Tumgik
#hazımsızlık
naftalin2027 · 2 months
Text
Yılan ve Ateşböceği hikâyesini de bu noktada çok anlamlı buluyorum.
"Yılanın biri bir ateş böceğinin peşine düşmüştü. Onu tam yemek üzereyken ateşböceği,
'Sana bir şey sorabilir miyim?' dedi.
Yılan, Aslında kurbanlarımın sorularını cevaplamam ama bir istisna yapıp sana izin vereceğim,' diye karşılık verdi.
'Sana bir şey mi yaptım?' diye sordu ateşböceği.'
Hayır,' dedi yılan.
'Senin besin zincirine mi dahilim?'
'Hayır.'
'O halde niçin beni yemek istiyorsun?' diye sordu bu sefer ateşböceği.
Işığını görmeye dayanamıyorum da ondan... dedi yılan."
Konfüçyüs der ki:
"İnsanları geçimsiz yapan sevgisizliktir.
Birbirine düşman eden iletişimsizliktir. Güzellikten yana ne varsa yok eden ilgisizliktir."
9 notes · View notes
mistikyol · 2 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
KARINDAKİ ŞİŞLİK VE HAZIMSIZLIĞIN RUHSAL NEDENLERİ: #mistikyol Herhangi bir teşhis konulamayan ve sürekli devam eden karın şişliğinin ruhsal nedenleri: 1- Sindirilemeyen suçluluk ve korku hali 2- Kişisel sınırları koyamamak ve kendinden fazla ödün vermek 3- Taşıyamayacağı yükleri ve sorumlulukları almak 4- Kendini ve ihtiyaçlarını ihmal etmek 5- Kendin için iyi olanı seçmek yerine zararlı olan şeylere meyil etmek 6- Özellikle çocukluk döneminde hissedilen suçluluk ve utanç hisleri 7- Yakınlarına gereğinden fazla özverili davranmak 8- Değişime direnme ve yararsız olduğunu bildiğin halde alışıldık olana tutunma
1 note · View note
Text
Susuz Kalmanın Tehlikeli Yan Etkileri Nelerdir?
Susuz Kalmanın Tehlikeli Yan Etkileri Nelerdir?
Tumblr media
#BitkiÇayları, #ÇayVeKahveninSuIhtiyacınıKarşılamaması, #GünlükSuIhtiyacı, #GünlükSuTüketimi, #SağlıklıSuTüketimi, #SuIçerenMeyveVeSebzeler, #SuIçmeninCiltSağlığınaEtkisi, #SuIçmeninFaydaları, #SuIçmeninHazımsızlıkSorunlarınaEtkisi, #SuIçmeninKaloriyeEtkisi, #SuIçmeninKalpSağlığınaEtkisi, #SuIçmeninÖnemi, #SuIçmeninSaçSağlığınaEtkisi, #SuIçmeninZayıflamayaEtkisi, #SusuzKalmanınZararları, #SusuzluğuGiderenBitkiler, #SusuzluğuÖnleme, #SusuzluğunBaşAğrısınaEtkisi, #SusuzluğunCiddiSağlıkSorunlarınaYolAçması, #SusuzluğunEnerjiDüzeyineEtkisi, #SusuzluğunEtkileri, #SusuzluğunKasKramplarınaEtkisi, #SusuzluğunVücutÜzerindekiEtkileri, #Susuzluk, #SusuzlukBelirtileri, #SusuzlukVeBöbrekSağlığı, #SusuzlukVeSağlık, #SuyunBağışıklıkSistemineEtkisi, #SuyunCiltSağlığınaEtkisi, #SuyunVücutÜzerindekiEtkileri, #SuyunVücuttaTaşıdığıBesinMaddeleri, #SuyunVücuttakiRolü, #TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler, #UzunSüreliSusuzluğunEtkileri, #VücuttaSuDengesi, #YeterliSuAlınmamasınınZararları, #YeterliSuIçmeninÖnemi https://is.gd/RmtpFF https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/susuz-kalmanin-tehlikeli-yan-etkileri-nelerdir/
Susuz kalmanın tehlikeli yan etkilerinden önce su içmek neden faydalıdır hiç sorguladınız mı? Hücrelerimizin ve dolayısı ile vücudumuzun % 70’i sudur. Su; mutlak surette alınması gereken, alınmaması durumunda ise sayısız sorunlara yol açacak zaruri bir maddedir. Uzmanlara göre susuz kalmak yavaşça intihar etmeye benziyor. İnsan vücudu susuz kalınca, vücutta bir su savaşı patlak veriyor.
Susuz kalmanın tehlikeli bir yanı suya kalbin, karaciğerin, midenin, böbreklerin, beyninin hatta derinin ihtiyacı var. Susuz kalındığında, dışarı atılması gereken toksik maddeler atılamamakta ve bünyeyi zehirlemeye devam etmektedir.  Ayrıca su, tüm hücrelerde olduğu gibi cilt hücrelerinin hacminin büyümesini sağlayarak, ciltte dolgunluk yaratmakta ve cildin genç ve güzel görünmesini sağlamaktadır. Genç ve güzel görünmenin ilk şartı su ihtiyacının normal oranlarda karşılanmasıdır.
Bir İnsan Susuz Ne Kadar Yaşayabilir?
Bu soruyu herkes merak etmiştir. Ancak bir insanın su içmeden kaç gün yaşayacağı kısmen  ortam şartlarına bağlıdır. Ortam şartlarına ne kadar bağımlı olursa olsun bu süre 5 günü geçmemektedir. Çok sıcak veya soğuk ortamlarda bu süre 2 güne kadar düşebilmektedir.
Su İçmek Hayati fonksiyonların devamını sağlar
Taşıyıcı göreve sahip olan su, hücrelere ihtiyaçları olan besin ve oksijeni ulaştırırken, vücutta ortaya çıkan atık maddeleri ise ter ve idrar yoluyla uzaklaştırmaktadır. Su kimyasal ve fiziksel özellikleri sebebiyle; sıcak ve soğuk havalarda vücut ısısını sabitleyerek yaşamsal bir görev üstlenmiştir. Ayrıca eklemlerin kayganlığını ve elastikiyetini sağlayarak, sürtünmeden dolayı bu bölgelerin aşınmasının önüne geçer. Su ulaşımı en kolay içeceklerden birisi olduğundan eksikliğini fazla yaşamıyoruz ancak su içme konusunda ihmalkar olan davranışlar nedeniyle çoğu insan su ihtiyacını karşılamamaktadır.
Çay ve Kahve İçmek Su İhtiyacını Karşılar mı?
Çay, Kahve, Kola gibi içecekler su yerine  kesinlikle geçmemektedir.  Çay ve kahve diüretik etki göstererek vücutta bulunan suyun dışarı atılmasını hızlandırmaktadır. Kola gibi içecekler ise vücutta ödem oluşturucu etkiye sahiptir. Günde içebileceğimiz su sınırı 1,5-2,5 litre arasında olmalıdır. Bir kişinin günlük su ihtiyacı günlük yaktığı kalori ile alakalıdır. Çok aşırı kalori yakıyorsanız su ihtiyacınız artacaktır. Bu nedenle çok su içmek yararlı düşüncesi ile aşırı su alımı gereksiz bir davranıştır. Ki insan vücudu susadığı zaman bizlere otomatik olarak susuzluk hissi vererek uyarmaktadır. Susuzluk hissedildiğinde yapılması gereken davranış su içmektedir. Susuzluk hissedildiğinde kola, çay ve diğer şekerli içecekleri içmek sağlığımızı bozucu etkiler gösterebilir.
Suyun kalorisi yoktur ve içildiğinde kısmen tokluk hissi verdiğinden dolayı zayıflamak için yardımcı olmaktadır.
Susuz Kalmanın Zararları Nelerdir?
