Tumgik
#kral Faysal
nevzatboyraz44 · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
KRAL FAYSAL SUİKASTI
- 1964'te Arabistan tahtına geçen Kral Faysal islam birliği düşüncesindeydi.
İlk icraatı Kraliyet çocuklarının ABD ve Avrupa'da eğitim görmesini yasakladı.
Tehlikeyi görmüştü.
Çocuklar kendi ülkesinde eğitim görsün dedi.
- Kral Faysal birgün Topkapı Sarayını gezereken Fahrettin Paşa'nın getirdiği kutsal eşyaları görür ve ;
..."Allah rahmet etsin Fahrettin Paşa'ya.
O getirmemiş olsaydı bunları bizim bedevilerden biri alıp birkaç kuruşa satardı.
Biz de şimdi nerede olduğunu bilmezdik" der.
- Bir Türk'le evlendi.
1932'de Dışişleri Bakanı olarak Rusya'yı ziyaret eden Faysal, dönüşte uğradığı İstanbul'dan, İffet Hanım'ı da yanına alarak Suudi Arabistan'a gitti.
Aynı yıl evlendiler.
7 çocukları oldu.
İffet Hanım, eşine Türkçe; eşi Faysal da ona Arapça öğretti.
- Kraliçe İffet’in oğullarından biri olan Prens Suud, 1975’ten 2015’ e kadar yaklaşık 40 yıl boyunca Suudi Arabistan dışişleri bakanlığı yaparak dünyanın en uzun dışişleri bakanlığı yapan kişi olarak tarihe geçti.
Erdoğan ile resmi.(fotoğrafa Dikkat buyurun.)
- Kral Faysal petrolü, İsrail'i destekleyen ülkelere karşı bir silah olarak kullanmak amacıyla, 1968'de tüm Arap ülkelerini birleştirerek Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri OAPEC'in kurulmasını sağladı.
Böylece Batıya karşı istedikleri özgür kararı alabileceklerdi.
- 1973'te İsrail Kudüs'ü işgal etmeye başlayınca Kral Faysal İsrail'e destek veren Amerika başta olmak üzere tüm Batılı devletlere OAPEC ile petrol ambargosu uygulama kararı aldı.
Bu durum ABD ve Batıyı zor durumda bıraktı.
- Zor durumda kalan ABD, Dışişleri Bakanı Henry Kissenger'i Kral Faysal'a gönderdi.
Kissenger Kral Faysal'ı ambargo kararından vazgeçirmek için her yolu denedi.
Fakat Kral Faysal resimdeki gibi yüzüne bile bakmadı (fotoğrafa dikkat buyurun).
- Kissinger hatıratında anlatıyor "Faysal oldukça sinirliydi.
Uçağımın yakıtı bitti, deposunu doldurur musunuz dedim.
Kral sert bir şekilde 'Ben yaşlı bir adamım, ölmeden önce tek dileğim Mescidi Aksâ'da iki rekat namaz kılmaktır!
Sen bu konuda bana yardımcı olabilir misin?" dedi.
- Yahudi asıllı Kissinger "Petrol kuyularınızı bombalarız" diye tehdit etti.
Kral şu unutulmayacak cevabı vermişti :
"Petrol kuyularını bombalayabilirsiniz.
Ancak unutmayın biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşıyorduk.
Yine öyle yaşayabiliriz.
Ama siz petrolsüz yaşayamassınız" demiştir.
- Avrupa ve Amerika'ya petrol sevkiyatı durduruldu.
Kısa sürede tüm dünyada petrol ve enerji krizi baş gösterdi.
O dönem Time Dergisi Kral Faysal'ı yılın adamı seçip dergiye resmini kapak yaptı (Fotoğrafa dikkat buyurun).
- Kral Faysal Filistin'in kurtuluşu için cihat ilan eden çok etkileyici bir konuşma yaptı.
Konuşmasında Kudüs'ü ve Mescidi Aksa'yı kurtarmak için ölmek çok şerefli bir ölümdür diyordu.
- Dünyanın her yerinden Muhammed Esed, Malcolm X, Muhammed Ali, Muhammed Kutub gibi Müslüman şahsiyetleri ülkesine davet ederek destekledi.
