Tumgik
#basketbolcu
sabahtanvakti · 10 months
Text
0 notes
sonhaberlercf · 2 years
Text
Milli basketbolcu Sertaç Şanlı: 'Gönlüm Anadolu Efes'ten yana'
Milli basketbolcu Sertaç Şanlı: ‘Gönlüm Anadolu Efes’ten yana’
Basketbol THY EuroLeague Final Four’da Real Madrid’e 86-83 mağlup olarak finale kalamayan Barcelona’da milli oyuncu Sertaç Şanlı, eski takımı Anadolu Efes’e şampiyonluk maçında başarı diledi. Stark Arena’da gerçekleştirilen antrenman öncesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan 30 yaşındaki pivot, finalde Real Madrid ile karşılaşacak Anadolu Efes ile ilgili, “Gönlüm arkadaşlarımdan yana.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
afyonhaberleri · 2 years
Text
Afyonkarahisar'da Bir Basketbolcu Fabrikası
Afyonkarahisar’da Bir Basketbolcu Fabrikası
  Kentimizde 10 yıldır Basketbol branşında faaliyet gösteren Yeni Nesil Gençlik ve Spor Kulübü süper lig takımlarına gönderdiği sporculara yenilerini ekledi. Alt yapısında yetiştişen Batın Fidan ve Mert Tiryakioğlu’ nu 2019 yılında Fenerbahçe Beko Basketbol takımına gönderen Yeni Nesil Gençlik ve Spor Kulübü bu sezon ise 2009 doğumlu Murat Keskin’ i Ankara Türk Telekom Spor Kulübü, 2010 doğumlu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bendeliyimhanimefendi · 2 months
Text
Basketbolcu çocuğun (old takipcilerin gözü yaşlı,) davranışları değişmeye başladı bilmiuoruum sahada başka kızlar olmasa belki onunla maç yapardım ama pek iyi oynayamiyroum bilmiyoruum....
7 notes · View notes
geceninisigi07 · 11 months
Text
1.90 basketbolcu yakışıklı varsa yazsın ya 1.78 boyla anca o olur hep kısalar gitmeyin abi yaa
yalnızlık ne zor bee
21 notes · View notes
katakullii · 7 months
Text
Dün yine kuluncumun ağrıdığını söyledim atölyede, aa banu o kendi kendine geçmez açtırman lazım dediler. Neyse eve geldim annem herhalde kıyamıyor mu nedir nazik nazik ovuyor, dedim bu iş böyle olmaz. Abimi çağırdım gel dedim bi operasyonumuz var, baya ağlayacaktım yaparken ama bugün çok daha iyiyim. Bu çocuk eski basketbolcu yapılmıştır masajlar tabii kapmış bir şeyler birkaç gün daha aynı şeyleri yaptırırsam bence kendime gelirim, herhalde inş.
11 notes · View notes
shadelessmind · 1 year
Text
Hustle Nasıl En Sevdiğim 2. Spor Filmi Oldu
"Hustle Nasıl Coach Carter'dan Sonra En Sevdiğim 2. Spor Filmi Oldu" başlıklı enine boyuna bir blog yazısı yazacaktım aylar önce. Filmi geçen sene Ağustos’ta izlemiştim. Araya çok şey girdi.
Üşendim. Daha doğrusu kafamdakileri aktarmaya üşenmedim de bilirkişi gibi uzun uzun film analizi yapmaya, ahkam kesmeye üşendim. O kadar zaman geçince bir de film tazeliğini yitirince… Ama hiçbir şey söylemeden de edemedim. En iyisi dedim söyleyeyim de, az şey söyleyeyim dedim sonunda. Aklımda kaldığınca…
Bu film hayatınızı değiştirmeyecek, benim de değiştirmedi. Ama filmi izlemeye ayırdığım 2 saati hayatımda çok güzel geçirdiğim 2 saatlik dilimler arasına sokmayı başlardı. Bir de bunları yazmak istedim çünkü böylesi ahenkli bir kelime esprisini bir başlığa taşıma fırsatını tepmek istemedim. Hustle nasıl buna hasıl oldu? Başlayayım. Eheh.
