Tumgik
#fiziksel şiddet
incitanesis · 8 months
Text
Fiziksel şiddet hiç bir zaman çözüm değil acıdır ve adaleti yoktur
0 notes
alhuznn · 19 days
Text
geçenlerde bir tweet okumuştum, birisi siz boykot edince aynen savaş bitecek manasına gelen bir şey yazmıştı.
Bazıları anlamakta güçlük çekiyor, fiziksel anlamda hiçbir faydası olmasa yine boykot ederiz çünkü safımızı belli ederiz.Açıkça zulmü destek veriyorlar,destek verenin silahı tutandan farkı nedir?
Bazıları sokakta çocuğunu döven birini görse ses çıkarır, kadına şiddet,t"ciz olsa ses çıkarır ki çıkarmalısınız aynı şey Filistin'de olunca niye susuyorsunuz anlamakta güçlük çekiliyorum.
Sizce bir ülke toprak satınca veya herhangi bir söylediğiniz sebep olunca yapılan tecavüz,taciz meşru mu oluyor. O zaman insan hakları olmuyor mu? Çocuklar zulmü hak etmiş mi oluyor? Eğer biraz vicdan varsa artık sesinizi keser, susarsınız.
16 notes · View notes
Text
yazıp yazıp siliyorum. bazen değil, çoğunlukla bu hayatın benimle alıp veremediğinin ne olduğunu düşünüyorum. tam bir sene önce. yaşadıklarıma karşı acıyla yakındığım bir yazı yazmıştım. şöyle anlatmıştım kendimi; ‘ben küçüktüm, çocuktum anne. neden büyüyen insanlar çocuklarını dövüyor ki? hatırlarsın anneciğim. bir gün okuldan gelmiştim. ödevlerimi yapıyordum, mutluydum çünkü babam yok, mutluydun çünkü babam yok. geç gelecek ve onun azarını işitmeyeceğim için çok mutluydum. geç gelecek ve sana vurmayacağı için çok mutluydum. ama o çocuğun ne kadar saf bir düşüncesi varmış. ya da korkunun yarattığı bir düşüncenin içindeymiş. her neyse. babam düşündüğümüz gibi eve geç gelmedi. sonra beni yanına çağırdı 'gel oğlum otur ayağımın ucuna.' dedi. sen öylece korkuyla yüzüme baktın. bilirdin her zaman böyle yapacağını, bilirdin beni mahvedeceğini. bilirdin, beni hep böyle köpek gibi ayağının ucuna çağırıp otutturacağını. işleri doğru düzgün yapmazsam dayak yiyeceğimi. bilirdin. ödevlerim de bir yanlış görürse ağlatmaktan bile beter edeceğini bilirdin.. üzülme anne, bedenindeki morluklarla bile ayakta zor duruyordun. nasıl yardım edecektin bana? üzülme anne.. anne onun babalığını hiç görmedim. gerçi sana bile veremediği o sevginin gramını, bana nasıl verecekti ki anne? baba olmak onun için neydi ki? babalık nedir söylesene anne? babalık, saatlerce fiziksel şiddete veyahut psikolojik şiddete maruz bırakmak mıdır? nedir ki babalık? ben bilmiyorum anne.. ben baba olmaktan korkuyorum anne. bazen babası olan çocukları görüyorum, onları sevmediğini düşünen ama elinden geleni yapmak için didinen babaları görüyorum. belki o çocuklar babaları daha iyi olsun isterlerdi. hayalleri, en büyük hayalleri bu olsun. yani belki böyle isterlerdi. ama benim en büyük hayalim bir babam olmamasıydı. anne. çünkü saatlerce sana vuran bir babayı neden isteyesin ki? ama evet. bende bir baba istedim beni kucak dolusu sevgisiyle saracak. fakat gerçekleşmeyecek bir hayal kurmak bana daha çok acı vereceğinden kurmadım. sana kızmıyorum anne, bana iyi bir baba, kendine iyi bir eş seçemediğin için kızmıyorum. kızmıyorum anne. çünkü nereden bilebilirdin? doyasıya aşkla sevdiğin adamın canavarlaşacağını. anne ben, fiziksel olarak büyüdüm. ama ruhen. ben hala babasının ayak ucuna oturan o küçük erkek çocuğuyum.’ artık korkmuyorum anne. baba olmaktan, korkmuyorum. senin eskiden, saçlarımı severken ellerinin titrediğini. gözlerimin içine bakarken, bakışlarına korkunun yerleştiğini. elimi tutarken bile, çekindiğini. hepsini görüyordum. ama yine de sen bir anneydin. ne kadar babama dış görünüş olarak benzesem bile, o şefkat kokan ellerini benden hiç esirgememiştin. o sevgi dolu bakışlarını hiç üzerimden çekmemiştin. o yaralarla çevrili bedenini defalarca beni korumak için, siper etmekten çekinmemiştin. asıl korunması gereken senken anne, beni defalarca korumuştun. sevginin bile seni korkuttuğu zaman, o güzel sözlerini, acıyla biten masallarını. benden esirgememiştin. o güzel yüreğinden öpüyorum anneciğim. üstüne örtülen toprak, seni üşütmesin güçlü kadın.
