Tumgik
#Daphne efsanesi
Text
Geçmişten Günümüze Adaçayı Bitkisinin Tarihi
Geçmişten Günümüze Adaçayı Bitkisinin Tarihi
#Adaçayı, #AdaçayıKullanımı, #AdaçayıKullanımıDüğünlerde, #AdaçayıMitolojikÖyküleri, #AdaçayıÖzellikleri, #AdaçayıPodcast, #AdaçayıRitüelleri, #AdaçayıTarihi, #AdaçayıTürleri, #AdaçayıTütsüsü, #AkdenizBitkileri, #AntikRomaDaAdaçayı, #AntikYunanTıbbı, #ApolloVeAdaçayı, #AsclepiusVeAdaçayı, #AthenaVeAdaçayı, #BitkiBilimiTerimleri, #BitkiKullanımıUyarıları, #CharlemagneKararnamesi, #DaphneEfsanesi, #GelenekselTedaviYöntemleri, #HipokratInGörüşleri, #ManisaCelalBayarÜniversitesi, #Mitoloji, #MitolojikBitkiler, #OfficinalisNedir, #OrtaçağAvrupaSındaAdaçayı, #RomaMitolojisi, #SalviaOfficinalis, #SelinPodcast, #TıbbiBitkiler, #TıbbiBitkilerMezunu, #YerliAmerikalılarVeAdaçayı https://is.gd/ejj1It https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/podcast/gecmisten-gunumuze-adacayi-bitkisinin-tarihi/
Geçmişten günümüze adaçayı bitkisinin tarihi ile ilgili hazırlamış olduğumuz podcaste hoş geldiniz. Herkese Merhabalar ben Selin. Yayınlamış olduğum diğer podcastlerimden çok güzel geri dönüşler aldım. Biraz köy maceralarına arar verip bitkilerle devam edelim diyorum.. Size en çok sevdiğim ve bende yeri ayrı olan adaçayından bahsetmek istedim.
Spotify üzerinden dinlemek için hemen aşağıdaki medya oynatıcıyı başlatabilirsiniz.

Youtube üzerinden dinlemek için hemen aşağıdaki medya oynatıcıyı başlatabilirsiniz.
youtube
Manisa  Celal Bayar Üniversitesi  Alaşehir Meslek Yüksek Okulu, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler mezunuyum. Üniversiteden mezun olurken 2012 yılında küçük bir Adaçayı Fidesi getirmiştim. Şimdi o Balıkesir’de evimizin bahçesinde 4-5 kök halinde ve büyümeye devam ediyor. Yaklaşık 11 yıldır bizimle ve  ilk yetiştirdiğim tıbbi bitki adaçayıdır.
Adaçayı ballıbabagiller familyasına ait  bir bitkidir. Latince adı ise Salvia officinalis‘dir. Bitkiler ile alakalı podcast hazırlarken ‘officinalis’ terimi ile sık sık karşılaşacağız ona da bir küçük parantez açıp öyle devam etmek isterim.
Officinalis, bir bitkinin bilimsel adında kullanılan bir tür adıdır. Latince kökenli olan “officinalis,” “officina” kelimesinden gelir. Officina, eski Roma’da bir depo veya atölyeyi ifade ederdi. Dolayısıyla, “officinalis” terimi, bitkinin eski çağlardan beri bir eczanede veya ilaç atölyesinde kullanıldığı anlamına gelir. Bir bitkinin bilimsel adında “officinalis” bulunması, o bitkinin tıbbi veya aromatik özelliklere sahip olduğunu ve geleneksel olarak ilaç veya diğer kullanımlar için değerli olduğunu belirtir. Bu terim genellikle tıbbi bitkilerin tanımlanmasında ve sınıflandırılmasında yaygın olarak kullanılır.
Adaçayı, genellikle Akdeniz bölgesinde bolca bulunur, özellikle Türkiye’nin Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde sıkça karşımıza çıkar. Anti bakteriyel, anti-enflamatuar, anti-viral ve anti-fungal özelliklere sahiptir. Solunum yolu enfeksiyonları, sindirim sistemi sorunları ve cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Ayrıca, kötü kokuları giderici ve ferahlatıcı etkisi de vardır.
Dünyada yaklaşık 1000 tür adaçayı olduğu tahmin edilmektedir. Bu türlerin çoğu, Akdeniz bölgesinde yetişmektedir. Adaçayı türleri, yapraklarının şekli, rengi ve kokusuna göre sınıflandırılabilir. Yaprakları oval veya eliptik olan adaçayı türlerine “officinalis”, yaprakları dar ve uzun olan adaçayı türlerine “sclarea” ve yaprakları tüylü olan adaçayı türlerine triloba adı verilir. En yaygın adaçayı türü, Salvia officinalis türüdür. Bu tür, Akdeniz bölgesinde yetişen ve tıbbi özellikleriyle bilinen bir bitkidir.
Adaçayı eski dönemlerden beri insanlar için büyülü ve şifalı bir bitki olarak kabul edilmesiyle şekillenmiştir. Adaçayı, tarihin en eski bitkilerinden biridir ve birçok mitolojik hikayede yer almıştır. Özellikle Yunan ve Roma mitolojisinde önemli bir yere sahiptir. O zaman, daha fazla beklemeden Adaçayının tarihinde bir yolculuğa çıkalım.. İlk durağımız, Antik Yunan Dönemi, yani Milattan Öncesi yılları olacak.
Geçmişten Günümüze Adaçayı – Antik Yunan Toplumu
Antik Yunan toplumu, pek çok açıdan bugünkü kültürümüzü etkileyen bir medeniyetti ve bu dönemde Adaçayının rolü oldukça ilginç. Antik Yunanlılar, bitkileri sadece yemek ya da şifa amaçlı kullanmakla kalmaz, aynı zamanda mitolojik ve dini bağlamlarda da değerlendirirlerdi. Bu durumdan da Adaçayının önemli bir yere sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Peki, Antik Yunanlılar neden Adaçayını bu kadar değerli buluyordu?
Öncelikle, tıbbi kullanımıyla ilgili bilgilere odaklanalım. Antik Yunan tıbbında bitkilerin şifa gücüne büyük bir inanç vardı. Hipokrat, Antik Yunan tıbbının öncülerinden biriydi ve kendisi de Adaçayının tıbbi özelliklerinden övgüyle bahsettiği söylenir hatta “Eğer bir insanın bahçesinde adaçayı yetişiyorsa o insan nasıl olur da yaşlanabilir?” dediği söylenir ama ben araştırmalarımda bu söyleme dair herhangi bir makale bulamadım. Doğruluğu artık sizlere kalmış. Adaçayı, sindirim problemleri, baş ağrıları ve solunum yolu  gibi yaygın sağlık sorunlarının tedavisinde kullanılıyordu.
