Tumgik
#Herşey bir gün biter değil mi
alexay76 · 8 months
Text
Demek Ki Benim İçimde De Orospuluk Yatıyormuş
Sırayla 5 bayan, ayda bir, birimizde kahvaltı partisi yapardık. O gün 4 arkadaşımla beraber, Filiz ablaya kahvaltıya gitmiştik. Filiz ablamız 44 yaşında olduğundan yaşça hepimizden büyük, ama yaşını göstermeyen, daima güleryüzlü, tombul, genelde hep mutlu tanıdığımız ve çevresine mutluluk veren biriydi. Bazen kendisiyle bukadar barışık olan bu kadının mutluluk sırrını merak ederdim. Neyse, kahvaltıdan sonra, çaylar içildi, sohbet eşliğinde kahvelerimizi de içtikten sonra, benden hariç herkes gitmişti. Kocamın ve çocuklarımın eve gelmesine daha çok vardı, o yüzden ben biraz daha kalmıştım…
Filiz abla bana, “Necla sen TV‘ye takıl, ben masayı toplayım, sonra birer kahve daha içeriz!” dedi. Ben de kumandayı aldım elime, kanalları yoklarken yanlış uyduya girmişim, birden pørnø kanalı açıldı ve adamın birinin kadına tam sikini sokması koca ekrana gelmişti. Panikleyip, delice tuşlara basıyor, o uydudan çıkmak istiyordum, ama nafile, sanki uydu alıcısı kilitlenmişti. Tam o arada Filiz abla mutfaktan geldi. Benim perişan halimi görünce kahkayı bastı, “Bu kanalda işin ne kız? Yoksa sen de benim herif gibi böyle şeylere mi meraklısın?” dedi. “Ya abla sende yani, bilerek mi açtım sanki?” dedim, ama çok utanmıştım…
Filiz abla kumandayı alıp, ekranda sikişenlere son kez bakıp, “Adamınki de güzelmiş, aynı benim herifinkine benziyor!” dedi ve kanalı değiştirdi. Hakikatten adamın siki güzeldi, orta boy, kalın ve dimdikti. Utanmıştım, ama böyle bir filmi ilk gördüğüm için, aynı zamanda hoşumada gitmişti. “Aman abla, sende amma yaptın, Hıdır abim 48 yaşında, yoksa eski halinden mi bahsediyorsun?” dedim. “Olurmu kız, Hıdır eski halinden hiç taviz vermedi, tam tersine cinsel hayatımız dahada kaliteli olmaya başladı!” dedi. “Nasıl yani?” derken, aklımdan bizim evdeki halimiz aklıma geldi. Oğlumdan sonra 8 yıl önce kızımız dünyaya geldikten sonra, eşimin istek gücü bayağı zayıflamış, bazen 2 ay kardeş gibi yanyana yatardık, ben de artık bu duruma alışık olmuştum, hiç bir istekte bulunmuyordum…
Filiz abla anlatmaya devam ederek, “Eskiden yaptığımız hızlı ve kısa sevişmelerden daha ziyade, şimdi uzun uzun sevişip, ilişki arasında fantaziler kurup birbirimizi zirvelere taşıyoruz!” dediğinde ciddi olduğu belliydi. Ben yine sadece, “Nasıl yani?” diyebildim. “Bak mesela, bazen, tabi her seferinde değil, böyle bir toplantı gününden sonra, Hıdırla sevişirken, bana sorar kimler vardı diye, ben de isimleri sayarım. O da, (Hayırsız kadın, hepsini niye yolladın, birisini yatağımda bıraksaydın ya!) der!. Ben de kocamı tamamen çıldırtmak için, (Hepsini yollamadım, bak Vildanı sana bıraktım, şimdi Vildanı sikeceksin!) derim. O da hemen Vildan yataktaymış gibi bana, (Vildan hanım hoşgeldin, niye geldin?) der. Ben de Vildanmışım gibi, (Hıdır abi amım sikini çekti, sana siktirmeye geldim!) derim. O da, (Madem öyle, hemen amına takayım!) der. Sonra, (Amın çok güzel Vildan, sokuyorum bak dibine kadar girdim!) der. Ben de, (Sok Hıdır abi, sok!) derim. O da, (Dayanamıyorum Vildan, amına fışkırtacam!) der. (Fışkırt Hıdır abi, döllerini içime akıt!) derim, ve iştahla içime boşalır! İşte buna benzer çok fantaziler yaparız. Bazen de benim başka bir erkekle sikiştiğim fantaziler yaparız. Ama herşey yatakta kalır ve biter!” dedi.
Kulaklarıma inanamıyordum, böylesini ne duymuş, nede yaşamıştım. Ama muazzam tahrik olmuştum. Kaybettiğim sandığım istek duygusu birden içimi parçalamış, amım sulanmaya başlamıştı. Filiz ablanın, “Noldu kız, şok mu oldun? Yoksa aklın halen deminki sikte mi?” dedi ve yine kahkahayı bastı. Utanarak güldüm, “Gerçekten içimi kıpırtdattı abla!” dedim ve birazcık bizim yatak odasında olan bitenden bahsettim, yani daha doğrusu olmayanlardan. Bana, “Vah zavallım!” dedi, biraz durdu, sonra, “Aklıma birşey geldi kız, Hıdırıma süpriz yapmak istiyorum, sen şimdi gidip soyunup yatağa yatacaksın, birazdan o da gelir seninle ilgilenir!” dedi. İşte buna şok olmuştum, “Saçmalama abla! Söylediğin ne biçim bir laf öyle?” dedim, ama gerçekten kızmıştım…
“Bak güzelim, 32 yaşındasın, şimdiden hayata küsmüş gibisin, hem sen biraz zevk, heyecan ve kadınlığını yaşarsın, hem ben de Hıdırımın en büyük arzusunu, fantazisini gerçekleştirmiş olurum!” dedi. “Asla yapamam ve yapmam!” dediysem de, o ısrar ettikçe bu fikre yatkın oluyordum. O da ne yaptı etti, sonunda bana kabul ettirdi ve öocuk gibi sevinerek, “Yaşasın!!! Bakalım bizim Hıdır bey fantaziden ileri gidebilecek mi?” dedi…
Üst kata çıkıp, çırılçıplak soyunup, yatağa girmiştim. Tahminen ateşim 45 derece vardı. Yorganı kafama çektim. Tanrım, ben burda yabancı bir yatakta çırılçıplak neler yapıyordum? Yorganı tekrar indirdim, vazgeçmeyi kafaya koymuştum, tam giyinip gitmek isterken kapı açıldı, Hıdır abi içeri girdi. Beni öyle görünce afallayıp kaldı. Yaklaşık 1 dakika kadar taş kesilmiş heykel gibi odanın girişinde durdu, sonra toparlanıp, aşağıya seslendi, “Sürprizine bayıldım karıcığım, harikasın, seni çok seviyorum!” diye ve kapıyı kapattı. “Hoşgeldin Necla hanım!” deyip, gömleğini çıkartmaya basladığında, ben başımı yana çevirmiş, deminki ateşimin yerini soğukluk almış, resmen havale geçiriyordum…
Hıdır abi soyunmuş olmalı ki, yatağa geldi, bir eliyle elimi tutarken, diğerini de yorganın altına atıp, ayağımı okşadı. Biraz olsun yumuşamıştım, ama yine gergindim. “Pişman olmayacaksın güzelim!” deyip, yanağımı hafifden öperken, sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Hıdır abinin sakin konuşmaları ruhumu okşuyor, gittikçe rahatlıyordum. Demin elinin bulundugu ayak kısmına şimdi yüzünü getirmişti, ayaklarımdan başlayarak yukarıya doğru, süt beyaz tenimi öpe öpe, inceleye inceleye çıkıyordu. Şimdi baldırlarıma varmış, parmak uçlarını baldırlarımın iç kısmında gezdirirken, sanki o büyük elleriyle değil de, bir kuştüyü ile okşuyor gibiydi…
Deminki tedirginliğimin yerini zevk ve istek almış, bundan sonra olacakları sabırsızlıkla bekliyordum. Şimdi kafası baldırlarımın arasında, öperek bana ilk orgazmımı yaşatıyordu. Nihayet dudakları amıma kavuşmuş, diliyle klitorisime çok hafif değiyordu. Okadar ustaydı ki, bacaklarım açıldıkça açılmış, bale dansçısı gibi ayırmıştım onları. Kendimden geçmek üzereydim, iki elimle başını kavramış, bazen bastırıp bazen çekiyor, orgazmlarıma destek oluyordum. O bölgeden yalayarak göbeğime, sonradan memelerime gelip, susamış bebek gibi onları avuçlayıp, hoyratça emmeye başladı. Uçlarını ısırıp, acıyla zevk arasında oyunlar yapıyordu süt beyaz diri göğüslerime. Dekoltemden çıkıp boynuma, boğazıma yapışmış, tenimi yalarken, benim içimde fırtınalar kopmuştu…
Kendimi zevk seline kaptırmış gidiyorken, birden amcığımın içine kalın sikinin hiç zorlanmadan oturduğunu hissettim. Artık akıntıya kapılmış, şelaleye doğru sürükleniyordum. Bu dakikadan sonra seks ve sevişmek benim için yeni bir defter acmıştı hayatımda. Hıdır abi sikini köküne kadar içime sokmuş, bir müddet böyle durduktan sonra, çekip geri gömmüştü. Şimdi gelip giderken, “Harikasın Necla hanım, daracıksın, çok mutlu ettin beni!” deyip, hoş sözleri bir yandan, amıma vuruşları öbür yandan, zincirleme orgazmlar yaratıyordu bende. Yaklaşık 9-10 dakika beni böyle sikti…
Sonra birden değişmeye başladı, sanki Hıdır abi deminki narin ince ruhunu terketmiş, gittikce kabalaşıyordu. Hoyratca amıma çarparken, benden de tepki gelmeyince dahada vahşileşiyor, buda bana ayrı bir zevk veriyordu. Kullandığı kelimeler argolaşmış, ikimizi de inanılmaz senaryolara sürüklüyordu. “Yarrağım amında Necla, hoşuna gidiyormu?”. “Gidiyor abi, sok amıma, sok, sertçe sok!”. “Vay kaltak vaay! Demin utanırken şimdi yarrağım yetmez oldu haa?”. “Ohhhh, ahhhh, abi harika yarrağın var, vur amıma, kudurt kaltak Neclanı!”. “Al ozaman kaltak karı! Ayır amını, amına soktuğumun orospusu!”. “Öyle deme abi…”. “Sus orospu! Orospu! Orospu! Orospu! Sen adi bir orospusun! Utanmıyor musun arkadaşının kocasına amını dayamaya?”. “Utanmıyorum lan pezevenk! Senin o Filiz denen orospu karın istedi, ben de açtım amımı! Kapa çeneni de, amıma geçir pezevenk!”. “Geçiriyorum lan orospu, senin pezevengin olacam, satacam seni, siktirecem herkese, kaltak karı, adi fahişe seni!”. “Oohhh geçir koçum! Offf offff, sok, sok, daha hızlı, fışkırt içime, döllendir beni!”…
Ve ikimiz de çığlık atarak aynı anda boşaldık. Hıdır abi üstümde yığılıp kaldı. İkimiz de bitmiştik. 2 dakika sonra, “Neclacığım, güzelim, umarım demin söylediklerimden dolayı bana kızmadın?” dedi. Gülümseyerek, “Yok abi, neden kızayım? Bana hiç yaşamadığım harika şeyler yaşattın, demek ki benim de içimde orospuluk yatıyormuş!” dedim, gülüştük. Doğrulup yatakta oturduk. Hıdır abi bana sarılıp uzun müddet saçımı okşadı. Sonra kalkıp ıslak mendille biraz temizlenip giyindim. Hıdır abiye sarılırken sonsuz minnettardım ona. O sırada Filiz abla kapıyı tıklatıp, müsade isteyip içeri geldi. Hemen koşup ona da sarıldım, “İyi ki varsın ablacığım, seni çok seviyorum!” deyip, muhteşem çifti başbaşa bıraktım.
246 notes · View notes
benlevla · 7 months
Text
Sigarayı çok içtiğin de değil de , parmaklarının arasında sigarayı unuttuğunda anlarsın gerçek acıyı. Acını her zerrenle hissedersin ya tam da öyle işte. Sesler duymaya başlarsın olur olmadık yer ve zaman da.. Kulağına fısıldadığı o büyülü sözcükler çınlar beyninin tam da içinde. Sen bağırdığını sanarsın ama aslında tam olarak avazın çıktığı kadar susarsın. İçinde attığın o sessiz çığlıkları kimse duymaz . Gözlerinde ki o kırgınlığı kimse görmez. Ağlamak acıyı gösterir derler ya ben ağlayamam. Acım hep içime akar benim. Kendimi güçlü sandığım da tanıdım seni. Anladım ki ben sen olmayınca ellerimi bile yalnız kaldıramıyormuşum. Bitti sanırım, her şey gibi bu da bitti. Acı da biter elbet değil mi? Biter dersen yine inanırım . Bana sevdiğini söylediğin her an gibi buna da inanırım . Lütfen kalbimden git. Acı çekmeye dayanamıyorum . Sen beni bıraktığın an birisi boğazıma yapıştı . Ne olur söyle de gitsin. Ben nefes alamıyorum . Ne olur söyle de ellerini çeksin. Ben çok sevdiğim çayın bile üçte ikisini, en sevdiğim şarkının ilk otuz beş saniyesini dinleyip devam etmeyen bir insanım . Niye seni hala sevmeye devam ediyorum . Söyle bana, çayıma,sigarama ,şarkılarıma.. Onlar gibi sende yarım kaldın bu gece. Küçükken düştüğüm de canım ne kadar acısa da gözümden bir damla yaş düşmeden kalkıp dizlerim de ki yaralara elimle bastırıp acıyı daha derinim de hisseden bir insanım ben. Bunu da en derinim de hissedersem tekrar kanar mı sence? Gideceğim , ama öyle lafta sözde değil gerçekten gideceğim . Öyle sessiz çıkacağım ki bu hayattan, sesimi bile hatırlamayacaksın. Ve sen öldüğün de unutulmamak istiyorsun ya seni her yere düştüğüm de hatırlayacağım . Dizlerim gibi kalbim kanadı ilk defa . Bu sancılı süreç de bitecek, her şey yerli yerine dönecek. Sen eski hayatına geri döneceksin , yine güleceksin belki de bir gün evleneceksin. Ama hep bir şey yarım kalıcak. Beni yarım bıraktığın gibi. Ben yeterince bedeni hasta kalbi hasarlı ve hücrelerinde çap��nı unuttuğum tümörlerle savaşan bir kadındım. Ruhum da yara var sanırdım, tacize uğradım bir adam zorla bedenime dokunduğunda herşey bitti sandım. Yanılmışım işte tam da bugün anladım . Her şeyin bittiği gün bugün.Ve yine yanıldım çünkü sana inandım. Seviyorum dedin seviyorsun sandım, bırakmam dedin gitmezsin sandım. Bana uyurken arkamdan sarıldığında ilk kez kendimi güvende sandım. Güvendiğim yerlerden kırıldım. Öyle bir kırıldım ki, can kırığı bu sefer ki . Seni unutmayacağım , asla .
