Tumgik
#beyaz çay
sagliklibitkiler · 10 months
Text
1 note · View note
resimlerin-dili · 1 year
Photo
Tumblr media
103 notes · View notes
hypnogaja · 1 year
Text
ayyayayyaya 🧿
#sabah kalktım rahat rahat hazırlandım babam durağa kadar bıraktı beni hemen otobüs geldi peşine bindim bi yandan da podcast dinliyorum#neyse çorba içmeyi planladığım bölgenin yakınındaki durakta indim ama anksiyetem ağır bastı ve çorba içmeye gidemedim#okula doğru gitmeye başladım sonra okulun 15 20 metre uzağında bi lokanta gördüm minik bi yerdi yemekleri karıştıran yaşlı bi adam gördüm#ve çok samimi geldi saçları beyaz bi adam kibar kibar yemek koyuyor falan. neyse ilk başta yok yok gitmiyim falan diyordum ama bi şekilde#iç sesimi ikna ettim ve içeri girdim. dedim çorba var mı işkembeyle tavuk var dedi. tavuk alabilir miyim dedim. az mı dedi olur dedim.#neyse geçtim bi yere çorbayı getirdi küçük bi çocuk. arkada kısık sesle haberler açık hava çok soğuk ama içerisi sıcacık..#çorba güzel ortam samimi.. gözlüğüm buharlaştı çıkarıp koydum köşeye. 15 liraydı. mutlu çıktım. şoka gittim sonra. poşet çay aldım 20li#bi de 1.5 litrelik su aldım dedim melek bu şişe bitecek. okula gittim sonra. bizimkilerle sohbet ettik. teneffüste kek ve sıcak su aldım#çay içtim derste. öğle arası voleybol oynadık bi yandan da eski türkçe pop söyledik. bir öküz top atarak bardağımı kırdı#ama kendi kendime söylendim sadece mala bi şey anlatsan da anlamaz sonuçta#neyse gayet chill devam ediyordu. son derse girdik. öğretmenler kurs binasında yılbaşını kutlamak için pasta falan almışlar#bizimkiler de yalandan trip atıyor hocaya bizle neden yapmadınız yapabilirdiniz falan diye. hoca bi ara çıktı sınıftan. vicdan azabı#ile doldu bizimkiler. ya pasta almaya gitmişse diye. hoca beş dakika sonra geldi. derse başladı. biz dersin sonlarındayken de irfan abi#elinde bi kutuyla girdi içeri. ekler almış hoca bize 🥹🥹 sırayla döndürdük sınıfta herkese üç tane küçük düşüyordu. sona iki tane kaldı#bi tanesini aldım sonuncusunu da hocaya getiriyordum hoca dedi ki sen al ağzım doluydu ama ben aldım demeye çalıştım ve o an çok komikti#başladım gülmeye. yere oturdum en son. çiğneyemedim ağzımdakini nefessiz kalcam hani öyle gülüyorum hckwhdkwk ve tüm sınıf aynı şekil.#dedim hocam ben aldım dördüncüyü. sonra hoca da gülmeye başladı. sonuncusunu da o yedi. ay öyle iştee.#şakamatik gibi bir gün geçirdim bugün baya güldük. mutluydum da. diyom kesin haftanın kalanı bok gibi olacak#sınıf arkadaşlarım bardağın kırılmasını nazar çıktı olarak yorumladı. oladabilir idkk
10 notes · View notes
yolhikayelerim · 1 year
Text
Çay aşkı
Tumblr media
2 notes · View notes
pixelizard · 2 years
Text
0 notes
blognice · 10 months
Text
Ytdentalklinik - Devasa+ (2)
Diş sağlığı, insanların hayat kalitesi ve özgüvenini artıran en önemli etkenlerden biridir. Diş kliniğimiz, İnvisalign Ankara, şeffaf plak tedavisi ankara gibi diş uygulamaları ile bu alanda hizmet vermektedir. Şeffaf plak tedavisi, estetik kaygıları olan hastalar için ideal bir çözümdür. Aynı zamanda, geleneksel tel tedavisine kıyasla daha konforlu bir seçenektir. Diş beyazlatma ankara işlemi ise hızlı ve güvenilir sonuçlar elde etmek isteyen kişiler için uygun bir seçenektir. Lamine diş uygulamaları da estetik kaygıları olan hastaların diğer önemli çözümlerinden biridir. Kaliteli malzemeler kullanarak gerçekleştirilen işlemler sayesinde doğal görünümlü ve sağlıklı dişlere sahip olmak artık mümkün. Diş kliniğimizin uzman ekibi, bu teknolojik yeniliklerle beraber size en iyi hizmeti sunmak için çalışmaktadır. Diş kliniğimiz tam donanımlı tesisleriyle insanlara en iyi hizmeti sunmayı amaçlamaktadır. Bizimle iletişime geçerek uzman diş hekimlerimizi ziyaret edebilir ve günlük yaşamınızda rahat kullanabileceğiniz seçenekleri öğrenebilirsiniz. Sadece sağlıklı değil, aynı zamanda güzel de bir gülümseme istiyorsanız daha fazla beklemeyin! Sunduğumuz hizmetler ile hayal ettiğiniz gülüşe sahip olabilirsiniz. Ayrıca Çukurambar, Ankara’nın en gözde semtlerinden birinde yer alıyor. Klinikte, gülüş tasarımı ve diş estetiği için birçok farklı tedavi seçeneği sunuluyor. Bunların arasında İnvisalign seçeneğiyle şeffaf plak tedavisi de yer alıyor. Bu yöntem, konvansiyonel tel takma yöntemlerine göre daha rahat ve güzel görünümlüdür. Diğer bir popüler tedavi seçeneği ise diş beyazlatma ankara hizmetidir. Bu hizmetle, düzenli olarak tüketilen kahve, çay veya sigaranın neden olduğu renklenmelerden kurtulmak mümkün olur. Sonuçta daha beyaz ve parlak dişlere sahip olursunuz. Ayrıca lamine diş hizmeti de mevcuttur. Lamine diş uygulaması ile sadece rengi değil şekli de bozuk olan dişlerinizi tamir edebilirsiniz. Çarpık ve çarpık görünümlü dişleriniz lamine edilerek yepyeni bir gülüme sahip olabilirsiniz. Kısacası, kliniğimizde kanal tedavisi ankara gibi çok sayıda seçenek mevcuttur ve size özel tedavi planları sunulur. Diğer tüm detaylar için randevu almanız yeterlidir!
