Tumgik
#böyle olmasın diye
hypnogaja · 2 years
Text
kötü hissediyorum
5 notes · View notes
mel-inoe · 10 months
Text
ben bu sözü yıllar evvel sindirmek için etimden kanımdan eksilttim ve senin bana bunu demeye hakkın yok.
7 notes · View notes
kimmkitsuragi · 2 years
Text
tek sıkıntım şu ki eğer laptopum pazartesiye kadar ölmezse her şeyi yapabilirim evet 👍
0 notes
sezginer35 · 18 days
Text
Iyi Akşamlar olsun..
Her sene bir defa paylaşmadan yapamıyorum...
"Cyrano de Bergerac", Edmond Rostand tarafından yazılan ünlü bir tiyatro oyunudur. Oyun, 17. yüzyıl Fransa'sında geçer ve baş karakteri, geniş burunlu ve mütevazı bir şair olan Cyrano de Bergerac'dır. Cyrano, kendine güvenen ve esprili biridir, ancak burun boyutu nedeniyle dış görünüşünden dolayı kendisini çirkin olarak algılar.
Hikaye, Cyrano'nun güzel ve zeki bir kadın olan Roxane'e olan aşkını ifade etme çabalarını ve bu süreçte yaşadığı zorlukları anlatır. Roxane, Cyrano'nun duygularından habersizdir ve Cyrano'nun yakın arkadaşı Christian'a aşık olmuştur. Ancak Christian, duygularını ifade etme konusunda beceriksizdir.
Cyrano, Roxane'e olan aşkını dile getirmek için Christian'a yardım eder ve onun yerine aşk mektupları yazar. Ancak, bu durum zamanla karmaşık hale gelir ve trajik sonuçlar doğurur. Oyun, aşk, gurur, onur ve sadakat gibi temaları işlerken, aynı zamanda mizahi ve romantik unsurları da içerir.
youtube
Eksik olsun..
Ne yapmak gerek peki?
Sağlam bir arka mı bulmalıyım?
Onu mu bellemeliyim?
Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi
Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?
Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı?
İstemem!
Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret?
Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım?
Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip,
Taklalar mı atmalıyım?
İstemem! Eksik olsun!
Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?
Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli?
İstemem! Eksik olsun böyle bir şöhret!
Eksik olsun!
Ciğeri beş para etmezlere mi “yetenekli” demeli?
Eleştiriden mi çekinmeli?
“Adım Mercuré dergisinde geçse” diye mi sayıklamalı?
İstemem!
İstemem! Eksik olsun!
Korkmak, tükenmek, bitmek…
Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek.
Dilekçeler yazarak içini ortaya dökmek?
İstemem! Eksik olsun!
İstemem! Eksik olsun!
Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek…
Tek başına.
Özgür olmak.
Dünyaya kendi gözlerinle bakmak.
Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak.
Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak.
Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek,
İsteyince Ay’a bile gidebilmek.
Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.
Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.
Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar.
Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?
Cyrano De Bergerac
81 notes · View notes
arbrenu · 10 months
Note
Nagi bu çok kötü bir şey biliyorum ama ben bazen en yakın arkadaşımı kıskaniyorum ne kadar istemesemde bazen bunu durduramıyorum en basit saç rengini bile kıskaniyorum sürekli onun hayatıyla kendi hayatimi karsılastiriyorum bazen o olsa böyle yapmazdı diye düşünüp onun gibi davranmaya calisiyorum bu korkunç değil mi onu seviyorum kotü anlamda kıskanmiyorum ama bilmiyorum kendimi çok kötü hissediyorum sadece
Güzelim bence bunun farkında olman ve bu şekilde dile getirmen çok güzel bir şey senin adına. Bu konuda sana şunu söyleyebilirim, hepimizin kendimizde sevmediğimiz bir dolu şey var inan ki ve değiştirmek istediğimiz şeyler de var ama hiçbir durum ve hal bizim olduğumuzdan daha iyisi değil. Daha iyisi olan senin daha iyi versiyonun. Ay, güneş ve yıldızlar aynı ayrı çok güzel kaldı ki Ay’ın bile farklı halleri var. Bir başkası gibi olmana gerek yok, oturup gerçekten kendini nasıl biri olmak istiyorsan öyle hayal et ama bu başkalarında görüp etki altında kaldığın şeyler olmasın. Hepsinin dışında gerçekten nasıl biri olsan mutlu olurdun? Saçların nasıl olsa, nasıl giyinsen, nasıl davransan… kendini keşfetmek çok kıymetli bir deneyim ama çoğunuza bu bilinç işlenmiyor ama inanın deneyebilirsiniz ve mücadele gerektirse de daha iyisi olabilirsiniz. Umarım kendi yolunu ve kendini bulursun🤍
128 notes · View notes
opialar · 2 years
Text
ben ne yaptıysam olduramadım. onun çok sevdiği olamadım. kalbinin köşesinde sakladığı insan olamadım. uyurken iyi geceleri, uyandığında günaydını olamadım. çok kez ağladım hiç onu üzemedim. bazen bazı şeyler böyle olabilir ama böyle olmasın diye çok uğraştım.
1K notes · View notes
murat-o41 · 9 months
Text
Beni Döven Kocamı Alman Komşumla Boynuzladım! (Yasemin 35 Y., Bremen / Almanya)
Merhaba arkadaşlar, ben Yasemin, 35 yaşındayım, 17 yıllık evliyim ve Almanya'da yaşıyorum. Almanya'ya kocam getirdi beni. Kocam 39 yaşında, ismini vermek istemediğim tanınmış bir fabrikada işçi olarak çalışıyor. Benim hikayem karılarını döven erkeklere ders olsun. Evlendik evleneli kocam hep Maçodur. Dediği dedik, ondan iyi bilen olmaz tavırları ve hep benim diyen davranışlarıyla beni usandırmıştı. Fakat sikmeye geldi mi, canım gülüm der, işi bitince yine o Hanzo tipine bürünürdü.
En son beni hiç yere dövmüştü. Dövme sebebi de yemekti. Söylemesi ayıp, birgün önce Karnıyarık yapmıştım ve yarısı artmıştı, ben de israf olmasın diye, ertesi gün akşam yemeğinde pilavla salata yaptım ve kalan Karnıyarıkları da ısıttım. Kocam da, "Ne ulan bu? Her gün aynı yemeği getiriyorsun önüme! Akşama kadar evde götünü büyüteceğine, kocana doğru dürüst yemek yap, amına koduğumun Orospusu seni!" diye vurmuştu. Beni dövmesine değil de, bana "Orospu!" demesine çok üzülmüştüm ve "Ne Orospuluğumu gördün şimdiye kadar?" deyince, "Orospuya bak birde cevap veriyor!" deyip birtane daha vurmuştu.
Beni dövmesi ve bana "Orospu!" demesiyle o anda içimde bazı duyguları da öldürmüştü. İçimden, (Demek Orospu haa? Ben sana gösteririm Orospuluğu!) deyip sesimi kesmiştim. Bu olaydan sonra kocamla sadece o isteyince sikişiyordum. Beni hayvan gibi sikip, işi bitince de sırtını dönüp yatıyordu. Kocamın bana, "Orospu!" demesi çok ama çok kırmıştı beni.
