Tumgik
#yüzünü dönme bana
unutmabeni · 8 days
Text
Tumblr media Tumblr media
Solmuşken yüzünü bana gösterme. Ben çok değiştim, eskisi gibi değilim, bana dönme...
30 notes · View notes
muratt42 · 2 months
Text
Bana yüzünü dönme..!!
Tumblr media
Gece oldu sanıyorum...!!
🖤
13 notes · View notes
baklavakokusu · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Bana yüzünü dönme gece oluyor sanıyorum
59 notes · View notes
cooladanal · 7 months
Text
Bana yüzünü dönme gece oluyor sanıyorum.
Tumblr media
11 notes · View notes
mchtdnlr · 8 months
Text
Kadın,
senden sonra bir süre kendime gelemedim.
toparlamam öyle kolay olmadı aslına bakarsan alışmak epey zaman aldı
öyle basit bir şey değil inan bana hayatını geleceğini hayallerini yalnızca bir kişiye
ayırıp daha sonra ondan ayrılmak hiç kolay değil.
Bunun ne kadar acı bir tecrübe olduğu hakkında en ufak tecrüben bile yok
hiç yüzüstü kalmadın, aldatılmadın.
bütün alışkanlıklarından vazgeçilmek zorunda
bırakılmadın. bu yüzden beni anlamanı beklemiyorum senden
sen sevgiden ne anlarsın ki zaten
senden sonra çok şey denedim seni unutmak için bende kalan bütün eşyalarını attım
fotoğraflarını sildim
bana aldığın bütün sevdiğin şarkıları dinlemedim bi daha
hediyeleri geri gönderdim
beğendiğin her şeyden nefret etmeyi denedim
ama işe yaramadi daha sonra çok sigara içtim mesela mesela
sigara efkarı dağıtır derler ya
yemin ederim yalan
her nefeste biraz daha özlemin doldu ciğerlerime
ve gözlerimi yaşartan sigara dumanı değil
yokluğundu sadece
efkar değil yürek oldu dağlanan sonra içimden bir ses git dedi buralardan
git, bir daha dönme
onun yaşadığı şehirden uzaklaş
anılarından kaç, her şeyi bırak. ve git bu şehirden
gözden uzak olan gönülden de irak olur zaten
ne mi yaptım ? gittim. gittim ama o da olmadi.
gözden uzaksın diye gönülden ayrı olmadın
aslında gönlümüzde ayrıydı zaten
ama zihnimden çıkarmayı başaramadım seni
insan giderken geride bırakamıyor ki kalbini en sevdiğim renkti siyah.
ne kadar da yakışırdı sana
sirf ben seviyorum diye ne zaman benim yanıma gelsen,
siyah giyerdin hatırlıyor musun?
simsiyah olurdun kahrolası dünyada o kadar karanlığın içinden doğan bir umuttu gülümseyen yüzün
ve ben yüzünü avucuma her alışımda
umudu ellerime bıraktığı için Allah'a şükrederdim.
sonra gittin işte umudu kaybettim.
sonra, sonra siyah sevmekten de vazgeçtim.
seni bu kadar çok seviyorum diye sakın kendini bir şey zannetme çünkü benim seni sevdiğim kadar güzelsin
sana herkesten farklı baktığım sürece özelsin
şimdi acı çekiyorsam üzülüyorsam özlüyorsam
seni hala yokluğuna alışamayacağım için çok
sevdiğimdendir yani sen kalbimi kırıyorsun ya
benim kırılganlığım sana olan sevgim aslında emin ol o da zamanla son bulacak
ama unutma
bir gün o kadar mutlu olacağım ki
o kırıklar en çok sana batacak
senden sonra
aslında senden sonrası hiç olmadi.
ne yaşadığımı bildim ne de sevdiğimi ne de sevildiğimi
öyle bir boşluğa ittin ki beni değil bir çıkış yolu bulmayı kendimi bile
bulamıyorum hala
kurtulmaya çalıştıkça daha battım
yeni bir başlangıç diye diye gömülüp kaldım her seferinde geçmişe
sevdiğim en güzel kadının mezarını ellerimle yüreğime gömdüm
kazıp
arkasından sövdüm arkasından sevdim
arkasından özledim arkasından ağladım
farklı birileriyle de her şeyi baştan başlamayı da
denedim
bunun sebebi de yine sensin
ama bu da olmadı kime sığındıysam seni daha çok hatırladım
kime sarıldıysam en çok senin kokun değdi
burnuma en çok senin saçlarını sevdim
en çok seni düşündüm
öyle ya
en çok sen acıttın içimi
dilerim ki en mutlu olduğun anda kırılsın umudun
sana kıyamadığım kadar çok kırıldım incindim
benim gibi ol
eksik kal, hep biraz yarım
hep eksik ağla sevgilim ağla
sayamadığım o kadar çok ahım var ki sana
tırnağın kırılsın beni hatırla....
