Tumgik
#fatımiler
insanzee · 7 months
Text
Canan isimli kadın, bu kez ismini kavga için değil de yaptığın yanlışı göresin ki bir daha bilmediğin dini benim gibi biriyle tartışmaya kalkmayasın diye zikrettim!
Muhtemelen dün sen de birçok müslüman gibi kandil kutladın, ben bile nezaketen sevdiğim iki arkadaşa yoruma gidip tebrik ettim. Herkesi geçtim de sen niye kutladın? Benimle yorumlaştığında yayınımdaki görselde öpüşen adamlar için onlar müslüman değil şia dedin dimi? peki İslam da mevlid kandili var mı? O kandili hicretten 350 yıl sonra mısırda bi dönem hüküm süren şii fatımi devleti uydurmadı mı sen niye kutluyorsun? hani onlar müslüman değil di? İslam da kadir gecesi dışında bi gece kutlanmaz hatta Araplar kadir gecesini bile kutlamaz, nedense biz türkler çok meraklıyız dine yeni bişeyler sokuşturmaya. Yaa işte böyle müslüman dostlar, umarım biraz diliniz yerine aklınızı kullanırsın! Allah kuran da defalarca diyor ya akletmezmisiniz diye, hadi bakalım varsa edin bizde faydalanalım!
9 notes · View notes
aklingolgesi · 2 years
Text
TARİH BOYUNCA SÜVEYŞ KANALI FİKRİ | MESELE
TARİH BOYUNCA SÜVEYŞ KANALI FİKRİ | MESELE
Dünya denizciliğine çağ atlatacak bir girişim: Kızıldeniz’i Akdeniz’e bağlamak, Afrika’yı Asya’dan ayırmak. Yani Süveyş Kanalı’nı açmak. Süveyş Kanalı için tarihte onlarca savaş çıktı, bu savaşlarda yüzbinlerce insan öldü. Bu kanalı kontrol etmek için bir gecede koca bir diyar işgal edildi. Hiç şüphesiz Süveyş Kanalı ve kanalın açıldığı bölge tarihe yön verdi. Peki, Süveyş’te bir kanal açma…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilgilikus · 5 months
Text
Selahaddin Eyyubi'nin İslam Tarihindeki Yeri ve Önemi
Tumblr media
Selahaddin Eyyubi, İslam dünyasının en önemli liderlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Onun hayatı, hükümdarlığı, askeri başarıları, adalet anlayışı, İslam dünyasındaki etkisi, Haçlı Seferleri'ndeki rolü ve mirası birçok kişi için ilgi konusudur. Bu yazıda, Selahaddin Eyyubi'nin hayatının ve etkilerinin detaylı bir şekilde ele alınacağı ve onun tarihe nasıl damgasını vurduğunun inceleneceği bir serüvene hazır olun. Selahaddin Eyyubi'nin hayatı ve yaptıkları, tarihe yön veren önemli bir liderin portresini çizmektedir.
Selahaddin Eyyubi'nin Hayatı
Selahaddin Eyyubi, 1137 yılında Tikrit’te dünyaya gelmiştir. Kürt kökenli olan Selahaddin, genç yaşta askeri eğitim almaya başlamıştır. Onun hayatı, özellikle Haçlı Seferleri dönemindeki stratejik başarıları ile bilinmektedir. Selahaddin, 1169 yılında Mısır’a müslümanların hükümetine karşı olan Şii Fatımiler tarafından hizmet vermek üzere gitti. O dönemdeki hükümet tarafından Zengiler'e karşı savaşan Eyyubi, kısa sürede askeri başarılarıyla tanındı. Selahaddin Eyyubi, Mısır'daki Fatımiler'in hizmetinde bulunurken Zengi hükümdarına katıldı ve onunla birlikte birçok savaşa katıldı. Zengi'nin ölümünden sonra, Eyyubi, Suriye ve Mısır'da bağımsız bir hükümet kurdu ve bu bölgelerde iktidarını sağlamlaştırdı.
Selahaddin Eyyubi'nin Hükümdarlığı
Selahaddin Eyyubi'nin hükümdarlığı, Ortaçağ İslam dünyasında büyük bir etkiye sahip olan önemli bir dönemdir. Selahaddin, 1174 yılında Eyyubiler Devleti'nin hükümdarı olarak tahta çıktı. Bu dönem, İslam dünyasında birçok değişikliğe ve gelişmeye öncülük etmiştir. Selahaddin'in hükümdarlığı, askeri başarılarıyla tanınmasının yanı sıra adalet anlayışı ve İslam dünyasındaki etkisiyle de öne çıkmaktadır. Selahaddin Eyyubi'nin hükümdarlığı, Haçlı Seferleri ile de yakından ilişkilidir. Haçlı Seferleri döneminde, Selahaddin'in liderliği ve stratejik yetenekleri, Müslüman dünyasının Avrupa saldırılarına karşı direnişini güçlendirdi. Hükümdarlığı sırasında, birçok savaşta başarılı olması ve topraklarını genişletmesi, onu İslam dünyasının önde gelen liderlerinden biri haline getirdi. Selahaddin'in hükümdarlığı sırasında kurduğu adalet anlayışı, onun mirası arasında önemli bir yer tutmaktadır. Adaleti ve hoşgörüyü esas alarak hareket etmesi, Eyyubiler Devleti'nin uzun ömürlü olmasını sağlamış ve onun hükümdarlığı döneminde toplumsal refahın artmasına katkıda bulunmuştur. Bu nedenle, Selahaddin Eyyubi'nin hükümdarlığı sadece askeri başarılarıyla değil, aynı zamanda adalet anlayışı ve etkisiyle de önemli bir dönem olarak kabul edilmektedir.
Selahaddin Eyyubi'nin Askeri Başarıları
Selahaddin Eyyubi, tarihte önemli bir askeri lider olarak bilinir. Kendisi, İslam dünyasının en büyük komutanlarından biri olarak kabul edilir. Selahaddin Eyyubi'nin askeri başarıları, onun savaş stratejileri ve liderlik becerileri sayesinde elde ettiği başarılarla doludur. Selahaddin Eyyubi'nin askeri dehası, Haçlı Seferleri sırasında gösterdiği cesaret ve kararlılık ile öne çıkar. Kendisi, Hıristiyan Haçlılarına karşı birçok zafer kazanmış ve İslam dünyasını tehlikelerden korumuştur. Bu zaferler sayesinde Selahaddin Eyyubi, Müslüman toplumları birleştirip Haçlılara karşı başarılı bir direniş göstermiştir. Ayrıca, Selahaddin Eyyubi'nin askeri stratejileri ve taktikleri de dikkate değerdir. Kendisi, savaş alanında oldukça yetenekliydi ve savaş planlarını ustalıkla uygulayarak zafer elde etmiştir. Bu sayede, bölgedeki güç dengelerini değiştirmiş ve İslam dünyasının güvenliğini sağlamıştır.
