Tumgik
#sümer medeniyeti
theheartofmuses · 6 months
Text
burda bi sürü medeniyet varmış, lidya, karya,truva galat, iskit, urartu, hititler vs doğuda sümer, asur, akad, vs yunan daha sonra roma bizans medeniyeti de bununla birlikte üzerine kurulmuş bir şey. Onun dışında zaten sürekli savaşlar olmuş bir bölge deniz uygarlıkları tarafından mısır, fenike, vs kartacalı, etrüsk
Bir persler geliyor bir yunanlar geliyor savaş var
İslam döneminde de bir sürü başka savaşlar abbasiler, eyyübiler vs
Türk devletlerine baktığında bu şekilde hepsi birleşmiyor bir moğol dönemi falan sanırım
Sonra kafkaslar var, çerkez, abhaz vs
Yani karışık bir yer çok farklı ırklar var akdeniz dünyası bu burdan italyaya ispanyaya balkana vs gider hatta fransaya
Dolasıyla özenebilirsin kıskanabilirsin
İskandinavlar gibi hatta japonlar gibi keşke aynı ırk olsaydık diye doğaldır da ama ne yazık bu tür bölgeler bu şekilde olmadı
sevmemek de normaldir, milliyetçi olmamak da normaldir, buradaki insanları da beğenmemek normaldir
Buraya yapılanlar da çok yanlıştır her şeye rağmen meksika, kolombiya değildir akdenizdir, doğudur, asyadır hatta eski romadır, anadoludur, selçukludur, osmanlıdır ama aryanizmden uzaktır
Hele de sonuçta şirketlerin, silah satıcılarının vs belirlediği bir dünyaysa
Süper hasta bir şey cidden
0 notes
aklingolgesi · 3 years
Text
ANUNNAKİLER HAKKINDA TÜM GERÇEKLER!
ANUNNAKİLER HAKKINDA TÜM GERÇEKLER!
Anunnakiler Hakkında; Öğrenince Çok Şaşıracaksınız Anunnakiler Sümerler ve Antik Uzaylılar hakkında tüm gerçekler bu videoda. Mısır, Sümer, Maya, Çin, bütün eski medeniyetlerin dini kültlerinde hep benzer figürler var. Bu figürler benzer değil de aynı olabilir mi? Daha fazla içeriğe ulaşabilmek için kanalıma Abone olabilirsiniz. “Anunnaki (ayrıca Anunaki, Anunna, Ananaki ve farklı…
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
kotij · 4 years
Photo
Tumblr media
ilk önce fullbright eğitim komisyonunu fesh edin v sonra atatürk 'ün arşivdeki eğitim model v muhteviyatını günümüze uyumlandırarak, köy enstitüleri modelini de canlandırıp eğitimi ticaret olmaktan çıkararak idealist bir temelde yapılandırarak dönüşümünü sağlarsanız "mutmain" olacağım!! milletimizin adı türk, türk medeniyetinden bir haber türk milleti!! kaç bin yıllık bir millet yememiş içmemiş savaşdan savaşa koşmuş onu bunu katletmiş, topraklarını işgal etmiş!! bu milletin bir kültürü, bir medeniyeti yok mu savaşçı barbarlar mıyız biz sadece!? insanlık tarihine medeniyetine hiç mi kazandırdığı kattığı bir şey yok bu köklü milletin? islamiyetten öncesi osmanlı dan öncesi yok mu bu milletin, sadece kitabeler yazıtlar mı var taştan? kendilerinin bir kültürü bir kanunu bir yaşam alanı v nasıl yaşadıkları, tarih sahnesine çıkışı? iskitler sakalar etrüskler sümerler v bunların yaşamları yönetimleri kanunları vb gibi niye ögretilmiyor çocuklarımıza!? sümer tabletleri neden ögretilmiyor!? sümer tabletlerinin ögrenilmesinden neden imtina ediyorsunuz!? antik uzaylılar neden ögretilmiyor, anunnakiler mesela!? bunun dinlerle bir ilgisi olabilir mi!? (Düzce) https://www.instagram.com/p/B76ncLnFj6D/?igshid=1u9xanx36gm3k
0 notes
hibritteknoloji · 5 years
Text
Yeni bir gönderi var Burs Veren Kurumlar ve Vakıflar
New Post has been published on https://krediburs.com/kayseride-burs-veren-kurumlar-2019-guncel-liste.html
Kayseri'de Burs Veren Kurumlar-2019 Güncel Liste
Tumblr media
Kayseri’de burs veren kurumları inceleyeceğimiz bu yazımızda, Kayseri’de il ve ilçelerinde Burs veren vakıf ve kurumlara değineceğiz.
1-Burslara Kimler Başvurabilir?
Ortaokul, Lise, Üniversite ve yüksek öğretimde eğitim gören, Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı, eğitim hayatında başarılı ve yüz kızartıcı suçları bulunmayan maddi desteğe ihtiyacı olan, her birey başvuru yapabilir.
Birçok kişi Kayseri’de üniversite öğrencilerine burs veren kurumları şu günlerde araştırma içerisine Girmiştir. Bizde sizler için Kayseri’de öğrenci burslarını araştırarak Kayseri’de burs veren vakıfları aşağıda tablo halinde yer verdik. Öncelikle belirtmekte de fayda var,
Bunlardan birinci husus bazı burs veren vakıflar; üniversite öğrencilerine burs ya da lise öğrencilerine burs olarak ayrı kontenjanlar açmaktadır.
İkinci husus olarak her vakıf bir ya da iki dönem olarak burs başvuruları açmakta sadece bu dönemlerde burs başvurularını kabul etmektedir. Başvuru tarihlerini geçirmezseniz burs alma şansınız artacaktır.
Üçüncü olarak, başarı durumunuzu gösteren Transkript dökümü isteyebilirler. Eğer trankript notlarınız iyi ve zayıf dersiniz yoksa burs başvurularını değerlendirirken üst sıralarda olacaksınız.
Dördüncü husus ise ihtiyaç sahiplerini belirlemek için ailenizin Bordo Dökümünü isteyebilirler. Eğer ailenizin gelir durumu iyi ise başvuran adaylar arasında son sıralarda yer alabilirsiniz. Bu gibi pek çok önemli noktalar vardır.
2-Burs Başvuru Şartları
I- TC Vatandaşı olmak,
II- Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlı birey olmak.
III- Maddi durumu iyi olmayıp, desteğe ihtiyaç duymak ve herhangi bir kurum yada kuruluştan ücret ve maaş almıyor olmak.
IV- Başarı Koşulları:
– Ara sınıflar için başarısız dersi olmamak ve genel net ortalaması 4 üzerinden en az iki buçuk (Yüz üzerinden not verilen üniversitelerde en az altmış) olup bir üst sınıfa geçiş hakkını kazanmış olmak (Not ortalaması uygun olsa bile üçten fazla başarısız dersi olanlar başvuru yapamaz).
– Yüksek öğrenime yeni kayıt yaptıranlar için, fakülte veya yüksek okula giriş puan sırasına göre önde olmak. krediburs.com
V- Karakteri ve milli duyguları bakımından sağlam ve güvenilir olmak.
Zorlu bir eğitim öğretim yılı daha başlamak üzere. Şimdiden burs veren vakıfları araştırarak önümüzdeki eğitim öğretim döneminde bursiyer olabilirsiniz. Birden fazla kuruma başvuru yapabilirsiniz. Bu size kalmış bir durumdur. Sonuçta hangi kurum veya vakıftan burs alacağınızın garantisi yok.
Aşağıda yer alan listelerdeki kurum ve vakıfları ziyaret ederek burs başvuru forumunu doldurmanız burs başvurusu için yeterli olacaktır.
Aşağıda yer alan Burs Veren Vakıfların listesi; https://www.vgm.gov.tr/vakiflar/sayfalar/burs-veren-vak%c4%b1flar.Aspx URL adresi üzerinden alınmıştır. Bir yanlışlık olduğunu düşünüyorsanız Vakıflar Genel Müdürlüğü ile iletişime geçebilir ve [email protected] Adresine mail atarak bildirebilirsiniz.
Ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğü sayfasında yer alan 3000+ vakıf bulunduğundan tet tek kontrol etme şansımız olmamıştır. Aralarında FETO-PYD terör örgütüne ait olan vakıflar olabilir. Gördüğünüz yasaklı vakıfları da bu mail adresinden bize bildirirseniz listemizden kaldırmamıza yardımcı olursunuz.
