Tumgik
#Sabiha Hatun
Photo
Tumblr media Tumblr media
This pink headband with beading and embroidery was worn by Mahidevran during her introductory scene in the very first episode of Magnificent Century. Sabiha Hatun wears it again in the third season.
26 notes · View notes
ottomanladies · 3 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Ottoman princesses who made intra-dynastic marriages -- requested by anon
198 notes · View notes
city-of-ladies · 4 years
Note
do you have any more from turkey?
Hi, thanks for asking :)
For now I only have Artemisia I of Caria who lived in what is now Turkey. I’ve also written another article covering two queens from the same area: Artemisia II and Ada I. I don’t know when I will publish it, but stay tuned ;) 
I also plan on researching about Kara Fatma, Nene Hatun and Sabiha Gökçen. 
5 notes · View notes
bordoberelilerr · 5 years
Photo
Tumblr media
Zübeyde hanım, Kara Fatma, Nene Hatun, Sabiha Gökçen, Leman Bozkurt, Songül Yakut ve daha nice bu aziz Vatan için canını vermiş kahraman Türk kadınları; Ruhlarınız şad olsun... Tüm baş üstünde tutulası kadınlarımızın kadınlar günü kutlu olsun... #8MartDünyaEmekçiKadınlarGünü 🇹🇷🇹🇷🇹🇷 https://www.instagram.com/bordoberelilerr/p/BuvYnSYhBNA/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1hfimc5fu7reo
13 notes · View notes
medya-press · 3 years
Text
Fenerbahçe'de Buse Naz Çakıroğlu'ndan Ali Koç'a ziyaret
Fenerbahçe’de Buse Naz Çakıroğlu’ndan Ali Koç’a ziyaret
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, Tokyo 2020 Olimpiyatları’nda gümüş madalya kazanan sarı-lacivertli sporcu Buse Naz Çakıroğlu ve antrenörü ile bir araya geldi. Ülker Stadyumu’nda yer alan kulüp binasında gerçekleştirilen ziyarette Boks Şubesi Sorumlusu Selahattin Atasever ve kulüp yöneticileri de yer aldı. Ali Koç, Çakıroğlu’na üzerinde “Nene Hatun, Sabiha Gökçen, Sabiha Rıfat Gürayman…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
marmalaise · 3 years
Photo
Tumblr media
Milli boksör Buse Naz Çakıroğlu, 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda kadınlar boksta 51 kiloda gümüş madalyanın sahibi oldu. Buse Naz, elde ettiği bu başarının ardından sosyal medya hesabından hislerini paylaştı. Buse Naz Çakıroğlu, şu cümlelere yer verdi:
"Direnişte bir kadın Nene Hatun gibi, İlk kadın doktor Safiye Ali gibi, İlk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen gibi, İlk kadın Bakan Türkan Akyol gibi; taşıdığım bu asil kanla bugün Tokyo'da bir tarih yazıyor. Ülkemizi dünyanın her bir yanından alkışlatmanın gururunu yaşıyorum."
0 notes
gozel · 3 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yağmur KAYA
https://artigercek.com/haberler/kurdolog-bayrak-gizli-plan-i-bilmeden-dersim-katliami-ni-anlamak-mumkun-degil
ARTI GERÇEK- Bugün Dersim Katliamı’nın 84’üncü yıldönümü. Katliamda resmi rakamlara göre 16 bin kişi, resmi olmayan rakamlara göre ise 70 binin üzerinde kişi katledildi ve binlerce insan sürgüne gönderildi.
Dersim Katliamı’nın 84’üncü yıldönümü dolasıyla Kürtlere vurulan kelepçe: Şark Islahat Planı isimli kitabın yazarı ve özellikle Kürtler ile Alevi, Kızılbaş, Ahl-e Haqq, Yâresân ve Êzîdî inançlarıyla ilgili eserleriyle tanınan Kürdolog Mehmet Bayrak ile Dersim Katliamı üzerine konuştuk.
‘İTTİHATÇILAR ‘TÜRK-İSLAM EKSENİNDE MİLLET YARATMA BAŞLADI’
Bayrak, Dersim Katliamı’nın 2’inci Abdülham’in 1878’de 1’inci Meşrutiyet Meclisi’ni kapatmasından itibarın Osmanlı-Türk Devleti’nin yeni bir “millet” yaratma projesi esasına dayanarak gerçekleştiğini ifade ederek, “Bu ‘millet’ etno-dinsel arındırma, tek tipleştirme, Türk-İslamlaştırma esasına dayanıyor. Abdülhamid, bu politikayı ‘Osmanlı- İslam’ üzerinden yürütürken; 2’inci Meşrutiyet’ten sonra İttihatçılar işbaşına geçtikten sonra bu politika ‘Türk- İslam’ ekseninde yürütülmeye başlandı ve esas olarak bunun bir devamı olan Kemalist yönetim döneminde de, başta Kürtler olmak üzere geriye kalan halklar ve diğer etno-dinsel unsurlar üzerinde uygulandı” diye konuştu.
‘7 UĞURSUZ T’
Bayrak, bu yeni milletin “7 uğursuz T” olarak nitelendirdiği uygulamalarla yaratılmaya çalışıldığını söyleyerek, “Te’dip (askeri yöntemlerle edeplendirme, hizaya getirme), tenkil (cezalandırma), tehcir (sürme), taqtil (katletme), temsil (asimile etme), temdin (medenileştirme, Türk- İslamlaştırma), tasfiye (tasfiye etme, etkisizleştirme). Abdülhamid, bu uygulamayı ‘tashih-i ezhan’ (Hanefileştirme) ve ‘ihtida’ (zorla din değiştirtme) gibi ilkeler üzerinden yürütülüyordu. Tabii, Dersim bölgesinde 'büyük havuzlar' yapılmak suretiyle insanların göçe zorlanması ya da ‘Hayriye Kanunları’ çıkarmak suretiyle ‘Türk- İslami sermayenin güçlendirilmesi” yöntemi de bu dönemde başlamıştı” diye konuştu.
‘İLK KEZ ORYATA ÇIKARDIĞIMIZ TC’NİN KÜRT ANAYASASI’
Yukarda sıraladığı uygulamalar ışığında Osmanlı’nın Aleviler’e yönelik katliamları bir yana; Türkiye’de yaklaşık 150 yıllık dönemin, aynı zamanda bir ‘katliamlar ve soykırımlar’ tarihi olduğunu vurgulayan Bayrak, “Yine bundan dolayıdır ki, bu süreçte Kürdistan’daki yönetim biçimi hemen her zaman farklı olmuştur. Abdülhamid’in, bugünkü ‘Koruculuk’ sisteminin önceli olan ‘Hamidiye Alayları’nı kurması; Kürdistan’ın sürekli ‘olağanüstü hâl’ yöntemiyle yönetilmeye çalışılması bu nedenledir. Bu tarihsel ve toplumsal gerçekliğin doğru algılanması için, bizim ilk kez gün yüzüne çıkardığımız ve Dr. Mesut Yeğen’in haklı olarak ‘TC’nin Kürt Anayasası’ olarak nitelendirdiği 1925 tarihli ‘Kürtler’e Vurulan Kelepçe: Şark Islahat Planı’nı doğru algılaması gerekir." ifadelerini kullandı.  
