Tumgik
#yol boyunca
chaptersofme · 4 months
Text
uzaksın istanbul kadar.
2 notes · View notes
zehirli-sarmasik · 4 months
Text
Bulamazsın kendini
Daha derinlerde ara
Donmuş göz yaşlarım
Eridi tek bir lafınla
0 notes
rahibee · 2 years
Text
Belki dönersin geri
Ben orada olurum
0 notes
jigglymandu · 2 years
Text
6 saatlik gece yolculuğu mmmhhh
3 notes · View notes
noksanbiri · 1 month
Text
çok uzun uzun yazmak istemiyorum. bir yaş daha yaşlandım. yıllar geçtikçe insanın heyecanı başka yere kayıyormuş. bugün izinliydim uzun bi süreden sonra.. en sevdiğimin ortalama yaklaşık 1 seneden beri hep istediği ve dillendirdiği bir şeyi almaya gittik. ve bu plânladığımız bir şey değildi. Eskişehir’de olmadığı için Bozüyük’e gittik ve orada da umduğumuz gibi olmayınca üretildiği yere Sakarya’ya kadar yol gittik. aldık. ama yemin ederim gözlerinde olan ışıltı her şeye bedeldi. hatta dönüş yolunda takıldım durmadan haydi yine iyisin doğum günü çocuğu olan ben değilde sensin diye. hemen sağımda oturuyordu arabada 'fırının çok güzel oldu' dediğimde bana balık gülümsemesi bütün dünyalara bedeldi benim için. yol boyunca yapacağı şeyleri anlattı. şöyle ekmek yapacağım böyle lahmacun yapacağım vs vs. ee yeter da oruçluyuz dedim. en son öyle susturabildim. yani yazımında en başında demiştim heyecanlarım artık kendim için değil. sevdiklerim için. ailem için. galiba bu duyguyu bu sene daha ağırlıklı olarak yaşıyorum. şaka maka yaşlanmışlık hissi bu. sadece bu yıl değil. bütün ömrüm boyunca bu heyecanlı halim hiç geçmesin. kendime çok güzel bir ömür diliyorum. hiçbir canlıyı incitmediğim. benliğimi unutmadığım. sevdiklerinle beraber sağlıklı ve huzurlu olduğum. içimde olan filizleri her daim büyütme sözü veriyorum kendime. inşallah. Amin. birkaç fotoğraf karesiyle sonlandırıyorum. anonimden doğum günümü kutlayan herkese ise sonsuz teşekkür ediyorum. her daim sevgiyle kalın. hoşça. 🌺
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
159 notes · View notes
anlatmeto · 1 year
Text
Özlüyorum ama geri gelsin istemiyorum. Konuşmak istiyorum ama yazmak istemiyorum. Umrumda değil ama aklıma geldiğinde üzülüyorum. Seviyor muyum? Unutuyor muyum? bilmiyorum. Yürümeye ikna edip yol ortasında öylece bıraktığınız herkesin gölgesi başka yerlerde önünüze düşecek umarım zaman sana hayatın boyunca yanında olmasına ihtiyaç duyacağın kişiyi geçmişinde nasıl yok ettiğini gösterir...
Tumblr media
541 notes · View notes
mutecevvil · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
3 gün boyunca her sabah farklı bir manzaraya uyanarak her şeyden uzak bir yolculuk, telefon yok sosyal medya yok insan yok. Toplam 1200km yol ve bir sürü anı. Şelaleler dağlar yollar ve uzaklar 💚 🐿️
136 notes · View notes
forumda · 1 year
Text
İnternetteparakazanci - Gold
İnternetten para kazanma konularının yollarını mı arıyorsunuz? Şanslısınız, çünkü kullanabileceğiniz çeşitli seçenekler var. YouTube kanalınızdan para kazanabilir veya gelir elde etmek için bir web sitesi oluşturabilirsiniz. Bu yöntemlerin her ikisi de biraz bilgi ve çaba gerektirir, ancak inanılmaz derecede faydalı olabilirler. Sitemiz ile, YouTube'dan para kazanma özelliğini kullanarak ve bir web sitesi oluşturarak internetten nasıl para kazanılacağını öğrenebilir ve ayrıca yol boyunca olası tuzakları ve başarı ipuçlarını da ele almaktayız. Günümüzün dijital çağında, online para kazanmanın birçok yolu vardır. İster YouTube kanalınızdan para kazanmak ister pasif gelir elde etmek için bir web sitesi kurma isteyin, olasılıklar sonsuzdur. Doğru stratejiler ve araçlarla herkes evinin rahatlığında para kazanmaya başlayabilir. Web sitemiz ile, çevrimiçi para kazanmanın en popüler yöntemlerinden bazılarını ve nasıl başlayabileceğinizi keşfedebilirsiniz. Online para kazanmak, geleneksel geliri tamamlamanın ve hatta yerini almanın bir yolu olarak giderek daha popüler hale geliyor. Youtube para kazanma, web siteleri oluşturmaya ve dijital ürünler satmaya kadar çevrimiçi para kazanmanın birçok farklı yolu vardır. İnternetteparakazanci sitesi ile, YouTube'dan para kazanma ve bir web sitesi oluşturma da dahil olmak üzere çevrimiçi para kazanmanın en popüler yollarına ulaşabilirsiniz. Hangisinin sizin için doğru olduğuna karar verebilmeniz için her seçeneğin avantaj ve dezavantajlarına da sitemize ulaşarak erişebilirsiniz.
