Tumgik
#benden ne olur?
gifsbymel · 2 years
Text
elçin afacan gif pack
By clicking on the source link (or link in the replies) you will find #89 gifs (268x150) of Elçin Afacan in Benden Ne Olur? These were all made by me from scratch, do not repost as your own or in a gif hunt. You can use/edit them to your liking, just credit me ( @gifsbymel ). Please like or reblog the original post to help share my resources throughout the community.      
Tumblr media Tumblr media
24 notes · View notes
mymiliblog · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
August
02.08.2022 - 17.08.2022
1 note · View note
kalpbebu · 1 month
Text
Vaz mı geçsem yoksa sevmeye devam mı etsem . Vazgeçtim desem unutacakmıyım . Başkasıyla evlenecek ilerde buna katlanabilir miyim . Ona hala sevdiğimi söyleyemedim .
4 notes · View notes
sinekkapan · 5 months
Text
aşk işleri hiç bana göre değil
3 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 6 months
Text
Günaydın
2 notes · View notes
bozusuruz · 2 years
Text
APTAL YA
#aptalsın sen#bu kadar güzel olduğun için#aotalsın yemij ederim aptalsın yasin#ve sana gitme desem de gideceksin seni sevdiğim hakkında 1 değil 100 tane paragraf yazsam teki bile durdurmayacak seni#çünkü beni sevmiyorsun#bu o kadar üzücü ki biliyor musun#belki senin de böyle üzüldüğün başkası vardır#ama sen cidden aptalsın ben de aptalım#senden kat kat fazla aptalım#çünkü hala bir şeyler bekliyorum beklediğim hiçbir şey yok dedim naptığımı bilmiyorum dedim ama var o kadar çok var ki#seni o kadar çok bekliyordum ki#ben seni artık görmeyeceğim ama sen gör olur mu#bakma gör ne kadar sevdiğimi anla belki o zaman duvarına bir pencere koymayı akıl edersin#ama zaten eğlenmiyorum oyun oynamıyorum dediğimde anlaman gerekiyordu#senin diğerlerinden farklı olduğunu ya da benim seni diğerleri gibi sevmediğimi bilmen lazımdı#ama beni saatlerce ağlatan bu ufak detaylar senin şu an umrunda bile değildir mutlusundur#çünkü benden kurtuldun artık okulda sana bakıp gülümseyecek salak salak şarkı atacak bir ekin yok arkadaşlarım da bakmaz#kesin mutlusun#olsun#mutlu ol#bu benim için sorun değil sana bu yüzden asla kızmayacağım senden asla nefret etmeyeceğim aptalsın diyorum ama#asıl kendime söylüyorum onu#yoksa sevmezsen sevme ben de unuturum seni kolay olmaz ama illa unuturum#senin unutacağından çok sonra belki ama ne önemi var#zaten senin belki 1 haftaya hiç düşünmeyeceğine eminim#1 hafta bakacaksın hala bakıyor muyum diye kontrol edeceksin ama ortalıkta bile görünmeyeceğim#sonra tamam kurtuldum diyip geçeceksin#BEN O 1 HAFTADA NELER YAPACAĞIM HABERİN VAR MI NASIL ÜZÜLECEPİM#yok#olmasın zaten
10 notes · View notes
oluruvar · 2 years
Text
Çok özür dileyerek mide bulandırıcı bi benzetme yapcam. Bağırsaklarım öyle gazla dolu ki, uzun balonlarla yapılan kelebekleri kendi içimde bağırsaklarımdan yapabilirim gibi geliyo :(
13 notes · View notes
irtifuck · 10 months
Note
gruplarda falan senin için aslıda yekta ama cemre'yi harcadığı içn günah çıkartıyor falan deniliyor
Hangover olduğum için bu soruyu da beklettim T, kusura bakma.
Ayyy, Yekta mı Allah korusunnnn. Komik bir yorummuş. Ben arkamdan konuşulduğunu zaten biliyorum. Onların yaptığı tek şey, WP'den yorum yazmamaları.Hayalet gibi takılarak çok havalı olduklarını falan düşünüyolar. Bikeresinde "Okunmayan fic'leri Okunmayan Fic'ler Mezarlığı'na göndermemin sebebi, okuyucuyu cezalandırmak falan değildir..." minvalinde bi yazı yazmıştım. Kimi kandırıyodum ki? :D Bal gibi de okuyucuyu cezalandırmak istiyordum.
Tesadüfi bişekilde aşağılarda "Mavi'yi kazandırıcam" yazmıştım, yok öyle bişey. Ben tabii ki Mavi'nin tarafını tutmuyorum. Ama şimdi kalkıp da Adanmış'ın sonunda Mavi'yle Berk'i endgame yapsam, kimse buna itiraz edemez.Öyle bi hakları yok çünkü.
0 notes
Text
Kendimi Zorla Üvey Abime Siktirdim! (İrem 18 Y., Adana)
Merhaba, ben İrem, 18 yaşındayım. 1.68 boyunda, siyah saçlı ve beyaz tenliyim. Herkes bana çok güzel olduğumu söyler, hatta beni Merve isimli sanatçıya çok benzetirler. Annemi hiç tanımıyordum, ben daha bebek iken trafik kazasında kaybetmişiz. Babam da benimle kala kalmış, bir süre sonra başkasıyla tekrar evlenmişti. Üvey annem Selda aslında tek tanıdığım annemdi. Onu da hiç üvey olarak görmezdim, bana anne sevgisini yaşatmıştı. Babamla evlendiklerinde bir oğlu vardı, adı Kerem. Benden 10 yaş büyüktür kendileri. Kerem abimle çok yakınız ve o benim ilk aşkım. Bana hep 'prensesim' diye seslenirdi ve bu benim çok hoşuma giderdi.
