Tumgik
#yaptırımlar
guncelhaberleri · 8 months
Text
Orta Asya ekonomileri Rusya sayesinde nasıl büyüyor?
Bu haberin orjinalinin yayınlandığı dil İngilizce Uzmanlar arasında, Orta Asya ülkelerinin Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle Batı tarafından uygulanan yaptırımlardan kaçmasına yardım ettiği görüşü güçleniyor. REKLAM Ukrayna’daki savaş, iklim değişikliği, COVID-19’un uzun süreli etkileri ve çok sayıda yerel ve uluslararası faktör dünya genelinde birçok ekonomiyi hırpaladı. Almanya bunlardan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bunedycom · 1 year
Text
Rusya ve Belarus'a yaptırımlar devam edecek
Rusya ve Belarus’a yaptırımlar devam edecek
IOC’den yapılan açıklamada, “IOC İcra Kurulu, oy birliğiyle Rusya, Belarus ve hükümetlerine yönelik yaptırımların sıkı bir şekilde yürürlükte kalması gerektiğini yeniden teyit etti.” ifadesi kullanıldı. IOC Başkanı Thomas Bach ise “Yaptırımlar sağlam bir şekilde yürürlükte kalmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu. Sporcuların bu yaptırımlardan zarar görmemesini sağlama konusunda ise Bach,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sdkhaber · 2 years
Text
Bloomberg: Türkiye, Rusya'ya yardım etmeyeceğine dair kelam verdi
Bloomberg: Türkiye, Rusya’ya yardım etmeyeceğine dair kelam verdi
Yeni eklenen Bloomberg: Türkiye, Rusya’ya yardım etmeyeceğine dair kelam verdi son dakika haberini aşağıda okuyabilirsin. Türkiye’nin teşebbüsüyle başlayan diplomatik süreç sonunda, Ukrayna tahılının dünyaya ulaştırılması için kurulan koridor, meselesiz formda işlemeye devam ediyor. Ulusal Savunma Bakanlığı (MSB) da yola çıkan her gemi için bilgilendirme açıklaması yaparak, kamuoyunu haberdar…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Tumblr media
yerle bir olduk, koskoca şehirler dakikalar içinde dümdüz oldu, felaketin büyüklüğünü henüz idrak bile edemiyoruz, belki de 50bin vatandaşımızı kaybettik,, ama hala daha insanları betondan yeni apartmanlar yapmamaları için ikna etmemiz gerekiyor(edemeyiz),, yapılması gerekip de senelerdir yapılmayan şeyi #artık yapmayı kimse konuşmuyor birkaç kişi hariç,, birkaç senede bir beton enkazı kaldırmak, aileleri topluca defnetmek bu ülkenin kaderi olmamalı, yazık
3 notes · View notes
yalnzardc · 5 months
Text
Despotizm : Bir birey veya sıkıca birbirine bağlı bir grup tarafından mutlak siyasi bir güç ile hükmeden, hiç bir yasal düzenleme veya bir organ tarafından kısıtlanamayan tek bir idari otoriteye sahip hükumet biçimidir.
Sosyal hayatta bulunduğu grupta baskın olan kendine göre bir disiplin ve katı kurallar yürüten ve bunların dışına çıkılması durumunda sert yaptırımlar uygulayan kişiye despot denir.
Dogmatizm : Her hangi bir iddiayı, önermeyi düşünce ve inancı hiç bir tartışma konusu yapmadan eleştiriye tabi tutmadan sadece duygulara, kişisel eğilimlere dayanmak sureti ile benimseme eğilimi.
Egoizm : kişinin kendini rahat hissedeceği ve mutlu olacağı yolları seçmesi, hayattaki felsefenin, benliğini memnun etme çabası olmasıdır.
Emperyalizm : Bir devletin kendi sınırları dışındaki başka halklar ve onlara ait topraklar üzerinde rıza almadan egemenlik kurması veya bu yöndeki politikası olarak tanımlanır.
Hedonizm : Hazcılık
Komünizm : Üretim araçlarının ortak mülkiyet üzerine kurulu, sınırsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir.
Monarşi : Bir hükümdarın devlet başkanı olduğu yönetim biçimidir. bu hükümdar kral, şah , prens, imparator buna benzer isimlerle anılabilir.
Monarşi bir hükümdarın tek başına egemen olduğu yönetim biçimine denir.
Narsisizm : Kişinin kendine Aşık olma durumu.
Nasyonalizm : Irkçı milliyetçilik.
Nihilizm : Kelime anlamı olarak latince nihil (hiç) kökünden gelir. Geniş anlamda felsefi bir eğilim ve politik bir tavır olarak tanrının varlığını, toplumun geçerliliğini, bilginin imkan ve ahlak evrenselliğini reddeder.
Oryantalizm : E. Said'in tabiri ile Sömürgeciliğin keşif kolu. Oryantalizm'in tek amacı doğuyu tanımak değil onu bir nevi elde etmektir.
Radikalizm : Kelime manası köktenciliktir. Günümüzde her hangi bir düşüncede kökten davranma veya herhangi bir düşünceyi kökten yaşama manalarına gelir.
Rasyonalizm : Akılcılık olarak da adlandırılan, bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil düşüncede ve zihinde temellendirile bileceğeni öne süren felsefi görüş.
Sekülerizm : Sekülerlik dinin bireysel ve toplumsal plandaki karşılığıdır.
Septisizm : Etimolojik olarak şüphe etme, kuşkulanma gibi manalara gelmektedir.
Totalitarizm : Her şeyin devlet için olduğu devletin tüm bireylerin hayatı üzerinde hüküm sahibi olduğu yönetim şeklidir.
