Okuyamadığım kitaplar ile altını çizdiğim cümleleri yaşayamamış olmanın hüznünü yaşıyorum. Aslında bunlar hayattaki en büyük beklentilerimdi. Hayat işte... Hayat umduğun çoğu şeyin kursakta kaldığı kadim bir coğrafyadır.
Hareket halindeki bir trenin içinde düşmekten kaçınıyorsun. Sürekli meşgul olman lazım. Boşluktan, boşluğu dolduracak zaaflardan korkuyorsun. Özgür olduğunu sanıyorsun ama ağa düşmüş balık gibi çırpınıyorsun “normal” hissetmeye. Stabil olmak için ne zamandır efor harcıyorsun? Beyninde kötümser solucanlar, yeni konmuş amaçlar, hep yürümek zorunda olmak hırpalar. Kork! Saçma şeylerden değil, seni tetikte tutacaklardan kork. Korku güçlü kılmaz ama tetikteki bir insanın kontrolü güçten daha kıymetlidir. Farkında olursan zaaflarının, zayıf noktalarını birleştirir doğrularını oluşturursun. En büyük hata, doğrularının değişmeyeceğini sanmaktır. Dönüştürdükte geliştirirsin. Neden hep daha iyisi? Şu anda olduğun kişiyle yetinmez daha nitelikli olmayı hedeflersin. Çünkü ne kadar kültürlü olsan da, hayvansal bir egoya sahipsin. “Mükemmel” olmak için kusurlarından utanırsın. Kusurlarını kabul etmiyorsan onlar senden utansınlar.
Uzun zamandır üzerinden çalıştığım bir kültür-saat dergisi projem vardı. Sonunda yayında! :)
Artık daha kapsamlı ve farklı disiplinlerdeki yazılarımı yeni platformum Vox Artistica'da yazacağım. Felsefeden sanata birçok alanda ilgi çekici, keyifli okumalar yapabileceğiniz bir platform oluşturdum. Umarım beğenirsiniz.
Takip etmeyi unutmayın. Web sitesi ve Instagram sayfa linkini aşağıda bırakıyorum.