DEVAM EDİYOR...
(bu metin sekiz yıl önce yazmaya başladığım bir şiirim. üzerine eklemeler yapmaya devam etmeyi düşünüyorum. şu an için birinci halini sizlere sunuyorum. ismimle birlikte paylaşabilirsiniz.)
FEZA SOUL
Cevabını bilip de ısrarla sordukların vardır.
Bazen bildiğin halde anlayamadığın cevapların…
Anlamazdan geldiklerin vardır
Bal gibi de anladığın ama yaşamaya cesaretsizliklerin…
Bilmediklerin vardır sonra Cevabını duymaya korktukların,
Aranıp durduğun cevapların, Merak edip de soramadıkların,
Sormadan cevabını aldıkların, Sorduğuna pişman oldukların…
Hayatın dilsiz imtihanları vardır; yaşanmadan anlaşılmayanlar
Öyle çetrefillidir ki, diller kabul etse de gözlerin şekle muhtaç oldukları vardır.
Gizemli sözler duyarsın cevap niyetine, gönlün sorduklarına kifayetsiz kaldıkları vardır.
Soruların da cevapların da Manaya hapsoldukları vardır.
Nasıl yüründüğünü bilip de adım atamadığın gidişler vardır
Neden dendiğinde bir sebep diyemediğin, anlamı bilmem nerede saklı dönüşler vardır
Arkasına bakmadan gidenlerin vardır, Bir veda bile edemediklerin…
Ateşin küllendim derken çıkıp gelen dönenlerin vardır, Artık çok geçlerin, hoş geldinlerin…
Yanında olsun istediklerin vardır Seni çok yormalarına rağmen
Terk edemediklerin vardır Git demelerine rağmen
Kıramadıkların vardır Sadece yanımda kal yeter diyenlerin…
Gitmek zorunda oldukların vardır
Hep gerisin geri giden ayaklarına Çaresizliğini söylendiklerin…
Aslında bağırmak istediğin, susmak zorunda oldukların vardır.
Biriktirip susturduğun sonra tutamayıp haykırdıkların vardır
Keşke sussaydım dediklerin, artık susmaktan bıktıkların vardır…
Susmakta bulduğun kaygısızlıkların…
Dağları yankılatan çığlıkların boşalttığı sıkıntıların vardır
Anlatışa sığmayanlar vardır.
Hiçbir kelimenin anlamını bilmediği hissettiklerin…
Bir hecenin dudaklara ağır geldikleri vardır.
Sayfalarca konuştukların vardır
Bir damla gözyaşı sızan gözlerin,
Yüzüne harf harf yansıyan kelimelerin vardır.
Hiç istemeden konuştuklarınla kırdıkların vardır
Onların konuştuklarına alındıkların…
Konuşamadığın için üzülenlere açıklayamadığın huzurların vardır.
Bağrına çöreklenen yumru sızıyı kimseden saklayamadıkların…
Silinsin diye üstünü karaladıkların vardır.
düzelsin diye yeniden yazdıkların, yırtıp attıkların, yakıp kül ettiklerin…
bir denize savurdukların vardır, bir toprağa gömdüklerin…
müsveddelerin arasından kurtardıklarını bir makasla kesip çöpe attıkların…
dimağında yer etmiş yankılarından çıkarıp sil baştan yazdıkların…
şairler vardır kafiyesiz yazar şiirlerini
şiirler vardır kafiyesini ilmekli yaşantılar işlemiş,
çektikleri dilini lal etmiş, ne diyeceğini bilemeyenler vardır.
Dursun da biraz dinleneyim dediğin bir dünya vardır.
İçinde bir yerlerde sonsuzluğa duyduğun bir özlemin…
Kaçmak istediğin zamanlar vardır kendine, Kendinden saklanmak istediklerin…
Kapanmak istediğin içinde, bir yalnızlık vardır.
Bazen de sıkıldığın tek başınalıkların…
Söz geçiremediklerin vardır, sessiz kalan bir şeyler…
İstemsizce yaptıkların vardır
Bazen kendiliğinden gelenler bazen içinden gelmeyenler…
Bazen susar insan, dudakları çatlar susuzluktan
Bazen de susar insan söylenecek çok söz varken bile
Bazen dolarsın, kimse anlamaz.
Bazen herkes anlar da senin kendini anlamadıkların vardır.
Dünyaya yalnız baktıkların vardır; Gece ayazı yatağın, içten içe sancıların…
Hayata nasıl baktığını bilirsen Bir an bile yalnız kalmadıkların vardır.
