Tumgik
#diyaliz
diyarbakirhaberleri · 1 month
Text
Diyaliz hizmetleri bayram tatili boyunca devam edecek
ICYMI: https://www.haberidiyarbakir.com/diyaliz-hizmetleri-bayram-tatili-boyunca-devam-edecek/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
teknolojihaber · 2 months
Text
Domuz'dan böbrek nakli yapılan hasta iyiye gidiyor
Tumblr media
Organın reddedilme riskini azaltmak için genetiği değiştirilmiş bir domuzdan yeni böbreğini alan 62 yaşındaki adamın, iyileştiği ve kısa sürede hastaneden ayrılması gerektiği belirtildi. ABD'li cerrahlar, çığır açan operasyona gönüllü olduğu için Rick Slayman'ın "gerçek bir kahraman" olduğunu söylüyor. Nihai umut, daha fazla nakil için hayvan organlarının kullanılmasıdır. Daha önce de beyin ölümü gerçekleşen insanlara test amacıyla domuz böbrekleri verilmişti . Massachusetts Genel Hastanesi'nden yapılan açıklamada, 16 Mart'ta gerçekleştirilen dört saatlik ameliyatın "hastalara daha kolay organ temini sağlama arayışında önemli bir dönüm noktasına işaret ettiği" belirtildi. Bay Slayman, kendi böbrekleri düzgün çalışmadığı için yedi yıl boyunca diyalize girdikten sonra 2018 yılında aynı hastanede insan böbreği nakli olmuştu.Beş yıl sonra nakil başarısız oldu ve Mayıs 2023'te tekrar diyalize girmek zorunda kaldı. Doktorları, durumunun pek iyi görünmediğini söylüyordu; kan damarları defalarca kullanıldığı için diyalizin işe yaraması zordu. Doktorları, hastanın tekrarlayan diyaliz damar yolu komplikasyonlarıyla karşılaştığını, pıhtı giderme ve cerrahi revizyonlar için iki haftada bir hastaneye gitmeyi gerektirdiğini ve bunun yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilediğini açıkladı. Bay Slayman, artıları ve eksileri tarttığını ve domuz böbreği nakline devam etmeye karar verdiğini söyledi: "Bunu sadece bana yardım etmenin bir yolu olarak değil, aynı zamanda nakil ihtiyacı olan binlerce insana umut sağlamanın bir yolu olarak gördüm. " Massachusetts Genel Hastanesi Cerrahları faaliyet gösteriyor. Ameliyat 4 saat sürdü İhtiyacı olan insanlar için insan donör organlarının kronik bir sıkıntısı var. Hayvan bağışçıları bu sorunu çözmeye yardımcı olabilir. Son zamanlarda domuzlardan insanlara kalp nakli de deneniyor . Boyut söz konusu olduğunda domuz organları insanlara iyi uyum sağlıyor. Özel domuz böbreği Cambridge, Massachusetts'teki eGenesis tarafından sağlandı. Hayvanın genetiği, alıcıya zararlı olabilecek genleri çıkarmak ve uyumluluğu artırmak için belirli insan genlerini eklemek üzere düzenlenmişti. Bay Slayman hala organın vucuttan reddilmesini önleyici ilaçlar kullanıyor ve yeni böbreğinin ne kadar süre çalışacağı belli değil.  Nakil ekibinden Dr Tatsuo Kawai şunları söyledi: "Umudumuz, bu nakil yaklaşımının dünya çapında böbrek yetmezliği çeken milyonlarca hastaya bir cankurtaran halatı sunmasıdır." kaynak:https://www.bbc.com/ Read the full article
0 notes
hasanakbal19 · 1 year
Text
Sağlık Bakanlığından: DİYALİZ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
Sağlık Bakanlığından: DİYALİZ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
10 Aralık 2022 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 32039 YÖNETMELİK Sağlık Bakanlığından: DİYALİZ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1- 1/3/2019 tarihli ve 30701 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi yürürlükten kaldırılmış, (j) ve (m) bentleri aşağıdaki şekilde…
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 1 year
Text
Sağlık Bakanlığından: DİYALİZ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
Sağlık Bakanlığından: DİYALİZ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
10 Aralık 2022 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 32039 YÖNETMELİK Sağlık Bakanlığından: DİYALİZ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1- 1/3/2019 tarihli ve 30701 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi yürürlükten kaldırılmış, (j) ve (m) bentleri aşağıdaki şekilde…
View On WordPress
0 notes
cilginfizikcilervbi · 2 years
Text
Laboratuvarda Büyüyen İnsan Böbrekleri
Laboratuvarda Büyüyen İnsan Böbrekleri
Laboratuvarda Büyüyen İnsan Böbrekleri Laboratuvarda Büyüyen İnsan Böbrekleri – Bilim İnsanları Önemli Bir Buluş Yaptı Avrupa’daki birçok laboratuvar, gelecekte ihtiyaç duyanlar için nakil olarak kullanılabilecekleri umuduyla, hastalık modellemesi için kullanılmak üzere mini böbrekler yetiştiriyor.  Laboratuvarda Büyüyen İnsan Böbrekleri Avrupa’da, kronik böbrek hastalığı (KBH) yaklaşık on…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
housemddiseases1 · 2 years
Photo
Tumblr media
Takip👉@housemd_disease . . . #filmtavsiyesi #dizitavsiyesi #ölmedenönceizle #diziönerisi #filmreplikleri #filmönerisi #dizireplikleri #akutböbrekyetmezliği #aby #kronikböbrekyetmezligi #diyaliz #diyalizmerkezi #diyalizhastaları #diyalizleyaşamak https://www.instagram.com/p/Ch5HFY9LuiL/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
haberyerelcom · 2 years
Text
Mükemmel Hasta Hizmeti Pendik’te!