7 notes · View notes
epifizz · 7 months
Note
Netenyahunun 2001 yılında sızdırılan bi videosu var onu izledin mi? Kasıtlı olarak halka nasıl zarar vereceğini anlatıyor. Direkt olarak halkı hedef alıyor ve hatta biri “dünya bizim saldırgan olduğumuzu düşünmeyecek mi “diyor ve buna karşılık netenyahu , dünya bizim kendimizi savunduğumuzu söyleyecek diyor. Bu noktada beni düşündüren haması ya da israili desteklemek noktası yani bir tarafı seçmek noktası değil. Dünyayla ilgili bir derdim var. Kaç tane ünlü marka milyonlarca dolar yardım ediyor israile ve bu söyledikleri tüm dünya tarafından bilinmesine rağmen. kaç tane marka kaç tane insan çocuk hakları, çocuk hayatları vb diye konuşurken şimdi hiçbirinin filistinli çocuklardan söz etmiyor oluşu beni çok rahatsız ediyor. Bu rahatsız edici bir durum değil mi senin için de? Hamas ya da israil destekçiliğinden bahsetmiyorum ama şimdi türkiyede hiç bir ünlünün bu savaştaki mağdur çocuklar hakkında konuşmaması adaletsiz değil mi, ırkçı değil mi
Yaptığın birkaç mantıksal ve bir büyük bilgi hatası var bunları düzeltmek istiyorum sadece. Dediğin videoyu söylemen üzerine bulup izledim. Videoda dünya bizim kendimizi savunduğumuzu söyleyecek falan demiyor. Kendisi (bence kesinlikle yanlış bir şekilde) bunun bir mevcudiyet mücadelesi olduğuna inandığı için, diğerleri ne söylerlerse söylesin diyor. Bunları söylerken kendisi siyaset dışı biriydi, videoda çok gizli saklı bir şeye benzemiyor zaten isteyenler buradan bakabilir. Kendi fanatik görüşlerini ifade etmiş, vadedilmiş toprakları için yaptığı saldırıyı hak gören bir ideolojik bakışa sahip bir insanın saldırı özlemiyle kişisel bir konuşma yapması çok da şaşırtıcı değil, ne mal olduğunu zaten bildiğimiz biri Netanyahu. Videoda Amerika'dan da korkmadığını söylüyor, Amerika desteğini de vurgulamaktan ve aksi durumda doğru yola sokulabileceğinden de bahsetmeyi es geçmiyor. Videoda bahsi geçen bu beyanlar ortalama bir nasyonalist sağcı insanın dünya görüşünü ifade ediyor esasında. Bunu düzeltmeye özen gösterdim çünkü senin dediğin haliyle öyle bir resim ortaya çıkıyor ki sanki Netanyahu derin bir komploya girişmiş ve kurduğu düzenek şimdi çalışırken, dünya desteğini de dediğin gibi alarak ilerliyor. Yani dediklerin dolaylı olarak Hamas'ı İsrail güdümlü bir yapı haline getiriyor. Ama bu pek doğru gözükmüyor çünkü Gazze'deki gerginliğe bakarsak Hamas gerçekten İsrail hükümeti için bir komplodan fazlası olacak kadar güçlü saldırılar düzenliyor, rehineler alarak counter-atackları bastırıyor, demir kubbeye ucuz füzelerle yoğun saldırı düzenleyerek %90lık bu pahalı savunma sistemini aşmak bir yana ekonomik zararlar da veriyor. Bunun yanında sınır güvenliğindeki zaafiyetlerin önceden rapor edildiğini ancak iktidar güçlerinin bunu bir zayıflık eleştirisi olarak algılayarak duygusal yaptırımlar uyguladığı eleştirisi de İsrail muhalifleri tarafından beyan ediliyor. Ortada derin bir komplo aramaya gerek yok. İsrail'in sivil zaiyatları kendi vatandaşları değilse umursamamasının kötü olduğunu söylemek için bir komploya ihtiyaç da yok zaten.
Mantıksal hatana gelirsek içten içe onu kast etmesen bile ölen bir masum insanı diğeriyle kıyas etme hatasına düşmüş olman. Bir insanın ölümüne tepki gösterilip diğerine gösterilmemesi dilsel olarak böyle bir kıyasla eleştirilmemeli, eleştirilecek şey ölen masum insanların ortak insan olmaklığı ile eleştirilmesi gerektiği yani İsrailli masum insanların ölümüne insanların üzülmesi ya da tepki göstermesi kızılacak ya da kıskanılacak bir şey değil, yalnızca sınırın öteki tarafında acı çekenlere tepki gösterilmemesini eleştirecek olsaydın mantıklı bir tavır olurdu. İkinci mantıksal ve bilgi hatan ünlülerin İsrailli sivil zaiyatları destekleyip de Filistinlileri desteklemediğin beyanın ki bu doğru değil, Türkiye'de bu kadar problematik olan bir konuda böyle kötü bir marketing hatasını kimse yapmaz. Yapan olursa da piyasadan silinir pek tabii. Bu insanlar kendi marka değerlerini düşünerek stratejik olarak susmayı tercih ediyorlar ki bu sektörde bir şeye destek ya da taziyede bulunmak da aynı motivasyonla olduğu için pek de umrumda olmuyor onların neye odaklandığı, herhangi bir destek beyanı yaptıklarında bunun içten olduğunu düşünecek kadar saf olmadığınızı düşünüyorum. İki taraf hakkında da konuşmadıklarına göre ortada bir ırkçılık da olmamış oluyor zaten yani sorunuzun cevabı açık bir şekilde hayır, bu ırkçılık olmuyor.
Ben açıkçası senin tarafsız olduğunu da düşünmüyorum, olmak zorunda da değilsin bence. Öyleymiş gibi yapman bence daha can sıkıcı. Ölen bir masumun taziyesini öbüründen kıskanman bence pek etik değil çünkü. Dev markaların desteğine de gelirsek yine ortada senin baktığın gibi bakmayan bir ortam buluruz. İsrail kimsenin babasının oğlu değil, kazanç getirecek söylem o olduğu için ona yöneliniyor. Yahudi lobileşmesi üst bir güç olmasa da var olduğu da aşikar bir şey. Destek açıklamaları aleni bir lobi desteği sağlamaz ama aksi durumda boykot risklerini kimse almak istemez. Markalar Gazze'ye destek açıklasalardı da bu sadece bir marketing olurdu, çünkü Gazze de kimsenin babasının oğlu değil. Bu sektör olay ve durumlara duygusal ya da etik yaklaşmıyor, bunu biz normal insanlar yapıyoruz. Tabi Amerikan desteğinde Yahudi lobisinden fazlası olduğunu da söyleyebiliriz, en nihayetinde İsrail'in ideolojik bir anlamı var İkinci Dünya Savaşından kalan ve bir Ortadoğu karakolu olma özelliği var. Batı medyasının İsrail odaklı olduğu doğru ancak bunun dışında habercilik yapılmadığını söylemek doğru değil. İsrail'in kendi içinde dahi bu savaşın İsrail kanadını eleştiren habercilik örnekleri var çünkü.
Toparlayıp kapatacak olursam markalara ya da celebritylere iki yüzlü demenin lüzumu yok çünkü onlar benim hoşuma giden açıklamalar yapsa dahi benimle aynı hisleri paylaştıkları anlamına gelmezdi. Sadece o zaman zarfında benim hoşuma giden fikirleri dile getirilmesinin daha kazançlı olduğu anlamına gelirdi. Bu kurum ve kişilerin tek ideolojisi reklam nezdinde yalnızca popülizmdir, anlıktır ve o an esen rüzgarın şeklini alırlar. KK Hamas'ı Filistin'in özgürlük mücadelesine dahil ederek destek açıkladığında mutlu olup, KK'nın gerçekten Filistin halkına sempati beslediğini düşünmek ne kadar yanlışsa, burada özel bir düşmanlık olduğunu düşünmek de bence o kadar yanlış. Çünkü aslında burada olan da popülist bir marketing örneğidir yalnızca. Tek sorun derin düşünülmemiş ve yakın geçmişe odaklı olarak hızlı planlanmış ve biraz suratına patlamış bir stratejidir, o sebeple bu konuda suskunlaştılar sonrasında zaten. Şunu unutmamak gerek aslında yıkım kapına gelmedikçe kimse kimin öldüğünü gerçekten umursamıyor. Bana burada yakındığın tüm o "onlar" da aslında sana satılan bir ideoloji yalnızca, seni ötekilerden ayrıksılaşan bir "bizdenlik" ürününü tüketerek bir kazanç sağlıyorsun birilerine yalnızca.
