Tumgik
#yirmiüç
toujoursun · 1 year
Text
İlk aşkımdan bu yana ilk defa birine aşık olduğumu hissettim. Nasıl bir şey olduğunu da unutmuşum. Bir insanın hiçbir kusurunu bulamamak, mükemmelliği görmek ve yaşamak istemek ama asla yaşayamamak. Evet . Acı tatlı dedim gülerim ağlarım.
Bir ay olmadı daha sadece ağlıyorum.
 Yanındayken bile ağlamak geliyor içimden . Boğazım düğümleniyor. Göğsümün sıkıştığını hissediyorum günlerdir. Sürekli burnumda sızı var. Bi anda geliyor bazen yutuyorum ve akmasına izin vermiyorum o yaşların. Sanki hiç ulaşamayacağım, hiçbir zaman beni yeteri kadar sevmeyecek hatta hiçbir şeyi kendinden daha fazla sevemeyecek gibi hissediyorum. Ya da etrafındaki değerli gördüğü insanlardan biri olamayacakmışım gibi hiçbir zaman . Bu düşüncelerin aslında düşünce değil bunlar garip tarifi imkansız hisler ve bana hissettirdiklerini tarif edemiyorum
 Yanında uzanırken bile sanki kilometrelerce uzağındaymışım gibi hissettirdi bana. Dokunurken bile arada cam varmış gibiydi. Hem ordaydım hem de değildim. Hayal meyal hatırlıyorum büyülenmiş gibiydim. Ya da aşktan sarhoş olmuş dedikleri şey gibiydi. O anda olduğumu kabullenemedim ve kendime kızdım hissettiklerimden dolayı. Kendimi küçümsemek en büyük hatam galiba.
1 note · View note
olafkardanadam · 8 days
Text
"İki kalp arasında en kısa yol: birbirine uzanmış ve zaman zaman ancak parmak uçlarıyla değebilen, İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum, beklemek gövde kazanması zamanın; çok erken gelmişim seni bulamıyorum, bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar.. Keşke yalnız bunun için sevseydim seni..."™
52 notes · View notes
cicekbozugu · 4 months
Text
bugün annemi aradım açmadı babamı aradım işteymiş ben de bir saat önce aradım dönmedi dedi niye ulaşmaya çalışmadın dedim napim eve mi gideyim dedi neyse sonra ben komşuyu arayıp ulaştım anneme akşam da aradığımda kötüydü babama hastaneye götür dedim tamam diyo annem de kızın söyledi diye yapıyosun istemiyorum diyo dünde kavga etmişlerdi ikisi de ayrı ayrı arayıp kendinin haklı olduğuna ikna etmeye çalıştı.. biri kırk dört biri elli iki yaşında iki tane çocuğum varmış gibi hissediyorum bazen hhe bi de yirmiüç yaşında bir sıpam var ama onun dertleri daha yorucu
10 notes · View notes
beyazmantoluu · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media
dün şaşırtıcı bir şekilde çok sosyaldim. bir kızla tanıştım tesadüfi bir şekilde. iki dersimizin arası yaklaşık 3-4 saatti, birlikte kafeteryada oturup baya sohbet ettik. kız bir üniversiteyi bıraktım, pandemi sürecinde sınava girdim vs dedikçe gözlerimin içi parladı :d ama yine benden küçükmüş, yirmiüç yaşında. aşırı konuşkan biri ama yine de tatlı kız. sonra kulüpten arkadaşım geldi onları tanıştırdım, ardından eski ev arkadaşım geldi onu da tanıştırdım. ilk günden beri böyle bir sürü kişi "aa beyza nasılsın" diyerek yanıma geliyor. bu benim yirmibeş yıldır pek yaşamadığım bir şey. yani çoğu kişi benim aracılığımla tanışıyor ve bu buna ilginç geliyor. ilk geldiğim yıl aktif olup kulübe girmemin meyvelerini yiyorum. normalde sessiz biri olarak kenarda otururum, kimseyle tanışmak gibi bir girişimde de pek bulunmam. ve bir süre sonra dahil olduğum ortamdan soyutlanmaya başlarım. bir de çok ilginç. yeni tanıştığım insanlarla aşırı rahat konuşurum. ama tanışma evresini yavaş yavaş geçtiğim ya da önceden tanıştığım insanlarla konuşurken ne konuşacağımı bilemiyorum böyle çekingen bir hâl alıyorum. o rahatlığım puf, yok oluyor. bu halimi hiç sevmiyorum. fakat dün kendimde bir şey fark ettim. hiç çekingenlik, durgunluk, sosyal pilimin bitmesi vs hiçbirini yaşamadım. ama şey de değil "vaov bugün kendimi çok enerjik hissediyorum, çok sosyalim". bunu nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum ama sakinleştim tadında bir şey. biraz umursamazlık gibi. çok değişik bir his o yüzden tam tanımlayamıyorum. ama iyi geldi. sohbet ederken ya da birileriyle tanışırken omuzlarım ağrımıyor. iki gündür rüyalarım biraz içimdekilerle ilgili ipuçları veriyor. normalde pek yapmadıkları bir şey :d pek eğlenceli olduğunu da söyleyemeyeceğim. çok uzattım, pek de bir şey anlatmadım fakat bunları not almalıydım. yukarıda da dağların ortasında bana askerlik yapıyormuşum hissi veren canım okulum. aaay bir de bölümüm akredite olacakmış birkaç aya ✨ inanılmaz mutluyum. bir şeyleri hayal etmek daha keyifli olacak.
8 notes · View notes
umuttherzamanvar · 1 year
Photo
Tumblr media
KUR'AN-I KERİM'İN İÇİNDE İNDİĞİ ŞEHR-İ RAMAZAN AYET-İ KERİMESİ Atiyye bin Esved'in, İbn-i Abbas'a (radıyallahu anhümâ): «Biz Kur'- ân-ı kerimi mübarek gecede indirdik» kelâmı ile, Kur'ân-ı kerimin mübârek gecede indirildiği beyân buyurulmuştur. Halbuki Kur'ân-ı kerim diğer aylarda inmiştir. Nitekim Allahü teâlâ İsrâ sûresinin ﴾106﴿ Biz onu, insanlara aralıklarla okuyasın diye okumaya elverişli bölümlere ayırdık, peyderpey indirdik. âyet-i kerîmesinde bunu bildiriyor dedi. İbn-i Abbas (radıyallahu anhumâ) cevabında: «Kur'ân-ı kerim, Şehr-i Ramazanın Kadir gecesinde tüm olarak Levh-i Mahfuz'dan dünya göğüne indirildi. Sonra Cebrail aleyhisselâm yirmiüç senede olaylara göre, sûre sûre, âyet âyet ve zaman zaman, Kur'ân-ı kerimi Muhammed'e (sallallahü aleyhi ve sellem) indirmiştir. Allahü teâlâ bunu Vâkia sûresinin (25) Orada ne boş bir söz işitirler ne de günaha sokacak bir şey. âyet-i kerîmesinde bildiriyor, buyurdu. Dâvud bin Ebû Hind, Şa'biye «Bakara sûresinin ﴾185﴿ O (sayılı günler), doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği ramazan ayıdır. Artık içinizden kim bu aya yetişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, başka günlerden sayısınca tutar. Allah sizin için kolaylık istiyor, güçlük çekmenizi istemiyor. Sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu göstermesinden ötürü Allah’ı tazimle anmanız için ve şükredesiniz diye (uygun hükümler gönderiyor). âyet-i kerimesinde: «Şehr-i Ramazan öyle bir aydır ki, onda Kur'ân-ı kerim indirildi» buyuruluyor. Yılın diğer aylarında Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) «Kur'ân-ı kerim indirilmedimi?» diye sorduğu sorusuna: Evet, senenin diğer zamanlarında da Kur'ân-ı kerim indirilmiştir. Ancak Cebrail aleyhisselâm, Allahü teâlânın indireceği âyetleri, hazret-i Muhammed'e (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazanda arzederdi. Allahü teâlâ onlardan dilediğini neshederdi cevabını verdi. Şihâb bin Târık'ın Ebû Zer Gifâri'den (radıyallahü anh) bildirdiği hadis-i şerifte: «Ibrahim aleyhisselâmın suhuf'u Şehr-i Ramazandan üç gece geçince indirildi. Dâvûd aleyhisselâmın Zebûr'u, Şehr-i Ramazandan onsekiz gece geçince indirildi. Incil isâ aleyhisse https://www.instagram.com/p/Cp5g3nNMsor/?igshid=NGJjMDIxMWI=
11 notes · View notes
yalnzardc · 1 year
Text
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
اِنّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ (١) وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ (۲) لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ (۳) تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِمْ مِنْ كُلِّ أَمْرٍ (٤) سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ (٥)
Kadr sr.
Safvetüt Tefasir: Kadr sûresi Mekke'de inmiş olup Kur'ân-ı Kerim'in inmeye başlamasından ve Kadir gecesinin diğer gün ve aylardan daha üstün olduğundan bahseder. Kadir gecesi, içinde ilahi nur, tecelliler ve Yüce Yaratıcının mü'min kullarına bol bol indirdiği ilahi lütuf ve esintiler bulunduğu için diğer gecelerden üstündür. Kadir gecesindeki bu ilahî tecelliler Kur'ân'ın inmesine verilen değerden dolayıd��r.
Aynı zamanda bu sûre, Kadir gecesinde itaatkâr meleklerin sabaha kadar indiklerinden bahseder. O, ne kadri yüce bir gece! Bu gece, Allah katında bin aydan daha hayırlıdır!