Mısır'da Seyyid Kutub'un idam edilmesinden sonra yurt dışına çıkmak zorunda kalan İhvan-ı Müslimin mensuplarını himaye edip iş verdi.
Kral Faysal Türkiye'yi İslam dünyasının önderi kabul ederdi.
Şöyle demişti :
"Dünyada bir Müslüman devlet vardır.
Bu devlet Türkiye'dir.
Bu yüzden Türkiye ayağını kaldıracak biz de onun izine basacağız".
Milli Araplara selam olsun.
Araptan Araba fark var.
Lanetullahi Aleyh 😡
- Kral Faysal, 1975’te sarayında suikasta uğrar.
Yeğeni Faysal bin Musaid, yanına sokularak tabanca ile iki el ateş eder.
Kralı çenesinden ve kulağından vurur.
Ağır yaralanan Kral Faysal ölür.
Suikastı yapan Faysal bin Musaid o dönem Amerika’dan yeni gelmiştir.
Her şey açık değil mi?
- ABD suikast ile bölgedeki tüm Arap devletlere :
"Bize karşı gelenin sonu bu olur"
... diye mesaj verdi.
Bundan sonra korkudan kimse karşı gelemedi.
Ölümünden sonra yerine kardeşi "Halid bin Abdülaziz" geçti.
Kral Faysal'ın milli politikalarını değiştirdi.
ABD'ye teslim oldu.
.......
ASSASSINATION OF KING FAISAL
- King Faisal, who ascended to the throne of Arabia in 1964, was thinking of Islamic unity.
His first act was to ban royal children from being educated in the United States and Europe.
He saw the danger.
He said that children should receive education in their own country.
- One day, while King Faisal was visiting Topkapı Palace, he saw the sacred items brought by Fahrettin Pasha and said;
..."May God have mercy on Fahrettin Pasha.
If he had not brought them, one of our Bedouins would have bought them and sold them for a few cents.
"We didn't know where he was now," he said.
- She married a Turk.
Faisal, who visited Russia as Minister of Foreign Affairs in 1932, went to Saudi Arabia, taking İffet Hanım with him, after stopping in Istanbul on his return.
They got married the same year.
They had 7 children.
Iffet Hanım said to her husband in Turkish; Her husband Faisal also taught her Arabic.
- Prince Saud, one of Queen Iffet's sons, made history as the world's longest foreign minister by serving as the foreign minister of Saudi Arabia for nearly 40 years, from 1975 to 2015.
Picture with Erdoğan. (Pay attention to the photo.)
- In order to use oil as a weapon against countries supporting Israel, King Faisal united all Arab countries in 1968 and established the Arab Oil Exporting Countries OAPEC.
Thus, they could make the free decision they wanted against the West.
- When Israel began to occupy Jerusalem in 1973, King Faisal decided to impose an oil embargo with OAPEC on all Western states, especially America, that supported Israel.
This situation left the USA and the West in a difficult situation.
- Being in a difficult situation, the USA sent Secretary of State Henry Kissinger to King Faisal.
Kissinger tried every way to persuade King Faisal to give up the embargo decision.
But King Faisal did not even look at his face like in the picture (pay attention to the photo).
- Kissinger explains in his memoirs: "Faisal was quite angry.
I asked if my plane ran out of fuel, could you fill the tank?
The king said harshly: 'I am an old man, my only wish before I die is to pray two rakats in the Masjid al-Aqsa!
"Can you help me with this?" he said.
- Kissinger, who is of Jewish origin, threatened, "We will bomb your oil wells."
The king gave this unforgettable answer:
“You can bomb oil wells.
But remember, we and our ancestors lived on dates and camel milk.
We can live like that again.
But you cannot live without oil," he said.
- Oil shipments to Europe and America were stopped.
In a short time, an oil and energy crisis broke out all over the world.
At that time, Time Magazine chose King Faisal as the man of the year and put his picture on the cover of the magazine (pay attention to the photo).
- King Faisal made a very impressive speech declaring jihad for the liberation of Palestine.