Mitolojik bağlamda ise Adaçayı, Antik Yunan tanrıçası Athena’ya adanmıştı. Athena’nın sembolü olan adaçayı, bilgelik ve koruma ile ilişkilendiriliyordu. Adaçayı, Antik Yunan tanrıçası Athena’ya adanmıştı. Adaçayı aynı zamanda Antik Yunan mitolojisinin bir parçası olan Asclepius’un, yani tıp tanrısının sembolüydü. Asclepius tapınaklarında, insanlar şifa bulmak için adaçayını kullanırdı. Antik Yunanlılar ritüellerinde adaçayını sıkça kullanırlardı. Özellikle dini törenlerde adaçayı tütsü olarak yakılır, bu, tanrılara adanmış bir armağan olarak kabul edilirdi.
Antik Yunan Dönemi’nde Adaçayının izini sürdükten sonra şimdi ise Roma İmparatorluğu’nun yükselişine ve Orta Çağ’a doğru bir zaman yolculuğu yapacağız. Romalılar ve Orta Çağ’da Adaçayının hikayesine uzanalım.
Geçmişten Günümüze Adaçayı – Roma İmparatorluğu Dönemi
Roma İmparatorluğu döneminde, adaçayı mutfaklarda ve tıpta yaygın olarak kullanılmaya devam etti. Orta Çağ’da manastırlarda yetiştirilip tıbbi amaçlarla kullanıldı. Romalılar, savaşçı bir toplum olarak, yaralanmaların ve hastalıkların tedavisi için doğal yöntemlere yönelmişti. Adaçayı da bu yöntemler arasında öne çıkıyordu. Roma askerleri, savaş alanlarında yaralanmalarını tedavi etmek ve sağlıklarını korumak için Adaçayı kullanıyordu.
Bunun yanı sıra Roma’da, Adaçayı yemeklerin lezzetini artırmak amacıyla da kullanılıyordu. Yemek kültürü, Roma toplumunda büyük bir öneme sahipti ve Adaçayı, yemeklere aroma katarak popüler bir baharat haline geldi. Antik Roma’da adaçayı, özellikle zamanın her yerinde bulunan yağlı etlerin sindirilmesinde yardımcı olan ve resmi Roma farmakopesinin bir parçası olarak görülen önemli iyileştirici özelliklere sahip olduğu düşünülmüştür.
Geçmişten Günümüze Adaçayı – Roma Mitolojisi
Roma mitolojisinde ise, adaçayı, güneş tanrısı Apollo’nun koruyucusu olarak kabul edilir. Adaçayı, aydınlanma, bilgelik ve iyileştirme gibi Apollo’nun özellikle önemsediği özelliklerle ilişkilendirilir.
Adaçayı, Apollo’nun bir bakiresi olan Daphne’nin hikayesiyle de ilişkilendirilmiştir. Daphne, Apollo’nun ilgisinden kaçmaya çalışırken bir adaçayına dönüşmüştür. Adaçayı, Daphne’nin saflığını ve Apollo’ya olan sadakatini temsil eder.
Ayrıca, Roma mitolojisinde adaçayı, ölülerin ruhlarını barındıran yeraltı dünyasına giden yolu aydınlatmak için kullanıldı. Mitolojik bilgilerin yanı sıra okuduklarım ve araştırdıklarımla kısa kısa hikayeler ve anekdotlarla size anlatmak isterim.
M.S. 1 yy başlarında “Kutsal Meryem Ana, Bebek İsa ile Herodes’un gazabından kaçmak zorunda kaldığında, kendisini saklamaları için, çayırdaki tüm çiçeklerden yardım istemiş, ama hiçbir çiçek ona yanıt vermemiş. İşte o zaman adaçayı eğilmiş ve Meryem Ana sığınacak bir yer bulmuş. Onun sık ve koruyucu yapraklarının arasına girerek Herodes’un askerlerinden saklanmış ve askerler onu görmeden geçip gitmişler. Tehlike geçtikten sonra, saklandığı yerden çıkan Meryem Ana, tatlı sesiyle adaçayına şöyle demiş:
Bu andan sonra sonsuza dek insanların en çok sevdiği çiçek sen olacaksın. Seni, insanları tüm hastalıklardan koruyacak kadar güçlü kılıyorum. Bana yaptığın gibi, onları da ölümden kurtar!” Bu inanışa göre, o zamandan beri adaçayı, insanları iyileştirmek ve onlara yardım etmek için her yıl yeniden çiçekleniyor. Bundan dolayıdır ki  adaçayı ,Hristiyan kültüründe önemli bir yere sahip olduğu için Adaçayı toplama töreni düzenlenirdi. Adaçayı, kutsal bir bitki olarak kabul edilir ve bu nedenle, toplanması özel bir törenle yapılırdı. Hristiyanlık kültüründe yaygındı.
Tören genellikle sabah erken saatlerde yapılırdı. Toplayıcılar, adaçayı toplayacakları yere temiz kıyafetlerle gelirlerdi. Toplama işlemine başlamadan önce, toplayıcılar dua ederlerdi. Adaçayı, özel olarak hazırlanmış bir aletle toplanır. Bu alet, genellikle bir bıçak veya makastan oluşur. Toplayıcılar, adaçayının yapraklarını dikkatlice koparırlardı. Yapraklar, toplayıcıların getirdiği bir sepet veya torbaya konurlardı. Toplama işlemi tamamlandıktan sonra, toplayıcılar tekrar dua ederlerdi. Daha sonra, adaçayı, özel bir yerde saklanır veya kurutulurdu. Adaçayı toplama töreninin amacı, adaçayının kutsallığını korumaktı. Toplama işleminin dikkatli ve saygılı bir şekilde yapılması, adaçayının gücünü korumasına yardımcı olurdu.
Adaçayı toplama töreninin bazı ayrıntıları, bölgeye göre değişiklik gösterebilirdi. Örneğin, bazı bölgelerde, toplayıcılar adaçayı toplarken başlarını örterlerdi. Bu, adaçayının kutsallığını korumak için yapılan bir ritüeldi.
MS 800’lü yıllarda ise  Frank İmparatorluğu’nun kralı olduğu dönemde şarlaman Charlemagne, taçlı arazilerdeki her çiftliğin, adaçayı yetiştirmesini zorunlu kılan bir kararname yayınladı. Bu kararnamenin amacı, adaçayının şifalı ve aromatik özelliklerinden yararlanmaktı.
Charlemagne’in kararnamesinin bazı özel hükümleri şunlardır:
Her çiftlik, en az 10 metrekarelik bir alanda adaçayı yetiştirmek zorundaydı.
Adaçayı, çiftliğin bahçesinde veya arazisinde yetiştirilebilirdi.
Adaçayı, çiftliğin ihtiyaçları için kullanılabilirdi.
Charlemagne’in kararnamesi, Avrupa’nın tarım ve tıbbi tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu kararname, adaçayının Avrupa’da yaygın olarak yetiştirilmesini ve kullanılmasına yol açmıştır.