0 notes
mydarknessbooks · 1 year
Text
Canım...
Seni göremediğim, sesini duyamadığım, daraldığında dualar okuyamadığım, nefesin kesildiğinde baş ucuna oturup kalbini tutamadığım onlarca gün geçti. Aklım kabul etsede gerçeği, kalbim kabullenemiyor. Sanki hala o koltukta uzanıyorsun. Sanki beni bekliyorsun, beni istiyorsun yanında. Odada tek kalmaya bile korkardın. Şimdi tek başınasın. Korkuyor musun hala? Rahat nefes alıyor musun? Çektiklerin bitti mi sonunda?
Herşey normal gibi, hiçbir şey değişmemiş gibi yaşamaya çalışıyorum. Sanki hala varmışsın gibi...
Artık yanımda olmadığın gerçeği bazen öyle sert vuruyor ki yüzüme, ne yapacağımı şaşırıyorum. Mesela en çok depremde hissettim. Eylül'ü kaldırdıktan sonra ilk aklıma sen geldin. Dışarı nasıl çıkaracaktık seni, oksijen tüpün biter miydi acaba dışarda beklerken? Nasıl yapacaktık? Aklıma bunlar doldu hemen. O korkuyla idrak edemedim bir süre. Sen yoktun ki ama. Kendime söylediğim en acı cümle bu oldu benim. Sen yoktun.
İçim buz tuttu babam. İçim öyle dondu ki ağlayamıyorum. Kafamda binlerce kez cenazeni kaldırdım. Ne yaparım, nasıl olur, abime nasıl derim, Eylül'e nasıl açıklarım... Binlerce kez düşündüm bunları. Hazırım sandım, kabullendim sandım. Ama yok hazır olamamışım. Gerçi hiç bir düşündüğüm bu kadar yakmadı canımı.
Sen gittin gideli ısınmadım hiç. O kadar soğuk ki yokluğun, kaç kat giyersem giyeyim ısınmıyor içim. Babam, o hasta halinle bile nasıl sırtlanmışsan yükümü, sen gidince hepsinin altında kaldım sanki. Kimsesiz hissediyorum baba. Herkes yanımızda ama ben kimsesiz hissediyorum.
Özlediğimde ne yapacağım? Mezarına sarılmak yetecek mi bana? Bana yetse, Eylül'e nasıl yetecek? Gözbebeğin, prensesin nasıl dayanacak? Rabbim dayanma gücü verecek değil mi?
Sana her zaman dediğim gibi, isyan etmeyeceğiz. İmtihanlar biz insanlar için var. Hastalığında söylediklerimi kendime tekrarlıyorum artık. Çok zormuş ama baba.
Ölüm hak biliyorum. İyi ki ahiret var. Herşeyin sonunda yine görüşeceğiz. O zamana kadar ben sana hep yazacağım. Hayal ettiğin şeyleri birlikte yaşayamadık ama ben attığım her adımda yanımda senin varlığını taşıyacağım.Seni seviyorum babam, canım.
#.!
1 note · View note
basaramadik · 1 year
Text
Sen bilmezsin ama oğuz atay demişti.
" yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değil sevmek işte ben o gün bir işe kalkıştım,Seni sevmek gibi büyük kocaman bir iş. Yanımdayken gülümsemesine bakıp "bu simdi benim mi?" Diye çaktırmadan sevinmek yada aradan çok zaman geçer bazen bir kaç mevsim bir kaç insan bir kaç anı bir kaç acı.. herşey biter, hesaplar ödenir. Defter kapanır sonra olmadık bir zamanda bir karşılaşma olur. Sonra, sonra hiç bir şey olmaz. Çünkü hesap etmediğin bir kalbin vardır o ne ayların nede yılların geçmesine aldırış eder."
0 notes
icselpatlamalar · 2 years
Text
AŞK TESADÜFLERİ SEVER REVİEW
Film güzeldi. Çok çok çok raslantı olması bunaltıcı olabilir. Bunun yerine daha az ama daha çarpıtıcı raslantılar olsa daha iyi olurdu. Mesela ikiside aynı çok spesifik şeyler seven iki insan olmaları kuğlu parkta birbirini görmesinden ve fark etmemsinden daha çarpıcıdır.
Filmin konusu ve mantığı, divine love and intravention üzerindedir. Yani kader kısmet ve herşey planlanmış algısı. Yani şizofreni eğer modern isen, tanrının ürettiği aşkdır post-modern isen.
Bu kadar güçlü sahnelere ve bağlamlara sembolizme sebep olsa bile, kız orospuluk yapıp bebenin önüne atlayıp bisikletle kazasına sebep olduğu, için bebe kalp hastası oldu. Öcünüde onun sevgilisi yavşak oçu aldatmasını amını sikerek sağlaması + ölümüne sebep olup kalbini çalması ile karma ödemesi yapması +++++ okumadır.
Sonunda bir oldular mı? evet. Ama karı öldü. Aslında bebeye hem am ve kalp vermiş oldu karı. bebe şimdi başkalarını sikecek. Ben bu mantığı hiçbir zaman algılayamadım arkadaşlar. Biri geliyor sizle eğlenip geçiyor ve sizde arkasından biz çok iyidik diyip yıkık kırık şekilde kalcaktıysanız, valla gidip bir tımarhanede paydos size. Aşklar kalp kırıklığı ve iğrençlikle biter. Codependent değilsen özler ağlarsın. Bu kadarcıktır. Hiçbir aşk sevgi güzelce bitmez. Şahsen seviştiğim hayatımda bu kadar tesadüf yaşadığım insan ölüp kalbi bana monte edilse bunun suçluluğu ile yaşayamazdım.
Bu kadarda ucuz ve seviyesiz değil hayatımız arkadaşlar. Her iki karakter içinde. Kızın sevgilisininde bebeyi hastaneye taşıması ve böyle şok bir şekilde kızı sikenin o olduğunu öğrenmesi aşırı büyük bir rezalet. Her olasılığı hesaplayan ve bu aşkı yaratan allah neden bu bebeyi aldatılmak ve resmen pezevenklikle suçlarına örnek hesap kesti? bu nasıl bir son. Hak etti mi? Yo terk edilik kıskanmayı hak etti bunu deel yav. Öyle kudurcaktı. Bu ne biçim son amık hiç kaos yok herkes ezik ezik ağlıyor sevgi sex aşk maşk dio. Ulan olm kalbin yok hastasın siktiğin kızın kalbi sana monte ediliyor bu aşırı fucked up ve korkunç wtf?
Neyse, yine aşko kuşko başlayıp, ankarayı sanki modern ve kültürlü gösterip aslında samimi ve yavşak bir şehir olduğu gerçeğinde uzaklaştıran bir film idi.
-Kuğluu park çitlersiz mülkemmelmiş, fakat o çitler şimdi kalsın en az 30 kişi ilk gün boğuru ve bir kuğ sikilir-
Bu hikaye ehhh öğğğ gibi geçti gitti. Benden bu kadar. Revaşlık bir film değil. Duygusal olarak ananızı siker. Ama altatırsınız. Kalp ameliyatıan gerek yok. Dert etmeyin siktirin edin sizin asla böyle bir aşk hikayeniz olmicak siz olsa olsa tinderdan fuck buddy yapıp iki ezik takılırsınız çok da dert etmeyin.
Öpüldünüz size kalbini verip astral kata çıkan exinizden...
0 notes
sonmahikan · 3 years
Text
O kadar güzel şeyler söyledikten sonra neden "ama" derizki. Hayat zaten göz açıp kapayıncaya bitiyor.
Ama'sız bir dünya umuduyla bunları yazarken,
dayanamıyorum, hayelerimin yükü altında.
Bir dayanak noktası belirlemeye çalışıyorum ama'sız.
0 notes
Text
Demek Ki Benim İçimde De Orospuluk Yatıyormuş! (Necla 32 Y., Bremen / Almanya)
Sırayla 5 bayan, ayda bir, birimizde kahvaltı partisi yapardık. O gün 4 arkadaşımla beraber, Filiz ablaya kahvaltıya gitmiştik. Filiz ablamız 44 yaşında olduğundan yaşça hepimizden büyük, ama yaşını göstermeyen, daima güleryüzlü, tombul, genelde hep mutlu tanıdığımız ve çevresine mutluluk veren biriydi. Bazen kendisiyle bukadar barışık olan bu kadının mutluluk sırrını merak ederdim. Neyse, kahvaltıdan sonra, çaylar içildi, sohbet eşliğinde kahvelerimizi de içtikten sonra, benden hariç herkes gitmişti. Kocamın ve çocuklarımın eve gelmesine daha çok vardı, o yüzden ben biraz daha kalmıştım...
Filiz abla bana, "Necla sen TV'ye takıl, ben masayı toplayım, sonra birer kahve daha içeriz!" dedi. Ben de kumandayı aldım elime, kanalları yoklarken yanlış uyduya girmişim, birden pørnø kanalı açıldı ve adamın birinin kadına tam sikini sokması koca ekrana gelmişti. Panikleyip, delice tuşlara basıyor, o uydudan çıkmak istiyordum, ama nafile, sanki uydu alıcısı kilitlenmişti. Tam o arada Filiz abla mutfaktan geldi. Benim perişan halimi görünce kahkayı bastı, "Bu kanalda işin ne kız? Yoksa sen de benim herif gibi böyle şeylere mi meraklısın?" dedi. "Ya abla sende yani, bilerek mi açtım sanki?" dedim, ama çok utanmıştım...
Filiz abla kumandayı alıp, ekranda sikişenlere son kez bakıp, "Adamınki de güzelmiş, aynı benim herifinkine benziyor!" dedi ve kanalı değiştirdi. Hakikatten adamın siki güzeldi, orta boy, kalın ve dimdikti. Utanmıştım, ama böyle bir filmi ilk gördüğüm için, aynı zamanda hoşumada gitmişti. "Aman abla, sende amma yaptın, Hıdır abim 48 yaşında, yoksa eski halinden mi bahsediyorsun?" dedim. "Olurmu kız, Hıdır eski halinden hiç taviz vermedi, tam tersine cinsel hayatımız dahada kaliteli olmaya başladı!" dedi. "Nasıl yani?" derken, aklımdan bizim evdeki halimiz aklıma geldi. Oğlumdan sonra 8 yıl önce kızımız dünyaya geldikten sonra, eşimin istek gücü bayağı zayıflamış, bazen 2 ay kardeş gibi yanyana yatardık, ben de artık bu duruma alışık olmuştum, hiç bir istekte bulunmuyordum...
Filiz abla anlatmaya devam ederek, "Eskiden yaptığımız hızlı ve kısa sevişmelerden daha ziyade, şimdi uzun uzun sevişip, ilişki arasında fantaziler kurup birbirimizi zirvelere taşıyoruz!" dediğinde ciddi olduğu belliydi. Ben yine sadece, "Nasıl yani?" diyebildim. "Bak mesela, bazen, tabi her seferinde değil, böyle bir toplantı gününden sonra, Hıdırla sevişirken, bana sorar kimler vardı diye, ben de isimleri sayarım. O da, (Hayırsız kadın, hepsini niye yolladın, birisini yatağımda bıraksaydın ya!) der!. Ben de kocamı tamamen çıldırtmak için, (Hepsini yollamadım, bak Vildanı sana bıraktım, şimdi Vildanı sikeceksin!) derim. O da hemen Vildan yataktaymış gibi bana, (Vildan hanım hoşgeldin, niye geldin?) der. Ben de Vildanmışım gibi, (Hıdır abi amım sikini çekti, sana siktirmeye geldim!) derim. O da, (Madem öyle, hemen amına takayım!) der. Sonra, (Amın çok güzel Vildan, sokuyorum bak dibine kadar girdim!) der. Ben de, (Sok Hıdır abi, sok!) derim. O da, (Dayanamıyorum Vildan, amına fışkırtacam!) der. (Fışkırt Hıdır abi, döllerini içime akıt!) derim, ve iştahla içime boşalır! İşte buna benzer çok fantaziler yaparız. Bazen de benim başka bir erkekle sikiştiğim fantaziler yaparız. Ama herşey yatakta kalır ve biter!" dedi.
Kulaklarıma inanamıyordum, böylesini ne duymuş, nede yaşamıştım. Ama muazzam tahrik olmuştum. Kaybettiğim sandığım istek duygusu birden içimi parçalamış, amım sulanmaya başlamıştı. Filiz ablanın, "Noldu kız, şok mu oldun? Yoksa aklın halen deminki sikte mi?" dedi ve yine kahkahayı bastı. Utanarak güldüm, "Gerçekten içimi kıpırtdattı abla!" dedim ve birazcık bizim yatak odasında olan bitenden bahsettim, yani daha doğrusu olmayanlardan. Bana, "Vah zavallım!" dedi, biraz durdu, sonra, "Aklıma birşey geldi kız, Hıdırıma süpriz yapmak istiyorum, sen şimdi gidip soyunup yatağa yatacaksın, birazdan o da gelir seninle ilgilenir!" dedi. İşte buna şok olmuştum, "Saçmalama abla! Söylediğin ne biçim bir laf öyle?" dedim, ama gerçekten kızmıştım...
"Bak güzelim, 32 yaşındasın, şimdiden hayata küsmüş gibisin, hem sen biraz zevk, heyecan ve kadınlığını yaşarsın, hem ben de Hıdırımın en büyük arzusunu, fantazisini gerçekleştirmiş olurum!" dedi. "Asla yapamam ve yapmam!" dediysem de, o ısrar ettikçe bu fikre yatkın oluyordum. O da ne yaptı etti, sonunda bana kabul ettirdi ve öocuk gibi sevinerek, "Yaşasın!!! Bakalım bizim Hıdır bey fantaziden ileri gidebilecek mi?" dedi...
Üst kata çıkıp, çırılçıplak soyunup, yatağa girmiştim. Tahminen ateşim 45 derece vardı. Yorganı kafama çektim. Tanrım, ben burda yabancı bir yatakta çırılçıplak neler yapıyordum? Yorganı tekrar indirdim, vazgeçmeyi kafaya koymuştum, tam giyinip gitmek isterken kapı açıldı, Hıdır abi içeri girdi. Beni öyle görünce afallayıp kaldı. Yaklaşık 1 dakika kadar taş kesilmiş heykel gibi odanın girişinde durdu, sonra toparlanıp, aşağıya seslendi, "Sürprizine bayıldım karıcığım, harikasın, seni çok seviyorum!" diye ve kapıyı kapattı. "Hoşgeldin Necla hanım!" deyip, gömleğini çıkartmaya basladığında, ben başımı yana çevirmiş, deminki ateşimin yerini soğukluk almış, resmen havale geçiriyordum...
