Tumgik
#12 hayvanlı türk takvimi
zamankaybolmaz · 5 years
Photo
Tumblr media
Eski Türk takviminde, dünyanın yaratılışı başlangıç olarak kabul edilmiş ve takvim şu bölümlere ayrılmıştır:
 Dünyanın yaşı 3.600.000 “yıl”dır.
 600.000 yıl: 360 “ven”dir.
 1 ven: 10.000 yıldır.
 12 yıl: 1 “devir”dir. 
1 yıl: 12 “ay”dır. 
1 ay: 4 “hafta”, 30 “gün”dür. Bu takvim sisteminde gösterilen zaman bölümlerinden en önemlisi “devir”dir. Türkler, olayların tarihlerini devirlere göre kaydetmişlerdi. Bir devir’i meydana getiren on iki yıla ayrı ayrı ad vermişlerdir. Bu yıl adları çeşitli Türk kavimlerinde bazı değişikliklere uğramışsa da aralarında çok yakın benzerlikler vardır. Bu takvim sisteminde her bir yıla bir hayvan adı verilmiş olduğundan adına “Oniki Hayvanlı Takvim” denmiştir. Türklerin Oniki Hayvanlı Takvim’i kullandıklarına dair en sağlam belgeler “Orhon Bengü” taşlarıdır. Bu takvimi Türklerden başka Moğollar, Çinliler, Hintliler, Tibet ve Hindi Çin’i kavimleri de zaman zaman kullanmışlardır. “Orhon Bengü” taşlarında yazılmış olan olayların Oniki Hayvanlı Takvim’e göre tarihlenmiş oldukları görülmektedir. Oniki Hayvanlı Takvim’de bir “devir”i meydana getiren yıl adları şu şekilde sıralanmıştır: Sıçgan (Sıçan), Ud (Öküz), Bars (Pars), Tavışgan (Tavşan), Balık, Yılan (Yılan), Yond (Kısrak), Koy (Koyun), Biçin (Maymun), Taguk (Tavuk), İt (Köpek), Tonguz (Domuz).
Yılların her birine bu şekilde bir hayvan adının verilmesinin nedenleri hakkında çeşitli görüşler vardır. Bu görüşlerin en çok üzerinde durulanı, o yıllarda meydana gelen olayların hayvanların karakterleri ile ilgili olmasıdır. Örneğin; sıçgan yılında kan dökme ve karışıklık çok olur, halk böcek gibi hayvanlardan çok zarar görür, hırsızlar çoğalır, kış uzun sürer. Ud yılında: harp çok olur, havalar çok değişiklik gösterir, hastalıklar ve baş ağrıları artar vb… Bunun yanında bu yılların çeşitli zamanlarında doğanlar ayrı ayrı karakterlere sahip olurlar. Yine bir hikâyeye göre; bir Türk hükümdarı, savaş yapılacak yılları bilmek için zaman tayini yapmak istemiş ve her bir zaman bölümüne bir ad vermeyi düşünmüştür. Bunun için de dağlardan çeşitli hayvanları bir ırmağa doğru sürdürür; kendisi de ırmağın kenarında durur ve ırmaktan geçen hayvanların isimlerine göre yılları adlandırır. İlk geçen hayvan Sıçgan, ikincisi Ud, üçüncüsü Bars … olmuştur. ÇIÇKAN CILI (Sıçan Yılı): Bu yıl, Yan grubuna girer. Bu yılda doğanlar eşine az rastlanan hareketli insanlardır. Konuşmalarıyla başkalarının takdirini üzerlerine çekebilirler. Yüzlerce kilometrelik uzaklıktaki bir olaydan anında haberdar olurlar. İşleri yolunda gider ve sezgileri güçlüdür. Uykuyu her zaman çok severler. Bazen gece vakti kalkıp uykularını açıp oturmayı da severler. Belirsiz işleri araştırma, sonucunu tahmin etme gibi meraklara sahiptirler. Güçlerini sınayacakları olaylara karışmaktan çekinmezler, tam tersine bundan zevk alırlar. Ellerinden gelmeyecek işlere de girişirler. Onlardan iyi ve inançlı bir dost olur. Kötü işlerden kaçmaya gayret ederler.Gece doğanlar gündüz doğanlara nazaran daha çeviktirler. Gündüz dünyaya gelenler ise çok pasaklı ve pısırık olurlar. 
UY CILI (Sığır Yılı): Bu da Yan grubuna girer. Bu yılda dünyaya gelen erkekler, bayanlara karşı her zaman nazik olur ve onlara değer verirler. Bu yılda doğanlardan bazıları kalabalıktan uzak durmayı severler. Eğer mecburen kalabalık arasında bulunurlarsa da saygı ve hürmetlerini kendileri yaratmayı bildikleri gibi korumayı da bilirler. Akıllı ve bilinçlidirler. Bir konu hakkında doğru ve akılcı düşünebilme kabiliyetine ve becerisine sahiptirler. Bahtlı bir ömür sürerler. Bu yılda doğan kızlar, hanımlık tabiatına daha fazla sahiptir. Bahtlı bir hayat sürerler. Hastalıklı olsalar da uzun yaşarlar. Sığır ağır tabiatlı olduğu için bu yılda doğanlar da ağırbaşlı, geçmişi hatırlayıp dersler çıkarabilen ve hayat tecrübelerini göz önünde bulundurarak iş gören insanlardır.
COLBORS CILI (Bars/Pars Yılı): Bu yıl Yang grubuna girer. Bu yıl doğanlarda bahadırlık, ışık, sıcak kanlılık, çekinmeme gibi özellikler bulunmaktadır. Güçlü, kuvvetli, gayretli ve askerlik tabiatına daha uygun kişilerdir. Sertlikleri ve hükmedici tavırlarıyla çok çabuk fark edilirler. Bazıları kavgacıdır. Bu yıl doğan kadınlar, genellikle erkeklerin söylediklerini inatlaşarak veya nazlanarak yaparlar. Tam olarak da yerine getirmezler. Gençleri pars gibi çeviktir. Bu özellikleriyle de kötü olaylardan, hırsızlık vs. gibi kötü durumlardan ustalıkla kurtulurlar. Bu yılda doğanlar, yaptıkları her tür işi hiç saklamadan açıkça yaparlar. Çevresindekileri bu özellikleriyle sürekli şaşırtırlar. Bu sebeple onlara genellikle hürmet gösterilirEski Çin ata sözünde “Parsın gözü ejderhaya düşse, ejderha ortasından yarılır.” denmektedir. Bunun yanında bu yılda doğanlar yaptıklarından genellikle ve sık sık pişmanlık duyarlar. Pişmanlıkları çoktur.
QOYON CILI (Tavşan Yılı): Yan grubuna girer. Bu yılda doğanların sezgileri güçlüdür. Parlak bakışlara sahiptirler. Çok merhametlidirler. Tavşan tabiat olarak korkak bir canlıdır. Korktuğunda hızla kaçar. Bu yılda doğanlar da, bu özelliği kendilerinde taşırlar. Geleceği belli olmayan, sonu tahmin edilemeyen işleri seçerler. Kendileri de yollarını bulamazlar. Dışarıdan bakanlar, asıl amaçlarının ne olduğunu çabuk anlarlar. Toplum içindeki büyük işlerden uzakta dururlar. Kavgadan hoşlanmazlar. Hayatta genellikle orta yol tutar, bu şekilde yaşarlar. Onların içinden ne zengin ne de fakir çıkar. Ne çok iyi ne de çok kötü olurlar.
ULUU CILI (Balık Yılı): Herhangi bir konuda yapılacak olan değişiklikler konusunda yapıcı güç ve kuvvet olarak karşımıza balık insanları çıkar. Bu yıl, bahtlı yıllardandır. Bu yılda doğanların malı mülkü çok olur. Alınları açık, parlaktır, uzun ömürlü olurlar. Küçük de olsalar büyük de olsalar bu yılda doğanlar, kendilerinde hüküm vermeyi çok severler. Başkalarının işlerine karışmayı sevmezler.