1.Biz bu mucize Kur'ani, kadri ve şerefi yüce bir gecede indirdik. Tefsirciler der ki: Şerefi, yüceliği ve kadrinden dolayı bu geceye "Kadir gecesi" denilmiştir. Kur'ân'ın indirilmesinden maksat, Levhi Mahfuz'dan dünya semasına indirilmesidir. Daha sonra Cebrail (a.s.) onu yirmi üç senede yeryüzüne indirmiştir. Nitekim Ibn Abbas şöyle der: Yüce Allah Kur'ân'ı toptan Levh-i Mahfuz'dan, dünya semasındaki "Beytu'l-izze"ye indirdi. Sonra olayların vukûuna göre yirmiüç senede Rasulullah (s.a.v.)'a parça parça indi."
2.Ey Peygamber! Kadir ve şeref gecesini sana ne bildirdi? Bu, Kadir gecesinin şanının yücelik ve büyüklüğünü ifade eder: Hâzin şöyle der: Bu, o gecenin büyüklüğünü gösterme ve onun haberini dinlemeye teşvik yollu bir ifadedir. Sanki Yüce Allah şöyle buyurur: Onun kıymetini ve üstünlük derecesini sana bildiren, bilgine ulaştıran nedir?
Bundan sonra Yüce Allah, Kadir gecesinin üç yönden üstünlüğünü anlattı:
3.Kadir gecesi, şeref ve üstünlük bakımından bin aydan daha üstündür. Çünkü Kur'ân-ı Kerim'in indirilme şerefi sadece ona verilmiştir. Tefsirciler şöyle der: Kadir gecesinde yapılan iyi iş, içinde Kadir gecesi bulunmayan bin ay içinde yapılan işten daha hayırlıdır. Rivayete göre bir adam silah kuşanıp bin ay Allah yolunda cihad etmişti. Rasululah (s.a.v.) ve müslümanlar buna hayret ettiler. Rasulullah (s.a.v.) bunu ümmeti için de temenni ederek şöyle dedi: Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetlerin en kısa ömürlüsü, amel bakımından da ümmetlerin en azı kıldın. Bunun üzerine Yüce Allah ona Kadir gecesini verdi ve şöyle buyurdu: Kadir gecesi, sen ve ümmetin için, o adamın cihâd ettiği bin aydan daha hayırlıdır." Mücahid şöyle der: O gün ve gecede yapılan amel, tutulan oruç bin aydan daha hayırlıdır. İşte bu, Kadir gecesinin üstünlüğünün anlatıldığı birinci yöndür.
4.Yüce Allah'ın, o seneden bir sonraki seneye kadar takdir ve hükmettiği her türlü iş için, melekler ve Cebrail (a.s.) Rablerinin emriyle o gece yeryüzüne iner. İşte bu da, Kadir gecesinin üstünlüğünün anlatıldığı ikinci yöndür. Üçüncü yön ise şudur:
5.Kadir gecesi, gününün başlangiandan tan yeri ağarıncaya kadar bir selâmettir. O gece melekler mü'minleri selâmlar. Yüce Allah, o gece insanoğlu için hayır ve selâmetten başka bir şey takdir etmez.
Celaleyn T : Mekke devrinde nâzil olup, 5 Âyet-i kerîmedir.
1-Hakikat biz onu Kur’ân’ı, Levh-ı Mahfûz’dan dünya semâsına topyekûn olarak Kadir şeref ve büyüklük gecesinde indirdik.
2-Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren şey nedir? Ya MuhammedBu gecenin şanına tazim ve ona karşı (muhatap) hayrete sevk etme ifadesidir.
3-Kadir gecesi, içinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır. Dolayısıyla bu gece içinde sâlih amel işlemek de, içinde bu gece olmayan diğer gecelerde işlenen sâlih amelden daha hayırlıdır.
4-Onda, o gece melekler ve Ruh, Cibrîl Rablerinin izniyle emriyle; Allah'ın o sene için, gelecek seneye kadar, o gece içinde hükme bağladığı her iş içinpeyderpey inerler.
Âyet-i kerîme’de geçen “ Tenezzelü “ lâfzında, siganın aslında bulunan iki Ta'dan biri hazfedilmiştir. Ayrıca âyetin devamındaki “ min“sebebiyye olup ”Bâ “mânâsındadır.
5-O gece, tâ fecrin doğuşuna doğma zamanına kadar selâmdır. Bu gece, melekler tarafından içinde çokça selâm verildiği için selâm kılınmıştır. Zira melekler bu gece içinde erkek-kadın uğradıkları her mü'min kimseye selâm verirler.
Âyet-i kerîme’de geçen “selamün hiye ”lâfızlar, mukaddem haber ve muahher mübtedadırlar. Âyet-i kerîme’de geçen “ matla” lâfzı; lâm'ın fethası ile de, kesresi ile de okunmuştur
Taberi T : Mekke'de nazil olmuştur. 5 âyettir. Söze Kur'an-ı Kerim'in Kadir gecesinde indirildiğinden bahsederek başlar. Kur'an-ı Kerim'in bu gecede inmeye başlamasından ve Kadir gecesinin: içinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı oldugundan bahseder. Aynı zamanda bu süre, Kadir gecesinde itaatkâr meleklerin sabaha kadar indiklerini anlatır. Bu gecenin fecrinin tuluuna kadar selametten bahsederek sona erer.
Doğrusu Biz onu kadir gecesinde indirdik: Doğrusu Biz şu Kur'an'ı toplu olarak bir defada hüküm gecesinde dünya semasına indirdik. O hüküm gecesi ki Cenab-ı Allah müteakip sene ile ilgili işleri o gecede karara bağlar."
Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin sen?: Ey Muhammed! Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır: Kadir gecesinde işlenen sâlih bir amel, içinde kadir gecesi bulunmayan bin ayın amelinden daha hayırlıdır.
Melekler ve rûh o gece Rablerinin izniyle her iş için iner de iner: Beraberlerinde Cebrâil olmak üzere melekler; rızık, ecel ve benzeri o senede yapılmasını Allah'ın hükme bağladığı her iş için o gece Rablerinin izniyle inerler.
O, tanyeri ağarıncaya kadar bir selâmettir: Başından fecrin doğuşuna kadar, kadir gecesi bütün kötülüklere karşı bir selamettir.
Beydavi T : Mekke'de yahut Medîne'de inmiştir. 5 âyettir.
1- (Gerçekten biz onu Kâdir gecesinde indirdik) hu zamiri Kur'ân'a râcidir; zikri geçmediği hâlde onu zamirle ifade etmesi açıklama ihtiyacı olmayacak kadar meşhur olduğunu bildirmek içindir, nitekim indirmesini kendisine isnat etmekle de onu büyütmüştür. İndirdiği vakti de:
2/3- Kâdir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
"Kâdir gecesinin ne olduğunu sana ne bildirdi? Kâdir gecesi bin aydan daha hayırlıdır” diyerek onu da büyütmüştür. Onda indirmesi de indirmesini onda başlatmasıdır ya da onu Levh-i Mahfûz'dan dünya göğündeki kâtip meleklere toptan indirmiştir. Sonra da Cebrâîl aleyhisselâm onu Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'e yirmi üç senede parça parça indirmiştir.
Mana şöyledir de denilmiştir: Onu (Kur'ân'ı) onun fazileti hakkında indirdik. O da Ramazan’ın son on gününün tek günlerindedir, belki de yirmi yedisindedir. Onun gizlenmesine sebep de onu ihya etmek isteyenin birçok geceyi ibâdetle geçirmesidir. Ona böyle Kâdir denilmesi şerefinden yahut işlerin onda takdir edilmesindendir. Çünkü kusurdan uzak Allahü teâlâ: "Onda her hikmetii iş takdir edilir” (Duhan: 4) buyurmuştur.
Bin rakamının zikredilmesi ya çokluk içindir ya da şu
rivâyete göredir: Peygamber aleyhis-salâtü ves-selâm Efendimiz bir İsrâîlli'den bahsetti, bu Allah yolunda bin ay silâh (zırh) giydi, savaştı. Mü'minler buna şaşakaldılar ve ömürlerini kısa gördüler. Onlara da o gazinin ömründen daha hayırlı olan Kâdir gecesi verildi.
4- "Melekler ve Rûh onda Rablerinin izni ile inerler". Bu da bin aydan niçin üstün kılındığının açıklamasıdır. İnmeleri de yeredir ya da dünya göğünedir veyahut mü'minlere yaklaşmalatrıdır.
"Her işten” o yılda takdir edilecek her iş için.
"Min küllimriin” de okunmuştur ki, her insan için demektir.
5- "O selâmdır” o selametten başka bir şey değildir yani Allah onda selametten başka bir şey takdir etmez; başkasında ise selameti (esenliği) de başkasını da takdir eder.
Ya da o selâmdan başka bir şey değildir demektir, çünkü onda mü'minlere selâm verenler gayet çoktur.
"Şafağın doğmasına kadar” sökme vaktine kadar demektir. Kisâî kesr ile (matli') okumuştur, o da merci' gibi mastardır ya da kıyas dışı maşrık gibi ism-i zamandır.
Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'den: Kim Kâdir sûresini okursa, ona Ramazan orucunu tutmuş ve Kâdir gecesini ihya etmiş gibi sevap verilir.
Ömer Nasuhi Bilmen T : Bu süre-i celile "Abese" sûresinden sonra Mekke-i Mükerreme'de nazil olmuştur. Beş ayet-i kerimeyi içermektedir. Kadr gecenin faziletini ve Kur'an-ı Kerim'in bu gecede inmeye başladığını bildirdiği için kendisine böyle "Kadr Sûresi" ve "İnna Enzelna" sûresi adı verilmiştir. Bundan evvelki "Alak" sûresinde Resûl-i Ekrem, okumakla emrolunmuştu, bu Kadr sûresinde de asıl olkunacak olan Kur'an-ı Kerim'in nasıl bir mübarek gecede indirilmiş olduğu bildirildiği için bu iki sûre arasında güzel bir münasebet vardır.