3-Kayseri’de Geri Ödemesiz Karşılıksız Burs Veren Kurumlar! Güncel Liste 2019
Vakıf AdıAdresiİl İlçeABDULLAH GÜL ÜNİVERSİTESİNİ DESTEKLEME VAKFIBARBAROS KÜME EVLER SÜMER YERLEŞKESİ NO: 7 KOCASİNAN /KAYSERİ KAYSERİ / KOCASİNAN AHMET BEKLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, SANAT, ARAŞTIRMA VE SOSYAL YARDIMLAŞMA VAKFIMELİKGAZİ HİSARCIK BAHÇELİEVLER HACILAR CAD NO: 82 / A 38230 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ AŞIK MEYDANI KÜLTÜR VE SANAT VAKFIHUNAT MH. TAVLUSUN CAD. ZENNECİ SOK. NO: 26 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ AZİZİYE EĞİTİM VAKFI (AZEV)İNÖNÜ İSMETPAŞA CD. NO: 91 38700 PINARBAŞI /KAYSERİ KAYSERİ / PINARBAŞI ÇORAKÇI İLMİ ARAŞTIRMA EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFITACETTİN VELİ SEYYİD BURHANEDDİN BULVARI NO: 34 / 4 38030 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ DADALOĞLU EĞİTİM KÜLTÜR DAYANIŞMA VE TURİZM VAKFISERÇEÖNÜ MAH. AHMETPAŞA CAD. ERASLAN İŞ MRK. KAT: 8 NO: 26 / 62 38000 KOCASİNAN /KAYSERİ KAYSERİ / KOCASİNAN DAREYN EĞİTİM KÜLTÜR VE SOSYAL YARDIMLAŞMA VAKFIİLDEM GESİ FATİH MAH. 2360 SOKAK NO: 20 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ DOĞU TÜRKİSTAN KAŞGARLI MAHMUT VAKFIHOCA AHMET YESEVİ MAH. MEHMET CANTÜRK SOK. NO: 38 KOCASİNAN /KAYSERİ KAYSERİ / KOCASİNAN ERCİYES EĞİTİM VE HİZMET VAKFIGÜLÜK MAHALLESİ İNÖNÜ BUL. NO: 20 / 201 38020 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ ERKİLET DAYANIŞMA VE KÜLTÜR VAKFI– – ERKİLET GENARAL EMİR MAH. FEVZİ ÇAKMAK CAD. NO: 1 / 1 38170 KOCASİNAN /KAYSERİ KAYSERİ / KOCASİNAN GEVHER NESİBE MAHALLESİ VAKFIGEVHER NESİBE MAHALLESİ MEHMET AKİF CAD. NO: 6 / B KOCASİNAN /KAYSERİ KAYSERİ / KOCASİNAN HACI BEKTAŞİ VELİ KÜLTÜR ARAŞTIRMA VAKFIBATTALGAZİ ESKİŞEHİR CADDESİ 1396.SOKAK NO: 5 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ HACILAR KÜLTÜR YARDIM VE DAYANIŞMA VAKFIYENİ MAH SANAYİ CAD NO: 7 / A HACILAR /KAYSERİ KAYSERİ / HACILAR İÇ ANADOLU AĞAÇLANDIRMA EROZYONLA MÜCADELE EĞİTİM VE DOSTLUK VAKFI (İÇEM)CUMHURİYET MAH. TENNURİ CAD. UĞUR SOK. 14 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ İLAHİYAT BİLİMLERİ ARAŞTIRMA VAKFIKALPAKLIOĞLU AHMET YESEVİ BULVARI NO: 6 / 1 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ İLİM HİKMET KÜLTÜR VE DAYANIŞMA VAKFISAHABİYE KANAL CAD. NO: 23 / 1 38010 KOCASİNAN /KAYSERİ KAYSERİ / KOCASİNAN KAYSERİ İKİ KAPILI CAMİİ ŞERİFİ YARDIM VAKFICAMİKEBİR MAH. BÜRÜNGÜZ CAMİİ ALTI 38040 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ KAYSERİ İLAHİYAT VAKFIGÜLÜK MAHALLESİ İNÖNÜ BUL. NO: 20 / 201 38010 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ KAYSERİ OSB EĞİTİM ARAŞTIRMA GELİŞTİRME KALKINMA VE DAYANIŞMA VAKFI (KAYSERİ OSB VAKFI)KAYSERİ ORGANİZE BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 6. CADDE NO: 22 / A MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ KAYSERİ REYHAN EĞİTİM KÜLTÜR VE SOSYAL YARDIMLAŞMA VAKFIKÜÇÜKALİ MAHALLESİ BAHÇİVAN SOKAK NO: 12C / 2 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ KAYSERİ ŞEKER FABRİKASI A.Ş. EĞİTİM VE SAĞLIK VAKFI (KAYŞEV)OSMAN KAVUNCU CAD. 7. KM. 38070 KOCASİNAN /KAYSERİ KAYSERİ / KOCASİNAN KAYSERİ YÜKSEK ÖĞRENİM VE YARDIM VAKFICUMHURİYET MAH TENNURİ GEÇİDİ HÜSREVOĞLU KARDEŞLER İŞ HANI NO:20 KAT1/103 KAYSER, NO: 20 / 103 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ KAZIM TİRİTOĞLU VAKFICUMHURİYET MAH MİLLET CAD BAKKALOĞLU İŞ MERKEZİ NO: 41 / 104 38040 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ KUR’AN-I KERİM VE İSLAMİ İLİMLERE HİZMET VAKFINURİHAS MAHALLESİ KARTAL BULVARI NO: 29 38050 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ MEDENİYETİ YAYMA VE GELİŞTİRME VAKFIMİMARSİNANBAHÇELİEVLER 2188 NO: 7 38050 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ Vakıf AdıAdresiİl İlçeMEHMET AYATA AĞAÇ İŞLERİ EĞİTİM KÜLTÜR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA VAKFIKAYSERİ OSB 21,CD. NO: 7 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ MUSTAFA ERASLAN EĞİTİM KÜLTÜR SANAT VE SAĞLIK VAKFI (ERAS)HACI SAKİ ALPAY SOK.NO:15 LİFOS TOWER İŞ MERKEZİ A/ BLOK KAT: 11/22 NO: 11 / 22 KOCASİNAN /KAYSERİ KAYSERİ / KOCASİNAN ÖZDERİCİ EĞİTİM KÜLTÜR VE SOSYAL YARDIMLAŞMA VAKFIERENKÖY ASKERİ HASTANE CADDESİ NO: 134 38030 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ SEYYİD BURHANEDDİN HAZRETLERİ HİZMET VAKFIGÜLÜK MAHALLESİ BOYLUCA SOKAK. NO: 50 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ SEYYİD BURHANEDDİN İLİM VAKFITACETTİN VELİ MAHALLESİ LALEZADE CADDESİ NO: 23 / B 38050 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ TURHAN ANADOLU KÜLTÜR VE KALKINMA VAKFI (ANKA VAKFI)FATİH MAH. TUZHİSAR ASFALTI 2. KM BÜNYAN /KAYSERİ KAYSERİ / BÜNYAN TÜRCANLAR EĞİTİM KÜLTÜR VE DAYANIŞMA VAKFISERCEONÜ AHI EVRAN NO: 20 / D 38030 KOCASİNAN /KAYSERİ KAYSERİ / KOCASİNAN ÜNİVERSİTE SANAYİ ARAŞTIRMA İŞBİRLİĞİ VAKFIYENİ PERVANE MAHALLESİ KOCASİNAN BULVARI NO: 161 KOCASİNAN /KAYSERİ KAYSERİ / KOCASİNAN YILDIZ VE SAİT MOLU EĞİTİM KÜLTÜR SANAT VE SAĞLIK VAKFI (MEKSAV)CUMHURİYET MAH. VATAN CAD. NO: 20 / 7 MELİKGAZİ /KAYSERİ KAYSERİ / MELİKGAZİ
4-Burs Başvurusunda İstenen Belgeler
Kayseri’de karşılıksız burs veren vakıflar ve kurumlar genellikle her kurum/vakıf kendi sitesi üzerinde “Burs başvuru formu” yayınlamaktadır. Burs başvurularında istenilen belgeler genel olarak şunlardır.
Başvuru formu
Nüfus cüzdanı fotokopisi.
Ayrıca nüfus müdürlüğün veya muhtarlıktan alınmış vukuatlı nüfus dökümü.
Ayrıca aile adresini gösterir ikametgah belgesi.
Eğitim öğretim kurumundan alınmış onaylı öğrenci belgesi.
Öğrenci adına açılmış bankamatik hesabını gösteren hesap cüzdanı fotokopisi.
Ailenin finansal durumunu gösteren belgeler (Maaş bordrosu, serbest çalışanlar için gelir vergisi beyannamesinin fotokopisi, emekliler için aylık maaşı gösterir banka extresi veya hesap cüzdanı fotokopisi, geliri olmayanlar için Sosyal Güvenlik Kurumundan anne ve baba adına kayıt olmadığına dair belge)…
Ara sınıflarda öğrenim gören öğrenciler: Öğrenim süresince aldıkları dersleri, notları, genel not ortalamasını gösteren öğretim kurumundan onaylı not dökümü belgesini (transkript).
Yüksek öğrenime yeni kayıt yaptıranlar; LYS ve ÖSYS Sonuç Belgelerinin örneğini..
Gibi belgeler istenmektedir. Bunun nedeni burs verirken değerlendirme kriterlerine göre sıralama yapmak için kullanılmaktadır. Peki burs verirken ihtiyaç sahipleri neye göre belirleniyor derseniz aşağıda detaylı bilgi bulabilirsiniz.
5-Burs Verilecek Kişilerin Seçimi
Kayseri’de burs alacağınız kurum tarafından bir komisyon kurulacaktır. Bu burs komisyonu bursiyerler arasından yukarıda belirtilen şartları taşıyan kişileri seçip belirli kriter (maddi olanak,başarı) ile sıralama yaparak asıl ve yedek üye belirlenecektir. Kazanan asıl ve yedek üyeler kurumun sitesinde ilan edilecek ve süreç ona göre devam edecektir. Eğer asıl üye eksik evrak vs tamamlamaz veya süreyi geçirirse sıra yedek üyelerden devam edecektir.