Susuz kalmanın tehlikeli yanlarından, susuzluk, vücudun yeterli miktarda su kaybetmesi veya alamaması durumunda ortaya çıkan bir durumdur ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Su, vücut fonksiyonlarının düzgün bir şekilde çalışması için hayati öneme sahiptir. Susuzluk, vücut sıvı dengesini bozabilir, kan basıncını etkileyebilir ve organların düzgün çalışmasını engelleyebilir. Ayrıca, suyun vücutta taşıdığı besin maddelerini ve mineralleri nakletme görevi nedeniyle, susuzluk enerji düzeyini azaltabilir, kas kramplarına, baş ağrılarına ve odaklanma sorunlarına neden olabilir. Uzun süreli susuzluk, böbrek yetmezliği, idrar yolu enfeksiyonları, cilt problemleri ve diğer ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, düzenli olarak yeterli miktarda su içmek, genel sağlığı korumak için önemli bir adımdır.
Yeterli su alınmaması durumunda, böbreklerde kalıcı zararlar görülebilir hatta böbrekler iflas edebilir.
Yeterli Su alınmadığında, vücuttan atılması gereken çeşitli metabolik atıklar böbrek tarafından atılamamakta ve karaciğer bunları filtrelemek zorunda kalmaktadır. Bu durum karaciğer ekstra yük bindirmekte ve vücutta yağ depolanma oranı artmaktadır.
Vücudun en büyük organı deridir. Susuzluk ciltte kuruluğa sebep olur ve kırışıklıkları arttırır.
Susuzluk vücut direncini düşürür ve bağışıklık sistemini zayıflatır.
Hazımsızlık sorunlarına yol açar. Kabızlık sorunları görülür.
Kalpte yorgunluğa sebep olur. Kas Kramplarını tetikler. Ayrıca düzensiz tansiyon sorunlarına yol açar.
Baş ağrısı, unutkanlık ve dikkat bozukluğu az su tüketimi sonucunda oluşabilir.
Saç dökülmesi ve kepeklenme sorunlarına yol açar, bu süreçleri hızlandırır
0 notes
iptilas · 2 months
Text
'Yaşamaya, gülümseyebilmeye bile arzu duymak zorlaşıyormuş, büyüdükçe. insanların merhametsizlikleri, zorba ve haddinden fazla güvenleri çalıyormuş kapını ilk. İlk kez o zaman açmak istemiyormuşsun pencereni yaşamak manzarasına belki de. Her geçen gün heybenden biraz daha eksiliyormuş anılar, eksiltili insanlar doluyormuş sokaklar. Her geçen gün hazımsızlık duyuyormuşsun hicranına düşüncelerin, kahroluyormuşsun yaşayamadığın her bugün için. Sokaklar daha bir vehim, daha bir karanlık geliyormuş içinde bulunduğun geceler. Aydınlığına varamıyormuşsun gündüzlerin, verem gibi iniltili, hastalıklı, birtakım düşünceler. Ah, insanlar yok mu bu insanlar! Kafamı nereye çevirsem boynunu bükmüş dünya, kafamı nereye çevirsem aynı sessiz okunan şiirler gibi anlamsız sevgiler. Aynı dili konuşanların birbirine tercüme yapması gibi anlamsız bağlar, bütün paylaşılanlar. Ah, insanlar yok mu ki baharda çiçeklerim solar! Benim bu çilekeş ruhumu, inim inim inleyen isyanımı ne duyan, ne bilen.. insanlar yok mu ki en hür anımda hapsolunan bir koğuşçasına içime dolar. Ah, yok mu bu insanlar.. üçümde sevmeyi öğrendim onlardan, on üçümde sevgisizliği. Bu isanlar yok mu ki, taşlaşmış hislerle sevgi dolu sözcükler duymak isteyen, hırsa doymayan bir emanet. Ne bu dünyada emanet olduğunun farkında, ne felaket, ne felaket..'
5 notes · View notes
ciddilibirdeli · 1 year
Text
kafanızı yemeyin, hazımsızlık yapıyor. denediğimden biliyorum
17 notes · View notes
Text
Cinnet, Cennet, Medet, Hasret
Şiirleri kilit altında tutulmuş ürkek ve nazenin kavuşmaların polarını giyip kavuşamamak toslayışlarında çiçekçi kız olup bir gülü çok gördüğü yerdeyim. Denizim yok, gökyüzümü parşomen kağıtlara çizip imzamı boş kagıtlara atıyorum.
Nazım Hikmet çıkıyor uyak imdatlarımda karşıma. Salçasını çok atmışım sevmenin, beni uyarıyor kan sanıp dava güder sevda diyor. Yürüyorum, kimsesiz bir sokaktayım. Camekanlarında dükkanların, yansımam bile yok. Bir acayip meraktayım. Neredeyim, kimdeyim, yokuş aşağı yürüdüğüm topuklularla düşmekten korktuğum günlerde başka nedenlerle yüreğimi burkmuşum. Eklemli solculara denk gelip faşist abdestini almaya çalışırken mutlu sevmenin, burkulmuş.
Hiçbir yere ait değilim. Şu bank, şu toz toprak, şu sonbahar yaprağı istiyor mu beni? Kalpleri çarpıyor mu kendimden kaçıp onlara giderken? Ses duymuyorum. Hiç kimseye ait değilim, hıçkırıklar midemin hazımsızlık telaşından kendini benden atıverdi.
Karşılaştım, Ümit Yaşar Oğuzcanla. Denemelerimin şekerinin ayarı kaçmış, itiraflarım sersefil hükümet sokağında bir çocuk gelin olmuş. Acımam. Kalbim burkuldu, hissedemem ben artık. Çoğalamam, azalamam, sevemem say; Ümit Usta. Yaşayan ise bir senin ümidin olsun.
Tanrımla karşılaştım, röportaj veriyordu biz soysuz insanoğluna. Gazetelerde yazmayan duygu cinayetlerinden dem vuruyordu. Bedene değil, yüreğe bakın, atan bir kalbi öldürmek de cinayettir diyordu. Melek kavşağında yavşağına denk geldim tüküren dünün. Oysaki melekleri görecektim, yol yanlışa çıktı şimdi kamufle edilmiş bir cinayetim.
Yüreğimi elime verip tanesi bir liraya gitmez oyuncak saydılar. Camlar kırıldı, Azrail ilk kez can almak için değil, yüreği kurtarmak için hamle yaptı.
İsrafil sur'a şimdi üflemesin. Maç düdüğü sanıp gol atarlar hayallerime, gerek yok. Hiçbir yere ait olamamak nedir bilir misiniz? Dikenimin bile bir yeri yok. Soframda ölen karıncaların, gözümün önünde intihar eden martıların, suçsuz yere idam edilen uğur böceklerimin bile bir kabri yok. Bana ait olan bir masal yok. Ara verdim, soketini çıkardım bugunün bekleyişinin, beklemiyorum artık. Kalbimi alsam, alabilsem kâfi. Öcü şirketlerin manyetik yaralayışlarında kabul edilmiyor misafirlerim.
Cinnet, cennet, medet ve hasret. Zokayı yuttuk.
Röportajın bittiyse lütfen Tanrım, yardım et.
Dilara AKSOY
13 notes · View notes
saidaslan1 · 2 years
Text
Sadece midemiz değil, kalbimiz ve beynimiz de abur cubur besleniyor artık. Hırsla tükettiğimiz hayatı, rastgele okuduğumuz kitapları, özensizce kurduğumuz ilişkileri, bilinçsizce zihnimize depoladığımız malumatı sindiremiyoruz. Bu yüzden kitlesel bir hazımsızlık yaşıyoruz.
4 notes · View notes
psikologilkerkucuk · 2 years
Text
YEMEK YEME SORUNLARI
Yemek yemek günlük hayatımızın önemli bir parçasıdır. Dengeli ve yeterli beslenmek hem fiziksel hem psikolojik sağlığın ön koşuludur. Bu yüzden yeme bozukluğundan bahsederken sıklıkla yeme bozukluklarının hayati önemine vurgu yapılır.
Yeme bozukluğu sanıldığı kadar nadir görülen psikolojik bir rahatsızlık değildir. Görülme yaşı olarak 12’li yaşlardan başlayan bozukluğun artık günümüzde aşağıdaki çeşitli türevlerinden bahsetmek mümkündür.