CILAN CILI (Yılan Yılı): Balık gibi bahtlı yıllardan sayılır. Yılan yılı Yang grubuna girer. Bu sebeple de güç, kuvvet ve yiğitlik özelliklerine sahiptir. Eski Çin’de yılanlara ait özel tapınaklar da varmış. Yine de yılan, ihanet etme özelliği ile çok fazla hoş görülmez. Yılan yılında doğanlar diğer insanlardan saygı ve hürmet görürler. Çevrelerindekiler biraz da korktukları için onlara saygı gösterirler. Yılan yılında doğan erkekler bahtlıdırlar. Kızlar ise zorluklar ve mücadelelerle dolu bir hayat yaşarlar. Ayrıca dik kafalı olmalarıyla bilinirler. Bazı kötü kabul edilen işleri yapmaktan hoşlanırlar. Hatta suç sayılan işleri yapmaktan zevk bile alırlar. Bunun yanında vakur ve heybetli olurlar. Birçoğu güzel, boylu poslu olsalar da cana yakın değillerdir, merhamet duygusundan da yoksundurlar. Bu yılda doğanlar ağır sınavları başarmakta oldukça iyidirler, belalara da asla doğrudan karışmazlar.
CILKI CILI (At Yılı): At yılı güç kuvveti temsil eden Yang grubuna girer. Bu yılda doğanlar güçlüdürler, işlerini kendilerine inanarak ve güvenerek yaparlar. Yaşıtları arasında işlerini hızlı ve güzel yapmalarıyla dikkat çekerler. Hareketli olmaları da diğer özellikleridir. Hayatları hep hareket ve çalışma ile doludur. Gündüz doğanlar aceleci, koşuşturarak iş yapan hayatlarını bu şekilde geçiren insanlardır. Gece doğanlar ise rahat ve zevkine daha düşkündürler. At yılında doğanlar ipek, vs. gibi pahalı ve kıymetli giysileri vs.yi hiç acımadan alırlar. Bu tür şeylerden hoşlanırlar. Hayat yoldaşlarıyla hareketli ve hızlı olmaları açısından daha kolay iletişim kurar ve iyi anlaşırlar. Onlar, diğer insanların değerlendirmelerine göre bahtlıdırlar.
QOY CILI (Koyun Yılı): Koyun yılında doğanların en güçlü yaşadıkları duygu, sevgidir. Sezgileri de güçlüdür. Yakınlarına her zaman saygı ve hürmet çerçevesinde davranırlar. Kendi fikirlerini ve bakış açılarını kendilerine düstur edinerek yaşarlar. Yalnızlığı sevmezler. Kendilerini övmekten hoşlanırlar, patırtı gürültüyü biraz severler, üst makam ve mevkilerde olmaktan hoşlanırlar. Sözleri dürüsttür, söyledikleri de yerindedir. Bir konuda tam karar vermeden adım atmazlar. İyi özellikleriyle dikkatleri üzerlerine çekerler. Bunun yanında hareketli ve yiğit tavırlı olmalarıyla da tanınırlar. Yaşlandıklarında da soğukkanlı birer kişi olurlar.
MEÇİN/MAYMIL CILI (Maymun Yılı): Maymun yılı Yan ve Yang gruplarının karışımından ortaya çıkmıştır demek yanlış olmaz. Bu grupta yer doğanlar eğlencelerini kendileri yaratırlar. Ve sadece kendi eğlencelerinden zevk alırlar. Bu yılda doğan erkekler ileri görüşlü, sokulgan, biraz kurnaz, hemen öfkelenen, güçlü kişilerdir. Amaçlarını akılcı bir şekilde zekâlarıyla birleştirerek uygulamaya koyarlar. Kadınlar ise çeviklikleriyle dikkati çekerler.
TOOK CILI (Tavuk Yılı): Geçmişten gelen adetlere göre tavuk yılı, isyan yıllarıdır. Bu yılda doğanlar karşı cinstekilere ustaca tuzaklar hazırlarlar. Bunu kendileri için değil becerilerini ve ustalıklarını göstermek için yaparlar. Eli sıkı insanlardır, fakat gayretli ve güçlü kuvvetli olmalarıyla da dikkati çekerler. Onlardan fazla cömertlik beklememek gerek. Fakat, onlardan çok uzaklaşmak da gerekli değildir. Kötü iş yapmaya karşı kendilerini engelleyebilirler, her yerde güç ve kuvvet kullanmaktan imtina ederler. Erkekleri gururlu olmalarına rağmen saygı ve hürmette kusur etmezler. Edep, ahlak, kanun ve kurallar bu gruptakilerin hoşlandıkları terimlerdir.
İT CILI (İt Yılı): Bu grup da Yan grubuna girer. Bu yılda dünyaya gelenlerin sezgileri çok kuvvetlidir. Kuvvetli ve ihtiyatlı insanlardır. Bu sebeple hem kendilerine hem de başkalarına karşı tenkitçi bir gözle yaklaşırlar. Güç kuvvet, zenginlik gibi akımlardan her zaman haberdardırlar. Gece doğanlar çevrelerinde ne olup bitiyorsa bıkıp usanmadan bunlara dikkat ederler. Nerede olurlarsa olsunlar kötü işlere, kavgaya hırsızlığa, vs. izin vermezler. Gündüz doğanlar ise biraz pasaklı ve obur oluşlarıyla farklıdırlar. Bu yılda doğanlar, akıllı, hafızası güçlü ve kendinden emindirler. Dostlarını gerekirse kıyamete kadar beklerler, onlar için kendilerini kurban ederler.
DOÑUZ CILI / QARA KİYİK CILI (Domuz Yılı): Bu yılda doğanlar övünmeyi severler. Yan grubuna girerler. Yang grubunun özelliklerinden de çok uzak değildirler. Rahatı, sessizliği ve temizliği severler. Kötü işlerden korkarlar. Bu tür işlerle karşılaştıklarında kötülüğün önünü keser, engellemeye çalışırlar. Bu gruptakiler, çok gösterişli olmasa da lezzetli ve güzel yemekleri severler. Bayanları, edeplidirler, iyi terbiye almışlardır.
Çin’de domuz hakkında birçok batıl inanç ve itikat devam etmektedir. Onlarda domuz rüyaya girerse iyiliğe yorulur. Bir barikatın önüne gelen domuz buraya başını diremezse o ordu yenilirmiş. Domuz beslenmeyen köyler kutsal sayılmazmış.Domuz ve maymun hem en iyi hem de en kötü hayvanlar grubunda sayılıyor. Rivayetlere bakıldığında bu müçellerde doğanlar, biraz telaşlı, biraz kavgacı, bazen uzlaşmacı ve çabuk uyum sağlayıcıdırlar.
https://www.turkcenindirilisi.com/turk-tarihi/turk-takvimleri-12-hayvanli-turk-takviminin-ozellikleri-h7835.html
https://onturk.org/2011/04/24/12-hayvanli-turk-takvimine-gore-karakter-ozellikleri/
23 notes · View notes
turkcetarih · 7 years
Text
TÜRK TOPLUMUNDA "AT" (Tarihçi) - Türkçe Tarih
TÜRK TOPLUMUNDA "AT"
JEAN PAUL ROUX At eski Türk dünyasında özellikle insanın ayrılmaz dostu (ki bu sıfatıyla özel bir kişiliğe sahiptir) ve özellikle gök tanrı (Tengri) için Kurban hayvanı olarak kabul ediliyordu. At başka merasimlerde de görmek mümkündür, özellikle at yarışlarında veya bir merkezin “etrafı...
Devamını okumak için: https://turkcetarih.com/turk-toplumunda-at/
12 Hayvanlı Türk Takvimi, At, Gök Tanrı, Jean Paul Roux, Kaşgarlı Mahmud, Kutadgu Bilig, Tengri, Turfan Metinleri
2 notes · View notes
fenrees · 4 years
Text
Türklerin Kullandığı Takvimler Hangileridir?
