Tumgik
#umarım hep böyle devam eder
uzaklarasavrulalim · 1 year
Text
Yılın özetini geçmeye geldim
9 notes · View notes
Text
Üvey Ablamı Tanga Külotla Görünce Dayanamadım! (2) (Gökay 26 Y., İstanbul)
Sabah uyandığımda Serpil çoktan gitmişti. Dün gece yaptıklarım aklıma geldikçe hem utanıyor hem de çekiniyordum. Üvey de olsa Serpil benim ablamdı. Evin tek erkeği olduğum için ailem ablamı bana emanet etmişti. Gerçi korunmaya ihtiyacı yoktu, ama yine de bana emanet etmişlerdi. Serpil güçlü bir kişiliğe sahipti, giyim kuşamına dikkat eder, dedikodudan sakınır, her hangi bir olumsuz şeye zemin hazırlamazdı. Başı örtülü sokağa çıkarken topuklarına inen bir pardesü giyer, ahlakından ödün vermezdi. İşte böyle biriydi Serpil. Ama ne olduysa nişanlandıktan sonra olmuştu...
Kahvehanede otururken, sokaklarda dolaşırken, aklım hep Serpil'deydi. Onu götten sikmiş, üstelik içine boşalmıştım. Boşalırken hiç bitmeycek gibi doluydum, döllerim nerdeyse kahve fincanını doldurabilecek kadar çoktu. Kadınlar tarafından anlaşılıp anlaşılmadığı konusunda hiç bir fikrim de yoktu. Doğrusu tedirgindim. Bundan dolayı hep 'Acaba?' sorusuna takılıyordum. Bir yandan da umarım farkında değildir diye kendimi teselli ediyordum. O gün akşam olduğunda tedirginliğim daha da artmış, eve gitsem mi gitmesem mi, ne yapsam, karar veremiyordum.
Vakit epey geç olmuştu, sonunda cesaretimi toplayıp saat 24:00 gibi evin yolunu tuttum. Kapıyı açıp içeri girdiğimde ışıklar sönüktü. Serpil ortalarda görünmüyordu. Odasının kapısı da kapalıydı. Bu durum beni biraz olsun rahatlatmıştı. Kendime mutfakta bir sandviç hazırladım. Yedikten sonra salona geçip TV'nin karşısına oturdum. Daha önce hiçbir kadınla ilişkiye girmemiştim. Hatta fiziki bir dokunmuşluğum dahi olmamıştı. Kadın vücudunu pørnø filmlerden öğrenmiş biriydim. Canlı şekilde ilk kez Serpil'in amını götünü görmüştüm. Siktiğim ilk kadın Serpil olmuştu, üstelik bu sikiş götten olmuştu. Bu durum aklımdan hiç çıkmıyordu. Sikişin bu kadar zevk vereceğini tahmin bile edemezdim. Siktiğim ilk kadının üvey ablam olması beni ayrıca heyecanlandırıyordu. O anı hatırladıkça yarrağım kalkıyor, iyice sertleşiyordu...
Bir ara sehpanın üzerinde duran telefona gözüm takıldı. Bu Serpil'in telefonuydu ve asla yanından ayırmazdı, belli ki unutmuştu. Telefonu aldım ve kurcalamaya başladım. Giriş şifresini biliyordum, doğum yılı idi. Önce resimlere, sonra da mesajlar bölümüne baktım. Mesajların silinmediğini farkettim. Ferit'le yaptığı mesajlaşmalar halen duruyordu.
Yazışmanın bir kısmı şöyleydi:
Serpil: "Yaptığın doğru değildi, canım çok yandı!"
Ferit: "Özür dilerim aşkım, ilk kez olduğu için acımıştır!"
Serpil: "Üstelik büzüğümü de sıkamıyorum, sürekli osuruyorum!
Ferit: "Evlenene kadar idare et işte!"
Serpil: "Ne yani, evlenene kadar hep götten mi sikeceksin?"
Ferit: "Merak etme aşkım, bir gün o güzel amcığını da yarağa doyuracağım!"
Serpil: "Hmmm, amcığım gerçekten güzel mi?"
Ferit: "Güzel de ne demek, lokum, lokum!"
Serpil: "Beğenmeyeceksin diye çok korkuyordum!"
Ferit: "Dedim ya, lokum, lokum! Peki sen yarağımı beğendin mi?"
Serpil: "Beğendim aşkım, fakat çok büyük :)"
Ferit: "Yok be aşkım, sana öyle gelmiştir :)"
Serpil: "Yok yok, çok büyük. Üstelik çok da kalın! Götüme sokmak için yarım saat uğraştığını unutma!"
Ferit: "Ne yapayım aşkım, delik küçücük olunca gevşetmem lazımdı :)"
Serpil: "O küçücük deliğe acımadın ama :)"
Ferit: "Yerim ben senin o küçücük deliğini! Biliyor musun aşkım, çok güzeldi, harika zevk aldım!"
Serpil: "Senin için öyleydi, ama bir de bana sor!"
Ferit: "Çarşamba akşam yine buluşalım mı kız?"
Serpil: "Aklından ne geçiyor bilmiyorum, ama büzüğüm bu haldeyken götten verecek durumda değilim!"
Ferit: "Ne alakası var aşkım, sana bir sürprizim olacak :)"
Serpil: "Ne sürprizi?"
Ferit: "Söyleyemem, sürpriz :)"
Mesajlar bu şekilde devam ederken Serpil buluşmaya razı olmuş, işten sonra buluşma yerini kararlaştırmışlar. Sonra birbirlerine yolladıkları öpücüklerle mesajlaşmayı bitirmişler.
Telefonunu salonda unutması Serpil hakkında bilmediklerimi öğrenmemi sağlamıştı. Mesajlardan anladığım kadarıyla Ferit'le yaşananlar Serpil için de bir ilkti. Ve devamı da bana nasip olmuştu. Büzüğünün hali Ferit'in gücünü gösteriyordu. Serpil'in göt deliği pørnø yıldızlarınki gibi büyümüştü. İlkinde bu hale geldiğine göre Ferit'in yarağı oldukça kalın olmalıydı. Zaten mesajlarda Serpil de bunu itiraf etmişti. Benim rahat bir şekilde içine girmem de bunun bir kanıtıydı. Bira içtiğimiz ilk gece, kılların arasındaki delik anlaşılmıyordu bile. Oysa dün akşam farklı bir görüntüye bürünmüş, kılsız hali göt deliğini daha da belirginleştirmişti. Bunda Ferit'in payı büyüktü. Mesajlara göre bu akşam da buluşmuş olmalılardı. Eve geç geldiğimden Serpil'in geldiği saati bilmiyordum.
Serpil telefonun alarmıyla uyandığı için işe geç kalmasını istemiyordum. Telefonunu vermek için odasına yöneldim. Kapısını açıp ışığı yaktığımda Serpil uyandı, esneyerek yataktan doğruldu. Uykulu hali çok sexy görünüyordu. Elbiseleriyle yatmıştı, başındaki türbanı bile halen duruyordu. Telefonunu içerde unuttuğunu söyleyerek kendisine uzattım. Serpil, "Saat kaç?" diye sorup telefonunu aldı. "01:00'e geliyor!" dedim. "Yemek yedin mi?" diye sordu. Yediğim halde, hazırlayacaksa yiyebileceğimi söyledim. Yataktan kalkıp, "Hazırlayım. Üzerimi değiştirip geliyorum hemen!" dedi. "Tamam!" diyerek salona geçtim. Birkaç dakika sonra odasından çıktı, önce lavaboya, sonra da mutfağa geçti. Bir müddet sonra, "Yemek hazır!" diye seslendi. Kalkıp mutfağa geçtim.
Yemek yerken göz ucuyla Serpil'i kesiyordum. Dalgın bir hali vardı, devamlı masa örtüsündeki motife bakıyordu. Ona yaptıklarımı bilse bu durumda olmazdı. Böyle bir şeyi benden beklemezdi. "Hayırdır kız, hasta falan mısın?" diye sordum. Başını kaldırıp kocaman gözleriyle bana baktı. Kocaman iri gözleri içimi eritiyordu. "Bugün iş bayağı yoğundu, biraz yorulmuşum..." dedi. Havadan sudan sohbete başladık. Konuyu evliliğe getirdim ve "Düğün hazırlıkları nasıl gidiyor? Bu konuda Ferit'le konuşuyor musun?" dedim. Bu soruya gerilmişti, derin bir nefes alıp, "Ferit'in ne yapmak istediğini doğrusu ben de bilmiyorum! Herhalde büyüklerimiz gelince düğün tarihini belirleyeceğiz!" dedi. Kafasında soru işaretleri olduğunu hisettim, "Aranızda bir sorun mu var?" diye sordum. "Yooo, sorun falan yok! Bu gün işyerine geldi, biraz konuştuk, sonra da gitti!" dedi. Eminim söylediği gibi değildi, "Sanki canın sıkkın gibi? Aranızda bir şey mi geçti?" diye sordum. Serpil, "Yaa beni boş ver, sen bu akşam eve niye geç geldin?" dedi. Konuyu değiştirmek istediğini farkettim.