Anoreksiya nervoza nedir?
Anoreksiya nervoza en çok bilinen yeme bozukluğudur. Anoreksiya; açlıktan, metabolik olarak çökmeden veya intihardan kaynaklanan herhangi bir ruhsal bozukluğun en yüksek ölüm oranına sahiptir.
Yunanca’da Anoreksiya kelimesi “iştahsız” anlamına gelir; Latince’ de ise nervoza kelimesi “sinir rahatsızlığı” anlamına gelir. Anoreksiya nervoza ilk olarak Viktorya döneminde tıbbi bir durum olarak kabul edilmiştir. Kraliçe Victoria’nın kişisel doktoru Sir William Gull 1873'te bu durumu resmi olarak tıp sözlüğünün bir parçası olarak belirlemiştir.
Anoreksiya yaşayan kişiler genellikle bir sorunları olduğunu kabul etmezler. Normal kilolarının altında bile kilolu olduklarını düşünürler. Kilo kaybı hayati fonksiyonları zorlayana kadar yardım alma konusunda direnç gösterebilirler. Bu yüzden yakınlarının durumu kabullenmesi ve yardım arayışına girmeleri önemlidir.
Anoreksik kişilerin kişilik özelliklerine bakıldığı zaman bu kişilerin aşırı mükemmeliyetçi yapıları dikkat çeker. Düşük özsaygı, stres ile başa çıkmada zorlanma gibi özelliklere sahiptirler. Aile yapılarına bakıldığı zaman anoreksik kişilerin kendi gibi mükemmeliyetçi ve yüksek beklentilere sahip aileleri olduğu göze çarpar.
Yeme sorununun yanı sıra, depresyon, öfke kontrol sorunları, obsesyon gibi başka psikolojik sorunlarda görülebilir.
Anoreksiya nervoza belirtileri ve semptomları
Diyet veya aşırı kısıtlayıcı beslenme alışkanlıkları
Takıntılı bir şekilde kilo alma korkusu
Vücut dismorfisine bağlı düşük benlik kaygısı
Uyuşukluk ve genel yorgunluk
Kas kaybı ve aşırı zayıflık
Konsantrasyon problemleri
Aşırı hassasiyet
Aşırı spor yapma çabası
Kilo alımını engellemek için kusmak, laksatif kullanmak veya idrar söktürücü kullanmak gibi yöntemlere başvurabilirler.
Bulimia Nervoza nedir?
Bulimia, “kurt gibi aç” anlamına gelen Yunan kökenli bir kelimedir. Diğer yandan “tıkanma temizleme sendromu” olarak da adlandırılan Bulimia Nervoza, yeme davranışlarında alışılmış bir rahatsızlıktır. Sonuç olarak Bulimia, aşırı gıda alımının sık bölümleri ile karakterize edilmiştir. Bu bölümleri Bulimia’dan kaynaklanan kusma, diüretikler ( hipertansiyon tedavisine yardımcı olmak amacıyla idrar atılımını kolaylaştıran ve fazlalaştıran ilaçlardır. Kan basıncını düşürmek için vücutta tutulan fazla sıvıyı uzaklaştırmak amacıyla kullanılırlar) veya diyet hapları gibi gıdaları vücuttan temizlemek için başka bir yöntem izler. Bulimiadan muzdarip kişiler genellikle normal bir kiloda kalırlar ve hatta kilolu bile olabilirler.
Anoreksiya nervoza da olduğu gibi bulimia nervozada da düşük öz saygı yeme sorunu üzerinde etkilidir. Ayrıca yeme sorunlarının kökeninde genetik faktörler, dayatılan güzellik algısının zayıflıkla idealize edilmesi, çocukluk travmaları, aile ilişkilerinde olumsuz yaşantılar yer almaktadır.
Bulimia Nervoza belirtileri ve semptomları
Özellikle abur cubur ve tatlılardan oluşan aşırı yeme
Yemek sırasında ve sonrasında sürekli banyoya gitme
Müshil, diüretik ve/veya diyet haplarının aşırı alımı ve kullanımı
Boyunda ve çenede şişmiş tükürük bezleri ile belirgin bir sağlık nedeni bulunamayan boğaz ağrısı
Hazımsızlık, asit reflü ve gastrointestinal problemler
Diş eti hastalıkları ve kanayan diş etleri
Aşırı Yeme Rahatsızlığı (Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu) nedir?
Aşırı yeme rahatsızlığı yaygın görülen yeme bozukluklarından biridir. Bir kişinin rahatsızlık derecesinde hızlı ve aşırı miktarda yemek yemesi, yeme bozukluğundaki en büyük sorunlardandır.
Bununla birlikte, aşırı yeme bozukluğu başka şeylerle karıştırılabilir. Zihinsel açıdan bakıldığında tıkınırcasına yeme, aşırı yemek yemeden daha tehlikeli olabilir.
Aşırı yemek yeme, tıkınırcasına yeme bozukluğu Bulimia ’ya benzer. Ancak Bulimia’dan farklı olarak, tıkınırcasına yeme bozukluğu düzenli temizlemeyi (kendini kusturma) içermez.
Genel olarak bakıldığında, tıkınırcasına yeme bozukluğu her zaman kilo problemine odaklanmaz. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişiler normal kiloda kalma veya fazla kilolu olma eğilimindedir.
Tıkınırcasına yeme bozukluğu belirtileri ve semptomları
Tekrarlanan tıkınırcasına yeme
Normalden daha hızlı ve agresif şekilde yemek
Doyduğunu söylediği halde yemeye devam etmek
Tek başına yemek yemek
Bir seferde bir kişinin öğününden daha fazlasını yemek ve yiyecekleri karıştırmak
Eskişehir Psikolog İlker Küçük
Tumblr media
#psikoloji #psikolog #psikoterapi #psikiyatri #psikolojikdanışmanlık #psikoterapist #pedagoji #pedagojikdanışmanlık #psikologilkerkucuk #eskişehir #ailedanışmanı #ailedanışmanlığı #aileterapisi #evlilikterapisi #evlilikterapisti
1 note · View note
Text
Sağlıklı Bayram İçin Tavsiyeler 
Bayramda hatalı ve aşırı beslenmek özellikle diyabet ile hipertansiyon hastaları için yaşamsal problemler oluşturabilir. Mideye aniden yüklenme şişkinlik, mide bulantısı, hazımsızlık, kan şekerinde gelişecek olan düzensizlikler nedeniyle baş ağrısı ve dönmesi, terleme ile mide bulantısı gibi sorunlar da gelişebilir. Öncelikle iradeye sahip çıkmak önemli.