630 notes · View notes
Text
Karımla Karavan Anılarımız! (1) (Gökhan 48 Y., İzmir)
Merhabalar. Adım Gökhan. Bundan 4 sene önce başlayan ve evliliğimi fırtınalı bir şekilde alevlendiren olaylar silsilesini anlatmak istiyordum. O dönemler devletin yurt dışında çalışarak önemli bir mevkiinden müdür olarak 48 yaşında erkenden emekli olmaya hak kazanmış birisiydim. Karım Handan ise 32 yaşında, bembeyaz tenli, sarı saçları olan, düzgün ve şişmana kaçmadan hafif balık etli, dolgun vücutlu, göğüsleri 90C, kalçaları ise yuvarlak, hatlı ve kendini belli edecek şekilde olan bir kadındı.
Takdir edersiniz ki eşimle aramda 16 yaş gibi ciddi bir yaş farkı vardı ve bu yaş farkını her ne kadar kendime kompleks yapmasam da, bazı anlarda ciddi bir rakip gibi görebiliyordum. Bu sebepten ötürü yatakta olsun, aşk hayatında ol sun, romantizmde olsun ve maceraperest şeylerde olsun (Benden daha geçmedi!) havası verebilmek için sürekli kendimi kanıtlama gayreti içerisindeydim. Karım da bazen kavga ettiğimizde, bazen de takılmak ve beni sinir etmek için, "İstesem senden daha gencini bulurdum, ayağını denk al!"� derdi ve beni kızdırırdı.
Her ne kadar bunu sorun etmiyormuş gibi gözüksem de, içten içe bu ihtimalin doğruluğunu bilerek sinir olurdum. Neticede ben artık 50'li yaşlarına yaklaşmış, saçlarında ufak tefek beyazlar çıkan, sırf karısının yanında daha da yaşlı durmamak için düzenli olarak diyet yapan, cilt bakımı yaptıran, spora giden bir erkektim; karım Handan ise 30'lu yaşlarının başında, gayet alımlı, kendini her türlü erkeğe beğendirebilecek bir kadındı. Hatta son birkaç yıldır eşim ile aramızdaki yaş farkının iyice belirginleşmesiyle birlikte dışarıdan gelen delici bakışların bile farkına varmaya başlamıştım.
Bu ufak girizgahtan sonra, seks hayatımızı ve belki de evliliğimizi canlandıran, beni de ilişkimiz hakkındaki tüm endişe ve kaygıdan kurtaran o malum güne geçmek istiyorum. Lakin daha öncesine yine ufak birkaç şey anlatmak isterim. Ben emekli olduktan sonra, karımla birlikte en büyük hayalimiz olan karavan alma işine iyiden iyiye tutulmuştuk. Söylediğim gibi hem yurt dışı görevi, hem de iyi bir makamdan emekli olduğum için güzel de bir tazminat almıştım ve elimize geçen tazminat ile birlikte, yaptığımız birkaç aylık araştırmanın sonucunda Mayıs ayında güzel bir karavan almıştık.
Karım özel okulda bir öğretmenlik yaptığı için yaz aylarına kadar beklememiz gerekiyordu gezi yapabilmek için, ancak bu benim açımdan bir problem değildi. Ben de o sırada bu yeni karavana alışmaya çalışıyor ve onun ufak tefek eksiklerini gideriyordum. Zaten para konusunda da pek sıkıntımız olmadığı için karımın esasında çalışmasına bile gerek yoktu; ancak o prensipler gereği çalışmak istiyordu.
