyduğun arzu ile değişti. Bunun kanıtı binaya geldiğinden beri 'Beni liderinize götür.', 'Beni üst kata çıkar' demene rağmen hiç 'Beni kardeşime götür.' Dememen. Aslında bu, söylemen gereken ilk şeydi. Senin amacın, arzun. Sadece bir erkek çocuğusun. Bu yüzden kız kardeşin kurtulamayacaksın, sonsuza kadar..." Doğaüstü kumaş genişledi, Atsushi'yi tamamen sardı. O sırada Akutagawa'nın yumruğu Atsushi'ye saldırdı. "Kapa çeneni!" Vurdu, vurdu ve vurdu. Dudakları patladı ve kan tüm duvara yayıldı. Akutagawa'nın arkasındaki kumaş uzadı ve bir akrebin iğnesine benzer şekilde dönüşerek Atsushi'yi hedef aldı. "Öl...!" "Dur, abi." Mütevazı ve sakin bir ses odada yankılandı. Akutagawa yumruk atmayı durdurdu ve sesin kaynağını aradı. Bulduğunda gözlerine inanamadı. Biraz ileride, siyah takım elbise giymiş Bir kadın vardı. Boyun hizasından bağlanmış siyah, uzun saçlarıyla sakin bir kadındı. Çok sessizdi, zayıf bir görünüşle bile karşısına çıkmıştı. Yaşayan bir insandan çok havada yaratılmış üç boyutlu bir resme benziyordu. "Gin..." Akutagawa şaşırmış bir şekilde fısıldadı. "Burada ne yapıyorsun, abi?" Dedi Gin. Sesi koridorda ilerledikçe yankılanıyordu. "Beni buradan alırsan mafya canımızı alana kadar peşimize takılır." "Umurumda değil." Dedi Akutagawa. "Yolumuza kimin çıktığı, gelecekte ne olacağı önemli değil. Seni geri getireceğim. Yemin ettim." "Oh, doğru." Dedi Gin üzgün bir sesle. "Abim böyle kibar bir insandır." Gin Akutagawa ile yüz yüze gelene kadar yürüdü. Akutagawa kollarını açtı ve Gin ona atladı. "Çok zaman aldı." Dedi Akutagawa gözleri kapalı Gin'e sarılırken. "Ama seni kurtardım. Dört buçuk yıl önce sana karşı çok büyük bir hata yaptım." "Hayır, geri gelmiyorum." Dedi Gin Akutagawa'nın kollarında. "Daha değil." Bunu söyledikten hemen sonra Akutagawa'nın yüzü acıyla buruştu. Gin ondan uzaklaştı. Bir tekme atarak küçük bir hayvan gibi geriye zıpladı. Akutagawa yan tarafını tutuyordu. Kayan bir yıldız gibi parlayan küçük bir hançer, yanına saplanmıştı. "Gin..." Akutagawa'nın acı çeken bir ifadesi vardı. "Neden...?" Gin sessizliğe kapıldı ve abisinin yüzüne yakından baktı. Kafasını salladı ve "Tam olarak liderin bana söylediği gibi oldu." Dedi. Boyun hizasından bağlanmış sırtındaki siyah saçı karıştı ve abartılı bir ses çıkardı. "Az önce Atsushi-san'ı öldürmeye çalışıyordun. Onu korumak için bunu yapmak zorundaydım." "Hayır, öyle değil..." Hançerin açtığı yaradan kan aktı ve Akutagawa'nın kıyafetlerini lekeledi. "Abim... artık umurumda değil." Gin üzgün bir ifadeyle yere baktı. "Kimsenin önemi yok. Sadece kendimi umursuyorum." "Hayır, sana yardım edeceğim." "Yapma, çünkü o günkü gibi," Gin'in keskin sözleri Akutagawa'nın kelimelerini sildi. "O gün abim öfkeye ve intikama kurbandı. Ormanda haydutları yok etmek için koştu. Ama neden? Neden beni yaralı