Özleyenlerin vardır hepsine birden yetişemediğin
Nefesin kalp atışına tutuklanırcasına özlediklerin vardır.
Defalarca gördüğün rüyalarda Siluetinin dahi yanağına dokunamadıkların…
Ne yapsan da can kuşunu konduramadıkların…
Güç yetiremediklerin vardır, elinden geleni yaptıkların…
Önüne geçemediklerinden dahi kendini sorumlu tuttukların vardır.
Kıymetini bilemediklerin vardır, başını kaldırıp yüzüne bakamadıkların…
Uzaklara baktıkça dinlendiklerin vardır.
Uzaklığa bir yakınlığı vardır gözlerin ve gönlün de…
Baktıkça özlediğin yakınların vardır
Zahiren uzaklarda olduğunu bildiğin, canından yakında olanların vardır.
Uzaklara bakıp gidemedikçe yoruldukların,
Sevgiyi hissettikçe dinlendiklerin vardır.
İçindeki sesi duyurmasın diye son ses açtığın bir şarkı vardır.
İçinden geçeni anlatsın diye başa sarıp, gökyüzüne sarılıp,
büyüsüne kapılıp ezberlediğin, başını ağrıtan kulaklığa kızdığın,
sessiz sessiz mırıldandığın nakaratlar vardır.
Unutmak zorunda oldukların vardır, hiç unutmak istemediğin…
Unutmak isteyip de unutamadıkların vardır.
Aradan geçen yıllardan sonra unutmuş olduğunu hatırladıkların vardır.
Hala bugün o günmüş gibi hatırasını sayıkladıkların…
Ömür kokan anıların vardır
İçinde bulunduğun anı bir daha yaşayamayacağını hissettiklerin…
Bilmeden girdiğin bir sınavdan kaçamadıkların vardır
Kazanabilecekken bilerek kaybettiklerin…
Kaybedeceğim zannederken kazanmış olduğuna inanamadıkların vardır.
Aciz bakıp kendini büyük gördüklerin vardır
Acizliğini fark ettiren imtihanlardan geçer not aldıkların vardır.
İnsanı insanlıktan çıkaran sınavlar vardır
Açlık, susuzluk, fakirlik, hastalık…
Yüzünde renk, gözünde fer, gönlünde hal bırakmaz insanın.
İnsanı insanlıktan çıkaran vicdansızlar vardır
Zulmü gördükçe kabaran intikam duyguların…
Mazluma kanat germeyen ama zalime kin kusanlar vardır
İnsanlıktan çıkanlara rağmen insan kalmayı başaranlar vardır.
Gerçeğini bilip de sahtesinden kurtulamadıkların vardır.
Sahtenin gerçek olmasını dilediklerin…
Keşke bir yalan olsaydı dediğin gerçekler vardır.
Bir yalan mıydı yani dediğin gerçeklerin…
Cesurca savaştığın cephe tutmuş duygular vardır.
Defalarca yara aldığın bir savaşın…
Pes etmemekle kazandığın bir zafer vardır.
Bazen şehit olduğun bazen sağ kaldığın…
Tüm zayıflığına rağmen hiçbir yere sığamadıkların vardır.
Bacaklarında güç bulamadığın bir anda gitmek istediğin bir yerler vardır.
Bir sızın vardır sol yanında bağrına düşen bir ateş vardır
Ansızın çöken bir ağırlık vardır, altından kalkamadığın sorumlulukların…
Bir yük vardır sırtında ki ne yere ne göğe bırakamadığın…
Yoruldukların vardır küçük şeyler üstüne üstüne geldikçe
Hayrette kaldıkların vardır her biri sırlarını önüne serdikçe…
Gelişleri vardır zamanın ansızın, terk edişleri keyfi yetince, öyle geçiverişleri…
Öpüşleri vardır rüyaların, titreyişleri umutların…
Gülümseyip kaçışları vardır gelir gibi yapanların.
Soluna dokunan ağır içişleri vardır serabı
Siliverişleri vardır zamanın kızgınlığını kumların
Öyle hapsoluşları vardır izlerin, geçmeyişleri zamanın, sızına sırıtışları…
Patladıkların vardır ona buna şuna herkese ve her şeye!
Bazen yutamadığın bir öfken vardır boğazında düğümlenen o bir şeye
Serinliklerin vardır hiç takmayan bir kafan hiçbir şeye…
Önüne gelene öğütler dağıttığın vardır.