Selahaddin Eyyubi'nin Adalet Anlayışı
Selahaddin Eyyubi, tarihte önemli bir yere sahip olan bir liderdir. Adalet anlayışıyla da bilinen Selahaddin Eyyubi'nin adalet anlayışı, onun hükümdarlığı döneminde oldukça önemli bir konuydu. Selahaddin Eyyubi'nin adalet anlayışı, halk arasında ne kadar sevilen ve sayılan bir lider olduğunu göstermektedir. Selahaddin Eyyubi'nin adalet anlayışı, onun hükümdarlığı döneminde halkın güvenini kazanmasını sağlamıştır. Adaleti herkese eşit bir şekilde dağıtmış olan Selahaddin Eyyubi, bu özelliğiyle de tanınmıştır. Onun adalet anlayışı, sadece kendi halkı için değil, farklı inançlara ve kültürlere mensup olan kişilere de adil davranılması gerektiğini vurgulamıştır. Selahaddin Eyyubi'nin adalet anlayışının, o dönemdeki toplumun huzur ve güven içinde yaşamasına katkı sağladığı bilinmektedir. Onun adalet anlayışının günümüzde de hala örnek alınan bir liderlik özelliği olduğu söylenebilir.
Selahaddin Eyyubi'nin İslam Dünyasındaki Etkisi
Selahaddin Eyyubi, İslam dünyasında oldukça önemli bir figürdür. Onun etkisi, Müslüman toplumlar üzerinde uzun süreli ve derin bir etki bırakmıştır. Selahaddin Eyyubi'nin İslam dünyasındaki etkisi, sadece askeri başarılarıyla değil, aynı zamanda adalet anlayışı ve liderlik vasıflarıyla da belirginleşmiştir. Selahaddin Eyyubi'nin İslam dünyasındaki etkisi, öncelikle Haçlı Seferleri sırasında gösterdiği başarılarla ortaya çıkmıştır. Onun liderliği altında Müslüman orduları, Haçlılara karşı büyük zaferler kazanmış ve Kudüs'ü yeniden Müslümanların kontrolüne geçirmiştir. Bu başarılar, İslam dünyasında büyük bir coşku ve birlik duygusu yaratmıştır. Ayrıca, Selahaddin Eyyubi'nin adalet anlayışı da onun İslam dünyasındaki etkisini belirlemiştir. O, farklı din ve kültürden insanları bir arada yaşatma konusundaki vizyonuyla tanınmaktadır. Bu sayede, Müslüman toplumlar arasında birlik ve dayanışma duyguları güçlenmiş ve onun etkisi uzun yıllar boyunca hissedilmiştir.
Selahaddin Eyyubi'nin Haçlı Seferleri'ndeki Rolü
Selahaddin Eyyubi'nin Haçlı Seferleri'ndeki Rolü, tarihte önemli bir döneme damgasını vurmuş olan büyük bir liderin etkileyici hikayesini anlatmaktadır. Haçlı Seferleri, 11. ve 13. yüzyıllar arasında İslam dünyası ile Hristiyan dünyası arasında gerçekleşen çatışmaları konu almaktadır. Bu dönemde Selahaddin Eyyubi, hem askeri dehası hem de stratejik zekasıyla Haçlı Seferleri'nde önemli bir rol oynamıştır. Selahaddin Eyyubi'nin Haçlı Seferleri'ndeki rolü, onun sadece bir askeri lider olmanın ötesine geçtiğini göstermektedir. O, Haçlıların baskın ve istilalarına karşı koyarken aynı zamanda adaleti ve hoşgörüyü de temsil etmiştir. Haçlı seferlerine karşı gösterdiği direniş, İslam dünyasında birlik ve direniş ruhunu canlandırmış ve onun liderliği altında toplanmıştır. Haçlı Seferleri'ndeki Rolü Etkileri Haçlıların ilerleyişini durdurmak İslam dünyasının birlik ve direnişini sağlamak Hristiyan ordularıyla mücadele etmek Hoşgörü ve adaleti temsil etmek Selahaddin Eyyubi'nin Haçlı Seferleri'ndeki rolü, sadece o döneme değil, tüm tarihe yön vermiştir. Onun liderliği altında gerçekleşen direniş, İslam dünyasının birlik ve gücünü göstermiş ve toplumsal etkileri uzun yıllar boyunca hissedilmiştir.
Selahaddin Eyyubi'nin Mirası
Selahaddin Eyyubi'nin mirası, onun yaşadığı dönemin ve sonraki yüzyılların İslam dünyasındaki etkisini anlatmaktadır. Selahaddin Eyyubi, tarihte İslam dünyasının en etkili liderlerinden biri olarak kabul edilir. Onun adalet anlayışı ve askeri başarıları, mirasının temel taşlarını oluşturur. Adalet anlayışıyla tanınan Selahaddin Eyyubi, fethettiği topraklarda Hristiyanlarla barış içinde yaşamanın yollarını bulmuş ve onlara özgürlük tanımıştır. Ayrıca, askeri başarılarıyla bilinen Selahaddin Eyyubi'nin, Haçlı Seferleri'ndeki rolü de mirasının önemli bir parçasıdır. Onun liderliğindeki Müslüman orduları, Haçlılarla savaşarak İslam topraklarını korumuş ve İslam dünyasının birliğini sağlamıştır. Read the full article
0 notes
caginmumineleri · 3 years
Text
Kudüs Fatihi: Selahaddin Eyyubi
Tumblr media
Haçlılara karşı verdiği büyük mücadeleler ve Kudüs'ü kurtarmasıyla İslam dünyasının en önemli kahramanlarından Selahaddin Eyyubi...
Hazreti Ömer(ra)'ın halifeliği döneminde fethedilmesinin ardından uzunca süre Müslümanların hakimiyetinde kalan Kudüs, 1. Haçlı Seferi sonunda 1099'da yeniden Hristiyanlar tarafından işgal edildi. Haçlı işgali altındaki şehir, işgale son verecek fatihini beklerken Kudüs'ü prangalarından kurtaracak komutan, 1138'de Irak'ın Tikrit şehrinde dünyaya geldi. Selahaddin Eyyubi, daha sonra ailesiyle Şam'a yerleşti ve burada yaşamaya başladı. Genç yaşlarında Büyük Selçuklular'ın Halep Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi'nin komutanlarından olan amcası Esedüddin Şirkuh'un hizmetine girdi.
Nureddin Zengi'nin ordu komutanı olan amcası Esedüddin Şirkuh'un kumandasında 1164 ve 1169 yıllarında Fatımi egemenliğindeki Mısır'a yapılan seferlere katılan Selahaddin, usta bir kumandan ve devlet adamı olarak sivrildi. 
Selahaddin, Mısır'a hakim olunca kendisine ve Türkler'e karşı direnen Fatımiler ile onları destekleyen Haçlılar ve Bizanslılar'la mücadeleye girişti. Mısır'a tam anlamıyla hakim olan Selahaddin orduyu yeniden teşkilatlandırdı.
Selahaddin, 1181'de Fırat'ın doğusuna geçti; Diyarbakır, Urfa, Harran, Rakka, Habur, Re'sül'ayn, Dara, Nusaybin gibi el-Cezire bölgesi şehirlerini ele geçirdi ardından stratejik öneme sahip Halep'i ele geçirerek Kudüs yolunu açtı.
"Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki..." sözüyle hafızalara kazınan Selahaddin Eyyubi, Eyyubiler devletini kurduktan sonra kutsal şehirdeki işgale son vermek için harekete geçti.
1. Haçlı Seferi sonucunda kurulan ve kutsal şehri işgal altında tutan Kudüs Krallığı'na bağlı ordu ile Selahaddin Eyyubi komutasındaki İslam ordusu, 4 Temmuz 1187'de bugün İsrail'in kuzeyinde yer alan Taberiye Gölü yakınlarında karşı karşıya geldi. Tarihe "Hıttin Savaşı" olarak geçen muharebeyi Selahaddin Eyyubi'nin askeri dehası sayesinde İslam ordusu kazandı.