halde bıraktın?" Geçmişte yaşananlar gözüne yansyordu, yargılamak için bakıyordu. Gin'in gözleri soğuk, keskin ve affedemeyeceğini söyler gibi bakıyordu. "Bu..." "Eğer gerçekten intikam isteseydin, düşmana yapacağın saldırını müttefiklerinle önceden planlayarak gerçekleştirirdin. Yaralarını iyileştirmeli, rakibin hakkında bilgi toplamalı, bir fırsat için sabırla beklemeliydin. Ama bunları yapmadın. Hiçbir plan yapmadan kendini düşmanın sepetine attın, sanki intikam alevinde eğleniyormuşsun gibi..." "Hayır, Gin... Ben..." dedi Akutagawa kan tükürürken. "Hatalıysam, kanıtla. Tam şu an beni bunun uzun-dönemli bir plan olduğuna ikna et. Canavar hedefine ulaşana kadar dünyayı yok etmezse tatmin olmaz. Lütfen, söyle bana." "Bu..." Akutagawa ağzını açtı. Onun hak ettiği mükemmel bir sözü vardı. "Bu..." Onu ikna edecek mükemmel bir cümlesi olmalıydı. "Bu.." Söyleyecekleri bir yerlerde olmalıydı. Beş ya da on saniye içinde Gin'i inandırabileceği eksiksiz bir cevap vermeliydi. Otuz saniye sonra bile, Akutagawa yere bakıyordu. Ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı. Gin umutsuzca baktı ve kafasını salladı. "Sana dönersem, lider abimin beni tekrar kullanacağını söylemişti." Gin Akutagawa'ya sırtını döndü. "Ve ortalığı nasıl yok ettiğine dayanarak, ben de böyle düşünüyorum. Bu yüzden seninle gelemem." Akutagawa'ya göz attıktan sonra yürümeye başladı. "Hayır, bekle. Gin! Patron seni öldürecek, geri dönme!" "Biliyorum." Gin durdu ve fısıldadı. " Kendi hayatım karşılığında seninkini bağışlayacaklar. Sadece abim yaşamak zorunda... Hoşçakal, abi." Sonra Gin yere doğru kendisini itti ve zıpladı. "Dur! Bekle, Gin!" Akutagawa elini yarasında tutarak Gin'in arkasından koştu. Ama Gin küçük bir hayvan kadar hızlıydı Ve hızlıca kayboldu. "Neden?! Buraya sırf seni kurtarmak için geldim! Sadece bunun için!" Akutagawa Gin'i takip ederek koştu. Onu izlemeye devam etti ancak bir süre sonra ona yetişemedi bu yüzden durdu. İletişim sisteminden bir sinyal yayıldı. Liderdi. "Onu takip et, Atsushi-san." Atsushi kulağındaki aletten patron Dazai'nin sesini duydu. "Durumun farkındayım, arkasından git." "Patron... Dazai-san..." Atsushi iletişim cihazını dinleyerek ilerledi. "Bizi güvenlik odasından mı seyrediyorsun?" "Hayır, başka bir yerdeyim ama durumu biliyorum. Düşmanı yenmeli ve Kyouka-chan'ı kurtarmalısın." "Yenmek... Ama ben...!" "Ben de biliyorum. O yüzden gerekli adımları yap. Dazai'nin sesi ciddi ama eğleniyormuş gibi duyuluyordu. "Kar Şeytanı'nın zayıflığını zaten biliyoruz. Sadece telefondan gelen sese itaat ediyor, nasıl kullanacağı bilen bir düşman için önemli bir silah. Bu yüzden telefonu aramadaki tüm sesleri kaydedecek şekilde tasarlandı." "Kayıt mı..?" Atsushi kaşlarını çattı. "Ne?" "Eğer sesin bir kısmını düzenlersen, verilen emri değiştirebilirsin."