Verdiğin öğütlerden bihaber yaşadıkların…
Kıvrımı bitmez yokuşu tükenmez yollar vardır.
Yürümeye başlamadan yoruldukların…
Daha hızlı koşabilmek için takat umdukların vardır.
Yıkılmaktan yorulup ayağa kalkamadıkların…
Yine düşeceğini bildiğin halde çıkmaya niyet ettiğin yüksekler vardır.
Defalarca düşüp belini kırdığın…
Kırıklarına rağmen dik durmaya çalıştıkların vardır.
Yolculuklar vardır kendinden uzaklara
Vardığın her yerde biraz daha aradığın, hiç bilmediğin bir kendin vardır.
Başlangıçların vardır havada kalan, yere çakılmakla başlayan sonların…
.
ta eskiden beri kalkıp gitmek istediğin uzaklardaki bir yer vardır.
gitmeye her niyetlendiğinde düşüp kaldığın yerler vardır.
kalkman gerektiğini bildiğin halde düştüğün yerde öylece beklediklerin vardır.
yeniden kalkmaya gücün yettiği halde seni kaldıracak bir eli beklediklerin vardır.
düştüğün her bir yerde sırtına yüklenen bahane kılıklı korkuların vardır.
cesaretini korkuların esaretinden kurtarıp cılız da olsa bir ümidin ardına salasın vardır.
bilirsin ki varacağın yerde seni bekleyenler vardır.
istesen kalkabileceğinin farkındasındır.
kalkmayı başardığında senden beklenenler vardır.
gitmek istediğin yere yaklaştıkça yollarda ödemen gereken bedeller vardır.
varacağın yerin hayalini kurar gülümsersin.
henüz kalkamadan düştüğü yerde ölenler de vardır.
derin bir nefes alıp mesafeyi ölçmeye başlarsın.
niyet etmeye bile vakti kalmayanlar vardır.
ya başlangıca döner yürürsün baştan uca ya kaldığın yerden devam eder,
yeni bir hayatın başlangıcında olduğunu hissedersin.
kararlı bir inançla ve sevgiyle bakarsın yola.
ne kayıplar verdiği halde vazgeçmeyenler vardır.
varacağı yere sayılı adımlar kala gözyaşları sevinçliyken
bir lahzacık dinlendiği kaldırımda yığılıp kalanlar vardır.
terini içecek su edersin, hararetini soğuk gecelerine yorgan…
ciğerlerine doldurduğun nefesi sıcak gündüzlere rüzgar…
gidebildiğin yerde senin için bir bahar vardır.
hayal ettiği yerin yakınlarında bulunduğu mevsimin tadını çıkaranlar vardır.
mor çiçekli deve dikenlerini kokladıkların vardır.
hayretle bakarsın etrafına, onların özünden bal yapmak için gurbete gelmiş arılar vardır.
neden bir gül değilim diye şikayetlenmez deve dikeni.
neden bir çiçek bahçesinde doğmadım diye sızlanmaz arı.
yürüdüğün yollarda hayatta kalman için alman gereken ibretler vardır.
çakıllarla dertleşirken tökezleyen ayakların,
çakallarla cenk ede ede cengaverleşen bileğin vardır.
senin varabilmek için canın çıktığı yerde şu perişan haline bakıp gülen yerliler vardır.
vardığın yerde sana gülümseyen güzeller vardır.
belki seni bambaşka biri yapacak sihirli bir değnek!
belki herkesin mutlu ve huzurlu olduğu bir ütopya vardır!
kim bilir, belki de tüm bu sonlu güzelliklerin seni terkettiği bir anda
sonsuz bir cenneti sana armağan eden eşsiz bir ölüm vardır!
Bunlar dahi yolun varma noktası değildir belli ki.
yavaş yavaş anlamaya başlarsın.
keşke güzelliğin bile yaratıcısı olan O YEGANE GÜZEL’E varsa bütün yollar dersin…
…tam avucuna alıp yudumlayacakken seraba dönüşen göller vardır.
aniden uyanıp kalktığın derin bir uykun vardır, adı gaflet!
gözlerini açtığında pencereden süzülen gri gölgeler vardır.
tekrar yumup gözlerini görmek istediğin rüyalar vardır.
rüyaların gerçekleştiği bir dünya vardır, adı yürek!
