Tumgik
#ölümsüz kahramanlar
f-e-r-a-y-e · 1 month
Text
Tumblr media
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı,düşün altında ki binlerce kefensiz yatanı🇹🇷
166 notes · View notes
vatanim · 4 years
Text
Tumblr media
Az önce Ağrı'da çıkan çatışmada Şehit düşen Astsubay Emre Dokumacı. Ruhun şâd mekânın cennet olsun. 🇹🇷
14 notes · View notes
Text
***
'...Elimi uzatıp Ulaş'ın ateşine baktım. Bu sıcaklıktan fazla olduğunda Kutay'a haber verecektim. Elimi çektiğimde gözlerini açtı. "Neden buradasın, kız çocuğu?" diye sordu.
Sesi beklediğimden daha dinç çıkmıştı ve şaşırmıştım. Omuz silkip ellerime baktım. "Bana 'Bir gün sen de benim başımda beklersin' demiştin... Başında beklemek hiç eğlenceli değil," dedim ve bakışlarımı onun ellerine çevirdim, yaralanmıştı. O güzel parmaklarının çıkmış olduğuna hâlâ inanamıyordum.
"Neden?" diye sordu, sesi çatlamıştı.
Yüzüne baktım. Dudaklarında ve burun kemerinde yaralar vardı. "Bir çocuğun kahramanına zarar verilirse o çocuk çok üzülür de ondan," dedim.
Kaşlarını çattı ama burnu acımış olacak ki hemen gevşetmek zorunda kaldı. "Ben, senin kahramanın değilim, kız çocuğu. Görüyorsun ya, daha kendimi koruyamıyorum."
"Her savaşı kazanacak değilsin ya. Kahramanlar ölümsüz değiller. Onlar da zarar görebiliyorlar. Hem sonunu düşünen kahraman olamaz," dedim.
"Yine de senin kahramanın değilim," diye diretti.
"Evet, öylesin!" deyip güldüğümde gözlerini benden çekti. Gülümsemem de hemen kayboldu. Onun canı yanıyordu, bense gülüyordum.
"Canın yanıyor mu?" dedim eski halime dönerek kısık bir sesle. Bu sırada elini kaldırmaya çalıştığını fark edince elini tuttum. "Mecbur kalmadıkça elini kullanmaman gerek."
"Saçlarım gözüme geliyor," dedi.
Elimi yavaşça uzattım ve yüzüne düşen saçlarını çekinerek kenara ittim. "Seninkileri de çek," dedi huysuz bir sesle.
Kâküllerim uzadığı için neredeyse gözlerimi kapatıyordu ve belli ki bu, onu rahatsız ediyordu. Kâküllerimi geriye çekip tel tokayla tutturdum. Ulaş'a geri döndüğümde o da önüne döndü.
"İstediğin bir şey var mı? diye sordum.
"Uyu, kız çocuğu."
"Uykum yok."
Kaşları çatıldı ve bu kez gevşemediler. Bu sefer canı acımamış mıydı, yoksa acıyı umursamamış mıydı? Birincisi olmalıydı, çünkü uyumamama neden bu kadar sinirlensindi ki?
Ortamda sessizlik olurken alnındaki ter damlacıkları dikkatimi çekip duruyordu. Bir de ateşini kontrol etmem gerekiyordu tabii. Tereddütle elimi uzattığımda 'Ne yapıyorsun?' der gibi gözlerime baktı. Elimi alnıyla buluşturup, "Ateşini kontrol etmem gerek," diye açıkladım.
"Var mıymış?" diye sordu.
Elimi ��ekmeden, "Varmış ama yokmuş," dedim.
"O nasıl oluyor?"
"Şuan ateşin var ama Kutay bunun normal olduğunu söyledi. Yani yokmuş da diyebiliriz," dedim gülümseyerek. Başını hafifçe salladı, elime değen saçları gıdıklanmama sebep olmuştu.
"Elini çekmeyecek misin, kız çocuğu?"
"Affedersin dalmışım," diyerek elimi çektim ve şirin olmaya çalışarak gülümsedim. Rezil olduğumda verdiğim tepki genelde bu olurdu. "Şey... uyumalısın artık."
Bunu söylediğimde gülümsedi, gerçekten gülümsedi. Tütüncü, bana samimi bir şekilde gülümsemişti! Bugünde bir tuhaflık vardı sanki. Önce ismimi söylemiş, şimdi de içten bir şekilde gülümsemişti.
"Öyle diyorsan, kız çocuğu" deyip gözlerini kapattı yavaşça.
Ellerimle yanaklarımı kapattım. Yavaşça bana doğru dönüp gözlerini açtı. "Ne yapıyorsun?"
"Hiçbir şey."
"Tam bir kız çocuğusun, kız çocuğu."
"Deme öyle!"
***
20 notes · View notes
hakimiyet · 2 years
Photo
Tumblr media
Miniklerden büyük performans https://ift.tt/8WSElG2
Tumblr media
Miniklerden büyük performans Dr. Ali Kemal Belviranlı Kadın Doğum ve Çocuk hastalıkları hastanesi kreşinde eğitim gören minikler Çanakkale muharebesini anlatan ve ‘Ölümsüz kahramanlar’ ismini verdikleri tiyaro oyunu ile büyüledi.
March 18, 2022 at 02:13PM
0 notes
erkencikusnet-blog · 6 years
Text
Erkenci Kuş Oyuncusu: Anıl Çelik Kimdir?
http://www.erkencikus.net/erkenci-kus-oyuncusu-anil-celik-kimdir.html
Erkenci Kuş dizisinin Cengiz Özdemir’i namı diğer Ceycey’i rol aldığı karakter ile bizleri eğlendiriyor. Henüz çalıştığı şirkette staj yapan Ceycey, ajansın en renkli kişiliklerinden biri. Hem lafını esirgememesi hem de her şeyin en iyisini bilmesi ile dizide karakterimizi hem görmekten hem de izlemekten oldukça keyif alacaksınız.
1 Ocak 1988 (30 yaşında) yılında Ankara’da doğan oyuncu, Beykent Üniversitesi Oyunculuk Bölümünden mezundur. Oyunculuk kariyerine aktif olarak 2006 yılında Arka Sokaklar dizisinin ilk sezonunda başlayan oyuncumuz, daha sonrasında Selena, Senin Uğruna, Ölümsüz Kahramanlar, Sevgili Düşmanım, Kendi Okulumuza Doğru, Unutulmaz, Seni Bana Yazmışlar, Al Yazmalım, Salih Kuşu ve Çilek Kokusu dizilerinde de yer almıştır.Aynı zamanda Lal Gece adlı ve yapımcılığını tamamen kendisinin üstlendiği bir sinema filmi de bulunmaktadır.Erkenci Kuş Oyuncusu: Anıl Çelik Kimdir?
2 notes · View notes
vallabiktim · 3 years
Text
kahramanlar yapar, tarihçiler yazar, edebiyatçılar ölümsüz kılar. tarih, hep galibin kalemiyle yazıldığı için taraf tutar. 