******
Tanizaki mafya merkez binasından ayrıldı ve civarda park edilmiş Dedektif Ajansının uçak gemisine saklandı. "Anlaşmanın bitmesine 30 dakika kaldı." Dedi endişeli bir biçimde saatine bakarken. "Akutagawa-kun... umarım iyisindir." Aniden yerde baygın şekilde yatan Kyouka'nın telefonu çaldı. Telefon kendi kendine çağrıyı açtı ve bir ses duyuldu. "Kar Şeytanı..." ses cızırtılıydı ama kesinlikle Akutagawa'ya aitti. "Öldürmeyi durdur." "Ne...?!" Tanizaki aceleyle telefonu aldı, ancak tüm tuşlara basmasına rağmen telefon cevap vermedi. Birisi kontrol etmesini engellemişti. Kyouka'nın yanındaki Kar Şeytanı hafifçe başını salladı ve ortadan kayboldu.
******
Liman Mafyası'nın binasının içinde Atsushi söylenenlere inanmıyormuş gibi telsizi tutuyordu. "Akutagawa'nın emir verdiği sıradaki sesini düzenleyerek kendi cep telefonuma gönderdim." Dazai'nin sesi her zamanki gibi sakindi. "Ayrıca telefonu kapattım, böylece tehdit oluşturabilecek başka bir emir veremeyecekler." "Öyleyse, Kyouka-chan..." "Şu an güvende olduğunu söyleyebilirim. Ama ilgilenmemiz gereken tek şey bu değil." Dedi Dazai. "Kyouka-chan hala düşmanın elinde. Yani Akutagawa durumun değiştiğini biliyor olabilir ve takım arkadaşlarına direk Kyouka-chan'ı öldürmeleri için emir verebilir. Tabii ki yerlerini arayabilirim ama illüzyon yeteneğine sahip birisinin karşısında zorluk yaşarım. Kyouka-chan'ı kurtarmanın tek bir yolu var." "Akutagawa'yı... öldürmemi emredeceksiniz." Dedi Atsushi saçma, düz bir sesle. Parmaklarını yumruğu etrafında sıktı. "Kyouka-chan'ı kurtar, Atsushi-kun." Bunu söyledikten sonra iletişim koptu. Telsizi sessizce tutarken Atsushi etrafına bakındı. Sırtı titriyordu, hiçbir yere görememekten korkuyordu. Titreyerek çözüm yolunu buldu. Ve titremesi bitti. "Başkalarını kurtarmayan insanlar... yaşamayı hak etmez." Bakışları ileriye sabitlendi. Gözlerinde mavi alevler yanıyordu.
75 notes · View notes
Text
Kaderin Zarları
Bazı alışkanlıklar edinmek epeyce kolaylaştırıyordu işlerimi. Mesela kafam güzelken kalemi nereye koyduğum,kağıtları nerede tuttuğum. Tüm güzelliklere rağmen hiç gitmeyen, içimde ki tüm duyguları bastıran bir ağırlık çöküyordu. Bir kaç dakika evvel yapmak için heyecanlandığım her şeyi kaplıyordu. Saatlerce hatta günlerce sürebilirdi.Bir adım atıp kalkıyor, sonra o heves imden okuldan eve dönen çocuk gibi kaçıyordum.Bir kaç defa başardığımı sandım , oysa bahardan önce açan çiçeklerin , uğrayabileceği bir don vuruyordu zihnimi. Bedenim güçlü olsa da , zihnim kendisiyle kavgasını kazanamıyordu.