2 notes · View notes
isfahanharezm · 4 years
Text
Tumblr media
Alevilik (Arapça: عَلَوِیُّون), Alevî (Arapça: علوِی), bir mezhep veya tarikat olmamakla birlikte;  İmam Ali soyundan gelen, onun velayetini kabul eden ve onun taraftarı olan Müslümanları tanımlar. Alevî Müslümanlarda Hüseyin'in soyundan gelen Alevîlere Hüseyni veya Seyyid, Hasan'ın soyundan gelen Alevîlere ise Hasani veya Şerif denir. Türkiye'de Sünnilikten sonra en fazla mensuba sahip olan İslami bir cemaattir.
Siyâsi olarak İslamiyet’in İmâmiye-i İsnâ‘aşer’îyye / Onikicilik fıkhî mezhebinden olan Aleviler, itikaden Horasan Melametîliği’nden köken alan Hoca Ahmed Yesevî’nin kurduğu Câferî Tasavvufî–Yeseviyye Tarikatı ile Fatımiler Halifeliği devrinde Orta Asya ve Türkistan’da çok önemli faaliyetlerde bulunan Nâsır Hüsrev’in kurucusu olduğu Pamir Aleviliği’nin de altyapısını oluşturan Şiiliğin Batıni–İsmâilîyye fıkhî mezhebinin tesirleriyle gelişimini tamamlayarak ortaya çıkan Tasavvufî-Bâtın’îyye itikadi mezhebi mensûplarıdır. Alevilik içerisinde Kızılbaş, Dazalak, Kalender’îyye, Bedr’îyye, Bektaş’îyye, Câm’îyye, Şems’îyye, Edhem’îyye gibi farklı birçok bâtınî tarikât yer almaktadır. 13. asırda Babâîlik’ten ve 14. asrın sonlarından itibaren de yoğun olarak Hurûfîlik’ten etkilenen Anadolu kaynaklı Bektaşilik Tarikatı bunların içlerinde en meşhur olanıdır. 14. ve 15. asırlarda Fadlullah Ester-Âbâdî tarafından Şiilikten ayrılarak zuhur eden Hurûfîlik mezhebinin tesirleri altında kendisini yeniden yapılandırmış olan Bektaşilik, Aleviliğin içinde yer aldığı varsayılan bir tarikât olması itibâriyle Anadolu Aleviliği’nin tamamını tanımlamamaktadır.
İmamlar
Tumblr media
Temel inanç
Alevilik, Hâkk-Muhammed-Ali üçlemesiyle Ehl-i Beyt, ve On İki İmamları önemseyen Câferiyye Şiiliği ile ortak noktalara sahip olan bir yoldur. Alevilik’te incelenmesi gereken asıl inanç Vahdet-i Vücud veya Varlık birliği’dir.
Dört kapı kırk makam inancı
Dört Kapı Kırk Makam, Hacı Bektaş-ı Veli ve Bektaşilik
Dört Kapı Kırk Makam şeklindeki kâmil insan olma ilkelerini Hacı Bektaş-ı Velî’nin tespit ettiğine inanılır. Hacı Bektaş, "Kul Tanrı’ya kırk makâmda erer, ulaşır, dost olur" demiştir. Aleviler kendi içlerinde bir çeşit hiyerarşi oluşturmuştur. Örneğin yol’a gönül vermiş olana tâlip denir. Kişi, yolun kurallarını yerine getirip bilgi düzeyini arttırdıkça yükselir. Alevilikte yol denen deyimin temelini Dört Kapı Kırk Makam anlayışı oluşturmaktadır.
Aleviler'de Kelime-i şehadet ve Kelime-i Tevhid
Kelime-i şehadet:
Eşhedu enla ilahe illallah ve eşhedu enne muhammeden resulullah ve eşhedu enne Aliyyün veliyullah
manası: şahitlik ederim ki Allah birdir ve yine şahitlik ederim ki Hz.Muhammed onun kulu ve peygamberidir ve yine şahitlik ederim ki Hz Ali onun velisidir.
Kelime-i Tevhid
Lailahe illallah Muhammeden resulullah Aliyyün veliyullah
Manası: Allah birdir Hz.Muhammed onun peygamberidir,Hz Ali de onun velisidir
Alevilik'te dini ayinler ve Alevilik'te kutsal günler
Aleviler, HZ.Muhammed’in son peygamber olduğuna, Ali bin Ebu Talib'in ise veliliğine (ya da imamlığına) inanırlar. Aleviler, ibâdetlerini cemevinde yaparlar.Günlük ibadetleri Sabah, Akşam ve Gece Gülbeng'idir. Kadir Gecesi’yle bağlantılı olarak üç gün ve Muharrem ayında ise on iki gün oruç tutarlar. Muharrem’den sonra da üç gün Hızır Orucu tutarlar. Muharrem orucundan evvel üç gün Masum-u Paklar orucunu tutarlar.
NÜFUS
Tumblr media
Türkiye’de en çok Alevi köyü ise 57'si karışık olmak üzere toplam yaklaşık 548 adet köy olup Sivas ilinde yer almaktadır. Bunların ardından sırasıyla,Tunceli,Erzincan,Tokat,Çorum,Kahramanmaraş,Malatya, Amasya,Hatay,Yozgat, Adıyaman, Bingöl, Erzurum, Balıkesir, Kars, Manisa, Aydın, Adana, Mersin, Muğla ve Ordu illeri gelmektedir. Anadolu dışında ise Rumeli, Balkanlar ve Arnavutluk'ta yaşayan Bektaşiler'in yanı sıra, Batı İran, Luristan ve Kuzey Irak'ta ise Yâresânîlik (Ehl-i Hak), Kakai, ve Ali İlâhîlik gibi isimlerle anılan ve kendilerini "Alevi-Kürtler" veya Alevi-Zazalar olarak tanımlayan gruplar da bulunmaktadır. Bugün İran'ın doğusunda Horasan'da da küçük bir Alevi topluluğu vardır. Alevîler daha ziyâde dağlık olan merkezî otoritenin baskısının ulaşamadığı bölgelerde yaşamlarını sürdürmektelerdir.
Alevilikte cem.
Cem Alevilerin toplu halde ettikleri ibadetin adıdır.
Kavram olarak cem, Arapça bir kelime olup toplanma, birikme, bir araya gelme manasına gelmektedir.
Cem’in kaynağı Kırklar Cemi`dir.
Alevilerin toplu anlamda temel ibadeti olan Cem, bir DEDE´nin ya da bazen ANA`nın gözetiminde ve önderliğinde yerine getirilir.
Cem ibadetine katil, hırsız, yolsuz, düşkün kimseler giremez. Bunu Şah Hatayi en güzel dile getirmiştir:
Erenler cemine hercan giremez
Şah’a kanber gibi kul olmayınca
Her kanberim diyen kanber olamaz
Edep ile erken yol olmayınca.
İBADET
Alevilikte ibadet denilince akla gelen ilk ritüel, cem ayini ya da diğer bir ifadeyle cem ibadetidir. Kur’an’da Cuma Bölümü / Cuma Suresi 9. Ayette buyurulduğu üzere perşembeyi cumaya bağlayan gece yani cuma gecesi kadın erkek bütün müminler cem olurlar; çerağ uyandırarak, dara durarak, rukü ederek, secde kılarak ve Kur’an’dan ayetler okuyarak herkese farz olan haftalık toplu yakarışlarını icra ederler.
