Tumgik
#bunu da yazıyorum
Text
Tumblr media
h çarşambalar 👎🏻
16 notes · View notes
ozgur-ce · 7 months
Text
Lütfen okuyun!
Mutlu pazarlar arkadaşlar yine bir balkon konuşması ile karşınızdayım. Gün geçmiyor ki burda olaylar bitmiyor 🤦🏻 Biri birini seviyor (ya da çok ilgi görülen biri tarafından beğenilmek hoşuna gidiyor diyelim çünkü sevgi sizin anladığınız gibi bir şey hiç değil!) sonra onunla yorumlaşan herkese anonim oluyor kişileri aşağılayıcı postlar ve yorumlar yapıyor ve bizlerin insanlığı yerlerde gördüğümüz postlarınızı görmek zorunda bırakıyor. Arkadaşlar herşeyi net bir şekilde görüyoruz kim yalan söylüyor kim doğru kendimizi kandırmayalım. Bunu niye yazıyorum? Bence kibir en büyük günahlardan biridir! Bundan sonra kim olursa olsun herhangi bir insan hakkında aşağılayıcı tavır takınan, yorum yapan herkesi engelliyorum. Ya da hesabı sileceğim çünkü burdaki insanlık dışı halleriniz beni ilgilendirmiyor. Mesela Ananas ağaçta yetişmiyor! Bunu öğrenin Ananas meyvesinin aslında tarlada yetiştiğini biliyor muydunuz? Saçma sapan egolarınız yerine Ananas meyvesi birçok tropik meyve gibi yüksek ağaçlarda yetişmez, hatta ağaçta bile yetişmez onu okuyun öğrenin. Ananas meyvesi Google'dan fotoğrafını görebileceğiniz kendine özel tarlalarda yetişir. Ben dün saksıda gördüm çok sevdim size de çektim fotoğrafını 😅 Ananas iyidir onu sevin 🍍🧡
Tumblr media
191 notes · View notes
subliminaltecavuz · 6 months
Text
Tumblr media
C: Benim Mogrul, dört göz fani.. Bu mektubu sana çok uzak bir diyardan ve çok uzak bir zamandan yazıyorum. Gittiğinden beri çok uzun zaman geçti ve birçok şey değişti. Hanımın yavaş yavaş büyüyor ve bu güçlerini etkiliyor. Bir yandan iyi bir yandan kötü ama her şeye rağmen baş etmeye çalışıyorum. Küçükken yeterince huysuz değilmiş gibi.. Büyüdükçe çok daha fazla huysuz hale geldi ama yapacak bir şey yok. Bazen sinirleniyorum bazen de sakin kalmaya çalışıyorum. Tıpkı bana benziyor.. İstemediği bir şey olunca hemen beni tehdit ediyor ve üstünlük kurmayı deniyor. Bazen yemiş numarası yapıp haklı çıkmasını sağlıyorum ve içten içe olan mutluluğunu fark edebiliyorum. Anlayacağın bizim için her şey çok iyi gidiyor. Mektubuma güzel şeyleri anlatarak devam etmek isterdim ama özür dileyerek söylüyorum ki sana çok kızgın. Mektubu onun yazması için birçok şey yaptım ama başaramadım. Onu terk ettiğini ve arkasından bıçakladığını düşünüyor. Birçok kez konuştum ama onu çok iyi tanıyorsun ve konuşmak istemediğinde nasıl birine dönüştüğünü en iyi sen biliyorsun. Sen gittikten sonra ara ara denemeye devam ettim ama sonuçlar hep aynı. Ama hiç merak etme denemeye devam edeceğim. Aslında sana kızgın olması kötü olan ikinci konu olabilir. Yanında onu koruyan yeni bir şey var ve sanırım senin gibi değil Mogrul. Saf bir kötü o. Adı Aazighal ve sanırım hanımının yeni koruyucusu. Bunu duymak canını yakabilir ama senin kadar olmasa da iyi anlaşıyorlar ve o saçma kitabı da okuyabiliyor. Bu da hanımının çok daha güçlü olması anlamına geliyor. Her neyse, daha fazla canını sıkmak istemiyorum.
