Tumgik
#doğu kudüs
nevzatboyraz44 · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1-GanjaliKhan Mosque Kirman, İran'da bir cami
2-Arg-ı Bem;Bem, İran'da bir tarihi yer
3-David Şehri (İngilizce: City of David İbranice: עיר דוד) Kudüs bir arkeolojik bölge.
4-Pakhlavan Mahmoud Mausoleum
Anıt mezar,Özbekistan
47 notes · View notes
newsfindy · 2 years
Link
Ürdün 98 yıldır Kudüs'teki kutsal mekanları koruyor
0 notes
sonerabanoz · 2 months
Text
Tumblr media
2 notes · View notes
altinovaguncel · 2 years
Text
İslam'a adanmış ömür: Ömer Döngeloğlu
İslam’a adanmış ömür: Ömer Döngeloğlu
Ömrünü İslam’ı anlatmaya adayan ve televizyon programlarında yaptığı dini programlarla tanınan ilahiyatçı-yazar Ömer Döngeloğlu’nun ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Eşinin sıla-i rahime çok önem verdiğini, her fırsatta başta memleketi olmak üzere uzak-yakın demeden akraba ve dost ziyaretleri yaptığını, onların maddi manevi yanında olmaya çalıştığını dile getiren Döngeloğlu, merhumun, ailesine…
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
kalemin-dili · 4 months
Text
🌊Okuduğum ingilizce bir raporu tercüme edip sadeleştirerek paylaşıyorum. Bence bilinmesi gereken çok önemli tarihi bir gerçek.
“Kudüs İbrani Üniversitesi'nde Dr. Areilla Oppenheim, 2001 yılında İsrailliler ve Filistinliler üzerinde ilk kapsamlı DNA çalışmasını yapmış ve İsrail oluşmadan önce gemilerle Filistin'e getirilen göçmenlerin DNA’sında %40'ının Moğol, %40'ının Türk olduğu sonucuna varmıştı. Bunları orijinal İbranilerle ilişkilendirilen hiçbir Sami kanı sonuçlarda çıkmamış.
Bu araştırma ayrıca başka bir DNA projesiyle de doğrulandı. John Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi McKusick-Namans Genetik Tıp Enstitüsü'nden Dr. Eran Elhaik, 2012 yılında yaptığı araştırmada aynı sonuçlara vardı.
Aşkenazi diye adlandırılan Yahudiler aslında Ortadoğu’dan hiçbir zaman başka bölgelere göç etmediler. Kapsamlı DNA sonuçları, %80 üzeri oranda Sami kanı taşıdıkları belirlenenlerin Filistinliler olduğunu ortaya çıkardı ve bu nedenle o bölgenin gerçek tarihsel sahiplerinin Filistinliler olduğu anlaşılmış oluyor.
Filistin’e İsrail adı verilmeden önce onlarca gemilerle bölgeye getirilen beyaz Yahudiler, ataları Sami olan Ben-i İsrail olan yahudilerin olmadığı da ispatlanmış oldu.
Yani Allah’ın seçilmişleri olduklarını iddia eden günümüz sahtekar siyonistlerin aslında Alman, Rus, Polonyalı, Avusturyalı, Litvanyalı vb. beyaz Doğu Avrupalıların ​​torunları oldukları anlaşılmıştır. Onlar da, asırlar önce Kafkasya’dan Doğu Avrupa’ya göç eden Hazar yahudilerinin torunları oldukları biliniyor, ancak şimdiki İsrail yahudileri bunu asla kabul etmiyorlar”
Bu rapor doğrusu çok enterasan. Benzer bir DNA çalışmasının ülkemizdeki Kemalist, Faşist, Tengrici ve kendini aşırı Türkçü diye tanımlayan kesim üzerinde de yapılması muhakkak faydalı olacaktır. O zaman göreceksiniz, Türkçülük altında İslama saldıranların, Araplardan ve İslami çağrıştıran her şeyden nefret etmelerinin altında gen ve kan bozukluğunun olduğunu göreceksiniz.📖
Tumblr media Tumblr media
50 notes · View notes
ayten-ali · 18 days
Text
Tumblr media
YA RABBİ Ramazan-ı Şerife Girdiğimiz Bu Gece Şuara Süresi 227 Ayetinde Bildirdiğin “ZULMEDENLER HANGİ AKİBETE UĞRAYACAKLARINI GÖRECEKLERDİR” Ayeti Celilesiyle Gazzeye Bomba Yağdıran, Filistinli Kardeşlerimizi Yerlerinden, Yatlarından Eden, Doğu Türkistanda, Miyammar'da Hindistan'da Dünyanın Her Köşesinde Müslümanlara Zulmeden Bütün Zalimlere EL KAHHAR İsminle HÜKMEYLE. Mazlumları Zalimlerin İnsafına Terk Etme. İslam Davasında Ümmetin Mücahidlerini Kâfirlere Ve Zalimlere Karşı Muzaffer Eyle. Kâfir Kavimlere Karşı Alemi İslami Bir Binanın Tuğlaları Gibi Birbirine Kenetle. Şu Mübarek Gün Ve Geceler Hürmetine İlk Kıblemiz Mescid-i Aksa'yı,
Peygamberler Şehri Kudüs'ü, Bütün Filistin Topraklarını, Doğu Turkistanı Ve İslam Beldelerini Zalimlerin İşgalinden Kurtar ALLAH'IM.
#Ramazan #Gazze #Filistin #Kudüs #DoğuTürkistan #Turkiye
16 notes · View notes
muslumannotdefteri · 11 months
Text
Müslüman Gençler İçin Uğruna Mücadele Etmeye Değer 10 Madde:
1-Önce Müslüman fert: Ahlak ve Maneviyat, Nefis terbiyesi ve Allah'ına kul olmayan davasına er olamaz bilinci için mücadele etmeye değer.
2-Müslüman aile: LGBT'ye, İstanbul sözleşmesine, Feminizme, Ahlaksız dizi ve filmlere, boşanmayı ve aldatmayı teşvik eden yanlış aile politikalarına karşı mücadele etmeye değer.
3-Müslüman toplum: Tevhid, Hak, adalet, merhamet ve yardımlaşmaya dayalı, ırkçılığın veya fosilleşmiş beşeri ideolojilerin değil, İslam kardeşliğinin hakim olduğu bir toplum için mücadele etmeye değer.
4-Müslümanca bir düzen: Rüşvete, torpile, akraba kayırmacılığına, iltimasa, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı mücadele etmeye değer.
5-Müslümanca bir ekonomi: Faizsiz bir ekonomik sistem için, adil bir ekonomik sistem için, hakça paylaşımın olduğu ekonomik bir sistem için mücadele etmeye değer.
6-Müslüman ümmet: İslam Birliği, İslam Birleşmiş Milletleri, İslam Barış Gücü, İslam Kültür İşbirliği Teşkilatı ve Yeni bir dünya hedefleri için mücadele etmeye değer.
7-Kudüs ve Filistin davası: Kudüs'ün doğu ve batı olarak ayrılmasına ya da Filistin'in iki devlet olarak tanınmasına ve Siyonist İsrail'le dostluğa karşı mücadele etmeye değer.
