Tumgik
#balık tutmak
istanbulunbeyfendisi · 3 months
Text
Tumblr media
Sen martı, ben balık. Bakmayın bize öyle alık alık.
77 notes · View notes
triptoartsworld · 1 year
Text
Bugün de ekmeğimizin peşindeyiz
today we are chasing our bread
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
87 notes · View notes
oluruvar · 1 month
Text
Kayıkla açılıp balık tutmak istiyorum
8 notes · View notes
hisboslugu · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
varlığında ben; karayipler'de korsanım, kılıcımı sana balık tutmak için kullanıyorum. müsade et, ellerimle besleyeyim seni. ellerim temiz, ellerim eve ekmek götüren işçi eli. varlığında ben; hüseyin'in matarasıyım, kerbela'nın sıcağına inat son nefesinde içtiği buz gibi son damla suyum. varlığında ben; emperyalizme direnen bir devrimciyim, bütün tersaneleri işgal edilse de yurdumun, iki kişilik bir sal yapıp kuytuda okyanus okyanus dolaşıp illegal bildiriler dağıtabilirim. varlığında ben; gıyabında sevmekten kurtulup seni, gözlerinin içine bakıp seni seviyorum diyebilirim.
8 notes · View notes
dilhunbiri · 1 year
Text
Sevgili dost :
Kimi balık tutmak için, kimi kitap okumak için, kimi televizyon seyretmek için, kimi maça gitmek için, kimi okula yetişmek için, kimi işe girmek için, kimi randevusına yetişmek için, kimi namazı kaçırmamak için uykuyu ellerinin tersiyle ittiler...
28 notes · View notes
sarapsevenkedi · 4 months
Text
Bir balık ölmüş ise onun için yas tutmak yerine sizin için nefes alan balığı öldürmeyin.
7 notes · View notes
hakan34l · 2 years
Text
Seks
Merhaba arkadaşlar
Eşim feyza 21 yaşında ben ise 25 yaşındayım eşim balık etli güzel ve seksi bi kadındır görenler deli olur sekstede baya iştahlı durmak bilmeyen bi hazzı vardır çokca seks tecrübeside vardı anlatmıştı bana herşeyini evliliğimizdede bazen eskilerden bahseder birbirimizi heycanlandırıp deli gibi sevişir seks yapardık bi gün aklıma inanılmaz bi fikir geldi eşime güzel bi süpriz yapmak istedim gerçi tepkisini bilmiyordum ama yapmayıda istiyordum uzaktan asker arkadaşlarımdan biriyle görüşmeye başladım ve ona bi kadın var grup istiyo diyerek kandırdım eşim demedim biraz daha konuşup müsait bi zaman bulup davet ettim eşimin regl dönemi yeni bitmiş azgınlıktan duramadığı bi zamana denk getirmek ve iştahını kabartmak istedim o gün işteyken ona güzel deli iştifatlarda bulundum akşama üstüne çıkıp tepineceğimi vs vs söyledim ona bir kaç tanga model atıp hangisini almamı istediğini sordum bu arada eşimin iç çamaşırlarını ben ona sunar beğendiklerini ben alır yada arada süpriz yapardım yine güzel bi model bulup iş çıkışı aldım ve eve gittim eşim hemen seks yapmak istiyordu ama ben ağırdan alıp yemekten sonra yapmak istedim arkadaşımlada gündüzden haberleşip anahtar verdim evide tarif ettim neyse yemek sogra faslı derken toparlandık ve dinlenmeye geçtik biraz oturduktan sonra eşim odaya çekildi belliki artık sabırsızlanıyordu hazırlanmaya gitmişti yeni aldığım tangayı giyip beni delirtecekti arkadaşımlada mesajlaşıyorduk yakınlarda ol diye çağırdığımda eve sessizce gir yatak odasına gel ama çok sessiz ol diye uyardım neyse ben de odaya doğru ilerledim eşim tangasını o güzel kalçalarına geçirmiş üstündede transparan seksi geceliği bekliyordu odaya girer girmez beni yatağa çekip aldı o bal dudakları fenaydı öpüşüyorduk teni sıcacıktı alev almış belli yiyişiyor birbirimizi okşuyorduk hemen aletimi ağzına aldı vakumlayıp emmeye başladı sakso çekerek biraz böyle beni delirtmesini ve tüm gücünü şehvetini kullanmasını bekledim yedi bitirdi beni tam kucağıma çıkıcaktı ki tuttum yatağa sırt üstü uzattım bekle dedim sıra bende sonra yaprsın diye ısrar etsede hemen yatağımızda sürekli bulunan seks halatlarıyla eşimi bağladım ve gözlerinide uyku maskesiyle kapadım hemen arkadaşıma gel diye mesaj attım odamızın kapısı açık bıraktım birazda müzik açtım kapı sesleri farkedilmesin diye
Ve başladım eşimi öpmeye okşamaya inliyordu hafifden o iri göğüslerini çıkarıp emmeye başladım uçlarını ısıra ısıra emiyor bir elimlede amını parmaklıyordum heybetlice o sırada arkadaşım arkamda belirdi eşimin gözleri kapalıydı ben sessizce geri çekilip ona sessiz ol işareti yapara eşimin üzerine saldım ve geri çekildim hem kaydetip hemde kendimi okşamaya devam etmeye başladım arkadaşım göğüslerden başladı gözleri açılmıştı bu şahane göğüsleri görünce hem emiyor hemde okşuyordu aşşağı doğru indi eşimin amını emmeye başladı eşim delirdi daha çok inlemeye başladı bi yandanda sok artık diye söyleniyordu ama daha yeni başlamıştık arkadşaım biraz daha emdikten sonra doğruldu ona biraz ağzına ver emsin diye işaret ettim oda eşimin ağzına verdi ona aletini yalattırdı 5 dk yalattırdı böyle ve aşşa inip artık bacak aradına yerleşti aletini sürtmeye karımı delrtmeye başladı hafiften alıştırıyordu sürtünerek ona birden yüklenmesini söyledim ve öylede yaptı birden yüklendi karımın amcığına eşim bi koptu derin bir inleyişle bi kaç tekrar dan sonrada artık sikmeye başlamıştı eşim artık rahatlama inlemerini atıyordu yarra yemişti biraz böyle siktikten sonra geri çekildi bana ben tekrar girip sikmeye devam ettim ben yavaş başlamıştım biraz onu oyalayıp orgazm süresini uzun tutmak için daha sonra sert sert becer beni diye inleyince biraz yüklenmiştim ben de bir süre siktim ve geri çekildim tekrar arkadaşıma yol verdim tekrar girdi sert sert sikmeye devam etti uzun uzun sikiştiler artık eşimin gözlerini açıp ona süprizimi göstermek istedim ben perde arkasına saklanıp arkadaşıma gözlerini açmasını işaret ettim hem sikiyor hemde gözlerini açıyordu eşim görünce şok oldu ama zevkin dibindeydi sen kimsin diye soru soruyordu ağzı açık kalmıştı arkadaşım sessiz kalmış sikmeye devam ediyodu sonra çıktım ve ona süpriz dedim ve