Haziran ayının ilk haftasından sonra okullar da kapanınca önümüzde 3 aylık muazzam bir boşluk oluştu. Ben zaten emekliydim ve beni eve bağlayan bir şey yoktu; karımın da 3 ay boyunca tatilde olması sebebiyle kendimize bir rota çizdik. İlk rotamız (daha önce hiç karavanla seyahat etmediğimiz için) daha bildiğimiz yerler olacaktı. O yüzden de İzmir'den başlayarak Akdeniz'e inecek ve Mersin'e kadar gidecektik. Sonraki seyahat durağımıza (eğer vakit kalırsa) oradan sonra karar verecektik. Biraz da yol bizi nereye götürürse mantığındaydık.
Haziran ayının 16'sında, sabahın ilk saatlerinde yola koyulduk. Gayet güzel geçiyordu ve istediğimiz yerde durup, istediğimiz yerde devam ederek birkaç gün boyunca seyahat etmiştik. Her gittiğimiz yerde denize girmeye ve bol bol gezmeye de çalışıyorduk. Eşim vücudunu sergilemeyi seven ve bundan çekinmeyen bir kadındı. Ben de asla baskıcı bir erkek olmadım. O zamanlar gerçekten böyle bir hissim yoktu ve karıma bakılması veya bakılmaması pek dikkatimi çekmiyordu. Bundan hoşnut durumda olup olmama gibi bir hissiyatım yoktu. Karım ne isterse giyebilir diye düşünen bir erkektim sadece.
Ancak her şeyi değiştiren şey, yolculuğa çıkışımızın 3. günü olan 19 Haziran'da meydana geldi. Karımla o gün bir şey yüzünden tartışmış ve sinirlerimizin de gergin olmasından dolayı daha önce etmediğimiz şekilde ciddi ve ağır bir kavga etmiştik. İkimiz de birbirimizle konuşmuyor, sadece yola bakıyorduk. Tam hatırlamasam da Muğla civarlarında bir yerde devam ederken bir otostopçu genç gördük. En fazla 19-20 yaşlarında olan bu genç muhtemelen üniversite öğrencisiydi ve yaz tatilini değerlendirmek için otostop çekerek geziyordu. İkimiz de otostop konusunda pek bilgili insanlar değildik, çünkü geldiğimiz ailelerin maddi durumları, yaşadığımız yerler gereğince bugüne kadar otostop çekmemiş veya otostopçu almamıştık.
O an o çocuğu almamı sağlayan etken neydi bilmiyorum, ama bir anda arabayı yavaşlatmaya başladım. Karım, uzun süren sessizliği bozarak, "Alma o çocuğu!" dedi; lakin onun dediğinin tersini yapacağım ya, "Alacağım!" diyerek arabayı durdurdum. Tabii daha o bir şey söyleyemeden çocuk hemen karavanın kapısını açarak içeriye geçti. Karım bana öyle ters ve hırçınca baktı ki (Demek sen benim dediğimi yapmazsın, görürsün o zaman!) der gibi bir ifade vardı yüzünde. Çocuk teşekkür ederek karavanın içindeki koltuğa oturdu.
Ben de ortamdaki gergin havayı ve sessizliği dağıtmak amacıyla çocuğa birkaç soru yönelttim. Adı Akın'mış, tahmin ettiğim gibi 19 yaşında ve üniversite öğrencisiymiş. Tüm sene boyunca biriktirdiği parayla birlikte o da bizim gibi gezgin olarak tatil yapmak istiyormuş. Ben o çocukla sohbet ederken, eşimin sinsi planlar yaparak beni yenmeye çalışacağını tahmin edemiyordum tabii. Aşağı yukarı çocuğu 40 kilometre kadar götürecek, sonra onu ayrılması için bir anayolun ayrımında bırakacaktım.
Birkaç kilometre gittikten sonra karım ayağa kalktı ve yanımdaki koltuktan, arkaya geçti. Üstünde, kalçalarının altına kadar gelen bir mini kot şort ile hafif dekolteli bir askılı bluz vardı. Göremiyordum ama karım ayağa kalkıp tüm endamını sergilediğinde, eminim bu 19 yaşındaki genç, karımı baştan aşağı süzmüştü. Karım, işveli bir sesle, "Bir şey içer misin Akıncığım?" dedi. Akın biraz tutukça bekledikten sonra, "Zahmet olmazsa soğuk bir şeyler alırım." dedi. Karım ona bir şeyler ikram ettikten sonra yanımdaki koltuğa oturmak yerine arkada, çocuğun oturduğu koltuğa oturdu. Ben de dikiz aynasından yola bakıyormuş gibi yaparak onları seyrediyordum.