Gerçekleşmek için onun uyanmasını bekleyen bir sen vardır içinde.
içindeki seni yüreğinle konuşarak uyandırmak isteyen nice hikmetli imtihanlar vardır.
uyanmak istersin nihayet!
her gece daldığın rüyalardan gerçeğine varabilmek ümidiyle her sabah yeniden kalktıkların vardır.
gün ortasında yorgun düşsen bile yüreğindeki sese dayanıp kaldığın yerden devam edişlerin vardır.
ve muhakkak birgün vardığın yerden geriye dönüp gelmek isteyen herkesi çağırdıkların,
umut var hadi kalkın diye
başa dönmüşlere, yolda düşmüşlere gerçekleşen rüyalarından el salladıkların vardır.
Ümit etmekten bıktıkların vardır, yüzde birlik ihtimalleri ümit saydıkların…
Almayı beklediğin bir haber vardır iyi ya da kötü fark etmeyen…
Keşke öğrenmeseydim dediklerin vardır, habercinin alnından öptüklerin…
Zorlar vardır imkansızdan acı, tebessümler vardır gözyaşından sancılı…
Pansumanı yapılmamış kesik ümitlerin vardır
Üzerinden kan sıza sıza dua olmuş al çiziklerin…
Hiç dinmesin dediğin yağmurlar vardır
Hiç güneş doğmasın dedirten yıldızların,
hiç karanlık olmasın dediğin sabahların vardır.
Gölgenden korktukların vardır, gölgenin şahsında kendinden…
Gölgen kendi eserindir bilirsin, güneşin önüne kendin geçtiklerin vardır.
Kendini kaptırdığın karanlıktan seni çıkarsın diye duymak istediğin birkaç kelam vardır
Aynadan yağmuru seyredip ruhuna hakikati fısıldayışların vardır.
Beyaza koşarken karanlığa düştüklerin vardır, siyahtan yoruldukça yıldızlarla gülüştüklerin…
Hüznü neşeyle örtmek icap eder de bazen güneşin bulutu teselli edemedikleri vardır.
Ölüşlerin vardır gözlerin açık renkli, gülüşlerin koyu siyah
Son sözlerin günah içindeki ellerin donuk su rengi içindeki ah
Çözülüşleri vardır kopuk düğümlerin, Bedenin taş, ruhun ipsiz seyyah.
Ölümü unutturan güzelliklerin içinde yaşama sıkıca bağlandıkların vardır
Dünyayı fani kılan gerçeğe teslim oldukların vardır
Güzeli çirkin kılan ölüm rabıtalarına daldıkların vardır
Dünyayı köprü bildiklerin vardır
Ölümü güzel kılacak iyiliklere ömür adadıkların vardır.
Bazen durur dünya inecekler iner, o, yoluna devam eder.
Durma vakti yakın, yolu uzun olanlar vardır.
Kimine ise dünyanın dönmemeye and içtikleri vardır.
Başı ufka daireler çizen, midesi bulanan, dünyanın tuttuğu yolcular vardır.
Bedeninde tutsak ruhlar vardır alemden aleme bayrak açan…
Önemsediğin için canını yakanların, bir türlü yaranamadıkların vardır.
Güvenemediklerin, elini tutamadıkların…
Ne haliniz varsa görün deyip kendi haline kaldıkların vardır.
Boşvermişliklerin, umursamazlıkların…
Bin bir türlü insan vardır; yardım ettiğinden diş bilediğine kadar…
Vediğin emekleri helal hoş ettiğin, koynumda yılan beslemişim dediklerin vardır.
Aklından geçenler vardır; düşünürken içini çektiğin, hafifçe gülümsediğin,
Kaşlarını çattığın, gözlerinden taştığın…
Şükretmekten aciz oldukların vardır, şikayet etmekten göremediklerin…
Kaderine yazılan mutluluklar vardır, hüzne dalıp bir kenarda unuttukların…
Nimetler vardır, nice gamlar vardır yalancıktan olduğunu bildiğin…
Hikmetler vardır her saniyene gizlenmiş
Geçmeyen zamanlardan bulamadıkların vardır,
Geçip gitmiş zamanlardan arandıkların…
Yok olanın olmamasını dileyen vardır, dilediğini ol demesiyle var eden…
Bir isyan eden vardır yok diye, neden olmadı diye…
Bir de razı olan vardır, olmayışı dahi Ondandır diye…
Engel olamadığın isyanların vardır
Sonra pişman olup razı olduğun; varlar vardır yoklar vardır.
FATMA ZEHRA AKYİĞİT
0 notes