Tumgik
#dikişli şiir
olafkardanadam · 2 months
Note
Şimdi fotoğraf çekilsek gözlerimiz bulutlu çıkar Bayım. Baharın en hırpani kadrosu arkamızda; uçurtmalar, kediler ve aşk. Şimdi her fotoğrafta defolu bir kelebek uçar. Şimdi her fotoğraf bizi dışlar, nisansız ve insansız bir sabah. Ne yapsa, anlamaz insanın dilinden yağmur. Ne yapar açamaz kilitlenen aşkları bu zavallı çilingir Bayım, ücra günler büyük harflerle başlar.
İnsan ıslansa biraz aklından kuş sürüleri mi taşar Bayım?
[kırılmış bir kadın]
(ben de sana gif göndermek istiyorum ama kimliğim belli olur)
Tumblr media Tumblr media
Acı aniden diner yağmurun dindiği gibi... Bazen sadece tanrı öyle istediğinden. Sadece bir mağarada resim çizerim belki. Rüyaların büyük harfle başladığı bir ülkede üstümden kaldırılmış bir ölü var Madam, senin istediğin o mu?
Tumblr media Tumblr media
teşekkür ederim bugün de şiirlendik 🙏🤗🤗
21 notes · View notes
zincirler · 22 days
Note
saçlarımla ne yapacağını bilemeyenler, bir gün onları kaybederler.
böyle bir şey yani ahbap, çok acıyor, saçlar zaman zaman.
0 notes
endergelisenataklar · 4 months
Note
En sevdiğim didem madak şiiri ? Kitabi ?
128 dikişli şiir.
19 notes · View notes
yawbanane · 4 years
Text
Tumblr media
Bana bazı şarkılar lazım ahbap
Hafif şarkılar, acı olmayan şarkılar
Çok şarkıya ihtiyacım var
Tutam tutam saçlarımı savuracak şarkılar...
9 notes · View notes
lafontainedenbiri · 5 years
Text
Bana bazı şarkılar lazım ahbap
hafif şarkılar, acı olmayan şarkılar
çok şarkıya ihtiyacım var
Tutam tutan saçlarımı savunacak şarkılar
Saçlarımla ne yapacağını bilemeyenler
Bir gün onları kaybederler
Böyle bir şey yani ahbap
Çok acıyor. Saçlar zaman zaman
Didem Madak
11 notes · View notes
asmevejiyya · 7 years
Quote
Acı dindi diyorum bazen yağmur dindi der gibi.
33 notes · View notes
Text
Acı dindi diyorum bazen yağmur dindi der gibi.
Öyle kendiliğinden ya da Tanrı istediğinden.
Didem Madak, 128 Dikişli Şiir
78 notes · View notes
yurekbali · 7 years
Text
Tumblr media
Didem Madak Şair (8 Nisan 1970, İzmir - 24 Temmuz 2011, İstanbul) “Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca; alt katında uyumayı bir ranzanın, üst katında çocukluğum... Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden, ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı; aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!“ (“Siz Aşk'tan N'anlarsınız Bayım?” şiirinden...) Didem Madak... Kalbimizin en doğusuna şiirler yazan, çiçekli şiirler yazmak isteyen, hayatını bir kelebekle takas eden güzel insan... Kuşkusuz ki 90’lı yılların en iyi şairlerinden... Kendi deyimiyle “ütüsüz ve buruşuk bir ruhun şairi”... Her okunuşunda farklı duygular, farklı tatlar bırakır şiirlerinde Didem Madak. Ve bu şiirlerindeki kahramanlar, yine onun deyimiyle “hep yanlış ata oynayanlardır.” Belki çoğunlukla hepimizin hep yanlış ata oynadığındandır bu yakınlığımız güzel insana, kim bilir? “Seni sevince pazara çıktım sevinçten, enginar aldım “süper enginarlar” diye bağıran adamdan, oturup ağladım sonra, şaşırdın. Bu süper oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı. Canımın acısıydın. Ben bir tek o canı unutmamak için her şeyi hatırlamıştım.” (“Bıktığım Şeyler Ve Yeşil Fanila” şiirinden...) İyi insanların kalbi nedense hep kırık, hep buruk oluyor. Sahip çıkamıyorlar kendilerine, iyi niyetlerinden... Didem Madak, çiçekli şiirler yazmak isteyen, bir kısmını bize miras bırakan, belki de çoğunu yazamayan, toprağa 36 numara ayaklarıyla basan, şaşkın bir kadındı... “Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum, fakat korkuyorum. Birazdan da kırk üç numara ayakkabılarınızla bahçede oynayan çocukların üzerine basacaksınız, bu iyi olmaz bayım! ... Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz? Bir gül bir güle derdi ki görse... Yalan söylüyorum güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.” (“Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım!” şiirinden...) Şairliğini büyük alçakgönüllülükle şöyle anlatır Didem Madak: “İlkokuldayken, bizim sınıfta hep şımarık zengin çocukları vardı. Müstahdemin oğlu da bizim sınıftaydı. Onu hep iter kakardık. Çok ezik ve sessizdi. Bir gün işi iyice azıtıp onu köşeye sıkıştırdık ve mataralarımızdaki suyu kafasından döktük. Soğuktu. Üşümüştü ve titriyordu. Birden gözlerim onun kapkara, kocaman ve acı çeken gözleriyle karşılaştı. Afalladım ve kalakaldım. Eğer şairler birdenbire şair oluveriyorlarsa ve ben de eğer bir şairsem, işte o gün şair olmuşumdur kesin. Belki o kara ve kocaman acıdan özür dilemek için yazıp duruyorumdur.” Küçük, küçücük bir kızken, 13 yaşında annesini kaybeder Didem Madak. Annesine olan sevgisini ve büyük özlemini, şiirlerinde iç sızlatan bir biçimde kendine özgü diliyle yansıtır. Aynı zamanda acısını da... “Annem çok sevinmelerin kadınıydı. Bazen sevinince annem gibi, rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına.” (“Ah’lar Ağacı” şiirinden...) “Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım. Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım. Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca, acının ortasında acısız olmayı, kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.” (“Siz Aşktan N’anlarsınız Bayım?” şiirinden...) 18 yaşındayken babasına bir mektup bırakır ve evden kaçar. Bir daha da eve dönmez. Babasına hep kırgındır... “Evden kaçabilirsin çocuk, ama kaderden asla! Babam çıkarılmış bir adam bütün fotoğraflardan, kader neydi sanki o zaman, masada açık unutulmuş turuncu kulaklı bir makastan başka.” (“Kedilerin Alışkanlıkları” şiirinden...) Bir bodrum katında yaşamaya başlar. İnsan hayatındaki en özlü şeyin delirmek olduğunu da orada farkeder. Bir çok iş yapar ve hepsinden de istifa eder. Bir röportajında şunları söyler: “Sonra içime hatta dışıma kapandım. Küsmek gibi bir şey bir çeşit gölge fesleğeni. Bir çeşit olmayan hayat. Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim.” “Hani Yılmaz Güney’in “Umutsuzlar” diye bir filmi vardır. Hani Filiz Akın balerindir. Fırat, ya aşkı ya silahı seçmek zorundadır. Aşkı seçer ama vurulur. İşte ben şiirlerimde Fırat’ın vurulduğu sahneyi yazıyorum.” “Bazı vakitler tren geçiyor evin yakınından yaşlanıyorum pencereden her bakışımda, Anna Karenina’yı taklit ediyor zaman, atıyor kendini raylara. Neden her aşk bir kadının cenazesini kaldırır mutlaka.” (“Müsveddeler” şiirinden...) “Bazı yaralar yararlıdır buna inan, bazı yaraların ortasından küçücük bir el sanki geçmişine çiçek uzatır, bazı yaralardan sızan kanla tüm geleceğin yıkanır.” (“Karınca Kumu” şiirinden...) 