Kendimi uzun uzun anlatmak ve susmak arasında gidip geliyorum çoğu zaman.Hiçbir zaman tam anlamıyla hissettiklerimi anlatamayacağımı, anlatsam bile anlaşılmayacağımı bildiğimden susmayı tercih ediyorum.
Hatta içimde biriktirdiklerimi kendime bile anlatmıyorum.Yazıp yazıp siliyorum hep, cümlelerimi toparlayamıyorum.Bir şeyler yolunda değil biliyorum fakat inatla her şey yolundaymış gibi davranıyorum.Bazen düşüncelerim arasında kayboluyorum. ve bazen de düşünmekten kaçıyorum.Böyle nereye kadar devam edecek diye sormuyorum artık kendime.Çünkü cevabını bilmiyorum.Sadece bir köşeye çekiliyor sessizce yolunda gitmeyen ne varsa bir an önce son bulmasını bekliyorum..
Ruh yorgunluğu ve duygusal yorgunluk… Adına ne derseniz deyin, fiziksel yorgunluktan daha can yakıcı. Ne demek istediğimi, gece yastığa başını koyduğunda saatlerce uyuyamayanlar iyi bilir.
Burayı unutmayacağım. Anılarını dinlerken neredeyse ağlayacağım insanlarla tanıştım. Güzel dostlar edindim. Kavuşmanın tarifsiz güzelliğini anladım. Hayatı ertelemenin anlamsız olduğunu gördüm. Bir insana dokunmanın kıymetini daha iyi öğrendim. Burada ki son günlerimde 30 uma giriyorum. Anladım ki o ışık kaynağı gözlerde ki mana geçici.. Sararan dalların çizdiği dünya geçici azizim..
Acele et bana sarıl, kulağıma bir kaç güzel cümle fısılda, saçımı okşa ve soğuk tenime dokun. Beni huzurlu kollarına al, üzgünüm zamanı durduramıyorum üzgünüm sensiz geçiyor günler..
Şimdi ömrümün tek bir gayesi var: bir gün evvel sana kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel yüzüne saatlerce, hiç doymadan bakmak.
Ah,aşkın gölgeleri bile sevinçle dolu olursa böyle, Kimbilir ne tatlıdır aşkın kendisine kavuşmak!
Bilinmeyen bir yerdeyim. Dallari kırılmış ağaçlara eşdeğer bir yürek var sol yanımda.
Ufkumun gökyüzünden göç ediyor, allı turnalar. Boyun bükmüş güne bakan misali hayallerim. İnceden esen eflatun rüzgarlara karışmış ömrüm. Geçen günler kalanlar kadar vefalı değil. Oysa uçurtmanın peşinden koşan çocuklar gibi saf ve el değmemiş sevmelerim vardı. Simdi sustuklarım o kadar çoğaldı ki, dilimden dökülecek bir cümlem bile yok. Bu yüzden öylece susup dalıyorum boşluğa.
Kim bilir sonbaharını yasayan ömrüm, belki bir gün turnaların sesleriyle kavusur yeniden baharına.
Bigün gelir diğer tüm günlerin varlığını hiçe sayan, inancını hiç olmadığı kadar sağlam bağlar yüreğine, topuklarından saç teline işlemişcesine sadakat kokar tenin, gezinmeye başlamıştır umut, duygularını gizlemeye çalıştığın, çıkaramadığın en derin yerlerinde vücudunun.
Senden sonra gülüş yüz eyleminden çok daha fazlası sanki, siyahın içinde ki beyaz gibi, sen gibi.
Küfür işlemiş elleri yeniden gül bahçesinde gezdiren kadın, ahtım var o kokuna sarılacağım…
Yα burαm yαnıyo αbi. direksiyon, yol, tαş, virαj, yαv trαfik memurunu Türkαn görüyorum iyi mi. Sebepsiz yere doluyo gözlerim ne yemek ne içmek durup dururken bi αğlαmα ölüyorum be..