118 notes · View notes
dinginsel · 2 months
Text
Bence küfür hayatımızın bir parçası olmalı ya, noktalama işareti olarak değilde hani. Mesela hayvanlara zulmedenlere insan değil şerefsiz gibi tatlı sözcükler denmeli. Ya da ne bileyim? Yaşlılara ve çocuklara fiziksel/sözel şiddet uygulayanlara da ismi ile değil de oruspu çocuğu diye seslenilmeli. Küfür bilgim pek yok ama dediğim gibi; küfür hayatımızın bir parçası olmalı ki, elimizden bir şey gelmediği gerçeği yüreğimizi dağlarken dile gelen küfürler içimizi bir miktar soğutabilsin
16 notes · View notes
icgudusel · 29 days
Text
Duygusal şiddet, bir kişinin diğerini duygusal olarak incitme, kontrol etme veya aşağılama amacıyla bilinçli olarak davranışlar sergilemesidir. Duygusal şiddet genellikle gözle görülür fiziksel zarar olmaksızın gerçekleşir ve mağduriyetin hissedilmesine neden olabilir. Örnekler arasında aşağılama, tehdit etme, susturma, yalıtma, sürekli eleştirme, kıskançlık, kontrol ve diğer türden psikolojik baskılar yer alabilir. Fiziksel şiddet gibi anlık duygusal değişimlerin keskin dışa vurumu şeklinde de olabilir.
Duygusal şiddet, mağdurlarda düşük özsaygı, kaygı, depresyon ve stres gibi psikolojik etkilere neden olabilir. Bu tür şiddet genellikle ilişkisel dinamiklerde görülse de aile içi ilişkilerde, iş hayatında veya diğer sosyal bağlamlarda da karşılaşılabilir. Bu tip ortamlarda yetişen özellikle kadınlar ilerleyen dönemlerde ilişkileri ve hayatlarında var olan insanların yaşam kaliteleri üzerinde ağır ve yıpratıcı davranışlar ortaya koyabiliyorlar. Şiddet fiziksel ya da duygusal, kabul edilebilir bir iletişim şekli değildir.
15 notes · View notes
bursatravestiiii · 9 months
Text
Bursa travestileri
Türkiye’nin en büyük 4. şehri olan Bursa, zengin tarihi ve farklı kültürüyle tanınır. Bununla birlikte, canlı bir travesti topluluğuna da ev sahipliği yapmaktadır. Bu kişiler, ayrımcılık ve yasal engeller de dahil olmak üzere birçok zorlukla karşı karşıyadır. Bu zorluklara rağmen, Bursa’nın travesti topluluğu gelişmeye ve kabul ve görünürlük sağlamaya devam ediyor. Bu yazıda, Bursa'nın travesti topluluğunun benzersiz deneyimlerini ve zorluklarını üç üzerinden keşfedeceğiz.
Bursa travesti, canlı bir travesti topluluğuna ev sahipliği yapıyor. Bu bireyler, LGBTQ+ topluluğunun bir parçasıdır ve genellikle kendilerini transgender veya cross-dresser olarak tanımlarlar. Bursa’daki travesti topluluğu, kendini erkek olarak tanımlayanlardan kadına, erkeğe ve ikili olmayanlara kadar uzanan çeşitli bir gruptur. Birçok travestinin sosyalleşmek ve kendilerini ifade etmek için bir araya geldiği Kent Meydanı da dahil olmak üzere şehrin çeşitli yerlerinde bulunabilirler.