Arap Yarımadasında ölümsüzlük için, 14. yüzyıl Avrupa’sında ise büyülerden korunmak amacıyla kullanılan adaçayı, 17. Yüzyılda Çin’de aşırı derecede talep gördüğü için, Çinli tüccarların Hollandalı ticaret gemilerine 1 sandık adaçayı için 3 sandık siyah çay vermeye razı oldukları söylenmektedir. Ortaçağ Avrupa’sında ise, adaçayı, sağlık ve iyileştirme için kullanılan bir bitki olarak görülmeye başladı. Adaçayı, veba salgını sırasında insanların sağlıklarını korumak için kullanılan bir bitki oldu. Ayrıca, kadınların doğum sırasında acılarını hafifletmek için de kullanıldı.
Romalılar, Adaçayını, yatak takımlarına ve evli bir çiftin yataklarına asılmasının içsel erdemleri geliştirmeye yardımcı olduğuna inanılırdı. Adaçayı, evlilik bağını güçlendirmeye ve çiftlerin birbirlerine olan sevgisini artırmaya yardımcı olduğuna inanılır. Bu arada biz düğünümüzde davetlilere hediye adaçayı keseleri dağıtmıştık. Podcasti dinleyince hatırlayanlar olacaktır. Bilmeden Romalıların ritüelini yerine getirmişiz.
Yerli Amerikalılar, adaçayının, ruhsal bir bitki olduğuna inanıyordu yanan dumanın Büyük Ruh’a dua ettiğini düşünüyorlardı. Adaçayı, sakinleştirici ve yatıştırıcı özelliklere sahiptir. Bu nedenle, adaçayı, meditasyon ve yoga gibi ruhsal uygulamalarda kullanılırdı.
Yerli Amerikalılar, adaçayı tütsü yakmayı, kötü ruhları kovmaya ve kutsal alanı korumaya yardımcı olduğuna inanıyordu. Adaçayı tütsüsü, hoş bir kokuya sahiptir ve bu nedenle, havayı temizlemek ve kötü kokuları gidermek için de kullanılır.
Toparlamak gerekirse geçmişten günümüze adaçayı her toplumda kabul görmüş ve yoğun şekilde kullanılmış bir bitkidir. Bitkinin bazı kullanım şekillerinden bahsettik detaylı olmasa da şunu belirtmeden geçemeyeceğim, hiç bir bitkiyi doktor tavsiyesi olmadan kullanmayın. Kullandığınız ilaç veya takviyelerle etkileşime geçebilir, dozu ayarlayamayabilirsiniz. Mutlaka işin uzmanına danışın. Beni sonuna kadar dinlediğiniz için teşekkür ederim bir sonraki podcastte görüşmek üzere beni takip etmeyi unutmayınız.
0 notes
darkyayincilik · 3 months
Text
Ünlü moda tasarımcısı Özlem Süer’in 2024-25 koleksiyonu Paris Moda Haftası’nda
Mitolojinin en sıra dışı efsanesi olan Apollon’nun karşılıksız Daphne aşkı, Özlem Süer’in tasarladığı 2024-25 sonbahar kış koleksiyonunda yeniden hayat buluyor. Avangart tasarımı, pastel tonları ve üç boyutlu yaklaşımıyla dikkat çeken bu yeni koleksiyon, Paris Moda Haftası’nda boy gösterecek ve dünyaya açılacak. Tasarımları dünya moda otoritelerince avangart, neo-romantik, deneysel, kavramsal ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
remusunki · 3 years
Text
Defne Ağacı~
Baş Tanrı Zeus'un oğlu Güneş'in Tanrısı Apollon her gün gökyüzünde dolaşırmış. Tanrısal atların çektiği at arabası ile her gün gökyüzünü baştan sona gezermiş peşinde güneş ile. Bir gün yine dolaşırken karşısına dev gibi bir piton çıkmış. Apollon yılandan korkmuş ve kılıcını çekmesiyle öldürmüş pitonu. Fakat bu kez yılanı öldürdüğü için pişmanlık duymuş, vicdan azabı çekmiş. Tanrısallığının kirlendiğine inanıp ceza çekmek istemiş. Bu yüzden 7 yıl yeryüzünde sıradan bir insan gibi çobanlık yapmış. Çobanlık yaparken tanrıların müzik aleti olan Lir'i çalmayı öğrenmiş. O kadar iyi, uyumlu ve eşsiz çalıyormuş ki Zeus, onu Müzik Tanrısı yapmış.
Yine bir gün çıkmış gökyüzünde dolaşmaya. Gökyüzünde "aşk ve şehvet" Tanrısı olan Eros'a rastlamış. Elinde oku ve yayı görür görmez tutamamış kendini "Ey aşkın Tanrısı! Bu savaş aletleri senin eline hiç yakışmıyor. Onları bana verirsen uygun olan yerde uygun olan zamanda savaş meydanında kullanırım. Bilirsin benim attığım ok yerini bulur bu konuda üstüme yoktur. " demiş. Apollon'un bu sözleri Aşk ve Şehvet Tanrısı Eros'u çok kızdırmış intikam yemini etmiş. Sonra Apollon'a demiş ki" Ey güneşin, müziğin, okun Tanrısı güçlü Apollon söylediklerinde elbet doğruluk payı vardır. Senin okları elbet her şeyi vurur ama unutma ki benim oklarım seni bile vurur. Benim işimi neden böyle küçümsüyorsun? "demiş. Bunun üzerine oradan ayrılmış.