ağzına aletimi uzatıp yala dedim tıktım ağzına emdiriyordum arkadaşım dinlenmek için çıkınca bende eşimin bacaklarını çözdüm ve onu ters çevirip amını götünü emmeye başladım götünü parmaklıyor alıştırmaya çalışıyordum ve altına sokuldum amından girdim ben amını sikip eşimle öpüşürken arkdaşım geldi arkadan eşime sokuverdi eşim deliye döndü biraz canı acınış ve hareketleri kısıtlanmıştı beraber yavaş yavaş hareket edip amını götünü dağıtmaya devam ettik ben göğüslerini emiyordum arkadaşımda boynunu ve dudaklarını feyza titremeye başladı ve üzerimden kalkmaya çalışıp aletimi dışarı çıkardı titreyek üzerime yığıldı çok güzel boşalmıştı o sırada arkadaşımda götüne patlamıştı zaten hemn kalkıp eşimin ellerinide çözdüm ve onu temizleyip uğurlamasını söyledim eşim aleti ağzına alıp bi güzel yaladı yuttu ve onu uğurladık tekrar odamıza döndük sen varya diyerek üzerime çıktı ve aletime oturdu harikaydı üzerimde seken memelerini dudaklarımla sıkıştırıp emiyordum uçlarını oda üstümde güzel bi tempoyla zıplıyordu daha sonra onu domaltıp götten soktum biraz böyle siktikten sonra amına daldım ordan devam ettim kalçalarımızdan çıkan sesler odamızda yankılanıyor bizi delirtiyordu eşim tekrar boşalacaktı birlikte boşalmaya başladık hala eşimi çekiyordumbirlikte boşaldık döllerimle beraber boşaldı dışarı çıkarıp ağzına verdim temizledi emerek ikimizde yorulmuştuk birlikte duş aldık öpüşe koklaşa tekrarlayalım diye sayıklıyordu bende olur diye onu şımartıyordum duştan sonra pamuk gibi olmuş birlikte sevişe koklaşa uyuduk muhteşem bi anıydı tekrarlarını yaşamak için sabırsızlanıyorduk.
136 notes · View notes
06chrome06 · 9 months
Text
Tumblr media
Ölüm yıl dönümünde saygıyla anıyoruz...
21 Ağustos 1926
12 Ağustos 1999
Boş ver be yaşı!
Gönlün ne kadar genç ondan haber ver?
Şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan
sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver?
Koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
Gelene geçene yol verme girsin içeri diye,
Ama gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
Ama aklını kaybedecek kadar bir aşk varsa avuçlarında,
bırak aksın yollarına.
Yağ geç, yık geç kimse, kimse inanmazsa inanmasın
sen inan yüreğine.
hem ona geçmezse kime geçer sözün?
Büyü büyü..
Bak ellerin ayakların kocaman,
aklında maşallah yerinde
E ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
Akıllı ol, yüreğin gelir peşinden
boş ver yaşı başı,
Aşk var mı aşk, ondan haber ver?
Takılmışım yüzündeki, gözündeki çizgilere
o çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün,
Atmak mı istiyorsun kendini dereye soğuk bir kış günü.
Öl gitsin…
Parayı pulu savurup
bir balıkçı köyünde balık mı tutmak istediğin,
Savrul gitsin..
Boşver be yaşı başı,
kim tutar seni kim,
Kendi yüreğinden başka?
Aklını al da öyle git…
İster bir duvara, ister bir odaya, kıra, bayıra vur da git.
Dert etme ellerini, onlarda gelir seninle birlikte bırakmadıkça birine.
O biride gelir, gerçekten istediğin oysa,
Seveceksen ve öleceksen uğruna…
Yaşa be yaşa da öyle git, gireceksen toprağa.
Yaş 70’e gelse bile, hayat daha bitmemiş,
Sen mi biteceksin?
Çekeceksen bile bayrağı,
yaşadım ULAN DİBİNE KADAR diyemeyecek misin?
Can Yücel
15 notes · View notes
doriangray1789 · 2 months
Text
Çiftler dışarıya çıktığında Bir erkeğin görevleri nelerdir?
WC ye giden eşi WC kapısında beklemek diğer bekleyen erkeklerle mümkünse göz göze gelmemek ( hani göz göze gelsen, içeride toplu bir eylemin farkındalığını paylaşmış olacaksın- followship)
yapılan alış veriş torbalarını taşımak
eşinin mağaza ziyaretlerinde rahat prova yapsın diye onun çanta mont vb eşyalarını taşımak
1,5 m2 lik incik boncuk mağazalarında bir kaç saat vakit geçirmesini anlamaya çalışmak ( 1,5 m2 - iki adımda mağaza kapısından mağaza sonuna gelinebiliyor )
Özellikle yemek yenecekse sıraya girmek yemekleri almak masaya getirmek
Eve döndüğünde, bir erkeğin rutin görevleri nelerdir?
-çöpü atmak. -WC’ye gittikten sonra mutlaka temiz tutmak…koku varsa gidermek için havaya üfff lemek dahil bilimum önlemler almak -hafta sonu kahvaltısı hazırlamak. -ütülenen kendine ait kıyafetleri katlayıp yerine yerleştirmek. -pazar, market, kasap alışverişini yapmak. -ızgara, et, balık, kızartma, salata, güveç türevi yemekleri yapmak. -çayı demlemek, kahve yapmak. -akşamları çerez-meyve tabağı hazırlamak. -bulaşık makinesini boşaltmak. -kapıya bakmak. -ufak tefek tamiratları yapmak yada tamirci çağıracak derecede bozmak. -perdeleri asmak. -iade olacak ürünleri kargoya vermek. -tertiplenen eşle dostla sosyalleşme planlarına ayak uydurmak. -gereğinde çamaşır asmak yada toplamak. (bu rutin değil.) -eşinin işiyle ilgili bitmek tükenmek bilmeyen şikayet ve eleştirilerini ilgiyle dinlemeye çalışmak. (bu allah'ın emriymişçesine rutin!) neyseki artık bizimle çalışıyor şikayetlerini yerinde dinliyoruz eve iş taşımıyor yani 😁
bunlardan hariç, kendince başkaca görev icat eden erkişiler varsa, biliniz ki onlar çölde su arayan bahtsız bedeviler gibi…
Emeklilik yaşı da yok…
ataerkil bir bakış açısıyla davranmadan, hayatın müşterikliğine göre davranmak en güzeli, tek tek görevleri saymanın manası da yok. elinde kumanda, atletle göbeğini kaşıyarak tv karşısında pinekleme de olmasa 😁 şaka şaka sorumluluk sahibi ol, empatik ol. hepsi bu…
Yazı ironi içeriklidir
Yoksa evin erkeğinden şikayet mi !!! Asla
🗣🗣🗣🗣🗣
Efendim canım… 😱
Erkekliğin %90 kaçmak % 10 u hiç ortalıkta görünmemektir
Karısından korkmayan erkeğin anlatımları da askerlik anıları gibidir
ulan eve girdim bir bağırdım
sktir lan bizde ev boşken heyt diye giriyoruz ufak at civciv 🐥 ler de yesin
erkek dediğin vurdu mu masaya bir tek kendi sesi çıkar…
kılıbık erkek ile kılıbık olmayan erkek arasında on dakikalık bir fark vardır.