Mükemmel Hasta Hizmeti Pendik’te!
Böbrek hastalıkları çağın gelmiş geçmiş en çok görülen hastalığıdır. Bu nedenle en çok görülen hastalıklar içinde böbrek hastalıkları olduğu görülmektedir. Böbrek hastalığı çok farklı sebeplerden oluşabilir. Özellikle 30 yaş sonrasında başlayan bazı hastalıkların yan etkisi şeklinde de öne çıktığı bilinmektedir. Çünkü böbrek hastalığı kolay bir hastalık değildir. Şeker hastalığı böbrek…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haberton · 2 years
Link
0 notes
algeyapi · 2 years
Text
"MSG nedir?"
“MSG nedir?”
MSG adında bir yiyecek katkı maddesi var. Mono Sodyum Glutamat… (more…)
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
diyarbakirhaberleri · 1 month
Text
Diyaliz hizmetleri bayram tatili boyunca devam edecek
https://www.haberidiyarbakir.com/diyaliz-hizmetleri-bayram-tatili-boyunca-devam-edecek/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
hemsire · 1 year
Text
Diyaliz Hemşiresi Görevleri
0 notes
Text
Kocam Servis Şoförüne Siktirmeme İzin Verdi! (Birgül 35 Y., İzmir)
Kocam, görevi gereği bir yıllığına başka bir şehire gitmişti. Normalde 3 ayda bir gelecekti, ancak 6 ay olmuştu ve izin alamadığından gelememişti. Yani kocamla 6 adır sikişmemiştim ve amımı parmaklamaktan da bıkmıştım. Kocamla sık sık telefonda görüşüyor, bazen telefon seksi yapıyorduk. Bir gün kocama, "Parmaklar yetmiyor, amım sikilmek istiyor, ne yapacağım?" dedim. Kocam da, "Pørnøfilm seyret, amına patlıcan falan sok!" demişti. Ben de kızımı okula gönderdikten sonra bilgisayarı açıyor, bir iki saat pørnø film seyredip masturbasyon yapıyordum. Birkaç sefer de patlıcan soktum amıma, ama gerçek yarak gibi olmuyordu. Artık bunlar beni kesmiyordu, bazen rüyalarımda başka adamların beni siktiğini görüyordum. Ancak bundan bile utanıyor, suçluluk duyuyordum.
Kocama, rüyamda başka erkeklerin beni siktiğini söyleyince, kocam heyecanlanmış olmalı ki, o günden sonra her telefon görüşmemizde bana rüya görüp görmediğimi soruyordu. Ben de kendisine kızıyordum. Çünkü rüyamda birkaç kez de kocamın başka kadınları siktiğini görmüştüm ve o halde bile kocama telefonda çok kızmıştım, sanki gerçekten yapmış gibi. Kocam bana telefonda sürekli, "Rahat ol, fantazi yap, neden hoşlanıyorsan onu düşün!" diyordu. Yine bir seferinde bana, "Bul birini, siktir kendini, sonra ben gelince de grup yapalım!" dediğinde şok olmuştum. Daha sonraki görüşmelerimizde kocam bu söylediğini sıklaştırmaya başladı. Bu sebepten dolayı rüyalarımda iki erkeğin arasında siktiştiğimi bile görmeye başlamıştım. Bu rüyaları kocama anlatıyordum ve kocamın üstelemeleri de devam ediyordu. Ben de her seferinde, "Sen beni orospu mu yapmak istiyorsun?" diye tersliyordum kocamı. Bu sıkıntılar içerisinde amım iyice kızışmış, resmen yarak yemek için kudurur olmuştum. Ama duygularımı bastırıyordum, sadece rüyalarımda bazı şeyleri yaşıyordum...
Annem diyaliz hastasıydı ve hafta da 3 gün diyaliz merkezine gidiyordu. Teyzemle de ben, sırayla anneme bakıyorduk. Sıra bana geldiği bir gün, diyaliz merkezinde sigara içmek için dışarı çıkmıştım. Yanıma diyaliz merkezinin şöförü geldi, "Kocanız burada değilmiş, öyle mi?" diye sordu. Ben de biraz şaşırmış bir şekilde, "Evet, siz nerden biliyorsunuz?" dedim. Adam, "Geçen teyzenizle konuşurken söyledi!" dedi. Adam benle konuşmak için çeşitli bahaneler ile sorular sorup duruyordu, ben de kısa cevaplarla geçiştirmeye çalışıyordum. Hareketlerinden rahatsız olmuştum, adam yılışık bir şeydi. O gün ne zaman sigara içmeye çıktıysam, adam yanıma gelip konuşmaya çalıştı. Akşam eve döndüğümde, telefonda kocama bu olayı anlattım. Kocam da, "Adam sana resmen sarkmış, hazır bulmuşken vurdursaydın ya!" dedi. "Saçmalama!" dedim, sinirlenmiştim kocama.
Diyaliz merkezine daha sonraki gidişimde de adam yanıma gelip çay ikram etti. Adam bir türlü peşimi bırakmıyordu. Birden kocamın söyledikleri aklıma geldi, ama kendi kendime (Saçmalama kızım, kendine gel!) dedim. O günün akşamı yorgunluktan erken yattım. Adamla o kadar ilgilenmediğim halde, o gece rüyamda adamın beni minibüsle ormanlık bir alana götürüp, evire çevire siktiğini gördüm. Sabah uyandığımda kendime kızıyordum, ama gördüğüm rüya da aklımdan çıkmıyordu. Sanki gerçekten yaşamış gibiydim.