Beslenme ve Diyet Uzm. Güler Aras
0 notes
elazigsurmanset · 1 month
Text
“Ramazan’da hızlı ve fazla yemek hazımsızlığa yol açabilir”
Tumblr media
Ramazan ayında öğün aralarının oldukça uzun olduğunu belirten Gastroenteroloji Uzm. Dr. Ömer Faruk Yolcu, “Bu durum mide rahatsızlıkları olanlarda hastalıkları tetiklemektedir. İftarda ve sahurda fazla yemek yenmesi, sahurda yemekten hemen sonra yatılması, reflü ataklarını tetikleyebilmektedir. Ayrıca uzun süren açlık sonrasında zamanla sindirim sisteminin hareketleri de azalmaktadır. Bu nedenle iftarda hızlı ve fazla yemek tüketmek karında şişkinliğe, hazımsızlığa yol açabilmektedir” dedi. VM Medical Park Samsun Hastanesi Gastroenteroloji Kliniği’nden Uzm. Dr. Ömer Faruk Yolcu, Ramazan ayında görülebilecek mide problemleri hakkında bilgilendirmelerde bulundu. “Gastrit ve ülser hastaları dikkat etmeli” Oruç tutarken mide rahatsızlığı geçirme riski en yüksek olan kişilerin; gastrit, ülser ve reflü hastalığı olanların olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Yolcu, “İftarda ve sahurda fazla yemek yenmesi, sahurda yemekten hemen sonra yatılması, reflü ataklarını tetikleyebilmektedir. Ayrıca uzun süren açlık sonrasında zamanla sindirim sisteminin hareketleri de azalmaktadır. Bu nedenle iftarda hızlı ve fazla yemek tüketmek karında şişkinliğe, hazımsızlığa yol açabilmektedir. Midelerinde gastrit veya ülser sorunu olanların oruç tutmaya başlamadan önce tedavilerini tamamlamaları tavsiye edilmektedir” şeklinde konuştu. “Kronik hastalığı olanlar oruç tutmadan önce uzman hekime başvurmalı” Mide yakınmaları hafif boyutta olan kişilerin, diyet ve ilaç gibi önlemlerle oruç tutmasında bir sakınca görülmediğini belirten Uzm. Dr. Yolcu, “Kronik hastalığı, geçirilmiş ülseri veya mide kanaması olanların ise Ramazan öncesinde bir uzmana başvurarak gereken önlemler almaları, gerekiyorsa bu süreci ilaç tedavisi ile desteklemeleri gerekmektedir. Henüz tedavisi süren ülser hastaları, yeni geçirilmiş mide kanaması, mide kanseri, ciddi reflü hastalığı veya çeşitli mide hastalıkları nedeniyle beslenme güçlüğü olanların oruç tutmaları ise sağlık açısından sakıncalı durumlara neden olabilmektedir” dedi. “Uyku düzenine dikkat edilmeli” Uzm. Dr. Yolcu, sağlıklı oruç tutmanın yollarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Oruç tutanların yeteri kadar su tüketmeleri, Ramazan süresince uyku düzenlerine dikkat etmeleri gerekir. Ramazan’da metabolizmanın hızı düştüğünden kilo almak kolay hale gelir. Bu nedenle, bol kalorili, ağır yiyeceklerden uzak durulmalıdır. İftarı iki öğüne bölerek almalı. İftarda mideye aniden yüklenmek, hazımsızlık sorunlarına yol açıyor. Ramazan’da sindirim sorunları yaşamamak için ilk öğünde bir tabak çorba, bir adet hurma veya incir tercih edilebilir.” “Sahura kalkmadan oruç tutulmamalı” Sahura kalkmadan oruç tutmanın sakıncalı olduğuna değinen Uzm. Dr. Yolcu, “Sahura kalkmadan oruç tutulursa, aç kalma süresi uzayacağından metabolizma hızı düşer, halsizlik ve baş ağrısı görülebilir. Hem sahur hem de iftarda yemeklerinizi yavaş yiyin. Lokmalarınızı çok çiğneyin ve bol su için. Mide şişkinliğinden kaçınmak, uyku kalitenizi de arttıracaktır. Yağlı, acılı ve baharatlı yemeklerden kaçının. Oruç süresince vücut çok uzun süre susuz kaldığından sıvı kaybını telafi etmek için iftar ile sahur arasında sık sık su içmek gerekir” dedi. “İftardan 2 saat sonra kendinizi çok yormadan yürüyüş yapabilirsiniz” Oruç süresince kan şekerinin düştüğünü söyleyen Uzm. Dr. Yolcu, “İftar yapıldığında kan şekeri hızla yükselir. Eğer kişiler sahura da kalkmıyor ise kan şekerinin düşüşü günün erken saatlerinde başlar ve düşmeye de devam eder. Bu nedenle azar azar ve sık beslenme ilkesi iftar sonrasında da uygulanmalıdır. Ramazan’da hareketsiz kalmamaya özen gösterilmelidir. İftardan 2 saat sonra kendinizi çok yormadan yürüyüş yapabilirsiniz. Fazla yediklerinizi yakmak için tok karnına yürüyüş yapmanın, koşmanın, spor salonlarında aşırı efor harcamanın sakıncalı olduğunu da unutmayın” açıklamasında bulundu. “İftara çorba ile başlayın” İftara su, çorba ve salata gibi hafif yiyeceklerle başlamayı öneren Uzm. Dr. Yolcu, “İftarda boş mideye hızlı bir şekilde yüklenme yapmayın. Lokmalarınızı yavaş ve uzun uzun çiğneyin. Ana öğünü orucunuzu açtıktan birkaç saat sonra tercih edin. Meyve ve sebzeye ağırlık verirken yoğurt, ayran veya süt tüketmeye dikkat edin” ifadelerini kullandı. “Sahurda aşırı baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalı” Sahurda mideyi yoracak aşırı baharatlı, yağlı ve tuzlu yiyeceklerden kaçınılması gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Yolcu, “Sahurda aşırı yemek yerine, kepekli tahıl ürünleri, sebze, salata gibi sindirimi uzun süren yiyecekleri tercih edin. Ramazan’da, özellikle sahurda, lifli gıdalar tüketin; kızartma, kebap gibi ağır ve baharatlı yemeklerden uzak durun” dedi. “Oruç kilo verme yöntemi değildir”” Orucun asla bir kilo verme yöntemi olmadığını vurgulayan Uzm. Dr. Yolcu, “Çoğu kişi Ramazan’da zayıflayacağı yanılgısına düşer. Oysaki metabolizmanın yavaşlaması nedeniyle Ramazan’da kilo alma riski düşeceğine artar. Ramazanda özellikle hamur işi yiyecekler, pide ve tatlılar yüksek kalorili olmaları nedeniyle kilo artışına yol açar. İftarda yavaş ve az miktarda yiyip, birkaç saat sonra ara öğün gibi takviye almak en ideal iftar sofrası olarak öneriliyor” şeklinde konuştu. “Bol su içilmeli” Ramazan’da kilo almayı engellemenin en önemli yolunun bol su içmek olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Yolcu, “İftarla sahur arasında 2,5 litre kadar su içmeye dikkat edin. Ramazan’da baharat tüketimine de dikkat edin. Kompostolarda şeker yerine tarçın çubuğu kullanarak tatlandırma yoluna gidin. Kimyon sindirimi rahatlattığı için az miktarda da olsa kullanmaya özen gösterin. Zerdeçal ise safra keseniz için faydalı olacaktır” dedi. “İftara çorba ile başlamak ağır yemek yemeyi engelleyebilir” İftara çorbayla başlanmasını öneren Uzm. Dr. Yolcu, “Özellikle sebze ve yoğurtlu çorbalar hem sindiriminizi kolaylaştırır hem de doygunluk hissi vereceği için fazla ve ağır yemek yemenizi engeller. Doyma hissi ilk lokmadan 13 dakika sonra beyine ulaşır. Bu yüzden çorbadan ana yemeğe geçmeden önce 3-4 dakika ara verin. Kabuklu meyve tüketin. Bu hem tokluk hissini arttırır, hem vitamin desteği sağlar, hem de bağırsağın çalışmasını sağlar. En son olarak iftardan 1-1,5 saat sonra 45-60 dakika boyunca tempolu bir şekilde yürüyün. Bu metabolizmanızın yavaşlamasını engeller. Böylece hem formunuz hem de sağlığınızı korumuş olacaksınız” diyerek sözlerini noktaladı.   Read the full article
0 notes
epifizz · 1 month
Note
Daha önce Carl Sagan ile ilgili fikirlerini sormuşlardı benim sormak istediğim neden belirli bir kesim nefret ediyor aynı durum Çağrı Mert Bakırcı içinde geçerli. İkisinin de bilimi sevdirme gibi bir durumu da var halbuki.
Evet bu amaçları kötü değil kesinlikle ancak bilimi kitlelere açmak, "popüler" hale getirmek bir bedeli de yanında getiriyor maalesef. Bilimi herkese sevdirme gayesi herkesin anlayacağı bir bilim sunusu gerektiriyor bu da basitleştirmeyi doğuruyor, kanımca sevmeyen grubun canını sıkan bu basitleştirilmenin kendisi. Çünkü bazen o kadar basitleşiyor ki bazı şeyler, o şeylerdeki asıl nokta kaçabiliyor. Bu sebeple bu hazımsızlık tamamen anlaşılmaz değil bence. Ancak bunu bir ilk adım olarak görerek insanlarda uzmanlaşma isteği yaratması kesinlikle bu bedeli karşılıyor bence de. Tabi buna politik olarak karşı olan akademinin muhafazakar ve elitist bir kitlesi de var, bu insanlar akademinin "yüksek" uğraşlarının halka "indirilmesini" bir saygısızlık olarak algılıyor.