In his speech, he said that dying to save Jerusalem and Al-Aqsa Mosque is a very honorable death.
- He supported Muslim figures such as Muhammad Assad, Malcolm X, Muhammad Ali, Muhammad Qutb from all over the world by inviting them to his country.
He protected and gave jobs to members of the Muslim Brotherhood who had to go abroad after the execution of Sayyid Qutb in Egypt.
King Faisal considered Turkey the leader of the Islamic world.
He said:
"There is a Muslim state in the world.
This state is Turkey.
That's why Türkiye will step up and we will follow in its footsteps."
Greetings to the National Arabs.
There is a difference between Arab and Car.
Damn it Allah 😡
- King Faisal was assassinated in his palace in 1975.
His nephew, Faisal bin Musaid, approached him and fired two shots with a gun.
He shoots the king in the jaw and ear.
King Faisal, seriously injured, dies.
Faisal bin Musaid, who carried out the assassination, had just arrived from America at that time.
Isn't everything clear?
- USA assassinated all Arab states in the region:
"This will be the end of those who oppose us"
... he gave a message.
After that, no one could resist because of fear.
After his death, his brother "Khalid bin Abdulaziz" took over.
He changed King Faisal's national policies.
Surrendered to the USA.
19 notes · View notes
tarikbinziyad · 1 year
Text
"Suudi hanedanının istisna kralı: Kral Faysal bin Abdülaziz"
youtube
Çok değerli bir video. Tavsiye ederim. Bölgeyi ve tarihi anlamak adına çok önemli
11 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Text
Arap İsyanı
Şerif Hüseyin
Bölüm 1 /
I. Dünya Savaşı'nda Arapların halifenin çağrısına uymadıkları ve İngiltere ile işbirliği yaparak Osmanlı ya karşı savaştıkları tarihsel gerçektir…İsyanın simgesi haline gelen Şerif Hüseyin İstanbul'da doğmuştu! Mekke ve çevresi Osmanlı devrinde bir emirlik olarak teşkilatlanmıştı. Daha önceden bölgeye hakim olan devletlerin de yaptığı gibi, Osmanlı da yerel köklü ailelerden şerif-emir tayin ederek buranın yönetimini bir nevi valilik gibi onlara bırakırdı. Bu yöneticiler başkente bağlı olarak hareket ederlerdi. Şerif Hüseyin de böyle köklü bir aileye mensuptu. Çocukluğu Mekke-İstanbul arasındaki seyahatlerle geçti.Şura-yı Devlet (Danıştay) üyeliğine getirilen Şerif Hüseyin, II. Abdülhamid döneminde bu değerli fakat pasif makam aracılığıyla İstanbul'da tutuldu. 1908'de yeni tayin edilen Mekke emirinin beklenmedik vefatı sonrasında bu göreve getirildi. Osmanlı'nın yıllardan beri içerisinde bulunduğu kötü gidişatın farkına vardığı anlaşılan Şerif Hüseyin, Arap coğrafyasında merkezin git gide azalan kuvvetini fark etmiştir. Bu zeminde, çeşitli ilişkilerle bölgede kendi yönetimi altında bir idare kurmayı planlayacaktır.I. Dünya Savaşı başında halifenin çağrısına uyduğunu belirten Şerif Hüseyin, birkaç ay sonra İngiltere ve Fransa ile görüşmelere başladı.Şerif Hüseyin, İtilaf Devletlerinden Arabistan'da kendi iktidarının tanınacağına yönelik vaadi aldıktan sonra ve özellikle Osmanlı'nın da yenileceğini tahmin ettiğinden 5 Haziran 1916'da isyanı başlattı. Fakat bu harekete Arapların çoğunluğu katılmadı. Hristiyan devletlerin desteğiyle Osmanlı'ya karşı savaşmak, kabul edilmesi zor bir hadiseydi.Şerif Hüseyin'in İtilaf Devletleri ile ortak hareketi sonucu, zaten bölgede sayısı az olan Osmanlı kuvvetleri çok fazla dayanamadı. Yalnız Medine'yi Fahreddin (Türkkan) Paşa ve ordusu savaşın sonuna kadar savunmayı başardılar. Bu isyan sırasında, (günümüzde popüler kültürle olduğundan çok daha efsanevî bir kılığa sokulan) Edward Lawrence de bulunuyordu. Fakat Lawrence'in bu isyanı tek başına organize ettiği gibi iddialar abartılıdır. Tarihin ön plana çıkarttığı Lawrence'den başka bu hareketin arkasında daha etkili olan birçok isim vardı.Diplomatik müzakerelerde ve askeri harekatlarda Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal ön plandaydı. Fakat onun da İngilizlerin çok fazla etkisinde kaldığı görülmektedir.