Ancak günlük ibadetler bireyseldir. Haftalık ibadet ise topludur. Ayrıca günlük ibadetler zorunlu değil ama haftalık ibadet zorunludur. Günlük ibadetin zorunlu olmayışının nedeni bireysel oluşudur. Yani bireysel bir ibadet sadece o kişiyi bağlar. Kendisinden başka hiçbir tanığı yoktur. Fakat toplu ibadetin tanıkları ise o ibadete katılan herkestir.
İbadet vakitleri güneşin ve ayın hareketlerine göre belirlenmektedir. Güneşin hareketleri doğuş ve öğleyin batıya kayışla birlikte batış olmak üzere belirgin olarak ikidir. Gündüz yapılacak ibadetleri bu şekilde tespit etmek mümkündür. Gece yapılacak ibadeti ise ayın hareketine göre belirliyoruz. Gece, ayı gördüğümüzde de ibadet edebiliriz. Bu da ayın göründüğü gecelerdedir. Ay, kimi vakitler yani “yeni ay” halinde güneşle doğup güneşle batar ki, bu zamanlarda ay gece görünmez. Bazen de güneş battıktan sonra akşama yakın vakitte yahut gece yarısından sonra yani sabaha yakın vakitte ayın doğduğu olur. İşte aylı gecelerde yani yeni ay hali olmadığı zamanlarda gece, ay doğduğunda ibadet edilmesi istenmektedir.
Güneş doğarken, batarken ve gece ayı gördüğümüzde (ayın doğuş vakitlerinde) dileyen müminler için ibadet vardır. Bu, peygambere özgü bir ibadet olmakla birlikte diğer müminler için sünnettir.
Bilindiği üzere Şiiler beş vakti üçe toplarlar. Sabah, öğle ve akşam olmak üzere. Ancak Alevilikte güneş doğarken, batarken ve gece ay doğduğunda zorunlu değil ama sünnet olmak üzere ibadet vardır. Bu ibadet Sünni ve Şiilerin namaz adını verdikleri şekilde bir ibadet olmayıp tümüyle yakarış, yalvarış ve dua anlamını taşıyacak şekilde bir ibadettir.
Güneş doğarken ve batarken güneşe doğru dönüp ellerini açarak dua etmek ve aylı gecelerde aya doğru dönüp dua etmek Alevi geleneğinde yüzyıllardır sürdürülen bireysel bir ritüeldir.
Kaynak : Wikipedia.org , http://www.aleviislamdinhizmetleri.com, gelincanlar.com, https://alevi-koeln.de , @alevicanlar.
3 notes · View notes
haberkaraman · 7 years
Text
Neden 15 Temmuz?
1096 yılında Papa 2. Urbanus tarafından kutsanan baronlar tarafından kurulan ilk Haçlı Ordusu, ilk Haçlı Seferini başlattı. Tarihteki bu ilk Haçlı Seferine, Baronlar Seferide denir. Bunun sebebi ise Avrupalı kralların ilk başlarda Papalığın bu çağrısına mesafeli yaklaşımıdır. Çünkü güç ve iktidar asla paylaşılmak istenmeyen bir kavram olduğundan, çoğu pek fazla dindar olmayan krallar, güçlerini…
View On WordPress
0 notes
Text
Tumblr media
Haşhaşiler kimdir? Haşhaşi ne demek?" Büyük Selçuklu devletinde Haşhaşiler denilen gözü dönmüş, gizli bir örgütün devlet bünyesini nasıl esir almaya çalıştığını, düşmanlarla İşbirliğine gittiğini asırlar önce gördük. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu sinsi virüslere, sızıntılara asla geçit vermez."
Başta sosyal medya olmak üzere, günün hareketli gündeminin başköşesine oturan konulardan biri de Haşhaşiler oldu.Haşhaşiler, suikastlerle tanınıyor.
Tarih kaynaklarına göre, Haşhaşiler, 1090 yılının eylül ayında İsmaili din adamı Hasan Sabbah tarafından kurulmuş bir dini tarikat ve siyasi bir örgüt. Tarikat 11.yy'da İsmaililik mezhebi esaslarına dayanan Fatımiler devleti içindeki dinsel bir hizipleşme sonucu ortaya çıktı. Bu hizipleşme sonucu ortaya çıkan iki koldan biri olan Nizarilik kolunun temsilcisi olan Haşhaşin Tarikatı önce İran sonra da Suriye'ye yayıldı. Kuşatılması ve ele geçirilmesi güç kaleler temelinde örgütlenmiş olan Haşhaşin Tarikatı önemli kişilere yönelik suikastlere dayanan etkili bir askeri strateji geliştirerek Orta Çağ İslam dünyasında çok önemli ve farklı bir güç olarak ortaya çıktı. Haşhaşin Tarikatı ideolojik açıdan dönemin Sünni siyasi ve dini çevrelerini düşman olarak gördü. Özel olarak da Abbasi Halifeliği ve onun koruyucusu olan Büyük Selçuklu Devleti esas düşmanları oldu. Topluluk, suikastleriyle tanınırken, iddialara göre suikastlerden önce kendilerinden geçmek için içtikleri haşhaştan isimlerini almışlardır. Topluluğun, Büyük Selçuklu Devleti zamanında terör estirip, pekçok üst düzey devlet adamını ve Abbasi soyunu öldürdüğü biliniyor. Bu kötü şöhretleri sayesinde, çoğu batı dilinde suikastçi anlamına gelen assasin kelimesi Haşhaşi kelimesinden gelmiştir. Romanlara ve filmlere konu olan Haşhaşiler, sarp bir kayalığın tepesinde, ulaşılmaz Alamut Kalesi'nde yaşamışlardır.Hasan Sabbah kimdir?
Tam adı Hasan bin Ali bin Muhammed bin Cafer bin Hüseyin bin Sabbah el-Hamari’dir (1034-1124). Büyük Selçuklu Devleti zamanında yaşamış olan, tarihin eski ezoterik ve batıni örgütü Haşhaşileri kuran ve ölene kadar liderliğini yapan İranlıdır. Tarihteki en gizemli insanlardan biri olarak adı geçer. Müridlerinin adını Seyduna olarak bildiği Hasan Sabbah gençliğinde çeşitli çelişkiler yaşamış, islamiyeti büyük ölçüde sorgulamış, tarikat ve mezheplerle ilgili birçok toplantıya katılmıştır. Hasan Sabbah’ın kurmuş olduğu bu haşhaşilik tarikatının müritleri, kendi çağlarında bir çok Selçuklu devlet adamına suikast düzenlemiş ve amacına ulaşmıştır. "Suikast" kelimesinin İngilizce karşılığı olan "Assasinate" kelimesi bu tarikatın isminin İngilizce’deki karşılığıdır.
0 notes
bilgivitrini · 2 years
Text
Ali Bin Rıdvan Kimdir?
Ali Bin Rıdvan Kimdir?