1. Bu mübarek sûre, Kur'an-ı Kerim'in Allah tarafından indirilmiş olduğu pek yüce bir gecenin şeref ve şânını bildiriyor. O feyiz dolu gecede bir takım semavi zatların birer vazife ile yer yüzüne şeref vereceklerini ve o gecenin sabaha kadar bir selamet ve emniyet mahiyetinde bulunacağını şöylece beyan buyuruyor. (Muhakkak ki, biz) yâni: Yüce zatım, kudret ve azametimle (onu) o Hakikatleri beyan eden Kur'an-ı (Kadr gecesinde) öyle şeref ve şanı pek yüksek olan bir zamanda (indirdik.) yani: Onu levh-i mahfuzdan dünya semasına birden inzâl ettik, sonra da onun âyetleri yirmi üç sene içinde Cibril-i Emin vastasile Son Peygamber Hz. Muhammed'e parça parça bir şekilde indirilerek tebliğ edilmiştir. Kadir gecesi, Ramazan-ı Şerif'in gecelerinden biridir. Çünki: Kur'an-ı Kerim'in Ramazan-ı Şerif'te inmeye başlamış olduğunu Bakara sûresindeki: Ramazan ayı, Kur'an'ın indirildiği aydır. [Bakara 2/185]) ayet-i kerimesi açıkça gösteriyor. Bu Kadir gecesi sûresi de Kur'an-ı Kerim'in Kadr gecesinde indirilmiş olduğunu bildiriyor. Binaenaleyh bu gecenin Ramazan'a mahsus olduğu ortaya çıkmaktadır. Şu kadar var ki: Bu gecenin Ramazan-ı Şerif ayının hangi gecesine ait olduğundan ihtilaf vardır. Meşhur olan ve ekseryetçe kabul edilen, bu Kadr gecesi, Ramazan-ı Şerif'in yirmiyedinci gününün gecesidir.
Bu mübarek gecenin kat'i surette tayin buyrulmamış olması, bir nice hikmetlere dayalıdır. Kısacası: Müslümanların Ramazan-ı Şerif'te daha ziyade ibadet ve itaatte bulunmaları, onun herhangi bir gecesinin Kadir gecesi olması ihtimalini dikkate alarak, her gecesinde fazlaca ruhani bir zevk ile zikre ve düşünmeye devam etmeleri içindir.
2. Ey Peygamber!. (Kadr gecesinin ne olduğunu) nasıl büyük bir şeref ve fazilete, bir yüksek mertebeye, manevi bir büyüklüğe sahip bulunduğunu (sana ne şey bildirdi?.) o öyle mübarek bir vakittir ki, onun değerinin yüceliğini, Allah-ü Teâlâ'dan başkası bilip kuşatamaz. İnsanlar, o pek feyzli gecenin pek büyük kıymeti, kudsiyetini, ancak Cenab-ı Hakkın bildirmesi sayesinde anlayabilirler.
3. (Kadr gecesi, bin aydan hayırlıdır.) O, öyle seçkin, nurlu bir mübarek gecedir, Kur'an-ı Kerim, o kutsal geceden itibaren yeryüzünü aydınlatmaya başlamıştır. Ve İslâm dinini, dinlerin sonuncusu olarak kurulmaya başlamış, insanlığın ufuklanı, manevi nûrlar içinde kalmıştır.
Kadir gecesinin böyle bin aydan hayırlı olması, şu bakımdan da müslümanlar hakkında hususi bir lütuftur ki: Bu ümmetin ömürleri eski ümmetlerin ömürlerine kıyasla kısa bulunmaktadır. Fakat bunlara verilen böyle pek feyizli bir gece, bin aydan hayırlı olunca bu ümmetin ömrü manen uzatılmış demektir. Çünkü, böyle bir gecede yapacakları ibadet ve itaat, bin gecede yapılmış gibi sayılarak o derece çok sevaba vesile olacaktır.
4. O gecenin ne kadar ehemmiyet ve azamete sahip olduğunu düşününüz ki: (Onda) O Kadr gecesinde (melekler ve rûh) Cibril-i Emin (Rabbi'lerinin izni ile her bir emrden) Allah-ü Teala'nın o seneye ait takdir ve kazası ne ise onlar hakkındaki vazifelerinden dolayı yeryüzüne (iniverir) o vazifelerini yerine getirirler.
Yahut Kabe-i Muazzam'a gibi, Revza-i Mutahhara gibi yüce makamları ziyarette bulunurlar. Müminlerle karşılaşarak onlara selâm verirler, haklarında iyilik sever olarak selametlerine dua ediverirler.
5. O mübarek Kadr gecesi (Tan yeri ağarıncaya değin) sabah vaktine, gündüz olup güneşin doğmaya yaklaştığı zamana kadar (bir selâmettir.) bir güven ve emniyetttir. Bütün o gece bir hayr ve bereketten ibarettir. Çünkü, asıl hakikat güneşi, insanlık âlemini manevi, ruhani ışıklar içinde bırakan Kur'an-ı Kerim, o geceden itibaren doğmaya başlamıştır. Kabiliyetini, temiz yaratılışını muhafaza etmekte olanlar, o sayede aydınlanarak cehalettin karanlığından kurtulmaktadırlar. Artık o mübarek gecenin yüce değerini Cenab-ı Hak'tan başka kim tamamile takdir edebilir?. Kerim, Rahim mâbâdumuz, o gibi mukaddes vakitlerin feyizlerinden İslâm alemini daima faydalandırsın. Hz. Peygamber hürmetine amin.
(LEYLE-İ KADR)
Yine berk urmadadır Leyle-i Kadr'in nûri.
Andırıp durmada her saha mukaddes tuvri.
Parlıyor işte bu mes'ut sebi fevz-ü felah.
Gıptalar etmede envarına binlerce sabah.
Ne hayırlı gecedir bu, ne muazzam bir an.
Bu gece başladı izzetle tulûa Kur'an.
Beşerin ruhuna bir feyz-i meâli kattı.
Açtı zulmetleri, dünyaları aydınlattı.
Devr-i fetret ne idi?. Ah ne meş'um andı.
Gafil insan, ne fena şeyleri haalık sandı...
Sanki, olmuştu birer matla's şer leyl-ü nehar.
Zulmet-i küfr-ü cehaletle geçerler asar.
Hakkın en şaşaal: lütfu tecelli etti.
Doğdu îman güneşi, Leyle-i fetret bitti.
Etti şu pür Lemean sayede ba revnak-u nûr.
Nam-ı İslam ile bir ümmet-i merhume zuhur.
Ne şereftir ki, semü paye melekler bilikram.
Sana vermektedir ey ümmet-i merhume!.
Selam. Sen de ey şanlı, şerafetli, muazzam ümmet.
Eyle mabûdunu bir vecdile zikre gayret.
Pertevi zikrile şu mabed-i akdes dolsun.
En mukaddes emelin, Hz. Allah olsun.
İbn Kesîr T : Kadir gecesinden söz ettiği için bu adı almıştır. Abese sûresinden sonra Mekke'de inmiştir. 5 (beş) âyettir. Sûrede, Kadir gecesinden, onun faziletin den, o gecede meleklerin yeryüzüne inişinden bahsedilir.
Allah (Celle Celalühü) bu sûrede, Kur'ân'ı kadir gecesinde indirdiğini bildirmektedir. Bu gece Allah'ın hakkında Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik buyurduğu bir gecedir. Bu gece Ramazan ayında bulunmaktadır. Nitekim bir ayette Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır buyrulmaktadır. İbn Abbas şöyle demiştir: "Allah (Celle Celalühü) Kur'ân'ı toplu olarak Levh-i Mahfuz'dan dünya semasındaki Beyt-i Izze'ye indirmiştir. Sonra da yirmi üç sene zarfında olayların akışına göre tafsilatlı olarak Resûlullah'a inmiştir." Daha sonraki ayette Allah (Celle Celalühü) içerisinde Kur'ân'ı indirdiği kadir gecesinin şerefini yüceltmek için Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır buyurmuştur. İbn Ebi Hâtim'in Mücahid'den rivayet ettiğine göre Peygamber (a.s), İsrailoğullarından, bin ay süresince Allah yolunda silah taşıyan bir adamı zikretmiş ve bu müslümanların hayretini celbetmiştir. Bunun ardına da Biz onu (Kur'an') Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır ayeti nazil olmuştur. Yani kadir gecesi, bu adamın Allah yolunda bin ay silah taşımasından daha hayırlıdır.
