Yara sarmaya gelen, en büyük yarayı açar gider. Kabuk tutmak erdemini öğretir bize sadece, bu çağdaki sevmeler
140 notes
·
View notes
Gurbetten memlekete dönmektir seni sevmek...
81 notes
·
View notes
Tedbirli ol sevgilim, bak gözü kara bir kışla sınanacağız Ciddi yağmurlar başlamadı henüz Başlasın da gör, nasıl iliklerimize dek ıslanacağız!
13 notes
·
View notes
Bazen böyle olur; birileri gelir, ahengi bozar ve giderler.
Özgür Gümüşsoy
7 notes
·
View notes
Sanırım aşk ile ateşin en net olan benzerlikleri
Her ikisinin de düştüğü yeri cayır cayır yakmasıydı.
Özgür Gümüşsoy
4 notes
·
View notes
Berbat bir dönemimdi. Penceremin önündeki çilekleri geçen kış hiç sulamadım. Zamanla ben toparlandım tabii. Sonrasında hayatla ne kadar kanlı bıçaklı olsam da hiç ihmal etmedim onları. Fakat bir daha meyve vermediler.
Sevmek de böyle. Özenini kaybeden kalpte, bir daha hiçbir his beslenmiyor.
Özgür Gümüşsoy
30 notes
·
View notes
Özgür gümüşsoy
2 notes
·
View notes
Seninle retinalarımızı takas edebilseydik keşke. Bir defalığına, sen misali bakabilmek isterdim kâinata. Özgür Gümüşsoy
3 notes
·
View notes
ve çiçeklerimiz, gökyüzüne toz taneleri gibi uçarken; bizler iki ayaklı memeliler hâlâ daha fazlasına sahip olmak için türlü methiyeler dizmekle meşgulüz. biliyorum ki.. bu evren, bu dünya.. bizim kafesiniz ve bizler doymak bilmeyen hayvan üstü bireyleriz.
91 notes
·
View notes
Ayakkabıların çok gülünç, bu ihanet desenli elbisenin altına gitmek’lerini giysen; onlar sana daha çok yakışırdı etimden ayrılırken!
\\ Özgür Gümüşsoy
4 notes
·
View notes
34 UJS 62
Bunu bana neden yaptın?; çıkmaz sokağında bir gece
Dünyadaki tüm polislerin uykuları aynı cümleyle bölünse keşke;
“I can’t breathe…”
Bunu bana neden yaptın?; çıkmaz sokağında bir gece
El birliğiyle faşist duvarlarını yıkıyoruz kral bozması puştların
‘Özgürlük’ adında yasak bir türkü tutturmuşuz
Çığlığa dönüşene kadar mırıldanıyoruz yüz binlerce ağızda
Sevmekten yılmayan bir seyyahın sitemi var türkünün sözlerinde;
-Öyle alıştık ki kaybetmelere, ardımızda bıraktıklarımız dağ oldu
Şimdi içimizde bir yerlerde duran o dağlar da yerle bir oldu!
Bunu bana neden yaptın?; çıkmaz sokağında bir gece
Ankara’dan ağrım gelmiş, evde bir matem havası
Penceremdeki demir parmaklığa konmuş siyah kelebek isyan ediyor
“Ben bugün yarınımı kaybettim.” diye…
Gülmeyi en çok ben istiyorum tabiatın bu kötü esprilerine
Çatlak dudaklarınla mühürlediğin gözlerimin rengi bile keder olmuş artık
Tıraş sonralarıı beni öptüğünü anımsarım diye sakallarımı kesmedim günlerdir
Sigaraya başladım bir de, annemin kalbini iyiden iyiye duman altı ettim ki sorma
Değişen herhangi bir halt yok bende anlayacağın
Kimi incitmemeye uğraşsam, onu en çok acıtan ben oluyorum hep olduğu gibi
Zaten biz incelikler içinde yaşamaya çalıştıkça
Ensesi kalınlar iyiden iyiye ele geçirdi zarif hayatlarımızı
Semt masallarında bile… İyilik öldü, güzellik öldü!
Bunu bana neden yaptın?; çıkmaz sokağında bir gece
Hani bazı kadınların resmi dili yalandır ya, lütfen sen öyle olma
Öyle olma yaralanırım, öyle olma beni acımın gerçekliğine inandır
Başka başka düşüncelerin arasında boğulurken, aklım fikrim yine de sende
Can ne vakit et parçasına dönüşür ihanetin sayesinde anladım
Muhakkak ki senden öğrendim ben sadakatin de ölebileceğini
Yeminler nasıl ayakaltına alınır, bunu gözlerindeki yalan ordusunda gördüm!