kılıbık erkek karısının istediğini hemen yapar.
kılıbık olmayan erkek ise on dakika sonra
daima haklısın karıcım diyerek son sözü söyleyen cesur erkek profili önemlidir. bu profillerden bazıları etrafındaki arkadaşlarına “happy wife happy life” diye nasihat ederek, filozofik yönlerini de ortaya koyarlar.
Tumblr media
3 notes · View notes
Text
Deli Kaynımın Delirten Yarağı! (Sinem 27 Y., İstanbul)
Slm, ben Sinem. 6 yıllık evliyim, 27 yaşındayım, 1.72 boyunda, esmer ve balık etli biriyim. Zihinsel özürlü kaynımla aramda geçen bir seks hikayemi paylaşmak istiyorum, çünkü kimseye anlatamıyorum ve içimde de tutmak ağır geliyor bana. Hikayem bundan 2 sene önce Mayıs ayında geçiyor. Kocamla beraber memleketlerine (Anadolu'nun şirin bir köyüne) tatile gittik. Köyde yaşayaşan kaynanam, kayınbabam ve kocamdan küçük olan zihinsel özürlü kaynım (İlhan), geleceğimizden haberleri olduğu için baya hazırlık yapmışlar, bizi bekliyorlardı. Gittiğimizde yoğun bir ilgi, bir alaka, utandırmışlardı beni. Hele kaynım, "Yengem geldi, yengem geldi!" diye diye ortalığı velveleye vermişti. Doğrusu bu ilgi çok hoşuma gitmişti. Yemekler yenildi, çaylar kahveler içildi, sohbetler edildi. Derken, kocamla ben yorgunluktan mahf olmuştuk, yatmak için izin isteyip, odamıza gittik, yattık uyuduk.
Sabah temiz havanın etkisiyle erkenden uyandım. Pencereden baktığımda kayınım İlhan hayvanları dere kenarına götürüyordu. Ben de üstümü giyinip dışarı çıktım. Kaynanam inekleri sağmış, sütü kaynatmak için ateşe koymuştu. Beni görünce gülerek, "Güzel gelinim uyandın mı, günaydın!" dedi. "Günaydın anneciğim!" deyip, ateşin önünde muhabette koyulduk. Kaynanam, maddi manevi bazı sıkıntılarının olduğunu anlatıyordu. Ben de, "Maddi sıkıntılar halledilir de, manevi sıkıntı nedir anneciğim?" dedim. Başladı anlatmaya, "Biz yaşlandık, kızlar uğramaz oldu, siz İstanbul'da, biz burda kala kaldık öyle. İlhanın durumunu biliyorsun, gitmediğimiz doktor kalmadı, ama hiçbir faydası yok. Geçim kaynağımız hayvanlar, onlar da bakım ister, yaşlandık artık bakamıyoruz, İlhan da anlamıyor, hayvanları suya götürürüyor hepsi o kadar!" dedi, sonra, "Neyse... Hadi gel bir çay koyalım, kahvaltı yaparız!" dedi ve kalktık hazırlık yapmaya başladık. Kocam da uyanmış elini yüzünü yıkadıktan sonra sofraya geldi. Kahvaltıdan sonra kocama, "Biraz gezelim tarlalarda falan..." dedim. Kabul etti ve bahçeye indik. Dalından domates salatalık yemek kadar lezettli bir şey daha yoktu. Çok hoşuma gitmişti...
Akşam olmuştu, ama benim içim de kaynıyordu, temiz hava ve organik yiyecekler bende adeta Afrodizyak etkisi yapmıştı ve canım öylesine sex istiyordu ki, anlatamam. Yatağa girer girmez, ben hemen yapıştım kocamın dudaklarına ve sevişmeye başladık. İkimizin de Orgazm olduğu güzel bir sikişmeden sonra, gayet huzurlu bir şekilde yattık, uyuduk.
Sabah yine erkenden uyandım. Yıkanmak için banyoya girdim. Kimse uyanmadan yıkanmalıydım, çünkü köy hali, derme çarpma bir banyoları vardı. Eskiden orası mutfakmış, ama sonra etrafını hasırlarla kapatarak banyo yapmışlar. İşin açıkcası insanı bu tedirgin ediyordu. İyi ki ani su ısıtıcıları vardı, su ısıtmak zorunda kalmamıştım. Hemen aceleyle soyunup suyun altına girdim. 2 dakika sonra sanki bir gölge görmüş gibi oldum, sağa sola baktım, birşey göremedim. Kim ola bu saate deyip devam ettim, banyomu yapıp, hızlıca giyinip yattığımız odaya gittim. Ama banyonun ordan bir takım sesler duydum. Merak ettim, pencereden baktım. Bir de ne göreyim, kaynım İlhan banyo yaptığım yerin arka tarafından çıkıyor. Birden afalladım, ne yapacağımı şaşırdım kaldım. Beni mi röntgenlemişti? Nasıl olurdu böyle birşey? Öğleden sonra banyo yaptığım yerin arka tarafına gidip baktım. Gerçekten oraya konulan buğday torbalarının hemen yanında, bir parmak genişliğinde bir aralık vardı. Artık hiç şüphem kalmamıştı, kaynım beni dikizlemişti. Utana sıkıla geri geldim. Herkes dışardaydı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kaynıma da kızamıyordum, 24 yaşında genç bir erkekti, belki zihinsel olarak eksikti, ama o da bir erkekti, onun da cinsel ihtiyaçları vardı. Onun için kızmadım ve kimseye de birşey söylemedim.