Alt kattaki Alman komşum Walter beni her görüşünde elimde birşey varsa alır kapıma kadar getirirdi. Çok nazik bir erkekti. Bir sabah yine elimde poşetlerle Supermarkt'tan gelirken beni görüp elimden poşetleri aldı ve yukarı getirdi. Ben de, "Lütfen içeri girin, her dafasında yardım ediyosunuz, bir kahvemi için!" dedim. "Rahatsız etmeyeyim..." diye önce teklifimi geri çevirdi, ama ısrar edince girdi. Çocuklar okulda, kocam da işteydi. Kahveleri yaptım, karşıklıklı oturduk ve sigara içiyorduk. Alman komşum Walter gayet kibar birisi idi. Konuşurken birden, "Geçen gün kavga yaptınız herhalde, sesiniz aşağılara geldi." dedi. Kıpkırmızı olmuştum, "Evet, kocam beni dövdü!" dedim. Walter, "Neden Polis çağırmadın? Bu devirde kadın dövmek mi?" falan diye hayretle yüzüme bakıyordu. Benden cevap çıkmayınca, "Nasıl olur bu? Kocanı mı aldattın yoksa?" deyince, "Hayır, kocam Maço bir erkek!" dedim. Adam gülerek, "Evet, bence bu bütün Türk erkeklerinin sorunu!" deyip beni sakinleştirmeye ve teselli etmeye çalışıyordu.
Bense utandığımdan konuyu değiştirmeye çalışıyordum, "Sen neden evli değilsin?" deyince, Walter, "Kızarkadaşım var, ama evlilik istemiyoruz, serbest seksten yanayız, o istediği erkekle ben de istediğim kadınla birlikte olma özgürlüğüne sahibiz, birbirimizi kısıtlamıyoruz." dedi. Kahvelerimiz bitince, tazelemek için mutfağa gittim. Mutfakta (Neden Walterle sikişmiyorum ki?) diye düşünmeye başladım. Hem öküz kocam boynuz takmalıydı, kocamdan intikamımı Walterle sikişerek alacaktım. Kahveleri tazeleyip geri geldim. Walter yine gayet nazikçe teşekkür ederek kahvesini aldı. Ben bu sefer bacak bacak üstüne atıp, farkında değilmişim gibi eteğimin açılmasını sağladım. Walter bacaklarımdan gözünü alamıyordu. Başladı, "İnsan böyle güzel karısını döver mi?" falan diye...
Yavaşça yanına yaklaştım, kahve fincanını elinden alıp sehpaya koydum ve "Walter senden bir ricam var!" dedim. "Lütfen buyurun!" deyince, "Beni sikmeni istiyorum, hemde şimdi!" dedim. Adam şaşkın şaşkın bakıyordu sadece. "Lütfen beni sik!" dedim ve dudaklarından öpmeye başladım. Şaşkınlığını atan Walter bana karşılık vermeye ve beni soymaya başladı. Öyle nazikti ki, elbisemin her çıkardığı parçasını güzelce yere bırakıyor ve soyduğu yerleri öpüp yalıyordu. Birkaç dakika sonra tamamen çıplak kalmıştım. Walteri elinden tutup yatakodasına götürdüm. İstiyordum ki kocama boynuzu kocamın kendi yatağında taksın. Beni yatağa uzatıp kendisi de soyundu ve amımı yalamaya başaldı. Öyle güzel yalıyordu ki amımı, kendimden geçiyordum. Derken dudaklarını ve dilini götümde hissetmiştim. Öküz kocam birkere bile öpmemişti götümü. İyice azmıştım, artık, "Bitte Fick Mich!" diye inliyordum...
Walter beni üzerine aldığı gibi 69 yapmış ve sikini ağzıma vermişti. Siki ben yaladıkça büyüyordu. Kocamın siki kadar vardı büyüklüğü. Amım ve götüm yalanırken defalarca Orgazm olmuştum, sırıl sıklam olmuş amım yanıyordu. "Ne olur sok artık!" diye üzerinden indim ve domaldım Walterin önüne. Yavaşça sikini amıma soktu ve belimden tutup gidip gelmeye başladı. Tam karşımda kocamla ikimizin düğün resmi vardı, gözüm oraya takılınca sanki kocam görüyormuş gibi hırsla ve zevkle sikişmeye başladım. Walter de bana ayak uydurup hızlanıyor, hızlandıkça da yatak ileri geri sallanıyordu. Walter kocamın sikmediği gibi çok ustaca sikiyordu beni, içimde hızlanıyor, birden yavaşlayıp, sonra birden hepsini köklüyordu. Walter beni altına alıp sikmeye başladığında ise artık iyice delirmiştim. Kocamdan daha iyi sikiyordu, en önemlisi kocam şimdiye kadar çoktan boşalmıştı. Ve ben şimdiye kadar almadığım zevki ve tadı alıyordum. Amıma pompalarken memelerimi yalıyor, boynumu hafif hafif ısırıyordu. Adamın altında delirmiş gibi inliyordum...
Beni yarım saate yakın siktiğinde ikimiz de yorulmuş ve terden sırılsıklam olmuştuk. Öyle güzel sikiyordu ki, şimdiye kadar siktirmediğime pişman oldum. Sonra birden, "Jasmin geliyorum!" dedi (Yasemin diyemediği için bana hep Jasmin der). Ben de, "Lütfen içime boşal, çıkma içimden!" dedim. Son bir kez bana kenetlendi ve kendinden geçmiş bir vaziyette içime boşaldı. Önce hiç konuşmadık, dakikalarca beni okşadı, öptü. Siki amımın içinde küçülünce kalktı ve "Artık gideyim!" dedi. Ben de, "Gitmeden senden bir ricam olacak, lütfen kimseye birşey söyleme, biliyorsun ben evliyim ve evli kalmak istiyorum. Bu kocamdan intikam içindi!" dedim. Walter de eğilip beni birdaha öptü ve "OK!" deyip gitti.
Ben de kalktım ama banyo yapmadım, Alman komşumun dölleriyle dolu amımı kocama yalatıp siktirecektim. Yaptım da! Bu da üstüne kapak oldu! Karılarını döven erkeklere ders olsun!
[Yasemin]
94 notes · View notes
se-a-ser · 2 months
Text
Tumblr media
eskiden çook eskiden insanlar yeraltında ve mağaralarda yaşarlarmış. tabii kapı pencere olmadığından vahşi hayvanlardan korunmak için her tarafı kapatırlarmış. içeriye gün ışığı girmezmiş. zamanı gösteren bir alet de olmadığı için güneşin ne zaman doğduğunu bilemezlermiş. bu yüzden sırayla güneş doğmuş mu diye çıkıp bakarlarmış. güneş doğmadıysa bu çıkanlardan bazıları kurda kuşa yem olurmuş. sağ kaldıysa geri döner "gün aymadı" dermiş. sonra bir başkası çıkarmış. taa ki güneş doğana kadar. nihayet güneşin doğduğunu gören kişi koşarak geri döner ve kendisini bekleyenlere "gün aydın" dermiş. herkes çok sevinirmiş ve işine gücüne gidermiş.
böyle bişey yok tabi ben uydurdum. bazı terimlere, şarkılara~türkülere hatta bilimsel konulara bile öyle hikayeler uyduruyorlar ki siz de geri kalmayın. insanlar bunlardan bazılarına inanacak nasılsa. neden sizin ki olmasın?