İyi akşamlar.
8 notes · View notes
pilawturkey · 7 months
Text
Yabancılar İçin Uluslararası Koruma
Tumblr media
Giriş 
Bu makalenin ana amacı, Türkiye’deki yabancılar için uluslararası koruma düzenlemelerinin analizinin yapılmasıdır. Şüphesiz yurtlarından sürgün edilmiş ve vatansız bireyler, güç yaşam şartlarına karşı çok daha savunmasızdır. Ayrıca ilgili bireylerin, ikamet şartları üzerindeki ihlalleri nedeniyle sadece idari değil, aynı zamanda cezai yaptırımlar da uygulanabilmektedir. Bu nedenle ilgili göçmenlik hukuku danışmanlarının Türkiye'deki uluslararası koruma mekanizmasına ilişkin yasal sistemin detaylarına derinlemesine hâkim olmaları gerekmektedir. 
Kurumsal yönetimimiz hususundaki işlemlerimiz ve tüm yasal hizmetlerimiz için lütfen “Faaliyet Alanlarımız” başlığı altındaki “Vatandaşlık” seçeneğine tıklayınız.
Bu kapsamda en çok okunan makalelerimiz arasında yer alan " Yabancıların Sınır dışı Edilmesi" başlıklı makaleye göz atabilirsiniz.
Uluslararası Koruma Nedir?
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği standartları gereği ırkı, dini, tabiiyeti, siyasi görüşü veya belli bir politik toplumsal gruba mensubiyeti nedeniyle zulme uğrama veya ciddi zarar görme tehlikesinden dolayı vatandaşı olduğu ülkesine dönmekten kaçınan bir kişi söz konusu olduğunda “uluslararası koruma” kuralları devreye sokulmalıdır.
Uluslararası Koruma Türleri Nelerdir? 
Türk hukuk normlarına geline, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, “uluslararası koruma” kelimesini “mülteci, şartlı mülteci ve ikincil korumaya tanınan statü” olarak tanımlamaktadır. Uluslararası koruma çeşitleri, Kanunun 61, 62, 63’üncü maddelerinde düzenlenmiştir. Bu bağlamda, mülteci sıfatı Kanunun 61’nci maddesi uyarınca Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında kişiye statü olarak verilecektir. 
Avrupa ülkeleri dışındakiler için ise özellikli olarak 62’nci madde kapsamındaki “şartlı mülteci”lik statüsü değerlendirmeye alınmalıdır. Gerçekten de Avrupa ülkeleri dışında meydana gelen olaylar sebebiyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında şartlı mülteci statüsü verileceği hükme bağlanmıştır. 
Yerel yargı mercileri de yabancılara güvence sağlanmak üzere çok sayıda standart geliştirmiştir ve geliştirmeye de devam etmektedir.  
Uluslararası Koruma Hukuku Ne Anlama Gelmektedir?
Uluslararası koruma hukuku, Uluslararası Göç ve Mülteci Hukuku alanındaki koruma konularına atıfta bulunur. Özetlemek gerekirse, uluslararası koruma hukukuna yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde iki temel kaynak bulunmaktadır. Özellikle, 1951 Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme metni, mültecilerin ve sığınmacıların uluslararası korunmasını amaçlayan başlıca uluslararası belgedir. Bu bağlamda, 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin, 14’üncü maddesinde, herkesin zulüm karşısında başka memleketlerden mülteci olarak kabulünü talep etmek ve memleketler tarafından mülteci muamelesi görmek hakkını haiz olduğu belirtilmiştir. 
Ayrıca 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, Türkiye’deki yabancılar için uluslararası koruması esaslı rol oynamaktadır. Bu yasa, “yabancıların Türkiye'ye girişi”, “Türkiye'de bulunması” ve “Türkiye'den çıkışı” ile ilgili prensip ve prosedürleri belirlemeyi amaçlamaktadır.
Geçici Koruma Nedir? 
Kitlesel göçler için ise bir başka maddede ayrı bir koruma tedbiri daha öngürülmüştür. 6458 sayılı Kanunun 91’nci maddesinde, ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir.
Uluslararası koruma kimlere verilebilir?
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 14. Maddesi uyarınca herkes zulüm karşısında başka ülkelere sığınma ve kabul edilme hakkı vardır. Benzer şekilde, 6458 sayılı Kanun’a göre “başvuru sahibi”, uluslararası koruma talebinde bulunan ve henüz başvurusu hakkında son karar verilmemiş olan kişiyi ifade eder.
Türkiye’de yabancıların sınır dışı edilmesi mümkün müdür?
Sınır dışı kararı, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığının talimatları ile veya valilikler tarafından re’sen alınır.
Sınır dışı edilme sebepleri nelerdir?
6458 sayılı Kanunun 54’üncü maddesi, yabancıların nihai bir karar sonrasında sınır dışı edilmesinin hukuki sebeplerini konu almaktadır. 
Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:
a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler,
b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar,
c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananlar,
ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar,
d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar,
e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler,
f) İkamet izinleri iptal edilenler,
g) İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler,
ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler,
h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler,
ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler,
i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar,
j) İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar,
Uluslararası koruma talepleri için yetkili kabul edilen makamlar hangileridir?
İçişleri Bakanlığı çatısı altında yer alan Göç İdaresi Başkanlığı birincil kurumdur. İkinci olarak ilgili Valiliklerin Göç İdaresi Müdürlükleri, uluslararası koruma taleplerini kabul veya reddetme görevine sahiptir. Üçüncü olarak, Uluslararası Koruma Değerlendirme Komisyonu özel olarak uluslararası koruma taleplerine ilişkin kararları denetleme görevine sahiptir. Komisyonun temel görevi aşağıda sıralananlara ilişkin kararları gözden geçirmektir:
• Uluslararası koruma talepleri,
• Başvuru sahiplerine ve uluslararası korumadan yararlanan kişilere ilişkin kararlar,
• Kabul edilemez başvurulara ilişkin kararlar,
• Ve hızlandırılmış usul sonucu alınan kararlar.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin görevi nedir?
Sığınma talebinde bulunmanın bir insan hakkı olduğu artık sabittir. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, sığınma hakkının korunmasında önemli bir küresel kuruluştur. BM Komiserliği, 1950 yılında BM Genel Kurulu tarafından, özellikle vatansız sivillerin, sığınmacıların ve mültecilerin korunması için hayat kurtarıcı önlemler almak üzere kurulmuştur. 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme uyarınca, Sözleşmeci Tarafların, Komiserlik ile işbirliği yapma konusunda belirli yükümlülükleri bulunmaktadır.
Sonuç
Sonuç olarak, uluslararası koruma, ülkesine geri dönmek istemeyen ve|veya dönemeyen herkese uygulanabilir olmalıdır. Geri gönderme yasağı ilkesi, sığınma başvurusunda bulunanların haklarını teşvik etmek için temel bir prensiptir. İlgili ulusal otoritelerin, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapmaları zorunlu olduğunu tekrar vurgulamak önemlidir. Ayrıca, uluslararası koruma talep edenlerin, Türkiye Göç İdaresi yetkililerince verilen kararı takiben idari mahkemeler önünde başvuruda bulunma şansına sahip oldukları da dikkate değerdir. Uluslararası koruma talebi için ulusal ve uluslararası yollar bulunmasına rağmen, sığınmacıların daha iyi korunması için profesyonel yardımın gerekli olduğu belirtilmelidir.