''GİZLİ PLAN' BİLİNMEDEN KATLİAMI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL'
"Bu ‘Gizli Plan’ bilinmeden, Kürt sorununu ve katliamları anlamak mümkün değildir." diyen Bayrak, "Bu plan çerçevesinde çıkarılan ve toplumu tümden susturmayı hedefleyen 1925 tarihli ‘Takrir-i Sükun Kanunu’; 1927 tarihli ‘Bazı Eşhasın Şark Menâtıkından Garb Vilayetlerine Nakline Dair Kanun’, 1934’te çıkarılan ‘Mecburi İskân Kanunu’ ve 1935’te çıkarılan ‘Tunceli Kanunu’, Kürtleri tasfiye etmeyi öngören Şark Islahat Planı’nın bir öngörüsüdür” dedi.
‘TUNCELİ İSMİ DERSİM HALKINA BİR HAKARET'’
Bayrak, “Tunceli” isminin Dersim halkına ve insanlığa bir hakaret olduğunu, bunun nedenin ise Ağrı-Zilan Katliamı gibi önceki katliamlarda da görev almış ve “Dersim kasabı” olarak nitelendirilen “Kor-Vali Abdullah Alpdoğan” tarafından verilmesi olduğunu ve Tunceli isminin ’Devletin (tunç eli) bunların tepesine inecek’ anlamına geldiğini söyledi.
‘İTTİHATÇILAR TARAFINDAN YENİDEN ORTAYA ÇIKARILDI’
Kor-Vali Abdullah Alpdoğan’ın Kayınpederi General Sakallı Nureddin de 1921’de Koçgiri’de Topal Osman’la birlikte katliam uyguladığını belirten Bayrak, ardından Sakallı Nureddin’in 1922 yılında doğrudan Mustafa Kemal’in görevlendirmesiyle İzmir’e 1’inci Ordu Komutanlığı’na atandığını vurguladı.
‘MUSTAFA KEMAL’İN YÖNLENDİRİLMESİYLE ATANDI'
Sakallı Nureddin’in Hz. Muhammed’in “Sancak-ı Şerif”inin altında Müslüman olmayan halklara tasfiye uygulayan kişi olduğunun bilgisini veren Bayrak, “Yavuz (Sultan Selim) tarafından 16’ıncı yüzyılda savaş zoruyla Halifelik alındıktan sonra, ‘kutsal emanetler’ içerisinde getirilen ve savaşlarda kullanılan ‘Sancak-ı Şerif’ İttihatçılar tarafından I. Dünya Harbi’nde yeniden ortaya çıkarılmış. Ve Alman militarizminin yanında girilen bu ‘1’inci Emperyalist Savaş’ta yeniden ortaya çıkarılmış ve bu savaş, bir ‘Harb-ı Mukaddes’ yani ‘Kutsal Savaş’ olarak ilan edilmişti” diye ekledi.
Bayrak, devletin ilk kez 1925 Kürt İsyanı ile 1930 Ağrı İsyanı'nda 16 uçaklık bir filo ile Kürtler’i bombaladığı ve saldırılarda zehirli gaz kullanıldığını, saldırı sonucu 1925-1927 yılları arasında katledilen Kürt sayısının, yayımlanmış Xoybûn kaynaklarına göre 15 bin 500 olduğunu belirtti.
‘SOYKIRIMDA DEVLETE HİZMET SUNAN KİŞİLER DAHA SONRA CEZALANDIRILDI’
Bayrak, “Bu aşamada, Elaziz Valisi Ali Cemal (Bardakçı) ve Malatya Valisi Bozan Bey aracılığıyla 1926’da Ankara’ya çağrılan ve övgüler dizilen Dersim aşiret reisleri heyetinin ise tamamı 1937-38’de katledilir. Bunlar bir yana, planlı biçimde başlayıp 1938’de noktalanan Dersim Soykırımı’nda devlete hizmet sunan Rehber ve Zeynel gibi tetikçiler de, işi bittikten sonra cezalandırılırlar. Muhbir- gazeteci Niyazi Ahmet Banoğlu tarafından satın alınan ve Alişer’le Zarife’yi ortadan kaldırmaya gönderilen diğer tetikçi Vank’lı Efendi ise, bizzat Zarife tarafından mağarada öldürülür” diye kaydeden Bayrak, kendi değerlendirmelerine göre Dersim Soykırımı’nda 40- 50 bin insanın katledildiğini vurguladı. Bayrak, “1937-38 Soykırımı öncesi ‘Halkevleri Folklor ve Etnoğrafya Araştırmacısı’ adı altında bölgeye insanlar yollanmış ve bu kişiler, insan ve hayvan varlığı konusunda çalışmalar yapmışlardır. Bu konularda, Elazığ Halkevi dergisi Altan’a bakmak yeterlidir” bilgisini verdi.
MUSTAFA KEMAL İLE FEVZİ ÇAKMAK ARASINDAKİ MESAJLAŞMA
Yazar Bayrak, Altan Dergisi’nde yer alan belgelere değinerek şunları söyledi:
“Dersim Soykırımı tamamlandıktan sonra, cephedeki Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın, Dolmabahçe’de bulunan Cumhurreisi Kemal Atatürk’e gönderdiği mesaj ile Atatürk’ün buna verdiği cevaptır. Altan Dergisi’nin 1938 sayısında; ‘Atatürk diyor ki: Kalbim orduya karşı takdir ve şükran hisleriyle doludur' başlığıyla verilen bu mesajlaşmada, 'Fevzi Çakmak şu müjdeyi veriyor: ‘Cumhurreisi Kemal Atatürk; 24 Ağustos 1938’de başlayan ve Başbakan Celal Bayar’ın iştirak buyurdukları ordu manevrası çok istifadeli ve değerli safhalarla üç gün devam ettirilmiş ve 26 Ağustos 1938 günü, on altı yıl evvel yaşattığınız 26 Ağustos 1922 Büyük Zafer arifesini emirleri altında idrâk edenlerle birlikte ve yüksek ihtisaslarla hatırlayarak saat 18’de bitirildi. Bu mesut günün yıldönümü ve yapılan manevra münasebetiyle Cumhuriyet ordusu mensupları, başta ben olmak üzere yüksek Başbuğlarına kalplerinden coşan sonsuz heyecan ve saygılarla meşbu sarsılmaz bağlılıklarını arzetmekle nihayetsiz şeref duyar. Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’
"‘Başbuğ Atatürk’ ise şu cevabı vermektedir: Mareşal Fevzi Çakmak (Genelkurmay Başkanı) ordumuzun yüksek ve her vakit olduğu gibi milletin emniyetine cidden lâyık kıymet ve kudretle dolu manevrasının çok istifadeli safhalar göstererek bittiğini bildiren telgrafınızı aldım. Türk ordusunun yarattığı zaferin bu yıldönümü günlerinde kalbim orduya karşı takdir ve şükran hisleriyle doludur. Sizin ve tercümanı olduğunuz aziz silah arkadaşlarımın hakkımda gösterdikleri samimi ve asil duygular, o günlerdeki hatıralarımı canlandırdı, heyecanlarımı arttırdı. Başta siz olduğunuz halde cümlenize candan sevgi ve saygılarımı sunar, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da daima artan kutlu başarılar dilerim. Kemal Atatürk.’”