Yaşım 16 olduğunda cinsel yönden de isteklerim artmaya başlamış ve üvey abime karşı artık farklı duydular beslemeye başlamıştım. Abimle ne zaman yanyana gelsek, ne bileyim film izlemek olur, yada şakalaşmak olur, şakadan dalaşmak olur, birbirimizi gıdıklamak olur, sürekli ellerini bacaklarımda hissederdim. Arada sırada durduk yere gelip beni yanaklarımdan öperdi. Belki bilerek yada bilmeyerek beni sever ve okşardı. Bizimkiler de bu kadar yakın olmamızı normal olarak karşılardı, çünkü normal abi-kardeş gibi büyümüştük. Beni azdıran da abimle yaşadığım bu olaylardı.
Sınıf ve aynı zamanda en yakın arkadaşım Didem, okuldan biriyle çıkmaya başlamıştı. Bana sürekli aralarında geçen ilişkinden bahseder, "Bugün öpüştük..." yada, "Amımı ellettim!" gibi özelini anlatırdı. Ben de ona bir ara, dershaneden biriyle çıkarken birkaç kez onunla öpüşüp, sakso çektiğimden bahsetmiştim. Didem bir gün beni kenara çekip, "Onunla yattım!" dedi. Ben, "Anlamadım, nasıl yattın? deyince, "Kızım anla işte, götümü verdim!" dedi. Ben de, "Hemen anlat!" deyince, en ince detayına kadar herşeyi anlattı. Önce çok ağrılar çektiğini, ama sonra çok zevk aldığını söyledi. Sonra bana, "Sen de denemelisin, pişman olmayacaksın!" dedi. O gün aklıma koydum ve götümü biricik üvey abim Kerem'e verecektim. Üvey abim 26 yaşında, üniversiteden yeni mezun ve yaşıtları gibi işsizler tayfasına mensup biriydi ve halen bizimle yaşıyordu. Ama eve gidip direkt abime, "Götümü sik!" diyemeceğimden, sürekli planlar yapmaya başladım. Önce onu iyice azdırırıp kıvama getirmem gerekliydi.
Eve gittim. Kerem abim evde tek başına TV izliyordu. Sırt çantamı yere attım, eteğimi yukarı doğru katladım ve direk üstüne atlayıp, "Canım abicimmm!" deyip onu gıdıklamaya başladım. Eteğim sürekli açılıyor ve külodum ortaya çıkıyordu. Kerem abim beni yere düşürüp üstüme çıktı ve tek zayıf noktam olan göbeğimi gıdıklayarak beni güldürmeye çalışıyordu. Ben de bacaklarımı iyice açtım, artık tamamen altında kalmıştım. Abim durumu farketmişti, "Yeter, yoruldum!" deyip geri çekildi. Eteğim tamamen açık şekilde halen yerde uzanıyordum. Bana, "Hadi kalk üstünü değiştir, herşeyin ortada!" diye kızdı. Koltuğa otururken sikini düzeltirken yakaladım kendisini. İlk adımı atmıştım.
İçeri gittim ve en kısa şortumu giydim ve geri döndüm. Yanına uzanıp bacaklarımı kucağına attım. Aslında bunu sürekli yapardım, yeni birşey değildi, o da arasıra ellerini ayaklarıma koyar okşardı. Bu sefer hiç kıpırdamıyor, gözlerini TV'den ayırmıyordu. Ama ben nedenini biliyordum, bacaklarımın altında sürekli hareketlenen yarağını hissediyordum. Bana, "Hadi abine su getir bakayım!" diyerek bacaklarımı yere attı. "Peki!" dedim ve mutfağa su almaya gittim. Geldiğimde odada yoktu. "Abiii, suuu!" diye seslendim. O da banyodan, "Bırak oraya, birazdan gelir içerim!" diye seslendi. Hemen yavaş ve sesiz adımlarla banyonun önüne gidip kulağımı dayadım (Bizim banyonun kapısı baya eskiydi, gerçi evdeki bütün kapılar öyle, hiç birinin kilidi bile yoktu!) ve dinlemeye başladım. Kerem abim telefonundan pørnø açmış olacak ki, az da olsa kadın inleme seslerini duyar gibiydim. Sanırım içeride otuzbir çekiyordu.
Ben hemen odama geçtim. Kendi kendime (Aferin kız sana, bu gidişle çok beklemeden götünü siktireceksin!) diyordum. Acaba onu daha fazla azdırmak için başka ne yapabilirim diye düşünürken, dış kapı açıldı ve annem eve geldi. Normalde annemle babam akşam 7 gibi evde olur, ben de 4-5 arası evde olurdum. Kerem abimse sürekli evde zaten. Hayallerim yıkılmıştı. Anneme, "Hayırdır, erkencisin?" dedim. O da, "Bugün öyle oldu, işim erken bitti!" diye cevap verdi. O akşam öyle geçmişti.
Ertesi gün okuldan sonra koşarak eve gittim. Evden içeri girdim. Kerem abimi bulamayınca çok üzülmüştüm. O sırada banyodan gelen su sesini duyunca, içerde duş aldığını fark ettim. Hemen banyo kapısını açtım. Kerem abim, "Oha, kim o?" deyince, "Abi benim, çok sıkıştım, altıma işeyeceğim!" diyerek içeri girdim. Külodumu ayak bileklerime indirip, eteğimi yukarı sıyırdım ve klozete oturdum. Kerem abimin duşa kabinin içinde sadece omuzlarından yukarısı gözüküyordu, aşağısı buzlu camdı. Zaten o da, "Çabuk ol!" dedi ve sırtını döndü.