Biraz da kendimden bahsedeyim sana. Deminde okuduğun gibi hanımın ile baş etmek bir fani için zor olabiliyor. Her şeye rağmen eğlenceli ve büyük bir tecrübe.. Bu arada gözlüklerimi aldığın için hiç sinirli değilim. Sana benden çok daha fazla yakışıyordu ve bunu kendime yediremediğim için söylemek içimden gelmiyordu ama gerçek bu. Gözlük benim için herhangi bir şey ifade etmeyecektir Mogrul. Ben çirkin bir adamım ve plastikten yapılmış bir şey bunu değiştiremez. Bu arada seninle dalga geçtiğim ve seni kırdığım içinde ayrıca özür dilerim. Hiç hak etmediğini sen gittikten çok sonra anladım. Hanımın çok zor biri ve sen buna rağmen ona yıllarca dayandın. Bir dediğini iki etmedin ve bunu büyük bir özveriyle yaptın. En çok değer vermem gereken kişi sendin ama ben yine yapmamam gereken şeyleri ilk yapmayı seçtim ve her şekilde seninle dalga geçtim. Beni biliyorsun.. Kafam biraz farklı çalışıyor ve bu diğer kişiler için sorun olabiliyor. Umarım beni affedebilecek kadar yüce gönüllüsündür Mogrul. Bu arada tahmin ya da varsayım yapmadığımı bilmeni istiyorum. Evet dostum, cennette olduğunu biliyorum. Bunu iliklerime kadar hissediyorum Mogrul. Cehennemde yaşamayı hak etmiyorsun. Seni hayatını hanımın için yaşadın ve onun için bitirdin. Cehennemden gelen birinin böyle bir şey yapamayacağını herkes bilir. Cennette umarım çok eğleniyor ve hak ettiğin değeri buluyorsundur. Oradaki hurileri nasıl becerdiğini düşünmeden de edemiyorum. Lütfen bunu yaparken gözlüklerimi işin içine karıştırma. Şaka yapıyorum kızma. Bizim tarafımızda durumlar böyle. Umarım sende çok mutlu ve huzurlusundur. Hanımına senin kadar iyi bakamayabilirim ama bir fani için ne kadar iyi bakılabilirse o kadar iyi bakacağımı bilmeni isterim. Senin hanımından bir isteğin vardı ve o isteğini yerine getirdi. Benimle konuştu ve hiç bilmediğim şeyleri bana anlattı. Benimle ilgili olan bütün görüşlerini iyisiyle kötüsüyle dinledim. Hak verdiğim oldu, bazısına da hak vermedim ama bu bir şeyleri değiştirmez. Herkesin kendi görüşleri vardır ve sana saygı duymam gerekirdi. Konu ben bile değilim Mogrul, hanımına bunca sene baktığın için bile senin kulun kölen olmalıydım. Tekrardan özür dilerim. Sen bir gölge değilsin, sen en parlak renge ve en büyük kanatlara sahip bir meleksin Mogrul. Hiçbir zaman kötü biri değildin. Tek yaptığın şey hanımına itaat etmekten başka bir şey değildi. Bunca sene ona hizmet ettiğin için sana binlerce kez teşekkür ederim ama artık senden bir şey isteme sırası bana geldi diye düşünüyorum. Hala beni sevmeye bilirsin ama hanımının hatırı için belki de isteğimi yerine getirirsin..
Anneme onu çok sevdiğimi ve çok özlediğimi söyle olur mu Mogrul? Merak etme bana yaptıklarını gördüyse senin safını tutacaktır. O bu hayatta tanıdığım en adil ve en güçlü kadınlardan birisiydi. Eminim ki sende çok seveceksindir. Ona oğlunun büyüdüğünü söylemeni istiyorum. Onu anmak canımı yaktığı için bunu çok yapmıyorum. Hem çok da dua eden birisi olmadığım için muhtemelen bana kızgındır ama elimden bir şey gelmiyor. Dua etmeyi sevmiyorum. Onun gibi bir anneye sahip olduğum için çok şanslı olduğumu bilmesini sağla Mogrul. Senden ilk ve tek isteğim budur. Ona benim yerime kocaman sarıl, bende burada hanımına sarılacağım.
Mektubumun sonuna geldim Mogrul. Veda etmeyi ya da bir şeyleri bitirmeyi hiçbir zaman beceremediğimi bilirsin. Direkt yazmayı bitirmek istiyorum ama bunu hak etmediğini de biliyorum. Çok garip bir his bu Mogrul. Oturmuş bir meleğe elveda demeye çalışıyorum. Her neyse.. Umarım bu mektup eline geçer ve bizim için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlayabilirsin.
Unutmadan, mektubun içindeki şeyi ilk kez görmüyorsundur muhtemelen ama o bir güneş gözlüğü ve hanımının. Gözlüğü ondan çaldım ve onu bir yerlerde bırakıp kaybettiğine inandırdım sanırım. Sana hem çok yakışacaktır, hem de hanımından bir şeye sahip olmak hoşuna gidecektir diye düşündüm. Elimden bu kadarı geldi Mogrul, keşke daha büyük bir şekilde sevindirebilseydim seni ama ben bir faniyim.. Benden çok da fazla şey beklememek lazım.
Elveda Mogrul. Bütün karanlıklarının ardındaki o bembeyaz kalbine çok iyi bak.
Tumblr media
I: Şimdi bunları mühürle ve ona götür Aazighal. Eğer ona ulaşmazsa ya da onu bulamazsan sende geri gelme.
155 notes · View notes
endergelisenataklar · 12 days
Text
çağrı sinci'nin lobotomi isimli parçasında doğum ile ölümün bu kadar birbirine yakın bir çizgide bulunmasına dair güzel bir atıfta bulunmuş olduğu "bu memleketi kuran büyük şaka yapmış kesin, burda mezarlığın karşısında doğum hastanesi" sözünde bahsi geçen mezarlık türkiye'nin en büyük mezarlığı olan karacaahmet mezarlığı'dır. karşısında da zeynep kâmil doğum hastahanesi vardır. bunu doğum ile ölüm kavramlarının birbirine ne denli yakın olduklarının bilinciyle, doğum günümden yazıyorum. kutlu olsun.