Tarih boyunca tasarlanan ve kullanılan pek çok takvim var. Bu takvimler, güneş ve ay yılı esas alınarak hazırlanmakla beraber; kültürlerin, devletlerin, hayatın ve diğer değerlerin değişikliğe uğraması sonucunda farklılaşmıştır. Türkler de tarih boyunca değişen hayat yapısına uygun olarak farklı takvimler kullanmıştır. Bunda kimi zaman din değişikliği etkili olsa da, kimi zaman yaşayış etkili olmuştur. Peki, Türklerin kullandığı takvimler hangileridir? Sizlere bu takvimlerden bahsedelim.
Türkler Neden Farklı Takvimler Kullandılar?
Türkler, tarih boyunca pek çok farklı takvime entegre oldu ve bunları benimsedi. Peki, bunda genel çerçevede hangi hususlar etkili oldu? İşte burada bazı değerler var. Bu değerler arasında kimi zaman din değişikliği ön planda olurken, kimi zaman da yaşayış şeklinin değişmesi etkili oldu. Peki, genel çerçevede Türkler neden farklı takvimler kullandılar? “Medya Nedir? Medya Araçları Nelerdir?” isimli içeriğimizi inceleyebilirsiniz.
Göçebe hayattan, yerleşik hayata geçilmesi,
İslamiyet öncesi yaşam biçiminin getirdiği sorumluluklar,
Orta Asya’dan göç,
İslamiyet’in benimsenmesi,
Ekonomik ve kültürel değişiklikler,
Osmanlı Devleti’nin batılı ilişkileri ve
Değişen gereksinimler, Türklerin farklı takvimler kullanmalarına doğrudan etki etmiştir.
Yukarıda da görüldüğü üzere, Türkler tarih boyunca her daim farklı takvimler kullandılar. Peki, Türklerin kullandığı takvimler hangileridir? Kronolojik olarak sizler için sınıflandırdık.
Türklerin Kullandığı Takvimler
youtube
Türklerin farklı takvimleri neden benimsediklerinden yukarıda bahsedildi. Bu nedenlere genel anlamda bakılacak olursa, hepsi çok mantıklı sebepler. Çünkü yalnızca Türkler değil, diğer milletler de değişen yapı çerçevesinde farklı takvimleri benimsemişlerdir. Yani bu durum yalnızca Türklere mahsus değil. Türkler tarihte her daim var olan bir millet olduğu için, farklı takvimlere entegre olmaları oldukça doğal. Peki, Türkler tarafından kullanılan takvimler hangileridir?
12 Hayvanlı Türk Takvimi
12 Hayvanlı Türk Takvimi ile her yıl bir hayvan ismi ile adlandırılmıştır. Aynı zamanda bu takvimin Türklerin kullandığı ilk takvim olarak nitelendirilmesi de oldukça mantıklıdır. Peki, bu takvimin özellikleri nelerdir?
Göktürler, Tuna ve İtil Bulgarları, Türk boyları ve devletleri tarafından 12 Hayvanlı Türk Takvimi kullanılmıştır.
İslamiyet öncesinde kullanılan bir takvimdir. İslamiyet sonrasında kullanılmamıştır.
Çin’de hali hazırda ve yaygın bir şekilde kullanılan takvimdir.
Kaşgarlı Mahmut, Dîvânü Lûgati’t Türk isimli eserinde, Türklerin bu takvimi aktif bir şekilde kullandığından da bahsetmiştir.
Her yıl, bir hayvan ismi ile tanımlanmıştır. Buna göre yıllar sırasıyla şu şekildedir: Fare, Sığır, Pars, Tavşan, Ejder, Yılan, At, Koyun, Maymun, Tavuk, Köpek ve Domuz.
Aylar ise; Birinçay, İkinçay ve Üçünçay şeklinde söylenmektedir.
Aynı zamanda insanlar doğdukları yıla göre hangi hayvan denk geliyorsa, o hayvanın özelliklerini içerisinde barındırdığı düşünülür. Türklerin ilk kullandığı takvim bu şekildedir. “Takvim” hakkında genel bilgileri buradan öğrenebilirsiniz.
Hicri Takvim
Türkler, İslamiyet’i kabul ettikten sonra Hicri Takvim’i kullanmaya başlamıştır. Aynı zamanda Hicri Takvim’de dikkat çeken, ay yılının esas alınmasıdır. Diğer özellikleri aşağıdaki gibidir.
Bir yıl, 354 gün olarak kabul edilmiştir.
Hicri Takvim, aynı zamanda Kameri Takvim olarak da bilinir. Kameri, ay anlamına gelmektedir.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)’in Mekke’den Medine’ye göç ettiği yıl olan 622 Hicri yılı, takvimin ilk başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Büyük Selçuklu Devleti, Hicri Takvim’i benimsemiştir. Aynı zamanda Osmanlı Devleti bir dönem Hicri Takvim’i kullanmıştır.
Hicri Takvim’in ayları ise şu isimler ile bilinir: Safer, Rebiülevvel, Rebiülahir, Cemaziyelevvel, Cemaziyelahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade ve Zilhicce. 12 ay olarak benimsenen bir takvimdir. Hicri Takvim, 1 Ocak 1926 yılına kadar aktif bir şekilde kullanılmıştır.
Celali Takvim
Sultan Melik Şah tarafından hazırlatılan ve Büyük Selçuklular tarafından kullanılan bir takvimdir. Güneş yılını esas alan bu takvimin diğer özellikleri ise aşağıdaki gibidir.
Ömer Hayyam ve yanındakiler ile hazırlanan bir takvimdir. Bu nedenle Ömer Hayyam takvimi olarak da bilinen bir takvimdir.
Miladi yıla karşılık gelen 1079 yılında kullanılmaya başlamıştır.
Celali Takvim’e göre bir yıl, 365 gün 6 saattir.
Türkler tarafından kullanılan bir takvim olmasının yanında, Babür Devleti tarafından da kullanılan bir takvim olmuştur.
Tarım ve ekonomi sektörü ile alakalı alanlarda kullanılan bu takvim, Selçuklu Devleti’nde kullanılmaya devam etmiştir. Ancak Hicri Takvim, normal yaşantıda kullanılan bir takvim olmuştur.
Rumi Takvim
Osmanlı Devleti tarafından kullanılan bu takvimde güneş yılı esas alınmıştır. Batılı devletler ile mali ilişkilerin düzenlenmesi maksadı ile 1677 tarihinden itibaren aşama aşama kullanılmaya başlanan bir takvimdir. Diğer özellikleri ise aşağıdaki gibidir.
Tanzimat Fermanı’nın akabinde, 13 Mart 1840 tarihinden itibaren her alanda kullanılmaya başlanmıştır.
1 Ocak 1926 tarihine kadar da bu takvim kullanılmaya devam edilmiştir.
Hicri Takvim ve Rumi Takvim birlikte kullanılmıştır.
Bir yıl 365 gün 6 saat olarak esas alınmıştır.
Rumi Takvim’de başlangıç Hicret olarak kabul edilmektedir.
Rumi Takvim’deki aylar; Zemheri, Gücük, Mart, Abrul, Mayıs, Kiraz, Ocak, Ağustos, İlk Güz, Orta Güz, Son Güz ve Karakış olarak belirlenmiştir. Yeni ay 14’ünde başlar ve diğer ayın 13’ünde biter.
Miladi Takvim
1 Ocak 1926 tarihinden itibaren kullanılmaya başlanan bir takvimdir. Güneş yılı esas alınarak hazırlanmış olan bu takvimin diğer özellikleri ise aşağıdaki gibidir.
Bir yıl 365 gün 6 saat olarak belirlenmiş bir takvimdir.
Gregoryen Takvimi olarak da bilinen bir takvim olmuştur.
Takvimin başlangıcı, Hz. İsa’nın doğumu kabul edilmiştir. Yani 1 Ocak takvimin başlangıcıdır.