Annem bir gün arayla diyalize giriyordu. Sıra yine bana geldiğinde tekrar diyaliz merkezine gittim. Genelde rahat giyinmeyi severim. Yeni moda olan taytlardan almıştım, giderken onlardan birini giydim, üzerine de uzun kazak türü bir şey giydim. Önceleri alışamasam da, kocamın telkinleriyle pantolon veya benzeri şey giydiğimde tanga külot giymeye başlamıştım. O gün de taytımın altına tanga giymiştim. Yine sigara içmek için dışarı çıktığımda, hava iyi olduğu için üzerimde ceketim yoktu. Adam yine yanıma gelip çay teklif etti. Ben de ısrarından bıktığımdan, bu sefer, "Olur!" dedim. Adam gitti çay alıp yanıma geldi.
Çaylarımızı içerken adama, "Benden ne istiyorsun, neden bu kadar ilgileniyorsun benimle?" diye sordum, amacım son noktayı koymaktı. Ama adam son noktayı koydu ve "Güzel bir kadınsınız, uzun zamandır yalnız kalmanız zor olmuyor mu?" diye sordu. Ben onu mat etmek isterken, o beni mat etmişti. "Size ne bundan?" dedim, ama aklıma geçen gördüğüm rüya geldi. Bir anda vücuduma ateş basmıştı, amım da sulanmaya başlamıştı. Adam konuşuyordu, ama ne dediğini anlamıyordum, çünkü gözümün önüne adamın beni ormanda sikişi geliyordu. Adamın bana bakarak gülümsediğini gördüm, "Neden gülüyorsun?" dedim. Adam da, "Bu kadar utanmana gerek yok, rengin değişti birden, benden sır çıkmaz!" diyerek cebinden bir kağıt çıkardı ve elimden boş çay bardağını alırken, elime kağıdı tutuşturdu, gitti. Kağıtta, "İhtiyacın olduğu zaman ara, hazırım!" notuyla beraber telefonu da yazıyordu. Ne yapacağımı bilemedim kağıdı elimde buruşturup içeri girdim, o telaşla atacak yer bulamayınca ceketimin cebine koydum.
Anneme bakmak için memleketten öbür teyzemin de gelmesiyle, yaklaşık bir ay sıra bana gelmeyecekti. Bu süre içerisinde yılışık servis şoföründen de kurtulmuş olurum diye düşündüm. Aradan bir hafta geçmişti. Yine çırılçıplak soyunup bilgisayarın başına geçtim ve pørnø film izleyerek, amıma patlıcan sokarak masturbasyon yaptım. İki kere orgazm oldum, ama ateşim sönmemişti. Kocamın son siktiğinden beri 8 ay geçmişti ve artık sikilmek istiyordum. Amım müthiş bir şekilde kaşınıyordu. Birden telefon çaldı. Arayan teyzemdi, anneme yazılan ilacın adını soruyordu. Ben de doktorun yazdığı kağıdı cebime koyduğumu hatırladım ve dolaptan ceketi çıkarıp ceplerini karıştırırken teyzemin istediği kağıdı buldum, tabii ki adamın bana verdiği kağıdı da...
Teyzeme ilacın adını söyleyip, telefonu kapattıktan sonra, adamın verdiği kağıdı atacaktım ki, kağıdı açıp tekrar okudum. Birden amımın karıncalandı. Halen çırılçıplaktım. Elimi amıma götürdüm tuhaf bir şekilde ıslandığımı hissetim. Salonda divana uzandım. Adamın beni ormanda siktiği rüyayı düşünerek, tekrar amımı okşamaya başladım. Yalan yok, o anda adamın gelip beni sikmesini arzuladım ve bu düşünceler ile orgazm olmaya başladım. Daha da ateşlenmiştim. Bir an aklımdan, (Adamı çağırayım da beni güzelce bir siksin, bağıra bağıra bir orgazm olayım!) düşüncesi geçti. Not kağıdı sehpanın üzerinde duruyordu. Kağıda bakarken kocamın söyledikleri aklıma geldi. Gerçekten birine siktirsem ne yapardı acaba? Kocamı aradım ve bunu sordum. O da bana, "Valla hiç durma, çağır adamı, siktir kendini!" dedi. Beklediğim cevap bu değildi, yine kızmaya başlamıştım. Kocam ise, "Aşkım, beyninle değil, amının sesiyle düşün! Eğer o adam da seni sikmek istiyorsa, hiç düşünme, yap!" dedi. Ben de, "Sen kaşındın, görürsün sen!" dedim, sinirle telefonu kapattım. Kocam belli ki benim böyle bir şey yapamayacağımı düşünüyordu.
Kafam karmakarışıktı, biraz da kocama kızgınlıkla nispet yapmak için telefonumu aldım, adamın numarasını çevirdim. İki kere çaldıktan sonra korkup heyecanlandım ve kapattım. Unuttuğum bir şey vardı, telefon numaram karşı tarafa düşmüştü. Birkaç dakika sonra benim telefonum çaldı. Adam arıyordu, ama açmadım, birkaç kere çalıp kapandı. Ben ne yaptım diye pişmanlık içindeydim. Kalkıp giyindim. Gün içerisinde telefonum birkaç kez daha çaldı, ama yine açmadım.