6-Burslar Ne Zaman Ödenmeye Başlanır?
Kayseri’de burs veren şirketler ve kurumlar, burs komisyonunun sonuçları ilanından sonra, gerekli belgeleri tamamlaması için 1 aylık süre tanınır. Bu süreçte eksiklerini gideren adaylara en geç bir ay içinde (kurumdan kuruma değişiklik göstermektedir) ödeme yapmaya başlanır. Vakıflar ve şirketler 9 ay boyunca burs vermeye devam etmektedir. Yaz tatilinde burs verilmemektedir.
7-Burs Ne Zaman Kesilir
Her şirket ve vakıf-kurum kendi belirlediği dönem kadar vermektedir. Bazı şirketler 12 ay bazıları ise 9 ay olarak burs ilanında belirtir. Genellikle 9 ay süre ile burs vermekte olup burslar 9 ayın hitamı olan Haziran-Temmuz ayında kesilmektedir.
8-Sonuç
Kayseri’de burs veren vakıflar dernekler yukarıda listelenmiştir. Bunun haricinde ikametiniz olan yer veya okuduğunuz yerde burs veren vakıflara da başvuru yapmanız burs alma ihtimalini de güçlendirecektir. Burs başvuru yaparken bunu dikkate almalısınız.
0 notes
mertkandy · 5 years
Video
@habersorfu Muhsin Yazıcıoğlu cinayeti için verilen araştırma önergesi reddedildi. • Videonun tamamı için https://youtu.be/3vY_EQf8mqQ ya da hesaptaki bağlantı adresine tıklayınız. Hafta içi her sabah dünyadan ve ülkemizden "10 dakikadan kısa" seçmece güncel haberler bülteni. 08.15 Periscope (Canlı) Göbeklitepe "Dünya Mirası Listesi"nde, ABD’nin gözaltına aldığı çocuk öldü, Asgari ücret arttı, Canan Karatay'a para cezası, İkiz çocuklarını evlendirdiler, Patrik Bartholomeos'tan Putin’e cevap, VAR sistemi Süper Lig'e damga vurdu, Afganistan tezkeresi uzatıldı, Sümer medeniyeti neden yok oldu, Yazıcıoğlu cinayeti hakkındaki araştırma önergesi reddedildi.. #asgariücret #var #ekremimamoğlu #canankaratay #ekmek #unesco #abd #gözaltı #afganistan #süperlig #umurmeler #futbol #türkiye #hakem #gol #penaltı #kırmızıkart #galatasaray #bursaspor #yazıcıoğlu #mumcu #üçok #dink #sümer #iklim #çevre #göbeklitepe #putin #ikiz #habersörfü https://www.instagram.com/p/Br2vJmwhdHaGpI2A62YClKRCH_QVSScZdTRaak0/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=155cj8ecsbdfg
0 notes
fazlikarabacak-blog · 6 years
Video
Gül Hasadının Ardından
Her yıl Isparta’nın Güneykent beldesinde Mayıs ayında başlayıp Haziran ayının ortasında sona eren gül hasadı yapılmaktadır.
Hasatta toplanan güller yağı ve suyu çıkarılmak üzere imbik hanelere ve fabrikalara gönderilir.  
Isparta gülü, Şam gülü ve pembe yağ gülü olarak da bilinir. Bu gül kırmızı gül yada Frenk gülü (Rosa Gallica L.) ile Misk gülü (Rosa Moschata Herrm)’in melezidir. Sadece yaz başında açar çiçekleri pembe, katmerli ve güzel kokuludur. Birkaç milyon yıl önce ilk olarak Anadolu’da ortaya çıkmıştır. Eski Sümer başta olmak üzere Mezopotamya Medeniyeti ’ne ait tabletlerde bu bitkiden bahsedilmiştir. MÖ 2684-2630 yılları arasında yaşayan Akad Kralı 1. Sargon hakkındaki bir tablette, kralın Dicle’nin ötesinden ‘asma, incir ve gülfidanları’ getirdiğinden bahsedilmiştir. MÖ 1600 yıllarında Girit Medeniyetine ait olan Knossos sarayı duvarlarında gül freskleri bulunmaktadır. Ünlü tarihçi Heredot MÖ 700’lü yıllarda Orta Anadolu’da yaşayan Frig Kralı Midas’ın güzel kokulu gül bahçelerinden bahseder. Antik Yunan ve Roma da gül yaygın olarak yetiştirilen bir bitki haline gelmiştir. 11. yüzyılda yazılmış olan Türk tarihimizin iki dev eseri olan Yusuf Has Hacib’e ait ‘Kutadgu Bilig’ ve diğeri Kaşgarlı Mahmut’a ait ‘Kitab-ü Diavnu Lugati’t Türk’ isimli eserlerde ziyafetlerde konuklara gül suyundan hazırlanmış şerbetlerin ikram edilmesinden ve gül suyu şişesine verilen ‘Kumgan’ isminden bahsedilir.
Gülden elde edilen gül yağı ve gül suyundan kremler, parfümler ve lokumlar üretilir.
Gül ilaç olarak hem Osmanlı hem de kadim (eski) tıpta kullanılmıştır. Güle tarihin her döneminde bir kutsallık atfedilmiş ‘Sevgi ve Güzellik’ sembolü olarak kullanılmıştır. Geleneksel ve kadim tıpta gül kokusunun aklı güçlendirme, hafızayı arttırma ve beyne kuvvet verme özelliği olduğu düşünülmüştür.
Geleneksel Osmanlı tıbbında gül ilaçları üç gurupta toplanır.
İlk gurup: Gülün şeker ya da balla kaynatılması ile hazırlanan gül macunu, gülbeşeker, gülencübin, gül şerbeti ve gül şurubu (karaciğere iyi gelir).
İkinci gurup: Gülün zeytinyağı ve susam yağı ile bekletilmesi ile hazırlanan gül iksiri de denilen yağlardır (deri hastalıklarına iyi gelir).
Üçüncü gurup ise gülün damıtılması ile elde edilen gülsuyudur (Rahatlatıcı etki yapar), ayrıca gül yağı rahatlatıcı etkisiyle stres ve depresyona olumlu etkisi bulunuyor.
Kolonya ve parfüm dünyasında gül kokusu çok aranan ve olmazsa olmaz kokularındandır. Gülün uçucu yağı bu amaçla kullanılır fakat pahalı bir yağ olduğundan çoğu zaman gül kokusunu andıran sentetik kokular kullanılmaktadır. Gül uçucu yağı doğal olarak kullanılmak isteniyorsa bir sabit yağ ile seyreltilerek kullanılır (Susam yağı, Jojoba yağı veya Hindistancevizi yağı gibi.).  
Koku dünyası kolonya olarak hazırlanan ürünleri içindeki uçucu yağ oranına göre sınıflandırmıştır. ,
Bu sınıflandırma 4 ana gurup halindedir:
Parfüm (İçerisinde uçucu yağ oranı ortalama %25 ve alkol %95 saflıkta olmalı).
Eau de parfüm (İçerisinde uçucu yağ oranı ortalama %15 ve alkol %90 saflıkta olmalı).
Eau de toilette (İçerisinde uçucu yağ oranı ortalama %10 ve alkol %80 saflıkta olmalı).
Eau de cologne (İçerisinde uçucu yağ oranı ortalama % 3 ve alkol %80 saflıkta olmalı).
Gülyağının dünya piyasası yıllık 30 ton olarak hesaplanıyor. Isparta’da özel sektöre ve Gülbirlik’e ait 5 adet büyük olmak üzere toplam 15 adet gül yağı fabrikası vardır,   Türkiye’deki gül yağı üretiminin yüzde %80 karşılıyor. Gül yağı üretimi Türkiye’de 2016 yılında 7,7 ton olarak gerçekleşmiş ve gül yağının kilo fiyatı 11.250 Euro dur.
 *Prof. Dr. Ayten Altıntaş’ın ‘Ruh ve Bedenin İlacı Gül’ isimli kitabından notlar.
