Tumgik
#muazzez ilmiye çığ
insanzee · 8 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yayınımı rb yapıp altına kocaman harflerle diamond tema ya dediği gibi evrim ağacının videosunda ki çağrı ya ve bana gerizekalı diyen ileri zekalı @mustang035 bak yavrucum biz senin gibi iki tıkla ulaşılan google bilgisiyle değil hem matbuu hem görsel kaynaklardan faydalanarak bişeyler konuşuruz.
Yukarıdaki kitaplar sadece yanımda olanlar ve bunlar hiç bişey değil. Senin alim diye peşinden koştuğun adamların kitaplarına da çuval dolusu para harcadım. Sadece bu bizden deyip taraflı yayınları okumadım, dinlemedim. Sen de evrim hakkında, Darwin hakkında, din ve bilim hakkında saçmalayıp kendini rezil etmemek adına en azından yukarıya bıraktığım kitapları bile okusan saçmalamamış olursun. Son görsel de ki insan beyni kitabı ve parmağımı özellikle o fındık beynine soktum ki önüne gelene beyinsiz, mercimek beyinli demeyesin.
Zamana ve ruh halime göre yoruma da bişeyler ilave edermiyim bilmiyorum. Bilimde ve insanlıkta kalın, esen kalın.
29 notes · View notes
yasamsallik · 28 days
Text
Tumblr media
"Sümer tabletlerinde "Bu gençlik nereye gidiyor?" yazısını gördüğümden beri, gençleri sorgulamıyorum."
Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ
44 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
KARA ÇARŞAFIN KÖKENİ
Gericilerin bir kesimi çarşafın Ahzap suresi 59. ayetinde geçen cilbab olduğunu öne sürerler. Yalandır. Ahzap 59. Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Cilbab, dış elbisedir ama çarşafla ilgisi yoktur. 2 parça değil, tek parça gömlektir ve kadınlar kullanabildiği gibi erkekler de kullanır. Erkeklerin kullandığına dair hadisler de vardır. İşte biri: (Cilbabı [gömleği] haram olan erkeğin namazı kabul olmaz.) [Bezzar] Araplarda ne İslam öncesinde ne de İslam’ın ilk dönemlerinde çarşaf giyildiğine dair hiçbir bilgi-kayıt yoktur. Eski din kitaplarında da nafaka olarak verilen giysi listelerinde çarşaf geçmez. Dolayısıyla çarşafın İslam’a çok sonra girdiğinde bir şüphe yoktur. Çarşafa Osmanlı’da 19. Yüzyılın sonlarında rastlanmaya başlanır. Yani Anadolu Müslümanlarında çarşafın tarihi 150 yılı bulmaz. İlk olarak Tanzimat döneminde hacca gidenlerin İranlı hacılardan görerek getirmeleriyle ülkeye girmiştir. Ancak başlangıçta tutulmamış ve din çevrelerince bidat olarak nitelenmiştir. Zaman içinde çarşaf kullananların sayısında artış yaşanmış, 1870’lerde yaygınlaşmıştır. Sultan 2. Abdülhamit tarafından İslam’da yeri olmadığı ve çarşaf giyenin erkek mi kadın mı olduğunun anlaşılmadığı gerekçesiyle yasaklanmıştır. Ancak 1913’de Rumeli’deki Ortodoks ve Yahudilerin giyimlerinden alışkanlık kazanan muhacirlerin göçüyle yeniden yayılmaya başlamıştır. (Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisi) Bununla birlikte ''çarşafın'' kökenleri Sümerler'e uzanır, Muazzez İlmiye Çığ, konuyu derinlemesine yazmış,.. Tarihte farklı algılanırmış şimdi bunları bilmeyen ''dine saldırı'' sanıyor, Dini Tanrıyı şekil ritüellerine sıkıştırmışlar devam ediyorlar, TEVRATI OKUDUYSAN BİLİRSİN... ÖRNEK: Çarşafın kökeni paganlara dayanır: Müslümanlara Yahudi ve Hristiyanlardan geçen çarşafın bu 3 dinle de ilgisi yoktur. Hristiyanlığa ve Museviliğe de paganlardan geçmiştir. Tevrat’ta peçe fahişe giysisi olarak anlatılır. Tekvin/38/14. Tamar üzerindeki dul giysilerini çıkardı. Peçesini örttü, sarınıp Timna yolu üzerindeki Enayim Kapısı`nda oturdu. Çünkü Şela büyüdüğü halde onunla evlenmesine izin verilmediğini görmüştü. 15. Yahuda onu görünce fahişe sandı. Çünkü yüzü örtülüydü. Tabletlerden ortaya çıkarıldığına göre Sümer-Akad döneminde tapınak fahişelerinin yani kutsal rahibelerin örtüleri çarşaf şeklindeydi ve yüzü, başı örterdi. O dönemde halk açık giyerken, fahişeler kapanırdı, aynı Tevrat’ta bahsedildiği gibi. Ta ki Asurlulara kadar. Asur yasalarından anlaşıldığı üzere, Asurlular tam tersini uygulamaya geçtiler. Fahişelerin açık olmasını, fahişe olmayan kadınların ise kapanmasını şart koşar.