İçimden (Ne yapabilirim?) diye düşünürken aklıma bir fikir geldi. Ayak bileklerimde duran külodumu tamamen çıkardım, yerde bırakıp çıktım ve kapının önünde beklemeye başladım. Amacım, duştan çıkarken külodumu yerde görmesini sağlamaktı, ben de hemen girip (Külodumu unutmuşum!) diyerek yerden alacaktım. Suyun sesi kesildi ve duşa kabinin kapısının açıldığını duydum. İçimden 10'a kadar sayıp içeri daldım. Ama içeride gördüğüm manzara karşınında donup kaldım, Kerem abim donumu yerden almış ve kokluyordu. Beni görünce hemen indirdi elini ve "Ne yapıyorsun sen?" diye bağırdı. Ben parmağımla halen elinde duran külotumu işaret edince, külotu bana doğru fırtlattı ve "Hemen çık!" dedi.
Benimse çıkmaya hiç niyetim yoktu. Ona doğru birkaç adım attım ve "Külodumu mu kokluyordun sen?" dedim. Utancından kızardı ve "Sana çık dedim!" diye bağırdı. Artık çok azmıştım, amım ıslanmaya başlamıştı ve ayaklarım geri adım atmıyordu. Ona iyice yaklaştım ve "Sorun değil, hatta çok sevindim!" diyerek eline külodumu tutuşturdum. Hemen sonra da diğer elini tutup eteğimin altından amıma götürüp, "İstersen bunu kokla!" dedim. Her şey o kadar hızlı gerçekleşmişti ki, günlerce plan yapsam bu kadar olmazdı. Parmakları amıma değince amım iyice sulanmıştı. Fakat hemen elini çekip, "Ne yapıyorsun sen? Delirdin mi?" dedi. Ben de, "Evet, delirdim. Senin için deliriyorum, anlasana be, kaç gündür yapmadığım şey kalmadı! (Elimi havludan belli olan kalkık yarağına götürerek) Hem sen de istiyorsun, biliyorum!" dedim.
Kerem abim, "Olmaz, biz kardeşiz!" deyince, "Üveyyy!" dedim hemen. O da, "Üvey müvey, birlikte büyüdük!" dedi. Ben de, "Tabi tabi! Peki o beni okşamalar, öpmeler neydi? Hatta beni koklayarak öpüyordun beee! Hadi saklama, beni istiyorsun, ben de seni çok istiyorum!" dedim ve elini zorla amıma götürdüm. O bu sefer sesiz kaldı ve elini amımdan çekmedi. Ben de belindeki havlusunu indirdim ve onun muhteşem yarağıyla göz göze geldim. Kocamandı. Elimi attım ve ilk defa bir yarağı elleyip okşamaya başladım. Bir yandanda dudaklarını öpmeye başladım. İlk başta öpücüklerime karşılık vermiyordu, ama sonradan dayanamadı ve çılgınca öpüşmeye başladık. Hemen kucağına atlayıp, ayaklarımı belime doladım. Yarağı amıma değiyordu ve bu durum beni çıldırtmıştı.
Kucağında beni öperek odama götürdü. Beni yatağa uzatıp, bir çırpıda okul gömleğimin önünü düğmelerini kopartarak açtı. Sütyenimin üstünden taşan memelerimi öpmeye başladı. Sonra yavaş yavaş aşağılara inip, göbeğimi, bacaklarımı ve ayaklarımı öpmeye başladı. Ben de hemen gömleğimi ve sütyenimi çıkardım. Kerem abim bacaklarımdan yukarıya yönelmiş, eteğimin altından amımı öpmeye ve yalamaya başlamıştı. Aldığım zevk inanılmazdı. Çok geçmeden inleye inleye orgazm oldum. Onun da yüzü benim zevk sularımla sırılsıklam olmuştu. Gömleğimi alıp ağzını yüzünü silerken, ben de o ara eteğimi çıkarıp kenara attım.
Rahatça yalaması için bacaklarımı ayırıp amımı ona sunduğumda, Kerem abim, "Bu yaptığımız yanlış, durmalıyız!" dedi. Ama benim durmaya hiç niyetim yoktu, hiç birşey söylemeden yataktan imdim ve önüne çömelip yarağını ağzıma alıp saksoya başladım. Sakso konusunda tecrübeliydim ve ona hayatının en iyi saksosunu çekiyordum. Aslında götümü siktirecektim, ama o kadar zevk alıyordum ki, acı çekmek istemedim. Bu nedenle ona bakireliğimi bozdurmaya karar verdim. Kendi isteğiyle yapmazdı, bunu biliyordum. O yüzden onu göğsünden itip onu yatağa yatırdım. Üstüne çıkıp, amımı yarağına sürtmeye başlayınca, "Bakire değil misin?" diye sordu. Ben cevap vermeden, yarağını elimle amımın girişine yerleştirip üstüne orturdum. Aman Tanrım! Gözlerimin önü kararmış, canım çok acımış ve çığlık atmıştım. Kerem abim beni üzerinden kaldırıp yana attı ve yarağını kanlar içinde görünce, "Ne yaptın sen!?!" dedi. Ben de, "Artık karın oldum!" dedim.