0 notes
seldagoktas · 7 years
Text
Tarihimize ışık tutmuş, gençlerimize örnek, borçlu olduğumuz kadınlar… HALİDE EDİB ADIVAR Halide Edib, tarihimizin Halide Onbaşı’sı. 1884 Beşiktaş, İstanbul’da doğmuş. Babası, II. Abdülhamit devri Padişah Hazinesi Katibi, Yanya ve Bursa Reji Müdürlüğü görevlerinde bulunan Mehmet Edib Bey, annesi Fatma Berifem Hanım. Eğitimide evde özel dersler alarak başlamış. 7 yaşında yaşını büyüterek girdiği Üsküdar Amerikan Kız Kolejinden bir arkadaşının ihbarı üzerine uzaklaştırılmış ve derslerine evde devam etmiş. Jacob Abbott’un “Ana” adlı eserinin çevirisi ile basılan kitabı II. Abdülhamit tarafından Şefkat Nişanı ile ödüllendirilmiş. Kolejin yüksek sınıfına geri dönerek İngilizce ve Fransızca öğrenmeye başlayan Halide Edib, Üsküdar Amerikan Kız Kolejinden lisans derecesi alan ilk müslüman kadın olarak bir ilke imza atmış. Okuldan mezun olduğu yıl okuldaki Matematik Öğretmeni Salih Zeki Bey ile evlenmiş. Shakespeare’in ünlü Hamlet’inin çevirisini yapmış. 1903’de ilk oğlu Ayetullah, 16 ay sonra da 2.oğlu Hasan Hikmetullah Togo dünyaya gelmiş. 1908’de gazetelerde kadın haklarıyla ilgili yazılar yazmaya başlamış. İlk yazısı Tevfik Fikret’in çıkardığı Tanin’de yayımlanmış. Yazılarında Halide Salih ismini kullanmış. Kısa bir süre Mısır’da sonrasında İngiltere’de yaşamış ve ünlü kadın hakları savunucuları ile tanışmış. 1909 da İstanbul’a dönerek edebi yazılarına da başlamış bu arada öğretmenlik ve Vakıf okullarında müfettişlik görevlerinde bulunmuş. Eşinin 2.bir kadınla evlenmek istemesi üzerine eşinden 1910 yılında boşanmış. 1911 de İngiltere’ye gidip bir süre daha orada yaşamış. 1916’da Cemal Paşa’nın davetiyle okul açmak üzere Lübnan ve Suriye’ye gitmiş. 2 kız okulu ve 1 yetimhane açmışlar. Orada bulunduğu sırada babasına verdiği vekaletle Bursa’da, aile doktorları Adnan Adıvar ile nikahları kıyılmış. Halide Edib, 1919’da İstanbul’da halkı ülkenin işgaline karşı harekete geçirmek, manevi destek sağlamak için yaptığı konuşmalarla halkın gönlüne taht kurmuş usta bir hatiptir. Kurtuluş Savaşında cephede Mustafa Kemal’in yanında görev yapmış bir sivil olmasına rağmen rütbe alarak savaş kahramanı olarak kabul görmüştür. Savaş yıllarında Anadolu Ajansının kurulmasında rol alarak gazetecilik yapmıştır. II. Meşrutiyet ilanı ile yazarlığa başlayan Halide Edib; yazdığı 21 roman, 4 hikaye kitabı, 2 tiyatro eseri ve çeşitli incelemeleriyle Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemleri Türk edebiyatının en çok eser veren yazarlarındandır. Sinekli Bakkal adlı romanı, en bilinen eseridir. Eserlerinde kadının eğitilmesine ve toplum içindeki konumuna özellikle yer vermiş, yazıları ile kadın hakları savunuculuğu yapmıştır. Birçok kitabı sinemaya ve televizyon dizilerine aktarılmıştır. 1926 yılı sonrası yurtdışında yaşadığı 14 yılda verdiği konferanslar ve İngilizce olarak kaleme aldığı eserler sayesinde zamanının dış ülkelerde en çok tanınan Türk yazarı olmuştur. İstanbul Üniversitesinde edebiyat profesörü olan Halide Edib, İngiliz Filoloji Kürsü Başkanlığı yapmış bir akademisyendir aynı zamanda; TBMM’de milletvekilliği yapmış bir siyasetçidir. Eşi Adnan Adıvar I. TBMM hükümetinde Sağlık Bakanlığı yapmıştır.
AFET İNAN 1908 Selanik doğumlu. 1925 yılında Bursa Kız Öğretmen Okulu’nu bitiren Afet İnan, İzmir’de öğretmenlerin verdiği bir çay etkinliğinde Mustafa Kemal ile tanışmış ve onun desteği ile önce dil eğitimi daha sonra ise üniversite ve doktora çalışması için Lozan’a gitmiştir. Yabancı ders kitaplarında gördüğü Türk milletine ilişkin doğru olmayan bilgiler onu Türk uygarlığı konusunda çalışmaya yönlendirmiştir. Yurtiçinde ve yurtdışında Türk tarihine dair yanlışları düzeltmek, eksiklikleri gidermek ve sahip olunan değerleri ortaya çıkarmak için Mustafa Kemal Atatürk ile görüş alışverişinde bulunarak çok sayıda çalışma yapmış, Cenevre’de verdiği konferansla Piri Reis’in dünyaya tanıtılması konusunda önemli bir adım atmıştır. Atatürk’ün özellikle tarih ve dil çalışmalarında yanında bulunmuş ve Türk Tarih Kurumunun oluşturulmasında kurucu üye olarak etkin görev almış, bu kurumun çalışmalarının vazgeçilmez bir ismi olarak Türk milletinin dünyadaki yeri konusundaki algıyı bilimsel verilerle değiştirme hedefini sürekli olarak muhafaza etmiştir. Cumhuriyetin ilk tarih profesörlerinden olan Afet İnan, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde ilk Türk Devrim Tarihi Kürsüsünü kurmuş. Türk medeniyeti ve devrim tarihine ait 50 kadar kitap ile çok sayıda makale yazmış. Türk Tarih Tezini ortaya koyan tarihçilerdendir. Yazdığı eserlerle sadece Türk tarihine ve uygarlığına katkıda bulunmamış aynı zamanda Cumhuriyet’in kültür alanına ilişkin adımlarının, bu konuda çalışma yapan kişilerin ve bu çalışmaların başında bulunan Mustafa Kemal’in de daha iyi kavranmasına yardımcı olmuştur. Kadınların siyasi haklarının verilmesi konusunda başlamış olan çalışmaların hızlandırılmasını sağlamış olan Afet İnan, bu mücadelesi ve başarısı nedeniyle Cumhuriyet kadınları için ayrı bir öneme sahiptir. Mustafa Kemal Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, Atatürk’ten Mektuplar, Atatürk ve Kadın Haklarının Kazanılması, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, İzmir İktisat Kongresi ve Mustafa Kemal’in kendisine dikte ettirdiği Medeni Bilgiler kitabı başta olmak üzere Türkçe ve yabancı dillerde çok sayıda eser vermiştir. Afet İnan eserrleri ve notları Atatürk ve dönemin düşünce hayatı konusunda çok önemli temel başvuru kaynaklarındandır.
SABİHA GÖKÇEN Sabiha Gökçen  dünyanın ilk kadın savaş pilotu, 8 bin saat uçan gurur kadınımız. Dünyanın ilk kadın savaş pilotu olarak tarihe geçen Sabiha Gökçen, aynı zamanda Atatürk’ün manevi kızlarından. Bursa ziyareti sırasında Atatürk tarafından 12 yaşında evlat edinildi, Üsküdar Kız Lisesini bitirdi. Sonrasında Türk Hava Kurumu Havacılık Okuluna girdi. Yüksek planörcülük kurslarına katılmak için Sovyetler Birliği’ne bağlı Kırım’a giden Gökçen, geri dönüşte Eskişehir Hava Okulu’na girdi. 1934’teki Soyadı Kanunu’yla birlikte Atatürk tarafından kendisine ‘Gökçen’ soyadı verildi. Av ve bombardıman uçakları alanında uzmanlaştı. 32 muharebe uçuşuyla birlikte toplam 8 bin saat civarında uçuş gerçekleştiren Gökçen, Cumhuriyetin en tartışmalı askeri operasyonları arasında gösterilen ‘Dersim Harekatına  katıldı. 1938’de yaptığı Balkan turuyla adını Avrupa’ya duyurmaya başladı. Gökçen, 1940 yılında Üsteğmen Kemal Esiner ile evlendi ve eşine kendi soyadını verdi. Son uçuşunu, tam 83 yaşında 1996 yılında gerçekleştirdi. Sabiha Gökçen, Fransız pilot Daniel Acton ile birlikte Falcon 2000 uçağı kullandı.
MİHRİ MÜŞFİK HANIM 1886’da İstanbul’da, Kadıköy Bahariye’de Dr. Rasimpaşa Konağında dünyaya geldi. Babası, Askeri Tıbbiye Nazırı, Tıbbiye Reisi olarak tanınan Dr. Çerkez Ahmet Rasim Paşa, Annesi Fatma Neședil Hanım. Avrupai bir eğitim almış. Edebiyat, musiki ve resim ile ilgilenmiş. Resme olan ilgisi ağır basmış. Yaptığı bir resmi Sultan II. Abdülhamit’e takdim edince saray ressamı Zonaro’nın öğrencisi olmuş; Zonaro’nun Beşiktaş’taki atölyesinde resim dersleri almış. Böylece Türkiye’de çağdaş resim çalışmalarını başlatan ilk kadın ressam ünvanı ile taçlanmış. 17 yaşında Roma’ya sonrasında Paris’e gitmiş. Portre ve gravür ağırlıklı resimler çalışmış. Kiracısı olduğu evin odasını kiraya vererek geçimine destek olmuş. Kiracısı olan Bursalı Selami Paşa’nın Sorbonne’da Siyasi Bilimler öğrenimi gören oğlu Müşfik Selami Bey ile evlenmiş. Evliliği ile “Müşfik” ismini almış. Portre çizimleri ile oldukça tanınmış.   Mustafa Kemal Atatürk ve Papa XV. Benedict portrelerini yaptığı önemli kişilerdir. Kız öğrencilerin eğitim aldığı Güzel Sanatlar Akademisi İnas Sanayi Nefise Mektebi’nin ilk kadın yöneticisi olarak pek çok kadın ressamın yetişmesine emeği geçmiş. Mihri Müşfik Hanım aynı zamanda kendini örnek alan Ressam Hale Asaf’ın teyzesidir.
