Bir Yılın Son Günleri
Bir yıl daha bitiyor
İşte bu kadar duru,bu kadar yalın
Bu kadar el değmemiş
Sıradan bir gerçeği daha
kolları bağlı hayatımızın
Bu şiire nasıl dahil edilebilir bir yılın son günleri
Her sonda,her başlangıçta ve her defasında
Alır gibi başkasını karşımıza
Perdeler çekip,ışıklar söndürüp
oturup yatağın içinde bir başımıza
Sorgulamak kendimizi
Öğrenmek ikimizin anadilini,ikinci belleğimizi
Öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini
Bu aynanın dehlizlerinde gezinirken görürüz
Karanlık günlerimizin kenar süslerini
Biterken yılın son günleri
Biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini
Gençlik ikindilerini
Kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri.
Bir yıl daha bitiyor
Düşlerim ,tasalarım,yarım kalmış onca şey
Her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden
Bana mı öyle geliyor
Yoksa daha mı hızlı ilerliyor zaman
İnsan yaşlanırken?
Kırdım mı incittim mi birilerini?
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler.
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi
Dağınık yatağım,mutsuz yatağım
Çoğalttım mı eksiklerimi?
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Ödünç aldığım kitapları geri verdim mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
Hala sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
Ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Hançer kıvamındaki o karamizah tadını
Şimdi oturup uzun bir hasretlik mektubu yazmalıyım Yavuz'a
Sonra köşe başından bir demet çiçek alıp öyle başlamalıyım
akşama
Yeni bir yıla
Ama nedense herşeyin tadı dağılıyor ağzımda
Bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında
Aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Bırakılmış mektuplar
Ve yurdumun her karış toprağında tefrika edilen karanlık
Ey hayatıma girenler ve çıkanlar
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
O kadar çok anlattım ki
Kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
Ofset duyarlılıklardan
Kaç zamandır bir ermiş dinginliği havalandırıyor dizelerime
açılan pencereleri,
Durup bakıyorum akşam sularında zaman kavramlarına,
Zamanı düşünüyorum;koyuluyorum
Anlamını yitiriyor "şimdiki zaman"ın boşyüceliği,tarihin unutkan
sayfalarındaki mürekkep lekeleri
İşimin başına dönüyorum içimde ıssız bir gönül erinci
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
"içtenliğin" yada "dünya görüşünün" kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum.
Sabahları açık penceremin soluduğu kent
Nabzında yüzyılın dağınık sancısı
Dumanı üzerinde tüten yıkıntılar
Hangi anlamı kuşanabilir şimdi yeni bir yıl
Umutsuzluk sözlüğünden karşılıklar aranırken hayata
Hangi söküğünü dikebilir bu yaralı kuşak
Hangi yüreğe öğretilebilir unutmak!
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
Hala bir umut var mıdır
Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Unutmadık bu acı olayı ve gelişmelere şahit olan 2023 yılı, Türkiye için de hafızalarda kalacak bir sene oldu. Takvimler 6 Şubat Pazartesi’yi gösterdiğinde Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde saat 04.17’de 7,7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yaklaşık 9 saat sonra saat 13.24’te Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi. Deprem, Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, Kilis, Adana ve Diyarbakır başta olmak üzere 11 ilde hissedildi.😥😥😥😥😥😥😥😥
"Böylece peygamberlerin haberlerinden, senin kalbini sağlamlaştıracak herşeyi sana anlatıyoruz ki, sana gerçekler ulaşmış olsun, mü'minlere de böylece bir öğüt ve hatırlatma gelmiştir." (Hud /120)
Çok zorlar hayat bazen. İki arada bir derede kalır insanın yüreği. Sarpa sarar işler, yolunda gitmez birtürlü.
Ya da hep sıkıntıdadır insan. Aksilikler adeta peşini bırakmaz. Nereden tutsa hayatı, elinde kaldığını hisseder.