Aynı Asurluların yaptığı değişiklik gibi zaman içinde Yahudiler ve ardından Hristiyanlar da giyim şeklini değiştirdiler ve örtündüler. İslam’da o yolu izledi. Suriye ve civarındaki gayrimüslim giysileri Müslümanlara da intikal etti ve günümüzde sanki hakiki Müslüman kadın giysisi çarşafmış gibi halka pompalandı. Öyle ki başörtülü, türbanlı hatta pardesülü kadının giyimini bile yetersiz görerek eleştirecek ve çarşafı dayatacak derecede yaygınlaştı.İLKEL çağlarda sihir ve büyü düşüncesi hákimdi. İnsanoğlu kadının çocuk doğurmasına akıl erdiremiyordu. Bunu gizli bir güç olarak yorumluyordu. Bu nedenle kadından hem korkuluyor, hem de ona saygı duyuluyordu.Öte yandan ilk çağda birçok alanda üretimi kadınlar başlatmıştı: İp, sepet dokuma, ağla balık avlama, toprak kap, ateş yakıp yemeği pişirme, tarak, kaşık, madeni eşyalar, boncuk, ilk hekimlik ve şifalı otlar gibi buluşlar kadının eseriydi. Kadının el üstünde tutulduğu "anaerkil" dönem binlerce yıl sürdü. Ne zaman insanoğlu doğal olayları kavramaya başladı, "büyü" bozuldu. Artık kadının nasıl çocuk sahibi olduğu anlaşılmıştı! Yetmezmiş gibi erkekler, üretim biçimini ve savaş aletlerini geliştirdi; din devleti, tapınak-saray-ordu biçimindeki erkek egemen örgütlenmesine yöneldi; kadının "saltanatına" son verdi!Yaklaşık 4 bin yıl önce Babil İmparatoru Hammurabi’nin kanunlarında kadının sosyal statüsü ilk kez yazılı yasa haline getirildi: "Kadınlar sokağa çıkarlarken başlarını açmamış olacaklardır." Bu kanun yeniydi, ama uygulama eskiydi. Sümer, Asur, Hitit, Urartu, Akad gibi site devletlerinde de benzer uygulamalar vardı. Kadını örtüye sokmanın temel nedeni, hür kadın ile köle kadınların birbirinden ayrılmasını sağlamaktı. Yani amaç, hangi kadının bir erkeğin koruması altında, hangisinin ise "kolay av" olduğunu göstermekti! Eski Anadolu kültüründe olan bu örtünme anlayışı, dünyanın çeşitli topluluklarında da vardı. Onlar genellikle meseleyi mitolojik öykülere dayandırıyorlardı. Örneğin, Japon mitolojisinin kutsal kahraman Okikurumi, Aynular’a kültür ve uygarlığı öğretmek üzere tanrıların cennetinden yeryüzüne inmişti. Cennete dönmeden önce Aynular’dan bir kadınla evlendi. Karısına, yiyecekleri kabile halkına dağıtma görevi verdi. Ancak bunun için de bir koşulu vardı; hiç kimse karısının yüzüne bakmayacaktı. Yani örtünecekti!Çarşaf, önce Hititler’de ortaya çıktı. Bu konuda, Ankara/Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde pişmiş toprak bir kabın üzerindeki resim bize önemli bilgi veriyor. Kutsal evlilik töreninde, tanrıçayla, tanrı adına kralın evlenmesi için yapılan ayini anlatan resimde tören sırasında gelin tanrıça, günümüzdeki çarşafın birebir aynısını giyiyordu. Ve ne yazık ki, kendine güvenli, rahat, buyurgan tavırlı kralın karşısında, edilgen, teslimiyetçi duran bu kara çarşaflı tanrıça gelin, Sümer’deki kendine güvenli tanrıça karakterinden hayli uzaktı. Kadınlar artık örtüye sokulmuştu. Önceleri görünen saçlar zamanla görünmez olmuştu
Tumblr media
10 notes · View notes
mersinyerelhaber · 1 year
Text