Amımdan bacaklarıma kan süzülüyordu. Çekmecemden ıslak mendil aldım ve sildim kan olan yerleri. Kerem abim hala yatakta buz keşmiş duruyordu. Onun yarağındaki kanı da ıslak mendille temizledim ve "Olan oldu, artık seninim!" deyip tekrar üzerine çıkıp, dudaklarına yapıştım. Kerem abim de artık hiç birşeyi umursamıyor, beni delice öpüyordu. Biraz öpüştükten sonra beni altına aldı ve yarağını amıma yavaşca sokup beni sikmeye başladı. Artık istediğimi almıştım ve üvey abimin altında inleye inleye kendimi ona siktiriyordum. Beni sadece o pozisyonda yaklaşık 10 dakika sikip göbeğime boşaldı. Biraz dinlendikten sonra tekrar öpüşmeye başladık. Ben ona, "Artık senin sevgilinim, beni sürekli sikmeni istiyorum aşkım!" dedim. O da, "Tamam aşkım!" diyerek heryerimi öpüyordu. Beni domaltarak, amımı bir posta daha sikti. Sonra sırayla duşa girdik. Ben duştan çıktığımda annem de gelmişti...
Son iki senedir neredeyse her gün beni sikti ve halen sikmeye devam ediyor!
[İrem]
150 notes · View notes
siyahtanbiiradam · 4 months
Text
Hani bazen "neden yaşıyoruz ki, amaç ne" tribine girer ya insan, herkes gibi bana da olmuştu. Tam tarih veremesem de önemli olan bu değil zaten. Şöyle ki; o anda ben sadece hayattaki güzel anlar için yaşadığımı fark ettim. Mutlu olduğum, bir şey başardığım, güldüğüm, eğlendiğim anlar. Sonra o güzel anları düşündüm, hangi sıklıkla güzel şeyler oluyordu hayatımda? Sanırım pek sık sayılmazdı. Tanıyorum kendimi az çok. Öyle mutlu olmak için kocaman mutlulukları beklemem. Ufak şeyler de sevindirir beni (herkese olduğu kadar), ama buna mutluluk demek kelimenin içini boşaltır biraz. İnsanın mutluluğu kendi içinde bulabileceği safsatalarına inanmam şahsen. Yok yani, bildiğin aldatmaca. Biraz kafası çalışan mutsuzların, mutluymuş gibi hissetmek için uydurdukları yöntemler, gerçek mutluluğun önünü tıkayanlar bir bakıma. Mutluluk dıştan gelen etkenlerle tetiklenen sonra da bünyenin mecburen verdiği bir tepkidir bana göre. Yine de bilimsel dayanağı yok, şu an uydurdum. Şimdi bakıyorum hayatıma, şöyle bir genel tarıyorum. Güzel şeyler var elimizde, efendim iyi okul, tam iyi diyemesek bile bir aile, iyi bir kaç arkadaş. Ama bunlar artık sindirilmiş şeyler. Mutluluk cepten yemek değildir, olmamalıdır. "Ne güzel her şey yolunda, hayat çok güzel" kandırmacasına doyuyorsun bir şeyden sonra. Her şey yolunda değil aslında, her şey sıradan. Depresif belirtiler gösterdiğimi fark ediyorum bazen. Tabi bunu kendi başıma keşfettiğim için yanılma payı da bıraktım. Olmaya da bilirim. "hayattan sıkıldım" çerçevesinde bir şeyler yazacaktım. mutluluktan girdim, çıkamadım bir yerden. Evet Mehmet Pişkin’e geldik. Uzun zamandır tasarladığım hayalimdeki şeyi yapmış adam. Kullandığı cümleler, motivasyonu, düşünceleri ve realizmiyle adeta kendimi ekranda izliyormuş gibi hissettim. Tam aklımdaki şey buydu aslında ve kendisine aşk olsun, benden daha önce davrandığı için. İnsanoğlunun bütün bu gerzek çırpınışlarına ve bir zavallı gibi mutlu rolü yapmaya çalışmasına inat, göte göt demiş ve gitmiş. Mutsuz olduğu her halinden belli ve bununla yüzleşebilecek kadar cesur. Her gün, bıkmadan usanmadan mutluluk rolü yapanlara ve mutsuz olduğunu anlayamayacak kadar moron olanlara inat. Hangimiz kaçıp gidebilme cesaretini gösterebiliriz bu adam gibi? Aslında hayat çok güzel bak kuşlar çiçekler böcekler zırvalıklarına kanmadan hepsine bir siktir çekip gidebiliyoruz? Birçok insanın cesaret edemediği şeyi gerçekleştirmiş, hayatına son verme hakkını kullanmış. İnsan için en iyi ikinci şeyi bir parça geç de olsa kendi isteğiyle yerine getirmiş, iyi de yapmış. Ve açıkçası şanslı bir ölüm olmuş onun için. Herkes, istediği şekilde, son kez bir kadeh şarap, bir sigara içerek ve en önemlisi en sevdiği şarkıyı son kez dinleyerek ölemez. Ve belki bu kadar zaman niçin dünyada var olduğunu öğrenmiştir ölünce. “İnsan için en iyisi hiç doğmamış olmaktır. ikinci en iyi şey ise hemen ölmek." Siyahtanbiiradam olarak eski hesabımla birlikte yaklaşık 6-7 yıldır buradayım. Bu platformda çok güzel dostluklar edindim çok güzel insanlar tanıdım eğer bilmeden istemeden birinizin kalbini kırdıysam af ola. Hep beraber, bir şeyler denemeye devam. Hoş çakalın aşkla yaşayın çok güzel olsun hayatınız. Genellikle derin bir ıstırap içinde olsam da içimde hâlâ sükûnet, kusursuz düzen ve ahenk var. Çiçekler solar, kitaplar biter, şiirler olur, bana da elveda demek düşer. Zamanınızı çaldığım için özür diliyorum.