Senin mitomanik hallerine sabretmem nedensiz değildi
Öyle ihtiyacım vardı ki koşulsuz sevgine
Gönlüm hep senden yanaydı işte, emin ol hiçbir mecaz içermiyor bu sözüm!
Bunu bana neden yaptın?; çıkmaz sokağında bir gece
Rakıya birlikte kurulacağım bütün dostlarımın yokluğunda
Önünü kesiyorum son sürat şarampole yuvarlanan bir sevdanın
“Seni benden götüren otobüsün kış lastiklerini sikeyim.” diye bağırıyorum
Yolcular gülüyor, işin garibi yolcuların yüzü yok
O meşhur Kayıp Otoban’da yürüyoruz o sıra David Lynch ile beraber
Diyor ki, “Eğer dediklerimi anlamazsan beni iki kez daha görürsün film boyunca.”
Aynalarla kırgınlık yaşadığım dönemlerdeyim ben oysa
Kendimi dahi göremediğimi dile getirdiğim bir klişenin içindeyim
Belki asırlardır en sevdiğim yer olan odam, şimdi düşman gibi bana
Duvarlarını üzerime üzerime yolluyor sanki
Farkındasın değil mi, hayalin henüz burayı terk etmedi
Tenindeyim bak, dur karışma bir saniye… nerede kaldığımı unutturuyorsun
Belindeki İpek Yolu’nda ilerliyor cansız çocuklarım
Aslında hiç yanımda olmadığını bilmekten daha kötüsü yok inan
Yalnızlığıma geri dönüşüm hiç de muhteşem olmuyor tabii
Bütün saatler yanılsama!
Geçmişin fahişesi olmuş her an
Her an sanki biraz daha bacaklarını aralıyor zaman
Kanırta kanırta içinden geçiyorum gün doğumlarının
Yarınlarım nesil tükenme tehlikesiyle karşı karşıya da olsa
“Hastalığım sen isen eğer, mümkünse şifam olmasın.” diyorum!
Bunu bana neden yaptın? çıkmaz sokağında binbir gece
Nefesini ensemde hissettiğim her şehrin nüfusu senden ibaret,
-Evet ulan evet!
Ve ben hangi adrese yürüsem, hep seni buluyorum!
Özgür Gümüşsoy
https://www.okuryazarlar.com/ozgur-gumussoy-yazdi-34-ujs-62/
33 notes
·
View notes
Birileri yanlışlıkla ya da kasten gelip tuvale dokunarak renklerin birbirine karışmasına neden olana kadar, manzara sahiden de eşsizdi. Bazen böyle olur; birileri gelir, ahengi bozar ve giderler.
132 notes
·
View notes
Şehirler de sürgün edilir mi?
Bir ev sahibini terk eder mi ya da?
Neden hep başkası gibi bahsediyoruz yalnızlıklarımızdan?
Özgür Gümüşsoy
12 notes
·
View notes
Ayakkabıların çok gülünç, bu ihanet desenli elbisenin altına gitmek’lerini giysen; onlar sana daha çok yakışırdı etimden ayrılırken!
\\ Özgür Gümüşsoy
7 notes
·
View notes
Unutuluyor mesafelerin hoyratlığında, tenlerin sıcaklığı. Unutuluyor tüm ilk’lerin tarihleri. İlk el tutuşmalar, ilk öpüşmeler, ilk ayrılıklar… Biz olmaya dair ne varsa tek tek unutuluyor! Özen gösteriliyor evde onu hatırlatabilecek eşyalarla yüz yüze gelmemeye. Geride kalıyor aşklar da, her şey gibi… Ya da öyle sanılıyor. Gelip bir yumruk midene inene kadar, göğüs kafesinde o ağrıyı hissedene kadar öyle sanılıyor. Sek tüketilmez hale dönüşüyor git gide sertleşen tüm o sancıların. Ve nihayet sen de acı bir su oluyorsun işte, şişede göründüğü gibi durmaya çalışan bir rakı damlasına. Mazide kalanların şerefine...! Özgür Gümüşsoy
44 notes
·
View notes
Elektrikler kesilince aile fertleri hep birlikte oturup sohbet eder salonda hani. Ve ışıklar tekrar geldiğinde herkes dağılır birden. Bazen insanları bir arada tutan şey göbek bağları değil, karanlık olur ne garip…
Özgür Gümüşsoy
11 notes
·
View notes