Tumblr media
Filmin konusu başlı başına bir klişe: Bir basketbolcu eskisi yetenek avcısı İspanya’nın gettolarında bir cevher keşfediyor ve bu cevheri parlatıp birlikte başarıya ulaşıyorlar. Rocky filminin biraz daha basketbol ekseninde yeniden yorumlanması desek de olur. Bu klişe konuyu bir yandan Hollywood tarzı, durduk yerde karakterlere saçma sapan şeyler yaptırmak suretiyle seyirciyi güldürerek; bir yandan da arka planda her iki ana karakterin hayatlarını derinlikli ama abartıya kaçmadan bir drama biçimde anlatıp ikili arasında kurulan bağın kuvvetini seyirciye hissettirerek işlemeleri bu filmi kaliteli kılan niteliklerin başında geliyor. Adam Sandler’ın oyunculuğunu özlediğimizi ise yıllar sonra onu yeniden böyle izlemeye değer bir rolü canlandırırken gördüğümüzde anlıyoruz.
Kısaca filmin öyküsünden bahsedeyim. Adam Sandler’ın oynadığı karakter, Stanley Sugarman kolejde basketol oynamış ama sonra sakatlanıp bırakmış. Oyun zekası oldukça üst düzey, kafa zehir. Hal böyle olunca hep baş antrenör olmak istemiş, en azından yardımcı antrenör bari olaydım derken kendisini Philadelphia 76ers’ın yetenek avcılığını yaparken bulmuş. Senaryo bu ya, takımın patronu ölmeden önce Sugarman’e yardımcı antrenörlük verse de patronun yavşak oğlu “bu ne bilecek yaaee ben bilirim yaaee benim hayatım 2k oynayarak geçti ben biliyom yaaee” diyerek Sugarman’i yeniden yetenek avcılığı rolüne itiyor ve vasat oyuncuların peşine üç kuruş harcıraha şehir şehir, otel otel dolaşması üzere Avrupa’ya gönderiyor. Sugarman de İspanya’da umutsuz umutsuz dolanırken sokakta basketbol oynayan Bo’yu görüyor.
Başrolümüz Juancho (Bo Cruz) Hernangomez de film boyunca bu rolü çok iyi kotarmış. Delikanlı Bo Cruz yetenekli bir topçu, yağız, bıçkın bir delikanlı ama profesyonel olacak yaşı da biraz geçirmiş. Profesyonel olmayı deneyememiş çünkü İspanya’da fakir bir mahallede yaşayıp toplu konutlarda ikamet ediyor ve ailesine bakma sorumluluğunu üstleniyor. Geçimini sokakta bebelerle iddiaya girip onları birebir maçlarda harcayarak sağlıyor. Filmi izlerken Hernangomez o havalı, zaman zaman ürkek, bazen fazlaca şımarık, bazen evinden oldukça uzakta, bazen minik kızını çokça özlemiş, yeri gelince öfkeden deliye dönen.. tüm o duyguları bana aktarmayı başardı. Ya da benim duyguları alasım varmış, film esnasında almaçlarım açıkmış. Hoş, filmde zaman zaman dublör kullandığını öğrenince epey şaşırmıştım ama demek ki yardım alması gerekmiş ki almış. Gören de uçaktan uçağa atladı, helikopterden atlayıp Sugarman’i  kurtarmak için terastan binaya daldı falan zannedecek. Yokuş yukarı düz koşarken mi dublöre ihtiyaç duydun kurban olduğum? Günde 3’er saatten 2 kere yaptığın şut antrenmanını kameralar karşısında yaparken mi dublör lazım oldu? Ya da Anthony Edwards’a poster olmaya yüreğin razı gelmedi de dublörü orada mı çağırdın ne yaptın anlamadım ki.
Sonrasını filmden izleyin bence.