30 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 10 months
Text
Sana diyecek hiç bir şeyim yok artık. Ne kadar saçma değil mi? Oysa ben seni anlatacak kelime bulamazken şimdi ağzımı açıp hiç bir şey diyemiyorum. Sanki sana satırlar yazan, her bir satını gözyaşlarıyla silen ben değilmişim gibi. Eskiden seni görünce hissederdim bir kalbim olduğunu. Şimdi görsem kilim kıpırdamayacak haldeyim. Bir insanı kendinden nefret ettirmek nasıl bir duygu? Peki seni seven insanı kendinden nefret ettirecek kadar kötü olmak. Ya ben sana ölürüm derken şaka yapmıyordum. Ama şimdi karşımda can versen arkama bakmadan giderim. Öyle bitirmişim bendeki seni. Öyle soğumuş bir zamanlar bahar çiçekleri açan kalbim. Kendini berbat hissediyorsun değil mi? Yaktı mı canını sözlerim? Dokundu mu olmayan kalbine? Bir ürperti geldi mi içine? Dedin mi "Ben ne yaptım?" diye. Olmadı mı? Şaşırmadım senin kadar kalpsiz birinden başka ne beklenir ki? Gülüp arkanı döndün, gidiyorsun bir gün sana gelmek için adım saydığım yollardan. Ah kalpsiz kadın Bir kere ciğerin yansın. Bir kere kahrol sende benim gibi. Yüzüme bakacak yüzün olmasın. Sana beddua etmeyeceğim, sen onu bile hak etmiyorsun artık. Ne garip ya bir zamanlar her gece dua ederdim Rabbim seni kaderime yazsın diye. Demek ki vazgeçmek böyle bir şeymiş, insan dualarını bile tövbe ederek hatırlıyormuş. Sitemim sana da değil yanlış anlama. Sitemim taş kalbine ama en çok ta kendime. Ben fazla aşık olmuşum sana, Fazlaca katmışım kendime. Sen oluşuma lanet ediyorum bu gün. Taş kalbinin içinde bir yerlerde olmak için çabaladığım günlere lanet ediyorum. Şu son 7 seneye tanet ediyorum. işte şimdi git kalbim. Seni azad ediyorum..😢😢😢
Tumblr media
61 notes · View notes
yakazakalb · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media
yatsıdan çıktık servise doğru gidiyoruz. Tabi sıraya koymuşlar insanları barikatlar falan izdiham olmasın diye. Sırada beklerken "hava da bugün serinmiş yaa ne güzel esiyyor" diye söylüyorum arkadaşa. Böyle havadar havadar beklemenin keyfi ile. Bi kaç dakika sonra fark ettim ki vantilatörmüş. Hıı dedim yapay rüzgarmış bhghhj
Kabe'nin avlusunda yine biz bi tarafta beklerken polis gelip her zamanki gibi 'yallah hacı tarık' dedi . Ben de okkey diye cevap verdim. Ama polisin öyle bir gülüşü vardı ki aciiip geldiği belliydi ona birşeylerin. Sonra da birşeyler söyledi ama kulağım kendisinde olmadığı için anladım. Hı hı anlamında kafamı salladım geçtim. Sanırım okkey diyen türk ilk defa görüyordu. Jghhb
22 notes · View notes
yalnizgokyuzu · 1 year
Text
01/05/2023 02:14
vedalar canımı acıtırdı benim bayım, sana böyle söylemiştim aylar önce. bak yine canım çok yanıyor ama bu sefer sana veda edemediğim için yanıyorum. çok ağrıma gitti biliyor musun? hani böyle yutkunmak isteyip yutkunamazsın ya, boğazına bir şey batar gibi acır öyle işte. ben seni gerçekten çok sevdim. aşık oldum mu bilmiyorum, ben aşk ne onu da bilmiyorum. tek bildiğim senin için her şeyi yapardım. sırf sen üzülme diye ben kendimden vazgeçerdim. asıl aptallık hala senin için her şeyi yapabileceğim sanırım. biliyorum, biliyorum ki hiçbir şeye değmezsin. bunu da anladım sayende. bir boşluk taşıyordum aylardır içimde şimdi ise o boşluğun yerini koca bir ateş doldurdu biliyor musun? içim öyle bir yanıyor ki cayır cayır. yalvarırım bir yol göster bana. sana özledim gel artık desem gelmezsin biliyorum. küçücük gelme ihtimalin olsa ayaklarına kapanırdım. ama o ihtimallerin hepsi yok oldu sevgili. belki daha güzel olsaydım ya da ne bileyim kusurlarım olmasaydı sever miydin beni? o ihtimal olur muydu bizim için? sanırım kendimden nefret etme sebebimsin. yapabileceğim bir şey olsaydı bizim için yapardım. ne pahasına olursa olsun yapardım. bizden olmadı ama gerçekten bizden olsun isterdim. sana yemin ederim ki sevgili çok seveceğim bir gün. bugünler aklıma bile gelmeyecek kadar seveceğim. bütün acılarıma inat kahkahalarla güleceğim. bir kere daha anladım senle olmayacak. sensiz mutlu olamam belki ama senle de olamam. anlıyorsun değil mi beni. sen hiçbir şeye üzülme, bunu gerçekten tam kalbimle istiyorum. hayatında her şey hep iyi olsun. hep çok mutlu ol. yüzündeki tebessüm hiç eksik olmasın. sev çok sev olur mu? beni sevemedin ama bir başkasını çok sev.
61 notes · View notes
ertan2618 · 7 months
Text
Tumblr media
Evlenmeye karar verdik...
Anlaştık...
Eşya, düğün masrafı, düğün salonu, şaşalı bir düğün falan olmasın dedik...
Üç odalı bir eve girdik. Sadece temel ihtiyaçlar aldık.
Buzdolabı, ütü, ocak, halı, perde vb.
Mobilya yoktu...
Bir iki tane sandalye almıştık.
Yatak odası, oturma odası, yemek odası,
misafir salon takımı, gümüşlük gibi mobilya almamıştık...
.
Kocam işten direk eve geliyordu.
Kazancımız yetiyordu.
Az bir masraf ile düğün yaptığımız için borcumuz yok gibiydi..
Beş altı ay böyle geçti. Ama evimize hayırlı olsuna, ziyarete, yemeğe gelen herkes bizi küçük görmeye başladı....
Mobilyasız olmaz dediler.
Yerde yemek istemeyen oldu.
Dizim ağrıyor deyip bir daha gelmeyen oldu...
Her gelen alın alın diyordu. Alın demeleri kolaydı.
Ama neyle alacaktık?
Eşim de bunları duyuyor ve görüyordu.
Ama kazancımız yetmez diye yanaşmıyordu.
Sonra ne olduysa ben dayanamadım artık.
Ona illa mobilya takımı aldırdım.
O da borca girdi.
Artık eve iki saat geç geliyordu. Mesaiye kalıyordu.
Olsun sabrettik. Beş altı ay sonra borcumuz bitti. Mobilya güzeldi.
Hayırlı olsun diyorlardı. Eh bizim de hoşumuza gitti...
.
Bir kaç ay sonra bu sefer de mutfak masası istedim.
Kocam onu da aldı.
Yani aldırdım...
Niyetim dedikodu olmasındı aslında.
Kocam daha da geç kalmaya başladı.
Zira iki saat fazladan kalmaya alışmıştı.
Bunun da borcu bitti. İlk yemeklerimizi yedik.
.