Arkadaşlarla takıldığımı söylediğimde, "İçtiniz mi?" diye sordu. "Para mı var ki kızım!" dedim. Böyle söylemem hoşuna gitmiş olacak ki kahkahayı bastı ve "Beni arasaydın ya, ben sana verirdim!" dedi. Bu tatlı kahkahaya ben de tebessümle karşılık verdim ve "Ne bileyim kızım, aklıma gelmedin ki! Ama şimdi buz gibi bira olsa ne güzel giderdi valla!" dedim. Amacım kendisini denemekti. Serpil tebessüm ederek, "Şansına küs, bu saatte her yer kapalıdır!" dedi. Ben de, "Sen paradan bahset, ben açık yer bulurum!" dedim. "Bu saatte açık yer var mıdır ki?" diye sordu. Balık oltaya takılmıştı. Sabaha kadar açık büfelerin olduğunu söyledim. "İyi madem, para getireyim de git al!" dedi. "Kız yoksa sen de mi içmek istiyorsun?" diye takıldım. "Yaa ne bileyim, içsem mi ki?" dedi. İstemem yan cebime koy edasıyla kararı bana bırakıyordu.
"Biliyor musun, içtiğinde çok komik oluyorsun!" dediğimde, Serpil şımarık bir edayla eliyle elime vurdu ve "Manyaksın sen ya, asıl sen çok komik oluyorsun!" dedi. Neşeli bir ortam oluşmuştu. "Hadi para ver de gidip alayım!" dedim. Kalkıp içeri gitti, cüzdanını alıp geldi, para verdi. "Ben kendime 4 kutu alacağım, sana kaç kutu alayım?" diye sordum. Çekingen bir üslüpla, "Ne bileyim, bana da iki tane falan al işte!" dedi. "Birkaç dakika sonra evdeyim!" diyerek dışarı çıktım. Ve açık büfe aramaya başladım. Kapalı birkaç büfeden sonra açık bir yer bulabildim. Biraların yanında meze olarak da biraz kuruyemiş aldım. Bir kutu da enerji içeceği aldım ve hemen oracıkta içtim. Enerjiye ihtiyacım olabilirdi. Bu düşünce bile yarrağımı hareketlendirmişti. Serpil'in bu gün de Ferit'le buluşmuş olması beni daha da heyecanlandırıyordu. O şerefsizin Serpil'i rahat bırakmadığından emindim, kesin bu gün de götünü sikmişti...
Eve geldiğimde yarrağım halen inmemişti, inmesinini bekleyip zile bastım. Serpil kapıyı açtığında burnuma gelen koku harikaydı. Banyo yapmıştı. "Çok güzel kokuyorsun kız!" dedim. Tebessüm ederek, "Teşekkür ederim! Hava çok sıcak, bir duş alayım dedim!" dedi. Elimdekileri aldı ve salona geçtik. Üzerindeki pembe eşofman vücuduna yapışmış gibiydi. Arkası dönük olduğu için götüne bakıyordum. İçim gidiyordu, ama elimden bir şey gelmezdi. Poşettekileri çıkarıp sehpaya koyarken beli biraz açılınca tangası göründü. Bu manzara bile yarrağımı sertleştirmeye yetmişti. Poşeti boşaltıp bana doğru döndü, bana bir kutu bira verdi. Koca göğüsleri penyenin altında sıkışıp kalmıştı. Gözlerim göğüs çatalına takılınca, bunu farketti ve bir eliyle penyenin yakasını kapattı. Sonra da kendisi için bir kutu bira açtı. TV'de bir müzik kanalı ayarladıktan sonra karşılıklı içmeye başladık...
Aradan yarım saat falan geçtiğinde alkolün etkisi yavaş yavaş kendini gösteriyordu. Serpil TV'de çalan müziğe eşlik ederken ağzından kelimeler yarım yamalak çıkıyordu. Bir ara çıkan 'Geceler' şarkısı Serpil'i iyice etkilemişti. Duygulandığını farkettiğimde kanalı değiştirmek istedim. Fakat Serpil, "Değiştirmeee!" diye itiraz edince, değiştirmedim... İkinci biralar içilirken, Serpil'in ağzından dökülen cümleler de gittikçe dengesizleşmeye başlamıştı. Ben Ferit'i çekiştirmek istesem de, Serpil o konuda konuşmak istemiyordu...
İkinci biralar bitmek üzereyken Serpil yerinden kalktı. Bir an sendeledi, neredeyse üzerime düşüyordu. "Hayırdır kız, nereye?" diye sordum. Cevap vermeyince, "Yanlış bir şey mi söyledim kız?" diye sordum. "Bir yere gittiğim yok be! İşeyeceğim!" dediğinde, "Yardım ister misin?" deyip güldüm. Serpil kahkaha atıp, "Hee, sen mi işeteceksin beni? Tövbe tövbe!" dedi ve salondan çıkıp tuvalete gitti... Öyle tazyikli işiyordu ki, işeme ve osuruk sesi salona kadar geliyordu. Tuvalette olmasını fırsat bilip, Serpil'in bitmek üzere olan birasını tarafıma çektim, dolu olanı önüne koydum. Ona 3-4 kutu bira içirip iyice sarhoş etmek istiyordum...
Serpil gelmeden neşeli, hareketli, oryantal danslı kliplerin olduğu bir müzik kanalı buldum. Serpil tuvaletten gelip klipteki dans eden kızları görünce, "Bu ne be? Müzik mi şimdi bu? Akılları sıra oryantal mı yapıyor bu karılar? Ben bu orospulardan daha iyi oynarım!" diyerek salonun ortasında oryantal yapmaya başladı. Götünü sağa sola sallarken ne yapmak istediğini kestiremiyordum. Götüyle daireler çizerken belini ileri geri hareket ettiriyordu. Memeleri ve götü löpür löpür sallanırken sanki Erotik Dans yapıyordu. O sırada başındaki örtüsü sıyrılıp yere düştü. Serpil'i hiç böyle görmemiştim. Kahverengi gür saçları beline kadar iniyordu. Götüyle 360 derecelik daireler çizerken azgın orospular gibiydi. Şarkı bitince, "Nasılım ama?" deyip gülerek yerine oturdu, birasını yudumladı. "Tek kelimeyle süpersin!" diyebildim.
Serpil, "Doğru düzgün bir müzik kanalı yok mu?" deyip kumandayı aldı. Kanalları karıştırırken, benim şifre koyduğum bir kanalı buldu ve "Bu kanala niye şifre koydun? Ne var ki bu kanalda? Açsana şunun şifresini!" dedi. Dediği kanal da uydudan 24 saat Softcøre seks filmleri oynatan bir kanaldı. "Olmaz, o kanalda ayıp filmler var!" dedim. Serpil, "Aç hadiii, açç şunu!" diye şifreyi açmam için ısrar ediyordu. Kafası iyiden iyiye bulutlanmış, ne dediğini bilmez hale gelmişti. Sonunda ısrarlarına dayanamayıp şifreyi açtım ve oynamakta olan Softcøre filmi izlemeye başladık...
Hem içiyor, hem seyrediyorduk. Film Softcøre da olsa, üvey ablamla izlemek oldukça heyecan vericiydi. Kalbim küt küt atıyordu. Göz ucuyla onu izliyordum, birasını hızlı hızlı yudumluyordu. Böyle devam ederse çabucak sarhoş olması işten bile değildi. Benimse bedenimi saran sıcaklık gittikçe yükselirken, kazık gibi olmuş yarrağımı gizlemeye çalışıyordum. Serpil film hakkında yorum yaparken içinde var olan sırlar yavaş yavaş ortaya çıkıyordu, alkolün etkisi kendisine cesaret vermişti. Filmde adam kızı domaltmış sikerken (Softcøre olduğu için herşey görünmüyordu), Serpil adamın yakışıklılığından bahsediyordu. Güldüğüm için, "Ne gülüyorsun? Yakışıklı işte!" dedi. Ben de, "Sadece yakışıklı mı?" diye takıldım. Serpil, "Şeeyy yanii... o işi de iyi yapıyor!" dedi. Ben de, "Hangi işi?" dedim. Serpil eliyle 'Pompalama' hareketi yaparak, "Anla işte, o işi!" deyince ikimiz de gülme kirizine kapıldık...