2 notes · View notes
ffu4k · 1 year
Text
senden sonra bir süre kendime gelemedim. toparlamam öyle kolay olmadı. aslına bakarsan alışmak epey zaman aldı. öyle basit bir şey değil inan bana. hayatını geleceğini hayallerini yalnızca bir kişiye ayırıp daha sonra ondan ayrılmak hiç kolay değil. ne kadar acı bir tecrübe olduğu hakkında en ufak tecrüben bile yok. hiç yüzüstü kalmadın, aldatılmadın. bütün alışkanlıklarından vazgeçilmek zorunda bırakılmadın. bu yüzden beni anlamanı beklemiyorum senden. sen sevgiden ne anlarsın ki zaten. senden sonra çok şey denedim seni unutmak için. bende kalan bütün eşyalarını attım. fotoğraflarını sildim. bana aldığın bütün hediyeleri geri gönderdim. sevdiğin şarkıları dinlemedim bi' daha. beğendiğin her şeyden nefret etmeyi denedim. ama işe yaramadı. daha sonra çok sigara içmeyi denedim mesela. sigara efkarı dağıtır derler ya, yemin ederim yalan. her nefeste biraz daha özlemin doldu ciğerlerime. ve gözlerimi yaşartan sigara dumanı değil yokluğundu sadece. efkar değil yürek oldu dağlanan. sonra içimden bir ses git dedi buralardan. git, bir daha dönme. onun yaşadığı şehirden uzaklaş. anılarından kaç, her şeyden uzaklaş.. ve git bu şehirden. gözden uzak olan gönülden de ırak olur zaten, ne mi yaptım ? gittim. gittim ama o da olmadı. gözden uzaksın diye gönülden ayrı olmadın. aslında gönlümüz de ayrıydı zaten. ama zihnimden çıkarmayı başaramadım seni. insan giderken geride bırakamıyor ki kalbini. en sevdiğim renkti siyah. ne kadar da yakışırdı sana. sırf ben seviyorum diye ne zaman benim yanıma gelsen, siyah giyerdin hatırlıyor musun? simsiyah olurdun kahrolası dünyada. o kadar karanlığın içinden doğan bir umuttu gülümseyen yüzün. ve ben yüzünü avucuma her alışımda umudu ellerime bıraktığı için Allah'a şükrederdim. sonra gittin işte umudu kaybettim. sonra, sonra siyah sevmekten de vazgeçtim. seni bu kadar çok seviyorum diye sakın kendini bir şey zannetme. çünkü benim seni sevdiğim kadar güzelsin. sana herkesten farklı baktığım sürece özelsin. şimdi acı çekiyorsam, özlüyorsam, üzülüyorsam hâlâ yokluğuna alışamayacağım için çok sevdiğimdendir. yani sen kalbimi kırıyorsun ya, benim kırılganlığım sana olan sevgim aslında. emin ol o da zamanla son bulacak, ama unutma. bir gün o kadar çok mutlu olacağım ki, o kırıklar en çok sana batacak. senden sonra.. aslında senden sonrası hiç olmadı. ne yaşadığımı bildim, ne sevdiğimi, ne de sevildiğimi. öyle bir boşluğa ittin ki beni, değil bir çıkış yolu bulmayı kendimi bile bulamıyorum hâlâ. kurtulmaya çalıştıkça daha çok battım. yeni bir başlangıç diye diye gömülüp kaldım her seferinde geçmişe. sevdiğim en güzel kadının mezarını ellerimle kazıp yüreğime gömdüm. arkasından sövdüm. arkasından sevdim. arkasından özledim. arkasından ağladım. farklı birileriyle de her şeyi baştan başlamayı da denedim. bunun sebebi de yine sensin. ama bu da olmadı. kime sığındıysam seni daha çok hatırladım. kime sarıldıysam en çok senin kokun değdi burnuma. en çok senin saçlarını sevdim. en çok seni düşündüm. öyle ya.. en çok sen acıttın içimi.
6 notes · View notes
rosalindansblog · 1 year
Text
Senden sonra bir süre kendime gelemedim. Toparlamam öyle kolay olmadı. Aslına bakarsan alışmak epey zaman aldı.Öyle basit bir şey değil inan bana. Hayatını, geleceğini, hayallerini yalnızca bir kişiye ayırıp daha sonra ondan ayrılmak hiç kolay değil. Bunun ne kadar acı bir tecrübe olduğu hakkında en ufak bir fikrin bile yok. Hiç yüz üstü kalmadın. Aldatılmadın. Bütün alışkanlıklarından vazgeçmek zorunda bırakılmadın. Bu yüzden beni anlamanı beklemiyorum senden. Sen sevgiden ne anlarsın ki zaten? Senden sonra çok şey denedim seni unutmak için. Bende kalan bütün eşyalarını attım. Fotoğrafları sildim. Bana aldığın bütün hediyeleri geri gönderdim. Sevdiğin şarkıları dinlemedim bir daha. Beğendiğin her şeyden nefret etmeyi denedim. Ama işe yaramadı. Daha sonra çok sigara içtim mesela. Sigara efkar dağıtır derler ya. Yemin ederim yalan. Her nefeste biraz daha özleminde doldu ciğerlerime. Ve gözlerimi yaşartan sigara dumanı değil. Yokluğundu sadece. Efkar değil yürek oldu dağlanan. Sonu içimden bir ses git dedi buralardan. Git Bir daha dönme. Onun yaşadığı şehirden uzaklaş. Anılarından kaç. Her şeyi bırak ve git bu şehirden Gözden uzak olan, gönülden de ırak olur zaten. Ne mi yaptım? Gittin. Gittim ama o da olmadı. Gözden uzaksın diye gönülden ayrı olmadın. Aslında gönlümüz de ayrıydı zaten. Ama zihnimden çıkarmayı başaramadım seni. Insan giderken geride bırakamıyor ki kalbini. En sevdiğim renkti siyah. Ne kadar da yakışırdı sana. Sırf ben seviyorum diye ne zaman benim yanıma gelsen siyah giyerdin hatırlıyor musun? Simsiyah olurdun. Kahrolası dünyada bu kadar karanlığın içinden doğan bir umuttu gülümseyen yüzün. Ve ben yüzünü avucumu her alışımda umudu ellerime bıraktığı için Allah'a şükrederdim. Sonra gittin işte. Umudu kaybettim. Sonra, sonra siyah sevmekten de vazgeçtim Seni bu kadar çok seviyorum diye kendini sakın bir şey zannetme. Çünkü benim seni sevdiğim kadar güzelsin. Sana herkesten başka baktığım sürece özelsin. Şimdilik acı çekiyorsam üzülüyorsam ve özlüyorsam seni hala yokluğuna hemen alışamayacak kadar çok sevdiğimdendir. Yani sen kalbimi kırıyorsun ya benim kırılganlığım sana olan sevgim aslında. Emin ol o da zamanla son bulacak.