Yatak odası almaya karar verdik.
Herkes şöyle olsun, böyle olsun derken pahalı bir yatak odası takımı aldık.
Pahalı bir şeydi.
Kocam artık eskisinden üç dört saat daha geç gelmeye başladı.
Bunun borcu bir yıldan fazla sürdü...
Artık kocam eskisi gibi eve gelmiyordu.
Çok çalışmaya alışmış, ona göre de iş yoğunluğu olmuştu.
Ben ise çok ileride fark edecektim ki, mobilyaya aşık olmaya başlamıştım.
Evin diğer tüm eksiklerini aldırttım.
Tabi üç dört yıl geçmiş, artık ilk zamanlarda aldığımız eşyalar eskimeye başladı.
Bu sefer evimize gelenler, bunu hala kullanıyor musun, hala aynı koltuk mu?
Gibi sözler söylüyorlardı.....
.
Evde yürüyecek yer yoktu.
Çocuğumuz, mobilyalardan evin içinde yürüyemez olmuştu.
Sonra evin dar olabileceğini düşündük.
Bu sefer daha geniş bir eve kiraya çıktık.
Kira artmıştı. Ama olsun, eşyalarımız sığıyordu. ..
Ev ararken kendimize değil, eşyalarımıza ev arıyorduk..
Aradığımız, diğer değişle eşyalarımızın aradığı evi bulmuştuk.
Fakat perde uymuyor, halılar küçük kalıyordu.
Bu sefer sıra bunlara geldi...
Kısaca aldıkta aldık.
Tabi yeni bir şey olsun, aldığımız mobilya tanıdıklarımızda olmasın diye çok arıyorduk.
Zaman israfı, para israfı cabası...
Bitti mi?
Yok!
Araba serüveni başladı...
Yıllarca yemedik arabaya yedirdik.
İçmedik arabaya içirdik...
Sonra mahalle baskısı ve başka nedenlerden dolayı ev almaya karar verdik.
İşte bundan sonra evimizde ne tat ne huzur kaldı...
.
On yıllarca sürecek bir borca imza attıktan sonra kocam gece yarısı eve gelmeye başladı.
İlk zamanlar onu bekliyordum.
Sonra dayanamayıp yatmaya başladım.
Ancak sabah olunca onun geldiğini fark ediyordum...
Kendi evimize geçtik.
Ama tadımız, tuzumuz, sevgimiz kalmamıştı.
Robot gibi bir hayatımız vardı...
Aylarca hafta sonları dahil kocamı evde görmedim.
Hep çalıştı..
Çalıştı..
Çalıştı...
.
Hafta sonlarımız da elimizden gitti.
Ama fark edememiştim.
Ben, kocam eskisi gibi benimle ilgilenmiyor zannediyordum.
Ama bilmiyordum ki, aslında benimle ilgilenecek zamanı kalmamıştı.
Tüm zamanını benim mobilyalarım, halılarım, arabam, perdem, evim ve bitmek bilmeyen hırsıma harcamıştı..
Benimle değil, isteklerimle ilgileniyordu...
Uzun hikaye...
Ne mi oldu sonra?
Kocam artık evi umursamaz oldu.
İş yerinde kalmalar falan...
Şüphelenmeye başladım.
Aldatıyor muydu diye düşündüm.
Eve geldiğinde elbiselerini karıştırıyor, kadın saçı arıyordum.
Telefonunu alıp kurcalıyordum.
Ama bir şey bulamadım. Üzerine gittim. Zorladım.
Sonunda ağladı.
İşten uzun zamandır çıkarıldığını, taksitleri ödemek için günlük, geçici işlerde çalıştığını, evin taksitlerini ödeyemediğini söyledi.
Bir kaç defa intihar etmeye teşebbüs ettiğini ama ailesinin sefil olmaması için bundan vaz geçtiğini söyledi.
Beraber ağladık.
Ağlamakla borç ödenmiyordu.
İcra mektubu geldi.
Taksitleri epey geciktirdik.
Banka evi icra yoluyla aldı.
Bizi çıkarttı.
Eşyalarımızın bir kısmını sattık.
Diğer borcu arabayı satarak ödedik...
.
Sonra üç odalı evimize geri döndük.
Yıllarca sıkıntıdan sonra eski evimize geri döndük.
Dersimizi aldık.
Aman ha size gelip de akıl verip para vermeyenlere aldanmayın. ..
Onu al, bunu al diyen çok olacak.
Ama bir kuruş para vermezler...
Kazancınıza göre evde, kazancınıza göre arabada ve kazancınıza göre eşyada gözünüz olsun.."
Alıntı
26 notes · View notes
oluruvar · 8 months
Text
Bugün mezarımın renkli ışıklarla (güneş enerjisi ile çalışacak) döşenmesini vasiyet ettiğimi söyledim imam olan enişteme. Bunun bi sorun olup olmadığını sordum. Neymiş, sorun olurmuş, doru diilmiş... Hiçbir renk, eğlence, farklılığa da müsaade yok bu dinde ya amaaannn. Ben istiyorum ki mezarım renk renk boyansın, mezar taşım led ekran olsun. Üstünde benim cümlelerim kayan yazıyla geçsin. Mezarımın çevresi de renkli ışıklarla çevrili olsun. Bence baya tatlı olur, nur içinde yatıyorum gibi olur hem. Ben böyle bi mezar görmek isterdim, ordan geçmek hoşuma giderdi. Neden olmasın ki? Babamdan önce ölürsem babam yapar diye düşünüyorum. Son isteğim renkli ışık. Bunu bana çok görmeyinwidşisşgid
26 notes · View notes
visalilall · 7 months
Text
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız/ ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
21 notes · View notes
murat-o41 · 9 months
Text
Dayılarımın Yarrakları! (2) (Ayça 19 Y., İstanbul)
Artık tam bir orospu olmuştum, yarrak yemeden duramıyordum, ama evde olduğum için devamlı olmuyordu. Büyük dayım emlak işi yapıyordu, sekteri işten ayrılınca, benim sekreter olmam için babamı aramış, (Dayımın asıl niyeti beni rahat sikmekti), babam da kabul etmiş ve ben de çok sevinmiştim. Ertesi sabah hazırlanmış, dar gömleğimi giymiş, fakat altına sutyen takmamıştım, altıma tangamı giyip, diz üstü beyaz eteğimi de üstüne çekip, evden çıkarken belli olmasın diye pardedüsümü de üstüne giymiştim. Dayım sabah saat 8'de beni almaya gelmişti. Arabaya bindim, hareket ettik. Evin önünden uzaklaşır uzaklaşmaz, dayım elini bacağıma koyup, "Kız amını götünü sikmek için sabırsızlanıyorum!" dedi. "Valla ben de yanıyorum dayı, diğer dayılarım da gelecekler mi?" diye sordum. "Amına koduğumun orospusuna bak, lan benim yarrağım yetmiyor mu zilli? Ne doymazmışsın sen ya!" dedi. "Ne yapayım dayı, ben siz alıştırdınız!" diye gülümsedim. Dayım da, "Bana bak orospu, etrafdaki esnafa siktirmek yok, sikerim belanı!" dedi. Böyle konuşması bile amımı vıcık vıcık etmişti, dayıma gülerek, "Valla iyi sikemezseniz orasını bilemem artık!" dedim.