Bunların dışında benim özellikle bu filmle asıl bağ kurmamı sağlayan ise şu oldu: Bir basketbol filmi çekeceksen ve 21 milyon dolar bütçen varsa, bu filme en az birkaç tane basketbola dair günümüzde ismi ve cismi basketbolla ilgilenen insanların hafızasında yer etmiş isim koyarsın. Bu filmi yapanlar bu durumu birazcık abartmış ve “herkesi çağırın” demiş resmen. Filmde yer alan aktif ve emekli basketbolcuları, koçları, yorumcuları, hatta sokak basketbolcularını tek tek yazayım dedim de, kategorize etmeden yazmak mümkün olmadı adeta. Şöyle bir listeden bahsediyorum:
İspanyollar: Juancho Hernangomez, Willy Hernangomez, Jose Calderon, Felipe Reyes, Alex Abrines, Pierre Oriola ve Sergio Scariolo
NBA Efsaneleri, Emekli Oyuncular, Koçlar, Patronlar: Dr J, Shaq, Charles Barkley, Allen Iverson, Maurice Cheeks, Emeka Okafor, Mark Cuban, Leandro Barbosa, Brad Stevens, Doc Rivers, Dirk Nowitzki
Aktif NBA Oyuncuları: Anthony Edwards, Boban Marjanovic 😀, Khris Middleton, Mike James, Doncic, Aaron Gordon, Trae Young, Jordan Clarkson, Moritz Wagner, Seth Curry, Tyrese Maxey, Kyle Lowry, Tobias Harris, Matisse Thybulle, Furkan Korkmaz 🇹🇷
And1 Yıldızları: The Professor 👊, Lethal Shooter, Bone Collector
Spiker ve Yorumcular: Ernie Johnson, Kenny Smith
Böyle bir liste işte. Düşünsene bir film izliyorsun. Normalde (yüzlerini sinema filmlerinde veya ekranda sıkça görmeye alışkın olmamıza rağmen) tek bir Shaq veya Charles Barkley bile görsek “aa bu da mı varmış” diyip sevinecekken bu filmde neredeyse her sahnede tanıdık bir simaya denk geliyorsun. Adeta bombardıman.
İspanyollara ayrıca değinmesem olmazdı. Acayip bir basketbol ülkesi. Rakip olarak izlerken insanı çıldırtan, taraftarı olsan mest edecek bir basketbol kültürü ve geleneğinden bahsediyoruz. Oyunda oyuna dair ya da rakibin psikolojisini alt üst etmeye dair sınırlar dahilinde (ya da yer yer haricinde) ne yapılması gerekiyorsa yapan bir lejyonerler ordusu. Bu ordunun (Felipe Reyes gibi) mensuplarını, Juancho’nun 1 yaş büyük ağabeyi Willy’yi, efsane Calderon’u filmde görmek güzeldi.
Yukarıda bahsettiğim gibi sadece 1-2 tanesini bile ekranda görsek tatmin olacağımız NBA efsanelerini, rolü büyük olmasa da özellikle idolüm Allen Iverson’ı görmek tarifsizdi. (”I did it my way” ve “We talkin about practice?” röportajlarını anmadan edemeyeceğim.)
Eh, bir basketbolcunun NBA’de kontrat almaya uzanan yolculuğunu seyrederken aktif oyuncuları görmek, maçlardan kesitler görmek de ayrıca çok keyifliydi. Bu minvalde senaryo gereği Sixers ve Celtics oyuncuları biraz daha şanslıydı filmde görünmek açısından. Sixers kadrosunda olması dolayısıyla Furkan’ı da anlık olarak görmek göğsümüzü kabarttı. Eheh. Boban’ın oyuncu kariyeri bittikten sonraki kariyerinin Hollywood filmleriyle bol bol kesişeceğini ise kestirmek çok zor değil. Yeşilçam filmlerinin vazgeçilmez dev kötüsü milli basketbolcu Hüseyin Alp gibi Boban da filmlerin dev kötüsü (ya da maskotu) olmaya şimdiden aday. 2.24 m boyuyla sempatik bir dev. Filmin kötü çocuğu Anthony Edwards’ı da oyunculuk yeteneği bakımından tebrik etmeden edemeyeceğim. Özellikle Bo’nun kız çocuğuyla ilgili trash talk yaptığında 1-2 tane de ben geçirmek istedim. Rolünü iyi oynadı yani, helal olsun. Duyguyu aktardı.
Filmde her ne kadar yolun sonu NBA’de bitse de hikayenin başlangıcı sokak basketbolu olunca, o eski 240p kalitesinde izlerken kalbimizi yerinden çıkaran AND1 Mixtape’lerinin yıldızlarını atlamamaları da büyük jest olmuş. Lethal Shooter, Bone Collector bir yana özellikle Professor’ü görmek ayrı bir keyifti. Professor daha ölmedi bu arada, Youtube’da hala veteran bir sokak basketbolcusu olarak genç dimağların aklını almaya devam ediyor. Ah kalbim, 2000’ler basketbolu…
Filmin üzerinden zaman geçince bu yazının daha kısa olacağını öngörüyordum. Yine de ne çok detay varmış aklımda kalan. Tekrar izlesem yine aynı tadı alırım gibi geliyor. Nitekim çokça eğlenceli, zaman zaman gaza getiren, doğru noktalarda da duygusal, güzel bir filmdi Hustle.