4 notes · View notes
henuzvakitvarkensev · 5 months
Text
Sildim ,silmeye kıyamadığım her her varsa,benden çalmış olduklarınla yaşa ,eksiltmeye kıyamadığım herşeyi bir rafa kaldırdım ,bir oyuncağa kalpten bağlanmıştım ,eski eşyalarımın yanına koydum uyuyup uyanmakta zorluk çeksemde artık sana ait sana dair hiçbişey ile yaşamaya çalışmıyorum ,benim yollarım kirli kalsın ,ben kötü kalayım gözünde ,ömrü güzel olana denk gelirsin belki ayrı dünyaların hatta farklı kıtaların insanları olduğumuzu çirkin kelimelerin ile defalarca gösterdin bana gözümün içine bakıp ,yutkunamayacağımı bildiğin halde acımasızca kullandın kelimeleri ,ziyanı yok bu ilk düşüşüm değil,ilk kırılışım,hıçkıra hıçkıra bir duvar dibinde ağladığım ilk gece değil ,bu ilk yenilişim değil ,bu ilk kalp sancım değil , bu ilk kayboluşum değil ,canın sağolsun ,ama bir gün geri dönme ,kırıldığım yerden kırmamak için seni çok çabaladım ama o bıraktığın kız değilim artık ,mesela artık aramıyorum seni ,bir köşeyi dönerken varolduğunu bildiğim yerlere doğru çevirmiyorum kafamı , artık gözlerimde yolunu gözlemiyor ,telefon çaldığında yada bir bildirim geldiğinde koşa koşa gitmiyorum o telefona ,ararsan açarım ama aramazsın,arasam açarsın ama artık ben aramam yolun açık olsun ,yüzünü güldüren ,uyurken son aklına gelen ,uyandığında ilk aklına gelen değilim ,herşey geçiyor ama hayal kırıklığı ile mecbur kalıyormuş insan sende beni böyle bıraktın bende bıraktığın en son hatıra bu ,senide siler zaman
1 note · View note
lfmcn · 6 months
Text
İltifat Sözleri ve İltifat Mesajları
En güzel iltifat sözleri. İnsanlar varoluşları gereği birbirlerine ihtiyaç duyarlar ve hayatlarını bu ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla birlikte sürdürürler. Sevgi, dünyadaki en büyük yapıcı güç olması açısından çok önemli bir kavramdır. Anlamlı iltifat sözleri. Sevgi sayesinde güzellikler inşa edilir, hayatın tadı çıkarılır. Yüreğinde sevgi duygusunu hissetmeyen insanlar ise tüm hayatlarını bir karanlık içerisinde geçirmeye mahkum olarak yaşarlar. iltifat mesajları sayfası burada. İltifat mesajları sizler için sayfamızda derledik. Sevdiklerimize iltifat etmekte bu noktada bakıldığında önem arz etmektedir. Bir insanı sadece sevmek onun için her zaman yeterli olmayabilir ve kimi zaman onlara karşı olan sevgimizi dile getirmemiz gerekir. Sayfamızda bulunan iltifat mesajlarını sevdiklerinize, sevgilinize gönderebilirsiniz. Bu sayede onlar da sizlerin onlara ne kadar değer verdiğinizi anlayacak ve sizin sevginize karşılık vereceklerdir. En Güzel İltifat Mesajları Seni iLk Gördüğümde Hayattan Zevk Almayı öğrendim, Elini Tutunca Kalbimin Atışını Hissettim Sözlerinle Gülmeyi öğrendim Aşkım! Sevgiyi Seninle Öğrenirken Aşık Oldum Güzel Yüzüne Seninle Aşkı Öğrenirken Sensiz Kalmaktan Korktum güLüm… Dünyanın 7 Harikası biLe Senin yanında Değersiz Kalır Aşkım Sen Benim içimdeki Dünyamın Tek Harikasısın! Sarı Saçların Güneşin ışıgıyla Birleşince Saf Altın GibiSin AŞkım Güzel Gözlerinle Bana Bakınca Hayata Başlıyorum O Anda… Sevgin 1 Numara Seviyorum Seni bebeğim güZelliğin yeter Dünyaya.. Seni Yaşarken Yanımda Nesneler Görünmez Yanında Sana Küçük Buseler Atarken Hayatla Bağlantım kopar o an.