Sohbet bir yerden sonra ben odaklı olmaktan çıktı ve karım ile Akın arasındaki bir diyaloğa döndü. Ben de bir şey demeden yolu takip ediyor ve ara ara da onları izliyordum. Karım bacak bacak üstüne atmış, saçıyla oynayıp ara ara da şuh gülüşler atıyordu. Amacını anlamıştım; beni kıskandırmak ve biraz da kızdırmak istiyordu. Onun oyununa gelmeyeceğim diye hiç sallamıyormuş gibi yapıyordum. Hatta güneşi bahane ederek güneş gözlüğümü takmıştım ki, onları izliyor olduğum belli olmasın diye; ama maalesef hayatımın hatalarından (veya önemli davranışların dan) birisini yapıyordum.
Ona müdahale etmeyip, tepkisiz kaldığımı gören karım biraz daha işi abartarak, konuşurken çocuğa dokunmaya başladı. Davranışları beni bile dimdik eden karım, bu 19 yaşındaki gencecik çocuğun eminim aklını almıştı. Zaten çocuk da oturuş pozisyonunu sürekli değiştirerek, erekte olmuş sikini saklamaya çalışıyordu. Ben ise halen olanları önemsemiyormuş gibi yaparak güneş gözlüğümün altından karımı ve çocuğu izliyordum. Karım o kadar şuh hareketler yapıyor, o kadar tutkulu ve istekli davranıyordu ki, beni bile dimdik etmişti. Karımın en iyi becerdiği şeylerden birisi de, istediği an istediği yerde bir hareketiyle erkeği tahrik edecek kadar becerikli olmasıydı. En yorgun olduğum ve seks istemediğim anlarda bile defalarca kez beni azdırıp benimle sevişmişliği vardı. Tabii benim yaşlarımda bir adam bile dayanamıyorken, 19 yaşında bir çocuğun buna dayanmasını beklemek mümkün değildi.
Bir ara artık ses gelmemeye ve konuşmalar kesilmeye başladı. Dikiz aynasından bir kere daha baktığımda ise karım ile Akın'ın öpüşmeye başladığını gördüm. Akın tamamen gözlerini kapatmış ve olan bitenden habersiz bir şekilde (belki de, Adam arabayı sürüyor, ben arkada karısını götürüyorum!) diye düşünerek öpüşüyordu; ancak karımın gözleri açıktı ve çocuğu öperken bir yandan da beni kesiyordu. O da aptal birisi değildi, elbette onları izlediğimi biliyordu, ama ses çıkartmadığım için onları görmediğimi (!) düşünerek elini çocuğun sikine attı pantolon üzerinden. Karmaşık duygular içerisindeydim; bir yanım çocuğu hemen arabadan atmak istiyordu, ama bir yanım da bu anın keyfi içinde olanların seyrinin doğal bir biçimde sonlanana kadar ne olacağını görmek istiyordu. Müdahale etmedim ve ben müdahale etmedikçe de karım biraz daha işi uçlara sürüklemeye başladı.
Yaklaşık 5 dakika sonra bir fermuar sesi duydum. Karım oturduğu yerden kalkmadan çocuğun önüne doğru eğilerek sakso çekmeye başlamıştı. Akın ise kasıntı ve tedirgin bir şekilde (Acaba fark eder mi?) endişesiyle birlikte mükemmel bir zevk alarak koltukta oturuyordu. Karım, dudaklarını iyice aralamış ve Akın'ın sikini yavaş yavaş, tadını çıkartırcasına emiyordu. Akın'ın dimdik, taze ve kalın siki, karımın dudaklarının arasında iyice ıslanmıştı. Karımın o güzel saksosundan sonra artık geriye kalan tek şey seks olmuştu.
