Bilim, güçlü eklemler, genç bir cilt, sağlıklı bir beyin ve sınırsız enerji ile yaşlanmaya karşı koymamıza yardımcı olmak için arayışa devam ediyor.
Oksitatif Strese Karşı ASTAKSANTİN
Araştırmacılar, kalp sorunları, eklem sorunları, görme bozukluğu ve kan şekeri problemlerini çözüm arıyorlar.
Neredeyse her durumda, yaşlanmaya eşlik eden fiziksel bozulma , “oksidatif stres” olarak bilinen ve 50’den sonraki yaşamı acı verici, zayıflatıcı bir yolculuk haline getiren şey tarafından tetiklenir.
Oksidatif stres nedir?
Serbest radikaller (agresif oksijen bileşikleri) sağlıklı hücreleri etkilediği sürece vücuttaki oksidatif stres asla durmaz.
Serbest radikaller DNA’nın kendisine bile zarar vererek yaşlanma sürecini hızlandırırlar ve ciddi sağlık sorunları riskini artırırlar.
Oksitatif stresle başa çıkmak için yeterli miktarda antioksidan gereklidir. Bağışıklı sisteminin bekçileri olan antikorlar, makrofajlar, nöbetçi hücreler, iletişim için moleküller – hepsinin antioksidan korumaya ihtiyacı var.
Yeterli antioksidan yoksa, bağışıklık sistemi serbest radikal saldırılara karşı savunmasız hale gelir.
Oksidatif stresin vücudunuzu ve sağlığınızı nasıl olumsuz etkileyebileceğine dair bazı örnekler:
Kaslarda ve eklemlerde ağrı
Buruşuk, kuru cilt, yaşlılık lekeleri
Geceleri bulanık görme
Tıkanmış ve sertleşmiş arterler
Hafıza ve konsantrasyon kaybı
Azaltılmış enerji seviyesi
Astaksantin, bağışıklık artırıcı etkilere sahiptir ve beyaz kan hücrelerini destekler.
Astaksantin insan lenfositlerini ve nörofillerini, etkinliklerini azaltmadan belirli beyaz kan hücrelerinin faaliyetinin neden olduğu oksidatif stresten korur.
Zararlı oksitatif stresle savaşta Astaksantin en başarılısıdır. Bunun yanında iyi bir uyku, özellikle melatonin hormonu da çok güçlü bir antioksidan etkiye sahiptir.
İyi uyku ile sağlıklı antioksidanlar birleştiğinde adeta yaşlanma karşıtı bir stratejiye sahip olmuş oluruz!
Astaksantin, E vitamininden daha mı güçlüdür?
Astaksantin güçlü bir antioksidandır ve antioksidan aktivitesi β-karotenden 10 kat daha güçlüdür ve E vitamininden 1000 kat daha fazladır.
2) Astaksantin Kalp Hastalığına Yardımcı Olur
Kalp hastalığı Türkiye’deki en büyük ölüm sebeplerinden sadece birisidir.
Çalışmalar, astaksantin’in kan şekerinizi sağlıklı tutmada rol oynayabileceğini öne sürüyor. Kalp hastalıklarının büyük bir problem olduğu düşünüldüğünde önemli bir durum.
Vücuttaki yüksek LDL (kötü kolesterol) ve düşük HDL (iyi kolesterol) dengesini değiştirir.
2011 yılında yapılan çalışmada araştırmacılar, astaksantin’in obez ve aşırı kilolu katılımcılarda kötü kolesterolu azalttığı görüldü. Ayrıca oksidatif stres seviyelerinde önemli bir azalma gördüler. (kaynak)
Kan lipidlerini düzenler. 2010 yılında yayınlanan kapsamlı bir çalışma 12 hafta astaksantin kullandıktan sonra, yüksek kan yağı seviyelerine sahip denekler, HDL seviyelerinde önemli bir artış yaşadı.(kaynak)
Kan akışını ve dolaşımını artırır Araştırmalarda, yüksek tansiyona sahip hayvanlar üzerinde astansanti’in fayda sağladığı görülüyor.
Kandaki oksidatif stresi azaltır: 14 günlük astaksantin kullanımın, kan oksidasyonunu azaltabileceği görüldü.