Tumblr media
Seni yaşadığım kadar hayatı Yaşasaydım Hayatımda Kimse OLmazdı Aşkım.. Seviyorum Seni Seviyorum Demeyi Seviyorum gözlerine Baktığımda Sıcacık gülümsemeni.. Hayatmda bir iLksin Aşkım iLk Defa Aşık Oldum Hayatımı verdim Sana Şimdi Seninle Yaşıyorum Bu Dünyada. Gözlerindeki Hayat ışığı Dünyamı Aydınlatıyor yaşadığım hayat Seni Kıskanıyor bebeğim.. Kimseye Bukadar Takılmadı Aklım Kimsenin Gülüşü yakmadı kalbimi Seninki Kadar.. Seninle Yaşlanmak tek ideaLim, Gözlerine Bakarak ömrümü Bitirmek ise Vasiyetim Bebeğim… Senin iç Güzelliğin yeter Bu yalan Dünyadaki polyanacı Sevgilere Aşkım, içinin güzelliği Yüzüne Vurmuş Ay Yüzlüm benim… Seni iLk Gördüğümde Melek Sandım Şimdi Perim oLdun hayatıma hayat Kattın.. Yürüdüğün Yol Olmak isterim Hiç Aksamadan Seni Yürütmek için Bu hayatta.. Dertlerini Bana Ver Sevinçler Senin Olsun Sen Sevilmeye Değersin. Bu mesajımı Sana Kalbimin En şiddetli Sesiyle yolluyorum Seni Seviyorum. Hadi bırakalım inadı yaşayaLım hayatı senin için geldim yeniden dünyaya.. O gülüşündeki Gamze olmak isterim güzelliğine güzellik katmak için.. Saçlarının 1 teli OLmak isterdim hep yanında Kalmak için… Şimdi Uzaklarda Olsanda Hayalin yetiyor Bana Bir gün geliceksin yanıma Ozaman Başlayacağım yaşamaya.. Yüzünü Dönme Bana Ne OLur Dünyam Cehennem oLur, Yüzüme güL Ne OLur Senssiz hayat Bana Haram OLur GüL YüzLüm… Saçlarının Kokusuna Alıştım Bebeğim Sen Benim CennetimSin Ancak Bundan Sonra Sen Benim Cehennemim oLursun bunu Unutma Gülüm … Gülümsün sen benim dünyamdaki tek nefesim miss kokulu dilberim Senin için öLüme giderim. İzliyorum Seni gizlice hayranım o Bakışlarına gülüşün zaten bambaşka sevdiğim.. Tüm Güzelliklerimi Mutluluklarımı heycanlarımı Sana getiriyorum çünki ben Sneinle Yaşıyorum. Hadi Evet De bana Evet De Kalbime Actim ellerimi kalbimi bekliyorum o Sıcacık Sevgini.. Bir bakışınla bu kalbim atmaya başladı sözlerinle yürümeye başladım gülüşünle yalan dünyamı aydınlattın aşkım seni çok seviyorum. Bir umut serpilsin yüreğine, bin mutluluk doğsun günlerine, her şey kendin gibi ve gözlerin kadar güzel olsun.
Tumblr media
İzliyorum seni gizlice hayranım o bakışlarına gülüşün zaten bambaşka… Sen güneşin doğuşuyla doğan ayın parlayışıyla parlayansın sanki ağlamayı bilmeyen gülmeyi unutmayansın. Geceleri güneşim, gündüzleri nefesim, bu dünyada canım öbür dünyada sevabım, damarımda kan bedenimde can, sensiz yok bir dakikam sensin kara sevdam. Sen bir pınarsın, içilen ama kanılmayan, seveni yanıltmayan, sevince yanılmayan, varlığına doyulmayan, yokluğuna dayanılmayan. O kadar güzelsin ki yüzüne bakamıyorum. Titriyor ellerim, ellerini tutamıyorum. Öylesine bağlanmışım ki sensiz duramıyorum. Seni özlediğim kadar Kimseyi özlemedim gecelerim kıskanır oldu artık Sana Çektiğim Hasreti Biriciğim. Bir Bakışınla Bu kalbim Atmaya Başladı Sözlerinle Yürümeye Başladım Gülüşünle Yalan Dünyamı Aydınlattın Aşkım Seni Çok Seviyorum. Bal Gözlüm benim Cennetim benim Yalan Dünyadaki Tek Gerçeğimsin, Dünyadaki tek Gerçeğim Oldun yalan Dünyayı Unuttum… Yorumlara Sizler de İltifat Mesajları Yazabilirsiniz. Read the full article
0 notes
muzdaripsebepler · 1 year
Text
Soğumuşken, yüzünü bana gösterme. Ben çok değiştim eskisi gibi değilim bana dönme.
1 note · View note
jigguksworld · 2 years
Text
Ben sırf benim için çok önemli olduğun ve seni kaybetmek istemediğim için her şeyi göz ardı etmiştim ama sen ne yaptın? Beni (bizi) sevgiline değiştin. Sırf sevgilin seni benden kıskandı diye benimle konuşmayı kestin. Oysa şuan sevgilin yanında değil, değil mi nciandğdn?