İbn Cerir, Mücahid'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "İsrailoğullarından bir adam gece kalkıp, sabahlayana kadar ibadet eder sonra da gündüzleyin akşam oluncaya kadar düşmanla çarpışırdı. Bu işini bin ay boyunca sürdürdü. Allah (Celle Celalühü) da Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır ayetini inzal buyurdu. Yani kadir gecesini ihya etmek o adamın yaptığı amelden daha hayırlıdır. Süfyan-ı Sevri şöyle demiştir: "Mücahid'in 'Kadir gecesini amel ederek, oruç tutup gecesini ihya ederek geçirmek bin aydan daha hayırlıdır' dediği bana ulaştı." Yine Micahid'in 'Içerisinde kadir geceleri olmayan bin aydan daha hayırlıdır' dediği rivâyet edilmiştir. Amr b. Kays da 'O gecede yapılan bir amel, bin aydan daha hayırlıdır' demiştir. İçerisinde kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır görüşü, İbn Cerir'in de tercihidir. Doğru olan görüş, Peygamber'in (a.s) dediği şu hadisdeki gibidir: "Allah yolunda sınır nöbetinde bulunmak, içerisinde bu amelin dışında bulunan diğer makamların olduğu bin geceden daha hayırlıdır." Ramazan'ın faziletine dair varit olan Sahih bir hadiste şöyle geçmektedir: "Onda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. O geceden mahrum olan, gerçekten büyük bir mahrumiyete uğramıştır." Kadir gecesinde ibadet bin yıllık ibadete denk olduğuna dair Sahîhayn'da Ebû Hureyre'den rivâyet edilen bir hadiste Peygamber'in (a.s) şöyle buyurduğu sabit olmuştur: "Kim kadir gecesini, inanarak ve sevabını Allah'tan umarak ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır." O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. Bu gecenin bereketinin çokluğundan dolayı meleklerinde inişi çoğalır. Melekler bereket ve rahmetin inmesiyle inerler. Nitekim Kur'ân tilavet edildiğinde de inip, zikir halkalarını kuşatırlar ve ilim talebelerini tazim etmek için kanatlarını onların altlarına koyarlar. Ruh'a gelirsek; onun hakkında Cibril (as) olduğu söylenmiştir. Ayette de meleklerin içerisinde özel olmasından dolayı, genel melek topluluğuna özel atfedilerek zikredilmiştir. Bir başka görüş ise; Nebe sûresinde geçtiği gibi Rûh melek sınıfları içerisinde bir sınıftır. Doğrusunu Allah bilir. Ayette geçen her türlü iş içn Mücahid 'Her işte esenlik vardır' demiştir. Said b. Mansur, Mücahid'in O gece, esenlik doludur ayeti hakkında şöyle dediğini nakletmiştir: "Bu öyle bir esenliktir ki, Şeytan o gecede kötülük ya da eziyet verecek bir iş yapmaya güç yetiremez." Katåde ise O gecede işler takdir edilir, rızıklar ve eceller de takdir edilir' demiştir. Nitekim Allah (Celle Celalühü) Her hikmetli işe o gecede hükmedilir buyurmuştur. Ebû Dâvûd et-Tayâlisî'nin, kadir gecesiyle ilgili olarak Ebú Hureyre'den rivayet ettiği bir hadiste Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur: "O gece yirmi yedinci ya da yirmi dokuzuncu gecedir. O gece yeryüzünde bulunan meleklerin sayısı, çakıl taşları sayısınca çoktur." Katâde ve İbn Zeyd ise bu ayet hakkında 'O gece tümüyle hayırdır ve içerisinde şafak atıncaya kadar hiçbir şer yoktur' demiştir. Bu gecenin alameti ise; saf ve saydam olmasıdır. Sanki o gecede parlak bir ay vardır, sakin ve parlak. O gece ne soğuk ne de sıcaktır. Sabahında güneş düzgün bir şekilde olup, dolunay gecesindeki ay gibi işığı olmadan doğar.
İbn Abbas'tan rivâyet edilen bir hadiste Peygamber (a.s) kadir gecesiyle ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "O gece durgun olup ne soğuk ne de sıcaklık olur. Sabahında güneş, işığı zayıf ve kızıl bir şekilde doğar."
Cabir b. Abdillah'tan rivâyet edilen bir hadiste Peygamber (a.s) şöyle bu- yurmuştur: "Kadir gecesi bana gösterildi ve sonra unutturuldu. O son on gün içerisindedir. O gece durgun, soğuk ve sıcak olmayan bir gecedir. Şafağı sökünceye kadar o gecede Şeytan çıkmaz."
Kadir gecesinin önceki ümmetlerde olup olmaması konusu:
Alimler, kadir gecesinin eski ümmetlerde de var mıydı yoksa bu ümmetin mi özelliklerindendi şeklinde ihtilaf etmişlerdir. Zührî, Mâlik'in kendisine; Peygamber'e (a.s) kendisinden önceki ümmetlerin ömürlerinin gösterildiğini, sanki Peygamber'in kendi ümmetinin ömrünü biraz kısa bulduğunu ve uzun ömürleri sayesinde eski ümmetlerin ulaştığı amellere kendi ümmetinin ulaşamayacağından endişe ettiğini, bu nedenle Allah'ın (Celle Celalühü) ona bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesini verdiğini nakletmiştir. Malik'in söylemiş olduğu bu görüşe göre; kadir gecesinin yalnız bu ümmete has olması gerekmektedir. Bu konuyla ilgili olarak bir diğer görüş ise; kadir gecesinin bu ümmette olduğu gibi geçmiş ümmetlerde de olduğu şeklindedir ve bu gece kıyamete kadar devam edecektir. Bu gece özellikle Ramazan'dadır. Yoksa İbn Mesûd ve onun gibi düşünen Küfe alimlerinin dedikleri gibi senenin tüm günlerinde bulunup, senenin tüm aylarında aranmakta değildir. Ebû Dâvúd bu konuyla ilgili olarak Sünen adlı kitabında şöyle bir konu başlığı atmıştır: "Kadir gecesinin, Ramazanın tüm günlerinde olabileceği konusu". Sonra da Abdullah b. Mesûd'dan yapmış olduğu şu hadisi nakletmiştir: "Peygamber'e (as) kadir gecesinden soruldu ve ben de dinliyordum. Peygamber (a.s) 'O Ramazanın her günündedir' dedi." Ebû Hanife'den nakledilen bir görüşte de Kadir gecesi Ramazan ayının tamamında aranmalıdır. Gazzali'de bu görüşü nakletmiştir.
Kadir gecesinin Ramazanın hangi gününde olduğuyla ilgili bir konu:
Kadir gecesinin Ramazan ayının ilk gecesinde olduğu söylenmiştir. Bir diğer görüş olarak da Ramazan'ın on yedinci gecesindedir. Bu İmam Şâfii'nin görüşüdür. Bu görüş Hasan-ı Basri'den de nakledilmiştir. Bu görüşlerini şöyle gerekçelendirmişlerdir: Bu gece Bedir gecesidir ve Cuma gecesidir. Ramazan ayının on yedinci gecesinin sabahında Bedir savaşı olmuştur. Bu gece hakkında Allah (Celle Celalühü) yevm-i furkân demiştir. Bir diğer görüşe göre ise Kadir gecesi Ramazan'ın on dokuzuncu gecesidir. Bu görüş de Hz. Ali ve İbn Mesûd'dan nakledilmiştir. Ebû Saîd el-Hudrî'nin naklettiği hadisten dolayı Kadir gecesinin Ramazan'ın yirmi birinci gecesi de olduğu söylenmiştir. Hadis şöyledir: "Peygamber (a.s) Ramazan'ın ilk on gününde itikafa girdi ve biz de onunla itikaf yaptık. Cibril ona gelip 'Aradığın önündeki günlerdedir' dedi. Bunun üzerine Peygamber (a.s) ayın ortasındaki on günde de itikafa girdi. Biz de onunla itikafa girdik. Yine Cibril gelip 'Aradığın önündeki günlerdedir' dedi. Bunun üzerine Peygamber (a.s) Ramazanın yirminci gününün sabahında hutbe vermek için ayağı kalktı ve 'Benimle itikafa girmiş olanlar geri dönsünler. Zira ben Kadir gecesini gördüm ancak bana hangi gün olduğu unutturuldu. Kadir gecesi Ramazan'ın son on gününde ve tek gecelerdedir. Ben rüyamda o günde çamur ve su üzerinde secde ediyordum' dedi. Mescidin tavanı hurma dallarındandı. O gün gökyüzünde yağmura alamet olacak şey görmedik. Derken bir yağmur bulutu geldi ve yağmurla rızıklandırıldık. Peygamber (a.s) de bize namaz kıldırdı. Ben çamurun ve suyun izlerini Peygamber'in (a.s) alnında, onun rüyasının tasdiki olarak yirmi birinci gecenin sabahında gördüm, " Imam Şâfii bu hadis için 'Bu konudaki rivâyetlerin en sağlam olanıdır' demiştir. Yine bir başka görüş olarak Kadir gecesinin, yirmi üçüncü gece olduğu söylenmiştir. Yirmi beşinci gece olduğu da söylenmiştir. Buhârî'nin, İbn Abbas'tan rivâyet etmiş olduğu bir hadiste Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kadir gecesini son on günde arayın! Ramazanın çıkmasına dokuz gün kaldığında, yedi gün kaldığında ya da beş gün kaldığında..." Alimlerin çoğu bu hadisi tek geceler şeklinde tefsir etmişlerdir. En doğru olan ve meşhur olan görüş de budur. Diğer bazı alimler ise bu hadisi çift geceler olarak yorumlamışlardır. Kadir gecesiyle ilgili olarak bir diğer görüş de yirmi yedinci gece olmasıdır. Bu görüşün dayanağı da Müslim'in Sahih'inde Übeyy b. Kab'dan yapmış olduğu bir hadiste Peygamber'in (a.s) Kadir gecesiyle ilgili olarak