Boğulur zamanının dehşetinden. İnsan nüfusu hiç bu kadar kuru kalabalık olmamıştır.
Dehşetli olan zaman değil insandır esasen; Kalbini, akleden kalbini unutan. Bilimi sanatı teknolojiyi nefsin tutsaklığı ile yaşayan/yaşatan. Ne derler bilirsiniz batıda "sanat sanat içindir. Bilim kapitalizm içindir".
Oysa İslam' da "Sanat da bilim de teknoloji de ALLAH içindir" evlat da mal da can da ALLAH içindir. Toplumdaki bu kaos gizli putlar edinildiğinden dolayı. Takvimler değişse de insan değişmiyor ihtiraslar, egolar, putperestlik..
Evet, insan çok tarumar hissediyor bazen ve çıkış yolu arıyor.
Yıllarca tebliğ yapıp da bir netice elde edemeyen, 950 yıl irşatta bulunan ve sürekli aşağılanan hor görülen, Ulu'l azm olan Nuh Peygamber' den bize mühim bir mesaj var.
"Sen gemini yap, Allah sana okyanusu gönderir"
Hayırlı sabahlar... Bakalım bugün gemimize kaç çivi çakacağız...
ayrıldığımız gündü. mutfaktaydık, buzdolabının yanında, kapısı açıktı. her şey bambaşka görünüyordu, yüzüne vuran o soğuk ışıkta. "biliyor musun?" dedin. "sen neye benziyorsun biliyor musun?" epeydir aradığın bir şeyi bulmuş olmanın hem sevinç, hem keder veren gizli bir an için bulandırmıştı yüzündeki tedirginliği, kırgınlığı. sis ışığa çıkmıştı. sonra yavaşça çevirip başını yüzüme baktın, kuyuya düşmeye benzeyen derin bir korkuyla. "neye?" dedim, yan yanayken yaşadığımız ayrılığın adını sorar gibi, "neye?" "bilardo toplarına." "neden?" dedim. "yazgını hep başkalarının ıstakalarının insafına bırakıyorsun da ondan..." bir uçurum gibi derinleşen sessizlik o an başlamıştı bile bizi birbirimizden uzaklaştırmaya. beni terk etmeden önce yaptığın son konuşma oldu bu. sonra iki arkadaşım geldi, birinin omzunda ağladım, hangisiydi şimdi hatırlamıyorum. sonra birlikte başka bir kente gittik. anlarsın, ayrılığın ilk günlerinde o eve katlanamazdım. sonra ben başka aşklara, sonra başka evlerin duvarlarına, başka takvimler astım. şimdi ne zaman birinden ayrılsam ıstakaların sesi patlıyor kulaklarımda. ardından bilardo topları dağılıyor dört bir yana. seni hatırlıyorum o soğuk ışıkta bir daha, bir daha, bir daha.
Hayattayken 3 kez yıldırım çarptı, öldü mezarına da yıldırım düştü
Walter Summerford isimli İngiliz, dünya üzerinde birden fazla kez yıldırım çarpan kişi olarak ünlendi. Hayatı boyunca 3 kez ve öldükten sonra 1 kez Summerford’un üzerine yıldırım düştü.
İstatistiklere bakıldığında yıldırım çarpmasına birden fazla kez maruz kalan insan sayısı çok azdır. Fakat Walter Summerford isimli eski İnigliz subayı, yıldırımlarla tam 4 kez karşılaştı.
İlk yıldırım deneyimini I. Dünya Savaşı'nda
Yıldırım çarpmasını I. Dünya Savaşı'nda deneyimleyen Walter Summerford, bir İngiliz subayıydı ve pek çok savaştan sağ salim sıyrılabilmişti.
Belçika cephesinde savaşan Summerford'un üzerine bir anda bir yıldırım düştü.
Atından düşen ve belden aşağısı felç olan adam, ölmese de tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu.