Onlardan bazıları basitleştirmeyi halkın aptallığının doğrudan bir kanıtı sayıyor. Oysa kimse annesinin karnından doktorasıyla doğmuyor, pekala birçok sofistike detayı anlamak belirli bir uzmanlık eğitimi istediği için bu eğitimi almamış kişilere bir anlatı sunarken bu kısımları yumuşatmak ya da kırpmak gerekiyor. Ancak halk için bilim şiarı genel olarak akademide çok takılan bir husus değil artık. Artık piyasa için bilim ve daha akademik kariyer için bilim esas olan. Böyle bir dünyada bilim ve halk ilişkisi sadece bir eğlence tüketimiymiş gibi de algılanıyor kimilerince ve bunu avam buluyorlar, günümüzde böyle bir algının varlığı da çok anlaşılmaz değil elbette.
1 note · View note
draidinsalih · 1 month
Video
youtube
DETOKS &ZAYIFLAMA Grubu.. Başvuruları başladı 📣 👇 ❇️Ücretsiz -Tecrübeli Sağlık Kadrosu. ❇️Hekimlerimiz-Diyabet Eğitim Hemşiresi -Ücretsiz Hipnoterapi ve Yönetim takip ekibi eşliğinde Whatsapp grubunda uygulanmaktadır. ❇️NEDEN DETOX? ❇️Detox gerekli mi? ❇️⚘ Kronik bir yorgunluk hali. ❇️⚘Sık sık acıkma (bazen geceleri açlık hissi ile uyanma) ❇️⚘Mide ekşimesi, gaz, hazımsızlık, şişkinlik ve geğirme yakınmaları. ❇️⚘Vücutta ödem şikayetleri (şişlik) ❇️⚘Aşırı ve sık yemek yeme arzusu ❇️⚘Baş ağrısı ya da migren nöbetleri. ❇️⚘Rahatsız ve yetersiz uyku. ❇️⚘Gereksiz, aşırı hiddet, öfke hali ❇️⚘Sık sık değişen ruh hali (gün içinde mutluluk, mutsuzluk, sakinlik, öfke dalgalanmaları) ❇️⚘Depresyon veya bunaltı ve kararsızlık hali, unutkanlık ❇️⚘Belirli bir sebebe bağlı olmaksızın kilo alma ve verme. ❇️Bu belirtilerden bir ya da bir kaçının bir araya gelmesiyle hayat kalitemiz azalır. ❇️🌱Kendimize önem verdiğimiz, sağlıklı yaşamayı seçtiğimiz için *Detox* yapıyoruz.🌱 ✔️Detoks programlarımız 1 hafta sürer ✔️Kullanılacak besin tamamlayıcıları ise katılımcıya indirimli olarak aldırtılır. ✔️Gruplar WhatsApp' tan yönetildiği için, ✔️Dünyanın neresinde olursanız olun, Katılabilirsiniz.
Profildeki linke Tıklayın WhatsApp dan Katılım için ön görüşme ALINIZ chat.whatsapp.com/Fxq61I01Q3cLOfrg7B1zGC
#draidinsalih  #aidinsalih  #şifabilgiler  #gerçektıp @draidinsalih #sağlıklıyaşamönerileri #sağlıklıyaşam
https://www.instagram.com/p/C41IpEYiHip/
0 notes
bilaldemirkr · 1 month
Text
Oruçluyken Mide Bulantısı Neden Olur
New Post has been published on https://bilaldemirkr.com.tr/orucluyken-mide-bulantisi-neden-olur/
Oruçluyken Mide Bulantısı Neden Olur
youtube
Oruç tutarken bazı kişiler mide bulantısı yaşayabilir. Bu durumun birçok farklı nedeni olabilir. Yemek miktarında değişiklik, hızlı yemek yeme alışkanlığı, mide asidinde artış, kafein ve tatlandırıcılar tüketimi, sıvı tüketim miktarı, stres ve anksiyete, hareketsizlik, dengesiz beslenme alışkanlıkları, mide rahatsızlıkları geçmişi ve genel sağlık durumu gibi faktörler mide bulantısına sebep olabilir. Bu blog yazısında, oruçluyken mide bulantısının oluşabileceği farklı nedenleri inceleyeceğiz. Ayrıca, mide bulantısını önlemek ve hafifletmek için neler yapabileceğimizi de tartışacağız. Oruç tutarken mide bulantısı yaşayanlar için faydalı olabilecek bilgileri paylaşacağız. Umarız ki bu yazı, oruç tutan kişilerin mide bulantısıyla başa çıkmasına yardımcı olabilir.Sağlıksız yeme alışkanlıkları ve mide rahatsızlıklarının etkileri hakkında bilgi. Dengesiz beslenme ve hareketsizlikten kaynaklı genel sağlık durumu
Yemek Miktarında Değişiklik
Yemek miktarında yapılan değişiklikler, genellikle beslenme alışkanlıklarımızda veya vücuttaki rahatsızlıklarda gözlemlenen bir durumdur. Özellikle oruçluyken mide bulantısı neden olabilir. Yeterli miktarda yemek yememek veya çok fazla yemek yemek, insanın mide sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu durumda mide bulantısı kaçınılmaz olabilir.
Yemek miktarında değişiklik yapmak, sindirim sistemine zarar verebilir. Stres veya anksiyete gibi psikolojik faktörler de yeme alışkanlıklarını etkileyebilir. Bu da mide bulantısına yol açabilir. Ayrıca, dengesiz beslenme alışkanlıkları da mide rahatsızlıklarına sebep olabilir.
Yeterli sıvı tüketmemek, mide asidinde artışa neden olabilir. Bu da mide bulantısına zemin hazırlar. Kafein ve tatlandırıcılar tüketimi de sindirim sistemini olumsuz etkileyebilir ve mide bulantısını artırabilir.
Hareketsiz bir yaşam tarzı da sindirim sistemini yavaşlatabilir ve mide rahatsızlıklarına neden olabilir. Bu durumda, kişinin genel sağlık durumu da etkilenebilir. Mide rahatsızlıklarının geçmişi olan bir birey, yemek miktarında değişiklik yaptığında mide bulantısı yaşayabilir.
Yemek miktarında değişiklik yapmadan önce, dengeli ve düzenli beslenme alışkanlıkları edinmek önemlidir. Ayrıca, stresten uzak durmak ve yeterli sıvı tüketmek de sindirim sistemine yardımcı olabilir. Bu sayede oruçluyken mide bulantısı gibi sorunlarla karşılaşmak önlenmiş olacaktır.
Hızlı Yemek Yeme Alışkanlığı
Hızlı Yemek Yeme Alışkanlığı
İnsanlar günümüzde hızlı yaşam temposu nedeniyle genellikle yemeklerini hızlı bir şekilde tüketmektedirler. Bu durumun sağlığımıza olumsuz etkileri bulunmaktadır. Hızlı yemek yeme alışkanlığı, sindirim sistemi problemleriyle birlikte mide rahatsızlıklarına da sebep olabilmektedir.
Hızlı yemek yeme alışkanlığı, yemek miktarında değişikliğe neden olabilir. Normalde alınması gereken besin miktarının üzerinde ya da altında beslenme durumları söz konusu olabilmektedir. Bu da vücut sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Stres ve anksiyete durumlarında hızlı yemek yeme alışkanlığı daha da artabilmektedir. Bu durumda kişiler yemek yeme süresini kısaltarak besinlerin yeterince çiğnenmeden tüketilmesine sebep olmaktadır. Bu da mide bulantısına ve hazımsızlık problemlerine yol açabilir.