1K notes · View notes
noksanbiri · 4 months
Text
yaaani.
biraz iç dökümü gibi mi olacak? genelde benim iç dökümlerim sayfalarca oluyor ama kendime dönük yapıyorum bunu. gün içinde ne olursa olsun kafamı yastığa koyduğum zaman iki üç dakikada uyuyan insanım. bu huyumu seviyorum. yoksa bazı zamanlar hiç uyuyamayacak olmamı düşünmek korkunç. sabah uyandım ama nasıl uyanmak. biraz gergin sinirli garip bu ruh hali. hiç affedemeyeceğim birisi var. gerçek anlamda var. düşüncemde. her anım değil ama çoğu zaman. gel gitlerle aklıma gelen. insanın savunmasız olması da ayrı bir olay zaten oraya girersem eğer hiçbir zaman çıkamam. neyse kaşlar çatık falan bir bardak çay içtim. bugün hastaneye gitmeyeyim dedim kalabalık olacağını düşünerek ee dedim epeydir gitmediğim Çiğbörek yemeye gidelim. biraz uzak aslında ama abartısız Eskişehir’de olan en iyi Çiğbörek. genelde buraya gezmeye gelenler çarşının göbeğinde olan papağan çiğböreğe gidip yağlı tatsız bir şey yiyip beğenmeyip şehirlerine geri dönüyorlar. bir ananemin çiğböreği bi de Alpu'da olan Mehmet amcanın çiğböreği enfes bir şey. gittik işte. Alpu'ya. ama içimde hala garip bir duygu var. birikmişlik. sinir. nefret demek istemiyorum çünkü ben birisinden nefret edebilecek bir insan değilim ama ona yakın bir his işte. geçmiyor daralıyor beni başka mekanlarda bile. galiba kimseye karşı bu kadar negatif duygular beslemedim. bi yandan da kendime kızıyorum. nedir bu diye. alışık değilim çünkü. sinirlerim. kızarım. yeri geldiğinde bağırırım ama bu bu kadar uzun olmaz. biliyorum kendimi. süre gelen bir şey zaten. galiba böyle de gidecek o insan için bu negatif duygularım. neyse. yedik kalktık çok şükür. markete girelim dedik. eneeee iki tane şekerden tatlı küçük köpek yavruları baktılar baktılar baktılar. girdim ekmek aldım küçük küçük parçalayıp verdim önlerine. ilk başta yerken garip garip sesler çıkarttılar sonra alıştılar herhalde bana normal yemeye başladılar. bırakıp tekrar markete girdim. alacaklarımı aldım kasaya doğru baktım köpek mamaları var küçüklerinden aldım çıktım döktüm önlerine. tabii bunu gören üç beş tane büyük köpeklerden gelenler oldu falan bu küçük miniklere rahat vermediler. bunlarda kaçmadı ama kenarıya doğru çekildi. orada olan iki üç esnafa sordum anneleri yokmuş. gelen giden besliyor dediler. arabaya binerken son bir kez bakayım dedim. ama yemin ederim böyle masum bir bakış olamaz. bak yemin ederim. bunları orada bıraksam kesin bir hafta boyunca aklımdan çıkmazdı. eminim buna. ikiside oturmuş boyunları hafif eğri bana bakıyorlar. geri dönüp attım ikisinide bagaja. kaçırdım yani binevi. getirdim eve yol boyunca ise hiç ses etmediler bi ara durdum iyiler mi diye kontrol bile ettim öyle güzellerdi. bıraktım bahçeye. iki üç kediyle şimdiden kanki oldular bile. kümese girdiler tavuklar biraz sevmedi ama zararsızlar. yaaani yazımı söyle sonlandırayım. sabah uyandığımda içimde oluşan duygular birden bire farklı duygulara evrildi. ben oraya gideceğim de bu yavruları bulup geleceğim eve he? kader biraz da böyle herhalde. şimdi bu küçük yavruları birkaç tane isim türetmenizi isteyeceğim. benim fikrim çok standart ama bir anlamı var. birisinin burun ve vücud kısmı siyah diğerinin ise daha beyaz olduğu için. karabaş - akbaş olsun diyorum. sizlerin fikirleri varsa eğer yoruma yazabilirsiniz. sevgiyle.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
123 notes · View notes
tipitip213 · 10 days
Text
Yasak sırlar 4
Annemle göz göze geldikten sonra odama kaçtım çok korkmuştum bittim diye düşündüm ama azgınlığım ve annemi sikme arzusu daha ağır basıyordu korku benim için sıradanlaşmıştı artık kendimi babamın yerinde hayal ederek annemi siktiğimi hayal ederek o küçücük ellerinde benim sikim olmalı diye asılıyordum hayaller denizinde yüzerken her türlü fanteziyi kafamda hayal ediyordum annemin biçimli beyaz kalçaları domaldığında ortadan ikiye ayrılan iki dağ gibi görüntüsü bacak arasındaki kayısı artık şeftaliye dönüşmüş pembemsi amcığı beni benden alıyordu küçücük bedenimle arkasından babamın hasta olduğu pembe göt deliğine sikini soktuğumu hayal ede ede o gece iki posta boşalıp yattım sabah oldu babam işe gitmiş annem kahvaltı hazır oğlum diye beni uyandırdır annem yine bişey olmamış gibi yapıyordu bundan sıkılmıştım keşke bana kızsa konusunu açsa bile istiyordum Ama konusunu bile açmadı diğer günlerde benim annemle olan ilişkim dahada ilerlemişti küfürlü konuşuyordum babamla yapamadığım şeyleri onun yanında çok rahat yapıyordum bundan bir kaç ay sonra havalar soğumaya başlamıştı teyzem aramıştı annemi annemden üç yaş büyük annem taşsa oda kaya sarışın buğday tenli hülya avşar ölçülerinde şuan 63 yaşında ama tam bir sikiş makinası bunu nasıl öğrendiğimi ileride anlatıcam teyzem annemle telefonda konuşuyordu hadiya vs ben anladım kötü bişey oldu tamam ben gökhanı alır gelirim enişte gelene kadar sende kalırız teyzemin bir oğlu bide kızı vardı kızı beş oğlu üç yaş büyüktü benden ikiside değişik tiplerdi evde çok durmazlardı ben ne kadar evcimen anne düşkünüysem onlar bir okadarda uzaktı neyse annem babamı aradı biz teyzemlere gittik üç dört günlükte kıyafet aldık yanımıza aramızda 10 km var çok uzak değiliz devamlı bir aradaydık zaten teyzemlerle neyse teyzemlere gitmiştik üç dörtgün eniştem köyden annenisini defnedip gelene kadar orda kalıcaktık sohbet muhabbet vs derken herkez kendi kafasına göre takılıyordu teyzemlerin durumu iyi olmasına rağmen kombiyi açmakta cimrilik yapıp minimumda açıyordu evide büyüktü kuzenler evde yoktu öğle saatleri ev soğuktu teyzem üşürüz diye battaniye getirmişti bir battaniyede annem Köşe koltukları vardı köşe kısmında da teyzem battaniye altında oturuyordu yani teyzem annemin ayakbaşında oturuyor bişeyler konuşuyorlarıd bende evde dolanıp bişeylerle upraşıp üşüdüğümü hissettim annemin yanına uzandım teyzem bize bakıyordu ikimizde koltukta sırt üstü uzanmıştık üzerimizide bbüyük bir battaniye vardı annemin yanına uzanınca basenleri kalçası bana temas etti yine benim ufaklık uyanmaya başladı ellerimle sikimle oynuyordum göbeğimi kaşır gibi yapıp, bir ara teyzemin gözünü o bölgeme kaydırdı ama ne düşündü bilmiyorum neyse bende yine bi deli cesareti hiç düşünmeden sağ elimi koltuğun dip tarafında yatan annemin bacak arasına attım annem teyzemi dinlemeye devam ediyordu bende onun bacak arasını okşamaya battaniye bol olduğu için dışardan belli olmuyordu beş dakka üstten okşadıktan sonra yine ellerime göbeğimi kaşır gibi yapıp tek hamlede annemin kilodundan içeri elimi soktum annem bacaklarını amını kasıp elimi sıkıştırdı tertemiz kılsız amı benim geri çekmemi bekledi heralde bir dakka sürmeden artık kafasında ne geçtiyse kasılmasını bıraktı kaymak gibi etli amcık sağ avucumun içindeydi parmaklarımı dudaklarından içeri ilerlettikçe sırılsıklam olduğunu anladım bıraksa o ıslaklıkla elim amına rahat girer babamla sikişlerinden biliyorum etli amcığı kocamandı kendi kilolu değildi amı amı tabak gibiydi dedğimiz cinsten ben istediğim gibi amını okşuyor parmaklarımı amına sokuyorudum annem kasılmaya iç baldırların titrediğini hissetmeye başladım annem sanırım boşalıyordu teyzem anladımı anlamadımı bilmiyorum ama tülay iyice mayıştın kalkıymda çay koyim dedi mutfağa gitti annem teyzem gider gitmez elimi tutup amından çıkardı teyzen anlamasın diye seni terslemedim ama bunu konuşucaz gece gökhan dedi bende tamam anne dedim hadi kalk yanımdan git elini yıka am kokmasın oda teyzen anlar dedi annemin bana bu öğretici konuşması ve yüz ifadesi korkumu almış beni rahatlatmıştı lavaboya gittim.