134 notes · View notes
gifsbymel · 2 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Elçin Afacan
in Benden Ne Olur?
25 notes · View notes
tipitip213 · 7 days
Text
Yasak sırlar 5
mutfağın önünden geçerken teyzem le karşılaştık bana pis pis sırıtıp güldü anlamışmıydı bence anlamıştı çünkü oda bir kadın ve boşalan bir kadının surat ifadesini çok rahat anlayabilirdi gece neler olacaktı annem ne konuşacaktı çok merak ediyordum.
Ellerimi yıkayıp odaya geri dönmüştüm annem kaçamak bakışlarla bana bakıyordu teyzemle hala bir şeyler anlatıyordu kaynanası ölmüş kadın kına yakacak neredeyse annem de onu dinliyordu battaniyenin altında tekrardan annemin yanına sokulmaya cesaret edemedim tabii ki Tv’de bir şeylere bakıyordum teyzem anneme akşama ne yapalım vs gibi bir şeyler söyleyip hadi gel mutfağa gidelim de yemeklil ne var bakalım ona göre bir şeyler yaparız akşama şöyle ailece güzel bir yemek yiyelim dedi ve annemi Alarak mutfağa gittiler, Size daha önceki hikayem de teyzemden de bahsetmiştim ama şimdi biraz daha detaylı bahsedeyim teyzem şu an 63 yaşında o zaman 43 yaşındaydı Teyzem anneme göre biraz daha Fırınlık kendini harika avcı’ya benzetenAjda Pekkan o zaman gözü hep yükseklerde bir kadın da fındık gibi burnu kumral buğday tenli sarı saçları beline uzanan kısa boylu kalın götlü dik göğüslü tamamen bir sex makinası tanrıça gibi bir kadındı Teyzemle de ilişkim oldu onu daha sonraki hikayelerimde anlatacağım çünkü gerçekten Gerçekten konular birbirine karışsın istemiyorum her şey sırayla bu akşam kuzenler geldi yemekler yenildi sohbetler edildi artık uyuma vakti gelmişti benim başıma gelecekler artık dananın kuyruğu kapacak ya o gece yaklaşıyordu annemle hala aramda değişik bir bağı vardı bana yakın mıydı uzak mıydı bugün ona yaşattığın şeylerden bana kızgın mıydı sinirli miydi yoksa çok mu zevk almıştı bunları gerçekten bilmiyordum her şey gece belli olacaktı ya ben tüm emellerine ulaşacaktım ya da bu süreç uzayıp gidecekti yıllardır olduğu gibi sıra yatmaya geldi teyzem odaları ayarlarken sen Gökhan’la yat tülay gece soğuk oluyor birlikte daha iyi ısınırsınız Anne oğul birinize sarılırsınız ben de Sedef’in yanına geçerim siz benim yatak odasında yatın dedi Teyzem resmen annemle beni gerdeğe sokuyordu suratında sinir bozucu bir gülümseme ifade vardı annem hiç bana bakmadan Kısık bir sesle tamam abla olur daha iyi gece soğuk oluyor dedi ben sevinçten dört köşe içim kıpır kıpır fırça yesem de annem bağırsa Çağırsa da bu zamana kadar ona yaptıklarından sonra ben bu savaştan galip gelip anneme bu gece sahip olacaktım ondan emindim çünkü annem benim her şeyim di beni gerçekten çok seviyor koruyor kolluyor benim üzülmemi asla istemiyordu belki oda ona yakınlaşmamdan hoşlanıyordu ama günahada girmek istemiyordu Çünkü ama o yola bir kere girince oda biliyordu ki dönüşü yoktur yataklar hazırlandı ben üstüme pijamalarımı giydim teyzemin yatak odasında kocaman yatak vardı yatağa yattım annem lavaboya girdi Lavabodan çıkıp teyzemlere iyi geceler deyip odaya geldi kalbim küt küt atıyordu Kapıyı kapattı ışığı söndürdü yanıma doğru yaklaşıp yatağa oturdu gökhan kalk bakayım sen ne yaptın bugün oğlum ben senin annenim anneler ellenmez Anneyle böyle şeyler düşünülmez sen bugün benim amıma elini soktun Gökhan baban duysa bizi ne yapar haberin varmı
Ben-ne yapacak anne babam demedi mi Gökhan da sana kaysın diye
Annem-Oğlum sen manyak mısın sen bizi mi dinliyorsun baban onu şakasına söyledi
Ben-Ne yapayaım anne seni çok seviyorum bende böyleyim hep seni düşünüyorum senle ilişkiye girmek istiyorum
Annem şaşırmış ağzı açık kalmıştı bana hala kızmıyordu teyzemlerdeyiz diyemi bağırmıyordu bilmiyorum ama surat ifadesi çok soğuktu
Annem-Oğlum Gökhanım ben de seni çok seviyorum ama anneyle ilişkiye giremez günah bunu yapmamalıyız sen yakışıklısın gençsin ilerde daha güzel kızla birlikte olacaksın
Ben-bikere seni istiyorum anne bikere diyip sikiş benimle başka istemicem söz veriyorum
