Tumgik
#ve durgun akardı don
etaali · 1 year
Text
Ali'nin (a.s) bir buyruğu düşünmeye sevk ediyor...
"Çocuklarınızı yaşadığınız çağa göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin."
Yaşadığımız çağda ümmetin yetimlerinin başını okşayan el hangisi?
Gerektiğinde askeri üniforma ile savaş meydanında olan kim.
Şolohov’un "Ve Durgun Akardı Don", Leo Tolstoy’un "Azap Yolu" ,Victor Hugo’nun “Sefiller”, Mihail Bulgakov'un “Köpek Kalbi” Jane Austen’in “Aşk ve Gurur” kitaplarını okumuş bunlar hakkında tavsiyelerde bulunan müthiş bir bilgi birikimine sahip kişi kim.
Siyaset Felsefesi konusunda Farabi ve Eflatun gibi filozofların görüşleri ile sentez yapıp "Yumuşak Savaş" görüşünü literatüre kazandıran kim.
"Bulunduğum görev olmasaydı sosya medyada içerik üretme işinin sorumluluğunu almak isterdim." sözlerinin sahibi kim.
Asya ve Ortadoğu coğrafyasında ekonomik, kültürel ve hatta tarımsal sorunları çözen kim.
Ve bu coğrafyalardaki yaşayan bütün hakları Amerika ve İsrail gibi işgalci güçlere karşı savunan ve bu savunmada hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan kim.
İslamı küçümseyen ve aşağılayan Batı’ya karşı düşünsel ve fikirsel anlamda cevabı olan ve bu cevapları pratiğe döken kim.
Bu Ali tıpkı babası Ali gibi; Hayber’de, Bedir’de v.s düşmana karşı nasıldıysa. Amerika ve İsrail’e karşı öyle bizim Seyyid Ali’miz.
Ve Ali’nin (a.s) ellerine pranga vurduran irade bugün itibariyle Seyyid Ali’nin ellerine pranga vurmuş, onu mazlum ve yalnız bırakmıştır.
Zamanımızın Ali’sini Cami ve STK larda ismini hiç duymazsınız dünya görüşü ve İslam için ürettiği güncel fikir ve düşünceler hiç işlenmez.
Nedenini sorgulayıp eleştiremediğimiz için sebebini’de halen anlamış değilim.
Muradım sadece Ali’yi anlamak.
1 note · View note
yitikyasam · 4 years
Text
"Bizleri ,insanoğullarını birbirimize karşı çıkardılar ; kurt sürülerinden beter.
Ne yana baksan nefret .
Bazen kendi kendime ,acaba bir insanı ısırsam kudurur mu? , diye sorduğum oluyor. ..
8 notes · View notes
lanausee44 · 4 years
Text
Mezarları otlar nasıl bürürse, zaman da öylece acıyı sarar. Rüzgar gidenlerin izlerini nasıl silerse, zaman da öylece sevdiklerinin dönmesini boş yere beklemiş olanlarla, hep boş yere bekleyecek olanların müthiş acılarını ve anılarını alır götürür, çünkü insan ömrü kısadır ve çimleri çiğnemek için dünyada kimseye uzun bir zaman bağışlanmamıştır.
Ve Durgun Akardı Don - 4. Cilt, Mihail Şolohov
63 notes · View notes
ayyasfilozof · 5 years
Text
Ve Durgun Akardı Don – Mihail Şolohov – Grigori Melekhov
Dört cilt olarak yayınlanan ve destansı roman olarak adlandırılan Ve Durgun Akardı Don eserinin içeriği oldukça zengindir. Eserde anlatılan hikaye yaklaşık olarak on yıllık bir zaman dilimini kapsamaktadır. Mayıs 1912’den Mart 1922’ye kadar olan sürecin işlendiği eserde Melekhov ailesi ön planda olmak kaydıyla Don bölgesinde geçen olaylar işlenmektedir. Barış döneminde başlayan eserin konusu sırasıyla I.Dünya Savaşı, devrime bağlı olarak gelişen İç Savaş, Kazak ayaklanmasıyla devam etmektedir. Ardı arkası kesilmeyen savaş içerisinde karşılaşılan olaylarla birlikte eserde asıl olarak bir halkın kaderi anlatılmaktadır.
İlk olaylar daha eserin ilk cildinin yayınlanmasının ardından ortaya çıkar. Eserin Şolohov tarafından değil de, savaş sırasında ölen bir kazak subayının notlarından oluşturulduğu, Şolohov’un tesadüf eseri eline geçen bu notları kullandığı söylentisi yayılır. Ama bir grup edebiyatçı ve eleştirmenin desteğiyle dedikodular kesilir. Şolohov’un 1965 yılında Nobel Edebiyat Ödülü almasının ardından, 1974 yılında Paris’te yayınlanan edebiyat bilimci Tomaşevskiy’in eşi İ.N. Medveyeva Tomaşevskaya’nın yazmış olduğu kitapta, kitabın sahibinin Şolohov olmadığı, Kazak yazar Fyodor Dmitriyeviç Kryukuv olduğu vurgulanmaktadır. Bu kitabın önsözünün başka Nobel Ödüllü bir yazar olan Soljenitsin tarafından yazılmış olması ve aynı intihal olaylarını desteklemesi de oldukça ilgi çekici, ama bu durumu iki yazar arasında yıllarca süren çekişmeye bağlamak lazım.