Bursa’daki escort travestiler ayrımcılık ve yasal zorluklarla karşı karşıya. Türkiye’de travestilere yönelik ayrımcılık çok yaygın ve sıklıkla sözlü ve fiziksel tacize uğruyorlar. Hükümet ayrıca, resmi belgelerde cinsiyet kimliğini değiştirme yasağı gibi yasal engeller de getirmektedir. Sonuç olarak, travestiler sağlık, eğitim ve istihdam olanaklarına erişimde zorluklarla karşılaşmaktadır. Pek çok travesti Görülkle de seks işçiliğine zorlanıyor, bu da onları daha fazla şiddete ve sömürüye maruz bırakıyor.
Bu zorluklara rağmen, Bursa’nın escort travesti topluluğu gelişmeye ve kabul ve görünürlüğü artırmaya devam ediyor. Görükle’deki travesti topluluğunun güçlü bir destek sistemi var ve haklarını savunmak için birlikte çalışıyorlar. Bursa Altıparmak LGBTİ+ Derneği gibi birçok kuruluş travestilere kaynak ve destek sağlıyor. Bu organizasyonlar ayrıca farkındalığı artırmak ve LGBTQ+ topluluğunun kabulünü desteklemek için İstanbul Onur Yürüyüşü gibi etkinlikler de düzenliyor. Bu çabalar sayesinde, Bursa’nın Osmangazi Altıparmak ve Nilüfer'in Görükle semtlerindeki travesti topluluğu daha fazla kabul görme ve görünürlük yolunda ilerliyor.
Sonuç olarak, Bursa, ayrımcılık ve yasal zorluklarla karşı karşıya olan canlı bir travesti topluluğuna ev sahipliği yapıyor. Bu engellere rağmen, gelişmeye ve kabul ve görünürlüğü teşvik etmeye devam ediyorlar. Bursa travestileri topluluğunun benzersiz deneyimlerini ve zorluklarını tanımak ve desteklemek esastır. Daha fazla farkındalık ve savunuculuk yoluyla, cinsiyet kimlikleri veya ifadeleri ne olursa olsun tüm bireyler için daha kapsayıcı ve kabul gören bir toplum yaratmaya çalışabiliriz.
22 notes · View notes
veganlogicdinamo · 5 months
Text
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan adına yarın da yine sosyal medya hesaplarından kadına şiddeti kınayan birtakım cümleler paylaşılacak.
Hatta güne uygun olarak bir etkinliğe de katılabilir ama sonra yine özüne dönecek...
“Sürtük” diyerek, doğum makinesi gibi görerek, doğurmayanları “eksik, yarım” diye niteleyerek, erkeklerle eşit olmadıklarını iddia ederek, kullandığı dille şiddeti beslediği için, kendine saygısı olan kadınlar ona hiçbir zaman inanmayacak.
Ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddete uğradıkları için haklarını aramak amacıyla yürümek isteyen kadınlar, onun iktidarında “güvenlik adına” şiddet uygulanarak yerlerde sürüklendiklerini hiç unutmayacak.
AKP döneminde kadına yönelik şiddet 14 kat artarken onun cinayetlere “münferit” dediğini de unutmayacak.
Ne kadınlara yönelik hakaretleri...
Ne kadınları aşağılayan tarikat şeyhleri ile muhabbeti...
Ne Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR gibi laik Cumhuriyet ve kadın düşmanlarını TBMM’ye doldurduğu...
Ne laikliği tasfiye ederken hemen her alanda kadın düşmanı uygulamaların önünü açtığı...
Ne de şiddete karşı en etkili mücadele araçlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden, tarikatların baskısıyla, Türkiye’yi geri çektiği unutulacak.
21 yıllık AKP iktidarı, tarihte emekçilerin hakları açısından olduğu gibi kadın hakları açısından da piyasacılıkla el ele veren gericiliğin şahlandığı bir utanç dönemi olarak anılacak.
Ve gerçek sürekli haykırılacak: AKP’nin kendisi, Türkiye’de kadına yönelik şiddeti artıran bir nedendir!