MUALLA EYÜBOĞLU 1919 Sivas Aziziye doğumlu. Trabzonlu Eyüboğlu ailesinin tek kızları olarak dünyaya gelmiş; Babası Mülkiye mezunu Mutasarrıf Rahmi Bey Selahaddin Eyyubi’nin soyundan gelmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük destekçilerinden biridir. Annesi ise Lütfiye Hanım’dır. Ressam Bedri Rahmi ve şair Sabahattin Eyüboğlu’nun kızkardeşleridir. Sanatla harmanlanan bir aileye sahip. Mualla Eyüboğlu Türkiye’nin ilk kadın mimarlarındandır. Güzel Sanatlar Akademisini bitirdikten sonra, Büyük abisi ve İsmail Hakkı Tonguç ile birlikte ‘Köy Enstitüleri’  eğitim seferberliğine katılmıştır.  Kesinlikle bir Anadolu aşığıdır. Gidilecek yere tren yoksa katır vardır mutlaka. Yün şalvarı ve postallarıyla yirmiden fazla Köy Enstitüsünün kuruluşunda özveri ve gururla çalışmıştır. Zehirli sıtmaya yakalanınca babasının baskısıyla İstanbul’a dönünce akademide asistanlığa başlar. Sonrasında  hafriyat mimarı olarak Efes ve Yazılıkaya kazılarına katılır. Çabaları sonucu Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Raportörlüğüne getirilir: “Mardin’den Edirne’ye kadar bütün eski eserler kontrolü altındadır. Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi, Süleymaniye Külliyesi, Emirgan Yalısı, Rumeli Hisarı ve Topkapı Sarayı Harem Dairesi restore işlemlerinde bizzat çalışır. Galata, Doğan Apartmanında  canlı müze gibi bir dairede yaşamış.  Köy Enstitülerinin yıldönümlerini kutlamış gerçek bir değer o.
MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ 1914 Bursa doğumlu. Ailesi köken olarak Kırımlı göçmenlerden olup babası Kırım’dan Amasya, Merzifon’a, annesi ise Kırım’dan Bursa’ya göçmüştür. Ailesi İzmir’de yaşamaktayken, 15 Mayıs 1919 tarihinde meydana gelen İzmir’in işgali ardından daha güvenli bir yer olan Çorum’a yerleşmişler. İlkokula Çorum’da başlamış. Ailece Bursa’ya taşınmalarının ardından. Bursa’da özel Fransızca ve keman dersleri almış. 1926’da sınavla Bursa Kız Öğretmen Okuluna girmiş. Mezun olduktan sonra babasının da öğretmenlik yapmakta olduğu Eskişehir’e tayin olmuş. Eskişehir’de 4.5 yıl öğretmenlik yapmış. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Hititoloji bölümünde eğitimine devam etmiş. Nazi Almanyası’ndan Türkiye’ye iltica etmiş olan ve Ankara Üniversitesi’nde dersler veren Prof. Dr. Hans Gustav Guterbock’dan Hitit Dili ve Kültürü derslerini, Prof. Dr. Benno Landsberger’den Sümer ve Akad Dilleri ve Mezopotamya Kültürü derslerini almış. İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi Çiviyazılı Belgeler Arşivine uzman olarak atanmış. Kemal Çığ ile evlenmiş. Müzede 31 yıl boyunca meslektaşı Hatice Kızılyay ve Dr. F. R. Kraus ile birlikte müzenin deposunda bulunan Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış on binlerce tableti temizleyip, sınıflandırıp numaralandırmış, 74.000 tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturmuş, 3.000 tabletin kopyasını yapıp katalog halinde yayımlamış. Münih’te Oryantalistler Kongresi’ne katılmış. Heidelberg Üniversitesinde 6 aylık bir çalışma yapmış. 1965’de Roma’da sergilenen Hitit sergisini bu şehirden alarak Londra’ya götürmüş. Emekliliğinde Philadelphia’daki Asuroloji kongresine katılmış. Prof. Kramer’in History Begins at Sumer adlı kitabını Türkçeye çevirmiş ve kitap “Tarih Sümerle Başlar” adıyla Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanmış. Kitabın çok ilgi görmesi üzerine 1993’te çocuklara yönelik Zaman Tüneliyle Sümerlere Yolculuk da dahil Sümer ve Hitit kültürlerini tanıtan 13 kitap yazmış. Vatandaşlık Tepkilerim isimli kitabı, Galatasaray Rotary Kulübü tarafından İngilizceye çevrilerek Avrupa ve Amerika’daki üniversite kütüphanelerine dağıtılmıştır. Gerçek bir ilim insanı ve Cumhuriyet kadını olan Muazzez İlmiye Çığ gençler için örnek bir rol model. “Muazzam Muazzez” adlı kitabının tüm telif geliri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine bağışlandı.
TÜRKAN SAYLAN 1935 İstanbul doğumlu, Cumhuriyet dönemi ilk müteahhitlerinden Fasih Galip Bey ile İsviçreli Lili Mina Raiman (Leyla) çiftinin beş çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya gelmiş. Eğitimine Kandilli İlkokulu ile başlamış. Kandilli Kız Lisesinden sonra İstanbul Tıp Fakültesinden mezun olduktan Uzmanlığını Deri ve Zührevi Hastalıklar bölümünden almış. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalında Başasistanlık yapmış. İngiliz Kültür Heyetinin bursuyla İngiltere’de uzmanlık eğitim almış.Fransa’da ve İngiltere’de kısa süreli çalışmalar yapmış, 1972’de doçent, 1977’de profesör olmuş. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığını başarıyla yürütmüş. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğünü yürütmüş. “İÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezinin kuruluşunda görev almış ve Kadın Sağlığı derslerinin koordinatörlüğünü yapmış. Dermatoloji Kliniği öğretim üyesi olarak 2002’de emekli olana dek çalışmış. 1976 yılında lepra yani cüzzam çalışmalarına başlamış, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfını kurmuş. 1986’da kendisine Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü” verilmiş. 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün lepra konusunda danışmanlığını yapmıştır. Uluslararası Lepra Birliği’nin (ILU) kurucu üyesi ve başkan yardımcısıdır. Avrupa Dermato Veneroloji Akademisinin ve Uluslararası Lepra Derneği üyesidir. Dermatopatoloji Laboratuvarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar Polikliniklerinin kurulmasında yer almış. 21 yıl gönüllü olarak Sağlık Bakanlığı İstanbul Lepra Hastanesi Başhekimliğini yapmış. 1989 yılında, “Atatürk ilke ve devrimlerini korumak, geliştirmek, çağdaş eğitim yoluyla çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşmak” amacı ile yola çıkan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) kurucularındandır. 2005 yılı tarihi ile toplam 440 yayını bulunmaktadır. 50’si yabancı dergilerde yayınlanmış tıbbi çalışmaları, 204’ü tıbbi, sosyal ve siyasal içerikli gazete makaleleri, 186’sı ise Türkçe tıbbi dergilerde ve kongre kitaplarında yayınlanmış araştırma, derleme ve olgu bildirimleridir. 5 kitabı yayınlanmıştır. 1957’de evlendi ve 2 oğlu oldu. Biri grafiker diğeri doktor iki oğlundan iki torun sahibi oldu. Türkan Saylan son gününe kadar, ÇYDD’nin Genel Başkanlığını, TÜRKÇAĞ ve KANKEV Vakfı Başkanlığı ile Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı Başkanlığını sürdürmekteydi.