Hızlı yemek yeme alışkanlığını azaltmak için yavaş yemek yemek, besinleri yeterince çiğneyerek sindirim sistemine yardımcı olabilir. Ayrıca yemekler arasında düzenli bir şekilde sıvı tüketimine de dikkat edilmesi gerekmektedir.
Yemek Yeme Alışkanlığı Sonuçları Hızlı yemek yeme Mide rahatsızlıkları, sindirim sorunları Yavaş yemek yeme Sindirim sistemi sağlığının korunması
Mide Asidinde Artış
Mide Asidinde Artış
Oruçluyken mide bulantısı neden olur? Oruçlu bir kişi, özellikle iftar saatinde aşırı yemek yeme alışkanlığına sahipse, mide asidinde artış meydana gelebilir. Bu durum da mide bulantısına neden olabilir. Ayrıca, oruçluyken su tüketimine dikkat edilmemesi de mide asidinin artmasına ve bulantıya yol açabilir.
Mide asidinin artması, midenin iç duvarını tahriş ederek mide bulantısına, aşırı gaz birikimine ve mide yanmasına neden olabilir. Bu durum özellikle hızlı yemek yeme alışkanlığına sahip olan kişilerde daha sık görülebilir. Bu nedenle, oruçluyken yavaş yavaş ve dikkatlice yemek yemek, mide asidinin artışını engellemeye yardımcı olabilir.
Sıvı alım miktarı: Vücuttaki sıvı miktarının yeterli olmaması, mide asidinin artmasına ve dolayısıyla mide bulantısına neden olabilir. Stres ve anksiyete: Strese bağlı olarak mide asidinin artması, oruçluyken mide bulantısına neden olabilir. Dengesiz beslenme alışkanlıkları : Aşırı yağlı, baharatlı ve asitli gıdaların tüketimi, mide asidinin artmasına ve oruçluyken mide bulantısına yol açabilir.
Kafein ve tatlandırıcılar tüketimi: Günlük hayatta tüketilen kafein ve tatlandırıcılar, mide asidinin artmasına neden olabilir.
Kafein ve Tatlandırıcılar Tüketimi
Kafein ve Tatlandırıcılar Tüketimi
Çoğu insan günlük hayatlarında bir miktar kafein tüketir. Kafein, gün boyunca uyanık kalmamıza yardımcı olabilir, ancak aşırı tüketimi mide rahatsızlığına neden olabilir. Özellikle oruçluyken kafein tüketimi mide bulantısına yol açabilir. Bu nedenle, oruçlu iken kafein alımını sınırlamak önemlidir.
Tatlandırıcılar da benzer bir şekilde mide bulantısına neden olabilir. Bazı kişiler, özellikle oruçlu iken yapay tatlandırıcı içeren yiyecek ve içecekleri tükettiklerinde mide bulantısı yaşayabilirler. Bu nedenle, tatlandırıcıların aşırı tüketiminden kaçınılmalıdır.
Kafein ve tatlandırıcı tüketiminin azaltılması, mide bulantısı riskini azaltabilir. Bu durumda, doğal tatlandırıcıları tercih etmek ve kafein alımını sınırlamak faydalı olabilir. Ayrıca, mide sağlığını korumak için dengeli ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarının benimsenmesi de önemlidir.
Kafein ve tatlandırıcılar tüketiminin düzenlenmesi, mide sağlığını olumlu yönde etkileyebileceği gibi genel sağlık durumunu da iyileştirebilir. Bu nedenle, bu tür maddelerin tüketimine dikkat ederek, mide bulantısı gibi rahatsızlıklardan kaçınmak mümkün olabilir.
Doğru beslenme ve tüketim alışkanlıkları ile mide bulantısının önüne geçmek mümkündür. Kafein ve tatlandırıcı tüketimini düzenleyerek, mide sağlığını olumlu yönde etkilemek mümkündür.
Sıvı Tüketim Miktarı
Sıvı tüketim miktarı, genel sağlık durumumuz için oldukça önemlidir. Vücudumuzun %60’ı su ile kaplıdır ve bu nedenle yeterli miktarda su tüketimi sağlığımız için hayati önem taşır. Ancak, günlük hayatın koşturmacası içerisinde sıvı tüketmeyi ihmal etmemiz oldukça yaygındır.
Su alımı, artan vücut ısısı, terleme, idrar çıkışı ve solunum yoluyla gerçekleşen su kayıplarını dengelemek için gereklidir. Yeterli miktarda su tüketimi, sindirim sistemi ve böbreklerin düzgün çalışmasını sağlar.
Bir yetişkinin günlük olarak ortalama 2-3 litre su tüketmesi önerilir. Ancak, kişinin yaşına, cinsiyetine, yaşam tarzına ve fiziksel aktivitelerine göre bu miktar değişebilir. Örneğin, spor yapan bir bireyin su tüketim miktarı, daha fazla olmalıdır.
Su tüketimi sadece susuzluk hissedildiği zaman yapılmamalıdır. Genellikle susuzluk hissedildiğinde vücudun su seviyesi zaten düşmüştür. Bu yüzden, düzenli aralıklarla su içmek ve vücudun susuzluk hissetmeden önce su almasını sağlamak önemlidir.
Su tüketim miktarını artırmak için düzenli olarak su içmeyi hatırlatacak bir uygulama veya su şişesi taşımak faydalı olabilir. Ayrıca, meyve suları, taze sıkılmış meyve suları veya bitki çayları da su tüketimine alternatif olabilir.
Stres ve Anksiyete
Stresin ve anksiyetenin insan vücudu üzerinde birçok olumsuz etkisi bulunmaktadır. Bu etkilerden biri de mide rahatsızlıklarıdır. Stres ve anksiyete durumlarında vücut, savaş ya da kaç tepkisi vererek stres hormonu salgılar. Bu durumda sindirim sistemi yavaşlar ve mide asidi artar. Bu durum ise mide bulantısına sebep olabilir.
Mide bulantısı, stres ve anksiyetenin yanı sıra hareketsizlik, dengesiz beslenme alışkanlıkları ve sıvı tüketim miktarı ile de ilişkilidir. Stres ve anksiyetenin yol açtığı mide rahatsızlıklarının önüne geçmek için düzenli egzersiz yapılmalı, sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösterilmeli ve yeterli miktarda su tüketilmelidir.
Stres ve anksiyete durumlarında mide bulantısıyla başa çıkmak için nefes egzersizleri, meditasyon ve derin gevşeme teknikleri faydalı olabilir. Ayrıca stres yönetimi konusunda uzman bir hekimden yardım almak da önemlidir.
Stres ve anksiyetenin mide bulantısı gibi sindirim sistemini etkileyen rahatsızlıklara neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarına dikkat ederek stres ve anksiyetenin olumsuz etkileri minimize edilebilir.
Kaynaklar: 1. Anksiyete ve Depresyon Derneği 2. Harvard Tıp Fakültesi
Hareketsizlik
Hareketsizlik
Modern yaşam tarzı, teknolojik gelişmeler ve otomatik sistemler ile birlikte hareketsizlik günümüzde giderek artmaktadır. Oturarak çalışma, araç kullanma, asansör kullanma gibi alışkanlıklar hareketsizliğe neden olmaktadır. Hareketsizlik sağlık açısından pek çok olumsuz etkiye sahip olabilir.
Hareketsiz bir yaşam tarzı sadece kilo alımına neden olmakla kalmaz, aynı zamanda kas gücü kaybına, esneklik kaybına, kemik erimesine ve kalp-damar hastalıkları riskinin artmasına neden olabilir. Ayrıca hareketsizlik, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve ruh halinin olumsuz etkilenmesine de sebep olabilir.
Hareketsizlikten kaynaklanan fiziksel sağlık sorunlarının yanı sıra ruhsal sağlık problemleri de yaşanabilir. Düzenli egzersiz yapmayan kişilerde depresyon, kaygı ve stres gibi ruhsal sorunlar daha sık görülebilir.