Roman soylarında Türk kanı olan Melekhovlar’ın kısa bir aile tarihi ile başlıyor roman. Romanın başkahramanı Grigori Melekhov, hem yakışıklı hem de çapkın… Kocası askerde olan komşusu Aksinya ile ilişkisi vardır ama ailesi onu bu durumdan kurtarmak için Natalia ile evlendirir. O arada, kocası askerden dönen Aksinya, Grigori’nin evlenmesiyle daha da mutsuz olur. Grigori, başlangıçta bu durumu kabullenmiş görünse de, bir süre sonra buna katlanamaz. Kaçarlar, hayatlarını birleştirirler ve bir çocukları olur. Grigori, çok gözüpek bir Kazak ve savaşçı. Savaş dışındaysa ne yapacağı belirsiz uçarı biri. Savaşta bir Kızılların, bir Kazakların yanında oradan oraya sürüklenmesi ne kadar kolaysa, hayatındaki iki kadın arasında gidip gelmesi de o kadar kolay. Kitabın en değişken karakteri Grigori, onun da Don’un ne yöne akacağı hiç belli olmuyor.
“Bak işte Alekseyeviç, şu politika denen şey ne kadar vahşi bir şey! başka bir konuda bu kadar kan döktüremezsin. Grişka ile olan muhabbetimize bak, ki biz onunla kardeş sayılırız, okulda beraber okuduk, kızların peşinde birlikte dolaştık, kardeşim gibidir. Ama şimdi onunla konuşmaya başlayınca kalbim karpuz gibi çatlayacak hale geliyor. İçimde bir şeyler kopuyor. (…) Bu savaşta ne kardeşlik ne de akrabalık var. Yolunu çizer ve o yoldan gidersin”
Bizim yolumuz aynı değil! Kendi kardeşlerimizle savaşmak istemiyoruz. Halkın üstüne yürümeyeceğiz! Birbirimize mi düşürmek istiyorsunuz? Hayır!”
0 notes
batgunselim · 7 years
Photo
Tumblr media
Rus Edebiyatı Klasiklerinden Okunması Gerektiğini Sandıklarımı İlk Önce Kendim İçin Kronolojik Olarak Sıraladım.Şöyle ki: 1-Lermontov, Zamanımızın Bir Kahramanı (1840) 2-Gogol, Ölü Canlar (1842) 3-Gonçarov, Oblomov (1859) 4-Turgenyev, Babalar ve Oğullar (1862) 5-Çernişevski, Nasıl Yapmalı (1863) 6-Dostoyevski, Yeraltından Notlar (1864) 7-Dostoyevski, Suç ve Ceza (1867) 8-Dostoyevski, Budala (1869) 9-Tolstoy, Savaş ve Barış (1869) 10-Tolstoy, Anna Karenina (1877) 11-Dostoyevski, Karamozov Kardeşler (1880) Çehov, Martı 12-Tolstoy, İvan İlyiç'in Ölümü (1886) 13-Çehov, Vişne Bahçesi (1904) 14-Gorki, Ana (1906) 15-Andrey Beliy, Petersburg (1922) 16-Zamyatin, Biz (1924) 17-Şolohov, Ve Durgun Akardı Don (1926) 18- Puşkin,Yüzbaşının Kızı (1936) 19-Nabolov, Lolita (1955) 20-Pasternak, Dr.Jivago (1957) 21-Soljenitzin, İvan Denisoviç'in Bir Günü (1962) 22-Bulgakov, Usta ve Margarita (1966) 23- Nabokov, Rus Edebiyatı Dersleri (1981) ** Sait Maden çevirisiyle Mayakovski, Şiiirler
3 notes · View notes
kitapindiroku · 7 years
Text
Ve Durgun Akardı Don-2. Cilt Kitabı pdf indir pdf indir
Ve Durgun Akardı Don-2. Cilt Ve Durgun Akardı Don, Don bölgesinin destanıdır. Eser, bir kazak ailesi ekseninde Don bölgesini ve savaşın değirimin ve iç savaşın bölgeye yansıyışını çok yönlü, derinlemesine ama sadece bir dille anlatır. Birinci ciltte Don kazakları’nın Çar dönemindeki yaşam koşulları, gelenekleri, görenekleriyle dile getirilir. Bu cilt, nehir romanın kahramanlarını ve ruh durumlarını da tanıtır. İkinci ciltte, Birinci Dünya Savaşı, 1917 kerenski Hükümeti dönemi, General Kornilov Olayı ve 1917 Ekim Devrimi’yle, roman kahramanlarının bu olaylardaki durumuna ayrılmıştır. Üçüncü ve dördüncü ciltlerde Don Kazakları’nın ayaklanmaları, don bölgesinde kurulan bağımsız cumhuriyetler, İç Savaş ve Avrupa’nın bu iç savaştaki rolü irdeleniyor.