YILDIZ KENTER Ayşe Yıldız Kenter, 1928 İstanbul doğumlu, Annesi İngiliz Olga Cynthia ve babası Türk diplomatı Ahmet Naci Kenter’dir. Ankara Devlet Konservatuarı Yüksek Bölümünü sınıf atlayarak bitirmiş. 11 yıl Ankara Devlet Tiyatrosunda çalışmış. Rockefeller bursu ile, American Theatre Wing, Neighbourhood Play House ve Actor’s Studio’da oyunculuk ve oyunculuk öğretiminde yeni teknikler üzerine çalışmalar yapararak Ankara Devlet Konservatuvarına hoca olarak atanmış. Devlet Tiyatrosundan ayrılarak Muhsin Ertuğrul ile 1 yıl çalışmış. Kardeşi Müşfik Kenter ve eşi Şükran Güngör ile birlikte Kent Oyuncuları Topluluğunu kurmuşlar. Amerika ve İngiltere’de “Değişen Eğitim Metotları” ve “Oyunculuk Metotları” üzerine çalışmalar yapmış. Rusya, Amerika, İngiltere, Almanya, Hollanda, Danimarka, Kanada, Yugoslavya ve Kıbrıs’ta İngilizce ve Türkçe oyunlar sergilemiş. 100’ün üstünde oyun oynayıp 100’e yakın oyun sergiledi. Shakespeare, Çehov, Brecht, Inoesco, Pinter, Albee, Tennessee Williams, Alan Ayckbourn, Arthur Miller, Brian Freil, Neil Simon, Athol Fugard, Sergey Kokovkin gibi yazarların yanı sıra Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Güner Sümer, Adalet Ağaoğlu, Zeki Özturanlı, Güngör Dilmen, Muzaffer İzgü gibi pek çok Türk yazarının oyunlarını da sahneye koyarak oynadı. 1962’de tiyatro hizmetleri için “Yılın Kadını” seçildi. 3 kez Altın Portakal aldı. Roma’daki İtalyan Kültür Birliğince “Adalaide Ristori” ödülüne layık görüldü. Profesör Yıldız Kenter, 37 yıldır sahne hocalığı yapmaktadır. Korsika – Bastia Film Festivalinde “Hanım” filmindeki rolüyle “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü aldı. Tiyatro sanatına hizmetleri için Uluslararası Lions Kulübünce “The Melvin Jones” ile ödüllendirildi. 2 kez Ulvi Uraz En İyi Kadın Oyuncu 3 kez Avni Dilligil ödülüne layık görüldü. “Konken Partisi” oyunundaki Fonsla rolü ile “Olağanüstü Yorum” ödülünü aldı. Finlandiya Dünya Kadın Kuruluşu tarafından yüzyılın en başarılı 100 kadınından biri olarak onurlandırıldı. Kültür Bakanlığınca, tiyatro sanatına katkıları “Onur” ödülüne layık görüldü. Profesör Kenter tiyatro sanatına katkılarından dolayı “Mevlana Kardeşlik ve Barış Ödülü” aldı. Uluslararası İstanbul Festivali tarafından ömür boyu Tiyatro Sanatına katkısından dolayı verilen onur ödülünü Dame Diana Rigg elinden aldı.
FOTOĞRAFLAR – PHOTOS
TARİHİMİZİN KADINLARI Tarihimize ışık tutmuş, gençlerimize örnek, borçlu olduğumuz kadınlar...
0 notes
keremulusoy · 7 years
Text
FIRAT VE DİCLE OLMASA MEZOPOTAMYA VE SÜMERLİLER, NİL OLMASA MISIR MEDENİYETİ OLMAZDI. MATEMATİKTE, FENDE HATTA TARIMDA İLERLEMEMİZİN TEMEL TETİKLEYİCİSİ NEHİRLER OLMUŞTUR…
AMAZON NEHRİ’NİN ŞİŞE BURUNLU PEMBE YUNUSLARINDAN, NİL’İN TİMSAHLARINA, NEHİRLER SADECE DOĞAL YAŞAMIN DEĞİL, İNSAN MEDENİYETİNİN DE VAZGEÇİLMEZİDİR. İŞTE BU NEDENLE TARİHİN BÜTÜN ÖNEMLİ DEVLETLERİ NEHİR KENARLARINDA KURULMUŞTUR. HANGİLERİNDEN Mİ BAHSEDİYORUZ? ŞİMDİ HİKÂYEYE DÖNELİM.
Arjantin’in güneyine, Patogonya’ya doğru yol alırken, en kuzey nokta ile Buenos Aires arasında geniş bir bölgede sonsuz yeşil bir boşluğun içerisine düşersiniz. Yüzlerce kilometre boyunca yeşil ama tek bir ağacın bile olmadığı ve dolayısıyla yaşamın olmadığı bir coğrafyadasınızdır… Kuzey Yarımküre’nin Avrupa kıtasına yakın bölgelerde yaşayanlar için bu anlatılması zor bir resim. Yeşilin olup da hayatın olmaması, bir tarlanın, bir ağacın, bir çiftliğin olmaması… İlk etapta ilginç gelen bu durum, bu coğrafyada birkaç gün geçirdikten sonra yerini inanılmaz bir boşluk hissi, hiçlik duygusu ve rahatsız edici bir sonsuzluk duygusuna bırakıyor.
Okyanusta bir hafta geçirmeye, çölün ortasında günlerce bir devede yol almaya benzer bir duygu. Yönsüz bir yol alış… Bu duygudan kurtulmanız ufukta, bir yükselti görmenizle başlıyor, aynı bir gemicinin uzakta bir yerde belli belirsiz karayı görmesi gibi. Bomboş düzlüğün bitmeye başladığının ilk göstergesi ise boyları uzamaya başlayan makiliklerdir. Dikenli, küçük ot birikintileri yerlerine biraz daha geniş yapraklılara ve yavaş yavaş bodur ağaçlara bırakmaya başlar. Onu dağın ufuktaki görüntüsü ve bir dere yatağı takip eder. Sonra hayvan sürülerine, insanlara, tarlalara ve ağaçlarla kaplı alanlara rastlamaya başlıyorsunuz…
 YAŞAM DÖNGÜSÜ VE SU
Yaşamsal varlıklar silsile ile ötekine bağlı. İnsanın hepsine, hayvanın ve ağacın suya, suyun da dağa ihtiyacı var. Dünyanın bütün nehirleri kar ve yağmur toplayan dağların tepelerinden süzülen derelerden beslenir. Geçtikleri yollardaki toprakları besler, otları ve ağaçları can verir ve onlarda insan ve hayvan yaşamını başlatır. İklim yumuşar, nemlenir ve hayat canlanır.
YA NİL OLMASAYDI?
Dünyanın en kurak bölgesini yaşanabilir kılan Nil Nehri bunun en açık kanıtıdır. 2014 yılında bir seyyah olarak Nil Havzasını’nı Etiyopya’ya kadar takip ettim. Yakıcı güneşin altında Mısır’dan ve Sudan’dan geçerken bu bölgede yaşamın sadece Nil’e bağlı olduğunu gördüm. Etiyopya’ya ulaştığımda ise kavurucu iklim yerini serin bir havaya, kızıl bir çöl boşluğu ise yerini yüksek dağlara bırakmıştı. Etiyopya’ya geçtiğimde ülkenin yağmur sezonuydu ve neredeyse her gün yağmur yağıyordu. Dağlardan gürül gürül inen su, dere yataklarını taşırarak vadilere iniyor, bu vadilerde Nil’in en önemli iki ana kolunu, Atbara ve Mavi Nil nehirlerinin ana kaynağını oluşturuyor. 6853 km ile dünyanın en uzun nehri olan Nil’in üç ana kolu vardır. (Amazon’un mu Nil’in mi uzun olduğu bir tartışma konusu.) Etiyopya’dan doğan Atbara ve Mavi Nil, Sudan’da Beyaz Nil kolu ile birleşerek, Sudan ve Mısır üzerinden Akdeniz’e dökülüyor. Nil’in en büyük kolu olan Beyaz Nil’in en uzak kaynağı ise Burundi’dekiKagera Nehri. Afrika’nın ortasında, Burindi’nin dağlarından doğan suyun efsane yolculuğu Afrika’nın orta yerinden, Burundi’nin dağlarından başlar ve sonra Ruanda, Tanzanya, Uganda sınırlarını oluşturarak Victoria Gölü’ne dökülür. Uganda topraklarını geçerek Sudan’a girer, burada Mavi Nil ve Atbara kardeşleri ile birleşerek, Mısır’a doğru devasa bir nehir olarak yolculuğuna devam eder.
ÇÖL VE NEHİR
Nil geçtiği ülkelerde binlerce yaşama, kültüre, canlıya ve bitkiye dokunur. Ama en etkili sahnesi ise kurak çöl toprağıyla buluşma anıdır. Su ve yaşam ilişkisini en net görebileceğiniz yer ise Sudan ve Mısır’dır. Bu iki ülkede yaşam Nil Nehri ve onun kolları üzerinde kurulmuştur. Bu bölgede yaşam sadece Nil civarındadır ve bu nedenle bütün şehirler, tarım alanları da bir A4 sayfasının ortasına çekilen bir çizginin kenarında noktalar gibi sıralanmıştır. Ve su daha ileri taşınamadığı için nehrin iki yanına ortalama üçer kilometrelik alanlarda insanlar ve hayvanlar toplu halde yaşamaya çalışırlar. Üç kilometrelik yeşil alanın bittiği noktada bir yol vardır, yoldan ötesinde ise hiçbir canlıdan iz olmayan bir çöl… O çöle düşmek istemezsiniz, yüzlerce kilometre boyunca, bırakın insan yaşamını, vahşi yaşamdan bile bir iz yoktur. El Nuri, Wadi Halfa bölgesinde yaşayan Sudanlılar bu nehir vasıtasıyla tarlalarını sularlar, keçilerini beslerler, yemek yaparlar, yıkanırlar, evlerini temizlerler… Ama bu durum su kaynağının çok temiz olduğu anlamına gelmez.
