Ara vermenin tekrar vakti geldi kısa süreliğine gelmiştim zaten deprem sonrası hem merak etmiştim hemde sonuçta arada kafa dağıtmak iyi geliyor demem o ki kendinize iyi bakın hoşçakalın..
Evden ayrılalı 11 gün oldu. Sevgilimi mi daha çok özledim kedilerimi mi bilmiyorum. Evimi mi daha çok özledim tükkanımı mı onu da bilmiyorum. Ayrıca kahve makinemin kahvesini, mutfağımı filan da özledim. Kendi yatağımda kendi kedilerimle uyumayı da. Çocuklarım, sevgilim ve evim de aynı oranda beni özlemişlerdir umarım. 🥺
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
pazar günü ankara'ya dönerken gölbaşına kadar ben sürdüm arabayı. (ayy 110 ları gördüm çok heyecanlıydı :d) ehliyeti aldıktan sonra sadece bir kere sürüşe çıkmıştım babamla, onda da tam olarak şehiriçi sayılmazdı. buna rağmen hiç gerilmedim sürerken, sanki hep sürüyor gibiydim. arada şehiriçlerinde biraz heyecan yapıyordum ama o da bence normaldi. kendimi tebrik ediyorum 🥳 fakat sürerken kendimi ne kadar sıkmışsam bacak kaslarımın ağrısından kaç gündür doğru düzgün yürüyemiyorum :d
ben sürerken babam biraz duygulandı. çok zor bir çocukluk geçirdiği için ne zaman böyle güzel bir an yaşasak duygulanıyor. özellikle son zamanlarda daha çok gün yüzüne çıkmaya başladı bu durum ve biz bazen nasıl tepki vereceğimizi bilemiyoruz. başladığı noktadan o kadar ilerideki kendisi bile hayal edemezdi bu kadarını. onunla çok gurur duyuyorum. çocukluğumdan bu yana arkadaş çevrem hep ailesiyle arasında sorun olan ya da ebeveynlerinden birini kaybetmiş insanlardan oluşuyordu. bu yüzden ben babam/annem demeye bile çok utanırdım. hiç onlardan bahsetmezdim. hatta bazen benim de ailemle sorunlarım varmış gibi davranırdım. arkadaşlarımın sorunlarını o kadar benimserdim ki benim hayatımmış gibi yaşardım içimde. yersiz ve abartılı bir empati duygum var ne yazık ki. ve bunun sıkıntısını çok yaşadım yani içsel olarak. tamam en mükemmel aile benimki değildi ama olabileceklerinin en iyisiydi. bu kadar ailemden kendimi soyutlamaya çalışmamın psikolojik bazı sorunlara sebep olduğunu düşünüyorum. hem de yok yere. artık bu şekilde saklamıyorum. normalim neyse onu anlatmak istiyorum. annemi de babamı da çok seviyorum ve bundan utanmıyorum. son zamanlarda çevremde ailesinden yana mutlu olan insanlar da oluyor ve onlar aileleriyle ilgili güzel şeyler anlattıklarında şaşırıyorum mesela. böyle anlatabiliyor muyduk bunları oluyorum. bunları okuyanlara anlattıklarım tuhaf gelebilir ama bu durumu fark edeli uzun zaman oluyor ve içimde hâlâ bir şeyleri değiştirebilmiş değilim bu konuda. size ait olmayan acıları, öfkeleri, kızgınlıkları taşımaya çalışırsanız beliniz kırılır. ben hep bana ait olmayan duyguları taşıdım. kendimde düzeltmeye çalıştığım pek çok şeyin sebebi de bu. bu yüzden buradan başlamam gerekiyor. başkalarının yaşamı ve duygularıyla kendi yaşam ve duygularımı ayırmam lazım.
Tamam şimdi gözlerinden yaşları siliyorsun. Derin bir nefes alıyorsun. Şikayet etmeyi tamamen bırakıyorsun. Olan olmayan her şeyi kabul ediyorsun. Şimdi, burada neler yapabilirsin ona odaklanıyorsun. Bol bol dua ediyorsun. Yüzünü Allah'a ve kendine dönüyorsun. Zaten insanın Allah'tan başka kimsesi olmadığını kendine hatırlatıyorsun. Niyetlerini ve davranışlarını temiz tutmaya çalışmaya devam ediyorsun ve her şeyini Allah'a emanet ediyorsun. Allah'ın planına güveniyorsun.🌻
Hâlâ takıldığım bir konu olarak gelin çirkefliği... Şokunu atlatamıyorum gerçekten bu görgüsüzlük, sonradan görmüş hâller neyin nesidir, sen kendini ne ve kim sanırsın, üç yıldır sana laf sokma çabasına bile girmemiş olan senden yalnızca iki yaş küçük tabiri caizse eşek kadar olmuş görümcene ne diye tamamen akıl dışı bir sebeple evde misafir annen ve kardeşlerin varken kayınvalidenin önünde ve salonda oturan "kodu mu oturtan" kayınbabanın kulakları şahit ola ola yaşından başından ve yirmi dört günlük çocuğundan utanmadan çirkef çirkef bağırıp azarlayabilirsin? Bu lohusalık falan değil, bu bildiğin rengini belli etmek yahu o kadar da aptal sanma bizi safoş hjfjkdjsjfjs