3) Bakteriyel Enflamasyona Karşı Sizi Korumaya Yardımcı Olur
Bakteriyel inflamasyon, yaygın ve kronik rahatsızlıklardan sorumludur. Bunlar şunları içerir:
Pnömoni, akciğerlerdeki bakteriyel bir enfeksiyonun neden olduğu bir solunum yolu komplikasyonu şeklidir.
Bakteriyel bir enfeksiyon ve göz iltihabı olan trahom
İnflamatuar Bağırsak Hastalığı (IBD), ağız, yemek borusu ve bağırsaklar dahil olmak üzere sindirim sisteminin viral/bakteriyel bir enfeksiyonu.
Romatizmal kalp hastalığı, kalp zarının ve kapakçıkların enfeksiyonu
Liste uzayıp gidiyor. Bunlar vücudunuzun belirli bölgesinde bağışıklık tepkisini engellediğinde veya azalttığında meydana gelir. Bakteriyel inflamasyonun sonuçları korkunç olabilir. Bazı tekrarlayan enfeksiyonlar da direnç antibiyotikleri geliştirebilir.
Bu enfeksiyonları tedavi etmek için kullanılan bazı antibiyotiklerin geniş kapsamlı yan etkileri olabileceğinden bahsetmiyoruz. Bu nedenle giderek daha fazla insan doğal ve daha güvenli bir alternatif olarak antioksidanlara ve astaksantine yöneliyor.
Ağız kokusu özellikle evliliği iki tarafa da zindan eden bir sorundur. Bu sorun basit nedenlere ya da ciddi sağlık problemlerine işaret ediyor olabilir. Ayrıca bireyin sosyal hayatında da ötelenmesi ve dışlanmasına neden olabilir. Ağız kokusunun olası nedenleri ve çözüm yolları için yazımızı okuyabilirsiniz.
2 aylık bebek gelişimi olarak bebekler önemli fiziksel ve bilişsel gelişim gösterirler. Yüz üstü yatarken başlarını kaldırabilirler, cıvıl cıvıl sesler çıkarabilirler ve hatta bakıcılarına yanıt olarak gülümseyebilirler. Ayrıca daha iyi el-göz koordinasyonu geliştirmeye başlarlar ve nesneleri daha bilinçli kavrayabilirler. Uyku açısından, 2 aylık bir bebeğin günde yaklaşık 14-17 saat uyuması ve şekerlemelerin 2-4 saat sürmesi gerekir. Bebeği sırtüstü yatırmak ve beşikte gevşek yatak veya yumuşak nesnelerden kaçınmak da dahil olmak üzere güvenli bir uyku ortamı sağlamak önemlidir. Doğum sonrası terleme birçok yeni anne için yaygın bir deneyimdir. Tipik olarak hormonal değişiklikler ve vücudun fazla sıvıyı ortadan kaldırma çabaları nedeniyle oluşur. Doğum sonrası terlemeyi yönetmek için sıvı alımını sürdürmek, nefes alabilen giysiler giymek ve düzenli olarak duş almak çok önemlidir. Vücudun doğal iyileşme sürecini desteklemek için sağlıklı bir diyet ve egzersiz rutinini sürdürmek de önemlidir. Terleme aşırı hale gelirse veya başka belirtiler de eşlik ediyorsa bir sağlık uzmanına başvurmak çok önemlidir. Doğumdan ne kadar sonra hamile kalınır konusunda ise cevabımız doğum yaptıktan sonra tekrar hamile kalmak için en az 18-24 ay beklenmesi tavsiye edilir. Bu, vücudun hamilelik ve doğumun fiziksel ve duygusal taleplerinden tamamen kurtulmasını sağlar. Tekrar hamile kalmayı denemeden önce yaş, genel sağlık durumu ve herhangi bir tıbbi durum gibi faktörleri dikkate almak da önemlidir. Bir sağlık uzmanına danışmak, bu kararı vermede değerli rehberlik ve destek sağlayabilir. Ek olarak, çocuk boy kilo tablosu kullanarak bebeğin boyunu ve kilosunu takip etmek, gelişiminin izlenmesine ve uygun aşamalara ulaştıklarından emin olunmasına yardımcı olabilir. Hafta hafta gebelik, Bebeklerde uykusuzluk, yenidoğan uykusu gibi konular ve hamilelik sırasında veya doğumdan sonra bebeğin boyunu ve kilosunu hesaplamak için popüler web sitemize göz atabilirsiniz.