İçimde ki şeytanın sesi çok azdı . Fakat gizemi tümüyle enerjimi dizginliyor, hatta kendi istekleri için dört nala koşturup duruyordu.Nasıl vazgeçerim bilmiyorum tanrım , bir yanım hep günahın kendisi . Şimdi fırtınada camları ve kapıları kapatsam, kendi içimde bir başkası başlıyor. Yazmam zorlaşacak , kalemi tutan ellerim epeyce ağrıyacak . Belki de hep böyle olacak yada şeytanım susacak .Kendim ile girdiğim bu muazzam iddia , hevesli bir kumar olacak. Avuçlarımda bir takım zar .Birisi şeytanın diğeri meleğin , ikisini de içimde atacak şans dileyecektim. İyi yada kötü yoktur, belki de dedim . Büyük ve küçükten ibarettir her şey . Nasılsa inkar edemezdim,her birisi benim parçamdı .Olduğu gibi kabullenecektim , büyüğün küçükten üstünlüğünü . Bir rengi diğerinden daha çok sevmek gibi .Ellerimi birleştirip , avuç içlerimden aşağıya , serçe parmağımın kesiştiği avuç yanaklarımdan uzun bir nefes verdim.Zarların nefesimle dans ettiğini duyabiliyordum. Sanki kara köşeleri aşınıyor , doğru olanı belirlemek için sabırsızlanıp,kendi aralarında konuşuyorlardı. Sebebi farketmeksizin bana aitlerdi .Hiç suçlayamayacaktım diğerini , sırf kendi içlerinde ki yarışını kaybetti diye . Ne olursa olsun ilerleyeceksin dedim. Seni çağıran şeytanın da olsa meleğin de . Ürpertiyle şans diledim olacaklara, yapacaklarıma ve tümüyle bunun sonuçlarına katlanacaklara. Kötüydü gelen altı üçlük bir yarışla . Zarlar kaymıştı avuçlarımdan , şimdi ise inanılmaz bir acımasızlık vardı ellerimde. İlk adımı mutfağa attım . İstekli olmak mümkün değildi , fakat arzuluydum. Çekmeceleri açmaya başladım . Birincisi kaşık ve çatallardan ibaretti. Yassı ve kavisli cisimlerdi hiç dikkatimi çekmedi . İkincide gözüme ilişmişti , çeliğin parlak rengi , nihayet güzel bir suç ortağı . Hareket geçmek için arzulu , yapacaklarım için kararsızdım. Önce acıyı tatmalı ve gerçekliği sınamalıydım . Ufak bir parçamla birleştirdim , çelik bıçağı . Sanki tüm kasvet , açılan derimden sızıyordu. Epey bir vakit huzurla izleyebilirdim. Nitekim gerçekliği arzulayan onca ruh , belki de benim kader zarımın sonuçlarını bekliyordu . Benden bir parça öylesine uzaklaşıyordu . İçimde ki merak ve sorular giderek artıyordu . İçim den daha fazlası bunu benim ile paylaşacak . Yan tarafa ilerledim , banyoda ki aynada gördüğüm , yüzümde hoşnutsuz bir mutluluk vardı. Utanan ama suçluluk hissetmeyen . Tanrıyla insanın en çok uzaklaştığı yer olabilirdi , banyom . Şakaklarım da inanılmaz bir gerginlik görüyordum . Ellerimde benden çıkan ,huzursuzluğun ıslaklığı gitmiyor , artıyordu . Daha önce de kan kokusu almıştım . Fakat bu bildiğim alyuvarlar , akyuvarlar ve diğerlerinden oluşmuyordu . Gerçekliğin öfkenin ve zıvanadan çıkmışlığın kokusuydu. Uzunca bir süre kendimde olanları izlemek ile yetindim. Karar vermek gerektiğini biliyorum, artık daha fazlası için gidecektim . Bu kez iyilik ve kötüğün zarları avuçlarımda belirdiler. Aynı zarları atacak , hiç bir zaman kazananın olmadığı bir kumarı yineleyecektim. Avuçlarım nefesimle çalkalanıyor ve kendi aralarında kaderin fısıltılarını duymamı istiyorlardı. Düştüklerin de yüzlerine bile bakmadan kararımı vermiştim . Derim den artık öfkeyle süzülmüyor , huzurla kırmızı bir renk bırakıyordu . Nihayet harekete geçmek için inanılmaz bir isteğim vardı . Parlayan çelik yanıma başımda , öfke ve gerçeklik kokuyordu. Parıltısın da arzular oynuyordu . Daha fazlasına artık ihtiyacım yoktu . Olacaklar ve olasılıklar her zaman avuçlarımda ki , kader fısıldayan zarlarda . Apartmanın kapısından çıkarken , yanı başım da duran Toni İrkildi . Sanırım ilk defa benden , bana ait olmayan bir cesaret kokusu alıyordu . Şaşkınlığını aptal kuyruğu yüzünden , gizleyemeyen bir köpek . Saat gece üç , sokakta eski tabir inler ve cinler . Hiç olmadığım kadar emin , omuzlarım dik o evden ayrıldım. En yakın metro , otobüs durağı yada insanlar . Herkes bir şeylerin farkında olmalıydı . İnanılmaz bir boşluk vardı , yeryüzünde . Kendimden başka kimseyi gerçeklikle uyanmış bulamadım . Yürümeye karar verdim . Nereye gideceğimin , kiminle karşılaşacağımın önemi yoktu . Bir elim cebimde kader zarlarını aşındırıyor , gözlerim daima karşıda hızlı olmaya , ramak adımlarla ilerliyorum . Bunca belirsizlik için de , o kadar eminim ki yapacaklarımdan . Sanki uyandığım da başlayan bu şey , kaderimin ilk günü. Tamirhane durağından nihayet otoyola çıktım . Bir şeyler beni durdurmalıydı . ilk kez tüm bir şehri ele geçirmiş darbe komutanı gibi ilerliyordum . Kuşluk vakti sessizliğiydi , bereketin yeryüzünü okşadığı , kısmetin ve kaderin sakinlerini ziyaret ettiği vakitte,Gökte ki martı bozuyordu tüm bu ahengi . Huzursuzdu sanki benden , öylesine yakın temastan kaçınarak , kanatlarının gölgesini önümde ayırmıyordu. Neyse ki yalnız olmadığımı hissetmeye başladım . Şakaklarımı geren belirsizlik , çizgi çizgi ilerliyor yüzümde . Damarlarım sertleşmiş gözlerim kısılmış . Tüm istanbul üzerin de ki esrar perdesinden aralanıp , günün yatay ışıklarını kabul ediyordu. Martıyla epey uzun sürdü yol arkadaşlığı . Gözlerim de kırmızıdan başka bir rengi görüyordum . Az evvel martının son kanadını çırpıp konduğu , yeşil perdeli , kubbeli kapılı yerden selam aldım . Dervişler , gün ağrırken uyanırdı uykudan . Onlar tasavvuf eder , kendi kaderlerini selamlar , aitsizlik içinde doğruluklarıyla yaşardı . Pek fazla şey bilmesem de devam ettim o kapıdan . Kesiklerimden akan kan durmuş . Öfkem hayretle dizlenmiş , zihnim boşluğa düşmüştü . O an için sormak istediğim hiç bir soruya sahip değildim . Nasıl olur da tüm merakımı , içim de arzuladığım vahşeti geçiştirmiştim. Selamını aldığım derviş ,öylece ışığın yüzüne vurduğu camın kenarında oturuyor , bana baktığını için için hissetsemde, ağzından tek kelam çıkmıyordu . Alabildiğine bir sessizliğin için de öylece hareket edemeden kalmıştım . Çıt çıksa tüm düzen alt üst olacak , sanki her şey başladığım yere geri dönecekti . Biraz daha yaklaşmak istedim , her adım attığım da mesafe kısalmıyor aksine uzuyordu . Sonsuza kadar adım atabilir , fakat oraya asla ulaşamazdım . Seslenmeyi denedim fakat sesim , alabildiğine bir boşlukta hiç bir yere çarpmadan yayılıyor ve kayboluyordu . Ürpermekten ziyade tüm öfkemle sesleniyor fakat sesimin duyulmadığına şaşıp kalıyordum . Zihnim ile denemeliydim , tekrar konuşmayı . Aleykümselam , kimim bilir misin? Uzun