0 notes
mantikutayr · 6 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
ejderhanı nasıl eğitirsin -  dean deblois, chris sanders (2010) 
‘’cressida cowell'ın romanından aktarılan ejderhanı nasıl eğitirsin, iri yarı vikinglerin ve vahşi ejderhaların destansı dünyasında geçiyor. ejderha savaşının bir hayat tarzı olduğu berk adasında yaşayan bir genç, yaralı bir ejderhayla karşılaşır ve dünyası alt üst olur.’‘
senin ejderha ne durumda?
ejderha?
ejderha bazen çok başlı resmedilir. genellikle üç, dört veya yedi başlıdır. bunlar üç ilkeye (tuz, sülfür ve cıva), dört elemente veya yedi gezegene tekabül eder.
mitolojide ejderha doğu ve batı mitolojisinde ejderhalar  ‘’çesitli hayvanların özelliklerini bünyesinde toplayan ve bundan dolayı-belki bütün hayvanların gücünü ve niteliklerini toplu olarak sembolize eden ve timsah ya da kertenkeleden köken alan canlılar olduklarına inanılır. uzak doguda uzun ömürleri ve  güçleri nedeniyle bilgeligin sembolüdürler. bunların en büyüklerinden biri olan “komodo kertenkelesi” ejderha efsanelerinin bazılarından köken almaktadırlar . çin mitolojisinde çok sık rastlanan ejderha, pek çok tür hayvanın garip bir karısımı olarak bir devenin basına, bir erkek geyigin boynuzlarına, bir canavarın gözlerine, bir inegin kulaklarına, bir yılanın boynuna, bir midyenin göbegine, bir sazan balıgının pullarına, bir kartalın pençelerine ve bir kaplanın ayaklarına sahiptir. kafasının üzerinde “chi’ih muh”denilen büyük bir parça vardır. gövdesi birlesik üç bölümden sekillenmistir. gövdesinde 117 adet bulunan pullardan 81 tanesi iyi (yang) etki gösterirken, 36 tanesi ise kötü (ying) etkiyle doludur. böylece ejderha hem biraz koruyucu hem de biraz yok edicidir. boyun altındaki pulları terstir ve her bir ayagında bes adet parmak bulunur. bir erkek ejderha disisinden, tepesine dogru giderek incelen dalgalı bir boynuzla ayrılır. ayrıca disi ejderhanın burnu da düzdür. kanatlı ejderhalar oldugu gibi, at-ejderha, bogaejderha, köpek-ejderha, kurbaga-ejderha ve balık-ejderha’da vardır. ejderhaların en önemli düsmanı belki kaplandır ama kaplan baslı ejderhalara da rastlanılır. görüldügü gibi ejderhalar diger hayvanlara da dönüsebilirler ejderhalar kesinlikle suyla ilgilidir. yagmurun ve suyun efendisi, gök gürültüsünün tanrısı ya da yagmurun ve suyun tanrısı olarak anılırlar. fırtınalar çıkaranlar da vardır. bazı mitolojilerde ısık tanrısıdır. yeni dogmus bir ejderha, bir solucan veya bir yılan ya da bir kertenkeleden daha büyük degildir. ancak çok süratli gelisirler. ejderhaların kemikleri olduguna inanılan, fosillere ait kemiklerin tıbbi amaçlı olarak kullanıldıklar görülür. ejderhaların yakınlarında kesinlikle tedavi edici özellige sahip sifalı otlar vardır. ejderhalar derilerini dökerler ve bazen de kemiklerini fırlatıp atarlar. bes ayrı renge sahip ejderha kemiklerinin iç organlara yönelik olarak tedavi edici etkileri bulunmaktadır. buna göre mavi renk kemikler karaciger ve safra kesesi; beyaz renk olanlar akciger ve ince bagırsak; kırmızı renkliler kalp ve kalın bagırsak; siyah renktekiler böbrekler ve mesane; sarı renk kemikler ise dalak ve mide üzerine etkilidir. ayrıca ejderhaların tükürügünün de tedavi edici özellikte oldugu bildirilmektedir. tanrıların, ejderhalar üzerinde yolculuk yaptıklarına inanılır genel olarak yılan kuyruklu, kanatlı ve arslan pençeli mitolojik hayvanlar olan ejderhalar “uçan yılan” olarak da nitelendirilirler. kaynagı eski babil ve sümer inançlarıdır. aslında her ulusun mitolojisinde ejderhalar vardır ve onlarla hep savasılır . germen kavimlerinin nibelungen efsanelerinde ve ayrıca yunan mitolojisi içerisinde korkunç ejderha motifleri vardır ve bunlar çesitli kahramanlar tarafından öldürülürler . yunanca ejderha “gözcü” demektir. zaten ejderha, pek çok öyküde kutsal suların gözcüsü ve bekçisidir. sümer, babil, akad ve hititlerde erkek kahramanlar veya tanrılar ejderhaları öldürürler . mitolojide ejderha motifi türk sanatında da hint ve çin sanatı kadar yaygındır. türk mitolojisinde büyük yılan biçimli olarak betimlenen ejderhaların, üçten yediye kadar degisen sayıda basları bulunmaktadır. yedi baslı ejderha anlamına gelen “büke” sözcügü yakut türkleri tarafından büyüklere unvan olarak verilir. ejderhaların kuyuların diplerinde sarayları vardır. insan eti yiyen ejderhalar, genç kızları buralara kaçırırlar. ejderha türk mitolojisinde zaman zaman dünyayı tasıyan bir hayvan olarak da kabul edilir . dört yön ile iliskisi vardır ve gök ile yer-su kültlerinin varlıgı nedeniyle astrolojiyle iliskili olarak farklı sembolik anlamlar yüklenmistir. türklerde bir ejderha kültünden söz edilebilir. ejderhaların, karanlık yer ejderi, . gök ejderi, sarı ejder, agaç ejderi ve kırmızı ejder gibi tipleri bulunmaktadır. kökenini timsahtan aldıgı ileri sürülür . ejderha, eski türklerin “12 hayvanlı takvimi”nde de yer almıstır. ejderha çin’de oldugu gibi, türklerde de bir hukuki sembol olarak kullanılmıs olmalıdır .yunan mitolojisinde ejderha ile ilgili, diger toplumların inançlarıyla paralellik gösteren öyküler anlatılır. ekhidna adı verilen ejderhanın yeraltında ve yeryüzünde ne kadar korkunç köpek ve canavar varsa, hepsini yarattıgına inanılır. lerna ejderi adlı dokuz kafalı bir yılanejder vardır. herakles’in onun zehir saçan kafalarını kopardıgına ve ölümsüz olan bir kafasını da bir kayanın altına gömdügüne inanılır . zümrüdüanka: anka, hüma, semender, devlet kusu, phoenix, simurg, sSirenk gibi adlarla da anılır. dünyanın farklı yörelerinde çesitli dinsel ve büyüsel etkileri olduguna inanılan mitolojik bir kus olup, bir sıgırı ya da bir fili tasıyabilecek kadar büyüktür. kaynagı eski mısır inançlarında bulunmakla beraber çin’den _ran mitolojisine kadar hemen her yerde yaygındır. güvercine benzetilerek tasarlanan bu kus, zümrüt yesili kanatlara sahip olup, ayrıca altın renkli uzun tüyleri bulunan güzel sesli bir erkek kus olarak imgelenir. kaf dagının ardında yasayan ve sadece kemikle beslenen bu kusu kim öldürürse 40 gün içinde ölür ve üzerinden geçtigi kimselere de mutluluk getirir. her zaman için dünyada tek olarak bulunan anka kusu 1700 yıl yasar ve kendini atesten yeniler. Ölecegi zaman yuvasını atese verip kendisini yakar ve o yanarken de yeni ve genç bir anka kusu meydana gelir. genç kus babasının küllerini heliopolis’deki günes tapınagına götürüp bırakır. kimin basına konarsa (devlet kusu), ona büyük zenginlik ve mevki getirir. yüzü insana benzer; gövdesi ise her hayvandan bir parça alınarak yapılmıs olup boynu çok uzun ve ak bir halka ile sarılıdır. çinliler onu raks ve müzigin mucidi sayarlar. çesitli masallarda, onun genis kanatları üstünde ülkeden ülkeye uçuldugu tasarlanan bu kusun çogunlukla insanlara görünmedigine de inanılır degisik kültürlerden araplarda roc, hintlilerde Garuda, yunanlılarda salamandra ve iranlılarda ise simurg ya da semender olarak adlandırılır. Simurg (Otuz Kus) efsanesi çok ünlüdür. Bu efsanede kuslar kendilerine bir kral seçmek isterler. krallıga kaf dagında oturan simurg’u uygun bulurlar. hep birden gidip, ona baglılıklarını bildirmek isterler. yola çıkan kuslardan bazıları, kaf dagı çok uzak oldugu için yorgunluktan yolda ölürler. amaçlarına ulasmak için karsılarına çıkan engelleri asmaya çalısırlarken, çok sayıda kus daha ölür ve sonuçta milyarlarca kustan geriye yalnızca otuz kus kalır. onlarda bitkinlikten can çekismektedirler. güçlükle kaf dagına varırlar. burada tahta oturtulan kuslar, okumaları söylenen önlerindeki kagıdı okuduklarında, o zamana kadar bütün yaptıkları seylerin o kagıtta yazılı oldugunu görürler. bu arada simurg belirir. otuz kus bir bakarlar ki karsılarındaki simurg kusu, aslında kendilerinden baska bir sey degildir. hintlilerce garuda olarak adlandırılan aynı kusun bir kartala benzedigi ve kartalın gaga, pençe ve basına sahip oldugu ancak gövde, kol ve bacaklarının ise insan görünümünde oldugu bildirilmektedir. garuda dogdugu zaman o kadar parlaktır ki, onu bir tanrı sanarak ibadet edenler olur. garuda tanrı visnu’nun binek hayvanıdır. ilahi güçlere sahip olan garuda’nın ulasılamaz güçlügü ile kuvvetin iyiligini fakat, bazı yaratıkları kaçırıp yemesiyle de kötülügü temsil ettigi düsünülebilir. hint mitolojisi, garuda ile ilgili söylenceler yönünden çok zengindir. bazı dogu toplumlarında ise phoenix olarak adlandırılan bu efsanevi kusun günesin kusu oldugu ve büyük bir atesin küllerinden dogduguna inanılır ve ona heliopolis’te tapılır. öldükten sonra dirilmenin bir simgesi olarak kabul edilen phoenix, ra (günes tanrısı) ile yakından iliskilidir. eski mısırlılarca benu kus olarak adlandırılır ve tanrı ra’nın formlarından biridir. kaos ve karanlıktan çıkan hayatın ve ısıgın sembolüdür. asya’da phoenix’in çok eski bir kus olduguna, çok uzun yasadıgına ve evrenin yaratılısına tanıklık ettigine inanılır ayrıca “stymphalos” adlı arkadia kentinde gagaları ve pençeleri tunçtan, tüylerini ok gibi fırlatan “stymphalos kusları” adlı mitolojik kusların yasadıgı bir kent vardır ki bu kusları daha sonra herakles öldürmüstür.’’