64 notes · View notes
ruhumbipolar · 2 months
Text
belki son kez yazıyorum içimden geçenleri buraya, kendime herkese her şeye olan kırgınlığımı
artık üstesinden gelemediğim baş edemediğim bu anlamsız kahrı.
heycanlandırmıyor artık yaşamak bir şeyler için uğraş vermek ne acı genç bir bedenin bunları söylemesi hissetmesi, ruhum hapis olmuş kimsenin olmadığı bi zindana sanki yokum hiçbir yerde
bakıp da görülen seslenildiğinde cevap veren birisi yok varım ama yokum aranızda bugün bunu daha iyi anladım
öyle silik duruyorum öyle siyah kalmışım ki kalabalığın içinde farkedilmiyorum bile bu muydu hak ettiğim yolda giderken neden artık hiç keyif vermiyor ben neden artık gitmek istiyorum kendimden diye düşündürtüyor bana yaşam.
değer mi diye düşünüyorum tıpkı eski günler gibi ben gitsem arkamdan ne diyeceklerini umursamadan gitsem değer mi diye düşünüyorum yaşanacak hiçbir şey kalmamış gibi ben eskimişim ezilmişim kendi ruhumun altında, birisi de çıkıp der mi haklı her gün cehennem gibi her gün bir hiçlikten ibaretken gitmeyi yeğlerdim kalmaktansa diye.
eskiden fazla gençtim nerdeyse çocuktum ilerisi iyi olur dedim gitmedim ne kadar çabaladım ben ağzımdan kan gelirken dahi hep gülümsedim ayna da kendi suratıma itilip kakılırken bile dik durdum düştüm sanmasınlar diye
hep içimde dur gitme diyen bir ses vardı diren diye bağıran ben ne zaman intiharı düşlersem, şimdi o da gitti herkes gitti her şey soluktu tamamen zifiri karanlık oldu.
her hikayenin sonu benimki gibi değildir eminim ve hiçkimse de durup düşünmez neden böyle oldu diye beni
silinip giden hiç olmamış var sayılan hikayelerden biri olurum bende işte
bir zamanlar vardı olmak için de çok çabaladı ama baş edemedi bu hisle gitmeyi seçti.
45 notes · View notes
arbrenu · 10 months
Note
Soruyu tekrarlicam o kadar utanıyorum ki bunu yaptığım için ama yani bi yandan da mutlu olucam eğer gerçekleşirse o yüzden yani yoksa rahatsız etmek asla istemem ben bir şiir yazıyorum şimdilik şöyle oldu
“Gelsen şimdi yanıma, kırılsa yalnızlık zincirlerim.
Gelsen şimdi yanıma ikimiz beraber uyusak, lüzum kalmasa senli rüyalara…”
İsteğimde şu bir iki cümle sen de ekler misin senin dokunduğun her şeyin güzelleştiğine inanıyorum da
Aklımın uydurduğu tüm ihtimalleri yaşayabilirsek bir gün, belki de ben giderim çok güzel o gecenin sabahında
127 notes · View notes
izmirinisigi · 3 months
Text
Biraz cesaretim olsaydı ya da en ufak bir umudum her şeyi bırakır ona koşardım. Bunu yazıyorum çünkü sizin benim yaptığım hatayı yapmanızı istemiyorum aşka dair en ufak umudunuz varsa hiçbir şeye aldırmayın sevdiğinizin peşini bırakmayın. Unutmayın gerçek aşk insanın karşısına bir kere çıkar. Ya karşıma çıktığımda anlamazsam diye korkmayın sakın. Anlayacaksınız...
36 notes · View notes
savasbitti · 3 months
Text
gecenin saat 3'ü. uyku tutmuyor, çünkü bir hafta içinde uyku düzenim bozulmuş. içeride bunalmışım, hava soğuk ama soğukla açılmak için balkona çıkıyorum. bir metre kare bile olmayan balkondayım. gökte yıldızlar aklımda düşünceler, içimde sıkıntı, kalbimde ağrı. düşünüyorum. sokakta birkaç kişi var, köşedeki tekel bayii her zamanki gibi açık, karşısındaki fırında öyle. fırının önünde bir köpek yatıyor, masalarda bekçiler oturuyor, mesailerini bitirmek için vakit öldürüyorlar. gecenin saat 3'ü, aklımda nazım hikmet'in bir dizesi var ama arkada ismet özel'in sesi geliyor. karnım hafif aç, öğlen kahvaltı yaptığım için ve akşam hiçbir şey yemediğim için sürüyor bu açlık. birkaç yarasa oradan oraya uçuyor. geçen sene aldığım gül ağacı baharın gelmesini bekliyor. aloeveralar su vermesem de patlamaya, çoğalmaya devam ediyorlar, hâlbuki küçük bir aloevera almıştım ben, şimdi bir sürü oldular. balkona çıkıp da aşağıya bakan her insan gibi içimden "şimdi buradan atlasam ne olur" diyorum. sonra çekiniyorum bunu yapmaktan hatta korkuyorum kendimi geri çekiyorum. kedim dosto içeriden bana bakıyor, yüzünde meraklı ve şaşkın bir ifade var. kaç gündür kendi içime çekilmişim. okunacak kitaplarım, izlenecek filmler beni bekliyor. sabah haftaya yeni bir giriş olacak, tekrar eski düzene adapte olmam gerekiyor. uyan, işe git, gel ve tez çalış. sürekli aynı döngüde olmak sıkıyor insanı ama aynı zamanda bu döngüye o kadar alışmışım, bu döngü o kadar benim "güvenli bölge"m olmuş ki buradan çıkmak cesaretini de gösteremiyorum. geçen sene bu zamanları düşünüyorum. günler ardı ardına geçip gitti. çok şey kaybettim geçen sene içinde, çok şey kaybettik. geçmişte verilen sözlerin bir değeri olmadığını