Annem iki üç Dakika sessizce bekledi seni çok seviyorum ama bunu benden isteme yavrum yavrucum benim deyip beni göğsüne çekti sıkıca sarıldı ben de seni çok seviyorum annem babamdan daha çok seviyorum lütfen lütfen bir kere kimseye söylemem söz veriyorum aramızda kalacak söz veriyorum babamın ruhu duymaz aramızda sır kalır dedim annem yavaş yavaş yumuşamıştı babası kılıklı niye şaşırıyorumki benim sizden çektiğim nedir diye söylendi tamam sadece bikere ama kendi evimize gittiğimiz de yapıcaz orospu teyzen bugün bana yaptığını anladı sanırım bizi bilerek sikişelim diye burada yatırdı belkide şuan kapı arkasındadır diye sessizce kullağıma fısıldadı yemin ederim milli piyango vursa bukadar sevinmezdim avazım çıktığı kadar bağırmamak için kendimi zor tuttum anneme sarıldım yanaklarından öptümm öptüm oğlum dur oğlum dur ben sana az önce ne dedim teyzen diyorum dedi tamam annem dedim hadi şimdi yatalım üç dört güne eve gideriz baban işe gittimi yaparız dedi sözmü annem beni kandırmıyorsun dimi dedim yaşım 17 hala safım kafam sexten başka bişeye çalışmıyor vazgeçmesinden korkuyordum o üç gün nasıl geçicek bilemiyorum annemle yattık anneme sarılarak anne bugün amını elledimya zevk aldınmı annem oğlum utanıyorum ama anne hadi ya üç gün sonra sikişicez hala utanıyorum diyon annem yanağımı öperek aldım aldım hemde nasıl biz bu konuşmaları sesizce yapıyorduk annem gerçekten teyzemden şüphelenmişti neyse annem hiç beklemediğim bişey yaparak elini sikime attı pijamamın üstünden okşayıp sıkıp ileri geri yaptı ben şaşırmıştım anne şimdimi sikişicez dedim hayır merak ettim babanınki kadar büyükmü diye büyükmü peki anne dedim yaşına göre çok iyi sosis gibi dedi gülerek bende cesaretle elimi amına attım Oğlum şimdi olmaz dedi annem annem okuyacağım sadece öğlen yaptığım gibi olur mu Annem isteyerek ama istemiyerek tamam ama İleri gitmek yok sadece Okşa tamam annem seni çok seviyorum bebeğim ben de seni seviyorum yavru şu an annemin amını sulanmıştır o benim sikimi okşuyorken ben de onun amını okşuyordu annem 5 dakika sonra yine aynı kasılmaları kıvranmaları yapmaya başladı iyi misin dedim iyiyim devam et oğlum Annen sağ eli ile benim sikimi okşarken Sol eli ile elimin üstünden amına bastırıyordu ikimizde o gece birbirimizi okşayarak boşaltıp uyuduk devamı gelecek...
70 notes · View notes
layezalll · 7 months
Text
28 Eylül perşembe
Şafak ile kahve çekirdeğinin seviştiği bir perşembe sabahı; tamda kızarmış ekmek kokusunu içime çektiğim ve bir bardak sütle ıslattığım taze buğdayımı köpeğim karakıza verdiğim gün.
Uyku mahmurluğunun gölgesinde pişerken eriyen ben ve kıvamım tutunca şekillenen haysiyetim.
Artık arı durumda…
Kimonona saygı gösterdim hep  bunu da unutma…
Rica! Beyza’nın kadınlarını gördüm rüyamda.
Hepsi çıplaktı, ruhen ve bedenen ortada kalmış halleri yürek burkan cinstendi.
Biri tost makinesinde tost yaparken öbürü kahvaltı sofrasını hazırlamaktaydı ama ikisinin de  edep yerlerinde karpuz kabuğundan kaputlar vardı.
Kanatları da vardı.
Sarıkanatlar; ortası fil şekilli sinek kanatlar.
Rahatsız etti beni bu durumsal karmaşalar.
Gel zaman git zaman sonra beynimde adeta şimendifer çuf çufu hatta ve hatta istimbot sireni gibi vızıldadılar.
Sinirlendim kadınlara…
Gelecek misin?…
Ha yok gelmeyecek gibi olursan  gider alırım bakkaldan çift sarılı köy yumurtası tadında senden bir düzine.
Ama  yok gelirim dersen iki tuzlu fıstık al gel.
Çayla güzel oluyor her akşam mutlaka olur soframda
Sana menemen yaparım parmak ısırtan cinsinden. Hatırlar mısın geçen kış yapmıştım da çamlıca tepesinde karlar altında yemiştik, sefer tasına koyup.
Öteki gelişinde Yusuf ağabeyi de getir.
Gravyer peyniri ayırdım  ona geçen ki alışverişten kalan. Ama hususi ona.
Nasıl da sever bilirim, devrimi  anlatırken çakıldatmayı ağzını.
Kaç sabah işe geç kaldım hastalıklı beynimde o ses… Saçlarına briyantin sürsün, ama limon kokulu olanından. Tavlada yenmesi daha bir hoş oluyor o zaman… Sinirlenir mi?
Yara çıktı ayağımda
Bi bok bilmeyen onca doktora gittim hiçbiri tedavi edemedi, neyseki Sevim ablam yetişti imdadıma da eskiden kalma kocakarı ilaçlarıyla iyi etti
Belki bir orta yol buluruz da  anlaşırız. Ne de olsa medeni yaratıklarız. O beni,  ben onu anlarız.
Eh yabancı da sayılmaz en nihayetinde.
Ama yok anlaşamadık bu sefer…
Misafirlerim çok bu ara kusura bakmasınlar Olur mu? Anlamadığım konuların başında geliyor aslında bu saçma durum.
Bilemedim…
Sen varken mi yoktular, sen gitmişken mi vardılar, gelmemişken mi gittiler hiç bilemedim.
Ama cidden vardılar.
Kimse inanmadı bana.