Dükkana varınca ben pardesümü çıkardığımda dayımın gözleri faltaşı gibi açılmıştı, "Yeğenim bir çay koy bakalım, mutfak arkada!" dedi. Mutfağa girip çayın altını yakacakken, arkamdan dayımın daymasıyla irkildim. "Ne oldu dayı, sabah sabah azdın mı? Yoksa akşam yengem vermedi mi?" dedim. "Azdım amına koduğum, bu nasıl giyinmek lan?" diyen dayımın boynumu yalamaya başlamasıyla kendimi bırakmıştım. Döndüm, "Biri falan gelmez değil mi?" diye sordum. "Merak etme kapıyı kilitledim!" cevabını alınca, eğilip fermuarını açarak koca yarrağını çıkardım ve ağzıma aldım ve yalamaya başladım. Dimdik olan yarrak karşısında soyunacakken, dayım, "Hayır soyunma, elbiselerinle sikmek istiyorum seni!" dedi. Gömleğimin düğmelerini açan dayım göğüslerimi serbest bırakarak yalamaya başladığında, ben orgazm olmuştum bile...
Mutfaktaki çekyata beni domaltarak, eteğimi kaldırıp, tangamı kenara çekmişti. Artık içime girecek yarrağı bekliyordum, "Hadi sikicim, orospun yarrak bekliyor, gir içime, yarrağa doysun bu am, yanıyor içim, söndür bu atesi!" diye dayımı iyice azdırmıştım. "Merak etme bu amı ve götü her gün sikecem orospu yeğenim!" diyerek yarrağı kökleyince, ikimizden de 'Ohhhhh!' diye ses gelmişti. Hiç durmadan amıma 15 dakika pompalayan dayım yorulmuş ve çekyata oturmuş, beni de üstüne oturmuştu. Şimdi göğüslerimi de yalıyordu. Amım su içindeydi. Biraz da böyle siktikten sonra, tezgahta duran zeytinyağını alan dayım götüme sürmeye başlamıştı. Götümü iyice yağladıktan sonra, sırtımı dayıma dönerek, götüme yarrağı dayamıştım. Yavaş yavaş içime alıyordum ki, dayımın bir anda belimden tutarak yarağını ittirmesiyle yarısından fazlası içimdeydi. Öyle bir çığlık attım ki, anlatamam. Dayım hiç aldırış etmeten alttan götüme pompalıyordu. Daha fazla dayanamayan dayım götümün içine boşalmıştı. Bir süre içimde bekledikten sonra yarrağı küçülmüş, kendiliğinden götümden çıkmıştı. Biraz dinlendikten sonra dükkanı açmıştık.
Bu arada dayılarım bekar evini de dükkana yakın yere taşımışlardı. Diğer dayılarım da beni işten erken çıkarıp oraya götürüp sikiyorlardı. Selim dayım da babama bahaneler uydurup, eve geç gitmeme ortam hazırlıyordu. Bu durumdan hiç şikayetci değildim. Ruhumda orospuluk varmış demek ki, hergün yarrak yemeden duramıyordum artık. Evde farklı giyiniyordum, işe giderken farklı giyiniyordum. Ofiste yapılacak işlerin yanısıra, artık gelen müşterilere emlak göstermeye de gidiyordum. Her gittiğim müşteri ya evi kiralıyor, yada satın alıyordu. Hiç boş gelmiyordum. Nasıl olduğu malum, ama siktirmiyordum. Üstelik hatırı sayılır para da kazanıyordum. Dayım da memnundu, sonuçta o da para kazanıyordu...
Portföyümüzde satılık lüx bir villa vardı, bunu satarsak çok iyi komisyon alacaktık (Komisyonumuz normal bir ev alacak kadar tutuyordu!). Dayım bana, "Bunu sat, komisyonun yarısını sana vereyim!" demişti. Ben de dayıma, "O zaman karışmak yok, nasıl satarsam satarım! Tamam mı dayı?" dedim. "Biliyorum nasıl satacağını amına koduğumun kaltağı!" dedi. "Koy dayı, bu kaltak yarrak istiyor!" diyerek mutfağa geçmiş ve dayıma siktirmiştim kendimi. Boşalan dayımı ikna ederek, villaya müşteri aramaya başlamıştım. Ara sıra dükkana gelen işadamı Murat beyin metresine ev aradığını duymuştum, onu arayarak elimde güzel bir villa olduğunu, ilgilenip ilgilenmediğini sordum. O da, "Görelim villayı!" deyince, villanın adresini verip, 1 saat sonrasına sözleşmiştik. Hemen birkaç kıyafet alarak hazırlanmaya başlamıştım. Dar beyaz bir gömlek almıştım, göğüslerim büyük olduğu için duğmelerini zor kapanıyordu, altıma da beyaz tayt giymiş, içine de kırmızı tangamı giyip, çıkmak üzereydim. Kıyafetimi gören dayım, "Amına koduğuma bak hele, ulan bana bile böyle süslenmiyorsun orospu!" diyerek götümü avuçlamıştı. "Sonra sana da giyinirim dayı, şu an acelem var!" diyerek istemeye istemeye ayrılmıştım. Dışarda pardesülü ve türbanlı olduğum için rahattım.
Villaya sözleştiğimiz saatten biraz erken gitmiştim ve Murat beyi bekliyordum. Murat bey villanın önüne gelince beni cepten aradı. Kapıyı açarak Murat beyi içeri davet ettim. Murat bey yardımcısıyla gelmişti, ama beni görünce yardımcısına arabada beklemesini söyledi. Kısaca teknik bilgi verdikten sonra villayı gezdirmeye başladım. Ama Murat beyin gözleri villadan ziyade göğüslerimde ve götümdeydi. İstediğim olmuştu, onu daha da azdırmak için gömleğimin düğmesini göğüslerimin ortasına gelecek yerden kopararak, farkında değilmişim gibi evi gezdirmeye devam ediyordum. Murat gözlerini göğüslerime dikmişti, "Ayça hanım düğmeniz kopmuş!" demesiyle, farkına varmış gibi yaparak döndüm ve "Sığmıyorlar, devamlı düğmelerim kopuyor!" deyip gülümsedim. Murat bey hemen, "İsterseniz uzatmayalım, akşama sözleşmeyi evime getirirsen villayı alacağım. Hem birlikte akşam yemeği yeriz, hem düğmeni de dikersin!" dediğinde, aynı kıyafetlerle beni sikmek istediğini almamıştım. Akşama hem yarrak yiyecektim, hemde para kazanacaktım...
Dükkana döndüğümde dayım hemen arkamdan yanaşarak sarılmış, koca yarrağını götüme dayamıştı. "Dayı işim var, villayı sattım, akşama sözleşmeyi imzalatacağım, hazırlanmam lazım!" dedim. "Amına koduğum, elalemin adamına vereceksin diye, artık bana da mı siktirmeyeceksin?" diye kızmıştı. Dayımın bu durumuna üzülmüştüm. "Sana söz dayı, evden izin al, sana çok özel bir gece yaşatacağım!" dememle, dayım yumuşamış, "Bari ağzınla boşalt orospu!" diyerek ağzıma vermişti. Ağzıma boşalmasıyla, ben işime bakmaya başlamıştım. Aslında satıştan kazanacağım para değildi beni heyecanlandıran, yiyeceğimi tahmin ettiğim yarrak heycanlandırıyordu...