53 notes · View notes
filyokusu · 7 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
gülümsediğim şükrettiğim şeyler listesi 23nisan'24
hello 23 nisan kombinimle. annem beyaz pantolon giysen tam puandı dedi ama giyemezdim??sabah canım hocamla yürüyerek kutlamalara yetiştik, yol boyu konuştul nefes aldığımı hissediyorum yanında. sonra pastanesi olan emine ablayla ve eşinden ayrılıp iki çocuğuyla geçinmeye çalışan o yüzden kendine hemen karşısında çay ocağı açan öznur abla, oğlu alple ve tansu abiyle tanıştım. perşembe günü bahçelerine davet edildim. çok tatlı insanlardı. esnaf kadınlara hayran olmamak elde değil hele ki böyle bir yaşam mücadelesinde. üç yıl yunanistanda yaşamış çok kısa tanıştık, her zaman bi yardımcıya ihtiyacım var gelebilirsin dedi. erken kalkıp çay ocağında çalışmak bu arada beni cidden heyecanlandırdı. kuyumcudan aradılar, emrah dediyse ince belli dedi mesela. çok garip de bi iş. 12ye kadar o kadar hızlı bi gündü ki. sonra dilacım soğuk kahve sezonunu açmış bana da yaptı. ellerine sağlık. yeterli bi gün. akşam da gizemle konuştuk, çilekli soda almış bana. seviliyorum, iyileşiyorum, iyi geliyor insanlar. konuşmayıp sadece dinleyince, sarılınca iyi geliyor.
25 notes · View notes
murat-o41 · 9 months
Text
Dayılarımın Yarrakları! (2) (Ayça 19 Y., İstanbul)
Artık tam bir orospu olmuştum, yarrak yemeden duramıyordum, ama evde olduğum için devamlı olmuyordu. Büyük dayım emlak işi yapıyordu, sekteri işten ayrılınca, benim sekreter olmam için babamı aramış, (Dayımın asıl niyeti beni rahat sikmekti), babam da kabul etmiş ve ben de çok sevinmiştim. Ertesi sabah hazırlanmış, dar gömleğimi giymiş, fakat altına sutyen takmamıştım, altıma tangamı giyip, diz üstü beyaz eteğimi de üstüne çekip, evden çıkarken belli olmasın diye pardedüsümü de üstüne giymiştim. Dayım sabah saat 8'de beni almaya gelmişti. Arabaya bindim, hareket ettik. Evin önünden uzaklaşır uzaklaşmaz, dayım elini bacağıma koyup, "Kız amını götünü sikmek için sabırsızlanıyorum!" dedi. "Valla ben de yanıyorum dayı, diğer dayılarım da gelecekler mi?" diye sordum. "Amına koduğumun orospusuna bak, lan benim yarrağım yetmiyor mu zilli? Ne doymazmışsın sen ya!" dedi. "Ne yapayım dayı, ben siz alıştırdınız!" diye gülümsedim. Dayım da, "Bana bak orospu, etrafdaki esnafa siktirmek yok, sikerim belanı!" dedi. Böyle konuşması bile amımı vıcık vıcık etmişti, dayıma gülerek, "Valla iyi sikemezseniz orasını bilemem artık!" dedim.
Dükkana varınca ben pardesümü çıkardığımda dayımın gözleri faltaşı gibi açılmıştı, "Yeğenim bir çay koy bakalım, mutfak arkada!" dedi. Mutfağa girip çayın altını yakacakken, arkamdan dayımın daymasıyla irkildim. "Ne oldu dayı, sabah sabah azdın mı? Yoksa akşam yengem vermedi mi?" dedim. "Azdım amına koduğum, bu nasıl giyinmek lan?" diyen dayımın boynumu yalamaya başlamasıyla kendimi bırakmıştım. Döndüm, "Biri falan gelmez değil mi?" diye sordum. "Merak etme kapıyı kilitledim!" cevabını alınca, eğilip fermuarını açarak koca yarrağını çıkardım ve ağzıma aldım ve yalamaya başladım. Dimdik olan yarrak karşısında soyunacakken, dayım, "Hayır soyunma, elbiselerinle sikmek istiyorum seni!" dedi. Gömleğimin düğmelerini açan dayım göğüslerimi serbest bırakarak yalamaya başladığında, ben orgazm olmuştum bile...
Mutfaktaki çekyata beni domaltarak, eteğimi kaldırıp, tangamı kenara çekmişti. Artık içime girecek yarrağı bekliyordum, "Hadi sikicim, orospun yarrak bekliyor, gir içime, yarrağa doysun bu am, yanıyor içim, söndür bu atesi!" diye dayımı iyice azdırmıştım. "Merak etme bu amı ve götü her gün sikecem orospu yeğenim!" diyerek yarrağı kökleyince, ikimizden de 'Ohhhhh!' diye ses gelmişti. Hiç durmadan amıma 15 dakika pompalayan dayım yorulmuş ve çekyata oturmuş, beni de üstüne oturmuştu. Şimdi göğüslerimi de yalıyordu. Amım su içindeydi. Biraz da böyle siktikten sonra, tezgahta duran zeytinyağını alan dayım götüme sürmeye başlamıştı. Götümü iyice yağladıktan sonra, sırtımı dayıma dönerek, götüme yarrağı dayamıştım. Yavaş yavaş içime alıyordum ki, dayımın bir anda belimden tutarak yarağını ittirmesiyle yarısından fazlası içimdeydi. Öyle bir çığlık attım ki, anlatamam. Dayım hiç aldırış etmeten alttan götüme pompalıyordu. Daha fazla dayanamayan dayım götümün içine boşalmıştı. Bir süre içimde bekledikten sonra yarrağı küçülmüş, kendiliğinden götümden çıkmıştı. Biraz dinlendikten sonra dükkanı açmıştık.