Ve şuan 4-5 ay sonra hiçbir şey olmamış gibi geri gelmeni istemiyorum. Ben seni çok zor atlattım. Senin yüzünden çok zor geceler yaşadım ben. Bana hep kendime dikkat etmemi söylemiştin ama ben senin yüzünden bu hallere geldim. Şimdi bana geri gelmeni istemiyorum. Gelsen bile -hala çok saçma bir şekilde seni istiyor olmama rağmen- ben senin ihaneti kabul edemem. Eğerki ben senin ihanetini yok sayıp seni affedersem o zaman ben kendime ihanet etmiş ve saygımı yitirmiş olurum.
Eğer beni gerçekten tanıdıysan benim için güven ve ihanetin çok önemli iki kavram olduğunu bilirsin.
İnsanlara güvenemiyorum ama ben sana güvenmiştim ve sen benim güvenimi kırdın. Güvenimi kırman yetmiyormuş gibi bir de bana ihanet ettin. Ben senin gittiğini bile senden değil arkadaşımızdan duydum. Noldu, hani en yakın arkadaş ikimizdik? Ya ben kimseyle hikaye atmazken bile seninle atmıştım, benim için bu kadar değerliydin ulan. Verdiğim değeri, sana onun hakkında söylediğim tek bir kelimeyi dahi hak etmiyormuşsun. Geç oldu ama anladım.
Bana insanların gerçek yüzünü tekrar hatırlattığın için teşekkür ederim. Evet kabul ediyorum, güzel zamanlarımız oldu. Ama keşke güzel de bitseydi.
Bundan sonra senin için diyebileceğim tek şey nerede, nasıl ve kiminle mutluysan öyle kal ama bana dönme. Dönsen bile hiçbir zaman eskisi gibi olamıycaz çünkü. Umarım hayatımız boyunca yollarımız bir daha kesişmez. Özellikle şu 4 sene.
0 notes
hutameyim · 2 years
Text
-seni bağışlarsam tanrı beni koyup gider.-
ağaçları saya saya yolu devirirken radyoda o şarkıya denk gelmişsin ama dinleyemeden arabadan inmek zorunda kalmışsın. bu zorunda bırakılmalar epey kırmış seni. ben o şarkıyı istiyorum diyememişsin çünkü biliyorsun onlar laf dinlemezler. diyorum ki, yerin yirmi üç kat dibi yanarken ben o ateşin etekleriyim. bir evi okşamak isterken fazla sıkmışsın ve ortadan büküvermiş boynunu perdeler. cennetin şarap nehirlerinde yıkanıp, tenini tenimle sarhoş etmek. yargılarını tavana asmak ve bu düşmanlığına da ipin ucunda son vermek isterim. bazı geceler oluyor ve bazı geceler olmuyorsun. bu geceden de sağ çıkarım diyorum ama sana gelmediğim bir geceden nasıl çıkılır bilmiyorum. olur da çıkarsam bir daha senin bu laflarına yem olmayacağımı da biliyorum. senin için kurşunların önüne atılmayacağımı da. mevâ, bana senden sağ çıkmayı öğret. bana arkanı dönerken kolumu bacağımı da götürüyorsun. çünkü aslında tüm uzuvlarım da sensin. bana harfleri okutma bana kışı yakmayı göster. cennetin yüzünü gösteremiyorsan bana cehennemle barışık olmayı öğret. yangından kaçıramıyorsan beni yangına atma da. senin için kaç dereden su getirdim de benim için bir yudum içmedin. sana doğru uçarken vurdular bu kuşu. bir anka konuyor, bir ankayı vuruyorlar. sesimi çıkarırsam beni de bulurlar. ben saklanmayı senin kaburgana adadım. şimdi sen bana, yazmayı öğret kalem tutmazken. kuyunun duvarlarına çarpan yusuf'un sesine gizle öfkeni. yoksa ben bu gece de öfkenin altından kalkamayacağım. tutunacak bir yerim kalmadığı zamanlarda sen de sırtını dönme bana. tüm cihan arkasını dönse yine senin sırtını ararım sığınmak için. çenem titrer dururdu, anlardın. anlardın, seni dilendiğimi. bilirdin ve öperdin seni görünce kitlenen dudaklarımı. o vakit içim akardı sana doğru. sen deniz seviyorsun diye avuçlarımda kaç su büyüttüm. aslında sevmem ben denizleri. boğulmaktan korkup sana kaçarım ve bu defa sende boğulurum. sen gidince sular yirmi üç defa kurudu yılmaz. ellerim yandı yirmi üç yerinden. her yanışımda suyun yörüngesini çevirmeye çalıştım ama o vakit bir akrep çıkardı iğnesini. ve ben bu kez de bağışladım seni. tanrı gitti.
-beni eve götür yılmaz. tanrı'm ol.
11 notes · View notes
melodikfani · 2 years
Text
Gideceksen git artık. Bana tamamen gelmeyeceksen oyalama kalbimi. Öyle mi böyle mi diye düşündürmekten vazgeç... lütfen vazgeç artık yorma beni. Başka insanlara da mı gülümseyeceksin.. o zaman bana dönme yüzünü. Onları mı güldüreceksin sözlerinle.. o zaman bana tek bir harf bile söyleme. Diğerleri gibi olacaksam ne anlamı kalır? Bendeki yerin benzersizken...