Akşama anlaştığımız saatte, aynı kıyafetlerle Murat beyin evine gitmiştim. Kapıyı hizmetçisi açmış, "Murat bey sizi bekliyor!" diyerek, beni içeri buyur etmişti. İçeri geçtiğimde masanın hazır olduğunu gördüm. Murat beyle beraber yemeye başladık. Ordan burdan konuşurken, ona, sevgilisinin çok şanslı olduğunu, güzel bir villada oturacağından bahsettim. Sevgilisi olmadığını, orayı öylesine satın almak istediğini söylediğinde şaşırmıştım. "O kadar para vereceksiniz Murat bey, öylesine olur mu?" dediğimde gülmüştü, "İstersen sen otur o villada!" demesiyle şaşkınlığım iyice artmıştı. "Anlamadım, nasıl yani?" dedim. "Sevgilim ol, sen otur!" dedi. "Hayır, böyle birşey olamaz!" diyerek naza geçmiştim. Ama yemedi, "O zaman villayı almama gerek yok!" diyerek beni daha da şaşırtmıştı. "Ne istediğinizi tam olarak anlayamadım Murat bey?" dedim. Kulağıma eğilip, "Seni sikmek istiyorum!" dedi. Zaten dayımdan dolayı azgınlıkla, "Baştan söylesenize bunu!" diyerek gülümsedim. "Çek defterim yatak odamda, hadi beraber rakamı yazalım!" demesiyle, kendimi para karşılığı bu işi yapan orospular gibi hissetmiştim...
Yatak odasına gittiğimizde, villanın komisyonundan daha yüklü bir çek yazarak çantama koydu ve dudaklarıma yapıştı. Biraz öpüştükten sonra düğmelerimi çözerek göğüslerime yumulmuştu. "Çok güzel göğüslerin var, büyük ve dim dikler!" diyerek yalamaya devam etti. Bir süre sonra fermuarını indirip, orta boy, ama kalın yarrağını çıkarıp, ağzıma verdi. Büyük iştahla yaladığım yarrağı hazır konuma getridikten sonra soyunmak istemiştim. Ama buna izi vermeyen Murat beyin beni yatağa dörtayak üstüne domaltarak, taytımı yarıya kadar sıyırıp, tangamı kenara çekmesiyle götüme dayaması bir oldu. "İlk önce bu harika götü sikmek istiyorum!" diyerek bastırmaya başladı. Kalın olan yarrak kuru şekilde götüme girmiyordu, amımdan aldığı suları götüme sürmesiyle yarrağının başını götüme gömmüştü. İlk girişi biraz acılı olmuştu, fakat sonra sonunu bularak, beni de zevke getirmişti. O gece beni iki kez götümden, iki kez de amımdan sikerek, hem o rahatlamıştı, hem de benim azgınlığımı gidermişti...
Böyle büyük satışlarda amımı ve götümü kullanıyorum, işe yarıyor :)
Herkese iyi şikişler. Byyee!
[Ayça]
69 notes · View notes
eylences-blog · 10 months
Text
Karımla Tatilde Sapık Sikişmeler! (Ufuk 36 Y., Konya)
İnternette tanıştığım Hülya ile webcamda pek çok kez sanalseks yapmıştık. İkimiz de evliydik, ama bu işi Reele taşıyıp birbirimizin gerçek tadına bakmak istiyorduk. Fakat şehirlerimiz uzak olduğu için orta bir yol bulamıyorduk. Bunun için yazın tatillerimizi aynı yere denk getirerek yapma konusunda anlaştık. Maddi sıkıntımız olmadığı için Antalya'da büyük 5 yıldızlı bir oteli ayarladık ve aynı tarihlere rezervasyon yaptırdık. İkimiz de bu işi reele dökeceğimiz için oldukça heyecanlanıyorduk. Tatilde nasıl sikişeceğimizi birbirimize anlatarak boşalıyorduk. Hülya aldığı bikinileri giyerek webcamda bana gösteriyordu. Hepsi birbirinden hoş ve tahrik ediciydi. Gideceğimiz otelin konukları yabancı ağırlıklı olduğu için, ben de karıma açık bikiniler aldırdım. Belki de karımı aldatmanın vicdan azabını böyle gideriyordum. Karımın da içinde bu tür şeyleri giymek için istek olunca havalara uçtu.
Günler su gibi akarak Temmuz ayında tatil günümüz geldi çattı. Büyük heyecanla otele geldik. Karıma çaktırmadan gözlerim etrafta Hülya'yı arıyordu. Resepsiyonda kaydı yaptırıp odamıza çıktık. Karım, "Ben bir duş alıp eşyaları yerleştireceğim." dedi. Ben de bu fırsatı değerlendirip oteli gezmek (ve Hülya'yı aramak) için çıktım. Lobiydi, bardı, havuz kenarıydı, sahildi derken, birden webcam aşkımı, daha önce gösterdiği sexy bikinisi ile karşımda görünce kalbim duracak sandım. Kocası yanında değildi ve o da beni arıyordu. Birkaç saniyelik bir duraksamadan sonra aynı Türk filmlerinde olduğu gibi koşarak birbirimize özlemle sarıldık. Yaklaşık 8 aydır webcamda gözlerimle siktiğim vücut artık elimin altında ve dip diri idi. Heyecandan titriyordu...
Hemen sahildeki kayalığın arkasına geçtik. Sikim kazık gibi olmuştu. Kayaların arkasına geçer geçmez dudaklarımız birleşti. Ellerimi bikinisinin içine sokarak o tatlı amcığı elledim. Birden sulanmaya başlamıştı. Şortmun önü Amerikan fermuar olduğu için kolay açılırdı. Havanın sıcak olması ve gelirken arabada karıma sakso çektirmek için içime külot giymemiştim. Hemen yarrağımı çıkardım. Hülya'nın bikinisini yana çekerek, sikimi amına kökledim. Ağzından tatlı bir, "Ohhhh!" çıktı. Amcığı ıslak olduğu için sikim hemen kaydı içine. İçine girme hayalleri kurduğum amcığın içini dolduruyordum. Dudakları dudağımda, sikişirken özlem gideriyorduk. İkimiz de azgın olduğumuz için hemen boşaldık. Gerçi onun boşaldığını bilmiyorum, bana boşaldığını söyledi. İçine boşalan sikim yavaşça küçüldü, döllerim yavaşça bacağından aşağı süzülüyordu. Gören olmasın diye hemen sikimi şortun içine soktum. Onun da bikinisinin altını düzeltip, tatlı amcığını gizledik. Bacaklarından süzülen döllerimi de denize girerek temizledik.
Böyle planlamamıştık, ama anlık gelişen bu ilk sikiş çok hoş olmuştu. Biraz denizde yüzüp sohbet ettik. Hülya ve kocası bize göre daha uzak mesafeden geldikleri için, kocası uyumak istemiş, Hülya da beni bulmak için dolaşmaya çıkmış, tatlı aşkım. Cafede birer bira içerken, 10 gün boyunca nasıl sikişeceğimizi planladık. Her ihtimale karşı yanıma 2 kutu güçlü uyku ilacı almıştım, yarısını Hülya'ya verdim. Eşlerimizi şüphelendirmemek için daha fazla oyalanmadık, otele geri geldik ve odalarımıza çıkmak için ayrıldık.