anladım. bundan sonra nasıl güveneceğimi bilmiyorum. kendim için bir şey demiştim. terapiye başlamıştım ama faydasını göremedim. ilaçlarım masada duruyor, bu hafta bitecekler gidip yenilerini yazdırmam gerekecek. şimdi gidip uyuyayım diyorum, uykuya kaçayım ama bu ne değiştirecek. bazen rüyalarla gerçeği karıştıracak duruma geliyorum. uyandığımda "hangisi gerçekti?" diye soruyorum kendime. doğrusu ben de içimdeki şarkının bitmesinden korkuyorum. içimdeki şarkı biterse bileklerime yine falçata vuracağım. kanım damardan akacak ama dibe inemeyeceğim. ruhumdaki acıyı farklı bir yere aktarmak, fiziksel acıya çevirmek bir nebze iyi geliyor ama kendime zarar verdiğimin de farkındayım. hâlâ kendimi önemsemiyorum. beni önemseyen kimse yok artık çünkü. aynalara bakmaya hâlâ korkuyorum, yüzümde bir çirkinlik emaresi görecek olmak korkutuyor beni. kendimi o kadar güçsüz ve çaresiz hissediyorum ki. şurada birkaç ay kaldı hayatımın alt üst olmasını sağlayan günlerin yıldönümü olmasına. gecenin saat üçü şimdi ben yine düşünüyorum. aynı şeyler de değil düşündüklerim, başkalarının acıları, dünyada yaşanan savaşlar, ülkenin durumu vs. vs. vs... kendimden kaçıp bir şeylere sığınarak geçecek sanıyorum, kendimi oyalayamaya çalışıyorum sürekli. insanlar sürekli tavsiye veriyor bana: şöyle yap, böyle yap, düşünme, üzülme diye ama bunun mümkün olmadığını bir türlü anlatamıyorum onlara. küçük sevinçler de yaşamıyor değilim ama yaşadığım bu sevinçler, iyi şeyler de uyuşturmuyor ne kalbimdeki ne de ruhumdaki acıyı. birileri okusun diye yazmıyorum bunları aslında kendime söylüyorum. iyi geliyor sanki yazmak. hem bunları yazsam ne değişecek, bugün ölsem kim üzülecek, sadece üç gün yas tutulur bilirsiniz bu ülkede. ilk kez bu kadar uzun bir yazı yazıyorum buraya, belki de en içten olduğum hâlimle. bazen yanımda olanlara da teşekkür etmek istiyorum, hakları geçmedi değil bana. teşekkür ederim deyip terk etmek gerekiyor sanırım. evet, dünyayı terk etmek, ruhu ait olduğu yere göndermek. bunlar çocukça gelmişti zamanında çok sevdiğim birine ama o da anlamamıştı. ona da anlatamamıştım içimde geçen düşünceleri, acıları, yoğun karmaşaları. gecenin saat üçü ben sanki içimi ferahlatacak gibi bir şiire, bir şarkıya sığınıyorum ve de gökteki şu yıldızları var eden yaratıcıya. hakkınızı helal edin deyip kaybolmak istiyorum artık. omzumdaki yük o kadar ağır geliyor ki...
34 notes · View notes
vazgectimwagnerden · 2 months
Text
Tumblr media
eve dönüş.
.
patti smith dinliyorum: "spell".
sözleri şöyle başlıyor:
Holy! Holy! Holy! Holy! Holy!
şöyle devam ediyor:
Holy! Holy! Holy! Holy! Holy! Holy! Holy! Holy! Holy! Holy!
sonra şöyle:
The world is holy! The soul is holy!
The skin is holy! The nose is holy!
The tongue and cock and hand and asshole holy!
Everything is holy! everybody’s holy! everywhere is holy! everyday is in eternity!
.
patti smith şöyle diyor: dünya kutsaldır, ruh kutsal, ten kutsaldır, burun, dil.. ve diğer cinsel uzuvlar. her şey kutsaldır, ve herkes. sonsuzluk-içinde her gün..
.
öncesinde, muhteşem bir odyolog ile görüşüyorum -odyometristler ile karıştırılmamalılar-. beni dinliyor, türlü testler yapıyor, gözlerimi kapıyor, elektrotlar bağlıyor, denge testleri, göz hareketlerinin takibi... günün sonunda masasının karşısında oturuyorum. -şu çınlama işi ile barışmalısınız diyor. zaten bir savaşta değiliz, çoktan kazandı, ben sadece bir uzlaşma arıyorum diyorum.
bana bir telefon aplikasyonu öneriyor, içinde çeşitli sesler kayıtlı, yağmur sesi, rüzgar sesi, bir derenin akışı, kuşların cıvıltıları, yaprakların hışırtısı... vesaire. ama ben su ile ilgili olanları öneriyorum diyor. bir kulaklıkla gün içinde bu sesleri dinleyebilirsiniz, kulak çınlamanızı yok etmez ama onu duymamayı öğrenebilirsiniz.
bana neden kulaklıkla bu sesleri dinlememi öneriyorsunuz? diyorum.
keşke bana bu seslerin olduğu bir yere gitmemi ve artık orada yaşamamı önerseydiniz.
.
patti smith hala şarkıda sürekli holy diyor... holy. holy. holy.
burada oturuyor ve patti smith'in ismini ve daha ne çok kelimeyi size küçük harflerle yazıyorum.
eve vardığımda eden ahbez dinlemeliyim diyorum. en sevdiğim: monterey.
eden ahbez de isminin başharflerinin küçük harflerle yazılmasını istermiş, hep de öyle yazmış. sadece Tanrı ve Sonsuzluk kelimeleri büyük harfle başlanmayı hak eden kelimelerdir dermiş.
eden ahbez 86 yaşında bir trafik kazasında ölüyor. bunu öğrendiğimde vay canına diyorum. 86 yaşında, ama, bir trafik kazasında ölmek. (acaba radyoda ne çalıyordu.)