Sağlık, hayatımızın en önemli unsurlarından biridir ve sağlıklı yaşam için doğru beslenme ve takviyeler gereklidir. Öksürük şurupları, efervesan vitaminler, magnezyum ve demir gibi önemli takviyeler, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu destekleyici unsurlardır. Vitaminin.com, sağlık ve iyilik için ihtiyacınız olan en doğru ürünleri sunarak size yardımcı olur.
Öksürük Şurupları: Rahat Bir Nefes İçin
Öksürük şurupları, özellikle kış aylarında sıkça karşılaşılan öksürük sorununu hafifletmek için kullanılır. Vitaminin.com, güvenilir markaların öksürük şuruplarını sunarak size rahat bir nefes almanızı sağlar. Doğal içeriklerle üretilen şuruplarımız, öksürük sorununuza etkili bir çözüm sunar.
Efervesan Vitaminler: Hızlı ve Etkili
Efervesan vitamin, hızlı ve etkili bir şekilde vücuda gerekli vitaminleri sağlar. Vitaminin.com, geniş bir efervesan vitamin seçeneği sunar. C vitamini, B vitamini kompleksi ve diğer önemli vitaminler içeren efervesan tabletlerimizle günlük vitamin ihtiyacınızı karşılayabilir ve bağışıklık sisteminizi destekleyebilirsiniz.
En İyi Magnezyum İlacı: Vücut İçin Gerekli Mineral
Magnezyum, vücut için önemli bir mineraldir ve birçok fonksiyonda rol oynar. Vitaminin.com, en iyi magnezyum ilacı sunarak vücudunuzun magnezyum ihtiyacını karşılamanıza yardımcı olur. Doğru magnezyum takviyesi ile kas ve sinir fonksiyonlarınızı destekleyebilir ve genel sağlığınızı koruyabilirsiniz.
Demir İlacı: Kan Sağlığı İçin
Demir, vücudun kan yapımı için önemli bir mineraldir. Demir eksikliği anemisi gibi sorunların önlenmesi için yeterli miktarda demir almak önemlidir. Vitaminin.com, demir ilacı konusunda size yardımcı olur ve kan sağlığınızı destekler.
Magnezyum İçeren Besinler: Doğal Yollarla Magnezyum
Magnezyum içeren besinler, vücudunuzun magnezyum ihtiyacını doğal yollarla karşılamanıza yardımcı olur. Yeşil yapraklı sebzeler, kuruyemişler, tam tahıllı gıdalar ve bazı deniz ürünleri magnezyum açısından zengindir. Bu besinleri tüketerek sağlıklı bir magnezyum seviyesi sağlayabilirsiniz.
Sağlık ve iyilik için doğru beslenme ve takviyeler önemlidir. Vitaminin.com, size sağlık ve iyilik için gerekli olan en doğru ürünleri sunar. Güvenilir markaların ürünleri ile geniş ürün yelpazemizi keşfedin ve sağlıklı yaşamınızı destekleyin.
Oldum zanneder, bir arpa boyu bile yol katedemeyiz….
Piştim dersek hamlık imtihanından geçemeyiz.
Çoktur noksanı,eksiği insanın. Hepimizin. İstisnasız herkesin. Ama bir tek kural var ki, unutmayacaksın.
Küpe gibi kulağımızda asılı durur daim.
En sisli sabahlarda, en puslu yollarda ışık verir, titrek ama sabit bir mum alevi gibi.
Öyle bir kural ki, son derece basittir ama bir o kadar temel: “Kalp kırmayacaksın!” Kırdığımız her kalp, ettiğimiz her fena laf, incittiğimiz her can, küstüğümüz her hasım; Yüreğimizin üzerine bindirilmiş demirden bir ağırlıktır.
Eğer dikkat etmezsek birikir ağırlıklar, nefes bile alamaz duruma geliriz o zaman.