Apollon bir gün yeşillikler üzerine oturup lirini çalarken güzeller güzeli su perisi Daphne'yi görmüş. Onu görür görmez vücudunu bir titreme almış. Tanrıçaları bile kıskandırabilecek derecede güzelliğe sahip olan su perisini izlemeye koyulmuş. Ancak onları izleyen biri daha varmış. Tabii ki bu kişi Aşkın ve Şehvetin Tanrısı Eros'muş. Eros, Apollon'u o halde görünce intikamı için doğru zamanı geldiğini görmüş. Sadece tanrıların görüp hissettiği oklardan birini almış ve nefret okunu Daphne'nin tam kalbine isabet ettirmiş. Böylece Daphne'nin kalbi aşka mühürlenmiş. Eros diğer oku almış bu ok, aşk okuymuş. Bu aşk okunu da Apollon'un kalbine sağlamış. Böylece kendince intikamını almış. Daphne ailesi ve babasının tüm ısrarlarına rağmen evlenmeyi redderiyormuş. Güzel su perisi Daphne ormanda dolaşmaya çıkıp her canlıyı kendine hayran bırakıyormuş. Apollon artık her gün su perisini görmek için ormana gidiyormuş. Bazen bir ağacın arkasında bazen bir taşın arkasında onu izliyormuş gizlice. Artık ne savaşlarda başarısı, ne lirin ezgisi, ne de avdaki keskin nişancılığı tatmin ediyormuş Apollon'u. Hergün ormana gidip Daphne'yi izliyormuş. Ama bir gün sıkılmış onu gizliden gizliye izlemekten. Kendi kendine demiş ki "Ben güneşin, ışığın ve müziğin Tanrısıyım. Neden çekiniyeyim ki? Gidip konuşayım su perisi ile." kendi kendine cesaret verdikten sonra aniden çıkıvermiş Daphne'nin karşısına. Karşısında Apollon'u gören su perisi korkmuş bir an kalbinde ok sebebiylede hızlıca kaçmaya başlamış. Apollon durmamış oda peşinden gitmiş. Bir yandan haykırıyormuş" Ey güzeller güzeli peri kızı dur kaçma benden. Ben müziğin, güneşin ve ışığın Tanrısı Apollon'um. Senin düşmanın değilim. Bu yeryüzünde bana karşı koyamayacak tek canlı bile yok sene benden kaçıyorsun. Niye kaçıyorsun peri kızı?" Daphne bu sözlere kulak asmadan kaçmaya devam ediyormuş. Apollon bağırmaya devam ediyormuş "Kaçma peri kızı kaçma bak ben ışığın Tanrısıyım ama senin aşkından gözüm kör oldu. Okun Tanrısıyım ama kalbime saplanan bu aşk okunsun çaresi yok bende. Beni senin peşinden koşturan aşktır! Düşmanlık değil!" Zeus Olympos dağından bu olanları izliyormuş ama müdahale etmek istememiş. Oğlunun bu haline üzülsede müdahale etmemiş. Daphne kaçmaya Apollon ise kovalamaya devam etmiş. Bir an gelmiş ki Daphne Apollon'un yakıcı tanrısal nefesini hissetmiş. Yorgunluktan titreyen bacakları artık gövdesini taşıyamaz hale gelmiş. Birden durmuş ve ayağı ile toprağı eşelemiş. Sonra feryat etmiş "Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru" Daphne o kadar içten yalvarmış ki vücudu ağırlaşmaya başlamış. Ayakları toprağa doğru kaymış. Zarif bedeni kabuk bağlamış, kokusundan canlıların başını döndüğü saçları yapraklara dönüşmüş, narin kolları incecik dallara dönüşmüş. Güzeller güzeli bir ağaca dönüşmüş. Gördükleri karşısında şaşıran Apollon üzüntüden bol bol gözyaşı dökmüş ve ağaca sarılmış. Güzelim yaprakların kokusunu içine çekmiş doyasıya. Sonra ağaca şöyle demiş "Ey güzeller güzeli ben seni çok sevdim. Ama sen beni sevmedin, istemedin ve kaçtın. Oysa ben sana o kadar aşıktım ki yeryüzünde beni reddedebilecek bir canlı yoktu. Seni karım yapacaktım. Mademki karım olmak istemedin o zaman bende seni onur ağacım yapacağım. Bundan böyle ben ve tüm kahramanlar senin dalların altında süsleyecekler kendilerini. Kokulu saçlarından olan bu yapraklar yaz ve kış yeşil kalacak onları kendime taç yapacağım." Daphne bu tatlı ve içten sözlerin karşısında saygı ile eğilmiş. İşte bu hikayenin geçtiği yer rivayete göre Antakya Harbiye'dir. Ve derler ki Habriye'nin şelalesi Apollon'un döktüğü gözyaşlarıdır.
Tumblr media
12 notes · View notes
try2killmebaby · 3 years
Video
youtube
Apollon ışığın, şiirin, okun, kehanetin tanrısıdır. Kusursuzdur. Gökyüzünde süzüldükçe daha da derinleşir ruhu. Kibriyle dalgalandıkça dalgalanır yıldızların etrafında. Derinliğinde var ederken karanlığında yaşatır. Daphne’yse nehir tanrısının kızıdır. Güzelliğiyle aydınlatır baktığı her yeri. Kendi ışığını yıldızları kıskandıracak kadar büyük bir efsunla saçar etrafına. Bakanı mest eder. Apollon Eros’la bir ormanda karşılaşır. Kusursuzluğunun gölgesinde var ettiği kibriyle küçümser Eros’u. Oklarına göz diker. Kendi arzuları uğruna ezip geçer Eros’un varoluş amacını. Günler geçer, aylar geçer. Ve bir nehir kenarında Daphne ile karşılaşır Apollon. Vücudunu bir titreme sarar. Ruhunu kül edecek kadar kuvvetli bir ateş kaplar içini. Tam o sırada altından ok isabet eder kalbine. Bitip tükenmeyecek bir aşkla bağlanır Daphne’ye. Daphne ise kurşundan okla yara alır. Ölesiye nefret eder Apollon’dan. Apollon her gün gökteki tapınağından inip izler Daphne’yi. Gücünü de kusursuzluğunu da kendine yetiremez olur. Daphne’nin bir bakışı uğruna yakıp yıkar her şeyini. Daphne kaçar, Apollon kovalamaya devam eder. Daphne birden durarak ayağı ile toprağı eşeler ve nehir tanrısından yalvararak yardım ister. Vücudu birden ağırlaşmaya başlar. Ayakları toprağın derinliklerine doğru kayar, yeryüzündeki bütün kadınları kıskandıran bedeni kabuk bağlar. Kokusundan evrendeki herkesi mest eden saçları yapraklara dönüşür. İnce, narin kolları uzar; dal olup rüzgarda salınmaya başlar. Daphne, sonunda bir defne ağacına dönüşür. Apollon, gözlerinden kanlı yaşlar dökerek sarılır defnesine. Sonra şu sözler dökülür dilinden: ‘’Ey güzeller güzeli, ben seni çok sevdim. Benim olamadın ama her zaman onurum olacaksın. Bundan böyle ben ve tüm kahramanlar senin ağacının dallarıyla süsleyecekler kendilerini. Bu ağacın yaprakları yaz ve kış yeşil kalacak ve ben onları taç yapacağım başıma.’’ Olması mümkün olmayacak bir şey olur. Defne saygıyla eğilir Apollon'un karşısında. Efsane Harbiye’de geçer. Ve derler ki; Harbiye'nin şelaleleri Daphne'nin döktüğü gözyaşlarıdır. (Apollon - Daphne Efsanesi)
5 notes · View notes
umaturkan · 5 years
Text
Işığın ve Sanatın Tanrısı: Apollo
Tumblr media
Yunanca: Απόλλων
Latince: Apollo
Çocuklar: Asklepios, Aristaeus, Linos, Mopsos
Kardeşler: Artemis
Apollon, mitoloji kaynaklarında tüm sanatların, müziğin, güneşin, şiirin ve ateşin tanrısı olarak geçmektedir. Bunun yanı sıra kahin özelliği de bulunan Apollon, gelecek ile ilgili bilici bir rol üstlenir.