8-Emperyalizme karşı mücadele: Amerikancılığa, Avrupa Birlikçiliğe, NATO'culuğa, Reel politikçiliğe, Batıcılığa, dünyevileşmeye karşı mücadele etmeye değer.
9-Bu milletin dinine, kitabına, mescidine, başörtüsüne, toprağına, değerlerine düşmanlık edenlere, din düşmanlarına ve de din istismarcılarına karşı mücadele etmeye değer.
10- Siyonist Hedefler: Transhümanizm, Metaverse, aşılar, çipler, dinsiz, ırksız, cinsiyetsiz, tanrısız bir toplum ve Siyonizm'in Yeni Dünya Düzenine karşı Mücadele etmeye değer.
| İşte bu hedefler uğrunda mücadele etmeye, yazmaya, konuşmaya, tartışmaya değer.
Bu hedeflerin olmadığı yerde ise parmağını bile kıpırdatmaya değmez... a.kıransal
2 notes · View notes
Text
Barışa Yolculuk: İsrail’in Oslo Anlaşmaları ile Yolculuğuna Daha Yakından Bir Bakış
Oslo Anlaşmaları, İsrail ve Filistin arasındaki ilişkiyi nasıl etkiledi?
İsrail, barış oyununu stratejik ve taktiksel bir şekilde oynadığı şeklinde tanımlanmaktadır. Orta Doğu tarihinde yeni bir dönemi işaret eden 1993 Oslo Anlaşmaları, İsrail ve Filistin arasında barışa doğru önemli bir adım olarak görüldü. Ancak, İsrail’in barışa yaklaşımının samimi olmadığı, aksine taktiksel bir manevra olduğu öne sürülmektedir. Filistin Otoritesi ile yapılan barış anlaşmaları ve müzakereler, barış görüntüsünü sürdürme aracı olarak görülürken, Filistin topraklarının işgaline devam etmektedir. İsrail’in barış arayışının, çatışmayı çözme konusunda gerçek bir taahhütten ziyade, iç Filistin dinamiklerini ve uluslararası algıları manipüle etme stratejik bir hamle olduğu ima edilmektedir.
1993'te imzalanan Oslo Anlaşmaları, başlangıçta Orta Doğu’da barış için büyük bir coşku ve umutla karşılandı. Ancak, yıllar geçtikçe, anlaşmaların İsrail-Filistin çatışmasının adil ve hakça bir çözümüne yol açmadığı açıkça görüldü. Anlaşmalar, Batı medyası ve Orta Doğu’daki bazı barış arayan gruplar tarafından barışa doğru önemli bir adım olarak sunuldu. Ancak, gerçeklik bu tasviriyle örtüşmedi.
İsrail’in, Filistin’e devletlik sunuyor gibi görünmesine rağmen, aslında Filistinlilere hak ettikleri talepleri vermediği ve bunun yerine sembolik tavizler önerdiği iddia edildi. Oslo Anlaşmaları’ndan hemen sonra Kudüs çevresinde yeni İsrail yerleşimlerinin inşası, her adımın daha büyük bir stratejinin parçası olarak dikkatlice planlandığını gösteren kasıtlı ve stratejik bir hamle olarak görüldü.
Bu nedenle, Oslo Anlaşmaları’nın İsrail ve Filistin arasındaki ilişkiye etkisi, başlangıçtaki umut ve beklentilerin altında kaldı. Anlaşmalar, çatışmanın adil ve hakça bir çözümüne yol açmadı ve anlaşmaların ardından tarafların eylemleri, barışa olan taahhütlerinin samimiyeti hakkında sorular ortaya çıkardı.
1 note · View note
habersonik · 2 months
Text
Türkiye, Uluslararası Adalet Divanında İsrail'le ilgili duruşmada beyanda bulunacak
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 52 devlet ve 3 uluslararası kuruluş, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarını tartışacak istişari görüşüne ilişkin duruşmalarda sözlü açıklama yapacak. UAD, İsrail’in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
esmhaber · 2 months
Text
🇸🇦 Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı:
“1967 sınırlarında başkent Doğu Kudüs olan bir Filistin devletini tanımadan İsrail ile diplomatik normalleşme yoluna girmeyeceğiz.”
0 notes
hetesiya · 3 months
Text
Gözler Gazze’deyken Suriye’de neler oluyor?
Fehim Taştekin
Gözler Gazze’deyken Suriye’de neler oluyor?
Dünya Gazze’ye kilitlenmişken Suriye’de cephesine göre durulmalar ya da yükselmeler yaşandı. Aktif cephe hatlarının başında Fırat’ın doğusu geliyor.
İsrail’in Gazze’deki soykırım savaşının bölgeselleşmesi halinde ateşin sıçrayacağı yerler arasında ilk sırayı Lübnan, ikinci sırayı Suriye’nin alacağı öngörülüyor. Gelişmeler bu senaryoya varmadan da taşların ne yönde oynayacağı belli oluyor.
Dünya Gazze’ye kilitlenmişken Suriye’de cephesine göre durulmalar ya da yükselmeler yaşandı.
Aktif cephe hatlarının başında Fırat’ın doğusu geliyor. 7 Ekim Aksa Tufanı’ndan tam bir hafta önce PKK’nin Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na düzenlediği saldırıyla birlikte Erdoğan yönetimi, 2019’da M-4 yolunda önü kesilen Barış Pınarı Harekatı’nı kaldığı yerden devam ettirmek için yeni bir bahane yakalamıştı. Özerk yönetimin kontrolündeki elektrik, gaz ve petrol istasyonları dahil altyapı tesislerini hedef alan bir operasyon geliştirdi. Fakat Erdoğan muhtemelen Gazze’de ağır suçlar işleyen İsrail’le kıyaslanmaktan kaçınmak için hemen vites küçülttü. Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG), Türkiye’nin güdümündeki Suriye Ulusal Ordusu (SMO) milisleriyle kesişme noktalarındaki çatışmaların yoğunluğu da epeyce azaldı. Bununla birlikte SİHA’larla suikast girişimleri kesilmedi. 16 Kasım’da Kobani’de Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) 3 kişinin öldüğü bir saldırı oldu. 22 Kasım’da Kamışlı’da 3 saldırıda iki kişi öldü. 23 Kasım’da Amude’de yeni evli bir çiftin aracı vuruldu, bir kişi öldü. Bu yıl içinde düzenlenen SİHA saldırılarının sayısı 100’ü geçti. Gazze gündemi dağılır dağılmaz Erdoğan takıntılı Suriye planlarına tekrar asılabilir. Bunun için bahse gerek yok.
***
Beri tarafta Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) kontrolündeki İdlib’de cihatçı kümeler ‘fırsat bu fırsat’ havasında çatışmaları tırmandırdı. Bir taraftan İsrail, Suriye’nin Şam ve Halep havaalanlarını felç eden saldırılar düzenlerken diğer taraftan HTŞ’nin başını çektiği Feth’ul Mubin koalisyonu Halep, Hama ve Lazkiye kırsalında Suriye ordusuna yüklendi. El Kaide-IŞİD artıklarının Suriye’deki varlığı, ABD-İsrail ikilisinin çıkarları açısından önem taşıyor. Suriye felç edilsin de kim ederse etsin; ister NATO üyesi Türkiye ister cihatçılar! Terörle mücadele edildiğine dair yalanlarla sabaha uyanıp aynı yalanlarla yatağa sızanlar Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler gibi Suriye yönetiminden ‘teşekkür’ bekleyebilir. Ayrıca Orta Doğu toza dumana karışmışken Türk askeri-istihbarat unsurları, Fırat’ın batısında boş durmayıp muhalif güçlerin sivil ve askeri kanatlarını yeniden organize etmek için balçıklı patikada yine patinaj yapıyor.