Ancak düzenli egzersiz yapmak, hareketsizliğin getirdiği olumsuz etkileri azaltabilir. Egzersiz, kas gücünü artırarak kemik yoğunluğunu korur, kalp-damar sağlığını iyileştirir, kilo kontrolüne yardımcı olur ve genel sağlık durumunu olumlu yönde etkiler.
Hareketsizlik Sonuçları Egzersizin Faydaları Kas gücü kaybı Kemik yoğunluğunu korur Esneklik kaybı Kalp-damar sağlığını iyileştirir Kalp-damar hastalıkları riskinin artması Kilo kontrolüne yardımcı olur Bağışıklık sisteminin zayıflaması Genel sağlık durumunu iyileştirir
Dengesiz Beslenme Alışkanlıkları
Dengesiz beslenme alışkanlıkları, vücut sağlığını olumsuz yönde etkileyen önemli bir faktördür. Özellikle fast food alışkanlığı, sağlıksız abur cubur tüketimi ve düzensiz yemek saatleri gibi beslenme alışkanlıkları, sindirim sistemi üzerinde ciddi sorunlara neden olabilir.
Fast food tüketimi, yüksek yağ ve kalori içeriği nedeniyle sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Düzensiz yemek saatleri ise mide asidinin dengesini bozarak mide yanması ve mide bulantısına yol açabilir.
Bununla birlikte, sağlıksız abur cubur tüketimi sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Özellikle aşırı şeker ve yağ içeren atıştırmalıklar sindirim sistemi üzerinde ağır bir yük oluşturabilir ve mide bulantısına neden olabilir.
Dengesiz beslenme alışkanlıklarının sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkileri olduğu gibi, genel sağlık durumunu da olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle dengeli ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmak, vücut sağlığı açısından son derece önemlidir.
Sağlıklı bir yaşam için beslenme alışkanlıklarına dikkat etmek, sindirim sistemi problemlerinin önüne geçmek ve mide bulantısı gibi sorunlardan korunmak adına oldukça önemlidir. Dengeli ve düzenli beslenme alışkanlıkları edinerek, sindirim sistemi sağlığını korumak mümkündür.
Mide Rahatsızlıkları Geçmişi
Mide rahatsızlıkları, birçok kişinin hayatını olumsuz etkileyebilecek potansiyel bir sorundur. Beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik, stres gibi faktörlerin yanı sıra kişinin geçmişte yaşadığı mide problemleri de bu rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Özellikle, oruçluyken mide bulantısı neden olur ve bu durum kişinin günlük yaşantısını önemli ölçüde etkileyebilir.
Mide rahatsızlıklarının geçmişi kişinin mevcut durumunu anlamak için oldukça önemlidir. Herhangi bir geçmiş mide problemi, mevcut yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları ile birleşirse, bu durum daha ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu yüzden, mide rahatsızlıklarının çok geçmişte değil, yakın zamanda yaşananları ve bulantıya neden olan sebepleri not etmek faydalı olacaktır.
Bu süreçte mide rahatsızlıkları ve bulantı durumlarıyla başa çıkabilmenin tek yolu, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek ve beslenme alışkanlıklarına dikkat etmektir. Hızlı yemek yeme alışkanlığından kaçınmak, mide asidinde artışa neden olabilecek kafein ve tatlandırıcı tüketimini azaltmak, dengeli bir diyet programı izlemek ve düzenli olarak sıvı tüketmek gibi faktörler, mide rahatsızlıklarının kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.
Ayrıca, stres ve anksiyete gibi duygusal durumların mide rahatsızlıkları üzerinde olumsuz etkisi olduğu da unutulmamalıdır. Bu yüzden, stresten uzak durmak, düzenli egzersiz yapmak ve pozitif bir bakış açısı benimsemek de mide sağlığını olumlu yönde etkileyebilir.
Sonuç olarak, mide rahatsızlıklarının geçmişi, kişinin mevcut durumunu anlamak ve gelecekte oluşabilecek sorunların önüne geçmek için oldukça önemlidir. Bu sebeple, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek ve düzenli olarak doktor kontrolü yapmak, mide sağlığını korumak için önemli adımlardır.
Genel Sağlık Durumu
Genel sağlık durumu, bir kişinin genel sağlık durumunu etkileyen faktörlerin tamamını kapsar. Bu faktörler arasında yemek miktarında değişiklik, hızlı yemek yeme alışkanlığı, mide asidinde artış, kafein ve tatlandırıcılar tüketimi, sıvı tüketim miktarı, stres ve anksiyete, hareketsizlik, dengesiz beslenme alışkanlıkları, mide rahatsızlıkları geçmişi bulunur.
Genel sağlık durumu, bir kişinin yaşam tarzı, beslenme tercihleri ve genel sağlık geçmişi ile doğrudan ilişkilidir. Örneğin, mide bulantısı oruçluyken genellikle kişinin yemek miktarında değişiklik yaptığı zaman meydana gelir.
Oruçluyken mide bulantısı neden olur sorusunun cevabı, hızlı yemek yeme alışkanlığına, mide asidinde artışa ve dengesiz beslenme alışkanlıklarına bağlı olabilir. Oruçluyken hızlı yemek yeme alışkanlığı, sindirim sisteminin daha fazla çalışmasına ve bu durumda mide bulantısına neden olabilir. Ayrıca, dengesiz beslenme alışkanlıkları, kafein ve tatlandırıcıların aşırı tüketimi de mide bulantısını tetikleyebilir.
Bir kişinin genel sağlık durumu, bu tür faktörlerin dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu durumun düzeltilmesi için, sıvı tüketim miktarının arttırılması, stres ve anksiyetenin azaltılması, hareketli bir yaşam tarzının benimsenmesi ve dengeli bir beslenme alışkanlığına geçiş yapılması gerekebilir.
Bu nedenle, genel sağlık durumu her birey için önemlidir ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, mide rahatsızlıklarını azaltmak ve genel sağlık durumunu iyileştirmek için önemlidir.
Sık Sorulan Sorular
Oruç tutarken neden mide bulantısı olur?
Oruç tutarken mide bulantısı genellikle açlık ve susuzluk nedeniyle oluşur. Vücudun düzensiz beslenme ve sıvı alımı nedeniyle tepki vermesi sonucu mide bulantısı meydana gelebilir.
Oruç tutarken mide bulantısını önlemek için neler yapılabilir?
Oruç tutarken mide bulantısını önlemek için iftarda ve sahurda yeterli miktarda su içmeye özen gösterilmelidir. Ayrıca hafif ve sindirimi kolay gıdalar tüketmek de mide bulantısını azaltabilir.
Oruç tutarken mide bulantısı yaşayanlar hangi besinleri tüketmelidir?
Oruç tutarken mide bulantısı yaşayanlar, lifli ve sindirimi kolay olan gıdaları tercih etmelidir. Buğday, pirinç, yoğurt gibi besinler mide bulantısını azaltmaya yardımcı olabilir.
Mide bulantısı orucu bozar mı?
Mide bulantısı sırasında ağız dolusu kusmak orucu bozar. Ancak hafif mide bulantıları orucu bozmaz. Eğer mide bulantısı sebebiyle kusmak zorunda kalırsanız orucunuzu bozmamak için dikkat etmelisiniz.
Oruç tutarken mide bulantısı için hangi bitki çayları tüketilebilir?
Oruç tutarken mide bulantısı için nane, rezene veya zencefil gibi bitki çayları tüketilebilir. Bu bitki çayları sindirimi kolaylaştırarak mide bulantısını azaltabilir.
Oruç tutarken mide bulantısı için doktora danışmalı mıyım?
Eğer oruç tutarken sürekli olarak mide bulantısı yaşıyorsanız ve bu durum günlük yaşantınızı etkiliyorsa bir doktora danışmanız faydalı olacaktır. Altta yatan başka bir sağlık sorunu olabilir.
Ramazan'da mide bulantısı nasıl engellenebilir?
Ramazan'da mide bulantısını engellemek için yavaş yavaş yemek yemek, çok yağlı veya ağır yemeklerden kaçınmak, bol su tüketmek ve sindirimi kolay gıdaları tercih etmek önemlidir.