Benden herhangi bir tepki gelmeyince karım yavaşça ayağa kalktı. Hemen üstünkörü, sanki bir bar tuvaletinde yaparmış gibi çabucak bitirmek istercesine şortunu ve külotunu aynı anda indirip, Akın'ın kucağına oturdu. Sırtı Akın'a dönük bir şekilde, Akın'ın sikini yavaşça am dudaklarına dayadı ve bir anda içine aldı. Karım zevkle zıplıyor ve sözde sesini duyurmamak ister gibi de dudaklarını sıkarak inlemesini azaltmaya (!) çalışıyordu. O an aniden direksiyonu sağ ve sola çevirerek şeritlerde zigzag çizmeye başladım ve karımın dengesini bozarak tamamen o çocuğun kucağında oturmasını sağladım. O da anlamış olacak ki, "Hayatım bir sorun mu var?" diye seslendi. Onları sözde göremeyeceğim bir yerde oldukları için bir yandan benimle konuşuyor, bir yandan da Akın'ın kucağında zıplamaya devam ediyordu. "Hayır canım, misafirimizle ilgileniyor musun? Çok trafik var ilgilenemiyorum pek!" dedim.
Karım gülerek, "İlgileniyorum canım, merak etme!" dedi. Birkaç dakika kadar sonra Akın ile eşimin fısıldaşarak konuştuklarını duydum. Fısıltıları duyuyordum, ama ne konuştuklarını anlayamıyordum; fakat karımın hareketlerinden, Akın'ın boşalmaya yakın olduğunu anladım. Herhalde üstünden kalkar ve başka bir yere boşaltır diye düşünmeme rağmen, karım yine aynı hızla hoplamaya başladı ve en sonunda Akın'ın, ne kadar zorlasa da tutamadığı, ufak bir iniltisini duydum. Karımın amına boşalmıştı. Çocuk ne kadar panik olduysa, karım üstünden kalkar kalkmaz hemen toparlandı ve ineceği yere daha 24 kilometre varken, "İzninizle ben burada ineyim." diyerek karavandan indi. Karım ve ben baş başa kalmıştık...
[Gökhan]
62 notes · View notes
nebez · 1 month
Text
Gönülden sevilmeye değer birini ararsak Allah bize yeter.
Allah kuluna yetmez mi? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa ona bir yol gösteren bulunmaz. (Zümer Suresi: 36)
Şüphesiz Allah kuluna yeter. Hatta Allah’tan başka hiç kimse yoktur tam olarak insana yetecek olan. Biz ise tatmini hep başka yerde ararız; bu gerçeğin farkında olmadığımızdan. Tüm yaşamımız boyunca hep bir şeylerin özlemini çeker dururuz. Çünkü gerçek anlamda bize yetecek olanın yalnız Allah olduğunu unuturuz.
Tumblr media
68 notes · View notes
blogdays · 10 months
Text
Dizikesfet - Silver
Türk eğlence sektörünün önde gelen oyuncularından Batuhan Mumcu, TRT 1'de yayınlanan TEŞKİLAT dizisindeki rolüyle tanınmaktadır. Oyunculuğunun yanı sıra TBMM'de tartışmalara yol açan Teşkilat dizisindeki rolüyle de dikkatleri üzerine çekmiştir. Yabancı yapım olarak kabul edilen dizi, merak uyandıran hikayesi ve Batuhan mumcu teşkilat dizisi ve diğer oyuncuların büyüleyici performansları nedeniyle geniş bir izleyici kitlesinin ilgisini çekti. Organizasyon dizisi, izleyicilere aksiyon ve gerilim türlerinin heyecan verici bir karışımını sunarak, adrenalin dolu bir izleme deneyimi arayanların mutlaka izlemesi gereken bir yapımdır. Organizasyon dizisini izlemek, izleyiciler için sayısız fayda ve keyif sağlar. Dizi, gizli istihbarat dünyasına benzersiz bir bakış açısı sunuyor ve karakterlerinin karşılaştığı zorlukları ve riskleri sergiliyor. İzleyiciler kendilerini sürükleyici hikayeye kaptırarak, her bölüm boyunca kendilerini meşgul edecek bir heyecan ve gerilim duygusu yaşayabilirler. Ayrıca dizi, izleyicilerin geçici olarak farklı bir dünyaya adım atmasına ve günlük endişelerini unutmasına olanak tanıyan bir tür kaçış işlevi görüyor. Batuhan Mumcu'nun olağanüstü performansları ve yetenekli oyuncu kadrosu, izleyicide kalıcı bir etki bırakarak izleme deneyimini daha da artırıyor. İster aksiyon dolu dizilerin hayranı olun ister yalnızca kaliteli eğlence arıyor olun, Dizi keşfet web sitesi sizi kesinlikle büyüleyecek ve eğlendirecek.