Akşam akrabalarım oturmaya gelmişti. Bu yüzden de geç yatmıştım. Tam uykuya dalacakken, adamdan bir mesaj geldi. Benden hoşlandığını, benimle beraber olmak istediğini, bana güzel dakikalar yaşatacağını falan bunun gibi şeyler yazıyordu. Devam eden günlerde bu tür mesajlar gelmeye devam etti. En son mesajında, eğer cevap vermezsem, evime geleceğini yazmıştı. Sağolsun teyzemin boşboğazlığı sayesinde adam oturduğum siteyi biliyordu, ama apartmanı ve dairemi bilmiyordu. Sağa sola sorar diye korktum ve "Ara beni!" diye mesaj attım. Aradı. Ona, bir hata yaptığımı, böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söylesem de, beni dinlemedi, "En azından telefonda görüşelim!" dedi. Ne görüşeceğimizi sordum. "Birbirimizi yakından tanıyalım!" dedi. Kızımın okulda olduğu saatlerde arıyordu hep.
Bir seferinde bana, "Telefon seksi yapalım mı?" diye sordu. "Nasıl olacak?" dedim sanki bilmiyormuşum gibi, ama böyle bir şeyi bekliyordum. "Merak etme güzel olacak! Sen beni getireceksin, ben seni!" dedi. Konuşmalarıyla sanki yanımdaymış gibi beni soyuyordu, ben de dediğini yapıyordum. "Sıra sende!" dedi, ben de onu telefonda soydum. Birden amımın sesi ağır bastı ve havaya girdim, telefonda seks yapmaya başladık. Türkçe pørnølar seyrederken küfürlü konuşmalardan etkilendiğimi fark etmiştim. Adam da bu moda girmişti, bana, "Amını yalayacağım. Göğüslerini emeceğim. Domaltıp amına taşaklarıma kadar geçireceğim yarağımı!" gibi laflar dedikçe, benim de elim amımın derinliklerine daha çok giriyordu. Ben de ona, "Sok erkeğim, domaltıp sik beni, yarağını amımda istiyorum! Ağzımı sik, yarağını boğazıma kadar alacağım!" derken, adamdan hırıltılar ve iniltiler duyuyordum. Adam, "Çok iyisin yavrum, acayip boşaldım! Sen ne yaptın?" dedi. Ben de orgazm olmuştum, hem de üç kez. Adamla telefonda karı koca olmuştuk. Bu telefon görüşmelerimiz ilerleyen günlerde devam etti, hemen hemen her gün telefonda seks yapıyorduk.
Bir gün kocam bana sürpriz yaparak, haber vermeden çıktı geldi. Nasıl sevindiğimi anlatamam, ilk işim yarağının tadını almak oldu. Uzun süredir sikilmemiştim. Resmen kocamın sikini amım yutmuştu. Kocamla ateşli bir sikişten sonra, dinlenirken konuşuyorduk. Kocama olanları anlattım. Ben anlattıkça kocamın sikinin tekrar kalktığını gördüm ve bu sefer daha şehvetli bir şekilde sikti beni. Sonra da, "Bu anlattıkların fantazi miydi, yoksa gerçek mi?" diye sordu. Ben de gerçek olduğunu, adamın yarın sabah tekrar arayacağını söyledim.
Ertesi sabah kızı okula gönderdik. Adam, her gün yaptığı gibi, saat 10:00 civarı beni aradı. Telefonu açmadan, kocama çok heyecanlı olduğumu söyledim. Kocam ise, "Heyecanlanmana gerek yok, her zaman ne yapıyorsan aynısını yap! Yalnız ben de konuştuklarınızı duymak istiyorum, telefonun hoparlörünü aç!" dedi. Dediğini yaptım, ama önce tutuk konuşmaya başladım, ancak ilerleyen zamanda tutukluğumu üzerimden attım. Soyunmuştum ve adamla telefonda karşılıklı masturbasyon yapıyorduk. Bu arada kocam da yanımda kalkık yarağını çıkarmış sıvazlıyordu. Adam telefonda inleyip hırlamaya başlayınca, kocam da daha fazla dayanamadı, ayağa kalktı, göğsüme ve karnıma doğru döllerini fışkırtmaya başladı. Kocamın sıcak döllerini hissedince ben de orgazm oldum. Adam ise telefonda halen, seni şöyle sikeceğim, böyle domaltacağım diye anlatıyordu. Kocam yanıma oturdu ve yarağını sıvazlamaya devam etti. Bir süre sonra adam da boşalmıştı. Telefonu kapattık.
Kocam birşey demeden dudaklarımdan öptü ve beni divana yatırdı, yeniden kalkmış yarağını amıma geçirdiği gibi beni sikmeye başladı. Nasıl şehvetli sikiyordu ama! Üstelik bu sefer kolay boşalmıyordu da, yarım saatir sikiyordu. Ben ise bitmiştim, 3 kere orgazm olmuş, pestil gibiydim. Kocam beni domalttıp son vuruşu yaptı ve yarağını götüme geçirdi. Normalde acıyan götümden zevk almaya başlamıştım, aynı zamanda da amımı ovuşturuyordum. Sonunda kocam döllerini götümün derinliklerine doğru fışkırtmaya başladı. Götümün içinde kocamın sıcak döllerini hissedince, ben de son bir defa orgazm oldum. Kocam yarağını götümden çıkarınca, ikimiz de divanın üzerine yığıldık, birbirimize sarıldık ve o şekilde yatarken uykuya dalmışız. Kapı zili ile uyandık. Apar topar giyindik. Kız okuldan gelmişti.
Kocam daha sonra bana, "Adam her gün arıyor mu?" diye sordu. Ben de, "Hemen hemen hergün!" dedim. "Peki hiç gerçekten sikiştiniz mi?" diye sordu. "Hayır, sadece telefonda yaptık!" dedim. "Peki hiç istemedin mi?" diye sordu. "İstedim, ama korktum, yapamadım!" dedim. "Peki ben gitmeden yapmak ister misin?" dedi. "Ben adamla sikişirken sen de yanımda olacaksan, isterim!" dedim. Kocam da, "Ben yatak odasında saklanırım!" dedi.
