Eski Aşklar bitti diyor birileri Aşklar mazide kaldı; Leyla'da, Aslı'da, Şirin'de, Kerem'de, Mecnun'da" diye ekliyor bir diğeri;
Aşkları küstürmek, yürekleri küçümsemek, aşkın değerini ölçmeye kalkışmak, zamanla yarıştırmak ne affedilemez bir hata oysa...
Biliyormusunuz yanılıyorlar; aşk, insani oluşumun, bize bahşedilen duyguların, en özeli.
Hayatımızın her evresinde, "yürekten yaralıların tezine göre tüketmeye çalışsada kendini hayatın sapağında, kıyısında, köşesinde....."
Varolan sancıların ağrılarına kulak verirsek şayet görebiliriz çok net AŞK hayatın merkezinde....
Aşk mutluluk baheşeden bir iksir,hayatın anlamı, kainatın merkezi, nefes almanın gayesi, mutluluğun bahanesi... ne görmezden gelinilebilir bir gerçek, nede yok edilebilir bir ihtiyaç...
Aşk duyguların deryası, sen köreltmeyi amaçladın diye; Duygularını yok edecek değilsin ya; Yok edemediğin her duygunun ipini çekecek değilsin ya Sen görmemeyi yeğledin diye; Aşkın deryası kuruyacak değil ya; hani gücümüz yetse bize acı veren herşeyi yok sayabiliriz hatta yetinmeyip yok edebiliriz, hani ipler elimizde olsa, hani yaşam senaryonuzun kalemini bulsanız, birde silgisi olsa "tüm o yaşanmaması gereken, ama hani tüm o yaşanmaması gerektiği halde yaşanılan yanlışları yok etmek adına" kaderimizde değiştireceğimiz ilk şey; bizi üzen her ayrıntıyı, yaşamın tüm dönemeçlerini silip tekrar çizmek olurdu....
Gideninizi, üzeninizi yok sayardı yeni kaderiniz kıymetini bilmedikleriniz, gittikleriniz, üzdükleriniz belilirdi yeni kaderinizde.
Değiştirmek bu kadar kolay olsaydı eğer evet tüm bunlar olabilirdi, ve tüm bunlar olabilseydi eğer, Mecnunda Leyla'sına KAvuşabilirdi, mecnun Leyla'sına kavuşabilseydi eğer, saatli maarif takvimi mecnunu efsane kılmazdı...
Aşk'a nefret bürünen tüm kalplerin, ayrımına vardığı ayrılıktır aşkı aşk yapan aslında. örnek gösterdiğimiz tüm aşkların sırrı dır ayrılık.
Aşkı efsaneleştiren aşıkların verdiği kayıplardır, aşıkların verdiği kayıplar karşısında yüreklerinin aşkı hala aramasıdır.
zamanın denek olduğu yaşamda, ayrılıktan geçen her yürek soğuyor aşktan,
Hepimiz arıyoruz aşkı, kendimizce, kabulumuzce, çoğu zaman beceriksizce...
Bazen geçip gidenin yerine, bazen mutluluğun sebebine, bazen yaşamın anlamına illaki bir sebeb bulunur aşkın kadehine...hani derler ya "aramakla bulunmaz belki aşk, ama bulanlar arayalanlardan çıkar ancak..." yaşamın renkleri, renklerin dilleri olduğu gibi aşkında renkleri vardır, renklerininse dilleri.
Aşkın siyahıdır ayrılık ve derki "aşkının yolu geçiyorsa bu istikametten hayıflanmadan önce bir dur, dinle kendini, aşkının büyüklüğünü görebilmek, aşkının aşk olduğundan emin olmak için aşığa sunulan bir sınavdır bu.
Aşkını efsanede yapabilirsin bu dem'de , aşkını bir pişmanlıkta kılabilirsin, dönedebilirsin aşkın beyazına başka bir tenle, kalıp efsaneleşedebilirsin aşkının son deminde." eğer seviyorsa iki yürek birbirini, hangi sebeb bitirebilir ki bu sevgiyi,ayrılık ayrı kılabilirmi sevenleri, küstürebilirmi yürekleri ayrılık aşk'ın demlenme sürecidir, aşkın iğreti bir parçasıdır, aşktan ayrı tutamayız ayrılıkları, zaten sonsuzluk diye bir kavramın yer almadığı bir düzende, her aşkta gün gelir mecburi ayrılışlara bürünür bir biçimde. doğumun-ölümü doğurduğu,sevginin nefrete gebe olduğu bir dünya'da, aşkta ayrılığı döller...
AYRILIKTA AŞKA DAHİL çünkü AYRILANLAR HALA SEVGİLİ
off be yıllar sonra gerçek bir saatli maarif takvimi buldum günün menüsü kıssadan hisse gereksiz bilgiler kız erkek isimleri istediğim her şey var bu senenin güzel geçeceği şimdiden belli oldu okumayı en sevdiğim şey takvim yapraklarıdır
Seyhan için üç kere: Poeta pirata est! Poeta pirata est! Poeta pirata est! (Şairler korsandır! Şairler korsandır! Şairler korsandır!)