Hep böle yapıyor bu insanlık.
Güvensiz!
Anımsarım; geçen sene de torpido gözünde hamsi bulduğumu söylemiştim de 1 hafta baktılar yüzüme alık alık, sanki sorun bendeymiş gibi. Off Annemin her yıl yaptığı portakal reçeli ritüelleri tadında dudakların olsa keşke.
Sıkıldım fıstık ezmesinden, fıstık ezmesinin benden usul usul kaçışmasından.
Tereyağı ve süt, sürdüm kalbime…
Yumuşarımı ki?
Ayrılmazdık  belki o zaman…
Düşünüyorum da aslında ne zaman yok oldun da,  ne zaman gittin de,  ne zaman geldin…
Var mıydın ki?
Hoş bunları da hatırlamıyorum ya neyse.
Paranoya;
Kapı çaldı bizimkiler dizisinin müziği tonunda.
Memnun kaygısız gibi açtım bende zaten kapıyı.
O an farklı bir an…
Kundera  tadında bir an. Velet; 8–9 yaşında ya var ya yok.
Sümüklü, potinleri gıcır, kafasında kırmızı bir kulluk var, saçları alaburus kesilmiş, anlaşılıyor, belli ki buralardan değil.
Olsa tanırdım zaten bizim buraların origamik kafatasına sahip değil.
Kâğıt tutuşturdu elime, gitti. Kaldım kapıda öylece ardından bakarken.
Anı bozan yabancı korku filmlerindeki öttür geçli çaydanlıktı.
Geçen Salı almıştım bizim semtin pazarından.
Hani sesiyle irkiltenlerden var ya hani tam dalmışken öter, onlardan işte.
Öttü. İrkildim.
Banyoda buldum kendimi.
Burnumda o pazartesi kızarmış ekmeği kokusu yine. Ama sütlü buğdayı yemiş bizim oğlan.
O yoktu...
Kapı banyo arası kayıp. Amnestik yaşam kaygısı doldu ciğerlerime havadan.
Aynaya baktım.
Çok ani kestim bileğimi babamdan kalan eski tip kasaturayla.
Sarı, mavi, kırmızı daha sayamadığım binlerce kelebek vardı her yerde.
Neşeli sesler çıkarıyorlardı sanki.
Fısıldaşmalar duydum kelebeklerden, manyakça yakarışlar içinde olanları da vardı ama yinede mutluydular, mutlu ettiler beni yokluğumda.
Aratmadılar benden bir tane daha.
Ne de asil hayvanlarmış bu kelebekler…
Giderken anlamak zorunda mıyım hep.
Kâğıt düştü elimden.
Son bir göz ucuyla baktım kelebeklerin arasından kâğıda. “ O Hiç yoktu ki…” 
161 notes · View notes
girifit · 2 months
Text
tüm karaladıklarımı, buruşmuş bir kağıda yazdığım her şeyi veda say. çünkü ben bu durumdan artık nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. bir batalıkta çırpındıkça daha da dibe batmak gibi bir şey bu. ağzımı açtığım an silahın namlusu bana doğrultuluyor. başımı kaldırdığım an şiddetli bir tokatla yana düşüyor başım, geriye savruluyor bedenim. bak, bu yüzden veda say dediklerimi ve yazdıklarımı. kaçıncı sigaramı yaktığımı bilmediğim dakikalardayım. başımdaki ağrı dinmiyor, ilaçlar etki etmiyor. adımlarım eskisi kadar sağlam basmıyor artık yere, takılıyorum bazen. düşmek istiyorum, düşemiyorum. çok güçlü olduğumu söylüyorlar bana, benim yerimde olsalarmış kaldıramazlarmış öyle dediler. ufak bir tebessüm sunup geçtim. ama hayır o an tek yapmak istediğim bağırmaktı. ben kaldıramadım zaten, öldüm bin defa demek istedim. cesetten bir farkım kalmadı demek istedim. olur olmadık krizlerimi anlatmak, gerekirse bana acısınlar istedim. ama olmadı. güldüm ve geçtim. oysa o an ve o anlardan herhangi birinde gülüp geçtiğim hep bendim. ezip geçtiğim bendim. hâline acıdığım da bendim.
şimdi o yüzden diyorum sana, veda say dediklerimi diye. hiç dinlemediysen kulak kesilmediysen bana bu sefer ,tek sefer dâhi olsa, kulak kesil. çünkü olmuyor artık. nefes aldıkça canım acıyor, ciğerlerim yerinden çıkıyor. olur olmadık anlarda doluyor gözlerim. ben ne yapacağımı şaşırıyorum. gizlenmek istiyorum. herkesten ve her şeyden saklamak. daha da ilerisi, kaybolmak istiyorum. biraz daha dayan, diyorum kendime. biraz daha. bitecek ve geçecek. oysa ne bitecek ne de geçecek. ben de biliyorum. yalnızca inandırdıkları bir yalana ben de kendimi inandırıyorum. veya inandırmaya çalışıyorum artık hangisiyse, ben bilmiyorum. ellerim titriyor, gözlerim kararıyor, üşüyorum. annem iyi olup olmadığımı soruyor. iyiyim, diyorum. üsteliyor. biliyorum, aynı gece tekrarlansın istemiyor. gözlerimdeki çaresizliği almak istediğini ama bana bir adım dâhi yaklaşamadığını söylüyor. susuyorum. kelimelerin tükendiği noktaya sürüklüyor beni. ağzımı açamaz oluyorum. sonra bin bir çaba iyiyim annem, diyorum. gözleri ışıldıyor. beni bağrına basmak istiyor ama yapamıyor. çünkü zamanında ben bir gül misali dikenlerimle delik deşik ettim bedenini, herkese yaptığım gibi. acımasızca ve duygusuzca.