İlyada’nın ilk dizelerinde okçu tanrı olarak karşımıza çıkan Apollon’un okçu ve yaman okçu oluşu onun doğu ile ilişkisini daha da pekiştirir. Apollon’un Olympos’a ilk ayak bastığı gün diğer tanrıların yerinden fırlamaları da bundandır çünkü Yunanlıların ödleri kopardı Doğulu okçulardan. İlyada’nın konusu Akhilleus ile Agamemnon arasındaki kavga ise, bu kavganın nedeni de Apollon’un öfkesidir. İlyada’da şu şekilde aktarılmıştır tanrının bu öfkesi:
“……..
indi Olympos’un doruklarından,
köpürmüş, öfkeli.
Omuzlarında yayı, iki ucu kapalı okluğu.
Kımıldandı mı, oklar omzunda
şangırdıyordu,
kızgın tanrı yürüyordu gece gibi.
Yerleşti gemilerin ardına, saldı okunu,
bir vınlama çıktı gümüş yaydan,
korkunc, acı.
Önce katırların, köpeklerin düştü peşine,
sonra saldı bir sivri ok insanların üstüne.
Kavruluyordu birbiri peşi sıra bir yığın ölü.
Ordu icine tanrının okları yağdı tam dokuz
gün.
……..”
Apollon Kelimesi
Apollon adının Yunanca olmadığı bilinmektedir. “Apello” defetmek, kötülüğü önlemek fiilinden türemiş olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yunanlılar dahi bu adı anlamamış olacaklar ki özünü belirtmek içi ek ad koymuşlardır “Phoibos” parlak anlamında tanrının ışık saçan aydınlık varlığını dile getirir.
Bu isim Apollon’un ananesi olarak bilinen Phoibe ile de bağlantılıdır. Fakat ne kadar ışık ile dile getirilse de hiçbir kaynakta güneşi simgeleyen Helios ile ilişkili gösterilmemektedir.
İlyada’da “Lykegenes” yani okçu, hedefi vuran, gümüş yaylı olarak adlandırılır. Bizim Lykialı diye çevirdiğimiz, başka metinlerde geçen “Lykios ve Lykeios” sıfatları ile ele alırsak Apollon’un Lykia bölgesi ile ilişkilendirildiği göz önüne serilir.
Anadolu’lu Apollon
Apollon Homeros destanlarında Lykia’ya sıkı sıkıya bağlıdır bu yüzden merkezi Anadolu’da özellikle Troya’da olan bir tanrı çıkar karşımıza.
Apollon’un İlyada da ki insancıl oluşu, vicdan ve yiğitlik özellikleri onu Olympos tanrılarından tamamen ayırmakta, farklı bir ahlak görüşüyle Anadolu tanrısı olarak ele almamızı sağlamaktadır.
Halen günümüzde de devam eden arkeolojik araştırmalarla bu tez gün geçtikçe pekişmektedir. Apollon çalgı ve ezgiyi, şiiri ve dansı her türden sanatı esinleyen tanrıdır ve bu hava Lykia’da sezilir.
Gündüzleri gümüş yaylı tanrıya taht kuran bu yer gece kardeşiyle aya doğru yükselip yıldızlarla birleştiren havasında bu tanrının varlığını hissedersiniz…
Apollon’un Yetenekleri ve Efsaneleri
Apollon İlyada destanında karşımıza muhteşem bir okçu olarak çıkmaktadır. Kardeşi Artemis ile beraber bu yetenekleri onlara büyük üstünlük sağlamaktaydı. Onların oku ile ölmek ansızın gelen tatlı bir uykuya dalmak gibidir.
Musalar korosunda yönetici olarak sanat ve müzik alanında da çok başarılıdır. Zeus’un verdiği Lir ile adeta bütünleşmiş, başka tanrılar ve ölümlüler ile giriştiği yarışmalar efsanelere konu olmuştur.
Hatta Midas da bu efsanelerden payını alır. Athena’nın attığı kavalı bulup mükemmel bir şekilde çalan Marsyas ile yarışan Apollon, Midas’ı hakem tayin eder.
Midas kavalın sesinden öyle etkilenir ki Marsyas’ı birinci seçer fakat bu karın doğru olmadığını düşünen Apollon Midas’ın kulaklarının iyi duymadığını gerekçesiyle eşekkulağına çevirir ve Marsyas’ı da öldürür.
Perilerin üzüldüğünü görünce yanlış yaptığını fark etmiştir, müziğine devam edebilmesi için Marsyas’ı ırmağa çevirir. Böylece ırmağın etrafında müzik eşliğinde periler dans edebileceklerdir.
En ünlü aşk efsanesi ise Daphne Peneios’un su perisi olan kızı Daphne kendisini Gaia’ya adamış ve evlenmemek üzere yemin etmiştir. Apollon onu ırmak kenarında görür ve bir anda aşık olur.
Kız ise kurtulmak için kaçar, Apollon kovalarken Daphne tanrılara kurtarması için yalvarır ve o esnada Defne ağacına dönüşür. Bu duruma çok üzülen Apollon defne ağacını kendisine kutsal ilan eder ve yapraklarını başına taç yapar.
Karısı Koronis sadakatsizlik yapar ve cezalandırması için ikiz kardeşini görevlendirir. Hermes’e bir asa verir ve bu sayede Hermes habercilerin efendisi olmuştur. Üç ucu olan yabası ile yunusu gökyüzüne takımyıldızı yapar. Lirini küçük Orpheus’a verir.
Kız kardeşinin Orion ile olmasını engellemiştir. Oğlu Asklepius’u büyütmesi için at adam Kheiron’a verir. Artemis ile Niobe’yi kibri için cezalandırır.
4 notes · View notes
teknolojibilgi · 5 years
Text
Scooby Doo’nun Yeni Filmi SCOOB
Tumblr media
Scooby Doo’nun Yeni Filmi SCOOB
 Geçtiğimiz günlerde görselleri paylaşılan efsanevi çizgi film serisi Scooby-Doo’nun sinema uyarlaması SCOOB!’dan ilk fragman geldi.
Bir dönemin efsanesi olan Scooby-Doo, şimdiye dek yayınlanan televizyon dizileri haricinde beyaz perdeye de uyarlanmıştı. İlk defa 2002 seneninde sinema sürümüyle karşımıza çıkan yapım, bunun hemen peşinden iki yıl sonra bir devam filmi olan Scooby Doo 2: Canavarlar Kaçtı ile seyircisinin karşısına çıkmıştı.
Geçtiğimiz aylarda serinin üçüncü filmle devam edeceğini duyuran Warner Bros., geçtiğimiz hafta ise filmden ilk görselleri paylaşmıştı. Dev yapım şirketi, bugün yaptığı paylaşım ile beyaz perdede boy göstermesine artık oldukça az bir vakit kalan animasyon filminden ilk fragmanı yayınladı.