Hıdır abi soyunmuş olmalı ki, yatağa geldi, bir eliyle elimi tutarken, diğerini de yorganın altına atıp, ayağımı okşadı. Biraz olsun yumuşamıştım, ama yine gergindim. "Pişman olmayacaksın güzelim!" deyip, yanağımı hafifden öperken, sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Hıdır abinin sakin konuşmaları ruhumu okşuyor, gittikçe rahatlıyordum. Demin elinin bulundugu ayak kısmına şimdi yüzünü getirmişti, ayaklarımdan başlayarak yukarıya doğru, süt beyaz tenimi öpe öpe, inceleye inceleye çıkıyordu. Şimdi baldırlarıma varmış, parmak uçlarını baldırlarımın iç kısmında gezdirirken, sanki o büyük elleriyle değil de, bir kuştüyü ile okşuyor gibiydi...
Deminki tedirginliğimin yerini zevk ve istek almış, bundan sonra olacakları sabırsızlıkla bekliyordum. Şimdi kafası baldırlarımın arasında, öperek bana ilk orgazmımı yaşatıyordu. Nihayet dudakları amıma kavuşmuş, diliyle klitorisime çok hafif değiyordu. Okadar ustaydı ki, bacaklarım açıldıkça açılmış, bale dansçısı gibi ayırmıştım onları. Kendimden geçmek üzereydim, iki elimle başını kavramış, bazen bastırıp bazen çekiyor, orgazmlarıma destek oluyordum. O bölgeden yalayarak göbeğime, sonradan memelerime gelip, susamış bebek gibi onları avuçlayıp, hoyratça emmeye başladı. Uçlarını ısırıp, acıyla zevk arasında oyunlar yapıyordu süt beyaz diri göğüslerime. Dekoltemden çıkıp boynuma, boğazıma yapışmış, tenimi yalarken, benim içimde fırtınalar kopmuştu...
Kendimi zevk seline kaptırmış gidiyorken, birden amcığımın içine kalın sikinin hiç zorlanmadan oturduğunu hissettim. Artık akıntıya kapılmış, şelaleye doğru sürükleniyordum. Bu dakikadan sonra seks ve sevişmek benim için yeni bir defter acmıştı hayatımda. Hıdır abi sikini köküne kadar içime sokmuş, bir müddet böyle durduktan sonra, çekip geri gömmüştü. Şimdi gelip giderken, "Harikasın Necla hanım, daracıksın, çok mutlu ettin beni!" deyip, hoş sözleri bir yandan, amıma vuruşları öbür yandan, zincirleme orgazmlar yaratıyordu bende. Yaklaşık 9-10 dakika beni böyle sikti...
Sonra birden değişmeye başladı, sanki Hıdır abi deminki narin ince ruhunu terketmiş, gittikce kabalaşıyordu. Hoyratca amıma çarparken, benden de tepki gelmeyince dahada vahşileşiyor, buda bana ayrı bir zevk veriyordu. Kullandığı kelimeler argolaşmış, ikimizi de inanılmaz senaryolara sürüklüyordu. "Yarrağım amında Necla, hoşuna gidiyormu?". "Gidiyor abi, sok amıma, sok, sertçe sok!". "Vay kaltak vaay! Demin utanırken şimdi yarrağım yetmez oldu haa?". "Ohhhh, ahhhh, abi harika yarrağın var, vur amıma, kudurt kaltak Neclanı!". "Al ozaman kaltak karı! Ayır amını, amına soktuğumun orospusu!". "Öyle deme abi...". "Sus orospu! Orospu! Orospu! Orospu! Sen adi bir orospusun! Utanmıyor musun arkadaşının kocasına amını dayamaya?". "Utanmıyorum lan pezevenk! Senin o Filiz denen orospu karın istedi, ben de açtım amımı! Kapa çeneni de, amıma geçir pezevenk!". "Geçiriyorum lan orospu, senin pezevengin olacam, satacam seni, siktirecem herkese, kaltak karı, adi fahişe seni!". "Oohhh geçir koçum! Offf offff, sok, sok, daha hızlı, fışkırt içime, döllendir beni!"...
Ve ikimiz de çığlık atarak aynı anda boşaldık. Hıdır abi üstümde yığılıp kaldı. İkimiz de bitmiştik. 2 dakika sonra, "Neclacığım, güzelim, umarım demin söylediklerimden dolayı bana kızmadın?" dedi. Gülümseyerek, "Yok abi, neden kızayım? Bana hiç yaşamadığım harika şeyler yaşattın, demek ki benim de içimde orospuluk yatıyormuş!" dedim, gülüştük. Doğrulup yatakta oturduk. Hıdır abi bana sarılıp uzun müddet saçımı okşadı. Sonra kalkıp ıslak mendille biraz temizlenip giyindim. Hıdır abiye sarılırken sonsuz minnettardım ona. O sırada Filiz abla kapıyı tıklatıp, müsade isteyip içeri geldi. Hemen koşup ona da sarıldım, "İyi ki varsın ablacığım, seni çok seviyorum!" deyip, muhteşem çifti başbaşa bıraktım.
[Necla]
325 notes · View notes
konnektom · 3 years
Text
"Sizi boşuna dövmüyorlar" lafını duymaya alıştık da,değişik bir ses duyunca paylaşayım dedim;
*********
Bir mühendisin hekimler için yazısı:
Şu “ev de kal“ günlerinin
en iyi tarafı,
bana düşünmek için epey bir zaman tanımış olmasıydı...
Ben özel sektör de çalışan bir mühendisim....
Ben ve çevremde tanıdığım özel sektör çalışanları,
paramızın ödenmediği anda projeyi yırtar atarız veya peyder pey işi yaparak kendimizi güvenceye alırız yahut olmadı işi bırakırız...
Ve Olur biter.....
Kimse de bizlere bu işleri yapacaksın, çalışacaksın demez, diyemez de.....
İşin doğrusu ve maalesef ayıptır söylemesi ama biz kararlarımızı tamamen kişisel çıkarlarımız doğrultusunda alırız...
Aslında ben bütün meslek gruplarının da böyle olduğunu sanıyor ve vicdanım rahat yaşayıp gidiyordum....
Son günlerde bu salgın nedeniyle olsa gerek herkes gibi ben de sağlık camiasını gerçek anlamıyla yeni yeni tanımaya başladığımı farkettim....
Birden Eğer onlar da bizim gibi davranırsa diye bir telaş aldı beni...
Öyle ya, bile isteye olağanüstü bulaşıcılığı olan hastaları ben niye muayene edeyim..????!!!!!
Üstelik niçin böylesine bir ölüm riskini göze alayım..!!!???
Baktım ki olacak gibi değil biraz araştırınca gördüm ki 1 ay önceden”izin rapor istifa” hepsinin zaten yasaklanmış olduğunu öğrendim...
Buna rağmen istifa edenler olursa da, bu kişilerin bir daha kamuya alınmayacağı kamu ile iş yapamayacakları yazılmış...
Kendi adıma sevindim ama çıkarcı tarafımdan da utandım. İnanın bizim meslek grubuna bu dayatmayı kimse yaptıramazdı....
Mesela Ben her 2 bayramda da şehir dışında ki ailemi görmeye ziyarete giderim..
Meğer sağlık personeli en fazla bir bayram ki o da nöbetlerini ayarlayabiliyorlarsa gidebiliyorlarmış........
Doğru ya !!!!
adamlar gece gündüz nöbet usulü çalışıyor ve biz tatile giderken de meğer nöbet tutuyorlarmış....?
Siz hiç Nöbetçi bakkal ya da
Nöbetçi fırın duydunuz mu ?
Ama gece yarısı
“canım sıkılıyor “
şikayetiyle yahut
“elim kaşınıyor “
diye acile gidenler varmış.!!!
O zaman doktorun birinin de gece yarısı
“ ey fırıncı Çavdarlı bir ekmek istiyorum “
arzusunu ülkece yerine getirmemiz gerekmez mi..???
Çok ironik.....
Üstelik bu adamların maaşları da sabit değilmiş , daha çok çalıştırılabilmek amacıyla performansa bağlanmışlar...
ve maximum çalışsa bile
bir hekim ,
Maalesef Bir hakim/savcı nın aldığı maaşı bile alamıyormuş..
Üstelik bir uzman hekim en az 10-12 yıl eğitim alıyormuş....
40 günlük extra Adli tatiller ve eğitimcilerin yaz tatili aklıma geldi de...!!!??
Adliye ve milli eğitim personeli çalışmazken, tatildeyken bile maaşlarını tam alırken ne yazık ki sağlık personelinin yıllardır doğru dürüst tatil yapmadığını üzülerek öğrendim....
Yapamadıklarını çünkü aldıkları paranın çoğunun döner sermayeye bağlı olduğu
nu ve izin alınca da aldıkları paranın kesildiğini biliyor muydunuz...!!!!!???
Ülkemizde entel muhabbetlerini saymazsak Sıklıkla 3 yerde HOCAM lafı geçiyor......
1/-Hastane,
2-/Cami
3-/Okul......
Lütfen Düşünelim.....!!!!!!!
Covid+ hasta öğrencileri okutacaksın deseler kaç öğretmen okula gider......
Ben gitmem.....
Covid + Hastalar camiye gelecek deseler kaç imam namaz kıldırır......
Ben kıldırmam....
Covid+ sanıkların mahkemesi görülecek deseler kaç hakim mahkemeyi yürütür.....
Ben Hayatta yapmam....
Ya da Covid+ Hastalara mal satıp para kazanacaksın deseler kaç tüccar bu işle ilgilenir.......
Sizler için haftalardır ailesinden, çocuklarından ayrı kalıp canı pahasına görevine koşan sağlık personeline büyük/küçük
gerçek sayın HOCALARIMA en derin sevgi, saygı ve hürmetlerimizi sizler adına ben sunuyorum....
Sövdüğün,
dövdüğün,
maaşını vergimle ben ödüyorum diyerek aşağıladığın sağlık personeli,
yine senin için veya sevdiklerin için canını hiçe sayarak görevi başında.......
Sadece,
1 dakika samimi olarak düşün ,
SEN YAPAR MIYDIN,
SEN YAPABİLİR MİYDİN...????
Öylesine çıkarcı bir toplum olduk ki emin olun ülkemizde hiçbir meslek grubu,
sağlık personelinin yaptığı bu fedakarlığın yanına bile yaklaşamazdı......
Avrupa da Amerika da görevden çekilenleri izledikçe,
İspanya da çalıştıkları bakım evlerini terkedip orada yatanları ölüme mahkum ettiklerini gördükçe,
bizim kahraman sağlık personelimize yaşattığımız bütün sıkıntılardan,
bütün benliğimle
hepimiz adına utanç duydum.....
Arkadaşlar, taptığımız Para anladık ki herşey değilmiş....
Sağlıklı bir gün bile en büyük zenginlikmiş...
Ve işin garibi bu büyük salgının bize öğrettiğini sağlık personeli zaten biliyormuş...
Bizlere karşı gösterdikleri bu olağanüstü sabırları da muhtemelen bu yüzdenmiş....!!!
Uyan 🇹🇷 Türkiyem.......
Sana şifa dağıtan bu insanların
Çok ama çok ahını aldın...
BU SON OLSUN SON.....”
R.Sevinç’ten alıntıdır.
1 note · View note
Dikenli Yol 🌵
Herkese merhabalar bu sıkıcı ve insanın beğin sağlığını yok eden bir gün ve bunun üstüne bir de size yıllardan beri anksiyete ve okb sorunlarımdan bahsetmek istiyorum yani şu an da bile için de bulunduğum ara ara çok yoğun bir şekil de yaşadığım ve yaşadığım ne varsa size anlatmak istiyorum ben yıllardan beri okb ve anksiyete ikilisin de gitgel yaşayan hiçbir şekilde net bir düşünce kalıbın da olmayan hep beğinin bir yerlerin de düşünceleri olan bir insandım ki hâlâ da öyleyim. Okb herkes de farklı etkileri olabilir ben de ise yapmadığım bir şeyi sanki yapmışım gibi onun rengini ben mavi olarak gördüysem ve o şekil de onu anlık kabullendiysem aradan zaman geçiyor unutuyorum ve aklıma takıldığın da ya onun rengi mavi değil de mor ise ben yalnış gördüysem yada başka bir örnek veriyim bir şeyler okurken yolda yürürken birisi ile konuşurken yazarken o an da o gördüğüm okuduğum konuştuğum şeyleri o an da kabulleniyorum ya da her hangi bir yer de bir haber okuduğum da yorumları okuduğum da aradan belli bir zaman geçtiğin de ve aklıma bir iş yaparken TV izlerken birden gelip beğinimin içine yerleşmesi ve beni kendine hapis etmesi ya ben yalnış bir şey yaptım ise ya ben farkın da olmadan kötü bir şey yaptım ise ya ben kötü niyetli birisinin göndermiş olduğu linke tıkladım ve o kötü niyetli kişi bana saldırmak için uygun anı bekliyor ise ya ben istemeden hassas olduğum insanları üzdüm ise ya ben bunları yapmışsam ya ben farkın da olmadan yalnış bir şeyler yaptıysam ya başıma bir şeyler gelicek ise
Mesela ben bir yorum okuduğum da herşey normal ilerlerken benim gibi okb olanların bütün hayatını kayıt altına alması lazım yoksa ben onu yaptım bunu yaptım ya ben birinin hassas olduğu durumunu farkın da olmadan kullandım mı yani kısacası yapmadığım şeyi yaptım mı? Ya yaptım ise ya ben istemeden de olsa yalnışlık ile bunu yapmış olabilirsem ki zaten bu yaptıklarım anksiyete ile eş olgular
Anksiyete de atrafını kollama hissi göğüsünüzü gere gere yürüyememek her han başınıza bir yerlerden birileri tarafından bir şey gelmesi izlenilme duygusu ne olucak ne taşıyacağım kafamın için de sürekli dönen kötü senaryolar belki de kendi kendinin en büyük düşmanı benimdir en büyük zararı ben kendime veriyorumdur çünkü durduk yere kendi kendime sarıyorum kendime çatıyorum
Bu böyle olamaz bu nedir böyle yazı okurken haberler de gezinirken her anını kayıt altına alıcam ki ilk başlar da bana rahatsızlık vermeyen bu duygular daha sonradan aklıma gelip beni rahatsız etmesin diye kayıt altına alıcam. Çünkü ben akıma gelen yok artık çüş daha neler diyecek kadar dağıttım ya kendimi.