Ertesi gün adam aradığında, onu eve çağırdım. Adam sevinçten havaya uçacaktı nerdeyse, "Yarım saat sonra ordayım!" dedi ve kapattı. Saat 10:30 gibi kapı çaldı. Heyecandan titriyordum. Etek boyu diz üstüne gelen mevsimlik bir elbise giymiştim. Altımda tanga külot vardı, sütyen de giymemiştim. Kapıyı açtım, adam içeri girdi, salona davet ettim. Kanepeye yan yana oturduk. Bir şey içip içmeyeceğini sordum. "Gerek yok!" dedi ve beni kendine doğru çekip, dudaklarıma yapıştı. Bir eliyle de etiğimin altından bacaklarımı okşuyordu. Eteğim belime kadar sıyrılmıştı. Divanın üzerine doğru beni yatırdı, bacaklarımı öpmeye başladı. Yukarıya doğru çıktı. Dudakları ve dili tangamın önünde dolaşıyordu. Tangamı yana çekti ve ağzını amıma dayadı. Bu beni bitiren bir hareketti. Elimle başını amıma bastırıyordum. Bir süre sonra inleyerek orgazm oldum.
Adam beni doğrulttu, boynumu ve omuzlarımı öpmeye başladı. Beraber ayağa kalktık. Üzerimdeki elbiseyi sıyırıp ayak bileklerime bıraktı. Tekrar öpüşmeye başladık. Boynumu ve kulak memelerimi yalıyordu. Daha sonra bir elini popoma götürdü ve sıkmaya başladı. Bir taraftan diğer eliyle göğsümün birini sıkarken, diğerini emiyordu. Acayip olmuştum. Sonra aşağıya inip, kasıklarımı öperek tangamı çıkardı. Adamın karşısında çırılçıplak kalmıştım. Ayağa kalktı ve "Sıra sende!" dedi. Ben de adamın boynu öperek gömleğini çıkardım. Vücudunu öperek atletini çıkardım. Bir süre öpüştük, daha sonra beni omuzlarımdan bastırıp önüne diz çöktürdü. Elim fermuarının üzerindeydi. Yarağı taş gibi olmuştu. Fermuarını ve kemerini açtım, pantolonunu aşağıya doğru sıyırdım. Bacaklarını öperek yukarı doğru çıktım. Külodunu aşağıya doğru sıyırken kasıklarını öpmeye başladım...
Adamın yarağı dimdik önümde duruyordu, kocamınki kadar kalındı, ama biraz daha uzundu. Elime alıp sıvazlarken, aynı zamanda da taşaklarını yalıyordum. Taşaklarını emmeye başladım. Yarağı taş gibi olmuştu. Taşaklarından yarağının kafasına doğru dilimle hareketler yapmaya başladım. Bir taraftan onu seyrediyordum. Gözlerini kapatmış inliyordu. En sonunda yarağının kafasını ağzıma aldım ve emmeye başladım. İki eliyle başımı yarağına bastırıyordu. Bir süre kafasını emdikten sonra boğazıma kadar sokup çıkarmaya başladım. Ben de yalamaktan hoşlanmıştım ve tekrar amım sulanmıştı. Adamın sikini ağzıma sokup çıkartırken adamın yarağının iyice sertleştiğini ve damarlarının dışarı çıktığı hissetim. Boşalacaktı. Ağzıma boşalmaması için ağzımdan çıkarttım ve elimle 31 çekmeye başladım. Bir anda inleyerek ve hırıltılarla boynuma ve göğüslerime doğru fışkırtmaya başladı döllerini...
Sonra divana oturdu. Ben vücudumdaki dölleri temizlemeye çalışırken, "69 yapalım!" dedi. Kendi sırtüstü yere uzandı, ben de tersten üzerine oturdum. O benim amımı yalarken, ben de onun yarağını yalıyordum yeniden. Bu sefer parmaklarını da kullanıyordu. Yarağı tekrar kalkınca popoma vurup beni üzerinden kaldırdı. Bu sefer o yerde sırtüstü yatarken, beni yarağının üzerine oturttu. Kocaman yarağını sulanmış amım bir anda içine aldı. Taşaklarını amımda hissediyordum. Elleriyle popomdan tutmuştu. Çılgın gibi üzerine oturup kalkıyordum. Bir süre bu şekilde devam ettikten sonra ona, "Hadi sırtüstü yatır beni!" dedim. Beni sırtüstü halıya yatırıp, bacaklarımı koltuk altlarına aldı. Yarağını amıma dayadı ve ilk hamlesinde amıma girdi. Üzerime abanınca, bacaklarımı havaya kaldırıp beline doladım. Amım bütün yarağını kavramıştı. Bir taraftan öpüşüyor, bir taraftan göğüslerimi sıkıyordu. Hareketleri hızlanmıştı.
Telefonda hep beni domaltacağını söylerdi. "Domalayım mı?" dedim. Adam üzerimden kalkıp beni domalttı. Tekrar amıma girip, gidip gelmeye başladı. Bu pozisyonda da orgazm oldum. Amımı sikerken bir yandan da popomu oğuşturuyordu. Bir ara baş parmağının birinin göt deliğimde dolaştığını hissetim ve "Oradan olmaz!" dedim. "Olur olur, zaten götten vermişsin, bir de ben gireyim, korkma acıtmam!" dedi. Götümün deliğini bir süre tükürüğü ile okşadı, sonunda amımdan çıkardığı yarağını götüme dayadı. Kocam bir gün önce siktiğinden götüm açılmıştı. Yarağı da amımın sularıyla sırılsıklam olduğu için, ilk yüklenmesinde kafasını götüme soktu. O anda hem benden, hem adamdan inleme sesi çıktı. Yarağını geri çekip, tekrar yüklenince götüm adamın yarağının hepsini içine aldı. Yine taşaklarını amımda hissediyordum.