8 notes · View notes
musstuffsworld · 5 years
Text
Tumblr media
Araştırmacı yazar Fatih Sultan Kar Beyin kaleme aldığı , RİZE’MİZİN Düşman işgalinin kurtuluşunun 101 yıl münasebetiyle anlatan çok değerli bir yazı.
BÜTÜN RİZE KAYNADI
DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞU ANISINA
ALLAH ALLAH NİDALARI ASKOROZ’U İNLETİYORDU
Tarihi gerçekleri bilmeyen bazı art niyetli kişiler Rize şehrinin Rize’nin kurtuluşu yok, Ruslar kendileri çekildi masalları anlatılır durur. Kahraman Kalkavan Bey’in bir avuç gönüllü ile Askoroz Deresi’nde verdiği mücadele ve çekilen onca zülüm hiçe sayılır. Neymiş efendim Bir gün Rizeliler demiş ki; her şehrin bir kurtuluşu var Rize’nin yok. Bir gazi bulalım da Rize nasıl kurtulmuş bize anlatsın. Buldukları amca başlamış anlatmaya: Çok zor günlerdi çok. Düşman karşıdan geliyor elinde top tüfek, biz bir kaçtuk bir kaçtuk.. Bu anlatılanlar bir şehrin geçmişine ve en önemlisi Rize şehitlerine saygısızlıktır.
KURTULUŞA GÜÇ KATAN RİZELİLER
Birinci dünya savaşı ve ardından kongreler dönemi (Kurtuluş savaşına hazırlık dönemi) İstiklal Savaşımızda Rize’miz hep önemli rol oynamıştır. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde Rize delegeleri katılmıştır. Rizeliler sadece Rize ve çevresinin savunulmasıyla yetinmemiş, diğer bölgelerde de vatan savunmasına gönüllü katılmışlardır. İstiklal Savaşımızda silahaltına girme konusunda tereddüt etmeyen Rizeliler, ayrıca gönüllü olarak da milis güçler oluşturmuşlar, Kazım Karabekir Paşa komutasında Doğu Cephesi Harekâtı, Sakarya muharebelerine de en önde yer almışlardır. Kuvvetlerimiz için silah ve cephane naklinde de Dursun Kaptan başta olmak üzere aktif görevler almışlardır. Yine bölgemiz dışındaki mücadelede İpsiz Recep gibi gönüllülerin Marmara bölgesinde savunmaya katıldıklarını görüyoruz.
BÜTÜN RİZE KAYNADI
Bu gece rüya gördüm bütün Rize kaynadı Sabahtan kalktım, baktım bütün Rize oynadı
Askerler martinini hem sildi, hem yağladı Uşaklar silahını omzuna bağladı
Bizim gemi yürüdi Hopa’dan asker aldı Askerini gezdürdi devletimiz mil aldı
Kemer’den vapur açtı sancakları parladı Bizim bu topraklarda çok analar ağladı….
Kurtuluş savaşı yıllarında Kuvayı Milliyecilere takalarıyla silah taşıyan denizci Rizeliler vatan savunmasında başrol oynamışlardır. Milli mücadelede büyük yararlılıklar gösteren Rizeliler arasında İpsiz Recep, Ketencioğlu Yakup, Dursun Kaptan, Metozade Hüseyin, Mataracı Mehmet Efendi, Tuzcuoğlu Halit Ağa, Şahinoğlu Osman Kahya, Rusya’dan gelen silah ve cephanenin Ankara’ya ulaştırılmasında etkin bir görev üstlenen Son Osmanlı Mebusan Meclisi ve TBMM 1. Dönem'de Lazistan (Rize) milletvekilliği yapan Osman Nuri Özgen, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Erzurum kongresinde Rize’yi temsil eden İsmail Hakkı Genç, Kuvayı Milliye çalışmalarını yönlendirmek amacıyla Batum’da Sada-ı Millet Gazetesi’ni çıkaran ve yine Erzurum kongresinde Rize’yi temsil eden Lazistan Mebusu Hemşinli Necati Memişoğlu gibi birçok ölümsüz kahraman yer almaktadır.
Bİ TÜFEĞİM Bİ DE BEN
İstanbul’da savaş yılları. Birinci dünya savaşında galip gelen İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunanlılar İstanbul’u işgal etmiştir. Türk’ün ateşle imtihan edildiği bu zor dönemde ekmek karneyle dağıtılmaktadır. Ancak İstanbul’da biri vardır ki, milli mücadelecilere karnesiz ekmek sağlamaktadır. Bu kişi cesaretiyle Atatürk’ün dikkatini çekmeyi başaran Rizeli Mataracı Mehmet Efendi’dir. Atatürk, bir gün bu yürekli laz uşağını yanına çağırır. Bir süre muhabbet ettikten sonra can alıcı soruyu sorar: “Yarın cepheye gitsek, kaç kişiyle gelirsin?” Mataracı Mehmet Efendi, Rizeliye has keskin zekasını ve şivesini konuşturarak “Bi tufeğum, bi da ben senun emrundeyiz paşam” der.
TAŞLIDERE’DE YENİ BİR TARİH YAZILIYORDU
Birinci cihan harbinde Rus cephesi bozulmuş, Hopa ve civarı kahramanca müdafaadan sonra düşmüş düşman Rize’ye doğru ilerliyordu. Şehrin beş kilometre doğusunda Taşlıdere’nin sol sahilinde Binbaşı Kahraman Kalkavan komutasındaki 600 - 700 erden oluşan sahil muhafız taburu düşmanı bekliyordu. Türk kuvvetleri düşmanın köprüyü geçmesine mâni olmak için hâkim tepeleri tutmuş vaziyetteydi. Sabah şafakla beraber Türk siperleri tarafından düşmanın topçu bataryaları seri ve şiddetli bir ateş altına alınıyordu. Bu cehennem ateşi tam dört saat devam ediyordu. Türkler kaçmıştır diyen Ruslar köprüyü geçmek için ilerliyorlar. Köprü ortasına varır varmaz Mehmetçiğin gür sesi duyuluyor. Allah Allah nidaları yeri göğü inletiyordu. Neye uğradığını anlayamayan Moskof geri çekilmek istiyorsa da Mehmetçiğin fişeği vazifesini yapıyor. Binlerce düşman Taşlı Dere sularına karışıyordu. Düşman topçusu daha şiddetli ölüm yağdırıyordu. Bu vahşi hava saatlerce devam ediyordu. Taşlıdere yamaçları hallaç pamuğu gibi savruluyor. Hiç ara vermeden bu ecel yağmuru akşam kararıncaya kadar devam ediyor. Moskof tekrar taarruza geçiyorsa da köprüyü geçmeğe muvaffak olamıyordu.