Bazen de böyle oluyor ben bir şeyler yapıyorum okuyorum bu kez aklım da yine o düşünceler tabi her zaman aklım da çıkmıyor gündem ile ilgili bir şey paylaşmasam için de kalsın sanki gösteriş oluyormuş gibi yada paylaşsam içim rahat değil. Bir haber gördüm yazı okudum gündem ile alakalı olabilir ya da başka bir şey ben gözüm ile onu görür iken bile sanki daha o an da beğinimin oluşturduğu senaryoları sonradan aklıma düşmesi ile değil o an da izliyorum ve içime bir sıkıntı basıyor aklım da yine o takıntılar bana kafayı fena taktılar bu kez gözümün gördüğü değil görmeden gördüğü hayal ürünü bunlar ah keşke bu ürünleri satsam para da istemem çok saçma değil mi ya uyuyamıyorum yemek yerken lokmalarımı sayıyorum yemek yiyemiyorum konuşmak istediğim de konuşamıyorum kelimlerim birbirine dolanıyor nefes almakta zorlanıyorum panik atağım hızlanıyor Kalbim hızlı çarpıyor terlemeye başlıyorum vicut ısım değişiyor ve ben bu anlattıklarının daha fazlasının çok daha fazlasını yaşıyorum nokta bu ne be sakız gibi yapıştı yıllardab beri gitmiyor üstümden bir şeyler yapmama bile engel önüme barikat kurdu aşamıyorum resmen internette gezinirken buna benzer olayları yaşayanların anlattıkları hikayeleri okuyorum evet bu durumdan kurtulanların çok güzel başarı hikayeleri var ne güzel acaba aynı başarı hikayesi de bana yazılır mı bilmiyorum evet aslın da herşey benim elim de hayat beğinimin için de ama ne biliyim ne yapıcağımı bilemez bir haldeyim çaresizim. Eğer bu yazıyı aranızdan okuyanların var ise yorumlar da açık meydan konulabiliriz.
Çünki bu böyle anlatmak ile biter mi bilmiyorum çünki ben yıllardan beri yazıyorum yıllardan beri çekiyorum etkisi ne derseniz yarı rahatlama yarı berbatlama yani zehir gibi bir şey ağız tadınızı da değiştiriyor hayatınızı etkiliyor, yani şu an da aranız da bu durum ile donanmış olanlar var ise yorumlar da konuşalım buluşalım.
Haydi hoşça kala.
Tumblr media
5 notes · View notes
zatunnitakayn · 4 years
Text
🔸28.05.2020🔸
FATMA HALE SAĞIM
MESNEVİ DERSİ
♦️Mesneviye başlama Edebidir;
O Dosta gitmeye bana yol yoktur deme,Kerem sahipleri için işler kolaydır.
♦️Feridüddini Attar hazretleri:
Bir şey sana Allahtan ikram edildiyse;o senin için en kıymetli olandır.
🔸Heva ve hevesimizin istediği değil,Allah’ın bizim için takdir ettiği kıymetli..
•Biz isteriz ki herşey tatlı olsun tartışmalar olmasın..Ama bakarız ki bişeyler hiç de bizim istediğimiz gibi değil..Demek ki Cenab-ı Allah’ın bir hesabı var
🔸Kula ne yakışır?
•Sorgulamak değil..
Şu aralar böyle olacak..
•Bu süreç Sen bitti dediğin zaman bitecek;ama bu süreç içinde Sen bana merhamet etmezsen cahillerden olurum diyerek;Tevbe istiğfar Dua..
🔸Hidayet Cenab-ı Allah’ın elinde..
Siz istersiniz ki hemen hallolsun..Bu Cenab-ı Allah’ın takdirindedir..
Bakalım Cenab-ı Allah’ın muradı ne olacaktır.
♦️Kelime-i Şehadet;
Eşhedü ile başlar,Amentü ile,iman ettim ile başlamaz.
Çünkü Şehadetin zıddı yoktur.Ben şehadet ettim;zıddı yok..Ama iman etmenin;inkar etme zıddı var.
•Eşhedü:Gözümle görmüş gibi,kulağımla duymuş gibi,kalbimle,dilimle burnumla kokusunu almış gibi..Rabbim Bir olduğuna Şehadet ederim..
•Ben şehadet ederim ki(gözümle görmüş gibi)Allahtan başka ilah yoktur,Ben yine şehadet ederim ki(gözümle görmüş gibi) Muhammed sav Onun kulu ve rasulüdür.
🔸Son nefesde de Cenab-ı Allah bizlere Kelimei Şehadet nasip etsin.
•Hep derler ki:Bir işin;
Başlangıcı nasılsa;Sonu da öyle biter.
•Herşey aslına rücu eder..
•Dua edelim bu iman üzere,şehadet üzere can vermeyi Cenab-ı Mevla nasibi müyesser eylesin.
🔸Peygamber Efendimizin bir Hadisi Şerif’i var:
Nerede benim ismim anılır da ,orada bana salavat getirilmez ise bu kimsenin burnu sürtünsün.
•Çünkü rahmettir;o anda,Allah Rasülünün adı anılırken yağan rahmet yağmurlarıdır..insan yağmurdan neden istifade etmek istemesin..
•Salavatı Şerifeyi bol getirmeli..
•Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammedin ve Ala Alihi ve Sahbihi ve Barik ve Selim..
♦️Obur Misafir;Kelime-i Şehadet getirdikten sonra:
•Vallahi ben artık nerede olursam olayım,Artık ebediyete kadar senin misafirinim..dedi
🔸Bizim de bunu söylememiz lazım..
Hepimiz Peygamber Efendimizin misafiriyiz..
•Ben ölü idim beni dirilttin,artık ben senin azadlı kölenim;
•Zaten dünya da ,ahiret de senin şefaat sofranın misafirleridir..
•Cennetin bütün kapılarında ismi geçen tek Peygamber;Muhammed Mustafa sav’dir..
♦️O gece Arap;Peygameberin misafiri oldu.Bir keçiden sağılan sütün ancak yarısını içebildi,ağzını sildi,Sofradan çekildi..
•Önceki gün ne yapmıştı;7 keçinin sütü bitmişti de adam doymamıştı..
•Peygamber Efendimiz:Süt iç dedi,yufka ekmeği ye dedi,üstüne düştüyse de;
•Vallahi ben doydum dedi;bunu ağız yapmak için,utanmak sıkılmak için yapmıyor..İnanın Ya Rasulallah dün gece doyduğumdan daha fazla doydum diyordu..
•Oradakiler :Bir damla zeytinyağı ile bu Kandil nasıl doydu diye şaşırdılar..
•Dediler ki:Ebabil kuşunun gıdası;bu Filin karnını nasıl doyurur..
•Fil vücutlu adam sivrisinek kadar yemişti..
🔸Hz Mevlana burada şöyle buyuruyor:
•Kafirlik hırsı mideyi doyurmaz.
•Kafirlik başaşağı olunca;Bir ejderha karınca gıdası ile o doydu gitti..
Ama kafirin doyması mümkün değildir;dünyadan ister de ister..İster ki herşey onun olsun..Hasistir,hasettir..
🔸Hepimiz aciziz;Cenabı Allah lutfetmese tek kelime edemeyiz..
•Allah herkesin derdine derman versin,hepimize rahmet ve şifa olsun..
♦️Cenab-ı Allah Kerem sahibidir;
Hangi hatayı işlersek işleyelim Cenab-ı Allahım kapısına gitmemek diye bişey yoktur..
•İnsanlar istemezler tabi sizin güzel yerlere gitmenizi..Ama Cenab-ı Allah’ın lütfu ve keremi sonsuzdur..
♦️Bulut ağlamayınca,yerdeki Çimenler nasıl gülsün?
Çocuk ağlamayınca annenin sütü nasıl coşsun?
Bir günlük çocuk bile yolunu bulur da,bilir de;ağlayayım da şefkatli dadım gelsin yetişsin der.
Sen bilmiyor musun ki;Dadıların dadısı Kerim olan Allah’tır.
Ağlamayınca bedavaca sütünü az verir.
🔸Hocam bu bedavaca süt dediğiniz nedir?
Huzur,sükunet,neşe,Cenab-ı Allah’ın vermiş olduğu maddi ve manevi bütün gıdalar..
Yani kul ağlamayınca;bedava rızkını az verir..
Demek ki kul isteyecek,ağlayacak..
♦️Cenab-ı Hak ‘Çok ağlayın’ diye buyurmuştur.
Bu söze kulak ver de Allah’ın İhsan’ı ve kerem sütü aksın.
▪Tevbe 82-
Onlar işledikleri günhaların karşılığında,az gülsünler çok ağlasınlar.
🔸Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
Benim bildiğimi bilseydiniz;az güler çok ağlardınız.
🔸Demek ki çok ağlayın buyuruluyor..
İnsan zaten çok kederlendiği zaman ağlar..
Ama ağlamadan ağlamaya da yol varmış..
���️Hz Mevlana Mesnevide,Fahrettin Razi de tefsirinde söyler:
•Yusuf’un kardeşleri ağlayarak Yakup’un yanına geldiler.Ama babalarını inandırmak için ne ağlıyorlardı,gözlerinden yaşlar peşpeşe dökülüyordu.
•Yusuf da aynı zamanda kuyuda ağlıyordu..
•İkisi de Ağlama;Ama biri Hırsın ağlaması,birisi Yanık Gönlün ağlaması..
•Hırsın ağlamasında;Gözyaşı Soğuktur
•Yanık Gönüller’in Gözyaşına bakın siz;Sıcaktır..
🔸Hırslı insan da ağlar;kaldıramıyor;sizin iyiliğinizi güzelliğinizi sevilmenizi..Ağlama ile hırsı daha beter artıyor
🔸Yanık Gönül ;boynunu bükmüş,ağlıyor..
•Ya Rabbi beni günah keçisi yaptılar..
•Cenab-ı Allah da:Biliyorum..sessizce kal..onları terbiye etmem lazım..sakince kal..senden tek istediğim şey Bana kulluk etmen..bırak geri kalan için sadece Bana tevekkül etmen..
•Bize düşen bu..
♦️Necip Fazıl:
Ağlayın;su yükselsin,belki kurtulur gemi
Anne seccaden gelsin;bize dua et emi
•Bizim dermanımız bunlar değerli kardeşlerim..
♦️Bulutun ağlayışı,Güneşim harareti Dünya hayatının direğidir.
Bunlar bükülmüş iki ip gibidir.
Sen de bu iki ipe iyi sarıl.
♦️Güneşin yakışı, bulutun ağlayışı olmasaydı bu alem nasıl gelişirdi? Bu ağlayış temel olmasaydı bu dört mevsim nasıl olur da mamur bir hâle gelirdi?
♦️Güneş’in sıcaklığı Dünya Bulutlarının ağlayışı;Dünyanın ağzını tatlılaştırır,Dünyayı güldürür.
🔸Güneşle su buharlaşıyor,bulutlarda buhar sıkılaşıyor,bulutlardan damla damla dökülüyor..Güneş olmasa yağmur olamaz..
♦️Öyle ise Sen de Akıl Güneşini yak da;parlat,Gözlerinden de Bulut gibi yaşlar saç!
🔸O yüzden ne dedik herkes ağlar;ama kimisi kibrinden ağlar,hırsından,bunu bana nasıl yapar diyerek..
🔸Kimisi de Cenab-ı Allah’a sığınarak,yardımını dileyerek,kendi acziyetini bilerek..
Hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım;
♦️Kibirli Akıl Ahmaktır.
Ondan hayırlı birşey çıkmaz.
Ama Merhametli Bir Akıl ise Parlaktır,işte onun gözlerinden de yaş gelir..
🔸Hocam diğerinin nefretini nasıl alırız?
Alamayız ki Cenab-ı Allah alacak..
Sen sadece Dua edersin;Ya Rabbi kalpleri nurlansın..
🔸Dikkat buyurun;
Hz. Peygamberimizin de hz. Mevlana nında anne ve babaları hayatlarının en önemli devresinde yanlarında yoktur.
•Yapayalnızdır Hz Mevlana,anne babası kardeşi eşi vefat etmiştir..
•Veren Allah alan Allah..
•Cenab-ı Allah esasında şunu söyler;
Senin Herşeyin Benim..
•Onu öğretmek için imtihan ediyor bizleri..
♦️Beden Gece gündüz ekmekle gelişmekte,dallanıp yapraklanmaktadır.
Ama Can dalı da onun yüzünden yapraklarını dökmekte Gül mevsiminde sararmaktadır.
🔸Bedevi çok yiyordu,şimdi az yer oldu neden?
Çok yemek;Can yapraklarını döker.
Ruhu zayıflatır.
♦️Beden azığı hemen Can azığını keser.
Bunu azaltmak,öbürünü çoğaltmak gerek.
♦️Allah’a borç verin buyurulmuştur.
Sen de bu beden azığından borç ver.
Yani yiyeceğini mümkün olduğunca azalt ki;Gönlünde hakikat Çimenleri bitsin.
♦️Borç ver;Şu Beden lokmasını azalt da;
Sana hiç gözün görmediği yüz belirsin,sana görünsün.
Fakirlere zekat ver,sadaka ver az yemek ye.
♦️Beden kendini fazlalıktan,içindeki pislikten boşaltırsa,Manevi miskler kıymetli incilerle dolar taşar.
Şu pislikten kurtuluşta Pak olunca beden;
‘Allah sizi temizlemeyi diler’ sırrından faydalanır.
▪Ahzab 33-
Ey ehli beyt,Allah sizden kiri riczi çıkarmak ve sizi tertemiz etmek ister.
🔸Çok yiyen kolay kolay gözyaşı dökemez.
♦️Şeytan seni korkutur;Sakın ha,yemene bak sen,yemezsen pişman olursun,bu belini taşıyamazsın,bedeninden bu arzuları hevesleri atar gider isen çok pişman olursun,gamlanırsın.
•Siz az yemek istiyorsunuz ama şeytan bişeyler söylüyor..
♦️Aman ha aç kalmaya alışma sen,bedenin bozulur,beyninde kalbinde yüzlerce illet çıkar ..
O alçak Şeytan insanı bu çeşit korkutur.
Halka yüzlerce efsun okur.
Şeytan senin hasta nefsini aldatmak için;tedavi hususunda kendisini Calinus gibi gösterir.
•Calinus eski Yunan Hekimi..
♦️Eğer bu yediği şeyin faydası olsaydı,Ademe onu yedirtmezdi.
Adem onu yemeseydi felaha erecekti,ama Ademi de böyle kandırdı,ama yedi Cennetten aşağıya gönderildi.
🔸İsrailoğullarını Hz Musa Mısır’dan çıkardı,orada köleydiler..insan hesabına konulmuyorlardı..
•Bunun üzerine Musa sen onları al Benim dediğim topraklara getir dendi..
•Firavun’un eziyeti had safaya ulaştı,Hz Musa İsrailoğullarını aldı,Kızıldeniz’i geçtiler,Tûri Sinaya vardılar..
▪Bakara 60-
Hani, Mûsâ kavmi için su dilemişti. Biz de, "Asanı kayaya vur" demiştik, böylece kayadan on iki pınar fışkırmış, her boy kendi su alacağı pınarı bilmişti. "Allah'ın rızkından yiyin, için. Yalnız, yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın" demiştik.
▪61-Hani, "Ey Mûsâ! Biz bir çeşit yemeğe asla katlanamayız. O hâlde, bizim için Rabbine yalvar da, o bize yerden biten sebze, kabak, sarımsak, mercimek, soğan versin" demiştiniz. O da size, "İyi olanı değersiz olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Öyle ise inin şehre! İstedikleriniz orada var" demişti. Böylece zillet ve yoksulluk onları kapladı. Onlar, Allah'ın gazabına uğradılar. Bunun sebebi, onların; Allah'ın âyetlerini inkâr ediyor, peygamberleri de haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmek ve aşırı gitmekte oluşlarıydı.