"İlk kez mi böyle bir şey seyrediyorsun?" diye sorduğumda, Serpil yutkunarak, "Evet!" dedi. Gözünü kırpmadan filmi seyrederken oturduğu yerde kıvrandığını farkettim. Bir elini bacaklarının arasına sıkıştırmış, belli beliriz bacaklarını oynatıyordu. Tüm cesaretimi toplayıp, "Şu anda izlediğimiz film Softcøre, bunların birde Hardcøre olanları var!" dedim. Serpil, "Hardcøre ne?" diye sorunca, "Hardcøre'un ne olduğunu bilmiyor musun yani?" dedim. Serpil, "Hadi amaaaa, oyun bozanlık yapma, Hardcøre ne? Söyle!" diye ısrar etti. "Söyleyeceğim, ama kızmak yok!" dedim. "Söyle, valla kızmaycağım, hadi söyle!" deyince ben de açık açık anlattım, "Gerçek sikişli, am, göt, yarak, giriş çıkış, boşalma, en ufak detayına kadar herşey belli!" diye. Serpil pür dikkat beni dinlerken gözlerini bana dikmişti. Sonra, "Cidden öyle filmler de var mı?" diye sordu. "Elbette var!" dedim. Birasını bir kez daha yudumlayıp, "Sen hiç seyrettin mi?" diye sordu. "Tabii seyrettim!" dediğimde, "Sen ne uyanıksın yaa! Kendin seyrediyorsun, ama ben seyretmeyeyim diye kanallara şifre koyuyorsun, öyle mi?" diyerek gülmeye başladı, sonra da, "Bana ne, bana ne, ben de seyretmek istiyorum!" dedi.
"Kızım o filmler bunun gibi masum değil, her şey açık açık gösteriliyor, senin seyretmen uygun olmaz!" dediysem de işe yaramadı. "Sen seyrediyorsun ama! Öyle ya, siz erkeksiniz, siz her şeyi seyredersiniz!" diyerek bana sitem etti. Ben de, "Yaa beni yanlış anladın, benimle seyretmen uygun olmaz demek istedim..." dediğimde, "Üff yaa, çok uzattın! Bak açmıyorsan ben yatmaya gidiyorum!" deyip kalktı. Suratı asık bir şekilde önümden geçerken Hardcøre kanallarından birini açtım. Filmden gelen, "Yess, yess! Ahhhh, Ohhh, Mmmmhh! Yess, yess!" sesleriyle birden dönüp TV'ye baktı ve "O ne öyleee?" diyerek elini ağzına kapattı. Ayakta dikilip kaldı, gördüklerine çok şaşırmıştı. Biraz seyrettikten sonra, yutkunarak, "Bunlar gerçek mi?" diye sordu. Sadece, "Gerçek!" diyebildim...
Filmdeki sahne inanılmaz güzeldi. Genç ve güzel bir kız amına girip çıkan kocaman bir yarrakla sikilirken zevkten kuduruyordu. Bu güzel görüntü tüm ihtişamıyla devam ederken Serpil donup kalmıştı. "Otursana kız!" dedim. Geri geri yürüyerek koltuğa oturdu. Film devam ederken hiç konuşmuyorduk... Son biralar da suyunu çekmişti. Dört kutu birayı içen Serpil iyice sarhoş olmuştu. Ayık olsa ne tepki verirdi bilemiyordum, ama şimdi oturmuş birlikte pørnø film seyrediyorduk...
Yaklaşık bir saattir izlediğimiz filmde her türlü pozisyonu ve her türlü sikişi görmüş, küloduma boşalmamak için kendimi zor tutmuştum. Amdan, götten, ağızdan, tekli, çiftli, gruplu, zencili v.s. hemen hemen her tür sikişi seyretmiştik. Eminim daha önce bu tür şeyleri bilmeyen Serpil'in amı da sırıl sıklamdı, zaten seyrederken kıvranıp durmuştu. Ben olmasaydım belki de mastürbasyon yapıp birkaç kez orgazm olacaktı. Film bittiğinde birbirimizin yüzüne bakamıyorduk. Serpil kalktı ve sadece, "İyi geceler!" diyerek yalpalaya yalpalaya önce tuvalete, sonra da odasına gitti...
Ben de kalktım ve ortalığı toparladım. Serpil'in odasının önünden geçerken içerden inleme sesleri geliyordu. Anahtar deliğinden baktığımda gördüğüm manzara inanılmazdı. Eşofmanını ve tangasını çıkarmış, amını okşuyordu. Amını sıvazlayan eli de inlemeleri gibi gittikçe hızlanıyordu. Sonunda orgazm oldu ve birkaç saniye boyunca sağa sola kıvrandı durdu. Sonra da büzülmüş bir halde hareketsiz kaldı. Serpil'in orgazm anını görmek beni iyice kudurtmuştu.
Birkaç dakika boyunca evin içinde dolaştım durdum. Ne yapacağımı bilemiyordum. Gidip tekrar anahtar deliğinden baktığımda, Serpil halen deminki pozisyonda hareketsiz yatıyordu. Uyumuş olmalıydı. Kapıyı yavaşça açtım ve içeri girdim, "Serpiil! Serpill!" diye seslendim. Yanıt vermiyordu. Heyecandan kalbim duracak gibiydi. Dört kutu bira içmiş ve orgazmın da verdiği rahatlamayla sızıp uyumuştu. Kolay kolay uyanmayacağından emindim. Belden aşağısı çırılçıplaktı. Eşofmanı ve tangası yatağın üzerinde duruyordu. Büzülmüş halde yatarken götü geriye doğru çıkmıştı. Arkasına geçerek götüne bakıyordum. Bacaklarının arasına sıkışan amı bir çizgi halinde görünürken, akan sular çarşafı ıslatmıştı. Küçük dudakların arasında beyazımsı bir sıvı vardı. Az önce orgazm olmuştu ve bu orgazm suyu olmalıydı.
Sonra göt deliğini merak ettim. Yavaşça götünün yanaklarını araladım. Gördüğüm manzara aklımdan geçeni doğruluyordu. Ferit yavşağı bu akşam da Serpil'in götünü boş geçmemişti. Deliğin etrafı iyice morarmıştı ve göt deliği halen gevşek duruyordu. Zaten bekleyecek gücüm de yoktu, bir an önce içine girmek için sabırsızlanıyordum. Daha önce Serpil'in götünü bir kez sikmiştim ve bu da ikincisi olacaktı. Bacaklarından tutup sırtüstü çevirdim. Serpil'de ses seda yoktu. Sanki ölü gibi hareketsiz yatıyordu. Amcığı tüm ihtişamıyla meydandaydı. Amını gördüğümde tüm bedenim ürpermişti. Bu güzel amcığa saatlerce bakabilirdim, ama dayanacak gücüm kalmamıştı. Filmdeki pozisyonu denemek istiyordum.
Kendi eşofmanımı ve donumu çıkardım. Bacaklarının arasına eğildiğimde amından burnuma gelen koku iştahımı kabartmıştı. Kılsız pürüzsüz amcığı kaymak gibiydi ve bu kaymaktan tatmak, öpmek, yalamak istiyordum. Yalamaya başladığımda amının tadı tuzluydu, ama yine de müthiş zevk veriyordu. Ağzımdan çıkan tükrük, amının sıvısıyla bütünleşiyor sonrada süzülüp çarşafa akıyordu... Bacaklarını kucağıma alarak aralarına girdim. Baldırlarının altından tutup göğsüne doğru büktüm. Bir bacağını sağ omuzuma, diğer bacağını da sol omuzuma doğru kaldırdım. Yukarı kalkan bacaklar götünün yanaklarını iyice germiş, göt deliğini ortaya çıkarmıştı.