.
ve büyük harfler ve küçük harfler hakkında düşünürken şunu da hatırlıyorum:
görkemli kaybedenler'in bir bölümünde leonard cohen'in duasından:
Tanrım! Kangurunun Ayrıntılarını Sen Bilirsin, Mutfakta Oturuyor, Her Kelimeye Büyük Harfle Başlıyor, Ve Senin Sabahında Yaşıyorum-"
.
belki de diyorum büyük ve küçük harflerle bu derece takıntılı olmamalıydık. tüm bu takıntılar bizi, kulaklıktan su sesleri ve yaprak hışırtıları dinlememiz gereken bir noktaya getirdi.
.
patti smith'in şarkısı ise şöyle bitiyor:
holy the supernatural extra brilliant intelligent kindness of the soul!
ruh'un doğaüstü-ihtişamla parlayan aklî nezaketi!
.
isminin baş harflerini küçük harfle yazan bir başkası, e.e. cummings'in -elbette- muhteşem bir şiiri var: "pity this busy monster, manunkind"
şiirin bir yerinde şöyle diyor: "elektronlar bir jileti tanrısallaştırırlar".
şunu duymuşsunuzdur: bir bıçak bir ekmeği asla kes(e)mez. ekmeği ikiye bölemez yani, sadece atomlarını (ve elektronları) sağa sola iter, ikiye ayırır.
atomlarını gerçekten ayırmak için nükleer şiddette bir güce ihtiyacımız vardır, ki bıçak bunu sağlamaz.
yani, bir jilet de, mesela, ten'i kesemez, sadece onun atomlarını ve elektronlarını sağa sola itebilir. yani sanırım, şair burada, bir jiletle intihar etmek asla mümkün değildir diyor. (bu analizimden sıfır alıyorum, bu seneyi tekrar okumam gerekiyor..)
.
patti smith'in şarkısının nakaratı: holy! holy! holy!
eden ahbez bir süre şu hollywood yazısının L harfinin altında yaşamış. yani bunu uydurmuyorum, gerçekten öyle. orada kamp kurmuş. şöyle yüzünü dönüp, holly'nin içindeki harflerden birini seçmiş olmalı. L harfi bana da mantıklı geliyor.
.
artık evdeyim. eden ahbez, monterey diyorum, çok güzel bir şarkı, çok iyi hissettiriyor. zihnimde günün erken saatlerine dönüyorum, odyolog'a diyorum ki bakın ne güzel bir şarkı. sonra cummings'in şiirini gösteriyorum, bakın bu da ne güzel bir şiir. yüzüme bakıyor, garipsememeye çalışıyor. şiiri bilmiyorum, şarkıyı da dinleyeceğim, teşekkürler diyor. siz yine de su ile ilgili olan sesleri tercih edin. kuş cıvıltıları, ağustos böcekleri.. bunlardan uzak durun. L harfinin altındaki sesler diyorum, L harfinin altı bana da mantıklı geliyor.. bunun hakkında düşüneceğim.
23 notes · View notes
katakullii · 3 months
Text
Tumblr media
Ben buraya her geldiğimde büyüleniyorum, peki onu nasıl yaparız? Ayrıca gülin hanım karargah söylerken tüylerim diken diken oldu, şarkı bitince bartu: “ay tüylerim diken diken oldu” dedi yalnız olmadığıma sevindim.
•Bu arada ben daha önce salonda da izledim bea, balkon çok daha iyi bir tercihmiş.
•Daha buraya yazacaklarım vardı ya taksit taksit yazıyorum, bu herhalde bir milyonuncu bea konserimdi, bazı arkadaşlarım bunu anlamasız bulup daha kaç kere gideceksin diyorlar, sevdiğimiz sanatçıların canlı performanslarını yılda bir veya birkaç kere görebilsek mis gibi oluruz, anlamsız bir şey değil bu. Valla galiba defansif dizayn konserine de gitmek durumundayım, sene de bir gün diye düşüneceğiz be banu!
20 notes · View notes
iamloveinn · 3 months
Note
Kendini çok güzel mi sanıyosun diyen gerizekalıya hithafen çok güzellsin hemde rüya gibi bir güzelliğin var bakmaya kıyamicak kadar böyle 💗
ama ben kim olduğumu söyleyemem çünkü bu gizli bir bilgi ama çok güzelsin bunu bil ve bu mesajı arkadaşça yazıyorum yanlış anlama yani ama yinede çok güzelsin 💗
Bi kızda güzelliğe dair aranıcak bütün herşey var sende efsanesin ve çok güzelsin 10/10 kız derler yaa ondan 💗
( ama bunları arkadaşça yazıyorum çünkü sana karşı bi hoşlantı hissetmiyorum sadece güzel geldin bana karşı )
sadece belirtmek istedim kendi kendini hep güzel hisset olur mu 💗
teşekkür ederim ve onu bu kadar ciddiye almamıştım aslında :)
ama çok tatlısın çok gizli olan anonim, uzun uzun yazman da öyle 🤍
20 notes · View notes
sevdambeyzamaait · 3 months
Text
Part 3