9 notes · View notes
weghie · 2 months
Note
sevgilisinden şiddet görüyor. 6. yıllarına girecekler ve ilişkileri normalde toksikti. psikolojik olarak berbat bir ilişkideydiler ama devam ediyorlardı. son 1 yıldır da fiziksel şiddet başladı. ve o hâlâ geri dönüyordu her seferinde bu son artık tamam demesine rağmen. 2 gün önce tekrar son dedi. şimdi ne olur bilmiyorum. onu bu işten çekip alamıyoruz. saplantılı. ve insan bir yerden sonra benden bu kadar diyor ama içimde acıyor. o nasıl kendine acımıyor anlamıyorum.
travmayı kabullenmek travmanın içinde olmaktan zordur biliyor musun.
2 notes · View notes
benegeninincisi4 · 2 months
Text
Ama insan da alışıyor. Kıyaslanmaya,dışlanmaya,fiziksel veya psikolojik şiddete,üzgün olsa bile sürekli gülmeye ve "iyiyim" demeye... Bu dünyada alışılmayacak hiçbir şey yoktur. Bedenimiz her zaman ayaktadır ama ruhumuz,psikolojimiz ve kalbimiz... Buzdağının görünmeyen kısmı yani hiçkimsenin umrunda olmayan ve insanların her istediklerini yapabileceklerini sandıkları yerlerdir...
2 notes · View notes
muffindumatin · 10 months
Text
tw/ şiddet
şuan çok gerginim çünkü dayımlar evde ve iki tane hiperaktif çocukları var ve dayım çocuklarına şiddet uyguluyormuş
dayım hep kızardı ama hiç şiddet uygulayacağını düşünmezdim, geçen gün konuşulurken duydum bir gün ufaklığı burnundan kan gelesiye kadar tartaklamış sonra şok oldum ve şimdi de döverim sizi falan diyor ve gerçekten yaptığını bilmek çok korkutucu geliyor... aşırı gerici, neyse ki yanlarında durmak zorunda değilim ama çocuklar için üzüldüm. şahsen ben ne babamdan ne de annemden asla fiziksel şiddet görmedim. annem de babamda kızgınken demişlerdir böyle şeyler ama asla yapmadılar
6 notes · View notes
acid-gramma · 1 year
Note
benim babam akpye sırf vatan, allah falan dediği için oy veriyor biz mesela kurbanda herhangi bir hayvan kesemeyiz bu yüzden evimize et giremiyor-kurban bayramını savunduğum için değil ailem sadece kurban eti yenir gibi kafasında olduğu için bu örneği verdim- dışardan et alamıyoruz zaten mesela eve sadece tavuk misafir geldiğinde alınır o yüzden bazen misafir gelsin diye yalvarıyorum.. 2019dan beri göz doktoruna gidemiyorum gözlerim görmüyor bile dişçiye gitmem lazım ona da gittiğimde devlette ilgilenmiyorlar bu yüzden özele de param yetmiyor en temel sağlık kontrollerimden bile mahrumum babama göre ise bunlar okey mesela ben üniversite okuyorum günlük en az 100 lira gidiyo bunu babama dediğimde sosyete gibi takılmayıver diyor hayır diyorum gerçekten yetirmeye çalışıyorum olmuyor günlük zaten 25lira yol parası veriyorum babam haftalık 200tl harçlık verdiği için okulda bir gün yiyor bir gün yemek yemeyerek kendime açlığa karşı bir dayanma gücü kazandırdım.. yani demem o ki akplilerin hiçbir şekilde ekonomiden haberleri yok benzin pahalı mesela benzine para vermemek için otobüse biniyor sürekli babam mesela bizi hiçbir yere de götürmez arabasını 3yıl önce aldı max 5 kere binmişimdir arabaya da gaz taktırdı benzine para vermemek için.. her şeyimi kendim yaparak büyüdüm bu akpliler çoluğunun çocuğunun rızkını da gözetmez.. geçen bilgisayar alırken babam çalışan kişiye soruyor niye bu bilgisayar bu kadar pahalı diye görevli kişi diyor ki vergi yüzünden babam da dedi ki haa o zaman tamam daha çok olsun devlete gitsin para.. tam bir mal dolandırılıyor haberi yok her şeye kanıyor ve her şey para mı gözünde bakıyor ilk önce vatan ekonomik kriz hallolur diyor ama bizi çok zor durumda bırakıyor ben ailenin tek kk'ye oy vereniyim ama dayak bile yedim bu yüzden;') her gün ağlayarak yatağa girsem de kk'ye oy verdim diye fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalsam da 2.turda yine oyum kk'ye.. umuyorum ki iktidar değişir
bebegim kiyamam sana, dayan duzelecegiz
16 notes · View notes
kitapmagarasi · 1 year
Text
Tumblr media
✍🏻KADININ ADI YOK ~ DUYGU ASENA
💫Duygu Asena bu kitabı 1987 yılında yayınlamış ve biz kadınlar 2023'de hala bu kitaptaki dertleri paylaşıyoruz. Hala cinsiyetçilik, kadına (fiziksel ve psikolojik) şiddet, özgürlük, eşitlik problemleri yaşıyoruz. Aradan 35 yıl geçmesine rağmen neden hala bir arpa boyu yol ilerleyemedik? Neden ben 2023'de genç yetişkin bir kadın olarak bu kitabı okurken baş kahramanı bu kadar iyi anlıyorum?