yirmi yedinci gece olarak bahsetmesidir. İmam Ahmed de Zir'den şöyle dediğini rivâyet etmiştir: "Übeyy b. Kab'a 'Ey Ebû Münzir! Kardeşin İbn Mesûd tüm seneyi ihya edenin Kadir gecesine isabet edeceğini söylüyor ne dersin?' dedim. O da 'Allah ona merhamet etsin! Kadir gecesinin Ramazan'da olduğunu ve onun yirmi yedinci gece olduğunu yemin olsun ki biliyor' dedi ve yemin etti. Ben 'Bu geceyi nasıl biliyorsunuz' dedim. O da 'Bize bildirilen alametler sebebiyle biliyoruz. O gecenin sabahında güneş ışığı olmadığı halde doğar' dedi." Bu görüş seleften bir grup alimin görüşüdür. İmam Ahmed b. Hanbel'in görüşü ise Ebû Hanîfe'den yapılan görüşün aynısıdır. Kadir gecesinin yirmi dokuzuncu gece olduğu da söylenmiştir. İmam Ahmed'in Ubâde b. Sâmit'ten yaptığı bir rivâyette Ubade Peygamber'e Kadir gecesini sormuş, Peygamber (a.s) de 'Onu Ramazan'da son on günde arayın. Zira o, tek geceler olan; yirmi üçüncü, yirmi beşinci, yirmi yedinci, yirmi dokuzuncu ya da son gecededir demiştir. Ebû Hureyre'den yapılan bir rivayette Peygamber (a.s) Kadir gecesiyle ilgili olarak şöyle demiştir: "O, yirmi yedinci ya da yirmi dokuzuncu gecededir. Bu gecede yeryüzünde bulunan meleklerin sayısı çakıl taşlarının sayısından fazladır." Kadir gecesinin son günde olduğuyla ilgili görüşü zikretmiştik. Bu görüş de az önce geçen hadise dayanmaktadır. Tirmizî'nin ve Nesâî'nin, Hz. Ebû Bekir'den yapmı oldukları bir diğer rivayette ise Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur. "Kadir gecesini dokuz gün kaldığında, ya da yedi gün kaldığında yada beş gün kaldığında ya da üç gün kaldığında ya da son gecede arayın
İmam Şâfii bu rivâyetler hakkında şöyle demiştir: "Bu rivayetler Peygamber'e (a.s) yöneltilen sorulan neticesinde söylenmiştir. Peygamber'e (a.s) 'Şu günde Kadir gecesini arayayım mı?' denmiş, o da 'Ara!' demiştir. Kadir gecesi, belirlenmiş bir gecedir ve başka gecelerde bulunmaz, intikal etmez." Ebú Kalâbe'nin ise şöyle dediği nakledilmiştir: "Kadir gecesi son on günde farklı gecelerde bulunabilir, intikal eder." Ebû Kalâbe'den yapılan bu görüş doğruya daha yakındır. En doğrusunu Allah bilir. Bu görüşü, Sahihayn'da İbn Ömer'den yapılan şu rivâyet desteklemektedir: "Peygamber'in (a.s) ashabından bazılarına Kadir gecesinin Ramazan'ın son yedi gecesi olduğu gösterildi. Peygamber (a.s) de 'Rüyanızın son yedi gecede olduğunu görüyorum. Kim Kadir gecesini talep edecekse son yedi gecede talep etsin buyurdu." Yine Sahihayn'da Aişe annemizden yapılan bir rivâyette Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kadir gecesini Ramazanın son on gecesinde ve tek gecelerde arayın! Kadir gecesinin intikal etmeyip, belirli bir gecede olduğuyla ilgili olarak İmam Şâfii ise, Buhârî'nin Sahîh'inde Ubade b. Sâmit'ten yaptığı şu hadisle delillendirmektedir: "Peygamber (a.s) bize Kadir gecesini bildirmek için evinden çıktı. Derken müslümanlardan iki adam aralarında kavga yaptı. Bunun üzerine Peygamber (a.s) 'Size Kadir gecesini haber vermek için çıkmıştım ancak falanca ile filancı kavga yapınca bu bilgi kaldırıldı. Bu da sizin için hayırlı olur umarım. Onu yirmi dokuzuncu, yirmi yedinci ya da yirmi beşinci günlerde arayın' dedi." Bu hadisteki delil noktası şöyledir: Kadir gecesi muayyen, devamlı aynı gecede devam edecek bir gece olmasaydı, Peygamber'in (as) vereceği bilgi ile her sene yetinilemeyecekti. Çünkü Kadir gecesi her sene intikal edecekti. Böyle olunca da sadece o sene için Kadir gecesini bileceklerdi. Kadir gecesinin intikal ettiğini söylersek, Peygamber'in (a.s) ashabına bu geceyi yalnızca o sene için bildirmek istediğini söylemiş oluruz. Hadiste iki kimsenin tertışmasının ardından bu bilginin kaldırılmasında; tartışmanın ilim ve faydalı şeylere engel olduğuna da ayrıca delil vardır. Nitekim bir hadiste Kul, yapmış olduğu günahı sebebiyle bir takım rızıklardan mahrum bırakılır geçmektedir. Kadir gecesiyle ilgili hadiste geçen kaldınlma olayı; bu gecenin tayin edilerek söylenmesi bilgisinin kaldırılmasıdır. Yoksa bazı cahil şiilerin dediği gibi külli olarak Kadir gecesinin kaldırılması değildir. Zira hadisin devamında belli günler söylenerek bu gecenin aranması söylenmektedir. Yine hadiste; kadir gecesinin tam olarak bilinmemesinin hayırlı olmasının umulduğu geçmektedir. Çünkü bu gece mübhem kalmasıyla, onu talep edenlerin gayretleri artmaktadır. Tam gününü bildikleri zamanda yapacakları amellerden çok daha fazla amel yapmaktadırlar. Tüm Ramazan ayında ibadetler artsın, son on günde de çabanın en fazla hale gelsin diye hikmet, bu gecenin gizli kalmasını gerektirdi. Bu nedenle Peygamber (a.s) Ramazanın son on günü itikafa girerdi. Ölünceye kadar da buna devam etti. Vefatından sonra bu sünneti eşleri devam ettirdiler. İbn Ömer'den nakledildiğine göre Peygamber (a.s) Ramazanın son on gününde itikafa girerdi. Aişe annemiz şöyle demiştir: "Resulullah (a.s) Ramazan'ın son on günü girdiğinde geceleri ihya eder, eşlerini ve ailesini kaldırır ve kemerini sıkardı." Müslim'in rivâyetinde de şöyle geçmektedir: " Resûlullah (a.s) son on günde diğer günlerdekinden fazla çaba sarf ederek ibadet ederdi." Bu 'kemerini sıkardı' tabirini tefsir etmektedir. Bir görüşe göre se kemer sıkmaktan maksat; eşlerinden uzak durmasıdır. Bu tabir her ikisinden de kinaye yapılmış olabilir. Nitekim İmam Ahmed'in Aişe annemizden yapmış olduğu bir rivâyette şöyle geçmektedir: "Resûlullah (a.s) Ramazanın son on günü kaldığında kemerini sıkar, eşlerinden uzaklaşırdı." İmam Mâlik'in, Ramazanın tüm gecelerinde Kadir gecesi aynı çabayla aranması gerektiği nakledilmiştir. Hiçbir gecesi diğerinden ayrılmamalıdır ona göre. Müstehab olan tüm zamanlarda duayı çok yapmak, Ramazan da ise daha fazla yapmaktır. Son on günde, tek gecelerde ise daha da fazla yapmaktır.
Ruhul Beyan T : Mekke devrinde nazil olmuştur, 5 âyettir.
1-Biz onu Kadir gecesinde indirdik. Âyetteki ”nûn", azamet ifadesi yahut da sıfatlar ve isimlerle birlikte zâta delâlet etmesi içindir. Âyette söz konusu edilen ”o", Kur'an'dır. Şöhreti, isminin açıkça söylenmesi yerini tuttuğu için zamirle yetinilmiş, ismi açıkça anılmamıştır. Sanki o, tüm zihinlerde hazırdır. Allahü teâlâ, onu indirme işini kendi zâtına isnad etmek suretiyle onu yüceltmiştir. Oysa onun inişi, Cebrail (aleyhisselâm) vasıtası ile olmuştur. ”Onu Kadir gecesinde indirmeye Biz hükmettik. Onu ezelde Biz takdir ettik" anlamındadır.
Eğer Kur'an bir seferde inmemiştir. Yirmi üç sene zarfında peyderpey inmiştir. O halde nasıl ”Biz onu Kadir gecesinde indirdik" buyurdu? denilirse cevabımız şu olur: Cebrail onu Kadir gecesinde Levh-i Mahfûz'dan dünya semasındaki Beyt-i İzzet'e bir defada indirdi. Gökteki yazıcı meleklere yazdırdı. Sonra da maslahatlara göre parça parça Rasûlüllah'a indirmiştir. Bu indirme de Kadir gecesinde başladı.
Kur'an'ın peyderpey indirilişi, Hazret-i Muhammed'i tazime işarettir. Bu, hediye edilen kişiyi tazim için hediyelerin hizmetçiler eliyle bölüm bölüm verilişi gibidir. Kur'an'ın peyderpey indirilişinin başka bir hikmeti de öğrenmeyi kolaylaştırmak ve Hazret-i Peygamberin gönlüne iyice yerleşmesini sağlamaktır. Nitekim Allahü teâlâ  bir âyet-i kerimede şöyle buyurmuştur: ”Kâfirler: 'Kuran ona topluca bir defada indirilmeli değil miydi?' dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık ve onu tane tane okuduk." (Furkân:32)
Allah'ın kelâmı iki çeşittir. Bunlar; Kur'an ve kudsî hadistir. Cebrail, Kur'anı indirdiği gibi sünneti de indirdi. Cebrail sünneti mana olarak getirdiği için onun mana olarak rivayeti caizdir. Kur'an'ın mana olarak okunması ise, caiz değildir. Çünkü Cebrail onu lafzıyla indirmiştir. Bundaki sır, lâfzı ile ibadet ve Kur'an'la Müslüman olmayanları âciz bırakmaktır. Çünkü hiç kimse onun içerdiği lafzî icazı ve manasındaki sırları içeren benzeri bir kitap getiremez. Öyleyse başka bir şeyin lâfzı ve manası Kur'an'ın lâfzı ve manasının yerini tutabilir mi? Şüphesiz hayır.