🔸Buradaki murad nedir?
♦️Hz Mevlana’nın bir sözü vardı:
Düşüncen hareketsiz kaldığı zaman Zikri artır.
•Zikri artırın ki Düşünceniz hareket etsin.
•Bir Halvete çekilin;Cenab-ı Allah ile başbaşa kalın,bir Dua edin Gözyaşı dökün ki Düşünceniz harekete geçsin..
🔸İsrailoğulları yıllarca ağlamıştı,oradan kurtulduktan sonra;bir halvetten bahsediliyor;sizin hafızanızdaki kötü günler bitecek,özgür bir nesil gelecek sizden..
🔸Avcılar;İstediğinin yapılması için Doğan kuşunun gözünü bağlarlarmış,neden sadece ava odaklansın diye,etrafla oyalanmasın diye..
•Aynı şekilde İsrailoğulları da bıldırcın eti kudret helvası yesinler,sabırlı olsunlar,edilmişlikleri özgürlüğe çevrilsin..
🔸Ezilen insanların birbirine saygısı olmaz..
🔸Cenab-ı Allah’ın istediği Ağıtçılık değil,Özgür bir Ruh.
•Nasıl yani?
Soğana sarımsağa ihtiyacı olmayan,Allah’ın verdiği ile yetinmesini bilen ,bilinçaltındaki arızaları temizlemiş olan..
•Ancak Özgür Ruhlu insanlar üretebilir.
🔸Bazen insanın sınırlarını belirleyip,sınırlarının içinde kalıp da Allahtan uzaklaştırmalara set çekip kendini bir izole etmesi lazımdır ki Ruhu Özgürleşsin.
•Çünkü böyle olmazsa;o oradan haset edecek o oradan nazar edecek,gıybet edecek,ondan ona haber edecek..
♦️Sadrettini Konevi Hazretlerinin;
Üvey Babası Muhiddin Arabi Hazretleridir.
Füsusul Hikemin sahibi,Fütuhatı Mekkiyi yazan..
•Annesiyle evlendiği zaman;Sadrettin Koneviye bakar ilimde zengin ancak Mânâ aleminde yol katedememiş..
•Ne yapar,Onu Çileye alır.Zembile koyar,aç kalır..
•Annesi Sadettinim yağlı ballı yiyecekler ister de yedirmez diye söylenir,üzülür..
•Muhiddin Arabi Hazretleri Hanımını çağırır,bana bir Tavuk pişir der.
•Hanım sinirlenir,evladım zembilde aç,o benden tavuk ister der..
•Tavuk pişirilir getirilir;Muhiddin Arabi Hz der ki:
Ey tavuk,Allah’ın izni ve keremi ile canlan!
•Hanım şaşar..
•Der ki :Sen sabret,Sadrettin de aynısı olacak!Ama onun bu duruma gelmesi için onun orada o şekilde olması lazım..
♦️O yüzden belki şu ada çektiğimiz acılar,kederler..
Belki Hepimizin istidadının artması içindir..
♦️Acılarımızla Pek Kavga Etmeyelim..
🔸Sadrettin Konevi Hazretleri çok büyük bir zât..Hz Mevlana cenaze namazını onun kıldırmasını istiyor ama tam namaza duracağı zaman bayılıyor..
•Diyor ki:Allah Rasul’ü ve Sahabileri namazda hazırdılar..Ben o anda gelen Feyzi coşkuyu,Mânâ aleminden gelen yoğunluğu kaldıramadım..
♦️Bunlar büyük insanlar tabi ki;
Rabbim onların üzerine inen rahmet tecellilerinden hasıl olan nûru bizlerin de kalbine indirsin..Şifa olsun,rahmet olsun..
♦️Derdimizi sevmek zorundayız;Çünkü Allah verdi..
•Ne dedik;O derviş için en kıymetli şey yamalı battaniyeydi,çünkü Allah verdi..
•Bize ne başkasının yumuşak yatağından..
•En kıymetlisi Cenab-ı Allah’ın verdiği..
♦️Kul bunu dediği zaman;
Bunu bana Allah verdi dediği zaman;İnanın..Nereleri geçer,Nereleri aşar..
🔸Cenab-ı Allah İsrailoğullarına sadece bıldırcın eti ve kudret helvası yedirerek kulluklarını devam ettirerek;
Kalplerinin rakik,akıllarının parlak,bilinçaltlarının temiz ve yeni keşiflere açık olmalarını arzu ediyor..
•Fakat onlar bunu anlayamadılar,sabırsız davrandılar..Sarımsak da soğan da mercimek de yiyeyim dediler..
•Allah’ın muradı onlar için daha hayırlı idi..
🔸Hz Musa :Siz Değerli olanı Değersizle mi değiştirmek istiyorsunuz?! Diyor..
•Kim demiş soğan değersiz,ama o an Cenab-ı Allah benim için soğan değil de Bıldırcın eti dilemiş..
•Tamam..
♦️Cenab-ı Allah’ın benim için dilediği buymuş dersek;Razı oluruz..Yeni yeni kapılar açılır bize..
♦️Ama kabullenmezsek,istemezsek,bu nasıl olur dersek o zaman “imtihan bitmiyor” ..
♦️Benim için Bunu seçmişsin demek ki Buymuş,Tamam..
•Aksi halde kafayı yeriz..
•Çünkü hevamızın hevesimizin istediği ile Allahu Teala’nın istediği aynı şeyler değildir..
🔸Peygamber Efendimizin anne babası olsaydı bu şekilde pişebilir miydi..
Hadis kitaplarına bakın;çoğu Hadis âlimi küçük yaşta anne babasız kalmıştır,çaresiz günler geçirmişlerdir..
♦️Cenab-ı Allah’ın muradı:
La İlahe illallah;Allahtan başka bir ilah yoktur..
•Cenab-ı Allah böyle olmamızı istiyor..
•Ama biz etrafımız dolsun,neşeli olalım..Bu heva ve hevesimizin istekleri..
•O yüzden kabul edemediğimiz için Sıkıntılarımızı bitiremiyoruzya..
▪Cenab-ı Allah buyuruyor ki;
•Cennet nelerle çevrilmiştir?
İnsanın hoşlanmadığı şeylerle..
Az ye,oruç tut,gıybet etme,dedikodu etme,kul hakkı yeme,her istediğini yapamazsın..
•Cehennem ne ?
Hepsi kolay..Aklına düşen Her istediğini yap oradasın zaten..
♦️Şeytan hile ve zekadan yüz türlü efsun okur da;yoldan çıkarmak istediği kişi ejderha bile olsa onu o kafese koyuverir.
•Allahım bizi onun kafesine koydurmasın..
♦️İnsan Akarsu bile olsa;onu tutar bağlar,zamanın en akıllı adamı olsa bile onu aldatır,Sonra onun haline Güler.
♦️O yüzden;
Başımıza bir musibet geldiği zaman;
Hemen:Euzubillahimineşşeydanirracim
Bismillahirrahmanirrahim..
•Guller ;
•Gul ya eyyühel kafirun
•Gul huvallu ehad
•Gul euzubirabbil felak
•Gul euzubirabbin nas
•Bu surelere Sımsıkı sarılmamız lazım..
•Gul:De ki;ile başlayan surelere dikkat etmemiz lazım..
•Gul euzu bi Rabbi:Ben sığınıyorum Rabbime
•Allah’a sığınmamız lazım
♦️Vurgun Yediğimiz Zamanlarda♦️
•Olurya eşten,kardeşten,evlattan,dosttan,anadan babadan..
•Elden gelen pek koymaz da yakınımızdan gelen fazla acıtır bizleri..
•O yüzden vurgun yeme vakti;hemen Cenab-ı Allah’a sığınma vaktidir!
•Çünkü tam o an;Şeytanın herşeyi karıştırmak istediği zamandır.
♦️Bizim elimizden de iş gelir,bizim dilimizden de laf gelir..
•Ama Cenab-ı Allah benim istediğim gibi olacaksın!
•Bıldırcın eti ve helva yiyeceksin!
•Şu an sana Soğan Sarımsak yasak!..
♦️Kul olmak;Allah’ın rızasına uygun davranmaktır;Zordur..
Rabbin yardımı gerekir..
Dua edelim bizlerden yardımını esirgemesin..
♦️Düşünebilirsin;Temize çıkamadım ben bu dünyada..Öyle mi düşünüyorsun..Sana göre öyle..
Peki ;Bu ayeti bilmiyor musun?..
▪Mücadele 7-
Farkında de��il misin, Allah göklerde olanı da yerde olanı bilmektedir! Gizli gizli konuşan üç kişi yoktur ki dördüncüleri O olmasın; beş kişi yoktur ki altıncıları O olmasın. Bundan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka Allah onların yanındadır; nihayet kıyamet günü onlara yapıp ettiklerini bildirecektir. Çünkü Allah her şeyi bilmektedir.
🔸O halde gerçek şahit Allah..
▪İsra 96-
Kul kefa billahi şehiden beyni ve beynekum, innehu kane bi ıbadihi habiren basira.
•De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter." Kuşkusuz O, kulları için Her Şeyden Haberdar Olan'dır, Her Şeyi Görendir.
🔸Yani siz bana istediğinizi diyin;
•İyi de söyleyen kötü söyleyen..
•Her ikisinin de kalbini bilen Allah..
•Allah şahitse sen zaten temizsin..
•Neyin temizine çıkmayı bekliyorsun..
2 notes · View notes
naslvazgecerim-blog · 5 years
Text
zaten hiç haberin olmadan kurulan bir masaya doğuyorsun. sevdiğin yemekler kimsenin umrunda değil. ne bulduysan onu yemek zorunda kalıyorsun. yanında kimin oturacağına, karşında kimi seyredeceğine karar veren sen değilsin. kısa bir süre hoşuna gidiyor seyredilmek. gözlerin senin üzerinde oluşunu bilmek güzel bir his gibi geliyor. sonradan anlıyorsun neden baktıklarını. aslında seyredilecek hiçbir şeyinin olmadığını, ruh güzelliğinin ve ahlakın bir boka yaramadığını, okuduğun kitapların sana bir şey katmadığını, izlediğin filmlerin gerçeği anlatmadığını anlıyorsun. her şey bittiğinde ve herkes gittiğinde, ki her zaman böyle olur masada duran ne kadar boş, gereksiz şey varsa gözüne takılır. oturup her şeye anlam yüklemek olur hayat. şu bardak nasıl güldü sana, bu vazo bak neden kırıldı. her şey biter ve herkes gider demene rağmen her seferinde kimsenin gitmeyeceğine ve yanında daima birilerinin kalacağına inandırır seni umut. boşalan sandalyeler senindir, masada duran alkol senin, sigara senin, kaşık atılmış o anlamsız yiyecekler senin, masa senin, oda senin, dünya senin. devrilmemesi için kollarını feda ettiğin masada beklersin bir şeyler olsun da bitsin diye. olsun da bitsin. “olsun” da bitsin. hiçbir şey olmaz. bazı hayatlarda da sadece durursun öyle kimsenin olmadığı bir masada durduğun gibi. her şey senin, sen kimsenin değilsin. Özür dilerim anne hiçbir zaman istediğin gibi bir kız çocuğu olamadım. biliyor musun senin hareketlerimden, kişiliğimden şikayetçi olduğun gibi bende hep şikayetçi oldum, her geçen gün daha fazla kendimden nefret ettim. sayende ben hala özgüvensiz, çirkin bir çocuğum  olabildiğince uzağa gitmek istiyorum, olabildiğince yüksek sesle bağırmak istiyorum. insanlar neler hissettiklerimi neler yaşadıklarımı anlasınlar istiyorum. sadece ortadan kaybolmak istiyorum. umarım dileğim yakın zamanda gerçekleşir. artık yapamıyorum. pes etmeye hazırım. Ve merhaba baba yaz geliyor, havalar ısınıyor, çiçekler açıyor ama ben hala üşüyorum. bende ki boşluğunu hiç kimse dolduramıyor ve bu canımı çok yakıyor. Uyuşmuş beynimle sizinle aynı düşünmem olanaksız beni anlamadığınız için üzülmüyorum sağlıklı olmanız beni mutlu ediyor. Giymiyorum diye kızdığın, kalın kıyafetlerimin hepsini kaldırdım. Umarım birdaha yerleştirmek nasip olmaz. Bu geride bıraktığım son kışım olsun.Ağzımda ölümün acı tadı, dilimde ölüm çığlıkları, gözlerimde ölümün hissizliği, kulaklarımda ölümün sessizliği, bedenimde ölümün soğukluğu, ayaklarım ölüm yolunda ritim tutuyor ve ellerim azraile uzanıyor. Kim bilir belki bugün .Ben yaşam defterimi kapatıyorum kapatıyorum artık  Odamdaki saatin tik takları, evrenimdeki tek ses hasan olarak oyalarken ruhumu, ben geceye boyun eğmiş bir  kadın olarak alıyorum kalemi elime Saatlerdir duyduğum tek ses akrebin ve yelkovanın zamandaki ilerleyişinin dünyaya bıraktığı o acı ses. Acı diyorum, çünkü saat tik taklarını duyacak kadar yalnızsanız, işler çoktan boka sarmış demektir. İşte o boktanlıkta bir yerdeyim. Ben, dünkü  kendimin kopyasıyım. Biliyorum, şu an buraya yazacağım her şey çok öncelerden yazıldı, çok öncelerden yaşandı. Ama ben de insanım ya, ille de kendi yaralarımdan bahsedeceğim elbet. Hoş, yaralarımdan başka bahsedecek neyim var? Bu cümleyi buraya eklerken düşündüm. Sahiden hiçbir şeyim yok. İşsizlik, amaçsızlık, güvensizlik, sevgisizlik, umutsuzluk. Hayatım kocaman bir yoksunluk hali. Özlediğim şeylerden ne kadar uzaktaysam, kaçtığım şeylerin de o kadar içerisindeyim. Bana çıkar yol sunmuyor bu hayat. Yazmaktan başka, böyle ruhumun zifirini kağıtlara dökmekten başka bir seçenek sunmuyor. Başka türlü nasıl anlatayım ki kendimi. Kimse okumayacak, kimse anlamayacak ama bu kimin umrunda ki? Ben zaten yaşama devam edebilmek için yazmıyor muydum yıllardır? Evet. Cevabım elbette, evet. Bu karanlık geceye, bu zifiri dünyaya bir not bırakmalıyım tam da bu gece. Öyle intihar mektubu gibi falan değil. Bildiğin düpedüz, berbat bir yaşamın mektubu İnsanlar ölürken not bırakırlar, ben yaşarken bırakıyorum işte. Söyledim ya, boktan bir “yaşama mektubu” bu. Hem ben o kadar cesur biri değilim. Birini öldürecek olsam bu kesinlikle kendim olmam. Neyse.bir şehirden bir şehire seyahat ederken, sırt çantamdan çıkardığım deftere geride bıraktığım şehir hakkında notlar düşmeliydim. Hiç olmadı, yarın için beslediğim bir umudu konu edinmeliydim. Ne bileyim işte bu dünyanın bir yaşayanı olarak, bu ülkenin, bu şehrin kaldırımlarında, sokaklarında gezerken, yaşamakla az da olsa bir alakam olmalıydı. Duygularımı böyle her seferinde kağıtlara dökmek zorunda kalmamalıydım. Hay sikeyim şu derdimi ya, diyesim geliyor ne zaman kalemi elime alsam. “ senin hayatında hiç mi umutlu bir şeyin yok yazacak? Yok amına koyayım işte, olsa neden sürekli böyle yaşamın çirkin yanlarından bahsedeyim?”  