3 notes · View notes
fatomahperi · 1 year
Text
Tumblr media
ÇOK ESKİ TÜRK TOPLUMUNDA KADIN
Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Devlet yönetiminde, hakanların yanında hatun adı verilen eşleri de söz sahibiydi.
Kadınlar ata binip ok atar, top oynar, güreş gibi ağır sporlar yapar ve savaşlara katılırlardı. Toplumda tek eşlilik prensibine bağlı kalınır, ev eşlerin ortak malı sayılırdı. Namus ve iffete büyük bir önem verilirdi.
Türklerde ailenin temeli kadındır.
Türk kadını ailesinde söz sahibi olmuş ve kocasına daima destek olmuştur.
Bu milattan önce de böyle idi.
@vrupa, @frika ve @rabistan'daki kadınlar kö -le olarak-satılırken, Türk kadını her zaman hür ve özgür olmuştur.
Türk kadınlarına verilen değerle alakalı İslam öncesi döneme ait bir çok kaynak bulunmaktadır.
Bunlardan birisi de İslam öncesi İtil (Volga) Bulgarlarını ziyaret eden İbni Fadlan'ın eseridir. Fadlan eserinde Türk toplumunda kadının yerinin şaşırtıcı olduğunu itiraf etmekte ve şaşkınlığını açıkça belirtmektedir.
Fadlan, hatunun hükümdarın yanında oturduğunu ve bunun Türk geleneklerinin bir parçası olduğunu ve Türk kadınının asla erkeklerden kaçmadığını belirtiyor.
Diğer bir Arap seyyah İbn Batu şu şekilde not almıştır:
"Burada öyle ilginç bir duruma şahit oldum ki, o da Türklerin kadınlara gösterdiği saygıdır. Burada kadınların kıymeti ve saygınlığı erkeklerden daha üstündür."
Sosyal hayata aktif olarak katılan Türk kadını eşine bağlı ve iffetine sahip idi. İbn Fadlan, 10. asırda, Şaman-i Oğuzların tam bir hürriyet içerisinde yaşadığını, zina mevcut olmadığını, böyle bir olayın gerçekleşmesi halinde katil gibi öldürüldüğünü söyler.
En eski Türk ailesinde, kadın, kocası ile aynı hakka sahipti, Orhun anıtlarında Bilge Kağan, 2. Göktürk İmparatorluğu’nun kuruluşunu anlatırken annesini, sevgi ve şefkat tanrıçası Umay’a benzetmekte, onun ölümünde büyük tören düzenlendiğini söylemektedir.
Bilge Kağan kitabesinde:
"Sizler anam hatun, büyük annelerim, hala ve teyzelerim, prenseslerim…"
hitabıyla söze başlar.
Türkler de kadının mevki ve rolüne dair Bilge Kağan kitabesinde:
‘Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İl-teriş Kağan ile anam İl-bilge Hatunu yükseltti’
ibaresi kadının siyasi ve içtimai mevkiinin ne derece ileri olduğunu göstermeye kafidir.
Türk töresine göre, kadının bütün toplumsal işlerde erkekle beraber bulunması şarttır. Hatun da devlet idaresinde Kağan ile aynı haklara sahipti.
«Kağan ile Hatun buyurur ki…»
diye başlamayan fermanların hükümleri bazı yerlerde yerine getirilmezdi.
Hatun, Kağan'ın solunda otururdu. Siyasi konuşmalarda, elçilerin kabullerinde hazır bulunur ve savaş meclislerine iştirak ederdi.
Attila’nın yanına giden Doğu Roma elçileri, Attila’nın huzuruna çıkmadan önce, Hun İmparatoru’nun karısı Arıkan tarafından kabul edilmiş ve parlak toylarla ağırlanmışlardır.
Bu durum bize, imparatoriçenin Attila kadar siyasi yetkiye sahip olduğunu gösterir.
***
Uluğ Yasa’da; kadın haklarını koruyan yaptırımlar vardır.
Örneğin; bir kadına te -cavüzün-cezası id-amdır.
Türk kadını her zaman at üstünde, kılıç elinde ve savaş meydanında en öndedir.
Gene Dede Korkut destanımıza baktığımızda "Bamsı Beyrek" hikayesinde yer alan Banu Çiçek, bunun en güzel örneklerinden birisidir
İngiltere’de XI. asra kadar kocalar karılarını satabilirdi.
Hristiyanlar ise; kadına şey -tan-gözüyle bakmışlardır. Yine İngiltere’de kadın “murdar” bir varlık sayıldığı için İncil’e el süremiyordu. Kadınlar İncil’i okuma hakkına Hanry devrinde (1509-1547) sahip olmuşlardır.
Eski Romalılar kadını her kö-tülüğün anası saydıkları için evliliği benimsemezlerdi. Eğer kadın kız doğurursa veya sakat çocuk doğurursa kocasının onu öldürme hakkı vardı. Kocası öldüğü zaman kadına miras kalmazdı. Kadının ev işlerini ihmal etmesi boşanma sebebi sayılmaktadır. Kadının mahkemeye gidişi ve şahitliği yasaktı.
KAYNAKÇA:
TÜRK CİHAN HAKİMİYETİ MEFKURESİ TARİHİ PROF.DR. OSMAN TURAN
TARİHİ SÜREÇ İÇERİSİNDE TÜRK TOPLUMUNDA VE DEVLETLERİNDE KADININ YERİ VE ÖNEMİ – YRD.DOÇ.DR. AHMET GÜNDÜZ
İSLAM ÖNSESİ TÜRKLERDE KADININ YERİ – SELÇUK SİLSÜPÜR
Gülçin Çandarlıoğlu
(Türk toplumunda kadının yeri)
17 notes · View notes
erenist · 1 year
Text
Evvelâ salgın, akabinde savaş, kıtlık ve hayatın aşırı pahalılaşması… Bunlar son birkaç sene içinde peş peşe geldi. İlki son derecede şaibeliydi. Bugün hâlâ, bu salgının kasıtlı çıkarılıp çıkarılmadığı tartışılıyor. Ölüm oranları, ortada bu kadar panik yaşanmasına, günlük hayatın rutinlerini altüst eden tedbirlere değip değmediğini sorgulatıyor. Öyledir, şöyledir kabilinden iddialı tezler vs. izaha muhtaç meseleler bunlar. Kesin olan bir şey var. Bu salgından, sağlık sektörlerindeki büyük şirketler olağanüstü kârlar elde ettiler.