'SOYKIRIMIN ARDINDAN YAPILAN GÖSTERİYE BATILI DEVLET TEMSİLCİLERİ DE KATILDI'
Silahların tümüyle önceden toplanmış bir bölgeye, mahalli kuvvetler hariç tam teçhizatlı üç kolordu ve iki süvari tümeniyle bir askeri harekat başlatılarak soykırım yapıldığına dikkat çeken Bayrak, “Atatürk’e son ana kadar Dolmabahçe’de eşlik eden ve Ermeni kimliği açıklanınca, Hırant Dink’in başının yenmesine sebep olan Sabiha Gökçen (Hatun Sebilciyan) ve diğerlerinin hava saldırıları da eşlik etmiştir” dedi.
Soykırımın ardından 31 Ağustos’ta Harput- Elazığ merkezde yapılan bir gösteriye 40 bin askerin katıldığını söyleyen Bayrak, bu gösteriye; birçok Batılı ülkenin ataşemiliterlerinin yanı sıra, Sovyet temsilcisinin de katıldığını vurguladı.
‘GÜDÜMLÜ ALEVİ PARTİSİ, ALEVİLERİN TEPKİSİ BASTIRILDIKTAN SONRA FESHEDİLDİ’
Bayrak, Deniz Baykal’ın CHP’deki “yakın adamı” Onur Öymen’in “Çanakkale’de, Milli Mücadele’de, Büyük Zafer’de, Dersim’de analar ölmedi mi ki, bugün ölmesin!” sözleri sonrası Alevi ve Kürt toplumunun yoğun biçimde CHP’den kopmaya başladığını söyledi. Bayrak, Dersimli Ali Haydar Veziroğlu adında bir iş insanın öncülüğünde “Barış Partisi” adıyla Aleviler’in gidişini engellemek ve için -sözde- bir Alevi partisi kurulduğunu sözlerine ekledi.
Parti programının Dr. Taner Akçam’ın hazırladığı yönünde iddiaların olduğunu ifade eden Bayrak, “Bu güdümlü parti, özellikle Aleviler’in tepkisini bastırdıktan sonra görevini yerine getirmiş ve kendisini feshetmişti. Aynı kişinin (Taner Akçam) daha sonra da başka bir CHP’li hemşehrisi Gürbüz Çapan’la birlikte Türkiye ile Ermenistan arasında arabuluculuk yapmaya çalıştığı söyleniyordu; gerçek boyutunu bilmediğim için bu konuda bir şey söylemek istemiyorum” diye konuştu.
Bayrak, Prof. Dr. Taner Akçam’ın bir röportajında “Kürt ağalarına ilk gece hakkı” ifadelerine ilişkin ise şunları söyledi: “1974’te daha ODTÜ’de öğrenciyken, babaevinde doğrudan tanıdığım ve Almanya’ya çıktıktan sonra doğrudan görüştüğüm şimdiki Prof. Dr. Taner Akçam’ın son kitabındaki ‘Kürt ağalarına ilk gece hakkı’ gibi tarihsel ve toplumsal gelişmelerle hiçbir ilgisi bulunmayan ‘herzeler’inin ayrıntılı bir eleştirisini burada yapacak değilim. Ancak, kaynak olarak kullandığı ve ‘Emperyalizm ve Kürt Sorunu’ konulu çalışmasını daha 1993’de yayımladığım Ermeni kökenli akademisyen Prof. Dr. M. S. Lazarev’in, ne bu kitabında ne de sözünü ettiği ‘Kürdistan ve Kürt Sorunu’ kitabında böyle bir iddianın bulunmadığını; hem bu kitabı Kürtçe’ye çeviren Timurê Xelîl -1994’te yayımladığım Türkçe- Kürtçe Sözlük'ün redaktörlüğünü yapmıştı- hem de doğrudan Lazarev’le çalışan Doç. Dr. Ekrer Önen bildirmektedir."
‘OSMANLI ULEMA VE SOFTA İSLAMCILARIN KIZILBAŞLARA DÖNÜK SUÇLAMASINI ÇAĞRIŞTIRIYOR’
"Akademisyen sıfatıyla ortaya çıkan Taner Akçam’ın bu iddiası, aynen Osmanlı ulemasının ve günümüz softa İslâmcılarının Kızılbaşlar’a ve diğer bâtınî inanç mensuplarına yaptığı suçlamayı çağrıştırıyor." diyen Bayrak, sözlerini "Hani, 'Kızılbaşlar, gelinlerinin ilk gecesini dedelere sunarlarmış' ya, bunun gibi! Şimdilik, ‘Söz kısa kalsın’. Sadece aynı zamanda bir sosyolog olan Taner Akçam’a, konuyu doğru algılaması için bir yazı önereceğim, o kadar: Turgut Akpınar: İlginç Bir Âdet: Cinsel Konukseverlik." şeklinde noktaladı.
0 notes
haberetimesgut · 4 years
Text
Kadına dair söyleyeceklerim var
Tumblr media
Kadın,dişi cinsten erişkin insana ve de evlenmemiş kızlara  denir. .Ev işleri ve ev yönetiminde aranan niteliklere sahip olan temiz,idareli ve becerikli kimsedir.Dişilik tarafı kuvvetli,dişi olmanın verdiği  cinsi cazibeye sahip kimsedir. Hanımlar için kullanılan unvan sözüdür. “ Hanım,bayan” anlamında hitap sözüdür. Ev işyeri gören yardımcı,hizmetçilere de “Kadın” diyorlar. Eskiden Hanım sözü  kadından daha üstün tutulur,konaklarda odalıklara  kadın,nikahlı eşlere hanım denirdi.  Kadının ,analık veya ev yönetimi  bakımından gereken erdemlerinin olduğu bir gerçek. ”Fatma Kadın” bir derecede  ağzı biraz dolduruyorsa da “Hizmetçi Kadın” sanki kadını yaralıyor gibi. Türk Kadını, saygı değer bir ifade tarzıdır. Bir de “ Kadıncıklar” vardır. Bunlar evlerinin her türlü işini iyi yöneten,hanımefendi,terbiyeli,eşine saygılı,ağırbaşlı kadınlardır. Yaşı ilerlemiş  kadınlara”Nine”diyoruz. Kadın sözcüğü birçok yerde ve şeyde kullanılmıştır. Toplumumuzda,  kadınlara düşkün,kadın düşkünü  olanlar için” kadıncıl” tabiri kullanılır. Hormonlu sebze ve meyveler  zaman içinde  erkeklerimizin bazılarını nasıl   kadın sesli yapmışsa,,kadınlarımızın bazılarını da erkek sesli yapmıştır.Öyle  erkekler tanırım ki,  eşleri,kadınları sayesinde çirkinliklerden,iflaslardan, utançtan aşağılanmadan kurtulmuşlardır. Kadın avcısı,kadın düşmanı,kadın hastalıkları,kadın kadına, kadın nine, kadın olmak, kadın oynatmak, kadın tüccarı, kadın var,kadıncık var,kadının yüzünden karası,erkeğin elinin kınası, kadınlar hamamı, kadınlar pazarı, kadınbudu(içine pirinç konmuş kıyma ile yapılan ve yumurtaya bulanıp kızartılan irice bir köfte çeşiti),Kadınefendi(Osmanlı Padişahlarının nikahlı hanımlarına verilen unvan)Kadıngöbeği ve Hanım göbeği(Ortası çukur,yuvarlak bir hamur tatlısı  çeşitiolarak bilinir. Kadınlaşmak,kadın özellikleri taşımaya başlamak,kadına benzemek demektir. Kadınlık,kadın olma durumudur. Kadınsı,kadınınkine benzer nitelikleri olan,kadına benzer demektir. Kadın ile özdeşleşmiş sözcükler ne kadar çoktur. Namus timsali kadınlar yanında ,bunun tam aksi  konumda olanlar da  vardır. Havva Anamız’dan bugüne nice kadınlar gelip geçmiştir. Devlet yöneten Devlet Hatun da bir kadındı. Roma İmparatorluğu döneminde  Mısır Kraliçesi  Kleopatra  bugün bile bilinir. Zevcelerin en faziletlisi Hazreti  Hatice’dir.Annelerin en faziletlisi  Hz. Muhammed’in annesi Hz. Amine’dir. Türk Milleti’nin  en çok saygı ve sevgisine mazhar olmuş  kadın Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün annesi  Zübeyde Hanım’dır. Veysel Karani’nin vazgeçilmezi sevgili annesiydi. Dünya var olalı