🌻 Yazının devamı için başlığa tıklayın.
14 notes · View notes
sensussinyor · 7 months
Text
"Gabriel Fernandez'i Kim Öldürdü?"
Biz ezgiyle yeni izledik, gözlerinizi kuru tutamıyorsunuz. Bir çocuğun uğradığı şiddet ve istismarın bu kadar görmezden gelinmesi sinirlerinizi bozuyor. Sistemin yetişkinlerin rahatını korumaya, aile bütünlüğü kisvesi altında istismar ortamını desteklemeye, tembellik edilerek rapor tutmak veya takip etmek bile istenmedigi şartlara hizmet ettiğiyle yüzleşmek sinirlerinizi geriyor. Diğer yandan çocuğun korkunç bir zulme uğraması, yardım çağrıları, fiziksel ve ruhsal anlamda 8 ayda harap edilişi hatta tüm bunlara rağmen okula devam edebildiği süreçte hala annesi hakkında güzel şeyler yazdığı çalışmaları olması mahvediyor. Hala içinde annesinin sevgi göstermesine dair umudu veya beklentisi, hayali varmış. Çocuğa yaptıklarını burada yazmayacağım ama ben daha kötüsünü görmedim daha önce.
Özellikle savunmasız insanların yaşadığı istismar ve şiddet söz konusu olduğunda kafayı yiyen bir insan olarak ülkemde cani insanlarla karşılaşıldığında görevin yerine getirilmesinden çekinilmeyeceğine ve bu davadaki duyarsızlık, vicdansızlık, korkaklık seviyesinin burada nadiren yaşanabileceğine dair iyimser bir inanç besliyorum. Bazen kültürümüzün bu kadar bireysel ve mekanik düzeyde olmamasından dolayı içimde bir rahatlık duyuyorum.
3 notes · View notes
siinaniyorum · 2 years
Text
günaydın bugün hastalığın arkasına sığınarak birkaç insana sözlü ve fiziksel şiddet uygulama isteğiyle uyandım
21 notes · View notes
aynodndr · 7 months
Text
Sosyal sitelerden gördüğünüz her güzel, yakışıklı insana aşık oluyorsunuz. Bir kere oturup çay içemediğiniz insanla aylarca konuşuyorsunuz ya da siteden tanışıp büyük beklentilere giriyorsunuz. Herşeyi tamamen sanal yürüterek bir yere varmaya çalışıyorsunuz. Mesafe ilişkisi yaşayarak onun en zor anında mesaj çekerek yanında olduğunuzu sanıyorsunuz ya da o öyle sanıyor. Reelde tanıdığınız insanı ki tam olarak en sevdiği yemeği bile merak etmeden hoop bam güm çata girişiyorsunuz. Her şeyi aşırı hızlı yaşayıp tüketiyorsunuz. Acınızı unutmadan başka ilişkilere girişiyorsunuz ordan oraya daldan dala kendinizi kaybettiğinizi fark etmeden yaşıyorsunuz. Belli değer yargılarınız olmadan hayatınıza aldığınız insanın özgürlüğünü kısıtlayarak onu çevreden izole ederek yaşıyorsunuz ilişkiyi. Bize zarar veren ilişkiyi seviyorumlar adı altında sürdürerek kendinizi tüketiyorsunuz. Gereksiz kıskançlıklar yaparak o insanı sarsıyorsunuz ve eninde sonunda gitmesine sebep olup acı çekiyorsunuz. En küçük kavgada küfürler yağdırarak hem ona hem kendinize hem de ilişkinize saygınızı kaybediyorsunuz. Size fiziksel ve sözlü şiddet uygulandığı halde abi aşığım ya kafasını yaşayarak salaklığınıza doymuyorsunuz. Sürekli mesajlaşmak araşmak