Sözlerimi noktalarken aklıma gelen bir soruyu da buraya bırakmak istiyorum. Filmin senaryosunu yazarken, Bo Cruz’a ismini verirken acaba senaristlerin de aklında (benim de en sevdiğim basketbol filmi olan) Coach Carter’ın Timo Cruz’u mu vardı da Bo’nun soyadı Cruz oldu? Asi çocuk keskin şutör Timo Cruz’u da anarak bitireyim dedim. İşte böyle hasıl oldu.
Tumblr media
7 notes · View notes
siinaniyorum · 2 years
Text
çok iyi oynayan bir basketbolcu olsam bile ispanyayla karşı karşıya gelmek istemezdim o kadar hayvani ve manipülatif oynuyorlar ki psikolojim bozulurdu net olarak ne yapıyorlar ediyorlar serbest atış alıyo kaşarlar
18 notes · View notes
ergen1 · 2 years
Text
Şey sadece bana mı saçma geliyor ortaokulda son senemiz arkadaşlarımızla olan son yıl ve LGS diye bir saçmalık var ve bizden kendimizi kapatıp sadece lgsye odaklanmamız isteniyor. Neden eğlenmek , sevdiğimiz şeyleri yapmak , sevdiğimiz dizileri, filmleri izlemek... yerine kim kendini kapatıp ders çalışmak ister kendini zorlayıp bunu yapmayı çok saçma buluyorum. Hedeflerimizi gerçekleştirmek için çaba gerektiğinin anlıyorum ama herkesin hedefine giden yolda iyi , başarılı bir okulda okumak gibi bir basamak olması gerekmiyor bence ,örneğin basketbolcu olmak isteyen birisi zaten basketbolu sevdiği için istiyordur ve bunun için başarılı bir okul gerektiğini sanmıyorum. Herkesin hedefine giden yollar farklı sonuçta ama insanlar geleceğimiz buna bağlıymış gibi gösteriyorlar.
(kendi fikrim katılmak zorunda değilsiniz)
2 notes · View notes
homelessfighter · 2 years
Text
Erkek olan bir arkadaşım bir fotoğraf atmış; erkeklerin küçük el sevdiğini falan yazmış, altına da. Basketbolcu kadınlar bu konuda şanssızmış falan filan. Arkadaşlar, biz ellerimizin büyük olmasını istemedik. Bu bizim genetiğimiz ve gelişmiş özelliğimiz artık. Uzun boy isteyip, küçük el, ayak isteyerek kendinizle çelişmeyin. Selametle.
3 notes · View notes
allahsizbugra · 2 years
Text
basketbolcu degilsen yazma zaten hayatim yeterince zor
5 notes · View notes
korkutkalkan · 3 days
Link
Ticaret Bakanlığı’nın e-ihale ile satışa çıkarttığı eşyalar arasında ‘Koleksiyonluk spor malzemeleri’ kategorisinde yer alan spor ayakkabılar dikkat çekti. Amerikan Basketbol Ligi'nin (NBA) efsane isimlerinden Michael Jordan’ın imzasını taşıdığı belirtilen 3 çift spor ayakkabı, 15 Nisan’da ihaleye çıkartıldı. Ticaret Bakanlığı’nın Mersin Tasfiye İşletme Müdürlüğü’ne (TİM) ait 2 Numaralı Tasfiye Ambarı’nda bulunan 3 çift spor ayakkabının satış bedeli de 5 milyon lira olarak belirlendi. İhale 19 Nisan’da sona erdi. Ancak ayakkabılar için ihale süresince herhangi bir teklif verilmedi. Bunun üzerine Bakanlık, ayakkabıları aynı gün yeniden ihaleye çıkarttı. Başvuru süreci devam eden 100 bin lira teminat bedeli istenen ihalede ayakkabılara henüz teklif veren olmadı. 2,2 MİLYON DOLARA SATILMIŞTI Geçen yıl Michael Jordan'ın 1998 yılında NBA final maçında giydiği ayakkabı açık artırmada satıldı. Jordan'a maçı kazandıran ayakkabı, New York'taki Sotheby's Müzayede Evi'nde yapılan açık artırmada 2,2 milyon dolara alıcı buldu. Jordan'ın 1998 yılında giydiği bu spor ayakkabı ise 2,2 milyon dolar ile bu zamana kadar satılan en pahalı spor ayakkabı unvanına sahip oldu. Jordan'ın kariyerinin başlarındayken giydiği bir başka spor ayakkabı da 2021 yılında yapılan açık