TAŞLIDERE ANAFARTALAR'I ANIMSATIYORDU
Gece bazı ehemmiyetsiz hâdiselerle geçiyordu. Sabah güneşi doğmadan Moskof topçusu yine kan püskürüyordu. Bu da yetmiyormuş gibi ilâveten denizden bir torpido çok yakın bir mesafeden siperlen dövüyordu. Sekiz saat fasılasız devam eden top ateşi himayesinde köprüyü geçmek isteyen düşman Mehmetçiğin mavzeri önünde eğilmeğe mecbur kalıyordu. Her geçen gün düşman biraz daha takviye oluyor ve denizden de amansız bir bombardıman dinmek bilmiyor. Harp bütün şiddet ile devam ediyor. Türkler gittikçe azalmakta, Moskof ise gittikçe arkadan cephane, yiyecek ve asker almaktaydı. Kuvvetlerimiz üç yüz kişiye indiği halde Mehmetçik hâlâ bir adım geriye çekilmemişti. Kahraman bey Taşlıdere’de edata bir Analarla oluşturuyordu.
KALKAVAN’IN YARDIMINA MATARACI YETİŞİYORDU
Muharebenin altıncı gecesi karanlıklar içinde bir süvari Türk siperlerine doğru dörtnala ilerliyor, Kahraman Kalkavan’a geri çekilmeleri emrini içeren bir mektup getiriyordu. Gecenin ayazına rağmen zarfı açıp mektubu okuyan binbaşının alnında ter damlaları görünüyordu. Kahraman Bey “Düşman ne kadar kuvvetli olursa olsun, gökten ölüm yağsa bir adım geri çekilmem” diyordu. Bunun üzerine süvari komutanın bir de şifahi emri olduğunu belirtiyordu. Komutan “hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Vatanın her karış toprağı düşman kanı ile sulanmadıkça düşmandan kaçacak tek bir Türk yoktur. Fakat parça parça kuvvetleri bir araya toplamamız için geri çekilmenizi ve bu çekilmeyi mümkün olduğu kadar zayiatsız başarmamız lâzımdır” şeklinde emrediyordu. Kahraman Bey bunun üzerine çekilmeyi kabul ediyordu. Kahraman Bey daha sonra cebinden defteri çıkarıp bir şeyler yazıyor ve yazdıklarını Ömer Çavuş’a vererek “hemen şehre gitmesini Mehmet Mataracı’yı bulup yazdığı mektubu ona vermesini emrediyordu. Binbaşı Kahraman Bey bu mektubunda geri çekilme, emri aldığını ve bu emrî zayiatsız yerine getirebilmek için siperlerin siviller tarafından hiç olmazsa bir iki saat daha müdafaa edilmesinin lâzım geldiğini ve gönüllülerin temin edilip derhal gönderilmelerini istiyordu. Ertesi günün akşamı bu gönüllü kahramanlar Mehmetçiklerin aralarında yer almaya başlıyorlardı. Gelen gönüllü sayısı iki yüz elli kişiden oluşuyor ve bunların arasında yirmi kişi yetmiş yaşının üzerine idi.
TAŞLI DERE FEDAİLERİ
Uzaktan duyulan horoz sesleri sabahın yaklaştığını bildiriyor. Taşlıdere fedaileri göz ileride, tetik elde bekliyor. Gözü kana bulanmış kızıl Moskov güneş doğuşu ile birlikte top ateşine başlıyordu. Tam üç saat süren bu ölüm kasırgasından sonra köprüyü yine geçemeyen düşman kudurmuşa dönmüştü ki o gün bütün gün ve gece top ateşi durmadan devam ettiriyordu. Kahramanların birçoğu şehit olmuş, kimi yaralanmıştı. Ancak üç arkadaş sağ kalmıştı. Civar köy kadınları yaralıları evlerine alıp getiriyor, onlar da son vazifelerini yapıyorlardı. Muharebenin sekizinci günü bütün kuvvetiyle saldıran Ruslar köprüyü geçmeye muvaffak oluyorlar. Sağ kalan üç arkadaştan ikisi daha sonra şehit oluyor, Hasan da ağır yaralanıyordu. Teslim olmayı şanına yediremeyen bu kahraman Rizeli belinden çıkardığı piştofu alnına dayayarak “Allah’ım beni affet, şu kâfir Moskof”un' kurşunu ile ölmek istemiyorum; diyor ve bir saniye sonra al kanlar içinde uzanıyordu. Halk daha sonra şehitlerine koşuyor. Bütün şehitler itina ile ve bütün dini vecibeler yerine getirilerek defnediliyor. Daha sonra yol açmak için buralar kazılıyor. O rutubetli yerde şehitlerin bütün elbiseleri çürüdüğü halde bedenlerinin hiç bozulmadan durduğunu gören vatandaşlar hocalara koşuyordu. Cürümüş elbiselerin içinde kırk-elli kuruş gümüş para çıkıyor. Kimsenin eli vatan için canlarını feda eden şehitlerin paralarına gitmiyor. Sonunda karar veriliyor, bu paralarla bir çeşme yaptırılıyor ve çeşmenin adı “şehitler çeşmesi” konuyordu.
DÜŞMAN KOMUTANI: BU MİLLET ESİR EDİLEMEZ
Tepeleri zapteden düşman komutanı siperleri geziyordu. Muazzam kuvvetini bir adım ileri attırmayan bu bir avuç sivilin yaptığı kahramanlık karşısın, da hayranlığını gizleyemeyerek: Bu millet esir edilemez. Bütün uğraşmalarımız beyhude.. Türkler vatanlarını nasıl olsa bizden geri alacaklardır. Tarih, böyle kahramanların toprağında düşman çizmesinin uzun zaman dolaşamayacağını ispat etmiştir der.
Fatih Sultan KAR / İST.
NOT:
Rize’nin kurtuluşu yok demek Taşlıdere (Askoroz), Fındıklı Çağlayan (Abu) Deresi, Fırtına Deresi, Çayeli (Mapavri) de verilen mücadeleyi görmezden gelmek, esaret yıllarında çekilen çileyi yaşanan zulümleri bilmemektir. Rus Generallerinin bizzat şahit olduğu ve duyduğu bu hissi anlayamayacak kadar gafil olanlar Rize’nin Kurtuluşu yok demeye devam etsinler.