Ali Bin Rıdvan Kimdir? Ali Bin Rıdvan, Fatımiler döneminin ünlü hekim ve filozofudur. 987 senesinde Kahire yakınlarındaki Gize kasabasında doğduğu bilinmektedir. Eğitime erken yaşlarında başlamış ve on yaşında Kahire’ye gitmiştir. Burada 5 yıl temel eğitimini tamamladıktan sonra herhangi bir hocanın yardımı olmadan kitaplardan Mantık, Tabiat ilimleri, Astronomi, Metafizik ve özellikle Tıp…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kokchapress · 3 years
Text
Fatmiyyun Tugayı; İran için "İyi Taliban"
Fatmiyyun Tugayı; İran için "İyi Taliban" #İran'ın Afganistan'daki etkisi artıyor olsa da, Afganistan'ın İran'ın oluşturduğu tehditleri belirleme ve bunlarla mücadele etme kurumsal kapasitesi zayıf.
Bu zayıflık Afganistan’ın istihbarat yapılarındaki boşluklardan kaynaklanıyor. Afgan Ulusal Güvenlik ve Savunma Güçlerinin, İran’ın Afganistan’daki stratejik hedeflerini ve operasyonlarını belirlemede ve Fatmiyyun Tugayı gibi vekil güçler aracılığıyla planlarını ilerletmede de eksiklikleri var. Fatımiler kimlerdir? Fatmiyyun Tugayı, 2013 / 2014’ten beri Suriye’de aktif olan İran destekli bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
musstuffsworld · 4 years
Text
Tumblr media
BAYANLARIN ERKEK DOKTORA, ERKEKLERİN BAYAN DOKTORA MUAYENE OLMASI CAİZ Mİ?
Bir bayan ve bir erkek doktor olup seçme şansımız varken eğer biri diğerinden çok daha ehil ise bu durumda cinsiyetten ziyade uzmanlığa bakılır. Fakat uzmanlık seviyeleri eşit ise bu durumda bir erkeğin, erkek doktor varken bayan doktora tedavi olması caiz olmaz.
Hasta bir kadın, muayene, tedavi ve ameliyat gibi şeylere muhtaç olabilir. Ancak kadın, hasta olduğunda ehliyetli bir kadın doktor varsa ona gidip muayene olabilir. Yoksa erkek bir doktora gider tedavisini ona yaptırır. Aksi takdirde erkeğe gitmesi günâh ve vebaldir. Kezalik bir erkek hasta olursa, ehliyetli erkek bir doktor varsa ona gitmeye mecburdur. Yoksa bir kadın doktora gidebilir.
Kaynak: Bedâ’ial-Senâî, c. 6, s. 2962
Normal şartlarda bir hasta tercih hakkı var ise hemcinsi olan doktoru seçmelidir, bu durum ne hasta ne de doktor için problem teşkil eder.
Eğer başka imkan yoksa bu durumda bir hasta kendi cinsinden olmayan bir doktora da görünebilir. Bu durumda zaruret vardır. Böyle bir halde doktor hastaya bakmak ile yükümlüdür. Fakat bu durumda da doktor hastanın sadece ihtiyaç kadar olan mahrem yerlerine bakabilir. Doktor, hastanın görülmesine ihtiyaç duyulmayan yerlerini açmamalı, gözlerini haramdan kesinlikle sakındırmalıdır.
Bu hususta önemli bir nokta da hasta ile halvet (kapısı kapalı bir ortamda yalnız) halinde kalınmamasıdır. Bayan bir doktor erkek hastası varken mutlaka yanında bir hemşire veya hasta yakını bulundurmalı yahut kapıyı açık bırakmalıdır.
“Kadında çıkan bir çıbanı tedavi edecek bir kadın (doktor) bulamaz, başka bir kadına tedavi şeklini öğretmek de mümkün olmaz ve hasta kadının ölmesi veya bitkin hale gelmesi yahut dayanamayacağı bir acının meydana gelmesi söz konusu olursa, bu yaranın bulunduğu yer dışında kadının örtünmesinde, sonra onu bir erkeğin tedavi etmesinde bir sakınca yoktur. Bu erkek, gücünün yettiği ölçüde yaranın bulunduğu yer dışındaki kısımlardan gözünü sakınır. Çünkü bir cinsin diğer cinse bakması daha ağırdır. Burada zarûret halinin gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılır. Bu ise ölüm tehlikesidir, böyle bir tehlike ortaya çıkınca da zarûret miktarından fazlası mübah olmaz.”
Kaynak: es-Serahsî, a.g.e., X/157BISMILLAHIRAHMANIRAHIM
55-RAHMAN SÜRESİ
1 - Rahmân (çok merhametli olan Allah)
2 - Kurân'ı öğretti.
3 - İnsanı yarattı.
4 - Ona beyanı öğretti.
5 - Güneş de ay da bir hesab iledir.
6 - Bitkiler ve ağaçlar secde etmektedirler.
7 - Göğü yükseltti ve mizanı koydu.
8 - Sakın tartıda taşkınlık etmeyin.
9 -Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.
10 - (Allah) yeri mahlukat için (aşağıya) koydu.
11 - Orada meyvalar ve salkımlı hurma ağaçları vardır.
12 - Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.
13 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
14 - Allah insanı, pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.
15 - Cinleri de hâlis ateşten yarattı.
16 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
17 - (O) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.
18 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
19 - (Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.
20 - Fakat aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.
21 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
22 - İkisinden de inci ve mercan çıkar.
23 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
24 - Denizde koca dağlar gibi yükselen gemiler de onundur.
25 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
26 - Yer üzerinde bulunan her şey fânidir.
27 - Yalnız celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (zâtı) baki kalacaktır.
28 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
29 - Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O, her gün yeni bir iştedir.
30 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
31 - Ey insan ve cin! sizin de hesabınızı ele alacağız.
32 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
33 - Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Allah'ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz.
34 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
35 - Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız.
36 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz
37 - Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman...
38- Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
39 - İşte o gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz.
40 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
41 - Suçlular simalarından tanınır, alınlarından ve ayaklarından tutulur.
42 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
43 - İşte bu, suçluların yalanladığı cehennemdir.
44 - Onunla kaynar su arasında dolaşırlar.
45 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
46 - Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır.
47 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
48 - İkisinin de çeşitli ağaçları, meyvaları vardır.
49 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
50 - İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır.
51 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
52 - İkisinde de her türlü meyvadan çift çift vardır.
53 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
54 - Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır.
55 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
56 - Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.
57 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
58 - Sanki onlar yâkut ve mercandırlar.
59 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
60 - İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir?
61 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
62 - Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır.
63 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
64 - (Bu cennetler) yemyeşildirler.
65 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
66 - İkisinde de fışkıran iki kaynak vardır.
67 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
68 - İkisinde de her türlü meyva, hurma ve nar vardır.
69 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
70 - İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır.
71 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
72 - Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır.
73 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
74 - Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.
75 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
76 - Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.
77 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
78 - Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir!FETVA VERMENİN MESULİYETİ
SUAL KUR'ANDAN VE HADİSTEN OKUYUP FETVA VERİLİYOR . BUNLAR FETVA OLUR MU DAHA DOĞRUSU FETVA NEDİR?
CEVAP : Fetva demek, herhangi bir şeyin İslâmiyetin hükümlerine uygun olup olmadığını bildirmek demektir. Yalnız, uygundur veya caiz değildir demek, fetva olmaz. Bu cevabın, hangi fıkıh kitabının, hangi yazısından alındığını da bildirmek lazımdır. Fıkıh kitaplarına uymayan fetvalar yanlıştır. Bunlara bağlanmak caiz değildir. İslâm bilgilerini öğrenmeden, bilmeden, âyet-i kerime veya hadîs-i şerif okuyup da, bunlara kendi kafasına, kendi görüşüne göre mana verenlere İslâm âlimi denmez. Bunlar Beyrut’taki papazlar gibi, Arapça bilen bir tercüman olabilir. Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına ve bunların yazdığı fıkıh kitaplarına uymayan sözleri ve yazıları Allahü teâlâ beğenmez. İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“Fasıkın müftü olması uygun değildir. Bunun verdiği fetvalara güvenilmez. Çünkü fetva vermek, din işlerindendir. Din işlerinde fasıkın sözü kabul edilmez.”