beri nice kadınlar görmüştür. Bunların arasında padişah,sultan,kral,imparator,sadrazam,peygamber,cumhurbaşkanı, diktatör, Başbakan, mucit,efsane Efe,komutan, evliya anneleri kadınlar vardır. Her dalda isim yapmış kadınlar vardır. Özlem Bozkurt ilk kadın kaymakamımız,. Lale Aytaman  ilk kadın valimiz, Müfide İlhan ilk kadın şehir belediye başkanımız ,FilizDinçmen ilk kadın büyükelçimiz, Fürüzan İkincioğulları  ilk kadın Danıştay  başkanımız, Yüksek yargı üyesi  Melahat Ruacan sadece Türkiye’nin değil, dünyanın ilk Yargıtay hakimi,Bedriye tahir  Gökmen ilk kadın pilotumuz, Sabiha Gökçen ilk kadın savaş pilotumuz,Semiha Es dünyanın ilk kadın savaş muhabiri,Leman Bozkurt Altınçekiç, sadece Türkiye’nin değil, Nato’nun  ilk kadın jet pilotu, Adile Tuğrul,Mualla  Bayülken, Münevver Erdoğdu,Nermin Şen, ilyk hosteslerimiz, Yıldız Uçman,ilk kadın paraşütçümüz,Dilhan Eryurt Nasa’da  görev yapan ilk Türk kadını,Suat Berk,ilk kadın hakimimiz, Nebahat Sarıyal ilk kadın  savcımız, Süreyya Ağaoğlu ilk kadın avukatımız, Ferdane Bozdoğan ilk kadın diş hekimimiz,Esma Deniz,ilk diplomalı hemşiremiz,Kamile Şevki Mutlu ilk kadın tıp profesörümüz, Sabire Aydemir,ilk kadın veteriner hekimimiz, Nüzhet Gökdoğan ilk kadın gökbilimcimiz ve ilk kadın dekanımız, Gül Eser, ilk kadın muhtarımız, Selma Emiroğlu ilk kadın karikatüristimiz ,Afifi İpek ilk kadın zabıtamız,Jale İnan ilk kadın arkeoloğumuz,Feriha Saner ilk emniyet müdürümüz, Tülin Tepedeldiren ilk kadın komando subayımız, Seher Aytaç ilk kadın makinistimiz, Lale Orta ilk kadın futbol hakemimiz,Türkan Akyol ilk kadın bakanımız,Tansu Çiller ilk kadın başbakanımızdır. Mustafa Kemal Atatürk ne diyor?”İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki,bu kütlenin bir parçasını ilerletelim,ötekini ihmal edelim de ,kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin/ Mümkün müdür ki,bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça,öteki kısım göklere yükselebilsin?” Bu topraklarda yıllar öncesinde de nüfus  sayımı yapılıyordu. Ama sadece erkekler ve büyük-küçükbaş hayvanlar sayılmıştır. Bu topraklarda erkekler vardı,ahırlarda hayvanlar vardı. Ağılda koyunlar,keçiler vardı. Ama kadın yoktu.! Kadın,ülkemizde ATATÜRK devrimleri  sayesinde milletvekili seçilmiştir. Kadın bakanlarımız vardır. Ailenin başının kadın mı erkek mi olduğu yıllarca hep tartışılmıştır. Görmüş geçirmiş büyüklerimizin bazılarına göre  erkek baştır. Ama kadın da boyundur. Başı nereye isterse  oraya çevirir. Birçok kadının kocasını yönettiği de doğrudur.” Yavayı her zaman dişi kuşlar yapar ve korur. Yavruları besler ve büyütür”sözü de doğrudur.”Kadının fendi erkeği yendi” sözü de doğrudur.Kadınlar erkeklerden daima  2-1 üstündür. Kurnazlıkta erkeklerden üstündür.Türlü oyunlarla erkekleri her zaman alt etmişlerdir.Çoğu kanaatkar olmalarına karşın bazıları çekilmezdir.”Karı dırdırından öldü” mezartaşları vardır. Kadın şanstır. Her erkek umduğunu değil çoğu kez bulduğunla yetinmiştir. Nasıl erkekler arasında her zaman mükemmelleri bulamazsanız kadınlar açısından da durum farklı değildir. Allah’ın, yaprağın hafifliğini,ceylanın bakışını,güneş ışığının kıvamını,sisin gözyaşını,tavşanın ürkekliğini alıp,bunların üzerine  kıymetli taşların sertliğini ekleyip,balın tadını karıştırdıktan sonra  kaplanın yırtıcılığını da ekleyip elde ettiği karışımı ateşin yakıcılığında,karın soğukluğunda,saksağanın gevezeliğinde,kumrunun sevgisinde  harmanlayarak kadını yarattığı söylenir. Agahta Christie şöyle der.”Bir arkeolog kadınlar için ideal kocadır.Neden? Çünkü kadın yaşlandıkça O’na  olan ilgisi azalacağı yerde artar”.Dünya’da her yıl Mart ayının 8.günü “ Dünya Kadınlar Günü”olarak kutlanır.Kadınlar bu günde  mutlu olurlar. Tıpkı Öğretmenlerin “ Öğretmenler Günü” mutlu oldukları gibi. Kadınlar konusunda  en güzel konuşan sevgili Peygamberimizdir. 8 Mart 632  tarihinde verdiği   “ Veda Hutbesi”nde  kadın haklarına  kadına verdiği değeri ifade etmişlerdir.. Toplanan 1OO bini aşkın Müslümana söyledikleri arasında şu cümleler önemlidir.”Ey İnsanlar!Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah’ın koyduğu  ölçülere  hassasiyetle  uymanızı tavsiye ederim.Siz,kadınları Allah’ın  emaneti olarak aldınız. Onları,Allah adına söz vererek helal edindiniz.  Sizin kadınlar  üzerinde  hakkınız,onların da  sizin üzerinizde hakları vardır.” Her daim bir toplantıda,konferansta,açık oturumda ve bir şekilde konuşmacıların:” Beni bu günlere getiren arkamdaki eşimdir”diyerek eşlerini  gururlandırdıkları bilinmektedir. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır”ifadesi de doğrudur. Allah katında erkekle kadın arasında kıl kadar bir fark yoktur. Allah kadınla erkeği eşit yaratmıştır. Bu eşitliği bozanlar ise bizler olmuşuz. Erkek kadının,kadın erkeğin tamamlayıcısıdır. “ Cennet annelerin ayakları altındadır” diyen yüce Peygamberimiz kadınlara en büyük  ve değeri vermişlerdir.Anneler kadınlarımızdır.Vazgeçilmezlerimizdir. Hep anneler ağlamıştır.Ana hakkı ödenmez. İnsan hakları içinde  kadınların  hakları önemli bir  yer tutar. Kadın hakları, sadece  insanlık tecrübesinin günümüze ulaştığı  ortak bir söylem değil,aynı zamanda  yüce dinimizin insanlığa getirdiği  mesajın özünde yer alan temel değerlerden birisidir. İslam,kadını ve erkeği,yaratıcı karşısında  eşit bireyler olarak tanıtmakta,her dönem, toplumunda  varlığını sürdüren,büyük ölçüde Ataerkil zihniyetin  kabulü olan, erkek varlığını ve haklarını önceleyen  cinsiyet farklılığını  ön plana çıkaran bir anlayışı kınamakta, kadın ile erkek arasında  bir ayırım yapmamakta,her ikisini de Allah’ın emir ve yasaklarına  muhatap olmada eşit tutmakta ise  de  bu icraatta maalesef mümkün olamamıştır. Sahabelerden birisinin  yüce Peygamberimize”  Ya Resulullah, en çok kime  iyilik edeyim?”sorusuna verdiği  ve üç kez tekrarladığı.”Annene” yanıtı önemlidir. Dünya üzerinde 7 milyara yakın insanın hemen hemen yarısı kadındır.