Kaynak
Rize Gezintisi ve Şehitler Çeşmesi M. Kemal Yanbeğ İnan Trabzon Halkevi Dergisi Yeni Seri Sayı 6 Mayıs 1943 Sayfa 16-23
Taşlıdere Şehitleri Mustafa Ardal Zümrüt Rize Gazetesi Sayı 1 Sayfa 3-4 5 Mayıs 1950
0 notes
apkamcasi · 4 years
Text
Castle Monsters Battle of Hero Warriors MOD HİLE v 1.21 APK İNDİR
Castle Monsters Battle of Hero Warriors MOD HİLE v 1.21 APK İNDİR
Castle Monsters Battle of Hero Warriors
Açıklama: Kale Canavarları Kahraman Savaşçıları Savaşı – Oyuncunun Kahramanlar Kalesi’ni savunması gereken “Duvardan Duvara” tarzı strateji. Ölümsüz zombi ve canavarların komplosu, dünyadaki tarihi kaleyi yok etmek için bir araya geldi. Kilitleri korumak için, kullanıcının kötülüğü önleyebilecek çeşitli karakterlerin yardımına ihtiyacı vardır. Kazanmak…
View On WordPress
0 notes
sizekitap · 4 years
Text
Öfkelidoğan
Öfkelidoğan (Ciltli) Ciltli Claire Legrand Salon Yayınları
New York Times Çok Satanlar Listesinden 2018’in şaşırtıcı derecede orijinal, kesinlikle okunması gereken bu fantastik kitabı, aralarında yüzyıllar olan bu iki özgür ruhlu ve güçlü kadını kaleme alıyor. Dünyalarını kurtarma gücü sadece onların elinde… Ya da yok etme!Geçit düşecek. Zamanın geldiğini biri kan, diğeri ışık olan iki insan Kraliçe’nin doğumuyla anlayacaksınız. İki Kraliçe yükselecek. Yedinin gücünü taşıyacaklar. Kaderinizi ellerinde tutacaklar. Suikastçılar en iyi dostunu pusuya düşürdüğünde, Rielle Dardenne onu kurtarmak için her şeyi riske atar ve böylece kehanetteki kraliçelerden biri olabileceği gerçeği su yüzüne çıkar. Ya ışık ya da kan kraliçesi olacaktır… Güneş Kraliçesi olduğunu kanıtlamak için, Rielle yedi elemental büyü sınavından geçmek zorundadır. Başarısız olursa öldürülecektir… Tabi önce sınavlar onu öldürmezse! Bin yıl sonra, Kraliçe Rielle efsanesi Eliana Ferracora için bir peri masalıdır. Ölümsüz İmparator için ödül avcılığı yapan Eliana, annesi ortadan kaybolana dek dokunulmaz olduğuna inanmaktadır. Annesini bulmak için asilerin teğmeniyle iş birliği yapan Eliana, imparatorluğun kalbindeki kötülüğün hayal ettiğinden daha korkunç olduğunu keşfedecektir. Rielle ve Eliana bin yıla yayılan kozmik bir savaşta mücadele ederken, hikâyeleri kesişecek, aralarındaki şok edici bağlantılar sonunda hem onların hem de dünyanın kaderini belirleyecektir. Öfkelidoğan için Övgüler Amazon’da Ayın En İyi KitabıBuzzFeed’de Bahar 2018 En Çok Beklenen KitapGoodreads’de Bahar 2018 En Çok Beklenen KitapBustle’da Bahar 2018 En Çok Beklenen Kitap “Kesinlikle okunması gerek.” – Refinery29 “İzlemek isteyebileceğiniz bir seri.” – Paste Magazine “Düşsel.” – Bustle “En büyük yeni Genç Yetişkin Fantastik kitaplarından biri.” – Entertainment Weekly “Çok güçlü!” – BuzzFeed “Claire Legrand’ın elemental büyü, efsanevi tanrısal yaratıklar ve zalim suikastçıların hüküm sürdüğü uçsuz bucaksız epik bir dünyada geçen Öfkelidoğan’ı, büyüleyici hayal gücüyle bağımlılık yapıyor. Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir roman! Farklı dönemlerde kendi savaşlarını veren iki öfkeli kraliçenin üzerine kurulmuş bu hikâyeyi okurken heyecandan yerinizde duramayacaksınız!” – Kendare Blake, Three Dark Crowns serisiyle New York Times’ın çok satan yazarı “Claire Legrand’ın Öfkelidoğan üçlemesi, kitaptaki melekleri kadar karmaşık; alımlı ve bir o kadar da güzel, dengesiz ve bir o kadar da ölümcül. Zarif, görkemli bir aşk ile kanlı bir savaş; değişen tarih akışı, belirsiz kehanetler ve git gide büyüyen karakterlerle o kadar mükemmel bir şekilde dengeleniyor ki, her bölüm bir öncekinden daha çekici bir hal alıyor. Öfkelidoğan baştan çıkarıcı, enfes bir kitap.” – Sara Raasch, Kül Gibi Kar üçlemesiyle New York Times’ın çok satan yazarı “Öfkelidoğan kitabını elimden bırakıp uyumaya çalıştım… Sonra kalktım ve okumaya devam ettim. Destansı bir anlatım, sonsuz bir hayal gücü ile bu kitap sizi ele geçirecek ve onu asla elinizden bırakamayacaksınız.” – Amie Kaufman, Illuminae Dosyaları ve Benim Uzak Yıldızım ile New York Times’ın çok satan yazarı “Claire Legrand’ın Öfkelidoğan epik destanı, birbirinden son derece farklı iki büyüleyici genç kadının, etkileyici kötü karakterlerin, bitmek bilmeyen bir aksiyonun ve insanın adeta kalbini sıkıştıran bir romantizmin bir araya geldiği Genç Yetişkin fantastik üçlemesinin başlangıcı. Olağanüstü bir kitap!” – Morgan Rhodes, Falling Kingdoms serisi ile New York Time’ın çok satan yazarı “Sürükleyici ve karmaşık Öfkelidoğan, iki kraliçenin hikâyesiyle aklınızı başınızdan alıp kalbinizi ele geçirecek!” – Roshani Chokshi, Yıldızlara Sarılı Kraliçe ve A Crown of Wishes ile New York Times’ın çok satan yazarı “Güzel, acımasız, yürekleri durduran hikâyesiyle, Öfkelidoğan kendinizi kaybedeceğiniz bambaşka bir dünya! Silahlarınızı hazırlayın, bu dünya çok tehlikeli!” – Laini Taylor, Strange the Dreamer ve Duman ve Kemiğin Kızı üçlemeleri ile New York Times’ın çok satan yazarı “Legrand her sayfada ayrı bir büyü yaratmış. Kusurları olduğu kadar zeki ve coşkulu kahramanlar başımı döndürmekle kalmayıp her sayfasında beni heyecandan soluksuz bıraktı. Öfkelidoğan patlamaya hazır bir bomba gibi ve bir o kadar da baş döndürücü!” – Mary E Pearson, Remnant Serisi, Aldatıcı Öpücük ve Hayata Uyanmak, Jenna Fox Chronicles 1 serisi ile New York Times’ın çok satan yazarı “Daha ilk sayfasından itibaren Claire Legrand’ın Öfkelidoğan’ı okuyucuları büyüleyerek entrikalarla dolu hayali bir dünyaya çekiyor. İki güçlü kadının verdiği muhteşem savaş şiddetlenerek çarpıcı sonuçlarla iç içe geçiyor. Öfkelidoğan sizi soluksuz bırakmakla kalmayacak, daha fazlasını okumak isteyeceksiniz!” – Lisa Maxwell, The Last Magician ile New York Times’ın çok satan yazarı “Bin yıllık bir döneme yayılan hikâyesiyle, Legrand bizlere zengin bir büyü ziyafeti sunuyor. Öfkelidoğan mistik varlıklar, ac��masız güç savaşları ve ihtişamlı sinematik anlatımıyla ayaklarınızı yerden kesecek.” – Traci Chee, Sea of Ink and Gold serileri ile New York Times’ın çok satan yazarı “Öfkelidoğan unutulmaz bir epik roman. Çok geçmeden iki güçlü genç kadının bu canlı, eşsiz fantastik dünyadaki hayatta kalma savaşı ile büyülendim. Kesinlikle okunması gereken bir kitap!” – Amy Tintera, Ruined serisi ile New York Times’ın çok satan yazarı
Yazarı Sizekitap’da Ara Yazarı Twitter’da Ara Kitabı Twitter’da Ara Yazarı Facebook’ta Ara Kitabı Facebook’ta Ara