***
Gazze’nin doğrudan yansıması olarak tırmanışın görüldüğü diğer yerler Deyr el Zor, Haseke ve Tanaf hatları. Amerikan güçlerinin konuşlandığı bu alanlara yönelik Irak ve Suriye’deki İran destekli milis güçlerinden gelen saldırılarda ciddi artış görüldü. Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden bu yana Amerikan güçlerinin bölgeden gitmesini temin için izlenen bir strateji zaten var. Fakat ABD’nin İsrail’e kalkan olan askeri-siyasi angajmanı Amerikan varlığına düşman milisleri caydırmak yerine daha da kışkırttı. Saldırılar ivme kazandı. Iraklı gruplar 9 Aralık’ta Irak ve Suriye’de Amerikan güçlerine 11 saldırı düzenledi. İki gün sonra Şedadi ve El Ömer’deki güçler hedef alındı. 17 Ekim’den bu yana düzenlenen saldırı sayısı 94’ü buldu. Amerikalılar roket saldırıları artınca Şedadi’nin yanı sıra El Ömer petrol sahası ve Koniko gaz sahasındaki üslere takviye yapmıştı.
***
Bu tırmanış Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) üzerinde oturduğu zemini de oyuyor. Geçen yaz patlak verip ABD’nin ağırlık koymasıyla gerileyen aşiret isyanı alttan alta körükleniyor. 27 Ağustos'ta Deyr el Zor Askeri Meclisi Komutanı Ahmed el Halil’in (Ebu Havle) gözaltına alınmasının ardından Ukeydat (Akidat) kabilesi SDG’ye savaş açmıştı. SDG’ye göre isyanı İran ve Suriye körüklüyor. SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Al Monitor’a verdiği röportajda, “Bölgemizin ABD ile İran destekli milisler arasında bir savaş alanına dönmesini istemiyoruz. Bunu onlara da söyledik” dedi. Kobani, İranlıların kendilerine, “Biz sizin güçlerinizi hedef almıyoruz. Deyr el Zor saldırılarına karışmıyoruz” dediklerini ama SDG’nin bir silah deposunun da SİHA ile vurulduğunu belirtti. Kobani açıkça aşiret isyanını İran destekli milislerle birlikte Suriye yönetiminin kışkırttığını öne sürerken Ankara, Şam ve Tahran’ın Amerikalıları bölgeden çıkarma hedefinde birleştiğini vurguladı.
Kobani’nin değerlendirmesi olası bir tırmanış ya da Amerikan pozisyonundaki değişimlere bağlı olarak öngörülebilir bazı tehlikelere işaret ediyor. 27 Ağustos’tan itibaren 3 isyan denemesi, ortalık karıştığında ya da Amerikan koruması sona erdiğinde özerk yönetimin geleceği açısından kırılma noktalarını işaretliyor.
İlk isyanın ardından Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi aşiretlerin güvenini kazanmak için bölgede çok sayıda toplantı yaptı. Altı ay içinde sivil ve askeri konseylerin yeniden düzenlenmesi kararlaştırıldı. Yine de yeni bir sayfanın açılabildiği söylenemez. Nitekim Ukeydat’ın lideri İbrahim Abbud el Hafil 11 Kasım’da 11 grubun birleşmesiyle “Aşiretler ve Kabileler Ordusu” kurulduğunu ilan etti. Kendisini başkomutan olarak sundu. “İşgalci” olarak nitelediği SDG’yi bölgeden çıkarmak için seferberlik çağrısı yaptı. Bu çağrı Hafıl’ın Doha’da yaşayan kardeşi Musab el Hafıl’ın arabuluculuk girişiminin başarısız olmasının ardından geldi. Amerikalılarla doğrudan görüşmek isteyen Musab el Hafıl’ın Semelka’dan Suriye’ye sokulmadığı aktarılmıştı.
İbrahim el Hafıl’ın çağrısını takiben aşiret savaşçıları Şuheyl, Carzi, Sağir el Cezire ve Havaic gibi yerlerde SDG’yle yeniden çatışmaya girdi. Amerikan güçlerinin SDG ile birlikte Ziban, Tayyana ve Şuheyl’de hava destekli iki devriye turu atıp gözdağı vermesi de durumu değiştirmedi. Hafıl’ın ekipleri 6 Aralık’ta Deyr el Zor Askeri Konseyi Üyesi Rone Welat’ı (Şirvan Hassan) da öldürdü. El Ömer bölgesinde köprüye yerleştirilen mayınla hedef alınan Welat, SDG’nin önde gelen komutanlarından biriydi.
11 Aralık’ta daha geniş bir saldırı dalgası geldi. Al Vatan gazetesine göre aşiret savaşçıları Deyr el Zor’un doğusunda Ebu Hardub, Carzi, Tayana, Ziban, Havaic ve Şaffa ile vilayetin batısındaki Hassan’da SDG noktalarına eş zamanlı olarak RPG’lerle saldırı düzenledi. Deyr el Zor’un batısında bir tuz madeninde konuşlu SDG güçlerine saldırı oldu. Aşiret isyanını tamamen İran-Amerikan hesaplaşmasına bağlamak yanıltıcı olabilir. İsyanın kaynağında petrol sahaları ve Arap bölgelerinin kontrolünde Kürtlerin üstün rolüne karşı bir rahatsızlık var. Buna ilaveten IŞİD’le mücadele çerçevesinde yürütülen gözaltı operasyonları kızgınlığı büyütüyor. Suriye yönetimi de ülkenin zenginliklerini çalmakla suçladığı Amerikan güçlerinin bölgeden çıkarılması için aşiret isyanını değerlendiriyor. Bölgedeki Amerikan askeri varlığı, Kürtler ve Arapların SDG çatısı altında birlikte hareket etmesine dayanıyor. Arap-Kürt ayrışmasıyla SDG’nin çözülmesi ve Amerikalılar açısından sahanın güvensiz kılınması gibi bir hesap güdülüyor.