Bıçaklı Bir Gece Öncesi
Gramofona “Mambo Rock” diskini koyduğumda
geldi nihayet yanıma, tüyleri saydam bir kedi
gibi. Kıskançlıktan tıkanan bir insan
nefesi, anlamlı bir bakış emiyor,
emebiliyor etli dudaklardan dökülen
baştan çıkarıcı imgeleri. İnce…
Eski Aşklar bitti diyor birileri Aşklar mazide kaldı; Leyla'da, Aslı'da, Şirin'de, Kerem'de, Mecnun'da" diye ekliyor bir diğeri; aşkları küstürmek, yürekleri küçümsemek, aşkın değerini ölçmeye kalkışmak, zamanla yarıştırmak ne affedilemez bir hata oysa...
biliyormusunuz yanılıyorlar; aşk, insani oluşumun, bize bahşedilen duyguların, en özeli. hayatımızın her evresinde,
"yürekten yaralıların tezine göre tüketmeye çalışsada kendini hayatın sapağında, kıyısında, köşesinde....."
varolan sancıların ağrılarına kulak verirsek şayet görebiliriz çok net AŞK hayatın merkezinde....
Aşk mutluluk baheşeden bir iksir,hayatın anlamı, kainatın merkezi, nefes almanın gayesi, mutluluğun bahanesi...
ne görmezden gelinilebilir bir gerçek, nede yok edilebilir bir ihtiyaç...
aşk duyguların deryası, sen köreltmeyi amaçladın diye; Duygularını yok edecek değilsin ya; Yok edemediğin her duygunun ipini çekecek değilsin ya Sen görmemeyi yeğledin diye; Aşkın deryası kuruyacak değil ya; hani gücümüz yetse bize acı veren herşeyi yok sayabiliriz hatta yetinmeyip yok edebiliriz, hani ipler elimizde olsa, hani yaşam senaryonuzun kalemini bulsanız, birde silgisi olsa "tüm o yaşanmaması gereken, ama hani tüm o yaşanmaması gerektiği halde yaşanılan yanlışları yok etmek adına" kaderimizde değiştireceğimiz ilk şey; bizi üzen her ayrıntıyı, yaşamın tüm dönemeçlerini silip tekrar çizmek olurdu....
gideninizi, üzeninizi yok sayardı yeni kaderiniz kıymetini bilmedikleriniz, gittikleriniz, üzdükleriniz belilirdi yeni kaderinizde. değiştirmek bu kadar kolay olsaydı eğer evet tüm bunlar olabilirdi, ve tüm bunlar olabilseydi eğer, Mecnunda Leyla'sına Kavuşabilirdi, mecnun Leyla'sına kavuşabilseydi eğer, saatli maarif takvimi mecnunu efsane kılmazdı...
aşk'a nefret bürünen tüm kalplerin, ayrımına vardığı ayrılıktır aşkı aşk yapan aslında. örnek gösterdiğimiz tüm aşkların sırrı dır ayrılık. aşkı efsaneleştiren aşıkların verdiği kayıplardır, aşıkların verdiği kayıplar karşısında yüreklerinin aşkı hala aramasıdır. zamanın denek olduğu yaşamda, ayrılıktan geçen her yürek soğuyor aşktan,
hepimiz arıyoruz aşkı, kendimizce, kabulumuzce, çoğu zaman beceriksizce... bazen geçip gidenin yerine, bazen mutluluğun sebebine, bazen yaşamın anlamına illaki bir sebeb bulunur aşkın kadehine...hani derler ya "aramakla bulunmaz belki aşk, ama bulanlar arayalanlardan çıkar ancak..." yaşamın renkleri, renklerin dilleri olduğu gibi aşkında renkleri vardır, renklerininse dilleri. aşkın siyahıdır ayrılık ve derki "aşkının yolu geçiyorsa bu istikametten hayıflanmadan önce bir dur, dinle kendini, aşkının büyüklüğünü görebilmek, aşkının aşk olduğundan emin olmak için aşığa sunulan bir sınavdır bu. aşkını efsanede yapabilirsin bu dem'de , aşkını bir pişmanlıkta kılabilirsin, dönedebilirsin aşkın beyazına başka bir tenle, kalıp efsaneleşedebilirsin aşkının son deminde." eğer seviyorsa iki yürek birbirini, hangi sebeb bitirebilir ki bu sevgiyi,ayrılık ayrı kılabilirmi sevenleri, küstürebilirmi yürekleri ayrılık aşk'ın demlenme sürecidir, aşkın iğreti bir parçasıdır, aşktan ayrı tutamayız ayrılıkları, zaten sonsuzluk diye bir kavramın yer almadığı bir düzende, her aşkta gün gelir mecburi ayrılışlara bürünür bir biçimde. doğumun-ölümü doğurduğu,sevginin nefrete gebe olduğu bir dünya'da, aşkta ayrılığı döller...