SUAL FETVA NE DEMEKTIR?
CEVAP
Fetva, bir hususun dine uygun olup olmadığını, hangi fıkıh kitabının neresinden alındığını bildiren hüküm demektir. Mehazını göstermeden caiz veya caiz değil demek fetva olmaz.
Fetva veren Müftinin müctehid olması gerekir. Müctehid olmayan kimse müfti yapılırsa, bunun müctehidlerin bildirdiklerini okuyup, öğrenerek bunları söylemesi gerekir. (İbni Hümam)
Müctehid olmayan kimse bir hadis işitince, bu hadisten kendi anladığına uyarak amel edemez. Mezhebindeki müctehidlerin verdiği fetva ile amel etmesi gerekir. (Kifaye)
Cengiz Han, Fatımiler ve hatta Abbasiler zamanında, haramlara caiz diyen müftü adını taşıyan devlet memurları vardı. Bunların yanında bir kısmı da gerçekten İslam müftisi idi. Bir kısmı ise, o zamanki hükümdarın arzusuna göre konuşurlardı. İslam müftileri, Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını bildiren âlimlerdi. Müftü denilen devlet memurları ise, zaten dini bilmezlerdi. Allahü teâlânın yasak ettiği bir şeyi, hükümdar emretmiş ise, (Bunu yapmak caiz değil) demezlerdi. Yahut bir zalim, Allahü teâlânın emrettiği bir şeyi yapmamış olsa, (Bunu yapmak gerekir) diyemezlerdi. Böylece müslümanları günaha ve büyük felaketlere sürüklemişlerdi. Böyle uydurma fetvaların verildiği zamanlarda, dinini kayıran müslümanlar, âlimlerin yazdığı fıkıh ve ilmihâl kitaplarına uyup dinlerini kurtardılar.
Yanlış fetva vermek
Sual: Dinî suallere yanlış cevap vermenin vebali nedir?
CEVAP
Bunun vebali çok büyüktür. Harama helal veya helale haram diyen küfre girer. Müctehid olmayanın, Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden anladığına göre fetva vermesi caiz değildir. Çünkü âyet ve hadislerden dört mezhebin müctehidleri, farklı hükümler çıkarmıştır. Onun için herkes, kendi mezhebine uymalı, kendi mezhebindeki âlimlerin verdiği fetvaları bildirmelidir. Bilmeden, kitaba bakmadan, caizdir veya caiz değildir demekten çok sakınmalı! Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Fetva vermeye en cüretli olanınız, ateşe girmeye en cüretli olanınızdır.) [Darimi]
Haramdan korkmayan cahildir. Nitekim (Cahil, cüretkâr olur), yani, (Cahil, günah işlemekten korkmaz) denmiştir. Yanlış fetva vermek büyük günahtır. Bir hadis-i şerif meali:
(Bilmeden fetva verene, yerdeki ve gökteki melekler lanet ederler.) [İ. Lal, İ. Asakir]
(Cehennemde zebaniler, günahkâr hâfıza, puta tapandan daha çok azap yapar; çünkü bilerek yapılan günah, bilmeden yapılan günahtan daha kötüdür.) [Taberani]
(Ümmetim, kötü âlimler, cahil abidler yüzünden helak olur. Kötülerin en kötüsü kötü âlimlerdir. İyilerin en iyisi de iyi âlimlerdir.) [Darimi]
(Sizin için Deccalden daha çok, sapık imamlardan korkuyorum.) [İ. Ahmed]
Kendine sual sorulan, bilmiyorsa, "bilmiyorum, kitaplara bakayım, bulursam söylerim" demeli! Bilmiyorum demek ilimdendir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Üzeyrin ve Zülkarneynin Peygamber olup olmadığını bilmiyorum. Hazret-i Cebrail gelinceye kadar, oturulacak yerlerin en iyisi ve en kötüsünün ne olduğunu soranlara "bilmiyorum" dedim. Cebrail de, "bilmiyorum" dedi. Nihayet Allahü teâlâ bildirdi ki, "Oturulacak yerlerin en iyisi camiler, en kötüsü de sokaklardır.") [Ebu Davud]
(Bilmiyorum demek de ilimdendir.) [İbni Mace]
(Âlimim diyen cahildir.) [Taberani]
(Ahir zamanda, âlim ve ilim azalır, cahillik artar. Cahil ve sapık din adamları, yanlış fetva vererek fitne çıkarır, doğru yoldan saptırırlar.) [Buhari]
(Ümmetim, kötü din görevlilerinden çok zarar görecektir.) [Hakim]
(Ehli olmadan yanlış fetva veren, hainlik etmiş olur.) [Ebu Davud, Hakim]
(Allahü teâlâ, âlimleri almak suretiyle ilmi ortadan kaldırır. Âlim kalmayınca da, cahiller bilmeden yanlış fetva verir, hem kendilerini, hem de başkalarını sapıtırlar.) [Buhari]
Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
Bilmem, demek ilmin yarısıdır. Allah rızası için bilmediği bir hususta, susanın aldığı mükafat, bildiği hususta konuşanın aldığı mükafattan az değildir. Çünkü cehaleti kabul etmek nefse çok ağır gelir. (Şabi)
Şeytanı en çok kahreden şey, âlimin "bilmiyorum" demesidir. Şeytan, "Bunun susması benim için, konuşmasından daha zararlı" der. (İbrahim Edhem)
Hakiki âlim, suali cevaplandırırken, kıyamette, "bu cevabı hangi kitapta buldun" diye sorulacağından korkan zattır. (Hakim Nişapuri)
Hazret-i Cabir anlatır:
Yolculukta, arkadaşlarımdan birinin başı yaralandı. Oradakilere sordu:
- Muska yapmak caiz olur mu?
Oradakiler dedi ki:
- Caiz olmaz, başını yıka!
O da başını yıkayınca öldü. Medine’ye gelince, Resulullah efendimize haber verdik. Buyurdu ki:
(Allahü teâlâ, onun ölümüne sebep olanları öldürsün. Bilmediklerini niçin sorup öğrenmediler? Cehlin ilacı, sorup öğrenmektir!) [Mişkat]
Bu zatlar, daha çok bilenlerden sormadan, kendiliklerinden fetva verdikleri için, çok sert sözle karşılaşıp, kendilerine, (Allahü teâlâ, onları öldürsün) buyurulunca, şimdi din adamı geçinen bir kimsenin İslam âlimlerinin kitaplarını okumadan, kendi boş kafası ve kısa görüşü ile Kur'an-ı kerime ve hadis-i şeriflere mana vermeye kalkışmasına, böylece, müslümanların dinlerini, imanlarını bozmasına ne denileceği meydandadır.
Böyle kimseye, din, iman hırsızı demek yerinde olur. Allahü teâlâ, hepimizi böyle din hırsızlarının zararlarından muhafaza buyursun!