Aradan birkaç gün geçmişti ve İlhan'ın bana bakışları çok değişmişti. Bunun farkındaydım, ama ne yapabilirdim ki? Ne diyebilirdim ki? Daha doğrusu sonuçta deliydi. Gece olmuş ve herkes uyuyordu, benim ise uykum kaçmıştı. Uyumaya çalışıyordum, ama uyuyamıyordum. Kocam horlamaya başlamıştı bile. Birden dış kapının gıcırdamasını duydum, doğrulup ön cepheye baktığımda, İlhan'ı banyonun arkasına giderken gördüm. Ne yapıyor bu deli bu saate orda? diye bakmaya devam ettim. Merak işte, yatıp uyusana, sana ne? Ama dedim ya merak işte, beni rahat bırakmadı, peşinden yavaşça dışarı çıkıp, çitlerin aralıklarından baktığımda, adeta şok olmuştum. İlhan donunu indirmiş 31 çekiyordu. Hemen ordan ayrılmak istedim, hatta iki adım geri attım, ama yine vaz geçtim, biraz daha seyretmek için geri döndüm, daha dikatli bakmaya başladım. İlhan tam karşımda yan durmuş, hızlı hızlı 31 çekiyordu. Biraz daha bekledim ve İlhan kasıla kasıla boşalmaya başladı. Ama asıl şoku işte ondan sonra yaşadım, sikindeki kalan dölleri temizlemek için döndüğünde, avlunun ışığı yarağını tam aydınlattı ve ben hayatımda gördüğüm en büyük ve kalın yarağı gördüm. Gözlerim faltaşı gibi açılmıştı ve gözlerimi yarağından ayıramıyordum, dehşet bir şeydi, gerçekten inanılmazdı. İnternette çok yarak gördüm, ama böylesini hiçbir yerde görmedim. İlhan donunu çekerken ben de hemen geri içeriye girdim. Odaya geldiğimde kocam halen horluyordu. Hemen sırtımı ona dönüp uyumaya çalıştım, ama İlhan'ın yarağı bir türlü aklımdan çıkmıyordu.
İlerleyen günlerde İlhan'ın yarağı adeta beynimde saplantı haline gelmişti. Tanrım, nasıl bir şeydi o yarak öyle? Bir kadın nasıl içine alabilir onu? diye her düşündüğümde sırılsıklam oluyordum. Ama kocama birşey belli etmiyordum, sadece hemen odama girip kapıyı kilitleyip, İlhanın yarağını düşünerek masturbasyon yapıyordum.
Günlerden Çarşambaydı, akşam üstüydü, evin telefonu çaldı. Telefonu kocam açtı. Tedirgin bir sesle, "Ne zaman oldu, nasıl oldu? Yaşıyorlar mı?" diye konuşunca, herkes, "Kine ne oldu?" diye ayağa fırladı. Kocam, "Tamam geliyoruz!" deyip telefonu kapattı. Hepimiz merakla ne olduğunu beklerken kocam anlattı: Amcaları tarladan gelirken traktörün romorkü devrilmiş ve amcaları altında kalmış. Durumu çok ağırmış, kan da lazımmış. Kocam, "Hemen hazırlanıp çıkalım!" dedi. Ben de hazırlanmak istedim tabi, ama kocam, "Senin ve İlhan'ın gelmesine gerek yok, biz gideriz! Duruma göre sana haber veririm!" dedi. "Hayır, ben de geleceğim!" dedim, "Olmaz!" deyip kestirip attı. Kocama gizlice, "Kendine gel, ben burada yalnız kalamam, korkarım!" dedim. Kocam da, "Korkma, birşey olmaz. Hem İlhan burda ya!" dedi ve aceleyle çıktılar. Gidecekleri köy traktörle yarım saat sürüyordu, binip gittiler...
Gece saat 23:00'e geliyordu, daha haber almamıştım. Patlamak üzereydim ki, evin telefonu çaldı. Hemen fırladım açtım. Arayan kocamdı, "Bu gece gelemiyoruz, durumu çok ağır, tıp fakültesine havale ettiler ve oraya gidiyoruz!" dedi. "Peki ne zaman geleceksiniz?" dedim. "Bilmiyorum, belli değil!" dedi. "Bari annem gelsin!" dedim. "Annem de yengemlerde, gelen giden çok, yengem ilgilenecek durumda değil!" dedi. "Tamam!" deyip kapattım telefonu. İlhan yere uzanmış Televizyon seyrediyordu, dünyadan haberi yoktu. Bana dönüp, "Annemler gelmiyorlar mı?" dedi. "Hayır!" dedim. Hiç konuşmadan tekrar filmi seyretmeye devam etti. Ben divanda oturdum, düşünüyordum. Saat baya geç olmuştu, "İlhan yatağına geçip yat istersen!" dedim. Hiç konuşmadan kalktı ve yerine geçti, gömleğini ve kot pantolonu çıkararak, sadece donuyla ve atletiyle yatağa uzandı, üstünü örtmeden. Ve o dev yarak donunun içinde, karşımda öylece duruyordu. İnik hali bile çok büyüktü...
Ben de orda divanda uzandım, ama uykum gelmiyordu, gözüm hep ondaydı. İçimi karışık duygular kaplamıştı, amım ıslanmış ve istemsiz hareketler yapıyordum, elim çoktan pijamamın içinde amıma varmıştı bile. İki parmağımı amımın içine sokup çıkarıyordum. Birden İlhan'ın bana baktığını gördüm, kaşıyormuş gibi yapıp elimi çektim hemen. İlhana baktım, bu sefer o sokmuştu elini donuna ve gözlerimin içine bakarak yarağıyla oynuyordu. "Napıyorsun İlhan, çek elini ordan!" diye bağırmışım. Hemen elini çekip bakışlarını kaçırdı. Sonradan üzüldüm çocuğa bağırdım diye ve telafi etmek için onunla konuşmaya başladım. Kısa cevplar veriyor, gözünü benden kaçırıyordu...
"İlhan seninle bir şey konuşamam lazım!" dedim. "Nedir yenge?" dedi ve bana baktı. "İlhan sen neden evlenmiyorsun?" dedim. "Babam erken diyor!" dedi. "Erken değil, tam evlenecek yaşta bir erkeksin ve evlenmem lazım!" dedim. "Babam kimse seni almaz diyor!" dedi. "O yüzden mi 31 çekiyorsun?" dedim. Bakışlarını kaçırdı ve cevap vermedi. "Ben seni geçen gün gördüm, banyonun arkasında 31 çekerken!" deyince, "Yalan söylüyorsun!" deyip, birden doğrulup oturdu. Ödüm koptu biran, birşey yapacak diye. "Hayır, yalan söylemiyorum gördüm, 31 çekiyordun!" diye tekrarlayınca, "Babama söyleyecekmisin?" dedi. "Söyleyim mi?" dedim. "Hayır söyleme, babam beni dövüyor!" dedi. "Daha önce dövdü mü?" dedim. "Evet, bir kere tarlada yakaladı ve çok dövdü!" dedi.
Bunları konuşurken amım nasıl karıncalanıyordu anlatamam. Şeytan dürtüyordu, işte sana fırsat, değerlendir diyordu. "Peki söylemeyeceğim, ama karşılığında senden bir şey isteyecegim, sen de onu yaparsan kimseye söylemem, yoksa abine de, babana da söylerim!" dedim, ama yüreğim kalbimden çıkacak gibiydi, nefes alamıyordum, boğazım düğümleniyordu, daha şimdiden içimi suçluluk duygusu kaplamıştı. İlhan, "Nedir yenge?" deyip kalktı, pantolonunu giymeye çalıştı. "Hayır giyinme, banyo yapmanı istiyorum, çok kötü kokuyorsun. Ama önce içerden sana temiz iç çamaşır alalım!" deyip dolaba yöneldim, ona bir külot ve atlet çıkardım, "Hadi bakalım, şimdi doğru banyoya!" dedim. "Yıkanınca babama demiyecek misin?" dedi. "Önce seni bir yıkayalım, sonra konuşuruz!" dedim ve banyoya girdik.