SCOOB fragmanı:
youtube
Takriben iki buçuk dakika uzunluğunda olan bu fragmanda, küçük bir köpek olan Scooby ile Shaggy’nin nasıl tanıştığına şahitlik ettiğimiz bir sahne bulunuyor. Sonrasında ekibe katılan bu ikili, kendilerini bir anda belanın içerisinde buluyor ve olaylar gelişmeye başlıyor.
Bu filmde de Scooby-Doo (Frank Welker), tıpkı diğer filmlerde olduğu gibi kimi gizemleri ortaya çıkarmaya çalışacak. Filmde Scooby’nin en yakın arkadaşı Shaggy’yi Will Forte seslendirirken Fred Jones karakterini Zac Efron, Velma Dinkley’i Gina Rodriguez ve Daphne Blake karakterini ise Amanda Seyfried seslendirecek
Scooby Doo’nun Yeni Filmi SCOOB
0 notes
gajder · 5 years
Text
Daphne Efsanesi
Tumblr media
Daphne Efsanesi Bir gün Apollon, Thessalia' da kıyıları ağaçlarla gölgelenen Peneus ırmağı kenarında, güzel genç bir kız görmüş. Bu güzelin adı Daphne imiş ve Apollon görür görmez ona aşık olmuş. Daphne ormanların derinliklerinde dolaşmaktan zevk alıyor, ay ışığında yabani hayvanları kovalamaktan, avlamaktan çok hoşlanıyormuş. Yalnız başına dolaşmayı çok seviyormuş. Dahası Daphne, hayatı boyunca yalnız yaşamaya yemin etmiş. Erkeklerden nefret ediyor, bu yüzden evlenmeyi kesinlikle istemiyormuş. Fakat Apollon ona delicesine tutulmuş, bu nedenle de peşini bırakmıyormuş. Ormanda karşılaştıklarında Tanrı Apollon, güzeller güzeli bu kızla konuşmak istemiş ancak Daphne ondan korkarak koşmaya başlamış. Apollon, ne dediyse onu durmaya ikna edememiş, Daphne korkmuş bir kere. Yorgun düşene kadar koşmuş koşmuş; daha fazla koşacak gücü kalmadığında yere yıkılıp ve toprak anaya yalvarmaya başlamış. "Ey toprak ana beni ört, beni sakla, kurtar ‘’ demiş. Toprak ana, onun yakarışını duymuş. Az sonra Daphne, yorgunluktan ağrıyan bacaklarının sertleştiğini, odunlaşmaya başladığını hissetmiş. Gri renginde bir kabuk göğsünü kaplamış. Güzel kokulu saçları yapraklara dönüşmüş ve kolları dallar halinde uzanmış, küçük ayakları ise kök olup toprağın derinliklerine doğru inmiş. Güzel bir defne ağacı olmuş. Apollon sevdiği kıza sarılmak isterken, defne ağacına sarılmış. Defne ağacı, Apollo’ nun en sevdiği ağaç ve defne yaprakları genç Tanrının saçlarının çelengi olmuş. Kahramanlara ödül olarak defne yapraklarından yapılma taçlar takılmış. Efsane - Ege Efsaneleri Read the full article
0 notes
gulcansenterzi · 4 years
Text
Date:- 26/03/2020
Time:- 05:13 PM
Note:- Daphne ile Apollon Efsanesi:
Zeus’un oğlu Işık Tanrısı Apollon, ırmak kenarında genç ve güzel bir kız görür. Bu eşsiz güzelin adı Daphne (Defne)’dir. Apollon’un içinde arzular uyandırır. Onunla konuşmak ister. Fakat Defne, Işık Tanrısı’nın içinden geçenleri anlamıştır. Kaçmaya başlar. O kaçar, Apollon kovalar. Çapkın Tanrı bir taraftan “kaçma seni seviyorum” diye bağırır. Defne ise Tanrılarla sevişen kadınların başlarına neler geldiğini bildiği için korkuya kapılır ve kaçmaya devam eder. Apollon’a gelince, bu güzel periyi mutlaka yakalamak istemektedir. Aralarındaki mesafe gittikçe kısalır ve bir an gelir ki Defne, Apollon’un nefesini saçlarının arasında duyar. Artık kurtuluş imkanı kalmadığını anlayan Defne, birden durur ve ayağı ile toprağı kazıyarak şöyle bağırır:
“Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru.” Bu içten yalvarış üzerine Defne organlarının ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder. Göğsünü gri bir kabuk kaplar, kokulu saçları yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzar, körpe ayakları kök olup toprağın derinliklerine dalar, bir defne ağacı oluverir.
Bu manzara karşısında şaşıran Apollon, Defne’nin ağaç oluşunu hayret ve üzüntü ile seyreder. Sonra da sarılır ve sert kabukları altında hala çarpmakta olan kalbinin sesini duyar ve şöyle seslenir:
“Defne, bundan sonra sen, Apollon’un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların, başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler. Şarkılarda, şiirlerde adımız yanyana geçecek". Bu tatlı sözler üzerine Defne, dallarını eğerek Apollon’u saygı ile selamlar.
Bu öykünün geçtiği yer bugünkü Harbiye’dir. Apallon teessür ve heyecan içinde o ağacı amblem olarak aldı ve parlak yapraklarından başına bir taç yaptı. İşte o zamandan beri şiir ve silah zaferi Defne dalı ile ödüllendirilir ve Defne’nin gözyaşları bugün hala Harbiye’de şelaleler meydana getiriyor.