Levh-i Mahfuz, bu kitabın kalbidir. Onun için Hazret-i Rasûl'ün kalbine inmiştir. Kur'an Allah'ın kelâmı kadîmidir. Onu Ramazan ayında indirmiştir. Bir âyette: ”Ramazan ayı, içerisinde Kur'an'ın indirildiği aydır..." (Bakara: 185) buyurulmuştur. Bu, ilk açıklamadır. Biz bu âyetten onun gece mi, yoksa gündüz mü indirildiğini anlayamıyoruz. Allahü teâlâ : ”Biz onu, mübarek bir gecede indirdik" (Duhân: 2) buyurarak bu konuya açıklık getirmiştir. Bu da ikinci beyandır. Bu âyete bakarak o gecenin hangi gece olduğunu anlayamıyoruz. Bu konuyu da: ”Şüphesiz Biz onu Kadir gecesinde indirdik" âyetiyle anlıyoruz. Bu da üçüncü beyandır ki bu, beyanın son noktasıdır.
Sahih olan şu ki, o gecede her hikmetli iş ayrılır. Sene boyu olacak tüm işler ve hükümlerin idaresi yazılır. İşte o gece, Kadir gecesidir. İşler o gecede takdir edildiği için adına Kadir gecesi denilmiştir. Kur'an-ı Kerim bu dediklerimize şahitlik etmektedir. Âyetin başında: ”Biz onu mübarek bir gecede indirdik" (Duhân: 2) buyurulmuşken, sonra o gece şöyle nitelenmiştir: ”Her hikmetli iş o gecede ayrılır..." (Duhân: 3) Kur'an, Kadir gecesinde indi. Öyleyse bu Duhân süresindeki âyetler, bu nitelikle: ”Biz onu Kadir gecesinde indirdik" âyetine hazırlıktır. Kûtu'l-Kulûb adındaki eserde de böyle denilmiştir.
"Kur'ân'ın gece indirilişindeki hikmet nedir?" diye bir sual sorulursa, cevabımız şu olur: ”Kerametlerin çoğu, lütuf ve bağışların inişi, semalara yolculuk geceleri olur. Gece cennettendir. Çünkü istirahat vaktidir. Gündüz ise, cehennemdendir, zira kazanç temini ve yorgunluk ondadır. Gecenin ibadeti gündüzünkinden daha efdaldir. Çünkü insan kalbi geceleyin daha toplu olur. Zaten ibadette gözetilen kalp huzurudur."
2-Kadir gecesinin ne olduğunu sana ne bildirdi? Ey Rasûlüm Muhammed! Onun ne olduğunu sana hangi şey bildirdi? Yani sen onun hakikatini bilemezsin. Çünkü onun kadrinin yüceliği, yaratıkların bilgi sınırının dışındadır. Onu, gaybleri bilen Allah'tan başkası bilemez. Bu ifade, Kur'an'ın indiği vakti yüceltmedir.
3-Kadir gecesi yani o gecede ibadet bin aydan yani bin ayın orucundan ve namazından daha hayırlıdır. Daha efdaldir, kadri daha yücedir, ecri bu süredeki ecirden daha fazladır. Bin ay, seksen sene dört aydır. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur: ”Kim Kadir gecesini, inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ihya ederse geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır. Kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Ramazan ayında oruç tutarsa geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır."
Hadisteki ”îmânen ve ihtisâben" kelimelerini Hattâbî, niyetle ve azimetle diye açıklamıştır. Bundan maksat, gönül hoşluğu ile yüksünmeden, orucunu ağır, günlerini uzun bulmadan aksine günlerin uzunluğu, sevabın çokluğunu gerektireceği için bunu fırsat bilerek, tasdik ederek oruç tutmak ve sevabını ummaktır. Beğavî'nin izahına göre ”ihtisâben", ”Allah'ın rızasını ve sevabını umarak" anlamındadır. Hadisteki ”namaz" dan murat, teravih namazıdır. Âlimler arasında bunun, içerisinde gece namazı da bulunan mutlak anlamda olduğunu söyleyenler de vardır. ”Gelecek günahlar" sözü, o andan sonraki büyük günahlardan korumaktan kinayedir. et-Terğîb ve't-Terhîh şerhinde söylendiği gibi bu sözün, günahların bağışlanması anlamında olması da caizdir.
Saîd b. el-Müseyyeb şöyle der: ”Kim akşam ve yatsı namazlarını cemaatle kılarsa o, Kadir gecesinden nasibini almış demektir." Kadir gecesinin gündüzü de hayır açısından aynen gecesi gibidir. "Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır" âyeti işaret ediyor ki, arifler için Kadir gecesi, âbidlerin bin ayından daha hayırlıdır. Bilginler, Kadir gecesinin vaktinde ihtilâf etmişlerdir. Çoğunluğun görüşüne göre Ramazan ayının son on günü içerisinde ve tek olan günlerdedir. Çünkü Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): ”Onu Ramazanın son onunda ve her tek olan günde arayınız" buyurmuştur.
Kadir gecesinin Ramazanın son on gününde oluş hikmeti şudur: O dönem, oruçlunun zayıf düşeceği, ibadette gevşeklik göstereceği zannedilen dönemdir. Kadir gecesinin o dönemde oluşu, kişiyi onu bulabilme umuduyla ibadete gayretlendirir. Tek günlerde oluşu da Allah'ın tek olup, teki sevmesinden dolayıdır. O, teklik zâtının gereği olduğu üzere tek olanda tecelli eder. Görüşlerin çoğuna göre o, yirmi yedinci gecedir. Çünkü işaret ve haberler buna delâlet etmektedirler. Kimileri de onun. Ramazanın son gecesi olduğunu söylerler. Onların dayanağı şudur: Bir hadiste varid olduğuna göre. Allahü teâlâ  Ramazanın her gecesi iftar vaktinde cehennemden azabı hakeden bir milyon kişiyi serbest bırakır. Ramazanın son gecesi olduğunda ise ayın başından sonuna kadar azad ettiği kişi sayısınca cehennemliği serbest bırakır.
Hazret-i Âişe (radıyallahü anh)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: ”Rasûlüllah'a onun vaktini bilirsem ne diyeyim?" dedim. ”Allahümme inneke afüvvün tuhibbü'l-afvefa'fu annf de, buyurdu." Ey Allah'ım! Senden af, afiyet, dinde, dünyada ve ahirette afiyet vermeni istiyoruz."
Herhalde o gecenin gizlenmesindeki sır, büyük sevap umanları, ona rastlayabilmeyı umarak birçok geceyi ihya etmeye teşviktir. Bunun benzerleri Cuma günkü duaların kabul edildiği vaktin, beş vakit arasındaki vustâ namazının, Allah'ın isimleri arasında ism-i âzamin, hepsine saygı göstersinler diye insanlar arasında veli kulunun, mükellefin her an ihtiyat üzere olması için ölüm vaktinin gizlenmesidir.
Bu geceye, Kadir gecesi denilmesi konusunda farklı görüşler vardır. Bunlar:
1- İşler o gece takdir edildiği içindir. ”Her hikmetli iş o gecede ayrılır." (Duhân: 3) âyeti buna işaret eder. Bundan maksat, takdirinin meleklere gösterilmesidir. Yoksa takdirin kendisi ezelîdir. Kadr, takdir anlamındadır. Takdir de bir şeyi hikmetinin gereğine göre özel bir şekil ve özel bir miktar üzere yapmaktır.
İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre, Allahü teâlâ  sene boyu yani ertesi yılki Kadir gecesine kadar olacak olan her şeyi, yağmuru, rızkı, dünyaya getirmeyi, öldürmeyi ve benzerî şeyleri bu gece takdir eder. İşleri idare ile görevli olan meleklere teslim eder. Rızıkların, bitkilerin ve yağmurların bir nüshasını Mîkâil'e; savaşların, rüzgârların, zelzelelerin, yıldırımların, ay ve güneş tutulmalarının bir nüshasını Cebrail'e; amellerin bir nüshasını İsrafil'e, musibetlerin bir nüshasını da Azrail'e verir. İnsanlar ise bunun farkında değildirler.
Şâir ne güzel söylemiş:
Dünyaya veda et, çünkü sen bilmiyorsun,
Gecenin karanlığı çöktüğünde sabaha kadar yaşayacak mısın?
Emniyet içinde akşamı sabahı eden nice genç var,
Kefenleri dokunmuş ama haberleri yok.
Kocası için süslenen nice gelin var,
Oysa zifaf gecesinde kocalarının ruhları kabzedilmiştir.
2- Bu gece, diğer gecelerden daha şerefli ve değerli olduğu için Kadir gecesi denilmiştir. Kadr, makam ve şeref manasınadır. Buna göre, kim o gecede ibadet ve taatta bulunursa, kadr ve şeref sahibi olur.
Ebû Bekir el-Verrak şöyle demiştir: ”Bu gece, içerisinde kadr sahibi meleğin dili ile kadr sahibi ümmete kadr sahibi kitap indiği için, Kadir gecesi adını almıştır. Allahu â'lem Allahü teâlâ  ”kadr" kelimesini, bu sûrede bu sebepten dolayı üç defa zikretmiştir."