Atletini çıkartıp attı oraya, suyu kıvamına getirip donla altına girdi. Ben ona bakıyorum. Tamamen ıslanınca yarağı olduğu gibi yapıştı dona, bütün hatlarıyla görünüyordu. "Donunu da çıkar, seni lifleyeceğim!" dedim. Hiç itiraz etmeden çıkardı. Aman Tanrım, bu ne ya? dedim kendi kendime. Yarağı kıllı, kirli, ama kocaman bir şeydi! İlhanı lifleyip iyicene yıkadım. Arada elim kazayla değiyor gibisinden yarağına elliyorum. Ve yarak kısa sürede kalkmaya, uzamaya ve kalınlaşmaya başladı...
Kendime inanmıyordum, hayatımda hiç kocamı aldatmamıştım, fakat şimdi öz kardeşiyle aldatmanın planlarını yapıyordum. Yarağını tutup, "İlhan bu neden böyle oldu?" diye sert çıkmaya başladım. "Bilmiyorum yenge, annem yıkayınca da oluyor!" demez mi! "Nasıl bilmiyorsun?" dedim. "Bilmiyorum işte, sorma bana!" dedi. "Peki 31 çekmesini nasıl öğrendin?" diye sordum. "Asım öğretti!" dedi. Asım komuşlarıymış, ama evleri biraz uzaktaymış. "Peki, hiç bir kadınla yaptın mı o işi?" dedim. "Hayır yapmadım!" dedi. "Nasıl yapılacağını biliyormusun?" dedim. "Bilmiyorum!" dedi. "Peki ben sana öğretsem, kimseye söylermisin?" dedim. "Hayır söylemem!" dedi. "Bak ama, eğer söylersen, ben de senin 31 çektiğini babana söylerim. Askerlere de söylerim, seni ceza evine atarlar!" dedim. "Yok valla söylemem!" dedi. "Peki!" dedim. İlhanı kurulayıp çıktık. Dış kapıyı kilitleyip, yattığım odaya geçtik...
Ben de soyunup, yatağa sırtüstü yattım ve "Bak İlhan, bir kadın yapmak için, öncelikle onu yalaman gerekiyor!" dedim. Geldi elimi kolumu yalamaya başladı. "Oraları değil, burayı yalayacaksın!" diyerek amımı gösterdim ve "Aynı köpeğin su içtiği gibi, dilini amımın içinde gezdirmen lazım!" dedim. Hiç beklemeden yumuldu amıma ve yalamaya başladı. Ben zevkten uçmak üzereydim. Başından tutup amıma bastırdım, "Daha hızlı yala! Daha hızlı!" diye diye şidetli bir şekilde orgazm olup boşaldım. Ama ne boşalma, anlatılamaz! İlhan halen yalamaya devam ediyordu. "Yeter bukadar! Şimdi de senin sırtüstü yatman lazım!" dedim. Dediğimi yaptı. Yarağını elime alıp sıvazlamaya başladım. Ama avucuma sığmıyordu ki, içime nasıl girecekti? Nasıl alabilirdim içime onu? Hem almak için sabırsızlanıyordum, hemde bana bir şey olur diye çok korkuyordum. Bütün cesaretimi toplayıp, ata biner gibi üstüne diz çöktüm. O sadece olacakları bekliyordu. Elimi bolca tükürükleyip yarağının başını iyice ıslattım. Benimki zaten ıslak olduğu için, yarağının gövdesinden kavrayıp yavaşca amıma sürtmeye başladım. Yok böyle bir delilik ya, kendime inanamıyorum, zevkten uçuyordum adeta.
Biraz zorladıktan sonra yavaş yavaş amımın dudaklarını gerildiğini hissettim. Ve biraz sonra daha şidettli bir acı ile durdum, kafası içimdeydi. Ama içimden çıkarmak istemiyordum, hepsini almayada korkuyordum. O an aklıma çantadamki nemlendirici krem geldi ve "Sen kıpırdama!" dedim, gidip getirdim ve yarağına baştan aşağıya iyice sürmeye başladım. Sonra yine yarağını amıma almayı denedim. Bu defa biraz daha rahat oluyordu galiba. Biraz daha, biraz daha derken içimde yer kalmadığını anladım, inanılmaz zorluyordu rahmimi. Ama daha hepsi girmemişti, elimi attığımda daha 3 parmak kadarı dışarda duruyordu. Ben ise kıpırdamaya korkuyordum. Biraz o şekilde git gelden sonra inanılmaz bir orgazm daha yaşadım. Yarağına da alışmaya başlamıştım, artık yavaş yavaşta olsa oturup kalkabliyorum. Benim sıvımın ve kreminde etkisiyle, yarak içimde kayıyordu adeta. Sonra hızlanmaya başladım. Yarak beni zorluyordu, ama istiyordum da...
Bir süre sonra ayağa kalkıp, "İlhan, sen hiç sikişen eşek gördün mü?" diye sordum. "Gördüm!" dedi. "Beni o eşek gibi sik! Yarağına bolca tükür ama!" dedim ve ellerimle duvara dayanıp domaldım. İlhan yarağını tükürükleyip arkadan amıma girmeye çalışıyordu. Ve işte kafası içimdeydi, ama birden öyle bir abandı ki, gözlerim karardı ve istemeden de olsa bastım çığlığı. İlhan sesimden korkup durdu. Kendime geldiğimde, "Tamam devam et, ama yavaş yavaş!" dedim. Dediğim gibi yavaşça gidip geliyordu, ama ben zor duruyordum ve tutunduğum duvardaki beyaz alçıyı söküyordum. Kendimi geriye ittirerek, tamamını içime almak istiyordum. Sonunda taşaklarının kalçalarıma çarptığını hissedince daha çok hızlandım. O da aynı anda hızlanmaya başlamıştı...