***
Aşiret isyanı bu düzeyde kaldığı sürece bölgedeki denklemin bozulması zor. ABD’nin Suriye ve Irak’tan çekileceğine dair öngörüler daha ��ok temennilere dayanıyor. Geçen hafta Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul’ün 7 Ekim’den sonra daha fazla saldırı altında oldukları gerekçesiyle Suriye’deki güçlerin çekilmesi yönünde sunduğu öneri 13’e karşı 84 oyla reddedildi. Öneriye karşı çıkanlar bunun İran’a hediye olacağını savundu. Tabii, Amerikan medyasında çekilmeyi salık veren yazılardaki artış da dikkat çekici. The American Conservative’de çıkan bir yazıda bölgedeki Amerikan askerlerinin ABD’yi cezalandırmak isteyenler için kolay hedeflere dönüştüğünü yazdı. “Çekilme hem Amerikan yaşamları hem de çıkarlarına öncelik veren tek yoldur. Bu aynı zamanda ABD'ye İsrail-Hamas savaşı ve İran ile artan gerilim karşısında daha fazla manevra alanı sağlayacaktır. ABD, Irak ve Suriye'den çekilerek, İsrail'e verdiği destek nedeniyle savunmasız Amerikan askerlerine misilleme yapılmasından endişe etmek zorunda kalmayacak” denildi. Foreign Affairs’de yayımlanan bir yazıda ise Orta Doğu’ya daha fazla asker ve teçhizat yığmanın ucu açık güvenlik yükümlülüklerini artırdığı ve bölgesel savaşı önleme adına yapılan sevkiyatın, kaçınılan şeyi kışkırttığı not edildi. Yazı ‘Orta Doğu’dan çıkıp Çin’le yüzleşmeye bakalım’ mesajını da içeriyor.
***
Amerikan-İran diyalogu ve Suud-İran normalleşmesinin neticesinde İran’ın Suriye’de gerileyeceği öngörüsü Gazze savaşıyla birlikte tersine döndü. Yine beklentilerin aksine Suriye, Arap Birliği’ne dönerken İran’la bağları zayıfladı. Esad yönetimi, İsrail’in saldırganlığı karşısında Rusya’ya bel bağlayamıyor. Çünkü Moskova, Tel Aviv’i kayırıyor. Beri taraftan Suriye, Gazze savaşı sürerken Golan’dan cephe açılabileceği senaryolarına karşın epeyce dizginlendiği izlenimi verdi. Şam’a BAE dahil farklı kanallardan ‘İranlıların cephe açmasına izin verme’ diye telkinlerin gittiği aktarılıyor. Esad’ın Dışişleri Bakan Yardımcısı Eymen Susan’ı Riyad’a büyükelçi ataması da Araplarla normalleşme sürecinin rayından çıkmasını istemediğini teyit ediyor. Yani Esad Rusya, İran ve Arap bloku arasında birini ötekine feda etmeden yol almaya çalışıyor.
***
Öte yandan ABD’nin Gazze savaşına yoğunlaşmasına bağlı olarak Ukrayna’da eli rahatlayan Rusya, Suriye dosyasına biraz daha ağırlık verebilir. Bu da Amerikan güçlerini bunaltacak taktiklere dönüleceği anlamına geliyor. 11 Aralık’ta Suriye Halk Meclisi'nde Suriye-Rusya Dostluk Komitesi'nin toplantısı vardı. Burada Rusya’nın Şam Büyükelçisi Aleksander Yefimov Suriye'ye her türlü desteği sağlamaya hazır olduklarını söyledi. Rusya lideri Vladimir Putin, Türkiye’deki seçimlerden önce Ankara-Şam barışı için ağırlığını koymuştu. Seçimden sonra süreç çakıldı. Şimdi Putin marttaki başkanlık seçimlerine hazırlanıyor. Belki seçimden sonra Rusya, İran ve Türkiye üçlüsü arasındaki mekanizma yeniden canlandırılabilir. Amerikan siyasetindeki belirsizliklere karşın Putin’in tam da seçimlerin ilan edildiği gün Riyad ve Abu Dabi’ye tantanalı bir çıkarma yapması Rusya’nın Orta Doğu gündeminden kolayca çıkmayacağını gösteriyor.
0 notes
yavuzbay-fan · 4 months
Text
ANLAYANA  (1/6)
AHTAPOTUN:
BÜYÜK SAVAŞLARI..
.. OCAK 2022 DEN itibaren..
2023<>2024<>2025...
Bölgesel Devletler Arasındaki,
Siyasî/Askerî/Stratejik.
SÜREÇlere DİKKAT.!!?
■'3. DÜNYA SAVAŞI' / 'KIYAMET SAVAŞI'
- RUSYA'nın;
Başta Ukrayna olmak üzere,
Eski S S C B. Ülkelerini..
Yeniden,
DESPOTİZMİ Güç Altına Almak.
•AHTAPOTUN; PLATFORM.
"YENİ DÜNYA DÜZENİ"
•AHTAPOTUN; PUTİNİZM.
HEGEMONYASIN DA İŞGAL!
•AHTAPOTUN; AMERİKANO.
KONTRALARIN DA..
(Orta Akdeniz, Ortadoğu, Orta Asya)
- Coğrafi düzen.
- Rejim değişikliği.
- Yeni ülkeler.
- Genişletilmek istenen ülkeler.
BOP<>GOP<>GBP<>SOP <>GAP..
NEDENİYLE,
3. DÜNYA SAVAŞI;
ORTADOĞU VE ORTA ASYA DA..
ÇI-KA-ÇAK-TIR.
2022 YILI İTİBARİYLE;
Hamlelerinde Son Kontralarıyla?
Bugünün Dünyasına Baktığımızda;
- Ahtapotizm Üst Akıl!,
Bilderberg/Vatikan/Platformu.
- Emperyalist, Siyonist Sopası!
CIA/GRU/M 6/MOSSAD
- Emperyalizmin Finansörü,
Platform/Suudi/BAE/Katar
- Emperyalizmin Destekçisi!
Vatikan/Ingiltere/AB/Nato
- Siyonizmin Uygulayıcısı!
Britanya/İsrail/Fransa/Ürdün
- Tüm Küreselci..
 (Taraflılar!)
▪DİZAYN Edenler;
(ABD, AVRUPA, VATİKAN)
ÜST AKIL+ PLAN PROJELERİNİN;
BOP<>GOP<>GBP<>GHP<>GAP..
▪DİZAYNIN Güçleri;
(Süper Hegemonyası)
- Askeri Güç.
- Siyasi Güç.
- Silah Gücü.
- Kapital Güç.
- Gıda/İlaç Gücü.
▪DİZAYNCILARIN Hedefi;
(Enerjilerin Kontrolü)
- Petrol.
- Doğal Gaz.
- Bor Madeni.
- Su Kaynakları.
▪Demokrasi Kılıflarında;
(Arap Baharı, Dinsel Mezhep)
- 'Rejim Değişikliği'
- 'Ilımlı İslâm'
- 'Medeniyetler İttifakı'
- 'Dinler Arası Diyalog'
▪Asıl Hedef Noktaları;
 (4 K)
(Melhame-i Kübra dan Önce..)
- Karabağ (Nahçıvan)
- Kırım (Acaristan)
- Kerkük (Musul)
- Kıbrıs (Doğu Akdeniz)
▪ASIL BÜYÜK Düşünceleri;
Aynı bölgelerde..
- Büyük İsrail Hegemonyasında..
Filistin (Hamas/Hizbullah)
Üzerinden..
Gazze; Lübnan işgali,
Devamında..
ÖNCESİ;
> İran Coğrafyasının,
> Türkiye Coğrafyasının,
Bütünlüğünü yok etmek planıdır.
(İsrail’in son mevcut haliyle elinde.!)
TÜM;
Ortadoğu ülkelerinin başkentlerini,
Ülkelerin önemli stratejik hedeflerini,
Anında yerle bir edecek kapaside DE..