Rivayete göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İsrail oğullarından bir şahsın silâh kuşanıp Allah yolunda bin ay cihad ettiğini anlattı. Müminler buna şaştılar, kendi amellerini küçümsemediler. Bunun üzerine onlara bu gazinin cihad müddetinden daha hayırlı bir gece verildi. Eğer o geceyi ihya ederlerse, bu kullardan daha âbidler olmayı hakederler.
Bir de şöyle denilmiştir: ”Hazret-i Peygambere bu ümmetin tümünün ömürleri gösterildi. Efendimiz onları azımsadı. Uzun ömürlü olan diğerlerinin yapabildikleri amelleri yapamayacaklarından korktu. Bunun üzerine Allah ona Kadir gecesini verdi. Onu, diğer ümmetlerin bin ayından daha hayırlı kıldı."
Âyet-i kerime, Kadir gecesinin varlığına delildir. Onun, faziletinin Kur'an'ın inişinden dolayı olduğunu söyleyenler, o faziletinin bir defaya mahsus olup kesildiğini söylüyorlar. Cumhurun görüşüne göre o, bakîdir, her sene tekrarlanmaktadır. Bu, Allah'ın bir fazlı ve kullarına rahmetidir.
Bazı âlimlere göre Kadir gecesi, Ramazan ayına mahsus değildir. Ama çoğunluğa göre bu aya mahsustur. Ramazanın son on günü geldiğinde Hazret-i Peygamber, amellerini artırır, gecesini ihya eder ve aile efradını ibadet için kaldırırdı. Sâlih kullar, son on geceyi, tümüyle Kadir gecesini ihya etmek niyetiyle namazla geçirirlerdi."
Büyüklerden birisi şöyle demiştir: ”Kim bu niyetle her gece on âyet okursa, gecenin bereket ve sevabından mahrum olmaz. Bu, Allah'ın kadrini açıkladığı, Rasûlüllah'ın haber verdiği o geceye ait namazın faziletinin yerini tutar."
Nafile namazlar, insanların .birbirlerini çağırmadan yani ezansız ve kametsiz cemaatle kılınabilirler, bunda hiçbir kerâhat yoktur. Öyleyse sen manevî zevkten mahrum bazı kişilerin dediklerine kulak asma. Onlar iktidarsız kişi hükmündedirler. Münâcatın zevkini, tâatların tadını, vakitlerin faziletini bilmezler.
4-O gecede melekler ve Ruh, Rablerinin izniyle, emriyle o senede takdir edilen hayır, şerherbir iş için inerler. Bu, ”Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler vardır..." (Ra'd: 11) âyet indeki ifadeye benzemektedir.
"Melekler" mutlak olarak anıldığı için, âyetin zahirine göre, tüm melekler murat edilmiştir. O gece melekler inerler, Hazret-i Muhammed (aleyhisselâm)'in ümmetinden oruç tutan erkekler ve kadınların bağışlanmalarını dilerler. Bir diğer görüşe göre, meleklerden bir gruptur. Diğer melekler onları sadece Kadir gecesinde görürler. Bu, bizim bayram günü dışında görmediğimiz zâhidlere benzer. Meleklerden murat ne olursa olsun melekler ve ruh (Cebrail), gökyüzünün tamamından yeryüzüne inerler. Bu, hiç de yadırganacak bir şey değildir. Başka günlerde zikir meclislerine indiklerine göre, bu şâm yüce gecede inmeleri daha evlâdır. Meleklerin dünya semasına inmeleri de muhtemeldir.
Âlimler, meleklerin grup grup indiklerini, kiminin inip kiminin yükseldiğini söylemişlerdir. Onların durumu, hacıların durumuna benzer. Hacılar çok olmalarına rağmen Kabe'ye ve diğer ibadet yerlerine peşpeşine girerler. Ama bazıları girerken, diğerleri çıkar. Bu yüzden onların inişleri fecir vaktine kadar uzamıştır. Âyetteki inerler anlamını veren kelimenin yapısı da bu tedrîcîliğe işaret eder. Bu gösteriyor ki, ”Melekler çok fazla oldukları için yer ve gök onları taşıyamazlar" tarzındaki iddia yerinde değildir. Ayrıca ruhların durumu, cisimlerin durumu gibi değildir. Meleklerin nurdan yaratılan lâtif cisimleri vardır.
Bazı bilginlerin dediklerine göre inenler, Sidretu’l-Müntehâ'da bulunan meleklerdir. Orada sayılarını Allah'tan başka kimsenin bilmediği çoklukta melek vardır. Cebrail'in makamı onların ortasındadır.
Yeryüzüne inen melekler kiliselere, puthanelere, içerisinde resim, köpek ve kötülükler bulunan evlere, şarap içenin veya şarap tiryakisi olanın, cünübün ve domuz eti yiyenin bulunduğu evlere girmezler.
Meleklerin yeryüzüne Allah'ın izni ile inmeleri, onların bizi arzu ettiklerine ve aşk duyduklarına, inmek için izin istediklerine ve kendilerine izin verildiğine işaret etmektedir.
Çirkini gizleyen, güzeli açığa çıkaran Allah'ı tenzih ve tesbih ederiz.
5-O gece, tan yeri ağarıncaya kadar bir selâmdır. Yani o, selâmetten başka bir şey değildir. O gece hastalık olmaz. Rüzgâr ve yıldırım gibi serlerden ve âfetlerden bir şey bulunmaz. Aksine bu gece inen, sadece selâmet, fayda ve hayırdır. O gece şeytan kötülük yapamaz. Hiçbir sihirbazın sihiri etki etmez. Yahut da onun selâm oluşundan maksat, müminlere verdikleri selâmın çokluğudur. Hadiste varid olmuştur ki, Kadir gecesinde Cebrail ve meleklerden büyük bir grup inerler, ayakta veya oturarak ibadet etmekte olan her mü'min için duâ ederler, onlara selâm verirler.
Ayette belirtilen selâm, fecrin doğuşuna kadar sürer. Melekler o vakte kadar grup grup inerler. Kimi âlimlerin dediklerine göre, Kadir gecesinde güneşin batışından fecrin doğuşuna kadar ibadet edenlere selâm verirler. Sonra gökyüzüne çıkarlar.
Denildiğine göre, Kadir gecesinin alâmetleri şunlardır: ”Gece ne sıcaktır, ne soğuk. Sabahleyin güneş doğduğunda fazla ışığı olmaz. Çünkü melekler tam güneş doğarken gökyüzüne çıkarlar. Çok kalabalık oldukları için güneş ışınlarının yayılmasını engellerler. Yahut da güneş, bu gecenin sabahının nurudur.
5 notes · View notes
defvari · 5 months
Text
esenlikler, bendeniz defvari
ben kendimi bildim bileli fotoğraf ve video çekmeyi çok sevdim. güzel bulduğum ne varsa yok olmasın diye fotoğrafladım, video çektim. benliğim adam gibi var olmaya başladığından beri dünyayı gördüğüm şekilde (tam olarak gördüğüm gibi yansıtmayı beceremesem de..) fotoğraflamak her daim çok güzel hissettirdi bana. fikrimce bunlar çok insansı şeyler zaten, hani insanın fıtratında var güzel şeyin kalıcı olmasını dilemek. unutmak istememek.
işte ben de tam bu yüzden, hem de bir şeyler becerebildiğimi (genelde bu şekilde düşünmüyorum da ondan) arada kendime hatırlatmak amacıyla bu hesabı açtım. tek sebebi bu değil tabii ama açtık işte bir motivasyonla.
böyle bir konuşma yapıyorum şu an çünkü hesabı açtığımdan beri birkaç deneme yaptım. paylaştım bir şeyler lakin paylaşma biçimim, açıklamalarım, paylaştıklarım falan hiç istediğim derecede "mükemmel" olmadı/olamadı. olamaz da zaten, mükemmelliyetçi olmanın laneti bu çünkü. e ben de n'apayım, arşivledim her şeyi yirmiüç kasım defvari'si tekrardan başlamak isteyince. şimdi derseniz, "az önceden şimdiye ne değişti, nedir bu ani radikal kararlar defvari insanı?" haklısınız. ben böyleyim galiba. deneyerek, başarısız olarak ama akıllanmayıp tekrar aynı hatayı yaparak öğreniyorum. n'apalım bize de bu öğrenme şekli düşmüş. her neyse efenim, öyle işte.
şimdiden, takipçi demek de istemiyorum ama, siz takipçilerime çok teşekkür ediyorum; destek verdiğiniz için. benim gibi bir travma çocuk için onaylanmak pek önemlidir, bilesiniz.
şimdilik görüşmek üzere, kendinize cici bakın.