çok sevmek demek değildir bilmiyorsunuz. Kırdığınızda empati kurmayı denemiyorsunuz. Hatayı kendinizde arayacak bakış açısına sahip değilsiniz. Biriyle konuşurken başkasıyla da konuşuyorsunuz, eski sevgililerinizle arkadaş kalıp hayatınızdaki insana yanlış yapıyorsunuz. Adam gibi tanımadan aa bu da gol değil diyorsunuz. Yahu sorun sende yani. Oturaydın tanıyaydın. Tanış, buluş, sevgili ol, seviş, ayrıl, ee nereye kadar? Kaç kişiyi böyle harcayacaksın kendinle birlikte. Tanışma süresini uzun tutmuyorsunuz. O insanı düzgünce tanımadan her hareketine kulp buluyorsunuz. Değer vermek ne demek, sevgi ne demek bilmiyorsunuz bari biraz aşk filmi seyredin kitaplar şiirler okuyun belki anlarsınız düşük ihtimal. Öyle kimsenin hayatına zart diye girip zart diye çıkamazsınız. Size içini açan birini keyfi bırakamazsınız. Sınırlarınızı, nerede durmanız gerektiğini nerde ne söylemeniz gerektiğini bilmeden kır��p döküyorsunuz.✍️ 🥀
5 notes · View notes
doriangray1789 · 7 months
Text
KONT MARQUİS DE SADE
the quills filmini izledikten sonra kitaplarını okumaya başladım... kitapları bir fantezi alanı olarak değil dönemlik bir kurgu ve kendiliği tarif etme biçimi olarak okunmalıdır zira "iki yürek arasındaki en kısa yol kamıştır" diyecek kadar naturalist bir zattır ve şiddet yoluyla elde edilen uyarılmayı tatmin olmak için kullanmanın nasıl alışkanlık haline getirilmesi diye de tabir edilebilen psikolojik rahatsızlığın eserlerinde tarifi vardır....Yazılarındaki karakter analizleri, her insanın az yada çok içinde bulunan ama dışarıya çok fazla vurmadıkları bir isteğin dile getirilişi olmakla birlikte içinde bulunduğu zamana göre oldukça radikal fikirleri barındırdığından adı bu anlamda "SADİZM" in kurucusu olarak kabul edilmiştir Sade nin sadizminde illa kadın döven, çocuk döven eli kırbaçlı sadist yoktur.tinsel gadarlık denilen şey bir insanı küçük düşürme arzusu,fiziksel sadizmden çok daha yaygındır. bir bakıma cok daha pistir.namert bir iştir,cünkü sadistin kendisini gizlemesine yarar. sonucta kaba kuvvet degil de, nihayet bir kelime, bir soru, akıl karıştıran bir tabir,bir gülüş kullanılmıştır.sadist herzaman kıvırtabilir. ne ki, psişik acı, en az fiziki acı kadar, hatta ondan daha çok zedeler. etkileri daha uzun surelidir kisi mazoşist ise kendine karşı sadist olmasıda mümkündür bu iki tanım genelde beraber zikredilir acı vermekten haz duymak. karşıdaki kişinin çektiği acıları mutluluk ve tatmin aracı olarak görmek. her insan biraz sadisttir. ne kadar gelişirse gelişsin, ne kadar çağdaşlaşırsa çağdaşlaşsın yine de hep bir hayvansal içgüdü öylece durur içinde. bundan sıyrılmak mümkün değildir. aslında önemli olan sadistik içgüdülerin oluşumudur .çünkü her insan bir cani yada bir seri katil olamaz; ama her insan bir cani yada bir seri katil potansiyeline sahiptir.