Halbuki tüy gibi hafif, kuş gibi latif olabilmeli insanın yüreği, ağırlıksız ve pak…
Elif ŞAFAK
🌹💕🌼🌸💖🌹“Günaydınlar, sağlıklı, mutlu, huzurlu sabahlar, yürekleri tıka basa sevgi dolu gerçek dostlara, dostluğu gerçek dostluk gibi bilenlere, güzellikleri sevgi ile yoğuran, güzel insanlara, gönüller dolusu selamlar, sevgiler ve esenlikler diliyor, en güzel dilek ve temennilerimi gönderiyorum. Her şey gönlünüzce olsun.”🌹💕🌼🌸💖🌹
Bir zamanlar, beni günahı kadar sevmeyen bir akrabamız vardı.
Yalan yok, ben de onu hiç sevmezdim.
Birbirimizden haz etmemek için sebep çoktu.
Bu akraba, paragöz, çıkarcı, içten pazarlıklı ve gelene "ağam", gidene "paşam" diyen, çok acayip bir herifti. Malı ve mülküyle toplumda yer bulmayan çalışır ve her fırsatta çevresindekileri parasıyla dövmeye kalkardı.
O da benim için ortak tandıklarımıza "Boşverin o Kürtçüyü! Bu yaşa gelmiş, işi gücü, siyaset yapmak, topluma fitne sokmak. Eşek kadar olmuş ama bir evi bile yok." derdi.
Arada bir, onun bu dediklerini bana yetiştirip "Tamer, bilmem kim yine senin için böyle böyle dediler." falan diyenler olur ve "Neden bu adam seni sevmiyor?" diye sorarlardı.
Ben de onlara "Bunda şaşılacak bir durum yok dostlar" derdim. "Bu şahsın beni sevmemesi, benimle aynı masalarda, sohbetlerde, eylemlerde olmaması, hatta hakkımda ileri geri laf etmesi, benim açımdan gurur duymam gereken bir durum. Aksine, ne zaman bu herif beni övmeye başlar, işte o zaman ben kendimden ve gittiğim yoldan şüphe ederim."
***
Yıllar geçip gidiyor ama bu düşüncemde milim değişme yok.
Bizler herkesin sevdiği olmadık.
Olmak istemedik.
Böyle bir derdimiz olmadı.
Çünkü "herkesin sevdiği olmak" demek, en basit tanımıyla, "yavşak" olmak demektir ve yavşaklık bize göre tedavisi olmayan salgın bir hastalıktır.
Duruşu olanın, anlaşılmama ihtimali, değer görmeme ihtimali, dışlanma, horlanma, kaybetme ihtimali, yavşaklara göre daha çoktur. Çünkü doğrular "insanların en nefret ettikleri şeyler" listesinde hep ilk sırada yer alır.
Yoksa hepimizin onun köyde ne işi var?!
Duruşu olanın işi zordur.
Ama bu onurlu bir zorluktur.
Bu yoldan giden ah etmez, minnet etmez, diz çökmez, biat etmez, aman dilemez.
Duruşu olan insan, geceyarısı, elindeki paslı tenek kutuya vura vura, sokakları gezip, insanları uykudan uyandıran delidir.
Bu yüzden yediğimiz küfrün, hakaretin, linçin haddi hesabı yoktur.
Bu böyledir.
***
Seçimlerdeki halimiz de tamamen bu değil mi?
Bize, yavşaklığın rağbet gördüğü bir ülkede, dik durmanın bedelini ödetiyorlar.
İlle de "Kürt Varlığı" söz konusu olduğunda, birdenbire yalnızlaşıyoruz. Etrafımızda kimse kalmıyor.
Neden?
Çünkü asırlardır bizim buralarda en çok pirim yapan sözler "bayrak, ezan, toprak"tır.
Adam açtır.
Adam açıktadır.
Adam kira ödeyemez, evine, çoluk çocuğuna bakamaz.
Adam vitamin alamaz, et yiyemez, sağlıklı yaşayamaz.
Adamın yarını yoktur.
Adamın evi barkı yoktur.
Adamın hayalleri yoktur.
Ama adama "Bayrak, ezan, toprak" de, ölür de gıkını çıkarmaz.
Dilini tabut yapar, ağzına gömer de, tek tek kelime etmez.
İşte bizler tam bu noktadayız.
Kızıyoruz.
Öfkeleniyoruz.