"@context": "https://schema.org", "@type": "FAQPage", "mainEntity": [ "@type": "Question", "name": "Oruç tutarken neden mide bulantısı olur?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Oruç tutarken mide bulantısı genellikle açlık ve susuzluk nedeniyle oluşur. Vücudun düzensiz beslenme ve sıvı alımı nedeniyle tepki vermesi sonucu mide bulantısı meydana gelebilir." , "@type": "Question", "name": "Oruç tutarken mide bulantısını önlemek için neler yapılabilir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Oruç tutarken mide bulantısını önlemek için iftarda ve sahurda yeterli miktarda su içmeye özen gösterilmelidir. Ayrıca hafif ve sindirimi kolay gıdalar tüketmek de mide bulantısını azaltabilir." , "@type": "Question", "name": "Oruç tutarken mide bulantısı yaşayanlar hangi besinleri tüketmelidir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Oruç tutarken mide bulantısı yaşayanlar, lifli ve sindirimi kolay olan gıdaları tercih etmelidir. Buğday, pirinç, yoğurt gibi besinler mide bulantısını azaltmaya yardımcı olabilir." , "@type": "Question", "name": "Mide bulantısı orucu bozar mı?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Mide bulantısı sırasında ağız dolusu kusmak orucu bozar. Ancak hafif mide bulantıları orucu bozmaz. Eğer mide bulantısı sebebiyle kusmak zorunda kalırsanız orucunuzu bozmamak için dikkat etmelisiniz." , "@type": "Question", "name": "Oruç tutarken mide bulantısı için hangi bitki çayları tüketilebilir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Oruç tutarken mide bulantısı için nane, rezene veya zencefil gibi bitki çayları tüketilebilir. Bu bitki çayları sindirimi kolaylaştırarak mide bulantısını azaltabilir." , "@type": "Question", "name": "Oruç tutarken mide bulantısı için doktora danışmalı mıyım?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Eğer oruç tutarken sürekli olarak mide bulantısı yaşıyorsanız ve bu durum günlük yaşantınızı etkiliyorsa bir doktora danışmanız faydalı olacaktır. Altta yatan başka bir sağlık sorunu olabilir." , "@type": "Question", "name": "Ramazan'da mide bulantısı nasıl engellenebilir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Ramazan'da mide bulantısını engellemek için yavaş yavaş yemek yemek, çok yağlı veya ağır yemeklerden kaçınmak, bol su tüketmek ve sindirimi kolay gıdaları tercih etmek önemlidir." ]
0 notes
falancaportal · 2 months
Text
Gebelikte 30. hafta gelişimi - 30 Haftalık Gebelikte bilinmesi gerekenler
New Post has been published on https://renklihobi.com/gebelikte-30-hafta-gelisimi-30-haftalik-gebelikte-bilinmesi-gerekenler/
Gebelikte 30. hafta gelişimi - 30 Haftalık Gebelikte bilinmesi gerekenler
30 haftalık gebelik döneminde bebeğin gelişimi hızla devam ederken, annenin vücudu da önemli değişiklikler yaşamaktadır. Bu süreçte, hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı için bilinmesi gereken bazı önemli detaylar bulunmaktadır. Bu makalede, 30 haftalık gebelikte nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında detaylı bilgiler bulabilirsiniz.
Ana Noktalar
Bebeğin gelişimi ve kilo artışı
Annenin vücudundaki değişiklikler
Beslenme ve egzersiz önerileri
Tıbbi kontrollerin önemi
Doğum için hazırlık süreci
Gebelikte 30. Hafta Gelişimi
Gebelikte 30. hafta, bebeğin gelişimi ve annenin yaşadığı değişiklikler açısından oldukça önemlidir. Bebeğin vücut fonksiyonları giderek olgunlaşırken, annenin de fiziksel ve duygusal olarak pek çok değişiklikle başa çıkması gerekebilir.
Bebeğin Gelişimi
30. haftada bebeğin gelişimi hızla devam etmektedir:
Kilo Artışı: Bebek, bu haftada hızla kilo almaya devam eder ve yaklaşık olarak 1,3 kg’a ulaşabilir.
Organ Olgunlaşması: Bebeğin akciğerleri ve sindirim sistemi, gelişmeye devam eder ve olgunlaşmaya başlar.
Hareketlilik: Bebeğin hareketleri daha belirgin hale gelir ve anne bu dönemde daha fazla tekme ve hareket hissedebilir.
Annenin Değişen Durumu
Annenin de 30. haftada bazı belirgin değişiklikleri olabilir:
Kabızlık ve Hazımsızlık: Rahmin büyümesiyle birlikte mide ve bağırsak baskılanabilir ve bu da kabızlık ve hazımsızlık sorunlarına yol açabilir.
Bel ve Sırt Ağrıları: Artan ağırlık nedeniyle bel ve sırt ağrıları sıkça yaşanabilir.
Ödem: Vücutta su tutulması sonucu eller, ayaklar ve yüzde ödem oluşabilir.
Gebelikte 30. hafta, bebeğin ve annenin sağlığı açısından kritik bir süreçtir. Bu dönemde düzenli doktor kontrolleri ve sağlıklı beslenme önemlidir. Ayrıca, annenin dinlenmeye ve stresten uzak durmaya özen göstermesi gerekmektedir.
30 Haftalık Gebelikte Bilinmesi Gerekenler
Gebelik süreci her haftanın önemi ve farklılığı ile birlikte ilerler. Bu nedenle 30 haftalık gebelik döneminde bilinmesi gereken bazı önemli detaylar bulunmaktadır.
Gebelikte Sağlık Durumu
Gebelikte 30. hafta, bebeğin ve annenin sağlık durumunu yakından etkileyen bir dönemdir. Bu dönemde annenin düzenli olarak sağlık kontrollerine devam etmesi, kan değerlerini kontrol ettirmesi ve gerekli olan takviyeleri alması son derece önemlidir.
Bebeğin Gelişimi
30 haftalık gebelikte bebeğin büyüme ve gelişimi hızla devam etmektedir. Bebeğin organları neredeyse tamamen gelişmiş durumdadır ancak akciğerlerin olgunlaşması için daha fazla zaman gerekmektedir. Bu dönemde bebeğin hareketleri daha belirgin hale gelir ve anneler bu hareketleri düzenli olarak hissetmeye başlar.
Doğum ve Emzirme Hazırlığı
30 haftalık gebelikte doğuma ve emzirmeye hazırlık süreci başlamalıdır. Doğum planları yapılmalı, doğum sonrası bakım konusunda bilgi alınmalı ve emzirme teknikleri öğrenilmelidir. Ayrıca bebeğin ihtiyaç duyacağı ekipman ve malzemelerin temini de bu dönemde gerçekleştirilmelidir.
Özetle
Gebelik sürecinin 30. haftası, anne adayları için oldukça önemlidir. Sağlık, bebeğin gelişimi, doğum ve emzirme hazırlıkları konularında bilinçli bir şekilde hareket etmek, bu dönemin sağlıklı ve sorunsuz geçmesini sağlayacaktır.
Sıkça Sorulan Sorular
30. haftada bebeğin gelişimi nasıl olmalıdır?
30. haftalık gebelikte bebeğin boyu yaklaşık 38 cm ve ağırlığı 1.3 kg olmalıdır. Akciğerlerinin gelişimi devam ederken, beyin ve vücut proporsiyonları da giderek daha dengeli hale gelmelidir.
30. haftalık gebelikte nelere dikkat etmeliyim?
30. haftalık gebelikte aşırı fiziksel aktiviteden kaçınmak, düzenli olarak doktor kontrolüne gitmek, dengeli beslenmek ve yeterli su tüketmek önemlidir.
30. haftalık gebelikte oluşabilecek riskler nelerdir?
30. haftalık gebelikte erken doğum riski artmaktadır. Ayrıca preeklampsi, gestasyonel diyabet gibi sorunlara karşı da dikkatli olunmalıdır.
0 notes