Atom bombasının yanısıra DA..
AYNI ŞEKİLDE!
Milyonlarca Müslüman İnsanı öldürecek.!
Kimyasal, biyolojik ve bakteriyel,
İmha bombası var.
Projelerinin Uygulamasında;
- Arz-ı Mev'ut istikametinde..
- Büyük Ermenistan Sınırları.
- Uydu Kürdistan'ı Kurdurmak.
- Megali İdea/Pontus Yeniden.
▪ASIL Stratejik Coğrafyası DA;
- Ukrayna, Gürcistan, Belarus, Moldavya.
- Irak, Libya, Suriye, Yemen, Sudan, Somali,
Üzerinden..
- Bölünmüşlüğünde Planlı;
Devletsel (CIA/MOSSAD/M16)
Terörsel Suikastler, Komplo ve Saldırılar.
İran’ı/Gürcistan'ı/Ukrayna yı.
Karıştırıp, sıkıştırıp, kışkırtıp.!
‘Siyasi Yanlış bir iş’
Yapmalarını sağlamak.
SONRA DA BU;
‘Zorunlu Yanlışlığı’
Bahane ederek!
Böylece Proje savaş çıkartarak.
Öncelikle DE..
TÜRKİYE DEVLETİ Coğrafyasında,
Olmak Planın DA;
- İran'ı çökertip, parçalamak.
- Bölgesel Coğrafik Değişiklik.
- Bölgesel Rejim Değişikliği.
- Bölgesel Mezhepçilik.
ANADOLU ÇOĞRASINI;
1) Marmara ve Karadeniz DE..
> Pontus
2) Ege Bölgesinde DE..
> Yedi Kilise Noktasında,
(Efes/İzmir/Bergama/Akhisar/
Salihli/Alaşehir/Denizli)
HEDEF; Sözde Megali İdea.!
3) Güneydoğu Bölgesinde DE..
> Yedi Şehir Noktasında,
HEDEF; Sözde Arz-ı Mevud!
4) Doğu Anadolu Bölgesinde DE..
> Yedi Şehir Noktasında,
HEDEF; Sözde Kürdistan!
▪ASIL HEDEF Noktaları;
(4 K)
(Melhame-i Kübra dan Sonrası..)
- Kudüs (Filistin)
- Kariye /Ayasofya (İstanbul)
- Kırklar/Kız Kulesi (İstanbul)
- Kâbe (Mekke/Medine)
▪ASIL STRATEJİK Coğrafyası;
(HAT/AY)
TÜRKİYE CUMHURİYETİ  DEVLETİ
- Doğu Akdeniz Sahasında.
- Kuzey Suriye de belirlenen özerklik.
- Doğu ve Güneydoğunun Ayrımı.
 "Referandum"
Statüsünde Bölünmesi.
- Sınırları Daraltılmış;
Bir Türkiye Devlet'ini..
Mahkûm etme Projesi'dir.
2022 YILININ SÜREÇ YOLUNDA..
2023 YILININ SÜREÇ ARASINDA..
2024/2025 E KADAR,
ÖNGÖRÜLERİN OLABİLMESİNDE..
ASRIN PROJELERİNİN,
TEMEL FİKRİ BAŞLANGIÇI;
● 1941 "Kilise Hizmetleri"
(Winston Churchill-Franklin Roosevelt)
● 1945 "Yalta Konferansı"
(İngiltere. Amerika. SSCB Devletleri)
'Asrın Projelerinin' Hazırlanışıdır.
“ANADOLU,
TARİHLER BOYUNCA..
HER MİLLÎ DEVLETE..
MUHABBETLİ,
SARIP SARMALAYAN..
KADİM BİR BEŞİK OLMUŞTUR.
ANCAK,
O GÜÇLÜ DEVLETLER,
KENDİ BEŞİĞİNİ SALLAYIP..
DURDUKÇA..!
NE ZAMAN Kİ,
AYNI DEVLETLETLER,
KENDİ HAS BEŞİĞİNİ,
BAŞKALARININ SALLAMASINA..
MÜSAHAMA GÖSTERDİĞİNDE,
O 'GÜÇLÜ' DENİLEN DEVLETLER,
YA GÜÇSÜZLÜĞE!
YA DA YOK EDİLMEYE!
TERK EDİLMİŞLERDİR.”
SON SÖZÜMÜZ.!
BİR GÜNDEN ÖNCESİ MUTLAKA!
YA>PIL>MA>LI>DIR.!!
GEÇMİŞTEN.. BUGÜNE..
SANCAK-I ŞERİF HÜRMETİNE,
ŞAHLANIŞ VE ATILIM DA..
İSTİKBALİ HEDEF;
"MİSAK-I MİLLÎ" - "AHD-İ MİLLÎ"
TECELLİSİDİR.
"TÜRKİYE MİLLÎ GÜÇ ORDUSUNUN"
Nefesi-Azameti-İradesi,
Bir değil, Bir kaç Hedefi..
Kırbaçlıyacak Güçtedir."
ÇÜNKÜ,
ANADOLU TOPRAKLARI;
KUTLU VE MÜBAREK TİR.
SELÂM VE DUA İLE KALINIZ
STRATEJİTÜRK
Tumblr media
0 notes
bilaldemirkr · 5 months
Text
Filistin-İsrail Savaşı: İnsani Kriz ve Yardım Çağrıları
New Post has been published on https://bilaldemirkr.com.tr/filistin-israil-savasi-insani-kriz-ve-yardim-cagrilari/
Filistin-İsrail Savaşı: İnsani Kriz ve Yardım Çağrıları
Filistin-İsrail Savaşı’nın son dönemde uluslararası gündemde sıkça yer aldığını biliyoruz. Ancak bu çatışmanın ardında yatan nedenleri ve etkilerini birçok insan tam olarak anlamamaktadır. Bu blog yazısında, Filistin-İsrail Savaşı’nın arka planını inceleyecek, savaşın insanları nasıl etkilediğine değineceğiz. Aynı zamanda, savaşın gıda krizi ve yetersiz sağlık hizmetleri gibi insani krizlere yol açtığını ve dünya toplumunun yardım çağrılarına nasıl cevap verdiğini ele alacağız. BM ve uluslararası yardım kuruluşlarının rolünü vurgulayacak ve bireylerin Filistin’e yardım etme yollarını paylaşacağız.
Filistin-İsrail Savaşı’nın Arka Planı
Filistin-İsrail Savaşı, Orta Doğu’nun en karmaşık ve köklü çatışmalarından biridir. Bu savaş, iki taraf arasındaki toprak ve egemenlik mücadelesiyle başlamıştır. İsrail Devleti’nin kurulmasıyla birlikte 1947’de başlayan savaş, tarih boyunca birçok çatışma, saldırı ve uzlaşmazlıkla devam etmiştir. Bu yazıda, Filistin-İsrail Savaşı’nın tarihçesi, nedenleri ve sonuçları hakkında daha fazla bilgi edineceksiniz.