Yaklaşık 15-20 dakika götümü siktikten sonra, yarağını götümden çıkarıp belime doğru fışkırtmaya başladı. Ben de elimle adamın döllerini popoma sürüyordum. Fazlalıkları da göğüslerimi okşayarak göğüslerime sürdüm. Adam bir süre yerde uzandıktan sonra kalkıp giyinmeye başladı, ben de çıplak olarak divana oturdum. Adama, "Muradına erdin mi?" dedim. "Çok güzeldi!" diyerek gelip dudaklarımdan beni öptü. Külodumu giymeden elbisemi üzerime geçirdim ve adamı yolcu ettim.
Adam gittikten sonra, kocamı saklandığı yatakodasından çağırdım. Halen heycandan tüm vücudum titriyordu. Kocam bana sarılıp dudaklarımdan öptü ve hoşuma gidip gitmediğini sordu. "Doğrusunu istersen çok hoşlandım, ama umarım başımıza iş açmayız!" dedim. "Birşey olmaz merak etme!" dedi. Kendisi de bizi seyrederken iki kere boşalmış, "Sana bir sürprizim var!" dedi. Ben de, "Yeter artık, sürpriz falan istemiyorum!" dedim. Ama kocam salondaki dolaba doğru gitti ve elinde bir kamerayla geldi. "Sakın bizi çektiğini söyleme!" dedim. "Evet, çektim!" dedi. Oturup bilgisayara bağladık ve seyretmeye başladık. Önce utandım, ama sonra ilk pørnø filmimi seyrederken kendimi pørnø yıldızı gibi hissettim. Tabii filmi izledikten sonra da çılgınca sikiştik :)
[Birgül]
236 notes · View notes
sensedim1938 · 5 months
Text
PAKİSTANLI MÜSLÜMAN BİR BİLİM ADAMININ İLGİNÇ ARAŞTIRMASI..
Dünyada yalnızca 14 milyon Yahudi var;
~Amerika'da 7 milyon,
~Asya'da 5 milyon,
~Avrupa'da 2 milyon,
~Afrika'da 100 bin
Adet Musevi yaşıyor..
Soru: Pekiyi de kaç adet Müslüman İnsan var?
Cevap: 1,4 milyar Müslüman;
~1 milyar Asya,
~400 milyon Afrika,
~44 milyon Avrupa,
~6 milyon Amerika
Kıt'asında Yaşıyor.
👉Yâni Dünyada 1 Musevi’ye Karşın 100 Müslüman Var...
İyi ama Yahudiler Müslümanlardan niçin 100 kat daha güçlü ve daha zengin ve daha eğitimli ve daha mucitler?
Tarafsız ve Bilimsel Yollarla tespit edilmiş nedenlerini öğrenmek istiyorsanız lütfen okumayı sürdürün.
👉Tüm zamanların en etkin bilim adamı Albert EİNSTEİN bir Yahudiydi.
👉Psikanalizin babası Sigmund FREUD bir Yahudiydi.
👉Karl MARKS Yahudiydi.
Tüm İnsanlığa zenginlik ve sağlık katmış Yahudilere bakalım;
👉Benjamin Rubin insanlığa aşı iğnesini armağan etti.
👉Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını geliştirdi.
👉Gertrude Elion lösemiye karşı ilaç buldu.
👉Baruch Blumberg Hepatit-B aşısını geliştirdi.
👉Paul Ehrlich frengiye karşı tedaviyi buldu.
👉Elie Metchnikoff bulaşıcı hastalıklarla ilgili buluşuyla Nobel ödülü kazandı.
👉Gregory Pincus ilk doğum kontrol hapını geliştirdi.
👉Bernard Katz nöromasküler iletişim kaslarla sinir sistemi arası iletişim alanında Nobel ödülü kazandı.
👉Andrew Schally endokrinoloji metabolik sistem rahatsızlıkları, diyabet, hipertiroid tedavilerinde kullanılan yöntemi geliştirdi.
👉Aaaron Beck Cognitive Terapi’yi akli bozuklukları, depresyon ve fobi tedavilerinde kullanılan psikoterapi yöntemini geliştirdi.
👉Gerald Wald insan gözü hakkındaki bilgilerimizi geliştirerek Nobel ödülü kazandı.
👉Stanley Cohen embriyoloji embriyon ve gelişimi çalışmaları dalında Nobel aldı.
👉Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yaptı.
👉Peter Schultz optik lif kabloyu, Charles Adler trafik ışıklarını,
👉Benno Strauss paslanmaz çeliği,
👉Isador Kisse sesli filmleri,
👉Emile Berliner telefon mikrofonunu,
👉Charles Ginsburg ilk bantlı video kayıt makinesini geliştirdi.
👉Stanley Mezor ilk mikro işlem çipini icat etti.
👉Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü geliştirdi.
Peki, ama;
~Son 100 Yıl içinde Yahudiler sadece Bilimsel alanda 104 Nobel Ödülü kazanırken,
~1.4 milyar Müslüman neden yalnızca 3 Nobel kazandı
Yahudiler niçin bu kadar yaratıcı ve neden bu kadar güçlüler? Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu yatırımcılara ve işadamlarına ve markalarına bakalım;
* Ralph Lauren (Polo),
* Levi Strauss (Levi's Jeans),
* Howard Schultz (Starbuck's),
* Sergei Brin (Google),
* Michael Dell (Dell Bilgisayarları),
* Larry Ellison (Oracle),
* Donna Karan (DKNY),
* Irv Robbins (Baskins & Robbins),
* Bill Rosenberg (Dunkin Doughnuts)
* Richard Levin (Yale Üniversitesi'nin kurucu başkanı).
Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu sanatçılara bakalım:
* Michael Douglas,
* Dustin Hoffman,
* Harrison Ford,
* Woody Allen,
* Tony Curtis,
* Charles Bronson,
* Sandra Bullock,
* Billy Crystal,
* Paul Newman,
* Peter Sellers,
* George Burns,
* Goldie Hawn,
* Cary Grant,
* William Shatner,
* Jerry Lewis,* Peter Falk...
Yönetmenler ve Yapımcılar arasındaki Yahudiler:
* Steven Spielberg,
* Mel Brooks,
* Oliver Stone,
* Aaaron Spelling (Beverly Hills 90210),
* Neil Simon (The Odd Couple),
* Andrew Vaina (Rambo 1 /2 / 3),
* Michael Mann (Starzky and Hutch),
* Milos Forman (One Flew Over The Cuckoo's Nest, Amadeus),
* Douglas Fairbanks (TheThief of Baghdat),
* Ivan Reitman (Ghostbusters) ,
* Kohen Kardeşler,
* William Wyler.
* William James Sidis
Sorun kendinize;
250’lik IQ derecesiyle Dünyaya gelmiş en parlak insan hangi dine mensuptur?
Sorun kendinize;
Neden Yahudiler bu kadar güçlüdür?
Cevabı şudur;
Her çocuğa ve her gence kaliteli eğitim verirler...
Bu eğitim türü sorgulayıcı (teslimiyetçi değil), araştırıcı (ezberci değil) ve yaratıcıdır (bilgi üretmek/bulmak içindir)
21 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 2 months
Text
Erkekler, kadınlar, muhafazakarlar, devrimciler, hippiler, İbo dinleyenler, Metallica dinleyenler, Kafka okuyanlar, dua kitapları okuyanlar, türbanlılar, mini etekliler, herkes öyle sevgisiz bakıyor ki bana;
Güzel bir gün olsun istersen OKU ❗❗❗
Tumblr media
Adım Muhammet. On dokuz yaşındayım. Atık kağıtlar topluyorum ve Kızılay`dan Ulus`a kadar üç kez yürüyerek gidip geliyorum her gün. Beş arkadaşımla kalıyorum iki göz odalı bir evde. Onlar atık kağıt toplamıyor; Mevlüt inşaatta çalışıyor mesela, Hüseyin halde hamallık yaparken, Sidar ve Yunus ayakkabı boyacısı. Aramıza bir arkadaş daha katıldı. Adı Abbas. Çalışmıyor o, diyaliz hastası. Abbas`a biz bakacağız.
On üç yaşından beri kağıt topluyorum Ankara`da. Niğdeliyim. İlkokula başladığım yıl geldik Ankara`ya. Ortaokulu bitirebildim yalnızca; hep takdir alarak geçtim sınıfları. Liseye yazdırmadı babam; sokağa saldı beni çalışıp da işe yaramam için. O gün bugündür sokaklardayım; çizgili, çizgisiz, kareli, beyaz ve rengarenk kağıtlar, kartonlar topluyorum.
Çalışmaya başladığım yıl babam terk etti bizi. Kumar borcu vardı; çekti gitti bir sabah erkenden. Ben geçindirdim evi. Annem severdi beni, “aslan oğlum” derdi. Yanaklarımı okşardı bazen. Babam gideli dört ay olmuştu; komşular bir adam bulmuşlar anneme. Kumar oynamazmış, namazında niyazında bir adammış. Eşi vefat etmiş. İki kızı varmış adamın. Anneme demiş, “sen kabulümsün, çocukların da kabulüm ama Muhammet olmaz!” Şaşırmış annem, “niye olmazmış Muhammet, o da benim çocuğum” demiş. “İki kızım var; biri on iki yaşında, biri on dört yaşında. Caiz değildir Muhammet`le kızlarımın aynı hane içinde olması” demiş adam. Üç kız kardeşim vardı ve çok düşkündük birbirimize. Annem için kolay olmadı karar vermek. Oturttu beni karşısına bir gece. “Bak Muhammet” dedi, “seni asla bırakmayacağım, ama bir süre dayınlarda kal oğlum.” Sarıldı bana; o ağladı, ben ağladım…
İmam nikahı kıyıldı, dayımlara geçtiğimin ertesi günü. Haftasına kalmadan annemi, kızlarını ve kardeşlerimi alarak memleketine götürmüş adam, Kastamonu`ya. Dayım dedi, “annenin emanetisin bana, burası senin de evin. Arada bir gelip kalabilirsin Muhammet!”