Miladi Takvim ilk olarak Mısırlılar tarafından oluşturulmuş ve düzenlenmiştir. Sonrasında ise Papa XIII. Gregorious ve Romalılar tarafından şekillendirilerek, kullanılabilir hale getirilmiştir.
Günümüzde kullandığımız takvim olan Miladi Takvim’de bildiğimiz üzere günler 24 saatlik bir dilimlerden oluşmaktadır. “Atatürk’ün Yaptığı Yenilikler Nelerdir?” isimli içeriğimizi inceleyebilirsiniz.
Yukarıda, Türklerin kullandığı takvimler hangileridir? sorusunun cevabını sizlere detayları ile birlikte vermeye çalıştık. Umarız sizlere fayda sağlayacak bir içerik olmuştur.
Kaynak: https://www.zovovo.com/turklerin-kullandigi-takvimler-hangileridir/
0 notes
mantikutayr · 6 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
ejderhanı nasıl eğitirsin -  dean deblois, chris sanders (2010) 
‘’cressida cowell'ın romanından aktarılan ejderhanı nasıl eğitirsin, iri yarı vikinglerin ve vahşi ejderhaların destansı dünyasında geçiyor. ejderha savaşının bir hayat tarzı olduğu berk adasında yaşayan bir genç, yaralı bir ejderhayla karşılaşır ve dünyası alt üst olur.’‘
senin ejderha ne durumda?
ejderha?
ejderha bazen çok başlı resmedilir. genellikle üç, dört veya yedi başlıdır. bunlar üç ilkeye (tuz, sülfür ve cıva), dört elemente veya yedi gezegene tekabül eder.
mitolojide ejderha doğu ve batı mitolojisinde ejderhalar  ‘’çesitli hayvanların özelliklerini bünyesinde toplayan ve bundan dolayı-belki bütün hayvanların gücünü ve niteliklerini toplu olarak sembolize eden ve timsah ya da kertenkeleden köken alan canlılar olduklarına inanılır. uzak doguda uzun ömürleri ve  güçleri nedeniyle bilgeligin sembolüdürler. bunların en büyüklerinden biri olan “komodo kertenkelesi” ejderha efsanelerinin bazılarından köken almaktadırlar . çin mitolojisinde çok sık rastlanan ejderha, pek çok tür hayvanın garip bir karısımı olarak bir devenin basına, bir erkek geyigin boynuzlarına, bir canavarın gözlerine, bir inegin kulaklarına, bir yılanın boynuna, bir midyenin göbegine, bir sazan balıgının pullarına, bir kartalın pençelerine ve bir kaplanın ayaklarına sahiptir. kafasının üzerinde “chi’ih muh”denilen büyük bir parça vardır. gövdesi birlesik üç bölümden sekillenmistir. gövdesinde 117 adet bulunan pullardan 81 tanesi iyi (yang) etki gösterirken, 36 tanesi ise kötü (ying) etkiyle doludur. böylece ejderha hem biraz koruyucu hem de biraz yok edicidir. boyun altındaki pulları terstir ve her bir ayagında bes adet parmak bulunur. bir erkek ejderha disisinden, tepesine dogru giderek incelen dalgalı bir boynuzla ayrılır. ayrıca disi ejderhanın burnu da düzdür. kanatlı ejderhalar oldugu gibi, at-ejderha, bogaejderha, köpek-ejderha, kurbaga-ejderha ve balık-ejderha’da vardır. ejderhaların en önemli düsmanı belki kaplandır ama kaplan baslı ejderhalara da rastlanılır. görüldügü gibi ejderhalar diger hayvanlara da dönüsebilirler ejderhalar kesinlikle suyla ilgilidir. yagmurun ve suyun efendisi, gök gürültüsünün tanrısı ya da yagmurun ve suyun tanrısı olarak anılırlar. fırtınalar çıkaranlar da vardır. bazı mitolojilerde ısık tanrısıdır. yeni dogmus bir ejderha, bir solucan veya bir yılan ya da bir kertenkeleden daha büyük degildir. ancak çok süratli gelisirler. ejderhaların kemikleri olduguna inanılan, fosillere ait kemiklerin tıbbi amaçlı olarak kullanıldıklar görülür. ejderhaların yakınlarında kesinlikle tedavi edici özellige sahip sifalı otlar vardır. ejderhalar derilerini dökerler ve bazen de kemiklerini fırlatıp atarlar. bes ayrı renge sahip ejderha kemiklerinin iç organlara yönelik olarak tedavi edici etkileri bulunmaktadır. buna göre mavi renk kemikler karaciger ve safra kesesi; beyaz renk olanlar akciger ve ince bagırsak; kırmızı renkliler kalp ve kalın bagırsak; siyah renktekiler böbrekler ve mesane; sarı renk kemikler ise dalak ve mide üzerine etkilidir. ayrıca ejderhaların tükürügünün de tedavi edici özellikte oldugu bildirilmektedir. tanrıların, ejderhalar üzerinde yolculuk yaptıklarına inanılır genel olarak yılan kuyruklu, kanatlı ve arslan pençeli mitolojik hayvanlar olan ejderhalar “uçan yılan” olarak da nitelendirilirler. kaynagı eski babil ve sümer inançlarıdır. aslında her ulusun mitolojisinde ejderhalar vardır ve onlarla hep savasılır . germen kavimlerinin nibelungen efsanelerinde ve ayrıca yunan mitolojisi içerisinde korkunç ejderha motifleri vardır ve bunlar çesitli kahramanlar tarafından öldürülürler . yunanca ejderha “gözcü” demektir. zaten ejderha, pek çok öyküde kutsal suların gözcüsü ve bekçisidir. sümer, babil, akad ve hititlerde erkek kahramanlar veya tanrılar ejderhaları öldürürler . mitolojide ejderha motifi türk sanatında da hint ve çin sanatı kadar yaygındır. türk mitolojisinde büyük yılan biçimli olarak betimlenen ejderhaların, üçten yediye kadar degisen sayıda basları bulunmaktadır. yedi baslı ejderha anlamına gelen “büke” sözcügü yakut türkleri tarafından büyüklere unvan olarak verilir. ejderhaların kuyuların diplerinde sarayları vardır. insan eti yiyen ejderhalar, genç kızları buralara kaçırırlar. ejderha türk mitolojisinde zaman zaman dünyayı tasıyan bir hayvan olarak da kabul edilir . dört yön ile iliskisi vardır ve gök ile yer-su kültlerinin varlıgı nedeniyle astrolojiyle iliskili olarak farklı sembolik anlamlar yüklenmistir. türklerde bir ejderha kültünden söz edilebilir. ejderhaların, karanlık yer ejderi, . gök ejderi, sarı ejder, agaç ejderi ve kırmızı ejder gibi tipleri bulunmaktadır. kökenini timsahtan aldıgı ileri sürülür . ejderha, eski türklerin “12 hayvanlı takvimi”nde de yer almıstır. ejderha çin’de oldugu gibi, türklerde de bir hukuki sembol olarak kullanılmıs olmalıdır .yunan mitolojisinde ejderha ile ilgili, diger toplumların inançlarıyla paralellik gösteren öyküler anlatılır. ekhidna adı verilen ejderhanın yeraltında ve yeryüzünde ne kadar korkunç köpek ve canavar varsa, hepsini yarattıgına inanılır. lerna ejderi adlı dokuz kafalı bir yılanejder vardır. herakles’in onun zehir saçan kafalarını kopardıgına ve ölümsüz olan bir kafasını da bir kayanın altına gömdügüne inanılır . zümrüdüanka: anka, hüma, semender, devlet kusu, phoenix, simurg, sSirenk gibi adlarla da anılır. dünyanın farklı yörelerinde çesitli dinsel ve büyüsel etkileri olduguna inanılan mitolojik bir kus olup, bir sıgırı ya da bir fili