Bu çatışmaların kökeni, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüne kadar uzanır. Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla birlikte Filistin bölgesinde farklı etnik ve dini gruplar ortaya çıkmıştır. 1947 yılında Birleşmiş Milletler (BM), Filistin’in Yahudi ve Arap devletleri olarak ikiye bölünmesini önermiştir. Ancak bu öneri, Filistin topraklarındaki Arap ve Yahudi nüfusu arasında büyük bir anlaşmazlık yaratmıştır.
1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasıyla birlikte, bölgedeki Arap devletleri İsrail’e saldırmış ve Filistin topraklarında çatışmalar başlamıştır. Filistinli Araplar ve İsrailliler arasındaki gerilim, yıllar boyunca süren bir döngü haline gelmiştir. Bu süre zarfında, savaş taraf değiştirmiş, topraklar el değiştirmiş ve hatta komşu ülkelerin de dahil olduğu bölgesel çatışmalara dönüşmüştür.
Bu uzun süreli çatışmanın birçok nedeni vardır:
Filistin topraklarına duyulan talep ve egemenlik mücadelesi
İsrail Devleti’nin kurulması ve sınırlarının belirlenmesi
Dini ve etnik aidiyetlerden kaynaklanan gerilimler
Toprak ve su kaynaklarına erişim sorunları
Filistinli mültecilerin durumu
İsrail’in Kazandığı Topraklar Kaybedilen Filistin Toprakları Golan Tepeleri Doğu Kudüs Batı Şeria Gazze Şeridi Sinai Yarımadası
Bu çatışmaların sonuçları oldukça yıkıcı olmuştur. Filistin-İsrail Savaşı, yüz binlerce insanın ölümüne, yaralanmasına ve yerinden edilmesine neden olmuştur. Bölgedeki insanlar, sürekli tehdit altında yaşamak zorunda kalmış, günlük hayatları büyük ölçüde etkilenmiştir. Bu durum, ekonomik ve sosyal krizlere yol açmış, gıda ve sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında zorluklar yaşanmıştır.
Savaşın İnsanları Nasıl Etkiledi?
Şiddetli çatışmalar ve savaşlar, her zaman masum insanların hayatlarını derinden etkilemiştir. Savaşın insanlar üzerindeki etkileri, hem fiziksel hem de psikolojik açıdan oldukça büyük olabilir. Bu süreçte, insanlar yaşamlarını kaybedebilir, yaralanabilir ya da evlerini, işlerini ve tüm varlıklarını kaybedebilirler. Ayrıca, savaşlar toplumda travma, korku ve güvensizlik hissiyatı yaratarak insanların yaşam kalitesini düşürebilir.
Savaşın insanları nasıl etkilediğini anlamak için, öncelikle fiziksel zararları ele almak önemlidir. Bombardıman ve saldırılar sonucu birçok insan hayatını kaybedebilir veya sakat kalabilir. Yaralanan insanlar için ise sağlık hizmetlerine ulaşmanın zorlaşması büyük bir sorun olabilir. Hastaneler, sağlık çalışanları ve ilaçlar savaş koşullarında yetersiz kalabilir, bu da sağlık krizlerine yol açabilir. Aynı şekilde, temiz su ve temel hijyen olanakları da savaşlar sebebiyle sınırlı hale gelebilir, hastalıkların yayılmasını kolaylaştırabilir.
Diğer taraftan, savaşın insanlar üzerindeki psikolojik etkileri de oldukça derindir. Sürekli tehdit altında yaşama, sevdiklerini kaybetme ve güvenlik endişesi gibi faktörler, insanların ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunlar, savaşın insanlar üzerinde bıraktığı izlerin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.
savaş
insanlar
fiziksel zarar
psikolojik etkiler
sağlık hizmetleri
hastalıklar
ruh sağlığı
travma sonrası stres bozukluğu
depresyon
anksiyete
Can kayıpları Yaralanmalar Ev ve iş kayıpları Fiziksel zararlar Sağlık hizmetlerinin yetersizliği Temiz su kaynaklarının azalması Psikolojik etkiler Hastalıkların yayılması Ruh sağlığı sorunları
Filistin-İsrail Savaşının Gıda Krizi
Filistin-İsrail Savaşı’nın Arka Planı
Savaşın İnsanları Nasıl Etkiledi?
Yetersiz Sağlık Hizmetleri: İnsani Krizin Bir Parçası
Dünya Toplumunun Yardım Çağrıları
BM ve Uluslararası Yardım Kuruluşlarının Rolü
Bireysel Katılım: Filistin’e Yardım Etme Yolları
Yetersiz Sağlık Hizmetleri: İnsani Krizin Bir Parçası
Filistin-İsrail Savaşı, tarihin en uzun süren çatışmalarından biridir ve bölgenin tamamını etkilemiştir. Sadece silahların değil, sağlık hizmetlerinin de bölgede önemli bir sorun olduğu bilinmektedir. Bu sorun, savaşın etkisiyle birlikte insani krizlere yol açmaktadır.
Birinci paragraf
İkinci paragraf
Üçüncü paragraf
Birinci Madde
İkinci Madde
Üçüncü Madde
Başlık 1 Başlık 2 Başlık 3 Bilgi 1 Bilgi 2 Bilgi 3 Bilgi 4 Bilgi 5 Bilgi 6
Dünya Toplumunun Yardım Çağrıları
Yaklaşık 70 yıldır devam eden Filistin-İsrail savaşı, tüm dünya toplumunun dikkatini çekmiş ve birçok insanın duygusal olarak etkilenmesine sebep olmuştur. Bu savaş, sadece silahların çekildiği bir çatışma olmanın ötesine geçerek, insanlığı derinden etkileyen bir insani krize dönüşmüştür.
Savaşın başlamasıyla birlikte, insanlar çeşitli şekillerde etkilenmiştir. Öncelikle, bu çatışma bölge sakinlerinin yaşamı üzerinde büyük bir etkiye sahip olmuştur. İnsanlar evlerini terk etmek zorunda kalmış, aileleriyle birlikte güvenli bölgelere sığınmışlardır. Birçok insan ise hayatını kaybetmiş, yaralanmış veya engelli hale gelmiştir. Bu durum, savaşın insanlar üzerindeki etkisini gösteren acı bir gerçektir.
Savaş aynı zamanda bir gıda krizine neden olmuştur. Savaş bölgelerindeki insanlar, temel gıda maddelerine ulaşmakta güçlük çekmektedir. Sürekli çatışma ortamı, tarım alanlarına ve gıda üretimine zarar vermiştir. Bu da gıda sıkıntısı yaşanan bölgelerde insanların sağlıklı bir şekilde beslenme imkanını ortadan kaldırmıştır.
Gıda krizi: Savaş nedeniyle gıda sıkıntısı yaşanan bölgelerde, dünya toplumu gıda yardımları yaparak insanları açlıkla mücadele etmeye destek olmaktadır.
Sağlık hizmetleri: Savaşın etkisiyle sağlık hizmetlerinin yetersiz kalması, dünya toplumunu harekete geçirerek sağlık yardımları göndermelerine sebep olmuştur.
BM ve uluslararası yardım kuruluşları: Birçok uluslararası yardım kuruluşu ve Birleşmiş Milletler, savaşın insanlar üzerindeki etkilerini hafifletmek için yardım ve destek sağlamaktadır.