Tam salgın sona erdi derken Rusya-Ukrayna savaşı başladı. Çin-Tayvan savaşı ise kapıyı çaldı. Merkez dünyanın dışında yaşanan savaşlar mutat sayılırken, birden merkezi vurdu. III. Dünya Savaşı ihtimali tartışılmaya başladı. Tekmil dünya devletleri hızla silahlanmaya başladı. Uygulanan ambargolar ve yaptırımlar neticesinde mevcut ekonomilerin can damarı sayılan enerji sektöründe sırayla daralma ve peşi sıra aşırı fiyatlanma dalgaları meydana geldi. Burada kesin olan, silâh sanayilerinin ve enerji şirketlerinin sağladığı aşırı kârlardı. Sağlık sektörü ile savaş ve enerji sektörleri arasında güya bir centilmenlik anlaşması (!) sağlanmıştı. Sıraya girdiler; evvelâ ilki kazandı, diğerleri geri durdu. Nihayet silâh ve enerji şirketleri sahneye çıktı ve topyekûn insanlığın kanını emmeye başladılar.
Aslında bunlar birer netice. Kapitalist üretim tarzı tuhaf bir yapılanmaya sâhip. Onun krizlerinden de beslenenler var. Esas mesele bizzat bu krizlerin mahiyeti. Gerek salgın gerek savaş ve enerji daralmaları birer sebep değil, neticedir. Daralan bizzat sistemin kendisidir. Bizzat sistemin efendileri de bunun farkındadır. Artık elektrik temelli, kömür ve petrole dayalı, hidrolik enerji kaynaklarını da içine alan seri bant üretimini ifade eden Fordist-Taylorist III. Sanayi Devrimi’nin sonuna gelindiği aşikârdır. 1950’lerde başlayan ve 1970’lerden itibaren hızla gelişen dijitalleşme üretici güçlerdeki büyük dönüşümü ifade ediyor.
Bu kritik eşikte takip edilecek iki esaslı yol ve tarz olabilir. İlk bakış, üretici güçlerin gelişimini olağanlaştırmaya matuftur. Olağanlaştırıcı bakışın içinde de iki tarz göze çarpıyor. İlki tam teslimiyetçi bir mahiyettedir. Meselâ liberteryenler bunun bayraktarlığını yapar. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” mottosu tam da bunu anlatır. “Sihirli, görünmez bir elin” neticede her şeyi düzenleyeceğine müteveccih bir iman vardır burada. Teslimiyetçi bu bakışın karşısında “iradeci” başka bir bakışın da yükseldiği ortadadır. Burada, dönüşümün insanlığın hayrına nasıl yorumlanacağı farklı mütalâaların mevzuu olabilir. Aydınlanma ve Aydınlanma sonrası fikir tarihi içindeki bir damar buna işaret eder. Meselâ “olgun” Marx bu meseleyi derli toplu yerli yerine oturtan fikir adamlarından birisidir. Marx bugün hayatta olsa bu dönüşümden heyecanlanır, muhtemelen Das Capital II’yi çıkarır, “ilkinde olmadı ama bu defa olur” niyeti üzerinden yeni bir Manifestoyu yazardı.
Üretici güçlerin dönüşümü karşısındaki ikinci dalga, sürece doğurmakta olduğu ve doğuracağı insani riskler itibarıyla karşı çıkmak ise bir moral tercihtir. Bunu en güzel ve saf hâliyle Luddizm ve Luddistler ifade eder. Akım ismini, tekstil işçisi Ned Ludd’dan alır. Ned Ludd, makinaların insan emeğinin yerini almasına şiddetle karşı çıkmış, onları kırmaya başlamıştır. Modern dünyada ikonaklastisizmin karşılığı da bu olacaktı. Bazı eserleri dilimize kazandırılmış olsa da Türkiye’de pek tesir doğurmamış olan Kurt Vonnegut’un fikirleri tam da bunun modern karşılığıdır. İronik, satirik bir kalemi olan Vonnegut, “sırf bazılarımız okuryazar olduğu, dört işlemden anladığı için evreni fethetme hakkını kendisinde görüyor” diye yazan adamdır. Bu moralist dalganın çeşitli türevleri olduğu muhakkaktır.
Bugün dünya düşünce atlasına baktığımızda benzer dağılımı takip edebiliyoruz. Meselenin heyecan kısmına kendilerini kaptırmış olan saf, anarkoteknolojistler arasında “bırakınız yapsıncılar” mebzul miktarda mevcut. Galiba baskın olanlar da onlar. Fanteziden fanteziye sürükleniyorlar. Bazıları, “olgun” Marx’ın yolundan gidiyorlar. Bu sürecin hayırhah taraflarını işlemeye çalışıyorlar. Yeni teknolojinin kapitalizmi ıslah edeceğine, doğa-insan-sermaye üçlüsünün arasında hasreti çekilen bir dengenin kurulacağına inanıyorlar. Rifkin bunların önde gelen figürlerinden birisi. Yeşiller’in kendilerini hâlâ solda görmeleri, sınıfsal tahlilleri bıraktıkları için yadırganabilir. Siyâsal devrimciliği bırakmış olsalar da, en azından bir tarafıyla, hatta özünde Marx’ın izinden gittikleri kabûl edilmelidir. Tabiî ki Marx’ın hataları üzerinde düşünmüyorlar. Olgunlaşmasıdır Marx’a hata yaptıran. Olgunlaşma biraz da teslimiyet değil midir? 1844’teki o müthiş aklını rafa kaldırdığı için sistem onun fikirlerini massetmekte zorlanmadı. Bugün sol, her zaman olduğundan daha fazla “olgun”, yâni teslimiyetçi.
Atlasta Luddistler de eksik değil. Ferrari’sini satan frapanlarından, ılımlı minimalistlerine, altına şalvar çekip köyde süt sağan protest okumuş şehir kaçkınlarına, ATM kabinlerine ve AVM vitrinlerine saldıran militanlarına kadar geniş bir yelpazedir geç-modern Luddistler. Ned Ludd’dan farkları merkezkaç panikleri…
Sistem onları da massetmekte zorlanmıyor. Hatta onları ilk hatta çekecek ince yollar da döşeniyor.
Vizyon mu? Saf olmayalım Allah aşkına… Böyle bir dünyada vizyon olmaz; olsa olsa illüzyonlara vizyon denir.
6 notes · View notes
seroxturk · 2 years
Text
HiV Statüsü ve Toplumdaki Karşılığı
Çok çetrefilli bir konu. Bu konuda kısır bir döngü vardır. Taraflar birbirini her daim yaftalama peşindedir. 
Hiv statüsü bir noktaya kadar kişiyi ilgilendiren ve tamamen kendine saklamakla yükümlü olduğu bir durumdur. Peki “o” nokta nedir? 
Bazı ülkelerde geçerli olmak üzere hiv statü durumu yasal zorundalık olarak evlenme durumunda eşe paylaşılması gereken bir şey. Bunu sosyal hayata indirgeyerek bazılarımız partnerlerimize de paylaşma zorunluluğumuz olduğunu düşünebiliyor. Cinsel ilişkiye gireceğimiz kişilere bunu söyleyip söylememek tamamen kişiye kalmış bir durumdur ve vicdani bir karardır. Şimdi durup dururken hiv + pozitif olanlara vicdan muhasebesi yaptırmak istemem lakin bunun da kendi içinde oluşmasını sağlayan sebepleri vardır.