( Kız çocuğu,genç kız dahil).2O19 verilerine göre ülkemizde  milyon 154 bin 997 kişiden  % 5O.2’si erkek,% 48.8’ i kadındır(kız çocuğu ve genç kız dahil) Bu kadın nüfusun içinde çeşitli kademelerde,birimlerde ,rütbelerde  kadınlarımız vardır.Allah rızası için hiç olmazsa 8 Mart günü kadınlarımıza el kaldırmayalım.Onlara hiçbir şey veremeyeceksek  ellerinden ve yanarından öpelim.En güzel sözleri onlara söyleyelim. Kaybettiğimiz kadınlarımızın kabirlerini ziyaret edelim. En azından ruhlarına bir Fatiha,bir Yasin-i Şerif ikram edelim. Kurtuluş Savaşı dahil tüm savaşlarda  kendine göre bir görev  üstlenmiş ve şehitlik mertebesine  ulaşmış kadınlarımızı yad edelim. Gerekirse eğilip ayaklarının altını öpelim.Bu kadınlar ne kadar yücedir. Ne kadar kocaman yüreklidir. Ne kadar vefalıdır.Bu sadakat ve bu sevgi,bu direnç,bu azizlik nasıl bir şeydir? Veysel Karani Cennete girecekse annesi yüzünden girecektir.Rahmetli ünlü şairlerimizden Ümit Yaşar’ın şiirini  annelerimiz,eşini bir şekilde kaybetmiş  kadınlmarımıza armağan ediyorum.                                                                  K A D I N                                                          Dünyada en tatlı şey                                                          Kadın bir,meyva iki                                                          İkisi  birbirine                                                          Öylesine benzer ki                                                          Kadın var can eriği                                                          Kah tatlı,kah buruk                                                          Kadın var üzüm gibi                                                          Yenir olsa da koruk                                                           Kadın var vişne gibi                                                           Reçel yap tabak tabak                                                           Kadın var karpuz gibi                                                           Yandın çıkarsa kabak                                                            Kadın var kestanedir                                                              Kış mevsimine sakla                                                            Kadın var kavun gibi                                                            Aman alırken kokla                                                            Kadın var,incir gibi                                                            Kuru yenir,yaş yenir                                                            Kadın var muz gibi                                                            Soya soya yenilir                                                            Kısaca her kadının                                                            Benzeri bir meyvadır                                                            Ama nikah masasında                                                            Evet,diyen erkeğin                                                            Yediği hep ayvadır “Dünya Kadınlar Günü”  kutlu olsun. Kadınlarımızın ayağına taş değmesin.2O2O yılı  bari  kadınlarımız  için farklı bir yıl olsun. Read the full article
0 notes
hetesiya · 5 years
Text
ÇOCUK BAYRAMI...
Tumblr media
Recep Maraşlı
Aşağıdaki fotoğraf 1915 soykırımından arta kalan çocuklardan Ermeni yetimlerinin (Muhtemelen Gümrü'de) Kızılhaç koruması altına alındıkları bir kampı gösteriyor. Yıllar sonra kuruluşunu "Türk çocuklarına armağan!" ederek açılan Ankara Meclis-i Mebusan'ıyla ilgili Mustafa Kemal şöyle demekteydi: “MECLİS-İ ALİMİZİ TEŞKİL EDEN ZEVAT, YALNIZ TÜRK DEĞİLDİR, YALNIZ ÇERKES DEĞİLDİR, YALNIZ KÜRT DEĞİLDİR, YALNIZ LAZ DEĞİLDİR, FAKAT HEPSİNDEN MÜREKKEP ANASIR-I İSLÂMİYEDİR, SAMİMİ BİR MECMUADIR. BU MECMUAYI TEŞKİL EDEN BİR UNSUR-U İSLÂM, BİZİM KARDEŞİMİZ, ORTAK ÇIKARIMIZ OLAN VATANDAŞLARIMIZDIR.“ Sanki çok ulusluluğu etnik demokrasiyi yücelttiği gibi takdim edilen bu tarifin içinde dikkat edilirse HRİSTİYAN UNSURLAR yoktur. İslam olmayan halklar yoktur. Yeni devletin vatandaşlık bileşeni içinde Rumlara ve Ermenilere yer yoktur açıkça. Bu coğrafyanın EN-ESKİ ve YERLEŞİK halkları olan Rumlar, Ermeniler, Asuri-Süryaniler YOK'tur. Onlar ve onların çocukları fotoğrafta görüldüğü gibi artık Misak-ı Milli'nin dışına çıkarılmışlardır. Vatandaş tanımı içinde yokturlar, VATAN'ları da ellerinden alınmıştır... Evet "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ama bu "millet" TÜRK MİLLETİ'dir. M.Kemal, gayet bilinçli biçimde Osmanlı İmparatorluğundaki MİLLET-İ HAKİME'yi (Egemen ulusu) tarif etmektedir. O günlerde "İslam kardeşliği" üzerinden tanımlar ama asıl amacı Türk-İslam sentezidir. Tabiki M.Kemal'in ogün bahsetmediği bir gerçek daha vardır. O da AENASIR-I İSLAMİYE 'İslam unsurları) içindeki Kürt, Laz ve Çerkeslerin TÜRKLÜK içine ZORLA ASİMİLE EDİLMELERİ, onların TÜRKLÜK KAZANINDA KAYNATILMASIDIR. Geriye kalan soykırım yetim çocukları için Kemalistlerin bir programı daha vardı. Onu da Hatun Sebilciyan adlı kız çocuğunun EVLAT edinilerek, gözünü kırpmadan masum insanları bombalayabilen, modern Türk Kadını ikonuna SABİHA GÖKÇEN'e dönüştürülmesi örneğindeki gibi Türk egemenliğinin hizmetine koşulması. "Bir bebekten bir katil yaratan sistem..." Bu suçların üzerine oturmuş, bu masum insanların YOKEDİLMESİ üzerine kendini VAR ETMİŞ bir meclisin Türk ulusal egemenliği bayramına çocuklarımızı ortak etmek bir HAFIZA KAYBI değilse nedir? [Armenian refugee children Creator(s): Bain News Service, publisher Date Created/Published: [no date recorded on caption card] Medium: 1 negative : glass ; 5 x 7 in. or smaller. Reproduction Number: LC-DIG-ggbain-29847 (digital file from original negative)]
0 notes
biraraiyi · 5 years
Text
Bali'nin ölüm eden annesi son yolculuğuna uğurlandı
Bali’nin ölüm eden annesi son yolculuğuna uğurlandı
Türkiye Meslek Bankası Genel Müdürü Adnan Bali’nin hayatını kaybeden annesi, Gaziantep’te toprağa verildi.