0 notes
darkyayincilik · 3 months
Text
Ünlü moda tasarımcısı Özlem Süer’in 2024-25 koleksiyonu Paris Moda Haftası’nda
Mitolojinin en sıra dışı efsanesi olan Apollon’nun karşılıksız Daphne aşkı, Özlem Süer’in tasarladığı 2024-25 sonbahar kış koleksiyonunda yeniden hayat buluyor. Avangart tasarımı, pastel tonları ve üç boyutlu yaklaşımıyla dikkat çeken bu yeni koleksiyon, Paris Moda Haftası’nda boy gösterecek ve dünyaya açılacak. Tasarımları dünya moda otoritelerince avangart, neo-romantik, deneysel, kavramsal ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
darkyayincilik · 3 months
Text
Ünlü moda tasarımcısı Özlem Süer’in 2024-25 koleksiyonu Paris Moda Haftası’nda
Mitolojinin en sıra dışı efsanesi olan Apollon’nun karşılıksız Daphne aşkı, Özlem Süer’in tasarladığı 2024-25 sonbahar kış koleksiyonunda yeniden hayat buluyor. Avangart tasarımı, pastel tonları ve üç boyutlu yaklaşımıyla dikkat çeken bu yeni koleksiyon, Paris Moda Haftası’nda boy gösterecek ve dünyaya açılacak. Tasarımları dünya moda otoritelerince avangart, neo-romantik, deneysel, kavramsal ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
darkyayincilik · 3 months
Text
Ünlü moda tasarımcısı Özlem Süer’in 2024-25 koleksiyonu Paris Moda Haftası’nda
Mitolojinin en sıra dışı efsanesi olan Apollon’nun karşılıksız Daphne aşkı, Özlem Süer’in tasarladığı 2024-25 sonbahar kış koleksiyonunda yeniden hayat buluyor. Avangart tasarımı, pastel tonları ve üç boyutlu yaklaşımıyla dikkat çeken bu yeni koleksiyon, Paris Moda Haftası’nda boy gösterecek ve dünyaya açılacak. Tasarımları dünya moda otoritelerince avangart, neo-romantik, deneysel, kavramsal ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
darkyayincilik · 3 months
Text
Ünlü moda tasarımcısı Özlem Süer’in 2024-25 koleksiyonu Paris Moda Haftası’nda
Mitolojinin en sıra dışı efsanesi olan Apollon’nun karşılıksız Daphne aşkı, Özlem Süer’in tasarladığı 2024-25 sonbahar kış koleksiyonunda yeniden hayat buluyor. Avangart tasarımı, pastel tonları ve üç boyutlu yaklaşımıyla dikkat çeken bu yeni koleksiyon, Paris Moda Haftası’nda boy gösterecek ve dünyaya açılacak. Tasarımları dünya moda otoritelerince avangart, neo-romantik, deneysel, kavramsal ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
darkyayincilik · 3 months
Text
Ünlü moda tasarımcısı Özlem Süer’in 2024-25 koleksiyonu Paris Moda Haftası’nda
Mitolojinin en sıra dışı efsanesi olan Apollon’nun karşılıksız Daphne aşkı, Özlem Süer’in tasarladığı 2024-25 sonbahar kış koleksiyonunda yeniden hayat buluyor. Avangart tasarımı, pastel tonları ve üç boyutlu yaklaşımıyla dikkat çeken bu yeni koleksiyon, Paris Moda Haftası’nda boy gösterecek ve dünyaya açılacak. Tasarımları dünya moda otoritelerince avangart, neo-romantik, deneysel, kavramsal ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
darkyayincilik · 3 months
Text
Ünlü moda tasarımcısı Özlem Süer’in 2024-25 koleksiyonu Paris Moda Haftası’nda
Mitolojinin en sıra dışı efsanesi olan Apollon’nun karşılıksız Daphne aşkı, Özlem Süer’in tasarladığı 2024-25 sonbahar kış koleksiyonunda yeniden hayat buluyor. Avangart tasarımı, pastel tonları ve üç boyutlu yaklaşımıyla dikkat çeken bu yeni koleksiyon, Paris Moda Haftası’nda boy gösterecek ve dünyaya açılacak. Tasarımları dünya moda otoritelerince avangart, neo-romantik, deneysel, kavramsal ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gajder · 5 years
Text
Daphne Efsanesi
Tumblr media
Daphne Efsanesi Bir gün Apollon, Thessalia' da kıyıları ağaçlarla gölgelenen Peneus ırmağı kenarında, güzel genç bir kız görmüş. Bu güzelin adı Daphne imiş ve Apollon görür görmez ona aşık olmuş. Daphne ormanların derinliklerinde dolaşmaktan zevk alıyor, ay ışığında yabani hayvanları kovalamaktan, avlamaktan çok hoşlanıyormuş. Yalnız başına dolaşmayı çok seviyormuş. Dahası Daphne, hayatı boyunca yalnız yaşamaya yemin etmiş. Erkeklerden nefret ediyor, bu yüzden evlenmeyi kesinlikle istemiyormuş. Fakat Apollon ona delicesine tutulmuş, bu nedenle de peşini bırakmıyormuş. Ormanda karşılaştıklarında Tanrı Apollon, güzeller güzeli bu kızla konuşmak istemiş ancak Daphne ondan korkarak koşmaya başlamış. Apollon, ne dediyse onu durmaya ikna edememiş, Daphne korkmuş bir kere. Yorgun düşene kadar koşmuş koşmuş; daha fazla koşacak gücü kalmadığında yere yıkılıp ve toprak anaya yalvarmaya başlamış. "Ey toprak ana beni ört, beni sakla, kurtar ‘’ demiş. Toprak ana, onun yakarışını duymuş. Az sonra Daphne, yorgunluktan ağrıyan bacaklarının sertleştiğini, odunlaşmaya başladığını hissetmiş. Gri renginde bir kabuk göğsünü kaplamış. Güzel kokulu saçları yapraklara dönüşmüş ve kolları dallar halinde uzanmış, küçük ayakları ise kök olup toprağın derinliklerine doğru inmiş. Güzel bir defne ağacı olmuş. Apollon sevdiği kıza sarılmak isterken, defne ağacına sarılmış. Defne ağacı, Apollo’ nun en sevdiği ağaç ve defne yaprakları genç Tanrının saçlarının çelengi olmuş. Kahramanlara ödül olarak defne yapraklarından yapılma taçlar takılmış. Efsane - Ege Efsaneleri Read the full article
0 notes
teknolojibilgi · 4 years
Text
2020 Yılında Vizyona Girecek Filmler Belli Oldu
2020 Yılında Vizyona Girecek Filmler Belli Oldu
  1. Bad Boys For Life (17 Ocak 2020)
Film, uyuşturucuya karşı savaş açan iki polisin yaşadığı macerayı konu ediniyor. Mike Lowery ve Marcus Burnnet, narkotikten sorumlu olan iki polistir. Mike Lowery, orta yaş krizinin etkileri ile baş etmeye çalışırken, Marcus Burnett polis müfettişi olarak kariyerine devam eder. İkili, bu defa bir uyuşturucu baronu olan Armando Armas’ın peşine düşer. Ancak Armando’yu yakalamak sandıkları kadar kolay değildir. Aynı zamanda soğukkanlı bir katil olan Armando’nun peşine düşen ikili, zorlu bir maceranın içine düşer.
  2. Peter Rabbit 2 (7 Şubat 2020)
Yeni devam filmi ile birlikte sevimli haydut tekrar geliyor. Bea, Thomas ve tavşanlar bir aile yarattılar, ancak en iyi çabalarına rağmen, Peter yine de yaramaz huyunu geride bırakamıyor gibi. Peter bahçeden çıkarak kendisini yaramazlıklarının beğenildiği bir dünyada buluyor.
  3. Nimona (14 Şubat 2020)
Şekil değiştirici genç Nimona ve çılgın bilim adamı Lord Ballister Blackherat’ın, krallığın hükümdarını ortaya çıkarmak için bir araya gelmesini konu edinen animasyon filminin yönetmen koltuğunda Patrick Osborne oturuyor.