Yardım Türleri Açıklama İnsani Yardım Savaşın etkisiyle mağdur olan insanlara temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapılan yardımlardır. Tıbbi Yardım Savaş bölgelerindeki insanların sağlık ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan yardımlardır. Eğitim Yardımı Savaşın etkisiyle eğitim hizmetlerinden mahrum kalan insanlara yapılan yardımlardır.
Bireysel katılım da önemli bir rol oynamaktadır. İnsanlar, Filistin halkına destek amacıyla bağış yapabilir, sosyal medya üzerinden farkındalık oluşturabilir veya sivil toplum kuruluşlarına katılarak yardım projelerine katılabilir.
BM ve Uluslararası Yardım Kuruluşlarının Rolü
Filistin-İsrail savaşı, uzun yıllardır devam eden bir çatışma ve süregelen bir insani krizdir. Bu çatışmanın ardında yatan birçok neden vardır ve bu nedenlerin çözümü oldukça zorlu bir süreç gerektirir. Bu süreçte, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası yardım kuruluşları önemli bir role sahiptir.
BM, dünya üzerindeki çatışmaların ve krizlerin çözümüne yardımcı olmak amacıyla kurulmuş uluslararası bir örgüttür. Filistin-İsrail savaşı gibi çatışmalarda, BM barışı sağlamak, insani yardım sağlamak ve taraflar arasındaki müzakereleri kolaylaştırmak için aktif bir rol üstlenir. BM, Güvenlik Konseyi aracılığıyla çözüm ve barış sürecini izlemektedir.
Uluslararası yardım kuruluşları da Filistin-İsrail savaşında önemli bir rol oynamaktadır. Bu kuruluşlar, çatışma bölgelerine insani yardım sağlamak, acil ihtiyaçları karşılamak ve sivillerin yaşamını sürdürmesine yardımcı olmak için çalışmaktadır. Bu yardım kuruluşları genellikle gıda, su, tıbbi malzeme ve barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamak için çaba sarf etmektedir.
BM ve uluslararası yardım kuruluşları, Filistin-İsrail savaşında yer alan taraflara insani yardım sağlamaktadır.
BM, çatışma sürecini izlemek ve müzakereleri kolaylaştırmak için aktif bir rol üstlenmektedir.
Uluslararası yardım kuruluşları, temel ihtiyaçların karşılanması ve sivillerin yaşamının sürdürülmesi için çaba sarf etmektedir.
BM ve Uluslararası Kuruluşlar Rolleri Birleşmiş Milletler Barışın sağlanması, müzakerelerin kolaylaştırılması, çözüm sürecinin izlenmesi Uluslararası Yardım Kuruluşları Temel ihtiyaçların karşılanması, sivillerin yaşamının sürdürülmesi
Bireysel Katılım: Filistin’e Yardım Etme Yolları
Filistin-İsrail Savaşı, uzun yıllardır devam eden bir sorunu ortaya koyuyor. Bu süreçte siviller büyük acılar yaşadı ve yardıma ihtiyaç duyuyorlar. Bu nedenle, Filistin’e yardım etmek isteyen bireyler için birçok yol bulunmaktadır. Bu yazıda, bireysel olarak nasıl katkıda bulunabileceğinizi ve Filistin halkına yardım etme yöntemlerini inceleyeceğiz.
Filistin’e Yardım Etme Yolları:
Para Bağışı Yapmak: Filistin’e finansal destek sağlamak için yapabileceğiniz en etkili yöntemlerden biri para bağışı yapmaktır. İnsan Hakları örgütlerine, yerel yardım kuruluşlarına veya BM gibi uluslararası kuruluşlara bağışta bulunarak Filistin halkına direk olarak yardımcı olabilirsiniz.
Gıda Yardımı Sağlamak: Filistin halkının gıda krizi ile baş ettiği bir gerçektir. Gıda yardımı sağlayarak temel ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olabilirsiniz. Bu kapsamda, yerel gıda bankalarına veya uluslararası yardım kuruluşlarına gıda bağışı yapabilirsiniz.
İhtiyaç Malzemeleri Bağışlamak: Filistin halkının temel ihtiyaçlarına yönelik malzeme bağışları da oldukça değerlidir. Örneğin, giyim, temizlik malzemeleri, hijyen ürünleri gibi ihtiyaçlarını karşılayacak eşyaları bağışlayarak Filistin halkına yardımcı olabilirsiniz.
Unutmayın, yardımlarınız değerlidir! Bireysel katılımınızla Filistin halkına umut olabilir ve yaşamlarını iyileştirebilirsiniz. Savaşın yarattığı insani krize karşı harekete geçmek önemlidir. Siz de yardım ederek, Filistin halkının yanında olduğunuzu gösterebilir ve bu süreçte onlara destek olabilirsiniz.
Sık Sorulan Sorular
Filistin-İsrail Savaşı’nın arka planı nedir?
Filistin-İsrail Savaşı, uzun yıllardır süregelen siyasi, toprak ve dini çatışmaların bir sonucudur. İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesiyle başlayan süreçte, Filistin topraklarında yaşayan Müslüman ve Hristiyan Arapların hakları ihlal edilmiş ve çeşitli savaşlar yaşanmıştır.
Savaşın insanları nasıl etkiledi?
Filistin-İsrail Savaşı, binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmuştur. Savaşın bir sonucu olarak, mülteci sayısı artmış, evler yıkılmış ve insanlar temel ihtiyaçlarından mahrum kalmıştır. Savaş, psikolojik travmalara da sebep olmuştur.
Filistin-İsrail Savaşının gıda krizi nedir?
Savaş, tarım arazilerinin tahrip olması ve sivil halkın gıda kaynaklarının kesilmesi nedeniyle önemli bir gıda krizine yol açmıştır. Bu durum, açlık ve malnütrisyonun yaygınlaşmasına sebep olmuştur.
Yetersiz sağlık hizmetleri Filistin-İsrail savaşının bir parçası mıdır?
Evet, Filistin-İsrail Savaşı sürecinde sağlık hizmetlerine erişim büyük ölçüde kısıtlanmıştır. Hastaneler ve sağlık tesisleri sık sık hedef alınmış, sağlık personeli ve tıbbi malzemeler eksikliği yaşanmıştır. Bu durum, sağlık krizini daha da derinleştirmiştir.
Dünya toplumunun yardım çağrıları nelerdir?
Dünya toplumu, Filistin-İsrail Savaşı sırasında insanlık dramını durdurmak amacıyla birçok kez yardım çağrısında bulunmuştur. Bu çağrılar, acil gıda ve tıbbi yardım sağlanmasını, sivillerin korunmasını ve barışçıl çözüm bulunmasını hedeflemektedir.
BM ve uluslararası yardım kuruluşlarının rolü nedir?
Birleşmiş Milletler ve çeşitli uluslararası yardım kuruluşları, Filistin-İsrail Savaşı sırasında insani yardım sağlamak ve yaşanan krize müdahale etmek için aktif bir rol oynamaktadır. Bu kuruluşlar, gıda, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamaya çalışmaktadır.
Filistin’e yardım etme yolları nelerdir?