Karımın yanına gitmeden önce lobideki WC'de sikimi güzelce temizledim. Odaya girince karımı çırılçıplak vaziyette eşyaları yerleştirirken buldum. Evde de karımın hep çıplak dolaşmasını isterdim. Öyle görünce sikim birden şahlandı. Odamız denize baktığı için görülme gibi bir derdimiz yoktu. Balkonların yan tarafları yüksekti, anca eğilerek bakarsan yan odanın balkonu görülüyordu. Karım buna çok sevinmişti, çünkü balkonda çırılçıplak güneşlenip her tarafını yakmak istiyordu. Amının kıllarını almış tertemiz olmuştu. Domalıp dolaba tangalarını yerleştirirken yavaşça arkasına sokulup götüne bir dil darbesi attım. Karım, "Ayy!" diye irkildi. "Ne oldu kız? Yabancı değilim, kocanım!" dedim. Karım gülerek, "Yabancı olsaydın böyle tepki vermezdim!" dedi. "Nasıl verirdin?" deyince, "Daha çok domalırdım!" demez mi...
İçimden (Bak sen benim orospuya, canı neler çekermiş!) dedim, bunu yatağa yatırıp amına yumuldum. Karımın amı vıcık vıcık olmuştu. "Ne oldu kız sana böyle? Acaip sulanmışsın!" dedim. "Yan tarafta sikişenler vardı, onları seyredince böyle oldu!" dedi. "Nasıl yani?" diye sorunca anlatmaya başladı. Karım banyo yaptıktan sonra çırılçıplak balkona çıkmış. Yan odada Alman bir çift varmış, 'Ahh ohh' sesleri gelince karım yan balkona kafayı uzatınca bunları sikişirken görmüş. Adam karıyı kucağına oturtmuş sandalyede sikiyormuş. Bu pozisyonda karımı görmemişler. Adamın siki karının amına girip çıkarken parıl parıl parlıyormuş. Pørnø film seyrettiremediğim karım, canlısı olunca seyretmiş. Adam kadının içine boşalıp sikini çıkarmış, siki kabukluymuş. Siktiği kadının amından da döller akıyormuş. Karım hemen içeri çekilip, mastürbasyon yaparak kendini boşaltmış. Sonra elbiseleri yerleştirmeye başlamış ve o sırada ben odaya gelmişim.
Boşalma olayında karımla 1-1 olmuştuk, fakat karım kendi kendine, bense Hülya'nın amına :)
Karım bunları anlatırken nedense çok heycanlanmıştım ve yarağım kazık gibi olmuştu. "Bana kızdın mı kocacığım?" dedi kırmızı bir yanakla bakarken. Ben de, "O kabukluya siktirsen bile kızmam sana aşkım!" dedim. Karım şaşırarak, "Gerçekten mi?" dedi. "Gerçekten kızmam!" deyip karımın boynunu öptüm ve amını elleyerek, kulağına, "Ciddiyim, istersen onunla sikişebilirsin. O kabuklu yarağı yemek istiyormusun karıcığım?" diye fısıldadım. Karım korka korka, "Evet!" dedi. Demek ki karım oldukça etkilenmişti Almanın yarağından. Hiç arayı soğutmadan, "Karıcığım, ben de istediğim karıyı siksem kızarmısın?" diye sordum. Karım da, "İstersen oteldeki bütün karıları sik, hepsi sana feda olsun!" diyerek sikime bir saldırışı vardı, 40 yıldır yarak görmemiş gibi azgındı. Karımın ıslak amına girerek boşaldım...
Artık istediğim gibi webcam aşkımı da sikebilecektim. Karımla, burada herşey serbest olacak, isteyen istediğiyle sikişecek kararı aldık. Karım, "Hatta sikeceğin karıyı getir, sana grup yapayım!" demez mi. O an bütün dünyalar benim oldu. Akşam yemeği için hazırlanmaya başladık. Karımın elbiselerinin hepsi mini etek, külotları tanga idi. "Madem bu kadar serbest bir tatil yapacağız, içine külot giyme, istediğimiz yerde sikişiriz, veya istediğine hemen verirsin!" dedim. "Olmaz, utanırım!" dedi, ben de fazla üzerine gitmedim. Zaten mini etekle bol bol frikik vereceğine emindim. Neyse yemeğe indik. Benim gözler webcam aşkımı arıyordu. Karım bu arayışımı farkedince, "Bakıyorum da izin verince gözlerin fıldır fıldır sikecek karı aramaya başladın!" diye güldü. Karım acaba vaz mı geçti diye korkarken, içimi serinleten cümle geldi, "Telaşlanma ben sözümdeyim, sen de sözünde misin?" dedi. "Tabi ki!" dedim...
Az sonra Hülya'yı da kocasının kollarında gördüm. Eşlerimize çaktırmadan göz kırparak, birbirimize öpücük attık. O da göz alıcı bir mini etek giymiş, süper olmuştu. Oteldeki konukların 100'de 90'ı yabancı olunca kim kimeydi zaten. Yemek sonrası Cafe'de oturp Bira yudumlamaya başladık. Karım mini etekle frikik vermeye başladığı için, yabancılar bakışlarıyla karımı sikiyorlardı. Karımın biraz rahat etmesi için WC'ye gitme bahanesiyle kalktım ve karıma, "Rahat ol!" dedim. Karım, "Tamam!" diyerek gülümsedi. WC'ye giderken karşı masada duran aşkıma göz ederek 'Gel!' dedim. WC'nin önünde buluştuk. Gece geleceğimi, kocasını uyku ilacı ile uyutmasını söyledim. Kaldıkları odanın numarasını sabah söylemişti zaten. "Ya karın?" dedi. "Gelince anlatırım!" dedim, Hülya'nın dudağından tatlı bir buse alarak ayrıldık...
Karımın yanına döndüğümde, yanında bir yabancı vardı, adam benim geldiğimi görünce kalktı. Karımın yüzü kıpkırmızı idi, yanına oturdum ve "Ne oldu aşkım?" dedim. Karım elimi tutarak, "Hadi kalkalım, biraz yürüyelim, anlatırım!" dedi. Cafeden çıktık, sahile doğru yürüdük. "Anlat, ne oldu?" diye tekrar sordum. "Cafede yanıma gelen adam, bu öğlen yan odada sikişirken gördüğüm Almandı!" dedi. Şaşırmıştım, "Tesadüfün bu kadarı da olmaz yani, hani adam seni görmemişti?" deyince, karım kekelemeye başladı. Ben de karımı rahatlatmak için dudağını öperek, "Kızmadım aşkım, sadece gerçeği söyle, herşey serbest, sana söz verdim ya!" dedim. Karım biraz rahatladı ve gerçeği anlatmaya başladı, "Ben onları izlerken o da beni gördü ve yarrağını bana sallayarak güldü, ben de yalar gibi yaptım!" dedi...