Ve Durgun Akardı Don-2. Cilt Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes
sosyalmerci · 4 years
Text
sosyalmerci
~Sabahattin Ali'nin defalarca okuduğu başucu kitapları. Dostoyevski- Budala André Malraux - İnsanlık Durumu Nâzım Hikmet - Taranta Babu’ya Mektuplar Mihail Şolohov - Ve Durgun Akardı Don Maksim Gorki - Klim Samgin’in Yaşamı 40 Yı
0 notes
hdkeyfi-blog1 · 5 years
Photo
Tumblr media
Sitemize "Land of Smiles" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. http://www.hdkeyfi.net/land-of-smiles.html
0 notes
etaali · 2 years
Text
Tumblr media
Resulullah (s.a.a.) Ali’nin elinden tutarak her ikisinin de koltuklarının altındaki beyazlık görününceye kadar kaldırıp şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Allah benim mevlamdır (benim üzerimde tasarruf ve yetki sahibidir), ben de sizin mevlanızım. O halde ben kimin mevlası isem, bu Ali de onun mevlasıdır.”
“Allah’ım! Onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol. Ona yardım edene yardım et, onu yalnız bırakanı yalnız bırak, ona muhabbet edene muhabbet et.” Sonra şöyle buyurdu: “Allah’ım sen de şahid ol.”
Rivayeti ve daha bunun gibi düzinelerc rivayetlerden sonra elin ne ifade ettiğini yani "el metaforunu" biraz merak ettim.
Neden elini havaya kaldırıyor neden başka şekilde bir ifade şekli yok diye...
Sonra Yanghee Lee'ye ait Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dil Bilim Anabilim Dalında "El ve Ayak sözcükleri üzerine bilişsel anabilim çözümlemesi" konulu doktora tezinde dikkatimi çeken bir kısım oldu...
İnsan için el:
"Türkçede "el" sözcüğünün insan yerine kullanıldığı durumlar gösterilmiştir. 'elden ele' dilsel ifadesi bir kişiden ötekine anlamını taşımaktadır. Bu dilsel ifade bir nesnenin (kimyasal çözücü) birinden diğerine gönderilmesi hareketine ve o hareketi gerçekleştiren beden bölümü ele doğrudan odaklanmıştır. Burada el ile el hareketi arasındaki işlevsel özellik bitişiklik ilişkisini sağlamıştır."
Bu ifadelere bakılacak olursa bir kişiden ötekine durumu; Resulullah'tan Ali'ye geçen özelliklere -buna yönetim yani imamet de dahil- işaretin metaforik şeklinin inceliğini gösteriyor diye düşünüyorum.
Esasen benim daha da ilginç bulduğum nokta, bunu bilinçli ya da bilinçsiz 21.yy da görsellerin "el" üzerinden ön plana çıkarılması...
Bir de "elden ele" durumu var ki; beni Gadir Çölünden günümüze Resulun elinden Ali'ye, Ali'den 12.İmama(Allah zuhrunu acil etsin) onun gaybet dönemine getiriyor...
Peki ama O yokken bu "elden ele" durumu nasıl hayatımızda vuku bulacak?
Ali'nin bir buyruğu düşünmeye sevk ediyor...
"Çocuklarınızı yaşadığınız çağa göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin."
Yaşadığımız çağda ümmetin yetimlerinin başını okşayan el hangisi?
Gerektiğinde askeri üniforma ile savaş meydanında olan el?
Şolohov’un "Ve Durgun Akardı Don", Leo Tolstoy’un "Azap Yolu" ,Victor Hugo’nun “Sefiller”, Mihail Bulgakov'un “Köpek Kalbi” Jane Austen’in “Aşk ve Gurur” kitaplarını okumuş bunlar hakkında tavsiyelerde bulunan müthiş bir bilgi birikimine sahip birisi bu el mi?
Siyaset Felsefesi konusunda Farabi ve Eflatun gibi filozofların görüşleri ile sentez yapıp "Yumuşak Savaş" görüşünü literatüre kazandıran o el?
"Bulunduğum görev olmasaydı sosya medyada içerik üretme işinin sorumluluğunu almak isterdim." sözlerinin sahibi el?
Gadir Çölünde biat ettik Ali'nin eline...
Bugün de Ali'nin eli var...
Nerede Ammar?...
1 note · View note