artırmada, 1,47 milyon dolara satılmıştı. Ticaret Bakanlığı, tüzel kişiler veya gerçek kişiler tarafından gümrüklere getirilen spor ayakkabılarının mevzuata uyun şekilde gümrük işlemi yapılmadığı için ambarda bekletildiğini yasal süre sonunda da tasfiye sürecine başlatılıp, satış için ihaleye çıkartıldığını bildirdi. İhale açıklamasında ise şöyle dendi: “3 adet Michael Jordan imzalı basketbol ayakkabısı. Eşyalar beklemiş vaziyettedir. Eşya mevcut durumu ile satışa sunulmaktadır. Sistemde yer alan eşyaya ait bilgiler, bilgi niteliğindedir. Sistemde teklif veren istekliler e-ihalesi yapılan eşyayı mevcut haliyle görmüş, incelemiş ve e-ihaleye sunulduğu haliyle kabul etmiş sayılır. Eşyanın/Aracın alıcıya tesliminden sonra eşyanın/aracın piyasaya arzı, kullanımı veya tescili için alınması gereken her türlü izin veya belgenin alınması, kayıt, tescil veya bildirim işlemlerinin alıcı tarafından yerine getirilecek ve bunlara ilişkin her türlü mali yük ve yükümlülükler alıcı tarafından karşılanacaktır.”
0 notes
aykutiltertr · 9 days
Video
youtube
Sıra Sıra Siniler - Beyaz (Beyazıt Öztürk) ✩ Ritim Karaoke Orijinal Traf...  Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın: ( Join this channel to enjoy privileges.) ✩ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. ✩ https://youtu.be/Aw7of1Fl-A0 Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın. Sıra Sıra Siniler - Beyaz (Beyazıt Öztürk) ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Çanakkale Düğünü) C   Sıra sıra selviler   F          C   Aşık olan iniler              F   Aldı gitti yarimi   G           C   Denizdeki gemiler   C   Ah sana hiç kıyamam     F                C     Seviyorum seni candan                  F       Bakışları pek yaman)     G            C         Benim sarı kanaryam)     C     Sıra sıra tepsiler   F         C   Aşık olan iniler               F   Aldım gitti yarimi   G           C   Denizdeki gemiler   C   Ah sana hiç kıyamam   F                   C   Ah seviyorum seni candan                  F   Bakışları pek yaman   G             C       Benim sarı kanaryam              F   Bakışları pek yaman   G           C    F  G C   Benim sarı kanaryam Bağlantı HAKİKATLİ : Vefalı, sadık DÜĞÜR : Kız istemeye gelenler, dünür Repertuar No 2336 Yöresi- İli ÇANAKKALE   İlçesi- Köyü -   Kaynak Kişi ŞEREF CANKU Derleyen NERİMAN ALTINDAĞ TÜFEKÇİ Notaya Alan NERİMAN ALTINDAĞ TÜFEKÇİ İcra Eden Makamsal Dizi MAHUR Konusu - Türü Aşk Sevda Karar Sesi Sol Bitiş Sesi Sol Usül 4/4 En Pes Ses Sol En Tiz Ses Sol Ses Genişliği 8 Ses "Çanakkale türküleri" kategorisindeki sayfalar Bu kategoride yer alan toplam 15 sayfanın 15 adedi aşağıdadır. A Al Geydim Alsın Diye Annem Entari Almış Arda Boylarında Kırmızı Erik Ayna Çaktım Yüzüne B Biga Halk Müziği Kültürü: Kültürel Kaynaşmanın Müzikal Yansıması E Evreşe Yolları G Gökte Uçan Teyyare K Karanfilin Moruna Kız Pınar Başında Testi Doldurur (Çanakkale) P Pesna-Çanakkale Ağıdı S Sıra Sıra Siniler Y Yatma Yeşil Çimene Z Zeybek İle Yörük Ç Çemberimde Gül Oya Ş Şu Biga'nın Düzüne Beyazıt Öztürk Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Beyazıt Öztürk Doğum Beyazıt Öztürk 12 Mart 1969 (55 yaşında) Bolu, Türkiye Diğer ad(lar)ı Beyaz Eğitim Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Meslek Şovmen, sunucu, oyuncu, yapımcı, radyo programcısı, komedyen Etkin yıllar 1995-günümüz Boy 1,84 m (6 ft 1⁄2 in) Beyazıt Öztürk ya da kısaca bilinen adıyla Beyaz (d. 12 Mart 1969, Bolu); Türk sunucu, şovmen, televizyon ve radyo programcısı, şarkıcı, oyuncu ve komedyen. İlk yılları Çocukluğu Artvinli bir baba[1] ve Bulgaristan Göçmeni bir annenin oğlu olan Beyazıt Öztürk, 12 Mart 1969 tarihinde Bolu'da dünyaya geldi. Baba tarafından Gürcü asıllıdır.