Bu arada dayılarım bekar evini de dükkana yakın yere taşımışlardı. Diğer dayılarım da beni işten erken çıkarıp oraya götürüp sikiyorlardı. Selim dayım da babama bahaneler uydurup, eve geç gitmeme ortam hazırlıyordu. Bu durumdan hiç şikayetci değildim. Ruhumda orospuluk varmış demek ki, hergün yarrak yemeden duramıyordum artık. Evde farklı giyiniyordum, işe giderken farklı giyiniyordum. Ofiste yapılacak işlerin yanısıra, artık gelen müşterilere emlak göstermeye de gidiyordum. Her gittiğim müşteri ya evi kiralıyor, yada satın alıyordu. Hiç boş gelmiyordum. Nasıl olduğu malum, ama siktirmiyordum. Üstelik hatırı sayılır para da kazanıyordum. Dayım da memnundu, sonuçta o da para kazanıyordu...
Portföyümüzde satılık lüx bir villa vardı, bunu satarsak çok iyi komisyon alacaktık (Komisyonumuz normal bir ev alacak kadar tutuyordu!). Dayım bana, "Bunu sat, komisyonun yarısını sana vereyim!" demişti. Ben de dayıma, "O zaman karışmak yok, nasıl satarsam satarım! Tamam mı dayı?" dedim. "Biliyorum nasıl satacağını amına koduğumun kaltağı!" dedi. "Koy dayı, bu kaltak yarrak istiyor!" diyerek mutfağa geçmiş ve dayıma siktirmiştim kendimi. Boşalan dayımı ikna ederek, villaya müşteri aramaya başlamıştım. Ara sıra dükkana gelen işadamı Murat beyin metresine ev aradığını duymuştum, onu arayarak elimde güzel bir villa olduğunu, ilgilenip ilgilenmediğini sordum. O da, "Görelim villayı!" deyince, villanın adresini verip, 1 saat sonrasına sözleşmiştik. Hemen birkaç kıyafet alarak hazırlanmaya başlamıştım. Dar beyaz bir gömlek almıştım, göğüslerim büyük olduğu için duğmelerini zor kapanıyordu, altıma da beyaz tayt giymiş, içine de kırmızı tangamı giyip, çıkmak üzereydim. Kıyafetimi gören dayım, "Amına koduğuma bak hele, ulan bana bile böyle süslenmiyorsun orospu!" diyerek götümü avuçlamıştı. "Sonra sana da giyinirim dayı, şu an acelem var!" diyerek istemeye istemeye ayrılmıştım. Dışarda pardesülü ve türbanlı olduğum için rahattım.
Villaya sözleştiğimiz saatten biraz erken gitmiştim ve Murat beyi bekliyordum. Murat bey villanın önüne gelince beni cepten aradı. Kapıyı açarak Murat beyi içeri davet ettim. Murat bey yardımcısıyla gelmişti, ama beni görünce yardımcısına arabada beklemesini söyledi. Kısaca teknik bilgi verdikten sonra villayı gezdirmeye başladım. Ama Murat beyin gözleri villadan ziyade göğüslerimde ve götümdeydi. İstediğim olmuştu, onu daha da azdırmak için gömleğimin düğmesini göğüslerimin ortasına gelecek yerden kopararak, farkında değilmişim gibi evi gezdirmeye devam ediyordum. Murat gözlerini göğüslerime dikmişti, "Ayça hanım düğmeniz kopmuş!" demesiyle, farkına varmış gibi yaparak döndüm ve "Sığmıyorlar, devamlı düğmelerim kopuyor!" deyip gülümsedim. Murat bey hemen, "İsterseniz uzatmayalım, akşama sözleşmeyi evime getirirsen villayı alacağım. Hem birlikte akşam yemeği yeriz, hem düğmeni de dikersin!" dediğinde, aynı kıyafetlerle beni sikmek istediğini almamıştım. Akşama hem yarrak yiyecektim, hemde para kazanacaktım...
Dükkana döndüğümde dayım hemen arkamdan yanaşarak sarılmış, koca yarrağını götüme dayamıştı. "Dayı işim var, villayı sattım, akşama sözleşmeyi imzalatacağım, hazırlanmam lazım!" dedim. "Amına koduğum, elalemin adamına vereceksin diye, artık bana da mı siktirmeyeceksin?" diye kızmıştı. Dayımın bu durumuna üzülmüştüm. "Sana söz dayı, evden izin al, sana çok özel bir gece yaşatacağım!" dememle, dayım yumuşamış, "Bari ağzınla boşalt orospu!" diyerek ağzıma vermişti. Ağzıma boşalmasıyla, ben işime bakmaya başlamıştım. Aslında satıştan kazanacağım para değildi beni heyecanlandıran, yiyeceğimi tahmin ettiğim yarrak heycanlandırıyordu...
Akşama anlaştığımız saatte, aynı kıyafetlerle Murat beyin evine gitmiştim. Kapıyı hizmetçisi açmış, "Murat bey sizi bekliyor!" diyerek, beni içeri buyur etmişti. İçeri geçtiğimde masanın hazır olduğunu gördüm. Murat beyle beraber yemeye başladık. Ordan burdan konuşurken, ona, sevgilisinin çok şanslı olduğunu, güzel bir villada oturacağından bahsettim. Sevgilisi olmadığını, orayı öylesine satın almak istediğini söylediğinde şaşırmıştım. "O kadar para vereceksiniz Murat bey, öylesine olur mu?" dediğimde gülmüştü, "İstersen sen otur o villada!" demesiyle şaşkınlığım iyice artmıştı. "Anlamadım, nasıl yani?" dedim. "Sevgilim ol, sen otur!" dedi. "Hayır, böyle birşey olamaz!" diyerek naza geçmiştim. Ama yemedi, "O zaman villayı almama gerek yok!" diyerek beni daha da şaşırtmıştı. "Ne istediğinizi tam olarak anlayamadım Murat bey?" dedim. Kulağıma eğilip, "Seni sikmek istiyorum!" dedi. Zaten dayımdan dolayı azgınlıkla, "Baştan söylesenize bunu!" diyerek gülümsedim. "Çek defterim yatak odamda, hadi beraber rakamı yazalım!" demesiyle, kendimi para karşılığı bu işi yapan orospular gibi hissetmiştim...
Yatak odasına gittiğimizde, villanın komisyonundan daha yüklü bir çek yazarak çantama koydu ve dudaklarıma yapıştı. Biraz öpüştükten sonra düğmelerimi çözerek göğüslerime yumulmuştu. "Çok güzel göğüslerin var, büyük ve dim dikler!" diyerek yalamaya devam etti. Bir süre sonra fermuarını indirip, orta boy, ama kalın yarrağını çıkarıp, ağzıma verdi. Büyük iştahla yaladığım yarrağı hazır konuma getridikten sonra soyunmak istemiştim. Ama buna izi vermeyen Murat beyin beni yatağa dörtayak üstüne domaltarak, taytımı yarıya kadar sıyırıp, tangamı kenara çekmesiyle götüme dayaması bir oldu. "İlk önce bu harika götü sikmek istiyorum!" diyerek bastırmaya başladı. Kalın olan yarrak kuru şekilde götüme girmiyordu, amımdan aldığı suları götüme sürmesiyle yarrağının başını götüme gömmüştü. İlk girişi biraz acılı olmuştu, fakat sonra sonunu bularak, beni de zevke getirmişti. O gece beni iki kez götümden, iki kez de amımdan sikerek, hem o rahatlamıştı, hem de benim azgınlığımı gidermişti...