0
devamı burada => https://sizekitap.com/kitaplar/edebiyat/ofkelidogan-2/
0 notes
Text
Muhteşem kahramanlar izle (2003)
Bir dünya savaşını önlemek için belirli bir M, efsanevi avcı ve gezgin Allan Quatermain, yarı dişi vampir Mina Harker, gizemli kaptan Nemo ile birlikte Nautilus gemisi ve görünmez soyguncu Rodney'i de içerecek. Mucit tarafından görünmezlik için bir tarif çalmayı başaran Skinner. Ekip ayrıca yetenekli Dr. Jekyll ve kötü ikilisi Bay Hyde, ölümsüz ve güzel Dorian Gray'in yanı sıra Amerikan hizmet Sawyer'ın gizli ajanını da içeriyor. Şimdi bu inanılmaz kahramanlar, belirli bir Phantom'u durdurmaları gereken Venedik'e gitmek zorundalar. Ancak Lig üyeleri arasında birbirlerine güven yoktur, ancak yakında ortak bir düşman önünde güçlerini birleştirmek zorunda kalacaklar. İnternet sitemizdeki "Muhteşem Kahramanlar izle" filmini yüksek kalitede HD kalitesinde, ücretsiz ve kayıt olmadan izleyin. Başlık: Muhteşem Kahramanlar Orijinal başlık:The League of Extraordinary Gentlemen yıl: 2003 Kalite:1080p Dil:Türkçe Dublaj ülke: ABD, Almanya, İngiltere, Çek Cumhuriyeti sloganı: "Bir vampir ... öpücüğü olan bir katil." Yönetmen: Stephen Norrington Tür: Aksiyon , Fantastik süresi: 01:50:28 döngüsü: Süper Kahraman Filmleri Ekstralar. ses dili: İngilizce Oyuncular: Sean Connery , Nasiruddin Shah , Peta Wilson , Tony Curran , Stuart Townsend , Shane West , Jason Fleming , Richard Roxburgh , Max Ryan , Tom Goodman Tepesi
https://dizimex.net/muhtesem-kahramanlar-izle-2003/
Tumblr media
0 notes
tcbabakurt · 6 years
Photo
Tumblr media
Kömen (H. Nihal ATSIZ) Analım Tunga Er efsanesini; Duyalım geçmişin erkek sesini. Bürüyüp Tanrıdağ’ın çevresini Yine Gök Türk olalım, El kuralım. Ötüken-Yış durak olsun da bize Yürüsün ordular ordan denize. Çinli baş vermese, gelmezse dize Kağanın buyruğu vardır: Vuralım. Anlatılmaz, yüce bir erdem olan Bu akınlarda bulunmaz yorulan. Günü geldikçe de bizden sorulan Kan ve can vergisi olsun…Verelim! Ülkü uğrunda gönüller delidir. Kişiler ülkü için ölmelidir. Tanrı’nın insana değmiş elidir Şu ölüm adlı güzel şey… Saralım. Hiç düşündün mü niçindir yaşamak? Bir görev yapmak içindir yaşamak. Er kişiysen görevin neyse, başar. Zevke, eğlenceye hayvan da koşar. Görüyorsun nice hayvan yığını Ki yapar sadece hayvanlığını. Fakat onlar bile kendince yine Tükürürler Kardeş’in itlerine. O nasıl olmalı bir ruhu ölü, Ya da bir canlı, fakat kahpe dölü Ki sanar durduğu yer it inidir, Oysa bir şanlı şehitler sinidir. O fuhuş uzmanı çikletli dişi, Dişinin en kötü, en köhnemişi, Kaplamış ruhunu çirkef yosunu, Hiç umursar mı şehit ordusunu? Var mıdır onca tivistin ötesi? Adı üstünde: Köpek sosyetesi! Yok sayıp sen de bu ruhsuz sürüyü Kılavuz yap ebedi Gök Börü’yü. Çıkarıp Ergenekon’dan ulusu Türk’ü kılsın yine dünya ulusu. İzleyip Gök Börü’nün gölgesini Gezelim gel o Kömen ülkesini. Gönlümün özlemi yerdir orası, Gürler ufkunda yiğitlik borası. Orda erdem gözükür, başkası çıkmaz alana. Kapanıktır kapılar her kovu, her bir yalana. Orda erler: Kimi arslan, kimi pars’ın eşidir. Orda kızlar: Güneşin kendi, ayın onbeşidir. Uğramaz ufkuna asla o yerin yüz karası; Orda yoktur ne siyaset, ne fikir maskarası. Yaşamaz öyle bir ortamda küçüklük, kötülük; Bir alaydan daha üstün savaşır orda bölük! Sungurun uçtuğu yerlerde barınmaz yarasa; Ve bütün dirliğin üstünde yürür sade yasa… Bir düşün başların üstünde kağanlık tuğunu, Ruh duyar orda ölürken bile Türk olduğunu; Ölümün zevkini bir süs gibi gönlünde taşır. Dirilerden daha çok orda şehitler dolaşır. Bu şehit ordusu varken kuramaz kimse pusu, Yurt için kan dökülür orda denizler dolusu. Günümüzden, düşünüp birçok asırlar geriyi Analım bin kere ölmüş o ölümsüz çeriyi: Ebedi yiğit! Adı yok şehit! Kefenin: Vatan… Tabutun: Cihan… Yaşıyor ünün. Düşünüp övün, Damarında kan Bir alev midir? Yaşaman: Roman; Ölümün:Şiir. Sana yok ne taş, Ne de bir mezar. Bu hayat: Savaş! Ebedi uzar. Eşit olduğun Şu güneş: Tuğun. Tabutun: Vatan, Mezarın: Cihan. Adı yok yiğit! Ebedi şehit!.. Onu anmakla görür Türk soyu gökçek Kömeni: Doludizgin yarışan Tanrıkut’un dört tümeni… Bin asır geçse de rastlanmaz onun bir eşine, Buyruk aldım diye ok fırlatıyor evdeşine… Bidev atlarla kılıp her yolu bir günde yarı Yıldırımlar gibi dağlardan aşan orduları… Saygı olsun bu çelik atlıların gök tuğuna, Tuğu kaldırmış olan orduların başbuğuna. O nasıl bir yürüyüştür, ne yiğitler katarı! Kun’u, Gök Türk’ü, Oğuz-Uygur’u, Kırgız’ı, Tatar’ı… O batırlar ki basıp bağra kucaklar ölümü. Özgelerden sakınıp kendine saklar ölümü. Her zaman öyle ağırdır ki yiğitlik kefesi, Kahramanlar gibi ölmek o günün felsefesi… Onların sanki başak canları… Durmaz, biçilir… Toprağın içkisidir kanları, al al içilir. Tarihin bir olağanüstü ve şahane işi Kür Şad’ın, Kül Tegin’in, Çağrı Beğ’in ok çekişi…
0 notes
genc-hkp · 7 years
Text
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri dolayısıyla Anıtkabir’e ziyaret gerçekleştiren Halkın Kurtuluş Partisi üyeleri, ellerinde bulundurdukları “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” yazılı bayraklardan dolayı içeri alınmadılar.
Halkın Kurtuluş Partisi, Kızılay Meydanı’ndan Tandoğan’a kadar sloganlarla gerçekleştirdiği yürüyüşte “Yaşasın Demokratik Laik Tam Bağımsız Türkiye”, “Mustafa Kemal Ölümsüzdür”, “Emperyalistler, İşbirlikçiler, Geldikleri Gibi Gidecekler”, “Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşı’mız”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganları atıldı. HKP’liler, sonrasında Anıtkabir’e ellerindeki bayraklarla katılmak istediler. Bu sırada Anıtkabir komutanlığı ve polis tarafından, ellerindeki bayrakların siyasi simge olduğu iddia edilerek HKP üyelerinin Anıtkabir’e girişi engellendi. Mustafa Kemal’in fotoğrafı ve kendi sözünün örgütün kendisine ait olduğu iddia edildi.
Eylemi devamına yönelik müzakereler sırasında, daha önceki bayramlarda bu bayrağa izin verildiği, hem parti yetkilileri, hem de ast düzeyindeki Anıtkabir görevlileri tarafından belirtildi. Çabaların sonuçsuz kalması üzerine, Halkın Kurtuluş Partisi yetkilileri Mustafa Kemal’in kendisine konulan yasak sonrası Anıtkabir yetkililerini protesto etme kararı aldılar. Yapılan açıklamada, Halkın Kurtuluş Partisi’nin söz konusu uygulama konusunda sorumlulardan hesap soracağının altı çizildi.