dan kısa , kısa dan az biraz uzun . Kumral sakallarım var , kısa saçlarım . Karnım aç değil dünden yediklerim , yolum pek uzun değil,soracak olursan bir kaç martı kanadı mesafeden geldim . Epeyce sağlıklı olduğumu bilirim . Bir bilmediğim var dedim. Onuda ben bilirim yolun aslın da epeyce uzun , burasıda ilk molan dedi . Öğreneceksin , için de kaybettiğin kendini . Önce kaybolmalı ki insan bulsun için de ki gerçeği . Böylece başlamıştı o sesin ilk öğüdü. Şaşırmak istesem de orada olacağımı biliyor gibiydim . Karşı koyamaz insan kendi için de bildiğine . Yüzüme ilk kez bakmıştı , kısa yüz hatları kulaklarının hizasından yere epeyce yakın sakalları , uzun kaş uzantıları ve gözümden kaçmayan sürmeli gözleri öylece beni süzüyordu. Bundan ne anlam çıkarmam gerekirdi , epeyce uzun bir yolculuğum ve öfkem vardı . Elim ceplerim de kader zarları fısıldamaya başlamıştı . Sanki fark etmişti cebim de ki öfkeli uğultuyu . Birden dikkatini kesti ellerime . Şeytanın oyuncaklarıyla mı geldin dedi . Kendi kendime öfkelenmiştim , her insan için de ki şeytanla yaşardı. Günah ta insanındır , sevapta . Bizler seçimlerimizin günahını ve sevabını alırız oysa ki . Yüz ifadesi buz kesmişti , birazdan olacakları bilir gibi bakıp lanetliyordu beni . Ben ise hangi zarın kaderini yaşayacağımızı merakla bekliyordum.Sonuç ne olursa olsun , ikimiz için de kaderden ibaretti . Ölüm yada yaşam farketmeksizin , önceden var olana itaat edecektik. Gözlerim cebime kayıyor , çeliğin parlaklığı göz bebeklerimde süzülüyordu . Bana son kez baktığın da , olacakları bildiğini doğruladı gözleriyle. Burada başlıyor kaderin dedi.İçin de gün ışıklarının bir birleriyle çarpıştığı o küçücük yer , kapkaranlık olmuş . Saat geceye geri dönmüş , derviş öfkesini koskoca bir karanlıkla değiştokuş ederek hapsetmişti beni . Gözlerimi sayamadığım kadar ovuşturdum , metal buz kesmiş , bıçak derimi kesmiyor , yüzüm de ki kıvrımlar yavaş yavaş uzun düz çizgiler halinde başımda ilerliyordu . Bu karanlıktan çıkmak istesem de tüm o kavisli han kapısı kaybolmuş . Pencereler duvarlarla örülmüş ,içeriye nefret fısıltıları sızdırıyordu . Öfkem ürpertiyle süsleniyor , aklım beni bur dan çıkarmak için çalışıyordu . Şeytani dürtülerim , cani iç sesim suskunlukla seyrediyordu beni . Bir martı kanadı mesafede , o şehrin sahibi imparator , kendi için de kalmıştı . Ne arıyordum bu yerde , neden kendimden başka kimseyi bulamadan , kalakalmıştım . Kader kelimesini vurguluyordu zihnim .. Defalarca hatta günceler burada kalmış olabilirdim . Hiç güvenemediğim bir gerçekliğe sahiptim , gerçekten burada mıyım? Defalarca sordum aynı soruları , vaktin önemi hiç yoktu . Yeni bir oyun başlamıştı benim için üstelik akrep yelkovanı , yelkovan akrepi kovalarken , bunlar sadece dairesel hareketlerden ibaretti çünkü burada zaman yoktu . Bir başıma kaybolmuştum , karanlıkta . Teslim olmalıyım diyordum içten içe , başka nasıl kurtulabilirdim ki . Günlerin geçişini fısıltılar azaldıkça