Sitem ediyoruz.
Gönül koyuyoruz.
Küsüyoruz.
Yine de çok iyi biliyoruz ki, ne yaparsak yapalım, değişen bir şey olmayacak. Çünkü gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiş bir kere.
Hatırlarsnız,
biz treni yıllar önce, zamanında elimize geçen o tarihi fırsat olan "Köy Enstitüleri"ni yaşatamadığımızda kaçırdık. Ülkenin bir kısmı kendi çabasıyla kurtulup "halk" olmayı başarsa da, yaşananlar bize geri kalan kesimin halen "ümmet" kaldığını gösteriyor.
Bizim bu ülkede tek derdimiz ümmet kalanlardır.
Bizim için dert olan bu durum, kimileri için de ekmek kapısıdır.
"Allah bereket versin."
Neremizi yırtarsak yırtalım dostlar,
Bu kara günlerden kurtulmanın tek yolu, ne yapıp edip, her koşulda, aklın ve vicdanın etrafında birleşip, kimsee kızmadan etmeden, küsmeden darılmadan, mücadeleye devam etmektir.
Unutmayalım,
Eğer bu ülkede bir parça nefes alınabiliyorsa, bu bizim inadımızın ve inancımızın sayesindedir!
Daha düne kadar Kürtlere yönelik "Dağlarda ne işleri var, gelsinler mecliste siyaset yapsınlar." diyenler, şimdi çıkmış "Mecliste terörist istemiyoruz." diyorlar.
Onlara göre, onlara benzemeyen herkes "terörist" ve bununla kodladıkları ümmet bizi sevmiyor.
***
Sevmesinler.
Eğer bizi, sırf ezilip büzülüp, yalan dolan söylediğimizde seveceklerse, hiç sevmesinler.
Biz değerlerimiz uğruna direnmeye devam ederiz.
Yalnız kalsak da, anlaşılamasak da, hor görülsek de, kovulsak da, biz duruşumuzu bozmayacağız.
Anlaşılsın artık.
Bize bu ülkenin faşistinden, yobazından, başı ayrı, kıçı ayrı oynayanından hayır yok.
Olmasın da zaten!
Sırf böyleyiz diye,
Sırf böyle doğrucuyuz diye,
Barış istiyoruz, daha iyi yaşam koşulları istiyoruz, ekmek, hak, adalet istiyoruz diye
ve
Sırf "Kürde cehennem olan toprak, biz cennet eylemeyiz." diyoruz diye, oyumuz yüzde otuzu-kırkı geçmiyor mu?
Geçmesin, babasını satayım!
Nolur?
***
Elin faşisti bize övgüler yağdırmasın.
Elin yobazı bize alkış tutmasın.
Oy uğruna eğilmeyelim, bükülmeyelim.
Kazanmayı hedeflediğimiz zafer bizi bizden etmesin.
içimdeki savaşın enkazında kaldım. sana oradan sesleniyorum. sigara kokan nefesim ile sesleniyorum. kısık çıkan sesim ile sesleniyorum. ben, sana yalan söyledim. ben hiç yüzleşmedim ve başaramadım. güçsüzdüm. başardığımı sandım bir çok kez. ama yanıldım, hep yanıldım. düştüğümde kalkamadım. hep sendeledim. çok ağladım. yeni aldığım paketi bitirdim. titreyen bedenimle bir park köşesinde. içimde kalan ne varsa bağırdım. ettiğim küfürleri duyanları umursamadım. içtiğim sigaraların hesabını yapmayı da bıraktım. mutlulukla yaptığım makyajımı akıttım göz yaşlarım ile. akan rimelimi umursamadım. çakmağı yakmaya çalıştım belki de saatlerce. bana acıyan bakışları üzerimde hissettim. ayağa kalkıp da kendimi düzeltmek adına hiçbir şey yapmadım. yıkımı yaşadım iliklerime kadar. ellerimi kanayana dek sıktım. herkese kapattım kulaklarımı. iki nefes çektiğim sigarayla ileriye baktım. oyunlar oynayan çocukların sesi ilk defa mutlu etmedi beni. ilk defa gülümsemedim. bana bir şeyler olduğunu biliyorum. eskisi gibi değilim. ne düzgünce yazabiliyorum ne düzgünce yaşayabiliyorum. kimseyi istemiyorum artık yanımda. ne mesajlara ne de