bazı ussal ve tinsel fenomenler sonucunda sadist duygular ya silikleşir ya da iyice etkinleşir. bunun yanı sıra sadist eğilimlerin gerçekleşmesinde en önemli unsurlardan birisi de karşıdaki kişiye karşı hissedilen karmaşık duyguların derinliliğidir. herkes bir sadisti tatmin etmeyebilir. sadistin tatmin olmasında karşısındaki kişinin kim oluşunun da önemi yadsınmamalıdır. kitaplarında, haz arayışının insan doğasının gerçek yüzü olması dışında pek bir şey yoktur. felsefesi, -eğer böyle adlandırılabilirse- benzersiz bir ahlaki nihilizm ile birleştirilmiş saf sansasyonalizmdir.
kendisine göre; -kanunlar, din ve ahlak reddedilmelidir. (ovvv haram) -doğal içgüdü iyidir ve tatmin edilmelidir.(hımmmm...) -zevk, insanlığın yasası veya birincil motivasyonudur. (bak sen sefa pzvngine!) -zevk peşinde koşarken suç işlenemez.(nasıl yani?) -devlet veya din tarafından öğretilen erdem, buna inanmayanları avlamakta özgür oldukları bir kurban sınıfı yaratmak için kullanılan bir araçtır. (vuuu) -seks, üremenin değil, zevk almanın bir işlevi olmalıdır. (bak sen?) -insanoğlu ne iyi ne de kötüdür. (doğru ulan) -zevk arzusu, ahlaki olarak kabul edilen her şeyle nihai olarak çelişir. (valla doğru) -yaş, zevk peşinde koşmak için bir engel değildir ve olmamalıdır da. (bak sen kart horoza) -insanlığın yasası zevk olduğu için erkekler ve kadınlar temelde eşittir ve her ikisi de sosyal kısıtlamalar içinde bile, kendi kaderini tayin etme yeteneğine sahiptir. ama netice itibariyla beni korkutuyorsun marki!! kardeş.... okuduğum bir öyküsünde bir kadın yanlışlıkla erkek kardeşine aşık olup ondan çocuk sahibi oluyor. yine yanlışlıkla bu çocuk ona tecavüz etmeye kalkınca kardeşinden olma öz oğlunu öldürüyor. bu kadın yanlışlıkla babasıyla evleniyor ve yine yanlışlıkla annesinin aleyhine ifade vererek onu öldürtüyor. yazarın sadizme adını vermesi çok normal değil mi..HEPİMİZ YADIRGARIZ ZİRA EVRENSEL AHLAK ANLAYIŞIMIZA GÖRE DEĞERLENDİRİRİZ Geçenlerde anadoluda kaybolan bir kız çocuğunun cesedi bulunmuş yapılan otopside küçük kızın tecavüze uğradığı soruşturma derinleştikçe kızın dedesi tarafından tecavüze uğradığı dedesininde aslında dedesi olmadığı oğlunun askerliği sırasında gelinine tecavüz ettiği dolayısıyla ölen kız çocuğununda kendi kızı olduğu ortya çıkmamışmıydı daha neler neler haberlerde izliyoruz...Bunun yanında eserlerinde ahlaksal eylemin belirleyicisi olarak etik değerler değil de, iç güdüler ya da koşullu buyruklar eylemin ilkesi yapılırsa neler olacağını anlatan Sade bir ateistir de "tanrı öz oğlunu dananın böğrü gibi astı. bana yapabileceklerini düşünmek tüylerimi ürpertiyor." diyebilmiş kendisini diğer filozof ve romancılardan ayıran en önemli özelliği olan aykırılığı öyle bir boyuttadır ki; aristokrat olmasına rağmen kendisini hapse attıran kraliyet yönetimine dahi diş bilemiş, ihtilal sonrası ilan edilen genç cumhuriyetin en ateşli savuncularından birisi olmuştur. yeri geldiğinde, bu cumhuriyete dahi baş kaldırmasını bilmiştir, öyle ki, marquis de sade ya da cumhuriyetten sonra bilinen adıyla, yurttaş sade, simone de beauvoir'ın "sade'ı yakmalı mı?"da belirttiği üzere, pekala cumhuriyet rejimindeki terör döneminden faydalanabilir, gönlünce insanları işkence edebileceği veyahut onları öldürebileceği bir kamu görevine atanabilirdi.
ancak, yaygın kanının aksine sade, fransız ihtilali'nin terör dönemine şiddetle karşı çıkmış, hatta ve hatta "ılımlı" diye fişlenmiştir
4 notes · View notes