3 notes · View notes
captainbey · 3 years
Text
“Bana yüzünü dönme, gece oluyor sanıyorum.”
Tumblr media Tumblr media
~
~
78 notes · View notes
bbetweenthebarss · 3 years
Note
Bana güzel bir şeyler söyle. Kim olduğumu bilmeden ama... Yapabilir misiniz küçük hanım?
Osho alıntı yapmak için muhteşem biri...
"Hayat kısa anıların tadını çıkar; kolay affet, yavaşça öp, kalpten sev, kahkahalara boğul. Ve yüzünü güldürmeyi başaran hiçbir şeye sırtını dönme."
Ve son bir şey; kim olursan, nerede yaşıyorsan, her ne yapıyorsan yap değerlisin ve bunu kimse değiştiremez. İyi ki varsın... Her kimsen...
Yapabiliyor muymuşum kfkfkdkls
11 notes · View notes
tumitutscanlation · 4 years
Text
Heavenly Blessing – 194. Bölüm
Mega // Drive // Wattpad
Bölüm 194: İsimsiz Hayalet İsimsiz Bir Çiçek Sunuyor
Xie Lian’ın hisleri, kindar ruhların çığlıklarıyla boğulmuştu ve bir anlığına kendisine gelemedi, bu nedenle de dikkati dağınık bir halde cevapladı.
“…Bana öyle hitap etme.”
Ne zaman birisinin ona böyle seslendiğini duysa, sanki ona bir şey hatırlatılıyormuş gibi hissediyordu, bu da onu özellikle sinirlendiriyordu, her duyduğu zaman kalbi tekliyordu.
Ancak Wuming. “Ekselansları sonsuza dek Ekselansları olacak.” Dedi.
Xie Lian ona baktı. Elbette siyah cübbeli savaşçının yüzünü göremiyordu, sadece gülümseyen maske vardı. Ancak diğeri de ona baktığı zaman sadece bembeyaz maskeyi görüyordu.
Xie Lian soğuk bir şekilde konuştu. “Eğer bana böyle hitap etmeye devam edersen ruhunu parçalarım. O kadar güçlü olduğunu sakın düşünme.”
Siyah cübbeli genç başını eğdi ve konuşmadı.
Xie Lian sakinleşti. “Lang-Er Koyunun etrafını tara ve bir ritüel gerçekleştirmek için rün çizilebilecek en uygun yeri bul.”
“Emredersiniz.” Diye cevapladı Wuming.
Xie Lian gözlerini kapattı, duraksadı, ardından tekrar açtı ve siyah cübbeli savaşçıya baktı, kaşlarını çattı. “Neden hala buradasın.”
Siyah cübbeli savaşçı yanıtladı. “Yer belirlendi. Peki ne zaman?”
“Zaman mı?”
“Ölülerin ruhları daha fazla bekleyemezler; en kısa zamanda lanetleyecek birisini bulmamız gerek, geciktirmeden.”
Sahiden de uzun süre bekleyemezlerdi. Bir süre sessiz kaldıktan sonra Xie Lian konuştu. “Üç gün.”
“Neden üç gün sonra?” Wuming sordu.
Bir nedenle, Xie Lian ne zaman onunla konuşsa çok kolay sinirleniyordu. “Üç gün sonra dolunay olacak. O gün İnsan Yüzü Hastalığı yaratmak gücünü belirgin ölçüde artırır. Çok soru soruyorsun, git.”
Wuming başını salladı ve ses çıkartmadan geri çekildi. Xie Lian tekrar gözlerini kapattı ve eliyle alnını kapattı, baş ağrısını rahatlatmasını umuyordu. Tam bu sırada, arkasından soğuk, dalga geçen bir kıkırdama duydu.
Bu aşina kahkahayı duyunca, sanki Xie Lian’ın tüm kanı dondu. Hemen arkasını döndü ve sahiden de, arkasında yüzünde ağlayan-gülen maske ile kar beyazı şekli gördü, geniş kollu gömü giysileri giyiyordu, elleri saklanmış, sunağın üzerinden onu izliyordu.
Yüzü Olmayan Beyaz!
Xie Lian kılıcını çekti ve saldırdı ve beyaz giysili adam ÇIN! sesiyle birlikte, iki parmağıyla kılıcı yakalamıştı.
İç çekti. “Tam da düşündüğüm gibi. Bu kıyafetler sana da yakışıyor.”
Eğer maskeleri çıkartmazlarsa ikisi baştan aşağıya, tümüyle aynıydılar. Bir süre boğuştular, iki beyaz cübbeli adam çarpıştı, kendileri dışında hiç kimse dışarıdan onları ayırt edemezdi.
Yüzü Olmayan Beyaz, Xie Lian’ın tüm saldırılarından kolayca kaçınırken sordu. “Ekselansları, neden ebeveynlerini o kadar ıssız, tuhaf topraklara gömdün, onlara hakaret etmeyesin?”
Xie Lian’ın kalbi dondu. “ANNEMLE BABAMIN CESETLERİNE DOKUNDUN MU? CESETLERİNİ YOK ETTİN Mİ??”
“Hayır, tam tersine.” Dedi Yüzü Olmayan Beyaz. “Onlara düzgün, kutsal bir cenaze vermene yardım ettim.”