Böyle büyük satışlarda amımı ve götümü kullanıyorum, işe yarıyor :)
Herkese iyi şikişler. Byyee!
[Ayça]
69 notes · View notes
sexcxsblog · 1 year
Text
NASIL BAŞLADIM
Benim adım gül. Ben ağrı şehrinde doğup büyüdüm. 3 kardeşiz, bir abim ve birde benden küçük kardeşim var. Ben 16 abim 19 adı Semih ve erkek kardeşim 15 adı selim yaşında. Ben süt gibi beyaz tene annemden aldığım koca bir göte ve portakala yakın memelere sahip 1.50 bir kızım. İlk sikilişim 16 yaşındayken oldu. O zamanlar ergenliğin verdiği azgınlıkla dolup taşıyordum. İster istemez her şeyde azgınlıkta tavan yapıyordu. Örneğin abim mesela bazen evde boxerla gezer sallanan sikini görünce amımda karıncalanmalar olurdu. Neyse hikayemize geçelim. Bir gün babamın asker arkadaşının oğlu Fikret abi askerden döner dönmez babama ziyaret için bize geldi. Ha bu arada annemi ben 14 yaşındayken kaybettik. Evin bütün işi bende. Babamda bizim için evlenmedi bir daha. Neyse o gün sofrayı kurdum, Fikret abi geldi yemekler yenildi. Ama bu süre zarfında Fikret abinin gözü hep üzerimdeydi. Fikret abi 24 yaşında esmer, boylu poslu orta yakışıklıkta biriydi. O günde evde spor yaparken giydiğim içimi gösteren tayt ve bluz giymiştim. Eğildiğimde memelerim fırlayacak gibi oluyordu. Altımda ne külot üstümde de sütyen vardı. Çünkü spor yaparken babam iş çıkışı Fikret abi ile birlikte gelmiş üstümü değiştirmeye fırsat bile bulmadan mutfağa girmiştim. Normalde de zaten evde çok açık giyinen biriyim bizimkiler pek laf etmez. Ama bugünkü giydiklerim bşraz tehlikeliydi. Ne var ki babamın gözleri ileri derece olmasa da miyoptu işte çok takıp bunaldığı için evde çıkarırdı. Bu sayede giydiklerimin içinde amımı veya meme ucumu göremiyordu. Büyük ihtimalle Fikret abinin bakışlarını da. Yemekler yenildikten sonra babam kızım çay koy dedi bize. Kalktım çay koyup getirdim. Tepsiyle Fikret abinin önünde eğildim. Fikret abi gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde göğüslerime bakıyordu. Çayı eli titreye titreye aldı. Ama eli o kadar titremişti ki yanlışlıkla üzerine döktü çayın yarısını. Birden o panikle yandım anam yandım diye bağırdı. Babam koş kızım bez getir dedi. Gittim getirdim bezle dökülmüş yerlerini(kasık bölgesini)siliyordum. Silerken bir şey fark ettim. Fikret abinin siki şahlanıyordu. Sonra babam. -yaktın çocuğu salak kızm diye bana bağırdı. Fikret abide
-deme öyle kıza ben adam akıllı tutamadım hem çok yanmadım ama abinin eşlarından varsa verir misin Gül böyle ıslak ıslak oturmayayım dedi. Hemen gidip abimin odasına kıyafet almaya gittim. Abim halısafa Maçına gitmiş akşam arkadaşında kalıp sabah dönecekti. Abimin odasında bir şort bir de boxer alıp Fikret abiye verdim. Oda abimin odasında giyindi ve babamın yanına geçti. Ama bir şey fark etmiştim. Fikret abi yürürken yarağı öyle belli oluyordu -ki inik haliyle- sallana sallana gidiyordu. İçeri girdiğimde baktım abimin boxerını giymemişti. İçimden bu adam beni sikmese bari dedim. Amacım sadece teşhircilikti. Fikret abi artık 12 ay nasıl karısızlığa dayandıysa bu gece benden hıncını çıkarırsa diye korkuyordum. İçeri geçtim babamla Fikret abi maç izliyorlardı. Ordan babam kızım abur cubur getirde kuru kuru izlemeyelim aman sakın çay getirme yine yakarsın mazallah çocuğu diyr güldü. Fikret abi. -ben bacıma yardım edeyim çok yoruldu diyerekten benim peşimden geldi. -Fikret abi kusura bakma bilerek yakmadım valla dedim. -olur mu Gül’üm senin ne suçun var. Ben 12 ay karı görmeyince e senin gibi böyle fıstık gibi kız görünce de heyecanlandım döktüm. -ay harbi abi hiç mi görmedin kadın çarşı izninde bile mi? -yok be gülüm ordaki karılar artık çürük çarık karılar. Senin gibi tazesi vardı ben mi istemedim dedi iç çekerek. Ben de sadece gülümsedim. Bir yandan da bir şeyler hazırlıyorum Fikret abiden de boyum yetişmediği için ondan tabak bardak istiyordum. Oda verirken arkamdan tabağı bardağı uzatırken aynı zamanda da bana dayıyordu. Onun giydiği şort ve benim giydi tayt o kadar inceydi. ( zaten benim giydiğim tayt nerdeyse şeffaf dikkatlı bakılırsa amım gözüküyor onun giydiği şort hem kısa hemde bol yani isterse yarrağını şortunu biraz çekse yarrağı bütün çıplaklığıyla ortada olur) Yarrağı sertti ve amıma baskı yapıyordu. Her istediğim şeyi verirken biraz daha baskı yapıyordu. Yarrağı hissettiğim kadarıyla baya büyüktü. Bu baskılardan dolayı ben baya sulanmıştım. İçimden inş görmüyor diye geçirdim. Babam nerde kaldınız kızım diyişle tamam baba geliyoruz dedim. Eğer babam çağırmasa herhalde Fikret abi taytımı yırtıp o koca yarrağını benim bakire amıma sokacaktı. Çünkü çok derinden nefes alıp veriyordu. Fikret abi -Gül ben bi lavoboya gidip geliyorum dedi. Anlamıştım 31 çekip gelecekti o kadar kolay rahatlamasına izin vermicektim. -ohooo Fikret abi bu nasıl yardım etmek yaa. -tamam gülüm gel beraber getirelim şunları. Beraber içeri girdik koyduk masaya. Babam sanki az önce yemek yememiş gibi saldırdı. Cipsler döküldü yere. Bende toparlarken Fikret abiye doğru domaldım. Yerdeki cipsleri masaya koyuyordum. O an aklıma ıslaklığım geldi. Beyaz tayt yüzünden belli olan amım şimdi ıslaklık yüzünden kabak gibi ortadaydı. Alttan Fikret abiye bakınca telefonuyla oynuyormuş gibi yapıp beni çekiyordu. (Nerden anladınız diye sorarsanız zoom yaptığı belliydi parmaklarından). Islaklık aklıma gelince hemen kalktım ve koltuğa oturdum. Aha dedim ıslaklığı gördü şimdi oda istekli olduğumu anlayacak çatır çatır sikecek. Fikret abi arada babamla konuşuyor arada yastıkla kapattığı yarrağını okşuyordu. Ve benim karşımdaki koltukta. Anlaşılan amının ıslaklığı ona cesaret vermişti. -gülüm bana su getirir misin dedi Fikret abi. Gittim getirdim. Bi içiyor bir yandan da sinsice gülüyordu. Bardağın yarısına gelince bardağı üstüme doğru boşalttı geri kalanını kasıklarıma. -intikamımı aldım dedi gülerek Fikret abi -babamda hak ettin benim salak kızım dedi ve güldü. Tabi babam gözlüğünü takmadığı için olayın farkında değildi. Cropum ıslandığı için memelerim hiçbir şey giymiyormuşum gibi kabak gibi ortada keza amımda aynı şekilde ortadaydı. Sonra Fikret abi arkamdan sarılarak. - oy kıyamam ben sana Island’ın mı sen diyerek yine arkada dayıyordu. Babam oturduğu yerden gülüyordu
240 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 11 months
Text
Şimdi yanında olup, inmek vardı gözlerinden yüreğine..