*Eğer ki korunmasız seks isteğin varsa, söyleyeceksin.
*Hiv + durumunla ilgili tedavi sürecin kesildiyse, eksik bir şeyler varsa, söyleyeceksin. 
Taraflar zaman zaman bu konuda ipin ucunu kaçırabilir. Olayın hassasiyeti de buradan kaynaklanıyor. Hiv asla güzellemesi yapılacak bir durum değildir. Bazı kişiler gizliliği koruyacağım diye, istediğimi yaparım asla söylemek zorunda değilim noktasına geliyor. Bir taraf diyor, söylemek zorunda değilim, bir taraf diyor bana ne kondom taksaydı. İşte böyle iki bilinçsiz andaval seks yapınca al sana yeni bulaş ve konakçılar. Bulaş yaptığınız kişinin metabolizmasını, savunma sisteminin güç durumunu bilemezsiniz. Bu noktadan sonra vicdani yaptırımlar ortaya çıkıyor. Ee hangi noktaya vardık? Korunmak... Bilinçlenmek... 
Hiv, kesinlikle öyle dokunmayla bulaşacak bir hastalık değil. Yoğun cinsel temas ve kan geçişi şartı var bulaş için. O yüzden, öptüm de, dokundum da bana ne olur diyecek cahil cühela partner/eş sevdanızı bir gözden geçirin. Öz saygınızı koruyun. Diğer yandan hiv statünüzü paylaştığınız insanların güvenirliğini de dikkat edin. Önünüze gelen insanla birkaç dakikalık zevk için yatmayın. Bu da öz saygı meselesi. Hiv statünüzü bilerek hareket edin. Hayır, hiv+ olduğunuz için değil, bu durumu aleyhinize kullanacak çok andaval olduğu için. 
Hiv+ bireyler son dönemlerde yapılan tedavi yöntemleriyle belirli aşamalar kaydederek bulaş etkenini bile yok edebiliyorlar. Bu yüzden hiv+ statülerini kendilerine saklamaları çok doğal. Ortadoğu bataklığında olduğumuz hiv+ insanlara öcü gözüyle bakıldığından bu durumu anlamak gerekir. Özellikle twitterda bir kendini bilmezin, birisini ifşa edeceğim çıkışları bu duruma örnektir. 
Hiv+ birey olup herhangi bir önlem almadan, tedavi almadan, tamamen bilinçli şekilde bulaş kaynak olmayı kabul edip cinsel ilişkiye giriyorsa zaten o kişi saf kötüdür, karma onun bin belasını versindir. 
Sonuç olarak, hiv artık büyük bir tehlike değil, kontrol altında tutulan, etkileri minimuma indirilen bir hastalıktır. Çiftler bilinçli olduktan ömür boyu sağlıklı bir cinsel yaşam olasıdır. 
7 notes · View notes
yakazakalb · 1 year
Text
Yok! Bu ülkede ahlâkî yaptırımlar olmadıkça, İslam'a hakarete dur denmedikçe, tiktok vb uygulamalar kısıtlanmadıkça daha başımız çok ağrır. Ama ne yazık ki biz Müslüman bir ülkede değil halkının çoğu Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz. Dahaa en başa gitmemiz lazım. Allah'ım nerden tutsak elimizde kalıyor .
5 notes · View notes
bunedycom · 1 year
Text
ABD'nin hamlesi sonrası Venezuela'dan açıklama!
ABD’nin hamlesi sonrası Venezuela’dan açıklama!
Başkent Karakas’ta düzenlenen basın toplantısında konuyu değerlendiren Maduro, ABD yönetiminin petrol ambargosunu hafifletmesine ilişkin, “Şüphesiz doğru yöne atılmış bir adım ancak bunlar petrol sektöründeki tüm tek taraflı cebri yaptırımların kaldırılmasını talep eden Venezuela için yetersiz.” ifadelerini kullandı. Washington’un ülkesine yönelik uyguladığı tek taraflı yaptırımları, eski ABD…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yavuzbay-fan · 2 years
Text
Tumblr media
ANLAYANA
AHTAPOTUN SEÇİMİNDE:
7 Kasım 2020
TÜRKİYE İÇSEL YANSIMASI.!
Joe Biden,
12 Eylül 1980 darbesinden..
..!.?. Bir süre önce.!
ABD'nin Türkiye'den askeri taleplerini.?
Senato adına iletmek üzere..
Ankara’ya geliyor...
(Talepler yerine getirilmeyince de!!..
"Bizim çocuklar Görevinde!"
İcraatı Tam Yol!)
AMERİKANO <> AHTAPOTİZM
ABD DURUMU.?
■ KAYBEDEN; ÖTEKİLEŞTİREN;
Trump Neden Kaybetti?.
EN ÖNEMİNDEN.!
- Toplumu kutuplaştırma konusunda,
'Deli Trump'
Çok başarılıydı.
EN DEĞERSİZİNDE.!
- Muhteris politikacı olduğundan..
- Kavgacı zihniyetinden..
- Mezhepçi dinci kafadan..
- Çoğunlukçu ilkellikten..
- Adalet yerine,
Nefreti tercih eden vandallık kaybetti…
- Hırsızlık kaybetti…
- Vahşi, ilkel, devlet kapitalizmi kaybetti.
● KAZANAN; BİRLEŞTİREN;
(Bush/Obama/İllüminati)
AmerikaNoNun,
46. Başkanı Joe Biden
46. Başkan Yard. Kamala Harris..
Yardımcısına DİKKAT!
ÇOK EDİNİZ.!!
- Siyahi değil, Tam bir Hintli.
(Hint Kökenli)
- 55 yaşındaki Kamala Harris'in..
Zenci değil Hint kökenli olduğu.
Baba Jamaikalı ekonomi profesörü,
Anne Hindistan kökenli bilim kadını.
O yüzden derisinin rengi farklı.!
- Tam bir Solcu.
- Tam bir İdealist.
- Tam bir Hukukçu.
- Tam bir Türkiye karşıtı!?
Seçimdenn sonraki,
İlk cümlesine dikkat edin.!
"Başardık Joe"
(Dikkat ediniz!
'Sayın Başkanım' Demiyor!..)
▪Bunu bir kenara not edin!..
AmerikaNoNun İlk Siyahi Başkanı;
Barack Obama'nın..
Yardımcısı Biden..
Obama himayesinde..
BİRE BİR;
Sekiz yıl çıraklık, kalfalık, ustalık
Ahtapotluğunda yetişen Biden!
Şimdi İse,
Kamala Harris..
AmerikaNoNun ilk Melez..
Başkan yardımcısı oldu.
California Eyaletinin;
İlk kadın baş savcılığı da yapan..
Harris,
Diasporanın 1915 olaylarının..
ABD tarafından,
Soykırım olarak tanınmasını isteyen..
Önergeyi Senato'ya sunan isimdir.
Yani,
Sözde Diasporanın Azılı Savunucusu.?
▪Bunu da bir kenara not edin!..
- Başkan Biden İrlanda asıllı,
Asıl adı;
Joseph Robinette Biden Jr. Olan,
46. Başkan İrlanda kökenli,
Koyu bir Katolik.