On üç yaşındaydım, bana kalacak bir yer de ayarlamamıştı dayım. Komşulardan, akrabalardan kimse demedi bana, “sana yardım edelim” diye. On üç yaşındaydım, Ankara`daydım, bir başınaydım…
Altı yıldır görmedim annemi ve kardeşlerimi. Bir çok kez niyetlendim Kastamonu`ya gitmeye. Dedim, “kovar beni o adam; göstermez bana ailemi.” Anneme küsüm; istese bana ulaşabilirdi diye düşünüyorum. Çok özlüyorum kardeşlerimi; Hülya`yı, Havva`yı ve Hanife`yi… Domino oynardık dördümüz. Ben bir kere bile kazanmadım; “çocuk onlar, sevinsinler” derdim. Ben de çocuktum oysa…
Yürürken, kağıt toplarken, sabahtan akşama bitap düşene kadar çalışırken hep yüzlerini seyrediyorum insanların. Mesela, sevgililer geçiyor yanımdan ve erkekler beni görünce daha bir ötemden geçirtiyorlar kadınları. Erkekler, kadınlar, muhafazakarlar, devrimciler, hippiler, İbo dinleyenler, Metallica dinleyenler, Kafka okuyanlar, dua kitapları okuyanlar, türbanlılar, mini etekliler, herkes öyle sevgisiz bakıyor ki bana; öyle incitici, öyle hoyrat olabiliyor ki herkes…
İbo`yu bilmeme şaşırmadınız, ama Metallica`yı ve Kafka`yı biliyor olmam ilginç gelmiştir size belki. Olgunlar Sokak`taki seyyar kitapçılardan kitaplar alıyorum. Milena`ya Mektuplar`ı okudum Kafka`dan, diğerlerini de okuyacağım. Birçok kitap okuyacağım ben; Nietzsche`nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt” kitabını çok merak ediyorum mesela, bir de Oruç Aruoba`nın şiirlerini. Keşfetmem, okumam, sorgulamam gereken öyle çok yazar, hikaye, roman ve şiir var ki…
Kitapçılar bile önyargılı bana; emeği, vicdanı, barışı savunanlar bile beni gördüklerinde kıyıcı sözler söyleyebiliyorlar ve eminim onlara ürkütücü geldiğimden.
İkinci el kasetlerim var; Metallica kasetim de var, Fikret Kızılok kasetim de. Annem, beni dayımlara yollarken teybi bana verdi,”sıkıldıkça müzik dinle, ama sesini kıs ha” dedi. Şimdilerde teybi son ses açıyorum Metallica`yı dinlerken!
Adım Muhammet. On dokuz yaşındayım. Beni nefretle bakarken göremezsiniz; kabalaştığıma, etiketler koyduğuma, yaftaladığıma şahit olamazsınız. Bir anlama çabam var; kendimi, annemi ve sizi. Bir öğrenme çabam var; yeryüzünü, doğayı ve evreni. Yazmaya da başlayacağım; sevgisizliği yazacağım önce çöp kutularından topladığım kağıtlara ve sevgisizliği yazdığım kağıtlar geri dönüşüme gidip sevgi olarak dönecek aramıza. Sevgi`li insan dostlarım olacak kağıtlarda diriliveren; sevgiyle var olan canlar, kardeşler, halklar…
Kendimle ilgili bir çok projem var. Mahkemeye başvurup adımı değiştireceğim. Ali Haydar mı olsa adım diye düşünüyordum, vazgeçtim; adım Özgür olacak benim.
Kendime ait bir kütüphanem olacak sonra. Atık kağıtlar topluyor olabilirim; işim gereği tenimden yayılan koku pis gelebilir size ama en sevdiğim koku kitap kokusudur.
Doğada bir başıma yaşama projem de var. Yoruldum incitilmekten, ötekileştirilmekten, lanetlenmekten. Tabiat Ana`ya sığınmak istiyorum ve bunun için otlarla ilgili kitaplar alıyorum. Otlarla beslenmek, otlarla iyileşmek, otlarla huzur bulmak istiyorum. Doğada bir başıma yaşayacaksam otların bütün kerametlerini bilmem gerekiyor.
Böbrek yetmezliği var Abbas`ın; benim kardeşim oldu Abbas, kız kardeşlerimin yokluğunda. Ona biz bakıyoruz ve Abbas iyileşmeden Tabiat Ana`nın yanına gitmeyeceğim.
Kafka kırk bir yaşında ölmüş; onun kadar yaşasam yeter. Kitaplar gibi kokmaktır özgürlük; otlardan sevgi büyüleri yapmak ve toprağa karıştığımda bir gün, Tabiat Ana`nın beni şefkatle anmasıdır…
Böyle buyurdu Muhammet!
9 notes · View notes
sapkalikedii · 1 year
Text
‼️‼️‼️‼️BATTALGAZİ MAHALLESİ BİNALİ YILDIRIM BULVARI BATTALGAZI CAMİSİ YANI DİYALİZ MERKEZİ KARŞISI KMARAŞ/ELBİSTAN DEPREMİN İLK SAATLERİNDEN BERİ ENKAZ ALTINDALAR‼️‼️‼️‼️‼️‼️‼️‼️‼️
45 notes · View notes
hacegah · 8 months
Text
Tumblr media
Gün kendini değiştiriyor. Ama insan kendini değiştiremiyor. Yılların getirip yüklediği ağırlıklar var, bedende, yürekte. Susmuyor, geri çekilmiyor, dinlenmiyor bir an. Bitkin uyanıyor. Düşler bile aynı, hep aynı. Dar ve kısır yaşamdan olmalı; yaşlılık işte…
Pazartesi ve Cuma günleri ikinci hayatımı yaşıyorum dörder saat. Diyaliz, dört yıl oldu. Yeni başladığımda bir genç kız (o da diyaliz hastası) bana öğüt verdi (o on yıllıkmış) 'İki hayatınız olmalı. Evdeki sıkıntı, sevinç vb ne varsa evde bırakıp çıkacaksınız.
Diyalizde yaşadıklarınızsa özellikle orada kalmalı. Evde evi yaşamalısınız. O becermiş, genç olduğu için belki. Ben henüz beceremiyorum. Eve diyaliz sokmuyorum pek de ev hastaneye benimle geliyor.
Ev değil yalnız, dışarıdaki her şey. Ağır çok ağır bir dünya.
10 notes · View notes