Amının sıvılarını göt deliğine yedirerek yarağımın başını göt deliğine dayadım ve yüklendim. Önce kafasını, ardından gövdesini soktum. Artık içindeydim. Tanrım ne harika duyguydu bu! Büzük kasları yarrağımı lastik eldiven gibi sarıp sarmalmıştı. Kilitlenmiş gibi birleşmiştik. Bir süre öyle kaldıktan sonra git gel yapmaya başladım. İçine girip çıkmak harika bir haz veriyordu. Zaman zaman Serpil'in ağzından çıkan mırıltılar eşliğinde götünü sikmeye devam ediyordum. Acaba siktiğimin farkında mıydı? Emin değildim, ama çok geçmeden am suyu yarrağıma doğru sızıp, kayganlık vazifesi yapmaya başlamıştı. Yarrağım şimdi daha rahat hareket ediyordu. Götten sikmenin zevkini tadarken, penyesini sıyırdım. Sütyenin altında sıkışan kocaman memeler kurtulmak ister gibiydi. Memelerini sütyenden kurtardığımda harika bir manzarayla karşılaştım. Kocaman göğüsler oldukça diriydi. Ucları şişmiş, dimdikti. Üzerine abanarak, önce yalamaya, sonra da emmeye başladım. Serpil yine mırıldanıyordu. Ama o anda uyansa bile umrumda değildi, bu zevkten beni hiç kimse mahrum bırakamazdı. Memelerini yalayıp emerken, yarrağımı götüne köklemiştim. Sonra hareket ettirmeye başladım. Hem götünü sikiyor, hemde memelerini yalayıp emiyordum...
Bacakları omuzumda olduğu halde belinden tutup kendime çekerek hızla sikiyordum götünü. 10-15 dakikadır devam eden bu git geller neticesinde deliğini iyice gevşetmiştim, şimdi daha sert hareket ediyor, hızlı bir şekilde sikiyordum götünü. Zevkten çıldıracak gibiydim, bedenimi saran sıcaklık yarağıma doğru yöneliyordu. Aniden kasılmaya ve boşalmaya başladım. Şiddetli bir şekilde boşalırken götüne pompalamaya da devam ettim. Boşalmam bitince rahatlamıştım. Terden sırılsıklam haldeydim.
Yarrağımı çekmemle birlikte Serpil'in götünden osuruklar gelmeye başladı. Bacaklarını indirmeden götüne baktım, delik kapanmamış, kırmızımsı içini döllerim doldurmuştu. Osurmalarıyla döller dışarı çıkmaya başladı. Donumu aldım ve donumla götünün deliğini iyice temizledim. Sonra da sütyenini düzelttim. Odadan çıkarken Serpil halen osurmaya devam ediyordu :)
[Gökay]
124 notes · View notes
zombilerindekalbivar · 9 months
Note
Abi bir şey diycem ben şu sıralar ciddi manada kendimi iyi hissetmiyorum psikoloğa falan gitsem ailem tarafından deli damgası yerim bu arada ailem cidden böyle insanlar her neyse bende bana iyi gelecek videolar izliyorum bir nevi kendimi tedavi etmeye çalışıyorum ama nereye kadar gider bilemiyorum bir tavsiyeniz var mı acaba sizin?
Emin ol böyle kitap okumak veya bir şeyler izlemek pek işe yaramaz. Çünkü onları yaparken kafandaki şeyler yokmuş gibi olucak ama olumsuz duyguların o sana iyi gelecek şeyleri yaparken anlamanı engelliycek. Sana tavsiyem her şeyden uzak dur. Yani bir süre kendi kabuğuna çekil. Müzikler ile kendini dinle. Kimseye bir şey anlatamazken senin en iyi dinleyicin kendindir. Ağla içini dök. Ama ilk başta kendini dinle. Ve şöyle bir şey düşün. Seni üzen ne bilmiyorum ama bunu yapman iyi gelebilir çünkü bir ara psikoloğa gitmiştim ve bu örnek gerçekten insanı rahatlatıyor.
Etrafına bir daire çiz hayalî. O dairenin içinde ol ve içeriye sadece senin elinden gelen olayları, yapabildiklerin gibi şeyleri koy. Dairenin dışına da senin elinden ne kadar gelse de yapamadıklarını, olumsuz düşünceleri koy. Ve o dairede yaşa kabullen. Ben buyum,benim kişiliğim bu,benim elimden gelenler bu. Beni kabul eden bu şekilde kabul etsin demeye odaklan.
Yaşadığın olayların hepsi bir hayat denen oyunun parçası. Onlara,yoruldum diyerek yenilmek yerine sondaki en güzel an için savaş. Her zaman demişimdir,hayat bir sürpriz kutu gibidir. Her geçen gün açtığında ne çıkacağını bilmeden heyecan ve mutluluk ile açmalısın ki o kutuyu her zaman mutlu olasın. Bir de geçmişe bakmamalısın. Geçmişe bakmak arabayı düz yolda geri bakarak sürmek gibidir. Önündeki arabaya çarpacağını bile bile geri bakarak kullanmaktır geçmişe bakmak. Bu yüzden ilk önce önümüze tertemiz bir şekilde bakmak gerekir. Rampa gelir onu ezerek süratle gitmek gerekir. Evet dediklerimi yapmak o kadar zor ki anlatamam. Ama insan başarınca o kadar rahatlıyor ki anlatamam. Bu yüzden her zaman geleceğe yönelik bak her şeye.
Sana ne ağır geliyor bilmediğim için her seni üzecek yerlerden çözüm üretmeye çalıştım eğer boş konuştuysam özür dilerim.
Ve son olarak bir şey demek istiyorum.
Yaşadıkların, yaşayacakların, yaşıyor olduğun her şey seni daha güçlü yapacak parçalardır. Sen onları ayağa kalkıp dik bir şekilde toplamazsan bu oyun devam eder. Sadece ayağa kalk.
Sana bir tavsiye daha,bir kağıt ile kalem al. Seni üzen,hayal kırıklığına uğratan,sinirini bozan ne varsa hepsini yaz o kağıda içini dök. Tamamen yazıp bitirdikten sonra onu ellerinle parçala,yak yok et. Ondan sonra yüzüne kocaman gülümseme ekle. Ve bembeyaz yepyeni bir sayfa aç yeni hayatına. Eskilerden kurtulmak için istersen saç stilini veya görünüşünü değiştirebilirsin oda çok rahatlatır.
Bembeyaz sayfaya yep yeni sen olarak başla. Eminim ki sen yaparsın. Kimseye bir şey anlatmak için uğraşma. İlk başta da dediğim gibi kendine anlat. Tek kötü şeyleri değil iyi şeyleri de kendine anlat. Kendini mutlu et. Kendine ufak ufak hediyeler al. Mutlu ol. İnsanların dediğine gül evet böyleyim de geç. Bunları yapmak keşke söylemek kadar kolay olsa ama o güçleri toplarsan yapamayacağın hiç bir şey yok. Ben her zaman burdayım güçlenmek için yardım istersen yardım ederim. Umarım boş konuşup seni yormamışımdır.
Hep iyi ol güçlü ol 🫶🤍
8 notes · View notes
laviniapricity · 1 year
Note
Sana veda ettim mi bilmiyorum etmediysem de sana da veda etmek istiyorum. Çok güzel bir insansın yüreğinin güzelliği sayfana yansımış umarım hep böyle devam eder :) ve sevgilinle çok yakışıyorsunuz umarım bir ömür boyu olur ilişkiniz:)
Kendine coook iyi bak her şey için teşekkür ederim sağlıcakla kal :)
Çok teşekkür ederim.. Sen de çok güzel bir insansın, iyi ki tanışmışım senle. Umarım dönersin tekrar buraya.. Sen de kendine çok çok iyi bak :))♡
8 notes · View notes
buffy-buffy · 1 year
Text
Bu sabah düzelteceğime dair bir umutla uyandım
Umarım hep böyle devam eder
16 notes · View notes
pinkyringg · 1 year
Text
21.04.2023
OMG OMG OMG!!!!
NELER OLDU NELER OLDUUUU
Sana en son yazdığımda, seninle inatlaştım güzel bir şey olana kadar yazmamaya yemin ettim xpp Eski yazdığım şeyleri okudum hepsini okuyamadım bile kendime o kadar üzüldüm ki gözümün önüne geldi yaşadıklarım. Ondan sonraki sürede neler yaşayacağımdan habersiz... Yazmadığım sürede de her şey çok kötü gitti daha da depresyona girdim. Berbat haldeydim. İş başvurularım hep olumsuz, intern olarak deneyim kazanmak istediğim yerler bile ilgilenmedi. Sürekli kendimi push etmekten o kadar yorulmuştum ki. Hiç bişi beceremeyen biri miydim ? Yetersiz miydim?? Ben de ne vardı da olmuyordu. İşte böyle bir rollercoaster yaşadım duygusal olarak. Her şeyi salıp umutsuzluğun dibini de yaşadım, kendimi motive edip üretmeye de devam ettim. Tabi bu kendini tekrar eden bir döngüydü. Sürekli yükselmeye çalışıp her seferinde daha da düşmek. Yine de kendimi oyalamaya, kendimle ilgilenmeye hep devam ettim. Bu süreci daha da zora sokan o duygu... biliyorsun... onun yüzünden her şey.
