İnsanın istidadı ve cihazat-ı maneviyesi, başka bir bâki âleme ve ebedî bir hayata bakıyor.. ve insanın kalbi ve şuuru, bütün kuvvetiyle beka istiyor.. ve lisanı, hadsiz dualarıyla beka için Hâlık'ına yalvarıyor...
Münacat
Cebrail (a.s) Yusuf Peygambere kuyudayken şu duayı öğretti...
“Allah’ım, ey bütün sıkıntıları gideren, ey bütün duâlara icâbet eden, ey bütün kırıkları saran, ey bütün zorlukları kolaylaştıran, ey bütün gariplerin sahibi, ey her garibin sahibi, ey kendisinden başka ilah bulunmayan, Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Senden bir çıkış ve kurtuluş yolu niyaz ediyorum. Sevgini kalbime öyle yerleştir ki hiç bir tasam kalmasın, senden başkasını anmayayım. Beni korumanı ve bana acımanı niyaz ediyorum, ey merhametlilerin en merhametlisi!“
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi taşınacak suyu göster, kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde?
Hiçbir şey istediğim gibi gitmiyor artık isteklerimde isabet olmadığına ikna oldum. Hiç mi olmaz :) gerçekten herşey dünyanın ehemmiyetsiz bir faidesi hayatın ali gayeleri var. Ve beni Allahım bu dünyadan şehadete ve imanla çıkar. Senin rızanı kazanmak en büyük meselem olsun. O uğurda karşıma çıkan her engeli gözümü kırpmadan ezip geçeyim.