Bunu duyunca Xie Lian şaşırdı ve Yüzü Olmayan Beyaz ekledi. “Onları Xian Le’nin Kraliyet Anıt Mezarlarına taşımana yardım ettim ve hatta kadavralarını binlerce yıl boyunca koruyacak ender ve seçkin cübbelerle giydirdim. Yani, onları bir sonraki ziyaretinde, hala hayattalarmış gibi yüzlerini görebileceksin.”
Xie Lian’a Kraliyet Anıt Mezarının yerini ve içeriye nasıl gireceğini söyledi. Bunu normalde kral ve Baş Rahip tarafından Xie Lian’a bizzat söylemeliydi, ama ikisi de söyleyemeden önce ölmüş veya ortadan kaybolmuştu.
Xie Lian hem şaşkın hem de şüpheciydi. “Kraliyet Anıt Mezarına nasıl girildiğini nereden biliyorsun?”
Yüzü Olmayan Beyaz gülümsedi. “Ekselansları hakkındaki her şeyi biliyorum.”
Xie Lian küfretti. “Bir bok bildiğin yok!”
Hala dudaklarından böyle bayağı kelimeler çıkmasına alışamamıştı. Yüzü Olmayan Beyaz sanki aklından geçenleri okumuş gibi onu baştan aşağıya süzdü ve nazikçe konuştu. “Merak etme, sorun yok. Bundan sonra, seni hiç kimse geri çekilmeye zorlamayacak, hiç kimsenin senden gereksiz beklentileri olmayacak ve kesinlikle seni tanıyan hiç kimse olmayacak. Bu yüzden de, canın ne istiyorsa özgürce yapabilirsin.”
Bunu duyunca, Xie Lian’ın aklı şaşkınlıkla doldu.
Bu canavarın burada ne işi vardı?
İyi niyetini paylaşmaya gelmişti.
Evet. Her ne kadar kulağa saçma gelse de, Xie Lian’ın içgüdüleri ona bu yaratığın iyi niyetini dile getirmek için geldiğini söylüyordu. Konu ister ailesine düzgün bir cenaze vermek, ister onu cesaretlendirmek olsun, hepsi bu amacından öte geliyordu.
Xie Lian’ın onunla önceki karşılaşmasına göre çok, çok mutlu, aşırı mutlu olmalıydı. Böyle bir Xie Lian’ı görmek sanki onu inanılmaz derecede hoşnut ediyordu ve farkında olmadan daha nazik ve kibar oluyordu. Bu nezaketi bir anlığına Xie Lian’ın minnetle gözyaşlarına boğulmak istemesine neden olmuştu, ama daha çok tiksinti uyandırmıştı.
Xie Lian buz gibi konuştu. “Bu kadar çabuk sevinme. Senin gibi bir yaratığın bu dünyada barınmasına izin vereceğimi sanma. Yong An’ı haritadan sildikten sonra senin için geleceğim. Kendini hazırla!”
Yüzü Olmayan Beyaz ellerini açtı ve omuz silkti. “Açık kollarımla bekliyorum. Beni öldürmek niyetiyle gelsen bile, yine de seni bekleyeceğim. Sahiden beni öldürecek kadar güçlendiğin zaman, varisim de olabileceksin. Ancak –”
Maskenin altındaki gülümseme solmuş gibiydi. “Yong An’ı sahiden yok edecek misin?”
“Ne demek istiyorsun?” Diye sordu Xie Lian.
“Hamleni şimdiden yapabilirdin, neden üç gün daha beklemeyi seçtin? Yoksa, aklın tereddütle mi doldu? Yoksa, krallığının düşmesi ve ailenin ölümü bile, yine de sana intikam arayacak cesareti vermeye yetmiyor mu? Ekselanslarının bir diğer başarısızlığına daha mı şahit olacağım yoksa?”
‘Başarısızlık’ kelimesi kulaklarını deliyordu. Xie Lian kılıcını kaldırdı ve atıldı, ama takılarak yere düşmüştü.
Yüzü Olmayan Beyaz bir şekilde kılıcını almıştı ve önceki nazik tonu küçümsemeyle dolmuştu. “Şu anda neye benzediğini biliyor musun?”
Xie Lian göğsündeki kar beyazı çizmeyi yakaladı, ama ne kadar ittirirse ittirsin bir santim kımıldatamıyordu. Ayağı tarafından katı bir şekilde yere mıhlanmış, kalkamıyordu.
Yüzü Olmayan Beyaz hafifçe öne eğildi. “Somurtkan bir çocuk gibisin. Henüz kararını veremedin.”
“Kim demiş!” Xie Lian öfkeyle haykırdı.
“O zaman şu anda ne yapıyorsun?” Diye sorguladı Yüzü Olmayan Beyaz. “Lanetin nerede? Ölülerin nerede? Annen ve baban, askerlerin, halkın, onlara böyle bir tanrı dayatılması ne yazık! Onları hayattayken bile koruyamadın ve şimdi öldükleri halde intikamlarını alamıyorsun! İşe yaramaz bir pisliksin!”
Ayağını yere bastırdı ve Xie Lian’ın ağlayan-gülen maskesinin kenarında bir anda kanlar sızdı; boğazından fışkırıyorlardı.
Yüzü Olmayan Beyaz kılıcı tutan elini indirdi ve yeşim gibi siyah ucu Xie Lian’ın boğazına dayandı, lanetli kelepçenin izlerinde geziyor, Xie Lian’ın anılarını canlandırıyordu.