tasıyabilecek kadar büyüktür. kaynagı eski mısır inançlarında bulunmakla beraber çin’den _ran mitolojisine kadar hemen her yerde yaygındır. güvercine benzetilerek tasarlanan bu kus, zümrüt yesili kanatlara sahip olup, ayrıca altın renkli uzun tüyleri bulunan güzel sesli bir erkek kus olarak imgelenir. kaf dagının ardında yasayan ve sadece kemikle beslenen bu kusu kim öldürürse 40 gün içinde ölür ve üzerinden geçtigi kimselere de mutluluk getirir. her zaman için dünyada tek olarak bulunan anka kusu 1700 yıl yasar ve kendini atesten yeniler. Ölecegi zaman yuvasını atese verip kendisini yakar ve o yanarken de yeni ve genç bir anka kusu meydana gelir. genç kus babasının küllerini heliopolis’deki günes tapınagına götürüp bırakır. kimin basına konarsa (devlet kusu), ona büyük zenginlik ve mevki getirir. yüzü insana benzer; gövdesi ise her hayvandan bir parça alınarak yapılmıs olup boynu çok uzun ve ak bir halka ile sarılıdır. çinliler onu raks ve müzigin mucidi sayarlar. çesitli masallarda, onun genis kanatları üstünde ülkeden ülkeye uçuldugu tasarlanan bu kusun çogunlukla insanlara görünmedigine de inanılır degisik kültürlerden araplarda roc, hintlilerde Garuda, yunanlılarda salamandra ve iranlılarda ise simurg ya da semender olarak adlandırılır. Simurg (Otuz Kus) efsanesi çok ünlüdür. Bu efsanede kuslar kendilerine bir kral seçmek isterler. krallıga kaf dagında oturan simurg’u uygun bulurlar. hep birden gidip, ona baglılıklarını bildirmek isterler. yola çıkan kuslardan bazıları, kaf dagı çok uzak oldugu için yorgunluktan yolda ölürler. amaçlarına ulasmak için karsılarına çıkan engelleri asmaya çalısırlarken, çok sayıda kus daha ölür ve sonuçta milyarlarca kustan geriye yalnızca otuz kus kalır. onlarda bitkinlikten can çekismektedirler. güçlükle kaf dagına varırlar. burada tahta oturtulan kuslar, okumaları söylenen önlerindeki kagıdı okuduklarında, o zamana kadar bütün yaptıkları seylerin o kagıtta yazılı oldugunu görürler. bu arada simurg belirir. otuz kus bir bakarlar ki karsılarındaki simurg kusu, aslında kendilerinden baska bir sey degildir. hintlilerce garuda olarak adlandırılan aynı kusun bir kartala benzedigi ve kartalın gaga, pençe ve basına sahip oldugu ancak gövde, kol ve bacaklarının ise insan görünümünde oldugu bildirilmektedir. garuda dogdugu zaman o kadar parlaktır ki, onu bir tanrı sanarak ibadet edenler olur. garuda tanrı visnu’nun binek hayvanıdır. ilahi güçlere sahip olan garuda’nın ulasılamaz güçlügü ile kuvvetin iyiligini fakat, bazı yaratıkları kaçırıp yemesiyle de kötülügü temsil ettigi düsünülebilir. hint mitolojisi, garuda ile ilgili söylenceler yönünden çok zengindir. bazı dogu toplumlarında ise phoenix olarak adlandırılan bu efsanevi kusun günesin kusu oldugu ve büyük bir atesin küllerinden dogduguna inanılır ve ona heliopolis’te tapılır. öldükten sonra dirilmenin bir simgesi olarak kabul edilen phoenix, ra (günes tanrısı) ile yakından iliskilidir. eski mısırlılarca benu kus olarak adlandırılır ve tanrı ra’nın formlarından biridir. kaos ve karanlıktan çıkan hayatın ve ısıgın sembolüdür. asya’da phoenix’in çok eski bir kus olduguna, çok uzun yasadıgına ve evrenin yaratılısına tanıklık ettigine inanılır ayrıca “stymphalos” adlı arkadia kentinde gagaları ve pençeleri tunçtan, tüylerini ok gibi fırlatan “stymphalos kusları” adlı mitolojik kusların yasadıgı bir kent vardır ki bu kusları daha sonra herakles öldürmüstür.’’
8 notes · View notes
hdtarih · 6 years
Text
bilim tarihi
TÜRKLERİN İSLAMİYETE GİRİŞİ VE BU DÖNEMDEKİ BİLİMSEL ETKİNLİKLERİ:
KARAHANLILAR:
1.KAŞGARLI MAHMUD:
Karahanlılar döneminin önemli dilmbilginidir.uzun yıllar türk bozkırlarında seyahat ederek  türkçenin farklı lehçelerini ve kültürlerini öğrendi.ırağa yerleşerek divan-ı lügat-ı türk’ü yazmaya başladı.divanı lügatı türk araplara türkçenin nakadar zengin bir dil olduğunu göstermek amacıyla yazılmıştır.aynı zamanda türk tarihine ,gelenek görerneklerine ,sanatına dair bilgilerde içermektedir.aynı zamanda bir haritada çizmiştir.söz konusu harita dairevi bir dünya haritası olup renklidir.harita nerkezinde türk hükümdarının oturduğu balasagan kenti bulunmaktadır.kaşgarlı mahmudun çizdiği harita türkler tarafından çizilen ilk dünya haritasıdır.kaşkarlı mahmud eserinde 12 hayvanlı türk takvininin kabulüne ilişkin bir hikayede anlatmaktadır.
2.YUSUF HAS HACİP:
Balasagurda yazmaya başladığı eseri kutadgu bilig adlı yapıtını 1069 da kaşkarda tamamlamıştır.kitap her iki dünyadada mutlu olmak için izlenmesi gereken yolu tarif etmektedir.yusuf has hacibe göre her iki dünyadada mutlu olmak için bu dünyadan el etek çekip tamamen ibadete yönelmek doğru değildir.çünki böyle bir insann ne kendisine nede topluma bir yararı yoktur.bu eser bilim değeride taşır.yusauf has hacibe göre astronomi öğrenmenin yolu matamaktik bilmekten geçer.ona göre her şey hesaba dayanır.
3.EDİP AHMET YÜKNEKİ:
Adip ahmet yüknekinin günümüze ulaşan tek eseri uygur harfleriyle yazılmış atabetül hakayıktır.eser ahlaki ögütler den oluşur.bu öğütler ayet ve hadislere dayandırılmış ve islam geleneğine bağlıdır.edip ahmet yüknekiye göre bizi mutluluğa ulaştıran şey bilgidir.bunun için sadece bilgili insanlarla dost olmalı,bilgisiz insan dan uzak durmalıyız.insan bilgis sayesinde fikirleriyle öldükten sonrada yaşamaya devam eder.bilgi malı olmayanlar için bitmeyen bir hazinedir.
SELÇULULAR:
BİLİM KURUMLARI:
1.Medreseler
Yüksek eğitim öğretim kurumu olan medereseler ilk defaselçuklu sultanı alparslan ın veziri nizamül mük tarafından kuruldu.böylece ilk nizamiye medresesi nişaburda kurulmuş oldu.bundan sonra medreseler süratle arttı.4yıllık eğitim veren medreseler vakıf kurumlarıydı.yatakane kütüphane gibi alanlarıyla öğrencilerin her türlü ihtiyaçları karşılanırdı.ilmi araştırmaya teşvik için ödüller verilirdi.
2.Gözlemevleri:
Bu dönemde ortaya çıkan çoğu gözlem evi türklerin yönetimi altında kurulmuştur.dönemin ilk gözlem evi selçuklu sultanı celaleddin melikşah tarafından ömer el hayyama kurdurulan isfahan gözlemevidir.ömer el hayyam burda yaptığı araştırmalar sonucu yeni bir takvim düzenlemiştir.
3.Hastahaneler:
Türkler anadoluya yerleştikten sonra birçok mühtelif sağlık kuruluşları kurmuşlardır.kurulan bu hastahanelerin bağzıları günümüze kadar oluşmıştır.