Şerif Hüseyin ve takipçileri,savaş sonrasında büyük bir krallığa sahip olacaklarına inanmışlardı. Lakin Fransa bölgeyi tamamen İngilterenin kontrolünde olan bir iktidara bırakmak niyetinde değildi. Faysal, yapılan müzakerelerden eli boş döndüğü gibi, Fransa'nın taarruzla Arapları Şam ve çevresinden uzaklaştırması da hiç uzun sürmedi.Bu durumda yeni bir çıkış arayan İngiltere, Şerif Hüseyin'in oğullarından Faysal'ı Irak'ta ve Abdullah'ı da Ürdün'de kral olarak desteklediler.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
6 notes · View notes
piyasahaberleri · 5 months
Link
LONDRA: Pakistan'ın İngiltere Yüksek Komiseri Dr. Muhammed Faysal, Cuma günü Kral III. Charles ile görüştü ve itimatnamesini hükümdara sundu.Yüksek komiser, kordiplomatizm müdür yardımcısı tarafınca Londra'daki Pakistan Yüksek Komisyonu'ndan Buckingham Sarayı'na devlet otomobiliyle götürüldükten sonrasında, eşi Dr Sarah Naeem ile beraber Buckingham Sarayı'nda bir törene katıldı ve "mektuplarını" sundu. Kral'a itimat".Dr Faysal, görüşmede Cumhurbaşkanı Arif Alvi ve vekil Başbakan Anwaar-ul-Haq Kakar'ın selamlarını ve en iyi dileklerini Kral Charles'a iletti. Pakistan halkının Kral Charles'a büyük saygı duyduğunu ve Pakistan'a yapmış olduğu önceki ziyaretin güzel anılarını yaşattığını söylemiş oldu.Yüksek Komiser, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlendirilmesi için çalışmaya devam etme kararlılığını dile getirdi.Kral Charles, Dr Faysal ve eşini Buckingham Sarayı'nda karşıladı ve Pakistan liderlerine ve halkına iyi dileklerde bulunmuş oldu.
0 notes
ozel-buro · 2 years
Text
SİYASİ SUİKASTLER DOSYASI /// VİDEO : Ortadoğu'yu Sarsan Suikastlar /// Hasan el Benna - Kral Abdull ah - Kral Faysal
SİYASİ SUİKASTLER DOSYASI /// VİDEO : Ortadoğu’yu Sarsan Suikastlar /// Hasan el Benna – Kral Abdull ah – Kral Faysal
Ortadoğu’yu Sarsan Suikastlar #1_ Hasan el Benna VİDEO LİNK : https://www.youtube.com/watch?v=0W-emD1VzVk Ortadoğu’yu Sarsan Suikastlar #2: Kral Abdullah VİDEO LİNK : https://www.youtube.com/watch?v=Jrigmc5L2fI Ortadoğu’yu Sarsan Suikastlar #3: Kral Faysal VİDEO LİNK : https://www.youtube.com/watch?v=h23p3bXOKFM
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gallipoliguide · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
0 notes
anzacdaygallipoli · 2 years
Text
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
0 notes
turkeytraveltours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
0 notes
traveltourstrips · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
0 notes
gallipolidaytours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
0 notes
pusancatholic · 2 years
Text
Suudi Arabistan Hükümdarı Selman bin Abdulaziz, hastaneden taburcu edildi
Suudi Arabistan Hükümdarı Selman bin Abdulaziz, hastaneden taburcu edildi
Kraliyet Divanından yapılan yazılı açıklamada, Kral Selman’ın tıbbi tetkikler, tedavi ve düzgünleşme sürecinin akabinde hastaneden taburcu edildiği belirtildi. 8 Mayıs’ta hastaneye kaldırıldı AA’nın haberine nazaran; Kral Selman, 8 Mayıs’ta Cidde kentindeki Kral Faysal Uzman Hastanesi’ne götürülmüş, kolonoskopi yaptırmıştı. Kral Selman’ın sonuçlarının pak çıktığı fakat istirahat hedefli bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ilmiyyat1453 · 3 years
Text
youtube
Tumblr media
36 notes · View notes
bibiliyo · 4 years
Photo
Tumblr media
FAYSAL CAMİİ Faysal Camii'nin diğer adı Şah Faysal Mescidi'dir.  Camii, Pakistan'ın İslamabad şehrinde yer almaktadır.  Dünyanın en büyük camileri arasında yer almaktadır. Camii, görünüşü itibariyle de farklı bir mimariye... Faysal Camii'nin diğer adı Şah Faysal Mescidi'dir. Camii, Pakistan'ın İslamabad şehrinde yer almaktadır. Dünyanın en büyük camileri arasında yer almaktadır.