Uzun zamandır ne değişti onunla ilgili dersen hiç bişi değişmedi. Bana yazdı sadece. Sinir krizi gibi bişi geçirdim. Duygu boşalması yani yazmasına hiç hazır değilmişim. Aslında sinirlenip üzülmemin sebebi yazması değil de duygusuz ve alay eder bi üslupla yazmasıydı. Yetmezmiş gibi her şeye karamsar yaklaştığımı söyledi ???????????????????? Aklıma gelince bile sinir ağlaması yaşıyorum hala. Hayatı iyi giden birinin yorum yapmaması gereken bir konu ve yaşadıklarımı anlayamaması... İnanamıyorum yani. Hepsinin suçlusu o ve neyse. Sonra özür diledi ama hiç bir anlamı yok beni anladığını da sanmıyorum. Yakın çok yakın bir zamanda doğum gününde inanılmaz kötü hissettirecek bir şeyini gördüm. Yani tarifi o kadar zor ki. R*s bir kızla konuşuyor sanırım ve off iğrenç bir hismiş. Kız ona bir hediye yapmış ve hikayesinde ÖZENE BÖZENE SÜSLEYEREK KALP KOYMALI, EN GÜZEL HEDİYE BU ZAMANA KADAR gibi şeyler yazarak paylaşmış. Şok oldum şok. Ne var aralarında umrumda bile değil beni kıran ve yıkan konu benimle ilgili hiççççç bir şeyi böyle özenerek kalp koyarak paylaşmadı :D Kızın yüzünü bile koyması kalmış hikayeye övünür gibi. Bu hisle de sınanacakmışım ne diyeyim. O kadar kötü bir his ki gerçekten aklıma geldikçe ağlıyorum. Çok ama çok kırgınım. Bunu anlasın ya da anlatmak çok isterdim. Evet aptal gibi hala bir şeyler anlatma derdindeyim. Sormak istiyorum ne düşündü ya yaparken. Kendimi çok değersiz hissettim. Benim neyim eksikti dedim. Bugünleri bu hisleri hiç unutamayacağım.
İşte böyle krizler yaşarken ve bu konu hakkında 200 sayfa daha yazabilecekken o kadar güzel bir şey oldu ki... Yani evren, tanrı yanımda olan her şey tam zamanında elimden tutmuş gibi oldu. İŞE GİRDİMMM.... Sonunda sonunda sonunda. Pazartesi başlayacağım ama daha başlamadan bile o kadar iyi geldi ki. Şimdiden o kadar güçlü hissediyorum. Kaybettiğim tüm özgüveni geri kazanacağım. Artık güçlenme iyi hissetme sırası bende. Yeni hayatımın ilk günü hesabı. Artık sadece ben varım. Daha da yükseleceğim, daha da iyi yerlere geleceğim. Her şeyin en güzelini en kalitelisini yaparım. Umarım her şey çok güzel olacak ve yeniden güçleneceğim. Beni yaralayan ve hep karnıma ağrı yapan tüm duygulardan hislerden de kurtulacağım. Yaşadığım bugünleri asla unutmayacağım ve o kız için çok çalışacağım, ağladığı, bittiği her geceyi telafi edeceğim. Çocukluğum bana baktığında benimle gurur duyacak. Artık gülme sırası bize geldi. Konu biz olunca gitmek için bahane arayanlar başkasına melek oldu ya bunu asla unutmayacağım.
Neyse artık diliyorum ki hep güzel hisler duygular yazarım ve çok mutluyum. Kariyer modunu açtık.
4 notes · View notes
senisensizyasatan · 1 year
Text
Geçmişime bir baktım da meğerse ben ne kadar masum birisiymişim. Aşk ne demek bilmezdim, ihanet, ailevi sorunlar ve dahası hiçbiri yoktu. Okuldan eve, evden okula. Yaz tatillerinde mahallede ki arkadaşlıklar, oynanan oyunlar hepsini çok özledim. Çocukken hemen büyümek isterdim, zorluk ne demek, acı ne demek bilmeden. Yaşımı soran herkese 1 yaş fazla söylerdim. Zaman zaman ailevi sorunlarımız başladı, dağılmıştım. Artık saç tellerim teker teker dökülmeye başladı sonra avuç avuç, sonra bir baktım saçlarım kalmamıştı. O dağınıklıkta çok sevdiğim insanı toprağa verdim ve o zaman anladım insanların aslında ne kadar boş olduğunu, annem babam da dahil. Acı ne ilk orda tattım. Sonra ailevi sorunlar devam ederken birisine aşık oldum öyle böyle değil, deliler gibi, hiçkimseyi sevmediğim gibi çok sevdim 2 ay birlikteliğimiz oldu. Onun hakkında duymak istemediğim şeyler duydum ve bitirdim, ama çok seviyordum. 2 ay sonra sevgili yaptı ve bir kaç gün sonra nişanlandı. Ben orda acıyı 2. kez tattım ama bu farklıydı o acı yaşıyodu. Unuttum, unutmaya çalıştım. Daha sonra babam varken babasızlık yaşadım ve dedim ki yaşadıklarım aslında bir acı değilmiş sadece sızlamaymış. Babamdan çok yara aldım özellikle annem. Annemle ne kadar anlaşamasam da çok seviyordum ve hala öyle ama konu baba sevgisi olunca içimde hep selalar verildi, hep cenaze vardı. Bunlar yaşandıktan sonra artık yaşımı 1 eksik söylüyorum. Ben daha çocuğum ve bir çocuğun uğraşması gereken şey dersleri. Babası değil... Her erkek baba olamaz. Baba, herşeyi almakla olmaz, bazen maddiyat değilde maneviyat ağır basar. Bu dört duvar arasında değişen sadece 2 kişiydik babam ve ben. Babam parayı bulunca değiştiği hallerinin haddi hesabı yok. Ben ise babamı kendi içimde kaybettiğimde ki sözlerimin, konuşmalarımın ve davranışlarımın haddi hesabı yok. Herkes yaşımdan büyük (olgun) olduğumu söyler. Bir yandan güzel, diğer yandan kötü aslında. Erken olgun olmak bir çocuğa ağır gelir, çünkü olgun insanın düşünmesi, yapması hesaplaması biraz daha fazla ve biraz yüktür. Güzel yanı ise daha doğru düşünebilmek ve ona göre hareket etmek, fakat bir çocuk en fazla ne kadar doğru düşünebilir ki. Rastgele bir matematik denkleminin doğru olup olmadığını düşünmeli. 15 yaşında hiçbir çocuk, şunu şöyle yapsak daha fazla para kazanırım, ya da şu şekilde işlerde çalışıp bi sweat alabilirim diye düşünmemeli. Kader gayrete aşıktır diyorlar ama çoğu kızın kaderini birazda olsa baba yönlendirir. Bazı kızlar hayatlarını mükemmel yaşar, çok mutludurlar, çünkü onları, anlayan, dinleyen, onlara ilaç olan bir babaları vardır, bazıları ise berbat bir hayat yaşar ve erken yaşta bir işe saatlerini heba eder, rastgele bir insanı hayatına alıp ondan baba sevgisi beklerler. Neden? Çünkü sadece babanın ismi vardır kendisi yoktur. Bazılarının ise ne kendisi vardır ne de ismi. Aslında net bi şekilde olmasa da olur en azından babam var mı, yokmu? Diye düşünmem. Yok derim ya da var. Gelgitler insanı çok yorar, varlıklarıyla yokluklarıyla aynı olan insan(lar) çok yorar. Ve ben haddimden aşkın bir derece yorgunum ölüm uykusuna yatsam bile dinlenemem, toparlanamam, ama hep gülerim. Çoğu zaman ağlamam sadece gülerim en büyük acıma bile. Bazen gülmek iyi gelir. Çevremde ki insanlar ben güldüğüm için, kahkahalara boğulduğum için beni güçlü sanarlar. Güçlü değilim, güçlü gözükmek zorundayım. Eğer güçlü görünmezsem beni daha fazla yıkarlar ve beni toplayacak kimsem yok. İyi mi geceler bilmiyorum ama iyi geceler. Kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş, umarım sizi mutsuz edip mutlu olanlar, bir gün de onlar mutsuz olurlar tek dileğim sağlıcakla kalın:))