BİLİMLER VE BİLİM ADAMLARI:
Matematik:
Ömer el hayyam:
Daha çok dörtlü biçimde yazmış olduğu felsefi şiirlerle tanınan ömer hayyam aynı zamanda matematik ve astronomi alanlarında yaptığı çalışmalarıyla bilimin gelişmesine katkı sağlamıştır.matematiğe ilişkin araştırmaları özellikle sayılar kuramı ve cebir üzerine yoğunlaşmıştır.irasyonel sayılarında rasyonel sayılar gibi kullanılabileceğini kanıtlamıştır.en değerli cebir yapıtlarından birisi olan cebirsorunlarına ilişkin kanıtlar adlı eserinde denklemlerin birden fazla kökü olabileceğini göstermiş ve bunları kök sayılarına göre sınıflandırmıştır.
Üçüncü dereceden denklemleride terim sayılarına göre sınıflandırmış her gurubun çözüm yöntemlerini belirtmiştir.astronomi alanındaki çalışmalarıda çok önemlidir.eskiden beri kullanılan takvimlerin düzeltilmesi için selçuklu sultanı melik şah isfahanda bir gözlem evi kurdurmuş başınada ömer.el hayyamı getirmtir.daha önce kullanılan takvimleri düzeltmek yerine mevsimlere dayalı yeni bir takvim yapmak gerektiği düşünülmüş ve bu maksatla gözlemlere başlanmıştır.celaleddin takvimi denen bu takvim bugun kullanılan takvimden daha dakiktir.
NASIRÜDDİN EL-TUSİ:
Geometri trigonomi ve astrpmomi başta olmak üzere bilim ve felsefenin çeşitli alanlarında çalışmıştır.tus kentinde doğmuş yapıtlarıyla doğu ve batı bilimini derindenden etkilemiştir.bi ara hasan sabbahın yönetimi altındaki ismaililer tarafından alamuta kaçırılmış ve hapsedilmiştir.hülagu han burayı ele geçirdiğinde tusiyi kurtarıp kendine vezir yapmıştır.tusi pisagor teoremine ilişkin yeni bir kanıt geliştirmiştir.tirigonometri ile ilgili çalışmaları çok daha önemlidir. sininüs teoremini bulan matamatikçidir.müslümanlar tirigonmetriyi astronomi alanında kullanırken tusi bağımsız olarak tirigonometri çalışmıştır.hülagu hanın isteğiyle bir gözlem evi açılmış.bu gözlem evinde yer merkezli yeni bir dizge tasarımı vermiştir.buda kopernik dizgesinin yolunu açmıştır.batlamyus dizgesinin sorunlarını görmüş ve buna yeni bir düzenek önermiştir.
ASTRONOMİ:
 ÇAĞMİNİ:
Astronomi alanınıdaki başarılı çalışmaları sebebiyle kendisine astronomların babası ünvanı verilmiştir.önemli yapıtı medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur.
ÜBNÜ’Ş-ŞATIR:
Bir çok yönden koperniğin öncüsü sayılmaktadır.ay için önermiş olduğu düzenek daha sonra kopernik tarafından aynen kullanılacaktır.
CEMALEDDİN EL MARDİNİ:
Fıkıh gibi ilimlerin yanında astronomiyle ilhiliyapıtlarıda mevcuttur.
AHMET İBN EL MECDİ:
Özelikle mikad ile ferais alanlarında eserler vermiş.ve astronomların kullandıkları altmışlık hesap yöntemini tanıtan bir kitap yazmıştır.
BEDREDDİN SIBT EL MARDİNİ:
Cemaleddin el mardininin torunudur.çalışmalarını mikat üzerine yoğunlaştırmış ve özellik le bu alanda kullanılan pratik hesap ve gözlem aletleri hakkında küçük risaleler yazmıştır.osmanlı muvakkitleri ve astronomları tarafından son zamanlara kadar okunmuştur.
ULUĞ BEY:
Semerkant kenti daha çok timurun oğlu uluğ beyin çabalarıyla bir bilim yuvası olumuştur.hem hükümdar hende bilim adamıdır.semerkandda kurduğu medrese ve gözlemevide büyük önem taşır.eseri doğuda ve batıda uzun yıllar bir başvuru kaynağı olarak kullanılmıştır.
GIYASÜDDİN CEMŞİD EL KAŞİ:
Bir süre semerkant gözlem evinin müdürlüğünü yapmış.uluğ bey zic inin hazırlanmasına katkıda bulunmuştur.karakoyunlu hükümdarı için astronomi aletlerine ilişkin küçük bir risale hazırlamış,uluğ beyin kitaplığı için bir matematik kitabı yazmıştır.en önemli kitabı matematiğin anahtarı adlı kitabıdır.burada dört işlem ve aritmatiksel işlemlerin nasıl yapılacağını göstermiştir.
KADIZADE-İ RUMİ:
Anadolu türklerinden olduğu için rumi denmiş,öğrenimini bursada tamamlamıştır.semerkanda gelerek kaşiden sonra gözlemevi müdürlüğüne getirilmştir.buda uluğ bey zici nin hazırlanmasına yardımda bulunmuştur.kaşinin sinüs hesaplarını daha basit hale getirmiştir.öğrencileri osmanlıya gelerek matematik ve astronomide önemli işler yapmıştır.
FİZİK:
KEMALÜDDİN EL FARİSİ:
Otik çalışmalarının en önemli temsilcilerindendir.nesneleri ışık kaynağı ve ışıklandırılmış kaynaklar olarak ikiye ayırır.farisi örmeyi nesneden gelen ışınların yol açtığı bir olgu olarak değerlendirmiştir.ışık gelmezse göz görmez.yansıma konusunuda incelemiş gözün doğrudan gördüğü nesnelerle dolaylı olarak gördüğü nesnelerin farklı olduğunu belirtmiştir.ışığın ortam farklılıklarında uğradığı değişiklikleri ana çizgileriyle tanımlamıştır.güneş ışığının ister doğrudan ister dolaylı yoldan gelsin ister kuvetli ister zayıf olsun doğrusal çizgiler halinde yol aldığını belirtmiştir.farisinin bu sonuçları ibnül heysemi geçememiş ve onu adım adım izlemekle yetinmiştir.gök kuşağını doğru olarak açıklamayı başarmıştır.
HAZİNİ:
11-12 yy da yaşamış hayatı hakkında pek bilgi bulunmamakta mevcut bilgi beyhaki nin eserlerinden alınmıştır.köle olan hazini geometri ve felsefe eğitimi almıştır.iki önemli eseri vardır.12.yy da yapıan gözlemlere dayanarak yıldızların konumlarını gösterir ve mervin enlemlerini bildirir.asıl onemli kitabı fiziğin hidro statik ve mekanik konularını kapsayan eseridir.hazini teraziyi geliştirmiş fizik terazisi adını verdiği bir terazide yapmıştır.
COĞRAFYA:
YAKUT:
Önde gelen coğrafyacıdır.bağdatta köle olarak çalıştıktan sonra iyi bir eğitim almış senlerce katip olarak çalıştırıldıktan sonra özgür bırakılmıştır.islam ülkelerini dolaşarak gezdiği kütüphanelerdeki bilgileri toplayarak ülkeler sözlüğünü yazmıştır.sadece coğrafik bilgiler içermez.ayrıca burada yaşayan toplumların gelenek görenek kültür,tarihleri hakkındada bilgi vermiştir.
KAZVİNİ:
Coğrafya hakkındaki bilgisi kendinden önce yazılmış olan yapıtlara dayanır.bilinen en önemli eseri garip yaratıklar adlı bir kozmografya kitabıdır.bilinen ve hayaledilen bütün varlıkları anlatmıştır.garip beldeler adlı bir coğrafya kitabıda bulunmaktadır.eserde dünyayı yedi iklime ayırmış ve nedenini açıklamıştır.
