Arkadaşlarla oturur gökyüzüne bakardık, yıldızları seyrederdik. Yıldız kaydığını görünce herkes dilek tutardı. Kimi mal,mülk, para dilerdi, kimi sağlık, mutluluk.
Ben seni dilerdim. Herkes söylerdi ne dilediğini, ben söylemezdim..
Şimdi yine baksam gökyüzüne yine kayan yıldızdan dilek dilesem, olmayacağını bile bile yine seni dilerdim..
"Yıldızım kayana kadar dediğin gün ben dilek tutmayı bıraktım.Nereden bilebilirdim ki aslında dilek tutmanın sadece hayallerden ibaret olabileceğini ve nereden bilebilirdim ki hayatımdan hiçbir şey olmamış gibi gideceğini...
Ne acı ama dimi o kadar yıldız içinde sadece bir tanesi için hem hayallerimden hem de kendimden vazgeçmiş olmam?
Ve ne acı dimi hâlâ kayan yıldızı geri getirmeye çalışmam?"
çamurlu pencere kendi kendini yıkıyor. çiçekler kendi kendine çürüyor, demir balkonda. içerden yetişemiyorum dışarı. yukarıdaki külüyle sardunyaları yakıyor yaz kış. yetişemiyorum hiç yukarı, yukarıda ki hep hızlı. sardunyaları yakıyor yaz kış. yetişemiyorum, alnımı tokatlıyorum hızlı hızlı. uzay boşluğundan daha geniş alnım benim. yıldız çaktığı falan da yok. kayan sadece göğüs kafesinde dikişsiz bir nefes. peki ayaktaki fotoğrafların boyu mu kısalıyor, sesi mi az duyuluyor mesafe yaklaşırken? alıştığın sesleri kısalırken meşgule alma. kısa kesme. bir kez olsun, çok özledim de. yanaklarım yere sarkarken kısalan bir omza nerden sarılacağım? onu da desene. bir bok bilmiyorsun. hep akıl veriyorsun hızlı hızlı. bence aya hiç çıkılmadı. ışık hızında hiçbir ses ulaşmadı yukarı. bir balkon bir de alnım var, karadeliklerse demir balkondan sarkıyor. balkona çıkmadıkça aya hep küllerin düşüyor. bu sabah sırf bu yüzden inat ettim, uyumadım. yoldan çaldığım sardunyayı yoğurt kabına bıraktım. çamurlu pencereden uzanıp ona yer açtım. aşağı doğru uzattı hemen yüzünü. can suyu verdim, suyun yarısı aşağı aktı hemen. sonra balkona sırtımı döndüm, yine. yine duvarı seyrediyorum. kısalan bir omza nerden sarılacağımı hâlâ bilmiyorum. biliyor musun? hiç yetişemiyorum yukarı... hiç rüya... kabul. bir tek alnımı tokatlıyorum hızlı hızlı. bir tek fotoğrafsız duvarı seyrediyorum. ben onu çok seviyorum. sende bir tek külünü tut şimdi. sonra siktir git. böyle sevme kimseyi.
"Hiç kayan bir yıldız görmedim. Şimdi senden son bir şey istiyorum..."
"Neymiş?"
"Bana dilek tutmayı öğret."
"Gözlerini kapat..." dedi kapattım.
"Derin bir nefes al..." dedi aldım.
"Şimdi göz kapaklarının önüne öyle bir görüntü getir ki görüntü seni en mutlu edecek görüntü olsun. Sonra içinden onun gerçek olmasını dile. Bu kadar..."
Kayan yıldız sana buradan sesleniyorum. Biliyorum seni ilk gördüğümde dilek dilemem gerek ama hayatımdaki her güzel şey gibi hızla gittin. Olsun, sen benim dileğimi yinede gerçekliştirirsin.