Bir vakit önce beyin kanaması geçiren ve Gaziantep’teki özel bir hastanede tedavisi süren Sabiha Bali (84), dün gece hayatını kaybetti.
İslahiye Sıdıka Tayyar Hatun Cami’sinde ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazının peşinde Bali’nin cenazesi İslahiye Mezarlığı’nda toprağa verildi.
View On WordPress
0 notes
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
This grey and pink kaftan was first worn by Hafsa Sultan in the second season of Magnificent Century. It is seen again on an unnamed lady invited to become one of the board members of Hürrem Sultan’s foundation in the tenth episode and then again by Sabiha Hatun in the seventeenth episode of the third season. It went on to be used on Beyhan Sultan and Gülfem Hatun in the same season.
10 notes · View notes
ottomanladies · 6 years
Text
On this day, 19 March, in Ottoman history
19 March 1636 - death of Ayşe Hafsa Sultan; mother of Süleyman I, she was the first royal concubine who acquired the title “sultan” and may have been the first to be addressed as “valide sultan” as well. 
19 March 1622 - probable date for the wedding of Osman II and Akile Hatun; Akile was the daughter of Şeyhülislam Mehmed Esadullah, so a free woman from a distinguished muslim family. Osman II married her just a couple of months before his deposition and execution, and this marriage intensified the people’s discontent. Acting as the sultan's proxy in the marriage was the prominent Jelveti sheikh Usküdari Mahmud. Instead of forming a strong alliance with one of the most important muslim families in Istanbul, Osman’s relationship with the Şeyhülislam actually worsened after the wedding. According to Privy purse registers, Akile never entered the harem, most probably because of her high status. It would have been an anomaly for a free muslim woman like her to enter the harem and live among slave concubines.
19 March 1894 - birth of Rukiye Sabiha Sultan; third daughter of Mehmed VI and Emine Nazikeda Başkadın, she was born in Ortaköy Palace. Her mother suffered greatly after her birth and wasn’t able to have any more children. Her hand was offered to Mustafa Kemal Paşa (the future Mustafa Kemal Atatürk) but in the end the princess married her cousin Ömer Faruk Efendi, son of Caliph Abdülmecid II, in an attempt to join the two branches of the Dynasty. The celebration took place on 29 April 1920 in Yıldız Palace. She gave birth to Neslişah Hanım Sultan on 2 February 1921 in Nişantaşı Palace, Zehra Hanzade Hanım Sultan on 12 September 1923 in Dolmabahçe Palace, and Necla Hibetullah Hanım Sultan on 14 September 1927 in Nice, France. In 1938, the family moved to Egypt, where her eldest daughter married the heir of the last khedive of Egypt. In 1948 Sabiha Sultan and Ömer Faruk divorced, and the princess returned to Istanbul in 1952. She lived in the mansion in Çengelköy of her daughter Zehra Hanzade until her death on 26 August 1971. She was buried next to her sister Ulviye in Aşiyan Asri Cemetery.
28 notes · View notes
gizemliyollarblog · 7 years
Text
”Ankara Ankara güzel Ankaraaa… Seni görmek ister, her bahtı kara…” diyerek başlamak istiyorum yazıma… Ne kadar güzel bir turdu benim için! Aslında seyahat için gelmemiştim Ankara’ya; fakat ben bir yere gidiyorsam mutlaka seyahati de araya sıkıştırırım. Bu sefer de öyle yaptım. Başkentimiz, Atamızın mabedinin bulunduğu bu şahane şehri anlatmaya çalışacağım… Umarım yazımın sonunda ”Ankara kötü bir şehir değilmiş!” algısı yaratabilirim :)
Ankara’ya Ulaşım
Ankara’ya daha uygun olduğunu düşündüğüm için Pegasus’tan bilet aldım. 58 TL idi. Pegasus’un Avrupa yakasında oturanlar için tek kötü yanı; Sabiha Gökçen’den kalkıyor oluşu. O yüzden dönerken 97 TL’ye Atatürk Hava limanı’na bilet aldım. Mecburen de THY ile gelmek zorunda kaldım. Otobüsün bile 60 TL olduğunu düşünürsek ideal fiyatlar bence.
Konaklama
Misafirhane
Konaklama maceram iki mekanda geçti. Birincisi, misafirhane ikincisi ise otel. Misafirhane bir üniversiteye aitti. Bugüne kadar neden hostel tarzı yerlerde kalmak istemediğimi misafirhaneye gidince anladım. Hem hijyen problemi var hemde çarşaf, tuvalet kağıdı gibi temel ihtiyaçlar yok. O yüzden pek mutlu hissetmiyorsunuz kendinizi… Geceliği kişi başı 50 TL.
  Otel
Sonrasında ise Ankara’nın merkezi yerlerine yakın bir yerde kalmak istedim. Booking.com’da ararken gözüme Inn65 Budget oteli çarptı. Otel, Ankaray’a yürüyerek 10 dakika sürüyor. Çevresinde birçok kafe, restoran ve pub bulunuyor. Elemanları yardımsever ve güler yüzlü. Sağ olsunlar bize çok yardımcı oldular. Kahvaltısı da muhteşemdi, ayrıca terası da Anıtkabir’e bakıyor. Gecelik ücreti iki kişilik oda+kahvaltı 180 TL.
  Şehir-İçi Ulaşım
Ankara’da ulaşımınızı sağlamak için Ankara Kart edinmeniz gerekiyor. Çünkü bilet alırsanız çok daha pahalıya mal oluyor. Şöyle ki tam bilet 5 TL; fakat kart alırsanız kart 5 TL’ye mal oluyor. Siz ihtiyacınız kadar olanı yüklüyorsunuz. Kart ile geçiş yaptığınız zaman 2.50 TL ödüyorsunuz. O yüzden birkaç kez metroya binecekseniz kart daha avantajlı oluyor.
Ankara’da şehir içi ulaşımınızı sağlayacak birçok ulaşım aracı var. Bunlar Ankaray, metro, otobüs ve banliyo. Ayrıca kısa mesafeler arası taksi ile de gidebilirsiniz. Çok ucuz değil ama kale tarafına çıkacaksanız taksi daha rahat oluyor. Şimdi sırasıyla hepsini ve geçtikleri durakları anlatmak istiyorum.
Ankaray ve Metro: Genel olarak gideceğiniz yerler Bahçelievler, AŞTİ, Kızılay ve Ulus istikametinde olacağı için Ankaray ve Metroyu sıkça kullanacaksınız. Kızılay ve AŞTİ en merkezi olan noktalar diyebilirim. Ankaray, Ankara’nın ilk raylı sistemi. Bahçelievler civarında konaklarsanız da sizin için avantajlı olacaktır.