0 notes
Photo
Tumblr media
Kral Faysal(r.a.), yaptığı konuşmada "cihad" çağrısında bulunarak şunları söyler: “Kardeşlerim! Neden bekliyoruz? Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz? Nerededir ki dünyanın vicdanı? Mukaddes Kudüs’ü Şerif sizi çağırıyor. Kendisini kurtarmanızı bekliyor. Neden korkuyoruz? Ölümden mi korkuyoruz?
2 notes · View notes
tarikbinziyad · 4 years
Text
3 DAKİKANIZI AYIRIP OKUR MUSUNUZ ACABA? Bugün bizleri Arap kardeşlerimize karşı propaganda ile dolduruyorlar, İslam birliğini sağlamak hususundaki niyetlerimizi kırmaya çalışıyorlar. Küffarın söz ve tehditlerle ile dize getiremeyip öldürttüğü Kral Faysal'ı da hatırlamamız gerek. Allah niyetini kabul etsin.
Kralı Faysal, petrol ambargosunu başlatırken tarihe geçecek  şu cümleleri  sarf eder: "Biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşadık; yine öyle yaşayacağız!" 
Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdülaziz, 25 Mart 1975 tarihinde sarayda yeğeni Faysal bin Musa tarafından öldürülmüştü. Batılı ülkelere ambargo koyan Kral Faysal, İslam Birliği düşüncesine sahip bir liderdi. Suikastın ardından tam 45 yıl geçti.
KUDÜS'Ü KURTARMAK İSTEYEN KRAL FAYSAL'IN TARİHİ CİHAT ÇAĞRISI
Kral Faysal, yaptığı konuşmada "cihat" çağrısında bulunarak şunları söyler:
“Kardeşlerim! Neden bekliyoruz? Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz? Nerededir ki dünyanın vicdanı? Mukaddes Kudüs’ü Şerif sizi çağırıyor. Kendisini kurtarmanızı bekliyor. Neden korkuyoruz? Ölümden mi korkuyoruz?
Allah yolunda cihad ederek ölmekten şerefli ve daha faziletli ölüm var mı? Ey kardeşlerim, bizim istediğimiz İslam Milliyeti ve İslami uyanıştır. Milliyetçilik, ırkçılık veya bloklaşma değildir arzumuz. Çağrımız İslami çağrıdır. Allah yolunda cihad etmeyedir çağrımız.
Dinimiz, inancımız, mukaddesatımız ve harimi İslâm içindir çağrımız. Ne zaman ki hatırlasam Haremi Şerifimiz (Kudüs) ve mukaddesatımız işgal ve tecavüz altındadır ve aşağılanmaktadır ve orada günahla Allah’a isyan ve ahlaki çöküntüler sergilenmektedir; işte o zaman Allah’a halisane yalvarıyorum, eğer bana cihad etmek ve mukaddes topraklarımızı kurtarmak nasip olmayacaksa, beni bu dünyada bir an bile yaşatma.”
8 notes · View notes
gallipoliguide · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
1 note · View note