 DÜNYA MEDENİYETİ NİL’DEN DOĞDU
Nil’in değerinin farkında olan diğer bir ülke ise Mısır… İklimsel özellikler nedeniyle genellikle büyük şehirlerde yaşayan Mısırlılar için (Kahire’nin nüfusu 20 milyon, İstanbul’dan çok daha sıkışık, karışık ve yoğun) Nil Nehri hayat memat meselesi. Bulunduğu iklim kuşağı açısından tarım ülkesi olmayan, sanayiye de sahip olmayan Mısır için turizm ülkenin can damarı. Ülkenin neredeyse tek ekilebilir alanları Nil Nehri civarı. Zira Mısır şehirleri de yandaki haritada görülebileceği üzere tamamen Nil Nehri hattı boyunca inşa edilmiştir. Nil’den uzak olan güney batı tarafından, Libya’ya doğru, neredeyse ülke toprakları terkedilmiş gibi. Bu bölgenin ender şehirlerinden biri olan Siwa’yı ise yakınında bulunan bir göl ayakta tutar. Tarım yapılamayan Mısır şehirlerinin neredeyse tek geçim kaynağı turizmdir…
 AZ TOPRAK, BOL VERİM VE MEDENİYET…
Arkeolojik kazılar M.Ö. 3200 yılında İlk Hanedan Dönemi’nde Nil civarında şehirlerin kurulduğunu gösteriyor. Su ve tarım toprağı ihtiyacı, Mısırlıların Nil’in çevresine yoğun bir şekilde yerleşmelerini sağlamış. Sınırlı toprak ve nehrin kabarma ve azalma hareketleri bu bölgede yaşayan insanların inanç, yönetim ve bilim alanlarında fikirler geliştirmelerine sebep olmuş. Dar alanda karmaşık toplum yapısını korumak için inanç ve yönetim anlayışını, Firavunların bünyesinde tanrı, kral olgusu ile simgeleştirmişler ve toplum üzerindeki etkilerini artırmak için tapınaklar ve ritüeller icat etmişler. Daha sonra bu inanç ve üst sosyal sınıflar mimaride, tıp alanında ileri gitmelerini sağlamış. Ayrıca Nil Nehrinin su hareketlerini hesaplamak için matematik, fizik ve mühendislik alanında dönemin en iyi çalışmalarını yapmışlar. Bu bilgi ve tecrübe sayesinde stokçuluğu öğrenmişler,stokçuluk, yani depolanmış fazla ürün sayesinde de sanat ve edebiyatı geliştirmişler. Bu sayede döneminin en parlak medeniyetini kurmuşlar ve bu savaşlar vasıtasıyla da bu medeniyeti dünyanın geri kalan toplumlarına yaymışlar. Bugün halen Nil’in bereketli topraklarının doğurduğu medeniyetin ekmeğini yemeye de devam ediyorlar. Mısır’ın en çok turist çeken bölgesi Nil kenarında bulunan Luksor şehri, turizmi ayakta tutan Karnak, Hatçepsut ve Luxor tapınaklarına ev sahipliği yapıyor. Ayrıca yine Mısır’ın en ünlü kralı Tutankomon’un mumyası da yine bu şehirde Krallar Vadisi’nde bulunmuştur. Bugün milyonlarca insan Mısır’a sadece Nil medeniyetinin eserlerini görmek için gidiyor. Luksor’a tapınakları görmek için giden turistler, küçük yelkenlilerle Nil Nehrinde bir gezinti yapıyorlar, muz bahçelerini ziyaret ediyorlar. Zira Nil boyunca uzanan kentler sadece turizm değil, pamuk, muz, buğday açısından da bu ülkenin en verimli toprakları. Kısacası Nil, tarihte olduğu gibi, bugün de Mısırlıların karnını doyurmaya devam ediyor.
 YAZININ İCADI VE FIRAT, DİCLE…
Hakeza M.Ö. 665 yılında Luksor’un şaşalı günlerine son veren Mezopotamyalılar da bir nehir medeniyetidir. Bugün halen Anadolu’dan doğarak Suriye ve Irak topraklarından geçerek, İran ve Irak sınırından Şattülarap adıyla Kızıl Denize dökülen Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki Mezopotamya’da dünyanın en önemli medeniyetleri kurulmuştur. Sümer, Babil, Asur, Akad ve Elam gibi dünya tarihine yön veren medeniyetler bu iki ırmağın verimli hale getirdiği topraklarda kurulmuştur. M.Ö. 400 ve 2000 yılları arasında yaşamış olan Sümerliler, faldan astronomiye, matematikten tıbba, evlilik yüzüğünden yılbaşı ağacı süslemeye kadar bugünkü medeniyetin yerleşik olgularının doğumuna imza atmıştır. Tarihte bilinen ilk yazılı kaynaklar ve ilk astronomi kayıtları Sümerliler’e aittir. Nehirler sadece içebileceğimiz suyun, yiyebileceğimiz tarım gıdalarının, doğal yaşamın olmazsa olmazı değil, aynı zamanda geliştirdiğimiz her türlü medeni olgununun mühendisliğin, tıbbın, matematiğin yani yaşamın olmazsa olmazıdır.
 AVRUPA MEDENİYETİ VE NEHİRLER…
Hakeza Avrupa’nın önemli şehirlerini incelediğinizde, hepsinin bir nehir kenarına kurulduğunu görürsünüz. Roma’nın ortasında geçen Tiber Nehri, Londra’nın ortasından geçen Thames Nehri, Köln’ün ortasından geçen Ren Nehri, Paris’in ortasından geçen Seine Nehri… Ayrıca bugün Avrupa’nın ekonomik ve politik başkenti olarak kabul edilen Berlin Spree ve Havel ırmaklarının arasına kurulmuş bir şehirdir. Yine neredeyse bütün ünlü Rus şehirleri Volga Nehri kenarına kurulmuştur. Almanya’dan doğarak, 19 ülkede, 89 milyon insan tarafından paylaşılan Tuna Nehri üzerinde, Budapeşte, Prag gibi tarihteki önemli başkentler kurulmuştur.
Ganj – Rişikeş Hindistan Ganj – Rishikesh İndia
Belki de yaşama olan olağanüstü katkılarından dolayı birçok kültür; nehirleri kutsal bir noktaya taşımıştır. Bunların en ünlüsü ise Hindistan’daki Ganj nehridir. Ortasında birçok tanrı ve tanrıçanın heykellerinin yapıldığı Ganj Nehri’ne, Hindular ölülerinin küllerini dökerler.
Luksor Tapınağı- Luxor Temple
2014 yılında Peru Amazonları’nda Pucalpa’dan Leticia’ya hamak üstünde 6 günlük bir gemi yolculuğu yaptım. Yukarıdaki fotoğrafı da bu yolculuk esnasında çektim.
Aswan Barajı – Mısır, Aswan Dam – Egypt
Maalesef Marmara Bölgesinde bulunan Ergene kirlilikle mücadele etmeye çalışıyor.
AMAZONLAR’DA TEK BAŞINA…
Nehirler sadece medeniyet, şehir ve tarım değildir. Aynı zamanda gitmesini bilen için yoldur. Bugün halen Mısır’daki Nil, İngiltere’deki Thames, Çin’deki Yangtze, Balkanlardaki Tuna, Rusya’daki Volga nehirleri (ve daha birçok nehir) üzerinde taşımacılık faaliyetleri yürütülmektedir. Büyük yük gemilerinin faaliyet gösterdiği bu nehirler boyunca kurulmuş şehirler arasındaki ticaret bu şekilde canlı tutulmaktadır. Ama nehir taşımacılığının belki de en önemli olduğu yer Amazonlardır. 2014 yılında bir Latin Amerika seyahati için gittiğim Peru ve Kolombiya arasında Amazon Nehrinin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gördüm. Dünyanın akciğerleri olan (ve maalesef her geçen gün daha fazla tarım alanı elde etmek için katledilen) Amazon yağmur ormanlarının insan yaşamına geçit vermediğini hepimiz duymuşuzdur. Peki, bu durumda Amazon’nun derinliklerinde yer alan Peru’nun Leticia şehrine ve onun köylerine nasıl gidersiniz. Ki bu köylerden bir tanesi Che Guavera’nın bir süre doktorluk yaptığı, dünyada en fazla cüzzamlı hastanın olduğu San Pablo köyüne ise Amazon ormanları geçit vermediği için bu bölgeye kara yolu ile geçiş yok. Ben buraya gitmek için Peru’nun son kara yolu olan şehri Pucallpa’ya gittim. Leticia’ya ulaşmak için yaklaşık 5 günlük gemi yolculuğu yaptım. Leticia’dan San Pablo’ya ise yine yaklaşık 36 saatlik bir gemi yolculuğu ile ulaşabildim. Amazon nehrini bir kara yolu gibi kullanan gemiler bu köylerden muz ve benzeri tropik tarım ürünlerini alıp, onlara elbise, ilaç, kap kacak gibi endüstri ürünleri bırakıyordu. İnsanlar gemi dolmuşlarla şehirlere gidip, köyler arasında seyahat ediyorlardı. Amazon’un küçük bir kolunun birleştiği noktanın üç yakasında üç ülkenin, Brezilya’nın, Kolombiya’nın ve Peru’nun şehirleri karşı karşıyaydı. Amazon nehri sadece bu insanlar için değil, bu bölgedeki şişe burunlu, pembe yunuslar, boğa yılanları, tropikal kuşlar ve binlerce çeşit maymunun da evi olmuştu. Bu nedenle bu nehre Amazon yerlileri bir kutsiyet atfetmişlerdi. Çünkü o ulaşmanın, karın doyurmanın ve her türlü yaşamın “ana”sıydı.