Filistin’e yardım etmek için bireysel olarak yapabileceğiniz birçok şey bulunmaktadır. Bağış yapmak, bilinç oluşturmak, aktivizmde bulunmak, yardım kuruluşlarına gönüllü olarak katılmak gibi çeşitli yollarla destek sağlanabilir.
"@context": "https://schema.org", "@type": "FAQPage", "mainEntity": [ "@type": "Question", "name": "Filistin-İsrail Savaşı'nın arka planı nedir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Filistin-İsrail Savaşı, uzun yıllardır süregelen siyasi, toprak ve dini çatışmaların bir sonucudur. İsrail'in bağımsızlığını ilan etmesiyle başlayan süreçte, Filistin topraklarında yaşayan Müslüman ve Hristiyan Arapların hakları ihlal edilmiş ve çeşitli savaşlar yaşanmıştır." , "@type": "Question", "name": "Savaşın insanları nasıl etkiledi?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Filistin-İsrail Savaşı, binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmuştur. Savaşın bir sonucu olarak, mülteci sayısı artmış, evler yıkılmış ve insanlar temel ihtiyaçlarından mahrum kalmıştır. Savaş, psikolojik travmalara da sebep olmuştur." , "@type": "Question", "name": "Filistin-İsrail Savaşının gıda krizi nedir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Savaş, tarım arazilerinin tahrip olması ve sivil halkın gıda kaynaklarının kesilmesi nedeniyle önemli bir gıda krizine yol açmıştır. Bu durum, açlık ve malnütrisyonun yaygınlaşmasına sebep olmuştur." , "@type": "Question", "name": "Yetersiz sağlık hizmetleri Filistin-İsrail savaşının bir parçası mıdır?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Evet, Filistin-İsrail Savaşı sürecinde sağlık hizmetlerine erişim büyük ölçüde kısıtlanmıştır. Hastaneler ve sağlık tesisleri sık sık hedef alınmış, sağlık personeli ve tıbbi malzemeler eksikliği yaşanmıştır. Bu durum, sağlık krizini daha da derinleştirmiştir." , "@type": "Question", "name": "Dünya toplumunun yardım çağrıları nelerdir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Dünya toplumu, Filistin-İsrail Savaşı sırasında insanlık dramını durdurmak amacıyla birçok kez yardım çağrısında bulunmuştur. Bu çağrılar, acil gıda ve tıbbi yardım sağlanmasını, sivillerin korunmasını ve barışçıl çözüm bulunmasını hedeflemektedir." , "@type": "Question", "name": "BM ve uluslararası yardım kuruluşlarının rolü nedir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Birleşmiş Milletler ve çeşitli uluslararası yardım kuruluşları, Filistin-İsrail Savaşı sırasında insani yardım sağlamak ve yaşanan krize müdahale etmek için aktif bir rol oynamaktadır. Bu kuruluşlar, gıda, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamaya çalışmaktadır." , "@type": "Question", "name": "Filistin'e yardım etme yolları nelerdir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Filistin'e yardım etmek için bireysel olarak yapabileceğiniz birçok şey bulunmaktadır. Bağış yapmak, bilinç oluşturmak, aktivizmde bulunmak, yardım kuruluşlarına gönüllü olarak katılmak gibi çeşitli yollarla destek sağlanabilir." ]
0 notes
sillagen · 5 months
Note
hocam şunu anlatmaya çalışıyorum doğu türkistan için kimse televizyonlarda ağlamadı yas ilan edilmedi neredeyse hiçbir sosyal medya ortamında konuşulmadı ya da çok az konuşuldu yani zulüm kutsal topraklarda olmayınca zulüm olmuyor mu toplumu şu an filistin için ayağa kalkmaya çağırıyorsunuz ama konu başkalarına gelince sesiniz pek bir cılızdı konu şu an doğu türkistan olmayabilir ama konu doğu türkistan olduğunda da bir çoğunuzun sesi çıkmadı mesele kutsal topraklar mı mesele mescidi aksa mı sadece. sırf kutsal topraklarda yaşanmıyor diye zulme sessiz kaldığınız günler olmadı mı yanlış anlama seni suçlamıyorum ama toplumun genelinde var bu israil boykot edildi kimilerince belki ama çin boykot edilmedi bile
Anonim kusura bakma da benim çok büyük kitlelerim yok. Burda da çok takipçim var sanma yok yani. İsrail postum günlük kendi kendime konuşmalarından birisi. Biri rb ediyor o görüyor rb ediyor diye yayıldı. Twitter desen 58 takipçi instagram desen sadece tanıdıklar. Bu boykot dediğin iş büyük kitleleri hesapların ses getirmesi ile oluşacak bir olay. Yani neden yas ilan edilmeli konusunda ben yetkili değilim. Ben burda boykot ettiğimi bile sanmayan biriyim. Neden dersen? Çünkü burda çoğu takipçiyi tanıyorum onlar da beni tanıyor. Çünkü günlük takılıyorum ben burda dua ve ibadet tarafına bakarım ne yanlışsa kendi içimde tedbirini alır kimseye demeden yoluma bakarım.Bana bu konuda yetkili biriymişim gibi konuşuyorsun. Ben zulme karşı çıkıyorum. Doğu Türkistan olayında da yetkili bir insanmışım gibi sesiniz cılız kalıyor diyorsun. Bu kadar yetkili ve önemseyen biri olduğumu düşünmüyordum. Sen beni takip ediyorsun şu an bu sana has bir şey değil toplumun genelinde var. O konu hakkında kendini belli etmeyince o konuyu önemsemiyorsun adı altında suçlanıyorsun. Ben kendi kendime konuştuğum bir post yayılıyor. Sürekli Kudüs meselesine değinen biri bile değilim. Topu topu aralıklarla üç mü dört mü bir post attım. Kendimi kimseyi ispatlama halim yok. Ben aklıma geleni yazarım burayı haber yeri ve siyasi, toplumsal bir amaç için kullanmıyorum.
1 note · View note
altinovaguncel · 2 years
Text
Bakan Çavuşoğlu: İsrail'le birçok alandaki ilişkilerimize yeni enerji kazandırmada hemfikir olduk
Bakan Çavuşoğlu: İsrail’le birçok alandaki ilişkilerimize yeni enerji kazandırmada hemfikir olduk
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “(İsrail’le) Pozitif bir gündem üzerinde çalışmak anlaşmazlıkları da yapıcı şekilde ele almamıza yardımcı olabilir.” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid ile Batı Kudüs’te gerçekleştirdikleri ikili ve heyetler arası görüşmenin ardından ortak basın açıklamasında konuştu. Farklılıklara rağmen sürdürülebilir diyaloğun devam…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hasanakbal19 · 5 months
Text
Kudüs ve tüm mazlumlar
bugün çok üzgünüm duam başta Filistin gazze olmak üzere tüm mazlumlara…Doğu Türkistan,myammar… bir sabah gelecek kardan aydınlık ,Abdürrahim Karakoç… Sana devlet diyenin…NFK vede Kudüs şiiri ile Akif inan Ah birlik olamamak ve fitne ateşi insanlık öldü mü? Terör nerden gelirse gelsin terördür çünkü mazlumları hedef alır ve en hafif etkisi yerinden eder. Gerisini düşünmek bile çok…
View On WordPress
0 notes