1 note · View note
psychopathegoist · 8 months
Note
Kaç yaşındasın
maalesef yirmiüç
1 note · View note
bulutbey79 · 2 years
Photo
Tumblr media
Peygamber efendimizin hicreti Peygamber efendimizin Allahü teâlânın emri ile, Mekke'den Medine'ye yolculuğuna Hicret denir. Sual: Peygamber efendimizin Mekke'den, Medine'ye hicreti nasıl olmuştur, İslâm tarihinde bu hicretin önemi nedir? Cevap: Peygamber efendimiz, tarihçilere göre miladın 622 senesinde, Allahü teâlânın emri ile, Mekke'den Medine'ye gitti ve bu yolculuğuna Hicret denir. Cebrâîl aleyhisselam, Peygamber efendimize gelip; (Bu gece, kâfirler seni öldürmeye karar verdi. Bu gece, Ali'yi yatağına yatır ve Ebu Bekir ile, Medine'ye hicret et!) dedi. Hazret-i Ali o zaman yirmiüç yaşında idi ve Peygamber efendimize; “Bin canım da olsa, senin yoluna fedadır” diyerek yatağa girdi. Resulullah efendimiz Safer ayının 27. Perşembe gecesi kapıdan çıkıp, Yasîn suresinin başından 12 âyet okuyup, müşriklerin aralarından  geçip gitti. Öğle vakti hazret-i Ebu Bekr'in evine gidip; -Bu gece Medine'ye hicret etmeye emir aldım buyurdu. Şevâhid-ün Nübüvve kitabında, Hicret şöyle anlatılmaktadır: “Resulullaha efendimiz Mekke'den Medineye hicret etmesi bildirildiği zaman, bi'setin, Peygamberliğin 14. senesi idi. Mekke'den ayrıldığı gece, Kureyş müşrikleri aralarında, Resulullah efendimizi öldürmek için anlaştılar. Gece uyku vakti gelince, Resulullah efendimizin kapısının önünde toplanıp, uyusun da öldürelim diye beklemeye başladılar. O gece Yâsîn suresinin ilk âyetleri nâzil oldu. Resulullah efendimiz yerden bir avuç toprak aldı ve meâli; (Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çekdik de onları kapattık, artık göremezler) olan Yâsîn suresi 9. âyetini üzerlerine okuyarak ve elindeki toprağı da başlarına saçarak, aralarından geçip gitti. Resulullah efendimiz mağaranın içine girer girmez, o gece mağaranın kapısının önünde bir ağaç yeşerdi. İki yabani güvercin o ağacın üzerine yuva yapıp yumurtladılar. Bir örümcek de mağaranın ağzını ağıyla ördü. Resulullah efendimizin Mekke'den ayrıldığını haber alan müşrikler ok ve yaylarını alıp, takibe çıktılar ve mağaranın yakınına geldiler. Aralarından birini mağaranın içine girip bakması için gönderdiler. O kimse mağaranın önüne geldi ve geri döndü. Sebebi sorulunca; https://www.instagram.com/p/Cgruo6GqXR2/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
ibrahimusluuu · 4 years
Text
Son
1 saat
1 dakika
18 saniye
6 notes · View notes
Text
Tumblr media
⭐⭐⭐⭐⭐
" Yirmiüç yıl saatim işlemiş ben durmuşum; Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum!"
Evet Ömrümüz koşarak gidiyor.
Hayatımız bir dağdan kopan ve yuvarlanan bir taş gibi çok hızlı bir şekilde geçiyor.
Hayat apartmanımız şiddetli bir deprem ile çok çabuk şekilde yıkılıyor.
Tarihçe-i hayatımız bir film şeridi gibi geçiyor gözlerimizin önünden. Yaşadığımız güzel günler,
mazide bıraktığımız ve her daim hatırladığımız güzel dostluklar ve hatıralar bir bir mazi defterine kaydoluyor...
"Zaman geçmek bilmese de, günler, hatta yıllar ne çabuk geçiyor."
Evet hayat apartmanı yıkılıyor, ömür de şimşek gibi geçiyor.
Şunu unutmamak gerekir ki Önemli olan hayatın, ömrün geçmesi değil hayatın,
ömrün nasıl geçtiğidir.
Öyle bir ömür ki istiridyenin içindeki inci ile uğraşmak yerine,
istiridye kabuklarına aldanıp inciden mahrum kalınarak çoğu beyhude geçen bir ömür.
Sedeften inci çıkarmak için verilen bir hayatı adi taşlar ve kırılacak camlarla mübadele ettiğimiz bir hayat.
Fanide bakiye yol bulmak için verilen ömrü, fanilik damgası üzerinde olduğu halde fanilerin ve faniliklerin peşinde perişan ederek geride bıraktığımız bir ömür...
Koşarak gidiyorken ömrümüz,
aklımda Peygamberimizin(asm) bir hadisi yankılanıyor
'Ben bu dünyada,
bir ağacın altında gölgelenen, sonra da orayı terk edip giden bir yolcu gibiyim...' Çoğu zaman Dünyayı ebedi zannederek kandırıyoruz kendimizi.
Dünyanın üzerindeki fanilik damgasını görmeyerek ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyoruz .
Yolda olmanın yolu bilmekten daha önemli olduğunu bildiğimiz halde
yolda olmaya cesaret edemeyerek yolu da kendimizi de perişan ederek bir hayat geçiriyoruz.
Oysaki Ne çok isterdim Dostoyevski'nin o meşhur cümlesindeki saniyelerin nabzını tutmayı":
"Dünyaya bir daha gelsem saniyelerin nabzını tutardım."
Peygamberimiz (asm) buyurmuş "insanlar uykudadır ancak öldüklerinde uyanırlar."
Rabbim bizi ölmeden evvel uyandırsın. Rabbim 2021 i hakkımızda hayırlı eylesin ve feyizli,
huzurlu,
kaliteli,
maneyivatlı, bereketli geçirmek nasip etsin.
Sevdiklerinizle birlikte dolu dolu bir gün diliyorum...🌺
____________°🌺💞🌸°______________
🎀
20 notes · View notes
cicekbozugu · 10 months
Text
annem bu saatte makarna yenmez nutuğu çektiği için kendi evim olacak kurtulcam sizden diyip odama geldim yirmiüç yaşında bir ergenim
11 notes · View notes
alyeskamavi · 3 years
Text
yazar 'ümit yaşar oğuzcan'.. tam yirmiüç kez intihar edip, her defasında yaşamaya zorlanıp geri döndürülmüş dünyaya.. ama son defaki başka.. babasının acizliğine her defasında şahit olan vedat'ın gözleri bu defa hüzünden çok öfkeden ıslanmış.. ümit yaşar oğuzcan, hastaneden taburcu edildikten kısa süre sonra.. kıraathanede otururken çığlık sesleri duyulmuş.. galata'dan düşmüş çocuk.. avucunda sıkıca tuttuğu not "intihar öyle edilmez, böyle edilir baba.." 🌘🍷
2 notes · View notes
derdiderun · 4 years
Note
Es selamu aleyküm . Taberi hakkında bilgi verebilir misiniz . Kaynak olarak çıkıyor hep karşıma . Edinmeliyim eseri ?
Ve Aleykümselam. Medrese okuyan kardeşler daha iyi bilir onlara sorun inşaAllah...
“Taberi ismiyle meşhur olan tarihcidir. Adı Muhammed ibni Cerirdir. Tefsir, hadis, fıkıh ve tarih bilgisi pek fazla idi. 224 [m. 839] de İranın şimalindeki Taberistanın Amül şehrinde tevellüd, 310 [m. 923] da Bağdadda vefat etti. Büyük tefsiri ve büyük tarihi meşhurdur ve çok kıymetlidir. Elde bulunan Taberi tarihi, bu kıymetli kitabın bir şii tarafından yapılan muhtasarıdır.
Ebu Cafer Muhammed bin Cerir, tefsir ve hadis ve Şafii fıkıh alimidir. 224 [m. 839] de Taberistanda tevellüd ve 310 [m. 923] da Bağdadda vefat etti. (Tarih-ul-ümem) ve yirmiüç cilt (Camiul-beyan) tefsiri çok kıymetlidir. Ali bin Muhammed Şimşati adında bir şii bu tarihi ihtisar etmiş, bu şii kitabı, (Taberi tarihi) adı ile türkceye tercüme edilmiştir. Okuyanlar aldanmaktadır. Muhammed bin Cerir bin Rüstem Taberinin şii olduğu, Alusinin (Tuhfei isna-aşeriyye muhtasarı) kitabının altmışsekizinci [68] sayfasında yazılıdır. Muhammed bin Ebil-Kasım Taberinin de şii olduğu (Esma-ül-müellifin)de yazılıdır. Bunları İbni Cerir hazretleri ile karıştırmamalıdır. 548 [m. 1153] de vefat eden imamiyye fırkasından Fadl bin Hasen Taberinin (Mecmaul-beyan) adındaki (Tabersi) şii tefsiri de, (Taberi) tefsiri ile karıştırılmaktadır. Muhibbuddin Ahmed Taberi şafii 694 de vefat etti.”
Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr et-Taberî‘nin doğum tarihi 224/838 veya 225/839, vefat tarihi ise 310/922’dir. 80 yılı aşan ömrüne sığdırdığı eserlerin sayısı az ise de, hacimleri hayli kabarıktır. Bugün elimizde bulunan ve yaygın olarak bilinen Câmi’u’l-Beyân fî Te’vîli’l-Kur’ân isimli tefsiri, Târîhu’r-Rusul ve’l-Mülûk isimli tarihi dışında, Tehzîbu’l-Âsâr ve İhtilâfu’l-Fukahâ (bazı kaynaklarda İhtilâfu Ulemâi’l-Emsâr olarak geçmektedir) da –eksik olarak– matbudur.
Kaynaklarda zikredilen ve öğrencileriyle arasında geçen bir diyaloğa bakılırsa, Tefsir ve Tarih‘inin asılları, şu anda elimizde bulunanların 10 katı hacimdedir. Öğrencileri bu hacimde eserleri ahzeylemeye ömürlerinin yetmeyeceğini söyleyince onları ihtisar etmiş ve bugün elimizde bulunan hacme getirmiştir.
Ebubekir Sifil Hocaefendi - Gazete Yazıları, Ocak 2005
4 notes · View notes
gerginiz · 4 years
Note
tamam yeter bu kadar yalan gerçek yaşı yirmiüç dikkate alırsanız sevinirim iyi günler
evet gerçek yaşım 23'tü
1 note · View note
uniquerouge · 4 years
Text
yirmiüç aralık ikibinondokuz
susduğun andı düşümün köşe bucak dağıldığı.
Ay canım yandı!
2 notes · View notes