Birileri gelip deviriyor sürekli ayakta tutmaya çalıştığım umutlu şeyleri. Umut edebilmenin kendisini umut eder oldum artık. Sığ, yavan, boktan bir gerçeklik yumağının içerisine hapsolmuş, üstelik realizmden nefret eden, bir karınca gibiyim. Ben yaşamak istiyorum, dedikçe. insan böyle zamanla sevdiği şeylerden uzak kalıyor işte. Üstelik sevdiği şeyle kendisi arasında hiçbir problem yokken uzak kalıyor. Üçüncü, dördüncü şahısların sikik çıkarları,  kötülükleri yüzünden uzak kalıyor. Bu ne saçmalık. Şu an burada küfür etmiyorsam eğer,  bu yazıyı okuyacağınızı düşündüğüm içindir. Yani şu an olmasa bile, günün birinde bu satırları, günün bu saatinde küfür duymayı hak etmeyecek insanlar okuyacak. Ha bu arada, burada saat 16.32  Düşünsenize, sizi anlayacağını düşündüğünüz herkes bir şekilde toprağın altında şu an.  Düşünsenize, tam da şimdi, ansızın ölseniz, kimseyi yalnız bırakmış sayılmazsınız. Öyle bir şeyler işte. Ulan benim neyimeydi bu yol? Ben de onlar gibi yaşadığım yerin rüzgarına kapılıp gidecektim işte. Kimseye böyle boktan, niteliksiz yazılar bırakmayacaktım. Benim için başarıdır. Geride kalan yıllarda çok yanlış yaptım ben. Haddinden fazla, sizin tahayyül edemeyeceğinizden çok ama çok fazla. Yapmam dediğim her boka bulaştım. Olmaz dediğim her şey oldu. Hayat genellikle beni hayal kırıklığına uğratacak şekilde cereyan ediyor. Konu nerde bitecek, ben nerde kapayacağım çenemi? Bilmem. Bana neden tahammül ediyorsunuz ki zaten. Siktiri boktan bir kaç sayfa işte bu okuduğunuz. Edebi değeri yok, gündelik hayatınızda da hiçbir işinize yaramayacak burada okuduklarınız. Hiçbir sınavda, hiçbir ikili ilişkinizde hiçbir şeyi lehinize çevirmeyecek burada yazanlar. Öylesine bir kadının öylesine karaladığı, arka arkaya dizilmiş anlamsız kelime öbekleri bunlar. Yaşadığım hayat gibi yani. Bıraksalar sabaha kadar böyle manasız şeyler anlatırım. Yaşamın boktanlığından, hayatın falanından filanından bahsederim. Hiç de yorulmam he. Aksine dinlenirim. Rahatlarım. E şimdi seni tutan mı var sanki diyeceksin, yok elbette. Ama keşke olsaydın lan. Arkadan bir ses yükselseydi misal. Hadi kapat şu bilgisayarı, kahven soğuyor deseydi. Kahveyi sütlü,  bol şekerli sevdiğimi bilseydin. Fonda çalan bana yazdığı şarkıya eşlik etseydi benimle beraber. Arada ağlayıp, arada bir şeylere gülümseseydik. Ben mesela, kimseye anlatamadığım şu boktan hikayelerimi senin dizlerine dökseydim. Yapabilseydim bunu. O balkondan dışarıyı seyrederken, ben dünyayı, geçmişimi, insanlığı affedebilseydim. Her şeyden önce kendimle aramı düzeltseydim. Bak lan, deseydim, karşında duruyor işte senin ilacın. Kalk ne yazacaksan onun için yaz. Düşeceksen onun için düş. Yerle bir olacaksın zaten, bir kere de onun için ol. Hem yerle bir olmak da değil ki bu… Gülümsüyorum. Olacakla olmayacağın ayrımını yapamıyorum ben böyle bazen. Sen kimsin ki, kim niye senin hayatına tahammül etsin lan. Kendine gel kızım . bir yerde okumuştum  “Ölmüş bir süvarisin, atın hala koşuyor.” İşte öyle  . İnsan en sevdiklerini sona bırakırmış sarılmak için bende yazmak için seni sona bırakacağım sevgili sevgilim Çoğu kişi sevdiğini “8 milyar insan içinden bir kişi” diye tanımlar ve örnek verir. Ama ben seni böyle değil bir kitapmış gibi örnekleyeceğim. Sanki büyük bir kütüphanedeyim, içinden birini alıp okumam gerekiyor. İşte o sensin, dikkatimi çeken kitap. Ezberlemek isteyip, anlatmak istediğim kitap. Alıyorum seni, yavaş yavaş, anlaya anlaya okuyorum. Noktasına virgülüne dikkat ede ede, duyguları hissederek okuyorum. Artık çok seviyorum, devamını merak ediyorum bu kitabın. Kimseye vermiyorum kitabı hatta kütüphaneyede koymak istemiyorum, çünkü başkası okumasın anlatmasın seni. Ama zorunluluk işte kitap benim değil kütüphanenin. Üzerinde gezecek gözlerden, sana değecek ellerden kıskanıyorum seni. Kaç yıl geçerse geçsin, bir kere yüzünü görsem, sesini duysam, ben sana en başından aşık olacağım. Acını görüyorum, yaşadıklarını biliyorum, nasıl kıvrandığının da farkındayım peki sen ben aynı durumdayken kafanı nasıl çevirdiğini biliyormusun.Bakmakla görmek farklı şey derler. Ben seni görüyorum; mimiklerini, hareketlerini, çenendeki küçük beni, yaptığın tüm rutin o işleri biliyorum. Sen ise bakıyorsun. Herkese baktığın gibi. Yoldaki yabancıymışım gibi. Bir hiç gibi. Bu kadar zor olmamalı değil mi görmek Seni seven ve her şeyini bilen bir insanı. Ne bileyim işte siktir edip ona çeşitli yollar sunmak çok acı verici .Atlattım zannediyorsun ama giderken köşeyi döndüğüm  an kaldırıma çöküyorum. sen gidebildim sanıyorsun ama ben hala duvarın arkasındayım.kokun yine gelir diye derin derin nefesl alıyorum çok yandım sana çok yandım keşke biraz sevsen beni keşke biraz bağrına alıp geceçek desen keşke benim gibi herşey düzelecek beraber düzelteceğiz desen keşke nefret etmesen benden keşke gitmelerine alıştırmasan keşke gitmesen kafana bunu koymasan keşke sevsen .galiba bende ölmeyi dileyipte senin bu dünada varlığını bilipte ölemiyorum keşke alsan beni bağrına geçecek düzelecek düzelteceğiz biz yapacağız desen bana 
2 notes · View notes
mustafaokutan · 3 years
Photo
Tumblr media
Selam Millet 🤗🤗 Bugün sizlere yazar @mltmbksy 'e ait #sözdüşesi isimli kitabın yorumuyla geldim. Güzel bir şiir kitabı olduğunu dile getiriyim öncelikle.😍 İlk olarak kapağına vurulduğum bir kitap oldu.💙 Sizce de kapağı çok zarif değil mi?🤔 Herkesçe bilinen bir kanı olduğuna göre şiirler hep insanın duygusal,romantik tarafını ortaya döker. Benim bu kitaptaki şiirlerde gördüğüm ise "hayal kırıklıkları ve çokça sevgi" idi. Yazar duygusunu çok güzel hissettirmişti.😍 Hani hep bir önyargı vardır ya kadın şairlere karşı, hep bir eleştiri furyasıdır kopar gider, yazar öyle vurgulu cümleler yazmıştı ki bence bu önyargıyı yıkması çok zor değil.💙 Şimdi sizleri şiirlerin aralarından kopardığım birkaç cümle ile başbaşa bırakıyorum.💙👇 📜 Hep seni sevmek, aynadakine ihanetti. 📜 O, Osmanlı bakışlarında kayboldum ben. 📜 Aşk biter ve gider, kalırsın dibi tutmuş dipsizliğinle. 📜 Her rengin aslını sen aldın kopyasını ben. 📜 Sevmelerin vakti yok demiştim sana bir gün, Herşey yüreklerin genişliği kadar. #kitap #kitapönerisi #kitapyorumu #igreads #bookstore #okudumbitti #bookstagram #bookstagrmmer #bookphotography #bookstagramturkey #booklover #kitapkurdu #bookworm #kimneokudu #okumadanolmaz #neokudum #book #reading #bookobsessed #booksofinstagram #instabook #bookblog #kesfet #fyp Kitabınızı @haticeninkitaplariii moderatörlüğünde okudum; @kitapatyayinlari 'ndan çıktı. (Konya, Turkey) https://www.instagram.com/p/CMkEYiop1kL/?igshid=11q9vp9q0s92q
0 notes
kuirmuyir · 4 years
Text
Tumblr media
Geleneksel Ama Pek Delirsel Piknik=
Herkese iyi pazarlar dilerim. Bugün sizinle hepimiz yaşadığı yada yasamasa bile duyduğu buram buram erilllik kokan geleneksel piknik maceramdan bahsedeceğim.
1.)Piknik organizasyonu= Bizde organizatörler kadınlardı. Piknik yapalım,kim ne yer, kim ne getirir vs. onlar konuşuldu. Herkese görev dağılımı yapıldı. Buraya kadar her şey iyi hatta gayet güzel denilebilir. Asıl muhabbet bundan sonra başlıyor!
2.)Piknik Alanına Gidiş= Tüm hazırlıkları maalesef kadınlar yaptı. Erkekler iki üç bir şey aldı geri kalan tüm taşıma, hazırlama,arabaya yerleştirme kadınlara aitti. Fakat iş araba kullanmaya gelince tabiki o iş erkeklerden sorulur. Çünkü onlara göre o iş erkek işi. Yolculuğa başlandı. Burada dikkatimi çeken yolculuk esnasında erkeklerin hoyrat tavrı var iken kadınlar çekimserdi. Çok konuşmaya katılmadılar yada en çok gülüp konuşanı bile otosansür uyguladı sırf erkekler var diye. Açıkçası bu beni sinir etti. Kadınların sadece kendi içlerinde var olurken başka bir erkek var olduğunda hep kadınlar her şeyini düzeltmek veya kendini pasifleştirmek zorunda mı?
3.) Varış ve Yemeklerin Hazırlanması= Tabiki yemek ve tabiki kutsal(bence boksal) cinsiyet rollerinin gereği olarak kadınlara bu görev yüklendi. Mangal yapılmayacaktı. Gözleme için gidildi. Burada bir iş bölümü isterdim. Mangalda iyi kötü yine iş bölümü var. Tabiki bu iş bölümü yine erkeklerin lehine olsa da bir iş bölümü ve ortaklaşa sorumluluk söz konusu. Bunların geliştirilmesi yada değiştirmesi gerekir.
4.)Etrafı Gezinme veyahut Gezinememe= Yemekler yapılırken genç kızlar etrafı gezinme konusunda sıkıntı yaşamadılar. Bu konuda kadınlar gençken bizde yaptık sizde yapın demeleri önemliydi benim için. Buraya bir kalp bırakmak isterim💜
Birde sorunsallardan bahsedeceğim. Evet genç kızlar gezdi ama erkekler kadar değil. Ayrıca erkekler istediğini giyip gelirken kızlar ise yedek kıyafet getirip aileden ve abilik yapan maço erkeklerden gizli gizli fotoğraf çekindi, konuştu, güldü eğlendi. Yine buradaki sıkıntı kadınların dayanışmacı ve birazda olsa alan açma konusunda açık olsa da yine kızlar yine otosansür yine bir cinsiyet belası :)
Birde şöyle bir sorunsal var. Genç yada ergen o dönemlerde hepimiz güzel olmak,beğenilmek isteriz. Her dönemde olsa da o dönem ayrıdır. Şüphesiz o dönemin yaraları da ayrıdır. Örneğin evet o veya bu şekilde kendine alan açan kızlar olsa da geride kalan kendini çirkin hissedip fotoğraf çekinmeyen yada okul, sevgili ve gelecek planlarından bahsederken ailesi tarafından bunlardan mahrum edilmiş kızlar canımı çok yaktı. Kendilerini ne kadar kötü hissettiğini ve kimseye anlatamadığını düşünün. Anlatmasa bile bizim farkına varıp bu konuda bir şey yapamamamızın verdiği acı da var. Bunu için içinde sigara bırakayım şuraya 🚬
5.)Yemek Vakti= Gözlemeler oldu yanında mezesi,içeceği konuldu. Tabiki görev kadınlara ait. Hatta bazıları genelde bunlar evin ileri gelen kadınları onu koy,bunu dök derken doğru düzgün yemek bile yiyemedi resmen ayaküstü atıştırdı. Bu konuda beni ayrı eden bir konuydu defalarca otur herkes alsın koysun yesin diye bir takım sesler çıksa da bazılarımızdan sonuç değişmedi. Ama umudum yeni gelen kuşakta. Onlar daha farklı, atılgan, haklarından daha çok haberi olan ve en önemlisi bu erkeklik devranıyla sorunlu olan o kötü kızlar. Sizi çok önemsiyorum ve sizin büyüklerinizin (diğer jenerasyonun kadınları) desteği yanında. Olmayan kösteklik yapanlarda olsa buna rağmen güçlenin değişim bu ortak kadın dayanışması sayesinde olacak.
6.)Eğlence mi Eğlence= Piknikte en çok eğlenen gençlerdir. Bizde de öyle oldu. İp atladık, halat çekme, on bir elli vs. oynadık. Burada cinsiyet duvarı yoktu. Tam tersi tüm kızlar ve erkekler yani tüm çocuklar doyasıya eğlendi. Keşke herşey bu oyunlarda olduğu gibi olsa. Doyasıya kendi gibi olup mutlu olsa. Amaç bu değil mi?
Büyüklerde bir haremlik, selamlık durumu hakimdi. Bu çağda hala iki ayrı tarafta iki ayrı kazan kaynaması komediydi ve en beğendiğim bu sınırlı aile halkından genç bir kadının kaldırması oldu. Böyle ne yaa deyip dömbelekle erkek tarafına gidiyoruz dedi ve sınıra son verildi.🙋
7.)Ateş Başı= Her pikniğe giden ateş başının yerinin ayrı olduğunu bilir. Benim en sevdiğim bölüm. Eminim sizin içinizde benim gibi düşünenler vardır.