- Tam bir İlluminati cemiyeti üyesi.
- Tam bir politika Duayeni.
- Tam bir Amerika Terminatörü.
- Tam bir Putinizm Düşmanı.
Eski Başkanlar..
Oğul Bush ve Obama'nın..
Politik AKIL Hocası..
- Yapacağı Başkanlıkta da..
Perde arkası Gölge Başkan;
Obama olacaktır.▪ Bunu Daha Önemlice,
Not Ediniz!.
- Kamala Harris Gel­ecek de..
ABD nin Başkanıdır.!
Hem Ülkesini..
Hemde Dünya Ülkeler­ini..
Siyasi, Silah, Aske­ri, Kapital, İlaç..
Stratejik Uygulamal­arla..
Çelik yumruk olacak­tır.
☆ TÜRKİYE ÜZERİNDEN;
Bulunduğumuz Coğraf­ya da..
AmerikaNoNun..
Rusya ile ilişkiler, S-400,
Karadeniz, Kafkasla­r, Orta Asya,
Ege, Yunanistan, Kı­brıs, AB..
Suriye de, Irak, Ka­tar’daki üsler..
İran, Libya, Somali, Balkanlar..
Ilımlı/Ilımsız İsla­mcı ilişkiler..
FETÖ, Zarrab, Halk Bankası..
Her koldan stratejik yaptırımlar.!?
☆ YENİ Politikanın Merkezinde;
İçsel demokrasi, in­san hakları,
İfade ve basın özgü­rlüğü konuları…
YİNE,
TÜRKİYE DEVLETİ ola­cak.
- Olumlu, olumsuz, direkt..
Ya da dolaylı olara­k.
- Kesinkes Kuzey Su­riye de..
Belirlenen bölgede özerkliktir.
YANİ,
Kuzey Irak da;
Barzan Uydusu.
Kuzey Suriye de;
Kobani Uydusu.
▪Bunu daha da.!
Not Ediniz!..
BUGÜNE KADAR OLAN,
PROJELERİ KAPSAMIND­A;
'Mahşerin' emperyal­ist devletleri.
• Geçen y.y. da;
İngilizler Yunanist­anı,
Bize saldırtmıştı..
• Bu y.y. da;
AmerikaNonun..
Mısır, Suud, BAE ve Yunanistanı,
Bize saldırtma çaba­sıydı.
• Bu büyük savaş-lar­ını..
Türkiye Devleti'nin Üzerinden;
TÜRKİYE'NİN; Doğudan değil.?
Batıdan; Ege ve Doğu Akdeniz..
Bölgelerinde olacak­tır.
YANİ,
Ypg/Pyd Ve Doğu Akd­eniz de.!
NATO da dahil.!
ÇÜNKÜ,
ABD ve bölgesel müt­tefikleri ile..
'Doğu Akdeniz ve Ege Denizi'
ÜZERİNDEN;
"TERÖR SEL SAVAŞLAR"
"BÜYÜK SAVAŞ"
Hazırlığı bir planın olabilmesini..
AmerikaNo;
Devam ettirecek mi?
Bundan Sonrası Şudur!
>Eğer Biden, Erdoğa­n’a yüklenirse;
Putin’in işi daha kolaylaşır.
>Eğer Biden, Türkiye­’nin öneminde,
Erdoğan’la dost olm­aya çalışırsa;
Bu defa da Putin zo­rlanır.
DAHA Açıkçası;
Türkiye/Erdoğan'ın..
Sağında; Ahtapotizm AmerikaNo!
Solunda; Moskof Put­inizm!
O ZAMAN?
GÖRÜP; YAŞIYACAĞIZ!­.?
YAŞAYIP; GÖRECEĞİZ.­!?
5 notes · View notes
andythemightymouse · 2 years
Text
Ben toksik değilim ve size nasıl toksik olunmaz bu konuda bilgi vereceğim. Ve bu bir ahlak metnidir.Fikirlerinizi ifade etmekten korkmayın. Fikrinizi ifade etmenin karşılığında yaptırımlar olan alanlardan uzak durun. Birilerinin fikirlerini ifade etmesinin o kişiden uzak durmak dışında yaptırımları olmasın. Birilerinin yaşam alanına taciz etmeyin yaşam alanınıza taciz edenlerden uzak durun. Galiba kısır bir döngü ifade etmeye çalıştığım şey. Dünyaya fikirlerinizi dayatmayın, tartışın ki değişmek mümkün olsun, dangalaklardan uzak durun falan filan.
Yazar olmanın bir duygusu var. Herkes birileri bir yerlerde benim yazdığım bir şeylere ihtiyaç duyuyor diye yazıyor. Bu çok komik bir his. Düşünsenize tanımadığınız bilmediğiniz insanların duygularına hitap ettiğiniz hayaliyle yazıyorsunuz ne yaparsanız. Tanıdığınız insanların duygularına ne kadar hitap ettiğiniz şüpheli bu arada. Çünkü tanıdığınız insanların duygularına yeteri kadar hitap etseniz muhtemelen yazmanıza gerek kalmaz. Çünkü yazmak en temelde ben değişik bir bitki, değişik bir hayvan gördüm gibi şeyleri ifade etmek icin uydurduğumuz birşey.
Ne çok yazar var. Ne çok hayat var. Hayat sayısı arttıkça yazar sayısı da artıyor. Yazmanın türleri de artıyor teknoloji geliştikçe. Bense daha çok sarhoş olmak daha derin uykularda uyumak istiyorum sadece. Domuzlar ayık sanıyor kendilerini gündüz uykularında. Ben sarhoş bir fareyim. Keşim. Ayyaşım. Gurur duyuyorum kendimle. Çünkü bir sürü hayat kurtardım. Bir sürü çocuğun hayallerini gerçekleştirdim hiç çocuk sahibi olmadığım halde.
Yalan söylüyorlar. Düzen diye bir şey yok. Herkes yapması gereken herşeyi yaptığında kimse mutlu olamaz. Yapılması gerekenlerin kıstası tamamen benim götümün keyfidir AMK. Herkes benim dediğim herşeyi yaparsa herkes mutlu olacak.
5 notes · View notes
pazaryerigundem · 16 hours
Text
Tasarruf tedbirleri 'Resmi'leşti!
https://pazaryerigundem.com/haber/171472/tasarruf-tedbirleri-resmilesti/
Tasarruf tedbirleri 'Resmi'leşti!
Tumblr media
Tasarruf tedbirlerine yönelik Cumhurbaşkanlığı Genelgesi, bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
ANKARA (İGFA) –  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan genelgede, kamu kaynaklarının maksadına uygun azami tasarruf prensiplerine riayet edilerek kullanılması her kamu kurum ve kuruluşu ile görevlisi için bir görev ve aynı zamanda bir mecburiyet olduğu belirtildi.
Bu anlayışla kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması ve kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımına ilişkin tedbirlerin alınması gerekli görüldüğü ifade edildi.
Buna göre, tedbirlerin uygulanması hassasiyetle takip edilecek, denetlenecek, raporlanacak ve aykırı hareket edenler hakkında gerekli yaptırımlar uygulanacak.