Dinini öğrenmek için sual soranlara, cevap vermemenin vebali büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Sual sorulan kimse, bildiği halde cevap vermezse, kıyamet gününde ağzına ateşten bir gem vurulur.) [Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace]
(Âlimin bildiğini söylememesi, cahilin de bilmediğini sormaması helal değildir. Çünkü Allahü teâlâ, "Bilmiyorsanız, ilim ehline sorun" buyuruyor.) [Taberani]
İlmin kıymetini bilmeyene, ilim öğretilmez. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlmi layık olmayana öğreten domuzun boynuna yakut, inci ve altın takana benzer.) [İbni Mace]
(Biz Peygamberler, herkese, seviyesine göre muamele yapmak ve anlayabileceği şekilde hitap etmekle emrolunduk.) [İ. Gazali]
1 note · View note
muhammetcuce · 5 years
Photo
Tumblr media
Arapça “bâike” kelimesi ile anlatılan bu yapılar, merdivenlerin bittiği yerde üst tarafta, mekana güzellik katmak maksadıyla inşa edilmiş iki tarafında büyük taştan ayakların olduğu ve bu iki ayağı birbirine bağlayan sütunların taşıdığı kemerlerin bulunduğu yapılardır. Güney Kemerleri İki tarafında destek için büyük taşlar olup, aralarında üç adet mermer sütun üzerinde, sivri kemerler bulunmaktadır. Abbasiler tarafından inşa edilip Fatımiler ve Osmanlılar döneminde yenilenmiştir. Sultan II. Abdülhamid Han tarafından h.1311/m.1893 yılında restore edilen kemerlerin diğerlerinden farklı olarak güney cephesinin ortasında, orta direğin üzerinde güneş saati bulunmaktadır. Bu güneş saati h.1325/m.1907 yılında yaptırılmıştır. Doğu Kemerleri İki tarafında destek için büyük taşlar olup aralarında dört adet mermer sütun bulunmaktadır. Sütunlar birbirlerine sivri kemerler ile bağlanmıştır. Kesin inşa tarihi ile ilgili bilgi olmamakla birlikte bazı tarihçilere göre Abbasiler döneminde bazılarına göre de Memlüklüler döneminde inşa edildiği söylenmektedir. Büyük ihtimal ile Abbasiler döneminde yapılıp Fatımiler döneminde yenilenmiştir Batı Kemerleri İki tarafında destek için büyük taşlar olup aralarında üç adet mermer sütun yer alır ve sütunların üzerinde üç sivri kemer bulunmaktadır. h.340/m.951 yılında inşa edilip, kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Kuzeybatı Kemerleri İki tarafında destek için büyük taşlar olup aralarında iki adet mermer sütun yer alır ve sütunların üzerinde dört adet sivri kemer bulunmaktadır. Memlüklü Sultanı Eşref Şaban tarafından h.778/m.1376 yılında inşa edilmiş ve Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman zamanında h.926/m.1519-1520 tarihinde yenilenmiştir. Kuzeydoğu Kemerleri İki tarafında destek için büyük taşlar olup aralarında iki tane zarif mermer sütun bulunmaktadır. Sütunların arasında sivri kemerler bulunmaktadır. Memlüklü Sultanı Muhammed b. Kalavun tarafından h.726/m.1325 yılında inşa edilmiştir. #aksa #alaqsa #çeşme #kudüs #jaruselam #osmanlı #emeviler #tarih #history #oldcityjerusalem #kudüsenot #palestina #turkey #türkiye #muslim #müslüman #ottoman #ottomanempire #abdulhamidhan #payitahtabdülhamid #picture #photo (Al aqsa mosque - المسجد الاقصى) https://www.instagram.com/p/BwRo6rfH8tU/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=c9azi0sru8x1
0 notes
seatyedekparca · 4 years
Text
Bebekleri dunyaya gelmiş olan bir..
Mevlüt doğum yeri ve doğum zamanı anlamına gelir. Peygamber efendimizin doğumunu anlatmak için kullanılan Mevlid, Türkçede Mevlüt şeklinde tanımlanır. İlk kutlama Mısır’da Fatımiler döneminde başlatılmış ve daha sonrasında çeşitli törenler ve şenlikler ile din ve devlet işleriyle karıştırılarak kutlanmaya başlanmıştır. Mevlüt hediyelikleri ise bu kutlamalara bir simge olarak hazırlanmış ve Mevlüt’e katılanlara dağıtılarak ibadetin yerine getirilmiş olduğu düşünülür. İslam dünyasında yaygınlık kazanmış olan Mevlüt, zamanla tüm Müslümanlar arasında bir gelenek haline de gelmiştir.
Aslında doğum günü anlamını taşırken bu biraz daha çeşitlendirilerek ölüm ve doğumu da kapsamıştır. Yani bugün yeni bebekleri dünyaya gelmiş olan bir çok Müslüman Mevlüt paketi satın alarak bu kutlamayı resmileştirir. Mevlüt için Yasin okunması bu kutlamaların en önemli parçasıdır. Kutlama ise eğlence şeklinde değil dualarla yapılır. Şükür anlamı taşıyan Mevlüt kutlamalarında dağıtılan hediyelikler ise gelen misafirlere bir anı kalması için önemlidir.Misafirler aldıkları bu hediyeleri evin en güzel yerinde saklarken o günün hatırası olarak da önemli bir anlam taşır. Mevlüt doğum günlerinin yanı sıra cenazeler sonrasında da okutulan bir gelenek olarak bilinir. Kadir gecesi, Miraç, Regaib ve Berat geceleri Mevlüt okutulması için belirlenmiş olan zamanlardır. Toplumsal bir gelenek halini almış olan Mevlüt’ün dini gelenekler içerisindeki yeri her zaman ayrıdır. Ancak yüzyıllardır var olup olmadığı da tartışılmaya devam etmiştir.
0 notes
dogaltaslar33 · 4 years
Text
Yeri her zaman ayrıdır Ancak..
Mevlüt doğum yeri ve doğum zamanı anlamına gelir. Peygamber efendimizin doğumunu anlatmak için kullanılan Mevlid, Türkçede Mevlüt şeklinde tanımlanır. İlk kutlama Mısır’da Fatımiler döneminde başlatılmış ve daha sonrasında çeşitli törenler ve şenlikler ile din ve devlet işleriyle karıştırılarak kutlanmaya başlanmıştır. Mevlüt hediyelikleri ise bu kutlamalara bir simge olarak hazırlanmış ve Mevlüt’e katılanlara dağıtılarak ibadetin yerine getirilmiş olduğu düşünülür. İslam dünyasında yaygınlık kazanmış olan Mevlüt, zamanla tüm Müslümanlar arasında bir gelenek haline de gelmiştir.
Aslında doğum günü anlamını taşırken bu biraz daha çeşitlendirilerek ölüm ve doğumu da kapsamıştır. Yani bugün yeni bebekleri dünyaya gelmiş olan bir çok Müslüman Mevlüt paketi satın alarak bu kutlamayı resmileştirir. Mevlüt için Yasin okunması bu kutlamaların en önemli parçasıdır. Kutlama ise eğlence şeklinde değil dualarla yapılır. Şükür anlamı taşıyan Mevlüt kutlamalarında dağıtılan hediyelikler ise gelen misafirlere bir anı kalması için önemlidir.Misafirler aldıkları bu hediyeleri evin en güzel yerinde saklarken o günün hatırası olarak da önemli bir anlam taşır. Mevlüt doğum günlerinin yanı sıra cenazeler sonrasında da okutulan bir gelenek olarak bilinir. Kadir gecesi, Miraç, Regaib ve Berat geceleri Mevlüt okutulması için belirlenmiş olan zamanlardır. Toplumsal bir gelenek halini almış olan Mevlüt’ün dini gelenekler içerisindeki yeri her zaman ayrıdır. Ancak yüzyıllardır var olup olmadığı da tartışılmaya devam etmiştir.