Bu olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra Kanada'ya taşınan Summerford, ailesiyle beraber daha sakin bir yaşam sürme niyetindeydi. Sürekli balığa çıkıyor ve ailesiyle Kanada'da sakin bir hayat sürüyordu.
Balık tutarken yıldırım çarptı hastalığı kalmadı
1924 yılının bir bahar sabahı yine her zaman olduğu gibi balığa çıkan Walter, tekerlekli sandalyesini bir ağaca yaslamıştı. Tam o sırada ağaca düşen yıldırım talihsiz adamı bir kez daha çarptı.
Ancak ortada garip olan bir şey vardı, bu olay ilk yaşadığı felaketin yol açtığı felç durumunu tamamen ortadan kaldırmıştı.
Walter Summerford artık bacaklarını kullanabildiği için hayatı ciddi anlamda düzene girdi.
Aniden yağmur yağdı ve yıldırım tekrar onu felç bıraktı
Doğada vakit geçirmekten hoşlanan Summerford takvimler 1930 yılını gösterdiğinde yine rutin bir yürüyüşe çıkmıştı.
Oldukça güneşli bir havada yürüyüşe çıkmasına rağmen bir anda yağmur yağmaya başladı. O sırada isabet eden bir yıldırım onu bu kez tamamen felç bıraktı.
Mezarına yıldırım isabet etti
Tamamen felç olmasının ardından 2 yıl boyunca ciddi tedaviler gören Summerford, 1932 yılında hayata gözlerini yumdu fakat yıldırımlar onun peşini ölünce de bırakmadı.
1936 yılında Vancouver'da bulunan Mountain View Mezarlığı'ndaki mezar taşına yıldırım düşen Summerford, bununla beraber tam 4 kez yıldırım düşmesine maruz kaldı.
Bu son olayın ardından ailesi lanetlendiklerini düşünse de aile de talihsiz adam dışında herhangi birine yıldırım isabet etmedi.
Really weird thing🤔
He was struck by lightning 3 times while he was alive, he died and lightning struck his grave.
An Englishman named Walter Summerford became famous around the world as the person who was struck by lightning more than once. Lightning struck Summerford 3 times in his life and once after he died.
Looking at the statistics, the number of people who have been struck by lightning more than once is very small. But Walter Summerford, a former British officer, faced lightning 4 times.
He had his first lightning experience in World War I.
Walter Summerford, who experienced being struck by lightning in World War I, was a British officer and had survived many wars.
A lightning bolt struck Summerford, who was fighting on the Belgian front.
The man, who fell from his horse and was paralyzed from the waist down, was confined to a wheelchair, although he did not die.
Years after this event, Summerford moved to Canada, intending to lead a quieter life with his family. He was constantly fishing and living a quiet life with his family in Canada.
He was struck by lightning while fishing.
One spring morning in 1924, Walter, who went fishing as always, leaned his wheelchair against a tree. Just then, the lightning that fell on the tree struck the unfortunate man once again.
There was something strange, however, that this event had completely eliminated the paralysis caused by the first disaster he had experienced.
Now that Walter Summerford can use his legs, his life is seriously in order.
Suddenly it rained and lightning again paralyzed him
Summerford, who likes to spend time in nature, went for a routine walk when the calendars showed 1930.
Although he was out for a walk in a very sunny weather, it suddenly started to rain. A lightning strike at that time left him completely paralyzed this time.
Lightning struck his grave
After undergoing serious treatment for 2 years after being completely paralyzed, Summerford died in 1932, but the lightnings did not leave him after he died.
In 1936, Summerford was struck by lightning on his tombstone at Mountain View Cemetery in Vancouver, and was also struck by lightning four times.
After this last event, although his family thought they were cursed, lightning did not hit anyone except the unfortunate man in the family.
Gün olur her şeyi unutabilirim. Gün olur, ne soruları kalır bu hikâyenin ne de o ağır cevapları. Zaman geçer, takvimler değişir. Yenilenir hayat elbet bir gün bir yerde tekrardan.