Akmak vardı ılık ılık damarlarında,
Çırpınmak vardı kalbinde delicesine..
Kalem olmak vardı, sonra ellerinde mürekkep olmak vardı,
Beyaz kağıtlara ben diye yazdığın..
Bir damla göz yaşı olmak, damlamak vardı mektuplara..
Her nefes alışında derinden bir ahh olmak vardı,
Hiç hesapsızca dudaklarında..
Ter olmak vardı şakaklarında,
Nefes olmak vardı her sigaranda,
Çay olmak vardı içtiğin yudum yudum,
Yumruk olmak vardı masaya vurduğun,
Asi olmak vardı zamana,
Yırtarak geceyi sana koşmak vardı, basmak vardı bağrıma..
Başını koymak vardı omzuma,
Tumblr media
74 notes · View notes
Text
Önce Açıköğretim Sınavında Gözleriyle Sikti! (Sevim 39 Y., Ankara)
Merhaba arkadaşlar. Adım Sevim. 39 yaşındayım, 1.65 boy, 73 kilo, beyaz tenli, balık etli birisiyim. Evli ve bir çocuk sahibiyim. İlköğretimde sınıf öğretmeniyim. Eşime bağlı, mutevazi hayatı olan birisiyim. Ama son zamanlarda erkeklerin bakışları beni tahrik etmeye başlamıştı. Kocamın artık bana yetmediğini düşünüyordum.
Açıköğretim sınavı için görevli olduğum okula geldim. Gözetmenlik yapacağımı sınıfa girip, sınava girecek öğrencileri bekliyordum. Tek tek gelmeye başlamışlardı, herkesin sırasını gösteriyordum. İçeriye birden mükemmel seviyede çok yakışıklı birisi girmişti. Manken gibiydi. Kasli yapısı vardı. Gözlerimi üstünden alamamıştım. Yerine oturdu. Sürekli bakışmaya başlamıştık. Kimliğini kontrol etmeye gittiğimde, bana yiyecek gibi bakıyordu, içim titremişti. 26 yaşında, karizmatik bir gençti. Adı Engin idi. Kimliği verirken elim eline değdi. Gülümsedi. Masaya oturduğumda aklım başımdan gitmişti. Tanrım, ne yapıyordum? Resmen canım istiyordu onu. Kibarca, "Herkes sizin kadar güzel gözetmen olsa keşke!" dedi. Gülümseyerek teşekkür ettim. Sınav bitene kadar sürekli bakışmıştık. Yürüdükçe arkamdan kalçama baktığına emindim. Sınıftaki camdan yansımaya baktığımda gerçekten kalçama bakıyordu.
Sınav bitene kadar sürekli baktı. Sürenin sonuna kadar bekledi. Süre bitince de sınav kağıdını en son o getirdi verdi. Gülümsemesi beni tahrik ediyordu. Sınav kağıdıyla birlikte, katlanmış bir de küçük not kağıdı bırakmıştı. O gittikten sonra heycanla not kağıdını açıp baktım, "Çok hoş bir bayansın, seninle sadece bir çay içmek istiyorum. Dışarıda bekliyor olacağım." yazıyordu. Heyecandan titriyordum. Kabul etmemek için kendime söz veriyordum. Ama içimden bir seste bu fırsatın kaçmayacağını söylüyordu.
İsim bittikten sonra okulun dışına çıktım. Kenarda arabayla bekliyordu. Uzaktan görünce elini kaldırdı 'Buradayım' der gibi. Yanına gitme zorunluluğu hissettim birden. Arabaya bindim, "Merhaba!" dedim. O da, "Ben Engin!" dedi. "Biliyorum, kimliğinde yazıyordu, ben de Sevim!" dedim. "Mado var şurda, çay icelim mi?" dedi. Kabul ettim. Çaylarımızı içerken sohbet ediyorduk. Diksiyonu düzgündu. Etkiliyordu konuşmasıyla. Kendisinin uzaktan kumandalı araçlara ilgisi olduğunu söyledi, "İstersen götüreyim, kullanırız!" dedi. Fazla geç kalamayacağımı, eşimin bekleyeceğini söyledim. "Fazla uzak değil, gider değişik bir gün geçiririz!" dedi. Kabul ettim.
Gittiğimiz yer Gölbaşında ailesine ait Bağ eviydi. Yüksek duvarları olan, büyük bir bahçesi bardı. Bizden başka kimse yoktu. Heyecan basmıştı beni. Uzaktan kumandalı arabasını bahçeye çıkardık. Oynamaya çalışıyordum. Bana öğretmek için kumandayı elimden tutup, arkama yaslanıp gösteriyordu. Resmen aletini kalçamda hissediyordum. Konuştukça sıcak nefesi boynuma, kulağıma geliyordu. Tahrik olmuştum. Kalçamı iyice ona yaslamıştım. Biraz öyle durduktan sonra, kulağıma çok güzel olduğumu söyledi. Ben artık dayanamadım ve birden dönüp dudağına yapıştım. Bahçede deli gibi öpüşüyorduk. Dilini ağzımın içinde gezdiriyordu, çok güzeldi. Bir yandan da iri kalçalarımı okşuyordu. İçeri gitmek istediğimi söyledim. İki eliyle popomdan kaldırdı, ben de bacaklarımı beline dolayıp, kucağında öpüşe öpüşe eve girdik...