0 notes
Text
Başlanmıştır Mevlut hediyelikleri ise bu..
Mevlüt doğum yeri ve doğum zamanı anlamına gelir. Peygamber efendimizin doğumunu anlatmak için kullanılan Mevlid, Türkçede Mevlüt şeklinde tanımlanır. İlk kutlama Mısır’da Fatımiler döneminde başlatılmış ve daha sonrasında çeşitli törenler ve şenlikler ile din ve devlet işleriyle karıştırılarak kutlanmaya başlanmıştır. Mevlüt hediyelikleri ise bu kutlamalara bir simge olarak hazırlanmış ve Mevlüt’e katılanlara dağıtılarak ibadetin yerine getirilmiş olduğu düşünülür. İslam dünyasında yaygınlık kazanmış olan Mevlüt, zamanla tüm Müslümanlar arasında bir gelenek haline de gelmiştir.
Aslında doğum günü anlamını taşırken bu biraz daha çeşitlendirilerek ölüm ve doğumu da kapsamıştır. Yani bugün yeni bebekleri dünyaya gelmiş olan bir çok Müslüman Mevlüt paketi satın alarak bu kutlamayı resmileştirir. Mevlüt için Yasin okunması bu kutlamaların en önemli parçasıdır. Kutlama ise eğlence şeklinde değil dualarla yapılır. Şükür anlamı taşıyan Mevlüt kutlamalarında dağıtılan hediyelikler ise gelen misafirlere bir anı kalması için önemlidir.Misafirler aldıkları bu hediyeleri evin en güzel yerinde saklarken o günün hatırası olarak da önemli bir anlam taşır. Mevlüt doğum günlerinin yanı sıra cenazeler sonrasında da okutulan bir gelenek olarak bilinir. Kadir gecesi, Miraç, Regaib ve Berat geceleri Mevlüt okutulması için belirlenmiş olan zamanlardır. Toplumsal bir gelenek halini almış olan Mevlüt’ün dini gelenekler içerisindeki yeri her zaman ayrıdır. Ancak yüzyıllardır var olup olmadığı da tartışılmaya devam etmiştir.
0 notes
caginmumineleri · 3 years
Text
Kudüs Fatihi: Selahaddin Eyyubi
Tumblr media
Haçlılara karşı verdiği büyük mücadeleler ve Kudüs'ü kurtarmasıyla İslam dünyasının en önemli kahramanlarından Selahaddin Eyyubi...
Hazreti Ömer(ra)'ın halifeliği döneminde fethedilmesinin ardından uzunca süre Müslümanların hakimiyetinde kalan Kudüs, 1. Haçlı Seferi sonunda 1099'da yeniden Hristiyanlar tarafından işgal edildi. Haçlı işgali altındaki şehir, işgale son verecek fatihini beklerken Kudüs'ü prangalarından kurtaracak komutan, 1138'de Irak'ın Tikrit şehrinde dünyaya geldi. Selahaddin Eyyubi, daha sonra ailesiyle Şam'a yerleşti ve burada yaşamaya başladı. Genç yaşlarında Büyük Selçuklular'ın Halep Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi'nin komutanlarından olan amcası Esedüddin Şirkuh'un hizmetine girdi.
Nureddin Zengi'nin ordu komutanı olan amcası Esedüddin Şirkuh'un kumandasında 1164 ve 1169 yıllarında Fatımi egemenliğindeki Mısır'a yapılan seferlere katılan Selahaddin, usta bir kumandan ve devlet adamı olarak sivrildi. 
Selahaddin, Mısır'a hakim olunca kendisine ve Türkler'e karşı direnen Fatımiler ile onları destekleyen Haçlılar ve Bizanslılar'la mücadeleye girişti. Mısır'a tam anlamıyla hakim olan Selahaddin orduyu yeniden teşkilatlandırdı.
Selahaddin, 1181'de Fırat'ın doğusuna geçti; Diyarbakır, Urfa, Harran, Rakka, Habur, Re'sül'ayn, Dara, Nusaybin gibi el-Cezire bölgesi şehirlerini ele geçirdi ardından stratejik öneme sahip Halep'i ele geçirerek Kudüs yolunu açtı.
"Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki..." sözüyle hafızalara kazınan Selahaddin Eyyubi, Eyyubiler devletini kurduktan sonra kutsal şehirdeki işgale son vermek için harekete geçti.
1. Haçlı Seferi sonucunda kurulan ve kutsal şehri işgal altında tutan Kudüs Krallığı'na bağlı ordu ile Selahaddin Eyyubi komutasındaki İslam ordusu, 4 Temmuz 1187'de bugün İsrail'in kuzeyinde yer alan Taberiye Gölü yakınlarında karşı karşıya geldi. Tarihe "Hıttin Savaşı" olarak geçen muharebeyi Selahaddin Eyyubi'nin askeri dehası sayesinde İslam ordusu kazandı.
2 notes · View notes
Text
Anlam taşır Mevlut doğum gunlerinin..
Mevlüt doğum yeri ve doğum zamanı anlamına gelir. Peygamber efendimizin doğumunu anlatmak için kullanılan Mevlid, Türkçede Mevlüt şeklinde tanımlanır. İlk kutlama Mısır’da Fatımiler döneminde başlatılmış ve daha sonrasında çeşitli törenler ve şenlikler ile din ve devlet işleriyle karıştırılarak kutlanmaya başlanmıştır. Mevlüt hediyelikleri ise bu kutlamalara bir simge olarak hazırlanmış ve Mevlüt’e katılanlara dağıtılarak ibadetin yerine getirilmiş olduğu düşünülür. İslam dünyasında yaygınlık kazanmış olan Mevlüt, zamanla tüm Müslümanlar arasında bir gelenek haline de gelmiştir.
Aslında doğum günü anlamını taşırken bu biraz daha çeşitlendirilerek ölüm ve doğumu da kapsamıştır. Yani bugün yeni bebekleri dünyaya gelmiş olan bir çok Müslüman Mevlüt paketi satın alarak bu kutlamayı resmileştirir. Mevlüt için Yasin okunması bu kutlamaların en önemli parçasıdır. Kutlama ise eğlence şeklinde değil dualarla yapılır. Şükür anlamı taşıyan Mevlüt kutlamalarında dağıtılan hediyelikler ise gelen misafirlere bir anı kalması için önemlidir.Misafirler aldıkları bu hediyeleri evin en güzel yerinde saklarken o günün hatırası olarak da önemli bir anlam taşır. Mevlüt doğum günlerinin yanı sıra cenazeler sonrasında da okutulan bir gelenek olarak bilinir. Kadir gecesi, Miraç, Regaib ve Berat geceleri Mevlüt okutulması için belirlenmiş olan zamanlardır. Toplumsal bir gelenek halini almış olan Mevlüt’ün dini gelenekler içerisindeki yeri her zaman ayrıdır. Ancak yüzyıllardır var olup olmadığı da tartışılmaya devam etmiştir.
0 notes