Muazzez İlmiye Çığ ile Narduvan Bayramı Kutlaması
Muazzez İlmiye Çığ ile Narduvan Bayramı Kutlaması
Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, bugün 108 yaşında olan ve Mersin’e yerleşen ünlü Sümerelog ve tarihçi Muazzez İlmiye Çığ ile birlikte Orta Asya Türklerinin yeni yıl geleneği Nardugan Bayramını kutladı.Gelenekte olduğu gibi çeşitli hediyeler verildi, hazırlanan yemekler paylaşıldı. Çığ’ın bayram pastasını kestiği etkinlikte dünyanın farklı yörelerinden müzikler de çalındı. ÇAM SÜSLEME…
Tumblr media
View On WordPress
6 notes · View notes
turkkusu · 1 year
Photo
Tumblr media
NARDUGAN KUTLAMASI... (Nar = Güneş + tugan = doğan) Hristiyanlar tarafından Hz. İsa’nın doğumu olarak kutlanan Noel, eski Türklerin “yeniden doğuş” bayramıdır. Türklerin, tektanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Buna “hayat ağacı” deniyor. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebiliriz. Eski Türklerde güneş çok önemli. İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gece gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor. İşte bu güneşin zaferini, “yeniden doğuşu”, Türkler büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar. Güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor. Bayramın adı NARDUGAN (nar=güneş, tugan, dugan=doğan) doğan güneş. Güneşi geri verdi diye Tanrı Ülgen’e dualar ediyorlar. Duaları Tanrı’ya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrı’dan. Bu bayram için, evler temizleniyor, en güzel giysiler giyiliyor. Ağacın etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar. Yaşlılar, büyükbabalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar. Yedikleri, yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme. Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır, uğur gelirmiş. MERAKLISI İÇİN EK BİLGİ: Akçam ağacı yalnız Orta Asya’da yetişiyormuş. Filistin’de bu ağaç bilinmezmiş. Bu yüzden bu olayın Türklerden Hıristiyanlara geçtiği ve bunu da Hunların Avrupa’ya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor. Yani, kutlanan bu doğum İsa’nın doğumu değil, güneşin yeniden doğuşu... KAYNAK: Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ https://www.instagram.com/p/CmdoZVorRJk/?igshid=NGJjMDIxMWI=
2 notes · View notes
cafemedyam · 1 year
Text
0 notes
cnarozyilmaz · 2 years
Photo
Tumblr media
mitomani patolojisine bağımlılar misyonları gereği v Muazzez İlmiye Çığ öğretmenimiz de vurgulamış okunduğu üzere!! #muazzammuazzez #SedefKabaş ✌️ https://www.instagram.com/p/CkTx8bMMQt0/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
edebikitap-com · 2 years
Photo
Tumblr media
Yaşayan son SÜMER KRALİÇESİ Muazzez İlmiye Çığ 'ın KURAN, İNCİL VE TEVRAT'IN SÜMER'DEKİ KÖKENİ isimli eserine kısa bir inceleme yazısı www.edebikitap.com'da #muazzezilmiyeçığ #kitapyorumu #kitapönerisi https://www.instagram.com/p/CiQYpvcDHGx/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
netbilge · 2 years
Text
Muazzez İlmiye Çığ kimdir? Kısa Bilgi, Vikipedi, Kısaca hayatı