Korunmuyordum ve içime boşalmaması gerekliydi. Ama iş işten geçmişti, son darbelerdi, ben kopmuştum, hiçbir şey umrumda değildi ve aynı anda boşaldık. Duvara tutunmaktan kollarımda derman kalmamıştı, aşağıya kayarak dizlerimin üzerine çöktüm, İlhan da yarağını çıkarmadan benimle birlikte kaydı ve üstüme yığıldı kaldı. İçime öyle bir boşalmıştı ki, yarağı içimde olduğu halde etrafından dölleri süzülüyordu. Yarağı kendiliğinden küçülüp amımdan çıkınca, İlhan ayaga kalktı ve "Bu 31 çekmekten daha güzeldi, bundan sonra bana hep sen öğret yenge!" dedi. "Peki, ama kimsenin bilmemesi lazım, yoksa abin seni öldürür!" dedim. "Ben kimseye söylemem, ama sen de söyleme!" dedi. "Tamam! Hadi gel yanıma uzan!" dedim. Gelip yanıma uzandı. Hiç kıpırdamadan ytaıyordu. Elimi inmiş yarağına atıp biraz okşayıp sevdikten sonra, yarağı yine kazık gibi oldu. "İlhan bir daha sikmek istermisin?" dedim. "Evet yenge, hadi yapalım!" dedi. O gece sabaha kadar 4 kere siktirdim kendimi İlhana.
Ertesi gün telefonun sesiyle uyandığımda, saat ögleden sonra 16:00'yı geçiyordu. Hemen fırladım telefonu açtım. Kocam arıyordu, "Niye açmıyorsun telefonu, nerdesin, 1 saaten fazladır arayıp duruyorum!" dedi. Ben de, "Bütün gece uyuyamadım, sabah ta erken kalktım, uykusuz olduğum için divanda uyuya kalmışım!" demek zorunda kaldım. "İlhan napıyor, orda mı?" dedi. "Nerde bilmiyorum, sabah hayvanları saldı sonrada eve gelmedi, ben de kapıyı kilitleyip uyudum. Amcanın durumu nasıl?" dedim. "Bilmiyoruz, daha bir gelişme yok, yoğun bakımda olduğu için içeriye almıyorlar, sadece yaşadıgını biliyoruz!" dedi. "Ee, gelmeyecekmisin?" diye sordugumda, "Sanırım gelemiyoruz!" dedi. Üzülmüş gibi yapıp (içimden baya sevinmiştim), geçmiş olsun dileyip telefonu kapatım. Sonra dışarıya çıkıp İlhana seslendim, ama ses yoktu, nerde olduğunu da bilmiyordum.
Banyoya gidip duş alıp pencerenin karşısına oturdum ve İlhanın gelmesini bekledim. Saat 19:00 olmuştu, ben yemekle uğraşırken kapının zorlandığını duydum. "Kim o?" diye sorduğumda, İlhan, "Ben geldim yenge, kapıyı aç." dedi. Açtım ve "Nerdesin sen?" diye kızdım. Hiç konuşmadan içeriye girdi, "Ben acıktım!" dedi. Dünden beri hiçbir yememişti garibim. "Nerdeydin?" dedim, "Hayvanlarla beraberdim, onları otlattım, şimdi hepsini götürüp ahıra soktum!" dedi. Ben de gülerek, "31 de çektin mi?" dedim. "Hayır artık yapmıyacağım onu, seninle daha güzel oluyor!" dedi. Gülerek, "Bak seeen, neden daha güzel? dedim. "İşte sen çok güzel kokuyorsun!" dedi. Yemeğini koydum, yemek yedikten sonra çay içtik, "Hadi yatalım!" dedim. "Tamam!" dedi ve yatağına doğru gitti. Onu bu gece de istiyordum, hemde daha çok. "İlhan, yine yanımda yatmak istermisin?" dedim. Kafasını sallayarak, "Evet yenge!" dedi. İçimi yine bir heycan sarmıştı. "Tamam, o zaman benim odaya gidelim!" dedim.
İkimiz de çırıl çıplak soyunarak yorganın altına girdik. Elimi yarağına attım ve okşamaya başladım. Yarağı hareketlenmeye başlamıştı. Ağzıma almak istiyordum, ama hayatımda hiç yapmadığım için tiksiniyordum. İnternette hep görüyordum, hep ağızlarına alıyorlardı, ama cesaret edemedim, biliyorum midem kaldıramzdı. Okşamaya devam ettim, taş gibi olmuştu elimde. Bu sefer ben sırtüstü yatarak bacaklarımı iki yana actım ve üstüme çıkmasını söyledim. Bacaklarımın arasında yerini almıştı, fakat bir şey yapamıyordu. Yine ben yarağını kavrayarak amıma sürtmeye başladım. Sırıl sıklam olmuştum ve zevk sularımla yarağını ıslatıyordum. Öyle içime girmeyeceğini bilgidiğim için yine avucuma tükürükleyip onun yarağını iyicene ıslattım ve yavaşca içime girmesini söyledim, "Sakın zorlama, ben dur deyince de dur!" dedim. "Tamam yenge!" dedi. Eliyle yarağını tutarak içime sokmaya çalışıyordu, ama başaramıyordu. Ona yardım edip bacaklarımı iyicene açıp havaya kaldırdım ve elimi yandan uzatıp yarağını tutup amımın hızasına getirip, tam deliğime denkledim, "Şimdi yavaşça gir!" dedim...
Dediğimi yaptı. Yarağının başı içimdeydi ve dün geceki kadar canım yanmamıştı. Biraz daha girdi, "Dur!" dedim. İçim yanmaya başlamıştı ve amımın duvarını zorluyordu yine. Biraz bekledikten sonra ellerimi kalçasına atıp sıkıca tutarak kendi kalçalarımı oynatmaya ve yarağını içime almaya çalışıyordum. Çoğunu almıştım. Zaten ıslanmıştım onun da etkisiyle daha da kayıyordu içime ve sonuda nihayet yine kasıklarımız birleşmişti. Tamamı içimdeydi ve benim gözlerim kapanmış, nerdeyse dudaklarımı koparıyorudum ısırmaktan. Onu serbest bıraktım ve "Şimdi istedigin gibi yapabilirisin!" dedim. İçime sokup çıkarmaya başladı. Kafasına kadar çıkarıp, dibine kadar sokuyordu. Her girdiğinde ben yine uçuyordum. Tamemen içime girmesi için bacaklarımı iyicene havaya kaldırıp yanlara doğru açtım. İlhan kudurmuştu, deli gibi girip çıkıyordu. Ben kaç kere boşaldım bilmiyorum. Nefes alışları hızlanmıştı. Onun boşalmasını istemiyordum, daha da hızlanmasıyla onu içimden çıkardım...