3 notes · View notes
alkolikreaksiyonlar · 3 months
Note
Seni mutlu görünce seviniyorum ya hep gülersin inşallah iyi geceler 🐌
Ama ben sana çok teşekkür ederim ki, böyle günlük gibi kullanmaya başladım burayı biraz ne kadar süre devam eder bilmem, yazdıkların için teşekkür ederim sende hep gülümsersin umarım hayatında, iyi geceler anonim 🖤
1 note · View note
kenopsia52 · 3 months
Text
Hayat bazen istediğimiz gibi gitmez değil mi? Hani bazen istediğimiz o şeyler, tatmak istediğimiz o hisler, nasıl bir şey olduğunu merak ettiğimiz şeyler yani kısacası istediğimiz ama bir türlü olmayan şeyler vardır şu kısacık hayatımızda dimi? Evet, vardı. Pekâlâ ne denilebilir ki bu olmayan şeylere karşı? Ne yani sevgimize karşılık vermedi diye kendimizi yerden yere vuramayız ya? Olmayan bir şeyi zorlayamazsınız değil mi? Ahh ne denilebilir ki... Bütün mesele sevgi ve aşkta değildi ya ahahshaahsahahas hep çabalarız hep deneriz ya, hadi yaparsın, hadi oğlum başarırsın, hadi kızım sen güçlüsün, hadi, hadi, hadi ve yine hadilerle geçer bu denemelerimiz. Ama olmaz dimi? Ve bu sonuçlar karşısında kimi daha hırslanıp yoluna devam eder ve başarıya ulaşır. Kimisi de pes edip o yolda yok olur. Ama hayat hiçbir zaman adaletli değildi ki. Ben bazı sebeplerden dolayı adaletsizliğe uğradım ve bu yolda çok şey kaybettim. Tabii bunlar olacak diyeceksiniz; normal, hak veriyorum size tabii ki. Ama bazen yoruluyor insan, yapamıyor umudunu kaybediyor her çabalarının karşılığını alamamaktan bunalım içine giriyor. Çevresinden ailesinden gördüğü o bakışlar bile o insanı etkiliyor, evet bir süreye kadar dayanabilir ama sonra o bomba patlar. Ve o insan o gün son bulur; işte buna da sebep olan ailesi ve çevresinde ki insanlardır. O insana olan inançsızlığı, o insana olan güvensizliği, o insana olan psikolojik baskısı ve daha niceleri... Sence bir insan buna dayanabilir miydi? Sizi bilmem tabii, dayanan varsa eyvallah derim. Ama ben, bende olmuyor her ne kadar çabalarsam beceremiyorum gücüm tükendi artık. Ben sanırım bütün gücümü büyük yıkımdan sonra kaybettim. Ah, büyük yıkım... Yeterince güçlü olamıyorum huzur bulabileceğim bir sonu arıyorum ama o'da olmuyor çünkü son da iyi değil. Benim sonlarım hep kötü oldu ve bütün sonları hep bildim. Belki de bu sonlar yüzünden hayatım yeterince iyi ve güzel geçmedi. Ahahahahaagahagd bilemeyiz tabii hayat bu ya değil mi? Ahh ne diyeyim ki artık. Sadece derin nefes alıp vermekten başka değişen yok oahddhwkshlqbdowbd. Hmm pekâlâ başka ne diyebilirim ki..? Bilmiyorum. Ama sanırım savaşmak zorundayız değil mi? Ah, evet evet savaşmak zorundayız. Çünkü Dean Winchester öyle yapardı, Su Lordu öyle yapardı. Değil mi? Onlar sonuçta güçlülerdi ya! Ama işte benim tek eksiğim iradesiz oluşum. Evet, evet doğru duydunuz iradesizim ben sodhsohdisgsiabxoadb. Ah çok şairane ama haa. Şok şok Arın Tandemirden iradesiz kelimesini mi duyacaktık bide? Aman nerelere geldik he jddjdjdbskgdkwvd. Gerçi Arın Tandemir demeli miyim onu da bilmiyorum. Çünkü öldüğümde mezar taşımda bir Arın Tandemir yazmayacak ya! Gerçek kimliğim olacak. Waow çok ironik ama he skdjdjgkdjspskskswond. Pfht deliriyorum sanırım, ama delirmekte güzel ;) sorgulamıyorlar çünkü. Bazen buraya kadardı dersin sonra bi bakmışsın; zaman akıyor, rüzgar hızını arttırıyor, su aynı şekilde akmaya ve taşmaya devam ediyor, ateş harlanmaya devam ediyor, toprak eridiği yerde başka bir toprağa karışıyor. Ve sende ilerlemek zorunda kalırsın, olmaz çünkü. Daha ne yapabilirsin ki? Ne diyebilirim ki hayat bu sonuçta. Ah Arın ah mükemmelsin owdhiwhsieshwihswkshwhsh. Demek aynı şeyleri yaşayacağız ha? Evren şaşırtmıyor yinee owdhiwhsieshwihswkshwhsh. Sinirli miyim? Yok canım ne siniri ya, bir ıhlamur içmişim bütün acılarım gitmiş gibi canım ya. Ruhun kurtuldu ama bedenin bir türlü kurtulamadı Arın. Neden böyle oldu acabaa? Çünkü bedenin de kurtulması gerek artık değil mi? Bende öyle düşünüyor - dum. Ama bekleyeceğiz artık, dimi? Umarım yakında buda olur. :))
1 note · View note
erstwhile-maybe · 8 months
Text
Bugün benim doğum günüm ve hissettiklerimi paylaşmak için buraya yazıyorum. Gerçekten tek başıma ayaklarımın üzerinde durabilmek için hem bencil davrandığım hem de bir o kadar kendimi bile düşünmeden aldığım kararlar oldu. Hedeflerim benim için her zaman ön planda, umarım hep böyle olmaya da devam eder. Özeleştiri kısmına gelirsek de bu özelliğimin beni yalnızlaştırdığı, ve yalnız hissettirdiği de kaçınılmaz bir gerçek. Genelde mantıklı kararlar alıyor olmam ve bunun sonucuna katlanıp duygularımı bastırabiliyor olmam benim duygusal olmadığım anlamına gelmiyor. Sürekli güçlü ve sert duruyor olmam hiç incinemeyeceğim anlamına gelmiyor. Neden son zamanlarda geçirdiğim en depresif gün bu peki? Belki de en mutlu en özel gün olmalıydı benim için, genelde insanlar bunu yaşarlar çünkü. Neden ben yaşayamıyorum demeyeceğim çünkü eğer zihnimi susturmayı başarabilseydim yaşardım. Ama zihnimi susturamıyorum..