Muazzez İlmiye Çığ kimdir? Kısa Bilgi, Vikipedi, Kısaca hayatı
Muazzez İlmiye Çığ kimdir? Muazzez İlmiye Çığ kimdir Kısa Bilgi? Muazzez İlmiye Çığ kimdir Vikipedi? Muazzez İlmiye Çığ kimdir Kısaca hayatı? Muazzez İlmiye Çığ eşi kimdir? Sümerolog, bilim insanı, tarihçi Muazzez İlmiye Çığ 20 Haziran 1914 yılında Bursa’da dünyaya gelmiştir. Muazzez İlmiye Çığ’ın ailesi Kırım göçmenlerinden olup babası Kırım’dan Merzifon’a, annesi ise Kırım’dan Bursa’ya göç…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ozel-buro · 2 years
Text
MK ULTRA PROJESİ : Hemşire Muazzez İlmiye Çığ ve Zihin Kontrolü
MK ULTRA PROJESİ : Hemşire Muazzez İlmiye Çığ ve Zihin Kontrolü
Hemşire Muazzez İlmiye Çığ ve Zihin Kontrolü 30-05-2022 Biraz uzun, özellikle ilk kısımlarda sıkılıp bırakmamanızı tavsiye ediyorum, çünkü can alıcı kısım sonda.. 1971’de Gayrettepe’de HZI Nöropsikiyatri Vakfı kuruldu. Vakıf, New York’taki HZI Research Center’ın paraleliydi. Vakfın Yön. Kur. Bşk. Muazzez İlmiye Çığ, kurucusu kardeşi Prof. Dr. Turan İtil, vakfın ismi anneleri Hatice Zahit İtil’den…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
insanzee · 8 months
Text
Tumblr media
Saygıyla anıyorum🙏
Katletmekle bitiremediğiniz gibi 33 yılda ne turan dursun'lar, ilhan arsel'ler, bahariye üçok'lar, arif tekin'ler, uğur mumcu'lar yetişti. Arkalarında aydınlık yarınlar için okuyanı aydınlatan harika eserler bıraktılar.
Karanlığınızda boğulun katiller...
18 notes · View notes
yolunsonu-galiba · 1 year
Text
Tumblr media
Muazzez İlmiye Çığ- Atatürk ve Sümerliler
0 notes
doriangray1789 · 1 year
Text
V DOR VENDETTA
tabi olabildiğince fikirsel ve felsefi açıdan filmi değerlendirmek istiyorum, ki zaten filmde o kadar çok düşünsel yapı var ki, hangi birini kenara koyup, filmin başka bir noktasını ön plana çıkarabilirim bilmiyorum, ciddi ciddi hikayeyi yapanlar kafa yormuşlar, inanç inanç üstüne biniyor; (hatta bir yerinde evinde kuran elyazması bulunan tv programcısı; "ben müslüman değilim, tv yapımcısıyım." diyordu) daha filmin başında alegorik bir söylem var; abd; aşağılık başıbozuk düzenciler; tanrısızlık; kimse ilahi adaletten kaçamaz, göçmenler, müslümanlar hepsi ölmeliydi; tanrıdan korkan ingiliz; zafer ingiltere 'nin. tv 'den halka enjekte edilen devletin gerçeklerinin merhametsizliği yanında, v 'nin 'merhametinden suçlanacak olan biz değiliz.' mottosunun vahşeti, 'verilecek tek karar ; intikamdır.' veya 'onlar (devlet-asker-medya-kilise) adaleti gözettiğini söyleyen sahtekarlardır.' isyanınınverdiği haklılık ve sonunda (filmin sonunda değil)  tyler durden 'ın kredi kartı şirketlerini bombalaması gibi, v'nin özgürlük sembolüne, ahlaklı görünmeye çalışan ahlaksız medyanın, güvenliği sağlıyormuş gibi görünen ama pis işlere bulaşan askerlerin, dinin simgesi ve adamı olup da küçük kızlarla oynaşan piskoposun ve en nihayetinde en büyük silahı halka korku salmak olan bay başkan ve onun mukaddesatçı, muhafazakar, faşist, saldırgan partisine, devletin bu kokuşmuşluğuna duyduğu his eşittir intikam, zaten şöyle diyor;
"verilecek tek karar; intikamdır."