Zavallı yüzüme öyle mazlum mazlum bakıyordu ki, sanki 'Neden?' diye sorar gibiydi. "Çok yoruldum, biraz bekle!" dedim. Yarağı dimdik duruyordu, inmesin diye biraz okşadım. Yine onu içimde istiyordum, ama domalacaktım, o şekilde daha iyi sikiyordu. Önünde domaldım ve arkama geçmesini istedim. Diz çöküp tekrar sikini tükürükleyip içime öyle bir girdi ki, gerçekten bayılacağım sandım. Hem acı, hem zevk ikisi biraradaydı. Bu sefer bütün kontrol ondaydı ve istedigi gibi sikecekti. İlhan sanki az önce onu yarı yolda bıraktığım için intikam alır gibi, beni sıkıca belimden kavrayıp sert ve hızlı bir şekilde sikmeye başladı. Ben yine doruktaydım. İlhanın nefes alışları hızlanmıştı ve son hamlesini yaptığında, içimde bir yerlerin yırtıldığını hisettim, ama aldığım o zevk bana hiçbir şeyi umursatmıyordu. Dölleriyle yine içimi doldurmuştu. Ben uzanınca, yarağı içimdeyken o da üstüme yığıldı kaldı. Biraz dinlendikten sonra hemen banyoya gittim. İçimdeki dölleri çıkarmak için çömeldiğimde, döllerle karışık biraz da kan aktığını gördüm. Elimi amıma attığımda, amımın kıç tarafına yakın yerinde çok kötü yanan bir bölge hissetim. Amımı yırtmıştı, ama beni de dünyanın en mutlu kadını yapmıştı.
Ertesi gün kaynanam eve gelmişti. Ondan sonraki gün de, amcalarının komadan çıktığını ve hayati tehlikeyi atlatığını ögrendik. Çok sevinmiştik. Kocam da eve gelmişti. O gece kocam benimle sikişmek istiyordu, ama amımın genişliğini hisetmesinden korktuğum için yalan söyledim, "Sen gittiğin gün adet oldum, daha iki gün yok sana birşey!" dedim. İki gün geçmişti ve amım normalleşir gibi olmuştu ve kocamla sikişebilirdim artık. Kocam, "Bu gece çok ateşlisin! O kadar sulandın ki, içine girip çıkarken hissetmiyorum bile!" dedi. Kocamın üzerine çıkıp, onu kudurttum. "İn, boşalıyorum!" demesine rağmen daha çok hızlanıp, kocamın içimde boşalmasını sağlamıştım. Artık her şey tamamdı, İlhandan hamile kalsam da, kocam kendisinden olduğunu sanacaktı. 3 gün sonra İstanbul'a döndük.
Şimdi nur topu gibi bir oğlum var :))
[Sinem]
45 notes · View notes
aynodndr · 5 months
Text
Tumblr media
Boş ver be yaşı!
Gönlün ne kadar genç ondan haber ver?
Şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan
sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver?
Koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
Gelene geçene yol verme girsin içeri diye,
Ama gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
Ama aklını kaybedecek kadar bir aşk varsa avuçlarında,
bırak aksın yollarına.
Yağ geç, yık geç kimse, kimse inanmazsa inanmasın
sen inan yüreğine.
hem ona geçmezse kime geçer sözün?
Büyü büyü..
Bak ellerin ayakların kocaman,
aklında maşallah yerinde
E ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
Akıllı ol, yüreğin gelir peşinden
boş ver yaşı başı,
Aşk var mı aşk, ondan haber ver?
Takılmışın yüzündeki, gözündeki çizgilere
o çizgilerin yüreğine neler kazıdğını düşün,
Atmak mı istiyorsun kendini dereye soğuk bir kış günü.
Öl gitsin...
Parayı pulu savurup
bir balıkçı köyünde balık mı tutmak istediğin,
Savrul gitsin..
Boşver be yaşı başı,
kim tutar seni kim,
Kendi yüreğinden başka?
Aklını al da öyle git...
İster bir duvara, ister bir odaya, kıra, bayıra vur da git.
Dert etme ellerini, onlarda gelir seninle birlikte bırakmadıkça birine.
O biride gelir, gerçekten istediğin oysa,
Seveceksen ve öleceksen uğruna...
Yaşa be yaşa da öyle git, gireceksen toprağa.
Yaş 70'e gelse bile, hayat daha bitmemiş,
Sen mi biteceksin?
Çekeceksen bile bayrağı,
yaşadım ULAN DİBİNE KADAR diyemeyecek misin?
* Can Yücel
5 notes · View notes
denizeyuruyen · 1 year
Text
"... şimdi bile balık tutmayı içten içe arzuluyorum, niçin? Çünkü deyim yerindeyse çocukluğuma hâlâ duygusal bakıyorum. Kendi çocukluğuma değil aslında, içinde büyüdüğüm ve artık son nefesini vermek üzere olduğunu zannettiğim uygarlığa. Balık tutmak her nasılsa o uygarlığın tam bir temsili gibi duruyor. Balık tutmayı düşündüğünüzde aklınıza ilk gelenler modern dünyaya ait olmayan şeyler. Sakin bir göletin yanındaki bir söğüt ağacının altında bütün gün oturmanın ve yanında oturacak sakin bir gölet bulmanın fikri bile savaştan önceki, radyodan önceki, uçaklardan önceki, Hitler'den önceki bir çağa ait. Amatör balıkçılıktaki balık adları bile bir sükûneti çağrıştırıyor. Kızılkanat, akbalık, incibalığı, bıyıklıbalık, tilapia, kayabalığı, turna, kefal, sazan, kadifebalığı. Tok isimler. Bu isimleri koyan insanlar makineli tüfek sesi duymamışlar, işten kovulmanın korkusuyla yaşamamış, aspirin yiyerek vakit geçirmemişler, sinemaya gitmemiş ve toplama kamplarından nasıl uzak dururuz diye düşünmemişler."
- George Orwell - Boğulmamak İçin
........................
Bu kitabı henüz okumadım ama, günümüz modern dünya insanının içine düştüğü ya da düşeceği bunalımı, bir asır öncesinden öyle güzel bi yerden bakarak anlatmış ki.
Tam da kitabın adındaki gibi, içinde sürüklendiğim sığ yaşam koşuşturmacası içinde ben de "Boğulmamak İçin" çabaladığımı hissediyorum sadece...
12 notes · View notes
soulssblog · 1 year
Text
Çektiğin her frekans bilincinde problemin güçlenmesine ve büyümesine sebep olur. Balık tutmayı düşünüyorsak, oltaya tutmak istediğimiz balığın cinsine göre malzeme ve besin takarız. Suya attığımız olta manyetik alan oluşturur. Malzeme ve oltanın şekli birçok balığın gelmesini sağlasa da oltanın yapısına uygun balık oltana takılacaktır. Misina ve olta sadece balığı çekmeye yarar. Çektiğin o balık akşam yemeğin olur. Akşam yemeğinde o balığını cinsini ve detaylarını konuşursun. Böylece bilincinde balık bilgisi ve deneyimi güçlenir.
9 notes · View notes
hayalolmayanhayalet · 8 months
Text
Ölmeden önce yapılacaklar listem ✅️
( Her aklıma geldiğinde yenisini ekleyeceğim.)
- Kendi arabamda seyahat ederken son ses bağıra bağıra şarkı söylemek,
- Balık tutmak,
- Harry Potter koleksiyonu yapmak,
- Kitaplar dolusu odamın olması,
- Ailemi gururlandırmak,
- Üniversiteyi kazanmak,
...