279 notes · View notes
noksanbiri · 4 months
Text
yaaani.
biraz iç dökümü gibi mi olacak? genelde benim iç dökümlerim sayfalarca oluyor ama kendime dönük yapıyorum bunu. gün içinde ne olursa olsun kafamı yastığa koyduğum zaman iki üç dakikada uyuyan insanım. bu huyumu seviyorum. yoksa bazı zamanlar hiç uyuyamayacak olmamı düşünmek korkunç. sabah uyandım ama nasıl uyanmak. biraz gergin sinirli garip bu ruh hali. hiç affedemeyeceğim birisi var. gerçek anlamda var. düşüncemde. her anım değil ama çoğu zaman. gel gitlerle aklıma gelen. insanın savunmasız olması da ayrı bir olay zaten oraya girersem eğer hiçbir zaman çıkamam. neyse kaşlar çatık falan bir bardak çay içtim. bugün hastaneye gitmeyeyim dedim kalabalık olacağını düşünerek ee dedim epeydir gitmediğim Çiğbörek yemeye gidelim. biraz uzak aslında ama abartısız Eskişehir’de olan en iyi Çiğbörek. genelde buraya gezmeye gelenler çarşının göbeğinde olan papağan çiğböreğe gidip yağlı tatsız bir şey yiyip beğenmeyip şehirlerine geri dönüyorlar. bir ananemin çiğböreği bi de Alpu'da olan Mehmet amcanın çiğböreği enfes bir şey. gittik işte. Alpu'ya. ama içimde hala garip bir duygu var. birikmişlik. sinir. nefret demek istemiyorum çünkü ben birisinden nefret edebilecek bir insan değilim ama ona yakın bir his işte. geçmiyor daralıyor beni başka mekanlarda bile. galiba kimseye karşı bu kadar negatif duygular beslemedim. bi yandan da kendime kızıyorum. nedir bu diye. alışık değilim çünkü. sinirlerim. kızarım. yeri geldiğinde bağırırım ama bu bu kadar uzun olmaz. biliyorum kendimi. süre gelen bir şey zaten. galiba böyle de gidecek o insan için bu negatif duygularım. neyse. yedik kalktık çok şükür. markete girelim dedik. eneeee iki tane şekerden tatlı küçük köpek yavruları baktılar baktılar baktılar. girdim ekmek aldım küçük küçük parçalayıp verdim önlerine. ilk başta yerken garip garip sesler çıkarttılar sonra alıştılar herhalde bana normal yemeye başladılar. bırakıp tekrar markete girdim. alacaklarımı aldım kasaya doğru baktım köpek mamaları var küçüklerinden aldım çıktım döktüm önlerine. tabii bunu gören üç beş tane büyük köpeklerden gelenler oldu falan bu küçük miniklere rahat vermediler. bunlarda kaçmadı ama kenarıya doğru çekildi. orada olan iki üç esnafa sordum anneleri yokmuş. gelen giden besliyor dediler. arabaya binerken son bir kez bakayım dedim. ama yemin ederim böyle masum bir bakış olamaz. bak yemin ederim. bunları orada bıraksam kesin bir hafta boyunca aklımdan çıkmazdı. eminim buna. ikiside oturmuş boyunları hafif eğri bana bakıyorlar. geri dönüp attım ikisinide bagaja. kaçırdım yani binevi. getirdim eve yol boyunca ise hiç ses etmediler bi ara durdum iyiler mi diye kontrol bile ettim öyle güzellerdi. bıraktım bahçeye. iki üç kediyle şimdiden kanki oldular bile. kümese girdiler tavuklar biraz sevmedi ama zararsızlar. yaaani yazımı söyle sonlandırayım. sabah uyandığımda içimde oluşan duygular birden bire farklı duygulara evrildi. ben oraya gideceğim de bu yavruları bulup geleceğim eve he? kader biraz da böyle herhalde. şimdi bu küçük yavruları birkaç tane isim türetmenizi isteyeceğim. benim fikrim çok standart ama bir anlamı var. birisinin burun ve vücud kısmı siyah diğerinin ise daha beyaz olduğu için. karabaş - akbaş olsun diyorum. sizlerin fikirleri varsa eğer yoruma yazabilirsiniz. sevgiyle.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
121 notes · View notes
yucel-64 · 11 months
Text
‪Bütün ömrünüz boyunca önem verip sevdiğiniz için peşinden yürüdüğünüz insanların sizin için bir adım dahi atmadıklarını gördüğünüz an geriye dönmekten başka bir seçeneğiniz kalmıyor. Yol ne kadar uzun olursa olsun, ne kadar yorgun olursanız olun, her şeyin bir sınırı var çünkü...
Tumblr media
163 notes · View notes