aramalara cevap vermek geliyor içimden. boşluğa bağırıyorum. boşlukta boğuluyorum. anneme sarılamıyorum. babamı sevemiyorum. abimi anlayamıyorum. acı içinde kıvranıyor bedenim. ağzımda biriken kanı kusuyorum zemine. kalacak olan izi düşünmüyorum. eve geç gelince çıkan kavgalara sağır oluyorum. artık sokaklarda da boğuluyorum. söylesene bana, ben nerede nefes alabileceğim? ben bilmiyorum bu sorunun cevabını. ve daha bir çok sorunun cevabını. titreyen ellerim ile yazdığım bu satırlar bana uzak geliyor. sağlıklı düşünemiyorum. zihnimde savaşan şeytanlarım var. sesimi ben kendime duyuramıyorum. açtığım şarkıların sözlerini algılayamıyorum. bana bir şeyler oldu ve oluyor. en acısı ne biliyor musun, ben engel olamıyorum. ağzımı açıp tek bir şey bile söyleyemiyorum. acizim. güçsüzüm. dilimin dönmediği acılar var ama içimde hepsi haykırır suratıma. dışarıya bir harf dâhi dökülmez ama ben günah keçisi gibi yanarım yıllarca. kimse görmez. kimse bilmez. satırlara sığınırım ama onlarda son zamanlarda düşman oldu bana. onlar da son zamanlarda kan kusmama sebep oluyor. sigaram yanıyor bir köşede. ben biraz daha eksiliyorum. her nefes çekişimde ciğerlerime, biraz da öldüğümü hissediyorum. bu kendimi zehirlemem dışında olan bir mesele. biraz daha ölmek, her gün biraz daha eksilmek. nefes alamamak mesela. ciğerlerin dolsa dahi nefes alamamak. bir savaş var ama öyle böyle değil. kan değil acı sızıyor bedenlerden. bıçaklar, silahlar değil sözler vuruyor. sessizliğim yok artık. beynimde hep bir otoban gürültüsü. hep bir haykırış. nereye vardı bu yol, ben neredeyim? hangi uçurum kenarı burası, ezbere değilim bu yolları. kayboldum.
An geliyor kendine yabancılaşıyor insan. Bunun için her zaman kötü dönemlerden geçmek gerekmiyor üstelik. Ansızın kalbini sıkıştırıveriyor bu his.
Zannediyorum ki fıtrattan uzaklaştıkça boğuk bir hissiyat kaplıyor kalbi. Tam burada şöyle bir ayeti kerimeyi tefekkür ediyorum:
“Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar; kimi de saptırmak isterse, göğe çıkıyormuş gibi kalbine darlık ve sıkıntı verir. Allah inanmayanları işte böyle cezalandırır.”
📚En’âm Suresi, 125.Âyet
Bazen niyetimde bazen amelimde öyle veya böyle istikamette olmam gereken yerlerde yolumdan saptığımda psikolojik bir buhranın beni sarması olası.
Anlıyorum ki imanımın nuru belli sebeplerle azalabilir ve bu anlar beni göğe çıkıyormuş gibi sıkıp boğabilir.
Öyleyse takva ve Allahu teala’nın zikriyle ünsiyet kurabiliyor olmam benim için bir nefes olmalı.
Bizden istenen bu nefesi sağlıklı alabilmek için gereken çabayı ortaya koymak ve Allahu teala’ya tevekkül edebilmektir. Çünkü “Allah iman edenlerin dostu ve destekcisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.”
📚Bakara Suresi, 257.Ayet
Kendi sokağımıza çıkan yolları ancak O’nun azze ve celle aydınlatması ile bulabiliriz.
Ve istikametten kaydığımızda sadece Rabbimizin desteğiyle yeniden doğrulabiliriz.
Bazen zordur yaşamak. Nefes almak bile güç gelir insana. Bir kuşun kanadına takılıp gitmek istersin uzaklara. Bazen güzel bir söz tutar seni ayakta. Bir sırdaşının sıcak gülümsemesi bağlar insanı hayata, birde iki kelime kalır dudaklarında.