#gallery-0-5 { margin: auto; } #gallery-0-5 .gallery-item { float: left; margin-top: 10px; text-align: center; width: 50%; } #gallery-0-5 img { border: 2px solid #cfcfcf; } #gallery-0-5 .gallery-caption { margin-left: 0; } /* see gallery_shortcode() in wp-includes/media.php */
Açıklama sonrasında Halkın Kurtuluş Partisi üyeleri tekrardan kortej oluşturarak, sloganlarla Tandoğan’dan ayrıldılar. Eylemde, son günlerde iktidar ile şiir gibi anlaşan gençlik örgütün pankart ve bayraklarının alındığı görüldü.
Partinin resmi sitesinde yapılan açıklama şu şekilde:
Anıtkabir’de Mustafa Kemal’e, “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” sözüne yasak!
 29 Ekim Laik Cumhuriyet’in İlanının 94’üncü yılında, Türkiye’yi Yeni Sevr’e götürenler, Mustafa Kemal düşmanlığında daha da pervasızlaştılar. Artık Anıtkabir’e, Mustafa Kemal’in “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” sözünün ve kalpaklı resminin bulunduğu pankartlarla, flamalarla girmek yasak. AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmışlar tarafından Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi, verdiği mücadele ve taçlandırdığı zaferle mazlum Halklara umut ve ışık olan askeri deha, Halklarımızın gönlünden silinmeye, unutturulmaya çalışılıyor.
Bu, AB-D Emperyalistlerinin ve yerli satılmışların elbirliğiyle ülkeyi götürdükleri Yeni Sevr sürecinin yansımasıdır.
Bu, başına geçirilen çuvalla onuru kırılan, Ergenekon, Balyoz vb. adlı CIA Operasyonlarıyla diz çöktürülen, 15 Temmuz Ganimet Paylaşım Savaşıyla öldürülen Türk Ordusunun, onun Mustafa Kemalci ruhunun yok edildiğinin göstergesidir.
Bu, AB-D Emperyalistlerinin ve Yerli Satılmış AKP’giller’in tüylerini diken diken eden, en büyük korkuları olan bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine karşı kustukları nefretin artık pratiğe yansımasıdır.
Bu ülkenin İkinci Kurtuluş Savaşçıları, Mustafa Kemal’in ve Birinci Kuvayimilliyecilerin gerçek devamcıları HKP’liler, 23 Nisan’larda, 19 Mayıs’larda, 30 Ağustos’larda, 29 Ekim’lerde, 10 Kasım’larda olduğu gibi, hiçbir imzanın olmadığı, sadece Mustafa Kemal’in Kalpaklı resminin ve “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” sözünün bulunduğu pankartla ve flamalarla, coşkulu sloganlarla geldiler Anıtkabir’in önüne.
AKP’giller’in güvenlik güçleri önce atılan “Yaşasın Demokratik Laik Tam Bağımsız Türkiye”, “Mustafa Kemal Ölümsüzdür”, “Emperyalistler, İşbirlikçiler, Geldikleri Gibi Gidecekler”, “Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşı’mız”sloganlarından rahatsız oldular. Engellemeye çalıştılar İkinci Kurtuluş Savaşçılarını. Ama sloganlar müdahale edildikçe daha da canlandı. Evet, Bursa Nutku’nda Mustafa Kemal’in vasiyetini yerine getiriyordu İkinci Kuvayimilliyeciler. Sonunu düşünmeyen kahramanlar olarak her şeyi göze alarak direniyorlardı. Sonra Mustafa Kemal’in kendisine yasak koydular. Giremezsiniz bu pankartla ve bayraklarla Anıtkabir’e, dediler. Çeviklerini getirdiler, etrafımızı sardılar. İkinci Kurtuluş Savaşçılarının yanıtı coşkulu sloganlar oldu. Anıtkabir’in önünde yapılan basın açıklamasıyla, Mustafa Kemal’in ölümsüz bedeninin bulunduğu yerde Mustafa Kemal’e konan yasağı protesto ettiğimizi, eninde sonunda bu ablukayı yaracağımızı haykırarak ayrıldık.
Ne kadar yasak koyarlarsa koysunlar, ne kadar polisini yığarlarsa yığsınlar, ne kadar susuş suikastına uğratırlarsa uğratsınlar, Vatan Aşkını Söylemekten ve Gereğini Yapmaktan Korkar Hale Gelmektense Ölmeyi Yeğleyenlere geri adım attıramazlar. Korkutamazlar, yıldıramazlar, sindiremezler.
Cesareti bir vatan olarak belleyen, bu vatana sahip olunmazsa Bağımsızlığın da korunamayacağına inanan İkinci Kurtuluş Savaşçılarını hiçbir zor yolundan alıkoyamaz, engelleyemez.
Eninde sonunda içinde bulunduğumuz karanlık günlerden çıkaracağız vatanımızı.
94 yıl önce kurulan laik Cumhuriyet’i Sosyalizmle taçlandıracağız.
Eninde sonunda Mustafa Kemal ve Laik Cumhuriyet düşmanı AB-D Emperyalistlerini ve yerli satılmışları, 94 yıl önce olduğu gibi geldikleri gibi geri göndereceğiz. Ama bu sefer bir daha Tarihin hiçbir sahnesinde hiçbir rol almamacasına… Tarihin karanlık sayfalarına gömülecek, bu insan soyunun en büyük düşmanları.
Ve İnsanlık onları lanetle anacak.
Ant olsun ki; eninde sonunda bize kurulan barikatları yıkacağız, bize konulan yasakları ortadan kaldıracağız, susuş suikastını bozacağız, Halkımızla buluşacağız ve ordulaştıracağımız halkımızla Mustafa Kemal’e, “kurduğun Laik Cumhuriyet mirasını daha ilerilere taşıyarak Sosyalizmle taçlandırdık” diyeceğiz. Arkamıza alacağımız milyonlarla o özgür günleri getireceğiz.
29 Ekim 2017 Laik Cumhuriyet’in kuruluşunun 94’üncü yıldönümünde bize yapılan bu aşağılık uygulamanın rövanşı Devrimle alacağız.
Bunu biz başaracağız.
Biz haklıyız biz kazanacağız.
Halkız Haklıyız Yeneceğiz.
29 Ekim 2017
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi
  Mustafa Kemal’i Anıtkabir’e almadılar! 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri dolayısıyla Anıtkabir'e ziyaret gerçekleştiren Halkın Kurtuluş Partisi üyeleri, ellerinde bulundurdukları "Bağımsızlık Benim Karakterimdir" yazılı bayraklardan dolayı içeri alınmadılar.
0 notes
kitapindiroku · 7 years
Text
Destan Yazan Kahramanlar Kitabı pdf indir pdf indir
Destan Yazan Kahramanlar Tarihini bilmeyen, araştırmayan, merak etmeyen ve bu konuda gerekli adımları atmayan milletler hiç şüphe yok ki geleceğe dair sağlam temeller üzerinde oturup yükselme amacı ve idealinden de uzaklaşmış olurlar.
Geçmişi bilmek ve araştırmak, bizi biz yapan bir kısım değer ve dinamikleri, temelleri ortaya çıkarmak, gerekli dersleri almak, daha güvenli ve özverili adımlar atma anlamında bizlere oldukça yüksek katkılar sağlayacaktır.
Tarihimiz nice kahraman ve kahramanlıklarla dolu… Adını bildiğimiz, bilmediğimiz… Altın harflerle yazılan tarihimizin birer nişanesidir bu kahramanlarımız. Bu ölümsüz insanlar, en ümitsiz ve buhranlı dönemlerde ortaya çıkarak cesaretleriyle tarihin akışını değiştirmişlerdir. Onların kurtuluşa giden bu hikâyeleri dilden dile, gönülden gönüle anlatıla gelmiştir. Nice destanlar yazmış bu asil millet… Nice savaşlar, nice kurtuluş hikâyeleri… Ne şanlıdır benim mazim…
Elinizdeki bu kitap, kahraman milletimizin bağımsızlık mücadelesine katılanların hikâyesini anlatmak üzere kaleme alınmıştır. Bu cennet vatanın kurtuluşuna katkı sağlayan herkes aslında birer kahramandır. Yalnız elinizdeki eserde kendilerine yer veremediğimiz o kadar çok kahraman var ki… Onları da büyük bir rahmet ve hürmetle yâd ediyoruz…
Eserimizin sizlere ve gelecek nesillere faydalı olması, istenilen güzelliklere ulaşmanıza yardımcı olması temennilerimizle… Metin Korkmaz
Destan Yazan Kahramanlar Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes
xirishqueen · 10 years
Text
KAHRAMANLARIMIZ ÖLMSÜZSÜZDÜR..