[2] Eğitimi Babasının polis olması nedeniyle, ilk ve orta öğrenimini Anadolu'nun farklı illerinde tamamladı. Gemlik Lisesi mezunu olan Beyazıt Öztürk o zamanlar iki aşamalı olarak yapılan üniversite giriş sınavının ilk aşamasını geçip ikincisini kazanamayınca, resim yeteneğini değerlendirebileceği düşüncesiyle güzel sanatlara yöneldi. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin Seramik-Heykel Bölümünü kazandı. Kariyeri İlk çalışmaları Aynı zamanda lisanslı basketbolcu olan Öztürk, üniversite eğitimini sürdürürken bir yandan da radyo programcılığıyla ilgilenmeye başladı. Özel televizyon kanallarının ve radyoların sayısının hızla arttığı bir dönemde, ev arkadaşıyla birlikte Eskişehir radyolarında çalışmaya başladı. Ancak "r" harfini telaffuz edememesi nedeniyle, sunuculuk isteği reddedildi[3] ve sadece program hazırlamakla yetindi. Yine de kuralları aşarak sesini dinleyicilere ulaştıran Öztürk, farklı ve esprili tarzıyla beğeni topladı. Sonrasında, ev arkadaşının kurduğu "Genç Radyo"da program sunmaya devam etti ve arkadaşlarıyla birlikte, siyasi içerikli bir mizah dergisi olan "Gına"yı çıkarmaya başladı.[4] "Beyaz" takma adını ilk defa bu dergi için çizdiği karikatürlerin altında kullandı. Eskişehir'de geçirdiği bu dönemde, iki heykel, iki seramik, bir karikatür sergisi açan Öztürk, son olarak da bir karma seramik sergisine katıldı. Yükselişi Ömer Karacan'ın kurduğu Radyo Klas'tan gelen teklif üzerine, amatör radyocunun yolu İstanbul'a düştü. Burada, "Gece Tavuğu" adlı programla profesyonel yayıncılığa başladı ve geniş bir dinleyici kitlesi oluşturdu. Yine Karacan tarafından, 1995'te kurulan Number One TV'ye geçen Öztürk'ün yıldızı burada parladı. Webcam aracılığıyla stüdyodan, "Beyaz" adıyla canlı yayın yapmaya başladı. Programında yüzü görünmeden, karanlık bir silüet olarak izleyiciye seslendi ve büyük ilgi gördü. 1990'lı yılların ortalarında, kariyerinde radyoculukla başlayan bu süreç, televizyon programları ve stand-up gösterileriyle devam etti. Number One TV'de geçirdiği uzunca bir zamandan sonra, başka bir televizyon programı için Kanal 6'ya geçti. Ancak, Öztürk'ün adının ülke çapında bilinir hâle gelmesinin nedeni olan ve de 22 sene (1996-2018) sürdürdüğü
0 notes
booncukhollywood · 23 days
Text
Annelik heyecanı yaşayan Eda Ece'den ilk sözler: Sabırsız kızım aniden doğdu
Annelik heyecanı yaşayan Eda Ece’den ilk sözler: Sabırsız kızım aniden doğdu Yasak Elma dizisindeki rolüyle geniş bir hayran kitlesine ulaşan Eda Ece, geçtiğimiz sene uzun süredir birlikte olduğu basketbolcu Buğrahan Tuncer ile görkemli bir düğünle evlendi. Düğünden kısa bir süre son hamilelik müjdesi veren Eda Ece, dün anne … Yasak Elma dizisindeki rolüyle geniş bir hayran kitlesine ulaşan Eda…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dakikamagazin · 23 days
Link
Annelik heyecanı yaşayan Eda Ece'den ilk sözler: Sabırsız kızım aniden doğdu
0 notes
barkoturktv · 2 months
Link
0 notes