“Sana yüz kılıçla delinmenin nasıl bir his olduğunu hatırlatmam mı gerek?”
Boğucu dehşet hissi Xie Lian’ın nefesini kesti, hareket edemeyecek kadar çok korkuyordu. Onu korkuttuktan sonra, Yüzü Olmayan Beyaz tekrar dost canlısı oldu.
Çizmesini çekti ve yerde korkuyla donakalmış olan Xie Lian’ın oturmasına yardım etti, çenesini tuttu ve onu belli bir yöne doğru bakmaya zorladı.
“Gel, bak. Artık böyle görünüyorsun.”
Bakmaya zorladığı şey saygınlığı bozulmuş sunağın üzerindeki, saygınlığı bozulmuş ilahi heykeldi.
“Bu hale geldiğin için kime teşekkür etmelisin?” Diye sordu Yüzü Beyaz. “Ben miyim sanıyorsun?”
Xie Lian’ın zihni sanki bir kez daha zorla yıkanmış gibiydi, ve sürekli yeni şeyler içeriye doluyordu, kafası gittikçe daha çok karışıyor, gittikçe daha da şüpheci bir hal alıyordu. Öfkesini bile unutmuştu.
Dalgın bir halde merak etti. “…Amacın ne? Neden bana musallat oldun?”
“Sana söyledim.” Diye cevapladı Yüzü Olmayan Beyaz. “Sana yol göstermek ve seni eğitmek için geldim. Sana öğreteceğim üçüncü şey şu: eğer sıradan insanları kurtaramıyorsan, o zaman onları yok et. Ancak üstlerine bastığın zaman sana saygı duyacaklardır!”
O bu sözleri söyledikten sonra Xie Lian aniden başının çatlayacakmış gibi ağrıdığını hissetti ve başını ellerinin arasına alarak çığlık attı.
Kindar ruhlar yüzündendi!
Sayısız kindar ruh beyninin içinde çığlık atıyor ve inliyordu, Xie Lian’ın başı o kadar ağrıyordu ki yere yuvarlandı. Yüzü Olmayan Beyaz ise ona gülmeye başladı.
Nazik bir sevgiyle konuştu. “Daha fazla bekleyemezler. Üç gün içerisinde, eğer İnsan Yüzü Hastalığını serbest bırakmazsan, eğer onlara lanetleyecek bir hedef vermezsen, o zaman lanetledikleri sen olacaksın. O zaman ne olacak biliyor musun?”
Xie Lian dondurucu siyah kılıcın bir kez daha ellerine bırakıldığını hissetti ve kulağında bir ses çınladı.
“Artık geri dönme şansın kalmayacak.”
Zonklayıcı ağrı en sonunda kısmen solduğunda, Xie Lian ellerini indirip gözlerini açtığında, yıkılmış Veliaht Prensin Sarayında artık sadece o vardı. Tıpkı onun gibi görünen diğer beyaz giysili adam, uzun zaman önce kaybolmuştu.
Bilinmeyen bir zaman geçti ve gece çöktü. Veliaht Prensin Sarayının içi loş ve ışıktan yoksundu. Xie Lian bir şeyin farkına varırken kalbi hızla çarptı.
Üç günlük sürenin ilk günü geçmişti.
Tam bu esnada, salonun karanlığında, beyaz bir dokunuş parlamış gibiydi. Tuhaf bir görüntüydü ve Xie Lian dönmek için baktı, ama o beyazlığın tam olarak ne olduğunu gördüğü zaman, maskenin altında gözbebekleri küçüldü.
O şeyi tuttu ve buyurdu. “Bu… Bu çiçeğin burada ne işi var?”
Taze, nazik ve zayıf küçük bir beyaz çiçek, kararana dek yanmış ve uzuvları yitmiş ilahi heykelin sol eline koyulmuştu. Tezatlık kar gibi lekesiz görünmesine neden oluyordu, ama aynı zamanda da özellikle kasvetliydi. Sanki ilahi heykel, tüm o yaraları bu küçük çiçeği korumak için almış gibi görünüyordu.
Xie Lian neden bu sahneyi görmenin onu bu kadar kızdırdığını bilmiyordu ve bağırdı. “HAYALET! ORTAYA ÇIK!”
Bir an sonra, beklenildiği gibi eğri kılıcıyla siyah cübbeli savaşçı belirdi. O daha konuşamadan Xie Lian buyurdu. “Bu çiçek ne? Kim yaptı bunu? Sen mi?”
Wuming hafifçe başını eğdi ve gözleri bir anlığına Xie Lian’ın elindeki boğularak ezilecekmiş gibi görünen çiçeğe kaydı, ardından en sonunda sessizce konuştu. “Ben değildim.”
“O zaman kim yapabilir??” Diye haykırdı Xie Lian.
“Neden Ekselansları çiçeği görünce bu kadar sinirlendi?” Diye sordu Wuming.
Xie Lian’ın yüzü karardı ve çiçeği yere attı. “…Böyle şakalar midemi bulandırıyor.”
Wuming ise. “Neden Ekselansları bunun şaka olduğunu düşünüyor? Belki de sahiden burada Ekselanslarına inananlar vardır.” Dedi.
 Çevirmen: Nynaeve
121 notes · View notes