Zincirlikuyu mezarlığının girişinde kocaman puntolarla yazar bu hatırlatma, bilirsiniz. Mezarlıklar daima bana geçiciliği hatırlatsada, ölüm hakkında bu kadar okkalı bir cümle beni şaşırtmıştır. Hatırlatma olduğunu anlayıncaya dek hep öfkeyle okumuştum bu kelimeleri.
Ve sonra zaman, ölecek olduğunu bilmenin ve dahi her zaman hatırlamanın aslında bir sağlama alma yöntemi olduğunu anlattı bana. Ferahlattı.
Daima yaptığı gibi incecik bir yerinde yaşam kırılıp, geride onlarca anı, onlarca kişi bırakabilir. Bu andan sonra ruhunuzu delik deşik etmeden toplamanız daha zordur.
Oysa henüz vakit varken ve vakit eni topu bir an'dan ibaretken, var olmanın dayanılmaz hafifliğiyle, yüklerimizden kurtulup, geçmişi, kırgınlıkları azad edip, asıl ve öncelikle "kendimizi" affettiğimiz bir bayramda buluşalım diyorum.
Kimi sevdiysek söyleyelim, Kimi unuttuysak hatırlayalım, Kimi özlediysek sarılalım bu bayram.
Bu an son an'mış gibi. Ve daha gidecek çok yol varmış gibi.
Bazen hiç büyümemiș gibi hissediyorum. İçimde ki takvim yapraklarını koparmaya gücüm yetmemiș gibi. Her şey bitmiș, herkes gitmiş de ben o an'dan çıkamamışım. Öylece kalakalmıșım, bir başıma.