05.09.2023/18.10
0 notes
Text
Mükemmel bir sabaha uyandım. Kalktım hazırlandım ve onunla buluştum. O, yorgun haliyle benimle vakit geçirirken bir yandan inanılmaz mutluydum, bir yandan da ona kıyamadığım için buruk… Ne yalan söyleyeyim tekrar tekrar aşık oldum. :)
Umarım her şey hep böyle devam eder. Bütün güzellikler hep bizimle olur. Umarım birbirimizi hep böyle severiz. Birbirimizi sevdikçe güzelleşiriz. Eşsizleşiriz…
0 notes
selinaslann · 10 months
Text
Geçmişime bir baktım da meğerse ben ne kadar masum birisiymişim. Aşk ne demek bilmezdim, ihanet, ailevi sorunlar ve dahası hiçbiri yoktu. Okuldan eve, evden okula. Yaz tatillerinde mahallede ki arkadaşlıklar, oynanan oyunlar hepsini çok özledim. Çocukken hemen büyümek isterdim, zorluk ne demek, acı ne demek bilmeden. Yaşımı soran herkese 1 yaş fazla söylerdim. Zaman zaman ailevi sorunlarımız başladı, dağılmıştım. Artık saç tellerim teker teker dökülmeye başladı sonra avuç avuç, sonra bir baktım saçlarım kalmamıştı. O dağınıklıkta çok sevdiğim insanı toprağa verdim ve o zaman anladım insanların aslında ne kadar boş olduğunu, annem babam da dahil. Acı ne ilk orda tattım. Sonra ailevi sorunlar devam ederken birisine aşık oldum öyle böyle değil, deliler gibi, hiçkimseyi sevmediğim gibi çok sevdim 2 ay birlikteliğimiz oldu. Onun hakkında duymak istemediğim şeyler duydum ve bitirdim, ama çok seviyordum. 2 ay sonra sevgili yaptı ve bir kaç gün sonra nişanlandı. Ben orda acıyı 2. kez tattım ama bu farklıydı o acı yaşıyodu. Unuttum, unutmaya çalıştım. Daha sonra babam varken babasızlık yaşadım ve dedim ki yaşadıklarım aslında bir acı değilmiş sadece sızlamaymış. Babamdan çok yara aldım özellikle annem. Annemle ne kadar anlaşamasam da çok seviyordum ve hala öyle ama konu baba sevgisi olunca içimde hep selalar verildi, hep cenaze vardı. Bunlar yaşandıktan sonra artık yaşımı 1 eksik söylüyorum. Ben daha çocuğum ve bir çocuğun uğraşması gereken şey dersleri. Babası değil... Her erkek baba olamaz. Baba, herşeyi almakla olmaz, bazen maddiyat değilde maneviyat ağır basar. Bu dört duvar arasında değişen sadece 2 kişiydik babam ve ben. Babam parayı bulunca değiştiği hallerinin haddi hesabı yok. Ben ise babamı kendi içimde kaybettiğimde ki sözlerimin, konuşmalarımın ve davranışlarımın haddi hesabı yok. Herkes yaşımdan büyük (olgun) olduğumu söyler. Bir yandan güzel, diğer yandan kötü aslında. Erken olgun olmak bir çocuğa ağır gelir, çünkü olgun insanın düşünmesi, yapması hesaplaması biraz daha fazla ve biraz yüktür. Güzel yanı ise daha doğru düşünebilmek ve ona göre hareket etmek, fakat bir çocuk en fazla ne kadar doğru düşünebilir ki. Rastgele bir matematik denkleminin doğru olup olmadığını düşünmeli. 15 yaşında hiçbir çocuk, şunu şöyle yapsak daha fazla para kazanırım, ya da şu şekilde işlerde çalışıp bi sweat alabilirim diye düşünmemeli. Kader gayrete aşıktır diyorlar ama çoğu kızın kaderini birazda olsa baba yönlendirir. Bazı kızlar hayatlarını mükemmel yaşar, çok mutludurlar, çünkü onları, anlayan, dinleyen, onlara ilaç olan bir babaları vardır, bazıları ise berbat bir hayat yaşar ve erken yaşta bir işe saatlerini heba eder, rastgele bir insanı hayatına alıp ondan baba sevgisi beklerler. Neden? Çünkü sadece babanın ismi vardır kendisi yoktur. Bazılarının ise ne kendisi vardır ne de ismi. Aslında net bi şekilde olmasa da olur en azından babam var mı, yokmu? Diye düşünmem. Yok derim ya da var. Gelgitler insanı çok yorar, varlıklarıyla yokluklarıyla aynı olan insan(lar) çok yorar. Ve ben haddimden aşkın bir derece yorgunum ölüm uykusuna yatsam bile dinlenemem, toparlanamam, ama hep gülerim. Çoğu zaman ağlamam sadece gülerim en büyük acıma bile. Bazen gülmek iyi gelir. Çevremde ki insanlar ben güldüğüm için, kahkahalara boğulduğum için beni güçlü sanarlar. Güçlü değilim, güçlü gözükmek zorundayım. Eğer güçlü görünmezsem beni daha fazla yıkarlar ve beni toplayacak kimsem yok. İyi mi geceler bilmiyorum ama iyi geceler. Kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş, umarım sizi mutsuz edip mutlu olanlar, bir gün de onlar mutsuz olurlar tek dileğim sağlıcakla kalın:))
1 note · View note
kardakimutluluk · 10 months
Text
Unuttum dediğim ve sanki öyleymiş gibi yaşadığım birkaç günün ardından hiçbir sebep yokken bunun gerçek olmadığı farkındalığına vardım. Aylarca uğraştığım, kendimi kandırdığım onca zamanı dün tek bir an da silip attım. Dediğim gibi nedenini bilmiyorum bir anlık farkındalığın sonucu oldu bu. Kendim için değildi bu yaptığım şey. Senin içindi daha önce de söylediğim gibi. Başarabilir miyim bunu hiç bilmiyorum ama başarmak zorunda olduğumu biliyorum. Nereye baksam sen gibi gelmeye başladı tekrar o yüzden ne yapacağımı bilmiyorum. Tekrar yazmayacağım. Bu sefer bunu yapmayacağım ama sana yazdığım, seni andığım bu cümlelere tekrar senden bahsedeceğim. Belki sen yazarsın, ilk kez sen merak edersin diye bekleyeceğim. Ben çok geldim sana, bu sefer sen gel istiyorum önemliymişim gibi, değerliymişim gibi... Kendimi kandırıyorum tabii ki bu şekilde bekleyerek ama olsun. En azından ben geldim çok sefer ve bu yüzden içim rahat. Sen de rahatlatmak istersin belki bir gün. İstemezsen veya çoktan rahatsa için o zaman öyle kalmaya devam eder umarım. Seni kötüleyen biri olmadım hiçbir zaman. Gene seni anlattığım insanlarda da bunun etkisini görüyorum. Ne ben senin hakkında kötü bir şey söyleyebiliyorum ne de anlattıklarıma söylettiriyorum. Ne yazacağımı veya bundan sonra neler yazmaya devam edeceğimi bilmiyorum. Tek bildiğim hâlâ bir şekilde seni özlüyor olduğum. Seni bekliyor, vazgeçemiyor oluşum. Biliyorum sana vazgeçtim dedim, beklemiyorum dedim ama bu düne kadar geçerliydi. Gerçi hiç bırakmadım bunları ama en azından kendime ifade etmiyordum bunları. Artık saklama gereği duymuyorum. Öyle ya da böyle bir şekilde başarmak zorundayım. Ne zaman bu şehirden çıkarsam işte o zaman seni arkamda bırakmaya çalışıcam. Kalırsam da içimde hâlâ sen varken ve daha önce de dediğim gibi seni son nefesime kadar severek gideceğim bu dünyadan. İki seçeneğim var sadece. Hangisini daha çok istiyorum bilmiyorum. Ama gerçekleşecek iki olasılık var. Neyse. Belki okursun bir gün. Mutlu kal. Gittiğin yer de, yerleşeceğin kalpte mutluluklar hep peşinde olsun.
22.06.2023
21:44
1 note · View note
norvaa · 11 months
Text
Yazılarımla alakalı merak duyup okuttuğum kişilerin hemen hemen hepsinin dediği tek şey:
" Düşüncelerin çok güzel aktarılıyor kurduğun alt cümlelere. Peki neden hiç kendin yazmayı denemedin? "
Neden denemedim ?
Denemem gerekiyor galiba.