Fotoğraf: http://www.rayhaber.com/2012/07/ankara-metrosu-ve-ankaray-haritasi/
Otobüsler: EGO’lara bu linkten ulaşabilirsiniz. ”Hangi saatte kalkıyor, nerede?” gibi tüm bilgiler linkteki sitesinde yer alıyor. Metro ile ulaşamadığınız yerlerde otobüsler kurtarıcınız olabiliyor. Ayrıca otobüsler özel otobüs ve halk otobüsü olarak ayrılıyor. Özel otobüslere bindiğinizde para ödeyip, bilet alabilirsiniz. Bilet 2.75 TL.
Minibüsler: Gölbaşı’na giderken minibüs kullanmak çok rahat oluyor. AŞTİ dahil olmak üzere, birçok yerden minibüslere binebilirsiniz. Kişi başı 2,75 gibi bir ücreti var.
Taksi: Taksilerde taksimetrenin açılmasına dikkat edin. Açmamış ise sürücüyü uyarın. Yoksa daha farklı bir fiyat ödemek zorunda kalabilirsiniz. Taksi fiyatlarına gelince Ulus’tan Ulucanlar Cezaevi’ne taksi ile gidince 12,5 TL yazıyor. Yaklaşık 3-4 km mesafe var ikisi arasında. Pahalı mı ucuz mu siz karar verin :)
Gezilecek yerler
Gezilecek yerleri anlatırken yine bu metro haritasından yararlanacağım. Bu şekilde daha açık olabileceğini düşünüyorum. İlk olarak 1. bölüm olarak işaretlediğim Ulus’tan başlayacağım
1. Bölüm-Ulus
Ulus, gezilecek ve dinlenilecek yerlerin yoğun olarak bulunduğu yerlerden biri. Eski Meclis binaları ve Ankara Zafer Anıtı gibi birçok önemli nokta burada bulunuyor.
Ankara Zafer Anıtı
Anıt, Kurtuluş Savaşı kahramanlarının anısına Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılmış. Heykeltraşı, Heinrich Krippel. Heykelin çok derin bir anlamı var. Kurtuluş Savaşının önderi olarak üst tarafta atı ile Atatürk’ü görüyoruz. Alt taraflarda gördüğümüz iki asker ise düşmanı gözetliyor ve arkadaşlarını savaşa çağırıyor. Arka tarafta, sırtında top mermisi taşıyan bir kadın figürü bulunuyor. Bu kadın, uygun nakil araçları olmamasına rağmen silahları eliyle muharebe alanına taşıyan halkı temsil ediyor. Yani özetle, Kurtuluş Savaşı ruhu tek bir heykelde buluşuyor.
    1.Meclis Binası-Kurtuluş Savaşı Müzesi
 Meclisin önünde Atatürk’ün dua ettiği bir fotoğraf vardır. İşte o fotoğrafın çekildiği yer; birinci meclis. TBMM, 1920-1924 yılları arasındaki faaliyetlerini bu mecliste gerçekleştirmiş. Birinci meclis şu an Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak kullanılıyor. Fotoğraf çekmek yasak olduğu için meclisin içini çekemedim; fakat ikinci meclise göre daha küçük olduğunu söyleyebilirim. Öğrenci iseniz meclise girişiniz ücretsiz. Tam bilet de 3 TL. Müze Kart geçerli değil.
2.Meclis Binası-Cumhuriyet Müzesi
 İkinci meclis binası, günümüzde Cumhuriyet müzesi olarak kullanılıyor. Yine Atatürk’ün meclisten kalabalık bir grupla çıkarken çekilen pozunu hatırlarsınız. İşte o poz da bu meclisin önünde verilmiş. 1924-1960 yılları arasında kullanılan meclis, ülke adına verilen önemli kararlara şahitlik etmiş. Müze kart ile müzeye girişiniz ücretsiz. Tam kişi için ücret de 5 TL.
İkinci meclisin fotoğrafını çekebilirsiniz. Birinci meclisteki gibi bir yasak yok. Bende meclisin içinden bazı kareler yakaladım. Mecliste cumhurbaşkanı, başbakanın odaları gibi bölümlerin yanı sıra Atatürk’ün kıyafetlerinin bulunduğu bölümler de var.
Gençlik Parkı
  Gençlik parkı, hem kafa dinleyeceğiniz hem de keyifli zaman geçireceğiniz bir yer. En son geldiğimde, yaz aylarında yapay gölün üzerinde gezintiye de çıkabilme olanağı vardı. Gerçi hala var mı bilmiyorum. Varsa yazın göl üzerinde gezinti pek bir keyifli olur :)
  Ulucanlar Ceza Evi
Ulucanlar Cezaevi, Ulus’un merkezinde bulunmuyor. Cezaevinin olduğu bölgeye taksi ile gidebilirsiniz. İkinci meclis ile arası yaklaşık 12,5 TL tutuyor (3-4 km mesafe).
Ulucanlar, 81 yıl boyunca cezaevi olarak kullanılmış sonra da müzeye çevrilmiş. Türk siyasi ve edebi hayatının birçok önemli ismi bir süre bu hapishanede kalmış. Zamanında derin acılara tanıklık eden hapishane, yaşanılan acılardan ders çıkarılması için müzeye çevrilmiş. Müze için tam ücret 5 TL; öğrenci ve öğretmen için de ücret 2 TL. Müzekart geçerli değil.
Ankara Kalesi
Kale ile cezaevi birbirine çok yakın; fakat yol tırmanma derdiniz olacağı için yine taksiye binmenizi tavsiye ederim. Eski tip evlerin arasından geçerek kaleye ulaşıyorsunuz. Kaleye giriş ücretsiz. Üst taraflara ulaştıkça Ankara manzarasını daha net görebiliyorsunuz. Gittiğinizde Bey Obası Cafe’de çay keyfi yapmayı da unutmayın!
Anadolu Medeniyetler Müzesi
Ankara kalesinin bulunduğu yerden önce sorarak (tarif edersem karışabilir) sonra da tabelaları takip ederek Anadolu Medeniyetler Müzesi’ne ulaşabilirsiniz. Müzede Müze Kart geçerli; tam bilet ise 20 TL. Müzede, Anadolu Arkeolojisi, Paleolitik Çağdan başlayarak kronolojik bir sıraya göre sergileniyor.
Hacı Bayram Cami
Caminin bulunduğu bölgedeki evler, taş yollar muhteşem… Aynı zamanda bu bölgede hac ürünleri de satıyorlar.
Cami fotoğraftaki yerin karşı tarafında kalıyor. Camiye adını veren Hacı Bayram Veli’den biraz bahsetmek istiyorum.Hacı Bayram Veli, 1352 yılında Ankara’nın Zülfadi köyünde dünyaya gelmiş. Asıl ismi Nûman, baba ismi ise Ahmet. İlim tahsiline küçük yaşlardan başlıyor. Dini ilimlerin yanında fen ilimlerinde de yetişerek Ankara’daki Melike Hatun Medresesi’ne müderris oluyor. Osmanlı sultanları; Birinci Murat Han, Yıldırım Bayezid Han, Çelebi Mehmet Han ve İkinci Murat Han devirlerini idrâk eden Hacı Bayram Veli’nin bir müddet Yıldırım Bayezid’in sarayında bulunduğu da biliniyor.
Ulus-Sıhhiye
Ulus ve Sıhhiye arasında kalan bölümde Etnografya Müzesi ve Resim Heykel Müzesi bulunuyor.