KİMYA:
BEYRÜNİ:biruni
11yyın çok yönlü bilginlerinden biri olan biruninin gazneli mahmudun oğlu mesud için hazırlamış olduğu meşhur astronomi kitabı islam dünyasında bu sahada yazılmış en kapsamlı kitaplardan biridir.yerin günlük hareketleri üzerinde duran biruni bu konuda bir kirap yazmıştır.verniyer ilkesinin temellerini atmıştır.kimya konusunda da araştırmalar yapmış ve yunanlılardan beri savunulan dönüşüm kuramının doğru olmadığını ve bir takım kimyevi işlemlerle değersiz madenlerin değerli madenlere dönüştürülemeyeceğini belirtmiştir.biruni cevherlerin bilgisi hakkına bilginlerin kitabı atlı eserinde metaller ve taşlarla ilgili açıklamalar yapmıştır.cisimlerin ağırlıklarının belirlenmesi için bir çeşit ölçüm aleti yapmış.günümüze yakın sonuçlar elde etmiştir.o dönemde termometre olmadığı için ufak çaplı sapmalar vardır.eczacılık kitabı atlı bir kitap yazmıştır.kitapta yediğimiz ve içtiğimiz maddeler yiyecekler ve zehirler olarak ikiye ayarımış ve ilaçlar bu ikisinin arasına yerleştirilmiştir.ilaçların becari sahibi hekimler tarafından hazırlanması gerektiğini söylemiştir.biruniye göre eczacılık eczacılardan çok hekimlerin çalışmalarıyla geliştirilebilir.yani eczacılar hekimlere hekimler hastalara hizmet etmelidir.biruni aynı zamanda bir kültür tarihçisidir.özellikle hint dinleri ile felsefelerini bilimini yasalarını gelenek ve göreneklerini tanıttığı bir eseri vardır.hint kültür tarihine ilişkin en önemli kaynaklardan biri olarak kabul edilmektedir.yunan iran ve islam kültürüyle kıyaslamalar yapmıştır.
TIP:
İBNİ SİNA:
Felsefe matematik fizk,astronomi,kimya tıp ve müzik gibi alanlarda önde gelen isimlerde olan ibni sina matematik alanında matematiksel terimlerin tanımları ve astronomi alanında ise duyarlı gözlemlerin yapılması ile ilgilenmiştir.astroloji ve siyaya itibar etmemiş dönüşüm kuramının doğru olup olmadığını yapmış olduğu deneylerle araştırmış ve doğru olmadığı sonucuna ulaşmıştır ona göre her element sadece kendisine özgü niteliklere sahiptir ve dolayısıyla daha değersiz metallerden değerli metellerin elde edilmesi mümkün değildir.ibni sina mekanik ilede ilgilenmiş ve bağzı yonlerden aristo talesin hareket anlayışını eleştirmiştir.aristotale cismi hareket ettiren kuvvet ile cisim arasındaki temas ortadan kalktığında çismin hareketini sürdürmesini sağlayan etmenin hava olduğunu söylüyor ve havaya cisme direnme ve cismi taşıma olmak üzere iki görev yüklüyordu.ibni sina bu çelişik durumu görmüş yapmış olduğu gözlemler sırasında hava ile rüzgarın güçlerini karşılaştırmış ve aristo talesin haklı olabilmesi için havanın şiddetinin rüzgarın şiddetinden daha güçlü olması gerektiği sonucuna varmıştır.ibni sina talesin yanıldığını gösterdikten sonra kuvvet ile cisim arasında herhangi bir temas bulunmadığında hareketin kesintiye uğramamasının nedenini araştırmış ve bir nesneye kuvvet uygulandıktan sonra kuvvetin etkisi ortadan kalksa bile nesnenin hareketini sürdürmesinin nedeninin güdümlenmiş eğim yani nesneye kazandırlan hareket etme isteği olduğu sonucuna varmıştır.böylelikle nevton un eylemsizlik ilkesine yaklaşan bir anlayışa sahip olduğunu görüyoruz.ibni sinanın bu çalışması oldukça önemlidir.çünki 11yyda yaşamasına rağmen yeniçağ mekaniğine yaklaştığı görülmektedir.onun bu düşünceleri çeviriler yoluyla batıya geçmiş ve güdümlenmiş eğim terimi batda impetus terimiyle karşılanmıştır.ibni sina herşeyden önce bir hekimdir.tıpla ilgili bir çok eser kaleme almıştır.bunlar arasında özellikle kalp damar sistemiyle ilgili olanlar ilgi çekmekltedir.tıp kanunu adlı önemli eseri vardır.beş kitaptan oluşan bu ansiklopedik eserin birinci kitabı anotomi ve koruyucu hekimlik ikinci kitabı basit ilaçlar üçüncü kitabı patoloji dördüncü kitabı ilaçlarla ve cerrahi yöntemlerle tedevi besinci kitabı ise çeşitli ilaç terkipleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir.tarihte ilkdefa tıp ve carrahiyi iki ayrı disiplin olarak değerlendiren ibni sina cerrahi tedavinin sağlıklı olarak yürütülebilmes için anatominin önemini özellikle vurgulamıştır.gözlede ilgilenmiş olan ibni sina dönemin seçkin fizikçilerinden ibni heysem gibi göz ışın kuramını savunmuş ve üst göz kapağının dışa dönmesi süreki beyaz renge veya kara bakmaktan meydana gelen kar körlüğü gibi daha önce söz konusu edilmemiş hastalıklar hakkındada ayrıntılı açıklamalarda bulunmuştur.
İBN NEFİS:
13.yy ın ünlü hekimlerindendir.yapmış olduğu incelemeler sonucunda kalbin sağ ve sol karıncığı arasındaki duvarda gözle görülen veya görünmeyen herhangi bir deliğin bulunmadığını gözlemlemiştir.küçük kan dolaşımını bulmuştur.islam dünyasında ve osmanlıda adı bilinmekteydi.ama önemli bir buluş yaptığı 16yy a kadar fark edilmemişti.ibn nefis iyi bir gözlemciydi özellikle bulaşıcı hastalıklarla ilgilenmiş ve o güne kadar belirlenememiş bağzı hastalıkların teşhis ve tedavileriyle ilgili tatminkar acıklamalar vermiştir.
TEKNİK:
İBN HALDUN:
Vezirlikta dahil olmak üzere pek cök önemli idarigörevlerde bulunmuştur.ibn haldun kitabul iberin meşhur mukadimesinde yani girişinde tarih displinini bilimleştirmeye çalışmıştır.ibn haldun a göre tarih yunan tarihçileri ile bunlardan sonra gelen müslüman tarihçilerinin düşündükleri gibi bir takım dini,siyasi ve askeri olayları oluş anlarına göre arka arkaya sıralamaktan veya peygamberlerin veya hükümdarların hayatlarını anlatmaktan ibaret değildir.bir tarihçinin öncelikle tarihi olaylardaki benzelik ve farklılıkları saptayarak bunlar arasındaki zaman ve mekan dışı nedensel ilişkileri belirlemesi gerekir.tarih ancak bu düzeye ulaştırıldığında bilimleştirilebilir.
1 note · View note
tarihportali · 5 years
Text
Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Takvimler
Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Takvimler
Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Takvimler ve Özellikleri kısaca özet konu anlatımı
Türkler de tarih boyunca yaşadıkları coğrafyaya göre kültürel, ekonomik ve dinî etkileşimlerin ürünü olarak çeşitli takvimler kullanmışlardır.