Eski defterler açılır, bazen gülünür bazen hüzünlenilir. O anın yeri ayrıdır. Buradaki yaptığım klişe romantizm sizi yanıltmasın. Her şeye rağmen mutlu son gibilerinden bitirmeyeceğim. Hayat böyle bir şey değil.
Ne kayıplar, ne yıkımlar, ne güzel hatıralar ne de iki gülümseme. Gün biter ama yarım kalanlar olur. Daha kötüsü ise ertesi gün;
Yine yeni yeniden bu saçma patriarkal düzen!Ama eminim ki bu mutlu sonu bu düzenden bıkan eski jenerasyonun dayanışması ve yeni jenerasyonun kötü kızları getirecek. Onlardan asla umudumu kaybetmeyeceğim
0 notes
misslaviniapg12 · 7 years
Text
Bazen hiç olmadık yerlerde, hiç olmadık zamanlarda... Ufak bir şarkı sözüne, acıklı bir şiir dizesine, soğuktan çatlamış ellerine, uykusuzluktan morarmış gözlerine, yağmurda ıslanmış kirpik uçlarına, istemsiz titrek dudaklarına kadar herşeye isyan edersin...Bir gün biri giriyor hayatına sen tam umudunu yitirmis herkese olan güvenini sevgini bitirmiş durumdasin. Seviyorum diyor bağlıyor kendine sen sevmiyorsun onu önce sadece baglaniyorsun sonra yavaş yavaş aliskanliga dönüyor bu ona sarilmak bambaşka geliyor onun yanında dünyayı unutuyorsun seni hiç birakmayacagim diyip yeminler ediyor sözler veriyor sende onun seni bırakmayacağına o kadar eminsin ki şüphe dahi etmiyorsun onun sevgisini iliklerine kadar hissediyorsun sonra bi gün bırakmak istiyor seni ilerde daha çok daha fazla uzulecegini düşünüyor oysa sen onunla mutsuzlugu bile göze almissin ama farkında değil o sevdirdi kendini bağladı kendine şimdi gitme zamanı ağlıyorsun karşısında durup gitme diyorsun boynuna atlayip hickiriklara boguluyorsun ama o sen birakmazsan ben bırakırım diyerek öylece gidiyor sen yigiliyorsun tutmuyor bacaklarin ve o arkasına bile bakmadan gidiyor yine aynı son yine aynı güvensizlik ama bu son damla oluyor ve sen birleşemeyecek kadar küçük parçalara ayriliyorsun kırılıyorsun tam seven yerinden nefret ediyorsun onu seven her zerrenden ama o yaşamaya devam ediyor onun için herşey iyi o değişmiş seni düşünmüyor sen hiçbişeysin onun için şimdi yapabildiğin tek şey yorulup sizana kadar ağlamak.Ben Sana Kalbimi Değil Hayatımı verdim ben Sana Yarınımı Değil Umutlarımı Verdim Ben Sana Adımı Değil Sevgimi verdim can parçam.Söylesene Sevgili! “Yokluğun” hangi dil? Hangi tercüman çözer ki bu hasreti? Hangi kelimeler anlatır içimdeki “Sen” özleminiOna nefesi kadar yakın olmayı isterken aynı zamanda bir yıldız kadar uzakta olmayı istedin mi hiç o zaman beni anlamaya çalısmayı kes. uykusuz gecelerimde göz yaşlarımla yazdım adını kalbime güneşsiz günlerimde kanımla suladım resimlerimizi yeniden gelirsin diye!En nihayetinde bi orta yol bulduk. O soldan gitti,ben sağdan...Aşk ne zaman biter biliyor musun? Bitti dediğinde yüreğin acımıyorsa…
4 notes · View notes
dogumgunumesajlari · 7 years
Text
Faça Sözleri
Faça Sözleri GİDENE KAL DEMEK ÇARESİZLERE KALANA GİT DEMEK PİÇLERE HAK EDENE YOL VERMEK BİZE YAKIŞIR. BİZDEN HER TÜRLÜ HERKESE GİDERDİ TAKİ SENİ TANIYANA DEK GÜLÜM. GÜLÜM DİLİM SENİ RAHATSIZ ETMISSE SUSARIM BI DAHA KONUSMAM GOZLERIM SENI RAHATSIZ ETMISSE KAPARIM BI DAHA ACMAM VARLIGIM SENI RAHATSIZETMISSE OLURUM BIR DAHA GELMEM AMA SEVGIM SENI RAHATSIZ ETMISSE ISTE BUNUN ICIN OZURDILERIM.. sen bana yasaksın ben sana TUTSAK YUREGIN KABRİM OLSUN SENI KALBIME GOMDUM . BU HAYATTAN ÖĞRENDİĞİM TEK ŞEY SEVEN S.K.L.R S.K.N SEVİLİR... tutamadım verdiğim sözleri silemedin yaşlı gözlerini ölüm yakın görüyorum izlerini hadi son bir kez tutayım ellerini varlığımda kıymetimi bilmeyeni yokluğumla cezalandırırım ölümden yana korkum yok ben varken o olmayacak o oluncada ben olmayacağım ne halden anlarsın nede sorarsın hainsin bir boşlukta kalmışsın acımazsın vurdum duymazsın gözü doymazsın anlamazsın.. atsam önüne sevgimi bağrına basmaz mısın yar ama bu kadar kalsiz olmazsın yanlış yoldasın!! bebek yüzlüm ben senin gözlerindeki yalnızlığı sevdim sen ise beni sevmeyip yalnızlığı seçtin... sensiz geçen aylar senelere vurdu gerçekten yürekten sevmek bu kadar zormuydu!! şimdi bana belki pişmansın ama neye yarar benimle olsaydın ölümüne kadar.. bitmedi dertler dostlar namertler hepsi sertler yapamadım anne affet istanbul mu lanet! SENİ BİLMEM AMA BEN KARARLIYIM..... ŞU GARİP DÜNYADAN CAYALIM GİTSİN....BU AŞKDA SENDEN ÇOK BEN ZARARLIYIM...BİR KUMAR OYNADIK DİYELİM GİTSİN...İÇİMDE BİR HİS VAR BENDEN PES DİYOR...OLMAYAN DUADAN ÜMİT KES DİYOR....MADEM Kİ BAHTIMIZ BÖYLE İSTİYOR.....KADERİN EMRİNE UYALIM GİTSİN....SENİNLE BURCUMUZ TUTSAYDI KEŞKE.... ASLANLAR BİR BAŞKA YENGEÇ BİR BAŞKA...YARINI OLMAYAN HAYIRSIZ AŞKA....AYRILIK NİKAHI KIYALIM GİTSİN......(N&N) biz doluyu bosa vuranlardanız her ne kadar cilalı tas üstünde dans etmesini bilmesekte her karakolda ismimiz her cezaevinde resmimiz her meyhanede masamız her dostlarımızda façamız her bu sitedeki gardaslarımızdada argomuz vardır Dizlerimin Üzerinde Yaşamaktansa İki Ayağımın Üzerinde Ölmeyi Tercih Ederim... yeri geldiginde gitmek Gerek ! Yeri geldiginde susmak gerek ! yeri geldiginde konuşuruz eLbEt! yEri geldiginde görüşürüz eLbeT ! Bizdé SâßâH oLmâz, ßîzdé GünéŞ Doğmâz, ßîz KurTcUyuZ Kızım ßîzLé DoSt oLmâk Sîze YaKıŞmaz... Aşk Kız Arkadaşının Dudağından Öpmek Kadar Ucuzsa Bende O Aşkı Satacak Kadar Şerefsizim GözLerinde Bulut Bulut Bi His Diyor Onu Unut Sanki Yoktu Hiç Bir Umut OLsun Sen Sevdinin Genede ELini Tut MiLLet ÇakaL OLmuş Yokmu Piyasada Sevdiği Uruna ÖLeçek Kurt...!!! Kimine göre adamız, kimine göre yalanız. Hepiniz rahat olun biz adamına göre muamele yaparız...(ßu aL£md£ H£rk£s£ iSyAn..) SéVDiMDé Né oLDu : ToRBaCıLaR éN iYi DoSTuM, éFéS PiLSéN iSé ZéNqiN oLDu Yarın Yeni Bir Güneş Doqacak, Yeni Bir Gün Baslayacak, İstersen o Güneş Doqduqunda Herşeyi Düzeltirsin, İstemezsen o Güneş Bir Gün Senin Üzerinde Batacak... komuzda üç beş faça yarası,,, bunlarda bir kahbenin hatırası,, sevdikte ne oldu,, EFES zengin ldu nefes almak harap olmuş bedense harap elimizden düşmüyor nedense esrar şarap ümit etmek zaten bana çoookkk uzak be kardeşim..... Delikanlılık ne racon kesmek ne adam öldürmek nede haraç yemektir. delikanlılık akşam olunca evine ekmek götürmektir... EY VEFASIZ BIRAKIP GİDERKEN HİÇ DÜŞÜNMEDİN Mİ Bİ ESRARKEŞ OLACAĞIMI SENİ ARAYIP BULAMAYINCA CANIMA KIYACAĞIMI HANİ TEK BENİMDİN TEK BENİ SEVERDİN NERDE SÖZLERİN NERDE YEMİNLERİN GENÇLİĞİMİN KATİLİ OLDU SENİN O ESRARLI GÖZLERİN SABIR DERSEN FAYDASIZ NE SEVGİDE NE AŞKTA NE DE HAYATTA GÜLMÜŞÜM IZDIRABIM DOĞUŞTAN BEN DOĞARKEN ÖLMÜŞÜM USTURAMA JİLET TAKARIM VÜCUDUMA DERİN FAÇALAR ATARIM ALEMİN KRALI OLSAN NE YAZAR BE GÜLÜM SENİDE MERMİ MANYAĞI YAPARIM BİR KIZ SEVDİM VERMEDİLER SEN SERSERİSİN DEDİLER ARAMA AŞKIN CİLVESİNDE BAHANE BEN SERSERİYSEM BUNDAN SA-NA-NE uyumaK zor , uYanmaK KoLay oLacak .. Saßahı ipLe ceKeceKsin .. Ne qeceLer rahatLatacak seNi Ne quNduzLer , öLmeyi isteyip öLemeyeceksin..! Millet dayı olmuş etrafı boş bıraktık çakal dolmuş yürüdüğümüz gayri meçhul yolmuş alem dedikleri şey meğersem buymuş harbiden halimiz DUMAN olmuş.. Sitem etme ALLAHA günahkar olursun gönül verme KULUNA İSYANKAR olursun Genç yaşımda kalbimi aşka düşman edemem beni bilirsin kararımdan dönmem çok geciktin her şey için artık vursanda ÖLMEM… Sigaranın ucunda aşkın tüter bu aşk ancak mezarda biter benden başkasını seversen onun kollarında geber .. SENİN RUHUN FAHİŞE OLMUŞ GÜZELİM BEDENİN BAKİRE OLSA NE YAZAR BEN SENİNLE TOPRAGA GİRERİM DİYENLERİ ÇOK GÖRDÜMAMA BEN ÖYLE DİYENLERİ TOPRAGA ÇOK GÖMDÜM kız diye önem verenin güzel diye kaşar sevenin mafya olsa mekanını kral olsa tahtını yakayım kurtlar vadisne özenip rajon kesenin sagır odaya özenim ajan olmaya çalışanın kaybolan yıllara özenip beline silah takanın bizde sokaklara özenip piskopat takılırız ben öldükten sonra aklına gelirsem mezarımın üzerine 1 şişe şarap bırak orda rahat içerim gözlrim esrar 2 fişek ottur duygularım erıon 20 gram tazdur gözler vardır, sözleri yaratan sözler vardır,saatlerce aglatan... biz ne çakır gibi rajon ne polat gibi kelle keseriz biz sadece dostlarımızı allahına kadar seweriz Ölmek! kalbin durmasıı değil be güzelliim! giden sevgiliniin sırtından vurmasıdır SeN HaYaLLeRiMiN CeLLaDi, uMuTLaRiMiN KaTiLi Ve ZaVaLLi BiR öMRüN aCiMaSiZ aZRaiLi, BeYNiMDeKi TeK KuR$uNLa VuRDuM KeNDiMi GeLiP aLaBiLiRSiN eMaNeTiNi Paramız mı Var Esrar Almaya Şeklimiz mi Var Kız Tavlamaya ßir Canım Var Oda Feda Olsun Sana. Resti Cektim Kadere ßelki İsyan Oldu Taştı Tek ßir ßaşıma Kaldım Kahbe Acısı ßende SakLı Ama ßundan Sonra S!kt!r Ettim Aşkı. ADAM DeDİĞİN SAPINA KADAR YİĞİT OLMALI,Ne KARINCAYI İNCİLTMeLİ NeDe OZANLARI YAKMALI....ÖYLe SANSAR GİBİ PUSU KURUP PUNDUNA GeTİRMeKTe NeYMİŞ? ADAM DeDiGin DOSTUM YÜReĞİ VARSA eĞeR,GeTİRİP ORTAYA KOYMALI!!...! GAMLIYIM AHU GÖZLÜM SENSIZ GECELERIMDE BIR TESELLI ARIYORUM BU AKSAM, GARIPLER MEYHANESINDE BEN BIRCARE BIR KULUM, NE GELIRKI ELIMDEN? KALBIMDEN YARALIYIM, AYRILMISIM YARIMDEN BENİM SENİ SEVDİGİM KADAR KİMSE SENİ SEVEMEZ BENDEN BASKA HIC KIMSE UGRUNDA OLEMEZ ISTERSEN ELLER KIYBETİNE BİLMEZ BENIM SANA OLAN ASKIM BENIM SANA OLAN DUYGUM VE BENIM SANA OLAN BU SEVDAM HİÇ BİR ZAMAN BİTMEZ!! Bizler Serseriyiz Gece Gündüz içeriz Tek sucumuz Sevilmeden Sevmemiz.Sanmayinki YaLÇın aglamaz YaLÇın aglarsa Kimse Susturamaz YaLÇınN Kaybolursa Kimse BuLamaz. Anladinmi GüzeLim Herkes YaLÇın oLamaz Sende Git İstersen Fathise GönüLLüğün *****Liği Koymaz Bize..!Sende unut git İstersen Bizim GönLüMüz ****** DeyiL aMa UnuTaNi uNutuRuz *****Çeeee...!! ARDINDAN AGLAYAN BIR CIFT GÖZ PARAMPARCA BIR YÜREK VE YIKILMIS BIR DAG GÖRMEK ISTEMIYORSAN, CEK SILAHI DAYA ANLIMA TITRERSEM NAMERDIM SEN VURDUNDA BEN ÖLMEDIMMI..!! BEN!! SEVDAMIN GÖLGESİNDE YETİŞEN ÇİÇEKLERİN TOHUMLARINI ALIP, GÖNLÜMDEKİ HASRET DOLU MEVZİLERE EKTİM VE ONLARI BEDENİM HER PARÇALANDIĞINDA AKAN KANIMLA BESLEDİM ADINADA NEFRET DEDİM!.ONUN İÇİNDİR Kİ NEFRETİMDE SEVDAM KADAR BÜYÜKTÜR.!! ÇIKARSINLAR SENİ SATIŞA,BİR LİRA VERENE LANET OLSUN..... hayatta zamanın varsa herşey gelir geçer herşeyin varsa zaman gelir geçer BENSIZ GECEN GUNLERIN HESABINI VEREBILECEKMISIN BIRAKIP GITTIN BENI HELAL OLSUN SANA BU KALBI PARAM PARÇA ETTIN BIR GUN DONMEYI DUSUNURSEN BEN GENE BIRAKIP GGITTIGIN SOKAKTAYIM NE YAPARSAN YAP BEN SENI GENEDE SEVIYORUM BE GULUM yaralıyım dertliyim,doğuştan kederliyim,öyle başımı döndürdün ki,bu alemin neresindeyim... sen hiç ölümün gölgesinde yaşadın mı ****sine ***ine kurşun sıktın mı bir yetimin elinden tutup kadere rest çektinmi bilirsin kardeş ben bu alemde kral tanımam alemi alem yapan 3-5 çakaldır alem buysa kral benim ama 3-5 çakal için krallık bize yakışmaz diyorum dunyadakı herkes serefsız be gulum ama sen ustune alınma cunku sen herkes deılsın ama herkesten daha SEREFSIZSIN HaYaT $aHTé !n$anLaR KaHPé HéRKé$Té B!r Ma$Ké!...