Doğal afetler, salgın hastalıklar ve orman yangınlarında acil olarak yapılması gereken mücadele ve müdahaleler, iç ve dış güvenlik ile istihbarat hizmetlerinin gerektirdiği zorunlu olan harcamalar genelgenin kapsamı dışında tutulacak.
Kamu hizmetleri ve yatırım projeleri, bütçe sınırları içinde kalınarak ayrılan kaynakların üzerinde harcama yapılmasına yol açılmadan azami tasarruf anlayışı içinde yürütülecek. Yılı ve takip eden yılların bütçelerinde ilave yük oluşturacak şekilde faaliyet genişlemesine ve iş artışına gidilmeyecek.
TAŞINMAZ EDİNİLMESİ, KİRALANMASI VE KULLANILMASI
Kamu kurum ve kuruluşları tarafından 3 yıl süreyle yurt içinde ve yurt dışında hiçbir şekilde yeni hizmet binası alınmayacak, kiralanmayacak, yapılmayacak veya bu amaçla arsa veya arazi satın alınmayacak, kamulaştırılmayacak.
Yeni lojman, her ne adla olursa olsun memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme ve benzeri sosyal tesis ve bunlarla ilgili arsa veya arazi satın alınmayacak, kamulaştırılmayacak, yeni kiralama yapılmayacak ve yeni inşaata başlanmayacak.
 RESMİ TAŞITLARIN EDİNİLMESİ VE KULLANILMASI
Kamu kurum ve kuruluşlarınca 3 yıl süreyle her ne şekilde olursa olsun yeni taşıt edinilmeyecek. Ancak, savunma ve güvenlik hizmetleri için ihtiyaç duyulan taşıtlar ile ambulans ve itfaiye araçları acil ve zorunlu hallerde edinilebilecek.
Kamu taşıtlarının yerli ve elektrikli taşıtlara dönüştürülmesi amacıyla kullanımdaki taşıtların tasfiye edilmesi kaydıyla kamu alım garantisi kapsamında ilgili mevzuatına göre elektrikli taşıt satın alınabilecek.
Kamu kurum ve kuruluşlarınca hizmet alımı suretiyle kullanılan mevcut taşıtlar, sözleşme süresi sonunda izin alınmadan yeniden kiralanmayacak.
Vakıf, dernek, sandık, banka, birlik, firma, şahıs ve benzeri kuruluş veya kişilere ait taşıtlar, kamu kurum ve kuruluşlarınca izin alınmadan hiçbir şekilde kullanılmayacak.
İlgili mevzuatında belirtilen makam ve hizmetler hariç olmak üzere, hibe dahil her ne şekilde olursa olsun yabancı menşeli taşıt kullanılmayacak.
Kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet içi eğitim, konferans, seminer, çalıştay, sempozyum, toplantı, organizasyon ve benzeri faaliyetleri uzaktan erişim yöntemiyle yapılacak. Yüz yüze yapılması zorunlu olanlar ise kamu tesislerinde yapılacak.
 BASIN VE YAYIN GİDERLERİ
İdareyi ve faaliyetlerini tanıtmaya yönelik rapor, kitap, dergi, bülten ve benzeri yayınlar hiçbir şekilde basılamayacak. Bu dokümanlar elektronik ortamda yapılacak.
Kamu kurum ve kuruluşlarınca hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılamayacak, görev alanı ile ilgili olmayan yayınlara abone olunmayacak.
Zorunlu haller dışında üç yıl süreyle büro malzemesi, makine ve teçhizat, teşrifat, bilgisayar ve donanım benzeri demirbaş alımı yapılmayacak.
İlgili genelgenin uygulanmasından doğabilecek tereddütleri gidermeye il özel idareleri bakımından İçişleri Bakanlığı, belediyeler bakımından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkili olacak.
Söz konusu genelgenin Resmi Gazete’de yayımlanan detaylarına ulaşmak için tıklayabilirsiniz
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
teknolojihaber · 4 days
Text
Çinli bilim insanları ucuz işlemci yapmanın yolunu buldu
Tumblr media
Çinli bilim insanları, süper bilgisayarlarda ve veri merkezlerinde kullanılan optik çipleri toplu olarak üretmek için ucuz bir yöntem geliştirdiler. Yeni teknoloji için akıllı telefon bileşenlerinin üretiminde kullanılan ucuz bir malzeme olan lityum tantalat kullanılıyor. Bu buluş, Çin'in, gelişmiş yarı iletken teknolojilerine erişim konusunda ABD'nin getirdiği bazı kısıtlamaları aşmasına yardımcı olacaktır. Fotonik Tümleşik Devreler (PIC)bilgiyi işlemek ve iletmek için optik teknolojileri kullanır ve öncelikle fiber optik iletişimde veya artan veri hızlarına ve daha düşük güç tüketimine sahip yeni ortaya çıkan bir teknoloji olan fotonik hesaplamada kullanılır. PIC'ler, mükemmel elektro-optik dönüştürme yetenekleriyle bilinen lityum niyobat da dahil olmak üzere çeşitli malzemeler kullanılarak üretilebilir. Ancak bu teknolojinin endüstriyel kullanımı yüksek maliyet ve sınırlı plaka boyutu nedeniyle zordur. Şanghay Mikrosistemler ve Bilgi Teknolojileri Enstitüsü profesörü Ou Xin ve İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü araştırmacısı Tobias Kippenberg, Nature dergisinde PIC üretmek için alternatif bir yarı iletken malzeme olan lityum tantalatın (LiTaO3) kullanımına ilişkin bir makale yayınladı . Lityum tantalatın, geleneksel ticari yarı iletken üretim yöntemlerine benzer bir üretim süreci yoluyla düşük maliyetli seri üretime olanak sağladığını söylüyorlar. Bilim adamları, "Lityum tantalat halihazırda 5G RF filtreleri için ticari olarak kullanılıyor (akıllı telefonlarda kullanılıyor), düşük maliyetle ölçeklenebilir üretim sağlıyor ve lityum niyobata eşit ve bazı durumlarda ondan daha üstün özelliklere sahip " dedi. Lityum tantalat bazlı PIC'lerin üretimi, derin ultraviyole litografi ve ardından plakaların aşındırılması kullanılarak geleneksel şekilde gerçekleşiyor. Bu yöntem, Çin'in gelişmiş çiplere ve üretim ekipmanlarına erişimini sınırlamak için ABD ve önemli müttefikleri tarafından uygulanan ihracat kontrolleri ve yaptırımlar da dahil olmak üzere kısıtlamaların etkisini azaltmada Çin'e yardımcı olabilir. Şangay Enstitüsü'nün yeni girişimi Novel Si Integration Technology, yeni malzemeden 8 inçlik levhaları seri üretme kapasitesine zaten sahip. Ou Xin, "Çalışmamız düşük maliyetli, yüksek hacimli, yeni nesil elektro-optik PIC'lerin ölçeklenebilir üretiminin önünü açıyor " dedi. kaynak:https://www.scmp.com/news/china/science/article/3262355/chinese-scientists-find-way-mass-produce-optical-chips-us-can-not-sanction Read the full article
0 notes