8 Nisan 1970 doğumlu olan Didem Madak, 2011’in 24 Temmuzunda çok çok erken diyebileceğimiz bir yaşta, 41 yaşında kolon kanserine yenik düşerek, geride onu seven bir eş ve kendi gibi annesiz büyüyecek bir kız çocuğu bırakıp ayrıldı aramızdan. Eşiyle, hamileyken yaptığı anlaşmaya uymadı. Kızına Didem değil, o daha 13 yaşında iken kaybettiği annesi Füsun’un adını verdi. Ki annesini ne zaman özlese şiir yazardı. Annesinden kalan tek mirası bu sihirdi. Öldükten sonra yayınlanan “128 Dikişli Şiir”indeki duygu ise kalbe bir ok gibi saplanıyor. “Ve kalmak istemek ahbap... Füsun’un yeşil ela gözleri var ve pembe plastik fincanı ile kahve getirişi var ve bana anne deyişi var, benim pembe fincandan pembe kahve içişim var, bu kahveleri seviyorum ahbap içimi pembe bulutlar kaplıyor, şekerli ve tatlı bir biçimde havalanıyorum. Sonra ağrılar, sonra hastaneler ve sonra doktorlar... Şeker donup yapışıp kalıyor bir kâğıda.” Bizlere 3 şiir kitabı emanet etti Didem Madak kısacık ömründe; Grapon Kâğıtları, Ah’lar Ağacı, Pulbiber Mahallesi... Onun şiirlerini bir dosta içinizi döker gibi okursunuz; size sizi, size kendini, size bizi anlatır... Kıymeti çok az bilinen, şiire kadın elini değdiren güzel şairi, Didem Madak’ı okuyun, “aşure getiren çocuklara teşekkür eder gibi” seveceksiniz onu... Anısına sevgimizle, saygımızla... “Hay! Keşke susmanın muhabbet kuşu olaydım. Ters Pinokyo olmak istiyorum Gepetto Usta, kötülüklere boğulup insanlıktan çıkmak istiyorum artık! Kafam karışık ama yetişir, bir beyaz balinanın karnında uyumak istiyorum artık. Camdan papuçlarım kırık, prens de bulamaz beni artık. Hayata söyleyin bundan sonra gitsin anlamını masallarda arasın. Hay! Ben sizin ruhunuza çiçek aşısı yapayım da çiçekler açsın ruhunuz. Hadi alkışlayın! Biliyorum hâlâ biraz safım. Keşfettim küçük ruhlarınızdaki büyük Amerika’yı, hadi alkışlayın! BU SİZİN BAŞARINIZ.” _Didem Madak, Ağlayan Kaya * * * _Görsel: Pınar Ergün
414 notes · View notes
grimatmazel · 7 years
Note
En sevdiğin şiir?
En sevdiğim çok şiir var ama uzun bi süredir Didem Madak 128 dikişli şiir
1 note · View note
fezaneverd · 7 years
Audio
2 notes · View notes
ucanbalikben · 7 years
Quote
acı dindi diyorum bazen , yağmur dindi der gibi .
Didem Mamak / 128 Dikişli Şiir
5 notes · View notes
peri-ygt · 7 years
Quote
Doğdum, doğurdum Bir insan nasıl büyüyor gördüm Hayatta kalmak için Ve hayatta kalmanın yanında İnandım şiir bir gevezelikti Şimdi 128 harfli bir şiir var karnımda Satırlar artık bomboş Karnımda hissiz bir şiir var İçimde durmadan bölünen şiirler Birlikte yok olacağımız şiirler Birlikte unutulacağımız şiirler Hiç borcu olmamış şiirler Ve bu yüzden çok acıyan şiirler
Didem Madak “128 Dikişli Şiir”
1 note · View note
derdaizm · 7 years
Text
hava tam didem madak '128 dikişli şiir ve ahlar ağacı' dinlemelik.
5 notes · View notes
erathecat · 4 years
Text
128 dikişli şiir* okurken aklına kim geliyorsa ona aitsindir
0 notes
Text
Biraz önce "128 dikişli şiir" okudum. Öncesinde paragraf başı, mutsuza kim bakacak, samson ve dilara, siz aşktan n'anlarsınız bayım ve çiçekli şiirler yazmak istiyorum bayım!... diye... Didem Madak ne harika bir şairmiş. Gözyaşlarıma engel olamadım. Olamadım çünkü cahilliğimden geç tanıştığım ve kaybettiğimizi öğrendiğim kıymetli isimlerden biriydi. Kendi aptallığıma mı dökülüyor bu yaşlar? Yok, bu kadar basit olamaz. Ruhun doğurduğu kelimeleri hayırlı evlat eyleyip bizimle tanıştırmış şair. Yazacak şey çok fakat bendeki kelimeler gözyaşlarıma yetecek kadar. Durum budur.
0 notes