Kendi odasına götürdü beni. O beni soyarken, ben de onu soymaya başladım. Çırılçıplak kalmıştık. Yarağı kocaminkiyle aynı uzunlukta, fakat daha kalın ve daha düzgün şekilliydi. Tertemizdi, hiç kıl falan da yoktu. Hemen eğilip emmeye başladım. Mis gibi kokuyordu. Taşaklarını emerken inlemeye başlamıştı. Sonra beni üzerine ters alaraki o da benim amımı yalamaya başladı. Bir yandan da parmağını götüme sokuyordu. Delirmek üzereydim, vıcı vıcık olmuş amımdan sular akıyordu, "Sik artık!" diye bağırıyordum. Fazla yalvartmadı, beni sırtüstü yatırıp kasıklarımdan tutup yatağın kenarına çekti, bacaklarımı omzuna alıp, yarrağını usulca kaydırdı amıma. Dibini bulduğunda, belimden tutarak deli gibi sikmeye başladı. Okadar hızlı girip çıkıyordu ki amıma, kasıkları kasıklarıma çarptığında 'Şap şap şap!' sesler geliyordu. Okadar güzel sikiyordu ki, sesim kısılacaktı inlemekten ve bağırmaktan...
Ben çoktan orgazm olmuştum, fakat o halen sikmeye devam ediyordu. Ben ikiniciye orgazm olurken, yarrağını çıkarıp, göbeğime ve göğüslerime doğru boşaldı. Sıcacıktı dölleri. İkimiz de aynı anda boşalmıştık. Yanyana uzandık ve dinlendik biraz. "Duşa girelim! dedi. "Tamam, ama saçımı ıslatmamam lazım, değilse kocam şüphelenir!" dedim. Elleriyle sadece vücudumu yıkadı. Sonra yine odaya geçtik ve öpüşüp sevişmeye başladık. Az sonra yarağı yeniden sertleşmişti. Bu sefer kendisi sırtüstü yattı ve beni ata biner gibi yarrağına oturttu. Deli gibi zıplıyordum. Zıpladıkça da 95 beden göğüslerim hopluyordu. Göğüslerimi avuçluyorken uçlarını ısırıyordu. Çığlıklarımı duydukça, "Gönlünce bağır aşkım!" diyordu. O henüz boşalmamıştı, ama ben yine orgazm olup boşalmıştım. Yorulmuştum, indim üzerinden ve yatağa attım kendimi...
Beni yüzüstü çevirdi ve kaba etlerimi öpüp, ısırıp, emmeye başladı. Kocam hiç yapmıyordu bunu, işi bitti mi arkasını döner uyurdu hemen. Engin bu arada götümün yanaklarını yoğuruyor, arasıra iyice ayırıp, göt deliğime dilini değdiriyor, deliğin etrafını yalıyordu. Parmağını götüme sokup, "Seni burdan da sikmek istiyorum!" dedi. "Tamam yap, fakat ilk kez olacak!" dedim. Biraz daha yaladı, parmağıyla genişletmeye çalıştı, sonra beni domaltıp yarağını sokmaya çalıştı, çok zorladı fakat giremedi. Yarrağının başı giriyordu, gerisi girmiyordu birtürlü. Aslında girerdi, ben eve geç kalırım telaşıyla kendimi çok kasıyordum. "Ordan başka bir zaman yapalım canım!" dedim. Beni kırmadı. Ben de onun yarağını yalayarak boşalttım...
Toparlandık ve beni evimin yakınına bıraktı. Birbirimize telefon numaralarımızı vererek vedalaştık. Artık Engin'le her fırsat bulduğumuzda sikişeceğim.
[Sevim]
200 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 8 months
Text
Tumblr media
BU GİDİŞATIMIZ GİDİŞAT DEĞİL
müslümanca bir özeleştiri
🤔👇👇👇
Esrar, eroin, alkol ve madde bağımlısı Müslümanları AMATEM’e götürüp tedavi ettirdik diyelim.
Peki ya bizim ;
... mala,
... makama,
...mevkiye,
...koltuğa,
...lüks ve gösterişe,
... dünyaya,
... yani maddenin bizzat kendisine bağlanmış Müslümanları kim tedavi edecek?
Köşklerde “Baby Shower” mevlitlere oluk oluk para akıtan,
... düğün sonrası “After Party’leri” ihmal etmeyen,
... ezanla karışık müzikler çalarken gelinle damadın muhakkak bir merdivenden aşağı indiği,
...İngiliz kraliyet balosunu bile geride bırakan düğünlere özenen,
... lüks yatlarda beyaz elbiseleriyle doğum günü partisi kutlamaya alışan,
...gösteriş düşkünü, dünya ve madde bağımlısı Müslümanları kim tedavi edecek?
Marka başörtüleri,
... siyah gözlükleri,
...yüksek topukları,
... ve lüks jipleriyle gecelere akan,
... bir konser biletine milyarlar saçan,
...hiçbir tesettür defilesini kaçırmayan,
... pahalı telefonlarıyla tik-tok videosu çeken,
tüm özel hayatlarını Instagram’a açan,
... kınadığımız ne varsa başına İslâmi ibaresini koyarak yapan,
... kadının kocasına bir dilim kek,
... bir bardak çay vermesine bile itiraz ederek,
... feminizmin kurucularını bile hayretler içerisinde bırakan,
... marka ve lüks bağımlısı tesettürlü Müslüman kızlarımızı kim tedavi edecek?
VİP umreden aşağı kabul etmeyen,
... Zemzem Towers’dan aşağı konaklamayan,
... rezidansların ve özel güvenlikli sitelerin dışında yaşayamayan,
... yurtdışı tatillerini ihmal etmeyen,
...sadece zenginlerle oturup kalkan,
... ve bu dünyayı küçük bir cennete çevirmeye çalışan,
... konfor ve madde bağımlısı Müslümanları kim tedavi edecek?
Hazreti Peygamber (s.a.v) ;
...“Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar,
... kişinin mal ve şeref (makam, mevki, itibar) hırsıyla dine verdiği zarardan daha fazla değildir” ,
...hadis'inde uyardığı gibi,
... oturduğu makamı korumak,
... veya daha üst bir makama gelebilmek için ;
... sürüye dalan bir kurt gibi etrafında kim varsa boğup parçalayıp bir kenara atan,
...dişinin geçmediği hiçbir makam,
... dilinin değmediği hiçbir dünyalık bırakmak istemeyen,
... koltuk bağımlısı Müslümanları kim tedavi edecek?
Makam arabasız,
... sekretersiz,
...özel kalemsiz,
... korumasız yaşayamayan,
... koltuğu elinden alınınca kriz üstüne kriz geçiren,
... küçük bir müdürlük için bile aşındırmadık kapı bırakmayan,
... şeref ve itibarı malda, makamda ve parada gören,
...bunları kaybedince de itibarını kaybettiğini zanneden,
...yeniden bir makama gelebilmek için gerekirse ahlakını,
... adaletini,
...merhametini,
... ve değerlerini bile gözden çıkarabilen,
... makam bağımlısı Müslümanları kim tedavi edecek?
Asıl işi bu sorunlara çare üretmek olması gerekirken ;
...devlet destekli projeleri kovalamaktan,
... protokol fotolarına girmek için çırpınmaktan,
... vekillerle,
... bürokratlarla,
... yapılan üst düzey,
... ve çok önemli toplantılardan vakit bulamayan,
... İslâmi çalışmaların sadece para ve güçle yapılabileceğine iman etmiş,
... adı sivil kendi resmi bir kısım STK’larımızı kim tedavi edecek?