3 notes · View notes
pollonegro666 · 2 years
Text
2022/08/10 Vimos como una familia de seres hacía sus tareas cotidianas, como pescar o recolectar setas en el bosque.
We saw how a family of beings did their daily tasks, such as fishing or collecting mushrooms in the forest.
Google translation into Italian: Abbiamo visto come una famiglia di esseri svolgeva i propri compiti quotidiani, come pescare o raccogliere funghi nella foresta.
Google Translation into Portuguese: Vimos como uma família de seres realizava suas tarefas diárias, como pescar ou coletar cogumelos na floresta.
Google Translation into French: Nous avons vu comment une famille d'êtres accomplissait ses tâches quotidiennes, comme pêcher ou ramasser des champignons dans la forêt.
Google Translation into Arabic: رأينا كيف تؤدي عائلة من الكائنات مهامها اليومية ، مثل صيد الأسماك أو قطف الفطر في الغابة.
Google Translation into German: Wir sahen, wie eine Familie von Wesen ihren täglichen Aufgaben nachging, wie Fischen oder Pilze sammeln im Wald.
Google Translation into Albanisch: Ne pamë një familje qeniesh që bënin punët e tyre të përditshme, si peshkimi ose mbledhja e kërpudhave në pyll.
Google Translation into Bulgarian: Видяхме семейство същества, занимаващи се с ежедневните си задължения, като например риболов или бране на гъби в гората.
Google Translation into Czech: Viděli jsme rodinu bytostí, která se věnovala svým každodenním povinnostem, jako je rybaření nebo sbírání hub v lese.
Google Translation into Slovak: Videli sme rodinu bytostí, ktorá sa venovala svojim každodenným povinnostiam, ako napríklad rybárčeniu alebo zbieraniu húb v lese.
Google Translation into Slovenian: Videli smo družino bitij, ki so opravljali vsakodnevna opravila, kot sta ribolov ali nabiranje gob v gozdu.
Google Translation into Suomi: Näimme perheen olentoja suorittamassa päivittäisiä askareitaan, kuten kalastusta tai sieniä metsässä.
Google Translation into Greek: Είδαμε μια οικογένεια όντων να κάνουν τις καθημερινές τους δουλειές, όπως να ψαρεύουν ή να μαζεύουν μανιτάρια στο δάσος.
Google Translation into Dutch: We zagen een familie van wezens bezig met hun dagelijkse klusjes, zoals vissen of paddenstoelen plukken in het bos.
Google Translation into Norwegian: Vi så en familie av vesener utføre sine daglige gjøremål, som å fiske eller plukke sopp i skogen.
Google Translation into Polish: Widzieliśmy rodzinę istot wykonujących swoje codzienne obowiązki, takie jak łowienie ryb czy zbieranie grzybów w lesie.
Google Translation into Romanian: Am văzut o familie de ființe care își fac treburile zilnice, cum ar fi pescuitul sau culesul ciupercilor în pădure.
Google Translation into Russian: Мы видели семью существ, занимающихся своими повседневными делами, такими как рыбалка или сбор грибов в лесу.
Google Translation into Swedish: Vi såg en familj av varelser utföra sina dagliga sysslor, som att fiska eller plocka svamp i skogen.
Google Translation into Turkish: Ormanda balık tutmak veya mantar toplamak gibi günlük işlerini yapan bir varlık ailesi gördük.
Google Translation into Bengali: আমরা প্রাণীদের এক��ি পরিবারকে তাদের দৈনন্দিন কাজকর্ম করতে দেখেছি, যেমন মাছ ধরা বা বনে মাশরুম তোলা।
Google Translation into Chinese: 我们看到一家人在做他们的日常琐事,比如在森林里钓鱼或采摘蘑菇。
Google Translation into Korean: 우리는 숲에서 낚시를 하거나 버섯을 따는 것과 같은 일상적인 집안일을 하는 존재의 가족을 보았습니다.
Google Translation into Hebrew: ראינו משפחה של יצורים שעוסקים במטלות היומיומיות שלהם, כמו דיג או קטיף פטריות ביער.
Google Translation into Hindi: हमने जीवों के एक परिवार को अपने दैनिक कार्यों के लिए जाते देखा, जैसे जंगल में मछली पकड़ना या मशरूम चुनना।
Google Translation into Indonesian: Kami melihat sekelompok makhluk melakukan pekerjaan sehari-hari mereka, seperti memancing atau memetik jamur di hutan.
Google Translation into Japanese: 釣りや森でのキノコ狩りなど、日常の雑用をしている存在の家族を見ました。
Google Translation into Malay: Kami melihat sekeluarga makhluk melakukan kerja harian mereka, seperti memancing atau memetik cendawan di hutan.
Google Translation into Pashtun: موږ د حیواناتو یوه کورنۍ ولیدله چې خپل ورځني کارونه لکه کب نیولو یا په ځنګل کې د مرمیو راټولول.
Google Translation into Persian: ما خانواده ای از موجودات را دیدیم که مشغول انجام کارهای روزمره خود بودند، مانند ماهیگیری یا چیدن قارچ در جنگل.
Google Translation into Tagalog: Nakita namin ang isang pamilya ng mga nilalang na ginagawa ang kanilang pang-araw-araw na gawain, tulad ng pangingisda o pamimitas ng mga kabute sa kagubatan.
Google Translation into Thai: เราเห็นครอบครัวของสิ่งมีชีวิตทำงานบ้าน เช่น ตกปลาหรือเก็บเห็ดในป่า
Google Translation into Urdu: ہم نے مخلوقات کے ایک خاندان کو اپنے روزمرہ کے کاموں میں جاتے دیکھا، جیسے مچھلی پکڑنا یا جنگل میں مشروم چننا۔
Google Translation into Ukrainian: Ми бачили сім’ю істот, які займалися своїми повсякденними справами, наприклад рибалили чи збирали гриби в лісі.
7 notes · View notes
obilir · 1 year
Text
Dinamit elinde patlayinca eli bileginden koptu
Tumblr media
Dinamit yanlışlıkla elinde patladı eli bileginden koptu !
Kötü üzücü bir haber daha ! Edirne’nin keşan ilcesine baglı ibrice açıklarında, bir kücük balıkçı teknesiyle 3 kişi balık tutmak için kullandıkları dinamit bir kişinin kendi elinde patladı.
Olay sonucunda dinamiti elinde tutan ( Erdal K. isimli vatandaşın sag elinin bileginden koptugu ve hastanede yasam mücadelesi verdigi paylaşılmış.Diger iki kişi ise yaralı olarak hastaneye kaldırılmış.
Dinamitle balık avlanması yasa dışıdır ! Dinamitle avlanılırken, dogaya cok kötü derecede zarar verilmekte.Dinamit atılan yerde ne kadar canlı varsa irili ufaklı balıklar diger canlılar hepsi ölüyor ! 
5 notes · View notes