0 notes
sizekitap · 6 years
Text
Öfkelidoğan
Öfkelidoğan Claire Legrand Salon Yayınları
New York Times Çok Satanlar Listesinden
2018’in şaşırtıcı derecede orijinal, kesinlikle okunması gereken bu fantastik kitabı, aralarında yüzyıllar olan bu iki özgür ruhlu ve güçlü kadını kaleme alıyor. Dünyalarını kurtarma gücü sadece onların elinde… Ya da yok etme! 
Geçit düşecek. 
Zamanın geldiğini biri kan, diğeri ışık olan iki insan Kraliçe’nin doğumuyla anlayacaksınız. 
İki Kraliçe yükselecek. 
Yedinin gücünü taşıyacaklar. Kaderinizi ellerinde tutacaklar. 
Suikastçılar en iyi dostunu pusuya düşürdüğünde, Rielle Dardenne onu kurtarmak için her şeyi riske atar ve böylece kehanetteki kraliçelerden biri olabileceği gerçeği su yüzüne çıkar. Ya ışık ya da kan kraliçesi olacaktır… Güneş Kraliçesi olduğunu kanıtlamak için, Rielle yedi elemental büyü sınavından geçmek zorundadır. Başarısız olursa öldürülecektir… Tabi önce sınavlar onu öldürmezse!
Bin yıl sonra, Kraliçe Rielle efsanesi Eliana Ferracora için bir peri masalıdır. Ölümsüz İmparator için ödül avcılığı yapan Eliana, annesi ortadan kaybolana dek dokunulmaz olduğuna inanmaktadır. Annesini bulmak için asilerin teğmeniyle iş birliği yapan Eliana, imparatorluğun kalbindeki kötülüğün hayal ettiğinden daha korkunç olduğunu keşfedecektir.
Rielle ve Eliana bin yıla yayılan kozmik bir savaşta mücadele ederken, hikâyeleri kesişecek, aralarındaki şok edici bağlantılar sonunda hem onların hem de dünyanın kaderini belirleyecektir. 
Öfkelidoğan İçin Övgüler
Amazon’da Ayın En İyi Kitabı
BuzzFeed’de Bahar 2018 En Çok Beklenen Kitap
Goodreads’de Bahar 2018 En Çok Beklenen Kitap
Bustle’da Bahar 2018 En Çok Beklenen Kitap
“Kesinlikle okunması gerek.”
―Refinery29
“İzlemek isteyebileceğiniz bir seri.”
―Paste Magazine
“Düşsel.”
―Bustle
“En büyük yeni Genç Yetişkin Fantastik kitaplarından biri.”―Entertainment Weekly “Çok güçlü!”
―BuzzFeed 
“Claire Legrand’ın elemental büyü, efsanevi tanrısal yaratıklar ve zalim suikastçıların hüküm sürdüğü uçsuz bucaksız epik bir dünyada geçen Öfkelidoğan’ı, büyüleyici hayal gücüyle bağımlılık yapıyor. Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir roman! Farklı dönemlerde kendi savaşlarını veren iki öfkeli kraliçenin üzerine kurulmuş bu hikâyeyi okurken heyecandan yerinizde duramayacaksınız!”
―Kendare Blake, Three Dark Crowns serisiyle New York Times’ın çok satan yazarı 
“Claire Legrand’ın Öfkelidoğan üçlemesi, kitaptaki melekleri kadar karmaşık; alımlı ve bir o kadar da güzel, dengesiz ve bir o kadar da ölümcül. Zarif, görkemli bir aşk ile kanlı bir savaş; değişen tarih akışı, belirsiz kehanetler ve git gide büyüyen karakterlerle o kadar mükemmel bir şekilde dengeleniyor ki, her bölüm bir öncekinden daha çekici bir hal alıyor. Öfkelidoğan baştan çıkarıcı, enfes bir kitap.”
―Sara Raasch, Kül Gibi Kar üçlemesiyle New York Times’ın çok satan yazarı
“Öfkelidoğan kitabını elimden bırakıp uyumaya çalıştım… Sonra kalktım ve okumaya devam ettim. Destansı bir anlatım, sonsuz bir hayal gücü ile bu kitap sizi ele geçirecek ve onu asla elinizden bırakamayacaksınız.”
―Amie Kaufman, Illuminae Dosyaları ve Benim Uzak Yıldızım ile New York Times’ın çok satan yazarı
“Claire Legrand’ın Öfkelidoğan epik destanı, birbirinden son derece farklı iki büyüleyici genç kadının, etkileyici kötü karakterlerin, bitmek bilmeyen bir aksiyonun ve insanın adeta kalbini sıkıştıran bir romantizmin bir araya geldiği Genç Yetişkin fantastik üçlemesinin başlangıcı. Olağanüstü bir kitap!”
― Morgan Rhodes, Falling Kingdoms serisi ile New York Time’ın çok satan yazarı  
“Sürükleyici ve karmaşık Öfkelidoğan, iki kraliçenin hikâyesiyle aklınızı başınızdan alıp kalbinizi ele geçirecek!”
―Roshani Chokshi, Yıldızlara Sarılı Kraliçe ve A Crown of Wishes ile New York Times’ın çok satan yazarı
  “Güzel, acımasız, yürekleri durduran hikâyesiyle, Öfkelidoğan kendinizi kaybedeceğiniz bambaşka bir dünya! Silahlarınızı hazırlayın, bu dünya çok tehlikeli!”
― Laini Taylor, Strange the Dreamer ve Duman ve Kemiğin Kızı üçlemeleri ile New York Times’ın çok satan yazarı  
“Legrand her sayfada ayrı bir büyü yaratmış. Kusurları olduğu kadar zeki ve coşkulu kahramanlar başımı döndürmekle kalmayıp her sayfasında beni heyecandan soluksuz bıraktı. Öfkelidoğan patlamaya hazır bir bomba gibi ve bir o kadar da baş döndürücü!”
― Mary E Pearson, Remnant Serisi, Aldatıcı Öpücük ve Hayata Uyanmak, Jenna Fox Chronicles 1 serisi ile New York Times’ın çok satan yazarı 
“Daha ilk sayfasından itibaren Claire Legrand’ın Öfkelidoğan’ı okuyucuları büyüleyerek entrikalarla dolu hayali bir dünyaya çekiyor. İki güçlü kadının verdiği muhteşem savaş şiddetlenerek çarpıcı sonuçlarla iç içe geçiyor. Öfkelidoğan sizi soluksuz bırakmakla kalmayacak, daha fazlasını okumak isteyeceksiniz!”
― Lisa Maxwell, The Last Magician ile New York Times’ın çok satan yazarı  
“Bin yıllık bir döneme yayılan hikâyesiyle, Legrand bizlere zengin bir büyü ziyafeti sunuyor. Öfkelidoğan mistik varlıklar, acımasız güç savaşları ve ihtişamlı sinematik anlatımıyla ayaklarınızı yerden kesecek.”
―Traci Chee, Sea of Ink and Gold serileri ile New York Times’ın çok satan yazarı  
“Öfkelidoğan unutulmaz bir epik roman. Çok geçmeden iki güçlü genç kadının bu canlı, eşsiz fantastik dünyadaki hayatta kalma savaşı ile büyülendim. Kesinlikle okunması gereken bir kitap!”
―Amy Tintera, Ruined serisi ile New York Times’ın çok satan yazarı
Yazarı Sizekitap’da Ara Yazarı Twitter’da Ara Kitabı Twitter’da Ara Yazarı Facebook’ta Ara Kitabı Facebook’ta Ara
devamı burada => https://is.gd/j8LYBZ
0 notes