Etnografya Müzesi
Etnografya müzesi, Türk İslam kültürünü yansıtan değerli bir müze. Kına gecelerinden tutun da geleneksel el işlerine kadar birçok kültürel zenginliği bu müzede bulabilirsiniz. Ayrıca Atatürk’ün Anıtkabir’e defnedilmeden önce de ilk istirahatgahıdır. Müze Kart ile ücretsiz olarak gireceğiniz müzenin, tam girişi için de 10 TL ödemeniz gerekiyor.
Resim Heykel Müzesi
 Tarihi Türk Ocağı binasının restore edilmesiyle 1980 yılında faaliyete geçmiş. Değerli birçok sanatçının eserini göreceğiniz müzeyi ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Müzeye giriş ücretsiz; fakat öğle izinlerinde müze kapanıyor.
2. Bölüm-Kızılay
İstanbul için Taksim ne ise Ankara için de Kızılay o. Birçok alışveriş mağazası ve cafe bu bölümde bulunuyor. Ayrıca Güven Park’da bu bölümde yer alıyor. Taksim ile benzerliği kadar kaderi de aynı olan Kızılay, sürekli güvenlik uyarısı verilen bir yer haline geldi. Bu yüzden, biraz saçma kalacak ama Kızılay’da gezerken dikkatli olun.
    3. Bölüm-Beşevler/Bahçelievler
Anıtkabir
Atamızın mabedine Bahçelievler bölümünde yer vermek istedim; çünkü Anıtkabir’e Bahçelievler’den ulaşım daha rahat olacaktır. Anıt tepe’de bulunan Anıtkabir’e isterseniz taksiyle de gidebilirsiniz. Giriş ücretsiz. Giderseniz benden de Atama selam söylemeyi unutmayın :)
  Bahçelievler, 4. cadde, 7. cadde şeklinde adlandırılıyor. Şu an cadde adları, Azerbaycan, Kazakistan gibi ülke adları ile değiştirilmiş olsa da genelde orada yaşayanlar sayı ile adlandırılan şekilde biliyorlar. Bahçelievler’de bulunan 7. cadde Ankara’da popüler yerlerden biri. Cadde üzerinde birçok kafe bulunuyor.
7. Cadde’ye ek olarak; 4. caddeyi de ekleyebilirim. Hem konaklama bölümünde bahsettiğim otel o yol üzerinde hem de çok güzel kafeler bulunuyor. Metroya da yürüme mesafesinde yakın.
        Beş evler metro durağının tam çaprazında Bahriye Üçok parkı bulunuyor. Bilmeyenler için özet geçeyim; Bahriye Üçok, ilk kadın ilahiyat akademisyeni. Aldığı tehditlerden dolayı bir süre akademiye ara vermiş; sonrasında siyaset ile ilgilenmiş. 1990 yılında evine gönderilen bombalı paketin patlaması sonucu hayatını kaybeden Üçok, Atatürkçü Düşünce Derneğinin de kurucularından. Kısacası; Ankara turunuzda Bahriye Üçok için de yer açın.
        4. Bölüm-AŞTİ
Bu bölümün iki özelliği var. Birincisi Ankara’ya ilk gelişinizde mutlaka yolunuz buraya düşecek. Otobüsle de gelseniz uçak ile de gelseniz bu durum değişmeyecek. Uçak ile geldiğinizde 11 TL karşılığında hava limanından kalkan otobüslere binip AŞTİ’de ineceksiniz. ”Hava limanı- Merkez arası metro yok mu?” derseniz, onu bilemiyorum. Biz sorunca direkt otobüslere yönlendirildik.
İkinci özellik de AŞTİ’nin bulunduğu yerden birçok minibüs ve otobüs hattının kalkıyor olması. Özellikle Gölbaşı’na gidebilmek için burayı tercih edebilirsiniz. Gölbaşı ile AŞTİ birbirine pek yakın değil. O yüzden yolunuz en az 20 dakika sürecek.
Gölbaşı
Mogan Gölü, denizsiz Ankara’ya farklı bir hava katıyor diyebilirim. Kış aylarında göl donsa da yazın göl ve çevresi çok güzel oluyor. Çevresinde bulunan kafelerde bir şeyler yeyip içebilir; aynı zamanda gölün kıyısında da doya doya gezebilirsiniz.
    Yeme-İçme
Ankara’nın yöresel yemeklerini pek fazla bilmiyorum; fakat Ankara ile ilgili sık duyduğum bir şey vardı. O da Ankara’nın dönerinin güzel olduğu. Bende Ankara’ya gittiğimde dönerini tattım. SR Döner diye bir yere gittim. Porsiyonları fazlaca büyük olduğu için tek porsiyon ile iki kişi rahatlıkla doyabilir.
Adres: Anafartalar Mh. Atatürk Bulvarı. E Blok No:3 Kızılay/Ankara
  ”Ankara’da en çok ne yedin?” sorusunun net karşılığı benim için ”simit”tir. Ankara’nın simidi meşhur değil ama bence bu işi çok iyi yapıyorlar :) Bir de gezgin insan simit yesin yani. Ne işi var pahalı pahalı restoranlarda…
    Ayrıca Ulus, Bahçelievler, Kızılay gibi semtlerinde birçok kafe bulunuyor. Yeme-içme konusunda en sık uğrayacağınız semtler olarak not edebilirsiniz.
Alışveriş
Ankara’da Ankamall, Arcadium, Forum Ankara gibi çeşitli AVM’ler bulunuyor. Ankara’ya gidip sadece AVM’leri gezmenizi istemem ama tercih sizin tabi :) Hatta şu linkte tüm AVM’ler yer alıyor. Ayrıca Ankara’da Tunalı Hilmi Caddesi ve Kızılay’da alışveriş denilince ilk aklıma gelen yerlerden…
Umarım Ankara rehberim seyahatinizde yardımcı olabilir. Sevgilerimle…
Ankara Gezi Rehberi ''Ankara Ankara güzel Ankaraaa... Seni görmek ister, her bahtı kara...'' diyerek başlamak istiyorum yazıma... Ne kadar güzel bir turdu benim için!
0 notes
ottomanladies · 6 years
Note
Have any ottoman princesses married foreigners or foreign royalty? I know one married the Nizam of Hyderabad did any others? Thank you
Hi! Yes, that’s Hayriye Ayşe Dürrüşehvar Sultan, daughter of Caliph Abdülmecid II. She married the eldest son of the last Nizam of Hyderabad.
Ottoman princesses tended to marry foreign royalty at the beginning of the empire and at the end, especially when they were already in exile. 
Murad I married one of his daughters to Süleyman Pasha, the lord of Kastamonu
another daughter of Murad I married Alaeddin, the lord of Karaman.
Sultan Hatun, daughter of Mehmed I, married Ibrahim of Karaman and had six sons with him
a daughter of Murad II married Kasim, the son of Isfendyaroghlu of Sinop
Mehmed II’s daughter Gevherhan Hatun married Uğurlu Mehmed Mirza, son of Ak Koyunlu ruler Uzun Hasan Bey
Fatma Neslişah Sultan, daughter of Şehzade Omer Faruk Efendi and his first wife Rukiye Sabiha Sultan, married the son of the last Khedive of Egypt, Prince Muhammad Abdel Moneim.
It’s more than possible that there are more marriages between Ottoman princesses and foreigners but that would mean getting into the Dynasty as it is today and I know nothing about claimants and their daughters, sisters or grand-daughters.
14 notes · View notes