11 eylül'den sonra amerikan hükümetinin ve ona bağlı medyasının, ikiz kulelerin düzenlenen kamikaze uçuşlarını ve travmaları unutturmak için yaptıklarına bariz bir gönderme mevcut bu filmde; özellikle ilk patlama olayını; medya yoluyla halka olumlu göstermek; hatta yıkımın zaten gerekli olduğuna dair onları inandırmak için ve geçmişin izlerini silmenin öneminden söz edecek uzmanlar hazır bekletiliyor; öyle ki şu mesaj halka tamamiyle verilmelidir; yeni yağılacak bina, şimdiki ve gelecekteki inancın sembolü olacaktır! 11 eylül sonrası yapılanlar da bunlara benzerdi zaten. ama tabi şunu da unutmamak lazım; abd 'nin ve birleşik krallık yani ingiltere 'nin okyanus ötesinde uğrattığı yıkımlar nedense unutturulmaz; örneğin bir çuval geçirdiler askerlerimizin başına, döner durur hatırlatılır bize, hatta sanki amerikan karşıtı gibi bir film yapılır bu topraklarda; o filmle yara daha da değişilir, duygularımızı, toprak ve insan sevgimizi dejenere eden üç kuruşluk hikayeyle yine travma yaşamamıza sebep olunur.
o filmden bu filme dönersek; bu bir sınavdır efendim; bunun gibi yani devletin başına bir felaket geldiğinde, inanç meselesi, inandıklarımıza karşı kuşkuya davet çıkarır, kuşku da ülkeyi kaosa sürükler. başkan bunu hatırlatıyor o bir avuç azınlığın menfaatlerini güden, halkın dini ve milli duygularını sömüren siyasetin en yetkin ismi, devlet kademesinin summus noktası. o bir avuç azınlığın; medya yoluyla hakları korunurken, zaman zaman ülkemizde olan da budur; din, ırk, insanlık adına ne varsa tüm duygular sömürülüyor, günah keçileri ilan ediliyor; isteyen istediğini birileri adına da olsa linç edebiliyor; örneğin son yaşadığımız linç olaylarından muazzez ilmiye çığ hocaya yönelmiş olan okları anımsayın. sanki hoca camiler geneleve dönüşsün, camiler kapansın demiş gibi, bütün söyledikleri bir kenara atılarak, pek narin cımbızlarla ifadeleri delik deşik edilerek eleştirilerin hedefi haline gelmedi mi? onların işine geliyor; o linçseverlerin, onlar düne kadar en koyu dinciliği savundular, "bu televizyon hiristiyan icadıdır." dediler, evlerine tv sokmadılar, kadınlarına zulüm yaşattılar öyle ki zulümün en büyüğü; o kadınları da o iğrenç, aşağılık ezik sistemlerinin savunucuları haline getirmeleri, onları da düşünceden, mantıktan, humanizmadan uzakta yaşamaya alıştırıp, bu rezilliğin, karanlığın neferleri biçimine sokmaları değil miydi, sonra ne olduysa oldu, batıdan birileri emirler yağdırdı, düğmelere bastı, bunlar hiristiyan icadı diye hor gördükleri tv'den bu sefer hiristiyanların ılımlı islam projeleri eşliğinde isa ve hiristiyanlık çizgi filmleri yayınladılar, izlediler, islam'ı hiristiyanlaştırma ve odak noktasının ortadoğu projesine katkı sunma yolunu yeğ tuttular; 
Tumblr media
6 notes · View notes
ebesleistigal · 5 years
Video
youtube
1 note · View note
mantikutayr · 2 years
Video
youtube
1 note · View note
albay34-blog · 3 years
Text
 ‘Hey Gidi Yıllar’ kitabı Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutuyor
28 isim 28 hikâye!  ‘Hey Gidi Yıllar’ kitabı Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutuyor  Hürriyet Kitap, arşiv niteliğindeki yayınlarına Zeynep Bilgehan’ın imzasını taşıyan ‘Hey Gidi Yıllar’ kitabıyla devam ediyor. Her biri alanının zirvesinde olan 28 ismin söyleşisini zenginleştiren arşiv niteliğindeki fotoğraflarla bir Türkiye panoraması sizi bekliyor. 
28 isim 28 hikâye!  ‘Hey Gidi Yıllar’ kitabı Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutuyor  Hürriyet Kitap, arşiv niteliğindeki yayınlarına Zeynep Bilgehan’ın imzasını taşıyan ‘Hey Gidi Yıllar’ kitabıyla devam ediyor. Her biri alanının zirvesinde olan 28 ismin söyleşisini zenginleştiren arşiv niteliğindeki fotoğraflarla bir Türkiye panoraması sizi bekliyor.  Zeynep Bilgehan’ın imzasıyla Hürriyet’te…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note