\\\\\$oKaKLaRDa YaNKıLaNDı ADıM...$éN$!ZL!Ğé H!Ç ALı$MaDIM BiDavsiye SewdinisMi Adam qibi Sevin Sewmeyeceksenisde oYnadmayın...!! aLaynısa sLm.. yola kazık cakılmaz daga karsı bakılmaz bıze catalarmutlu derler bızle basa cıkılmaz ben sensiz geçen günlerime yanarken belkide sen SEVİNECEKSİN..!ama şunu bilki birtanem bir gün sende SEVECEKSİN...! bizde damar yollarında kaldık bu kadar olur ! allahım ya beni al yanına ya da sen gel yanıma bu gece yıne ıctım yanlızz bu kezz serefıne degıl serefsızlıgıne ıctım ÇAKALIN PADİŞAH OLDUGU YERDE.İT OLMAK KOLAYDIR.KONUŞMAK GEREKIRSE SUSMAK ZORDUR.NAMERDİN SOFRASINDA YERİMİZ YOKTUR.MERT OLAN GARDAŞLARIMA SELAM. sayfa güzelde birde burdan okuyun bakma zeytin burnuluyuz ama sesimiz kaba vücudumuzda yara serseri yiz serseri ama serseri larde ağlar bunu unutma cerrah paşalı deilizki ablamız olsun polat deilizki elifimiz olsun biz zeytin burnuluyuz buda size kapakolsun biz yalılardan köşklerden gelme deil zeytinnin isyankar sokaklarındanız sosyete kızı , hayat üç buçukla dört arasında geçer,ya üç buçuk atarsın yada dört dörtlük yaşarsın mısın melek misin sanki benden yürekli misin_? kimseye kendimi tanıtmak gibi bi derdim,ne de kimsenin beni tanıması gibi bi lüksüm vardır :- SuSaRsAm ÇatıŞmA,(f)KoNuşuRsaM SaVaş(f)YaZarsaM DeStaN(f)SeVeRsEm DEVRİM oLur... ben keder üretir dert yaratırım aleme ibrettir her bir satırm kırk yılın başında halim hatırm sorulsa ne yazar sorulmasa neee MÜSLÜM GÜRSES Ecelle sözlü ölümle nikahlıyız. tesadüfen doğduk yaşamak zorundayız.değilmidir sonumuz bir avuç toprak.korkumuz yok ölümden tek korkumuz unutulmak KaLbiNDe YoKSa YeRİM MüHiM DeYiL BeN AYaK TaDa GiDeRiM!!! (U)Geleceğim Bekle Dedi Ben Beklemedim Oda Gelmedi Ölüm Gibi Birşeydi Ama Kimse Ölmedi !!!(U) Dermansız Dert Olmaz Sevdasız Gönül Olmaz O Gözler Neden Bana Bakmaz Küsme Sakın Birtanem Yarsız Hayat Olmaz !!! SoNRa BeN NeYaPTıM DeMe!... HaSReT VuRdU DöNdüM DeMe!... AkLıM SeNDe BiLSeN BiLe!... AŞka GaLiP HeP Bu GuRuR!!! Ne OLuR BiR SöZ SöLe YüZüMe BaKMa ÖLe SuSKuNLuGuN YaKaR BeNi KaRŞıMDa DuRMa ÖLe Yağmur, mutluluğuma gölge düşürmek için yağıyorsun aldırmıyorum. Niyetin beni ıslatmaksa ben zaten AğLıYoRuM :'( Hani insan aglamak ister, Gözlerinden yas gelmez !Hani birini bekler o hiç gelmez! Iste o zaman ölmek isterde ECEL gelmez SiVaSLıNıN GüNLü BiR BaŞKa SiVaSLı DoYMaZ AşKa HeLe BiRDe SeVDiGi VaRSa SiVaSLı ÖLMeZ ASLa !!! EsRaRı ÇeKMiŞ GöZLeRi KaNLı YüRüYoR SiVaSTa BiR DeLiKaNLı BoYNuNDa SiYaH BeYaZ ATKı BeLiNDe SiLaHı HaYaTa KüSMüŞ AmA DoSTLaRıNa SeVDaLı BaKıŞLaRı MaHSuM AmA BeLaLı ÇüNKü O BiR SiVaSLı !!! Göz£êrïmdê Pêrdê$ïñ ßâktıqım Hêr ¥êrdê$ïñ ¥âŞâr$âm §êßêßïm Ö£ür$êm Nêdêñïm$ïñ SİTEM ETMA ALLAHA GÜNAHKAR OLURSUN,GÖNÜL VERME KULUNA İSYANKAR OLURSUN usturama jilet takarım vücuduma derin façalar atarım alemim kralı olsan ne yazar senide mermi manyağı yaparım SeN GüzeL BiR KızSıN LiseLi,BeN isE AcıMa DuYguSu oLmaYaN BiR SeRSeRi,SeNiN eLinde EsKiSi GiBi kaLEm kağıT,BeniM VucüDuMda jiLeT izLeRi... Hayatta edindiğim tecrübeler, yediğim kazıkların toplamıdır Dikmen merkez akıllı olsun herkes Çatılır kaşlar kesilir başlar en büyük aşklar(semtin ismi) başlarr Gururn başladığı yerde Sevgi son bulur aşk fransada trajedi , İngilterede Komedi , Almanyada Dram , TÜRKİYEDE HARAM Çekeriz emaneti bozarız adaleti Mahallemizden geçilmez elimizden su içilmez biz (semtin ismi) bize RACON kesilmez ... Dumansız cigaranın , patlamayan hapın , Köpüksüz biranın , Mermisiz silahın , Manitasız hayatın taa amk Sevgiler sahte , insanlar ***** , hayatınız plan , Alayınız yalan !!! Alayına İsyan Kralına Tek Kurşun !!! Alem oyuncu olmuş sokaklar Sahne Sevdiğim Bi kız vardı O da Olmuş *****!!! Kız diye özen gösterenin.Güzel diye kaşar sevenin .Para olsa için dostunu satanın . Kral Olsa tahtını mafya olsa mekanını ******* !!! Sevgime ihanet eden sevgiliyi Kurşuna Dizerken Titrerse Ellerim O titreyen Ellerimi Kesmezsem Şerefsizim !!! Biz belimize Silahı Silahla vurulmak İçin KoyDuKK !!! ağladığımı kimseye söyleme anne onlar beni kral biliyr. kızdımmı dünyayı yıkar biliyor, ağladığımı kimseye söyleme anne onlar beni 1 kız için bu kadar düşeceğimi bilmiyorlar barda iki bardak tekilaya kulakta bir küpeye satılıp unutulmuşluğu var bu yüreğin...!!! buda benden delisormuş deliye sen hiç aşık oldunmu diye deli gülmüş deliye ben neden delirdimki diye çek silahını daya sırtıma titrersem namerdim sen vurdun da ben ölmedim mi yam sustururuz ya kan kustururuz ezanla başlar selayla biter.anlayana değil alayına gider dedımya guzelım ıste ben buyum oz ve oz garaj altı cocuyum rakı sarp ıcerım dısko dans bılmem mını etekler gıydırıp mersederslerde gezdıremem elerıne oje gozlerıne surme cektıremem dedımya guzelım ıste ben buyum bır daha benı ararsan ılk adresımdelı kanlılar caddesı cebı delıkler kıratanesı eyer orda yoksam ıkınce adresım belı bursa e tıpı kapalı ceza cevı Ya sıksınlar alnımın Şahına,Ya da Ben SIKARIM adının Yazdıgı ALıNaaa.. Oku zalim oku!!!! TeSbİH ELdE EmAnEt BeLdE SeVdA YüReKtE OLmALı..TeSbİhİ SaLLaMaYı EmAnEtİ KuLLaNmAyI SeVdAnI YüReKtE YaŞaMaYı,BiLmİyOsAnn TaŞıMa O YüReGiiii Sadece kim olduğun için deil,seninle beraberken kim olduğumu anladığım için. SeNi SeViYoRuM Sadece kendine yaptıkların için değil,bana yaptıkların için,saklı kalmış beni ortaya çıkardığın için,elini kalbimin üzerinde hissettiğim zaman,üzüntülerimi alıp,pnların yerine şimdiye kadar kimsenin başaramadığı o güzellikleri,o sıcaklığı,o ışığı koymayı başardığın için. Senİ SeVİYQRUM; Hayatımı bir tapınağa çevirdiğin ve hergünü bir şarkı haline getirdiğin için. SeNi SeVİYQRUM; Çünkü sen kimsenin başaramadığı şeyi,kendimi iyi hissetmemi, ve hiç bir zaman olmadığı kadar MuTLu olmamı sağlıyorsun. ÜSTéLİK SéN ßUNLARI KQNU$MAYLA,DQKUNMAYLA VéYA İ$ARéTLé DéĞİL, SADéCé KéNDİN QLMAKLA YAPIYQRSUN. Güzel Sözler Faça Sözleri  facebook, twitter, pinterest yada instagram gibi popüler sosyal paylaşım sitelerinde paylaşarak ruh halinizi ve düşüncelerinizi etkili bir şekilde yansıtabilirsiniz.
Güzel Sözler
kapak-sozler.blogspot.com
1 note · View note
thechiefalone · 7 years
Text
Belki de Bir Çağ Daha Kapandı
Tumblr media
           Bilimsel çalışmalara göre evrenin yaratılışından itibaren tam 13.8 milyar yıl geçti. Dünya' nın yaratılışı ve bilinen tarihi gelişmelerin bu yaratılış içerisinde ne kadarlık bir zamanı kapsadığını anlamak için ise kozmik takvime bakalım. Cosmos isimli belgeselde bahsedildiği üzere kozmik takvimde her ay yaklaşık 1 milyar yıla, her gün yaklaşık 40 milyon yıla denk geliyor ve evrenin ilk yaratılışı 1 Ocak kabul edersek, Güneşimizin doğum günü 31 Ağustos, yaklaşık 4.5 milyar yıl önce. Dünyamızda yaşam ise 21 Eylülde yaklaşık 3.5 milyar yıl önce başladı. Bilinen insanoğlunun ise kozmik takvimin son gününün son saatinde yaratıldığı öngörülüyor. Kayda geçmiş tüm tarihi veriler ise kozmik takvimde son 14 saniyeye işaret ediyor. Adını duyduğunuz her bir insan da bu zaman diliminde yaşadı. Tüm o krallar ve muhabereler, göçler ve icatlar, savaşlar ve aşklar, tarih kitaplarındaki herşey son saniyelere işaret ediyor.
           Evrenin zaman çizelgesinde o kadar yeniyiz ki, evrende yaşanan gelişmelerin yanında bizim yaşadıklarımız devede pire kalıyor. Tarihin başlangıcı kabul edilen yazının icadı bile bu son saniyelere denk geliyor. Yazarak düşüncelerimizi kaydetmeye ve kayıtlı yaşam sayesinde geçmişten haberdar olmaya başladık. İlk olarak resimlerle ve şekillerle ifade etmeye başladık kendimizi, kimi zaman ağaç dallarına vurulan çentiklerle, kimi zaman ise iplerle yaptığımız düğümlerle anlaştık. Bilgi ve ihtiyaç arttıkça sadece somut şeylerin değil soyut şeylerin de ifade edilme ihtiyacı ise yazıya bugünkü şeklini vermiştir.
           Bugün ise çok farklı birşeyden bahsediyoruz. Dijital Yayıncılık, Dijital Kütüphaneler ve E-Kitap. Yaşam hiçbir zaman durağan olmadı, insanoğlunun aklı ve yeni şeyler keşfetme arzusu sayesinde sürekli değişkenlik gösterdi. Her yeni keşif insanoğluna yeni ihtiyaçlarını da keşfetme imkanı verdi aslında.
           İbn-i Sinanın El Kanun Fit-Tıb kitabının Avrupa da 6 asır boyunca okutulması, kitabın 6 asır boyunca ihtiyacı karşıladığını gösterir. Günümüzde ise sadece tıp alanında her gün yüzlerce yeni makale yayınlanmaktadır. Teknolojik gelişmeler sadece gelişme olarak kalmadı aynı zamanda alışkanlıklarımızı da değiştirdi. Bunlardan bir tanesi de yazma ve okuma alışkanlıklarımız. Üniversite yıllarında çok kıymetli bir hocamın şu sözleri hep aklımdadır " Hocam daktilodan sonra bilgisayarın icadı bizim için çok iyi oldu, yanlış yazınca düzeltebiliyorsun"    
           Tarihi gelişmeleri yaşarken farketmek gerçekten zordur. Fakat emareleri hep vardır aslında. Örneğin İstanbulu fetheden yeniçeriler birbirlerine dönüp evet beyler bugün itibariyle orta çağ kapandı, bundan sonra yeni çağdayız demediler. Basılı yayıncılık biter mi bitmez mi bunu şimdiden öngörmek zor fakat 31 Aralık 2012 de yaşanan bir gelişme dijital yayıncılığın geldiği noktayı göstermesi açısından önemliydi. #LASTPRINTISSUE (last print issue) hashtagini kapak yapan Newsweek bu tarih itibariyle basılı dergi olarak değil, sadece dijital olarak yayınlanacağını duyurdu. Bunu da bir hashtag olarak kapağına taşıması meseleyi özetler nitelikteydi.
           Teknolojik gelişmeler devam ettikçe yeni alışkanlıklar edinmeye de devam edeceğiz. Gelecekte bir gün basılı yayıncılığı tartışmaya açan dijital yayıncılığı da tart��şmaya açacak bir gelişme mutlaka olacaktır. Zira ilk kitap basıldığında onu eline alan birinin bugünleri hayal etmesi neredeyse imkansızdı.
1 note · View note