  4. GI Joe (27 Mart 2020)
G.I. Joe Efsanesi son filminde yine zorlu görevlerle geliyor. Ekip bu defa dünyayı hakimiyeti altına almayı hedefleyen Zartan, onun için çalışanlar ve Zartan’ın etkisi altına giren dünya liderleriyle zorlu bir mücadeleye giriyor.
  5. Mulan (27 Mart 2020)
Kadınların sadece kocasını mutlu edip çocuk doğurmak için yaşadıkları düşünülen bir çağda Mulan, seçenekleri konusunda mutlu değildir. Çin İmparatoru, her bir ailenin bir erkeğinin, ülkeyi Kuzey istilacılarına karşı korumak için İmparatorluk Ordusunda görev yapması gerektiğine dair bir karar verdiğinde, onurlu bir savaşçının en büyük kızı olan Hua Mulan, hasta olan babasının sağlığı için korktuğundan, onun yerine erkek kılığına girerek savaşa katılıyor. Hua Jun isimli bir erkek olarak orduya katılan Mulan, her adımında içindeki güçten faydalanması ve gerçek potansiyelini benimsemesi gereken zorlu bir mücadeleye girişiyor. Savaştaki yetenekleriyle ön plana çıkan genç kadın, aynı zamanda komutanına aşık oluyor…
  6. Hızlı ve Öfkeli 9 (10 Nisan 2020)
Serinin 9. filmi olan Fast and Furious 9’ın oyuncu kadrosunda  Vin Diesel, Michelle Rodriguez, Jordana Brewster, Lucas Black, Tyrese Gibson, Lex Elle ve John Cena gibi isimler yer alıyor.
  7. Trolls 2 (17 Nisan 2020)
Rengarenk saçlı trolllerin hikayesini ele alan animasyon türündeki filmde Poppy, güçlerini daima umutsuz olan Branch ile birleştirir ve kendisini bildiği dünyadan çok uzaklara taşıyan destansı bir maceraya atılır.
  8. Barbie (8 Mayıs 2020)
Barbie, içinde yaşadığı dünyanın koşullarına uymayan bir kadındır. Yaşadığı dünyanın “mükemmel kadın” imajına uzak olduğunu anlayan Barbie, yaşadığı fantastik dünyadan dışlanır ve kimsenin iletişim kurmak istemediği biri olur Uyum sağlayabileceği bir dünya bulmak ümidiyle bizim yaşadığımız gerçek dünyaya bir yolculuğa çıkar. Bu yeni dünyada, onu kendi evinde dışlanmasına sebep olan farklılıkları, onu özel kılan avantajlara dönüşür.
  9. Scoob (15 Mayıs 2020)
Sevilen çizgi dizi Scooby Doo’nun beyaz perde uyarlaması, Scooby ve Shaggy’nin tanıştıkları andan itibaren ömür boyu süren dostluğuna ışık tutuyor. Dedektif Fred, Velma, Daphne ile birlikte dünyayı kötülüklerden korumaya çalışan Scooby ve Shaggy, kendilerini zorlu maceraların içinde buluyor.
  10. Godzilla vs. Kong (22 Mayıs 2020)
İki ikonik canavar olan Godzilla ve King Kong‘un bir arada bulunduğu filmin yönetmenliğini  Adam Wingard üstleniyor. Filmin senaryosunda ise Terry Rossio, Lindsey Beer, Patrick McKay, T.S. Nowlin, Jack Paglen, John D. Payne, J. Michael Straczynski ve Cat Vasko bulunuyor.
  11. The Six Billion Dollar Man (5 Haziran 2020)
Bill DuBuque‘in senaryosunu kaleme alacağı film, ismi  “The Six Million Dollar Man,” olan bilim kurgu tv dizisi’nden uyarlanacak.
12. Red Notice (12 Haziran 2020)
Filmde Dwayne Johnson, dünyanın en çok aranan sanat eseri hırsızının peşindeki Interpol ajanına hayat veriyor.
  13. Minions 2 (3 Temmuz 2020)
Eski süper kötü Gru, suç dolu geçmişini bir kenara bırakır ve evlatlık edindiği kızları Margo, Edith ve Agnes ile birlikte sakin bir hayata adım atar. Gru, kurduğu işiyle ve ailesiyle vaktini geçirirken, bazı gizemli olaylar yaşanmaya başlar.  2010 yılında gösterime girdikten sonra 7’den 70’e tüm sinemaseverleri sinema salonlarına çeken animasyon filmi Çılgın Hırsız’ın devamı olan film yine bol kahkaha attıracağını vaat ediyor.
  14. Bob’s Burgers (17 Temmuz 2020)
2011 yılından günümüze kadar TV’de gösterimde olan animasyon dizisinden sinemaya uyarlanan filmin yönetmenliğini Loren Bouchard yaparken, senaryosunu ise Loren Bouchard ve Jim Dauterive kaleme alıyor.
  15. The Croods 2 (18 Eylül 2020)
Croods filminin devamı olan filmde, Crood ve Betterman aileleri arasındaki mücadeleye yer veriliyor. Tarih öncesi döneme ait olan Betterman ailesi, Crood’lardan daha iyi olduklarını kanıtlamak için mücadeye girişir.
  16. Bios (2 Ekim 2020)
Yıkım sonrası bir dünyada geçmekte olan bilim kurgu filmi bir robotu konu ediniyor. Ölmekte olan sahibinin köpeğini korumak için yaratılan robot, bu sürede sevgiyi, dostluğu ve insan olmanın ne demek olduğunu anlıyor.
  17. Micronauts (16 Ekim 2020)
Paramount, 2020’de beyaz perdeye yine bir oyuncak odaklı film getiriyor. Micronauts, 1970’lerde popüler bir uzay temalı oyuncaktı. Bu oyuncaklar uzun yıllar önce piyasadan yok olmasına rağmen Marvel, Devil’s Due Publishing ve IDW tarafından yayımlanan çizgi romanlarla görünürlüklerini sürdürdü.
  18. Fantastic Beasts and Where to Find Them (3 Kasım 2020)
J.K. Rowling‘in 2001 yılında gelirleri ihtiyacı olanlara bağışlanmak için Comic Relief aracılığıyla Harry Potter serisinin yan kitabı olarak çıkan Fantastic Beasts and Where to Find Them‘ kitabından uyarlancak film, Amerika’daki büyü dünyasını gözler önüne serecek.
  19. Avatar 2 (18 Aralık 2020)
Avatar serisinin 2009 yılında küresel bir fenomen haline gelen devam halkası; bu defa James Cameron’un yaratmış olduğu öykü evreninin hem kökenlerine iniyor hem de sınırlarını genişletmeyi amaç ediniyor.
2020 Yılında Vizyona Girecek Filmler Belli Oldu
0 notes