Hazreti Peygamber'in (s.a.v) ;
... açlıktan karnına taş bağladığını anlatırken bile para kazanabilen,
... İslâm’ın ana prensiplerini,
... ve hatta kaderi bile inkâr edebilecek cesarette olmasına rağmen,
... haramlarla,
...faizle,
...haksızlıklarla,
... adaletsizliklerle ilgili gıkını bile çıkaramayan,
... statükoyu devam ettirmek ve kazanımlarını kaybetmemek adına kendini bile kaybeden,
... bir kısım hocalarımızı kim tedavi edecek?
Ve en kötüsü de bir asgari ücretle on nüfus geçindirmeye çalışan,
... çocuğunun okul masraflarını bile karşılayamayan,
...parasızlıktan evlenemeyen,
... borç batağında inim inim inleyen garip Müslümanların,
...tüm bu olup bitene,
... lükse,
... israfa,
...gösterişe,
...umarsızlığa,
... pervasızlığa bakarak din ve dindarlıkla ilgili yaptıkları sorgulamalarına kim cevap verecek?
Hiç kimse kusura bakmasın!
Bu gidişatımız gidişat değil.
Bu dünya sevgisi,
...bu madde bağımlılığı,
... bu vehn krizleri hepimizi mahvetti.
Hazreti Peygamber (s.a.v) ;
“Sizden öncekileri mal sevgisi helak etti.
Bu sevgi onlara akrabalarıyla ve dostlarıyla ilişkiyi kesmeyi emretti.
Kestiler.
Cimriliği emretti.
Cimrileştiler.
Günahı emretti.
Girdiler.
Zulmü emretti.
Yaptılar.
En sonunda da helak oldular”
... uyarısına muhatap olmadan derlenip toparlanalım.
Prof. Dr. Sıddık Ünalan
.........
THIS CURRENT OUR STAGE IS NOT THE STUDY
a Muslim self-criticism
🤔👇👇👇
Let's say we took Muslims addicted to marijuana, heroin, alcohol and substances to AMATEM and got them treated.
What about us?
... trowel,
... to the office,
...to the location,
...to the seat,
...luxury and ostentation,
... to the Earth,
... that is, who will treat Muslims who are attached to the substance itself?
Spending huge amounts of money on "Baby Shower" mawlids in mansions,
... who does not neglect the "After Parties" after the wedding,
... the bride and the groom were definitely going down a staircase while music mixed with the call to prayer was playing,
...aspiring to weddings that surpass even the British royal ball,
... accustomed to celebrating birthday parties in white dresses on luxury yachts,
...who will treat the ostentatious, worldly and drug addicted Muslims?
Brand headscarves,
... black glasses,
...high heels,
... and flowing into the nights with their luxury jeeps,
... who spends billions on a concert ticket,
...who never misses a hijab fashion show,
... who shoots tik-tok videos with their expensive phones,
Opening all their private lives to Instagram,
... who does whatever we condemn by putting the word "Islamic" in front of it,
... a slice of cake for the woman's husband,
... even objecting to him giving her a cup of tea,
... that amazed even the founders of feminism,
... who will treat our veiled Muslim girls who are addicted to brands and luxury?
VIP does not accept anything lower than Umrah,
... Accommodating no lower than Zamzam Towers,
... who cannot live outside residences and private gated communities,
... who does not neglect his holidays abroad,
...who only sits with the rich,
...and trying to turn this world into a little paradise,
... who will treat comfort and substance addicted Muslims?
Prophet Muhammad (pbuh);
...“The damage caused by two hungry wolves released into a herd,
... is not more than the damage a person does to religion with his ambition for wealth and honor (position, position, reputation)",
...as he warns in his hadith,
...to protect his position,
... or to reach a higher position;
...like a wolf plunging into a herd, who strangles and tears apart everyone around him,
...there is no position where his teeth cannot pass,
... who does not want to leave anything in the world untouched by his tongue,
... who will treat couch-addicted Muslims?
Without an official car,
...without a secretary,
...without special pen,
... who cannot live without protection,
... went through crisis after crisis when his seat was taken away from him,
... leaving no stone unturned, even for a small directorate,
... who sees honor and reputation in property, position and money,
...who thinks that when he loses these, he loses his reputation,
...his morals, if necessary, in order to reach a new position,
...your justice,
...your mercy,
...and can even sacrifice their values,
... who will treat position-addicted Muslims?
While its main job should be to find solutions to these problems;
...pursuing state-supported projects,
... struggling to get into the protocol photos,
... with proxies,
... with bureaucrats,
... high level made,
... and cannot find time for very important meetings,
... He believed that Islamic studies could only be done with money and power,
... who will treat some of our NGOs whose names are civilian?
Prophet Muhammad (pbuh);
... can earn money even while telling that he has a stone tied to his stomach because of hunger,
... the main principles of Islam,
...and even though he had the courage to deny fate,
... with harams,
...with interest,
...with injustice,
... who can't even say a word about injustice,
...who even loses himself in order to maintain the status quo and not lose his gains,
... who will treat some of our teachers?
And worst of all, trying to support ten people with one minimum wage,
... can't even afford their child's school fees,
...who can't get married because of lack of money,
... of strange Muslims who are groaning in the mire of debt,
...with all this going on,
...to luxury,
...to waste,
...to show off,
...to despair,
... who will answer their questions about religion and piety based on recklessness?
No one should be sorry!
This is not the way we are going.
This world's love
...this substance addiction,
... these vehn crises have devastated us all.
Prophet Muhammad (pbuh);
“The love of wealth destroyed those before you.
This love ordered them to cut off relations with their relatives and friends.
They cut it.
He commanded stinginess.
They became stingy.
He commanded sin.
They entered.
He ordered cruelty.
They did.
"And in the end they perished."
Let's get together and regroup without being subjected to the warning.
26 notes · View notes
surlar · 10 months
Text
Deniz kenarında küçük bir kulübe. çiçek, sebze ve meyve ağaçlarıyla dolu bir bahçe. Ahşap bir çit. Arkada bir tavuk kümesi. Mavi porselen çay seti. Adaçayı yeşili duvarlar. Ocakta ıslık çalan çaydanlık. Çamaşır ipin de kuruyan eski beyaz elbiseler. Kanepede ev yapımı yorganlar. Dekor için antika vazolar ve tablolar. oturma odasında klasik kitap yığınları. Geceleri odaları aydınlatan mumlar. Mutfakta koşuşturan küçük çocuklar. Evi dolduran kahkaha ve müzik. Fırında pişen kurabiyeler. Rüyadan hallice. Günaydınlarrrr. Daldık yine hayellere.
51 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 5 months
Text
Tumblr media
Çok şey istemedim ki senden
'Birşeyim ol istedim...
Mesela, çay içtiğim bardağım, avucumu ıslatan ter, saçımdaki tek beyaz tel... Ne biliyim işte alışkanlığım ol,hiç gitme. Mesela, hep içimde ol,büyüsem bile bırakma beni...
Nedir bu kaçışların,
Neden bu uzak kalma gayreti,çok şey istemedim ki senden..
Tumblr media
Çok Şey Kaldı İçimde Sana Ait
Hep Söylenmek İstenen
Ama Hiç Söylenmeyen Şeyler ..
Yani Anlayacağın Hâlâ Bende Yaşıyorsun
Ve Hayallerime Hâla En Çok
Sen Yakışıyorsun ..
Tumblr media
11 notes · View notes