Deneyelim , beğenirsiniz umarım :)
' Sizce aşk nedir diye basit bir soru sorsam ne derdiniz acaba ? Mesaj olarak beklerim birgün görürseniz yazdıklarımı :) . Bence aşk ne kadar sevdiğin falan değildir . Aşk ; acı , öfke , hayalkırıklığı gibi duyguların sevgi duygusundan daha çok bastırmasıdır . Çok kişi geçmiştir kalbinden. Başlangıç ve bitişlerimizden . Hepsinin illaki izi kalır ama bir gün biri önüne çıkar o kalan izlerin hepsini yer siler gibi siler :) . Ve sen ciddi anlamda hissedersin bunu. Onunla bakışırsın , konuşursun ve şans senden yanaysa hayatında belkide bir ilişkiye girersin. Ondan gelen beklenmedik tek mesajla hemde . Bu heyecan kalp krizi geçirmeden kalp krizi yaşamanıza sebep olur. Daha önceden böyle hissetmemişsinizdir. Herşey güzel gider tabi arada kavgalar olur. Olmazsa bilin ki sorun vardır :) . Böyle mutlu bir ilişkiniz varsa adına çok sevindim umarım hep devam eder . Ama eğer ki olduktan sonra birden davranışları bozulursa onun... İlk başlarda fark etmezsin çok normaldir. Sonradan seni aramamaya , yazmamaya başlar buna ilgisizlik denir . Bahaneleride işim vardı , çok canım sıkkındı . Bu tür şeyler olur genelde . Dıştan " AH HİÇ SORUN DEĞİL ANLAYIŞLA KARŞILARIM , BEKLERİM BEN SENİ! " dersiniz . Ama içiniz buruk kalır biraz. Bu çok tehlikeli bir histir . İçiniz böyle hissetmez. Ve bu durum ilerledikçe artık kafanızda kurmaya başlarsınız . Yine aynı bahane gelince susarsınız ve yine sorun değil vs. şeyler dersiniz . Ama içiniz hâlâ buruk kalır . Sonraki aşama üçüncü kişilerin de içinde olduğu sorunlar . Bu sizin çok canınızı yakar. Ciddi anlamda hemde. Susarsınız . Sonra daha çok ciddileşir durumlar . Birşeyler öğrenirsin üstüne. Çok sevdiğinden ilişkinin bozulmasından korkarsın her şeye tamam sorun değil dersin . Ama için senden nefret etmeye başlar . Son aşama bitiştir. Dayanamazsın . Öfkeni kusmak istersin ona . Söylemek istersin herşeyi yüzüne . O kadar öfkelenirsinki en son öğrendiğin şeyi bahane alıp başlarsın konuşmaya . Ondan özürler , yalvarmalar beklersin dimi :) . Ama o sizi sadece hayatınız boyunca unutamayacağınız hayalkırıklığına itmiştir. Elin mesaj yazmaz olur , dilin tutulur konuşamazsın . O an ki şokla anlayamazsın ne olduğunu . Artık konuşmuyorsunuzdur. Çok az zaman anlamazsın bunu ama . O çok az zaman geçtikten sonra. Ona o kadar çok alışmışsındır ki onsuz yapamazsın . Her konuştuğuna ondan bahsedersin. Yahu lavaboda bile aklına gelir . Biliyorum komik diceksiniz ama öyle olur . Çaresiz kalırsınız . Onun da umrunda olmaz zaten . Beklersiniz , ağlarsınız belki de ama bu sonuç çıkarmaz . Belki bir gün geri döner " Naber ? " gibi basit bir mesajla . Sen o kadar zorda kalırsın ki . Mesajına soğuk davranırsın ama yazmadan , konuşmadan yapamazsın. Artık içindeki sönen umut yeniden alevlenmiştir . Hemde küçük bir belirtiyle sadece . Bırakamazsın onu. Çaresiz kalırsın ve emin ol bu sürekli böyle ilerler. Dejavu gibi :)) ... '
Çok basit okuyanlar için
Ama yaşayanlar için bir roman gibi gelir okurken ...
Çünkü her yazdığımda aklına onunla olan bir anısı gelir...
Zor hemde çok.
Tek isteğim birgün yüzyüze gelip karşısında beni ne kadar üzdüğü hakkında ağlayarak bağırıp çagırmak onu yumruklamak belkide . Sonra gücümün tükenmesiyle yerde diz üstü oturup neden diye sormak sürekli ağlayarak. Tepkisini merak ettiğimden değil. İçimdekileri söylemektendir bu isteğim .
Tumblr media
0 notes
Note
Rümeysa sayfanı çok seviyorum paylaşımların çok hoş 😍. Fakat bir şey sormak istiyorum tam anlayamadım uzun zamandır merak ediyorum hiç aşık oldun mu ya da aşık mısın hala . Yazdıkların veya rb yaptıkların çok dikkatimi çekiyor her seferinde :)
Öncelikle teşekkür ederim 🥰. Yani inan ben de bilmiyorum aşık mıyım diye çünkü daha önce hiç böyle güzel ve kötü hissetmemiştim. Aşk nedir bilmem ben sadece aşık olduğunda vaz geçemediğini söylemişlerdi . Böyle içim kıpır kıpır olur hep onunla olmak isterim ona ait tek bir kişiye yani . En ince ayrıntısına kadar o beni bilsin ben onu bileyim derecesinde :) . Ama bir o kadar da kötü bir şey bu çok acı veriyor gibi anlam veremiyorum. Böyle hiç bir şey yaşamadan kendini ona saklayıp her şeyi onunla yapıp yaşamak çok güzel bir şey ama tek taraflı olmuyor tabi. Çoğu istediğim şey içimde kalmıştır yani. Böyle çok fazla konuşmadım hep mesafeli oldum pek bir şey yaşamadım kimseyle . Ama işte boşluğa mı geldim yoksa kalbime mi yenik düştüm bilemiyorum bir şeyler oldu sanırım. Sadece hissettiklerim var başka da bir şey yok elimde. Kimi için çok güzel bir şey kimi için kendine zararlı bir şey bence. Doğru kişi doğru zaman doğru yer doğru doğru böyle bir şey yok aniden gelir olur biter veya devam eder bilemiyoruz tabi orasını . Garip hissediyorum sadece. Sizi gerçekten seven kişi olduğundan emmin olun tabi olduğu gibi ortada kalmazsınız belki . Güvendiğiniz kişiler için pişmanlık duymazsınız umarım :) . Olduğu gibi içimi döktüm yanlışım olduysa görmezden geliniz ;) 29.03.23✨
0 notes
Text
Yıllardır süre gelen bir konuyu ele alacağım bugün. Bilmem kim bana hak verir kim vermez orası size kalmış ama düşünce özgürlüğü vardır ve bunlarda benim düşüncelerim.
Kürtler ve Türkler arasında her daim bir savaş vardır. Yıllardır böyle geldi ve böyle devam ediyor. Peki ya neden diye soruyorum sizlere bunca insanın ölmesini gerektiren ne? Bende bir kürdüm ve bundan hiç utanmadın hep gurur duydum. Ama kaçırdıkları bir ayrıntı var ben Kürt olan Türk vatandaşıyım. Küçükken çok ırkçılık gördüm anneleri sırf kürdüm diye çocuklarını benimle konuşturmaz , oynatmazlardı. O zamanlar bile ne kadar saçma olduğunu bilirdim. Terörist diyorlardı çok saçma değil mi? Kürtlerin terörist olduğunu söylüyorlar her insan da o zaman kötü .d saçma geldi değil mi kulağa. Benim bir Kürt olarak tek istediğim bir şeyler var benim gibi düşünen Kürtlerde vardır büyük ihtimalle. Dilimi konuşmak istiyorum. Özgürce ana dilimi konuşmak istiyorum. Kürdüm ben Kürt yok diyenler var hepsi yalan diyenler var hiç araştırmıyor musunuz? Tamam araştırmıyorsanizda peki milyonlarca insanın konuştuğu bir dili nasıl inkâr edebilirsiniz? Batıda çok kaldım genelleme yapmıyor asla yaşadığım bazı şeyleri bir Kürt gözünden anlatmak istiyorum. Eminim ki bir çok Türk'ten daha iyi Türkçe konuşuyorum peki ben Türkçe konuşuyorsam neden Kürtçe konuşamayayim. Türkiyede sadece Türkler savaşmadı, Kürtlerde savaşa katıldı. İzmir savaşında bayrağı ilk dikende Kürt değil miydi? Anlatmak istediğim Türkler nasıl bu topraklarda rahatça dillerini konuşabilirlarsa Kürtlerin de konuşması. Batıda çok kaldım dedim. Kürtçe konuştum normal olarak ailemle benim dilim çünkü. Birden üstüme yürüdüler o dili konuşamazsın diye yanımızda da bir yabancı kafile var birde. Durup adama bakıp yabancıları gösterdim onlardan daha çok hakkım var dedim. Benim dedemin babası savaşta öldü dedim. Türkler savaştı ise Kürtlerde savaştı dedim. Adam mahçup düşüp özür diledi peki ya soruyorum ben bunları demedende adam bilmiyor muydu?...
Irkımı asla inkâr etmedim etmemde . Türk vatandaşıyım ve gurur duyuyorum ve Kürtlügumle de gurur duyuyorum. Aslını inkâr eden kendini de inkâr eder hiç bir Zaman aslımı inkâr etmedim etmemde. Tek istediğim dilimin konuşulmasına izin verilmesi. Zorla Türkçe konuşulmasına karşı zorlananları gördüm. Kürt diye hor görülen. Kürt diye ölüme dayak yiyen. Kürt diye ölen. ÖLEN diyorum ölen. Sebebi neydi soyundan dolayı. Kaçıncı yüzyıldayız diyeceksinizde haklısınız da . 21. Yüzyılda olmamıza rağmen bunlar devam ediyor. Neden bu yazıyı yazdığımı soracaksınız yazmamın sebebi belki birinin düşüncelerini değiştirebilme şansımın olması. Umarım beni anlamışsınızdır. Sevgiyle kalın. Şewbaş....
30 notes · View notes