AYRILIKTA AŞKA DAHİL çünkü AYRILANLAR HALA SEVGİLİ
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın sinemadan tiyatroya, plastik sanatlardan grafik sanatlara kadar etkinlikler Mayıs ayı programında.
Yapı Kredi Kültür Sanat, Mayıs ayında Dans Tiyatrosu İKİ’yi ağırlıyor. 2, 3, 5, 8, 10, 11, 12, 15, 16, 17 Mayıs 2018 tarihleri arasında saat 20:30’da Loca’da sahnelenecek olan İKİ’nin oyun metni Eski Ahit, aforizmalar, şiirler ve Saatli Maarif Takvimi gibi…
Çocukken evimizde Saatli Maarif Takvimi olurdu her yeni yılda yenilenen 365 yapraklısından çocuğunuza isimlisinden faideli bilgilisinden yemek tariflisinden... Her yıl 10 Kasım tarihine denk gelen yaprağı siyah boyalısından... Tıpkı 23 Nisan’a açmaya yetişen erguvan ağacımız gibi evimizin bahçesinde açmış olan sarı kasımpatıları özenle toplanıp okulumuzdaki Atatürk büstü ne yerleştirilirken... Günler öncesinden ezberlediğimiz şiirler hafızamıza yer etmişken... "Uzun uzun kavaklar dökülüyor yapraklar ben Ata'ma doymadım doysun kara topraklar" "Doktor doktor kalksana lambaları yaksana Ata'm elden gidiyor çaresine baksana" Evreşe Belediyesi'nin bastırmış olduğu takvim asılı mutfağımda. O takvimde 10 Kasım tarihi siyah boyalı görünce çok hoşuma gitti. Böyle bir geçmişe gittim geldim gözlerim dolu dolu... Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün nasıl değerli ve eşi bulunmaz olduğunu hepimiz biliyoruz çok şükür... Bizler Atatürk sevgisiyle saygısıyla büyüdük yetiştik çok şükür... Amma ve lakin sevmek saymak yeterli gelmiyor çoğu zaman. Onun yolundan gitmek, ilkelerinden ayrılmamak gerekiyor ve yeni yetişen nesile de bu eşsiz dünya liderini unutmadan, unutturmadan saygıyla, sevgiyle layıkıyla anlatmak gerekiyor... Dünya'nın hiç bir yerinde tam 79 yıldır aynı gün ve saatte milyonları huzuruna toplayan saygıyla anılan saygı duruşunda bulunulan başka bir lider, devlet adamı yoktur ve olmayacaktır... O şeref biz Türkler’e aittir, kıymeti biline... Bu vesileyle Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, bu cennet vatanı bizlere armağan eden tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz... Mekanları cennet ruhları şad olsun inşallah... Sevgiyle Kaynak :Boğaz Gazetesi http://www.bogazgazetesi.com.tr/yazar/3680-10-kasim
En önce mimozalar, sonra leylaklar... Hayatım saatli maarif takvimi bilgilerine haiz insanlara hayran geçiyor. #okumahalleri #salıhalleri #murathanmungan #elliparça #booksarelife #bookstagram #bookworm #tuesdaymood (Bomonti)
Yazının tamamını okuyunuz. Okumak öğrenmek iyidir... @Regrann from @sunay.akin - Sosyal medyada bana ait olmayan sözler dolaşıyor... Onları ayıklamak, temizlemek çok zor... Bilgi kirliliği ne yazık ki sanal dünyada had safhada... Hakkımdaki dedikoduları, iftiraları, yalanları saymıyorum bile... Ama, hiç değilse bana ait olan sözlere sahip çıkabilirim... İşte onlardan biri: "Saatli Maarif Takvimi"ndeki bu sözün altında Rus şair "Mayakovsky"nin adı yazılsa da, aslında bana aittir!.. Bu sözün "Darwin"e ait olduğu paylaşımlar da yapıldı... Mayakovsky'i ilk defa görüyorum!.. Takipçilerimden, içinde bulunduğumuz şu sığ sularda paylaşmak için kitapların dışında bir kaynak kullanmamalarını rica ederek, makaslanan sözümün tamamını yazıyorum:"Bilim ve sanat toplumlar için bir kuşun iki kanatı gibidir. Bu iki kanatı kullanan toplumlar uçar ve özgür olurlar. Kullanamayanlar ise tavuk topluma dönüşür. Tavuk toplum önüne yem atılmasını bekler... Ve tavuk toplum, önüne atılan yemleri gagalarken, arkadan yumurtaları alınır... Kendine ait olan tüm zenginlikleri ve değerleri kaybeder, teker teker..." - #regrann