Tumblr media
Tarihte Türklerin Kullandığı Takvimler 12 Hayvanlı Türk Takvimi
Türklerin (Göktürk ve Uygurlar) kullandığı ilk takvimdir ve güneş yılı esasına göre…
View On WordPress
0 notes
guncelpdfindir-blog · 6 years
Text
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri İnsanların kimlik tahlillerini yapan psikolojik bazı yöntemler dışında, sadece doğum tarihlerinden hareketle karakter analizi yapılan en önemli yöntem Astrolojidir. Fakat dünyada yaygın olan ve milyarlarca insanı sadece 12 burca ayırmak suretiyle tasnif eden bir yöntemin ne kadar basit ve yetersiz olduğu başından açıktır. Bu ön kabulle araştırırken, Oniki Hayvanlı ve 5 Etkenli Astrolojik yöntemle, 60 farklı kimlik tahlili yapan Çin Astrolojisi, başta ifade ettiğimiz karakter analizleri için ilginç gelmiştir. Bu yöntemle yaptığımız testler sonucunda % 70’in üzerinde isabetli ve faydalı sonuçlar elde edilmiş ve yararlanılabilir bir yöntem olduğu ortaya çıkmıştır. Çin Takvimi ve Astrolojisi bilimsel olarak araştırılınca da bu yıllığın esasen Türklere ait olduğu ve M.Ö. 1517 yılından itibaren kullanıldığı tespit edilmiştir. 3500 yıldan daha eski olan bu Türk Takvimi, dünyanın da ilk takvimi niteliğindedir. Bu eserde yer alan bilgiler ve tahlillerin insanların bazı temel karakterlerini tanıma açısından faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri
0 notes
pdfindiroku-blog · 6 years
Text
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri İnsanların kimlik tahlillerini yapan psikolojik bazı yöntemler dışında, sadece doğum tarihlerinden hareketle karakter analizi yapılan en önemli yöntem Astrolojidir. Fakat dünyada yaygın olan ve milyarlarca insanı sadece 12 burca ayırmak suretiyle tasnif eden bir yöntemin ne kadar basit ve yetersiz olduğu başından açıktır. Bu ön kabulle araştırırken, Oniki Hayvanlı ve 5 Etkenli Astrolojik yöntemle, 60 farklı kimlik tahlili yapan Çin Astrolojisi, başta ifade ettiğimiz karakter analizleri için ilginç gelmiştir. Bu yöntemle yaptığımız testler sonucunda % 70’in üzerinde isabetli ve faydalı sonuçlar elde edilmiş ve yararlanılabilir bir yöntem olduğu ortaya çıkmıştır. Çin Takvimi ve Astrolojisi bilimsel olarak araştırılınca da bu yıllığın esasen Türklere ait olduğu ve M.Ö. 1517 yılından itibaren kullanıldığı tespit edilmiştir. 3500 yıldan daha eski olan bu Türk Takvimi, dünyanın da ilk takvimi niteliğindedir. Bu eserde yer alan bilgiler ve tahlillerin insanların bazı temel karakterlerini tanıma açısından faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri
0 notes
Text
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri İnsanların kimlik tahlillerini yapan psikolojik bazı yöntemler dışında, sadece doğum tarihlerinden hareketle karakter analizi yapılan en önemli yöntem Astrolojidir. Fakat dünyada yaygın olan ve milyarlarca insanı sadece 12 burca ayırmak suretiyle tasnif eden bir yöntemin ne kadar basit ve yetersiz olduğu başından açıktır. Bu ön kabulle araştırırken, Oniki Hayvanlı ve 5 Etkenli Astrolojik yöntemle, 60 farklı kimlik tahlili yapan Çin Astrolojisi, başta ifade ettiğimiz karakter analizleri için ilginç gelmiştir. Bu yöntemle yaptığımız testler sonucunda % 70’in üzerinde isabetli ve faydalı sonuçlar elde edilmiş ve yararlanılabilir bir yöntem olduğu ortaya çıkmıştır. Çin Takvimi ve Astrolojisi bilimsel olarak araştırılınca da bu yıllığın esasen Türklere ait olduğu ve M.Ö. 1517 yılından itibaren kullanıldığı tespit edilmiştir. 3500 yıldan daha eski olan bu Türk Takvimi, dünyanın da ilk takvimi niteliğindedir. Bu eserde yer alan bilgiler ve tahlillerin insanların bazı temel karakterlerini tanıma açısından faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri
0 notes
ebookindiroku-blog · 6 years
Text
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri Ebook
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri İnsanların kimlik tahlillerini yapan psikolojik bazı yöntemler dışında, sadece doğum tarihlerinden hareketle karakter analizi yapılan en önemli yöntem Astrolojidir. Fakat dünyada yaygın olan ve milyarlarca insanı sadece 12 burca ayırmak suretiyle tasnif eden bir yöntemin ne kadar basit ve yetersiz olduğu başından açıktır. Bu ön kabulle araştırırken, Oniki Hayvanlı ve 5 Etkenli Astrolojik yöntemle, 60 farklı kimlik tahlili yapan Çin Astrolojisi, başta ifade ettiğimiz karakter analizleri için ilginç gelmiştir. Bu yöntemle yaptığımız testler sonucunda % 70’in üzerinde isabetli ve faydalı sonuçlar elde edilmiş ve yararlanılabilir bir yöntem olduğu ortaya çıkmıştır. Çin Takvimi ve Astrolojisi bilimsel olarak araştırılınca da bu yıllığın esasen Türklere ait olduğu ve M.Ö. 1517 yılından itibaren kullanıldığı tespit edilmiştir. 3500 yıldan daha eski olan bu Türk Takvimi, dünyanın da ilk takvimi niteliğindedir. Bu eserde yer alan bilgiler ve tahlillerin insanların bazı temel karakterlerini tanıma açısından faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Türk Takvimi ve Astrolojisi & Doğum Tarihlerine Göre Kişilik Analizleri Ebook
0 notes
ozel-buro · 7 years
Photo
Tumblr media
ÖZEL BÜRO TUMBLR BLOG /// Tarih ve Komplo /// 12 Hayvanlı Türk Takvimi Nedir 12 Hayvanlı Türk Takvimi Özellikleri http://dlvr.it/PT41m6
0 notes
Text
Hicri ve Miladi Takvim Nedir? - Kısaca
Hicri ve Miladi Takvim Nedir? – Kısaca
Hicri ve Miladi Takvim Nedir? – Kısaca Miladi Takvim Nedir?
  12 Hayvanlı Türk Takvimi
Ülkemizde 1927 senesinde kullanıma giren ve Gregoryen takvimine verilen isimdir. Hazreti İsa’nın doğumunu (Milad) yani başlangıç olarak aldığından dolayı bu isim ile çağrılır. Osmanlı Devleti döneminde, önce Hicri takvim,  daha sonra da 1 Mart’ı yılbaşı kabul eden mali takvim kullanılmıştır. Cumhuriyet’in…
View On WordPress
0 notes
musdutamanfa · 10 years
Photo
Tumblr media
12 Hayvanlı Türk Takvimi
hangi yılda doğduğunuzu öğrenebilirsiniz.
1 note · View note
gumusparazvane · 11 years
Text
tsss
12 hayvanlı türk takvimine göre ‘yılan’ yılındaymışız, zaten yılanın aracılığı gerekliydi
0 notes
turkcetarih · 9 years
Text
Türkçe'nin Atası Kaşgarlı Mahmud
Türkçe’nin Atası Kaşgarlı Mahmud
[vc_row full_width=”” parallax=”” parallax_image=””][vc_column width=”1/1″][vc_column_text] Türkçe’nin Atası Kaşgarlı Mahmud [/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row full_width=”” parallax=”” parallax_image=””][vc_column width=”1/1″][vc_gallery type=”flexslider_fade” interval=”3″ images=”4084,4086,4082,4083,4081,4080,4078,4079,4085,4087,4088,4089″ onclick=”link_image”…
View On WordPress
0 notes
turkcetarih · 9 years
Text
Hakasyadaki Türklere Ait 12 Hayvanlı Türk Takvimini Gösteren Eski Bir Petroglif
Hakasyadaki Türklere Ait 12 Hayvanlı Türk Takvimini Gösteren Eski Bir Petroglif
Hakasya’daki Türklere ait 12 Hayvanlı Türk takvimini gösteren eski bir petroglif. Ortadaki güneş ikonografisi. Etrafındaki hayvanların her biri, gökyüzündeki takımyıldızları ifade eder. Tunç Çağı ! Çok değerli Türkolog Eberhard’a göre 12 hayvanlı takvim hayvancılık yapan ve yabanıl hayvanları da tanıyan Türklerin icadıdır.
View On WordPress
1 note · View note