...Senin önünde ağladım. Benim için ne kadar büyük birşey olduğunu farkındamısın? Hayatımda başkasın önünde ağlamam. Hiç kimsenin önünde ağlamam. Ama senin önünde ağladım. Utanmadan ağladım. Sen benim liman olmuştun. Nikahlı değildik, eşler değildik, ama sanki tüm hayatımız boyunca evli olduğumuz gibi, sana okadar güvendim ve değer verdim. Ailemdin. Annem, babam, abimden daha çok sana açıldım. Sana herşeyim söylediğimde, tüm kalbimle seni herşeyim olarak gördüm. Baharımı başlatan o güzel narin bir çiçektin. Bunlar gerçek değilmiydi Beyza Nur? Bunlar hepsi çocuk oyuncağı miydi? Bunlar gerçek aşk değil miydi? İlk kez sana bunu şimdi söylüyorum: Ben bu sefer tamamen kırıldım. Çok kırıldım. Kalbim paramparça. Bunu göz yaşlarımı zor tutarak söylüyorum und ich sag das nicht um Mitleid zu erzwingen. Sana sınırsız tüm hislerimi göstermek için bunları söylüyorum. Çok zor dayanıyorum. Anlam veremiyorum. Allah'a dua ediyorum. Elhamdulillah. Ama çok üzülüyorum. Ve çok kırıldım. Benden çok zor zamanlarda ayrılmıştın. Ama yinede birşey demedim. Hiç bir zaman birşey dememeye çalıştım. Bilmiyorum, başardım mı, ama seni hiç bir zaman üzmek istemedim. Ama sen nasıl hemen beni böyle kenara atiyorsun? Geçmişe bakıyorum, düşünüyorum ve yeni fark ediyorum - hep ayrılmak istedin. Sen beni hiç istedin mi ki? Kontaktabbruchdan sonra bir şekilde hep kaçmak istedin. Sen bana aldatma hikâyesini anlatırken, kendi kendime düşündüm, bu doğru olsa bile o an affederdim. Aşırı sevdim. Ve bunu söylemek istemedim aslında, neden böyle olduğumuda bilmiyorum, ama herşeye rağmen halendaha seni çok seviyorum... Aber habe ich dir nur so wenig bedeutet? War ich dir nur so viel Wert? War diese Liebe nicht echt? Wie kannst du mich nicht so sehr lieben, wie ich es tue? Nasıl bunu yapıyorsun? Ozaman niye bu kadar kalbime girdin? Ich wünschte wirklich, ich wäre dir so viel Wert, wie du es für mich bist... Aşka inancım sona geldi. Hayatımın ateşi sona geldi. Sadece sevmek ve bir kere olsun sevilmek istedim... Ve bunu seninle beraber yaşamak istedim.
Es tut mir so Leid, dass ich so ein Text schreibe. Bunu gerçekten çok ama çok zor yazıyorum ama artık hislerimi kendimde tutamıyorum. Bu seni kötü yapar diye, çok düşündüm. Hiç paylaşmasam diye düşündüm çünkü seni böylelikle üzerim diye. Biliyorum, sana mutlu ol söyledim. Ve inan senin mutlu olmanı çok istiyorum. Ich habe so Angst, dass ich dir dein Leben ruiniere, dein Gefühl fürs lieben zerstöre oder dich traurig mache. Sehr sogar. Und ich wollte eigentlich niemals solche Sachen dir sagen. Bitte nimm es nicht böse, aber ich muss es einfach raus lassen. Wenn du wirklich willst, dass ich dein Leben für immer verlassen soll und nie wieder was von mir hören willst, dann werde ich diesmal deinen Wunsch respektieren, so schwer es mir auch fallen wird das zu tun... Bunu paylaşmaktan önce çok dua yaptım. Ich tue mich wirklich schwer auf posten zu klicken, es tut mir echt weh. Es tut mir wirklich Leid, Nurum...
17 notes · View notes
demetq · 8 days
Text
Şu son birkaç haftadır içimde ne denli bir savaş dönüyor hiçbir fikrim yok. Hevesim yok bi kere ama buna şaşırmamam gerek çünkü son 3 yıldır böyle. Mutlu gibiyim ama değilim, sınavıma çok az kaldı aşırı karamsarım bunun farkındayım zaten. İlişki konularına girmek dahi istemiyorum çünkü son zamanlarda olmadığım biri gibi davrandım. Gereğinden fazla değer bindirdiğim toksik insanlar ziyadesiyle canımı sıktı. Ama tuhaf şekilde insan kaybetmekten de korkmuyorum artık. En son tbyi kullanmayı bıraktığımda doğum günümden 2 hafta sonraydı. Sözde hayatımı düzene sokup biraz insanlardan uzak kalacaktım. Bunu bi 6 ay kadar başardım evet ama bırakmamam gereken zamanda fazlasıyla dibi görüyorum. Eskisi gibi ne arkadaş ortamım ne de burdan dertleşebileceğim insanlar var. Dönüp dolaşıp kendimi burda boş yaparken buldum tekrar. Birileri görsün diye de değil, sadece bir yerlere yazma ihtiyacım olduğu için yazıyorum. İnsanlar eskisi gibi değil nedense ve herkes değişmiş, kuyunun dibinde bir ben kalmışım gibi hissediyorum. Konuşacak doğru düzgün insan da yok olsa da ben insanlarla konuşmayı sevmiyorum sanırım hiçbir fikrim yok. 19 yaşındayım ve 19 yıla çok şey sığdıramadım belki ama ruhen çok yıpranmış gibiyim. Ne insanlara ne de kendime anlam veremiyorum artık. Herneyse yazamadığım diğer şeyler de kalsın çok üşendim bu bile fazlaydı:) okuyan varsa da iyi gecelerr.
14 notes · View notes
fani-hayat · 4 months
Text
Kur'an okunan yere erzak koyun !
Müslüman Dr. Aidin Salih hanım; -Kuran okunan yere erzak koyun ! derdi.
Su'ya şifa ayetleri okuyun, Kuran okuyun alın size doğal antibiyotik, canlı hücreli, Anne nefesi değmiş gibi
Çünkü kişi, iman gücünü yükselttikce Manevi mizacı tüm hücrelerine galip olmaya başlar .