anlıyordum . Geceleri susar ,sanırım sabahın ilk vakitlerin tekrar başlıyorlardı. Ben ise bunca boş zamanda içim de saniyeleri ardın dan dakikaları ve saatleri topluyor , ne zaman başladığını bilmesem de fısıltıların ne kadar benimle kaldığını hesaplıyordum. Her bir yirmidört saati bitirdiğimde sakalımdan bir parça koparıyor ve cebime koyuyordum . Tüm sahip olduğum gerçeklik sakallarım ile saydığım günlerdi . En azından bir on güne yakın zamanı bu şekilde tamamlamıştım . Delirmek istesem de zihnim aynı şeyleri tekrar ediyor . Kendi haline bıraktığım da ise hep aynı kaldığım yerden uyanıyor , beni devam etmem için zorluyordu . Kendi içim de ki yolculuk başlamak üzereydi . Aklımın alamadığı bir doygunluk ve uykusuzluk hakimdi . Bedenim hiç acıkmıyor , ruhum ise hiç yorulmadan düşünce çarklarını döndürmeye aralıksız devam ediyor . Belkide asıl sormam gereken soru bunların cevaplarındaydı. Nasıl oluyordu , cebim de duran tam on sakala rağmen hiç yemek yememiş ve uyumamıştım . Kendime aynı soruları sorup cevaplar aramaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu. Artık fısıltıları dinlemeye karar vermiştim . Bir çok şey den bahsediyor , öğütler veriyorlardı sanki o an kendimden başka duyabildiğim ne varsa kulak verdim . Odanın o tüm sessizliğin de ki uğultuları dinlemeye başladım . Günden güne aydınlanan bir hava , fısıltılar da bir sakinlik vardı . Toprak duvara kulaklarımı yaslayıp tüm bir günü onları dinleyerek geçirmeye başladım . Artık zamanı saymıyor , cevapsız sorularımı tekrarlamaktan çekiniyordum. Bir sabah tekrar duydum dervişi , buldun mu yusuf dedi . Aradığını öfkenin arkadaşlığında , çeliğin kestiği vücudundan akan kanda . O an anladım belki de ama sözünü bölmedim dervişin .Allah’ın peygamberi Hz.Yusuf’uda kuyunun karanlığında bırakmışlardı . O ise kendine verilen karanlıktan , dünyanın en güzel hediyesiyle çıkmıştı . Belki de anlıyorsun diyerek gülümsedi . O küçücük odada zarları kaybetmiştim artık . İnsan topraktan var olur , ateşle pişerdi . Neden seni yakıp kavuran bu ateşten artık kurtulmuyorsun dedi . Aklıma Mevlana’nın şu sözleri geldi ‘Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak‘ Acım kendim dendir bilirim . Atamadığım adım şeytanın çelmesin-dendir . Elimde ki bıçak vesveselerin uğultusundan dır . Kayboluşlarım Allah’tan kaçışım dandır. Sen kendini buldun Yusuf ‘ dedi derviş . Hikayenin başında Tanrıyla en uzak yer dediğim banyomda, bileklerim kesik bedenim kanlar için de yerde kalmış .Ruhum bir martının kanadı gölgesinde , kendiyle inzivaya çekilmişti . Benim ise Dervişle arkadaşlığım , uyanışımın onbirinci günün de bitti . Yememiş ama acıkmamıştım , uyumamış ama yorulmamıştım. Benim kıssadan hissem bittiğin de, açılan gözlerim kollarım da ki serumlara ve bileğim de ki sargılarla başbaşa kalmıştı .
3 notes · View notes
kppcomofficial · 2 years
Text
Ethereum Fiyat Analizi: ETH Büyük Dirençle Karşı Karşıya, 2 Bin Dolardan Önce Bizleri Neler Bekliyor?