zaman geçiyor, evet kabul. ama ben de benden geçiyorum. her geçen gün biraz daha eksiliyorum kendimde. kendi canımı yakıp yaşadığımı hissetmeye çalışıyorum. olmuyor veya ben başaramıyorum. şimdi bir sigara daha yakıyorum, titrek ellerimde duran çakmakla. yine geçeceğine inandıracağım kendimi ama ben bile inanmayacağım buna. biraz ağlayacak biraz da sızlayacağım. ardından ise yüzümde kurumuş gözyaşlarım ve akmış makyajım ile kaynar suyun altına girip bekleyeceğim. geçecek ve geçecek. yalan, geçmeyecek. ağla kendim. bu sefer ağla. çünkü sahiden geçmeyecek.
75 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 1 year
Text
ŞİMDİ KAFAYI YİYECEĞİM ŞİMDİ ÇOK AZ KALDI
1 note · View note
ysfogzdgrz51 · 2 months
Text
HAYIRLI AKŞAMLAR ARKADAŞLAR
İCİMDEKİ SESSİZ ADAM
Biraz derin biraz da uzun bir meselemiz var eski zamanlardan bahsetmek birazda kendim gibi gordugum insanlar dan çorba gibi birsey aslında tatsız tuzsuz hastane de verilen çorba gibi hayatim çok kez mücadele verdim çok kez yıkıldım çok kez hayal kırıklığı oldu ağladım guldum mutlu oldum mutsuz da oldum yüzde yirmi mutlu yüzde seksen de mutsuz oldum hepimizin başından birseyler geldi geçti ve bitti diyoruz ama bitmiyormus demekki yasadiklarimiz aynisini tekrar tekrar yaşıyoruz hiç tanıdık geldimi sana da bu insan der gibi acısı aynı gülüş aynı sokaklar bile aynı insanlarda çok degismis içimdeki adam
İçimdeki bu adamla cokkez tartistim çok kez konustum derdimi anlattım ama hiç benden yana olmadi aslında her zaman yalnız başıma kaldım içimdeki ses bile beni terketti bir zaman sonra o bile beni anlamadı ki kaldı karsimdaki insanlar beni anlayacak anlamaz lar
Defalarca söyledim içimdeki sese bazen susmasini öğren diye onuda. Susturamadim çoğu kez hayattan koptum kenara çekildim Hayat a dort kolla sarıl diyenler kollarimi kırdılar farkında idim çoğu şeyin bense içimdeki sesi dinleyip kirmamayi denedim defalarca kirilmama rağmen
Sevgiden yana belki çok darbe de almış olsa bu gönül sevmekden asla vazgeçmedi çünkü ben sevmeyi değer vermeyi hoş gormeyi bildim ben böyle yaşadım böyle de devam etti hayatim
Hayatim boyunca kirmadan sevmeyi öğrendim yani böyle köşe yazarlarından değil severek öğrendim aldanmayi severek öğrendim kirilmayi acı ceke ceke öğrendim yaşamayı ayakta kalip duse kalka büyüdüm
Aslında en çok da çocuk yanimi ozledim çocuk iken en fazla duser dizimiz ACİRDİ ya şimdi oyle mi digil simdi nereye donsek sol yanimiz aciyor sol yanin acısı ile yatıp kalkan çok sevipde terkedilen gordum hayatim boyunca her zaman derim sevmelerin sonu terkedilmekse sevmeyin sevmek oyle basit bir şey değil ki sinemaya gidip mısır yiyip flim bitene kadar degilki bir insanı sevmek için bir çok insanımız elde etmek için her mücadele yi veriyor elde ettikten sonra ne oluyor mücadele sevgi aşk o güzelim sözler nerde bitti işte biz buna ne sevgi ne aşk diyoruz biz buna sinema filmde izlediğiniz mutsuz bir son filmi diyoruz askiniz bir flim kadar kısa ise yönetmen olmaya da oyuncu olmaya da izleyici olmayada gerek yok eğer bir kalbiniz varsa ve kalbiniz bir buz kütlesi gibi ise onu sıcak bir yurek ile eritin bu sizin gözlerinizden akacak olan mutluluk gözyaşları dir içimdeki sesinde haklı olduğu yerler var mesela bundan sana yar olmaz dediginde dinlemezdim yok bu öyle bir insan değil derdim çoğu zaman tartışmalar oldu içimdeki ses ile kimi deli der kimi ise aşık der ikisini birlestikmi deli aşık olur dimi hanginiz sevmediki deliler gibi deli aşık olmadi ki bu sevgiyi basit gormeyin içimizdeki sese kulak verin
Bir çocuk dünyaya geldiğinde bir zamani vardır gozleri ni dünyaya acmak için ve bir zaman sonra emekler ve sonra yurumek ister ama bir güce ihtiyaç vardır ona verilecek en büyük güç sevgidir işte oyuzden hic lafimi esirgemem sevgiyi okadar güçlü birseyki isteseniz de bir insanın kalbindeki sevgiyi yikamazsiniz ama yüzünü soldurabilir yuregindeki neseyi bitirebilir siniz ama kalpdeki sevgiyi bitiremezsiniz çünkü kalpde sevgi olduğu sürece yüzündeki gülümseme tekrar yeserecek yurekteki nese tekrar isinicak sevgi oyle bir kutsal birsey ki yüce rabbim kalplere sevgi asilamistir
Bu yazımı okumanızı rica ederim
85 notes · View notes