Manevi haliniz güçlendikçe; ,geçmişiniz, sıkıntılarınız, bunalımlarınız , siliniyor demektir.. Kaygılarımıza, vesveselerimize takılıp kaldıkça yada o niye öyle dedi bu niye böyle yaptı diye düşündükçe biz farkında olmasakta önce Ruhumuz Sonrasında bedenimiz ve beynimiz hasta oluyor.
Bu sebebledir ki biz davamızda yol alamıyoruz, bırakalım davayı Ailemizde dahi huzuru bulamıyoruz.
Herkes şeker gibi~ Antidepresan tüketir hale gelmiş
neden?
Mevlamız ile aramızı açtığımızdan, Dua etmeyi unuttuğumuzdan,
Mevla'mıza dertlenmeyi bilmediğimizden, Tevbemizi azalttığımızdan..
Sadece ama sadece, bir Besmele'nin manevi gücünü yazsak sayfalar yeter mi?
Hangimiz avuçlarımızın içine dualar,
Felak-Nas okuyup bedenimizi Mesh ediyoruz ? çocuklarımıza bunu yapıyormuyuz?
Biz manevi huzurumuzu kaybettiğimiz AN beden sağlığımızıda kaybetmeye başladık kardeşler.
Bakın bunu misallendirmek istiyorum.
Yakub Aleyhisselam Yusuf'unu kayıb ettiğinde ne yaptı?
•Kaygılandı, vesveselendi , •buhranlara düçar oldu.. Streslendi düşüne düşüne ağlaya ağlaya sonunda bu haller onu hasta etti, Gözleri görmez oldu! Ama ne zaman:ki vazgeçti, manevi unsurunu kuvvetlendirdi, tamamen TESLİM oldu. işte o zaman ALLAH c.c. Yusuf'unu ona geri verdi..
Kaygısı çokken, evinin yakınındaki Kenan kuyusundaki Yusuf'unu görmüyor, hiss etmiyordu. Kaygılarını atınca 10 günlük mesafeden Yusuf'unun kokusunu almaya BAŞLAdı. SubhanALLAH..
Bizde bu misalden çok nasihat çıkarmalıyız kardeşlerim..
İçine düştüğümüz buhranlardan sağlıklı düşünemiyor ,neticesinde sağlıklı kararlar alamıyor ve son olarak beden sağlığımızı da kaybediyoruz.
Sonrasında, Antidepresan Ağına düşüyor kendi ellerimizle kendimizi delirtiyoruz.
Oysa ALLAH c.c bize bir susam tanesini bile şifa olsun diye göndermedi mi ?
N E D E N Yahudi' nin KORTiZON ilacına inandıkta
İSLAM'ın her derde deva çörekotunu şifadan saymadık?
Biz iyileşmek için şifayı temiz yollardan aramadık ki.
Keyfimize göre zarurettir zaruret dedik ve her türlü şeyi nefsimize helal saydık.
Oysa ALLAH c,c Haram kıldığı hiçbirşeyin içine şifa koymamıştır!
Gelin evvela manevi olarak ISLAM mizacımızı kuvvetlendirelim.
Size en tatlı reçeteyi yazıyorum;
Vaktinde kılınan namaz,
Allaha yalvarırcasına okunan bir cüz Kur'an,
içine dua okunup içilen bir bardak su,
gözyaşlarıyla ıslanmış bir elbise;
Emiin olun ki Ruh ve Beden sağlığınız için en şifalısıdır.
Hemde hiç yan etkisi ve komplikasyonu yok.
Allahümme salli alâ Seyyidinâ ve Nebiyyinâ Muhammed
Tumblr media
26 notes · View notes
pandoraebru · 5 months
Text
Tumblr media
Öncelikle merhaba ben Pandora full pasifim başımdan geçen olayı anlatmak için yazıyorum bunu buraya belki paylaşırım bilmiyorum o zaman lar 17 yaşımda çıtır sarışın bir oğlandım şuan 30 yaşındayım ama hala o çıtırlık var üzerimde çoğu kıza taş çıkarırım aslında minyon tipliyim boyum 1.62 kilom 66 hikayemize gelecek olursak küçük bir ilin çok küçük bir ilçesinde okumaktayım o zamanlar okuldan çıktıktan sonra doğru internet kafeye giderdik yol üzerinde sürekli belediyede çalışan bir işçi görürdüm her gün o zamanda benim le aynı ilçede yaşayan hem akrabamız hemde benden büyük olduğu için tanıdık vardı berberde çırak olarak çalışırdı bu işçiyle beni bu tanıştırmıştı Herşey iyi güzel hoş derken sohbet sohbeti aştı bir süre birbirimizi tanıdıktan sonra ara ara beni evine davet eder alkol alırdık gizli gizli.. birgün yine alkol alırken beraber benim çok parlak ve benden çok hoşlandığını söylemişti ve gülmüştü çok şaşırmıştım ilk tepkimde ama hoşumada gitmişti aslında neyse … eşiyle beraber yaşadığı için eşi sabah 8 de gider akşam 6 da gelirdi evi hep müsait olurdu yşne birgün alkol almak için randevulaştık önden beni göndermişti ben senin arkandan geleceğim diyerek evine girdikten sonra sağa sola bakıp kapıyı kitlemişti bile artık birbirimizi tanıyorduk biraları açıp sohbet muhabbet ederken film izlemeyi severmisin demişti bana bende olur dedim. Bir cd yerleştirdi koyduğu cd porno filmiydi şaşırmıştım hoşuma da gitmişti aslında yan yana iki kanepe vardı ben birinden normal otururken oda ayaklarını uzatmış bacak arasına birasını sokmuş başlamıştık izlemeye artık benim ufaklık hareketlenmeye başlamıştı bile hemencik :) gözlerimle onu süzdüğümde aletini sıvazlıyordu ara ara ve pantolondan kabardığını belliydi artık..