DÜNYANIN SULAMA KANALLARI…
Dünya haritasına yukarıdan baktığınızda, nehirler dağlardan topladıkları suyu, geniş bir coğrafyaya paylaştırırlar ve yaşamın tek bir noktada sıkışıp kalmasını engellerler. Nil, Amazon, Hintlilerin kutsadığı Ganj, dünyanın üçüncü Asya’nın en uzunu Yangtze, Kuzey Amerika’nın en uzun nehri Mississippi, Kuzey’in yaşam kaynağı Yukon, Kongo’da doğup, Mozambik’ten denize dökülünceye kadar 6 Afrika ülkesinde vahşi yaşamı besleyen Zambezi, Orta ve Batı Afrika’nın en uzunu Kongo, Batı Afrika’nın en büyüğü Nijer nehirleri, hepsi başlı başına bir hikayedir aslında. Zambezi’nin Victoria Şelalesi, Ganj’da Hintlilerin ölülerini yakma törenleri, Mississippi’nin taşımacılık endüstrisindeki önemi. Her biri, hem geçmişte medeniyetlerin oluşmasını sağlamış, kültürlere şekil vermiş ve şehirlerin kurulmasına vesile olmuştur. Çünkü insanoğlunun medeniyeti, bir su medeniyetidir. Çünkü “Su hayattır…”
NOTLAR
HİNTLİLERİN KUTSAL NEHRİ
Belki de yaşama olan olağanüstü katkılarından dolayı birçok kültür; nehirleri kutsal bir noktaya taşımıştır. Bunların en ünlüsü ise Hindistan’daki Ganj nehridir. Ortasında birçok tanrı ve tanrıçanın heykellerinin yapıldığı Ganj Nehri’ne, Hindular ölülerinin küllerini dökerler. Yandaki fotoğraf Hindistan’ın tapınaklar bölgesi Rişikeş’te çekildi. Hintli anne, oğluna kendi inançlarını öğretiyor, dilek mumlarını bir yaprağın üzerine koyup nehre salıyor. Daha sonra nehirden bir avuç su alıp gökyüzüne doğru tutup nehre boşaltıyor. Bazı Hindular ise Ganj’ın soğuk sularına girerek arınma yolunu seçiyor.
NİL Mİ UZUN AMAZON MU?
Genel kanı 6650 km. ile Nil’in dünyanın en uzun, Amazon’un ise 6400 km ile dünyanın en uzun ikinci Nehri olduğu yönündedir. Ama farklı kaynaklar yıllardır hangisinin daha uzun olduğu yönünde yoğun bir tartışma içindeler. 2007 ve 2008 yılında Brezilya ve Perulu araştırmacılar, Amazon’un güney çıkışında, Tocantins kolunun Para havzasının gel git zamanı aktif olduğunu hesapladılar. Bu yeni hesaplama ile Amazon’un uzunluğu 6992 km. olarak hesaplandı. Buna karşın Nil’de yeni hesaplama yapıldı ve farklı kollar da 6853 km. olarak belirlendi. Bu durumda Nil, Amazon’dan sonra ikinciliğe düşmüş oluyor ama her şeye rağmen bu durum son yıllarda da tartışılmaya devam ediliyor. Birçok kişi gel git hesabını kabul etmiyor ve Nil’in hala en uzun olduğunu söylüyor. Şunu da unutmamak lazım, Nil bütün kıtayı geçen uzun bir ırmak olsa da, Amazon kadar geniş bir havzayı sulamıyor.
ÇEŞMEDEN AKAN ÇAMURLU SU
2014 yılında El Nuri bölgesinde bir eve misafir oldum, elimi yıkamak ve duş almak için banyoya gittim, suyu açtığımda çamur akıyordu. Ev sahibine temiz bir su kaynağı olup olmadığını sorduğumda, bana plastik bir kapta dinlendirilmiş suyu gösterdi ve şöyle dedi “Önce çamurlu su ile duş alacaksın, sonra temiz suyla durulanacaksın.” Ve ardından ekledi “Sudan’da su problem, problem…” Ama çamurlu da olsa bir su kaynağına sahip oldukları için şanslılardı. O büyük çöl ülkesinde Nil’in su kaynağı da olmasa yaşam olamayacak ve onlarda muhtemelen iklim mültecisi olacaklardı. Ya Mısır’da, yada Sudan’da bir büyük şehrin gettosunda sığıntı halde soluk alıp vermeyi yaşamak zannedeceklerdi.
ZAMBEZİ
Nehirler dünyadaki vahşi yaşamın da devamının garantisidir. Demokratik Kongo’dan doğarak, Angola’dan geçerek Zambiya topraklarında üç ülkeye sınır olan, Zimbamve ile Zambiya sınırını Victorya Şelaleleri ile bölen Zambezi, Afrika’daki timsah, fil, su aygırı gibi hayvanların yaşamsal garantisidir. Afrika’daki hayvan ve bitki çeşitliliğini bereketli suları ile besleyen Zambezi, Zambiya ve Zimbabve için de turizmi canlandıran bir geçim kaynağıdır. Dünyada ölmeden görülmesi gereken 10 yer arasında gösterilen Victoria Şelaleleri, 1,7 km. genişlik, 128 metre yüksekliğe sahiptir.
TRAKYA VE ERGENE…
Bizim yaşadığımız bölgede de durum farklı mı? Sakarya, bölgenin en önemli nehri ve yaşam kaynağı… Ayrıca İstanbul’a su sağlayan Terkos Gölü, Küçükçekmece Gölü, Ömerli ve Elmalı Barajı gibi birçok su kaynağını nehirler beslemekte. Yine tarihin en önemli medeniyetlerinden ve hatta ilk yerleşik hayatın izlerinin bulunduğu Trakya bölgesinde de yaşam Ergene havzasında olmuştur. Ve maalesef bugün Marmara Bölgesinde bulunan Ergene kirlilikle mücadele etmeye çalışıyor. Ergene başta olmak üzere, bütün nehirlerimize sahip çıkmalıyız. Çünkü nehir demek medeniyet, yaşam ve insanoğlu demektir.
NOTLAR:
» Nil’in ve Amazon’un uzunluğu tartışma konusudur.
» Şimdilik bilimsel olarak kabul edilen uzunluğu ile 6650 km.’lik uzunluğu ile Nil, dünyanın en uzun nehridir.
» Nil; Beyaz Nil, Mavi Nil ve Arbara olmak üzere üç koldan oluşur. Amazon nehri taşıdığı su bakımından dünyanın en büyük nehridir.
» Amazon uzunluk bakımından ise dünyada Nil’den sonra ikincidir.
» Bir ülke içindeki en uzun ırmak Çin’deki Yangtze’dir.
» Dünyanın en yaygın nehri 6.144.727 km2 alanla Amazon Nehri’dir.
DÜNYANIN EN GENİŞ ALANA YAYILMIŞ NEHİRLERİ
Dünya’nın 400.000 km²’den büyük olan ırmak veya göl havzalarının listesi.
» Amazon nehri – 6.144.727 km² (Dünyanın en uzun ikinci nehri)
» Kongo nehri – 3.730.474 km²
» Nil nehri – 3.254.555 km² (Dünyanın  en uzun nehri)
» Mississippi nehri – 3.202.230 km²
»Obi nehri – 2.972.497 km²
» Parana nehri – 2.582.672 km²
» Yenisey nehri – 2.554.482 km²
» Lena Nehri – 2.306.772 km²
» NijSinter nehri – 2.261.763 km²
» Amur nehri – 1.929.981 km²
  Yazı ve fotoğraf: İlyas Yıldız  
*Marmara Life sayı 98
    YA NEHİRLER OLMASAYDI? FIRAT VE DİCLE OLMASA MEZOPOTAMYA VE SÜMERLİLER, NİL OLMASA MISIR MEDENİYETİ OLMAZDI. MATEMATİKTE, FENDE HATTA TARIMDA İLERLEMEMİZİN TEMEL TETİKLEYİCİSİ NEHİRLER OLMUŞTUR...
0 notes
mertkandy · 5 years
Video
@habersorfu İkiz çocuklarını evlendirdiler • Videonun tamamı için https://youtu.be/3vY_EQf8mqQ ya da hesaptaki bağlantı adresine tıklayınız... Hafta içi her sabah dünyadan ve ülkemizden "10 dakikadan kısa" seçmece güncel haberler bülteni. 08.15 Periscope (Canlı) Göbeklitepe "Dünya Mirası Listesi"nde, ABD’nin gözaltına aldığı çocuk öldü, Asgari ücret arttı, Canan Karatay'a para cezası, İkiz çocuklarını evlendirdiler, Patrik Bartholomeos'tan Putin’e cevap, VAR sistemi Süper Lig'e damga vurdu, Afganistan tezkeresi uzatıldı, Sümer medeniyeti neden yok oldu, Yazıcıoğlu cinayeti hakkındaki araştırma önergesi reddedildi.. #asgariücret #var #ekremimamoğlu #canankaratay #ekmek #unesco #abd #gözaltı #afganistan #süperlig #umurmeler #futbol #türkiye #hakem #gol #penaltı #kırmızıkart #galatasaray #bursaspor #yazıcıoğlu #mumcu #üçok #dink #sümer #iklim #çevre #göbeklitepe #putin #ikiz #habersörfü https://www.instagram.com/p/Br2uun0hMIc6wKOVa-IJUKr3e_Zg8iKexx0Zck0/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=6bcpy00gdqha
0 notes