Tumblr media
Ethereum'da boğalar birkaç denemeden sonra, nihayet fiyatı 100 günlük hareketli ortalama çizgisinin üzerine çıkardı. Bununla birlikte, Ethereum hala 1.700 – 1.800 $ aralığındaki ana direnç alanının üzerine çıkmak için mücadele ediyor. Teknik Analiz Günlük Grafik Destek ve direnç seviyeleri, Fibonacci düzeltme aracı kullanılarak günlük zaman diliminde grafikte göründü ve tüm zamanların en yüksek seviyesinden Haziran ayında kaydedilen en son gerçekleşen 880$'a kadar uzanıyor. Görülebileceği gibi, boğalar 0.236 Fib seviyesinde (mavi renkte) 1300 dolar civarında olan ilk direncin üzerine hızla çıktı. Yine de, 0.382 Fib seviyesinin (sarı renkte) boğalar için doğrudan bir engel haline geldiği görülüyor. Tarihsel olarak, bu seviye önemli bir rol oynamıştır: 2021 rallisinde ETH fiyatı üç hafta boyunca bunun altında kaldı. Bir sonraki kısa vadeye baktığımızda, iki olası senaryo var: Her şeyden önce, ETH 1800 doların üzerinde kırılıyor ve kapanıyor ve bir sonraki önemli seviyeleri 1.900-2.000 dolar civarında hedefliyor. Orada, bir boğa tuzağına dönüşecek - uzun tasfiyeler ve kritik seviyenin 1.300 dolardan yeniden test edilmesi için geri çekilecek. İkinci senaryoda, ETH 1800 doları kırıyor ve 2160 dolardan (beyaz) yatay direncin üzerinde kırılıyor ve 0,618 Fib seviyesiyle (yeşil) örtüşen kırmızı işaretli azalan çizgiye doğru ilerliyor. Orada, ETH'nin ilk denemesinde ret alması bekleniyor. Bu senaryoda 200 günlük hareketli ortalama toparlandığı için boğaların piyasa kontrolünü tekrar ele geçirdiğini kesinlikle söyleyebiliriz. Temel Destek Seviyeleri: 1500$ & 1350$ Temel Direnç Seviyeleri : 1800$ & 2160$ Günlük Hareketli Ortalamalar: MA20: 1614Dolar MA50: 1349Dolar MA100: 1656 DolarMA200: 2280 Dolar ETH/BTC Grafiği Bitcoin'e karşı beklendiği gibi, boğalar fiyatı azalan çizgi direncine (sarı) doğru çekmeyi başardı. RSI göstergesinde düşüş eğilimi (kırmızı) görüldüğünden, boğaların bu bölgede dinlenmesi bekleniyor. Aşağıdan, ayıların daha düşük bir dip oluşturarak piyasaya hakim olma potansiyeli varken, boğaların 0,07 BTC'de yatay seviyeyi savunması gerektiği belirtilmelidir. 0.07 BTC seviyesi bozulursa, ETH'nin 0.065 BTC'de (yeşil renkte) bir sonraki desteğe doğru genişlemesi bekleniyor. Temel Destek Seviyeleri: 0.07 & 0.065 BTC Anahtar Direnç Seviyeleri: 0.075 & 0.08 BTC Zincir Üzerinde Analiz Borsa Net Akışı: Tanım: Borsaya giren ve çıkan madeni paralar arasındaki fark. Giriş – Çıkış = Net Akış. Pozitif bir değer, rezervin arttığını gösterir. Fiyat teknik açıdan sağlam bir dirence ulaştı, bu nedenle yatırımcılar şu anda Ethereum'a daha fazla şüphecilik ve ihtiyatla bakıyorlar. Ayrıca, bu, metriğin fazla değişmemesine neden oldu. Bu direnç kırılırsa, Ethereum borsadan çekilecek ve histogram çubukları kırmızıya dönecek. Kripto Para Borsası Binance’de hesap açmak için tıklayın! Tüm gelişmeleri anlık almak ister misiniz? >>> Hemen Telegram, Instagram, Twitter hesaplarımızı takip ederek bildirimleri açın, gelişmelerden ilk siz haberdar olun! Not: Bu sitede yazılan makale içerikleri tamamen yorum ve analize dayalıdır. Hiç bir şekilde yatırım tavsiyesi değildir. Read the full article
0 notes