Ayağa kalkıp lavaboya gideceğini söylemişti bana bende biramı yudumlamaya devam ederken geldi ve yanıma oturdu titremeye başlamıştım bile ve daha önce benden hoşlandığını söylediğine rağmen artık anlamıştım neler olacağını ilk defa bir alet görecektim sanırım ve heyecanlıydım elini dizime koydu kulağıma fısıldayarak seni çok istiyorum dedi ve kulak mememi yalamaya başlamıştı bile gözlerimi kapatıp tüylerim diken diken olmuştu boynuma doğru inmişti bile elimden bira şişesini alıp kenara koydu ve benim ufaklığı okşayarak dışarı çıkarmıştı pipim dimdik olmuştu ve çok zevk alıyordum pipimi sıvazlarken boynumdan dudaklarıma geldi ve sevişmeye başladık birden dilimi emiyor dudaklarımı ısırıp bırakıyordu boşalmak üzereydim artık derken pipimi yalamaya başladı yalarken bir yandan da beni ayağa kaldırdı ve önümde eğilmiş dizlerinin üzerinde sakso çekiyordu bana pantolonumu indirdi kalçalarımı sıkmaya ve okşamaya başlamıştı parmağıyla deliğimin kenarlarını geziyor ve birazda zorluyordu sokmak için kendi pantalonunu da çözüp aletini sıvazlamaya başlamış sokmak için hazırlanıyordu bana yavaşça ayağa kalkıp nasıl hissediyorsun dediğinde kendimden geçmiştim artık ve spermlerim dışarı çıkmıştı bile boşalmıştım daha yeni başlıyoruz oğlanım benim diyerek beni kucağına alıp yatak odasına götürmüştü kucağındayken aletini kalçalarıma sürtüyor ve sertliğini hissedebiliyordum . Yatağa atmıştı beni artık üzerini çıkartıp tamamen çıplaktık artık ikimizde 69 pozisyonuna geçip benim ufaklığı tekrar ağzına almış emiyordu ve bende onun aletinin kafasını öpmeye başlamıştım artık ilk defa bir sik yalıyordum dilimle oynuyor yavaş yavaş almaya çalışıyordum sikini yüz üstü beni yatırıp elleriyle deliğimi ayırıp yalamaya başlamıştı o anı hiç unutamıyorum işte yavaşıdığım zevki ve heyecanı diliyle deliğime masaj yaparken bir yandan da kalçalarıma tokat atıyordu popom kılsız olduğu için çok parlaktı artık aletini sıvazlayıp tükürüyordu ve kafasını göt deliğime dayamış hafif hafif baskı yapıyordu derken kafası çoktan girmişti o kadar canım yandıki bir anda çığlık atmaya başladım özür dilerim aşkım ama geçicek diyerek beni teselli ediyordu bir yandan acılarım dinmiş artık zevk almaya başlamıştım bile yavaş yavaş sokuyor inlemelerim odayı sarmıştı artık üzerimden kalkıp beni kucağına oturttu tekrar aletini deliğime yerleştirip alıştırdıktan sonra yavaş sokmaları değişmiş ve hızlanmıştı artık ellerim omzunda gözlerimin içine bakıp durmadan pompalıyordu bana alttan belimden sıkıca kavrayıp geliyorum oğlanım benim diyerek ılık ılık içime boşalmıştı bile deliğimden çıktığında onun spermleri deliğimden akıyor ve biricik popom çok sızlıyordu teşekkürler çöpçüp benim kızlığımı bozup beni milli yapmıştın çoktan
37 notes · View notes
yeryuzugokyuzu · 6 months
Text
yıllar yıllar önce çok büyük bir laf ettim. aşka inanmıyordum ve “ eğer gerçekten aşk diye sevda diye bir şey varsa...” dedim “ bulayım, aşık olayım..” bir şeyi dilerken veya dua ederken dikkat etmek gerekirmiş, bilmiyordum. eksikmiş dileğim. sevdiğin gibi sevilmeyi istemek de gerekmiş.
benim için kabul etmek de açıkça söylemek de çok çok zor oldu. uzun süre önce kabul ettim ama hiç açıkça söyleyemedim... şimdi söylüyorum. ben aşık oldum. bir fotoğrafa, bir sese belki de bir hayale aşık oldum. ona aşık oldum ve canım artık çok daha fazla yanıyor. hayatımda hissettiğim en güzel şey nasıl böyle bir acının kaynağı da olabiliyor?
ve evet aşk var, öğrendim. üstelik çok da güzel sevdim. fakat güzel sevmek, çok sevmek yetmiyormuş, bunu da öğrendim. ben sevdikçe sen sanki nefret ettin benden... ben sevdikçe sen canımı yaktın. ...
bak hâlâ sana yazıyorum.. bunları okuyacak mısın? bilmiyorum. okursan, kendini bilir misin? bilsen...?
yazıyorum çünkü biliyorum belki son yazışım... yazıyorum bilmeden yaşama diye... yazıyorum çünkü ölüm var... belki yarın yok. ben söylemeden sen bilmeden...
...
01:01 12.11.2023
19 notes · View notes