İçimden (Seni orospu seni!) dedim. "Eee, Cafede ne oldu, anlat?" dedim. Karım anlatmaya başladı. Adam çat pat Türkçe biliyormuş, Almanyada patronu Türkmüş, o yüzden Türkçe öğrenmiş. Karıma, "Bu gece odama gel!" demiş. "Eee, sen ne dedin?" diye sordum. "Birşey diyemeden sen geldin!" dedi. "Tamam ozaman, bu gece git yarrağının tadına bak!" dedim. "Sen ciddi misin?" dedi. "Valla çok ciddiyim!" diyerek elimi mini eteğin altından amına atınca vıcık vıcık olduğunu gördüm. O ıslaklığı parmağımla alıp parmağımı emdim. "Yapma gören olur!" dedi. "Gören görmüştür, rahat ol!" dedim. Sabah Hülya'yı siktiğim yere karımı götürüp bir posta sikeyim diye aklımdan geçirirken, orada ay ışıgı altında sikişen bir çift gördük. Karıma, "Bak millet nasıl rahat, gördün mü, sen de çekinme!" dedim. Şezlonglardan birinin üzerine oturduk. Şorttan yarrağımı çıkardım, kazık gibi olmuştu. Karım, "Ne yapıyorsun?" deyince, "Gel otur kucağıma! Almandan önce sikeyim de amın kayganlaşsın, canın yanmasın!" dedim...
Karım da, "Bak birdaha sormayacağım, ciddiysen gidip siktiririm valla!" dedi. "İnan ki çok ciddiyim!" deyince, tangasını yana sıyırıp yarrağımın üzerine oturdu. O kadar isterikti ki şaşırmıştım. Kısa sürede sarsılarak boşaldı, ben de içine boşaldım. Biraz öyle durduk, sikim karımın amında ufalmış, dölümün bir kısmı şortumu ıslatmıştı. Karım tam bir orospu gibi davranıyor, mutluluktan sevgi sözcükleri söylüyordu. Ben de mutluydum, nede olsa karşılıklı olacaktı. Daha sonra animasyonu seyretmek için Anfiye geçtik. Geceye doğru karıma, "Hadi odamıza gidelim de hazırlan, Alman bekliyordur seni!" dedim ve odamıza çıktık...
Odanın ışığını açınca karımın amında kalan döllerimin bacağından aşağı süzüldüğünü gördüm. Çok hoşuma gitti. Daha önce yapmadığım birşeyi yaparak bu ıslaklığı yalayarak amına çıktım. Daha önceki emdiklerimden farklı bir tadı vardı amının. Karımın amından kendi dölümü yalıyordum. Garipti, ama hoşuma da gitmişti. Karım, "Yeter, ben kabuklu yarrağıma hazırlanayım!" deyince içim biraz garip oldu, ama bir söz vermiştim. Karım hazırlanırken bana, "Sen ne yapacaksın ya?" dedi. Benim sikeceğim amcığım da hazırdı, karımın haberi yoktu. "Biraz dolaşırım, birini bulursam sikerim, yoksa seni beklerim!" dedim. "Ben o yarrağı yedikten sonra çok yorgun olurum ama!" dedi. "Yalasam da yeter!" dedim. Acaba Almanın dölünün tadı nasıl diye merak ediyordum. "Son geleceğinde içine boşalt, yıkama, yalamak istiyorum!" dedim. Şaşırdı, "Ciddi misin?" dedi. "Evet!" dedim. "Tamam!" diyerek parfümünü sürdü ve Almanın odasına gitti...
Ben de hemen sikimi yıkayıp, üzerimi değiştirdim ve Hülya'nın odasına gittim. Eğer kocası uyuduysa kapıyı açık bırakacaktı. Kapı açıktı, demek ki beni bekliyordu. Hemen odaya süzüldüm. Işıklar yanıktı. Kocası yatakta çırılçıplak yatıyordu, siki inikti. Bu sırada Hülya banyodan belinde havluyla gelip dudağıma yumuldu. "Nezaman uyudu? Kaç tane hap verdin?" dedim. "Yarım saattir uyuyor, 2 tane verdim rahat rahat sikişelim diye!" dedi. Kocasının yanına giderek sikini avuçladı, hiç ses yoktu. Kocasının götünü parmakladığında şaşırmıştım, "Ne yapıyorsun?" dedim. "Ben onu vibratörle sikerim, çok sever! İstersen onu da sik!" dediğinde iyice allak bullak oldum...
Daha önce hiç aklımdan geçmezken şeytan dürttü, uyuyan kocasının inik sikini elime aldım, yumuşaktı. Bu sırada Hülya, "Ama önce beni sik!" dedi gülerek. Bir çırpıda çırılçıplak kalmıştık. Ayakta uzunca öpüştükten sonra kocasının yanına domaldı, "Hadi gir içime!" dedi. Yarrağımı Hülya'nın amına soktuğumda daha öncekilerden farklı gelmişti. "Kocam uyumadan önce sikti, onun dölleri var içimde!" dedi. Gerçekten çok kaygandı. Ben Hülya'nın amına gidip gelirken, o da kocasının inik sikini emmeye başlamıştı. Adam uykuda da olsa siki kalkmıştı. Bu pozisyonda ben Hülya'yı sikerken, o da uyuyan kocasını ağzıyla boşaltmıştı. Ağzını açıp kocasının döllerini bana gösterek yuttu. O sırada ben de Hülya'nın amına boşaldım. Döndü, sarıldı ve ateşli öpüşmeye başladık. Ağzında kalmış kocasının döllerini bana tattırıyordu...
Biraz dinlendik, çırılçıplak balkonda oturduk, birer sigara içtik. "Hadi gel, kocamı sik, onu bir erkek sikerken görmek istiyorum!" dedi. "Nasıl olur?" demeye kalmadan sikimden tutup içeri götürdü. Kocası bıraktığımız gibi sırtüstü yatıyordu. Yavaşça önce yana doğru çevirip, sonra yüzüstü olacak şekilde yatırdı. Kasıklarının altına yastıkları koyduğunda, kocasının götü karı götü gibi ortaya çıkmıştı. Birkaç dil darbesi attı kocasının götüne, sonra sikimi ağzına aldı. Bu ortamın heyecanı ile sikim tekrar dikildi. Yavaşça adamın götüne değdim, ilk defa bir erkek götüne değiyordum. Hülya sikimi tükrükleyerek kocasının götüne denk getirdi, bana sadece sokmak kalmıştı. Sokmaya başladım...
Çok garip gelmişti, ama kocasının götü sıcacık ve dardı. Köklemeye başladım. Hülya da boş durmuyor, arkama geçmiş benim götümü ve taşaklarımı yalıyordu. Arada dilini götüme sokuyordu, çok garip oluyordum. Dilinin yerini prmakları almıştı. Erkek götü sikerken parmaklanıyordum, hoşuma da gitmiyor değildi hani. Daha fazla dayanamayıp kocasının götüne boşaldım...
Hülya kocasını tekrar sırt üstü çevirirken kocasının siki kazık gibi olmuştu. İstem dışı elim kocasının sikine gitti. Hülya ensemden tutarak beni kocasının sikine eğdi ve "Em hadi!" dedi. Bütün ilkler bir günde olur mu diye düşünürken, kocasının sikini ağzıma almıştım bile. Yarak yalamanın bu kadar güzel birşey olacağını hiç tahmin etmezdim, dondurma yalar gibi yalıyordum. Ben işin zevkini çıkarırken, uyuyan kocası birden ağzıma boşalmaya başladı. Tadı garipti, ekşi mi desem, tatlı mı desem, yağlı gibi bir tadı vardı. Dölleri yuttum. Hülya da gülerek dudaklarıma yumuldu...
O gece çok hoş anlar yaşamıştım. Hülya'nın yanından ayrıldığımda hava da ağarmaya başlamıştı. Odama giderken merak ettiğim şey ise, acaba karım ne yapmıştı?
[Ufuk]
30 notes · View notes